29.7.08

ERGENEKON İDDİANAMESİ 451 - 500 SAYFALAR,

Muzaffer TEKİN , Alparslan ARSLAN'ın Doğuş Factoring şirketinin avukatlığını yaptığım Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini, bu şirketle şekli olarak hissedarlığı dışında bir ilişkisi olmadığı için Alparslan ARSLAN'ın şirketin avukatı olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün evinde yapılan aramada ele geçen ve 72 rakamı ile numaralandırılan el yazması dokümanda ;
" Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ: 2003 yılında Almanya'da öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında dosya bulunuyor. Sauna çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski Başkomiser T.T.(Emniyet Müdürü), T.T.Ayhan PARLAK'a yürüttüğü soruşturma dosyasını verdiği için meslekten ihraç ediliyor " yazdığı tespit edilmiştir.
Bu açıklamalarda ismi geçen Almanya'da silahlı saldın sonucu öldürülen ve uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'm İstanbul Kadıköy'de yapılan cenazesine Muzaffer TEKİN ile birlikte Mehmet Fikri KARADAĞ'm resmi üniforması ile katıldığı, ayrıca bu törende Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu tespit edilen ve çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan hüküm giyen Sedat PEKER'in kardeşi ve birçok adammm da hazır bulunduğu, bu törene ait görüntülerin incelenmesinde Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER, Sedat PEKER'in adamlarından olduğu iddia edilen Mecnun ODYAKMAZ, Boğaç Kaan MURATHAN, Mete Can KURT, Olgun PEKER ve Sedat PEKER'in avukatlanndan Turgay ÖZDAĞAN'm, bunlann yanı sıra Muzaffer TEKİN ile irtibatlı olduğu bilinen hatta Danıştay saldınsmda gözaltına alınıp iddianame düzenlenen, dava sonucu ise hakkında beraat karan verilen Ayhan PARLAK'm da görüntüleri bulunduğu belirtilmiştir.
Alparslan ARSLAN, Mehmet Fikri KARADAĞ'I birkaç kez Muzaffer TEKİN'in bürosunda gördüğünü beyan etmiştir.
Osman YILDIRIM ise, Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını beyan etmiştir.
Bütün bu açıklamalar ile Alparslan ARSLAN'ın , Muzaffer TEKİN ve Ayhan PARLAK'm hissedar olduğu, Ertuğrul YILMAZ'm ise yakını Ayhan PARLAK vasıtası ile ilgili bulunduğu belirtilen bu şirketin avukatlığını yapmasının, avukatlığını yaptığı bu şirket ile bağlantılı Ertuğrul YILMAZ'm ise Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ gibi Ergenekon Terör Örgütü Yöneticileri ile Sedat PEKER gibi Ergenekon Terör Örgütü Üyesi ile bağlantılan, aynca Osman YILDIRIM'm beyanı değerlendirildiğinde, Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve üyeleri ile bağlantısının tanışıklıktan öteye geçmediği şeklindeki savunmasının aksini gösterdiği değerlendirilmiştir.
VELİ KÜÇÜK'ÜN, ALPARSLAN ARSLAN'IN İKİNCİ VERDİĞİ İFADE ÖNCESİ SAYGI ÖZTÜRK İLE YAPTIĞI RÖPORTAJ ;
Gazeteci Saygı ÖZTÜRK, Danıştay Saldmsı sonrası Veli KÜÇÜK'ün samk Alparslan ARSLAN ile irtibatı olduğu yönünde basında haberlerin yer alması sonrası Veli KÜÇÜK ile 23.05.2006 tarihinde röportaj yapmıştır.
Veli KÜÇÜK röportajda ; "Muzaffer TEKİN'i yakından tanımadığını, kendisini birkaç defa gördüğünü, adını Muzaffer değil SÜLEYMAJLolarak bildiğini, eski subay olduğunu da sonradan öğrendiğini, Süleyman olarak/fıîdiği Nra^affer TEKİN'in intihara kalkıştığının basında yer aldığını, bu şekilde intihar^in&yacağırfiv^^r subaysa tabancasını
/ -^y—^^^* 450 1 •* V ■• j-jfh<^ ,?ı \ ^7
çekerek intihar etmesi gerektiğini, dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar olan intiharların böyle olmadığını" söylemiştir.
Bu röportajın yayınlanmasından sonra Alparslan ARSLAN 26.06.2006 tarihinde tekrar ifade vermek istediğini cezaevi yönetimine bildirmesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında alman ifadesinde ; " kendisinin liderinin Süleyman ESEN olduğunu, gerekli açıklamaları kendisinin yapacağını, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalan da Süleyman ESEN'den aldığını, Süleyman ESEN ile beraber dini içerikli sohbetler yapmak için Salih KURTER'in evine gittiklerini " beyan etmiştir.
Alparsalan ARSLAN yargılama aşamasında duruşmada ise ; "Olaylardan Süleyman ESEN'in haberi yoktur. Benim liderim değildir. Talimat almadım ve yalan söyledim. Süleyman ESEN'in yapısı zaten bu işlere göre değildir. Saf birisidir. Bu konuda avukatımın verdiği dilekçelerden bir tanesini size ibraz ediyorum" demiştir.
Sözü edilen röportajın yayınlanmasına kadar Alparslan ARSLAN'm alman kolluk ve C.savcılığı ifadelerinde kendisini kimsenin azmettirmediğini beyan etmesine rağmen, Veli KÜÇÜK'ün " Muzaffer TEKİN'i Süleyman olarak tanıyorum " şeklindeki sözlerinden sonra , soruşturmanın önceki aşamalarında hiç adı geçmeyen Süleyman ESEN'in adını vermesi dikkat çekici bir husus olarak Mahkemenin taktirine sunulmuştur.
Bu husus, Alparslan ARSLAN'm cezaevinde de Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısını sürdürdüğünü, aldığı mesaj yada talimat gereği bu şekil bir hareket tarzı izlediğini, ancak bir beyanı ile tutuklanan arkadaşının durumunu görüp pişmanlık duyarak ifadesinden döndüğü şeklinde yorumlanmıştır.
Söz konusu röportajın diğer kısımları da dikkate değerdir.
Veli KÜÇÜK , Danıştay saldırısı ile ilgili komplo teorisi üretmeye gerek olmadığını, her şeyin elde olduğunu, her şeyin çözülmesi gerektiğini, saldın yapan şahsın yakalandığını, bu nedenle olayı genişletip iyice karmaşık hale getirilmesini uygun bulmadığını, olaya bakıldığında eylemi gerçekleştiren şahsın deli, şuursuz ve psikopat birisi olduğunu, televizyon ve gazetelerde yapılan yorumlann komplo teorileri olduğunu, olayı yapan şahsın sorgulayın her şeye ulaşılabileceğini, komplo teorileri geliştirip ortamı germenin ve şunla görüşmüş, şunla buluşmuş demenin sırası olmadığını, olayın arkasında Kızılelmacılar var dendiğini,bunun nereden çıktığını anlamadığını beyan etmiştir.
Mesleki geçmişinde sorumlu düzeyde Adli Kolluk görevi yaptığı bilinen Veli KÜÇÜK'ün bu ölçekteki bir eylemin bir kişi tarafından tasarlanıp gerçekleştirilmesinin çok zor olduğunu, eylemi yapan kişinin ortaya çıkan birtakım irtibatlannm tesadüf veya önemsiz gibi görülmeyip en ince aynntısma kadar araştmlıp soruşturulması gerektiğini en iyi bilecek kişilerden biri olduğu kuşkusuzdur.
Veli KÜÇÜK'ün bunun aksine, ısrarla olayı yapan şahsın yakalandığını, şahsın konuşturularak söylediklerinin doğruluğunun araştmlmasıyla olayın ortaya çıkanlabileceğini beyan etmesinin, soruşturmanın Alpaslan ARSLAN'm beyanlanna esas alınıp yürütülerek, Alparslan ARSLAN'm nihayetinde kendisine ulaşacak olan bağlantılannm ortaya çıkartılamaması, yine Alparslan ARSLAN için deli, şuursuz ve psikopat olduğu sözleri ile , bu nitelikteki birisinin eyleminin geniş çaplı bir organizasyon dahilinde olamayacağını ihsas etmesinin yönlendirme ve soruşturmanın doğru noktaya gitmesini önleme amacını taşıdığı değerlendirilmiştir.
Veli KÜÇÜK'ün Alparslan ARSLAN hakkındaki bu değerlendirmesi doğru kabul edilse bile , Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanlanndan olan "Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı " .... gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle banşık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." kuralına aykın olmadığı görülmektedir. Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanı olanjkgeöekon Belgesinin ,
Eleman ve Organizasyon alt başlığı altında ; Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır" yazılıdır.
Veli KÜÇÜK'ün röportajda ; "Muzaffer TEKİN'i yakından tanımadığını, kendisini birkaç defa gördüğünü, adını Muzaffer değil SÜLEYMAN olarak bildiğini, eski subay olduğunu da sonradan öğrendiğini, Süleyman olarak bildiği Muzaffer TEKİN'in intihara kalkıştığının basında yer aldığını, bu şekilde intihar olmayacağını, eğer subaysa tabancasını çekerek intihar etmesi gerektiğini, dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar olan intiharlann böyle olmadığını" söyleyerek, bu örgüt prensibine uygun Muzaffer TEKİN'i sahiplenmediği, ayrıca eyleminin de başarısız olduğu mesajını vermeyi amaçladığı anlaşılmaktadır.
CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRI­LARI FAİLLERİNİN KİŞİSEL YAŞAMLARINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
Kişisel yaşamlarına ilişkin olmakla birlikte , bu eylemlerin faillerinin ; " Örgütlü bir yapı içerisine girdikleri,bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdığı, Alparslan ARSLAN liderliğindeki bu yapının aynı zamanda toplum üzerinde baskı kurularak ses getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı " iddia ve kabul edildiğinden, eylem faillerini suça iten nedenlerin anlaşılması için zorunlu olarak bu konuda aşağıdaki açıklamalara yer verilecektir.
Esasen, suç failleri bu konuyu ifadelerinde belirtmişler, hatta kendi kişisel yaşamları hakkında özellikle dini hassasiyetleri olmadığı konusunda duruşmalarda savunma tanığı dinletmişlerdir.
Alparslan ARSLAN
Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN olay sonrası Ankara Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadede ve basma yaptığı açıklamalarda ; oğlunun yaptığı eylemi hiçbir şekilde tasvip etmediğini, oğlunun yanlış yaptığını,
Oğlunun Danıştay eylemini başörtüsü sorunu ile ilgili yaptığına inanmadığını, basın tarafından yazıldığı gibi oğlunun imam hatip lisesi mezunu olmadığını, dini aşın şekilde yaşayan radikal dini gruplarla ilişkisi olmadığını, kızlannın başının açık olduğunu, oğlunun kızlanna hiçbir zaman baskı yapmadığını, bu nedenle oğlunun bu eylemi kesinlikle başörtüsü için yaptığına inanmadığını, oğluna bu eylemi yaptıran karanlık güçlerin oğlunu ortadan kaldıracaklanndan korktuğunu, oğlunun kendilerine zarar verileceğinden korkarak gerçekleri gizleyebileceğim beyan etmiştir.
yanlarında ki değişiklik n "Bu ülkede İslam
Ancak aradan geçen 1-2 aylık süreçte Idris £f$S'. rahatlıkla görülebilmektedir. Duruşma çıkışlannd#
20-21-22. Mayıs. 2006 tarihli yazılı ve görsel basında yer alan haberlerde "Birkaç dakikalığına gördüğü oğlunu sert azarladı: Bunu nasıl yaptın. Nasıl kıydın bu insanlara. Oğul Arslan başını öne eğdi", "Yaşananlar çok kötü, acılanmız ise çok büyük. Oğlumla konuştum. Ona sitem ettim. Ben oğlumu, vatana millete faydalı olsun diye yetiştirdim. Böyle şeylerin yaşanması çok üzücü", "5-6 ay önce arkadaşlık etmeye başladığı yeni insanlar vardı. Bana bunlardan bahsetti bir süre önce. Şivelerinden Bulgar göçmeni olduğu anlaşılan iki kişi olduklanm biliyorum sadece" şeklinde ifadeleri yer almıştır.
düşmanları var, Kuran düşmanları var, millet düşmanları var. Adı Mehmet , Mustafa olan birçok Ermeni ve Rum vardır. Bunlar laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine ihanet ediyor", "Bu milletin değerlerine saygı duymayanlara bu millet su veya bu şekilde hak ettiği dersi verecektir" şeklindeki beyanlarda bulunmuştur.
Süleyman ESEN, Alparslan ARSLAN'm dik başlı, dediği dedik, alıngan, kendi doğrulan olan ve karşı taraf ne derse desin kafasına, fikirlerine uymazsa kesinlikle kabul etmeyen bir insan olduğunu, iyi para kazanan yani zengin müvekkilleri olduğunu tahmin ettiğini, kendi bürosu olduğunu, Burhan isimli arkadaşın yanında çalıştığını, arabası olduğunu, kendisinin de iyi para kazandığını söylediğini, siyasi konuşmaları sevdiğini, sürekli bu vatan bizim diyerek vatan, bayrak, millet gibi kavramlara kesinlikle söz söyletmediğini, her defasında bizler Müslüman Türk milletiyiz, namaz kılmak lazım, cumaya gitmek lazım, kitap okumak lazım dediğini, ancak namaz kılmadığını, uykudan kalkabilirse cumaya gittiğini, Alparslan ARSLAN'm ayrıca sürekli olarak kendisini akıl hastası olarak gösterme gayreti içinde olduğunu, duruşmalara gidip gelirken de sürekli görevli askerlerle sürtüştüğünü, Alparslan ARSLAN'm bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına inanmadığını beyan etmiştir.
Tekin IRŞİ ifadesinde ;Cumhuriyet Gazetesine üçüncü bombayı Alparslan ARSLAN'm attığını, Alparslan bombayı attıktan sonra hep birlikte Coco Star barda buluştuklanm, burada otururken Alparslan'ın değişik bir uyuşturucu kullandığını, bu uyuşturucunun bilinen tüm uyuşturuculardan çok farklı ve çok etkili olduğunu, burundan alındığını, kokainden ya da diğer uyuşturuculardan çok fazla etkili olduğunu söylediğini, diğer uyuşturuculann kendisinin kullandığı uyuşturucunun yanında hiçbir şey olmadığını söylediğini, fakat bu uyuşturucunun isminin ne olduğunu ve nereden bulduğunu söylemediğini beyan etmiştir.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, VKGBH Derneğinin, karşılaştığı ilk günden beri bir dernek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenannda duran bir köpeğe tekme attığını, kendisinin bu kişinin kim olduğunu sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını,
Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde gördüğünü hatırladığını,
Alparslan ARSLAN'm siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı gibi olmadığını beyan etmiştir.
Osman YILDIRIM
Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını beyan etmiştir.
Osman YILDIRIM'm ifadelerindeki anlatımlan , geçmişi ve suç kayıtları kendisinin suç çevreleri ile ilişkisini , aynca çevresine topladığı işsiz ve suça meyilli kişilerin de suça eğilimini göstermektedir.
Erhan TİMUROGLU , kendisinin olay tarihinden altı ay kadar önce Bostancı sahilinde bulunan Hovarda isimli barı Ergün ÇAKIRCA isimli şahıs ile birlikte ortak olarak işlettiğini, Osman YILDIRIM'm da buraya gelip gittiğini beyan etmiştir.
Organize Suç Örgütü Lideri olduğu iddiası ile Semih Tufan GÜLALTAY ve grubunayönelik soruşturma kapsamında yapılan iletişimin dinlenilmesi çalışmalannda tespit edilen veüçüncü kişilerin ağzından kendisinden habersiz, inceleme konuşu kendi kişisel yaşantısı konuedildiğinden önemli görülen; .^' i o "%^
21.07.2006 günü Emre GÜLALTAY ile Şemsettin isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle; aralarında uzun bir süre günlük konuşmalar yaptıktan sonra ŞEMSETTİN'in "Bizim deliyi gördün mü ne yaptı ya", "Bizim OSMAN deliyi gördün mü ne yaptı", EMRE'nin "gördüm şerefsiz herif ne işin var senin", ŞEMSETTİN'in "yazık ya kendini gerçekten batırdı ya", EMRE'nin "it herif yüzünden bizim ismimiz de geçti", ŞEMSETTİN'in "he biliyorum, ya zaten ben kaç sefer basından hep takip ediyordum ya ama yemin ederim varya çok dua edin dedim inşallah size doğru gelmez bir şey abi ya", EMRE'nin "ya bu pezevengin Müslümanlığı da yoktur ne işi vardı bunun bu işlerle ben anlamadım ki", ŞEMSETTİN'in "ya hakkaten ben kendim de şaşırdım ya bu", EMRE'nin "sen bunun hiç Müslümanlığını felan biliyor musun... sene yattın sen bu pezevenkle", ŞEMSETTİN'in "beş altı ay beraber kaldık karşıda", EMRE'nin "hiç Allah dediğini duydun mu", ŞEMSETTİN'in "yok valla duymadım", EMRE'nin "bu pezevenk peki niye bu işi yapmış", ŞEMSETTİN'in "bilmiyorum ki abi bu ne yapmaya çalışıyor kendim bile kendim şok oldum arkadaşlarım bana söyledi ben geldim baktım ne şok oldum..." şeklindeki sözlerin Osman YILDIRIM'm kişisel yaşantısı hakkında oldukça açık değerlendirmeler içerdiği anlaşılmaktadır.
İsmail SAĞIR
İsmail SAGIR'm Danıştay Saldırısı günü yaptığı aşağıda yazılı telefon görüşmesi ve kendisine sorulan bu görüşmeye verdiği cevap kendisinin durumunun açıklanması için yeterli görülmüştür.
İsmail SAĞIR 17.05.2006 tarihinde saat 18:21'de kullanmış olduğu 05449519383 numaralı telefondan X Bayan tarafından kullanılan 05449217525 numaralı telefon ile yapmış olduğu görüşmede ; İsmail SAGIR'm X bayan ile karşılıklı küfürlü şekilde konuştukları, karşıdaki bayan ile İsmail SAGIR'm dost hayatı yaşadığı, İsmail SAGIR'm "Bende çok, para var, arabam var. her şeyim var benim şimdi" diyerek birden bire maddi durumunun düzeldiğini söylediği, X Bayan'm "Birkaç tane şeker getirilmişin yanına" diye sorması üzerine İsmail'in "Getirsem mi ben çok içiyom, içtim varya, ben kemik gibi kaldım. Bir ay boyunca ben hap içtim. Şimdi çok zayıfladım, yemek yiyemedim. Şimdi sadece şey içiyorum. Kokainle cıgara." dediği, konuşmanın devammda
İsmail'in "Dün gittim iki tane kız vardı yanımda gezdim. Kızlar............ koyum paramı yediler. En az
2 milyar, 3 milyar paramı yediler ............. koyum" dediği, karşıdaki bayanın vize probleminden
bahsetmelerinden sonra İsmail'in "Söz canım yanımda olsan her gün evine parada gönderirimde
sen yanımda olmuyon a....... koyum." Dediği, X Bayan'm "Baksana gelince konuşuruz da, SEN
BU PARAYI NERDE BULUYORSUN" diye sorması üzerine İsmail'in "HABERLERİ SEN HİÇ SEYRETMİYOMUSUN" dediği, X Bayan'm "Ne varmış" diye sorduğu, İsmail'in "HABERLERDE GÖRMEDİN Mİ" dediği, X Bayan'm "Yook" dediği, İsmail'in "NASIL GÖRMEDİN BENDE" dediği, X Bayan'm "Görmedim lan" demesi üzerine İsmail'in " Hı hı iyi bende CD'si var SANA GÖSTERİRİM o zaman. Sen ne yapıyon şimdi çarşıda mısın, evde misin" dediği tespit edilmiştir.
İsmail SAĞIR, konuştuğu şahsın Rus asıllı Olga isimli kadın olduğunu, Mersin'de hayat kadınlığı yaptığını, kendisini Nevşehir'de bulunduğu dönemde tanıdığmı,konuşmadaki sözleri hava yapmak adma söylediğini,aynca bahsettiği CD'nin porno CD si olduğunu beyan etmiştir.
Erhan TİMUROĞLU
Kendisinin olay tarihinden altı ay kadar önce Bostancı sahilinde bulunan Hovarda isimli barı Ergün ÇAKIRCA isimli şahıs ile birlikte ortak olarak işletmeye başladığını, Osman YILDIRIM'm Hovarda bara bazen gelip gittiğinjf€oft^ya beş ay kadar bu ban ortak
olarak işlettikten sonra bu iş yerinden ayrılarak Levent'te bulunan Coco A Gogo isimli bann güvenlik işini devraldığını beyan etmiştir.
Tekin IRŞİ
2004 yılından itibaren İstanbul Bostancı Semtindeki Yeditepe Eğlence Merkezi isimli işyerinde Barmen olarak çalıştığını beyan etmiştir.
Süleyman ESEN
Kendisinin abdestinde namazında bir insan olduğunu, kendi dinini yaşamaya gayret ettiğini beyan etmiştir.
Suç faillerinin sadece dini hassasiyetleri konusundaki bu tespitlerden , bu eylemlerin yine de " türban amaçlı " yapılmadığı sonucuna ulaştırmaz ise de, bir sonraki bölümde açıklanacak olan suçun hangi saikle işlendiği konusundaki açıklamalar açısından önem taşımaktadır. İfade içerikleri ve soruşturmanın genelinden Osman YILDIRIM, İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin IRŞİ'nin dini hassasiyetleri bulunmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Eylemi Türban nedeni ile işlediğini söyleyen Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN ilk ifadelerinde kendisinin kızlarının da türban takmadığını, Alparslan ARSLAN'm bu konuda kendilerine bir şey demediğini, Alparslan ARSLAN'm bu eylemi türban nedeni ile yaptığına inanmadığını söylemiştir. Süleyman ESEN ise kendince dini yaşamaya çalıştığını beyan etmiştir.
CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI FAİLLERİNİN HANGİ SAİKLE SUÇU
İŞLEDİKLERİNE DAİR AÇIKLAMALAR
Erhan TIMUROGLU
Kollukta alınan 24.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümüne özetle ;
Cumhuriyet Gazetesine bomba atıldıktan sonra Osman YILDIRIM ile Alparslan ARSLAN'm buluştukları bardan ayrılması üzerine Tekin IRŞİ ve İsmail SAĞIR'm moralinin bozulduğunu, kendilerine ne olduğunu sorduğunda Osman YILDIRIM'ın bombanın patlaması halinde para akacağını, paranın içinde yüzeceklerini söylediğini, ancak şu ana kadar para görmediklerini, bu nedenle morallerinin bozulduğunu söylediklerini,
Danıştay Saldırısı için Ankara'ya geldiklerinde İstanbul'da kalan Tekin IRŞİ'nin Alparslan ARSLAN'a mesaj çekerek para istediğini,Alparslan ARSLAN'm da kendisine 120 YTL vererek Tekin IRŞİ'ye bu parayı göndermesini istediğini, ancak hesap numarası olmadığı için bu parayı gönderemediğini ve parayı İsmail SAĞIR'a verdiğini beyan etmiştir.
C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alman 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;
Cumhuriyet gazetesi eyleminden sonra Alparslan ARSLAN'm kendisine İsmail SAĞIR'a verilmek üzere 200 YTL para verdiğini,
Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN tarafından kendisine cezaevinde bir defa 200 YTL, bir defa da 100 YTL para yatırıldığını, neden kendisine para yatırdığım ise bilmediğini beyan etmiştir.
Tekin IRŞİ
Kollukta ahnan 20.05.2006 tarihli ifadesinija^onîTlİe^yfiili bölümünde özetle ;

V*
4 *>,.%- *. *
Kendisine ait O 535 596 52 49 nolu telefondan, Alparslan ARSLAN'a ait 0532 671 34 39 telefona ;15 Mayıs 2006 günü saat 21.54'de gönderdiği; "Selam eleykum ablp paşan abi allah yaluz açık etsi. benim hakim bizame ismayile güderim"
16 Mayıs 2006 günü saat 4.42'de gönderdiği "0570 005785 Akbank Ferhat diye bir arkadaşın hesabı acil bekliyorum. Öğlene hazır olsun, Tekin"
Yazılı kısa mesajların sorulması üzerine ; Kendisinin Alparslan ARSLAN'm cep telefonunu numarasını İsmail SAGIR'dan aldığını, 15.05.2006 günü Ankara'ya gitmek üzere ayrılan Avukat Alparslan ARSLAN'a "Selamım Aleyküm Alparslan Abi Benim Hakkımı Bir Zahmet İsmail Gönderin" şeklinde mesaj gönderdiğini, aynı gün gecesi saat 01.30 gibi "Tamam Nasıl Gönderelim" şeklinde cevap geldiğini, kendisinin de bardan arkadaşı olan Ferhat isimli şahsın Akbank' ta bulunan hesap numarasını yazarak gönderdiğini,
İstanbul ilinde 2 defa Cumhuriyet Gazetesi binasına el bombası atılması eylemine katıldığı için kendisine para verilmesinin gerektiğini, ancak sadece 50 YTL para verildiğini, bu nedenle mesaj göndererek para istediğini, çünkü eylemden önce Osman YILDIRIM'm kendisine bu işin meyvelerini hem bu dünyada, hem de öbür dünya da yiyeceksin demiş olduğunu, ancak mesajda belirttiği hesaba da para yatırılmadığını beyan etmiştir.
C.bavcılığımızca tanık sıfatı ile alının 13.08.2008 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle;
Osman YILDIRIM'm Cumhuriyet gazetesi köşe yazarlarının domuzun başına türban çizilen karikatür yaparak inançlı insanları domuza benzettiklerini, bunlara bir mesaj göndermek gerektiğini, mesajı aldıktan sonra bir daha böyle bir şey yapamayacaklarını, eylemin mükafatı olacağını ve karşılığını alacaklarını söylediğini, kendisinin bu eylemi yapabileceğini söyleyerek mükafatının ne olduğunu sorduğunu, Osman YILDIRIM'm da herkesin 30.000 dolar alacağını söylediğini, bunun üzerine kendisinin işi kabul ettiğini,
Kendisi olaydan dolayı tutuklandıktan yaklaşık altı ay kadar sonra hesabına 300 YTL para yatmış olduğunu, parayı kimin yatırdığını dair fişe baktığında parayı yatıranın Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN olduğunu anladığım, daha sonraki süreçte bugüne kadar İdris ARSLAN'm 4 ya da 5 defa para yatırdığını, her defasında 250-300 YTL arasında para yatırdığını, mahkemeye gidip gelirken aynı suçtan tutuklu bulunduğu diğer arkadaşlarıyla konuştuğunda İdris ARSLAN'm bütün arkadaşlara aynı şekilde paralar yatırdığım öğrendiğini, İdris ARSLAN'm neden para yatırdığını bilmediğini, bunu kimseye sorma imkanı da olmadığını, kendisine yatırılan bu paralan harcadığını, bunların dışında ailesinden başka para yatıran kimsenin olmadığını beyan etmiştir.
İsmail SAĞIR
Kollukta alman 20.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;
Erhan TİMUROĞLU'nun bir iş nedeni ile kendisini birileri ile tanıştırmak istediğini söylediğini ve 3 Levent semtindeki Coco Star isimli bir barda Osman YILDIRIM ile tanıştırdığını, bu tanışma sırasında kendisini mahalleden tanıdığı Tekin IRŞİ isimli arkadaşının da olduğunu, Osman YILDIRIM burada birlikte bir iş yapacaklarını ve iyi para kazanacaklarını, adam başı yaklaşık olarak 25-30 milyar civarında para alacaklarını söylediğini, kendisi gibi diğer arkadaşlarının da teklifli kabul ettiklerini, aynı gece yani 10 Mayıs 2006 günü Osman YILDIRIM kendisine Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesine el bombası atacaklarını söylediğini, kendisinin de kabul ettiğini, eylemlerden sonra Avukat Alparslan ARSLAN'm Erhan TİMUROĞLU'na harçlık olarak 200 YTL kadar para bıraktığını, Erhan TİMUROĞLU'nun da bu paranın 150 YTL'sini kendisine verdiğini,
Daha sonra Avukat Alparslan ARSLAN'm kendisinin telefonuna "hazır ol bu gün Ankara'ya gideceğiz" şeklinde mesaj attığını, daha sg$a®Mmtotuklarmda Ankara'da bir iş olduğunu ve bu işin bir adamın öldürülmesi olduğujfû^, feu ifi dörtNkjşinin yapacağını, bu işin
karşılığında alacakları para ile bir daha çalışmalarına gerek kalmayacağım ve büyük paralar kazanacaklarını, ama bu işe Tekin IRŞİ'nin gelmeyeceğini söylediğini, Osman YILDIRIM'm ise Tekin IRŞİ'nin neden gelmeyeceğini sorduğunu, bunun üzerine Avukat Alparslan ARSLAN'm 50 kiloluk yükü kaldıramayacak insanın bizim yanımızda işi yoktur, Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombasında pimi çekemediğini ve el bombasının pimini çekemeyen insanla işinin olmayacağını söylediğini,
Ankara'ya gittiklerinde İstanbul'da kalan Tekin IRŞİ'nin Avukat Alparslan ARSLAN'a mesaj çekerek kendisine para gönderilmemesi durumunda Cumhuriyet Gazetesine yapılan eylemleri polise ihbar edeceğini söylediğini öğrendiğini, Avukat Alparslan ARSLAN'da kendisine 120 YTL para vererek Tekin IRŞİ'ye göndermesini istediğini, ancak kendisinin bu parayı yatırmadığını,
Osman YILDIRIM'a göndermiş olduğu "Osman Abi Öğlenden Sonra Bizim Evi Polis Basmış Ne Yapacaz Sen Ne Zaman Geliyon Gel Durum Sakat Bana Para Lazım Ben Yol Alacam Ben İsmaiF'şeklindeki kısa mesajın sorulması üzerine ; Mesajı Osman YILDIRIM'dan para almak için çektiğini,ancak kendisine ulaşamadığını,
Kendisinin Terör veya İslami örgüt üyesi olmadığını, maddi sıkıntılarından dolayı para kazanmak amacı ile bu işlere karıştığım beyan etmiştir.
İsmail SAGIR'm yukarıda da kişisel durumunun açıklanması bölümünde yazılı Danıştay Saldırısı günü Rus asıllı Olga isimli hayat kadını ile yaptığı telefon görüşmesi,aynı zamanda hangi saikle bu eylemlere katıldığını göstermesi açısından da önemlidir.
İsmail SAĞIR 17.05.2006 tarihinde saat 18:21'de kullanmış olduğu 05449519383 numaralı telefondan X Bayan tarafından kullanılan 05449217525 numaralı telefon ile yapmış olduğu görüşmede ; İsmail SAĞIR'm X bayan ile karşılıklı küfürlü şekilde konuştukları, karşıdaki bayan ile İsmail SAĞIR'ın dost hayatı yaşadığı, İsmail SAĞIR'ın "Bende çok, para var, arabam var. her şeyim var benim şimdi" diyerek birden bire maddi durumunun düzeldiğini söylediği, X Bayan'm "Birkaç tane şeker getirilmişin yanma" diye sorması üzerine İsmail'in "Getirsem mi ben çok içiyom, içtim varya, ben kemik gibi kaldım. Bir ay boyunca ben hap içtim. Şimdi çok zayıfladım, yemek yiyemedim. Şimdi sadece şey içiyorum. Kokainle cıgara." dediği, konuşmanın devammda
İsmail'in "Dün gittim iki tane kız vardı yanımda gezdim. Kızlar............ koyum paramı yediler. En az
2 milyar, 3 milyar paramı yediler ............. koyum" dediği, karşıdaki bayanın vize probleminden
bahsetmelerinden sonra İsmail'in "Söz canım yanımda olsan her gün evine parada gönderirimde
sen yanımda olmuyon a....... koyum." Dediği, X Bayan'm "Baksana gelince konuşuruz da, SEN
BU PARAYI NERDE BULUYORSUN" diye sorması üzerine İsmail'in "HABERLERİ SEN HİÇ SEYRETMİYOMUSUN" dediği, X Bayan'm "Ne varmış" diye sorduğu, İsmail'in "HABERLERDE GÖRMEDİN Mİ" dediği, X Bayan'm "Yook" dediği, İsmail'in "NASIL GÖRMEDİN BENDE" dediği, X Bayan'm "Görmedim lan" demesi üzerine İsmail'in " Hı hı iyi bende CD'si var SANA GÖSTERİRİM o zaman. Sen ne yapıyon şimdi çarşıda mısın, evde misin" dediği tespit edilmiştir.
Bu görüşmede kendisinin çok parası olduğunu, her gün uyuşturucu aldığını, başka hayat kadınlarına para yedirdiğini söyleyen İsmail SAĞIR'a Olga'nın parayı nereden bulduğunu sorması üzerine, İsmail SAĞIR'ın da haberleri seyredip seyretmediğini sorduğu, Danıştay Saldırısının olduğu gün haberlerde başka bir konunun dikkat çekmeyeceği açık olduğuna göre, İsmail SAĞIR'm parayı Danıştay saldırısı gibi tetikçi olarak girdiği eylemlerden kazandığını anlatmak istediği değerlendirilmiştir.
Osman YILDIRIM
Kollukta alman 20.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;
Alparslan ARSLAN'm türban konusunda Cıp^ıttriye^Gazetesine saldırı yapmayı teklif edip kendisinden adam bulmasını istediğini, kgfî(ii§inin geçmîtten bu yana yaptığı ve bu
yolu bir nevi kendisine meslek edindiği çek-senet tahsilatı işinde usule aykırı olarak Alparslan ARSLAN'm teklif ettiği bu eylemde bu usulde bir anlaşmalarının olmadığmı,yani yapacakları iş karşılığında Alparslan ARSLAN ile herhangi bir şekilde para konuşmadıklarını, bombalama olayları ile ilgili bombalama olaylarının öncesinde,sırasmda veya sonrasında hiç kimseden maddi yardım ummadığını, vaad almadığını ve böyle bir beklenti içerisine girmediğini, söz konusu karikatürün mukaddes değerlere saldın olarak kabul ettiği eylemlerde yer alıp ALPARSLAN ARSLAN'm gazeteye yönelik bombalama eylemleri için kendisinden istediği eleman temini konusunu bu nedenle üstlendiğini, eylemler gerçekleştirildikten birkaç gün sonra İsmail SAGIR'ın kendisine biz senin tanıştırdığın şahısla yani ALPARSLAN ARSLAN ile eylemleri kast ederek bir şeyler yaptık, bir şey görmedik diyerek maddi bir beklenti içerisinde olduğunu beyan ettiğini, kendisinin ise o sizin aranızdaki iştir kendiniz konuşun, beni ilgilendirmez, kendiniz halledin dediğini, daha sonra bu konuyu nasıl hallettiklerini bilmediğini, para yada bir başka menfaat sağlandığını duymadığım,bu eylemlerden dolayı ne kendisinin kimseden bir para aldığını ne de başkasına menfaat sağladığını söylemiş,
Kendisine cep telefonu ve hattının mesajlar kısmının gelen kutusunda rehber kısmına "kadıkuy" olarak kayıtlı Alparslan ARSLAN'a ait 0 532 671 34 39 nolu telefondan gelen ;
05.05.2006 günü saat: 22.09'da "ne yaptın",05.05.2006 günü saat: 22.28'de "rahattamıyız her türlü", 05.05.2006 günü saat: 22.41'de "bitti mi",06.05.2006 günü saat:13.33'de "parayı ayarlayayım", 08.05.2006 günü saat: 19.38'de "küçük muhammetin notu çok önemli, onunla beraber bugün olsunlar" 09.05.2006 günü saat: 00.57'de "muhammetin notunu kesinlikle unutma, örtüyü ört", 09.05.2006 günü saat: 19.29'da "yarın parlanıyoruz. iş bu bugün mutlaka bitsin, allah'a emanet olun", 09.05.2006 günü saat: 19.37'de "tamam mı doktor, problem mi", 10.05.2006 günü saat: 03.01'de "promlem mi var söyle", 11.05.2006 günü saati 1.30'da "doktor neredesin, çocuklar nerede" şeklinde mesajların olduğu , Cumhuriyet gazetesi binasına yapılan eylemlerin tarih ve saatleri göz önünde bulundurulduğunda bu mesajların eylemlerle örtüştüğü konusunun sorulması üzerine ; bu konuda herhangi bir şekilde cevap vermek istemediğini,
Kendisine yine cep telefonu ve hattının mesajlar kısmının gelen kutusunda rehber kısmına "kadıkuy" olarak kayıtlı Alparslan ARSLAN'a 'a ait 0 532 671 34 39 nolu telefondan gelen ;
05.05.2006 günü saat: 22.09'da "ne yaptın", 05.05.2006 günü saat: 22.28'de "rahattamıyız her türlü", 05.05.2006 günü saat: 22.41'de "bitti mi", 06.05.2006 günü saat:13.33'de "parayı ayarlayayım", 08.05.2006 günü saat: 19.38'de "küçük muhammetin notu çok önemli, onunla beraber bugün olsunlar" , 09.05.2006 günü saat: 00.57'de "muhammetin notunu kesinlikle unutma, örtüyü ört", 09.05.2006 günü saat: 19.29'da "yarın parlanıyoruz. iş bu bugün mutlaka bitsin, allah'a emanet olun", 09.05.2006 günü saat: 19.37'de "tamam mı doktor, problem mi", 10.05.2006 günü saat: 03.01'de "promlem mi var söyle", 11.05.2006 günü saati 1.30'da "doktor neredesin, çocuklar nerede" şeklinde mesajların olduğu, Cumhuriyet Gazetesi binasına yapılan eylemlerin tarih ve saatleri göz önünde bulundurulduğunda bu mesajların eylemlerle örtüştüğü konusunun sorulması üzerine ; bu konuda herhangi bir şekilde cevap vermek istemediğini,
Kendisine 17.05.2006 günü saat 14.01'de Tekin İRSİ ile yaptığı ; Tekin : Efendim, Osman :Kimsin, Tekin : Kimi aramıştın, Osman : Mesaj çekmişsiniz, hesaba bir şey, Tekin : Doğrudur, çektim, o hesaba yatıracaklardı, Osman : Kim yatıracaktı, Tekin : Alpaslan abi, Osman :Kimin hesabına, Tekin : Orada yazıyor, ismi yazmışım oraya, Osman :Kapat, kapat, milletin işi var ha, şeklindeki görüşmenin sorulması üzerine, Tekin IRŞİ'nin Alparslan'ın kendisinin hesabına para yatıracağını söylemekte olduğöSB-asalarmda bu şekilde bir konuşma geçtiğini hatırladığını,
Kendisine 17.05.2006 günü saat 22.42'de Erhan TİMUROĞLU ile yaptığı: Erhan: Alo Abi Neredesin, Osman: Sen nerdesin, Erhan: İstanbul'dayız, Osman: Siz gitmediniz, Bahattin'in yanma, Erhan: Yok gitmedik, dedim sen gel, ondan sonra gideriz, Osman: Yahu git oraya, o diğer çocuk onun yanında kalsın, sen de git kendine evde kal, Erhan : Sen niye gelmeyecek misin İstanbul'a, Osman: Yahu ben sana ne diyorsam sen onu yap, Erhan: Ben diyorum sen gel öyle gidelim, Osman: Yahu Erhan sen beni ne yapacaksın, Erhan: Tamam ben oğlanı oraya mı götürüyüm, Osman: He onun yanma götür, Erhan: Bir şey yoktur öyle değil mi, Osman: Yahu bir şey yoktur, kimsenin tarafından bir şey yoktur, kendine rahat ol, Erhan: Tamam abi ben rahatım, Osman: Sen, Bahattin, o oğlan bir yere gidin, Bahattin'in 15 milyar alacağı var, siz gidin oraya, o dükkana, oraya gittiğinizde bana telefon açın, telefonu o şerefsizin kulağına verirsiniz, ben onunla konuşurum tamam mı, şeklindeki görüşmenin sorulması üzerine ; Bahattin ARAŞ'm bir şahıstan 15 milyar alacağı bulunduğunu, kendisine yardımcı olmasını ve parayı kurtarmasını istediğini, kendisinin de bu sebeple Erhan TİMUROĞLU'na İsmail SAĞIR ile birlikte Bahattin ARAS'ın yanma gidip İsmail SAĞIR 'm Bahattin'in yanında kalmasını ve üçünün birlikte Bahattin'in alacağını almak üzere şahsın yanma gitmelerini ve oradan da kendisine telefon açmalarını, telefonda borçlu olan şahısla kendisinin konuşacağını söylediğini,
Kendisinin Sinan BERBEROĞLU'na gönderdiği 17.05.2006 günü saat:22.24'te tarihindeki; "selamün aleyküm hesap no:00 13 0 51. 8 yapı kredi bankası s.beyli şubesi 5.bin dolar yeterli allah senden razı olsun, allah'ın aslanları sonsuz." şeklindeki mesajın sorulması üzerine ; Mesaj gönderdiği Sinan BERBEROGLU'nun kendisi ile birlikte gözaltında olduğunu, kendisinden 2003 yılından 35.000 dolar alacağı bulunduğunuzu paradan sadece 5.000 dolarını istediğini, Kentbank'm sahiplerinden Mustafa SÖZER ve Kentbank genel müdürlerinden Sami ÇAKIR 'dan alacağı parayı Sinan BERBEROGLU'nun alıp kendisine vereceğini, bu paranın oradan kaynaklandığmı,daha önceden Sinan BERBEROĞLU'ndan 3-4 milyar lira kadar aldığmı,geri kalanını sözde pey der pey vereceğini söylediğini beyan etmiştir.
C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alınan 12/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;
29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu, Alparslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm arabasıyla ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Ataşehir semtindeki Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya gittiklerini, Alparslan ARSLAN'm bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha olduğunu, Muzaffer TEKİN'in burada 3 adet el bombası getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin, attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu,
Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAĞIR'm attığını, İsmail SAĞIR'm el bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmaş>ndlınT~örîe^ Alparslan ARSLAN ile
Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRSİ ile birlikte gündüz vakti giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını,
Kendisinin Danıştay saldırısına katılmadığını, bu konu hakkında bilgisi de olmadığını, sadece Alparslan ARSLAN'm olay hakkında üstü kapalı olarak bir şeyler anlattığını, kendisine Cumhuriyet Gazetesi saldırıları karşılığı vaat edilen beş yüz bin dolar paranın Ankara'da verileceğini düşündüğünden Ankara'ya geldiğini, ancak vaat edilen parayı da alamadığını,
Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az bir ceza alacağını bildiği, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el bombalannm Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini, kendisinin, katılmadığı Danıştay saldmsı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza aldığını, son duruşmada Avukat Mehmet ENER'in kendisi ile ilgili tevsii tahkikat talebinde bulunduğunu, tevsii tahkikat talebinin reddine karar verilmesi, kendisine de soru sorulmaması nedeni ile gerçekleri anlatamadığını, adaletin yerini bulması için şimdi gerçekleri anlattığını beyan etmiştir.
Süleyman ESEN
C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alınan 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle ;
Alparslan ARSLAN'm bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına inanmadığını beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN
Kollukta alınan 20.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;
Kendisinin Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerini hedef almasındaki etkenin bu dairenin başörtüsü ile verdiği karar olduğunu, bu eylemi bir daha benzer kararlan vermelerine engel olmak için gerçekleştirdiğini,
Kendisine, Tekin İRŞİ'ye 16 MAYIS 2006 GÜNÜ SAAT 01:14'DE gönderdiği "Tamam Nasıl Gönderelim" şeklindeki mesajın sorulması üzerine ; Bu mesajı gönderdiği kişinin muhtemelen Tekin İRSİ olduğunu, kendisinden para istediğini, ona cevap verdiğini beyan etmiştir.
C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alman ifadesinde özetle ;
Osman YILDIRIM'm ifadesinin aksine, Cumhuriyet Gazetesi Saldınlanndan dolayı 500.000 Dolar para almacağıyla ilgili bir şey söylemediğini, yine bu kişinin ifadesinin aksine, bazı icralık işlerin tahsilatına birlikte gitmediklerini,
Danıştay Saldmsı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması olaylan hakkında açıklamada bulunmak istemediğini beyan etmiştir.
İsmail SAĞIR ise Alparslan ARSLAN'm kendisinin telefonuna ; "hazır ol bu gün Ankara'ya gideceğiz" şeklinde mesaj attığını, daha sonra buluştuklannda Ankara'da bir iş olduğunu ve bu işin bir adamın öldürülmesi olduğunu, bu işi dört kişinin yapacağını, bu işin karşılığında alacaklan para ile bir daha çalışmalanna gerek kalmayacağını ve büyük paralar kazanacaklannı..."
Aynca , Alparslan ARSLAN'm bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli yerlere geleceğini, kendisi ile birlikte önemli yerlerde bulunaç^Mafrm*§öveyerek kendilerini motive ettiğini beyan etmiştir.
"i
Özetlenen birbirine uygun beyanlar ve beyanları destekler telefon görüşmelerinden Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, Tekin İRSİ ve İsmail SAĞIR'ın münhasıran maddi çıkar vaadi ve beklentisi için eylemlere katıldıklarının açıkça anlaşıldığı,Alparslan ARSLAN'ın ise kendisine verilen görev ve görevi yerine getirmesi ile önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı şekilde maddi rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı anlaşılmaktadır.
İDRİS ARSLAN'IN TUTUKLU SANIKLARA PARA YATIRMASI VE HESAP HAREKETLERİ KONUSU ;
Danıştay Saldırısı sanıklarının tutuklu bulundukları Ankara Sincan F Tipi Cezaevi Kayıtları temin edilmiştir.
Kayıtların incelenmesinde ; Alparslan ARSLAN'ın babası İdris ARSLAN'ın tutuklu sanıklar İsmail SAĞIR, Tekin İRSİ ve Erhan TİMUROĞLU'na değişik tarihlerde ve özellikle Danıştay Saldırısı Davasının duruşma tarihlerinden önce değişik miktarlarda para yatırdığı tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör örgütü soruşturması kapsamında görevlendirilen Yeminli Mali Murakıplar tarafından hazırlanan 04.06.2008 tarih ve R3 ve R-6 sayılı raporda;
Raporda , ilgili şahısların gelir durumu, banka hesaplarının ortalama hareket büyüklüğü, maaş ve diğer düzenli gelirleri ile ekonomik hayatın doğal seyri çerçevesinde olağan görülmeyen işlem ve hareketlerin rapora konu edildiği belirtilerek,
Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'ın babası İdris ARSLAN'ın banka hesabında 21.11.2006'dan itibaren önemli artış tespit edildiği, şahsın Bank Asya Üsküdar Şubesi nezdindeki katılım hesabına dört seferde toplam 22.200 EURO para girişi olduğu, para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği,şahsm hesabında vadeli olarak 20.414 EUR bulunduğu,
Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'ın annesi Hatice (Porsor) ARSLAN'ın da Bank Asya Üsküdar Şubesi nezdinde hesabı bulunduğu, Hatice ARSLAN'ın banka hesabında ise 04.09.2006 tarihinden itibaren önemli varlık artışı tespit edildiği, şahsın katılım hesabına üç seferde toplam 30.000 USD ve 10.000 EUR para girişi olduğu, para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, şahsın hesabında vadeli olarak 26.745 USD ve 7.067 EUR bulunduğu,
Danıştay saldırısının akabinde ve olaya ilişkin dava sürecinde saldın faili Alparslan ARSLAN'ın anne ve babasının banka hesaplarındaki artış tutarının ise toplam olarak 32.200 EUR ve 30.000 USD olduğu, 1 USD=1,25 YTL ve 1 EUR=1,95 YTL kurları dikkate alınarak hesaplama yapıldığında toplam para girişi tutarının 100.290 YTL'ye karşılık geldiği,
Danıştay saldırısı sanığı Osman YILDIRIM'm akrabası Muhsin YILDIRIM'm İş Bankası Pmarhisar Şubesi nezdindeki hesaplarında 26.04.2007'den itibaren dikkat çekici artış görüldüğü, şahsın hesaplarına 26.04.2007'de 2.500 YTL, 06.10.2007'de 3.500 YTL, 07.01.2008'de 4.688 YTL ve 17.01.2008'de 2.689 YTL yatırıldığı, diğer taraftan şahsın Ziraat Bankası nezdindeki hesabına ise 04.09.2006 tarihinde 5.000 YTL yatırıldığı,
Osman YILDIRIM'm akrabası Mehmet YILDIRIM'm Ziraat Bankası nezdindeki hesabına 14.01.2008'de 8.000 YTL Tik para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu, para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği,
Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'ın^ı^ne3ve*%^ası idris ve Hatice ARSLAN'ın banka hesabındaki artışlar ile Danıştay^Jdır^sı^sanığı^şman YILDIRIM'm
461

Danıştay saldırısı sanığı İlhan PARLAK'm Ziraat Bankası nezdindeki hesabında 27.11.2007'de 40.000 YTL, 31.12.2007'de 101.050 YTL ve 08.01.2008'de 72.502 YTL varlık artışı görüldüğü, 08.01.2008 tarihli varlık artışı Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'm yakınlarına ait hesaplardaki varlık artışıyla paralellik arz ettiği, para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği,
akrabalarının banka hesabındaki artışlar tarih bazında incelenip Danıştay saldırısının dava ve duruşma süreci dikkate alındığında, 04.09.2006 ve 07.01.2008 tarihlerinde her iki sanığın yakınları ile İlhan PARLAK'm hesaplarına para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu belirtilmiştir.
Emekli maaşı ile geçinen, Danıştay saldırısından önce hesaplannda dikkat çekecek bir hareket olmayan , Danıştay eyleminden sonra ise hesaplannda elden nakti olarak yatınlan paralar ile önemli artışlar olduğu tespit edilen Alparslan ARSLAN'm yakmlannm banka hesaplanndaki bu artışlar dikkat çekicidir.
İdris ARSLAN'm banka hesabındaki bu artışlar ile , süreç içerisinde birbirine tamamen zıt beyanlannm paralel seyrettiği değerlendirmeye esas bir durum olarak Mahkemenin dikkatine sunulmuştur.
İdris ARSLAN'm , Alparslan ARSLAN'm ismini vermesi ile soruşturmaya dahil edilen , bu nedenle de Alparslan ARSLAN ile arasında husumet oluşan Süleyman ESEN dahil olmak üzere , kendi oğlu Alparslan ARSLAN dışındaki diğer sanıklara talepleri olmadan para göndermesi de değerlendirmeye esas bir durum olarak Mahkemenin dikkatine sunulmuştur.
ARAÇ SUÇLAR OLARAK KABUL EDİLEN CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI EYLEMLERİ İLE AMAÇLANAN AMAÇ SUÇLARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR.
İFADELER Erhan TİMUROĞLU ifadesinde;
Yargılanma sürecinde Alparslan ARSLAN'm " Biz yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız" dediğini duyduğunu, ancak nasıl çıkacaklanm söylemediğini beyan etmiştir.
İsmail SAĞIR ifadesinde ;
Alparslan ARSLAN'm bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli yerlere geleceğini, birlikte önemli yerlerde bulunacaklanm söyleyerek kendilerini motive ettiğini,
Yargılama sürecinde mahkeme nezarethanelerinde bulunduklan zamanlarda Alparslan ARSLAN'm Süleyman ESEN'e "Senin hakkında yalan söylediğim için pişmanım, o gün neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyorum, keşke senin için böyle bir şey söylemeseydim, hakkını helal et" dediğini, aynca " Bu yargılamanın önemli olmadığmı,zaten hepsinin kısa zamanda çıkacaklanm " söylediğini, ancak neye dayanarak böyle bir şey söylediği hakkında fikir sahibi olmadığını beyan etmiştir.
Gizli tanık ifadesinde ;
Alparslan ARSLAN'm kendisine "Yönetim Değişecek Dört Beş Yıl Sonra Devlet Temizlik Yapacak" şeklinde beyanlarda bulunduğunu beyan etmiştir.
Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün ifadesi;
2003 Mayıs ayında Ulusal Kanal Danışmanı ye_X>z,el Haberler Müdürü olarak göreve başladığını, bir süre sonra Aydınlık Dergisine yazı^zmaya başladığını, Doğu PERİNÇEK'in partinin üst yönetim kadrosunda olmasını istediğini, Doğu>- MRİNÇEK'in danışmanlığını
v/fİ)
x»>"
V?'
yaptığım, Doğu PERINÇEK'in son dönemlerde Atatürkçü Düşünce Derneklerinden beslendiğini, kamuoyunun Doğu PERINÇEK'in iyi bir istihbarat ve hatta askeri kanaldan beslendiğini düşündüğünü, ancak Doğu PERINÇEK'in daha çok Rusya ve Çin istihbaratıyla yakın bilgi alışverişi içerisinde olduğunu, onlar tarafından yönlendirildiğini, ayrıca Alman ve İngiliz istihbaratlanyla da diyaloglarının olduğunu, bu kanaatini oluşturan faktörün partide görevli olduğu süreç içerisindeki elde ettiği izlenimlerinden olduğunu, Doğu PERINÇEK ve lider grubunun kendileri için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde kendilerine yer edinmek istediklerini, bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini,
İP ve Doğu PERİNCEK'in, mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolanyla bir eylem yaptırılabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Avukat Alparslan ARSLAN'ın siyasi görüşünün Doğu PERİNCEK'in son dönem politik açılımlarına ters düşmemekte olup Alparslan ASLAN ve benzeri şahısların PERİNÇEK için profilleri ve eylemsel yapılarının tercih sebebi olduğunu, Doğu PERİNCEK'in istek ve amaçlanna ulaşmak için her yolu deneyebilecek bir yapıda olduğunu,
VKGBH'nin 2004 Haziran veya Temmuz ayları içerisinde Maltepe'deki baraka bir depo ve bahçesinde gerçekleştirmiş olduğu buluşmada Hüseyin GÖRÜM adlı şahsın çevresine topladığı 4-5 kişilik yaşları 20-25 arası olan gençlerle konuştuğunu, bu gurubun yanından geçerken Hüseyin GÖRÜM'ün bu gençlere hitaben kendisine duyurarak "komutanda sizin eğitiminizi verecek" dediğini, kendisine "ne eğitimiymiş bu" dediğinde cevaben "ne olacak komutan sen daha iyi bilirsin asker olan ben değilim sensin" dediğini, kendisine "bu eğitim nerede verilecek" diye sorduğunda ise "yerimiz var hazır Düzce'de" diye karşılık verdiğini, devamında "asker yetiştireceğiz, silahımız her şeyimiz de var" dediğini,
Danıştay eylemine katılıp Danıştay Üyelerine ateş eden Avukat Alparslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında ve VKGBH'nin İstanbul Maltepe'deki yerinde bir defa gördüğünü hatırladığını,
Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan ARSLAN'ın siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi olmadığını,
VKGBH Derneğinin karşılaştığı ilk günden beri bir dernek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenarında duran bir köpeğe gidip tekme attığını kendisinin de "kim bu diye yanındakilere sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını,
Hüseyin GÖRÜM'ün kendisinden askeri eğitim vermesini istemiş olması ve "silahımız her şeyimiz var" demesinden,Danıştay saldırısıyla ilgili olarak bu insanların silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı etkilemiş olabileceklerini düşündüğünü beyan etmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YAPISI
İddianamenin ilgili bölümlerinde ayrıntısı ile açıklanmakla birlikte özetle ;
Ergenekon Terör Örgütünün kendisine bağlı "Sivil Unsurların" kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı "Lobi" adı verilen^gjgli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı "Lobi Ya^îfnr^ıâr^karan ve bu yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet şek^ve ^esaslanfcgjl^lirlemek için hazırladığı
* *\&\
"Dinamik" adı verilen örgüt dokümanında gösterilen "Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür" hedefinin uygulamaya konulması amacı ile Kuvayı Milliye,VKGB ve birçok sivil toplum kuruluşunun kurdurulduğu,
"Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı "....gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır, özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." hedefine uygun olarak bu örgütlere eleman kazandınldığı,
"Hedef alt başlığında yazılı " ....mafya grupları tümüyle yeniden gözden geçirilmeli, deneyimli mevcut grupların karşısında yeni ve güçlü bir grup oluşturularak, denetim, ve kontrol altına alınmaları sağlanmalıdır" ve "Finans" alt başlığında yazılı " Lobi'nin faaliyetlerinin finansı başlangıç noktasında Ergenekon tarafından karşılanmalıdır. Ancak, organizasyon ilk ticari şirketini kurup faaliyete geçirmesinin ardından fınansal desteğe son verilmeli ve örgütün kendisine finans kaynaklan oluşturması sağlanmalıdır" hedefine uygun olarak örgüte kazandırılan elemanların profillerinden de yararlanılıp mafya tarzı faaliyetlerle örgüte gelir temin edildiği,
Yine "Amaç" alt başlığında yazılı "..bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile yukarıda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir. Kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamaya koyacak..., ...işlev ve misyonunu tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinin etkilenmeleri sağlanarak, mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt metodlarla yönlendirilmesi sağlanacak " hedefine uygun olarak örgüte kazandırılan elemanlar aracılığı ile örgüt amaçlan doğrultusunda istihbarat toplandığı,
Legal faaliyetler çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerinin organize edildiği veya içerisinde yer alındığı,
İllegal faaliyetler kapsamında ise yukanda sayılanlardan ayn olarak örgütün amaç ve ilkelerine aykm davrandıklanm düşündükleri yönetimi askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırabilmek için askerlerin emir komuta zinciri dışında hareket etmeye teşvik edildiği, yine bu amaçla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile de ülkede kanşıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti oluşturacak provakatif terör eylemleri organize edildiği, anlaşılmaktadır.
Yukandan itibaren açıklanan tüm deliller ile Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve üyeleri ile, bu kişilerin ilişki içerisinde bulunduğu VKGB ile bağlantısı duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkan Alparslan ARSLAN'm söz konusu eylemleri,
Erhan TİMUROĞLU, İsmail SAĞIR ve Osman YILDIRIM'm kendisinden duyarak aktardıklan ; "Yönetim Değişecek Dört Beş Yıl Sonra Devlet Temizlik Yapacak" , "Biz yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız" , " Bu eylemlerden sonra çok önemli yerlere geleceğiz" , " Bu yargılama önemli değil , zaten hepimiz kısa zamanda çıkacağız " sözlerinden anlaşılacağı gibi, Ergenekon Terör Örgütünün kendisine verdiği görev üzerine, ülkede kanşıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki çekip, örgütün amaç ve ilkelerine aykm davrandıklanm düşündükleri yönetimi zafiyet içerisine sokacak, bu yolla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile askerlerin emir komuta zinciri dışında hareket etmesine teşvik edilecek planın bir parçası olduğunu bilerek, kendisine vadedildiği veya inandmldığı gibi beklenen amaç gerçekleştiğinde önemli yerlere geleceği, çalışmasır^söftr^^-jçalmayacak derecede maddi rahata kavuşacağı beklentisi içerisinde gerçekleştir^fi%nîaşılrn^Q^dır.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün yukarıda da yazılı ; "... Doğu PERİNÇEK ve lider grubunun kendileri için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde kendilerine yer edinmek istediklerini, bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini, İP ve Doğu PERINCEK'in, mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolanyla bir eylem yaptırılabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Avukat Alparslan ARSLAN'm siyasi görüşünün Doğu PERINCEK'in son dönem politik açılımlanna ters düşmemekte olup Alparslan ASLAN ve benzeri şahıslann PERİNÇEK için profilleri ve eylemsel yapılanmn tercih sebebi olduğunu, Doğu PERİNÇEK'in istek ve amaçlanna ulaşmak için her yolu deneyebilecek bir yapıda olduğunu, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan ARSLAN'm siyasi görüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı gibi olmadığını..." şeklindeki beyanlan da bu değerlendirmeyi destekler niteliktedir.
Soruşturma kapsamında İşçi Partisi binasında yapılan aramada el konulan bilgisayarlann incelemesinde Yargıtay binası ile ilgili bir eylem için hazırlanmış kroki çıkması, yine Ulusal Kanal İzmir temsilcisi Hayati ÖZCAN'm ev ve iş yerinde ele geçirilen CD'lerde İzmir ilinde bulunan Askeri NATO tesislerine bir eylem hazırlığına ilişkin, eylemin gerçekleştirilebilmesi için gerekli bütün istihbari bilgilerin ve talimatlann bulunması örgütün bu tarz eylemlere devam edebileceğini göstermektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanı olan Ergenekon Belgesinin ,
Eleman ve Organizasyon alt başlığı altında ; Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır" yazılıdır. Alparslan ARSLAN'm buna uygun şekilde açık olarak sahiplenilmediği, ancak konuşmaması için de kontrol altında tutulmasına devam edildiği , bunun da şahsın ailesi ve şahsa uygulanmış bir takım psikolojik hareketlerle sağlandığı değerlendirilmektedir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÜLKEDE ASKERİ BİR MÜDAHALENİN TEMİNİ İÇİN YAPMIŞ OLDUĞU FAALİYETLER;
Bu konu iddianamenin ayrı bir bölümünde açıklandığından aynca burada tekrar edilmeyecektir.
BASINDA DANIŞTAY SALDIRISI HAKKINDAKİ HABER VE YAZILAR
Açık kaynaklardan elde edilen Danıştay Saldınsı hakkındaki bazı haber ve yazılar aşağıya alınmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli MİLLİYET Gazetesi olayı 'LAİKLİĞE KURŞUN' manşeti ile duyurmuştur. Gazete Danıştay Saldınsmı gerçekleştiren Av. Alparslan ASLAN'm dindar ve ülkücü olduğunu belirterek "Allahm askeriyiz" diye bağmp ateş ettiği, babasının "Namazında niyazmdadır" açıklamalanna yer vermiştir. 20. sayfasında ise "Danıştay ile hükümet bugüne nasıl geldi?" başlıklı haberle Danıştay Başkanlığı ve Hükümetin bir kavga içinde olduklan anlatılmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli HÜRRİYET Gazetesi olayı 'KAŞIYA KAŞIYA' manşeti ile duyurmuştur. Gazete türbanın her fırsatta toplumun gündemine sokulduğunu, Danıştay'ın türbanla ilgili aldığı bir karardan sonra hedef gösterildiği belirtilerek, saldırganın "Allahm askeriyim" diyerek ateş açtığı ve "türbanın cezasını verdim" dediğini yazarak, "Danıştay'ı suçlamıştı" başlığı ile Başbakan'm Danıştay'ı hedef göjtedig izlenimini vermiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli RADİKAL Gazetesi olayı 'YARGIYA TURK-ISLAM SENTEZCİ SALDIRI' manşeti ile duyurmuştur. Gazete manşetin altında "Saldın rejimin temeline" ve "Çörtoğlu : En yetkililer saldırıya cesaret verdi" başlıklarını kullanmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli CUMHURİYET Gazetesi olayı 'BU KEZ DE AYNI EL' manşeti ile duyurmuştur. Gazetede "Tehlikenin Farkında mısınız?" ve "Danıştay hükümeti suçladı: Yetkililer cesaret verdi, Hükümete tavır" şeklinde başlıklar atılarak saldırılardan hükümetin sorumlu olduğu izlenimini vermiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli GÜNEŞ Gazetesi olayı "O ÜYELER VURULDU" manşeti ile duyurmuştur. Gazetede manşetin altında "Türban hakkındaki kararlarından dolayı yobazların diş bilediği, dinci Vakit'in de hedef gösterdiği 5 Danıştay üyesi suikaste uğradı" yazılarına yer verilmiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli POSTA Gazetesi olayı "TÜRKİYE'YE KURŞUN" manşeti ile duyurmuştur. Gazetede Alparslan ARSLAN'm Türk-İslam sentezci olduğuna vurgu yapılarak "Allahm askeriyiz, türban yüzünden cezalandırılacaksınız, Allahm gazabı üzerinize olsun" şeklinde bağırdığı yazılmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli TAKVİM Gazetesi olayı "LAİK CUMHURİYETE SAVAŞ AÇTILAR" manşeti ile duyurmuştur. Gazetede saldırgan Alparslan ARSLAN "mürteci, aşın dinci" olarak tanımlanmıştır.
19 Mayıs 2006 tarihli AKŞAM Gazetesi "ÖFKE" manşeti ile çıkmıştır. Gazetede ÖFKE manşeti ile verilen haberde "Yüksek Yargı temsilcileri, hukukçular, rektörler ve onbinlerce kişinin Anıtkabir'e akın ettiği, cenaze törenine katılan Çevre Bakanı'nm Polis kaskıyla kaçmldığı haberlerine yer verilmiştir.
19 Mayıs 2006 tarihli CUMHURİYET Gazetesi "HÜKÜMETE ÖFKE" manşeti ile çıkmıştır.
Akşam gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında Hilmi ÖZKÖK'ün fotoğrafının yanında "Protestolara destek verdi" başlığının yer aldığı anlaşılmıştır.
Dokuz Sütun gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ" manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Genelkurmay Başkanı Org. Özkök, "Saldırının, tamamen gerici, terörist ve silahlı bir eylem" olduğunu belirterek "Bu eylemi gerek yapanlan, gerekse bu eylemi yapan kişiyi yaratan zihniyeti tamamen kınıyoruz" dedi yazdığı tespit edilmiştir.
Güneş gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "PAŞADAN TARİHİ ÇAĞRI" manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Org. Özkök Danıştay saldmsma halkın gösterdiği tepki için "Daimilik kazanmalı" dedi yazdığı, tespit edilmiştir.
Radikal gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında 'Bir günle kalmasın" yazısının yer aldığı, yazısının hemen altında Özkök: Tepki devam etmeli yazısının yer aldığı,tespit edilmiştir.
Sabah gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında Alparslan ARSLAN ile ilgili olarak Ankara'nın bütün kimyasını bozdu manşetinin yer aldığı, manşetin altında Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi ÖZKÖK'ün fotoğrafının altında REAKSİYON SÜRMELİ yazısının yer aldığı,
Vatan gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "Halkın tepkisi devamlı olmalı" manşetinin yer aldığı, manşetin altında Özkök "Danıştay saldmsma halkın tepkisi ümit verici ama devamlılık göstermeli" dedi yazdığı,tespit edilmiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli KENT HABER isimli internet sitesinde "MUHTIRA GİBİ" Başlığı altındaki haberde ; Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'in özetle "Danıştay'a yapılan saldınnm aslında laik Cumhuriyet'e yapıldığını, saldınya neden olanlann tutum ve davranışlannı yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini" belirtip, "Laikliği çeşitli biçimlerde yorumlayarak, için boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devjfitjjemnini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir, Türkiye Devleti, laik, demokraiîkt'bi? CulMıuriyet'tir. Laikliği çeşitli
r JLze**——— s? 4661 » "--* Jr3r^m- \ X
biçimlerde yorumlayarak, içini boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti, yöneltilen tehditler ve saldırılar karşısında kendisini koruyacak kurum ve kuruluşları ile dimdik ayaktadır ve sonsuza kadar da öyle kalacaktır. Bundan kimse kuşku duymamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve demokratik ilkelere bağlı kalarak, sağduyulu yaklaşımlarla, ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyenlere hak ettikleri yanıtı verecektir. Aydınlık Türkiye'yi kimse yolundan döndüremeyecektir. Cumhuriyet'in temel değerlerine ve anayasal ilkelere inanmayanların, aydınlanmayı ve çağdaşlaşmayı içine sindiremeyenlerin, ülkenin geleceğine ilişkin art niyet besleyenlerin, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne ve kurumlarına yönelik saldırıları, ulusumuzu ve devletimizi yıldıramayacaktır." şeklinde olduğu belirtilen açıklamasına yer verilmiştir.
Soruşturma kapsamında Muzaffer TEKİN, Veli KÜÇÜK gibi isimlerin geçmeye başlaması üzerine Doğu PERINÇEK'in kendi basın yayın organlannda saldırının Ulusalcı kesim ile ilgisinin olmadığına dair dezenformasyon amaçlı haberler yaptırdığının soruşturma evrakına da ekli yayınlardan tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu kendisine ait bölümde ayrıntısı ile anlatılan Doğu PERİNÇEK;
25 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerekyaptığı açıklamalarda özetle ;
"Soruşturma ekibi, kamuoyunu, suçun merkezinde bulunan ABD'nin ve Cumhuriyet yıkıcısı iktidar sahiplerinin çıkarları doğrultusunda yönlendirme gayretindedir. Böylece Cumhuriyete, vatana ve millete karşı ağır suçların içine batmaktadır. Bu ekip, Fethullah cemaati üzerinden Süper NATO bağlantılıdır." ,"Daha cinayetten altı saat sonra, ABD Büyükelçisi, emekli bir büyükelçimize, "Ulusalcıların" hedef alınacağını açıkça belirtti." , "Soruşturmanın ilk gününden beri Süper NATO güdümlü basma yalan haberler veriliyor. MİT kameralarıyla çekilmiş, en küçük benzerliği olmayan görüntüler, Mehmet Perinçek diye yayınlanıyor. Ulusal Haber diye ne idüğü belirsiz bir basın kuruluşu icat edilmiş, onun üzerinden Ulusal Kanal, İşçi Partisi, Doğu Perinçek, "Danıştay'a saldıran karanlık çete"nin içine konmuştur. Bütün bunlar, SüperNATO güdümlülerin suç kanıtlan dosyasındadır.", "Milletimize söz veriyoruz. Süper NATO merkezlerinin emrinde, Danıştay saldırısını saptıranlar, Yüce Divan'da ve Cumhuriyet mahkemelerinde kesinlikle yargılanacaklar ve işledikleri suçların cezalarını göreceklerdir."
26 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerekyaptığı açıklamada özetle ;
"Alparslan Arslan ekibi MOSSAD tarafından Bulgaristan'da eğitildi.", "Danıştay baskınını gerçekleştiren Alparslan Arslan ve ekibi, Bulgaristan'da faaliyet gösteren MOSSAD destekli Alpiras adlı firma tesislerinde özel eğitim gördüler. Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi'nin, Askeri İstihbarat'm ve MİT'in elindeki bu bilgi, Fethullah tarikatının güvenliğini tehdit ettiği için değerlendirme dışı tutuluyor." ,"MOSSAD'm eğittiği ekibin Türkiye'de Gonca Bahar kimliğini taşıyan bir kadınla ilişkili oldukları ve hesaplarına 4 trilyon Lira para yatırıldığı da biliniyor." , "Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat değerlendirme verilerine göre, Danıştay baskınını gerçekleştiren suç örgütü hakkında izleme bilgileri var. Buna rağmen ne MİT, ne Emniyet, MOSSAD tarafından eğitilen Süper NATO'nun suç örgütüne karşı gerekli tedbirleri almadı ve saldırıyı önlemek için herhangi bir uygulamada bulunmadı." /'Danıştay'da silahlı bir eylem yapılacağı, olaydan önce Hükümete bildirildi. Hükümet, bu istihbarata rağmen, önleyici plan ve uygulama talimatı vermedi; olayların gerçekleşmesini bekledi.", "Bugün Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberde de belirtildiği üzere, Emniyetteki sorgu ekibi, sorguladıkları Alparslan Arslan'm önüne bir suç örgütü şeması koyuyorlar. Şema, iki örgütü hedef alıyor: İşçi Partisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri. Şema, Süper NATO ve MOSSAD'm plan ve stratejisine göre yapılmış. Böylece Emniyet İstihbarat Dairesi'nin Fethullah sicilli Başkanı Ramazan Akyürek ve ekibinin bir
sorgu ekibi değil, tertip ekibi olduğu, suç işlediği bir kez daha kanıtlandı."
Sözlerine yer verildiği görülmüştür.
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticisi Doğu PERİNÇEK'in, gerek yaptığı basın açıklamalarında, gerekse bağlı basın yayın organlarında saldırının Süper Nato, Fethullahçı Gladyo ve siyasal iktidar tarafından tertiplendiği yönünde, kamuoyunu yanıltma, soruşturmanın seyrini etkileme amaçlı dezenformasyon faaliyeti içerisinde bulunduğu açıkça görülmektedir.
Yukarıda da çok azma yer verilebilen gazetelerin Danıştay Saldırısının hemen sonrasında, henüz soruşturmanın başlangıcında acele ile , Danıştay Saldırısının hükümet ile Danıştay arasındaki gerginliğe bağlandığı, hükümetin türban konusundaki tutumunun saldırı faillerine cesaret verdiği, eylemden hükümeti sorumlu tutan her kademeden devlet görevlisi ve geniş halk kitlesinin hükümete öfke içerisinde bulunduğu haber ve yorumlanna yer verdikleri görülmektedir.
Genel olarak ; gerek Cumhuriyet Gazetesine gerekse Danıştay'a yapılan türban örtüsüyle ilgili her iki eylemin, özellikle Danıştay'a yapılan saldırının çok ses getirerek toplumda büyük infial uyandırdığı, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açtığı, Danıştay'a saldın eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet kullanarak kaldırmaya ve bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek şeklinde olduğu değerlendirilmiş, Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesinin mevcut delillerle göre kabulü de bu yönde olmuştur.
DEĞERLENDİRME
İstanbul Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi binasına birinci olarak 05.05.2006, ikinci olarak 10.05.2006 tarihlerinde el bombaları atılmış, bunlar patlamamış, üçüncü ve son kez 11.05.2006 tarihinde atılan el bombası patlamıştır.
17.05.2006 tarihinde Avukat Alparslan ARSLAN tarafından Danıştay binasındatoplantı halindeki yargı görevlilerine silahlı saldında bulunularak, Danıştay 2. Dairesi ÜyesiMustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmüş, aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleriAyfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU öldürülmeyeteşebbüs edilmiştir.
12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27, 26.06.2006 tarihindede Eskişehir ilinde Fikret EMEK'in annesinin evinde 12 adet el bombası ele geçirilmiştir.Kapsamı genişletilerek sürdürülen soruşturmada Ergenekon Terör Örgütüne ulaşılmış, toplam39 adet el bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu tespit edilmiştir.
Parmak izi tespiti ve Fikret EMEK'in bombalann kendisine ait olduğu beyanına göre 39 adet el bombası ve bunlar ile benzer/aynı kafile numarasını taşıdığı tespit edilen Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombasının Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK ile bağlantısının maddi delili bulunduğu sabittir.
Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK'in Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olduğu kendilerinin hukuki durumlarının değerlendirildiği bölümdeki açıklamalardan sabittir.
Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK'in Ergenekon Terör Örgütü Yöneticileri Muzaffer TEKİN,Veli KÜÇÜK ve örgüt üyesi bulunan diğer şüpheliler ile hiyerarşik bağlantısı yine kendilerinin hukuki durumlannm değerlendirildiği bölümdeki açıklamalardan sabittir.
Her iki eylem faili Alparslan ARSLAN'm Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerindenMuzaffer TEKİN ile bağlantısı telefon görüşmeleri maddi delili ve yukandan itibarenanlatılan diğer deliller ile sabittir. ^z*'****^'**1^
Alparslan ARSLAN'm Ergenekon Terör Örgütünün diğer üyeleri ve VKGB gibi bağlı sivil toplum örgütü ile bağlantısı telefon görüşmeleri, aramalarda elde edilen doküman maddi delilleri ve yukarıdan itibaren anlatılan diğer deliller ile sabittir.
Alparslan ARSLAN ve diğer şüphelilerin yukarıda anlatılan kişisel yaşamları hakkındaki tespitlere göre , söz konusu eylemlerin iddia edildiği şekli ile türban örtüsü ile ilgili olarak, kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşımadıklarını göstermektedir.
Alparslan ARSLAN'm kendisine verilen Ergenekon Terör Örgütünce verilen görev ve görevi yerine getirmesi ile önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı şekilde maddi rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı, Osman YILDIRIM, Erhan TIMUROĞLU,Tekin İRSİ ve İsmail SAĞIR'ın münhasıran maddi çıkar vaadi ve beklentisi için eylemlere katıldıkları yukarıdaki açıklamalardan açıkça anlaşılmaktadır.
Osman YILDIRIM, yukarıda anlatılan nedenlerle Cumhuriyet Gazetesi saldırıları konusunda itibar edilen beyanlarında, kendisinin Veli KÜÇÜK ve Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısını kabul etmiş, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in talimatı ve Muzaffer TEKİN'in verdiği bombalar ile gerçekleştirildiğini beyan etmiştir.
Sıralanan tespitler ile, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisilerinden Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in talimatı ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Danıştay Saldırısının ise, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarından hemen sonra olması, her iki eylemin de yukarıda açıklanan deliller ile aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik olması, eylemlerde de aym kişilerin istihdam edilmesi bu eylemin de Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK'ün talimaü ile gerçekleştirildiğini göstermektedir. Gizli Tanık da görüntü ve ses kayıtlı ifadesinde bu tespiti doğrulamıştır.
Ergenekon Terör Örgütünün her iki eylemdeki amacının , TCK 313/1 maddesine uyan Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etmek ve TCK 312/1 maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemek olduğu anlaşılmaktadır.
Esasen, TCK 314 maddesi kapsamındaki Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinin , TCK 314/3 maddesinin TCK 220/5 maddesine göndermesi ve bu maddedeki örgüt yöneticilerinin örgütün bütün eylemlerinden sorumlu tutulması hükmüne göre her iki eylemden de yasal sorumluluklan bulunduğu değerlendirilmiştir.
OLUŞUN KABULÜ
Tüm soruşturma evrakı ve ekleri incelenmesinde eylemlerin ;
İlk eylemde İstanbul Şişli' de bulunan Cumhuriyet Gazetesi binasına birinci olarak 05.05.2006, ikinci olarak 10.05.2006 tarihlerinde el bombalan atılmış, bunlar patlamamış, üçüncü ve son kez 11.05.2006 tarihinde atılan el bombası patlamıştır. Bu bombalama eylemlerini yapanların Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, Tekin IRŞI ve İsmail SAĞIR olduğu,
1. bombalama olayında Osman YILDIRIM'm Muzaffer TEKİN'den aldığı el bombasını Tekin IRŞI'ye verdiği, Tekin IRŞİ'nin attığı bombanın patlamadığı, olay yerinde Erhan TİMUROĞLU'nun da bulunduğu, Tekin IRŞİ'nin önce bombayı atamadığı, Osman YILDIRIM ısrar edince Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin IRŞİ'nin bina civarına giderek Tekin IRŞİ'nin diğer ikisinden ayrılıp bombayı atmasından sonra her üçünün kaçtığı
2. bombalama olayında yine Osman YILDMtM~ın;:!İsmail SAĞIR'm bombayı gazete binasına attığı, ancak yine patlamadığı, hemen olay yerinden kaçtıkları, Erhan TİMUROĞLU'nun da olay yerinde olduğu ancak bomba atılmadan önce ayrıldığı,
3. bomba eyleminde bizzat Alparslan ARSLAN'm Muzaffer TEKİN'den aldığı 3. bombayı alarak yanında İsmail SAĞIR ve Erhan TİMUROĞLU olduğu halde Cumhuriyet Gazetesi'ne gelerek bombayı attığı ve patlattığı,
Ankara'ya beraber gelen Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU ve İsmail SAĞIR'm bir gün önce Danıştay binası etrafına gelerek diğerleri arabada beklerken Alparslan ARSLAN'm 5. katta bulunan 2. Daire Başkanlığı'na çıkarak keşif yaptığı, olay tarihi olan 17.05.2006 günü, saat 10.00 civannda Danıştay binasına Alparslan ARSLAN'm olayda kullandığı Glock marka ruhsatsız silah olduğu halde gelerek bir önceki gün keşif yapıp öğrendiği, 2. Daire Başkanlığı katma çıktığı, bir görevliyi takip ederek toplantı halinde bulunan 2. Daire Başkan ve üyelerini bir gazetede yer alan resimlerinden de teşhise çalışarak 10-15 saniye gözetleyip belirlediği ve öldürmek kastıyla birkaç metre mesafeden maktul ve müştekilerin hayati bölgelerini hedef alarak ateş ettiği, bu eylem sonucu maktul Mustafa Yücel ÖZBİLGİN' in kafasından ve sağ bileğinden kurşunla yaralandığı, müşteki Mustafa BİRDEN' in göğsünden yaralandığı olay sonucu dalağının alınıp 25 gün hayati tehlike geçirecek ve uzuv tatili olacak şekilde müşteki Alper ÖZDEMİR' in sağ göğüs ve kolundan TCK 86/3 maddesi kapsamında, müşteki Ayla GÖNENÇ' in sağ dirseğinden TCK 83/3 maddesi kapsamında, müşteki Ahmet ÇOBANOĞLU' nun yanağından üst solda 1-2-3-4 nolu dişler ile alt solda 1-2-3-4 nolu dişlerde hasar olacak ve sol el birinci parmağından parmağı kırılıp diş kaybı, fonksiyon kaybı olacak şekilde ateşli silahla yaralandığı, yaralılardan maktul Mustafa Yücel ÖZBİLGİN' in kaldırıldığı hastanede ateşli silahla yaralanması sonucu kurtarılamayarak öldüğü, burada Alparslan ARSLAN 4 kez tabanca ile ateş etse de mesafenin az oluşu ve maktul ve müştekilerin aynı masa etrafında toplantı halinde bulunması sebebiyle bir maktul ve 4 müştekinin belirtilen şekilde yaralandıkları, Alparslan ARSLAN'm olay yerinde bir kez tavana muhtemelen kaçmasını kolaylaştırmak amacıyla korku vermek için ateş ettiği panikten yararlanıp kaçmak için çıkış noktasına gelirken güvenlik görevlilerini görünce bir kez de burada tavana ateş ettiği ancak görevlilerce yakalanarak etkisiz hale getirildiği, Alparslan ARSLAN'm bu arada "Osmanlının torunlarıyız Allah'ın askerleriyiz" şeklinde bağırdığı,
Şeklinde geliştiği anlaşılmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME Ergenekon Terör Örgütünün her iki eylemdeki amacının ,
TCK 313/1 maddesine uyan Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etmek ve TCK 312/1 maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemek olduğu anlaşılmaktadır.
TCK'nun 312. ve 313. maddelerin düzenleniş şeklinde, suçların silahlı bir örgütle işlenmesinden değil cebir ve şiddet kullanılarak işlenmesinden bahsedilmektedir. Buna göre söz konusu suçların silahlı bir örgüt olmadan da işlenebileceğinin kabulü gerekir. Ayrıca TCK'nun 313. maddesindeki suçun işlenmesi için bir örgüte ihtiyaç duyulmayacağı da açıktır. Toplum üzerinde etkili olan bir kişinin de bu suçu işleyebilmesi mümkündür.Bu nedenle şüpheliler Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK'e yüklenen TCK'nun 312 ve 313. maddelerine uyan suçların yanı sıra TCK'nun 314/1 maddesine uyan orgut yöneticiliği suçundan da ceza tayin edilebileceği düşünülmüş ve bireysel durumlarının anlatıldığı bolüme işlenmiştir.
Şüpheli Muzaffer TEKİN hakkında daha önce aynı eylemlerden dolayı Ankara C.başsavcılığmca soruşturma yapılıp delil yetersizliği nedeni ile Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmiş ise de, C.başsavcılığımızm soruşturması kapsamında şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlediklerine dair yeni deliller elde edildiğinden haklkında dava açılmasının mümkün olduğu değerlendirilmiştir.
Veli KÜÇÜK;
Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün Yöneticisi ve her iki eylemin azmettiricisi olduğu anlaşılmakla,
TCK 313/1 , 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - TCK 82/a,g,38/l - TCK 82/a,g,38/l,35 ( 4 kez) - TCK 174/1,2 - TCK 170/l,c,38/l ( 3 kez ) , TCK 151/1,38/1, 3713 S.K.5 maddeleri uyannca cezalandınlmasımn gerektiği,
Muzaffer TEKİN ;
Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün Yöneticisi ve her iki eylemin azmettiricisi olduğu, Cumhuriyet Gazetesi saldmlannda kullanılan el bombalanm temin edip Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'a verdiği anlaşılmakla,
TCK 313/1 , 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - TCK 82/a,g,38/l - TCK 82/a,g,38/l,35 ( 4 kez) - TCK 174/1,2 - TCK 170/l,c,38/l ( 3 kez ) , TCK 151/1,38/1, 3713 S.K.5 maddeleri uyannca cezalandınlmasımn gerektiği,
Oktay YILDIRIM ;
Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, Cumhuriyet Gazetesine bomba atılmasının tasarlandığı toplantıya katıldığı, sonrasında da 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetisine atılan el bombasını, örgüt adına diğer bombalar ile birlikte sakladığı yerden getirip Muzaffer TEKİN'e vermek yolu ile suça katıldığı anlaşılmakla,
TCK 39/1,2, TCK 170/l,c , 3713 S.K.'nun 5 maddeleri uyannca cezalandınlması gerektiği,
Alparslan ARSLAN
Ergenekon Terör Örgütünün Üyesi, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen ilk iki bombalama eyleminin azmettiricisi, üçüncü bombalama eyleminin de asli faili olduğu, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayının da asli faili olduğu anlaşıldığından,
TCK 313/1, 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 -TCK 314/2, 3713 S.K.5 -TCK 82/a,g - TCK 82/a,g,35 ( 4 kez) - TCK 174/1,2 - TCK 170/l,c,38/l ( 2 kez ) - TCK 170/l,c, - TCK 151/1, 3713 S.K.5 - 6136 S.K.13/1, 3713 S.K.5 maddeleri uyannca cezalandınlmasımn gerektiği,
Ancak, her ne kadar C.başsavcılığımızm tespitlerinden farklı olarak, şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı, kendi adına bir terör örgütü kurduğu kabulü ile TCK 309/1 uyannca ağırlaştınlmış müebbet hapis, TCK 82/a,g uyarınca ağırlaştmlmış müebbet hapis, TCK 82/a,g,35 uyannca 15 yıl hapis (>«SfjfTCK 174/1,2 uyannca 4 yıl 9
ay hapis, TCK 170/l,c uyannca 1 yıl hapis, TCK 151/1 uyannca 1 yıl hapis, 6136 sayılı kanunun 13/1 uyannca 2 yıl hapis ve 450 YTL adli para cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu,
CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Osman YILDIRIM
Ergenekon Terör Örgütünün Üyesi, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen ilk iki bombalama eyleminin azmettiricisi olduğu, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayında suça katıldığı anlaşıldığından,
TCK 313/1, 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - TCK 314/2, 3713 S.K.5 - TCK 174/1,2 -TCK170/l,c,38/l (2 kez) - TCK 82/a-g,39 - TCK 82/a,g,35,39 ( 4 kez), TCK 151/1,39 maddeleri uyannca cezalandınlmasmm gerektiği,
Ancak , her ne kadar C.başsavcıhğımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 309/1,62 uyannca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l,c,62 uyannca 10 ay hapis, TCK 82/a-g,39,62 uyannca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyannca 6 yıl 3 ay hapis ( 4 kez) , TCK 151/1,62 uyannca 10 ay hapis cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu,
CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Erhan TİMUROĞLU
Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen her üç bombalama eyleminde olay yerinde olup suça katıldığı, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayında suça katıldığı anlaşıldığından,
TCK 220/7 gön. ile TCK 314/2,3713 S.K.5 -TCK 174/1,2 - TCK 170/l-c,39 (3 kez) - TCK 82/a,g,39 - TCK 82/a,g,35,39 (4 kez) maddeleri uyannca cezalandınlmasmm gerektiği,
Ancak , her ne kadar C.başsavcıhğımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 309/1,62 uyannca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyannca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62 uyannca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyannca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez) cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu,
CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
İsmail SAĞIR, ,r*' "/ "* .
Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen ikinci bombalama eyleminde bombayı attığı, üçüncü bombalama eyleminde de olay yerinde olup suça katıldığı, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayında suça katıldığı anlaşıldığından,
TCK 220/7 gön. ile TCK 314/2,3713 S.K.5 - TCK 174/1,2 - TCK 170/1-c - TCK 170/l-c,39 - TCK 82/a,g,39 - TCK 82/a,g,35,39 (4 kez) maddeleri uyannca cezalandınlmasmın gerektiği,
Ancak, her ne kadar C.başsavcılığımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 309/1,62 uyannca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyannca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62 uyannca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyannca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez)) cezası ile cezalandmlmasma dair mahkeme karan bulunduğu,
CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Tekin IRŞİ,
Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen birinci bombalama eyleminde bombayı patlamayacak şekilde attığı, ikinci bombalama eyleminde de olay yerinde olup suça katıldığı anlaşıldığından,
TCK 220/7 gön. ile TCK 314/2,3713 S.K. 5 - TCK 174/1,2 - TCK 174/1,2,39 maddeleri uyannca cezalandınlmasmın gerektiği,
Ancak , her ne kadar C.başsavcılığımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 314/2,62, 3713 S.K. 5 uyannca 6 yıl 3 ay hapis, TCK 174/1,2,62 uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu,
CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Yöneticiler
TCK 314/2 maddesi kapsamındaki Ergenekon Terör Örgütünün yöneticileri olan İlhan SELÇUK, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU,Doğu PERİNÇEK, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Sevgi ERENEROL TCK 314/3 maddesinin TCK 220/5 maddesine göndermesi ve bu maddedeki örgüt yöneticilerinin örgütün bütün eylemlerinden sorumlu tutulması hükmüne göre her iki eylemden de yasal sorumluluklan bulunduğu anlaşıldığından,
TCK 313/1, 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - 220/5 gön. ile TCK 82/a,g -TCK 82/a,g,35, (4 kez) -TCK 174/1,2 -TCK170/l,c ( 3 kez ), TCK 151/1 maddeleri uyannca cezalandmlmalan talep edilmiştir.
2.HALKIN SOSYAL SINIF, IRK, DİN, MEZHEP
VEYA BÖLGE BAKIMINDAN FARKLİ ÖZELLİKLERE

€7>n^^S
SAHİP BİR KESİMİNİ, DİĞER BİR KESİMİ ALEYHİNE KİN
VE DÜŞMANLIĞA ALENEN TAHRİK,HALKIN BİR KISMINI
DİĞER BİR KISMINA KARŞI SİLÂHLANDIRARAK,
BİRBİRİNİ ÖLDÜRMEYE TAHRİK EYLEMLERİ ;
Kuvayı Milliye Derneğinin Mersin ilinde bir düğün salonunda düzenlenen üyelik kabul töreninde, Kuran-ı Kerim ve (3) tabanca üstüne el basan bir gruba dernek başkanı emekli Albay Mehmet Fikri KARADAĞ taralından yemin ettirildiği, dernek başkanı Mehmet Fikri KARADAĞ' m bir masa etrafına topladığı üye adaylarına " Türk anadan ve Türk babadan doğmuş soyunda dönme olamayan Türkoğlu Türküm ben bu uğurda ölmek var öldürmek var" cümleleriyle başlayan bir yemin ettirdiği tespit edilmiştir.
Yemin töreninden sonra kendisine soru soran gazetecilere 13.500 kişilik bir hainler listesi hazırladıklarını, bunu kamuoyuna açıklayacaklarım söylediği, "listede kimler var" diye sorduklarında ise "senin annen de baban da olabilir" diye cevap anlaşılmıştır.
Kuvayı Milliye Derneği Mersin temsilcisi Kemal CANAY' m 13 aralık 2006'da yaptığı basın açıklamasında ise; "Genel merkezimizin, hain olduğunu belirttiği 13.500 kişi ve kurum var. Genel başkanımız Mehmet Fikri KARADAĞ, yurtdışına para kaçıran bu hainlerin listesini onların en çok güvendiği kaynaklardan elde etti. Vatana ihanet kanunu kaldırıldı. Biz bu kanunun yeniden yürürlüğe girmesini istiyoruz. Adam ihanet ediyor elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Mersin PKK ve Siyonistlerce işgal edildi. Türk çocukların elinden ekmekleri alınıyor Mersinde suç işleyenlerin %90 nı doğulu ve güneydoğuludur. Türk çocuğu suç işlemez." dediği tespit edilmiştir.
Kuvayi Milliye Derneğinin kuruluş bildirgesinde ise "Devletimiz (d) (dinci, dönme) takımı tarafından yönetilmekte Türk milleti kendinden olan Türk soylu yöneticilere kavuşabilme özlemi duymaktadır. Hıyaneti vataniye kanunun zamanı geldiğinde yürürlüğü konulması için çalışılacaktır. 11 kasım 1938 den bugüne kadar ihanet eden her şahıs kurum ve kuruluş hesap verecektir, vatan mutlaka korunacak, millet daima büyüyerek sonsuza kadar yaşatılacaktır.Zira kendisinin bu uğurda feda edecek çok vatan evladı vardır." denildiği tespit edilmiştir.
Örgüt üyesi Murat ÇAĞLAR daha önceki tarihlerde yakalandığında, Kuvayı Milliye Derneğinde kaldığı süre içerisinde dernek yöneticilerinin kendilerine , vatanın elden gittiğini, bir an evvel halkın ayaklandırılması gerektiğini, ayrıca Kuvvayi Milliye Derneğinin mevcut orduya alternatif yeni bir ordu kurma yetkisinin olduğunu, mevcut ordunun içinde bölünmeler olduğunu, vatan hainlerinin olduğunu anlattıklarını beyan etmiştir. Daha sonra alman C.savcılığı ifadesinde de bu beyanlarını teyit etmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm "...Bu uğurda ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var" şeklinde şiddet kokan yemin merasimini özellikle son yıllarda doğu bölgesinden aldığı göçle Kürt kökenli vatandaşların nüfusunda ciddi artışların yaşandığı Mersin gibi bir şehirde yaptırmış olması da dikkat çekicidir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm halkı kin ve düşmanlığa tahrik yönündeki anlatımları ve propagandaları öylesine etkili olmuş olacak ki, Kayseri ilinde yaşayan bir vatandaşın bulunduklan bölgedeki Kürt kökenli vatandaşlarla yaşadığı sorunu, resmi mercilere bildirmek yerine İstanbul da bulunan Fikri KARADAĞ'a bildirerek yardımını istediği görülmektedir. Diğer taraftan yine üst komşusu ile sorun yaşayan başka bir vatandaş yaşadığı problemi resmi mercilere intikal ettirmek yerine Mehmet Fikri KARADAĞ'a bildirmiştir. Mehmet Fikri KARADAĞ ise kendisine yapılan bu müracaatlarla ilgili, vatandaşları Adli Mercilere yönlendirmek yerine Kürt vatandaşlarla ilgili yaşanan sorun karşısında teslim olmamalarını, her şeyi planlı bir şekilde yapacaklarını söylediği, komşusu -ile sorun yaşayan vatandaşa da etrafında bulunan iki adamını göndererek sözde yardımcı olmaya çalıştığı anlaşılmıştır. Öte
yandan birçok telefon konuşmasında da Kürt vatandaşları hedef göstererek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek yaklaşımlarda bulunduğu görülmektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşlarındaki bir yapılanması olan Kuvayı Milliye derneğinin illegal yapılanmasında yer alan örgüt üyelerinin bir taraftan Gazeteci Yazar Fehmi KORU ve Orhan PAMUK gibi isimlere suikast yapmak için hazırlıklar yaptıkları görülürken, diğer taraftan da DTP li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman BAYDEMİR, DTP Genel Başkanı Ahmet TÜRK ve DTP milletvekili Sebahat TUNCEL gibi isimlere suikast hazırlıkları planladıkları da görülmektedir. Bu konuya ilişkin şüpheliler arasında oldukça açık telefon görüşmeleri mevcuttur. Bu konudaki telefon görüşmeleri Ergenekon Terör Örgütünün yapmayı tasarladığı eylemler bölümünde yazıldığından burada tekrar edilmemiştir.
Tasarlanan bu eylemlere katılmayı düşünen Coşkun ÇALIK ifadesinde "..Muhammet YÜCE'nin daha önce Ahmet TÜRK'Ü öldürme teklifinde bulunduğunu,ancak PKK'mn ailelerine zarar verebileceğini düşündüklerinden vazgeçtiklerini, daha sonra da Mehmet Fikri KARADAG'm Muhammet'e Orhan PAMUK' u öldürmeyi teklif ettiğini, Osman BAYDEMİR konusunda da aynı şeylerin geliştiğini, Orhan PAMUK'a suikast eylemini planladıklannı,eylemde tetiği Halil (Kod) Selim AKKURT' un çekeceğini, kendisi ile Ayhan ÇELİK' in gözetleyici olacağını, Muhammet YÜCE' nin de şoför olacağını, Muhammet YÜCE ile aralarındaki mesajlarda Fuci olarak geçen kişinin Fuci (Kod) Ayhan ÇELİK olduğunu ve bu kişiyi Selim AKKURT' un akrabası olarak bildiğini..." beyan etmiştir.
Şüphelilerin görüşmelerinde haklarında suikast planlan yapılanların etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu,maddi menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği yukarıda yazılı kişilerden ayn,neredeyse gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki bu algılama nedeni ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim edileceği görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı gibi,eylemlerin asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak, hatta Muhammet YÜCE'nin ifadesinde "gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemden sonra Türkiye'nin ikiye bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği" şeklindeki kaçamaklı beyanına uygun bir tehlike oluşturacak nitelikte oldukları anlaşılmaktadır.
Ülkede kamu barışını ve istikran bozmak için uğraşan çevrelerin son yıllarda bu tür provokatif faaliyetlerini artırdıklan, bu eylemler arasında hedefler ve işlenme tarzlan itibariyle paralellikler bulunduğu, aynı merkezden yönlendirildikleri kanaatini oluşturacak benzerlikler taşıdıklan görülmektedir. Bunlardan en önemlileri tarih sırası ile aşağıda özetlenmiştir.
1-Rahip Andrea Santora Cinayeti, 5 Şubat 2006 günü Trabzon ilinde Rahip Andrea SANTORA uğradığı silahlı saldın sonucu hayatını kaybetmiştir. Olayın faili ise 16 yaşındaki Oğuzhan AKDİN isimli kişidir. Olayda GLOCK marka silah kullanılmıştır. Oğuzhan AKDİN'in savunmasında, Avrupada Hz.Muhammet hakkında yayınlanan karikatürler nedeni ile cinayeti işlediğini ifade ettiği öğrenilmiştir.
2-Danıştay Saldırısı, 17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldın sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN görevi başında şehit edilmiş, 3 Yüksek Yargıç ile 1 Tetkik hakimi de öldürülmeye teşebbüs edilmiştir. Fail Avukat Alparslan ARSLAN olaydan hemen sonra yakalanmış , ilk beyanlannda saldınyı Dairenin verdiği Türban karan nedeniyle gerçekleştirdiğini beyan etmiştir. Olayda GLOCK marka silah kullanılmıştır. Bu eylemin Ergenekon Terör Örgütünün bir eylemi olduğu yukanda tüm aynntılan ile açıklanmıştır.
3-Hrant Dink Cinayeti, 19 Ocak 2007 günü Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni, Ermeni asıllı Türk vatandaşı Hrant DİNK uğradığı saldırr sonucu hayatını kaybetmiş, bu
olayın failinin de 17 yaşındaki Ogün SAMAST olduğu görülmüştür. Ogün SAMAST'm beyanları doğrultusunda olayın azmettiricisi ve planlayıcısı olarak Yasin HAYAL ve Erhan TUNCEL ile birlikte bir kısım şahıslar daha yakalanmıştır.
4-Zirve Yayıncılık Cinayeti, 18 Nisan 2007 günü Malatya'da Zirve yayıncılığa yönelik saldın yapılmış, saldmda 4 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olayın faillerinin de 19 ve 20 yaş grubundaki kişiler olduğu görülmüştür. Bu olayda da yakalanan şüpheliler ilk beyanlannda, öldürdükleri kişilerin Malatya ilinde misyonerlik faaliyetleri içersinde olduklannı, Müslümanlığı kötülediklerini, bu yüzden öldürdüklerini beyan etmişlerdir.
5-YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e yönelik silahlı saldırı, 25 Nisan 2007 günü Ankara ilinde Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) merkez binası önüne gelen bir şahıs tarafından silahla ateş edilmiş ve bu olayın, YÖK Başkanı Prof.Dr. Erdoğan TEZİÇ'e yönelik bir saldın girişimi olduğu değerlendirilmiştir. Olay şüphelilerinden Nurullah İlgün'ün üzerinden, Kuvvai Milliye Derneği'ne ait bir kart çıkmıştır.
6-Ümraniye Bombalan, 13 Haziran 2007 günü Ümraniye İlçesinde 27 adet el bombası ele geçirilmiştir. Bu soruşturmanın başlamasına esas olan olayda ele geçen el bombalannm hangi amaçla ve nerelerde kullanılacağı tespit edilememiştir. Tespit edilen husus bu bombalar ve aynı kapsamda Eskişehir ilinde ele geçen bombalardan 3 tanesinin sözde Türban konusundaki karikatürü yayınlamasından dolayı Cumhuriyet Gazetesine atıldıklandır. Bu olaylann ise Ergenekon Terör Örgütünün bir eylemi olduğu yukanda aynntısı ile anlatılmıştır. Yukanda sayılan olayların hepsinin, bu başlık altında anlatılan, Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik,halkm bir kısmını diğer bir kısmına karşı silâhlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik suçlarının amacına uygun olduklan anlaşılmaktadır.
Ergenekon Terör Örgütünün, Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldmlan eylemleri ile, özellikle bu eylem tarihlerinde gündemde olan türban tartışması taraflanm, tartışma zemininden artık kamplaşmaya çekmeyi, toplumun farklı görüşe sahip kesimlerini birbirlerine ve nihayetinde yönetime karşı silahlı ayaklandırmayı, bu şekilde ülkede kargaşa ortamı oluşturup ordu içerisinden kendilerine destek olacaklannı umduklan kişiler ile yönetimi ele geçirmeyi amaçladıkları anlaşılmaktadır.
Gizli tanık 17 , ifadesinde aynısı ile ; "Ali KUTLU, Mersin ilinden derneğe gelmişti. Kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığını anlatıyordu. Bu kişinin Mersin'de VKGB tarafından organize edilen bayrak mitinginde yer aldığını, bu miting öncesi 2 adet Türk bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktınldığım, bundan dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını bizzat kendisinden duydum." şeklindeki beyanı, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum alanındaki alanındaki diğer bir kuruluşu olan VKGBH'nin bu amaca yönelik faaliyetlerini göstermesi açısından önemli görülmüştür.
Ergenekon Terör Örgütü üyelerinin bu konu ile ilgili yaptıkları telefon görüşmelerinden örnek olacak birkaç tanesi aşağıya çıkartılmıştır.
Tape 179,12.10.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Nazmi isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle ; Nazmi'nin "Ne Olacak Bu Kürtlerin Durumu Ya" diye sorduğu, M. Fikri'nin "İyi olur, iyi olur." "Bu millete ihanet eden herkes belasını bulur, bu memlekette yeri yok." "Hepsi defolur gider cehenneme." "Hepsi cehenneme. En İyisi Ölüşüdür Biliyorsun." Dediği,
Tape 7, 01.01.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki görüşmede özetle ; Muhammet'in "komutanım- ben de çalışıyordum, bir arayayım dedim, şu gazetelere bir göz atıyorum, bunlar iyice kudurdu" "Nasıl yapsanız
bunlara bir ses yapmamız lazım" ".... Kenan EVRENİ görmüyor musunuz PKK ya destek amaçlı konuşmalar yapıyor" , ".. onlara bir düşünce yapacaz komutanım, ben bir şeyler planlıyorum, DTP yi bombalayacam" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Yok sakm yapma, haberim olmadan bir şey yapma, sakm" "Onlara prim verirsin, Bizim İstediğimiz Zaman Yapacaz, onlar istediği zaman değil" dediği, Muhammet'in "A. T. varya DTP başkanı, ş... p..." dediği, M.Fikri KARADAG'm "Soyu sopu ermeni, hepsi ermeni, bu millete diş bileyip duruyor, boyna zorluyorlar başlarına gelecek var" dediği, Muhammet'in " Neyse zamanı gelince" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Bir derdimiz yok, herif zorla dert ediniyor, Kuvayi Milliye yi silmeye yemin etmişler Ankara da" ".. sivil asker hepsi seyrediyor .... P..., Savcısı, Hakimi, Polisi ne bileyim Bakanı, hainleri bırakmış vatanseverlerle uğraşıyor" "..Bütün Sivil Asker Meşrutiyeni Yitirmiştir Bize Göre" dediği,
Tape 0375 , 27.07.2007 tarihinde Ali KUTLU ile X Şahıs arasındaki görüşmede özetle ; X şahsın "Türkiye'de genel durum nasıl şuanda" dediği, Ali KUTLU'nun da "İyi iyi. şuan kötü ya. şuan berbat, işte bakacaz. bi hamle yapacaz yakında, herşeyi haberlerden okursun zaten, haberleri dinlersin birşey oldu mu" dediği, X Şahsın "Ne Hamlesi Yapacaksınız" diye sorduğu, Ali'nin "Telefonda Olmaz Tamam" dediği, X Şahsın "Kardeşim bu tarikatlara cemaatlere komple el koysunlar kapatsınlar a., koyayım ya" dediği, Ali KUTLU'nun da "öyle yapıcaz zaten", "11 kasım 1938'den bu güne her kurum kuruluş şahıstan hesap sorucaz. Sen hiç kafanı yorma rahat ol yani" dediği, X Şahsın "Yeni Şafak Yeni Türkiye Gazetesi var birde bu a... kodumun tam militan bir gazete o da ya" dediği, Ali'nin "Hepsine El Koyacaz Kafanı Yorma Hepsini" dediği, X Şahsın "Ya düşündükçe sinirleniyorum. Vallahi Billahi Ya Gidip Eylem Yapasım Geliyo" dediği, Ali KUTLU'nun da "ya boşver, akşam msn'de şey yaparız. Bunlara telefonda girme bu tip şeylere tamam mı" dediği,
Tape 20,13.03.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Remzi ÖZKAN arasındaki görüşmede özetle ; M.Fikri KARADAG'm "Sağol bomba gibiyiz Allaha şükür, uğraşıyoruz burada ki şeylerle, vatan hainleriyle" "Karargahtayım"dediği, daha sonra "dün Kürt vatandaşın birisi bir açıklama yapmış" M.Fikri KARADAG'm "Ya milli eğitimin başı ne ya, anam kurt, babam arap diyorsun, sen nesin, ben diyorum ki, sen o., ç.. diyorum, .. anan kurt baban arapsa sen o... olabilirsin başka ne olabilir., peki oldu yavrum" dediği,
Tape 23,20.03.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile A.C.'ün arasındaki görüşmede özetle ; A.C.'ün bir şahsın cenazesinden bahsettiği ve telefonla ulaşamadığını anlattığı ve "bugün mutlaka ulaşırım ...o dava mava açtılar herhalde bugün, şey hakkında, televizyonda ben okudum da o içişleri bakam p..." dediği, M.Fikri KARADAG'm "A. suç olmadığı için dava açamazlar suç unsuru yok" dediği, A.C.'ün "açsada ..biraz halk hareketi ivme kazansın, bir iki tanesi geberdi mi, ondan sonra güç olduğu zaman bir şey olmaz, bu iş kitleselleştimi ondan sonra defolup giderler" dediği,
Tape 93, 27.04.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Ahmet SAYAR arasındaki görüşmede özetle ; Ahmet SAYAR'm televizyonlarda, Genel Kurmay'm MUHTIRA açıkladığını anlattığı, M.Fikri KARADAG'm "Oh ne güzel, demekki kuvayi milliye hedefine ulaştı" "Ahmet, o zaman anayasa mahkemesi de yarın bu işi aynen bağlar" "K... gibi bağlıyacaklar" "Ne mutlu türküm diyemeyen k... ne işi var Atatürkün köşkünde" "O zaman generallerin kafasını keserdi bu genç subaylar" "Hadi bakalım başarıya ulaştık, bu bizimdir" "O yemin var ya o yemin" "Bizim mersindeki konuşmalarında hepsi gitti, bunlarda bir bok yapamaz falan dedik" dediği, Ahmet SAYAR'm "Hainlerin azınlıkların bu ülkeye hükmettiği ne zaman görülmüş, nereye kadar hükmedebilirler" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Anayasa mahkemesi iptal edecek ve erken seçime gidilecek başka çare yok" "Bu olmazsa .... kan akar o zaman bu memlekette, çok tehlikeli olur" "Oraya, o k.. .kler, Atatürk düşmanı, Türk düşmanı, devlet düşmanı, müslüman olmayanlar çıkmayacak" dediği,
Tape 125,07.05.2007 tarihimde M.Fikri KARADAĞ ile Yakup isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle ; Yakup'un Kayseri'de bazı KÜRT gurupların olduğunu, bunların halka ve bazı iş adamlarına baskı yaptığını, bazı şahısların bunlardan faizle para aldığını, şahıslarında bu kişileri tehdit ettiğini anlatarak, bu şahıslara ne yapmaları gerektiğini sorduğu ve "E.A. diye bir KÜRT burada, .. milletin kanını emiyor, ..bizim bu esnaflara nasıl yardımcı olabiliriz" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Ne demek ya, öyle şey olur mu, onlar siktir olup gidecek ..." "Onları bana sormayın oğlum .. nasıl yaparsanız yapın, .. teslim olmayın da köpeğe" dediği, Yakup'un "Yok komutan, köpeği nasıl zehirleyip elindekini nasıl alacağız onu düşünüyoruz" dediği, Yakup'un dikkatli olmaları gerektiğinden bahsettiği, M.Fikri KARADAG'm "Planlı yapacağız planlı" "Balıklama atladın mı işler karışır" dediği Yakup'un "Anladım komutanım, o zaman biz şu oluşumumuzu yaptık mı.." "o zaman özel konuşuruz bu mevzuları zaten" dediği,
Tape 51, 26.07.2007 tarihinde M. Fikri KARADAĞ ile Muhammed YÜCE arasındaki görüşmede özetle ; M. Fikri KARADAG'm Milletvekili adayı olup TBMM'ye girememesi ile ilgili olarak görüştükleri, Fikri'nin "..orda PKK'hlarla Gidipte Ne Yapayım, Orda Cinayet İşlerim.." dediği, Muhammed'in "Ş... bir bayan çıkmış, gebze cezaevinden, apo posterleriyle gidiyor, Ben Onu Vuracağım Ya Yemin Ediyorum, Ben Kafayı Koydum komutanım, böyle bir şerefsizlik, adilik olabilir mi ya, bu ne biçim bir düzen" dediği, Fikri'nin "Terörle Mücadele eden ben olsam, Genel Kurmay Başkanı, bütün askeri çekerim lüzum kalmadı çünkü, madem Meclis'te bunlar yasal olarak temsil edilecek lüzum yok" "Eş.. Türk Diye Boşuna Dememişler Mamocum, İşte Bunun İçin Eş... Türk'ün Manası Bu" dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Muhammed'in "...Star Gazetesin şey yazmışlar, Sizin Şeyin Resimleri Neydi O, Yüzbaşı Tekin" dediği, Fikri'nin "Yıldırım Oktay" dediği, Muhammed'in "He o bide K. PAŞA" "Hepinizin resimleri orda, sizin hakkınız da şey yazmış, milleti galyana getiren" "Hepinizin resimlerini koymuş., bizim dernek başkanı yardımcınız Ali Başkan.." "Hüseyin başkanımızın resmi, onu da koymuş" dediği, Fikri'nin "Mehmet ALT AN bu Ahmet'in kardeşi Çetin Altan'm oğlu" "O ş... suratlı bir herif var ya pis sakallı" dediği, Muhammed'in "Yanlış yapıyorsa ...harcayalım onu" ".. Gideriz komutanım, pkk'ymış mkkaymış, bu saatten sonra millete o gerekiyor" "yani illa terörist mi olalım ki bir yerimiz olsun bir yerde" dediği,
Tape 178, 10.10.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile İmam Hüseyin Yardıç arasındaki görüşmede özetle ; İmam Hüseyin'in ".. bu memleketi Yugoslavya gibi bölüp parçalamaya uğraşıyorlar, iş ona geldiği zaman., biz vatanı koruruz" dediği, Amerika'nın Irak ta yapmak istediği planlardan, oyunlardan bahsettikleri, bir süre mahalle aralannda bulunan mescit ve kiliselerle ilgili konuştuktan sonra M.Fikri KARADAG'm "hepsi Amerikaya çalışıyor köpeklerin işte hepsi yani o dediğin medrese denen yerlerde amerikan aj anlarıyla dolu" "En büyük misyoner devletin başında" "Bu Bu Ş.. .siz A.. .1 Millet Ondan Sonra Gidip Bunalara Yine %50 Veriyor" dediği,
Tape 75, 08.10.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki görüşmede özetle ; Muhammet YÜCE' nin "Ne yapıcaz komutanım, bunun sonu ne olucak" dediği, M.Fikri KARADAG'm "A...k..Çocukları, 4 Yıldızı Takıp Dolaşıyorlar, Onlar Yapsınlar Ne Yaparsa" dediği, Muhammet'in ".. Yapmamız gereken şeyleri yapalım komutanım, ... jandarmanın, emniyetin birşey yapacağı yok", "bayramdan sonra size 20 tane genç gönderiyom" "..20 tane sağlam ekip", "...Neyse komutanım biz geldiğimizde görüşelim Telefonda Konuşmayalım Da Tamam" dediği,
Tape 292, 09.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile Ali GÜRBÜZ arasındaki görüşmede özetle ; ALİ' nin "Abi Gelişme Var" "6-7 kişi şuan tam sağlam şimdi birkaç kişi daha alcam yanıma konuşuyorum şimdi topluyorum olayın daha ne olduğunu daha söylemedim sadece üstü kapalı" dediği, M.YÜCE' nin "He Tamam sen görüş açık açık söyle deki böyle böyle" "Ya Orhan ya Orhan Pamuk... Ya-da şey Ahmet Türk veya Osman
Baydemir Sebahat Tuncel dördünden biri" dediği, ALF nin "Tamam seve seve AHMET TÜRK'E seve seve" dediği, M.YÜCE' nin "Ahmet Türk, Sebahat Tuncel bide şey Osman BAYDEMİR ve ya Orhan PAMUK büyük bir ihtimalle Orhan Pamuk 'tur. Siz görüşün bayramdan sonra onun yanma gitceniz tamam mı, ben görüştüm Tamam" dediği, ALİ' nin "Ahmet Türk Ahmet Türk garanti olsun yani o bizim tam nefret ettiğimiz adam" dediği, M.YÜCE' nin "Neyse bakcaz ona tamam şey yapın siz sen bi elemanlarla iyi görüş sağlam olsunlar ama ha" dediği,
Tape 174, 16.09.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Kemal CANAY arasındaki görüşmede özetle ; Kemal'in "Tuncay ÖZKAN bişey başlatmış.." "Biz kaç kişiyiz diye, şimdi birmilyon kişi Ankaraya topluyo" "... gidelim mi efendim" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm "toplasın bakalım" "Gideriz, gidilir artık başka bişey olarak gidilir boşver" " onlar., boş laflar Anayasa değişiyo, artık bu iş bitti" dediği, Kemal'in "Gidiyo memleket, teslimmi olacaz başkanınım" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm ".. Ş...O.. Korumak Ve Kollamakla Yasal Olarak Görevli Olan, Emrinde Milyon Tane Asker olan o...ç.. teslim oluyosa bizemi düşecek" "Tankı, Topu, Uçağı, Gemisi Bende Değil Onlarda, onlar ne gerekiyorsa yaparlar" dediği, Kemal'in "...belki daha beklediği vardır genel başkanım" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm "Onlar Bekleseydi, Biznen Temas Kurarlardı Ne Yapayım" "Ancak ölüler fikir değiştirmez" "... kimisi bizim farklılıklar zenginliğimiz diyo, o... işte öyle kandırıyorlar bizi" dediği, tespit edilmiştir.
3-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLADIĞI
EYLEMLER
1-YARGITAY GÖREVLİLERİNE SUİKAST HAZIRLIĞI PLANLANMASI
İşçi Partisi Ankara Genel Merkez binasında yapılan aramada ele geçirilen ELBA marka CD'nin yapılan incelemesinde; içersinde diğer dosyalann yanı sıra "YARGI -NUSRET SENEM" isimli klasörün olduğu, bu klasör içersinde (4) adet word dosyası (7) adet PDF dosyasının olduğu,
PDF dosyalarmm (6) tanesinde değişik kişilerle ilgili bilgilerin olduğu, "YARGITAY" isimli PDF dosyasında ise elle çizilmiş basit bir kroki olduğu görülmüş, kroki içersinde binanın bölümlerini gösterir şekiller olduğu, bu şekillerin üzerine A, B, C yazıldığı, binaların giriş çıkış noktalannm işaretlendiği, bu noktalar üzerine değişik işaret ve şekiller yapıldığı ve numaralandmldığı görülmüştür.
(4) adet word dosyasının ise "KROKİNİN AÇILIMI" "YARGITAY İLE İLGİLİ NOTLARIM" "YARGI TEL NOLARI" ve "SEYFETTİN ÇİLESİZ" isimli dosyalann olduğu, bu dosyalann yapılan incelemelerinde ise;
"KROKİNİN AÇILIMI" isimli word dosyasında;
A:Yargıtay ana bina „-,.-;
B: Yrgıtay bitişik ek bnina ■? " V ^
C: Yargıtay ek bnina / '*,**. • r _„__——-—
1 .-protokol kapısı(güvenlik çok sıkı)
2 avukat giriş kapısı
3 Posta giriş kapısı
4 Vatandaş kapısı
5Garaj kapısı (sürekli görevli bulunur, güvenlik yok)
ĞMutfak kapısı
7 A blok yan kapı
8Cnlok yabn kapı
9C blok arka kapı
1OC blok öbn yan kapı
11C blok ana giriş kapı
12C blok garaj kapısı
13 Başbakanlık güvenli girişi
14A blok giriş
X Güvenlik var X Polis var ) (x ray cihazı var P polis noktası var.
"Sarı ile işaretli bölgeler rahat, buralarda güvenlik, polis, görevli yok.6 nolu kapı tünel gölgesinde kalıyor. Gece için uygun. 3 nolu kapı, kilitli ancak açılabilir. Buradan A blok zemin altına inilir.Burası Milli Eğitim Bakanlığı ile A blok arasında kalıyor ve araba park yeri. Tenha. C blok 8 nolu kapı çok müsait. Girince bazen kapı arkasında bir güvenlik çıkabilir. Burada lavabolar var. Oraya geçilebilir. Her zaman yok. 9 nolu kapı kilitlidir. Ama açılabilir. On taraftaki ışıklar orayı görmüyor. 10 nolu kapı kullanılmaz, ön taraftaki ışıklar burayı iyi görüyor. On tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki sarı alan ağaçların altında kalıyor. Işıktan da geriye kalıyor. Orayı güvenlik kulübesi görmüyor. Arkada camları yok. O nedenle kör bir nokta oluşuyor. Karargah kameraları görse de karanlık olduğundan sıkıntı olmaz. Ancak fazla beklememeli. Karargah önünden hemen ikaz gelebilir. " şeklinde yazılann olduğu görülmüştür.
Elde edilen kroki ve krokinin açılımını anlatan Word sayfasındaki yazılar incelendiğinde; söz konusu bilgilerin Ankara ilinde bulunan Yargıtay binasına ait olduğu, bu bilgilerin herkes tarafından kolaylıkla temin edilmesinin mümkün olmadığı, çünkü binanın tüm giriş çıkış noktalarının ayrıntılı olarak belirtildiği, girişlerden sonra güvenlik bulunan noktaların belirtildiği, hatta kilitli ya da açık kapıların dahi tespit edildiği, güvenlik kameralarının açılarının dahi belirlendiği, bunlarla da yetinmeyip binaya giriş çıkışlardaki güvenliğin ya da kameraların görmediği kör noktaların bile vurgulanarak belirtildiği görülmüştür.
Söz konusu krokinin ve bilgilerin doğru olup olmadığının anlaşılabilmesi için Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazı ile görüş sorulmuş, alman cevabi yazıda Yargıtay binasına ait olduğu değerlendirilen kroki ve krokinin açılımıyla ilgili bilgilerin tamamen doğru olduğu bildirilmiştir.
Dolayısıyla Yargıtay binasına ait kroki ve bilgilerin Yargıtay'da görevli ve ERGENEKON terör örgütüyle irtibatlı olan şahıs ya da şahıslarca hazırlandığı, binanın krokisi ve krokinin açılımı bölümünde yazan bilgilerden ERGENEKON terör örgütünün Yargıtay Başkanlığında görevli üst düzey bir yöneticiye yönelik suikast hazırlıkları yaptığı anlaşılmaktadır.

DEĞERLENDİRME :
{ /
Daha önceki bölümlerde de anlatıldığı üzere ERGENEKON terör örgütü nihai amacına ulaşmak için ülkede darbe zemini oluşturmaya çalıştığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapması yönünde teşvik ettiği, bu çerçevede darbe zemini oluşturmak için ülkede kaos ve çatışma ortamı oluşturacak eylemler gerçekleştirdiği,
Örnek verilecek olursa; bir dönem kamuoyunda ciddi tartışmalara sebebiyet veren türban konusuyla ilgili öncelikle örgütün kontrolünde olan Cumhuriyet Gazetesinde türbanla ilgili ülkede gerginlik oluşmasına sebebiyet verecek karikatür çizdirdikleri, sonra da örgüt içersinde bulunan suikast timlerine gazeteye bomba attırdıkları, devamında da gazetede baş yazarlık yapan ve örgütün üst düzey yöneticisi olan İlhan SELÇUK'un söz konusu bombalama olayları sanki karikatür olayından rahatsız olan kesimlerce yapıldığı yönünde yazılar yazarak ülkede gerginlik ve kutuplaşma oluşturulmaya çalıştığı, böylelikle örgütün hedefleri doğrultusunda darbe için zemin oluşturmaya çalıştığı,
Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasından hemen sonra, bu kezde aynı tetikçilere türbanla ilgili karar veren Danıştay Başkanlığındaki kurul üyelerine yönelik suikast yaptırdıklan, saldırıdan hemen sonda örgütün kontrolünde olan medya organlan vasıtasıyla söz konusu eylemler sanki türban karanndan rahatsız olan kesimlerce yapılmış gibi kamuoyu oluşturularak ülkede laik-antilaik kutuplaşması ve çatışma ortamı oluşturulmaya çalışıldığı, böylelikle her iki olayla biran evvel darba zemini oluşmasının hedeflendiği, fakat Emniyet güçlerinin yaptığı başarılı çalışmalarla olay faillerinin yakalanması ile örgütün amacına ulaşamadığı anlaşılmıştır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ üst düzey yöneticilerinden İlhan SELÇUK Ak Parti'nin kapatılması davasından aylar önce yani 23 Ocak 2008 tarihli köşesinde "İktidar partisi zanlı" başlıklı yazı içeriğinde "Savcı kırmızı çizgiyi çiğneyip bölücülük yada dincilik yapan siyasi partiye dava açmasın görür gününü." şeklinde bir yazı yazarak Yargıtay Başsavcısını açıkça tehdit ettiği ve kapatma davası açması yönünde etkilemeye çalıştığı, aynı İlhan SELÇUK yaptığı telefon görüşmelerinde de AK Partiye kapatma davası açılmasının, ülkede ekonomik kriz çıkmasının ve biraz da karışıklık çıkmasının umut olacağım söylediği de bilinmektedir.
Öte yandan diğer bir örgüt yöneticisi Doğu PERİNÇEK'in Merdan ARSLANLAR'la yaptığı telefon görüşmesinde Merdan ARSLANLAR'm sivil toplum kuruluşlan temsilcileri olarak 5-6 kişilik bir heyet şeklinde bir kısım yüksek yargıda görevli kişiler ile görüştüklerini, görüştükleri kişilerin son derece kararlı olduklannı, kendilerinden toplum desteği oluşturmalarını istediklerini söylediği tespit edilmiştir.
Dolayısıyla ERGENEKON terör örgütü üst düzey yöneticilerinin AK Partiye kapatma davası açılması için ciddi girişimlerde bulunduklan, ele geçirilen kroki ve kroki açılımmdaki bilgilerden Yargıtay üst düzey görevlilerine suikast hazırlığı yapılacağı göz önünde bulundurulduğunda, tıpkı Danıştay olayında olduğu gibi örgütün öncelikle Yargıtay Başsavcılığına kapatma davası açması yönünde etkilemeye çalıştığı, sonraki süreçte de planlannı gerçekleştirmek amacıyla suikast için hür türlü planı yaptıklan, belki de söz konusu eylemler deşifre edilmemiş olsaydı örgütün bu eylemleri gerçekleştirip sonra da bu olayı davaya taraf kişilerce yapıldığı yönünde kamuoyu oluşturup darbe zemini oluşturmayı amaçladıklan değerlendirilmektedir.
2-NATO TESİSLERİNE SALDIRI HAZIRLIĞI,
Bu konudaki aynntılar he yukandaki bölümde hemde aşağıda bireysel durumlarda aynntılı olarak anlatılmıştır.
3-2005 YILINDA KARA KUVVETLERİ KOMUTANI YAŞAR BÜYÜKANIT5 A SUİKAST HAZIRLIĞI YAPILMASI
2005 YILI İÇERSİNDE DÖNEMİN KARA KUVVTELERİ KOMUTANI YAŞAR BÜYÜKANIT'A YÖNELİK EYLEM HAZIRLIĞI
İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu CD Terden üzerinde "VERSATİLE" yazan 411509A102B4 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; içersinde "HİKMET ÇİÇEK'E ULAŞANLAR" isimli klasör olduğu, bu klasör içersinde iç içe girmiş çok sayıda klasör ve dosyaların olduğu, sırası ile "HİKMET ÇİÇEK'E ULAŞANLAR'V'İÇ İSTH"/'T7. MÜTEFERRİK KONULAR" isimli klasöre gelindiğinde içersinde çok sayıda klasör ve word dosyalarının olduğu, bunların içersinde "KORUMA PLANI" isimli word dosyası incelendiğinde içeriğinde; "08 ŞUBAT 2005" tarihli dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT'm koruma planı başlıklı (9) sayfalık çizelge şeklinde yazı olduğu, içeriğinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT'm belirtilen tarihte İzmir ve Balıkesir illerine yapacağı ziyaretler sırasındaki koruma planının olduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu belge şüpheli Doğu DOĞUPERİNÇEK'e herhangi bir isnatta bulunulmadan sadece nereden, ne şekilde temin ettiği, hangi amaçla sakladığı ve bu planları başka herhangi bir kimseye verip vermediği sorulduğunda; sorulan soruya cevap vermek yerine "Böyle kanun dışı saçma sapan, vatana ve millete hiyanet anlamı taşıyan işlerle bizim hiçbir işimiz olmadığını, Genel Kurmay Başkanı, Emniyet Genel Müdürü, Mit Müsteşarı bilir" şeklinde beyanlarda bulanarak söz konusu koruma planı hakkında ifade vermekten kaçındığı, bu CDTerin bulunmuş olduğu katın sorumluları sorulduğunda ise; "Girişin karşısında böyle bir sekterlik odası yok. Her katta ikişer adet sekretarya odası vardır. Bu odalarda çalışanların isimlerini şuanda bilmiyorum." şeklinde cevap vererek CD'lerin sorumlu tutulacağı parti çalışanlarını saklamaya çalıştığı,
Doğu PERİNÇEK'in bu şüpheli cevaplan, aynı yerden ele geçirilen Yargıtay Krokileri ve İzmir Nato Karargahı krokileri ile birlikte değerlendirildiğinde, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT'a yönelik kötü amaçlı eylem ve planlar yapmış olabilecekleri düşünülmektedir.
4-GAZETECİ YAZAR FEHMİ KORU'YA YAZAR ORHAN PAMUK'A, DİYARBAKIR BELEDİYE BAŞKANI OSMAN BAYDEMİRE, DTP MİLLETVEKİLİ SEBAHAT TUNCEL VE AHMET TÜRKE YÖNELİK SİLAHLI SALDIRI HAZIRLIĞI YAPILMASI OLAYI
15.09.2007 tarihinde saat:21.52 sıralarında Muhammet YÜCE Ue Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in "İyi o Albayla da görüştüm ben az önce yine" "...komutan diyorum, olursa olsun diyorum., biz her türlü varız, indirilecek adam varsa indirelim, her türlü arkanızdayım dedim", "Bu Yeni Şafak gazetesinde Fehmi KORU mu ne var ya bir tane gazeteci" "O kafaya takmış, tamam dedim, o bizden dedim, sen sadece yeri ayarla dedim,., sen bizi başkasına yönlendir dedim" , "Yani yapacağımız varsa yapalım bize destek olsun dedim", "O gazeteciyle dedim Sabahat TUNCEL'i biz indirelim dedim, senin için indirelim ama, dedim sende bize yap dedim", Selim'in "Gazeteci kolay ya gazeteci,erkek değil mi", Muhammet'in "Erkek, Fehmi KORU var ya a... k... ", "Komutan'onu,biz indiririz dedim, Sabahat

TUNCEL'i de indirelim dedim, zaten Sabahat TUNCEL'i indireceğiz dedim, ikisini de indirelim dedim, siz gerisine kanşmaym dedim, siz sadece bize yolu gösterin dedim" Selim'in "Baydemir'le O Olabilir", Muhammet'in "Sabahat TUNCELİ dedim, o da tamam diyor, tamam da a... k.... önce bir mekan lazım bize, para lazım dedim..."
21.09.2007 tarihinde saat:13.13 sıralarında Selim AKKURT ile Ayhan ÇELİK arasındaki ; Ayhan'ın "He yeter a... k..., peki oyuncakların falan nasıl iyi mi", Selim'in "Oyuncaklarım hazır işte maddiyata bakıyor"
29.09.2007 tarihinde saat :23.58 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in "İyi, ben şimdi bizim Fikri Albayla görüştüm de beni aradı..." , "...Biri varmış İstanbul'da, o da maddi destek sağlayacak, diyor gidin ona diyor, nasıl edek" , "Hı başımızı ağrıtır ama ..." , "... 'de ceza savcısı varmış, ... ceza savcısı, bir de hakim varmış, baş hakim midir nedir, diyor onlarla da görüştürecem sizi, onlar da arkanızda ama,onlarm bize ne faydası olacak ki a... k... ", "Bir işe benzesin, bir de içerde bakacak bir para olsun a... k..." , "Devlet zaten bizi s... de", "Ancak o büyüklerden koruyanlardan olursa olur,korur,yoksa dışardan öyle devlet mevlet bizi de s... a... k..., adam diyecek devletin askeri var, polisi var, size mi kalmış a... k..." , "He iyice bizi vatan haini ederler de", Selim'in "He Ağca gibi oluruz ha", Muhammet'in "Başka bir şey dediğin, Orhan PAMUK'u diyek a... k...", Selim'in isim söylememesi konusunda uyanda bulunduğu, daha sonra DİNK cinayeti ile ilgili gazetede çıkan haberlerden bahsederek Selim'in "Ogün'ün hesabında trilyon varmış", Muhammet'in "Ya a... k..., bunlar DİNK'i hallettiler hiçbir s... olmadı, ne akrabalan ne çevreleri, hepsi kahraman oldu çıktı a... k..., biz ona diyek ki gelin biz ORHAN'ı dökek",
30.09.2007 tarihinde Muhammet YÜCE'nin Coşkun ÇALIK'a gönderdiği telefon mesajında ; "Halaoğlu, gazeteci Orhan PAMUK'u halledecez,ben,sen,Halil,Fuci, var mısın, toplam 2 trilyon alacaz,var mısın kurban bayramından sonra hazır ol"
02.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE' nin Coşkun ÇALIK'a gönderdiği telefon mesajlarında ; "Allah izin ederse Orhan PAMUK'un kurban bayramından sonra İstanbul'da konferansı varmış, gece 2 gibi toplantı çıkışı halledecez, ilk başta 2 trilyon alacaz, işi bitirdikten sonra da 5 trilyon,bir tane villa,bir tane benzin istasyonu alacaz,bunlar İstanbul'da, ama sonuçta kesin yakalanacaz, bunu bil,Hrant DİNK'i vuranlar gibi tüm Türkiye bizim peşimizde olacak,haberin olsun " "Bu hafta görüşecez,Ben, Sen, Halil, Fuci, hazırlıklı ol" , "Öyle de yok,böyle de, en azından hayatımızı kurtannz,babalar gibi yatarız çıkanz,zaten Sedat PEKER yakalanınca bizi kendi koğuşuna aldıracakmış,en büyük biz olacaz,paranm da her şeyin de en iyisini yapacaz, halaoğlu bu saatten sonra bize bu gider"
09.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK arasındaki ; Muhammet'in "He iyi bayramdan sonra hazırlan ha", "Kesin ha tamam" , Coşkun'un "Kurban bayramını sabırsızlıkla bekliyorum yani" , Muhammet'in "Kesin bak daha buradan bunun dönüşü yok,işi hallettiklesin kararlaştırdık ..."
10.2007 tarihinde saat:00.06 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki ; Selim'in "Tamam, şey yap ne oldu komutandan bişey çıkmıyor mu", "deki Osman yada şey ...", Muhammet'in "Tamam bakacağız"
21.10.2007 tarihinde saat: 15.25 sıralarında Selim AKKURT ile Zafer POLAT arasındaki ; Selim'in "....Abuşlan görüştük, Abus gitti. Ertesi gün a... k... o şeyler patladı mevzuatlar. Ondan sonra numaramı değiştim hemen.", "Onun telefon da kesin mimlidir yani. .. .ama isim vermedik birşey etmedik öyle bir konuştuk işte...", Zafer'in "E ne edek a... k...., bizde gidek, sen o zaman git, o DTP'nin başkanını öldür. Bende gidim ha o Diyarbakır belediye başkanını. Kardaş bizde gidip yatak ne edek." ,
22.10.2007 tarihinde saat:18:20 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki; Muhammet'in ".. .Albayından birşey çıkacağa yok, o... a... koyayım, iki gündür
•"4
ara ara a... k..., ..bu sefer de diyor, devletin askeri var, polisi var boş verin, a... k.. k.... ya" , "Bizim rızkımız kesiliyor her taraftan"
22.10.2007 tarihinde saat:19:09 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in " O Veli KÜÇÜK'ün telefonunu bulamaz mısın", Selim'in "Bulurum", Muhammet'in ".. ..bir de Veli KÜÇÜK'ü bulayım bana", "Bu Albaydan bi s... çıkmayacak a... k... onun ben", Selim'in "... onu boşver ya, bize güvenemez halaoğlu o, o yüzden biliyor musun" , Muhammet'in "...bana Veli KÜÇÜK lazım, onu bir bulayım" , Selim'in "Veli KÜÇÜK bizimkinin arkadaşı ya" , "Geldi ben görmüşüm"
30.10.2007 tarihinde saat: 17:15 sıralarında Muhammet YUCE'nin Selim AKKURT'a gönderdiği mesajda ; ".. .sen Veli KÜÇÜK'ün numarasını sen sade bana bul a... k..., o tanıdık Albaydan bir s... çıkmayacak, sen o Veli KÜÇÜK'ün numarasını bana bul yolla"
12.11.2007 tarihinde saat: 19.28 sıralarında Muhammet YÜCE ile görüşmesinde ; Mehmet Fikri'nin "Muhammet" , "Oğulcum, şey hattından arıyorum. Öbür hat dinlendiği için." , "Öbür hattan arıyorum." , "Şimdi şeyim ben. Oradan aradığım için, öbür numaradan hiç arama" , "Yarın bir yerde buluşalım.", "Ben seni arayacağım."
12.11.2007 tarihinde saat: 19.49 sıralarında ; Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 537 878 66 42 numaralı telefon hattı ile Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattını ödemeli olarak aradığı, Mehmet Fikri KARADAG'ın ödemeli aramayı kabul ettiği
12.11.2007 tarihinde saat : 20.12 sıralarında ; Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 542 588 35 26 numaralı telefon hattı ile Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattını çaldırdığı
12.11.2007 tarihinde saat : 20.12 sıralarında ; Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattı ile Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 542 588 35 26 numaralı telefon hattını çaldırdığı
12.11.2007 tarihinde saat : 20.13 sıralarında ; Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattı ile Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 542 588 35 26 numaralı telefon hattını çaldırdığı, Muhammet YUCE'nin telefonunun meşgul düştüğü
12.11.2007 tarihinde saat : 22.56 sıralarında Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu ile , Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 0 536 310 28 79 numaralı telefon arasında yapılan görüşmede özetle ; Mehmet Fikri'nin "Oğlum ben seni arıyacam dedim, başka telefondan. Bu telefondan aradın, bütün planı bozdun." , "Ben seni ararım evlat. Onların şeyini alırız, o telefondan tamam.", "Telefonlarım alırız çocukların..."
13.11.2007 tarihinde saat: 14.06 sıralarında Muhammet YUCE'nin kullanımında bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, M. Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 216 449 14 35 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede özetle ; Mehmet Fikri'nin "O şeyin delikanlının telefonunu kaçtı, o bana vermişti ama ben onu biyerde kaybetmişim.", Muhammet'in "Onu şey mesajlamı göndereyim?" Mehmet Fikri'nin "Yok, o telefonu hiç kullanmıyorsun." "O 24 saat dinlemede.", Muhammet'in "Hangisi komutanım sizinki mi" , Mehmet Fikri'nin " O senin ikisi de. Ceplerin ikisi de.", Muhammet'in "Anladım başka bir numara verin bana." Mehmet Fikri'nin "Eee o numarayı şimdi veremiyorum", "Verirsem ikisi de şu anda elimdekiler öyle" , "Olursa ben sana ordan zaten mesaj çekerim. Bir tane alırsam yeni hat" , Muhammet'in "Şimdi ne var komutanım, Var mı bişey" , "He şeyi, dün gazeteyi okudum, gazetede şey var" , "Tespihli mespihli ne oldu onlar" Mehmet Fikri'nin "Onlar yalancı peygamber olmuş işte. Seçimden sonra benim zaten hiç uğradığım yok ya terk ettim", Muhammet'in "Bıraktınız mı siz orayı" , Mehmet Fikri'nin "Terk ettim bırakmış gibi bişey artık. Yanı napayım artık", Muhammet'in "Nasıl
yapalım orayı şimdi" Mehmet Fikri'nin "Konuşmamız lazım işte, onun için hemen en kısa zamanda" dediği, Muhammet'in "Tamam komutanım onu hallederiz. Tamam var mı bi emriniz komutanım." Mehmet Fikri'nin "Ben seni 10 dakika sonra ariyayım. O çocukla görüşmem lazım." "...Bir kaç dakika sonra anyacam. O telefonu bana bildir. Onu yazdır bana"
13.11.2007 günü saat: 14.10 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki; Muhammet'in "Şey et ha, iyi ben görüştüm a, şimdi o senin numaram istedi, şimdi yine aradı, veriyorum ha bu numarayı diyor bi onla görüşecem", Selim'in, "Şey mi" dediği, Muhammet'in "Ha Fikri Karadağ" , Selim'in "He, tamam da, isim soy isim söyleme" , Muhammet'in "He yo. Diyor onla bi görüşeyim bi iş var diyor tamam mı"
13.11.2007 tarihinde saat: 14.10 sıralarında Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, M. Fikri KARADAĞ'm kullanımında bulanan 0 216 449 14 35 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Mehmet Fikri'nin "Muhammet benim oğulcum" , "Söyle canım telefonu" dediği ve (545 251 66 25-Verilen telefon numarası Selim AKKURT'un telefon numarasıdır) numaralı telefonu aldıktan sonra "İyi bunu ben arayınca bulacam direkt", Muhammet'in "Doğrudur komutanım şu an telefon açık" , "Tamam komutanım. Eee beni neyse onu arar ben ondan şey yaparım" Mehmet Fikri'nin "Tamam yüz yüze görüşmek lazım. Telefonda olmaz." Muhammet'in "Görüşürüz o zaman en kısa zamanda tamam komutanım" Mehmet Fikri'nin "Telefon olursa ben senden öğrenince onun telefonunu ararsın" , "Herhangi bir sivil telefon ben sana bildiririm"
13.11.2007 tarihinde saat: 14.12 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in "Numaranı verdim ha, bu numarayı arayacak. Bak bakayım hele ne diyor a... k..." , Selim'in "Tamam, sen bişey konuşmadın mı" , Muhammet'in "Yok telefonla konuşamadım da. Dedi bana o lazım dedi, onla görüşmem lazım dedi, herhalde bir iş mi vardır nedir bilmiyorum ki. Tamam dedi, o bana lazım dedi, numarasını ver dedi, onla görüşecem dedi, yüzyüze görüşülmesi lazım dedi nasıl edek dedi" , Selim'in "Tamam giderim ben ya" , Muhammet'in "Ama yine de dikkat et. Bu ayrılmış ordan ha. Bırakmış orayı ha."
13.11.2007 tarihinde saat: 14.28 sıralarında Selim AKKURT ile Muhammed YÜCE arasındaki ; Muhammet'in Selim'e Mehmet Fikri ile görüşüp görüşmediğini sorduğu, Selim'in "Yok o şeyden arar beni, ankesörlüden arar, o yüzden", Muhammet'in "Bi iş var dedi de, konuşamadım bende" , devamında da M. Fikri KARADAĞ'm Selim ile görüşmek istediğinden bahsettikten sonra "Diğer o şerefsizler sahte peygamber olmuş çıkmışlar diyor, deki orayı ele alak, deki tekrar get deki orayı deki alak deki a... k...., Deki sen gerekeni yapak, deki sen şeyi yap , deki sen hallet bizi , deki biz orayı alınk deki geri, hele bak ne diyor, ya da başka bir iştir heraldeki tamam."
13.11.2007 günlü fiziki takip tutanağında ; Saat:16.05 sıralarında M. Fikri KARADAĞ ile Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in Kadıköy Beşiktaş İDO iskelesi önünde buluştuklan, yaklaşık 10 dakika sonra Beşiktaş feribotuna bindikleri, saat: 17.15 sıralannda Halasgargazi Caddesi Unsal Çarşısı No:300/73-84 sayılı adreste bulunan Şişli 35. Noterin ofisi olarak kullandığı yazıhaneye girdikleri ve burada Mahmut KUZ ile buluştuklan, saat: 18.40 sıralannda üç şahsın da noterden çıktıklan, yaklaşık 5 dakika sonra Mahmut KUZ'un diğer şahıslardan ayrıldığı, M.Fikri KARADAĞ ve Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR' in Mecidiyeköy istikametine yöneldikleri, Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in burada İETT otobüsüne binerek M. Fikri KARADAĞ'dan aynldığı, M.Fikir KARADAĞ'm ise yaya olarak Şişli Osmanbey metro girişine yürüdüğü ve saat: 18.57 sıralarında 0212 224 14 13 numaralı ankesörlü telefon ile bir yeri aradığı, daha sonra yine saat: 19.07 sıralarında yaya olarak Şişli Harbiye Vali Konağı kavşağına gelip 0212 296 14 61 numaralı ankesörlü telefondan bir yeri aradığı,sonrasmda HarMye~ördu evine girdiği ve burada
'i >n?&*h^

yaklaşık 30 dakika kaldıktan sonra Beşiktaş Kadıköy iskelesine gelerek Kadıköy feribotuna bindiği, belirtilmiştir.
13.11.2007 tarihinde saat: 19.25 sıralarında Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, M. Fikri KARADAĞ'ın kullanımında bulanan 0 212 233 14 39 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Mehmet Fikri'nin "Mamo o telefon cevap vermiyor oğlum" , "545 evet 05452516625 cevap vermiyor şimdi kapalı diyor" , Muhammet'in "Ben ona ulaşayım hemen komutanım, bakıyım ben bi diğer numaralarım deneyeyim"
13.11.2007 tarihinde saat: 19.43 sıralarında Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK arasındaki ; Muhammet'in "Tamam şuan Halil ( Selim Akkurt ) görüşmeyi yapıyor. Görüşüyorlar. Toplantıdalar şu an, eğer dediğim iş olursa bu akşam olacak tamam. Ya yarın ya da öbür gün gideceğiz, hazırlan." , Coşkun'un "Tamam ben hazırım ya" , Muhammet'in "Vallah diyorum, şu an görüşüyorlar para konusunda. Yarın öbür gün gidebiliriz a... k... var var, yok yok.", Coşkun'nun "Bekliyorum bekliyorum . Ben hazırım her türlü ya.",
13.11.2007 tarihinde saat: 21.27 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki; Muhammet'in "He şey et aradı mı seni Albay", Selim'in "Yok işte kapandı ondan sonra telefonum da aramadı", Muhammet'in Mehmet Fikri'nin kendisine ulaşmaya çalışıtığını belirttikten sonra "Şu an şeydeymiş, Harbiye oteli nerde. Orada bekliyormuş seni"
13.11.2007 tarihinde saat: 21.31 sıralarında M. Fikri KARADAĞ'ın kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonla, Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulanan 0 542 588 35 26 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Muhammet'in "Alo komutanım." "Şu an numara açık" "Bekliyor sizi" Mehmet Fikri'nin "Peki peki. Artık şey eve geldim. Ben napıyım şimdi, artık sonra" , "Sonra sonra ararım", "Tamam şimdi görüşme şansım yok."
16.11.2007 tarihinde saat: 21.49 sıralarında Selim AKKURT'un Muhammet YÜCE'ye gönderdiği mesajda ; " Halaoglu, şu an Balıkesir'deyim ne yaptın, Albay'la görüştün mü, kontorüm yok, Mesud'un numarasını msj at"
22.11.2007 tarihinde saat: 16.19 sıralarında M. Fikri KARADAĞ'ın kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu, Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulanan 0 537 275 90 74 numaralı telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Aralarında merhabalaştıktan sonra Mehmet Fikri'nin "Sen nasılsın" Muhammet'in "Allaha şükür komutanım, bizim moral bozuk işte", "Bizim elamanı aldılar", Mehmet Fikri'nin "Kim o" Muhammet'in "Bizim elaman vardı ya İstanbul'daki. Onu aldılar ilçeden." Mehmet Fikri'nin " Hee. Öylemi" Muhammet'in "Vallaha da billaha, nasıl oldu bizde anlamadık ha." Mehmet Fikri'nin "Ne bileyim ben, hiçbir şey, nerden bileyim ben ya, ben hiç aramadım" ,Muhammet'in "He görüşmediniz siz hiç" Mehmet Fikri'nin "Hayır, ben ne arayayım, sen bu telefondan verdikten sonra ne arayayım, sen telefondan veriyorsun. Telefon bu telefondan şey verilir mi. Senin yüzünden olmuştur. Ben seni akıllı adam zannediyorum ya. Neyse tamam. 24 saat dinleniyor bu telefon", Muhammet'in "Neyse ben bir geldiğimde görüşürüz komutanım" , Mehmet Fikri'nin "Neyse peki hadi Ankara'da buluşuruz"
Şeklinde konuşmaların geçtiği tespit edilmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'ın ankesörlü telefondan Selim AKKURT'un kullanımında bulunan 0545 251 66 25 numaralı cep telefonunu aradığı, ancak ulaşamadığı tespit edilmiş, Selim AKKURT belirtilen cep telefonunun kendisine ait olduğunu, ancak bu tarihte M.Fikri KARADAĞ' m neden kendisine ulaşmak istediğini bilmediğim söylemiş, Mehmet Fikri KARADAĞ ise Muhammet YÜCE'nin kendisine bir^afaabaşı olduğundan bahsettiğini,
kendisinin de telefon numarasını istediğini,vermiş olduğu numarayı aramış olabileceğini, ancak görüştüğünü hatırlamadığını beyan etmiştir.
Şüphelinin , 10.07.2007 tarihinde Kahraman ŞAHİN ile yaptığı görüşmede ; Mehmet Fikri'nin "Oğulcum şimdi Bursa'dan Muhammet (Muhammet YÜCE) diye bir çocuk geliyor","Bizim Derneğin önde gelmiş olduklarından" , "Arabasıyla geliyormuş, onu alın görüşün, Hüseyin abinle de görüşsün, bende çıktım geliyorum" , "Muhammet diye bir çocuk, uzman çavuşmuş" şeklindeki sözleri ve telefon görüşmeleri genelinden de , Mehmet Fikri KARADAĞ'm , psikopat ve megalomanyak olduğunu düşündüğü Muhammet YÜCE'nin kendisi ile yaptığı hiçbir konuşmayı dikkate almadığı, Muhammet YÜCE'nin konuşmalardan kendine görev çıkarttığı, bazen de frenlemek için kendisi ile yanlış anlama gelebilecek tarzda konuştuğu şeklindeki beyanlarının da,savunnıa ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Coşkun ÇALIK, Muhammet YÜCE'nin daha önce Ahmet TÜRK'Ü öldürme teklifinde bulunduğunu,ancak PKK'nm ailelerine zarar verebileceğini düşündüklerinden vazgeçtiklerini, daha sonra da Mehmet Fikri KARADAĞ'm Muhammet'e Orhan PAMUK' u öldürmeyi teklif ettiğini, Osman BAYDEMİR konusunda da aynı şeylerin geliştiğini, Orhan PAMUK'a suikast eylemini planladıklarmı,eylemde tetiği Halil (Kod) Selim AKKURT' un çekeceğini, kendisi ile Ayhan ÇELİK' in gözetleyici olacağını, Muhammet YÜCE' nin de şoför olacağını, Muhammet YÜCE ile aralarındaki mesajlarda Fuci olarak geçen kişinin Fuci (Kod) Ayhan ÇELİK olduğunu ve bu kişiyi Selim AKKURT' un akrabası olarak bildiğini beyan etmiştir.
Selim AKKURT, 13.11.2007 günü saat 18.57 ve 19.08 sıralarında M. Fikri KARADAĞ m 0212 224 14 43 numaralı ankesörlü telefondan kendisinin kullanımında bulunan 0545 251 66 25 numaralı cep telefonuna ısrarla ulaşmak istediği ancak ulaşamadığının tespit edildiği, tüm bu eylem planlarının konuşulduğu bir dönemde Mehmet Fikri KARADAĞ' m kendisine ısrarla ulaşmak isteme sebebinin sorulması üzerine; Belirtilen cep telefonunun kendisine ait olduğunu, ancak bu tarihte M.Fikri KARADAĞ' m neden kendisine ulaşmak istediğini bilmediğini, bu hususun Fikri Karadağ' a sorulmasını istediğini, M.Fikri KARADAĞ ile hiç görüşmediğini, kendisinin böyle bir eylem planının içerisinde olmadığını beyan etmiştir.
Muhammet YÜCE,Selim AKKURT ile Mehmet Fikri KARADAĞ'I kendisinin tanıştırdığını, birbirlerine telefon numaralarını verdiğini,Fikri Albay'm kendisinden dört dörtlük delikanlı bir adam istediğini,kendisinin de Selim'in telefonunu verdiğini,Fikri Albayın İstanbul'da bir otel söyleyerek buluşmak için çağırdığını, sonrasında Selim'e ulaşamadığını söylediğini,daha sonra da "sen ulaşabiliyorsan akşam yediye kadar orda olsun" dediğini, ne amaçla çağırdığını neden böyle bir adam istediğini de bilmediğini,Selim AKKURT'u İstanbul'da olduğu için tavsiye ettiğini, Selim'in Erzurum Oltu'daki ağabeylerinin karıştığı bir silahlı çatışma olduğunu, bu olayda iki kişi öldüğünü, 3-4 kişinin de yaralandığım,ölü ve yaralıların hepsinin Selim AKKURT'un ailesinden olduğunu, bu olaydan bir yıl sonra karşı taraftan bir kişinin öldürüldüğünüzü olay nedeni ile Selim'in dört yakınının tutuklandığını, Selim'in bu olaydan dolayı aranıp aranmadığını bilmediğini, Orhan PAMUK ile herhangi bir husumeti olmadığım, Orhan PAMUK'u kaldırma konusunda Selim AKKURT ile aralarında konuştuklarını, ancak herhangi bir şey yapmadıklarını, telefon görüşmelerinde geçen Halil isimli kişinin Selim AKKURT olduğunu beyan etmiştir.
Bütün bu telefon görüşmeleri ve ifade içeriklerinden Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneğindeki yapılanmasının Orhan PAMUK,Fehmi KORU,Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL'in öldürülmesi konusunda plan yaptığının sabit olduğu ve gerçekleşmesi halinde terör eylemi niteliğinde bulunacağının yukarıda genel açıklamalar bölümünde geniş olarak açıklandığı, Coşkun ÇALIK'm bu eylem planının var olduğunu söyleyerek eyleme katılacak olan Halil lakapifckişinin Selim AKKURT olduğunu beyan ettiği, Muhammet YÜCE'nin ise Halil lakaplî'kişinifi Selim AKKURT olduğunu, bu
■' ■ v\
eylemleri aralarında konuştuklarım,kimseden talimat almadıklarını ve kendiliklerinden vazgeçtiklerini beyan ettiği, Mehmet Fikri KARADAĞ ve eylem planında adı geçen diğer şüphelilerin Orhan PAMUK ve adı geçen diğer kişiler ile şahsi bir husumetlerinin bulunmadığı,tüm delillerin değerlendirilmesinden anlaşılacağı gibi bu eylemin provakatif bir terör eylemi olacağını bildikleri, Kuvayı Milliye Derneği ve dernek tüzüğünde gösterilen görünür yasal amacı ile ilgili olmadıkları kendilerine ait bölümde yazılı bulunan telefon görüşmelerinden açıkça anlaşılan , esasen maddi çıkar karşılığında aralarında herhangi bir husumet bulunmayan kişileri de öldürmeyi göze alabilecek yapıdaki Muhammet YÜCE, S elim AKKURT, Coşkun ÇALIK ve Ayhan ÇELİK isimli şüphelilerin maddi menfaat ve eylemden sonra korunup kollanma vaadi ile teklifi kabul ettikleri, esasen Muhammet YUCE'nin Coşkun ÇALIK ile yaptığı 02.11.2007 günlü telefon görüşmesinde söylediği "İyi belki çıkar da kurtarak amma koycam. Savaş çıkar da o kuyumcuları soyak o adamları", "Valla banka mankalara girek belki millet savaş telaşına düşer amma koyım, yaralı ölü, bizde gidek bankaları soyarık anıma koyım." "Benim derdim o. Yoksa ne sikerim ben Türkiye'yi amma koyim he " sözlerinden anlaşılacağı gibi yapmayı planladıkları eylemleri gerçekleştirmeleri halinde ülkenin nasıl bir hale geleceğini öngördükleri, yakalanmayı başından itibaren göze aldıkları, yakalanmamaları halinde ise bu eylemlerden dolayı ülkede çıkacak bir karışıklıktan kendi menfaatleri doğrultusunda ayrıca yararlanma düşünceleri bulunduğu anlaşılmaktadır.
Muhammet YUCE'nin Mehmet Fikri KARADAĞ'm yukarıda sözü edilen provakatif terör eylemleri için kendisinden eleman temin etmesini istemesi üzerine iki ayrı cinayet suçundan yakalama emri ile aranan Selim AKKURT'u Mehmet Fikri KARADAĞ ile tanıştırdığı, bu aşamadan sonra telefonlarmm dinlendiği yönündeki kuvvetli şüphesi nedeni ile Mehmet Fikri KARADAĞ'm Muhammet YÜCE ile yaptığı konuşmalarda eylemlere onay vermediği anlamı çıkanlacak sözler söylediği, Muhammet YUCE'nin ilk başta bu durumu anlamadığı ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm eylem yaptırmaktan vazgeçtiğini düşünüp Veli KÜÇÜK ile bağlantı kurmaya çalıştığı, ancak gerçekte Mehmet Fikri KARADAĞ'm eylemlerden vazgeçmediği, olabildiğince dikkatli şekilde tekrar Selim AKKURT ile bağlantı kurduğu, en son da iki ayrı ankesörlü telefondan Selim AKKURT'un kullanımındaki cep telefonunu aradığı ancak ulaşamadığının belirlendiği, bu aşamadan sonra planlanan eylemler için yapılan görüşme ve faaliyetlerin arttığı, hedefteki kişiler için göze alınamayacak derecede tehlikeli boyuta vardığı düşüncesi ile zaten yakalama emri ile aranan Selim AKKURT'un yakalandığı anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar ile, Mehmet Fikri KARADAĞ'm yukarıda yazılı Kemal CANAY ile görüşmesinde Kemal'in söylediği "Gidiyo memleket, teslimmi olacaz başkanım" , kendisinin söylediği ".. Şerefsiz O... Ç...., Korumak Ve Kollamakla Yasal Olarak Görevli Olan, emrinde milyon tane asker olan o... ç... teslim oluyosa bize mi düşecek", "tankı, topu , uçağı gemisi bende değil onlarda, onlar ne gerekiyorsa yaparlar", Kemal'in ".. .belki daha beklediği vardır genel başkanım" ve kendisinin söylediği "Onlar bekleseydi bizle temas kurarlardı ne yapayım" sözleri ile beklediği bağlantının kendisi ile kurulduğunun ve Yaşar ARSLANKÖYLÜ ile görüşmesinde almak istediğini söylediği "Özel görevi" bağlı bulunduğu Ergenekon Terör Örgütünden aldığı değerlendirilmiştir.
"Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı " .... gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." hedefine uygun olarak daha önce örgüte kazandırdığı,profili yukarıda kısaca açıklanan Muhammet YÜCE'den söz konusu provakatif terör eylemleri için adam temin etmesini istediği, Muhammet YUCE'nin temin ettiği iki ayrı kasten öldürme suçundan aranan, ayrıca işleyeceği bir cinayet için prakitle daha fazla ceza yatmayacak Selim AKKURT'un bu eylemler için en uygun kişi olduğunu değerlendirerek bağlantı kurmaya çalıştığı, şüphelilerin görüşmelerinde

haklarında suikast planlan yapılanların etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu,maddi menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği yukanda yazılı kişilerden ayn,neredeyse gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki bu algılama nedeni ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim edileceği görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı gibi,eylemlerin asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak nitelikte olduklan değerlendirilmiştir.
Coşkun ÇALIK'm "...Orhan PAMUK'u tanımadığım,televizyonda dahi görmediğini, ancak Muhammet YÜCE' nin kendisine Orhan PAMUK'u öldürmeleri halinde Fikri Albay'm 2 trilyon vereceğini söylediğini, Muhammet YUCE'nin kendisine Orhan PAMUK'u Türk düşmanı bir yazar olarak anlattığını,paraya ihtiyacı olduğu için bu teklifi önce kabul ettiğini, bu eylemi gerçekleştirmeleri halinde Muhammet YUCE'nin dediğine göre Fikri Albay'm adam başı 2 trilyon vereceğini, kendisi Muhammet YÜCE'ye Albay'da bu kadar para ne geziyor diye sorduğunda Albayın bir derneğinin olduğunu, o dernekten paranın geleceğini söylediğini..." şeklindeki ifadesinde de belirttiği şekilde bu eylemler için vaat edilen miktardaki paranın Mehmet Fikri KARADAG'da bulunmasının, bulunsa bile yukanda açıklanmaya çalışıldığı şekli ile bu eylemleri nerede ise gönüllü olarak yapabilecek kişiler varken maddi menfaat karşılığı azmettirdiği diğer şüphelilere vermesinin mantıksız olacağı, bu hali ile de suikast için Mehmet Fikri KARADAĞ tarafından vaat edilen paranın da Ergenekon Terör Örgütünün Lobi Yapılanması tarafından karşılanacağı değerlendirilmiştir.
4-DEVLETİN GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN BİLGİ VE BELGELERİ TEMİN ETME VE ELİNDE
BULUNDURMA
Sağlıklı ve güçlü bir istihbarat örgütü, ülkesinin bağımsızlığına yönelik iç ve dış tehditleri önceden tahmin edebilir ve önleyebilir. Ülkenin ekonomik ve sosyal kararlılığının istikrannı sağlar. Bunlan başarabilmesi için ise; gizlilik ön koşuldur. Enformasyon gizliliğinin çok kritik olduğunun bilincine vanlabilmesi çok büyük önem taşır.
Son derece yararlı, etkin ve düşsel yaratıcılık anlamında bitimsiz, eldeki mevcut pozitif avantaj; dış istihbarat unsurlanmn sonuna değin yararlanabildikleri, hatta ölümlerinden sonra bile dezavantaj sonsuzluğuna terk edilmektedir. Türkiye'nin 21. yüzyılda entelektüel birikimli, yaratıcı, güvenilir insan kaynaklanndan istihbarat çalışmalarında yararlanması gereği kaçınılmazdır.
İstihbarat sanatı, akıl gerektirir. Bu nedenle de yalnızca sağ duyu ve mantık kurallan içinde işleyemez. İlham, sezgi, fantezi, düşsel yaratıcılık ve içgüdü basan için gereklidir. İstihbarat sanatının bu sıralanan unsurlara 21. yüzyıl faaliyetlerinde çok daha fazla gereksinimi olacaktır.
Entelektüel insan yapısı derinlerde kök salmış akıldışı, duygusal ve yaratıcı bir çekirdeğe sahiptir. İnsan aklının özellikleri olan bilinç, bellek, yüksek duygu ve düşsel yaratıcılık; yaradılışında var olan değil, sonradan öğrenilerek elde edilen becerilerdir. Entelektüeller, bu nedenle her an patlayacak bir yanardağ gibi görünseler de içten içe yanarak küle dönüşen yumuşak bir pamuk gibidirler. Ergenekon, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değerli personeli dışında entelektüel ve her meslekten seçkinlerin de içinde yer alacağı "sivil" personelden yararlanmakla karşılaştığı ve bundan sopra karşılaşacağı en önemli sorunlann üstesinden gelmekte güçlük çekmeyecektir ( ÂBD'nın birçok istihbarat biriminin
ı^~—;———
7 - f?£3W^/->
örgütlenmesinde "Masonik" benzeri bir yapılanmaya gidilmiş olmasının nedenleri arasında, istihbarat birimlerinin karşılaştığı sorunların üstesinden gelmede kendi içinde yer alan zengin insan kaynaklarına sahip olunması amacı yatmaktadır.
Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken önemli bir saptama daha yapmayı yararlı görmekteyiz. Dünyanın her yerinde radikal düşünceler entelektüel kesim arasında yeşermiştir. (Komünizm, Sosyalizm, Demokrasi vb) Güçlü istihbarat örgütleri için en tehlikeli görülen grup entelektüel kesimdir. Bağımsız ve liberal eğilimli olan bu "düşsel yaratıcı" kişilikler, çok boyutlu düşünebilme yeteneklerinden ötürü, enformasyon bulmacasının en küçük bir mozaik parçacığından rahatlıkla tablonun bütününü görüp saptayabilirler. Kamuoyunu en çok ve kolaylıkla etkileme becerisine sahip oldukları için, istihbarat örgütleri tarafından ciddi biçimde kontrolde tutulmak istenirler. Bunun yanı sıra bu çevre, istihbarat toplama açısından da çok zengindir. Entelektüel kesimden kazanılacak olan elemanlar, kazanışların yanı sıra, diğer istihbarat örgütlerinin çalışma sahasını büyük ölçüde daraltacak bir girişimdir.
İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ
İstihbarat toplamanın hedefi ülke çıkarlarını gözetebilmeyi, kontrol altına almayı ve kontrolde tutabilmeyi amaçlar. Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir olay geliştiğinde plansız hareket edilmemesi prensibine uyulmalıdır. Enformasyon akışı olabildiğince hızlı bir şekilde merkezde toplanmalıdır. Böylece mozaik parçacılarından oluşan bir tablo tamamlanmadan oluşan tehlikeleri görmek ve engelleyebilmek mümkündür Bu nedenle Ergenekon'un gözleri her şeyi görmeli, kulakları her şeyi duymalıdır.
Bu noktada bir saptama daha yapmakta yarar vardır. Şöyle ki açık toplum iyidir. Fakat toplum çıkarlarına aykırı zararları ortadan kaldırılmakta yarar vardır.
İstihbarat toplamak için pek çok yol vardır. Örgüt elemanlarından sağlanan bilgiler, yabancı örgütlerden elde edilen bilgiler, yabancı örgütlere sızdırılan ajanlar aracılığı ile elde edilen istihbaratlar. Yabancı örgütler ve içlerine sızdırılan ajanlar aracılığı ile elde edilen istihbarat çok önemlidir Ancak, bunlar kontrol dışında kalan kanallardır. Bu nedenle sürekli kontrol edilmeli, denetlenmeli ve sıkça motive edilmelidirler.
Devletin Yeniden Yapılanması dokümanının "SÜREÇLER (4)" başlığı altında, "3. Pilot uygulamaları süreci" alt başlığı içerisinde; "1- Hedefler çerçevesinde örgüt yapısını oluşturmak 2- örgütün mekansal yapılanmalarını sağlamak, 3-örgüt eylemcilerinin korunmasını sağlayacak mekanizmaları kurmak, 4- Haberleşme kontrol ve lojistik alt yapısını kurmak, 5-Kınlmaz bilgi bankası ve bilgi dağıtım ağım kurmak" şeklinde belirtilen alanı aktif hale getirip devlete ait gizli bilgileri ele geçirdikleri.
Yukarıda izah edildiği gibi birçok Şüphelide Genel Kurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığıve Maliye Bakanlığına ait gizli bilgi ve belgeleri irtibatlı oldukları kamu görevlileri, emekli askeri şahıslar ile görevli askeri ve idari şahıslar vasıtasıyla ele geçirip bilgi ve belgeleri tahsis olundukları amaçlan dışında kullanmak suçlarını da örgüt amacı doğrultusunda işledikleri. Örgütün amaçlan arasında yabancı devlet ve istihbarat örgütlerine karşı bilgi toplamak denildiği, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çok önemli bilgilerini ele geçirip. (Ergün POYRAZ, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN , Fikret EMEKVeli KÜÇÜK'te çıkan belgeler gibi,) saklayıp örgütün amaçları doğrultusunda yeri ve zamanı geldikçe kullandıklan.
Bazı şüpheliler bu bilgileri irtibatlı olduklan uluslar arası istihbarat örgütlerine aktardıklan anlaşılmaktadır. (Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün de internet ortamında Amerikalı olduğu anlaşılan yabancı şahıslarla enformasyon ve bilgi paylaşımında bulunması gibi) bazı şüphelilerin elde ettiği çok gizli bilgi ve belgeleri amacı dışında kullandığı, Ergün POYRAZ m bu bilgileri, kitaplannda çekinmeden kullandığı. İsmail YILDIZ mda bu bilgileri kendi sitesinde yazdığı yazılarda kullandığı, İşçi Partisi've grubununda devlete ait gizli bilgi
/, J
ve belgeleri depoladığı gibi zaman zaman da Çok gizli ve gizil ibareli bazı belgeleri kendilerinin oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Bir çok şüphelide ele geçirilen gizli içerikli belgelerinde Genel Kurmay Başkanlığı başkanlığının yazım ve kopyalama tekniklerine benzetilmiş olarak gerçeğe aykınr olarak oluşturuluduğu, Doğu PERİNÇEK grubundan elde edilen bazı MİT başlıklı belgelerin de sahte olarak tanzim edildikleri bizzat ilgili kurumlarından sorulması sonucu gelen cevaplardan anlaşıldığı.
5-KİŞİSEL VERİLERİ DEPOLAMA VE ELE GEÇİRME SUÇLARI,
Hemen hemen bütün Şüphelilerin bilgisayarlarında kişisel verilerin örgüte istihbarat toplamak amacıyla depolandığı, ERGENEKON dokümanında İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ başlığı altında
Enformasyon akışı olabildiğince hızlı bir şekilde merkezde toplanmalıdır. Böylece mozaik parçacılarından oluşan bir tablo tamamlanmadan oluşan tehlikeleri görmek ve engelleyebilmek mümkündür Bu nedenle Ergenekon'un gözleri her şeyi görmeli, kulakları her şeyi duymalıdır.
Ergenekon'un kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı vardır Çünkü, sivil toplum kuruluşları içte ve dışta kamuoyunda kutsal bir insanlık görevi yerine getiren örgütler olarak değerlendirilirler. Bu örgütlerin girebildiği ve etki altına alabildiği öyle noktalar vardır ki; bunu diplomasi sağlayamaz. Sivil toplum örgütlerinin İmajı, saygın, kutsal ve masumdur. Bu özellikten ötürü dünyanın her ülkesinde geniş halk kitleleri sivil toplum örgütlerinin arkasındadır. Sivil toplum örgütleri aracılığı ile dünya kamuoyu kolayca etki altına alınarak yönlendirilebilir.
ERGENEKON Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol altına almalıdır. Bu bir zorunluluktur. Çünkü bu örgütlenmelerin fmans kaynaklan dış ülkelerdir.
ELEMAN VE ORGANİZASYON Bir istihbarat örgütünün organizasyon ve elemanlannm yapılan çok büyük önem ifade eder. Ergenekon merkez yönetiminde yer alacak eleman sayısı olabildiğince az olmalıdır. Yine örgüte kazandınlacak elemanlara hiç bir zaman sonsuz bir güven duyulmaması, istihbarat sanatının bir gereğidir. İllegal çevrelerden seçilecek elemanlar, etnik ve siyasal ideoloji açısından, örgüt ideolojisi ve amaçlanna en yakın uygunluk gösterenler tercih edilmelidir.
AJAN PROFİLİ Doğru insanı seçebilmenin bilimsel verileri yoktur. Gençlerden seçilmiş yeteneklerin eğitilerek kazanımı dışında, profesyonellerden yararlanılması pozitif bir yoldur. Doktorlar, avukatlar, psikologlar, vb gibi. Çünkü bu gruba girenlerin, toplumun her kesiminden insanla temasta olduklan görülecektir. Bu noktada önemli bir saptama yapmakta büyük yarar vardır. Başanlı istihbarat örgütleri elemanlannm anestezi altında bilgilerini açığa vurabilecekleri olasılığından ötürü, doktor ve psikologlar tarafından tedavi edilmelerine izin vermezler. Gerekli hallerde kendi bünyeleri içindeki doktor ve psikologlardan yararlanırlar. FAHİŞELER İstihbarat sanatında en çok yarar sağlanan fahişeler olmuştur. Çünkü, insanlar çoğu kez ruhsal problemlerin etkisiyle ve bilinçsiz bir karşı konulmazlıkla, sırlannı fahişelerle paylaşırlar. Bu bilimsel bir tespittir ve 2000 yıldır yararlanılan bir metottur MEDYA Medya, en iyi ve en yararlı reklâmcıdır. 20. yüzyılda güçlü istihbarat örgütleri medyadan sonuna değin yararlandılar. 20. Yüzyılın son yıllannda ise; kendi medya kuruluşlannı devreye sokarak bunlan uluslararası platformda giderek güçlendirdiler. Böylece ulusal yayın organlanndan elde edilen yararlar, uluslararası platformda dünya kamuoyunun kendi çıkarlan ve amaçl^Pf'dö^milusunda yönlendirilmesini sağladılar. 21. yüzyılda ise; uluslararası medya Mçuhışlari ile ilkelerin yerel medya
kuruluşları arasında ortaklıklar oluşturma yoluna gidilecek, tüm istenmeyen çatlak sesler örtülü bir biçimde bastırılarak susturulmuş olacaktır.
Ergenekon, medya kuruluşlarını kontrol etme yönündeki faaliyetlerini kendi medya kuruluşlarını oluşturarak, mevcut ulusal ve uluslararası oluşumları, doğal işleyişi içinde örtülü bir biçimde etkileme, denetleme ve kontrol altına alma yöntemini uygulamaya koymaya, kaçınılmaz bir biçimde zorunludur. Aksi halde çok uluslu fmans ortaklıkları kurularak örtülü bir biçimde ele geçirilmiş olan mevcut medya yapılanmasmm kontrolde tutulması mümkün olamayacaktır denilmiş olup.
Bu konuda Lobi dokümanında de ayrıntılı örgütün amaç ve stratejilerini gerçekleştirmek için istihbarat yapılmasının gerekleri ve metotları anlatılmaktadır. Belgenin bölümlerine bakıldığında,
l/b). KAPSAM
Lobi, geniş halk kitlelerine yönelik çalışmalarında özellikle gençlerin Kemalist ideoloji ve ülke çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlenmelerini sağlamayı tasarlamaktadır. Dış ülke istihbarat örgütlerinin uzantıları olan kuruluşların, finans ve kontrolünde etkinlikler sergileyen, mevcut sivil toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara aykırı faaliyetlerini sağlıklı biçimde belirleyerek bu faaliyetlerin kamuoyunu etkilemesinin önüne geçilmesini sağlamak için; gerekli önlemleri alıp kontra teori ve senaryolar, üreterek uygulama alanları yaratılması ve yaşama geçirilmesini sağlayacaktır.
Bir merkezde toplanacak olan bilgiler ışığında analiz ve değerlendirme yapacak, teori ve senaryolar üreterek, iletişim ve propaganda yoluyla ulusal çıkarlara aykırılıklar karşısında sivil direnç odaklan oluşturacaktır
Sivil toplum Örgütlerinin gerçek işlevlerini yerine getirmemiş olmaları ise; aymazlık ve yetersiz kalınmış olmasıyla tanımlanamaz. Değişen dünya koşullan (siyasal/ekonomik/enerji kaynaklan) içinde, Türkiye coğrafyasının ön plâna çıkarak, öneminin daha da artmış olması sonucu, uygulana gelen emperyalist senaryolara uyum sağlama görevini üstlenmiş bulunduklarının kanıtıdır.
Türk sivil toplum Örgütlerinin fmans kaynaklan, yabancı ortaklı karteller ve dış ülkelerin vakıf veya sivil toplum kuruluşlandır. Demklerden başlayarak vakıf ve sivil hareket örgütleniş biçimlerinin her aşamasında ülke dışı kaynaklarca finanse edilerek, programlanan kamu örgütlenişinin, ulusal çıkarlara uygun olması beklenemezdi.
Bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile yukanda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir. Kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamaya koyacak....
6/2). ARAŞTIRMA VE BİLGİ TOPLAMA
Araştırma ve Bilgi Toplama Departmanı, merkez üyelerince seçilmiş bir başkan ve on kişilik bir yardımcı kadrodan oluşmaktadır. Lobi'nin amaçlan doğrultusunda istihbarat verileri toplamak, arşivlemek ve merkeze sunmaktır. Denilmiş olup,
Şüpheliler Kuddisi OKKIR, Asuman ÖZDEMİR Gazi GÜDER, Oktay YILDIRIM BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ, Halil Behiç GÜRCİHAN, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR, Ergün POYRAZ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, gibi şüphelilerin hem medya yazarlı yaptıklan hem de kişiler hakkındaki istihbari bilgileri örgüt silsilesi içinde birbirlerine iletip ERGENEKON yapılanmasının istihbarat birimlerinde toplanmasına yardımcı olduklan.
Örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda her türlü istihbarat toplama faaliyetleri yürütmesi,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün en etkin bir şekilde yerine getirdiği ve kullandığı yöntemlerden birisi de istihbarat toplama yöntemidir^ Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden binlerce vatandaşımız, yüzlerce Mil}et^BlJf;:ftplrokrat, Yargı mensubu, Vali, Kaymakam, Türk Silahlı Kuvvetleri Mensubuf Ernmiyet Teşfcilatı mensubu, Sağlık
personeli mensubu, kamu görevlisi, Üniversiteler, öğretim görevlileri, gazeteciler, holdingler, şirketler hakkında istihbari bilgiler toplayıp Türk Ceza Kanunun 135/2 maddesinde karşılığı bulan "Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak" kaydettikleri, bu kamu görevlilerinin bir çoğunun özel hayattan ile ilgili istihbari bilgiler toplayıp yıpratma, sindirme yada şantaj amaçlı kullandıkları tespit edilmiştir.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün bu yöntemi gerçekleştirebilmek için öncelikle "ERGENEKON" dokümanında İstihbaratın öneminden, gerekliliğinden ve amaçlarından bahsetmiş, devamında da "21. YÜZYILDA CASUSLUK, İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ" isimli dokümanı hazırlayarak örgütün bu yöntemini uygulamaya koymasının alt yapı çalışmalarını yaptığı görülmüştür.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ "21 YÜZYILDA CASUSLUK" dokümanı ile örgüt açısından İstihbarat toplama faaliyetlerinin önemini ve gerekliliğini belirlediği, ayrıca Türkiye'de devlet mekanizmalarının en yaşamsal ve kilit noktalardaki görevlerin, rejim karşıtlannca işgal edildiği vurgulanarak yepyeni bir istihbarat mekanizması oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ belirlediği bu yöntemle örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda ülkemiz genelinde değişik şahıs, kurum ya da kurumlar hakkında çeşitli istihbari çalışmalar yapmış ve kendileri gibi düşünmeyen birçok kişi, kurum ya da kuruluşlan değişik isnatlarla fişlediği ya da değişik istihbari bilgiler topladıklan tespit edilmiştir. Yapılan bu tespitler delilleri ile birlikte anlatılacaktır.
Ergenekon dokümanında istihbarat konusu birçok başlık altında kapsamlı olarak belirtilmiştir. Bu hususta ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün istihbarat toplama ve istihbari faaliyetler konusuna ne kadar çok önem verdiğini açıkça göstermektedir. ERGENEKON dokümanında;
"İSTİHBARAT VE ÖRGÜTLENME" başlığı altında; İstihbaratın öneminden bahsedilmiş ve tarihteki bir kısım istihbari çalışmalann öneminden bilgiler verilmiştir.
"YÖNTEM" başlığı altında; 21. yüzyılda ERGENEKON'UN resmi istihbarat kuruluşlannm yanı sıra legal ve illegal örgütlenmelere karşı mücadele etme zorunluluğu ile karşı karşıya kalacağı, faaliyetlerini yeni ve gelişmiş yöntemlerle sürdürmek zorunda olduğunu ve faaliyet alanlannı da geliştirmek zorunda olduğu belirtilmiştir.
"GİZLİLİK PRENSİBİ" başlığı altında; İstihbarat örgütünde gizliliğin öneminden bahsedilmiş, bu çerçevede İsrail devletinin istihbarat örgütü olan Mossad ile ilgili örnek verilmiştir.
"21. YÜZYILA GİRERKEN DÜNYADA İSTİHBARAT VE ÖRGÜTSEL YAPILANMA İLE FAALİYET ALANLARININ ÖNEMİ" başlığı altında, Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbarat kurumlannm; bilim, düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlannda yetişkin insan kaynaklanndan yararlanmadığı, yaralanmayı da gereksiz gördüğü,
Bu nedenle Türkiye'nin 21. yüzyılda entelektüel birikimli, yaratıcı güvenilir insan kaynaklannm istihbarat çalışmalannda yararlanması gereğinin kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir.
Devamında bu konuyla ilgili değişik ülkelerden örnekler verilmiş ve Ergenekon'un sözde Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli personeli dışında entelektüel ve her meslekten seçkinlerinde içinde yer alacağı sivil personelden yararlanmasının faydalı olacağı belirtilmiştir.
Aynca Ergenekon gibi çok özel bir yapılanma içerisinde yer alması uygun görülecek sivil personelin seçiminin de olabildiğince dikMîR^itiz ve özen gösterilerek yapılması gerektiği, aksi taktirde Türkiye Cumhuriyeti/lsniilstihbaralyvIİT in bugün içinde
bulunduğu sorun ve çelişkilerin benzer versiyonlarının Ergenekon bünyesinde taşınmış olacağından bahsedilmektedir. Ergenekon'un benzer bir örneği kendi içinde Jitem gerçeği ile yaşayarak yeterli deneyimi elde ettiği vurgulanmıştır.
"GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜN ANAHTARI" başlığı altında; 21 yüzyılda güçlü bir istihbarat örgütünün anahtarının uluslar arası finansal organizasyonları engellemek olacağı belirtilmiştir. İstihbarat örgütleri para politikalarının türlü senaryoları ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla devirebileceği ya da çıkar ve amaçlan doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur bırakacaklan, Ergenekon'unda kaçınılmaz bir biçimde çağın ve koşullann gereği olarak ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya koyması ve para akışını kontrol altına alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.
"İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ" başlığı altında; İstihbarat toplama yöntemlerinden bahsedildiği, bu çerçevede örgüt elemanlarından sağlanan bilgiler yabancı örgütlerden elde edilen bilgiler, yabancı örgütlere sızdınlan ajanlar aracılığı ile elde edilen istihbaratlar olduğu, sonuç olarak Ergenekon'un, gözlerinin her şeyi görmesi gerektiği, kulaklarının her şeyi duyması gerektiği belirtilmiştir.
"KONTROL DAİRESİ" başlığı altında; Bu dairenin varlığından Ergenekon örgütü başkanından başka hiç kimsenin bilgisinin olmaması gerektiği, operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu dairede yer alan ajanlann ilk görevinin operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunlan çözümlemek olacağı, ikinci görevinin ise karşı istihbarat örgütlerinde geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmek olduğu belirtilmiştir.
LOBİ dokümanında ise;
"HEDEF" başlığı altında; Bilginin para kaynağına dönüşebilirliği gözden kaçmlmamalı, mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır.
"AMAÇ" başlığı altında; "Bu çalışma ile hayata geçirilmesi planlanarak önerilen LOBİ, göstereceği faaliyetler ile yukanda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir" Yazdığı görülmüştür.
Ülke ekonomisini elinde tutan ve kişisel çıkartan adına ulusal çıkarlan hiçe sayabilen, çok uluslu şirketler ile ortaklıkları olan güçlü holdinglerin faaliyetleri kontrol altına alınmalıdır. Bu türden holdinglerin faaliyet ve plânlamaları hakkında istihbarat sağlanmalı, engelleyici kontra önlemler üretilmeli ve uygulamaya konulmalıdır.
ANALİZ VE DEĞERLENDİRME başlığı altında, Analiz ve Değerlendirme Departmanı, bir başkan ve beş kişilik yardımcı bir kadrodan oluşmaktadır. Elde edilen istihbarat verilerinin analiz raporlarının hazırlanması çalışmalarını yürütmekle sorumludur. Denilmektedir.
2Î.YÜZYILDA CASUSLUK
İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ İSİMLİ DOKÜMAN
Söz konusu doküman, Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan ele geçirilmiş olup 24 Sayfadan oluşmaktadır. Dokümanın yapılan incelemesinde özetle;
Casusluk mesleğinin insanlık tarihinin en eski mesleklerinden birisi olduğu, günümüzde istihbarat örgütlerinin gerçek güçlerini, sahip olduklan teknolojik olanaklann ve kadrolannda yer alan altın beyinli yaratıcı uzmanlann be^rf^îğîiSelirtilmiştir.
insanlık bilgi çağını geride bırakıp iletişim çağma adım attığı günden bu yana güçlü ülkelerin istihbarat servislerinin "Global İstihbarat İstasyonları" oluşturmaya yöneldiği, geri kalmış bilimsel ve teknolojik devrimlerden yararlanamamış ülkelerin resmi istihbarat örgütlerinin 21.yüzyılda kendilerinden üstün olan devletlerin istihbarat örgütlerine karşı koyamayarak işlevlerini tümüyle yitirecekleri belirtilmiştir.
Bu şekilde geri kalmış ülkelerin hükümetleri geniş halk kitlelerine ulaşmak yerine halk kitlelerini kontrol altına almayı başarabilen çeşitli güç odaklarıyla işbirliği yapmayı seçtikleri, çünkü politikada ayakta kalmanın ilk koşulunun istihbaratçıların hışmına uğramamak olduğu, bu nedenle istihbarat dünyasında olup bitenlerle ilgilenmedikleri, 21.yüzyılda hükümetlerin ve politik liderlerin bu aymazlığının gelişmekte olan yada geri kalmış ülkelerin felaketini hazırladığı belirtilmiştir.
Hiçbir politik lider yada hükümetin, istihbarat örgütlerinin onaylamadığı ve destek vermediği proje ve kararları uygulamasının mümkün olmadığı, hiçbir güç hiçbir grup ve hiçbir örgütün istihbarat arenasında yer alan servisler kadar etkin bir güce sahip olmadığı, 21.yüzyılın istihbarat servislerinin denetimi ve yönlendirmesiyle düzenlendiği, bunun önüne geçilmesinin olanaksız olduğu belirtilmiştir.
Bu çalışmanın hazırlanmasındaki temel amacın, ulusal güvenlik konularının politik ve militarist önlemlerle sağlanabilmesi döneminin kapandığını göstermek olduğu belirtilmiştir.
Dünya ülkelerini çeşitli uluslar arası kuruluşların şemsiye altında toplamayı başaran süper güçlerin "Dünya Hükümeti" kurmayı amaçladıkları bir zaman diliminin yaşandığını, buna bağlı olarak ta süper güçlerin istihbarat örgütlerinin, diğer ülkelerin resmi istihbarat servislerini amaçlarına uygun hizmet veren "Global İstihbarat İstasyonlarına dönüştürebilmek için çaba gösterdikleri, globalleşme sürecine bağlı olarak ulusal istihbarat örgütlerinin "Global İstihbarat İstasyonlarına dönüştürülmüş olacağı belirtilmiştir.
Türkiye'de son yıllarda yaşanan gelişmelerin, devlet mekanizmasının en yaşamsal ve kilit noktalarındaki görevleri rejim karşıtlarının işgal edebildiği ve cumhuriyet devrim ilkelerinin askıya alınabildiği, Türkiye'nin geçmişte genç nesillerin üretime katılımını sağlayamadığı gibi bugünde ulusal gençliğini yitirme noktasına geldiği belirtilmiştir.
Ayrıca çeşitli çevrelerin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kadrolaşma planıyla komuta kademelerini ele geçirme girişimlerinin Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik tehditin boyutlarını göstermeye yeterli olduğunu, Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendiren konularda gerçekleri görebilmesinin yüzyıl gecikmeyle mümkün olduğu belirtilmiştir.
MİT'in son 20 yılda uluslar arası arenada elde ettiği başarıların diğer ülkelerin istihbarat örgütlerine göre oldukça mahcubiyet verici olduğu, MİT'in son 30 yıldaki faaliyetlerinin %80'ni ulusal gençlik üzerinde yoğunlaştırdığı ve ulusal gençliğin paramparça olmasının tek ve gerçek nedeni olmayı başardığı, MİT'in son 50 yıldır faaliyetlerinin %20'sini Türk aydınlan üzerinde yoğunlaştırdığı, ne kadar yazar varsa fişleyerek karalama kampanyaları uyguladığı ve Türkiye'yi aydınlatacak Cumhuriyet devrimlerine gönülden bağlı tek bir Kemalist aydın bırakmadığı, Milli İstihbarat Örgütü (MİT) nün tarihsel süreç içerisinde misyonu ve işlevini tümüyle yitirdiği belirtilmiştir.
Özet bir ifadeyle Türkiye'nin istihbarat faaliyetlerinde sağlıklı ve başarılı çalışmalara ihtiyaç olduğu, bunun gerçekleşebilmesi içinde yepyeni bir istihbarat mekanizması oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca istihbarat merkezlerinin geçmişte ve günümüzde nasıl çalıştıklanyla ilgili bilgiler verildiği anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün belirledikleri amaç ve yöntemlerle binlerce vatandaşımız, siyasetçi, bürokrat, Asker ve emniyet mensubu, yargı mensupları ve iş dünyası hakkında istihbari çalışmalar yaptıkları ve bu verileri sakladıkları tespit edilmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yaptığı istihbaratlar sonucu elde ettiği verileri, bazen şantaj, bazen yıpratma ve sindirme bazen de örgütün basm-yaym organlarında yayınlayarak karalama ve dez-enformasyon amacıyla kullandığı anlaşılmıştır.
Bunların yanı sıra "LOBİ" dokümanında belirtilen "Mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır" hususu göz önünde bulundurulduğunda, örgütün topladığı istihbari bilgileri ekonomik güç elde edebilmek amacıyla da kullanılmış olabileceği değerlendirilmektedir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ mensuplarının kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmelerinde istihbarat toplama faaliyetleri konusunda çok sayıda görüşmeler yaptıkları, telefon görüşmelerinde değişik kişi kurum yada belirli bölgelerde yaşayan kişilere yönelik takip tarassut çalışmaları yaptıkları, istihbari bilgiler topladıkları anlaşılmıştır. Bunların yanı sıra değişik platformlarda yaptıkları konuşmalarda ellerinde 13.500 hainini listesi olduğunu, bu kişilerden bir gün mutlaka hesap sorulacağını öne sürerek yaptıkları hukuksuzluğu ve ilerde gerçekleştirecekleri eylemleri açıkça itiraf ettikleri anlaşılmaktadır.
Bunların yanı sıra örgüt mensuplarının ikametlerinde ve iş yerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen bilgi, belge, doküman ve dijital verilerde, binlerce kamu görevlisi ve sivil vatandaşımız hakkında istihbari bilgiler topladıkları, bir kısım vatandaşlarımızı ideolojik görüşlerine ve ırki kökenlerine göre sınıflandırarak fişleme yaptıkları anlaşılmıştır.
Yapılan soruşturma sonucunda, istihbarat toplama faaliyetlerini, örgütün tüm birimlerindeki şüphelilerin yaptığı, istihbarat toplama faaliyetlerine çok önem verildiği, bu noktada tüm kaynakların kullanılmaya çalışıldığı, üniversitelerde öğretim görevlisi olarak görev yapan örgüt üyelerinden örgütün en alt birimindeki üyesine kadar herkesin istihbarat toplamamaya çalıştığı, hatta örgütün bazı hücre yapılanmalarında sadece istihbarat toplama ile ilgili birimlerin oluşturulduğu, Mehmet Fikri KARADAĞ liderliğindeki hücre yapılanması içersinde "ÖZEL BÜRO" adı altında internet sitesi oluşturularak istihbari bilgi toplama faaliyetleri yürütüldüğü, bunların yanı sıra sokakta da birçok takip tarassut çalışması yaparak istihbarat toplama faaliyetlerine hız verdikleri tespit edilmiştir.
İLETİŞİM TESPİT TUTANAKLARI
* Tape 1242', 24.12.2007 günü saat : 12.39'de Sevgi ERENEROL ile CihanÖRNEK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Cihan ÖRNEK'in "...Bayram mayram demeden sürekli çalışıyoruz bu konular üzerinde" "şimdi sizin bir internet şeyi mail adresinizi bir alabilir miyim" dediği, Sevgi ERENEROL'un da erenerol@ttnet.net.tr. Şeklinde internet adresini verdiği, Cihan ÖRNEK'in "...Şimdi size bir takım mailler göndericem, bir de bazı bilgiler var, onlarında özellikle sizde de kalmasını istiyorum" "kemal abiye de gönderdim size de, sonuçta yani sadece bende kalması büyük bir risk teşkil ediyor, gerçi belli başlı yerlere ulaştırdım ben" "...bu bilgiler çok değerli bilgiler anlatabiliyor muyum" "dolayısıyla böyle bir riskli bir mücadelede de sadece bende kalması da büyük bir risk teşkil edeceğinden dolayı en azından sizde de bulunmasında fayda var" dediği anlaşılmıştır.
* Tape :1293'de 15.01.2008 günü saat:18.14'de Sevgi ERENEROL ile Bojidar..?arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bojidar'm "Şimdi sana bi isim atıcam mesajla bir Azeri ismi" "Bunun hakkında hiçbilginiz var mı" dediği, '■
* Tape :1294'de 15.01.2008 günü saat:18.17'de Bojidar..? m SevgiERENEROL'a gönderdiği mesajda;
"MARZİYE BİNNETOVA" şeklinde mesaj gönderdiği,
* Tape :1295'de 15.01.2008 günü saat:18.17'de Sevgi ERENEROL ile Bojidar..?arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
SEVGİ'nin "Evet baktım ama tanımıyorum" "Şayet istersen yarın öğrenirim ama" dediği, BOJİDAR'm "ama onu bi araştıralım o zaman" dediği,
* Tape :1296' 16.01.2008 günü saat:10.04'de Sevgi ERENEROL ile Bojidar..?arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
SEVGİ'nin "Sorduğun ismi bulamadım aradım Azerbaycan'ı sordum bilmiyorlarmış" dediği,
*Tape :1394'de 27.11.2007 günü saat: 09.58'de Güler KÖMÜRCÜ ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler'in "Ev konusu, baktıracaktın ya eve." "Ama bu çok acil. fevkalade bi gelişme var çünkü." "Yani bu yüzde yüz öyle de. Ben dün aldım haberini. Ayrıca ekstra bir tertip yapmaya hazırlanıyorlar. Yani içeriyi temizlemeleri lazım" dediği Veli'nin "Tamam ben bi baktırayım şimdi." Dediği, Güler'in "Ne olur ama baktırmadan daha fazla yani ne gerekiyorsa yapalım ya. Lütfen ya senden hiç birşey istemedim biliyorsun, bu çok benim için hassas." "Ya dün gelip, bizzat söyledi bizzat birisi söyledi. Salon tamamen dolu kayde alıyorlar. Ayrıca bugünlerde bir tertibe hazırlanıyorlar. Eve ekstra girmeye yani..." dediği Veli'nin arka planda (Günaydın Melih, ben gel cem. Biraz işlerim var dışanda. Şey dicem şimdi çok acele hemen bugün bu evde dinleme yapılıyor. Bi tanıdığımızın birisinin evinde dinleme var. Bişey yerleştirmişler o çip dediğimiz şeyler var ya. Onların dinleme tespitlerini acele yaptırmamız lazım. Bugün hemen bi eleman bulun hemen. Bulun ben gelecem oraya tamam mı? dedikten sonra Güler'e "Tamam canım ben şey yapacam." dediği,
* Tape : ...'de 27.11.2007 günü saat : 12.44'de Güler KÖMÜRCÜ ile VELİKÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
VELİ KÜÇÜK'ün "Güler. Müsait misin?" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Efendim canım." Şeklinde cevap verdikten sonra Güler KÖMÜRCÜ'nün evinde olduğunu düşündüğü dinle cihazları ile ilgili olarak "Şimdi söyle eve mi geçeyim hemen." dediği Veli KÜÇÜK'ün "Yok ben şey yapıcam birini getiricem ... buluşturcam. Bir saat sonra bana gelecekler." Dediği ve görüşmenin Veli KÜÇÜK isimli şahsın ayarlayacağı kişiyle ilgili randevulaştıklan ve görüşmenin bu şekilde bittiği,
* Tape :1386'de 28.11.2007 günü saat : 12.58'de GÜLER KÖMÜRCÜ ileMEHMET EYMÜR arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Mehmet EYMÜR'ün "Artık VELİ PAŞYLA haşır neşirmişiniz her gün berabermişiniz." dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Bişey istedim ondan sağolsun Allah razı olsun adamcağız sahip çıktı." Dediği, Mehmet EYMÜR'ün "Araştırmalar yapıyormuşunuz" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Eve baktırdı eve. Yani evdeki dinleme olup olmadığına baktı" "Bütün işte dinleme olup olmadığına baktırdı o alet ne kadar güzel bişey o aletten satın alsak biz" dediği,
* Tape :1412' 26.12.2007 günü saat: 16.27'de Güler KÖMÜRCÜ ile ÜmitÖZDAG arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler KÖMÜRCÜ'nün "MİT e niye saldınyolar" "Sabah gaztesini görüyorsun kaç gündür nerdeyse tekerlek patlatmaktan başka bir şey yapamaz lastik patlatmaktan öteye gidemez yok efendim kurum o kötü bu kötü şu kötü" "Değiştirmeye çalışıyolar anladığım kadarıyla onun içinde zemin hazırlıyolar" dediği, Ümit ÖZDAG'm "Şey yani yönetimimi değiştirmeye çalışıyolar" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'rjün --'hayır efendim iki sene uzatma var onu yapmak istemiyorlar" "2937 sayılı Devlet İstihbarat HizmltiLerinin 13. maddesine göre
normal şartlarda 67 yaşma kadar görevini sürmesi lazım" dediği, Ümit ÖZDAG'm "Ya sizin teşkilatta öyle demek ha" dediği
* Tape : ...' 29.02.2008 günü saat:20.28'de Hikmet ÇİÇEK ile Ferid İLSEVER arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
FERİT'in "Bu şey vardı ya Hikmet, sen kitap yapacağm diye konuştuk" "Ya şimdi önce şunu abi Pazartesi gününe kadar yani yarın var öbür gün var güzel bir dosya haline getirelim kısa özlü şöyle Oktay EKŞİ'nin önüne konulacak bilmem Ertuğrul ÖZKÖK'ün önüne konacak şekilde çokta uzun bir yazı olmasın ama işin röj önünü veren bir dosya yapıversen ondan sora buradan ben İstanbul'dan" "Şeye götüreceğiz bunu basın mensuplarına götüreceğiz yani bu bunların ne olduğunu o bizim Aydınlık kapaklarından kalkarak ondan sonra 55 kişilik liste, ondan sonra işte Şemdinli bilmem nesi ondan sonra Hrant DİNK cart curt bütün marifetleri ve bu gün ne yapmak istiyorlar amaçlan nedir, bu gün itibari ile bir dosyayı şey yapalım götürelim koyalım önlerine..." "Yani bu senin şeye de bir kolaylık olur. Kitabında bir şeyini iskeletini yapmış olursun..." "...8-10 sayfalık bir şey olsa bir materyal biliyor musun yani önüne koyacağız tak diye köşesinde yazacak biliyor musun abi" dediği, HİKMET'in "O dosyayı hazırlayım ben bu gün ERGENEKON'la ilgili bütün kitapları aldırdım" dediği,
*Tape 386 05.03.2007 günü saat:14.52'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY'un "Merhaba komutanım" dediği, Mehmet Fikri KARADAG'ın "ARSLANım ne haber ne yapıyorsun" "Ne yapıyor arkadaşlarınla ne yapıyorsun iyi misin" diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "Valla çalışmalarımız devam ediyor komutanım işte, internet üzerinden" dediği,
*Tape 015 telefon görüşmesinde istihbarat sorumlusu Erkut ERSOY'un Mehmet Fikri KARADAG'a hitaben "Komutanım her zaman yanınızdayız, biliyorsunuz." "Her zaman elimizden geldiği kadar, derneğimize, davamıza, yardımcı olacağız komutanım." Diyerek bağlılıklarını bildirdiği görülmektedir.
*Tape 027 görüşmede, Mehmet Fikri KARADAĞ İstihbarat sorumlusu Erkut
ERSOY'a bir konu ile ilgili talimat verirken "Yıldırım hızıyla devam edin........................... " şeklinde
talimat verdiği,
*Tape 399 27.06.2007 günü saat:15.59'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Mehmet Fikri KADAĞ'm "Erkut nasılsın evlat" "İstanbul birinci bölgeden bağımsız adayım arkadaşlarına haber ver gözlerinden öpüyorum yardımlarını bekliyorum" dediği, Erkut Ersoy'un "Tabi komutanım iletirim hangi partiden bağımsız" dediği
*Tape 39 13.07.2007 günü saat: 18.29 sıralarında M. Fikri KARADAĞ isimli şahsın kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu, Erkut ERSOY isimli şahsın kullanımında bulanan 0 380 411 14 64 numaralı telefonla aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut'un "Erkut ben komutanım Özel Büro" diye tanıttığı, Fikri'nin "Tamam Erkut, şeylen Özel Büro terimini kullanmıyoruz biliyorsun" "Özel Büro falan yok, bir tek Kuvayi Milliye var tamam mı evlat" dediği, Erkut'un "Doğru doğru komutanım haklısın" dediği,
*Tape 401 15.07.2007 günü saat:15.56'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY'un "Komutanım biz Taksim Select otelde toplantıdayız, toplantımız başladı da" dediği, Mehmet Fikri KARAJlAScâ^Bizde şimdi ... Paşabahçe Beykoz'da seçim propagandası yapıyoruz, bu ^un* çdcukll^ izin almış buradan"
ff % \ Jtm ^L
"Paşabahçe'deyiz şuanda Erkut arkadaşlara çok selam söyle ya" dediği, Erkut ERSOY'un " Aleyküm selam komutanım iletirim bu arada sizinle tanışmak isteyen birisi var komutanım bizim Özel Büroda Düzce de İstihbarat görevlimiz" "ben yarın bi yanınıza uğramak istiyorum derneğe" dediği, Mehmet Fikri KARADAĞ'm yarın gelmelerini söylediği,
*Tape 380 23.02.2007 günü saat:21.02'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan
0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Emre................. 'nin kullanımında bulanan 0 544 553 24 21
numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
İnternetten telefon numarasını aldığını söyleyen Emre'nin, Erkut ERSOY ile telefonda tanıştıktan sonra, Emre'nin "MSN'den konuşmak istiyorum da MSN'iniz açık mı" diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "MSNmiz şu anda aktif değil" diyerek hangi konuda görüşmek istediğini sorduğu, Emre'nin "Özel büro hakkında" dediği, Erkut ERSOY'un "Yani özel büroyla ilgili çalışmak mı istiyorsunuz" "Hangi konuda çalışmak istiyorsunuz yani ne yapmak istiyorsunuz" diye sorduğu, Emre'nin "ben de onu konuşacaktım nasıl olur hek grubu falan filan var da" "Lise öğrencisiyiz biz" dediği, Erkut ERSOY'un "Şimdi bizim hek grubumuz var proje grubumuz var bir de istihbarat" " Ben grubun istihbarat grup lideriyim" dediği,
*Tape 381 27.02.2007 günü saat:14.02'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan
0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Süreyya................. 'nın kullanımında bulanan 0 533 420 80
73 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY'un "İyi günler ÖZEL BÜRO grubundan arıyorum ben Erkut ERSOY İSTİHBARAT GRUP LİDERİYİM" dediği, yapılacak olan bir toplantının ertelenmesi nedeni ile katılımcılara bilgi verilmemesinden dolayı mağdur olan Süreyya isimli şahsa özürlerini ilettiği, daha sonra 4 marta yapılacak olan toplantıya katılımcı olarak ismini kaydettiğini, katılıp katılamayacağını sorduğu, Süreyya'nın o tarihte yurt dışında olduğunu söyleyerek katılamayacağını söylediği,
*Tape 389 14.03.2007 günü saat:17.32'de Erkut ERSOY'un kullanımında
bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Müfit..................... 'in kullanımında bulanan 0 542
594 93 68 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY, biraz önce çıktığı bir toplantıdan bahsederek toplantının çok verimli geçtiğini, yaptıkları çalışmalar hakkında, toplantı yaptığı kişilerin bilgi almak istediğini söylediği, akabinde Erkut ERSOY, Müfit'e hitaben "Ne gibi çalışmalarınız var filan diye, çok isminizi duyduk sağdan soldan, Teşkilattan gelmiş, Genelkurmaydan gelmiş, çok sağlam çocuklardır diye, yani olumlu referanslar almışlar, teşkilattan falan" "isminizi hep işte SERVİSTEN falan duyuyoruz, Genelkurmay İstihbarat dairesinden arkadaşlarımız çok iyi istihbarat veriyor sizin hakkınızda, iyi referanslar alıyoruz bir de kendimiz tanışmak istedik" "Birebir seninle bir görüşelim ... işbirliği içerisinde oluruz nasıl bize yardımcı olabilirsiniz, nasıl bize istihbarat aktarabilirsiniz falan gibi" " Bu alanda güzel bir konuşma geçti" dediği, görüşmenin devamında Erkut ERSOY'un " Yani işte çok olumlu ama bunlar, tabi resmi görevli olduğu için herkese güvenemiyorlar, şimdi teşkilattan filan bizim hakkımızda olumlu referanslar almışlar bunlar" dediği yapmış oldukları çalışmalardan ve zihin kontrolü ilgili bilgilerden ve ellerinde bulunan teknolojiden bahsettikten sonra Erkut ERSOY'un "Dediler ya bu kadar profesyonelsiniz nerede eğitim alıyorsunuz, o da bizde kalsın dedik yani" diyerek yapılan toplantı hakkında genel bilgi verdiği
*Tape 392 22.03.2007 günü saat:19.36'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan
0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Özlem................ 'in kullanımında bulanan 0 505 815 01 30
numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY'un ".......... Özlem Hanım şimdi biz yeni bir idare şekline gittik daha
doğrusu yeni bir karar aldık özel büro olarak, bizim biliyorsunuz iki tane grubumuz var DSS haberleşme bir de dağıtım komiteleri" "Şimdi bize dediler ki yukarıdan saha

Hiç yorum yok: