29.7.08

ERGENEKON İDDİANAMESİ 201 - 250 SAYFALAR,

Açıklanan konuyu destekler nitelikte çok fazla miktarda doküman, görüntü,ifade ve telefon görüşmeleri bulunmaktadır. Bunlar her bir şüpheliye ilişkin bölümde ayrıntısı ile açıklandığından burada tekrar edilmeyerek, sedece aşağıda yazılı birkaç telefon görüşmesinin anlatılması ile yetinilecektir.
Tape No: 179, 12.10.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Nazmi isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle ; Nazmi ; "Ne Olacak Bu Kürtlerin Durumu Ya", Mehmet Fikri: "Bu millete ihanet eden herkes belasını bulur.^Bu memlekette yeri yok.", "Hepsi defolur gider cehenneme.", "Hepsi Cehenneme. En İyisi Ölüşüdür Biliyorsun."
Tape:7, 01.01.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile görüşmesinde özetle; Muhammet: "Komutanım ben de çalışıyordum, bir arayayım dedim, şu gazetelere bir göz atıyorum, bunlar iyice kudurdu", "Nasıl yapsanız, bunlara bir ses yapmamız lazım", ".... Kenan EVREN'i görmüyor musunuz PKK ya destek amaçlı konuşmalar yapıyor" ,... ".. onlara bir düşünce yapacaz komutanım, ben bir şeyler planlıyorum, DTP yi bombalayacam" , Mehmet Fikri: "Yok, sakın yapma, haberim olmadan bir şey yapma, sakın", "Onlara prim verirsin, bizim istediğimiz zaman yapacaz, onlar istediği zaman değil" , Muhammet : "A.T.var ya DTP başkanı, ..." dediği, Mehmet Fikri'nin "Soyu sopu ermeni, hepsi ermeni, bu millete diş bileyip duruyor, boyna zorluyorlar başlarına gelecek var"
Tape:565, 02.11.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK arasındaki görüşmede özetle; Muhammet: "İyi belki çıkar da kurtarak a...koycam. Savaş çıkar da o kuyumcuları muyumcuları soyak o adamları." "Valla banka mankalara girek belki millet savaş telaşına düşer a... koyım, yarak ölü bizde gidek bankaları soyarık a...koyim." "Benim derdim o. Yoksa ne s... ben Türkiye'yi a...koyım he" , Coşkun : "Bende zaten onu bekliyorum bende"
Tape:375, 27.07.2007 tarihinde Ali KUTLU (Kahraman ŞAHİN'in telefonundan) X Şahıs (Şerafettin GÖZÜKELEŞ) ile görüşmesinde özetle ; X şahsın "Evet ne oldu,bizim Taner bey (Taner ÜNAL) gil çıktı mı acaba" dediği, Ali'nin "Yok hala devam ediyor" dediği, X Şahsın "Yardımcı olsanıza Kuvayı milliyeciler olarak" "Ne yapmış ki. ..bir sürü it uğursuz köpek varken yani bunları mı almak gerekiyormuş" "Dün yazı hazırladım gene hazırlıyorum, AKP ile artık daha şiddetli mücadele edicez yani" "Senide içeri aldılar mı" dediği, Ali'nin "Biz İstanbul'dayız" "Çok kalabalığız burada, Ekip var" dediği, X Şahsın "Nasıl şey yapıyorlar mı yani yine devlet üstüne gidiyor mu" dediği, Ali'nin "Hiç üstüne gitmiyor. Genelkurmaydan araştırma yaptık, tek Kuvayı Milliye orada kadıköydeki Kuvayı milliye dedi, dün Genelkurmayın basın açıklamasında" "Bizi işaret ediyor yani Genelkurmay" dediği, X şahsın "Türkiye'de genel durum nasıl şu anda" diye sorduğu, Ali'nin "Şuan kötü, berbat. İşte bakacaz, bi hamle yapacaz yakında, her şeyi haberlerden okursun zaten, haberleri dinlersin birşey oldu mu" dediği, X Şahsın "Ne hamlesi yapacaksınız" diye sorduğu, Ali'nin "Telefonda olmaz tamam" dediği, X Şahsın "Kardeşim bu tarikatlara cemaatlere komple el koysunlar kapatsınlar" dediği, Ali'nin "Öyle Yapıcaz Zaten" "11 kasım 1938'den bu güne her kurum kuruluş şahıstan hesap sorucaz. Sen hiç kafanı yorma rahat ol yani" dediği, X Şahsın "Yeni şafak yeni Türkiye gazetesi var birde bu amma kodumun tam militan bir gazete o da ya" dediği, Ali'nin "Hepsine el koyacaz kafanı yorma hepsini" dediği, X Şahsın "Ya düşündükçe sinirleniyorum vallahi billahi ya, gidip eylem yapasım geliyor ya" dediği, Ali'nin "Ya boşver, akşam MSN'de şey yaparız. Telefonda girme bu tip şeylere tamam mı" dediği ve telefonların dinlendiğini ima ederek bu konu hakkında akşam MSN'den görüşmeyi tavsiye ettiği,
'<"~ZS^
Tape:20,13.03.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Remzi ÖZKAN arasındaki görüşmede özetle ; Mehmet Fikri : "Sağol bomba gibiyiz, Allah'a şükür, uğraşıyoruz burada ki şeylerle, vatan hainleriyle", "Karargahtayım", Remzi: www.Alanyaajans.com şeklinde bir internet adresi verdiği, daha sonra "Dün bi Kürt vatandaşın birisi bi açıklama yapmış" "Alanya'da i^efîmmşzxkı söylettirmiş öğrencilere,
onla ilgili bir açıklamam var izleyebilirsin paşam" dediği ve Milli Eğitim'in yaptığının suç olduğundan bahsettiği, Mehmet Fikri : "Ya milli eğitimin başı ne ya, anam kurt, babam arap diyosun, sen nesin, ben diyorum ki,....olabilirsin, başka ne olabilir., peki oldu yavrum"
Tape:23, 20.03.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile A.C. arasındaki görüşmede özetle; A : "... o dava mava açtılar herhalde bugün, şey hakkında, televizyonda ben okudum da o içişleri bakanı p...." , Mehmet Fikri : "A., suç olmadığı için dava açamazlar, suç unsuru yok", A.: "açsa da ..biraz halk hareketi ivme kazansın, bir iki tanesi geberdi mi, ondan sonra güç olduğu zaman bir şey olmaz, bu iş kitleselleştimi ondan sonra defolup giderler" ,.. Mehmet Fikri': "..onların kurduğu oyuna gelmiycez biz kuracaz oyunu"
Tape:93, 27.04.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Ahmet SAYAR arasındaki görüşmede özetle; Ahmet'in televizyonlarda Genel Kurmay'm Muhtıra açıkladığının söylendiğini anlattığı, Mehmet Fikri'nin "Oh ne güzel, demek ki Kuvayı Milliye hedefine ulaştı" , Ahmet : "O zaman Anayasa Mahkemesi de yarın bu işi aynen
bağlar" , Mehmet Fikri :".............. Köpek gibi bağhycaklar" , "Ne mutlu Türküm diyemeyen
... ne işi var Atatürk'ün köşkünde" , "O zaman generallerin kafasını keserdi bu genç subaylar" , "Hadi bakalım başarıya ulaştık, bu bizimdir" , "O yemin var ya o yemin", "Bizim Mersin'deki konuşmaların da hepsi gitti, bunlar da bi bok yapamaz falan dedik", Ahmet : "Hainlerin, azınlıkların bu ülkeye hükmettiği ne zaman görülmüş, nereye kadar hükmedebilirler" , Mehmet Fikri : "Anayasa Mahkemesi iptal edecek ve erken seçime gidilecek başka çare yok" , "Bu olmazsa .... kan akar o zaman bu memlekette, çok tehlikeli olur",
Tape:95, 28.04.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Nilgün isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle; Nilgün : "Bir görev veriyor musunuz bana gelim mi İstanbul'a" , Mehmet Fikri : "Gelmene lüzum yok, şimdi yarın biz gidiyoruz" , Mehmet Fikri : "Oradaki toplantıya", Nilgün : "Gerçekten emrinizdeyim yani, ne yapabilirsem" , Mehmet Fikri : "...devam et orda teşkilatlanmaya" , Nilgün : "Muhtıra ile ilgili ne yapıyoruz", Mehmet Fikri : "Hiç bir şey, şimdilik" , "Aynen devam edin" , Nilgün :"Talimatınız olursa bekliyorum başkanım", "Hepimiz hazırız burada","Bizde çok kalabalığız", Mehmet Fikri : "Yaparız, yapacaz evel Allah "dediği,
Tape.:125, 07.05.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Yakup isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle; Yakup'un Kayseride bazı kurt gurupların olduğunu, bunların halka ve bazı iş adamlarına baskı yaptığını, bazı şahısların bunlardan faizle para aldığını, şahıslarında bu kişileri tehdit ettiğini anlatarak, bu şahıslara ne yapmaları gerektiğini sorduğu ve "E.A.diye bir Kürt burada, .. milletin kanını emiyor, ..bizim bu esnaflara nasıl yardımcı olabiliriz" , Mehmet Fikri : "Ne demek ya, öyle şey olur mu, onlar siktir olup gitçek ...", "Onları bana sormayın oğlum .. nasıl yaparsanız yapın, .. teslim olmayın da köpeğe" , Yakup :"Yok komutan, köpeği nasıl zehirleyip elindekini nasıl alacağız onu düşünüyoruz" , Yakup'un dikkatli olmaları gerektiğinden bahsettiği, Mehmet Fikri ."Planlı yapacağız planlı", "Balıklama atladın mı işler karışır", Yakup ."Anladım komutanım, o zaman biz şu oluşumumuzu yaptık mı.", "O zaman özel konuşuruz bu mevzuları zaten" ,
Tape:33, 02.07.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Yusuf isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle; Yusuf : "...Bu Yeraltı Durumu, şeyden sonra mı düşünüyorsun, seçimden sonra mı" "... ekip hazırla dedin ya", "ben çok ciddiyim baba" , Mehmet Fikri : "Onu boşver, unut onu" , "23 Temmuzdan sonra konuşuruz" , "Şu anda söz konusu değil" "Memleket tam kaosa gidecek zaten, öyle gözüküyor" "Ortalık duman olacak, Herhalde Birileri Bir Şey Yapar, Hepsini Bize Mi Bırakacak" , "Ellerinde Orduları olan, Polisleri olan kuvvetleri olaala^yapsın ya"
**&- /">*


Tape:75, 08.10.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki görüşmede özetle; Muhammet: " Ne yapıcaz komutanım,bunun sonu ne olucak", Mehmet Fikri: "A..na kodumun çocukları, 4 yıldızı takıp dolaşıyorlar, onlar yapsınlar ne yaparsa", Muhammet: ".. yapmamız gereken şeyleri yapalım komutanım, ... jandarmanın, emniyetin birşey yapacağı yok", Mehmet Fikri: "onlar yapar., kendine dert etme", Muhammet: "..bu böyle olmuyo, biz rahat duramıyoz artık, bazı şeyleri yapıcaz komutanım, ..bayramdan sonra size 20 tane genç gönderiyom" "..20 tane sağlam ekip". Mehmet Fikri: "Gözü kör mü devletin jandarması polisi özel harekat herşey var onlar yapar", Muhammet: " Yapamıyor işte komutanım yani bu iş bize kaldı artık" ".. .Neyse komutanım biz geldiğimizde görüşelim telefonda konuşmayalım da tamam" dediği,
Tape:290, 17.09.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki görüşmede özetle; Muhammet: "Dönüşte Bir Konuşalım Komutanım, Şu İşleri Halledelim, Ankara'dakiler İyice Coştular" "Şu DTP'liler, Bi Planımız Var Da, Onu Bi Görüşelim, Onu Bi Yapahm", Mehmet Fikri: "Hiç bir şey yapmayın... yapsın o..pu çocukları, biz yapacağımızı zamanında yaptık", Muhammet: "Sebahat TunceHe Şu Osman Baydemir" "Neyse döndüğünüzde bi görüşelim bu konuyu komutanım", Mehmet Fikri: "...bunlan aklından çıkar evladım", Muhammet: "Yok komutanım bunlar iyice coştular, bunlan halledicez, bunlann.. Suyu doldu" "biz kafaya koyduk halledecez yani de, bi ön bilgiyi sizden alalım sizin bilginiz olsun dedim", Mehmet Fikri: "Aklınızdan çıkann öyle şeyleri.. katiyen düşünmeyin", Muhammet: "Neyse döndüğünüzde görüşürüz komutanım"
Tape:451, 17.09.2007 tarihinde Erol ÖLMEZ ile Kahraman ŞAHİN arasındaki görüşmede özetle ; Kahraman'm Erol' a nerde olduğunu sorduğu, Erol :"Taksime geçiyorum, ordan da Çarşamba'ya geçcem" "İftardan sonra akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani, .. .","Biz de mollaların arasına takıldık girdik işte ne yapalım, soktunuz bizi o taraf Çarşamba'ya", Kahraman : "Ya hayırlısı olsun be kardeşim ya, görevini tam yerine getir de" Erol : "Görevi getiriyoruz..." dediği ve Kahraman'a oruçlu olup olmadığını sorduğu, Kahraman :"Yok değilim.." "Sen de mi" dediği, Erol' un "Yok ben tutanm ben hoca adamım biliyorsun sakal bıraktım haberin yok galiba" "molla oldum ben de"
Tape:413, 22.10.2007 tarihinde Erkut ERSOY ile Miktat isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle ; Miktat : "Yani bi şeylerin yapma vaktinin geldiğini, kimle konuşursam söylüyor. Radyo, televizyon, medyaya baktığın zaman onlarda diyor. Söz bitti diyor." "Sözün bittiği yerde bizler neler yapacaz. Nasıl bir güç oluşturucaz, Ne olacak yani " , Erkut: "Yani şimdi elimize silah alıp oraya gitmeye kalksak, o zaman ona Genel Kurmay izin vermez yani. Biz hazırız." , Miktat : "Hazırsak o zaman bir şeyler yapalım yani " "...Bazı erkler bu işi çözemiyosa, çözecek birilerinin çıkması gerekiyor.", Erkut'un "Ulusal bilinci ayakta tutmak lazım." , Miktat : "...E bunun için de örgütlenmek gerekiyor kardeşim. Sadece belli yerlerde, sanal alemde, internet üzerinde, surda burada değil. Artık pratik olarak yaşamın içerisine girmenin vakti geldi." , ....Miktat : "E o zaman ikinci Kuvayı Milliye hareketini başlatmanın vakti geldi de geçiyor" "Yani Genel Kurmay Şöyle Diyor. Beni bağlamıyor artık, şu süreçten sonra.", "Bi elimizde kalan ordumuz var güvendiğimiz. Onlar da bizim elimiz kolumuz bağlı diyorsa. O zaman bu yumruğu biz vuracaz kardeşim. Başka türlü yolu yok." , Erkut : "Yok biz hazırız yani. Genelkurmaya da söyledik zaten " , Miktat: "E bizde hazınz o zaman Mersin'de" "Problem yok bizde hazmz. Gerekirse bu eller kalem tutar, gerekirse de silah tutar" "Yani biz tetik düşürmesini de biliriz." "Ha bu işe baş koyulmuşsa bu bu şekilde olacak." "Başka çaresi yok, çünkü süreç bunu dayatıyor." dediği, ayın 28'inde yapacaklan toplantı için Erkut'un Miktat'tan sunum hazırlamasını istediği, Miktat : "Ama mesele o değil. Artık bu tür paneller, sempozyum türü şeyleri bi tarafa bırakalım. Ya Milletin iradesi diyecez." "Biz de örgütlenecez ,bakın orda bir örgüt kararı alacaz^.. .Türkiye genelinde sathında
/ 4-\
il , ,*■— ^ ' J
rjs^
örgütlenmek gerekiyor." "Biz bu ülkenin derin devletini oluşturacaz kardeşim. Başka çaremiz de yok" dediği,
Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğünce Derneğin tespit edilen faaliyetleri şu şekilde bildirilmiştir.
Mersin İlinde kamuoyuna da yansıyan görüntülerde de görüldüğü üzere, Mehmet Fikri KARADAĞ' m dernek üyelerine silah, Bayrak ve Kuran-ı Kerim üzerine "ölmek var, öldürmek var, öldürülmek var" gibi beyanlarının bulunduğu yemin töreni yaptırdığı,
27.12.2005 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Merkez Kampusu önünde Kuvayı Milliye Derneği tarafından "Ocak 2006 da Üniversitede yapılacak olan Türkiye vatandaşlık rejimi ve azınlıklar sorunu konulu konferansın yapılması" konulu basın açıklaması yapıldığı,bu eyleme şüpheliler Mehmet Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'ün katıldığı,
30.08.2005 tarihinde Kadıköy "vatan topraklarının satıldığı, ülkenin parçalanmak üzere olduğu ve 30 Ağustos Zafer Bayramı olması vesilesiyle Ankara iline Anıtkabire gidip Ata'ya şikayet edecekleri" konusuyla ilgili olarak protesto eylemine 40 kişilik grubun katıldığı, Ankara'ya gitmek üzere olan grubun Kadıköy Rıhtım caddesinden Halit Ağa Caddesini takiben E-5 Acıbadem köprüsüne kadar yürüdüğü, yolun bir şeridinin trafiğe kapatıldığı, gruba hitaben Kuvayi Milliye Derneği Genel Başkanı olan şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ tarafından konuşma yapıldığı, belirtilmiştir.
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığınca yapılan denetimlerde özetle;
Dernek yönetici ve üyelerinin tüzüklerinde belirtilen amaçların dışında, basın açıklaması adıyla düzenlenen kanunsuz eylemlere katıldıkları, Milli birlik ve beraberlik sağlamak görüntüleri altında, derneğin adını kullanmak suretiyle, Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik şekilde, halkı suç işlemeye teşvik edici faaliyetlerde bulunduğu, yasalara ve dernek tüzüğüne aykırı şekil ve şartlarda, derneğe üye kaydedip illegal bir şekilde örgütlendiği değerlendirildiğinden bahisle Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu,
Ayrıca Dernekler mevzuatına aykırı birçok tespit nedeni ile de İstanbul Valiliği'ne bildirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ HAREKETİ DERNEĞİ
Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği 06.01.2005 tarihinde Ankara'da Hasan KUNDAKÇI Başkanlığında kurulmuştur. 10.06.2005 günü yapılan Dernek Genel Kurulunda Başkan Yardımcısı olan Taner ÜNAL' m Genel Başkanlığa, Emekli Albay Mehmet Fikri KARADAĞ' m da Koordinasyondan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı' na getirildiği tespit edilmiştir. Ayrıca sürekli VKGBH Derneğini kuran kişinin gerçekte kendisi olduğunu söyleyen Ahmet CİNALİ de 18.10.2005 tarihinde yapılan Dernek Genel Kurul toplantısı sonucunda Dernek Denetleme Kurulu üyeliğine getirilmiştir.
Derneğin amacı, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda, Türk Milletinin birliğine, dirliğine, refah ve mutluluğuna, inancına, milli, manevi ve kutsal değerlerine, Türk Devletinin üniter yapısına, Türk Vatanının bölünmez bütünlüğüne, yönelik iç ve dış düşmanları fikir ve düşünce bazında tanıma tanıtma, kayıtsız ve Türk Milletine ait olan Egemenlik haklarının Türk Milleti dışındaki Ulus veya Uluslar üstü kuruluşlara kısmen de olsa devrine ve Türk Milletini müstemleke halkı haline getirmeye yönelik her türlü faaliyetlere karşı, Büyük Önder Atatürk' ün Türk Gençliğine Hitabesi' nin idrakinde olarak T.C Devleti vatandaşlarını sivil inisiyatif içerisinde Bilgilendirmek, şuurlandırmak, hukuken
^^P^ rjs^-
organize edilmiş birer milli mukavemet güç birlikleri şeklinde oluşturmak, Türkiye genelinde faaliyet gösteren bütün MİLLİ - MİLLİYETÇİ - VATANSEVER derneklerin tek çatı altında birleşmelerini temin ve Türk Milletinin hizmetine hazırlamak şeklinde belirtilmiştir.
Dernek tüzüğü incelendiğinde: Derneğin gerçekte Türkiye için çalışan ve Türk insanını olumlu yönde bilinçlendirmek için kurulmuş ve bu yönde toplum yaranna olumlu faaliyetler organize eden bir yapısının ve amacının bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak araştırmalar ve incelemeler neticesinde derneğin kurulduğu günden günümüze kadar faaliyetlerine bakıldığında sadece bayrak yürüyüşleri dikkati çekmektedir , 2005 yılı Nevruz Kutlamaları çerçevesinde Mersin ilinde yapılan bayrak yürüyüşünün Türk Bayrağının yakılmak istenmesi neticesinde büyük bir provokasyona dönüştüğü bilinmektedir. Devam eden çalışmalarda Dernek yönetiminin Mersin Dernek Başkam Mesut SEZER' in de yoğun gayretleriyle Mersin ilini pilot bölge olarak belirlediği ve çalışmalarının hemen hemen tamamını Mersin iline endekslediği tespit edilmiştir.
Derneğin faaliyetleri;
15.04.2006 tarihinde Mersin ilinde yapılan bayrak yürüyüşü ;
Mersin ilinde bir Türk-Kürt savaşı çıkarılmasının planlandığı, Mersin' de Türk bayrağının hakarete uğradığı, Mersin İlinde nevruz gösterilerinin de oluşturduğu bir gerilimin olduğu, Türk bayrağı rozeti takan kişilerin dahi dövüldüğü, Mersin' in yerlilerinin dövülerek ve gerektiğinde öldürülerek mallarının ellerinden alındığı yönünde tespitlerle hareket ederek bir bayrak yürüyüşü yapma ihtiyacı hissetmeleri gerekçeleriyle, 15 Nisan 2006 tarihinde Mersin İlinde dev bir bayrak yürüyüşü düzenlediği ve yaklaşık 80 bin kişinin katıldığı, hazırlık çalışmalarını Mesut SEZER ve arkadaşlarının yaptığı, daha sonra derneğin faaliyetlerini tanıtmak amacıyla köylere ziyaretler yaptıkları ki bu ziyaretlerin birinde Mesut SEZER' in "Damarlannda Türk kanı akanlar mitingimize katılsınlar" ve Mersin' de bir yörük kahvesinde toplanan köylüleri iki kilometrelik bayrak yürüyüşüne davet ederken, "Birlik ve beraberliğimizi nasıl sağlayacağız, az önce söylediğim gibi bütün siyasi görüşlerimizi bir kenara bırakacağız. Siyasi görüşlerimiz, dini inancımız, yaşayış tarzlarımız nasıl olursa olsun damarlarımızda Türk kanı varsa ayın 15' inde saat 11:00' de Devlet Hastanesinin önünde olacağız ve Türk bayrağımızı Mersinde yürüteceğiz", köylülere hitaben "Maalesef artık Diyarbakır' a bir Türk şehri diyebilirmiyiz arkadaşlar? Diyebilirmiyiz size soruyorum?, Mersin' e artık diyemiyoruz değil mi? Mersine de diyemiyoruz. İki sene sonra Mersine de Türk şehri diyemeyeceksiniz. Bu bir İstiklal Savaşıdır arkadaşlar" ifadelerini kullandığı tespit edilmiştir. Olayla ilgili gazete haberi
15.02.2007 Vatanseverlerden tahrikli propaganda, Vatansever Tahrik Yörükköylerinde, 16.02.2007 Ünal Tahriki savundu, 21.02.2007 Bayrak Yürüyüşü öncesi ve sonrasıtehdit edildik ve 23.02.2007 Ulusalcıların Kamp yeri ve Provokasyon başlıklı haberlerde;
VKGBH Derneği Mersin' in PKK' mn eline geçtiği propagandasıyla şehrin Yörük köylerini İstiklal Savaşı vermeye çağırdığı, Mersin Temsilcisi Mesut SEZER' in "Damarlannda Türk kanı akanlar mitingimize katılsınlar" diye köy köy dolaştığı,
Bir video görüntüsünde, VKGB Mersin Şube Başkanı Sezer' in, Mersinde bir yörük kahvesinde toplanan köylüleri iki kilometrelik bayrak yürüyüşüne davet ederken, "Birlik ve beraberliğimizi nasıl sağlayacağız, az önce söylediğim gibi bütün siyasi görüşlerimizi bir kenara bırakacağız. Siyasi görüşlerimiz, dini inancımız, yaşayış tarzlanmız nasıl olursa olsun damarlanmızda Türk kanı varsa ayın 15' inde saat 11:00' de Devlet Hastanesinin önünde olacağız ve Türk bayrağımızı Mersinde yürüteceğiz" diye konuştuğu,
Sezer, köylülere hitaben "Maalesif artık Diyarbakır" a bir Türk şehri diyebilirmiyiz arkadaşlar? Diyebilirmiyiz size soruyorum diyor,'bu sırada'kahveden diyemeyiz sesleri
duyuluyor. Sezer devamla Mersin' e artık diyemiyoruz değil mi? Mersine de diyemiyoruz. İki sene sonra Mersine de Türk şehri diyemeyeceksiniz. Bu bir İstiklal Savaşıdır arkadaşlar sözleriyle köylüleri motive etmeye çalışıyor. Derneğin genel Başkanı Taner ÜNAL' in Dernek Sekreteri Mesut SEZER' in Mersin' in Yörük köylerinde yaptığı kışkırtmayı savunduğu ve "Bayrak Yürüyüşü" öncesi ve sonrası tehdit aldıklarını ilettiği belirtilmiştir.
30.07.2006 tarihinde Ordu İlinde yapılan miting ;
Ordu Ziraat odası başkanı Onur ŞAHİN başkanlığında oluşturulan 7 kişilik düzenleme kurulu tarafından Ordu ili Cumhuriyet meydanında Karadeniz bölgesi fındık mitingi konulu açık hava toplantısı tertip edildiği, ancak gösterinin daha sonra karayolunu kapatmaya kadar gittiği, çıkan tartışmalarda bir çok polis memurunun yaralandığı ve bazı vatandaşların mallarına zarar verildiği tespit edilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri:
20.07.2006 tarihinde Ahmet CİN ALÎ ile Ali KARA arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
ALİ: Ne yapıyon mersin işini, AHMET: Mersin işi bitecek abi bitecek ALİ: Bi bakta eeee bizim ayın 30 unda burda mitingimiz var AHMET: Abi bu Ak partiyi bitirmek için Allah aşkına elinizden geleni yapın yav. ALİ: Ak partiyi bitirme değilde bizim hakkımızı bitiriyorlar AHMET: Bunlar bizim hakkımızı bitiremezler ALİ: Esnafın ve sanatkarın hakkını bitiriyorlar eeee uğraşıyorlar bizde onlara karşı mücadele ediyoruz AHMET: Haaa bana ne yapacağım varsa onu söyle ben onu yaparım ALİ: Ayın 30 unda mitingle ilgili bütün ekiplerin bize destek olmasını sağla AHMET: Ben sana 10 dene ne kadar adam istiyorsan indirecem tamam mı? ALİ: Tamam gardaşım AHMET: Ne kadar adam istiyorsan ALİ: Ya ekibe sen söyle ekib bize destek versin AHMET: Hepisi tamam hepisi ALİ: Orduda miting AHMET: Abi komple getirecem sana Türkiye'nin dört bucağından tamam abi
08.08.2006 tarihinde Mersin İlinde yapılan Şehit Cenazesindeki faaliyet;
Mersin ile Muğdat Camiinde Gümüşhane-Şiran ilçesinde terör örgütü mensupları ile girdikleri çatışmada şehit olan güvenlik görevlilerin cenazesine VKGBH derneğini temsilen Mesut SEZER önderliğine katılan grup içerisinden Selçuk CANCAN' m cenazeye katılan milletvekillerine ve TBMM'ne küfür ettiği, bunun üzerine Mersin Milletvekili Saffet BENLİ' nin adı geçenden şikayetçi olduğu, Selçuk CANCAN' m hakkında yapılan işlemlerden sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandığı tespit edilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri:
08.08.2006 tarihinde Ahmet CİN ALÎ ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
MESUT: Vallaha iyiyiz ortalığı yıkıyoruz haberin olsun akşam izlersin AHMET: Çok güzel çok güzel iyi iyi basın var mı MESUT: Var var hepsi var AHMET: Bayrak yürüyüşü bayrağa ... demi MESUT: Tabi tabi tabi yalnız çevik kuvveti sadece bizim önümüze dikiyorlar ha haberin olsun AHMET: Çevik kuvveti bizim önümüze dikiyorlar he MESUT: He AHMET: Yazıklar olsun diksinler diksinler kendi canbazlıklan MESUT: Evet AHMET: Öpüyorum gözlerinden kolay gelsin MESUT: Şeye müdür yardımcısına yürüyeceğiz dediydim çoğaltıyor çevik kuvvetini çoğaltıyor boyna AHMET: Ne yapıyo MESUT: Çevik kuvveti çoğaltıyo sürekli AHMET: Hee şey yazıklar olsun kaç kişi var bizde MESUT: Valla surda şuanda iki bin kişi filan varız yani bayrağı açtık zaten heralde bir iki cop yiyeceğiz AHMET: Evet aynen aynen devam
08.08.2006 tarihinde Ahmet CİN ALİ ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
MESUT: İzledin mi ntv den felan AHMET: Yok ızleyemedım de yoldayım MESUT:
iyiydi bayağı coşkuluydu yalnız bizim arkadaşlardan bin şey arasında heralde
milletvekillerine mi küfür etti ne yaptı AHMET: Allah Allaaah MESUT: Bunun kayıdı varsa bi arıza çıkar mı video kaydı falan varsa bi arıza çıkar mı AHMET: Yo yo bişiy olmaz MESUT: Telefonları da hep dinliyorlar anasını satayım AHMET: Yav küfür müfür işlerinden vaz geçecekler yani böyle şeyler olmaz ki keratalar neyse MESUT: Belki de etmemiştir de kayıt mayıt var mı diye sordum"
08.08.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
MESUT: Ya bu bahsettiğim arkadaşı tutukladılar ya Ahmet AHMET: Nasıl oldu MESUT: Mersin millet Saffet DEM.... şikayetçi olmuş AHMET: Ana avrat mı küfür etmiş MESUT: Yok yaa değil laf nerede bu memleketi yönetenler bilmem ne hefsi o... çocuğu bilmem ne devlet büyüğüne hakaretten AHMET: Demedim diyecek şahit var mı MESUT: Biri de şahit imiş sözde AHMET: Ondan bişey çıkmaz MESUT: Bir de bant kaydı var AHMET: Kayıtta ne diyor MESUT: Ben görmedim de başkomiserle görüştüm başkomiser var diyor bant kayıdmı ben inceledim diyor AHMET: Ondan bişey çıkmaz ya MESUT: Hayır tutukladılar cezaevine gidiyoruz şimdi AHMET: Ya cezaevine gitse de bırakırlar yine gözdağı muhabbeti .... ben cezaevinde onun rahatını sağlarım şimdi beni iki saat sonra bana çocuğun adını yazdır MESUT: Yaz yaz Selçuk CANCAN
09.06.2006 tarihinde İşçi Partisinin Diyarbakır mitingine katıldıkları,
Diyarbakır İlinde İşçi Partisinin düzenlediği mitinge dernek olarak destek verdikleri ve Mersin Şube Başkanı Mesut SEZER Başkanlığı' nda bir grubu bu mitinge gönderildiği anlaşılmıştır.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri:
06.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;TANER: He hemen bi paketler o zaman da ancak yetişir bu gün 6'sı değil mi 7,8,9
çok az bir vakit var MESUT: Evet siz şeyle bir kontak kurunda Perinçek'le TANER: Tamam şildi aradım zaten beni temsilen şey katılıyor diyicem Mesut Bey diyicem Mesut Bey diyicem söylüyücem yani MESUT: Yani bi konuşma monuşma fırsatı..TANER: Sen organize et orda basm toplantısı filan yaparsınız zaten oraya vardın mıydı ben ne söyleyeceğini şey yaparım sana bildiririm MESUT: İştee burda şey olursa daha iyi olur yani bu adamlarla kontaklı olursak orda organize etmek biraz zor olur.
(Taner ÜNAL ifadesinde görüşmenin İşçi Partisi' nin Diyarbakır İlinde düzenleyeceği miting ile ilgili olduğunu ve kendilerine ait olan Türk Bayrağı' nı bu mitinge gönderdiklerini belirtmiştir.Mesut SEZER de ifadesinde İşçi Partisinin Diyarbakır' da düzenlediği mitinge giderek destek verdiklerini belirtmiştir.)
06.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Doğu PERİNÇEK arasındaki görüşmede özetle;
TANER: Nasılsınız efendim hürmet ederim kucak dolusu sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim PERİNÇEK: Saygılar Taner Bey çok sağolunuz, sağolunuz iyisiniz TANER: Şimdi Diyarbakır'da ki mitinginize biz katılacağız efendim PERİNÇEK: Güzel TANER: Hıı işte arkadaşları da şey yaptım ben bayrakta gönderdim oraya 2 km bayrağımız var ya onu gönderdim PERİNÇEK: Çok güzel, çok güzel TANER: Bütün ilçelerde zaten biz teşkilatlanmış durumdayız Diyarbakır'da PERİNÇEK: Güzel çok güzel TANER: Yani bütün gücümüzle destek vereceğiz hatta işte Erzincan'dan, Mardin'den yani çevre bütün teşkilatlardan da arkadaşları aradım PERİNÇEK: Lütfen TANER: Hepsi bütün gücüyle yanınızda olacaklar efendim PERİNÇEK: Sağolunuz, sizjtejnehter takımı varmış var mı öyle bir şey TANER: Hayır yok sayın genel başkanım P^Ö3^fe^ zaman başka arkadaşlarla
karıştırdılar Vatan Severlerin mehter takımı diye , PERINÇEK: Güzel çok güzel bekliyoruz bayrağınızla birlikte bekliyoruz kardeşim
(Taner ÜNAL ifadesinde bu mitinge kendilerini temsilen Mersin İl Başkanı Mesut SEZER' in katıldığını ve kendisinin katılmak istemediğini belirtmiştir.)
09.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle;
TANER: Arkadaşlar katıldı bizden değil mi MESUT: Zayıf biraz TANER: Mümkün olduğu kadar.. MESUT: Tamam TANER: Tamam mı canım hemen nerde bir basın görürsen oraya sirayet et orayı organize et, hepsiyle konuş MESUT: Tamam oldu TANER: Zaten şeye de ...yoğun bir propoganda yap el altından MESUT: Anladım siz şeyle bir Perinçekle bi kontak kurunda bizim genel sekretere de bi söz verin falan deyin TANER: Artık onu sen direk kendin konuş, ona ulaştırmazlar şu anda beni MESUT: İyi peki TANER: Tamam mı yani kendisine direk şey yapmazlar MESUT: Tamam TANER: Sen gerekeni yap orda
(Taner ÜNAL ifadesinde Mesut SEZER' in mitingde konuşma yapmak istediğini bunun için Doğu PERİNÇEK ile görüşmesini istediğini,kendisinin Doğu PERİNÇEK ile görüşmesini söylediğini belirtmiştir.)
18.11.2006 tarihinde Diyarbakır İlinde bayrak yürüyüşü düzenlediği,
18.11.2006 tarihinde Diyarbakır İlinde bayrak yürüyüşü düzenlediği, her ne kadar provokasyona karşı olduklarını beyan etmiş iseler de Ahmet CİNALİ ile Uzman Çavuş Selami SEDEF arasındaki 17.11.2006 tarihli görüşmeden de anlaşılacağı üzere aynı gün DEHAP' m da yürüyüş tertiplediği anlaşılmıştır.
Olayla ilgili gazete haberi :
18.11.2006 Kimse olmayınca 4 bin metrekarelik bayrak kamyonetle taşındı, Mitinge katılmayanlar vatan haini başlıklı haberlerde; VKGBH Diyarbakır' da 300 bin kişinin katılımı ile yapılması düşünülen bayrak yürüyüşüne katılmalan için bir çok çocuğa 10' ar YTL vermesi vaat edildiği öne sürüldüğü ve yürüyüşe aralarında çocuklarında bulunduğu yaklaşık 150 kişinin katıldığı, yürüyüş sonrası VKGB Internet sitesinde "Bugün Diyarbakır meydanında istediğimiz sayıda vatansever yer alamamış ise bunun sebebi bayrağın yürümesi için oldukça küçük katkı sağlamaktan çekinen sözde vatanseverlerdir. Bunlar yaptıkları bu korkunç hata ile vatan haini durumuna düşmüşlerdir." Denilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri :
05.10.2006 tarihinde Taner ÜNAL ile Ahmet CİNALİ arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: Ya buu m şey ee Diyarbakır ıı önümüzdeki günlerde şey yapıyoruz iii açılışını çocuklarda mükemmel bi hazırlık yapıyorlar AHMET: He yapsınlar TANER: Şimdi bu bizim için çok önemli yalnız Mer Mesut la konuştum şimdi Mersinde Mesut Mersinden bi bin kişi falan oraya aktaracaz AHMET: He aradılar gelecekler yanıma TANER: Bin kişi falan Mersinden götürecez yalnız işte bi otobüs motobüs bide ee masraf organize edilmesi lazım Zeki ile de konuştum yani orda biz ee 500 metre bayrak açacaz parogramı ona göre yapacaz veya 1000 metre şeyde AHMET: He TANER: Diyarbakır da ee bunu muhakkak halletmemiz lazım Ahmet bu bizim için yeni bi başlangıç olacak şiy gibi Mersin deki gibi büyük bi m şey meydana getirecek bu TANER: Ona göre AHMET: Başlangıçları yapacaz da sonra ne olacaz o aynen MHP ye yaptık ya emm şeyde TANER: Canım kardeşim ..? AHMET: Rant kapısı yapıp geçecekler yani TANER: Yav kim yapacak ya biz varız başında AHMET: Biz olalım başında fark etmiyo ha ha ha TANER: Canım olurmu öyle şey AHMET: Ben sana söylüyom işte TANER: Hiç bişey olmaz merak etme AHMET: O bölgenin insanını ben iyi tanıdığım için TANER: Bizim hareketimiz onların ki gibi değil onlar işi başka yoldan yapıyorlar yani onların fikirleri idealleri bizimkiyle bir değil bunları sen en iyi şekilde biliyorsun
05.10.2006 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;

J^
TANER: Ben kunuştum ııı şimdi bu Mersin konusu çok önemli ii Diyarbakır konusu tabi Diyarbakır a da o şeyi Mersin den götürecez MESUT: Tamam başkanım TANER: otobüs paralarını bilmem nelerini organize edin dedim yani bu dedim bi hayati mesele MESUT: Tamam başkanım TANER: Çünkü yeniden doğuşu ordan başlatacaz dedim top sizde dedim şey ee ne gerekirse yapacam dedi çocuklar MESUT: He he TANER: Valla dedim bu sefer atlamayın dedim bu sefer gidecek olan 15-20 tane otobüs naşı olursa olsun bu otobüsleri götürecez dedim ona göre dedim , TANER: Dur bakalım bi konuşuyum da ben müdahil olacam MESUT: Tamam yansını ee tamamını Mersin den mi ayarlayacaz başkanım insanların , TANER: Dur bakalım bi konuşacaz tamam mı? MESUT: Tamam oldu başkanım tamam TANER: Yani ii uçak vesaire gidecekleri başka yerlerden ayarlarız da MESUT: He he TANER: Ee otobüsle gideceklerin hepsini Mersinin köylerinden bindirip götürelim ya ben de geliyim daha olmazsa milleti bi bindirelim havalandırak MESUT: Tamam oldu başkanım TANER: ..? MESUT: Olur başkanım TANER: Yani mecburuz yani orda bi iii şey yapmak durumundayız
15.10.2006 tarihinde Taner ÜNAL ile ZEKİ isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle;
ZEKİ: Emredin komutanım ,TANER: Şimdi bir program yaptık Diyarbakır il teşkilatı bu gün hurdaydı ZEKİ: Evet başkanım TANER: Süper adamlar, hepsi de temiz Türk çocukları bunlar ve de şey orda mücadeleye hevesli insanlar, doldurduk bir araba tüzük, şey neydi onun ismi afiş yani 5-6 bin afiş verdik filan şimdi biraz zaman kazanalım bakımından yürüyüşü 18 Kasıma koyduk ZEKİ: 18 Kasım TANER: Hee 18 Kasım, çünkü orda çok dev bir yürüyüş yapalım diyoruz en 100 (yüz) bir kişinin katılacağı tamam mı ZEKİ: Fazla uzar TANER: Yani önümüzde çalışmak için, efendim ZEKİ: Fazla uzak TANER: Hayır 4 Kasımda da Mersin'de eee Atatürk'e saygı yürüyüşü yapacağız şey pardon askere saygı yürüyüşü Türk askerine saygı mitingi yapacağız ZEKİ: Mersin'de TANER: He Mersin'de ZEKİ: Tamam TANER: Türk askerine saygı mitingi yani özel bir durum arkasından 2 Aralıkta şeye eee Atatürk'e saygı mitingi yapacağız, arkasında işte Antalya'da ZEKİ: 4 Kasım TANER: Efendim ZEKİ: 4 Kasım TANER: 4 Kasımda şeyde Mersinde Türk askerine saygı mitingi ZEKİ: Tamam TANER: Tamam mı yani bu çok önemli şu anda saygısızlık çoğaldı biliyorsun ZEKİ: Evet, evet aynen öyle TANER: He şey yapacağız Genel Kurmay Başkanına bağlılığımızı filan bildireceğiz hatta resmini bile taşıyacağız yani ZEKİ: Tamam çok güzel TANER: Güzel bir şey yapacağız ZEKİ: Tamam 2 Aralık, 2 Aralık TANER: Ondan sonra 2 Aralık şeyde Atatürk'e saygı mitingi Konya'da yapacağız 15 er gün ara koyuyoruz ki güzelce çalışalım ZEKİ: Tamam çok güzel TANER: Ondan sonra 16 Aralıkta Antalya'da mitink yapıyoruz isimlerini bilahare teşhis edeceğiz ZEKİ: 18 Kasım Diyarbakır TANER: 18 Kasım Diyarbakır ZEKİ: Evet 30 Aralık TANER: 30 Aralık Gaziantep, aralara tabi küzük illeri şey yapacağız sıkıştıracağız mesela Bolu molu bilmem ne Siirt hangisi denk gelirse ondan sonra ki gelen 13 Ocak Hatay ZEKİ: Evet TANER: 27 Ocak Muğla ZEKİ: Evet TANER: 10 Şubat Urfa ZEKİ: Evet abi TANER: 24 Şubat Mardin ZEKİ: Evet TANER: 15 Mart nevruz Mersin, nevruz yürüyüşü ZEKİ: 15 Mart Mersin, İstanbul ne zaman abi TANER: İşte onu sana bırakıyorum artık mesela arkasında da İstanbul'da da yürüyebiliriz ama İstanbul biraz bahar olsun diyorum 29 Martta Anamur'da yürüyüşümüz var ondan sonra 10 Nisan Kastamonu ZEKİ: Tamam TANER: Ondan sonra 25 Nisan Bolu ZEKİ: Evet TANER: 10 Mayıs İstanbul, İstanbul iyi mi 10 Mayıs ZEKİ: Gayet iyi TANER: Evet 25 Mayıs Ankara bu şekilde gidiyor ya illeri sıraladık, bütün illeri yürüyeceğiz araya da diğer küçük illeri koyacağız ve hemen, hemen her hafta bir yerde bayrak yürüyüşü yapacağız ZEKİ: Çok güzel TANER: Sürekli olarak çeşitli vesilelerle işte Atatürk yürüyüşü, Bayrak yürüyüşü ZEKİ: Seçime gidiyoruz herhalde sonuçta TANER: Tabi, tabi yani bütün Türkiye'yi .şey yapacağız şimdi burda da bir hayli çalışma yapıyoruz yanlız işte o şey konusu y^i^yani bu seçime götürür bizi zaten üç
ff A " ■Ş- ■»,, \
'Mc<0*M--^^~)
^
yürüyüşü bile yapsak olay götürür bizi çünkü Diyarbakır'a çok kapsamlı çalışma yapıyoruz burda başladık burdan 100 (yüz) otobüs zaten hazır ettik sözü aldık köylülerden şimdi birazdan bir köye gidiyoruz yine ZEKİ: İstanbul'a geliyor musun salı günü abi TANER: Abi gelim ben şeyle işte Kemal'le bir görüşelim ZEKİ: He gelde bir görüşelim evet TANER: Onun bir telefonu vardı bana verdi ben o gün onu bir anda.. ZEKİ: Evde telefonları kapalı bende de yok çünkü o hasta yatıyor TANER: Öyle mi ZEKİ: Hı, hı TANER: O zaman salı günü biz burdan İstanbul'a gelsek ZEKİ: Yarın ben sana haber veririm onu buluşacam onunla TANER: He sen buluş olay de çok canlandı de burda biz buranın esnafları ile filan toplantı yaptık biz sizi istiyoruz diyorlar yani bir şey var taban var korkunç bir taban var ZEKİ: Taban var politik kısma Kemal'i karıştırma sadece maddi kısma kanştır o kadar.
05.10.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Zeki BALABAN/SELAHATTÎN isimli şahıslar arasındaki görüşmede özetle ;
AHMET CİNALİ: İyi bu mesut dingili ordan adam götüremiyomuki de şeyden Ağrı'dan şeyden otobüs paraları bilmem ne muhabbetine giriyo Mersinden ZEKİ: Şimdi komutanım o o şekildede hurdanda istiyolar yani kalabalık istiyolar onu bi şekilde çözücem yani AHMET CİNALİ: Kalabalık ZEKİ: Oraya bin kişiyi bi sekide atacam otobüsle götürmüycem belki trenle götürecem AHMET CİNALİ: Evet o faizci faizci ne anlatıyo faizci ne söylüyo yardımcı oluyomu ZEKİ: Evet AHMET CİNALİ: He? oluyosa tamam güzel ZEKİ: Yani şimdi şu var ben eeşeydende takviye alabilirim Kara Kuvvetlerindende takviye alabilirim AHMET CİNALİ: He o ayrı yaptırabiliriz ZEKİ: Evet AHMET CİNALİ: He orada orada bir değişik bi hava yapmak lazım ZEKİ: He he çünkü mersin yürüyüşündede orda dört bintane asker vardı kimse farkında değildi AHMET CİNALİ: Evet evet ordan aynı şekilde askerleri organize ettirebiliriz onu askerlere ettirelim ZEKİ: Yani AHMET CİNALİ: ...sivilleri çektirelim sivilleri çektirelim .. ZEKİ: Çünkü çünkü garnizonda aşşağı yukarı 14 bin tane asker var kolordu karargahı var AHMET CİNALİ: He onlara sivili çektirelim yürüyüşe katıttıralım ZEKİ: He aynen öyle komutanım AHMET CİNALİ: He öyle yapacaz gerisine girme adam taşıma maşıma işiyle uğraşamayız tamam mı ZEKİ: Doğru AHMET CİNALİ: Gelirler illa yürüyüşü yapar dağılırlar ZEKİ: Evet AHMET CİNALİ: Aynen öyle yapacaz aynen öyle yapacaz ZEKİ: Aklıma o geldi çünkü başkanın haberi yok Taner beyin AHMET CİNALİ: Öyle yapacaz biz seninle zaten akşam buluşacaz ZEKİ: O Mersindeki 70 bin 70 bin kişinin nasıl döküldüğünü bilmiyo sokağa AHMET CİNALİ: Aynen doğrudur öyle yapacaz ZEKİ: Yani öyle olcak o AHMET CİNALİ: Aynen doğrudur ZEKİ: O Mersin'de de askerler başladı almaya bayrağı sivillere devretti çektik ondan sonra çocukları AHMET CİNALİ: Aynen öyle yapacaz konu bu başka alternatifi yok ZEKİ: Tamam komutanım tam bir .. inletecez orda , ZEKİ: o bölgede çünkü yapmak istediğim çok şey var benim operasyonel olarakta var, SELAHATTİN: Sağol teşekkür ederim sen nasılsın AHMET CİNALİ: Napalım uğraşıyoz işte Diyarbakır'da bi tantana çıkartacaz biliyosun sen işi Zeki sana haber vermiştir şöyle bi şey yapalım bi ses gelsin
16.11.2006 tarihinde Ahmet CINALI ile SELAMI isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle;
AHMET: Sağol canımın için nerdesiniz diyarbakırdamısmız SELAMİ: Diyarbakırdayım abi şu anda ben AHMET: Şimdi canım SELAMİ: Evet abi AHMET: Şimdi ben oraya Vatanseverler kuvvetler Güç Birliği Hareketinin ilini kurdutturdum Diyarbakıra SELAMİ: Evet abi AHMET: Şimdiii genel başkan olan arkadaşım tamam mı Taner SELAMİ: Hm AHMET: Şimdi oraya geliyor yarın saat beşte orda SELAMİ: Heee yarın akşam beşte AHMET: Heeeee yarın akşam beşte oraya geçecek SELAMİ: Evet abi AHMET: Sen kaçta çıkabilirsin kaçta izin alabilirsin bölük komutanından SELAMİ: Abi ben 4.30 da izin alırım ben AHMET: 4,30 da SELAMİ: Heeee AHMET: Orda başka kendi kafana göre bizimk
uzman çocuklardan kimler var yanında SELAMİ: Abi ikidene benden daha sağlam beni bil onu görme yani AHMET: Onlarıda al yanma SELAMİ: Evet abi AHMET: Tamam mı ondan sonra ordan da şeye gidersiniz ordan sivilden sevdiğiniz insanlar varmı SELAMİ: Burdamı AHMET: Güvenebileceğiniz evet Diyarbakır'dan SELAMİ: var abi AHMET: Var onlardan kaç kişi var ne kadar sayısı çok olursa iyidir SELAMİ: Evet abi AHMET: Kaç kişi yapabilirsiniz SELAMİ: Abi şimdi ne kadar istiyorsunuz bilmiyorum ki ya AHMET: Ya 20-30 kişi yapın ya SELAMİ: Evet abi AHMET: Orda bide tamam mı orda birde 400-500 metre bayrak açtıracam sonra daha sonrada bayrak yürüşü yaptırtacaz orda SELAMİ: Heee tamam AHMET: organize yaptıracaz tamam mı SELAMİ: Tamam abi AHMET: Bak şimdi bide Polis evine gidiyorsun orda Osman BALAK var Osman BALAK emniyet amiri SELAMİ: Evet abi AHMET: Diyarbakırda SELAMİ: Evet abi AHMET: Onuda bul tamam mı oraya göre bizim Ramazan Üsteğmen ne yapıyor SELAMİ: Abi onnan iki gün önce görüştük oda iyi yani AHMET: Heeee SELAMİ: Celal paşam ne yapıyor durumu nasıl AHMET: Celal paşam çok iyi abi SELAMİ: Heeee şimdi şeyapm orda yine bir organizasyon yapın ordan sivillerinizi çekin asker olduğunuz da belli olmasın tamam mı AHMET: Evet abi SELAMİ: Tabi silahlarınızı da alın yanınıza mutlaka AHMET: Tamam abi yaparız onu SELAMİ: Tamam mı canlarım AHMET: İyi hadi SELAMİ: Abi saat beşte nasıl görüşeceğiz abimlen .. AHMET: Tamam canım 30 kişi filan olun ona göre şeyap SELAMİ: Tamam AHMET: Yalnız o bayrakları taşıyan sivillere taşıtın bi güzellik yapın tamam mı 40 kişi 50 kişi yapın SELAMİ: Tamam abi.."
16.11.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Taner ÜNAL arasındaki görüşmede özetle;
AHMET: Ordan sana üç tane çocuk gelecek uzman özel hareketten , 30-40 kişide sivil getirecekler TANER: Tamam AHMET: Yalnız sen onları deşifre etmiyorsun hiç bir şekilde yanında olacaklar silahları ile birlikte beşte orda olacaklar şimdi seni arattırıyorum cebini veriyom TANER: Tamam canım kardeşim AHMET: Selami uzman TANER: Koçum benim AHMET: Benim evladımdır tamam mı TANER: Tamam okçum benim aslanım benim AHMET: Sana üç tane nefer yani TANER: Bayraktan da tutacaklar demi AHMET: Ya bayrakları onlara tutturma diğer 30-40 kişi getittiriyorum onlara tuttuttur TANER: Heeeee onlar yani 30-40 kişi tutacak AHMET: Onlar seni koruyacak Taner az bak beni dinle tamam mı TANER: tamam kardeşim AHMET: Onların getirdiği bayrak tutacak onlar seni koruyacak
17.11.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Selami isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle;
SELAMİ: Abi ayrıldık onlar komutanın yanma gittiler bi.. sa AHMET: Nereye gittiler SELAMİ: Komutanın yanma abi AHMET: Kimin alay komutanının mı SELAMİ: Kolordu komutanına gittiler abi AHMET: He iyi SELAMİ: Ön., sağa çıktık sağa sola baktık adam topladık bayağı işte yarın toplanacaklar yani saat on buçukta oraya gelcek AHMET: Tamam SELAMİ: Noktaya gelcek hepsi yani, ...AHMET: Öpüyorum gözlerinden bu hareketler önemli orda psikolojik savaş bunlar biliyosun psikolojik harp SELAMİ: Zaten abi terslik surda aynı gün bide bunların yürüyüşü var AHMET: Kimlerin SELAMİ: Diyarbakırda yürüyüşü var AHMET: Kimin yürüyüşü var SELAMİ: Şeyin Dehaplılann AHMET: Bak Dehaplılarm da SELAMİ: He AHMET: Vay pezevenkler SELAMİ: Aynı gün hemide yani
vali buna nasıl izin verdi bilmiyoz anlayamadık yani................ SELAMİ: Köylerden gelecekler yani
dedim çocuk mucuk ne varsa getirin dedim hepsini AHMET: Tamam aynen doğrudur bayağı galaba yapsınlar SELAMİ: Evet abi dedim çocuk da olsa bulun bunlar çocuğa para verip daş attınyosa dedi bizde çocuklara bayrak açtınnk AHMET: Aynen öyledir SELAMİ: He başka çare yok abi yani AHMET: Ayyynen öyledir SELAMİ: He bizim bu vat bayrak için canımızı veriyosak çocuk da goruk bebek de ... içine AHMET:, Ayrten öyledir doğrudur SELAMİ:
Evet abi AHMET: Çok güzel Selamim sen güzel gine organizasyonları yap ıı sen ıı sağa sola bakma yapabildiğin gadar yap tamam mı SELAMİ: Tamam abicim .."
14.04.2007 tarihinde Ankara İlinde yapdan Cumhuriyet mitingine katıldıkları,
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmesi:
14.04.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: ha bayrağı yedi kilometre diyo MESUT: Öylemi TANER: Şhov tv heee MESUT: Ooo çok güzel TANER: hep bizim bayrağı veriyor başka hiç bir şey vermiyor bayrağın altı geçişi bilmem nesi hep bayrak tamam mı bayrak başka bir şey yok Şhow tv sadece bayrak veriyor MESUT: Bizden bahsediyor mu başkan TANER: yok artık işte biz onu bahsettiririz biliyorsun MESUT: Tamam tamam oldu TANER: oldu canım yedi kilometre oldu bayrak ona göre MESUT: tamam oldu başkanım TANER: Hadi sağol.
28.04.2007 tarihinde Ankara İlinde Irak Türkmen Cephesi Kerkük mitingine katddıkları tespit edilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri;
28.04.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Yasin ALPARSLAN arasındaki görüşmede özetle;
YASİN: Abi bayrağın başındayız araba gelecekmiş onu bekliyoruz TANER: Kim var kaç kişi var, TANER: Sen bi şeye gelsene anıtın oraya
28.04.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: He Mesutcuğum ne yaptınız Yasin şey diyor İstanbul'a doğru bi program şey yapma durumu söz konusu diyor MESUT: Yasin mi öyle dedi başkanım TANER: He öyle dedi MESUT: ( Mesut'un yanında bulunan X Erkek arka fondan " aha şimdi parayı bankaya yatıracak" der, Mesut " kim" diye sorar, X Erkek "CHP'li kardeşimiz var encümenden üye, vallaha gidiyoruz 600 milyon yetmez mi" der, Mesut ise " bilmiyorum bakalım bi", TANER: Böyle bir şey yaparsak muazzam bir şey yapmış oluruz yaa, süper olur yani MESUT: Tamam şimdi biri para yatıracakmış yatırırsa gideriz başkanım TANER: Çoook muazzam olur yani hem zaten bütün gözler yann Türkiye'de şeyde İstanbul'da bi de hükümet ters bir açıklama yaptı şimdi, MESUT: Ne diyor TANER: Yani res koyuyor şeye genel kurmaya miting daha da Önem kazanıyor MESUT: Tamam başkanım TANER: Haydi ben sizden haber bekliyorum MESUT: Tamam oldu oldu başkanım TANER: Haydi bakalım inllah haydi bakalım bir uğraşsın çocuklar MESUT: Tamam görüşürüz başkanım TANER: Tamam mı şunu başarırsak var ya zaten zirvede noktalarız MESUT: Tamamn başkanım görüşürüz TANER: Haydi sağol canım.
05.12.2005 tarihli İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı'na gönderilen ihbar mektubunda;
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği başkanı olan Taner ÜNAL' m Hasan KUNDAKÇI paşanın adına sahte imzalar atarak yardım ve kanununa aykırı usulsüz para topladığı, eşi ve kayınbiraderine yetki vermek suretiyle derneğe yapılan bağış ve aidat gelirlerini şahsi çıkarlarında kullandığı, İstanbul ve Sakarya ilinde işlettiği akaryakıt istasyonlarında kaçak mazot ve eroin ticareti yaptığı, Mersin açık hava toplantısında Başbakan'a alenen hakaretler yağdırdığı, uluslar arası bağlantılı olduğu hatta CIA ile de görüştükleri bilinen Taner ÜNAL ve dernek yöneticilerinin derneğin lehinde oluşan güven ve itibarı kullanarak organize bir suç çetesi gibi hareket etmek suretiyle tehdit ve baskı ile gasp ve dolandırıcılık yapmak suretiyle derneği kuruluş amacından saptırarak gerçek vatan sever üyelerini rezil etmeye çalıştıkları, bu durumu görüp rahatsız olan bazı üyelerinin istifa ettikleri beyan edilmiştir.
208 , r
^2J/b^r^
03.04.2006 tarihinde İç İşleri Bakanlığı Müfettişleri tarafından Dernek hakkında yapılan incelemeler neticesinde rapor hazırlandığı ve "Derneğin defter, belge ve kayıtlarının bir kısmının kaybolduğunun belirtilmesi ve söz konusu defter , kayıt ve belgelerin ibraz edilememesi nedeneiyle, derneğin kurucu ve üyeleri ile iş işlemleri hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, mevcut defter, kayıt ve belgelerde, eksikliklerin bulunduğu , " Türk milletinin devletine , birliğine, dirliğine, refahına ve mutluluğuna, inancına ,milli ve manevi değerlerine karşı faaliyetlerle ilgili olarak Türk milletini bilgilendirmek şuur sahibi olmalarını temin etmek amacıyla .." kurulmuş bir derneğin iş ve işlemleri, kayıt, defter ve belgeler ile icraattan itibarıyla diğer dernek ve sivil toplum kuruluşlarına örnek olma misyonu bulunduğu , bu yönüyle de Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği' nin tartışılan değil, benimsenen örnek alman bir dernek olması gerektiği, ancak derneğin mevcut durumu ile bu görüntüden uzak olduğu " sonuç ve kanaatma varıldığı, ayrıca açık kimliği tespit edilemeyen ve örgüt mensuplarınca "1 NUMARA" olarak adlandırılan kişi tarafından yönlendirilen Taner ÜNAL ve arkadaşlarının, suç işlemek amacıyla örgüt kurdukları, yönettikleri, kurulan suç örgütüne üye oldukları, nitelikli yağma, yağma, ihalelere fesat karıştırma, zimmet, dolandırıcılık, tarihi eser kaçakçılığı, kanuna aykırı şekildzdfârdl&l. to^Amm olaylarından elde ettikleri gelirlerle ve suç örgütüne yardımda bulunan kişilerce kaynağı belli olmayan maddi yardımlarla suç örgütünü finanse ettikleri, bazı kamu görevlilerinin bilerek ve isteyerek yardım etmeleri sonucunda amaç suç olarak Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettikleri, amaç suçu gerçekleştirebilmek için provokatif eylemlerde bulundukları, halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı isyana tahrik ettiklerine dair kuvvetli şüphe bulunduğu yönünde tespitlerde bulunulmuştur.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğünün 13.07.2006 tarihli yazısı ekinde ; Denetleme sonuçları çerçevesinde söz konusu derneğin; dernek adı altında yasal olmayan amacı dışında iyi niyetle bağdaşmayan faaliyetlerde bulunduğu, ayrıca herkes tarafından kabul edilen ortak değerleri suiistimal ederek provokatif eylemlerde bulunabileceğini teyit eden hususlar bulunduğu anlaşıldığından Jandarma, Emniyet ve istihbarat birimlerince dernek şubelerinin kuruluşu itibariyle yaptığı faaliyetler ile genel merkez ile olan ilişkilerinin tespit edilmesi istenilmiştir.
Ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı' nca 2006/39948 sayıya kayden yürütülen soruşturma kapsamında Dernek Başkanı Taner ÜNAL ve Dernek yöneticilerinin "Çıkar Amaçlı Suç Örgütü Kurmak, Yönetmek, Örgüte Üye Olmak, Örgüte Üye Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşlemek, Örgüt İçerisindeki Hiyerarşik Yapıya Dahil Olmamakla Birlikte Örgüte Bilerek Ve İsteyerek Yardım Etmek, Örgüt Faaliyeti Kapsamında (Devletin Bağımsızlığını Zayıflatmaya, Birliğini Bozmaya, T.C. Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Engellemeye Yönelik Provokatif Eylem Yapma, Genel Güvenliği Tehlikeye Sokma, İhaleye Fesat Karıştırma, Tarihi Eser, Gümrük ve Göçmen Kaçakçılığı, İzinsiz Kazı Yapma, Nitelikli Yağma, Şantaj, Tehdit, Hürriyeti Tahdit, Dolandıncılık, Sahte Kimlik Kulanma, Resmi Belge Sahteciliği, Kamu Görevini Usulsüz Üstlenmek, Yetişkin ve hayvana yönelik pornografi görüntüleri bulundurma, 6136 ve 2521 S.K.M.)" suçuna kanştıklannm tespit edildiği ve yapılan çalışmalann 29.06.2007 günü operasyona dönüştürüldüğü, aralannda Dernek Başkanı Taner ÜNAL ve diğer üst düzey yöneticilerinin de bulunduğu toplam 12 kişinin çıkanldıklan mahkemece tutuklandıklan anlaşılmıştır.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK 25.05.2006 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğündealman ifadesinde; , \ *■
/) /^ 209' .
2004 yılında, bir konferansta Vatansever Kuvvetler Güç Birliği üyeleri olan ve konferansa katılan Muzaffer TEKİN ve yanında bulunan Kurmay Albay Fikri KARADAĞ ile tanıştığını, Fikri KARADAĞ'm Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği'nin İstanbul Şubesini kurmaya çalıştığını, Fikri KARADAĞ'm aynı zamanda Muzaffer TEKİN ile devre arkadaşı olduklarını öğrendiğini, yine aynı yerde Vatansever Kuvvetler Güç Birliğimin üyesi olarak Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN isimli şahıslarla tanıştığını, 2004 yılı bahar aylarında, derneğin yemekli toplantılarına da katıldığını, bu safhada Vatansever Kuvvetler Güç Birliği nin organik yapısı içersinde, emekli Albay Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm bulunduğunu,
Şahıslarla olan birlikteliklerinde gözlemlediği kadarı ile, Hüseyin GÖRÜM'ün Ülkücü hareketten geldiği, Ülkü Ocaklan ile bağlannı kopardığı, 9-10 yıl kadar ceza evinde kaldığını öğrendiğini, şahsın hal ve hareketlerinden, bir derneğin il bazında yöneticiliğini yapmasını yadırgadığını, Hüseyin GÖRÜM'ün daha çok mafya olarak adlandınlan kişi profili çizdiğini, Emekli Albay Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm, tarihten 8-10 ay kadar evvel, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinden ayni arak, İstanbul ilinde Kuvayi Milliye Derneğini kurarak faaliyetlerine başladıklannı,
2004 yılı Haziran veya Temmuz aylannda, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketimin, Maltepe de bulunan baraka, depo ve bahçeden oluşan bir yerde toplantı yaptığını, bu toplantıda, Hüseyin GÖRÜM'ün çevresine 20-25 yaşlannda, 4-5 kişilik bir gurup gencin bulunduğunu, Hüseyin'in bu gençlere konuşma yaptığını, konuşmanın bir bölümünde şahıslann yanma gittiğinde, Hüseyin GÖRÜM'ün bu gençlere hitaben "komutanda sizin eğitiminizi verecek" dediğini, kendisinin de "ne eğitimiymiş bu" dediğini, Hüseyin'in de "ne olacak komutan sen daha iyi bilirsin asker olan ben değilim sensin" dediğini, kendisinin de, eğitimin nerede verileceğini sorduğunu, Hüseyin'in "yerimiz var hazır Düzce'de" "asker yetiştireceğiz, silahımız her şeyimiz de var" diye konuştuğunu, kendisinin de bunu reddettiğini,
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin, Şile toplantısı hariç diğer buluşmalannı, İstanbul Maltepe de bulunan, Hüseyin GÖRÜM'e ait prefabrik bir depo ve yanındaki küçük bina ile bahçesinde yapıldığını, bu şahıslarla karşılaştığı ilk günden beri, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini, bir Dernek olmaktan çok, organize suç örgütü gibi gördüğünü,
Danıştay eylemine katılıp, Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alparslan ARSLAN'ı, çok emin olmamakla beraber, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin bir toplantısında gördüğünü, buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, yine Alparslan ARSLAN'ı Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin, İstanbul Maltepedeki yerinde bir defa gördüğünü, Hüseyin GÖRÜM'ün, kendisinden askeri eğitim vermesini istemesi ve "silahımız her şeyimiz var" demesinden dolayı, Danıştay saldmsıyla ilgili olarak bu insanlann silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı yönlendirmiş olabileceklerini beyan etmiştir.
Ergenekon Soruşturması kapsamında 25.02.2008 tarihinde ifadesine başvurulan tanık Zihni ÇAKIR ifadesinde;
Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Taner ÜNAL, Ahmet CİNALİ, Fuat TURGUT, Halit BOZKURT, Nihat GÜRKAN ve Sevgi ERENEROL'un irtibatlan konusunda;
"Veli KÜÇÜK'ü Türkeli Dergisinin Ankara ilinde yapmış olduğu toplantılardan tanıdığını, Muzaffer TEKİN'i Taner ÜNAL ile yakın görüşmelerinden dolayı tanıdığını, Ahmet CİN ALI' yi de Taner ÜNAL ile yakın dostlukları nedeniyle tanıdığını ve Taner ÜNAL ile birlikte sık sık kendisi ile görüştüğünü beyan etmiş ve Ahmet CİNALİ, bu şahsın koruması Cem isimli bir şahıs ile birlikte istanbul İlinden Ankara Hine dönerken yolda polis ekiplerinin aracı durdurduğunu, aracın bagajında muhtelif -çapta silahlar ile el bombalarının

bulunduğunu ancak Ahmet CİN ALİ' nin kendisinde bulunan bir kimliği polis ekiplerine göstererek geçtiğini daha sonra bu kimliği gördüğünde üzerinde Ahmet CİNALİ'nin fotoğrafı bulunan, Jandarma amblemli kimlik olduğunu gördüğünü, bu durumu Ahmet CİNALİ' nin kendisinin bir zamanlar Hasan KUNDAKÇI Paşa' nin terörle mücadele ekibinde yer aldığı için bu kimliğin kendisinde bulunduğu şeklinde açıkladığını ve kendisinin Şahin Bey kod adını kullandığını söylediğini, Veli KÜÇÜK ile de bu dönemlerde irtibatının kurulduğunu anlattığını belirtmiştir.
Fuat TURGUT' u Taner ÜNAL' in inşaat işlerini takip eden ve yakın görüştüğü kişi olarak tanıdığını, Halit BOZKURT' u Taner ÜNAL sayesinde tanıdığını ve kendisini MİT görevlisi olarak tanıdığını, Taner ÜNAL' in da bu durumu desteklediğini, Nihat GÜRKAN'ı Türkeli Dergisi 'ndeki aktif faaliyetlerinden dolayı tanıdığını ve bu şahsı Ahmet CİNALİ ile birlikte Türkeli Dergisi 'nin İstanbul dağıtımında etkili biri olarak bildiğini, Taner ÜNAL' ı askerler ve üst düzey yargı mensupları ile Nihat GÜRKAN' in tanıştırdığını bildiğini, Nusret DEMİRAL ile Taner ÜNAL' ı Ahmet CİNALİ ve Nihat GÜRKAN' in tanıştırdığını beyan etmiştir. Sevgi ERENEROL' u da Taner ÜNAL' in bu kişinin görüşlerini alarak gazetede yayınlamak istemesi nedeniyle tanıdığını, bu kişiden bazı konularda yazılar alarak gazetelerinde yayınladıklarını, Ahmet CİN ALI'nin İstanbul'a geldiğinde bu yazıları kendisinden aldığını'' beyan etmiştir.
Yine beyanında, "Taner ÜNAL' in 2003 yılı Nisan ayında Dikmen'deki bürosuna yakın caddeye paralel bir sokakta kiraladığı dükkânı ofise çevirdiğini, Türkeli dergisini bu ofiste çıkartacağını, afisin alt tarafındaki depo halindeki kapalı alanı anfiye dönüştürdüğünü, dinleyici ve konuşmacı yerlerini sabitlediğini, bu mekânda bir oluşuma başladıklarını, burada toplantılar yaptıklarını söylediğini, Taner ÜNAL' in kendisinden bu oluşum içersinde yer almasını istediğini, oluşumda bir çok paşanın bulunduğunu, Hasan KUNDAKÇI, Veli KÜÇÜK gibi isimlerin yanlarında yer aldığını, Doğu PERİNÇEK ve Hikmet ÇİÇEK'in solcu olmasına karşın bu oluşuma destek verdiğini, maddi hiçbir sıkıntısının olmayacağını, istediği kadar maaş vereceklerini söyleyerek katılması yönünde telkinlerde bulunduğunu, bazı toplantıların resimlerini gösterdiğini, Hasan KUNDAKÇI ve Veli KÜÇÜK' ün toplantılarda yer aldığını, Ahmet CİNALİ' nin de bu ikili ile yakın resimlerinin bulunduğunu, Muzaffer TEKİN' in de bu görüntüde yer aldığını" beyan etmiştir.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK ise ifadesinde, "Vatansever Güçbirliğine hiçbir destek vermediğini, böyle başı bozuk örgütleri milletin başına bela etmenin büyük sorumluluk olduğunu" beyan etmesine rağmen, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Haraketi Başkanı Taner ÜNAL ile irtibatlı olduğu, şahısla telefon görüşmesi yaptığı, Diyarbakır ilinde ortak miting düzenledikleri anlaşılmıştır.
06.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Doğu PERİNÇEK arasındaki telefon görüşmesinde; Taner'in "Diyarbakır'da ki mitinginize biz katılacağız efendim. Bütün gücümüzle destek vereceğiz." dediği tespit edilmiştir.
Zihni ÇAKIR ifadesinde devamla, Bir Numara olarak bildiği şahsı Taner ÜNAL'm yanında sık sık gördüğünü, bu şahsın Ülkü Ocakları yönetiminde olduğunu, avukat olan İbrahim GÜL' ün de Bir Numara ile irtibatının olduğunu, bir gün Taner ÜNAL ile birlikte Ankara İli Kızılay Semtinde bir otele Bir Numara'yı ziyarete gittiklerinde Bir Numara olarak bildiği şahsı avukat İbrahim GÜL ve avukat Tarkan TOPER ile birlikte toplantı halinde gördüğünü, ayrıca 28 Şubat sürecinde Ahmet CİNALİ ile Bir Numara olarak bildiği şahsın etkinliklerini ve nerelere nüfuz edebildiklerini daha iyi gördüğünü beyan etmiştir.
Taner ÜNAL Başkanlığı' nda faaliyetlerine devam eden VKGBH Derneği' nin tüzüğünde belirtilen amaçlarını gerçekleştirmek arrıSfiJâdâ yaptığı faaliyetler bayrak yürüyüşleri ve çalışmaları ile dernek faaliyetlerinüf^mmlme^l adı altında sürekli olarak
kaynak sağlama çalışmaları ile sınırlı kaldığı, başka faaliyetlerinin bulunmadığı ancak bunlann dışında gerek demek faaliyetleri çerçevesinde ve gerekse münFerid olarak demek yönetici ve üyelerinin bir çok adli olaya karıştıkları tespit edilmiştir. Taner ÜNAL' m Diyarbakır' da Şube açılışında yapmayı planladığı bayrak yürüyüşü, öte yandan Salih Zeki BALABAN' m bu yürüyüşler için adam temin etmesi, Ahmet CİNALİ' nin bölge aşiret reisleri ile irtibata geçtiğini söylemesi bu faaliyetlere örnek olarak verilebilir.
Mersin Kanal 33 ibareli CD' nin incelemesinde Taner ÜNAL' in konuşmasını içeren görüntülü ses kaydının bulunduğu, konuşmada başlıklar halinde özetle;
-Şuurlu her Türk çocuğunun AB' ne karşı olması gerekir. Avrupa hastalıklı bir topluluktur. Avrupa yaşlanmaktadır.
- Atatürk' ün düşünceleri öldüğü gün tasfiye edilmiştir. Tasfiye edenler gayrı Türk' tür. Sabatayisttir. Bunu İsmet İnönü yapmıştır. Atatürk öldüğü günden itibaren dönmeler, Yahudi Müslümanlar, iktidarı ele geçirmişlerdir.
- Yönetimden 67yıldır Türklerin aldığı hisse % 5 tir.
- Atatürk' ün ölümünden sonra Türkiye' yi Türkler idare etmiyor.
- Bir ermeni asıllı Konya' ya gelip ismini değiştiriyor, cemaatin içine giriyor daha sonra Millet meclisine girip Avrupa birliğine hizmet ediyor, onun için ülke bütünlüğü önemli değildir.
- %2 ,%98' e hükmetmektedir.
-Çeşitli partilere mensup insanlar (devşirmeler kastediliyor) yıllarca devletin altını kazıyorlar.
- Milli şuurlu Türk evlatları devletin başına gelmelidir. Türk devrimi yapılmalıdır.
- Devlet kozmopolit yapıdan sıyrılıp bir an önce Milli devlet olmalıdır. Şuurlu Türk evlatları iktidara gelip taviz vermemelidir.
- Türkiye' nin tam bağımsızlığına kavuşmalıdır. 1940' lardan buyana Amerika ile yapılan bütün anlaşmaları feshetmelidir. Türkiye 'nin aleyhine yapılmış ne kadar anlaşma varsa halk oylaması ile iptal edilmelidir.
- Türkiye' de yaşayan bütün unsurlar Türk' tür.
- Dinler arası diyalog olmaz, neyin diyalogunu yapacaksınız, incil'le Kur' an' ı mı tartışacaksınız. Nasıl tartışacaksınız.

- Vatan işgal altındadır. Topraklarımız satılmaktadır. Bu toprakları satın alanlar parça parça alıp her parçaya bayraklarını dikecekler israil gibi.
- Türkiye 'de sahalar işgal altındadır. Sivil toplum kuruluşlarının % 90' ı satılıktır. % 6 sı da gayrı resmi faaliyet göstermektedir.
- Biz geleceğin Türkiye' sinin inşaa ediyoruz, Atatürk' ün milli istiklal mücadelesini başlattık. Kitleler etrafımızdadır. Vatanını milletini seven milli şuur sahibi Türk çocuklarını derneğimize bekliyoruz. Her şey vatan için..
- Vatan diyen bayrak diyen Allah diyen herkesi Sultaşa Otelindeki toplantımızabekliyoruz.
-Biz vatanı kurtaracağız, biz varken bir şey olmaz. Şeklinde olduğu tespit edilmiştir.
Ahmet CİNALİ - Veli KÜÇÜK İRTİBATLARI
Konuya ilişkin telefon görüşmeleri ;
20.09.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ'nin ALİ ve C. T. Ç. isimli şahıslarla yaptığı görüşmede özetle ;
Ali isimli şahsın yanında daha önceleri Veli Enşa=sÜ£ çalışan ve sonradan emekli olduğu anlaşılan Cafer Tayyar ÇAĞLAYAN isimiyfndârma Ajbay olduğunu belirttiği ve
\
bir müddet görüştükten sonra Ahmet CİNALİ ile Cafer Tayyar ÇAGLAYAN'ı görüştürdüp, Ahmet CİNALİ'nin görüşmenin bir bölümünde kendisinin Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki sivil örgütlenmeleri yaptığım , ayrıca Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini kendisinin kurduğunu söylediği tespit edilmiştir.
27.09.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ'nin Taner ÜNAL ile yaptığı gisimli şahıslayapmış olduğu görüşmede özetle ;
Yusuf KASİMİ isimli şahsın sorunları ile alakalı konuşturtan sonra görüşmenin bir bölümünde Ahmet CİNALİ'nin Yusuf KASİMİ' nin İran'la alakalı olduğu anlaşılan sorunu konusunda yardımcı olabileceğini ve Veli KÜÇÜK' ün İran' da adamlannm olduğunu hatta bir kurumun en başındaki adamın Veli KÜÇÜK' ün adamı olduğunu belirttiği tespit edilmiştir.
12.01.2007 tarihinde Ahmet CİNALİ'nin Selahattin SAYGAN ile yaptığı görüşmedeözetle ;
Selahattin SAYGAN'm Ahmet CİNALİ' ye Eskişehir İlinde bulunan bir şahsın hastanede olduğunu ve ilgilenilmesi gerektiğini söylediği, Ahmet CİNALİ'nin de Veli KÜÇÜK' ün yeğeninin Eskişehir İlinde MHP İl Başkanı olduğunu ve bu çocuk ile ilgilenebileceğini söylediği tespit edilmiştir.
226.06.2007 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Ali KARA arasında yapılan görüşmede özetle;
Ali KARA'nm Cem UZAN' m askerlik yapmadığını ve bunun dosyasının Adapazarı' nda olduğunu ve bunu da Veli Paşa' dan teyit ettiklerini söylediği tespit edilmiştir.
25.06.2007 tarihinde Ahmet CİNALİ'nin Abuzer AYDIN ve A.Şeref DUVAN isimlişahıslar ile yapmış olduğu görüşmede özetle ;
Ahmet CİNALİ'nin Urfa Birecekli ve Sait Paşa' nın yeğeni olarak belirttiği Halil KANBALTA isimli şahsın bir senedinin olduğunu ve aracı birilerini bularak bu senede ulaşmaları gerektiğini, çok önemli olduğunu ve bu işin Veli Paşa' nın talimatı ile kendisine geldiğini söylediği tespit edilmiştir.
Ahmet CİN ALI' nin işyerinde yapılan aramada ele geçirilen 4 sayfalık dokümanda özetle ; "Askeri Personel Kazım BANAT, İsrailli General Gabriel LİBRAİDER (mossad), Ali ERKAN, Batmanlı Ömer isimli şahısların bir toplantı yaptıkları, bu toplantıda Sedat PEKER, Hoca Kod adlı Kemal ŞAHİN ve Tacikistan Genel kurmay Başkanı ile Ticaret bakanı Mehmet EMİNOF' a suikast veya eylem planı yaptıkları belirtilmiş, toplantıya katılan şahıslardan Askeri Personel Kazım BANAT' in ve Hizbullah' m E. Orgeneral Çevik BİR' in kontrolünde olduğu belirtilen bir işaretleme yapılmış, Ergenekon' un - Org. Murat Hoca ile görüştüğü, BOTAŞ' ta görevli Refik NUHOĞLU' nun Şahin beyin (Ahmet CİNALİ) nerede olduğunu araştırdığına ilişkin notlar ayrıca Murat Hoca isimli şahsın 0533 523 20 07 ve Refik NUHOĞLU isimli şahsın kullandığı 0505 602 26 86 numaralı telefonlara ilişkin bilgilerin" olduğu tespit edilmiştir.
22.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramada elde edilendokümanda ; "Toplantı: İSTANBUL-17 Ağustos 2002, Toplantıya Katılanlar, AskeriPersonel olduğu söylenen Çevik BİR kontrolünde Kazım ANAT, İsrailli General GabrielLİBRAİDER, (MOSSAD), Ali ERTEN, Batmanlı Ömer, Murat URSAVAŞ,
Aşağıda isimleri belirtilen kişilere çeşıj^^yöntemlerle SUİKAST/EYLEM düzenleneceği. Planın CİA-MOSSAT Türk işbirlikçin İle mjjşîereken yapılacağı: Ahmet
^^CJ^
CINALI Sedat PEKER, Kemal ŞAHİN (HOCA), Tacikistan Genel Kurmay Başkanı, Ticaret Bakanı Mehmet EMİNOF, (dokümanın alt kısmına farklı el yazısı ile düşülen notta: "Ahmet CİNALİ getirdi. (Giresun'dan) Bu bilgileri veren Murat URSAVAŞ' m arkadaşı imiş, benimle görüştürecekler, Ahmet CİNALİ' ye telefon edeceğim " yazdığı tespit edilmiştir.
Ayrıca Ahmet CİNALİ' nin teknik takibi esnasında birçok askeri personel ile irtibatlı olduğu, kendisinin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde terörle mücadele gruplarının içerisinde yer aldığı, Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu şeklinde de tespitler yapılmıştır.
Ahmet CİNALİ' nin Şahin Bey Kod Adını Kullanması;
VKGBH Derneği hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Ahmet CİNALİ' nin 16.02.2007 günü saat 16:15:52' de kullanmakta olduğu 0538 715 04 06 numaralı telefon ile 0538 838 02 09 numaralı telefon hattını kullanan ZEYNEL lakaplı MEHMET DOĞAN isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesinde; Ahmet CİNALİ Mersin ilinde bulunan adamlarından Zeynel kod adlı Mehmet DOĞAR' m Mersin İlinde polis ekiplerine ehliyetsiz ve alkollü olarak yakalanması üzerine Ahmet CİNALİ' ye telefon açan Zeynel kod adlı Mehmet DOĞAN görevli polis Ahmet CİNALİ ile Kurmay Albay olarak görüştürdüğü, telefonu alan görevli polise Ahmet CİNALİ' nin kendisini Şahin Albay olarak tanıttığı ve arkadaşlarına yardımcı olunması konusunda talebini ilettiği ve kendisinin Genel Komutanlıkta çalıştığını beyan ettiği tespit edilmiştir.
Ergenekon Soruşturması kapsamında 25.02.2008 tarihinde Zihni ÇAKIR alman tanık ifadesinde bu konu hakkında;
Ahmet CİNALİ' yi Taner ÜNAL ile yakın dostlukları nedeniyle tanıdığını ve Taner ÜNAL ile birlikte sık sık kendisi ile görüştüğünü beyan etmiş ve Ahmet CİNALİ, bu şahsın koruması Cem isimli bir şahıs ile birlikte İstanbul İlinden Ankara İline dönerken yolda polis ekiplerinin aracı durdurduğunu, aracın bagajında muhtelif çapta silahlar ile el bombalarının bulunduğunu ancak Ahmet CİNALİ' nin kendisinde bulunan bir kimliği polis ekiplerine göstererek geçtiğini daha sonra bu kimliği gördüğünde üzerinde Ahmet CİNALF nin fotoğrafı bulanan, Jandarma amblemli kimlik olduğunu gördüğünü, bu durumu Ahmet CİNALİ' nin kendisinin bir zamanlar Hasan KUNDAKÇI Paşa' nin terörle mücadele ekibinde yer aldığı için bu kimliğin kendisinde bulunduğu şeklinde açıkladığını ve kendisinin Şahin Bey kod adını kullandığını söylediğini, Veli KÜÇÜK ile de bu dönemlerde irtibatının kurulduğunu anlattığını belirtmiştir.
Şüpheli Ali KUTLU ifadesinde ; Veli KÜÇÜK'ü medyadan tanıdığını, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneğinde Denetleme Kurulu Merkez Asil Üyesi iken, orada bulunan Yasin ALPASLAN' in yapmış olduğu telefon sohbetlerinde Halit BOZKURT' un Vatanseverlerden ayrıldığından bahsettiğini, kendisinin de Yasin'e arkalarında kimin olduğunu sorduğunda, Yasin'in "Bizim Arkamızda Veli Küçük Paşa Var, Veli Paşa Bizimle" dediğini, beyan etmiştir.
BÜYÜK HUKUKÇULAR BİRLİĞİ DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından "Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nin Dernekler Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde yapılan denetimi neticesinde ; Derneğin 04.04.2006 tarihinde kuruluş bildirimi ve eklerini İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü'ne vererek kurulup tüzel kişilik kazandığı,
Dernek tüzüğünün 1, 2. maddesinde Derneğin amacının "Türk Hukukunun geliştirilmesi için araştırmalar yapmak, Türk Dünyasındaki ve uluslararası alandaki hukuki gelişmeleri ve bu gelişmelerin Türkiye'ye ve Türk^JIukukuna yansımalarını takip etmek, ülkemizin hukuki meselelerinin çözülmesi ve hukrflahPayışının..geliştirilmesi için çalışmalar
çözülmesi ve hukrf^ahPayışımn, geliştirilmesi için çalış:

yapmak, hukukçuların bir araya gelmelerini, mesleki oda faaliyetlerinde ve bilgi alışverişinde bulunmalarını ve hukukçular arasında dayanışmayı temin etmek, ..." şeklinde belirtildiği,
Derneğin 29.09.2006 tarihinde yapılan ilk olağan genel kurul toplantısına ilişkin 09.10.2006 tarihinde İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğüne verdiği genel kurul sonuç bildiriminde dernek organlanna seçilenler arasında şüpheli Kemal KERINÇSİZ'in bulunduğu,
Belirtilerek, dernekler mevzuatına aykırı çok sayıdaki usulsüzlük nedeni ile adli ve idare mercilere bildirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
Faaliyetleri:
1- 03.06.2005 günü saat 14.40'da Fener Rum Patrikhanesi girişinde Hukukçular Birliği Derneği, Milliyetçi Ülkücü Avukatlar Grubu ve Milli Güç Platformu tarafından "Ekümenik" ile ilgili basm açıklaması yapıldığı, Kemal KERİNÇSİZ tarafından kilisenin giriş kapısına siyah çelenk bırakmak istendiği, izin verilmeyince patrikhane duvarına siyah çelenk bıraktığı, Fatih Adliyesine giderek Patrikhane hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, bu etkinliğe şüpheli Kemal KERINÇSİZ'in katıldığı,
2- 23.07.2005 günü saat:17.00'de Hukukçular Birliği ve Milli Güç Platformu
tarafından Bakırköy İlçesi Cumhuriyet Meydanında "Kıbns için ek protokolü imzalayamazsmız" konulu basm açıklaması yapıldığı, , "Milli Güç" imzalı "Tayyib bu imzayı atamazsm, bir imzada sen ver Kıbrıs Türk kalsın" şeklinde pankart ile "Kıbns'ı nasıl aldıysak öyle veririz, dünü unutmadık" yazılı dövizler taşındığı, bu eyleme şüpheli Kemal KERİNÇSİZ tarafından basm bildirisinin okunduğu,
3- 23.09.2005 günü Boğaziçi ve Sabancı üniversitesinin 23-25 Eylül 2005 tarihleriarasında birlikte düzenledikleri "Osmanlı İmparatorluğunun Çöküşü Döneminde OsmanlıErmenileri" konulu sempozyumla ilgili Milli Güç platformu ve Hukukçular Birliğitarafından saat 14.45 sıralannda Bahçelievler İlçesinde bulunan Bölge İdaresi Mahkemesiönünde basm açıklaması yapıldığı, şüpheli Kemal KERİNÇSİZ tarafından okunduğu,
4- 24.09.2005 günü Bilgi üniversitesinde yapılan "Ermeni Soykmmı" paneliniprotesto etmek amacıyla Milli Güç Platformu ve Hukukçular Birliği tarafından Bilgiüniversitesi önünde saat 09.40 sıralannda basm açıklaması yapıldığı, bu eyleme şüphelilerKemal KERİNÇSİZ ve Sevgi ERENEROL'un katıldıkları,
5- 28.10.2005 günü saat 11.00 sıralannda Fener Rum patrikhanesi önünde Milli Güç Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi, Noel Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı, Fener Rum patrikhanesi önündeki topluluğa önce şüpheli Kemal KERİNÇSİZ tarafından kısa bir konuşma yapıldıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı şüpheli Muammer KARABULUT'un basm açıklamasını okuduğu, Patrikhane kapısına "Patrikhane Yunanistan'a, Hukukçular Birliği ve Milli Güç Platformu" yazılı siyah çelenk bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL ve Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'ın birlikte katıldıkları,
6- 16.06.2006 günü saat 09.30 da Büyük Hukukçular Birliği tarafından "Orhan PAMUK hakkında açılan tazminat davasıyla ilgili" basın açıklaması düzenlendiği, Av. Ahmet DÜLGER ve şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in konuyla ilgili sözlü açıklamada bulunduğu,
7- 19.11. 2006 günü saat 08.00 ile 17.00 şa^Şağ-layan Meydanda Bağımsız Türkiye partisi (BTP) mitingi adı altında açık hava dpahusı d^zijilendiği, grup tarafından
^p^rj^
i* X
"Ruhban okulu açılması Kopenhag kriteri değildir -Ekümenik Kopenhag kriteri değildir-Papayı Türkiye'ye istemiyoruz" ibareli pankartlar ile "Patrik-Papa-Fenerde, Türk Milleti Nerede- Patriği Türkiye de istemiyoruz" şeklinde dövizler taşındığı, gruba hitaben BÜYÜK HUKUKÇULAR BİRLİĞİ başkanı Kemal KERİNÇSİZ tarafından Türk milletine çağrı! İstanbul'a geldiği taktirde Papa'yı ülkemize istemiyoruz-Faaliyetine mutlaka katılın" başlıklı bildirinin okunduğunu, çevre illerden gelen BTP yönetici ve üyeleri ile İstanbul il ve ilçe teşkilatlan üyelerinin desteğiyle yaklaşık 2500-3000 kişinin katıldığı, BTP Genel Başkanı Haydar BAŞ' m konuşmacı olarak katıldığı, "Bağımsız Türkiye için Milli ekonomi modeli için bizi de yaz Sayın Prof. Dr. Haydar BAS (Tekirdağ 'lı ülkücüler) - Buradayız üstad buradayız ASIM'in NESLİ bu kuvva-i Milli hareketin de yanın da olmayacağım mı sandın (yeniçiftlikli ülkücüler) - Avrupa şaşırma sabrımızı taşırma -kuvva-i miliye tekrar hedefe" şeklinde sloganların atıldığı, bu eyleme şüpheli Kemal KERİNÇSİZ' in katıldığı, İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü'nün olay sırasında çekmiş oldukları kamera kayıtlarının incelenmesi neticesinde anlaşılmıştır.
22.01.2008 tarihinde Hoca üveyz Mahallesi Albay Cemil Sakarya Sokak Güler Apt.No:2/6 Fatih-Sayılı adreste yapılan aramada: 9765 numaralı silah; ÇAKORA MARKA Cal 9 mm Knall Bora-Mk 19 marka 6'lı toplu Ekspertiz raporuna göre 6136 Sayılı Kanun kapsamında olan kuru sıkıdan bozma tabanca ele geçirilmiştir.
Kemal KERİNÇSİZ' in başkanlığını yaptığı dernek ile ilgili olarak birçok basın toplantısı, miting....vs yapıldığı yönünde tespitler mevcut olup, Kemal KERİNÇSİZ' in Sevgi ERENEROL, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve diğer şahıslar ile irtibatlı olduğu anlaşılmıştır.
Kemal KERİNÇSİZ'in işyerinde ele geçirilen dokümanların incelenmesi neticesinde;
1. Toplam 3 sayfadan ibaret olduğu görülen ve içeriğinde "TUSİAD-BahçeşehirMeslek içi Eğitim Semineri sesiz sedasız yapıldı. Orada olmayışımızın nedeni Hakimleri tamanlamıyla Karşımıza Almamaktır. Adalet Bakanı ve Yargıtay Başkanı Nirengi Noktası
seçilecek ve suç duyurusunda bulunulacak......... " ifadelerinin yer aldığı 17.11.2006 tarihinde
yapılan toplantıda alman karalar olduğu anlaşılan dokümanlar,
2. (1) sayfadan ibaret ve içeriğinde "Av. Kemal Yargıtay Daire Başkanlarma Özel mektupla uyarı mektubu yazdı", "11 Kasım saat 12:00' da Sefaköy Gönül Birliği lokalinde Milli Güç Birliği Derneği'nin kuruluşu ilan edilecektir" ifadelerinin bulunduğu doküman,
3. 10.08.2006 tarihinde "Prof. Dr. Gürhan ÇAĞLAYAN - Hacettepe Ünv Diş Hekimliği Fak Klinik Bilimler Bölüm Baş." İmzalı, Av Kemal KERiNÇSİZ'e hitaben yazılmış ve içeriğinde faaliyetleri dair tartışma ve önerilerin bulunduğu toplam 4 sayfadan ibaret mektup,
4. "Büyük Hukukçular Birliği - Sivil Toplum Kuruluşlarından Basın Açıklaması" ibaresiyle başlayan altında şüpheliler Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un da aralarında bulunduğu birçok kimsenin imzalarının olduğu 5 sayfadan ibaret doküman,
5. Bir sayfadan ibaret ve içeriğinde Perihan MAGDEN duruşmasında sorumluluk
alan kişiler.......... Sevgi Hanım Adliye Dışında telkinlerde bulunacak ... şeklinde yazıların
olduğu 21 Temmuz 2006 tarihli Büyük Hukukçular Birliği Derneği' nin toplantısında alman kararların yazılı bulunduğu doküman,
6. "Kuvayı Milliye Derneği Yorum Oku" ile başlayan 7 sayfalık bilgisayar çıktısı dokümanın içeriğinde; Derneğin İnternet sitesindeki yorum bölümüne, Av. Ahmet ÜLGER, Aladdin YARDIMCI, Bekir ÖZTÜRK, İnci SÖKE, Derya ASLANCI, Kadir KARAGÖZ,
Kadir DEMİRCİ, Av.Mehmet DEMİRLER, Hüsamettin OKUR, Av.Hacı Eyüp GÜLTEK, Ahmet ŞAHİN, AYŞE..., Aykut ÇÖÇÖN, Mustafa YORMAZ, Duygu GÖKBUGA-Mehtap GÜLER isimli şahısların göndermiş oldukları e-maillerin alman çıktısı olduğu, 2. sayfasında Bekir ÖZTÜRK'ün 07.06.2006 Salı 00:38 tarihli mailinin olduğu, içeriğinde; "Milli Güç Platformu' nun sadece bir isim olduğu doğru değildir. Nereden mi biliyorum? 2004 Ekim ayından bu yana bir çok kampanya etkinlik ve açtığı davalarında bizzat görev aldım. Bu siteyle birlikteliği 1 yıl bile olmamıştır. En duygulandığım etkinliği de; Türkiye'de bir ilk olan "14 Şubat 2006'da Azerbaycan Hocalı katliamını anma Töreni"dir. Milli Güç platformu ve Büyük Hukukçular Birliği, bu sitem ve hakaret içeren sözleri hak etmiyor. Vatanımız ayaklarımız altından kayıp gidiyorken bu tür tartışmaları yapanları ve uzatanları samimi bulmuyorum. Saym editörde, yazdıklarını düşünerek yazmaya davet ediyorum. Saygılarımla" şeklinde, Son sayfasında da Bekir ÖZTÜRK'ün 09 Kasım 2006 Perşembe 12:05 tarihli mailinde, "Önemli Saym Av.KEMAL KERİNÇSİZ BEYE nasıl ulaşabiliriz bi adres yada telefon lütfen..." yazılı olduğu tespit edilmiştir.
7. 08.09.2006 tarihli Büyük Hukukçular Birliği Demeği ile başlayan haftaya görüşürüz ibaresi ile biten 25 sayfalık bilgisayar çıktısı ve el yazması dokümanların içeriğinin; Demekte yapılan toplantılarda alman karaların yazılmış olduğu, 22.12.2006 tarihli toplantı kararında; "HABLEMİTOGLU cinayeti kastedilerek ceza davası ile ilgili Ergün POYRAZ cinayetin tüm ayrıntılarını Av Kemal Beye anlattı" şeklinde ifadelerin bulunduğu doküman ele geçirildiği, ayrıca Büyük Hukukçular Birliği' nin bir toplantısında AYASOFYA Demeği ve başka Sivil Toplum Kuruluşları kurulması kararının alındığı anlaşılmıştır.
AYASOFYA DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Demekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından "Ayasofya Derneğf'nin Demekler Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde denetlenmesi neticesinde ; Demeğin 10.10.2006 tarihinde kuruluş bildirimi ve eklerini İstanbul Valiliği İl Demekler Müdürlüğüne vererek bu tarihte kurulmuş ve tüzel kişilik kazandığı,
Demeğin amacının kısaca "Ayasofyayı Türk kültürünün bir parçası olarak kabul edip, yabancı kültür etkilerinden uzaklaştırmak, İstanbul ile birlikte Türk medeniyetinin vazgeçilmez bir ikilisi olduğunu hatırlatmak, bu nedenle Ayasofyayı Türkiyenin kültürel değeri olarak korumak, uluslar arası alanda çok yönlü tanıtımını sağlayarak, gelecek nesillere intikal ettirmek„Türk egemenliğinin Ayasofyanm bugüne kadar ayakta kalmasının sağlayan etkilerin anlatımını sağlamak... " şeklinde belirtildiği,
Demeğin 18.04.2007 tarihinde yapılan ilk olağan genel kural toplantısına ilişkin 03.05.2007 tarihinde İstanbul Valiliği İl Demekler Müdürlüğüne verdiği genel kural sonuç bildirimine göre demek organlanna seçilenlerin Sevgi ERENEROL Demek Başkanı, Burak GÜNEŞ Başkan Yard.,Ergun POYRAZ Genel Sekreter Cancan ERENEROL Yönetim Kurulu Üyesi isimli şahıslar olduğu
Ayasofya Demeği yönetim kurulu üyeliği görevini yürüten Cancan ERENEROL'un, ve Burak GÜNEŞ'in demeğe ait defter ve belgeleri, ibraz etmemek suretiyle denetimden gizledikleri bu nedenle denetimin yapılamadığı,
Ayasofya Demeği yönetim kurulu üyeliği görevini yürüten Cancan ERENEROL ve Burak GÜNEŞ'in demeğe ait defter ve belgeleri, ibraz etmemek suretiyle denetimden gizlemesi nedeniyle, hakkında 5253 sayılı Demekler Kanunun 32/e Maddesi hükmü kapsamında işlem yapılması gerektiği, Kanaat ve sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Faaliyetleri
/c^^h^

10.12.2006 günü saat 12.30 da 10 Aralık Dünya insan Hakları günü olması nedeniyle, Beyoğlu İlçesi Galatasaray Lisesi önünde Büyük Hukukçular Birliği, Ayasofya Derneği, Milli Güç Platformu, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği, Sivil Toplum Kuruluşları Birliği, Anadolu Türkmen ve Dostluk Derneği, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü, Şehit Aileleri Derneği, Türk Tarih Vakfı, Kamu-sen tarafından basm açıklaması düzenlendiği, bu eyleme şüpheli Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
18.12.2006 günü saat 12.25 de Eminönü ilçesi Sultanahmet Adliyesi önünde NecipHABLEMİTOĞLU'nun ölümünün yıl dönümü nedeniyle Hukukçular Birliği, AyasofyaDerneği, Milli Güç Birliği, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği tarafından basmaçıklaması düzenlendiği, Büyük Hukukçular Birliği üyesi Cevat ÇALIK tarafından grubahitaben bir basm metni okunduğu, eyleme Kemal KERİNÇSİZ,Muzaffer TEKİN, SevgiERENEROL ve Rafet ARSLAN 'm birlikte katıldığı,
03.03.2007 günü saat 12.50 ilimiz Kadıköy ilçesi İskele meydanında AtatürkDüşünce Derneği organizesinde Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti değer yargılarını ve ilke vekazanımlarmı korumak adı altında basm açıklaması düzenlendiği "Çankaya KemalinÇocuklarınmdır, Halife değil Cumhurbaşkanı istiyoruz, Medreseye hayır" şeklindedövizler taşındığı, bu eyleme şüpheli Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
11.03.2007 günü saatl2.00.Sıralarmda ilimiz Beyoğlu ilçesi Galatasaray Meydanında Büyük Hukukçular Birliği, Gönül Birliği Platformu, Ulusal Jeofizik Kurumu Derneği, Atatürk Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi, Harp Malulleri Derneği, Bakıröy STK tarafından basm açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ tarafından basm açıklaması yapıldıktan sonra Taksim anıtına çelenk koymak için izinsiz yürüyüş yapılması üzerine Polis tarafından yürüyüşün engellendiği, "Tayip El-kadı kol kola Türkiye gidiyor Karanlığa" şeklinde taşman pankartla ilgili Nöbetçi C.SAvcısmm talimatıyla yasal işlem yapıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Muammer KARABULUT, Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
15.06.2007 günü saat:13.00 da Beşiktaş ilçesi Levent Camii' de yaklaşık 500-600 kişinin katılımıyla Hakkari ilinde şehit edilen P.Kd. Bnb. Murat ÖZYALÇIN ve Elazığ'da şehit edilen Jn.Uz.Erbaş Cihan KIZILTAŞ' m cenaze namazı kılınmış ve cenaze namazım müteakip cenazeler Edirne kapı şehitliğine defnedilmiş ve konu saat 14.30 da sona ermiştir. Katılan grup içerisinde; Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Ramazan BAKKAL, Ramazan KIRKIK isimli şahısların da katıldığı,
Cenaze merasimi sonrası; uyan gelip yatmadı vatanını satmadı, Irak'ı basarız Barzaniyi asarız, kahrolsun pkk, şehitler ölmez vatan bölünmez, kahrolsun ABD işbirlikçi akp, kahrolsun şehide kelle diyenler, askere uzanan eller kırılsın, hepimiz askeriz pkk ya yeteriz, vatan sana canım feda, imralıyı basarız apoyu asarız, aponun piçleri yıldıramaz bizleri, Tayyip oğlunu askere gönder, kahrolsun pkk işbirlikçi Akp " Ayrıca 50-60 kişilik grup cenaze kortejinin güvenliğini sağlayan güvenlik kuvvetlerinin bulunduğu noktaya kadar gelerek, görevlilere hitaben "Satılmış Köpekler Vatan sizden Ne Bekler" şeklinde sloganlar atıldığı,
18.12.2007 günü ilimiz Sultanahmet Adliyesi önünde "Dr.Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi"olayı ile ilgili olarak Büyük Hukukçular Birliği tarafından basm açıklaması düzenlendiği, Sevgi ERENEROL'un "Aziz Türk Milleti" başlıklı basm metnini okuduğunu, faili meçhul dosyalar hakkında Ankara C.SAvcılığma gönderilmek üzere dilekçe verildiği, , Burak GANEŞ, Necip YENİŞAN, Yıldırım ÇAVUŞOVALI, Av.Eyüp GÜLTEK, Mehmet DEMİRLEK, Ramazan BAKKAL, Ülker
43%^P%
n - '
DURUKAN, şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ ve Sevgi ERENEROL dilekçe de imzalarının bulunduğu ve eyleme katıldıklan, Güvenlik Şube Müdürlüğünün olay esnasmda çekmiş olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden tespit edilmiştir.
Tespitler;
Sevgi ERENEROL' un Ayasofya Derneği, Büyük Güç Birliği ve Noel Baba Konseyine üye olduğu anlaşılmış, bu üç oluşumun da tüzüklerinin benzer oldukları görülmüştür. Sevgi ERENEROL' un işyeri aramasında Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Erkut ERSOY, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM' dan da ele geçirilen LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999/İSTANBUL İÇİNDEKİLER başlıklı dokümanın ele geçirildiği dikkate alınacak olursa, derneğin bu haliyle tüzüklerinde belirttikleri amaçlar ile örtüşmediği değerlendirilmektedir.
Sevgi ERENEROL' un Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ, Ergun POYRAZ, Muammer KARABULUT, Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, internet sitesinden tanıdığını beyan ettiği Bekir ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Emin GÜRSES ile irtibatının bulunduğu tespit edilmiştir.
18 Aralık 2007 tarihinde İstanbul Adliyesi önünde Necip HABLEMİTOĞLU ile ilgili basın açıklaması yaptıkları anlaşılmıştır.
Sevgi ERENEROL' un işyeri aramasında ele geçirilen dokümanların incelenmesi neticesinde;
1. Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Erkut ERSOY, Muzaffer TEKİN ve OktayYILDIRIM' dan da ele geçirilen LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999/İSTANBUL
İÇİNDEKİLER başlıklı doküman,
2. Aziz Türk Milleti, Bu gün burada, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önündekurulan pusuda kahpece katledilen Milli şehidimiz Türk varlığının yılmaz savunucusu,Kemal'in askeri ve öğretmeni rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU'nun aziz hatırasınıyad için ibareleri ile başlayan ve 2. sayfasında Değerli arkadaşlar Rahmetli Dr. NecipHABLEMİTOĞLU Türk milletinin milli şehididir ibareleri ile devam eden ve 3.sayfasında Amaç Necip'in bıraktığı yerden onun mücadelesini devam ettiren bağımsızTürkiye için aynı fedakarlık ve cesaretle mücadele eden arkadaşı, dostu, kardeşiERGÜN POYRAZ'ı da susturmaktır, Böylelikle bir yiğit Türk evladı dahaharcanmaktadır ibareleri ile devam eden ve Türk Ölür Türklük Ebedidir, ibaresi ile sonbulan sayfaların arka tarafında Msn Hotmail ibaresi ve küçük yazıların bulunduğu 3 sayfalıkel yazması yazı ile daha birçok dokümanların olduğu,
Ayasofya Derneği üyesi olan Muammer KARABULUT' un aynı zamanda Antalya Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneği başkanı ve Milli Güç Birliği Derneği' nin de üyesi olduğu, LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999/ İSTANBUL başlıklı dokümanın Muammer KARABULUT' un işyerinde de ele geçirildiği,
Muammer KARABULUT' un Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal KERİNÇSİZ' in referansıyla sadece telefonda Bekir ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Ergun POYRAZ, Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu, Veli KÜÇÜK' ün evinde ele geçen bir çok dokümanı kendisinin yazdığı ve Veli KÜÇÜK' e gönderdiği, Sevgi ERENAROL' un ikamet ve işyerinde ele geçen bir çok dokümanı kendisinin yazdığı ve Sevgi ERENEROL' a gönderdiği tespit edilmiştir

ULUSLAR ARASI NOEL BABA BARIŞ KONSEYİ
' v^v/\,/İ^^^^7
Muammer KARABULUT tarafmdan 1995 yılında Antalya ilinde Noel Baba Vakfı kurulmuştur. Daha sonra Muammer KARABULUT Başkanlığında Noel Baba Vakfı ve Noel Baba Dernekleri'ni "Uluslar arası Noel Baba Banş Konseyi" kurulmuştur.
Konseyin amacı; Noel Baba' mn çocuk sevgisiyle büyüyen, iyiliksever, banş ve kardeşlikle devam eden imajını, dil, din, ırk, cinsiyet ve hiçbir aynm gözetmeksizin yaşatarak, her büyüyün yaşadığı ve unuttuğu çocukça ifade ve duygulann dünyaya yaşanabilir toplumsal banş getireceği gerçeğini hatırlatmaktır. Yine böylesi banşçıl bir çabanın kaynağı "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" özdeyişiyle Mustafa Kemal Atatürk' ün kurduğu Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti' nin olduğu özellikle vurgulanacaktır şeklinde belirtilmiştir.
Aynca Noel Baba Vakfı tarafmdan her yıl geleneksel olarak bir kişiye Noel Baba Banş ödülü verilmektedir.
Faaliyetleri:
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'den ele geçirilen, 18 Nolu CD üzerinde yapılan
incelemede; Ergenekon Terör Örgütü mensuplanndan Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL, Muammer KARABULUT ve Fuat TURGUT isimli şahıslann katıldığı Milli Güç Platformunun İzmir ilinde düzenlediği eylem olduğu,
28.10.2005 günü saat 11.00 sıralannda Fener Rum patrikhanesi önünde Müli Güç Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi, Noel Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı, Fener Rum patrikhanesi önündeki topluluğa önce Kemal KERİNÇSİZ tarafından kısa bir konuşma yaptıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer KARABULUT'un basın açıklamasını okuduğu, Patrikhane kapısına "Patrikhane Yunanistan'a, Hukukçular Birliği ve Milli Güç Platformu" yazılı siyah çelenk bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahıslann birlikte katıldığı,
10.11.2005 saat 08.30 da Fener Rum Patrikhanesi önünde Hukukçular Birliği,Milli Güç Platformu, MHP İstanbul İl Başkanlığı, İşçi Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi,Noel Baba Vakfı, Bağımsız Türk Ortodoks Vakfı, Muharip Gaziler Derneği, YenidenKuvay-i Milliye Derneği ve Şehit Aileleri Derneği tarafından "Fener Rum PatrikhanesininLozan'a ve Atatürk'e,Türk milletine meydan okuduğu ve Rum metropolitanlannın Ekümenikiddiası ile Balat'taki patrikhanede toplanmasının 10 Kasım Atatürk'ün ölüm yıl dönümünerastlanmış olmasını protesto etmek" basın açıklaması yapıldğı,bu eyleme şüpheliler KemalKERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Muammer KARABULUT isimlişahıslann birlikte katıldığı,
%
24.07.2006 günü saat 10.45 sıralannda Milli Güç Platformu tarafmdan "Lozan barışantlaşmasının 83. Yıl dönümü nedeniyle " Beyoğlu İlçesi Kemeraltı caddesi Sevgi İş Hanındabulunan Türk Dünyası İnsan Haklan Derneği toplantı salonunda panel düzenlendiği, TürkOrtodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi ERENEROL, Milli Güç Birliği adına "LaikTürkiye Cumhuriyetini Patrikhaneye mi yıktıracaklar" isimli kitabın yazan MuammerKARABULUT ve Büyük Hukukçular Birliği genel başkan yardımcısının sözlü konuşmayaptığı, 83 .Yıl dönümünde Lozan Banş antlaşmasının önemi ve anlamı , Lozan antlaşmalanve AB Dayatmalan başlıklı iki (2) adet basın bülteninin basma dağıtıldığı,bu eylemeŞüpheliler Sevgi ERENEROL ve Muammer KARABULUT 'un birlikte katıldıklan,Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerininincelenmesinden anlaşılmıştır.
> ,ı
1>Z^^^7^P
11.03.2007 günü saati2.00.Sıralarında ilimiz Beyoğlu ilçesi Galatasaray Meydanında Büyük Hukukçular Birliği, Gönül Birliği Platformu, Ulusal Jeofizik Kurumu Derneği, Atatürk Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi, Harp Malulleri Derneği, Bakıröy STK tarafından basm açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ tarafından basm açıklaması yapıldıktan sonra Taksim anıtına çelenk koymak için izinsiz yürüyüş yapılması üzerine Polis tarafından yürüyüşün engellendiği, "Tayip El-kadı kol kola Türkiye gidiyor Karanlığa" şeklinde taşman pankartla ilgili Nöbetçi C. Savcısının talimatıyla yasal işlem yapıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Muammer KARABULUT, Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün konu ile ilgili göndermiş olduğu dosya içeriğinin incelemesinden anlaşılmıştır.
KUVVACILAR DERNEĞİ (KUVVA-İ MİLLİYE DERNEĞİ)
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığınca "Kuvvacılar Derneği'nin 09.05.2008 tarihinde yapılan denetimi sonucunda ; Derneğin 27.12.2006 yılında kurulduğu,
Dernek tüzüğünde "Derneğin Amacı" başlıklı 2 inci maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milletinin dünyada hak ettiği noktaya taşınması konusunda sosyal alanda faaliyet sürdürmek amacıyla kurulmuştur" şeklinde belirtildiği.
05.08.2007 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek organlarına Bekir ÖZTÜRK Genel Başkan, Ahmet CEYHAN Başkan Yrd. Seçildiği tespit edilmiştir.
Yapılan denetimler neticesinde ; Denkekler mevzuatına aykırı birçok usulsüzlük nedeni ile adli ve idari mercilere bildirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
Faaliyetleri:
Dernek İstanbul Temsilcisi Oktay YILDIRIM' m Hukukçular Birliği, Ayasofya Derneği Milli Güç Platformu'nun düzenlediği basm açıklamaları eylemlerine katıldığı,
09.03.2006 saat 12.00 sıralarında Beyoğlu Galatasaray Meydanı önünde Hukukçular Birliği ve Türkiye Harp Malulleri Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği tarafmdan "Org. Yaşar BÜYÜKANIT ve diğer komutanlar hakkında Van C. S avcısı Ferhat SARIKAYA'nm hazırladığı iddianameyi" protesto etmek için düzenlenen basm açıklamasına; şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM'm birlikte katıldığı,
09.04.2006 sat 12.00 sıralarında Eminönü ilçesi Beyazıt meydanında Büyük Hukukçular Birliği organizesinde "Boğazlayan Kaymakamı Kemalbey'in idam edilişinin yıldönümü" nedeniyle basm açıklaması düzenlendiği, Ramazan BAKKAL, Aynur SAYLAN, İbrahim METİN, Şuaip ÖZCAN, Kemal ERGÜDER, Pakize ALPAKBABA Oktay YILDIRIM'm konuşma yaptığı bu eyleme şüpheli Kemal KERİNÇSİZ ve Oktay YILDIRIM'm birlikte katıldığı,
07.05.2006 Günü saat 12.15 sıralarında Beyoğlu ilçesi Galatasaray meydanında Hukukçular Birliği ve Milli Güç platformu, Vatansever Güç Birliği, Türkiye'm Topluluğu, Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası İnsan Haklar Derneği, Anadolu Dostluk ve Türkmen Derneği, Şehit Anaları Derneği tarafından Yunanistan'ın Selanik'te açmayı planladığı "Pontus Soykırımı Anıtı"m protesto etmek için basm açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ, Av. Özcan PEHLİVANOĞLU, Mualla ERKUT tarafmdan topluluğa hitap edildiği, Yunanistan Konsolosluğu önüne siyah çelenk bırakıldığı bu eyleme Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN, M.Zekeriya_ ÖZTÜRK, Emin GÜRSES isimli şahısların katıldığı,
' '/] v-
17.05.2006 günü saat 12.00 sıralarında Beyoğlu ilçesi Fransız konsolosluğu önünde Büyük Hukukçular Birliği tarafından "sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısını protesto etmek" için basın açıklaması yapıldığı,bu eyleme Oktay YILDIRIM ve Kemal KERİNÇSİZ'in birlikte katıldıkları
12.06.2006 Saat 13.15 sıralarında Beyoğlu İlçesi Mete caddesi üzerinde bulunan AB Birliği Bilgi Merkezi önünde Türkiye'm Topluluğu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi tarafından "Türkiye'nin AB üyeliği müzakere süreci" ile ilgili basın açıklaması düzenlendiği, Sevgi ERENEROL tarafından basın açıklamasının okunduğu, üzerinde Büyük Hukukçular Birliği yazılı çelengin AB bürosu önüne bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM ve M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün katıldığı,
28.07.2006 günü Saat: 10.00 da Şişli 3.Asliye mahkemesinde "Bir milyon ermeni, 30.000 Kürt öldürüldü" şeklindeki sözleri üzerine Yazar Ferid Orhan PAMUK hakkında açılan davanın 3. duruşması esnasında protesto eylemi gerçekleştirildiği, şüpheliler Fuat TURGUT, Oktay YILDIRIM ve Sevgi ERENEROL'un birlikte katıldığı, Güvenlik Şube Müdürlüğünün göndermiş olduğu dosya içeriğinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Tespitler:
Kuvva-i Milliye Derneği' nin Ankara bürosunda yapılan aramada ele geçen dijital malzemeler hakkında tanzim edilen İnceleme ve Değerlendirme Raporu' nda;
Ankara Kuvvai Milliye Derneği'ne ait, Dell marka dizüstü bilgisayar içerisindeki TOSHIBA marka hard disk üzerinde yapılan incelemede;
1."Büyük Hukukçular Birliği maiL.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiş, "Büyük Hukukçular Birliği maiL.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde, Büyük Hukukçular Birliği ile iltisaklı 12 şahsın mail adresleri olduğu, bu adresler arasında Av. Kemal KERİNÇSİZ yer almaz iken Sevgi ERENEROL, Hanefi ALTAŞ ve Ahmet ÜLGER gibi şahısların yer aldığı,
2. "Kemal Kerincsiz.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiş, belgeincelendiğinde, Kuvvai Milliye sitesinin 'İstanbul toplantısının' İstanbul'da yapılması içinKemal KERİNÇSİZ'in ısrar ettiği, salonu kendisinin ayarlayabileceğim ifade ettiği ve bununüzerine tekliğin kabul edildiği, ancak Büyük Hukukçular Birliği ve aralarında MuammerKARABULUT'un da bulunduğu Milli Güç Birliği tarafından aldatıldıklarını beyan ettiği"Biz neyiz, ne değiliz.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde, Kuvva-i Milliye İnternetsitesinin Türk Milleti'ne gerçekleri anlatarak onları harekete geçirmek adına kurulmuş biruyan ve bilgilendirme sistemi olarak ortaya bu ortamda Türk Milleti ve onun değerlerinesaldırılar karşısında tavır sergileyen Milli Güç Platformu ve bu tavırları hukuki zeminetaşıyan B.Hukukçular Birliği ile tanıştıklarını belirtildiği,
3. "Değerli Dostum merhaba.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş, "Değerli Dostum merhaba.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde Bekir ÖZTÜRK'ün 26 Aralık 2006'da oluşturarak Behiç GÜRCİHAN, Zeynep ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a göndermiş olduğu elektronik postanın metni olduğu,
4. "Saklambaç oynayan vatanseverler.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş, "Saklambaç oynayan vatanseverler.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde, 'Mekteb-i Harbiye' yıllarına atıfta bulunan yazarın TBMM'yi 'DÜŞÜK' saydığı, TBMM'nin seçtiği Cumhurbaşkanını 'TANIMAYACAĞI', okuyucuları Çankaya Köşkü önünde etten duvar örmeye davet eden bu yazıda, bu eylemin Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün emri olduğu belirtilerek Atatürk'ün Bursa NUTKU olduğu iddia edilen metin eklendiği,
\v •
5. "dinkcenaze.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş, "dinkcenaze.doc" isimliMSword belgesi incelendiğinde, 27/28 Ocak 2007 tarihlerinde Ümit SAYIN'mkuwaimilliye.net internet sitesinde yayınlanmak üzere Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiğiErgenekon terör örgütü-postanın metni olduğu, bu yazıda, Hrant DİNK'in cenazesindeyaşananlann psikolojik harp operasyonu haline getirilmiş bir Turuncu Kadife DevrimProvası olduğu, Hrant DİNK'in bazılarının iddia ettiği gibi Milli Güçler'in adamıolmadığının belirtildiği,
6. DÜNYAYI YÖNETEN GİZLİ ÖRGÜTLER.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş, "DÜNYAYI YÖNETEN GİZLİ ÖRGÜTLER.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde, 'TEORİ' dergisinde yayınlanmış olan ve dünyada etkin olan gizli örgütleri konu alan metin olduğu, söz konusu metinde 'Ne yazik ki gerek Türkiyeyi yöneten, gerekse Türk istihbarat örgütlerinin içinde olan bazı Bilderberg ve Trilateral Komisyon üyeleri vardır. Bu örgütlerin Türkiye için verdiği kararin Sevr kosullarinin uygulanmasi olduğunu görmemek için ise kör olmak gerekir.' Şeklinde bir değerlendirme yapıldığı,
7. "KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ YÖNETİMİ.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş, "KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ YÖNETİMİ.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde, dernek yönetiminin görev dağılımı ve irtibat bilgilerinin olduğu, "ayasofya_dernegi.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde Ayasofya Derneğinin Tüzüğü olduğu,
Söz konusu Tüzükte; Sevgi Erenerol, Ergün Poyraz, Muammer Karabulut, Hanifi Atlas, Kemal Kerinçsiz' in geçici yönetim kurulu üyeleri olarak belirtildiği,
8. 02 Mayıs 2007 tarihli E-posta' nın; Ümit SAYIN'm Kuvvai Milliye Derneğineüye olmak için gerekli olan 50 YTL'yi Oktay YILDIRIM'a ulaştıramaması üzerine konuhakkında Bekir ÖZTÜRK'ten bilgi almak için gönderdiği e-posta olduğu,
9. 09 Ocak 2007 tarihli E-posta' nın; Ümit SAYIN'm aralarında Bekir ÖZTÜRK'ün de bulunduğu 11 adrese gönderdiği bu elektronik postada, 1995 - 2000 yıllan arasında Türkiye'de hangi alt kimlikten ne kadar insanın olduğu konusunda MGK emri ile 3 üniversiteye yaptmlan etnik gruplar ve mezheplerin dağılım raporu olduğu ve bu raporun kamuoyundan saklandığı bilgisinin eklendiği sunum olduğu,
10. 22 Şubat 2007 tarihli E-posta' nın; Ümit SAYIN'm aralannda Bekir ÖZTÜRK, Behiç GÜRCİHAN ve Emin GÜRSES'in de bulunduğu gruba kendisine gelen bir e-posta ile ilgili olarak 'Türk İntikam Birliği'ni sorduğu, Bekir ÖZTÜRK'e gelen e-postada Gladyo'nun planladığı operasyonlarda kullanmak üzere Dev-Yol kökenli bazı elemanlan aracılığı ile yeni dernekler kurdurduğu, kuvayi milliye sitelerinin içine sızdığı, psikolojik harp tekniklerinin kullanıldığı bir takım eylemler yapacağı, yeni cenaze törenlerinin seyredileceği belirtildiği e-postada Acikistihbarat, kuwaimilliye.net, kuvayimilliye.net gibi sitelere alternatif sahte kuvvacı sitelerin kurulacağının bildirildiği,
11. 29 Aralık 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir ÖZTÜRK'ün Kuwai Milliye Derneği üyelerine göndermiş olduğu ve "Özel Büro" ya da "DSS" den dört üst düzey yetkiliyle MSN'de yapmış olduğu görüşmenin anlatıldığı e-posta olduğu, söz konusu e-postada "Özel Büro'nun kendileri ile çalışmak istedikleri ve uygun görülmesi halinde beraber toplantı yapılabileceğinin belirtildiği, Bekir ÖZTÜRK'ün 29 Aralık 2006 tarihli "Özel Büro" ile ilişki kurmayla ilgili e-postasma Oktay YILDIRIM'm aynı gün bu toplantılan Ankara-İstanbul münavebeli olarak yapma teklifine karşı verilen cevap olduğu,
12. 30 Aralık 2006 tarihinde Bekir ÖZTÜRK'ün Oktay YILDIRIM'a göndermiş olduğu bu e-postada; Bekir ÖZTÜRK'ün "Özel Büro"yu kendi sahasına çekmeye çalıştığı ve "Özel Büro"nun Özel Harp Dairesi ile ilişkili olduklarını iddia ettikleri,
13. 26 Temmuz 2006 tarihli E-posta'nın; Bekir ÖZTÜRK tarafından Oktay YILDIRIM ve Zeynep ORUNCAK'a gönderilen bir e-posta olduğu, söz konusu e-postada, milli konularda hassasiyet gösterip eylemler yaptığı belirtilen Milli Güç Platformu ve B.Hukukçular Birliği ile ilişkilendirildiklerinden dolayı, Muammer Karabulut'un bu platform ve dernekte öne çıkan isminden duydukları rahatsızlığın anlatıldığı, ayrıca bu postadan Muammer KARABULUT'un kendisini Ergün POYRAZ adına yetkili gördüğü,
14. 30 Eylül 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir Öztürk'ün Avukat Levent TEMİZ'in internet sitesinde her hafta yazı yazma talebine vermiş olduğu olumlu cevabı içeren elektronik posta olduğu,
15. 09 Ekim 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir ÖZTÜRK'ün Behiç GÜRCİHAN'a göndermiş olduğu ve "7 gün 24 saat enirinde olduğu'nu" belirtir e-posta olduğu,
16. E-posta dosyası incelendiğinde; Bekir ÖZTÜRK'ün Fahri Yurtsever'inkendisine gönderdiği bir e-postaya verdiği ve 06 Kasım 2006 tarihli bir e-posta olduğu,
Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği elektronik postadan;
Büyük Hukukçular Birliği ile Kuvvai Milliye derneğinin ilişkisinin bozulma şeklinin hoş olmadığı,A takımı denilen kişilerle toplantı yapılması gerektiği, 'Ne yapmalı' konusunda ATO'da Sinan AYGÜN ile toplantı ayarlandığı, Dernek kurulması konusunda Akşam gazetesi yazan Güler KÖMÜRCÜ'nün maddi manevi destek verdiği, Güler KÖMÜRCÜ'nün ön olması durumunda kendisinin yardımcı olacağı, Cemaatleşmek ve öncelikle bir yakın daire oluşturup öyle genişletilmesi gerektiğinin belirtildiği,
Bekir ÖZTÜRK'ün cevaplarından ise; Büyük Hukukçular Birliği ile hukuklarının bitmediği, ancak Kemal KERİNÇSİZ ile hukuklarının bittiği, İstanbul Kadıköy'de kurulan derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl kurulduğunun bilindiği ve kirli bir oluşum olduklarının belirtildiği,
17. 14 Kasım 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir ÖZTÜRK'ün Fahri Yurtsever'egönderdiği e-posta olduğu, derneğin İstanbul toplantısına katılımın yetersiz olmasınınsebeplerinin değerlendirildiği,
Söz konusu e-postada, 'Türkiyem Topluluğu'nun onları bölmek adına İstanbul'da aynı gün aynı saate "İstişare toplantısı" düzenlediği,Toplantıdan bir gün önce Oktay YILDIRIM'un Hukukçular Birliği toplantısında darp edildiği,Bu e-postada yazılanların hiç kimseyle paylaşılmaması gerektiği konularının belirtildiği,
18. E-posta dosyası incelendiğinde Oktay YILDIRIM'm Hukukçular Birliği'nde darpedilmesine dair E-postalardan biri olduğu ve 06 Aralık 2006 tarihinde Bekir ÖZTÜRKtarafından Güler KÖMÜRCÜ'ye gönderildiği,
Söz konusu E-postadan; Oktay YILDIRIM'm Bekir ÖZTÜRK'ü savunduğu için darp edildiği,Oktay YILDIRIM'm kafasına kocaman cam kesme kültablası ile vurulduğu, Oktay YILDIRIM'm yüzüne ona yakın dikiş atıldığı ve görme kaybı olduğu, Oktay YILDIRIM'm konuyu adli birimlere intikal ettirmediği, Oktay YILDIRIM'm olay günü Nihat GENÇ ile yemek yediği,konulannm belirtildiği,
19. 02 Aralık 2006 tarihli E-postanm Bekir Öztürk'ün Güler KÖMÜRCÜ'yegöndermiş olduğu ve dernekleşme süreçlerinin emin^ptemtelş, ilerlediği bilgisini de verdiğielektronik posta olduğu, ^ ■ :> * ,^\
E-posta dosyası incelendiğinde: 04 Aralık 2006 tarihinde Bekir Oztürk'ün Güler KOMÜRCÜ'ye göndermiş olduğu ve Mersin'den Ankara'ya Tayin olmak için yazdığı dilekçeyi Turnam ÇÖMEZ'in sekreteryasma gönderdiği bilgisini iletip acilen devreye girmesi gerektiğini belirttiği e-posta olduğu,
20. 11 Aralık 2006 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından GülerKOMÜRCÜ'ye gönderilen bir e-posta olduğu, söz konusu E-postada dernekleşme konusundabilgilerin arz edildiği, katkılanndan dolayı Güler KOMÜRCÜ'ye teşekkür edildiği ve dahaçok çalışılacağına dair söz verildiği, ayrıca dernek için bir ofis kiralanması konusunda SinanBey (Sinan AYGÜN olduğu değerlendirilen) ile görüşmesi ve kendisinin Ankara'ya tayinikonusunda gayrette bulunması için ricada bulunduğu,
21. Bir diğer E-postanm, Bekir ÖZTÜRK'ün 26 Aralık 2006'da oluşturarak BehiçGÜRCİHAN, Zeynep ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a göndermiş olduğu elektronik postaolduğu,
Bu elektronik postadan Bekir ÖZTÜRK'ün, Behiç GÜRCİHAN ve Oktay YILDIRIM'm sürekli beraber olduğu, Dernekleşme konusunda Kemal Kerinçsiz'in bilgisi dahilinde hareket ettiği, ancak Kemal Kerinçsiz'in birilerinin yönlendirmesiyle hareket ederek kendilerini figüran durumuna düşürmek istediği, bu tuzağı fark ederek Muammer KARABULUT ile kurulan derneğin arkadaşlarına takdim edilmesini önledikleri, Büyük Hukukçular Birliğiyle ortak yapıda oldukları, ancak Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi ERENEROL'dan bir türlü vazgeçmediği ve Sevgi ERENEROL ile onunda vazgeçmediği Muammer KARABULUT'un oyunculara müdahil olduğu, Ergün POYRAZ'm kendisinin olduğunu iddia ettiği tepkimiz.net internet adresinin aslında Muammer KARABULUT'a ait olduğu, aynı amaca yönelik olduğu gözüken Milligüç ve tepkimiz.net internet sitelerinin aslında müştereklerinin çok fazla olmadığı, Hristiyan mezhep çatışmalarına alet oldukları endişesiyle Kemal KERİNÇSİZ'i defaetle uyardığı bilgilerinin yer aldığı,
22. 02 Ocak 2007 tarihli E-postanın; Bekir ÖZTÜRK tarafından Tevfık Fikret BİLGİN'e gönderilen ve Akşam Gazetesi yazarlarından şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün Bekir ÖZTÜRK ve oluşumunu ciddi takip ettiğini belirtir e-posta olduğu,
23. 05 Mart 2007 tarihli E-postada; Bekir ÖZTÜRK tarafından gönderilen ve ek'inde internette en çok ziyaret edilen sitelerin orantılarına göre sıralanması çalışmalarını yapan bir sitede Türkiye'de en çok ziyaret edilen "milliyetçi, ulusalcı, Türkçü, ülkücü" sitelerin isimlerinin verildiği, Söz konusu ek'te kuvayimilliye.net, acikistihbarat.com, mimhaber.net, tepkimiz.net ve vkgb.com gibi 25 sitenin listelendiği,
24. 4 Mayıs 2007 tarihli E-postanm; bekri (Bekir ÖZTÜRK olduğu değerlendirilen) tarafından Güler KOMÜRCÜ'ye gönderilen e-posta olduğu,
Söz konusu e-postada; Bekir ÖZTÜRK'ün Ümit SAYIN'ı Behiç GÜRCİHAN aracılığı ile tanıdığı,Ancak güvenemeyerek Güler KÖMÜRCÜ aracılığıyla soruşturduğu, Doğu PERİNÇEK ile irtibatlı olmasından şüphe ettiği konularının belirtildiği, ayrıca söz konusu e-postada Bekir ÖZTÜRK'ün tayini için ricacı olduğu,
25. 11 Mayıs 2007 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından Tuğrul DERME'ye gönderilen e-posta olduğu, söz konusu e-postada Kuvvai Milliye Derneği'nin İstanbul İl Başkam'nm Oktay YILDIRIM olduğunun belirtildiği,
26. Diğer bir E-postanm 4 Haziran 2007 tarihinde dernek hakkında bilgi isteyen Alparslan ARSLAN isimli şahsa Bekir ÖZTÜRK tarafindan gönderilen Bilgi amaçlı e-posta olduğu, ~" ~^~
27. 5 Haziran 2007 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından GülerKÖMÜRCÜ'ye gönderilen bir e-posta olduğu, söz konusu e-postada GülerKÖMÜRCÜ'nün 2005 yılında Derneğin açılışı ile ilgili olarak Turan ÇÖMEZ'in davetedilmesi konusunda Bekir ÖZTÜRK'e tavsiyede bulunduğu,
28. 14 Haziran 2007 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından gönderilen basın bildirisi olduğu ve Ümraniye'de ortaya çıkan bombalar üzerine göz altına alman Kuvvai Milliye Derneği Kurucular Kurulu üyesi ve İstanbul İl Temsilcisi Oktay YILDIRIM hakkında açıklamalar getiren e-posta olduğu, söz konusu e-postada Oktay YILDIRIM nezdinde Kuvvai Milliye Derneği ve Ordu'nun yıpratıldığının anlaşıldığı,
29. 23 Eylül 2006 tarihli E-postanm; Adil Serdar SAÇAN'm Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği e-posta olduğu, söz konusu e-postada Oktay YILDIRIM'm övüldüğü,
30. 19 Ekim 2006 tarihli E-postanm; Asuman ÖZDEMİR'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği ve GAZİ GÜDER'e de yönlendirdiği elektronik posta olduğu, söz konusu e-postada Asuman ÖZDEMİR'in 18 Kasım 2006 tarihinde başkanlığını Gazi GÜDER'in yaptığı 'Ulusal Köy Kütüphaneleri Projesi'nin duyurulması konusundaki ricasının olumlu karşılanması üzerine gösterilen yakın alakadan dolayı teşekkür ettiği yazı olduğu,
31. 27 Arahk 2006 tarihli E-postanm, Behiç GÜRCİHAN'm Bekir ÖZTÜRK, Zeynep ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a gönderdiği elektronik posta olduğu, bu elektronik postanın; Bekir ÖZTÜRK'ün 26 Aralık 2006'da oluşturarak Behiç GÜRCİHAN, Zeynep ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a göndermiş olduğu elektronik postaya cevap olduğu,
Bu elektronik postada Bekir ÖZTÜRK'ün,Behiç GÜRCİHAN ve Oktay YILDIRIM'm sürekli beraber olduğu,Dernekleşme konusunda Kemal Kerinçsiz'in bilgisi dahilinde hareket ettiği, ancak Kemal Kerinçsiz'in birilerinin yönlendirmesiyle hareket ederek kendilerini figüran durumuna düşürmek istediği, bu tuzağı fark ederek Muammer KARABULUT ile kurulan derneğin arkadaşlanna takdim edilmesini önledikleri, Büyük Hukukçular Birliğiyle ortak yapıda oldukları, ancak Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi ERENEROL'dan bir türlü vazgeçmediği ve Sevgi ERENEROL ile onunda vazgeçmediği Muammer KARABULUT'un oyunculara müdahil olduğu, Ergün POYRAZ'm kendisinin olduğunu iddia ettiği tepkimiz.net internet adresinin aslında Muammer KARABULUT'a ait olduğu, aynı amaca yönelik olduğu gözüken Milligüç ve tepkimiz.net internet sitelerinin aslında müştereklerinin çok fazla olmadığı, Hristiyan mezhep çatışmalarına alet oldukları endişesiyle Kemal KERİNÇSİZ'i defaetle uyardığı,
0W~^/O
Bekir ÖZTÜRK'ün bu elektronik postasına cevaben yazılan bahse konu postada Behiç GÜRCİHAN' m; Bir seri tehdit telefonu aldığı,Bekir ÖZTÜRK'ün Kemal KERİNÇSİZ'in kadrosuna destek vermesine rağmen nankörlükle karşılaştığı,Muammer KARABULUT'un genel resim içinde ana/etkin oyunculardan biri olmaması gerektiği,Postayı gönderdiği kişilerle sürekli yüz yüze görüştüğü,Kuklanın kuklacıdan ayrılması gerektiği,Oktay YILDIRIM'a saldırıyı planlayanın Kemal KERİNÇSİZ olmadığını sürekli Oktay YILDIRIM'a söylediği,Ergün POYRAZ'm Zeynep ORUNCAK'a attığı 'Rus Kızı T' elektronik postasının sorun oluşturduğu,Kemal KERİNÇSİZ'in Büyükçekmece Ülkü Ocaklarına dahil olmasının farklı sebepleri olduğu ve Nuriş Grubundan kurtulmak için 9 milyar verdiği,Kemal KERİNÇSİZ ile ilgili bu konuları Hanefî ALT AŞ'm dile getirdiği, Asıl amacın unutulmaması gerektiği,Üç hafta boyunca yukarıda sözü geçen grupların ayrışmasını engellemek için uğraştığı,Kemal KERİNÇSİZ'in davaya sahip çıkacak karaktere ve akla sahip olmadığı,Levent TEMİZ ve Ah»i?psfeGER'in MHP karşıtı yapılarla görüştüğü,Kemal KERİNÇSİZ ve Oktay YJ^IRIM'*rû^ farklı klik olduğu,Oktay
YILDIRIM'a saldın düzenlenmeden önce; Ahmet ÜLGER, Levent TEMİZ ve Oktay
YILDIRIM'm üçüncü kişilerle beraber toplantıda olduğunu belirttiği,
32. Diğer bir E-posta dosyası incelendiğinde ENTERNET GRUP Strateji BölümBaşkanı Hayrettin ERTEKİN'in bir 'YETER' isimli yazısını göndermiş olduğu elektronikposta olduğu,
Bekir ÖZTURK'ün ana postaya esas olan cevaplarmdan;Büyük Hukukçular Birliği ile hukuklarının bitmediği ancak Kemal KERİNÇSİZ ile hukuklarının bittiği,İstanbul Kadıköy'de kurulan derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl kurulduğunun bilindiği ve kirli bir oluşum olduklarının anlaşıldığı,
Bu elektronik postanın Fahri Yurtsever tarafından değerlendirildiği postadan ise; Bekir ÖZTURK'ün Büyük Hukukçular Birliği ve Mili Güç Derneğini hedef aldığı, bilinmeyen bir sebepten dolayı dernekleşme konusunda aceleci davrandığı,
33. 20 Mart 2007 tarihli E-postanın; Kuvvai Milliye Derneği İzmir İl Başkanı Fırat UÇMAN'in derneğin İzmir İl Yönetim Kurulu listesini gönderdiği e-posta olduğu,
34. 22 Ekim 2006 tarihli E-postanın; Gazi GÜDER'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği 'Bayram Tebrik Mesajı' olduğu, E-posta dosyası incelendiğinde önceki bölümlerde bahsi geçen Bekir ÖZTURK'ün Mersin'den Ankara Keçiören'e tayini konusunda Güler KÖMÜRCÜ'den yardım talep etmesi konusu ile ilgili olarak Bekir ÖZTURK'ün 17 Ağustos 2006 tarihinde göndermiş olduğu ve tavassutta bulunacak kişinin Sivas Şarkışlalı bir "Çerkez" olan Abdullatif Bey'in olmasını istediğini ifade ettiği e-postaya istinaden verilen cevap olduğu, 17 Ağustos 2006 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ tarafından gönderilen söz konusu e-postada Güler KÖMÜRCÜ bahsettiği kişinin Abdullatif Bey olduğunu bildirmiş, yukarıdaki e-postalardan Abdullatif Bey'in Abdullatif ŞENER olduğu,
35. Diğer bir E-posta dosyasının önceki bölümlerde bahsi geçen Bekir ÖZTURK'ün Mersin'den Ankara Keçiören'e tayini konusunda Güler KÖMÜRCÜ'nün Turhan ÇÖMEZ ile görüşeceğini belirttiği e-posta olduğu,
36. 06 Aralık 2006 tarihli E-postanın, Güler KÖMÜRCÜ'nün aynı gün Zaman Gazetesinde çıkan bir haberi Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği, bu yazıda; Kemal KERİNÇSİZ'in ulusalcı ekibinin dağıldığı,Yeni Hayat Dergisi'nin sahibi Avukat Hanefi Altaş, Avukat Levent Temiz ve Avukat Ahmet Ülger'in Büyük Hukukçular Derneği'ni terk ettiği, Kemal KERİNÇSİZ'in bütün eylemlerinde yamnda yer alan Levent Temiz'in 'bilinmeyen unsurlar ve oluşumlarla ilişkisini' gerekçe göstererek ayrıldığı, Kemal KERİNÇSİZ'in Türksolu'nun toplantılarına katıldığının belirtildiği,
37. 5 Kasım 2006 tarihli E-postanın, Kemal KERİNÇSİZ'in Kuvvai Milliye Sitesinin İstanbul'da yapacağı toplantı ile ilgili olarak Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği bir e-posta olduğu,
Söz konusu e-postada;Bahse konu toplantının Büyük Hukukçular Birliği ve Milli Güç Birliği ile ilişkisi olmadığı,Büyük Hukukçular Birliği, Milli Güç Birliği, Ayasofya Derneği Kurucularının başta kendisi olmak üzere toplantıya iştirak etmeyecekleri,Milli Güç Birliği'nin üstlenmiş olduğu misyonları yürütecek başka bir oluşuma ihtiyaç olmadığı konularının belirtildiği,
38. 17 Mart 2007 tarihli E-postanın; Doğu PERİNÇEK' in oğlu MehmetPERİNÇEK'in 'Ermeni Sorunu' ile ilgili olarak Tempo Dergisinde çıkan röportajının ilgilisayfalarını Adil Serdar SAÇAN'a gönderdiği E-posta oldujpj,
/' ■>
A" J
39. Diğer bir E-postanm, 15 Ekim 2006 tarihinde saat 21:11'de "selcenn40@mynet.com" adresini kullanan şahıs tarafından Bekir ÖZTÜRK'e gönderilen eposta olduğu, bu e-postanm, Büyük Hukukçular Birliği Yön. Kur. Bşk.'m Av. Kemal KERİNÇSİZ'e imzaya açılmış ve İstanbul ile İzmir Barosu'ndaki seçimler ile ilgili bir bildiri olduğu, "selcenn40@mynet.com" adresini kullanan şahsın yine aynı gün ve saat 21:11'de yine Bekir ÖZTÜRK'e 'Büyük Hukukçular Birliği'nin İstanbul Barosu ile ilgili olarak gönderdiği elektronik postanın içeriğini oluşturan bildirideki bir bölümün değiştirilmesi konusunda Bekir ÖZTÜRK'e verdiği talimat olduğu,
40. 21 Ekim 2006 tarihli E-postanm, "selcenn40@mynet.com" adresini kullanan şahıs tarafından Bekir ÖZTÜRK'e gönderilen e-posta olduğu, bu e-postada, Ayasofya Derneği'ne yönelik yapılan ve haksız olduğu iddia edilen eleştiriler ile ilgili derneğin tüzüğüne atıflar yapılarak açıklamalar getirildiği, ayrıca derneğin bir kısım kurucuları olarak da; Sevgi ERENEROL, Hüseyin Mümtaz BAYAZITOĞLU, Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Turgay TÜFEKÇİOĞLU ve Hanifı ALTAŞ'm isimlerinin verildiği,
Tespit edilmiştir.
BÜYÜK GÜÇ BİRLİĞİ DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından Büyük Güç birliği DerneğF'nin Dernekler Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde denetlenmesi sonucunda; 30.12.2006 tarihinde kurulup ve tüzel kişilik kazandığı, Derneğin amacının "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, Milletine ve Vatanına yönelen ve yönelecek bütün tehdit ve tehlikelerle; Türk milleti'nin ve Türk Devletleri'nin "Tam Bağımzıslık" ilkesi içinde yaşamasını, gelişmesini, refahının arttırılmasını, inançlarını, kültürünü, milli ve manevi değerlerini Evrensel Hukuk Normları içinde ve Türkiye Cumhuriyeti yasalarının tanımladığı çerçevede korumak, kollamak adına yapılması gereken her şeyi yapmak ve her türlü tedbiri almak için gerekli stratejik plan, program ve projeler hazırlar ve bunların uygulanması için çalışır." şeklinde belirttiği
Dernek Tüzüğünün son bölümünde Derneğin Kurucularının;. Kemal KERİNÇSİZ Sevgi ERENEROL Murat İNAN Mehmet DEMİRLEK Erol ŞAHİNGİL Levent TEMİZ,Cevat ÇALIK,Burak GÜNEŞ, Eyüp GÜLTEK, Gökhan AYGÜN olduğunun anlaşıldığıjl Derneklerden alman Kuruluş bildiriminde Oktay YILDIRIM, Ramazan KIRKIK, Aynur SAYDAM ve Hanifi ALT AŞ isimli şahsında el yazması olarak dernek kurucuları listesine eklendiği,Derneğin tüzüğündeki bazı eksikliklerin giderilmemesi nedeniyle, Derneğin feshedilmesi için, İstanbul Valiliğince (İl Dernekler Müdürlüğü) Fatih Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulduğu, Fatih Cumhuriyet Başsavcılığınca 31.01.2007 tarihinde Fatih Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde fesih davası açıldığı, Derneğin denetiminin yapılacağı Dernek Geçici Yönetim Kurulu üyesi Mehmet DEMİRLEK'e tebliğ edilerek Mehmet DEMİRLEK 10.04.2008 tarihinde İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü'ne Derneğe ait defter ve belgeleri ibraz etmediği ve benzeri Dernekler mevzuatına aykırı birçok usulsüzlük nedeni ile adli ve idari mercilere bildirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
Faaliyetleri:
21.09.2006 günü saat: 10:30 sıralarında Beyoğlu Adliyesinde Büyük Hukukçular Birliği'nin organize ettiği "Küresel BOB projesi çerçevesinde askeri işgal ve parçalanma tehlikesi ile karşı karşıyadır" konulu protesto eylemi düzenlendiği, "Misyoner çocukları O.PAMUK, H.DİNK, H.CEMAL, İ.BERKAN, H.ŞAHİN, M.BELGE" "BABA ve PİÇ" "Hukukçular Birliği" ibareli pankartı taşıdıkları,. Polis memuruna mukavemet eden
Şaban DAYANAN ve darp edildiği iddiasıyla Av. Özgür GÜN ve şikâyetçi olduğu Latif
ŞIMŞEK'in gözaltına alındığı, 3 sayfadan ibaret olan "Biz buradayız sen nerdesin" ile başlayan Av.Kemal KERİNÇSİZ, Av.Ahmet ÜLGER, Av.Levent TEMİZ, Av.Hanefı ALTAŞ, Av. Murat İNAN, Av.Yılıdırm ÇAVUŞOĞLU, , Av. Eyüp GÜLTEK, Av.NeCDet ÖZTÜRK, Av. BuraK GÜNEŞ, Av. Mehmet DEMİRLER, Av. Cevat ÇALIK, Av. Necip YENİŞAN, Av. Ömer PULATOĞLU, Av. Muhsin KÜÇÜK, Muzaffer YÜKSEKDAĞ (hamal) isimlerinin yazılı olduğu bildirinin okunduğu, bu Eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Fuat TURGUT ve Oktay YILDIRIM isimli şahısların birlikte katıldıkları, belirtilmiştir.
ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU
Semih Tufan GÜLALTAY Başkanlığında kurulmuştur. Oluşuma destek verenler arasında Levent TEMİZ' in Başkanlığında Ulusal Hukukçular Birliği Derneği, Bakırköy STK Platformu Sekreteri Ülker DURUKAN, Semih BOZER Genel Başkanlığında Azerbaycanlılar Dayanışma Dernekleri vb. bulunmaktadır. Derneğin amacı; Türkiye üzerinde oynanan emperyalist oyunları bozmak ve ulusal birliği korumak, Atatürkçü örgütlenme ve eylem birliğini sağlamak doğrultusundaki düşüncelerin geniş halk kitlelerine ulaştınlması olarak belirlenmiştir, diğer kuruluşların faaliyetlerine destek verdikleri, bu tür faaliyetler içerisinde yer aldıkları tespit edilmiştir.
28.10.2005 günü saat 11.00 sıralarında Fener Rum patrikhanesi önünde Milli Güç Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi, Noel Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı, Fener Rum patrikhanesi önündeki topluluğa önce Kemal KERİNÇSİZ tarafından kısa bir konuşma yaptıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer KARABULUT'un basın açıklamasını okuduğu, Patrikhane kapısına "Patrikhane Yunanistan'a, Hukukçular Birliği ve Milli Güç Platformu" yazılı siyah çelenk bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahısların birlikte katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
ULUSAL SANAYİCİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçi leri tarafından "Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği"nin denetiminde; Dernek tüzüğünde "Derneğin Amacı" başlıklı 2 inci maddesinde; "Ulusal geleceğimizin ve varlığımızın, ülkemizin bağımsızlığının güvencesi olduğunun bilincinde olarak, tamamen ulusal çıkarlan gözeten bir ekonomik faaliyetin ülke düzeyinde gelişmesini ve hakim kılınmasını amaç edinmek. Bu amaç doğrultusunda, tüm toplumsal bilimlerin rehberliğinde sosyal-kültürel-ekonomik-siyasal çözümler üretmek; Bu çözümler ışığında, planlı bir üretimi, üretken bir toplumu, toplumun gönenç düzeyinin yükseltilmesini ve adaletli bir toplumsal paylaşımı esas kılmak" şeklinde belirtildiği,
03.12.2005 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek organlarına Fevzi DURGUN Genel Başkan, Mustafa KİRALİ Başkan Yrd., Birol BAŞARAN Genel Sekreter, Filiz ESEN Genel Sekreter Yrd., Osman GÜNAY Genel Sayman, Oğuz P.LEKTEMUR Üye., İbrahim BENLİ Üye, Erdoğan ÇEKER Üye, Ufuk SAKA Üye isimli şahısların seçildiği
Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği Genel Merkezinin genel denetimi neticesinde tespit edilen Dernekler Mevzuatına aykırılık nedeni idari mercilere bildirdirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
Şüphelilerden elde edilen USİAD isimli dokümanda ;'
"...Ulusal Sanayici ve İşadamları (USİAD) adlı, Ekonomik alanda yer alan "Sivil Toplum Örgütü"nü konu edinen bu çalışma, "Ulusal" amaçlar kapsamında değerlendirmeye alınmış ve objektif verilerden yola çıkılarak hazırlanan "ön değerlendirme" bilgi ve dikkatlerinize sunulmuştur.
EK'de ülke ekonomisinde serbest girişimcilerin bir araya gelmesi ile oluşturulan, sivil toplum örgütü,USİAD'm "Amaç ve Sorunlar" başlıklı bir raporu da aynca bilgilerinize sunulmaktadır.
1998 yılında, pek çok serbest girişimcinin örgütlendiği mevcut yapılanma dışında, üyeleri belli olan kişilerin, Kemalist Ulusal kaygılar ve amaçlar doğrultusunda, Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği adı altında yeni bir örgütlenme ve yapılanma girişimi olan bu oluşum; önceki dönemlerde işadamı Mümtaz Zeytinoğlu ile İstanbul Sanayi Odası işadamlarından Murtaza ÇelikePin öngörüsü dikkate alınarak yola çıkılmıştır
...Kemalist Cumhuriyet Devrimi'nin en önemli özelliği olan tam bağımsızlık ilkesinin tüm dünya ülkeleri halklarının lehine yarattığı etki karşısında büyük çıkar kaygısına sürüklenen gelişmiş emperyalist güçlerin girişimleri ve yurt içindeki işbirlikçiler ağı önemle dikkate alındığında, geçmiş dönemlerde yaşanan ekonomik içerikli ağır toplumsal sorunlar karşısında serbest girişim çevrelerinin salt çıkar ve kâr kaygısından hareketle uyguladıkları yöntemler, tutum, davranış ve kararları sonucunda ülkede yaşanan sıkıntılar bellidir. Bu anlamda USİAD'm önemi yadsınamaz.Saygılarımızla
...USİAD, bu özet gelişmeler karşısında yerinde ve gerekli bir adım atmıştır. Bu anlamda desteklenmesi, teşvik edilmesi, rota belirlenmesinde yardımcı olunması gerekliliği göz önüne alınarak değerlendirilmeye alınmalıdır.
...Ekonomiyi bilen, ama ekonomi/politik alanında deneyimsiz örgüt kadrosu, çeşitli çevrelerce MAFİA siyaseti ve yöntemleri uygulanarak, "bağış" adı altında maddi olanakların gereksiz yere tüketilmesi girişimleri ile yılgınlığa sürüklenmek istenmiştir. Bu doğrultuda operasyonel eylem ve girişimler de belirlenmiştir
USİAD adlı ekonomik sivil toplum örgütünün faaliyetleri ulusal çıkarlara uygun alanlarda desteklenmeli, sorunlarının çözüm yolları tespit edilmeli, aynı alandaki karşı sivil toplum örgütlerinin desteği ve işbirliği sağlanmalıdır. İlişkinin "örtülü" bir biçimde sürdürülerek geliştirilmesi ve desteklenmesinde ülke çıkarları adına yarar görülen USİAD'm göstereceği performans, etkinlik ve başarıların yanı/sıra; ekonomik alandaki olumsuz aksiyonlar karşısında, reaksiyon odağı olarak değerlendirilmesi, ekonomi/politiğin belirleyici unsurları arasında yer alabilmesi de sağlanmalıdır.
Özellikle Hükümetlerin dış güç odaklan ile ilintileri veya karşılaştıktan baskılar sonucunda, ülke çıkarlarına aykın kararlar almalan ve bu kararlann uygulamaya konması karşısında USİAD'm güçlü varlığının önemli ve caydıncı bir etken olacağı ciddi biçimde değerlendirilmelidir.
Ve yine özelleştirme adı altında sergilenen çeşitli ihale entrikalannm sıkça sergilendiği Türkiye'de fundamentalist ekonomik açıhmlann ülke ekonomisini ele geçirmeye yönelik faaliyetleri giderek büyüyen bir ivme kazanırken, USİAD sivil toplum örgütü ile USİAD çatısı altında bir araya gelen hür girişimcilerin varlığı, önemli bir denge unsuru olabileceği gibi, ekonomik alanda operasyonal faaliyetlerin etkisiz kılınmasında önemli roller üstlenmeye uygun görülmüştür." şeklinde ibareler geçtiği görülmüştür
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜ İŞ ADAMLARI BİRLİĞİ DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından "Özel Güvenlik Sektörü İş Adamlan Birliği Demeği*' nin Dernekler Mevzuatı Hükümleri
çerçevesinde yapılan denetimi neticesinde; Demeğin 2005 tarihinde kuruluş bildirimi ve eklerini İstanbul Valiliği İl Demekler Müdürlüğü'ne vererek kurulup tüzel kişilik kazandığı, Demek tüzüğünün 3. maddesinde Demeğin amacının "Güvenlik Sektörünün çalışma alanları ile ilgili alt çalışma komiteleri oluşturmak, yurt dışındaki gelişmeleri izlemek, ülkemizde sektörün gelişmesine öncülük edecek çalışma gruplarını tespit etmek çalışmalarını koordine etmek, Dernek amaçları doğrultusunda yurt içinde ve dışında; Kamu Kurum ve Kuruluşları, gerçek ya da Tüzel Kişiler ve Sivil Toplum Örgütleri ile işbirliğini geliştirmek, organizasyonlar yapmak, çağdaş uygarlığı yakalama sürecinde, ülkemizin konumunu güçlendirmek için sivil toplum hareketi olarak üzerine düşen işlevleri yerine getirmek, mesleki konularla ilgili yapılmakta olan mevzuat çalışmalarına katkılarda bulunmak, Özel güvenlik mesleğini iş tanımları yapılmış, sınırları belirlenmiş, profesyonel bir iş kolu haline getirmeye katkıda bulunmak, çalışma saatleri, ücretleri, sağlık saatleri gibi çalışma konularının hizmette verimliliği artırması...." şeklinde belirtildiği, 05.03.2006 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde demek başkanı olarak, Nihat KUBUŞ'un seçildiği, Demeğin ÖGSİAD ÜYE İSİM LİSTESİ ikinci sırasında şüpheli Veli KÜÇÜK'ün isminin yer aldığı,Dernek işletme defterinin kayıtlarının tutulmaması fiilinden dolayı, 5253 sayılı demekler kanunun ilgili dönemde yürürlükte bulunan 32/d. Maddesinin demeğe ait tutulması gereken defter veya kayıtlan, tutmayan demek yöneticileri beşyüzmilyon lira idari para cezası ile cezalandınlır. Hükmü Uyannca Demek Yönetim Kumlu Başkanı olan Nihat KUBUŞ hakkında İstanbul Valiliği (İl Demekler Müdürlüğü)'nce işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.
ÖNCÜ GENÇLİK
Faaliyetleri;
1-28.08.2003 tarihinde Beyoğlu ilçesinde İP Öncü gençlik İstanbul İl Başkanı Mehmet PERİNÇEK, ADD İstanbul Merkez Şube Komisyon Başkanı ve İstanbul Ülkü Ocaklan Başkanı Levent TEMİZ tarafından "vatan savunmasında birleştik parola ya istiklal ya ölüm" başlıklı basın bildirisi okunup dağıtıldığı,
2-30.08.2003 tarihinde Beyoğlu ilçesinde İP İşçi Partisi İstanbul İl Teşkilatı
organizesinde çeşitli sivil toplum kumluşlannm katılımı ile "30 Ağustos'un 81. Yılında bir zaferin coşkusunu yaşamak ve ordu millet kaynaşmasını sağlamak" için basın açıklaması yapıldığı, Mehmet PERİNÇEK, Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
3- 08.02.2004 tarihinde Beyoğlu ilçesinde İP İstanbul İl Başkanlığınca "KKTC Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ'a destek" için yapılan basın açıklamasına Doğu PERİNÇEK ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
4- 05.02.2005 tarihinde Şişli ilçesinde faaliyet gösteren Kıbrıs Türk Kültür Derneği tarafından "KKTC'ye sahip çıkalım" konulu basın açıklamasına: Sevgi ERENEROL ve İŞÇİ PARTİSİ İl başkanı nın katıldığı,
5- 10.11.2005 tarihinde Fener Rum Patrikhanesi önünde Hukukçular Birliği, Milli Güç Platformu, MHP İstanbul İl Başkanlığı, İŞÇİ PARTİSİ, BAĞIMSIZ TÜRKİYE PARTİSİ, NOEL BABA VAKFI, BAĞIMSIZ TÜRK ORTODOKS VAKFI, Muharip Gaziler Derneği, YENİDEN KUVAY-İ MİLLİYE DERNEĞİ ve Şehit Aileleri Derneği
tarafından "Fener Rum Patrikhanesinin Lozan 'a ve Atatürk'e, Türk milletine meydan okuduğuve Rum metropoUtanlarının Ekümenik iddiası ile Balat'taki patrikhanede toplanmasının 10Kasım Atatürk'ün ölüm yıl dönümüne rastlanmış olmasını protesto etmek" basın açıklamasınıKemal KERİNÇSİZ okuduğu,Veli KÜÇÜK, ^^jzaffer TEKİN, MuammerKARABULUT isimli şahıslann katıldığı, r <*•" , , >t -
S.T.K. BİRLİĞİ ve DİĞER DERNEKLER
1- 22.07.2005 günü saat. 14.00 Eminönü İlçesi Ankara Caddesi Cağaloğlu yokuşuSaadet Han No:42/409 adresinde bulunan Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları Birliğiorganizesinde "Osmanlı Padişahı ikinci Abdülhamit'e yapılan suikastın 100. Yılı olması"sebebiyle Beşiktaş ilçesi yıldız cami önünde basın açıklaması yapıldığı, Hukukçular Birliği
ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
30.11.2007 günü saat:11.00de Bakırköy İlçesinde İncirli cad. Akbulut iş hanı No:89 kat-1 sayılı yerde Ayamama Vadisindeki EGS park inşaatı ile ilgili olarak açtıkları davayı kazanmaları üzerine Bakırköy S.T.K. Kuruluşları Platformu organizesinde basın açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ tarafından basın açıklaması okunduğu
2- 07.05.2006 Günü saat 12.15 sıralarında Beyoğlu ilçesi Galatasaray meydanındaHukukçular Birliği ve Milli Güç platformu, Vatansever Güç Birliği, Türkiye'mTopluluğu, Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası İnsan Haklar Derneği, Anadolu Dostluk veTürkmen Derneği, Şehit Anaları Derneği tarafından Yunanistan'ın Selanik'te açmayıplanladığı "Pontus Soykırımı Anıtı"m protesto etmek için basın açıklaması düzenlendiği,eyleme Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN, M. Zekeriya ÖZTÜRK, Emin GÜRSES,Kemal KERİNÇSİZ, Asım DEMİR isimli şahısların katıldığı,
3- 10.12.2006 günü saat 12.30 da 10 aralık Dünya İnsan Haklan günü olmasınedeniyle, Beyoğlu İlçesi Galatasaray Lisesi önünde Büyük Hukukçular Birliği, AyasofyaDerneği, Milli Güç Platformu, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği, Sivil ToplumKuruluşları Birliği, Anadolu Türkmen ve Dostluk Derneği, Türk Ortodoks PatrikhanesiBasın Sözcüsü, Şehit Aileleri Derneği, Türk Tarih Vakfı, Kamu-sen tarafından basınaçıklaması düzenlendiği, eyleme Sevgi ERENEROL'un katıldığı belirtilmiştir.
GENEL DEĞERLENDİRME
Yukarıdan itibaren sıralanan sivil toplum kuruluşlarına üye olanlar ve faaliyetlerine katılanların hepsinin Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantılı oldukları iddia edilmemektedir. Bu konuda haklarında yeterli delil elde edilenler için zaten dava açılmış, eylemleri de ilgili bölümde anlatılmıştır. Yine bu kuruluşlann faaliyetleri tümünün de yasaya aykın olduğu iddia edilmemektedir.
Ancak, daha önceki bölümlerde de açıklandığı gibi, bu sivil toplum kuruluşlannm Ergenekon Terör Örgütünün Lobi yapılanmasının karan uyannca kurdurulduklan, Derneklerin birbirine yakın zamanlar içerisinde 2005-2006 yılında kurulduklan, Derneklerin Tüzüklerinde belirtilen amaçlannm birbirine yakın olduğu, Tüzükte belirtilen amaçlan dışında birçok eylem ve faaliyete katıldıklan, Dernek yönetici ve üyelerinin diğer dernek yöneticileri ve üyeleri ile irtibatlı olduğu, birlikte hareket ettikleri, Dernek toplantılannda yeni kurulacak dernekler ile ilgili kararlar alındığı, her ne kadar tüzüklerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti' nin tarihi ve hukuki değerlerini korumak, kültürel ve sosyal etkinliklerde bulunmak amacıyla kurulmuş olduklan yazılı ise de , daha çok örgütsel propaganda amaçlı olarak güncel konularda basın açıklamalan, eylemler düzenleyerek kamuoyu oluşturduklan, bir kısmının legal görüntü altında illegal faaliyet yürüttükleri, yukanda yazılı dernekler ile İ.P, (İşçi Partisi), Öncü Gençlik, ADD, Sivil Toplum Kuruluşlan ve diğer bazı dernekler ile birlikte aynı amaçla hareket ettikleri değerlendirilmektedir.
i*

4-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MAFYA YAPILANMASI
ERGENEKON, LOBİ ve DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI DOKÜMANLARI isimli belge örgütün amaç ve stratejlerini belirlemekte olup Tuncay GÜNEY ve diğer şüpheliler ele geçirilen belgelerde bu dokümanlardaki amaçlara ulaşmayı hedefleyen uygulama ve örgütün yayılmasına yönelik belgeler hükmünde olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Hem Tuncay GÜNEY'in beyanlarına hem de elegeçirilen belgelere bakıldığında örgütün sadece stratejisi ile ilgili alıdığı prensip kararlarını teorik olarak bırakmayıp gerçekte de uygulamaya geçirmek için bir çok alanda örgütlenme faaliyetlerini sürdürüp örgütün hem maddi hemde manevi olarak gelişmesini ve istenilen düzeyde güç olarak gizli faaliyetlerini sürdürmesini sağladıkları yönündeki değerlendirmeler üzerine yapılan teknik takip ve fiziki takipler neticesinde.
Öncelikle dokümanlarda ve Tuncay GÜNEY'in beyanlarında geçen konular ve isimler üzerinde yapılan çalışmalarda;
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu) dokümanmdaki örgütsel yapılanmaya uygun olarak türkiyede yer altı dünyasının ünlü isimleriyle bağlantılarının bulunduğu, yapılan araştırmalarda kelebek operasyonu olarak bilinen ve Reis kod adını kullanan Sedat PEKER ve adamlarına yönelik olarak yapılan soruşturmaya esas teşkil eden İstanbul 9 Ağır Ceza Mahkemesince hakkında mahkumiyet kararı verilen şüpheli Sedat PEKER'in söz konusu dosyadaki iletişim tespit tutanaklarında Veli KÜÇÜK'ün organize suç örgütü yöneticilerinden REİS(kod) Sedat PEKER, Arnavut Sami (kod) Sami HOŞTAN ve susurluk davasının sanıklarıyla sıkı irtibatlarının bulunduğu, REİS(kod) Sedat PEKER in Veli KÜÇÜK"e telefonda "VELİ ABİ" diye hitap ettiği ve her zaman emrinde olduğunu, söylediği Veli KÜÇÜK'ün de yine Amerika dan çağırdılar gidiyorum şeklinde yurtdışına gidiş gelişlerini REİS(kod) Sedat PEKER anlattığı, aralarındaki görüşmelerden Veli KÜÇÜK'ün REİS(kod) Sedat PEKER'e Orta Asyadaki Türk Cumhuriyetlerinde örgütlenmeye ilişkin görevler verdiği REİS(kod) Sedat PEKER inde bu görev gereği yurtdışında örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüğü değişik ülkelerde bu amaçla faaliyetlerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün şoförünün maaşını REİSÇkod) Sedat PEKERin ödediği. Telefon görüşmesinde REİS(kod) Sedat PEKER Veli KÜÇÜK'e "her zaman emrindeyim abi senin her dediğin benim için emirdir" Şeklinde bağlılığını bildirdiği tespit edilmiştir.
Yine aynı dosyada mevcut görüşme tutanaklarından yer altı dünyasının mafya babalan olarak bilinip birçok defa yargılandıklan bilinen Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN Yakup Kürşat YILMAZ, Ayhan ÇARKIN, Ziya BANDIRMALIOĞLU ile REİS(kod) Sedat PEKER in görüşmelerinin bulunduğu, aralannda işbirliği ve gizli bir hiyerarşik yapının olduğu,
Yine aynı dosyadaki görüşmelerde REİS(kod) Sedat PEKER şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile yaptıklan görüşmede: gizli toplantıda ülkede karışıklık çıkarma kararının alındığı bu aşamada olaym basmda yer alması üzerine REİS(kod) Sedat PEKER nin şu an kaosa ihtiyaç yok ülkenin durumu iyiye gidiyor şeklinde görüşmeler yaptıklan bu görüşmeleri REİS(kod) Sedat PEKER in bir çok şahısla tekrarladığı, bunu da muhtemelen telefonlannm dinlendiğini bildiği için dezenformasyon amaçlı olarak yaptığı anlaşılmaktadır.
Yine Cumhuriyet Başsavcılığımızda yürütülen Semih Tufan GÜLALTAYTa alakalı yürütülen ve davası halen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden 2007/367 Esas sayılı dava dosyasının iletişim tespit tutanaklanna bakıldığında, Muzaffer TEKİN' i tanıdığı, Muzaffer TEKİN'in Veli KÜÇÜK' ile irtibatının bumnduğu gibi Semih Tufan GÜLALTAY
• ^

ile de irtibatının bulunduğu. Semih Tufan GÜLALTAY m da diğer birçok örgüt üyesi gibi Türk Ortodoks Kilisesindeki ayinlere de katıldığı anlaşılmaktadır.
MAFYA GRUPLARININ TÜMÜYLE GÖZDEN GEÇİRİLMESİ, DENETİM VE KONTROL ALTINA ALINMASI,
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ERGENEKON terör örgütünün bu yöntemi gerçekleştirebilmek için öncelikle MAFİA dokümanını hazırladığı, bu doküman ile ülkemizde faaliyet gösteren MAFİA gruplanm nasıl ve ne şekilde kontrol ve denetim altına alacağını belirlediği, devamında da ülkemizde ulusal ve uluslar arası düzeyde faaliyet gösteren ve liderliğini Sami HOŞTAN, Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY, Ali YASAK'm yaptığı çıkar amaçlı suç örgütlerini bizzat denetim ve kontrol altına aldığı, gerektiğinde anılan suç örgütlerini amaçları ve hedefleri doğrultusunda kullandığı anlaşılmıştır. Yapılan bu tespitler sırasıyla delilleri ile birlikte anlatılacaktır.
"ERGENEKON" dokümanında "21. yüzyılda yepyeni bir yapılanma ile değerli TSK mensuplarının yanı sıra sivillerden de sonuna değin yararlanılması gerektiği" aynca "....illegal çevrelerden seçilecek elemanların teknik ve siyasal ideoloji açısından örgüt ideolojisi ve amaçlanna en yakın uygunluk gösterenlerin tercih edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanın hedef ve amaçlan doğrultusunda hazırlanan "LOBİ" dokümanında ise MAFYA gruplannm tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli mevcut grupların karşısına yeni ve güçlü bir grup oluşturularak denetim ve kontrol altına alınmasının sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" terör örgütü bu yöntemini gerçekleştirebilmek için "MAFİA" isimli dokümanı hazırladığı, sonrasında da planladığı ve tasarladığı şekilde birçok MAFİA grubunu denetim ve kontrol altına aldığı tespit edilmiştir.
Bu nedenle öncelikle MAFİA dokümanının kısa özeti belirtilecek, devamında da örgütün MAFYA gruplarını nasıl ve ne şekilde denetim ve kontrol altına aldığı anlatılacaktır.
"MAFİA" İSİMLİ DOKÜMAN
MAFİA isimli doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiş olup (30) sayfadan oluşmaktadır.
Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın bütün ülkelerindeki organize suç örgütlerindeki sayısal patlamalann birçok bağımsız araştırma komisyonlannm araştırmasına konu olduğu ve bu araştırmalar sonucunda ortaya konan bilimsel ve kriminal raporlannda sonuç olarak;
Tüm ülkelerdeki organize suç örgütlerinin "state organized erime" yani devletçe örgütlenmiş suç örgütleri olarak anılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu tür suç örgütlerin ortaya çıkış sebepleri olarak sosyal, ekonomik, siyasal, toplumsal vb. sebeplerin aynntılı bir şekilde anlatıldığı, bu sebepler arasında en önemli etkenin ülkelerin sahip olduklan farklı etnik gruplann varlığı olarak gösterildiği, mafyanın yani organize suç örgütlerinin finansal kaynağını ise NARKO/EKONOMİ/POLİTİK unsurun oluşturduğu belirtilmiştir.
Aynca Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli sorununun MAFİA oluşumlannm kökünün kazınması olmadığı, asıl sorunun emperyalizm karşısında Kurtuluş Savaşıyla başlayan ve halen sürmekte olan "entrika savaşlan" olduğu, bu savaşı sürdürürken Türkiye'deki mevcut tüm oluşumlann teker 1eker ele alınarak yeniden değerlendirilmesi, deneyimli grup ve liderlerinin tasfiye edilirken'onlardan "azamı ölçüde yararlanılması ve

narko/ekonomi/politik yapının 21.yüzyıla uygun ve sağlıklı bir biçimde yeniden yapılandırılarak şifrelendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dünya üzerindeki ilk MAFİA'nın Sicilya'da ezilen yerel halkın uğramış oldukları sosyo-ekonomik baskı, adaletsizlik ve otorite boşluğu sonucu ortaya çıktığı,
Devamında bu yapının diğer dünya ülkelerine yayılması, gelişimi ve zaman içerisinde devletçe örgütlenmesine ayrıntılı olarak değinildiği, özellikle ABD'nin etnik gruplardan oluşan yapısına dikkat çekilerek MAFİA'nın bu ülkedeki gelişiminin anlatıldığı,
Amerikan MAFİA'smın İtalyanlar, Fransız'larınkini Korsikalılar gibi horlanmış ve ezilmiş etnik grupların oluşturduğu, ABD'ye göç eden Sicilyalıların "Kara El", İrlandalıların "Beyaz El" isimli MAFİA gruplarını oluşturduğu, ABD'ye göç eden ve dünyanın en çok aşağılanan ırkı Yahudilerin ise MAFİA'nın cinayet şirketini oluşturduğu, bu grupları içersinde İtalyanm Sicilya bölgesinden Amerika'ya göç eden Salvatore Luciano liderliğindeki suç örgütünün 10 yıl içersinde binden fazla ipucu bırakmayan cinayet işlediği belirtilmiştir.
Türkiye'de ise MAFİA gruplarının Laz, Arnavut ve Arap gibi etnik gruplardan oluştuğu, Kürt Salih, Arnavut Sami, Büyük Recep, Arap Sadri ve Oflu İsmail gibi isimlerin Türk MAFİA' sının efsaneleşmiş örnekleri arasında yer aldığı,
Bu gün Türkiye Cumhuriyeti mevcut rejimi ve Kemalist ideoloji, etnik ve fundamentalist terör örgütleriyle çepeçevre sarmalanmış ise bunun nedenleri arasında Türk MAFİA yapılaşmasının önemli bir faktör olduğu belirtilmiştir.
Pentagon'un MAFİA'nın şifresini çözdüğü, bir yandan MAFİA'yı çökertip yok etmek için çaba gösterirken, diğer taraftan da kendi elleriyle yepyeni bir MAFİA lideri oluşturduğu ve ulusal çapta örgütlediği, özellikle 2.Dünya Savaşında bu MAFİA örgütünden her alanda büyük ve sayısız yararlar elde ettiği belirtilmiştir.
Pentagon Komünizme karşı giriştiği savaşta NATO şemsiyesi altında yer alan tüm ülkelerde oluşturulan ve adına "GLADİO" denilen yapılardan çok iyi bir şekilde yararlandığı belirtilmiştir.
MAFİA'nın şifresini çözen Pentagon'un, etnik terör örgütlenmesinin temellerini Amerikan MAFİA'sıyla attığı, tüm dünya ülkelerinde MAFİA oluşumlan içinde yer alan üyelerin etnik gruplardan seçildiği, süreç içinde güçlenen MAFİA liderinin mensubu bulunduğu etnik yapının efsanevi halk kahramanına dönüştüğü ve MAFİA grubunun bir anda etnik terör örgütüne dönüştüğü belirtilmiştir.
Yahudi MAFİA liderlerinin, Arap Filistin topraklan üzerinde kurmaya çalıştıklan İsrail devletini koruyabilmek için Filistin Halk Kurtuluş Ordusu lideri Yaser ARAFAT ile uzun süreli bir danışıklı dövüş oyunu kurduklan ve etnik terörün yeşertilebilmesi için gerilla kamplanmn kapılannı etnik gruplara açarak destek verdikleri belirtilmiştir.
"Globalleşme" olarak ifade edilen "Yeni Dünya DüzenP'nin Masonik Bilderberg grubunun ortaya attığı ve tüm ülkelerin, bağlı olacağı "Dünya Hükümeti" eli ile yönetilmesi planı olduğu, bu planın temellerinin Pentagon'un Amerikan MAFİA'smı oluşturmasıyla atıldığı belirtilmiştir.
Sovyet Rusya karşısında Amerikan rüyasını üstün kılan unsurun ne uzay yansında öne geçişi nede teknolojik başanlann olduğu, en önemli unsurun Pentagon'un kurduğu Amerikan MAFİA'sı olduğu belirtilmiştir.
Şu halde Türk MAFİA'sınm çökertilmesi, yok edilmesi yerine re-organize edilebilmesinin Türkiye'nin çıkarları için gerekli olduğu belirtilmiştir.
Bu nedenle öncelikle bir zamanlar Pentagon'un yaptığı gibi Türk Genelkurmay'mm denetiminde yepyeni bir MAFİA örgütlenmesinin yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Türkiye'de MAFİA'nın yeniden yapılandınlmasmm mutlaka askeri bir girişim olarak ele alınması gerektiği, Türk MAFİA'sınm dağılan Sovyet Rusya örneğinde görüldüğü gibi istihbaratçılardan oluşturulmasının Türkiye'ye^^Eflft:vereceği, Türkiye'de istihbarat birimlerince kurulan tüm örgütlerin başansız olduğabeflrtilrrrfş^^v
Türkiye'de doğrudan sözde "Genelkurmay"a bağlı "sivil bir kurul" tarafından MAFIA yapılanmasının oluşturulması gerektiği, bu "sivil kurul" üyelerine yasalar önünde kaldırılması olanaksız bir dokunulmazlık zırhı verilmesi gerektiği, oluşturulacak "sivil kurul" üye sayısının 3 kişi olması gerektiği, bu üyelerden birisinin "kurye", birisinin "teorisyen", diğerinin ise "ulusal mafya liderliği" rolünü üstlenecek kişi olması gerektiği, bu kişinin kısa zamanda uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmesi gerektiği belirtilmiştir.
MAFİA dokümani Veli KÜÇÜK,_ Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Ümit OGUZTAN'dan ele geçirilmiştir. Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen MAFİA belgesinin
üzerinde el yazısı ile "............... " Yazdığı görülmüştür. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'den ele
geçirilen MAFİA belgesinin üzerinde de el yazısı ile "......................... " yazdığı ve her iki yazı
karakterinin aynı yazı karakteri olduğu görülmüş ve birbirinin fotokopileri olduğu anlaşılmıştır.
Dolayısıyla Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten ele geçirilen MAFİA belgesinin Veli KÜÇÜK'ten fotokopi çekilmek suretiyle çoğaltıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda şahısların aynı amaç doğrultusunda birlikteliğini ortaya koymaktadır.
MAFYA kelimesinin hukuki çevrelerdeki karşılığı çıkar amaçlı suç örgütüdür. Ülkemizde faaliyet gösteren çıkar amaçlı suç örgütlerine bakıldığında, bölgesel, ulusal ve uluslar arası düzeyde faaliyet gösterenler olarak üçe ayrılırlar.
Bu suç örgütlerinin bir kısmı çek-senet tahsilatı, haraç, adam öldürme, adam yaralama ve benzeri faaliyetler gösterirken bir kısmı da uyuşturucu kaçakçılığı, İnsan Ticareti, Mazot kaçakçılığı ve diğer kaçakçılık faaliyetlerini yürütürler. Suç örgütlerinin oluşum şekli ise genel olarak, Aile tipi mafya, hemşericilik tipi mafya, cezaevi arkadaşlığı mafyası, olarak üçe ayrılırlar.
Ülkemizde faaliyet gösteren çıkar amaçlı suç örgütleri hakkında, bu güne kadar defalarca işlem yapılmış ve yapılan işlemler sonucu bir kısmının yargılaması sonuçlanıp hüküm giyerken bir kısmının da tutuklu olarak yargılanmalan devam edilmiştir. Yapılan bu işlemler sırasında, bir kısım MAFYA gruplarının ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticileri ile ilişki içersinde olduğu, fakat bu ilişkilerin gizli ve şifreli olması nedeniyle içeriklerinin anlaşılamadığı görülmüştür.
Bu ilişkiler "ERGENEKON" terör örgütüne yönelik yapılan soruşturma kapsamında değerlendirildiğinde, birçok suç örgütünün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı ve örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda hareket eden birer yapılanma içersinde oldukları anlaşılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün yönetici kadrosu, genelde emekli askerler oluşmaktadır. Örgüt bu durumdan istifade ederek kendisini Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde bir yapılanma imiş gibi lanse etmektedir. Böylelikle bir taraftan sözde devlet adına hareket ediyor imajı verip örgütü güçlü göstermeye çalışırken diğer taraftan da değerli Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kamuoyu nezdinde yıpranmasına ve yanlış algılanmasına sebebiyet vermektedirler.
Bu hususiyetlerini de DERİN DEVLET olarak adlandırıp örgütü gizemli kılmaya ve yaptıkları kanunsuzlukları perdelemeye çalışırken diğer taraftan da eylem yaptırdıkları tetikçi şahıslara devlet adına yaptıklarına inandırarak hunharca ve canice yaptıkları eylemleri masumane göstermeye çalışırlar.
İşte ERGENEKON terör örgütünün bu özelliğini, bünyesinde faaliyet yürüten çıkar amaçlı suç örgütleri de çok iyi kullanırlar ve birçok yerde kendilerinin DERİN DEVLET olduklarını yada DERİN DEVLETE çalıştıklarını dile getirerek bir taraftan çevrelerine korku salıp çıkar sağlamaya diğer taraftan da güçlü göstermeye çalışırlar.
Yapılan soruşturma çerçevesinde ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, M^tarrelr^ekeriya ÖZTÜRK ve Mehmet
I^M^y
/i ' ''■ * >>\
Fikri KARADAĞ'm birçok çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişki içersinde oldukları tespit edilmiştir.
Fakat mafya grupları ile ilişkileri ve bu suç örgütlerinin yönlendirilmesini ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına daha ziyade Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in sağladığı anlaşılmıştır.
Bu güne kadar elde edilen delillerden, ülkemizde ulusal ve uluslar arası düzeyde faaliyet gösteren ve liderliğini Sami HOŞTAN, Sedat PEKER, Ali YASAK, Semih Tufan GÜLALTAY yaptığı çıkar amaçlı suç örgütlerinin ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı hareket ettikleri anlaşılmıştır.
Bu kişilerden Sami HOŞTAN Susurluk çetesi davasından ceza alıp hüküm giyen şüphelilerdir. Ali YASAK ise Susurluk davasında ismi geçtiği halde ceza almadan kurtulmayı başarmıştır. Susurluk davasında Veli KÜÇÜK'ün ismi de defalarca geçmiş olmasına rağmen yargılanmadığı gibi Meclis araştırma komisyonuna ifade bile vermemiştir. Dolayısıyla Veli KÜÇÜK'ün MAFİA bağlantılannm Susurluk kazası öncesine dayandığı, sonrasında da geliştirerek devam ettiği görülmektedir.
Örgüt yöneticisi Veli KÜÇÜK emekli bir generaldir, fakat elde edilen delillere göre adı geçen tüm mafya liderleri ile ilişki içersinde olduğu görülmüştür. Bu ilişkiler kendisine sorulduğunda açıklayıcı beyanlarda bulunamamış, bilakis verdiği cevaplarla öne sürülen deliller çelişmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK Sami HOŞTAN'ı 1983 yılından beri tanıdığını, kumarcılık yaptığını öğrendikten sonra uzaklaştığını, sadece birkaç sefer telefon görüşmesi yaptığını, fakat uyuşturucu işi yaptığını bilmediğini, zaten son bir yıldırda herhangi bir ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir.
Fakat Sami HOŞTAN'm kumar işini 1996 yıllarında yaptığını bildiği halde, ilişkisinin bugünlere kadar geldiği ve 2007 yılında Sami HOŞTAN'm yaşadığı sıkıntıları Veli KÜÇÜK ile paylaşacak kadar samimiyetlerinin devam ettiği görülmüştür.
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK, kumarcılık yaptığı için uzaklaştığını söylediği Sami HOŞTAN'm, Susurluk kazasından hemen sonra kendisini aradığını, olayla ilgili bilgi verdiğini, bunun üzerine de kendisinin Balıkesir Emniyet Müdürünü aradığını beyan etmiştir. Dolayısıyla nasıl bir ilişkidir ki uzaklaştığı ve samimi olmadığı Sami HOŞTAN ülkenin gündemine bomba gibi düşen bir kaza olayını öncelikle ve derhal Veli KÜÇÜK ile paylaşmış, bilgilendirmiş ve hemen akabinde de olay bölgesine gitmiştir. Nitekim Kutlu SAVAŞ'm resmi belge olarak hazırlamış olduğu Susurluk raporunda, Sami HOŞTAN'm 1996'da yedi ay içinde Veli KÜÇÜK ile 34 kez görüştüğü belirtilmiştir.
Öte yandan da bu kadar ilişki içersinde olduğu Sami HOŞTAN'm uyuşturucu kaçakçılığı suçundan (2) defa hapis cezası aldığı halde bu işi yaptığını bilmediğini söylemesi de düşündürücüdür.
Kaldıki Veli KÜÇÜK'ün Sami HOŞTAN ile olan ilişkilerini anlatan birçok tanık ve şüpheli beyanı vardır. Bu ifadeler ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK'e Sedat PEKER ile olan ilişkisi sorulduğunda, babası vasıtasıyla tanıdığını, babası rahmetli olduktan sonra birkaç kez görüştüğünü ve başka da bir bağlantısının olmadığını, 5-6 yıldırda görüşmediğini beyan etmiştir.
Fakat 2004 yılında Sedat PEKER'e yönelik yapılan soruşturmada Veli KÜÇÜK ile Sedat PEKER'in çok sayıda telefon görüşmelerinin olduğu, bu görüşmelerde Sedat PEKER'in Veli KÜÇÜK'e hitaben "Siz nasıl emir buyurursanız" şeklinde hitap ettiği Veli'nin de "Sedatım" şeklinde hitap ederek aralarındaki samimiyeti ve ilişkinin boyutunu ortaya koyduğu, diğer taraftan telefonda birçok konuda uzun uzun sohbet ettikleri Veli KÜÇÜK'ün yaptığı birçok faaliyetleri Sedat PEKER'e anlattığı, Sedat'ın da fikirlerini ve düşüncelerini dile getirdiği, ayrıca Sedat PEKER Veli KÜÇÜK'ün gıyabında konuşurken

/^J^7--' ^h^}^>p
"Veli Abi beni on sene evvel uyarmıştı" "Veli baba bana demişti ki" şeklinde bahsederek Veli KUÇUK'e olan bağlılığını ve sadakatini ortaya koyduğu görülmüştür.
Bunların yanı sıra Sedat PEKER Veli KÜÇÜK'ün katılacağı bir konferansla ilgili, görüştüğü bir adamına "Birde Veli Paşa bir konferansa katılacak sen Veli Paşayla görüş, konferansa kalabalık bir grup yaparsın dinlemeye giderken böyle öğrenci gençlerde olursa da olur" diyerek Veli KÜÇÜK'ün vereceği konferansın kalabalık görünmesiyle dahi ilgilendiği, yine bu telefon konuşmalannda Veli KÜÇÜK'e şoförlük yapan Emin Caner YİĞİT'i bizat Sedat PEKER'in temin ettiği ve maaşını verdiği tespit edildiği halde Veli KÜÇÜK ifadesinde, Emin Caner YİĞİT'in yanma nasıl geldiğini hatırlayamadığını beyan etmiştir.
Sedat PEKER'in Harun ÇAKIR isimli bir albayla yaptığı telefon görüşmesinde de, Harun ÇAKIR'm "Bizim ağabeyimizle berabersiniz herhalde zaten" diye sorması üzerine Sedat'ın "Doğrudur ağabey" diyerek Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket ettiğini açıkça ifade etmektedir.
Öte yandan alman ifadelerden şüpheli Veli KÜÇÜK'ün Susurluk davasında adı geçen Ali YASAK ile tanıştıkları ve değişik zamanlarda görüştükleri, bunların yanı sıra ele geçirilen örgütsel dokümanlardan da Ali YASAK'm örgüt ilişkisi tespit edilmiştir.
Başka bir suç örgütü olan ve uzun yıllardır tutuklu bulunan NURİŞLER ÇETESİ Uşak cezaevi isyanı sırasındaki "Biz bu devlet için mermi sıktık! hem de sizin için, hem de asker için, bu devlet bana Mustafa DUYAR'ı öldürttü, ben öldürttüm, şimdi canlı söylüyorum Veli abi'yi ara Veli KÜÇÜK'ü ara. bizi sor! başka bir şey söylemiyorum" şeklinde söylemleri ile Veli KÜÇÜK ile aralarındaki ilişkiyi ortaya koydukları anlaşılmıştır.
Şüphelilerden Emin GÜRSES'in yaptığı bir telefon konuşmasında, karşısındaki şahsa Veli KÜÇÜK'ün Sami HOŞTAN aracılığı ile yeğenlerinden 7 Milyon dolar haraç istediğini söylediği, bu görüşme ifadesinde sorulduğunda, aynen doğruladığı ve kendisinin müdahale etmesi üzerine yeğenlerini kurtardığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla örgüt içersindeki Emin GÜRSES dahi Veli KÜÇÜK'ün MAFİA yapılanmasını ve faaliyetlerini açıkça ifade ettiği görülmüştür.
Şüpheli Veli KÜÇÜK alman ifadesinde, Semih Tufan GÜLALTAY'ı tanımadığını beyan etse de Semih Tufan GULALTAY'm 2007 yılı içersinde Azerbaycanla ilgili Taksimde düzenlediği gösteriye örgütün diğer yöneticileri Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL ve örgüt üyesi Kemal KERİNÇSİZ ile birlikte katıldığı tespit edilmiştir.
Elde edilen delillerden Semih Tufan GÜLALTAY ile ilişkileri daha ziyade Muzaffer TEKİN'in sağladığı, fakat Veli KÜÇÜK'ün de ilişki içersinde olduğu anlaşılmıştır.
Semih Tufan GÜLALTAY Akın BİRDAL'm yaralanması olayı ile ilgili tutuklu bulunduğu dönemde, Muzaffer TEKİN'in bizzat kendisi ve ailesi ile ilgilendiği ve her türlü desteği sağladığı bilinmektedir. Diğer taraftan Semih Tufan GÜLALTAY cezaevinden tahliye olduktan sonra da sık sık görüştükleri, hatta Muzaffer TEKİN ile birlikte Sevgi ERENEROL'un toplantılarına katıldığı kamera görüntüleri ile de sabittir. Bunların yanı sıra 4-5 ay kadar Semih Tufan GULALTAY'm yanında kalıp sonrada ciddi mağduriyetler yaşayan müşteki Esra Feride GÖKÇİMEN, yaşadığı mağduriyetlerin yanı sıra, Danıştay saldırısından iki gün önce Muzaffer TEKİN'in 4-5 kişilik kalabalık bir grupla Semih Tufan GULALTAY'm yanma gelip saatlerce toplantı yaptığını, ayrıca Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'm da olaydan önceki tarihlerde kalabalık bir grupla Semih Tufan'in ofisine geldiğini beyan etmiştir.
Öte yandan Muzaffer TEKİN'in uyuşturucu kaçakçısı olarak bilmen ve 2003 yılıiçersinde Almanya da öldürülen Ertuğrul YILMAZ ile çok eskiye dayalı ilişkisinin olduğu,hatta Ertuğrul YILMAZ'a ait Doğuş Factoring şirketine ortak olduğu, 2002 yılı içersindeDoğuş Factoringe ait Ümraniye Duduluda 7.300 metrekare arsanın Muzaffer TEKİN'inüzerine yapıldığı, Doğuş Factaringin avukatlığım Danıştay saldırısı faili AlparslanARSLAN'm yaptığı tespit edilmiştir. , *
4?^W^
Ertuğrul YILMAZ'in cenaze töreni kayıtlan incelendiğinde Muzaffer TEKİN ile birlikte yeraltı dünyasından birçok simanın cenaze törenine katıldığı, o dönemde cezaevinde tutuklu bulunan Sedat PEKER törene katılamasa bile çelenk gönderdiği, fakat adamları ve avukatlarının birçoğunun katıldığı görülmüştür.
MAFIA dokümanında, MAFİA yapılanmasını oluşturacak "sivil kurul" üyelerinden birisinin "ulusal mafya liderliği" rolünü üstlenecek kişi olması gerektiği ve bu kişinin kısa zamanda uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" terör örgütüne bağlı çıkar amaçlı suç örgütü liderlerinden Sami HOŞTAN'm ilişkilerine bakıldığında "Ulusal mafya liderliği" koltuğuna oturan kişi olduğu, bu nedenle de Veli KÜÇÜK'ün birçok MAFYA grubunu Sami HOŞTAN üzerinden kontrol ettiği düşünülmektedir.
Yukarıda isimleri belirtilen Ergenekon terör örgütüne bağlı suç örgütleri de dahil olmak üzere, ülkemizde faaliyet gösteren birçok suç örgütü liderinin Sami HOŞTAN'a abi diye hitap ettiği ve saygı duyduğu, suç örgülerinin aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklar ve problemleri Sami HOŞTAN'a getirilerek hakemlik yapmasını istedikleri, dolayısıyla Sami HOŞTAN'm MAFYA dünyasında etkinliğinin ve otoritesinin her şekilde hissedildiği, tüm bu verilerin Sami HOŞTAN'm Ulusal mafya lideri olduğunu gösterdiği anlaşılmaktadır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ bünyesinde faaliyet gösteren MAFYA gruplarının, örgütten aldıkları güçle kendilerini DERİN DEVLET olarak lanse ettikleri, böylelikle bir taraftan çevrelerine korku salıp çıkar sağladıklan, bir taraftan da gerçekleştirdikleri bazı eylemleri devlet adına yaptıklarına inanarak hunharca gerçekleştirdikleri eylemleri masumane göstermeye çalıştıklannı belirtmiştik.
Semih Tufan GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütünün telefonlan dinlenirken örgüt üyelerinden Günkan TEMELLİ İle konuşan Savaşhan TOSUN "Oğlum bunlar hep yanlış yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi bizim yeğene BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı hareketler yapmış EMRE (EMRE GULAYTAY'ı kast ediyor)" dediği ve telefonu yanında bulunan Nuh Celal YAYLA'ya verdiği, görüşmenin devamında Nuh CelaPin Emre GÜLALTAY'dan yaşadığı mağduriyeti anlattığı ve telefonu tekrar Savaşhan'a verdiği, Savaşhan TOSUN'un da "Muzaffer abiye gidiyorum.. TEKİN'e oraya gelecekler hepsi, ben sana söylim." "Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. Muzaffer TEKİN'e çağıracam EMRE'yi ... bunuda çağıracam böyle bişey olurmu oğlum ya" diyerek bir taraftan Emre GÜLALTAY'm kendisini DERİN DEVLET olarak lanse ettiğini, diğer taraftan da Emre GÜLALTAY'm yaptığı tehdit olayını adli mercilere bildirmek yerine Muzaffer TEKİN'e bildireceklerini söylemeleri, Muzaffer TEKİN'in bu MAFYA grubu üzerindeki etkisinin hangi boyutta olduğunu açıkça gösterdiği anlaşılmaktadır.
Sedat PEKER'in 2004 yılında Güler KÖMÜRCÜ ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, Korkut EKEN'den bahsederken "Bide bunlar cahil. Bide tutar bi kahve mahve tarattırırlar. Bi iki genç çocuğun eline verip" dediği, bu cümlelerden kısa bir süre sonra "On sene evvelinde olan olayların içinde Güler aklı başında insanlar vardı. DEVLET KARARI, HÜKÜMET KARARI VARDI" "Polis işini yapamıyordu. Adliyeler yapamıyordu. Mecburen eskinden bişeyler oîuyodu" dediği,
Diğer taraftan (9) nolu gizli tanığın beyanlannda 1995 yılında Gazi mahallesindeki kahvehanenin taranması olayıni Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket eden Osman GÜRBÜZ'ün gerçekleştirdiğim, aynı oluşum içersinde Sedat PEKER'in de bulunduğunu beyan ettiği,
Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, çıkar amaçlı suç örgütü lideri SedatPEKER'in bir dönem gerçekleştirdikleri illegal eylemleri DEVLET KARARI ile yaptıklannainandıklan, dolayısıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin aldıklan kararlanDEVLET ADINA yapıyor havası oluşturarak kendileriniJDERİN DEVLET şeklinde lanseettikleri ve böylelikle kullandıklan suç örgMeffne des.. bu duruma inandırdıklananlaşılmaktadır. /f^ \ff \
Çıkar amaçlı suç örgütü lideri Sedat PEKER bu duruma o kadar çok inanmış olacak ki, GEBZE ilçesinde düzenlenen bir açılış törenine gönderdiği çelengin törene katılan KAYMAKAM tarafından kaldırtılması karşısında, devletin resmi kamu görevlisi KAYMAKAM hakkında burada ifade edilemeyecek kadar aşağılayıcı ve hakaret edici sözlerle tepki gösterdiği görülmektedir.
Başka bir çıkar amaçlı suç örgütü yöneticileri Nuri ERGİN ve Vedat ERGİN Uşak cezaevi isyanı sırasında "BU DEVLET BANA MUSTAFA DUYAR'I ÖLDÜRTTÜ, ben öldürttüm, şimdi canlı söylüyorum" BİZ BU DEVLET İÇİN MERMİ SIKTIK! hem de sizin için, hem de asker için!" "VELİ ABİ'Yİ ARA VELİ KÜÇÜK'Ü ARA. BİZİ SOR! başka bir şey söylemiyorum" sözleri ile ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adma gerçekleştirdikleri kanlı ve hunharca eylemlerini DEVLET adma yaptıklarım zannettikleri anlaşılmaktadır.
Şimdi de "ERGENEKON" terör örgütün MAFYA yapılanması ile ilgili genel deliller anlatılacak, sonrasında da örgüt bünyesinde faaliyet gösteren MAFYA liderleri tek tek anlatılacaktır.
1. Sınıf Emniyet Müdürü Hanefi AVCI'nın 20.02.2008 tarihinde Tanık olarak alman ifadesinde özetle;
Halen Edirne Emniyet Müdürlüğü görevini devam ettirmekte olan tanık Hanefi AVCI bu güne kadar İstanbul-Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürlükleri, İstihbarat Daire Başkan Yardımcılığı ve Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.
İfadesinde ise özetle, Diyarbakır'da 1984-1992 yıllan arasında İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptığı sırada JİTEM diye bir kuruluşun olduğunu ve Ankara' da VELİ KÜÇÜK isminde birinin bu işin başında olduğunu duyduğunu, Ancak o dönem kendisini hiç görmediğini ve bir irtibatının olmadığını,
1992 yılında İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü yaptığını, Bu dönem içerisinde görev gereği birçok şahsın irtibatlarının takip edildiğini, O dönemde mafyacı olarak bilinen SAMİ HOŞTAN, ALİ FEVZİ BİR, MEHMET ÖZBAY (ABDULLAH ÇATLI olduğu sonra anlaşdan), SEDAT PEKER, MEHMET HADİ ÖZCAN, YAŞAR ÖZ gibi adamların birebir VELİ KÜÇÜK ile irtibatlı olduğunu Veli KÜÇÜK'ün de o dönem Kocaeli İl Jandarma Komutanı olarak görev yaptığını, o dönemde JİTEM ile resmi bir bağlantısının olmadığını, konumundan dolayı VELİ KÜÇÜK'ün takip edilmediğini, ancak devlet görevlileri, polis ve askeriye ile irtibatlı olan mafyavari şahıslan takip ettiklerini, bu esnada bu şahıslann irtibatlannm ortaya çıktığını,
Bu görüşmelerde daha çok sürekli "VELİ ABİNİN YANINA UĞRADIK" gibi hususların geçtiği fakat telefonda açık olarak başka bir şey görüşmediklerini, hatta o dönem komisyona verdiğini ifadeda VELİ KÜÇÜK'ün arabasının tamiratından, kullandığı cep telefonlarına kadar parasını SEDAT PEKER'in ödediğini, bu hususun araştırılması gerektiğini söylediğini, ancak o dönemde araştırılmadığını, daha sonraki yaptığı görevlerde de bu irtibatlan çok sık duyduğunu ve bu isimlerden bazılannm Susurluk Davası olarak bilinen mahkemede yargılandığını, Bunlann arasında YAŞAR ÖZ, SAMİ HOŞTAN, ALİ FEVZİ BİR, KORKUT EKEN ve diğer polis memurlarının olduğunu,
Susurluk Komisyonunda VELİ KÜÇÜK ile irtibatlı yukarıda belirttiği isimlerin hepsinin çeşitli defalar mafyavari örgütlenme yapmak suçlamaları ile mahkeme önüne çıktıklarını, mütehattit defalar yargılandıklannı, hatta HADİ ÖZCAN'm o dönemki takip ve izlenmelerinde VELİ KÜÇÜK ile alakalı çok açık beyanlannm olduğunu, incelendiği takdirde bu dosyalarda da geçmiş dönemde konu ile alakalı bazı beyanlannm olabileceğini belirtmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün kontrol altında tuttuğu ve yönlendirdiği suç örgütü liderleri ve bu kişilerle "ERGENEKON" örgütünün İrtibatı ayn ayn anlatılacaktır.
Ayrıca 6 nolu gizli tanığın 29.02.2008 günü istanbul C. Başsavcılığında alınan ifadesinde; Askerliğini İzmit İl Jandarma Komutanlığında yaptığım Veli KÜÇÜK'ün bu dönemde alay komutanı olduğunu, o dönem içerisinde Sami HOŞTAN'ın Veli KÜÇÜK'ü sık sık ziyaret ettiğini, hatta Veli KÜÇÜK'ün başka bir birliğe tayini çıktığında düzenlenen uğurlama partisine bile geldiğini, ayrıca o dönemde Hadi ÖZCAN' la bir kere Kriptolu telefonla görüştüğünü duyduğunu, bir kere de Sedat PEKER' ile görüştüğünü duyduğunu, ayrıca Veli KÜÇÜK'ün ajandasında Sedat PEKER, Ali İhsan USLUKOL ve Rahmi SEYMEN isimli şahısların bulunduğunu ve bu şahısların Veli KÜÇÜK ile sık sık görüşen şahıslar olduğunu Veli KÜÇÜK'ün Ali İhsan USLUKOL, Sami HOŞTAN ve Rahmi SEYMEN ile daha çok yüz yüze görüştüğünü, ancak Sedat PEKER' in kendisinin askerlik yaptığı bu dönemde Veli KÜÇÜK ile yüz yüze görüşmek için geldiğini hiç görmediğini, ancak Rahmi SEYMEN"in ailece geldiğini, Sami HOŞTAN' m da yalnız geldiğini beyan etmiştir.
Gizli tanık DİLOVASI'nın 17.05.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde özetle;
1975 yılından itibaren DEVGENÇ, DEV-SOL ve DHKP/C terör örgütleri içersinde aktif olarak sorumlu düzeyde faaliyetleri olduğunu, 1992 yılında DEV-SOL örgütünün kendisini Gebze-Dilovasmda Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooparatifi isimli firmaya yerleştirdiğini Veli KÜÇÜK'ün de yanında istihbarat subayları ile birlikte Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooparatifine gelip gittiğini Veli KÜÇÜK'ün o dönem Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı olduğunu Veli KÜÇÜK ve yanındaki subayların bu firmaya kağıt üzerinde ortaklıklarmm olmadığını, ancak bu firmadan pay aldıklarını, tonlarca yükün geldiğini ancak küçük bir kısmının gümrüklü olarak çıktığım, kalan diğer kısmın kaçak olarak çıkarıldığını, yapılan bu kaçakçılık işinden Veli KÜÇÜK ve yanındaki subayların bilgisinin olduğunu,
Gebze'de o dönemde kooparatifte Hadi ÖZCAN, Kürşat YILMAZ, Mehmet TERZİOĞLU, Emin ALKILIÇ, Ali ATEŞ isimli şahısların da olduğunu, bu şahısların civarda bulunan benzer şirketlere baskı yaptıklarını, şirketlerin ellerinden nakliye imkanlarını alarak şirket sahipleri ve çalışanlarını darp ettiklerini, ancak bu şahısların jandarma tarafından korunduğunu, hiç gözaltına alınmadıklarını,
Ahmet Tekin BAYKAL'ı da DEV-SOL'cu olarak bildiğini, bu şahsın 1990'lı yılların başından itibaren İzmit, Derince, Hereke civarında gayri meşru alemde bilinen birisi olduğunu, arkasında polis ve jandarmanın olduğu yönünde söylentilerin olduğunu, bu şahsın Dilovası Motorlu taşıyıcılar kooparatifini ele geçirmeye yönelik girişimlerinin olduğunu, aralarında silahlı çatışmaya varan tartışmaların olduğunu, bu tartışmaları bitirmek amacıyla kooparatifin yöneticilerinin ve Veli KÜÇÜK'ün araya girdiğini ve sorunun çözüldüğünü beyan etmiştir.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY örgütün MAFİA yapılanması ile ilgili olarak şunları anlatmıştır.
Şüpheli Sedat PEKER'in 23 yaşından beri Veli KÜÇÜK'ün yanında olduğunu, ilk dönemler sokak kabadayısı olduğunu Veli KÜÇÜKTe tanışmasından sonra, örgütlenmeye başladığını, Sedat PEKER in örgütlenmesinin öbür mafya gruplarına benzemediğini, her kurumda ve farklı konumlarda adamlarının olduğunu ve çevreye yüklü miktarlarda para dağıttığını,
Veli KÜÇÜK'ün "mafıa" yapılanması olarak ilk sıraya Sedat PEKER'i koyduğunu, çünkü Sedat PEKER'in laftan çıkmayıp söz dinleyen, Veli paşanın bir dediğini iki yapmayan, oğlu gibi sevdiği bir kişi olduğunu,
Sedat PEKER'in "deprem zedelere yardım etmesi" gibi halka bazı yardımlardabulunmasmıN, Veli paşanın teorisi olduğunu, Sedat PEKER'in de bu teori üzerinden hareketettiğini, j"
Veli KÜÇÜK'ün Sedat PEKER gibi bir çocuğu yirmiüç yaşından beri yürüttüğünü, kendisinin Veli KÜÇÜK'le birlikte olduğu dönemde Ergenekon - lobi yi çözdüğünü, ancak mafyada ki insanları" yönetirken nasıl kendini kamufüle edebildiğini çözemediğini,
Sami HOŞTAN ile çok iyi irtibatının olduğunu, Sami HOŞTAN'm uyuşturucu kaçakçılığı yaptığını, bir dönem Veli KÜÇÜK'ün bilgisi dahilinde, Sami HOŞTANLA ilgili olarak, Fransız İstihbaratı (OJD) Türkiye sorumlusu ile görüştüğünü, görüşme talebinin OJD den geldiğini, Doğu PERİNÇEK, Doğan DUYAR (Hasan YALÇIN'ın yardımcısı ve Paris muhabiri) vasıtası ile Palas Otelinde bir görüşme yaptıklanm, Fransız İstihbarat sorumlusunun, "Sami HOŞTAN'm uyuşturucu işi yaptığıni Veli KÜÇÜK'ün de uzun zamandır buna sahip çıktığını, askerlerin uyuşturucu işine yıllardır yol verdiğim, JİTEM'in uyuşturucu trafiğinde yer aldığını" anlatarak Sami HOŞTAN'la görüşmek istediğini, kendisinin de Sami HOŞTAN'ı telefonla aradığını, fakat Sami HOŞTAN'm kendisine kızarak "Veli abiye sor eğer bir şey varsa Veli abi açıklasın" dediğim, bu görüşmeden sonra şahısların yanından aynlarak Drej Ali'nin Bakırköydeki bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklannı ve konuyu anlattığını, bu arada Veli KÜÇÜK'e bilgi verdiğini Veli KÜÇÜK'ün de "Sami HOŞTAN'a görüşme yapmamasını" söylediğini, kendisine de "Doğuya söyle fransız istihbaratından gelenleri yönlendirsin(oyalasm), askerler yapmıyor desin"dediğini,
Ali YASAK ile ilgili olarakta, susurluk kazası sonrası, kaza yerine ilk giden şahsın Drej Ali olduğunu Veli Paşa'mn orada bulunan görevlileri arayarak, cenazenin Drej'e teslim edilmesini söylediğini, ayrıca Drej Ali nin otodaki çantayı aldığını,
Veli Paşa'mn olay sonrasında "Allahtan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta başkalannm eline geçseydi mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi" dediğini,
Drej Ali ile bu konuda sohbet ettiğini, Drej Ali'nin "Abdullah ÇATLI yemek yediğimiz faturalardan harcadığımız fişlere kadar notlannı tutardı" diyerek bütün belgelerinin çanta içersinde olduğunu, çantayı "yukanya abiye gönderdim" diyerek Veli KÜÇÜK'e gönderdiğini ima ettiğini,
Semih Tufan GÜLALTAY ile ilgili olarak ise; Akın BİRDAL'm vurulması emrini YEŞİL kod Mahmut YILDIRIM'in verdiğini, Yeşil'in Veli KÜÇÜK'ün adamı olduğunu, Yeşilin adamının da Cengiz Astsubay olduğunu, Semih Tufan GÜLALTAY'm Akın BİRDAL'ı vurmaktan yakalanıp ceza evine konulduğunu,
Bir dönem Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'm Korkmaz YİĞİT'i sıkıştırdığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Emre yi yanma çağırdığını, Emre GÜLALTAY'm Veli KÜÇÜK'ün karşısında "iki büklüm oturarak" bir emri olup olmadığını sorduğunu,
Bunlann haricinda VELİ KÜÇÜK ile ilişkili mafia guruplan olarak; altıncı filo daki Havacı OĞUZ'un olduğunu, aynca Şenol ACAR m olduğunu, yine Veli KÜÇÜK'ün Ali İhsan USKOL'un oğlu, Levent USKOL aracılığı ile Kürşat YILMAZ'la görüştüğünü beyan etmiştir.
AMAÇ:
"ERGENEKON" terör örgütünün MAFİA gruplannı kontrol etmesinin ya da kendi MAFIA gruplannı oluşturmasının ne gibi bir amacı vardır? Bu durum birkaç madde halinde özetlenebilir.
01-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ gerçekleştirecekleri yada gerçekleştirmeyi planladığı silahlı eylemleri bu MAFİA gruplanna yaptınr. Böylelikle bazen eylemlerin faili meçhul kalmasını, faili yakalandığı takdirde de olayın gerçek planlayıcısı olan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ mensuplann deşifre olmasını engellemeyi amaçlar.
Bu hususla ilgili örnek vermek gerekirse, Sabancı suikastı faili Mustafa DUYAR tutuklu bulunduğu Uşak Cezaevinde Nuri ERGİN- liderliğindeki suç örgütü tarafından öldürülmüştür. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE yönelik yapılan Soruşturma sırasında
/
ihbar mektubu ile gelen CD içersindeki görüntülerden ve söylemlerden Mustafa DUYAR'm öldürülmesi olayını Veli KUÇÜK'ün azmettirdiği anlaşılmaktadır. Fakat bu güne kadar yapılan soruşturma ve koğuşturma sürecinde Veli KUÇÜK'ün hiçbir şekilde ismi dahi geçmediği halde sadece olayı gerçekleştiren MAFYA grubu yöneticileri ve tetikçileri gerekli cezaya çarptırılmıştır. Dolayısıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ kullandığı bu yöntemle hem amaçlan doğrultusunda belirledikleri kişinin öldürülmesini sağlamış, hemde talimatı veren ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin kesinlikle deşifre olmalannı engellemiştir.
02-Tüm örgütlerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için paraya ve gelire ihtiyacı vardır. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ de örgüte gelir temin etmek için diğer unsurlann yanında MAFİA gruplanndan da faydalanırlar, bu gruplann bir kısmı uyuşturucu kaçakçılığı yaparken bir kısmı da çek senet tahsilatı ve haraç alma gibi faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin ederler.
Uzun yıllardır Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olan Sami HOŞTAN uyuşturucu kaçakçılığı suçundan Yurt dışında ve ülkemizde defalarca hapis cezası almıştır. Bu hususla ilgili Tuncay GÜNEY Sami HOŞTAN'm uyuşturucu kaçakçılığı yaptığmi Veli KUÇÜK'ün de bu şahsı koruduğunu beyan etmiştir.
Aynca Tuncay GÜNEY "Veli KÜÇÜK, Korkmaz YİĞİT gibi birinden birşey almayı düşündüğünde, mafıa olarak SEDAT PEKER'i, gazeteci olarak ta kendisini şahsın üzerine saldırtarak, koparacağı şahsı sıkıştınp istediğini aldığını" söylemiştir. Bu iddianın doğruluğu ise Emin GÜRSES'in telefon konuşmalannda ve ifadesinde açıkça görülmektedir.
Örgüt mensuplanndan Emin GÜRSES bir telefon konuşması ile ilgili alman ifadesinda VELİ KUÇÜK'ün Sami HOŞTAN aracılığı ile yeğenlerinden 7 Milyon Dolar haraç istediğini, kendisinin devreye girmesi sonucu olayı engellediğini ifade etmiştir.
Ayrıca örgüt kamuya açık yerlerde gerçekleştirdiği toplumsal gösteri, yürüyüşü ve benzer faaliyetlerde bu MAFİA gruplannı yine amaçlan doğrultusunda kullanırlar ve bu şekilde olaylarda gerekirse toplumda huzursuzluk, kargaşa, anarşi ve terör meydana getirmek için her türlü eylemi yaptınrlar.
ŞÜPHELİ SAMİ HOŞTAN'IN ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İRTİBATI
Sami HOŞTAN 1947 Üsküp doğumludur, 7 yaşında iken İstanbul'a gelmiş ve askerlik hizmetinden sonra uzun yıllar İstanbul da ve Hollanda ülkesinde kumarhanecilik yapmıştır. Bu süreçte Almanya ya gittiği bir zaman uyuşturucu kaçakçılığı suçundan yakalanmış ve 38 ay tutuklu kalmıştır. Bir dönem Ömer Lütfü TOPAL ile birlikte kumarhane işleten Sami HOŞTAN 1996 yılında SUSURLUK ÇETESİ davasında yargılanmış ve hapis cezası almıştır. Aynca Sami HOŞTAN hakkında bu güne kadar; teşekkül halinde yurt dışına eroin ihraç etmek suçundan işlem yapılmıştır.
Sonuç olarak Sami HOŞTAN hakkında bu güne kadar yapılan işlemlerverilen mahkeme kararlarlan, meydana gelen olaylar ve elde edilen tüm deliller Sami HOŞTAN'm çıkar amaçlı suç örgütü olduğunu ve bu güne kadar birçok eylemler gerçekleştirdiğini açıkça göstermektedir.
İşte çıkar amaçlı suç örgütü olarak bilinen bu Sami HOŞTAN'm Veli KÜÇÜK ile 1986 yılından beri ilişki içersinde olduğu, bu ilişkinin Veli KÜÇÜK Edirne de görev yaptığı dönemde başlayıp bu günlere kadar devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu ilişkiler Veli KÜÇÜK'e sorulduğunda alınan ifadesinde özetle; Sami HOŞTAN'ı 1983 yılında Edirne İl Jandarma Komutanı iken arkadaşı Mustafa BİLGİN vasıtasıyla tanıdığını, o dönemde Sami HOŞTAN'm Hollanda'da otel çalıştırdığını ve ticaret yaptığını öğrendiğini, Edirne kritik bir bölge olması nedeniyle, Sami HOŞTAN'dan hudut bölgesinde istihbarat elde edebileceğini düşündüğünü, ancak düşündüğü gibi istifade edemediğini, sonraki dönemlerde Sami HOŞTAN*ın İstanbul'da Ömer Lütfı TOPAL ile
birlikte gazino çalıştırdığını, bu gazinonun kumarhane şeklinde işletildiğini öğrenince Sami HOŞTAN'dan uzaklaştığını, fakat birkaç kez telefon görüşmesi yaptığını beyan etmiştir.
Bu ilişki Sami HOŞTAN'a sorulduğunda alınan ifadesinde özetle; Veli KÜÇÜK ile 1986 yılında Edirne'de arkadaşları Enver YAYLACI ve Mustafa BİLGİN'in vasıtasıyla tanıştığını, o dönemde Veli KÜÇÜK'ün Edirne Alay Komutanı olduğunu, o dönem yurt dışında yaşadığı için Hollanda ülkesine gittiğinden uzun yıllar Veli KÜÇÜK'ü görmediğini, seneler sonra İstanbul'a geldiğinde, arkadaşı Enver YAYLACI'nm Çiftkurtlar isimli galerisinde tesadüfen Veli KÜÇÜK ile karşılaştığım Veli KÜÇÜK ile bayramlarda ve özel günlerde tebrikleşme amacıyla telefon görüşmesi yaptığını, 1,5/2 yıldır da görüşmediğini beyan etmiştir. Ayrıca Yurtdışından Türkiyeye dönüş yaptıktan sonra da 1995 yılında Ömer Lütfü TOPAL ile birlikte Shereton Gazinosunu işletmeye başladıklarını söylemiştir.
Fakat ifadelerinin diğer kısımlarından ve yapılan tespitlerden aralarındaki ilişkinin hiçte bu şekilde olmadığı, uzun yıllar samimi bir şekilde belirli bir ilişkinin devam ettiği anlaşılmaktadır.
Veli KÜÇÜK ifadesinde Sami HOŞTAN'ın Ömer Lütfü TOPAL ile kumar işi yaptığını öğrendikten sonra uzaklaştığını beyan ettiysede elde edilen veriler bunun böyle olmadığını açıkça göstermektedir.
Sami HOŞTAN'ın beyanlarına göre Ömer Lütfü TOPAL ile ortaklıkları 1995 yılında başlamıştır. Bu ortaklıktan yaklaşık bir yıl sonra yani 28.07.1996 günü Ömer Lütfü TOPAL öldürülmüştür. Bu olaydan yaklaşık 4 ay kadar sonra da yani 3 Kasım 1996 günü Balıkesir ilindeki meşhur Susurluk kazası meydana gelmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'e Susurluk Kazası sorulduğunda ise; Olayın meydana geldiği dönemde Giresun Bölge Komutanı olduğunu, olay günü Sami HOŞTAN'ın telefonla kendisini arayarak kaza hakkında bilgi verdiğini, kazada Sedat BUCAK'm olduğunu, ayrıca ölülerinde olduğunu fakat kimin öldüğünü bilmediğini söyleyip telaşla telefonu kapattığım, bunun üzerine kendisinin önce Balıkesir İl Jandarma komutanını aradığını fakat ulaşamadığını, sonra da Balıkesir il Emniyet Müdürünü arayarak olay hakkında ayrıntılı bilgi aldığını, aldığı bilgiye göre araç içersinde bulunan Hüseyin KOCADAG ve Mehmet ÖZBAY isimli şahısların öldüğünü, Sedat BUCAK'm ise yaralandığını öğrendiğini, Emniyet Müdürüne Mehmet ÖZBAY kimlikli şahsın Abdullah ÇATLI olabileceğini söylediğini, ayrıca yaralı Sedat BUCAK'ı en yakın hastaneye kaldırmasını, zaten İstanbul dan da yardım için gelecekler olacağını söylediğini beyan etmiştir.
Dolayısıyla nasıl bir ilişkidir ki Veli KÜÇÜK, kumarcılık yaptığı için uzaklaştığım söylediği Sami HOŞTAN, ülkenin gündemine bomba gibi düşen bir kaza olayını önce Veli KÜÇÜK'e haber vermiş ve Veli KÜÇÜKte aldığı haber üzerine derhal Balıkesir Emniyet Müdürünü arayarak olayla ilgili gerekli yardımı yapması konusunda girişimde bulunmuştur.
Kaldı ki Kutlu SAVAŞ'in resmi belge olarak hazırlamış olduğu Susurluk raporunda Sami Hoştan'm 1996'da yedi ay içinde Veli KÜÇÜK ile tam 34 kere görüştüğü belirtilmiştir.
Şüpheli Ali YASAK'a ifadesinde Sami HOŞTAN sorulduğunda; Sami HOŞTAN'ı kardeşi Mehmet YASAK'm düğününe geldiğinde tanıdığını, bayramlarda ve özel günlerde kendisi ile ara sıra telefonla görüştüğünü, 3 Kasım 1996 günü Susurluk kazası meydana geldiğinde hatırlamadığı birinin telefonla aradığını ve kazanın olduğunu söylediğini, bunun üzerine Susurluk'a gittiğini, cenazelerin alınıp Susurluk Adliyesine götürüldüğünü duyunca adliyeye gittiğini, adliyeye gittiğinde Sami HOŞTAN, Ayhan ÇARKIN ve şu an isimlerini hatırlayamadığı kalabalık bir grubun orda olduğunu beyan etmiştir.
Hal böyleyken meydana gelen bir kaza sonrasında kader birliği yapan kişilerin bir araya geldikleri, olaya sahip çıktıkları, olayla ılgili'a^inda bağlı bulundukları Veli KÜÇÜK'e bilgi vererek gerekli yardımı yapmasını istedikleri,Veli KÜÇÜK'ün de anında önce Jandarma
"t ■>
f -•
?44 \ - ^—---
Alay Komutanını, ulaşamayınca il Emniyet Müdürünü telefonla arayarak olayı yönlendirmeye çalıştığı, dolayısıyla Veli KÜÇÜK'ün söz konusu MAFYA gruplarını susurluk kazasının meydana geldiği tarihlerden beri yönlendirdiği ve kontrol altına aldığı görülmüştür.
Diğer taraftan 2007 yılı içersinde Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN'm yaptığı telefon görüşmelerinin içerikleri, aralarındaki ilişkinin halen ne şekilde ve hangi boyutlarda devam ettiğini açıkça göstermektedir.
16.11.2007 günü saat : 12.46'de Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli'nin "Valla özledim bende. Köye gidiyorum yoldayım şuanda. İzmit'teyim." dediği, Sami'nin "Köye gidiyosun ne zaman... pazar salı Çarşamba." "Çarşamba günü, benim bi arkadaşım var. Onunla beraber seni ziyarete gelecem. Bu Azerbeycan'da bize bişeyîer ... senden fikir alalım da ondan sonra." dediği Veli'nin ise "Ya ben Kazakistan'daydım yeni geldim." "He Kazakistan'dan bir sürü bana teklifler yaptılar." "Bir sürü projeler verdiler. Ordaki tanıdığım, şeyler devletin yetkilileri var orda." dediği, Sami'nin "...Sapancalı Adnan diye bir arkadaşım var. Onun ... yurtdışında da işleri var tekstil işleri var." dediği Veli'nin "Tamam. Ben ne gerekirse yardımcı olurum." dediği,
22.11.2007 günü saat : 14.42'de Sami HOŞTAN ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün "Çarşamba günü şey yapacaktık ta yoktum orda bir sürü sıkıntılarımız oldu...onunla uğraşıyordum" dediği, Sami HOŞTAN'm "Valla paşam hep oluyo ne nedir bu sıkıntı" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Ne olacak bilmiyorum ya" dediği, Sami HOŞTAN'm "Fakat paşam biz .... ne iş yaptıysak kaybettik" dediği Veli KÜÇÜK'ün "...para kazananlar kim biliyor musun devletten çalanlar çırpanlar teşvik alanlar" dediği, Sami HOŞTAN'm "bi işlere girdim Bir buçuk milyon dolar gitti bide 600 bin dolar da borçlandım paşam" "... o .. sattım bi iş hanım vardı ya benim Güneşlide oda gitti yani bi bi tersliktir gidiyor paşam" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Bi oturalım bi konuşalım ne yapacaz ne edecez ya bi bakalım hele" "... kafanı bozma dur bakayım" "Ben hurdayım bi görüşelim bi oturalım bi konuşalım ..." dediği anlaşılmıştır.
Bu noktaya kadar Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN arasındaki ilişki kısaca anlatıldı, bundan sonraki süreçte de Sami HOŞTAN'm "Ulusal Mafya Liderliği" ve diğer MAFYA grupları ile olan ilişkileri anlatılacaktır.
Bu güne kadar suç örgütlerine yönelik yapılan soruşturmalarda, hemen hemen birçok suç örgütü liderinin Sami HOŞTAN'a abi diye hitap ettiği, saygı duyduğu, suç örgütleri arasında yaşanan problemleri Sami HOŞTAN'a getirdikleri ve Sami'nin hakemlik yaparak çözüm ürettiği, kısaca Sami HOŞTAN'm yeraltı dünyasında ciddi etkinliğinin olduğu, bu nedenle Veli KÜÇÜK'ün diğer MAFYA gruplarını Sami HOŞTAN üzerinden kontrol ettiği ve yönlendirdiği değerlendirilmektedir. Şimdi de bu hususla ilgili deliller anlatılacaktır.
Sami HOŞTAN gazeteci Uğur DÜNDAR ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, Uğur DÜNDAR'm Susurluk çetesi tarafından öldürüleceğini yönünde haberler çıktığını sorması üzerine, Sami HOŞTAN'm bunu kabul etmeyerek "Ben bu insanlarla beraber tam 15 sene beraberim, iç içe ve hala bu insanlar benim yanımdalar" "...birgün sizin isminiz zikredilmedi" dediği, başka bir görüşmede Ayhan ÇARAKIN'm dan mağduriyet yaşadığını anlatan bir bayana da "Ya bu benim kontrolümdeki bir adam, benden habersiz bişey olmaz ya, zaten böyle şeyler yapmaz" diyerek etrafındaki suç örgütü yapılanmasını açıkça ifade ettiği, etrafındaki adamların yada suç örgütlerinin kendisinin bilgisi olmadan hareket etmeyeceğini söylediği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan da sanki bir dönem Uğur DÜNDAR'm iddia ettiği şeklinde olayları gerçekleştirdiklerini de ifade ettiği anlaşılmaktadır.
Sami HOŞTAN başka bir telefon görüşmesinde " "...birileri birbirlerini öldürmüşlerdi de İKİ TARAFI DA BARIŞJJRfilM DA çiftliğe getirdim yemek veriyorum" "...şimdi avukatlarını da çağırdım* ifade bifeyîer yapsınlar yani" diyerek iki

Hiç yorum yok: