29.7.08

ERGENEKON İDDİANAMESİ 2051 - 2100 SAYFALAR,

sorulduğunda; Kuvayı Milliye Derneğine üye toplamak gibi bir amacının olmadığını, üyelerinin tamamının derneğe gelerek üye olan kişiler olduğunu,
02.07.2007 günü Yusuf isimli kişi ile yapmış olduğu telefon görüşmesi okunduktan sonra; Yusuf isimli şahsın kim olduğu sorulduğunda; Adı geçen Yusuf u dernekte bir ara kalan ancak daha sonra Hüseyin GÖRÜM tarafından kovulan bir şahıs olarak bildiğini,
Yusuf un "bu yer altı durumu, şeyden sonra mı düşünüyorsun, seçimden sonra mı, ekip hazırla dedin ya" diyerek bahsettiği konunun ne olduğu sorulduğunda; şahsın görüşmede ekip diye bahsettiği konunun ne olduğunu bilmediğini,
Yusufun beyanlan sonrasında kendisinin neden "Onu 23 Temmuz'dan sonra konuşuruz. Şu anda söz konusu değil. Ortalık duman olacak. Herhalde birileri bir şeyler yapar, hepsini bize mi bırakacak" diyerek bahsettiği konunun ne olduğu sorulduğunda; Bu şekilde beyanlarda bulunarak neyi kastettiğini hatırlamadığını,
21.04.2007 günü Kahraman ŞAHİN'le yapmış olduğu telefon görüşmesi okunduktan sonra; Görüşmede adı geçen "Devlet TOPÇU" isimli şahsın kim olduğu sorulduğunda; Devlet TOPÇU'nun, hemşerisi olan bir arkadaşı olduğunu, kızının askeri hastanede işe girmesi için yardım talep ettiğini, görüşmede geçen militan kelimesinin yanlış söylendiğini, Devlet TOPÇU'nun sade bir vatandaş olduğunu,
Görüşmede Devlet TOPÇU isimli şahıs için "bizim militanlardan birisi yani. iyi bir çocuk yani. Terk edilecek bir çocuk değil ama." diyerek neyi kastettiği sorulduğunda; Devlet TOPÇU'nun kesinlikle militan olma gibi bir özelliği olmadığını, bu beyanlan yanlışlıkla kullandığını,
Yapılan çalışmalar sonucu tespit edilen telefon görüşmelerinde örgüt üyelerinin sürekli olarak elaman temin etme ve ekip hazırlamaya çalıştıklannm anlaşıldığı,eğer kendisinin herhangi bir talimatı yoksa neden sürekli kendisine bilgi verdikleri sorulduğunda; Kendisinin kimseye talimat vermediğini, böyle bir ekiplerinin de olmadığını,
08.10.2007 günü Muhammet YÜCE ile yapmış olduğu telefon görüşmesi okunduktan sonra; Görüşmede Muhammet'in "bayramdan sonra size 20 tane genç gönderiyorum. 20 tane sağlam ekip" diyerek bahsettiği konunun ne olduğu sorulduğunda; Görüşmeyi hatırladığını, Muhammet YÜCE'nin hiçbir konuşmasını ciddiye almadığını, Muhammet'in kendisine göre kişilik tatmini peşinde koşan birisi olduğunu,
Muhammet'in görüşmede bahsettiği şahıslann yanma gelip gelmedikleri, geldiler ise nereden ve ne amaçla gönderildikleri sorulduğunda; Yanma kimsenin gelmediğini,
İletişim tespitlerinde örgüt üyelerinin kendisinden talimat almadan herhangi bir işlem yapmadıklan anlaşıldığı, kendisi örgüt lideri veya yöneticisi değilse şahıslann neden her konuda kendisinden talimat aldıklan sorulduğunda; Telefon görüşmelerinde adlan geçen bu şahıslarla ortak herhangi bir çalışmasının olmadığını, şahıslann hiçbirisine talimat vermediğini,
07.08.2007 günü Gökhan SİPAHİOĞLU ile yapmış olduğu telefon görüşmesi sorulması üzerine ; görüşmede bahsi geçen konunun dernek yönetim kurulunca yapılması planlanan bir toplantı olduğunu, başka bir anlam ve amaç taşımadığını,
Görüşmede Gökhan'ın "Mustafa'ya da dedim. Babayı ara... görüş, ne yapacağımızı, ne edeceğimizi, kendisi bize talimat verecek dedim. Babacım biz gerçek çekirdek ve 500 kişi şu anda hazır bekliyor." diyerek bahsettiği kişilerin kimler olduğu ve kendisinden ne yönde bir talimat bekledikleri sorulduğunda; O günkü dernek toplantısında Hüseyin GÖRÜM'le aralannda bir tartışma olduğunu, kendisini desteklemek amacıyla geleceklerini beyan ettiklerini, ancak Gökhan SİPAHİOĞLU nun tek kişi olduğunu ve 500 kişilik bir grubu getirmesinin imkansız olduğunu,
Yapılan teknik takip çalışmalannda birçok defa Emniyet Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevlerini yapamadıklanndan bahsettiği hatırlatılarak, amacının ne olduğu, bu

205i//Uf- ■ ^-,
vardır bu kemerler çok pahalıdır piyasada satılmaz" şeklinde notların yazılmış olduğu, (4) rakamı ile numaralandırılan, el yazısı ile yazılmış not kağıdında; "Kimlik gizli kalmalıdır, anne-baba kardeş senin kimliğini bilmemelidir, kimlik taşınmaz, şirket telefonundan ulaşılır, numara gizlidir, yazı tipleri çok yönlüdür, sağ ve sol el kullanılmalıdır" şeklinde notların yazılmış olduğu görülmüştür. Ayrıca diğer belgelerin içeriğinde ise değişik kişilere ait istihbari mahiyette bilgiler olduğu tespit edilmiştir.
Bunlar üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Kuvayı Milliye Derneğinde yapılan aramada el konulan bilgisayarların incelemesinde tespit edilen "KOMİSYONLAR, doc" isimli, altında Mehmet Fikri KARADAG,Hüseyin GÖRÜM ve Kahraman ŞAHİN yazan belge içeresinde derneğin kuruluş şeması olarak bazı bölümlerin oluşturulduğu, belgenin altında Mehmet Fikri KARADAĞ yazdığı tespit edilmiştir. Bu bölümlerden, Özel Kuvvetler Komisyonu başlığının altında "Bu komisyon savaş anında, seferberlik anında ve şanlı ordumuz tarafından ihtiyaç duyulduğu anlarda görev yapacak olan Kuvayı Milliye Kuvvetlerini oluşturmak ve hazırlamakla görevlidir... ayrıca Kuvayı Milliyenin güvenliğinden sorumlu olup alt kurullar oluşturacak, güvenlik şirketi ve benzeri ticari işlere girecek." ibaresi yazdığı tespit edilmiştir.
Şüphelinin Kuvayı Milliye Derneğinde neredeyse askeri yapıya benzer bir hiyerarşi oluşturduğu, her konuda kendisine danışıldığı, diğer şüphelilerden Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun ifadesinde de belirttiği şekilde kararlan kendisinin verdiği, yönetim kurulu karan ve karar alma prosedürünün ise göstermelik olduğu, bu konunun şüphelinin ve Kuvayı Milliye Demeğindeki yapılanma ile bağlantılı diğer kişilerin burada tekrarlanamayacak kadar çok olan telefon görüşmelerinden de açıkça anlaşıldığı, buna göre şüphelinin yukanda yazılı dokümanlardan haberinin olmadığını beyan etmesinin savunma amaçlı bulunduğu, aksine bu dokümanlan bir suç örgütü hüviyetinde yapılandırdığı dernek üyelerine bizzat kendisinin verdiği veya kendisinin anlattıklanndan tutulan notlar olduğu değerlendirilmiştir.
Yine Kuvayı Milliye Derneğinde yapılan aramada ele geçen " Yönetim Kurulu" ile başlayıp "Tüm Birimler Birbirine Emir Komuta Zincir İle Bağlıdır" diye biten şema da derneğin illegal yapılanmasında nasıl bir hiyerarşi kurulduğunu göstermektedir.
Nitekim Derneğin teşkilatlanmadan sorumlu genel başkan yardımcısı Hüseyin GÖRÜM'ün ; "..Bu belgelerin içeriği hakkında genel başkan olan Mehmet Fikri KARADAĞ'm bilgisi olduğu, Mehmet Fikri KARADRAĞ'm asker emeklisi olduğundan dolayı bu şekilde derneğin faaliyetlerini ve görev alanlannı belirlediği, belirtilen konulann hepsinin Mehmet Fikri KARADAĞ m kafasındaki projeleri olduğu, Özel Kuvvetler olarak oluşturduklan bir birimlerinin olmadığı, ancak bazı şahıslara bu şekilde kimlikler verildiği.." şeklindeki kaçamaklı beyanı , Gizli Tanık-17 nin de benzer beyanlan bu değerlendirmeyi doğrular niteliktedir.
Kuvayı Milliye Derneğinin Basın ve Halkla İlişkiler sorumlusu Ali ÖZOĞLU ile
yapılmış röportaj 25 Mayıs 2006 tarihinde Tempo Dergisinde yer almıştır. Bu röportajda Ali
ÖZOĞLU Kuvayı Milliye Derneği'nin "2000 motorize ekipten oluşan, telsizli istihbarat
ekipleri hazırladığı, bu ekiplerin İstanbul içinde ve iki yakada başta kurt mafyası olmak üzere
her türlü organize suç şebekesine ve mafyaya karşı mücadele etmekle görevli olacaklan"
yönünde beyanlarda bulunmuştur. Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ bu konu hakkında
hiçbir bilgisinin olmadığını, Ali ÖZOĞLU'nun beymlannm, Erkut ERSOY ile birlikte kendi
düşüncelerini yansıttığını, Kuvayı Milliye Derneği olarak bu konuda hiçbir çalışmalannm
olmadığını,Ali ÖZOĞLU'nun basında çıkan haberlerden sonra dernekten istifa edip
aynldığmı savunmuştur. ...
Emekli yüzbaşı olan Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, 25'Ö5.2Öp8gfinü Ankara Emniyet Müdürlüğünde alman ifadesinde ; Kuvayı Milliye Dern€gi' Teşkilat^B^şkanı olan Hüseyin GORUM'ün kendisinden etrafındaki şahıslara askeri eğitim y.errrtesihi istediğini söylemiştir.

Yukanda açıklandığı şekilde genel başkanlığını yaptığı dernekte neredeyse askeri bir hiyerarşi oluşturan, her konuda kendisine danışılan ve onayı istenen şüphelinin bu gelişmelerden haberi olmadığını söylemesinin savunma amaçlı olduğu değerlendirilmiştir.
Aşağıda özetlenen;
18.09.2007 tarihinde Erol ÖLMEZ ile Kahraman ŞAHİN arasındaki görüşmede ; Erol' un " sayın Özel Kuvvetler Komutanım nasıllar iyiler mi", "Paşamız nasıl" , Kahraman'm "Paşa da gayet iyiler efendim", "Tamam efendim, teşekkür ediyorum hayırlı görevler"
Şeklindeki ve bu içerikteki birçok telefon konuşmaları,
Kahraman ŞAHİN'den elde edilen 13 numaralı CD üzerinde yapılan incelemede tespit edilen ; Kahraman ŞAHİN ve diğer bir çok şahsın askeri üniformayı anımsatan ayrıca bere, apolet, fular ve benzeri aksesuarları bulunan elbiseler giyerek Türk Bayrağı ve Kuvayı Milliye Flamaları önündeki fotoğrafları,
Dikkate alındığında, ele geçen dokümanda Kuvayı Milliye Derneğinde kurulması öngörülen "Özel Kuvvetler" in sadece düşünce aşamasında kalmayıp uygulamaya da konulduğunu göstermektedir.
Şüphelinin Erol ÖLMEZ'i tanımadığı şeklindeki savunmasının, Erol ÖLMEZ'in ifade ve telefon görüşmeleri içeriğinden savunmaya yönelik olduğu, Erol ÖLMEZ'in kendisine ait bölümde anlatılan istihbarat ve örgüte gelir temin etme amaçlı faaliyetleri ile ilgisinin kurulamaması amaçlı bulunduğu değerlendirilmiştir. Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm oğlu Serdar KARADAĞ'm aynı suçtan tutuklu bulunan ve sürekli olarak gönderdiği dilekçeler ile yeniden ifade vermek istediğini söyleyen Erol ÖLMEZ'e cezaevinde para yatırması da bu değerlendirmeyi doğrulamaktadır.
Vatanın elden gittiği, bir an evvel halkın ayaklandırılmasmm gerektiği şeklindeki örgüt propagandasının sadece yukanda yazılı ve ona benzer dokümanların basılıp yaymlanması,dağıtılması ile sınırlı kalmayıp Kuvayı Milliye Derneği yöneticileri tarafından bizzat kişilere de yapıldığını, 07.01.2007 tarihinde Pendik ilçesinde oto içersinde 1 adet ruhsatsız tabanca ile birlikte suç örgütü mensuplanna ait olduğu değerlendirilen belgeler ile ele geçirilen Murat ÇAĞLAR kendisi ile yapılan mülakatta ; " Kuvvayi Milliye Derneğinde kaldığı süre içerisinde kendilerine, vatanın elden gittiğini, bir an evvel halkın ayaklandmlması gerektiğini, aynca Kuvvayi Milliye Derneğinin mevcut orduya alternatif yeni bir ordu kurma yetkisinin olduğunu, bunun için maddi güç kazanmalan gerektiğini, bu nedenle sık sık yardım toplandığını, mevcut ordunun içinde bölünmeler olduğunu, vatan hainlerinin olduğunu anlattıklannı, bu çerçevede kendisinin de çok defa bu yardım toplama faaliyetlerine katıldığını " söyleyerek teyit etmiştir. Daha sonra tekrar yakalanan Murat ÇAĞLAR ifadesinde bu mülatattaki beyanlannı doğrulamış, Gizli Tanık-17 de aynı şekilde beyanda bulunmuştur.
Soruşturma kapsamında olup daha sonraki bir tarihte yakalanan şüpheli İhsan GÖKTAŞ'tan elde edilerek 2 , 3 rakamlan ile numaralandmlan CD'ler içerisinde Kuvayı Milliye Derneği binasında 12 kişinin katılımı ile yapılan bir toplantıda Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm görüntülü konuşmalannm kayıtlı bulunduğu tespit edilmiş, Gizli Tanık-17 bu görüntülerin Kahraman ŞAHİN tarafından kayda alındığını beyan etmiştir. Söz konusu CD lerdeki görüntülü konuşmalarda Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm tanışmalanndan itibaren Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ve Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluş aşaması, süreç içerisinde gelişen olaylann tabii bir şekilde konuşulduğu değerlendirildiğinden çözümü yaptınlarak özet olarak yukanda yazılmıştır.
Bu konuşmanın ; şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendi beyanı içeriğine göre 22 Temmuz 2007 tarihindeki genel seçimler sonrasında Kuvayı.Milliye Derneği ile bağlantısını zayıflattığı, 07 Eylül 2007 tarihinde de resmi olarak ayrıhdığı tarihten sonra yapıldığı , Kuvayı Milliye Derneğinin Kadıköy ilçesindeki genel ''merkez Cinasında geçtiği, huzurda





Mehmet Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'den başka 12 kişinin daha olduğu anlaşılmaktadır.Tartışmalarmm ise ; Mehmet Fikri KARADAĞ'm Ergenekon Terör Örgütünün amaçlan doğrultusunda görünürdeki Kuvayı Milliye Demeğinin legal yapılanmasının tüm imkanlarını kullanmasına karşın söz konusu genel seçimlerde beklediği neticeyi sağlayamaması, bunun dışında Mersin ilindeki ölme,öldürülme ve öldürme ikazı ile yaptırdığı yemin töreni, Demeğin Teşkilat Başkanı Hüseyin GÖRÜM'ün başında bordo bere ile kıydığı Kuvva Nikahı ve sağma ve soluna alıp temsili olarak İsa ile Musa Peygamber olarak tanıttığı kişiler ile birlikte yaptığı basın açıklaması görüntülerinin basında yer alıp vatandaşlardan tepki alması, yukarıda silah ve örgütsel dokümanlar ile yakalandığı anlatılan Murat ÇAĞLAR'dan sonra Demek yapılanması hakkında soruşturma başlatılması olaylarından sonra işlevsiz kaldığını düşündüğü Demeğin legal yapılanmasını tasfiye etme düşüncesinden ve Hüseyin GÖRÜM'ün buna karşı çıkmasından kaynaklandığı görüntülü konuşmanın tümünün incelenmesinden anlaşılmaktadır. Yukarıda özetlenen telefon görüşmelerinden de anlaşılacağı gibi neredeyse askeri bir itaatle bağlı örgüt üyelerinin kendisine bu tartışmada olduğu gibi karşı çıktıkları görülmemiştir. Bu nedenle de olayların gelişiminin kavranması açısından önem verilen bu konuşmada Hüseyin GÖRÜM'ün Mehmet Fikri KARADAG'a ; Muzaffer TEKİN tarafından tanıştırıldıklarını, VKGB'nin kumlusu aşamasında kendisinin Maltepe semtindeki meşhur barakasına gelip gittiğini, Hendek ilçesinde anlaşmayı bozanın kanının diğerine helal olduğuna dair bir anlaşma yaptıklarını, buna karşılık kendisinin eroin kaçakçısı olarak gösterilip VKGB oluşumundan uzaklaştırıldığını, kutsal bir dava olarak gördüğü Kuvayı Milliye Demeğinin kumlusunda kendisinin büyük emeği olduğunu, ancak Mehmet Fikri KARADAĞ'm demeğe gelen kişilere grup kuran, yer altına inin, şunu vur, bunu vur, kıralım, keselim,para bulalım dediğini, bütün eylemlerde arka planda durup kendisini öne çıkardığını, Ankara'da kurulan Kuvva-i Milliye Demeğinin arkasında da Muzaffer TEKİN'in olduğunu, başkanı olan Bekir ÖZTÜRK'ün kendisi gibi kukla olduğunu, telkinlerine uyan birisinin suç işlemesi halinde kendisine yükleneceğini, nitekim Danıştay saldırısı ve Hrant DİNK'in öldürülmesi olaylarından sonra ortadan kaybolduğunu, bütün bu olaylardan sonra işin iç yüzünü anladığını söylediği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki konuşmalardan da anlaşılacağı gibi ülkemizde meydana gelen sansasyonel eylemlerden sonra Mehmet Fikri KARADAĞ'm demeğe gelmeyişi, Hüseyin GÖRÜM'ün Danıştay saldırısında adının geçmesi üzerine Mehmet Fikri KARADAĞ ve diğer demek üyelerinin kendisiyle irtibatlarını kesmesi, Mehmet Fikri KARADAĞ'm danışacağım yerler var diyerek Beşiktaş'taki bir yere gitmesi , burada da Veli KÜCÜK'ün bürosunun bulunduğunun bilinmesi , Mehmet Fikri KARADAĞ ile Veli KÜCÜK'ün örgütsel irtibat halinde bulundukları yönünde değerlendirilmesi gereken diğer bir durumdur. Danıştay eylemi sonrası Veli KÜÇÜK- Muzaffer TEKİN örneğinde olduğu gibi, deşifre olan örgüt üyesi Hüseyin GÖRÜM ile irtibatın koparılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Murat ÇAĞLAR'm "kendilerine, vatanın elden gittiğini, bir an evvel halkın ayaklandınlması gerektiğini, aynca Kuvvayi Milliye Demeğinin mevcut orduya alternatif yeni bir ordu kurma yetkisinin olduğunu, bunun için maddi güç kazanmalan gerektiğini, bu nedenle sık sık yardım toplandığım, mevcut ordunun içinde bölünmeler olduğunu, vatan hainlerinin olduğunu anlattıklannı, bu çerçevede kendisinin de çok defa bu yardım toplama faaliyetlerine katıldığı" şeklinde demek yöneticilerince yönlendirildikleri hususu Kuvayı Milliye Demeği ile bağlantılı olan şüphelilerin ilgili bölümlerde genişçe özetlenen,ancak bu bölüme yazılamayacak kadar çok olan telefon görüşmeleri içeriğinden de açıkça anlaşılmakadır.
Mehmet Fikri KARADAĞ ve diğer şüphelilerin "vatanın elden gittiği, memleket topraklannın düşmana satıldığı" şeklindeki görüş ve düşünceleri" .suç isnadına konu edilmemiştir. İfade hürriyeti çerçevesinde herkesin bu türlü düşüncelerini açıklama, bu

eylemleri gerçekleştirdikleri iddia edilen yönetime karşı demokratik yollardan tepki gösterme,en nihayetinde yine demokratik siyasi yollardan yönetimde bulunan kişilerin tekrar seçilmemesi, kendi düşüncelerinde olan kişilerin veya bizzat kendilerinin yönetime gelmesi için çalışma hak ve hürriyetleri vardır.Burada suç isnadına konu edilen eylem, meşru yoldan yönetime gelmiş kişiler aleyhine, yukarıdaki dokümanda da yazılı olduğu şekilde halkın silahlı ayaklanması için tahrik edilmesidir.
Diğer birçok şüpheliden de ele geçen bir CD içerisindeki görüntüde ; Mersin ilinde bulunan bir yerel televizyona Kuvayı Milliye Derneği Başkanı Hüseyin GÖRÜM, Kuvayı Milliye Derneği yöneticilerinden Fikri KARADAĞ konuk olarak katılarak Kuvayı milliye Derneği ve Hareketinin yapılanmasının ve amacının anlatıldığı, ayrıca hükümetin devleti 500 Milyar Dolar borca soktuğunu ve devleti iyi yönetemediğini bunun karşısında Genelkurmayın ve askerin bir şeyler yapmasını ve görev almasını anlattığı, tespit edilmiştir.
Aşağıda özetlenen;
27.04.2007 tarihinde Ahmet SAYAR ile görüşmesinde özetle; Ahmet'in televizyonlarda Genel Kurmay'm Muhtıra açıkladığının söylendiğini anlattığı, Mehmet Fikri'nin "Oh ne güzel, demek ki Kuvayı Milliye hedefine ulaştı" dediği , Ahmet'in "O zaman Anayasa Mahkemesi de yarın bu işi aynen bağlar" dediği,Mehmet Fikri'nin
" Köpek gibi bağlıycaklar" , "Ne mutlu Türküm diyemeyen ... ne işi var Atatürk'ün
köşkünde" , "O zaman generallerin kafasını keserdi bu genç subaylar" , "Hadi bakalım başarıya ulaştık, bu bizimdir" , "O yemin var ya o yemin", "Bizim Mersin'deki konuşmalann da hepsi gitti, bunlar da bi bok yapamaz falan dedik" dediği, Ahmet'in "Hainlerin, azınlıkların bu ülkeye hükmettiği ne zaman görülmüş, nereye kadar hükmedebilirler" dediği, Mehmet Fikri'nin "Anayasa Mahkemesi iptal edecek ve erken seçime gidilecek başka çare yok" , "Bu olmazsa .... kan akar o zaman bu memlekette, çok tehlikeli olur" , "Oraya, o ...., Atatürk düşmanı, Türk düşmanı, devlet düşmanı, müslüman olmayanlar çıkmayacak" dediği,
27.04.2007 tarihinde Kemal CANAY ile görüşmesinde özetle; Kemal'in Genel Kurmay'm açıklamasını sorduğu, Mehmet Fikri'nin "..bizim ateş orayı sarmış, belli oldu" dediği, Kemal'in "Muhtıra gibi şey vardı, açıklama yaptı" "Ne Mutlu Türküm diyemiyen herkes düşmammızdır dedi" dediği, Mehmet Fikri'nin "Ne kadar güzel, aşağıdan gelen baskı da bu" , "Benim yiğitlerimin baskısı da bu" dediği,
Ve benzer içerikli birçok telefon görüşmesindeki sözlerinin , görüşme tarihlerinde gerçekleşen bu olayı Ergenekon Terör Örgütünün amaçlan doğrultusunda ve kendisine göre muhtıra şeklinde yorumlayarak , örgütün amaç ve ilkelerine aykm davrandıklannı düşündükleri yönetimi askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırabilmek yönündeki çabalannı gösterdiği değerlendirilmiştir.
Diğer şüphelilerden Kahraman ŞAHİN'den , Bayrampaşa Kapalı Cezaevinden Deniz YILDIRIM isimli cinayet hükümlüsünün gönderdiği mektuplar ele geçmiştir. Deniz YILDIRIM'm cezaevinden Kuvayı Milliye Derneğinin Kadıköy'deki adresini yazarak Kahraman ŞAHİN ve Hüseyin GÖRÜM'e gönderdiği mektup içeriklerinde "Gönlümden geçen tek hareket Darbeyle içimizdeki dış güçlere hizmet eden şerefsizleri infaz etmek" , "Paşama,Hüseyin Abi'ye,Soran herkese selam olsun,Yolumuz açık olsun", "Tam aktif zamanımızda başımıza bu iş geldi, lanet olsun", "İçerde de olsak dışanda da olsak fark etmez, her türlü yaşam şartına alışkmız„ben savaşımı burada veriyorum", "Ben silahımı ülkenin bölünmez bütünlüğünü bölmeye çalışana çalışanlara çekmeye and içtim, bizler bu ülkenin direnişçileriyiz" , "Toplu giydirme zamanı yaklaşıyor ! , farkındayım, beni unutmayın buralarda.Bizler bu millet için topraklar için vanz,zırhımızı giymeden sokağa çıkmak yok" , sözlerinin yazılı bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu mektuplann da , şüphelinin örgütün Kuvayı Milliye yapılanmasındaki bütün üyeleri ile birlikte diğer kişilere, vatanın elden gittiği , Kuvayı Milliye derneğinin vatanın kurtanlması davasını yürüttüğü, bu kapsamda askeri bir darbenin zemininin hazırlanarak hain

olan kişilerin infaz edilmesi gerektiği şeklindeki örgüt propagandası yaptığını gösterdiği, esasen Ergenekon Terör Örgütünün yönetici konumunda bulunan üyelerinden, bu mektupları kaleme alan cezaevinde cinayet suçundan tutuklu olarak yatan bir ilgilisine kadar bir askeri müdahale söyleminin bulunduğu soruşturma evrakı genelinden de anlaşılmaktadır.
Ankara C.başsavcılığının Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği (VKGB) ile ilgili yürüttüğü soruşturmada usulünce alınmış Mahkeme kararlan uyarınca yapılan iletişimin dinlenilmesinde tespit edilen telefon görüşmelerinde bu soruşturmamızı aydınlatabilecek konuşmalar da bulunmaktadır. Ankara C.başsavcılığmdan temin edilen buna ilişkin soruşturma evrakları C.başsavcılığımızm soruşturmasında CMK 138/2 maddesi kapsamında tesadüfen elde edilen deliller niteliğindedir. C.başsavcılığımızm soruşturma konusunun da CMK 135/6 maddesinde sayılan suçları kapsadığı dikkate alındığında söz konusu telefon konuşmalarının delil olarak kullanılabileceği değerlendirildiğinden, sözü edilen telefon görüşmelerinin konumuza ilişkin bölümleri aşağıya alınmıştır.
28.05.2006 günü saat: 23:04:34' de Taner ÜNAL ile Ahmet CİNALİ arasındaki telefon görüşmesinde özetle ;
Taner' in "....bir gün oturmuşlar bunlar, ee şey kurmuşlar cunta kurmuşlar , ee şeyi Genelkurmay Başkanı yapmışlar, A.P.' ı, şeyi Fikri KARADAĞ da Başbakan olmuş, şey de ee Muzaffer ee neydi bu TEKİN miydi neydi bu, onu da Cumhurbaşkanı yapıyorlarmış, .... ihtilal yapıyorlarmış, bunlar işte Ahmet bunlar devletin nüfuzunu ordunun nüfuzunu kullanarak ortada böyle yıllardır gemiyi yürütmüşler, bunların nüfuzu bize geçmedi sadece ..."dediği,
04.06.2006 günü saat: 22:58:41' de Ahmet CİNALİ ile Taner ÜNAL arasındaki telefon görüşmesinde özetle ;
Taner' in "....kimseye açıp ta diyemiyorum ki, biz diyor Genel Kurmayda ne kadar paşa varsa kellesini torbaya dolduracağız diyor Fikri KARADAĞ, biz bir ihtilal örgütüyüz diyor, bu dernek te diyor ihtilal örgütüne hizmet edecek..." dediği,
04.07.2006 günü saat: 18:31:30' da Taner ÜNAL ile Nihat isimli kişi arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Taner' in "Şimdi iyi dinle,o A. P.'la bunun yanındaki Fikri KARADAĞ, bunları şey sözde bu görevlendirmiş,hatta bir iki kere bu Fikri KARADAĞ filan bunla telefonda konuştu,hatta R.P. da vardı,ben dedim ki sizin dedim şeyle alakanız ne eee neydi bu adamın ismi Muzaffer TEKİN'le, dedi biz ihtilal yapacağız, yani bunun üzerine gönderdim bunlan, dedim ne ihtilali yapıyorsunuz siz dedim, Genel Kurmay Başkanını değiştireceğiz dedi, kelleleri torbaya koyacağız dedi, dinleyenlerde dinlesin a...avr... s..., Taner ÜNAL'ı niye suçluyorlar dedim,kardeşim burası kelle toplama yeri değil ki dedim, yani kellenizi nerde toplayacaksanız toplayın dedim ya ne yapıyorsunuz siz dedim,ya eee biz bunun için geldik buraya dedi şey Fikri KARADAĞ" , "... Allah canımı alsın bana dediği şey bu oldu şey dedi ne dedi o Genel Kurmay Başkanının bilmem nerenin hepsinin kellelerini çuvala katacağız dedi, bir ihtilal yapacağız dedi..." , " Genel Kurmay Başkanı da A.P. olacak dedi, onun için siktir ettim ben bunları. Haa şimdi de kalkmışlar beni yargılıyorlar a..m av...nı s..., bunlara bilmem Anadolu bilmem ne derneği kurduruluyor, ötekine bilmem ne derneği kurduruluyor , si.. .1ar Türkiye'nin anasını, A.P. öyle bir dernek kurmuş, şimdi iki de bir efendim şeyin neydi o Atatürk'ün Bursa Nutkunu yapacakmış, ya burası terörist ülkesi mi, Atatürk'ün Bursa Nutku, yani savcıları keseceklermiş, ötekilerini çuvala dolduracaklarmış...." dediği,
06.10.2006 günü saat: 20:59:15' de Taner ÜNAL ile Ahmet İzzet DAĞISTANLI arasındaki telefon görüşmesinde özetle ;
Danıştay olayı ile ilgili bir süre görüştükten sonra, Taner' in "Hedefte kimse bunun şeyi var, Fikri KARADAĞ var, tam Danıştay saldırısının en şey günlerinde dedi ki, efendim biz motorize ekip kuruyoruz, bir milyon kişi, yav kardeşim sen kelle avcısı mısm,aynı Fikri KARADAĞ yani aramızda kalsın aynı Fikri KARADAĞ Alaaddin/PARMAKSıZ'ın yanında

bizim yönetimdeydi, bunlan daha önce ben kovaladım bunlan, elli kişilik bir yönetim kurulu vardı işte, bunlar seçildiler geldiler. Kardeşim dedim, yani hoş geldiniz iyi yaptınız memnun oldum, iki tane dedim mümtaz şey paşa subay size nasıl yardımcı olabilirim, ne yapmak istiyorsunuz, hedefleriniz neler dediMehmet Fikri KARADAĞ dedi ki, biz dedi paşalann kellelerini çuvala dolduracağız dedi, anlamadım dedim, evet dedi biz ihtilal yapacağız, ihtilali de dedi Muzaffer TEKİN yapacak dedi, ben dedi şey dedi, Muzaffer ımmmm A.P.Genel Kurmay Başkanı olacak dedi, ben de başbakan olacağım dedi. Dedim beyler siz yanlış yere gelmiş e bunlar ben bunlar bunun için mi buraya geldiniz, evet dedi Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu buradan güç alarak dedi bunu yapacağız, dedim beyler yanlış yere gelmişsiniz siz dedim burada bunu size ben yaptırmam dedim, İran'a savaş yapmak kaydıyla yani aramızda kalsın bunlan hiç kimseye söyleme, İran'a savaş açmak kaydıyla Başbakanlık teklif edildi, ulusalcı diyorlar, Türkiye'de bir şey gelecek, sende zorluyorsun, yıkılmadın, önünü açalım ama diyorlar, tek şartımız var İran'a savaş açarsın, açacaksın, bunlar paranoya gibi gelir yani, ilk şeyde şey olmaz da, e şimdi Türkiye'de demek ki yapılmak istenen bir takım şeyler var, operasyonlar var, kusura bakmayın kardeşim biz adamı tersledik mersledik, doğruydu yanlıştı ben bunlan gündeme getirmem ama bilmen bakımından söylüyorum" dediği,
Bu telefon görüşmelerinin ilgilisi olan kişilerin Mehmet Fikri KARADAĞ'm VKGB Hareketine katılışının amacını aynca yoruma yer vermeyecek şekilde anlatmakta olduklan görülmektedir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'dan sonraki tarihte yakalanan ve haklanndaki evrak aynlan İbrahim ÖZCAN,Durmuş Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR ifadelerinde Mehmet Fikri KARADAĞ'm bu söylemlerine şahit olduklannı beyan etmişlerdir.
Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün amaçlan doğrultusunda 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan genel seçimlerde yönetim aleyhine legal faaliyette bulunduğu, hatta kendisinin bağımsız olarak milletvekili adayı olduğu bilinmektedir.
30.04.2007 tarihinde X şahıs/Y Şahıslar ile görüşmesinde özetle; Mehmet Fikri'nin bir askeri üssü arayarak X şahıs sonrası Y şahısla görüştüğü ve "Sevgili paşam nasılsın" diye hal hatır sorduğu, Y Şahsın ".. dün Çağlayan'da miydin" dediği, Mehmet Fikri'nin "Dün Çağlayan'a ekibi gönderdim, kendim seyrettim", "Çağlayan'da kuvvetli bizim ekip" diyerek yapılan mitinglerden bahsettikleri,
02.05.2007 tarihinde Recep isimli şahıs ile görüşmesinde özetle; Recep'in "
nasıl durumlar baksana toz duman DSP ile CHP birleşiyormuş" dediği, Mehmet Fikri'nin " Toz duman tabi sağda onlar birleşecek, solda, öbürleri de sağda birleşecek" dediği, Recep'in "Sağda öbürü sağda, bizimkiler solda birleşecek" dediği, Mehmet Fikri'nin "Hiç bir şey olmaz, aynen öyle olacak, birinci parti CHP dedim bana kimse inanmadı" dediği, Recep'in " Evet birinci parti CHP olacak, ben sana söyleyim" dediği, Mehmet Fikri'nin "..Bütün köpekler sürünüp gidecek siktir olup gidecek" dediği, Recep'in "250 milletvekili çıkartmz değil mi paşam" dediği, Mehmet Fikri'nin "Daha fazla, daha fazla" dediği, Recep'in "Daha bile fazla, hayırlısıyla başkanım, ne diyorsun milletvekili olayım mı, gireyim mi" dediği, Mehmet Fikri'nin "Hemen tabi, hemen yokla, hemen yokla ben seni her zaman desteklerim", "Her şeyinden desteklerim ben seni", "Bütün bu varoşlann hepsine de yollanm adamlanmı,hiç merak etme" dediği,Recep'in "Varoşlann hepsine yollanm diyorsun Maltepe'den Ümraniye'sine kadar" dediği, Mehmet Fikri'nin "Hepsine, hepsine" dediği, Recep'in "İşte ilk on, onikiye falan girebilsem" dediği, Mehmet Fikri'nin "... gönderirse buradan size oy vermiyor Kuvayı Milliye der olur biter" dediği,
14.05.2007 tarihinde Kemal CANAY ile görüşmesinde özetle; Kendilerinden bağımsız bir milletvekili seçilmesinin iyi olacağından bahsettikleri^ İzmir ilinde yapılan mitingin iyi olmadığını, olayı siyasi partilerin üstlendiğini, şova dönüştürdüklerini anlatarak Mehmet Fikri'nin "Kürsüye falan şşyj yaptık müdahale ettik" diyçrgk^kavgayı önlediklerini





anlattığı , Kemal'in "CHP ile DSP nin şeyine dönüştü yani" diyerek rahatsızlığını bildirdiği, konuşmanın ilerleyen bölümlerinde bir doktordan bahsederek, doktorun kendilerinden bağımsız aday olabileceğini konuştukları, Mehmet Fikri'nin da Kemal'e "önce kendini düşün" diyerek bağımsız milletvekili adayı olmasını istediği,
16.07.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile görüşmesinde özetle; Mehmet Fikri'nin "Ha Mamo, ya nerdesin evlatçım yav" , "Ben dedim acaba Mamocuk ne oldu dedim, gitti galiba dedim, varmıştır dedim" dediği, Muhammet'in "Hee valla sağolun komutanım arayamadım da vallah mitinge de gelemedim" "He he gelecem Allah izin ederse varan bir emriniz buradan" dediği, Mehmet Fikri'nin "Koçum benim beklerim" dediği,
Yukarıda yazılı CD çözümü içerisindeki Hüseyin GÖRÜM ile konuşmalarında ; Hüseyin'in ".... Mehmet Fikri KARADAĞ en çok neye karşı, bu günkü yönetime karşı, Allah'ım dedim sana yalvanyorum, Allah'ım tam ters çevir dedim biliyor musun" , Mehmet Fikri'nin "Sen dua ettin de oldu", Hüseyin'in "Bu gün onlar yüzde 46 aldı, siz 46 oy aldınız..."
Şeklindeki görüşmeleri ve yukarıda özetlenen benzer mahiyetteki birçok telefon görüşmesinin bu hususu teyit ettiği anlaşılmaktadır.
Şüphelinin bu genel seçimler öncesindeki legal faaliyetlerinden Ergenekon Terör Örgütünün amaçlan doğrultusunda beklediği sonucun çıkmadığı da anlaşılmaktadır.
Bu konudaki;
12.09.2007 tarihinde Yaşar ARSLANKÖYLÜ ile görüşmesinde özetle; "Bizde adaylığımızı koyduk bir bok çıkmadı, Kuvayı Milleyin'in kaç bin üyesi var Genel Başkanına kırk altı oy çıkıyor olacak iş mi bu ha..."
29.08.2007 tarihinde Hüseyin isimli şahıs ile görüşmesinde özetle; Hüseyin'in "Vallahi haberleri izliyorum evde üzülüyorum dedim bi komutanımı arayayım" dediği, Mehmet Fikri'nin "Boşver oğulcum ya boşver, bu millet neler" , "He bu millet Nedim OKLAR'ı gördü, bu millet ya ne olacak" dediği, Hüseyin'in "Komutanım çalışması ne beş torba kömürü, yazdan kış kömürü dağıttılar", "Aziz NESİN bunlara az söylemiş bu halka ya" dediği, Mehmet Fikri'nin "Tabi ya yüzde 60 ne yüzde altmışı yüzde 97 ya" , "Aziz NESİN cennette, cennette , onlar ne derse desin" dediği,
10.10.2007 tarihinde İmam Hüseyin YARDIÇ ile görüşmesinde özetle; Bir süre seçim sonrası siyasi yapıyla ilgili değerlendirmeler yaptıklan, İmam Hüseyin'in ".. bu memleketi Yugoslavya gibi bölüp parçalamaya uğraşıyorlar, iş ona geldiği zaman., biz vatanı koruruz" dediği, Amerika'nın Irak ta yapmak istediği planlardan, oyunlardan bahsettikleri, bir süre mahalle aralannda bulunan mescit ve kiliselerle ilgili konuştuktan sonra Mehmet Fikri'nin "Hepsi Amerika'ya çalışıyor köpeklerin, işte hepsi, yani o dediğin medrese denen yerler de Amerikan ajanlanyla dolu", "En büyük misyoner devletin başında" "Bu bu ş... a... millet ondan sonra gidip bunalara yine yüzde elli veriyor" dediği,
21.10.2007 tarihinde Ali isimli şahısla ile görüşmesinde özetle; Bir süre hal hatır sorduktan sonra Ali'nin Hakkari Dağlıca'da şehit olan askerleri kastederek "...Üzüntümüz var işte. Bu şeylere kafamız, moralimiz bozuldu.","Bizim yapacağımız bir şeyler var mı", "Artık yani burda çocuklar da soruyor. Yani bunaldı millet, bildiğin gibi değil." demesi
üzerine, Mehmet Fikri'nin "... ne yapacağız bu milletine. Vatan hainlerine bilmem
neylere bütün iktidan veriyor alkışlıyor. A bu milletin ben., vatan hayinlerine her
şeyi teslim ediyorlar, çocuklan ibneleri akıllan başlanna gelmiyor..." dediği,
Şeklindeki ve benzer mahiyette bulunan birçok telefon görüşmesinde seçim sonuçlannm istediği gibi olmamasından kaynaklanan sözlerinin her fırsatta millet sevgisinden bahseden şüphelinin millete en ağır hakaretleri edecek dereceye vardırarak bireysel bir tepki smırlanm aştığı, kendi ifadesindeki "Kuvayı Milliye Derneğinin Tam Bağımsız ve Bağlantısız" olduğu şeklindeki savunmasının aksine, seçimlerden önce Ergenekon Terör


Örgütünün amaçlan doğrultusunda yapmış olduğu yoğun mesainin karşılılığmı alamamanın ifadesi olduğu değerlendirilmiştir.
Şüphelinin bu aşamadan sonra Kuvayı Milliye Derneğinin Adana ili temsilcisi Yaşar ARSLANKÖYLÜ ile yaptığı 12.09.2007 tarihli görüşmede "Şimdi özel özel bir görev almak istiyorum da şeyde" "...ayrıca şey altından örgüte devam edeceğiz Kuvayı Milliye bırakmayacağız"
Kuvayı Milliye Derneğindeki yapılanmada istihbarat ve tetikçi kanadında görevli Kahraman ŞAHİN'in Ali SULMAZ isimli kişi ile yaptığı 08.11.2007 tarihli görüşmede "Şimdi bi takım insanları genel kurmay geri çağırdı anladın mı" "Ha anladın mı fazla telefonda konuşamıyorum ben", Ali'nin "Anladım abi baba yi da çağırdılar mı", Kahraman'm "Yani öyle bi durum var" "Tamam fazla konuşamıyom yani"
Sözleri ve benzer mahiyetteki birçok telefon görüşmesinin, şüphelinin bu görüşme tarihlerinde Dernek Genel Başkanlığından ayrılmış olması, emekli bir asker olmasına karşılık "Şimdi özel özel bir görev almak istiyorum da şey de" "...ayrıca şey altından örgüte devam edeceğiz Kuvayı Milliyeyi bırakmayacağız" diyerek yeni ve özel bir görev almak istediğini belirtmesi dikkate alındığında ; kendisinin Ergenekon Terör Örgütünün hiyerarşik yapılanması içerisinde yer aldığını, 22.07.2007 tarihindeki genel seçimlere kadar örgütün amaç ve ilkeleri doğrultusunda belli bir strateji ile yönettiği Kuvayı Milliye Derneğinden seçimlerde istenilen sonucun almamasından dolayı Ergenekon Terör Örgütü yapılanmasında başka bir görev üstlenmek için görünürde ayrıldığını, ancak yeni görevinde de her zaman ihtiyaç duyacağı için Kuvayı Milliye Derneği yapılanmasmdaki örgüt üyelerinin dağılmamasını istediğini gösterdiği değerlendirilmiştir.
Şüphelinin Kuvayı Milliye Derneğinin Mersin eski temsilcisi olup, perde arkasından Mersin ve Adana temsilciliklerini de yönlendirdiği anlaşılan Kemal CANAY ile yaptığı,
16.09.2007 tarihinde Kemal CANAY ile görüşmesinde özetle; Kemal'in "Gidiyo
memleket, teslim mi olacaz başkanım" dediği, Mehmet Fikri'nin " Ş.O... Korumak Ve
Kollamakla Yasal Olarak Görevli Olan, emrinde milyon tane asker olan teslim oluyosa
bize mi düşecek" "Tankı, Topu, Uçağı, Gemisi Bende Değil Onlarda, onlar ne gerekiyorsa yaparlar" dediği, Kemal'in "...belki daha beklediği vardır genel başkanım" dediği, Mehmet Fikri'nin "Onlar Bekleseydi, Bizlen Temas Kurarlardı Ne Yapayım" dediği,
Sözlerinin de, Ergenekon Terör Örgütünün genel seçimlerden istenilen sonucun almamasından dolayı örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimi ancak askeri bir müdahalenin yapılmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırarak sağlayabileceği, yine bu amaçla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile görüşme tarihinde şüphelinin Kuvayı Milliye Derneğinden ayrılmış olduğu, bu durumda kendisinden bir sivil toplum hareketini yönlendirmesinin de zorlaştığı dikkate alınarak, ülkede karışıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti oluşturacak provakatif terör eylemleri organize etme görevini beklediği değerlendirilmiştir.
Yönetim aleyhine yapılan sivil toplum gösterilerine katılanların geneli için bu tür bir
değerlendirme yapmak yersiz olsa da, örgüt yöneticisi sıfatı ile şüphelinin bu gösterilerin
organizesinde ve katılım sağlanmasında görev aldığı telefon görüşmelerinden
anlaşılmaktadır. Sözü edilen mitinglerde ve diğer sivil toplum hareketi görüntüsündeki bazı
eylemlerde katılımcılardan birkaçının fotoğrafları soruşturma evrakına ekli "Ordu Göreve"
yazılı döviz taşıdıkları basın ve yayın kuruluşlarında yer almıştır. Bu kişilerin şüpheli ile
bağlantısı delillendirilememiş ise de, şüphelinin örgüt yöneticisi olması deneni ile TCK
314/3,220/5 maddeleri uyarınca suç teşkil eden bu eylemlerden de sorumlu tutulması
gerektiği değerlendirilmiştir.

Hiç yorum yok: