29.7.08

ERGENEKON İDDİANAMESİ 1401 - 1450 SAYFALAR,

Doğu PERİNÇEK'in "Bu noluyor biliyor musun? Hep bu umutları yargıya" "Bağlıyan..." "Bu bu AKP'yi çok daha güçlü getirir." "AKP'yi ancak halk şeyiyle İhtilaliyle devirmek lazım." Dediği,
Serhan BOLLUK'un "Olay da oraya gidiyor göstere göstere yani." "... Şimdi Rafet buradaydı da," "Bir B planı var diyo. Bunları diyor sezgisel olarak şey yapıyorum diyo" "Sokağı bekliyolar diyo" "Komuta kademesinde çok tepki var diyo." Dediği,
Doğu PERİNÇEK'in "B Planı"nı kim yapıyo?" diye sorduğu,
Serhan BOLLUKun "Ordu yapıyo." Dediği,
Doğu PERİNÇEK'in ".. Komuta kademesine tepkisi olan bir askeri güç" dediği, Serhan BOLLUK'un "Tabi. Görüştüklerimden çıkardıklarım diyo." dediği,
Tape:3865 14.02.2008 tarihinde Doğu PERİNÇEK ile görüşmesindeözetle;Serhan'm "Bu başyazının başlığı için ne dicez" dediği, bir süre başlık içinkonuştukları, Doğu PERİNÇEK'in ...Türban eylemleri, türban provakasyon şu bu nediyebiliriz.Türban konusunda neye dikkat edelim dicen. Türban eylemlerine" dediği,Serhan'ın "Türbanda bölünmeyelim, BOP' a karşı birleşelim." Dediği, DoğuPERİNÇEK'in "Türban cephesinde mi diyelim." "Türbanda bölünmeyelim, BOP' a karşıbirleşelim." Dediği, Serhan'ın "... ben diğer şeyleri de söylüm mi kapak unsurlarını Kapakmalum Devlet BAHÇELİNİN kritik misyonu alt başlığı MHP' de ümmetçiliğe nasıl gelindi.Sürmanşetimiz Türban olduğu için alt bandımız Vakıflar Yasasındaki Görülmeyen tehlike"dediği ve başlıkları söyledikten sonra "...şöyle bişey abi bu şirket eğer vakıf bünyesindefaaliyet gösterirse yabancı şirket denetimden her şeyden muaf olay yani Rum mallarınınelden gitmesi değil" dediği, Doğu PERİNÇEK'in "...Onu sakın koyma sakın ha.Diğildeme sakın ha" dediği, Serhan'ın "niye böyle çıkarttık" dediği, Doğu PERİNÇEK'in "Amanha aman o da feci bi şey" dediği, Serhan'ın "tam bi sömürge esası kurayı da şey ABD' ninekonomik politiği diye çıkardık dikkat çeker diye. İlgi çeker diye düşünüyorum ben
yani Marksist bi şey" dediği, Doğu PERİNÇEK'in "Peki tamam" dediği,
Tape: 3627-3668 22.02.2008 tarihinde Ferid İLSEVER ile görüşmesinde özetle; Ferid İLSEVER'in "Abi ben Doktor Kemal İÇMEN aradı" "Ben hastanedeyim SSK hastanesinde fakat şöyle bir az önce İstanbul Emniyet 7-8 kişiyi gözaltına aldı dedi ee Emin GÜRSES Alo" dediği, Serhan BOLLUK'un "Emin GÜRSES'i mi ?" dediği, Ferid İLSEVER'in "... gözaltına almış internetten takip ettim gördüm dedi Vedat YENERER 7-8 kişiyi gözaltına almışlar" "...bana öyle söyledi şimdi telefonla aradılar beni bunlar bunlar gözaltına alınmış dedi senden ricam aklıma geldi şimdi Vedat YENERER'i haber yapıyoruz adını geçireceğiz vs. falan filan geçirmeyelim şimdi onu söylemek için aradım seni" dediği, bu görüşme ile ilgili olarak şüpheli Serhan BOLLUK savcılık ifadesinde;
Ferid İLSEVER derginin yayınlanacak olan sayısında Vedat YENERER hakkında bir haber çıkacağını bildiğini, Şuanda bunun neyle ilgili olduğunu hatırlamadığmı,Bu esnada Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınınca haberin çıkmasının uygun olmayacağını değerlendirerek kendisini bu konuda aradığmı,Bu konuda konuştuklannı,Soruşturmanm siyasi yönlendirmeyle yürütüldüğü konusunda neredeyse kesin bir kanaate sahip olduğu için soruşturmayı başından itibaren yürüten Savcı Zekeriya ÖZ hakkında siyasi eğilimleri, ne yapıp yapmadığı konusunda bir araştırma yapma konusunda konuşmalan olduğunu, Ancak bunu dergi kapağı yapmaya karar vermediğini beyan etmiştir.
Tape : 3665 13.03.2008 tarihinde Doğu PERİNÇEK ile görüşmesinde özetle; DOĞUnun He o bir 6.000 silah mı Cemil BAYIK'a?dediği SERHANm 6.000 silah
DOĞUnunl2.000 12.000, SERHANm 12.000 12.000 6.000'i yani şeye giden Talabaniye gidenlerin 6.000'i sonradan Cemil BAYIK'a gidiyor, DOĞUnunÖyle mi yoksa öyle yazıyor Talabani Barzaniye 12.000 Talabaniye 12 000 Cemil BAYIK'a 6.000, SERHANm Ben Talabaniye gidenlerin ö.OOO'ı oraya gitti diye hatırladım yani bir şehir
merkezinde eee bir polis merkezinde, DOĞUnun Yok yok sen bir daha bak ona, bir de Zaman'a bak bugün başka gazetede var mı
bu görüşmeler sonrasında Serhan'ın "Bu şey var önümde şuanda. Resmi ifadesi bizim şeyin Tuncay denen adamın. 8 sayfa fakatta bu tamamen şey üzerine kurulu sizde var mı?" dediği, Doğu PERINÇEK'in "Yok. Ne üzerine kurulu?" dediği, Serhan'ın "Yani bu işte araba satışı bulunan birtakım silahlar var elinde onlar soruluyor işte bilgisayar disketleri var onlar soruluyor." dediği, Doğu PERINÇEK'in "Yani o bilinen ifadeler değil. O esas onu öbürünü bulmak lazım." dediği ve görüşmenin sona erdiği,
Tape: 3666 14.03.2008 tarihinde Doğu PERİNÇEK görüşmesinde özetle; Doğu PERİNÇEK "Şimdi bak. Kağıt kalemin ya da bilgisayarın başında mısın?" "Açıklama yazdırabilir miyim?" "Zaman gastesinin Kıvrıkoğ.. orgenera.. org KIVRIKOĞLUyla ilgili yalan haberi." Başına bir satır zamandan özetlersen istersen söyliyim. Bugünkü zaman Doğu PERINÇEK'in ağzından DP'ni ağzından, hızlı hızlı yaz, sonra düzeltirsin. DP'nin ağzından ıı.. KIVRIKOĞLU ve Orgeneral KIVRIKOĞLU ve Tuğgeneral Veli KÜÇÜK'le ilgili düzmece bir haber yayınlamıştır." "Doğrusu şudur. Doğu PERİNÇEK" "Zaman gastesi muhabirinin sorusu üz u muhabirinin" "KIVRIKOĞLU ile Hilmi ÖZKÖK arasındaki görüş ayrılığı konusundaki sorusu üzerine şu cevabı vermiştir." "Bu soruyu sayın komutanlara sormanız gerekir nokta. Ancak" "Orgeneral KIVRIKOĞLU, görev döneminde veyahut da genelkurmay başkanlığı döneminde" "Türk Ordusunun" "ABD ve NATO'dan" "Bağımsız bir" ".. savaş kabiliyeti" "Geliştirmesi için" "Çaba gösterdi" "Özel Kuvvetleri bu kapsamda Özel Kuvvetler'i" ".. bağımsız bir güç olarak" "Ve Kuzey Irak'ta hareket., bağımsız bir güç olarak geliştirmeye çalıştı." "Tuğgeneral Veli KÜÇÜK'ün de" ".. bu çabalan içersinde" "Görevler üstlendiği bilinmektedir." "Sayın KIVRIKOĞLU'na bugün Amerikancı basının yönelttiği psikolojik savaşın nedeni de budur. Nedeni de budur." "Hilmi ÖZKÖK ise, 20 Nisan 2004'te Milli Egemenlik" ". ve Milli Güvenlik kavramlarının" "Eskidiğini açıklamış virgül, ABD'nin Irak'a Demokrasi götürdüğünü söylemiştir." dediği, devemla Yukarıda KIVRIKOĞLU kısmına, en sonuna KIVRIKOĞLU, KIVRIKOĞLU m...daha 1999 Aralık ayında ABD'nin Irak'a girmesi durumunda batağa saplanacağı saptamasında bulun.. saplanacağını belirtmişti, dediği çıktı, dediği çıktı. Bunu bi. her komutanla komurtan adı geçenlerin başına daima sıfat koyarak mesela orgeneral genel kurmay başkanı orgeneral falan gibi yani çıplak kullanma isimleri. Aynı şey Hilmi ÖZKÖK için de geçerli. Eski genelkurmay başkanı orgeneral. Ona orgeneral Hilmi ÖZKÖK de yeter. Bu açıklamayı dergiye koy, 1 adet de faksla ıı.. Fenerbahçe ordu evine, ıı...sayın Hüseyin KIVRIKOĞLU diye oraya da gönderiver.
Tape:3852 06.03.2008 tarihinde Fikret ....? Görüşmesinde özetle; kendisinin "kim olsa yıpratacaklar, Türk ordusuna karşı bir savaş başladı, kim gelse yıpratacaklar maalesef. Onun için korumak lazım bunları. BİZİM SAĞ KOL ne diyor" dediği, FİKRET'in "SOL KOLDA şey fakat bu yani bir şey yaratmış asker içinde" "Yani Irak'ı Irak konusunda da sürprizler olacak diyolar" dediği, kendisinin'Tabi olacak camm.Çok sürpriz varda oldu." "yani her harekat karşı harekat" "Peki iyi bizim açımızdan gelişmeler çok iyi" "orduyu koruyun orduyu savunun bizim açıklamalar filan ulaşıyormu acaba oralara" dediği, FİKRET'in "Gidiyor gidiyor bizde burdan yolluyoruz" dediği tespit edilmiştir.
Tape :3843 07.03.2008 tarihinde Doğu PERİNÇEK ile Mehmet..? arasındaki görüşmelerinde özetle;
Aralarında bir süre İşçi Partisinin bir basın bildirisinin basındaki yansımasından bahsettikten sonra; Mehmet'in "Atekle konuştum da dün ziyarete gitmiş tutukluları Emin Dayı aslan gibiydi diyor şimdi bizim bu medyaya Ergenekonla ilgili dosya götürüyoruz ya. Aytekin baş Aytekin başkanlığında avukatlar bir basm toplantısı yapsa bence çok iyi olur." dediği, Doğu PERİNÇEK'in "Tamam olur ohır^elt-dtnesela bak o açıdan bu özellikle muhafazakar medya ve köşe yazarlarına bu adam Ermeni soykırımını
savunuyor efendim Müslümanlığa düşmanlık yapıyor Türk düşmanlığı yapıyor diye haber hazırla Ceyhun bunu çok güzel hazırlar." dediği ve görüşmenin sona erdiği,
e) Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları;
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Bu şahsın tarihten üç yıl kadar önce Ulusal Kanal Haber Merkezinde üç ay kadar çalıştığını, Kendisini kanala Emekli Binbaşı olarak tanıttığını, Fakat bu süre zarfında bir takım şüpheli hareketleri olduğunu saptadıklannı, kendisinin aslında binbaşı değil yüzbaşı olduğunu öğrendiklerini, bunun üzerine kendisini işten çıkardıklannı, Danıştay suikast inden sonrada bu şahsın adı geçtiğini, bunu Aydınlık Dergisinde ajan provokatörü sıfatıyla kapak haberi yaptıklannı, Aynı şekilde de bu Ergenekon soruşturmasında da adı geçince yine aynı şekilde ajan provokatörü olarak kapak haberi yaptıklannı, Bu şahsı işten attıktan sonra MİT'e gidip İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisi aleyhinde uzun uzun ifadeler verdiğini bildiğini,
Emin ŞİRİN Milletvekilliği döneminde Ulusal Kanalda birkaç defa kendisini ağırladıklannı, Televizyon yayınında görüşlerine başvurduklannı,Bu şekilde tanıdıklanm,
Sevgi ERENEROL Yine kendisini iki yıl öncesinde Ulusal Kanalda çeşitli
defalar Hıristiyan misyonerlik faaliyetleri ile ilgili olarak yayma çıkardıklannı, bu tarihten sonra görüşmediğini,
Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU,Kendisi ile bir defa tarihten bir yıl kadar önce Ulusal Kanalda Fikir Meydanı isimli televizyon açık oturum gibi bir program yaptıklannı, Aynca kendisinden çeşitli konularda görüş alıp halen yaymladıklannı, Yaklaşık kendisini 1-1,5 yıldır tanıdığını,
Mehmet Adnan AKFIRAT Kendisi ile uzun yıllar Aydınlık Dergisinde birlikte çalıştıklanm,
Ferid İLSEVER Yine kendisi ile Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanalda uzun yıllar birlikte çalıştıklanm,
Yusuf BEŞİRİK
Kendisi İşçi Partisi İstanbul il örgütünde görev yaptığını, 7-8 yıldır tanıdığını,
İbrahim BENLİ Kendisi ile Talat Paşa Komitesindeki aldığı görevler nedeni ile 3-4 yıl kadar önce tamştıklanm, halen görüştüklerini,
İlhan SELÇUK Çeşitli konularda fikirlerini aldığı bir meslek büyüğü olduğunu, Bu şahıslarla olan ilişkilerin bunlardan ibaret olduğunu diğer şahıslan tanımadığını,
Soruşturma kapsamında gözaltına alman şüphelilerin rehber bilgileri dökümü alınmış ve alman rehber dökümleri diğer şüphelilerin rehber dökümleri ile karşılaştırdığında Serhan BOLLUK'UN telefon numaralanmn diğer şüpheliler Nusret SENEM, Doğu PERNÇEK, Ferid İLSEVER, Hikmet ÇİÇEK, İbrahim BENLİ, Yusuf BEŞİRİK 'in kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Aynca şüpheli Serhan BOLLUK'un telefon rehberinde diğer şüphelilerden;Ferid İLSEVER,Doğu PERİNÇEKJbrahim BENLİ,Hayati ÖZCAN7m kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
f) Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Aydın GERGİN isimli şahsın 22.03.2008 günü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu Şüpheli ifade Tutanağında Serhan BOLLUK için; "Kendisi Aydınlık dergisi yöneticisidir hu nedenle tanırım Herhangi bir ilişkim yoktur İşim dolayısı ile tanırım." Şeklinde beyanlannm bulunduğu,
Aykut TOKAK isimli şahsın 22.03.2008 ^gü&ü_ Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu Şüpheli ifade TutanağrnŞa SeiÇlî^ BOLLUK için;"J?a«a okunan isimlerden Doğu PERINÇEK, Ferid f^SEVER,*'^f%« BOLLUK, Yusuf
/^ 1401
BEŞİRİK, Yusuf TUNÇER, Aydın GERGİN, Mahir Cayan GÜNGÖR isimli şahısları yukarıda bahsetmiş olduğum gibi İşçi Partisi Genel merkezinde çalışmam sebebiyle tanırım." Şeklinde beyanlarının bulunduğu,
Ferid İLSEVER isimli şahsın 23.03.2008 günü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu Şüpheli ifade Tutanağında Serhan BOLLUK için;" Serhan BOLLUK Aydınlık dergisini genel yayın yönetmenidir. Ben hastanede tedavi görürken konuşmalardan da anlaşılacağı gibi Dr. Kemal YEŞİLÇİMEN beni aradı. Hal hatır sordu ve bu arada internet üzerinden böyle gözaltılar olduğunu söyledi. Ben de Serhan BOLLUK'tan bunu araştırmasını istedim." Şeklinde beyanlarının bulunduğu,
Doğu PERİNÇEK isimli şahsın 23.03.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu Şüpheli ifade Tutanağında Serhan BOLLUK için;" Serhan BOLLUK'u 30 yıldır tanırım. Şuanda Aydınlık Dergisi Genel yayın yönetmeni, İP merkez Karar Kurul üyesi, Türkiye'nin en güvenilir yurtseverlerinden ve aydınlarındandır. Şeklinde beyanlarının bulunduğu,
Mahir Cayan GÜNGÖR isimli şahsın 22.03.2008 günü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu Şüpheli ifade Tutanağında Serhan BOLLUK için^Doğu PERİNÇEK,Mehmet Adnan AKFIRAT, Ferid İLSEVER, Serhan BOLLUK, Yusuf BEŞİRİK, Yusuf TUNÇER, Aydın GERGİN, Aykut TOKAK isimli şahısları parti üyeleri nasıl tanırsa bende öyle tanımaktayım parti arkadaşlığı dışında herhangi bir ilişkim yok" Şeklinde beyanlarının bulunduğu,
Yusuf BEŞİRİK isimli şahsın 22.03.2008 günü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu Şüpheli ifade Tutanağında Serhan BOLLUK içm;"Kendisi Aydınlık dergisinde çalışmaktadır. Kendisi ile arkadaşlık ilişkilerim vardır." Şeklinde beyanlarının bulunduğu,
İbrahim BENLİ isimli şahsın 23.03.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu Şüpheli ifade Tutanağında Serhan BOLLUK içm;"Serhan BOLLUK' u tanırım. Kız kardeşi şirketimde yöneticidir. Bu şekilde tanışıklığımız vardır. Başka bir ilişkim yoktur" Şeklinde beyanlarının bulunduğu,
g) Hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheli Serhan BOLLUK'un Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni olduğu ve İşçi Partisinde MKK üyesi olduğu, şüphelilerden Doğu PERİNÇEK, FeriD İLSEVER, İbrahim BENLİ, Mehmet Adnan AKFIRAT, İlhan SELÇUK, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Sevgi ERENEROL ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile örgütsel irtibatlarının bulunduğu, daha önceden Ulusal Kanal'da görevli olduğu,
Tape :3811 26.02.2008 tarihinde Doğu PERİNÇEK ile Erkan ... arasında yaptıkları görüşmesinde özetle; Doğu PERİNÇEK'in "Erkan.. Ulusal Strateji Merkezine 7-8 tane iskemle koydur" "Tuğran'ı da çağır" "Turan, Ferid, Sen" "beş dakika sonra geliyorum ben" dediği,
Tape: 3640 26.02.2008 tarihinde Yusuf BERİŞİK ile Ferid İLSEVER arasındaki görüşmesinde özetle;
Görüşmede Yusuf BEŞİRİK'in "Ferid abi toplantı başlamıştı ben söyledim." Dediği, Ferid İLSEVER'in "Tamam bi şey yapı ver toplantı bitince kimler var dedin Kemal Alemdaroğlu." dediği, Yusuf BEŞİRİK'in "Kemal Alemdaroğlu, E... Ü..., T..
Ö..., Serhan Bolluk var." dediği, Yusuf İLSEVER'in "Toplantı bitince bana bilgi ver."
Şeklindeki görüşme içeriğinden şüpheli Serhan BOLLUK'un şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun yaptığı gizli toplantMf a*atıldığı;anlaşılmıştır.
Tape :3852 06.03.2008 tarihinde Doğu PERİNÇEK ile Fikret... arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Fikret'in "...karışık ... ortam" "Çok ya bir taraftan bu CHP ile MHP'nin gerçekleri ortaya çıktı filan deniyor ama" "Fakat bi taraftanda Genelkurmay Başkanına yönelik muazzam bir şey var" "Tereddüt oluştu hem toplumda hem askerler içinde diye söylüyorlar" dediği,
Doğu PERİNÇEK'in "Abi onun aleyhine muazzam bir şey yarattılar ya" "Yani sana söyleyim kim olsa yıpratacaklar Türk ordusuna karşı bir savaş başladı kim gelse yıpratacaklar maalesef.... bizim sağ kol ne diyor" dediği, Fikret'in "Sol kolda şey fakat bu yani bir şey yaratmış asker içinde" "Muazzam bir kararlılığa yol açtı diyor" dediği, Doğu PERİNÇEK'in "Tabi. MHP'ye filan çok kızmışlardır" dediği, Fikret'in "MHP'ye çok kızmışlar CHP'ye de kızıyorlar ama CHP 'den çok MHP esas şey yapıyo Herkes diyo dokuz sabıka bilmem ne falan onu konuşmaya başladı diyo" dediği,
Doğu PERİNÇEK'in "Çok güzel. Şimdi sen o zaman abi Serhan'a bildir Dokuz Sabıkanın kocaman bir ilanını şeyini ilanlar vardır eski sayılardan zaten" "Çok güzel bir ilanını koyalım" dediği, bir süre K.Iraktaki gelişmelerden bahsettikleri, Doğu PERİNÇEK'in ".... iyi bizim açımızdan gelişmeler çok iyi" dediği, Fikret'in "...bence de öyle. Yani bizim çok lehimize şey" dediği, Doğu PERİNÇEK'in "Tabi abi yalnız bizim tavırlarımızı mesela bak dün bizim şeyi yayınladığımız o ordu ile ilgili şeyi çok güzel yaymamız lazım ya çok çok güzel yaymamız lazım" "Bugün yaptığım basm toplantısını yaymak ama esas dünkü o ordu açıklamasını iyi yaymak lazım, iç cephe meselesi MHP'nin Ordunun meselesi falan..." dediği,
Şeklindeki konuşmadan şüpheli Serhan BOLLUK'un Ergenekon terör örgütü yöneticisi şüpheli Doğu PERİNÇEK'in örgütsel talimatlanyla haber yaptığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Vedat YENERER'le alakalı olarak haber yaptığı ancak gözaltına alınınca şüpheli Ferid İLSEVER'in talimatıyla yayına koymadığı, Şüphelinin Aydınlık Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni olmasına rağmen Doğu PERİNÇEK ve Ferid İLSEVER'in talimatlanyla ERGENEKON yapılanmasının olmadığına ve ERGENEKON'a karşı yürütülen soruşturmanın maksatlı ve taraflı yapıldığı şekilde sürekli dezenformasyon amacıyla soruşturmada tutuklanan ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ile irtibatlı olan örgüt mensuplanyla alakalı yayınlar yaptığı,
Dergide yapılan aramada ele geçirilen Yunus Emre UYAR isimli şahsın aydınlık dergisinde yasa dışı olarak sorgulanıp, Doğu PERİNÇEK'i niçin öldürmek istediğiyle alakalı yasa dışı sorgu yapıp, yapılan sorguyu videoya kaydettikleri ve aynı videoda Yunus Emre UYAR isimli kişinin nüfus cüzdanın arkalı önlü fotokopisiyle aynı konuyla alakalı sorgulanan kişiye elle yazdınldığı anlaşılan özgeçmiş raporu gibi dört sayfalık dokümanın fotoğraflannın da bulunduğu, video kaydının sonunda da sorgulanan kişinin fotoğrafının üzerinde "Yeni Mehmet Ağcalar istemiyorsak bu tertibin üzerine gidilmeli" yazısının bulunduğu, Serhan BOLLUK beyanında sorgulama yapılan sandalyelerin Aydınlık Dergisinde de bulunan sandalyelerden olduğunu beyan ettiği, buradanda da Aydınlık Dergisinin herhangi bir suç işlenme şüphesi karşısında resmi mercilere doğrudan müracaat etmeyip daha çok sol örgütlerin kullandığı sorgulama yöntemlerini kullanıp önce kendileri tarafından sorgulanılıp videoya kaydettikleri, daha sonra bu konuda suç duyurusunda bulunduklan, bu konuyla alakalı olarak,
Şüpheli Doğu PERİNÇEK ifadesinde; "..kendiinitrAydınlık Dergisinin sorumlusu olmadığını.." beyan etmesine rağmen şüpheli Serhan/BOLLUKjfsslçekli talimatlar vererek
nasıl yayın yapacağından, hangi gazetelere ne tür yazılar yazıp gönderileceğine kadar talimatlar verdiği şüphelinin de bu talimatları harfiyen uyguladığı anlaşılmakla aralanndaki ilişkinin Aydınlık Dergisinin Genel yayın yönetmeni, başyazar ilişkisi olmadığı, Ergenekon terör örgütünün hiyerarşik yapısı gereği emir komuta zinciri içersinde bir ilişki olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Hikmet ÇİÇEK'in flash diskinde bulunan ve "Kuşatma nasıl yarılır?" başlığı altında yeralan ve Doğu PERİNÇEK tarafından yazıldığı anlaşılan, belgenin,
3. KUŞATMA NASIL YARILIR? Başlıklı bölümünde;
Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl kurulabilir'
Tayyip Erdoğan iktidarı, Millet-Ordu işbirliğiyle bertaraf edilebilir.
Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır.
Millet-Ordu işbirliğinin unsurları Millî Kuvvetler olarak adlandırılacaktır.
Millî Kuvvetler şöyle sıralanabilir:
- Halk hareketi
- Millî Güçbirliği
- Meclisteki Millî Kuvvetler
- Ulusal medya (Ulusal Kanal vb)
- Türk Ordusu
Bu metinden de açıkça anlaşılacağı üzere ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN bünyesinde kurulan ve bizzat şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ ve Sevgi ERENEROL tarafından yönetilen Milli Güç Birliği oluşumunun, İşçi Partisi örgütlenmesi içinde de bulunduğu ve şüphelilerce yapılacak olan iktidarı millet ordu işbirliği ile bertaraf etme ve bu gücün içinde bulunan Milli Kuvvetler tabiri içinde Ulusal Medya (Ulusal Kanal vb.) denilerek Aydınlık Dergisinin de Ulusal Medya içersinde yer aldığını ve bu konudaki İşçi Partisi ve diğer şüphelilerden elde edilen "Ulusal Medya 2001" isimli dokümanın da örgütün amaçlarına uygun olarak hayata geçirildiğini anlatmakta olup, bu şüphelinin de derginin genel yayın yönetmeni olmasına rağmen Ulusal Kanal Genel yayın yönetmeni Ferid İLSEVER ve Doğu PERINÇEK'ten almak suretiyle Aydınlık Dergisini çıkardığı ve yine derginin tüm sayılarında şüpheli Veli KÜÇÜK'ten çıkan "FABRİKATÖR" isimli dokümanda Doğu PERİNÇEK için FABRİKATÖR tabirinin kullanıldığı, bu konuyla alakalı olarak Aydınlık Dergisinin de bu amaca hizmet ederek birçok olayda örgütün çıkarlarını kullanmak suretiyle dezenformasyon amaçlı yayınlar yaptığı ve ERGENEKON örgütünün hükümetin ve devletin kurduğunu, bu türlü kamuoyunu yanıltmaya yönelik yayınlar yapmasından da Aydınlık Dergisinin bağımsız bir dergi gibi değil Ulusal Kanal ve Ulusal Medya içersinde yer alan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlarına hizmet eden bir dergi olduğu, şüphelinin örgüt üyesi olması sebebiyle örgütün talimatlarına harfiyen uyduğu, bu nedenle şüphelinin faaliyetlerinin basm yayın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilemeyeceği, ayrıca söz konusu dergide dezenformasyon amaçlı yayınlar yaparak ve çeşitli mercilere bir çok defa suç duyurusunda bulunarak, adil yargılamayı etkilemeye sürekli olarak teşebbüs ettikleri anlaşılmış, ancak bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2008/1087, 200J8/725, soruşturma nolu 2008/192 2008/122 nolu görevsilik kararlarıyla İstanbul Cumhuriyet Batakçılığına gönderildiğinden bu konuda ayrıca sevk maddesi talep edilmemiştir, f ^
il " ""'
I - - i
^-\ •? 1404153, r
Şüpheli Serhan BOLLUK'un 07.02.2008 tarihinde, şüpheli Doğu PERİNÇEK ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;
"Bir B planı var diyo. Bunları diyor sezgisel olarak şey yapıyorum diyo" "Sokağı bekliyolar diyo" "Komuta kademesinde çok tepki var diyo." Dediği,
Doğu PERİNÇEK'in "B Planı"nı kim yapıyo?" diye sorduğu,
Serhan BOLLUKun "Ordu yapıyo." Dediği,
Doğu PERİNÇEK'in ".. Komuta kademesine tepkisi olan bir askeri güç" dediği, Serhan BOLLUK'un "Tabi. Görüştüklerimden çıkardıklarım diyo." Dediği, bununla ilgili olarak ifadesinde: "... görüşmenin doğru olduğunu, Doğu PERİNÇEK ile bu görüşmeyi yaptığını, Doğu PERINÇEK'i 30 yıldır tanıdığını, Türkiye işçi Köylü Partisi Ankara Genel Merkezinde tanıştıklarını, o tarihten beridir kendisi ile gerek yüz yüze gerekse telefonla görüştüğünü, Aydınlık Dergisinin Başyazarı olduğunu, işçi Partisi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına üç kere AKP'nin kapatılmasını isteyen dilekçe verdğini, Ankara Bürosunda AKP kapatılsın şeklindeki İşçi Partisinin bu girişimini kapak konusu yapılmasını önerdiğini. Doğu PERINÇEK'e bu öneriyi ilettiğini. Bu öneriye karşı Doğu PERİNÇEK AKP yi bir halk devrimi ile zaten devrileceğini yani AKP'nin iktidardan olacağını belirterek bu öneriye karşı çıktığını. Görüşmede geçen Bedri ismi Mehmet Bedri GÜLTEKİN isimli İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı olduğu, Mehmet CENGİZ'in ise işçi Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi olduğunu, Görüşmeden hatırladığının bunlardan ibaret olduğunu "beyan ettiği, ancak B planı hakkında bir şey söylemediği ve bunu hatırlamadığını beyan ettiği, savcılıkta ise bu konuyu Rafet Ballı isimli gazetecinin söylediğini beyan ettiği, halde aynı görüşme ile alakalı
Şüpheli Doğu PERINÇEK'e, Ankara'nın önerisi şu" "Bedri Abi işte Mehmet Cengiz, ... toplanmışlar" "şeyi kapak yapalım diyorlar. "AKP Kapatılsın" dediği ve kendisinin de AKP yi halk ihtilaliyle devirmek gerektiğini savunduğu, ordunun "B Planı" yaptığından bahsettikleri sorulduğunda; görüşmeyi yaptığı şahsı hatırlayamadığını, AKP kapatılsın şeklinde bir kapak yapılmasına karşı olduğunu, çünkü bunun yargıya talimat gibi algılanacağını, Ordunun B Planından söz edildiğini hatırlamadığını, beyan ederek halk ihtilaliyle devirme fikirlerini teyit ettikleri anlaşılmıştır.
Şüpheli Serhan BOLLUK'un ajandasında kendi el yazısıyla yazıldığı anlaşılan
Şüpheli Serhan BOLLUK'un gazetecilik mesleği yanında İşçi Partisinin ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlan çerçevesinde alman kararların uygulanmasına yönelik olarak verilen tüm talimatları yerine getirdiği, habercilik ve gazetecilik adı altında ERGENEKON terör örgütünün propagandasını yaptığı gibi örgüt üyeleri hakkında da yaptıkları yanlı haberlerle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarım işlediği, Aydınlık Dergisinin ERGENEKON terör örgütüne bağlı ULUSAL MEDYA grubu içinde yer aldığı, şüphelinin Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun toplantılarına katılması ve halkı hükümete karşı isyana tahrik suçlarına iştirak ettiği anlaşılmıştır.
Ayrıca şüphelinin ajandasında kendi el yazısıyla yazdığı kriminal raporuyla sabit olan Hakan SARAYLIOGLU isimli kişinin DHKP-C örgütünce öldürülmeden önce sorgulanmasına ilişkin bazı notların olduğu, bu notlardan da bu şahsın öldürülmeden önce sorgulandığı ve bu sorguya şüpheli Serhan BOLLUK un da katıldığı, eylemin DHKP-C tarafından internette üstlenildiği, şüphelinin ajandasında internette bulunmayan bilgilerinde bulunduğu, hatta öldürülen şahsın cep telefonunun da ajandada yazılı olmasında ötürü şüphelinin bfu sorgulamaya bizzat katılıp notlan aldığı, yada,4rgüt militanlanndan bu bilgileri elde ettiği, buradan da şüphelinin DHKP/C örgütü il^rtîbatlagf2hs^ulunduğu ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlanna uygun olarajfjerör örgül^riy^e irtibatlan da sağladığı
14051 l I \*^-^U—İ. <^
ardılmaktadır. Bu konuda 2006/146 soruşturma numarası üzerinden ayrıca tahkikat yapıldığından bu dosyadaki 19.06.2008 tarihli şüpheli Serhan BOLLUK a ait ifade dosyamıza eklenmiştir.
Şüpheli Serhan BOLLUK'un üzerine atılı Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ve halkı hükümete karşı isyana tahrik etmek eylemleri nedeniyle, TCK'nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
45-Şüpheii DOĞU PERİNÇEK a) Emniyet İfadesinde;
Haziran 1942 'de Gaziantepte doğduğunu, Ankara Sarar ilkokulu, Ankara Atatürk lisesi ve Ankara Bahçelievler Deneme Lisesinde orta öğrenimimi tamamladığını, 1960-64 arasında Hukuk fakültesini Ankara 'da okuduğunu, 1964 Hukuk fakültesi Kamu Hukuku Kürsüsüne asistan olduğunu, 1968 Martında Hukuk doktoru, 1968 yılında FKF (Dev-Genç) genel başkanı olarak Türkiye'nin enbüyük gençlik hareketine önderlik ettiğini, 1972 yılında 141. madde yani sınıf esasına dayalı örgüte önderlik etmek suçundan tutuklandığını ve hüküm giydiğini, 1974 affı ile serbest kaldığını, 1978 Türkiye işçi Köylü Partisi genel başkanı ve Aydınlık Dergisi Başyazarlığını yaptığını, 1980 12 Eylül askeri darbesinden sonra yine 141. madde nedeniyle tutuklandığını ve hüküm giydiğini, 1985'te serbest kaldığını, 1987 yılında Cemal Süreyya, Melih Cevdet AND AY, Necati CUMALI, Hasan YALÇIN ve Türkiye'nin seçkin yazar ve gazetecileri ile birlikte 2000 E DOĞRU dergisini yayınladıklarını, genel yayın yönetmenliğini ve baş yazarlığını yaptığını, 1991 yılında Sosyalist Parti genel başkanı olduğunu, Sosyalist partinin kapatılmasından sonra 1992'de işçi Partisi genel başkanlığına seçildiğini ve halen İşçi Partisi genel başkanlığını yaptığını, 38 kitabı, binlerce bilimsel yazısının olduğunu,
Kendisine sorulan şahıslardan;
Mehmet Zekeriye ÖZTURK'ün ajan provokatör olduğunu, Mehmet EYMÜR'e bağlı olarak çalıştığını, eskiden Hıristiyan yapılmış, kiliselere sokulmuş, ajan olarak kullanıldığını, cebinde 7-8 ayrı kimlik taşıdığını, devamlı yalan söylediğini, Ordudan istifaya zorlanmış çıkartılmış, emekli subayım diyerek 3-4 sene evvel bir süre ulusal kanalda çalıştığını, karışık işler çevirdiğini, ulusal kanala birkaç kez silahlı girmeye çalışması nedeniyle birkaç ay çalıştıktan sonra işten atıldığını,
Sevgi ERENEROL 'u gazetelerden tanıdığını, Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü olarak bildiğini, mitinglerde gördüğünü, Kitle örgütü yöneticileri bir grup bayanla iki yıl kadar öncesi ziyaretine geldiklerini,
Güler KOMURCÜ'yü gazeteci olarak tanıdığını, görüşmediğini,
Sami HOŞTAN'ı gazetelerden yasadışı bazı faaliyetlere karışması nedeniyle ismini duyduğunu,
Ali YASAK'ı Direj Ali olarak gazetelerden bildiğini, yasadışı faaliyetlere karıştığı şeklinde gazete haberleri okuduğunu,
Mehmet Fikri KARADAĞ'ı Kuvvai Milliye adlı örgütün liderleri arasında basında ismini duyduğunu, bu örgütün adını da vererek bu tür örgütlerin "başı bozuk" örgütler olduğunu ve halkın bunlara güvenmemesi gerektiğini, bu tür başı bozuk örgütlerle Türkiye 'nin hiçbir meselesinin çözülemeyeceğini vurgulayarak yazı yazdığını,
Ümit OGUZTAN'ı gazeteci olarak hatırladığını, görüşmediğini,
Kemal KERINÇSİZ'i avukat olarak gazetelerdeki faaliyetleri ile tanıdığını,görüşmediğini, _^ii:s^::s::^.
/v5 *^\
Fuat TURGUT'u Apo davasında avukat olarak gazetelerden tanıdığını, internette sık sık açıklamalarının dolaştığını, Partilerine üye olmak için izmir 'de başvurduğunu, ancak reddedildiğini,
Habip Ümit SAYIN'in istanbul Üniversitesi Doçenti olduğunu, Ümit SANIY'ın birkaç kez ziyaretine geldiğini, bir ara Adanan Hocacılarla ilişki kurduğunu ve tutarsız davranışlarını gördüğünü,
Emin GÜRSES'i çok iyi tanıdığını, değer verdiği bir bilim adamı olduğunu, Aydınlık dergisinin yazarı olduğunu,
Ergün POYRAZ 'ı kitaplarından dolayı tanıdığını, ancak görüşmediklerini,
Ferid ILSEVER 'in İşçi Partisi Genelbaşkan yardımcısı ve basın yöneticisi olduğunu,
Serhan BOLLUK'u 30 yıldır tanıdığını, Aydınlık Dergisi Genel yayın yönetmeni, İP merkez Karar Kurul üyesi olduğunu,
Kemal yalçın ALEMDAROGLU'nu tanıdığını, Eski İstanbul Üniversitesi rektörü olduğunu,
Yusuf BEŞİRİK İşçi partisi üyesi, partide günlük işlerinin yürütülmesinde yardımcıları arasında yer aldığını,
ibrahim BENLİ eski tersane işçisi, tekstil sanayicisi iş adamı, ve İP istanbul 3. bölge milletvekili adayı olduğunu,
Adnan AKFIRAT TUCEM (Türkiye Çin İş Ortaklığı Örgütü) yöneticisi, İP merkez karar kurulu üyesi olduğunu,
Yusuf TUNCER işçi Partisi Ankara Genel Merkezinde çalışanı olduğunu,
Aydın GERGİNI.P genel başkan makam şoförü olduğunu,
Mahir Cayan GÜNGÖR İP genel başkan makam arabası sürücülerinden olduğunu,
Aykut TOKAK işçi Partisi gençlerinden olduğunu, yakından tanımadığını,
ilhan SELÇUK 45 yıldır tanıdığını, gazeteci yazar olduğunu,
Muzaffer TEKİN in emekli subay olduğunu, bir kez ziyaretine geldiğini, atılgan ruhlu bir emekli subay olarak tanıdığını,
Semih Tufan GÜLALTAY'ı gazetelerden yasadışı faaliyetleri nedeniyle tanıdığını, Bir kez telefon görüşmesi yaptığını, kendisine yönelik bir suikast konusu duyduğunu ve bu konuyla ilgili Semih Tufan GÜLALTAY ile görüştüğünü,
Alparslan ASLAN'ı Danıştay Suikastçısı olarak tanıdığını, şahısla görüşmediğini,
ibrahim ÇİFTÇİ Mamak Cezaevinde hücre komşusu olduğunu,
Tuncay GÜNEY 2000 yılı öncesinde Ulusal Kanal ve Aydınlık'a gelip gittiğini, bu şahısla hiç konuşmadığını, 2000 yılında Veli KÜÇÜK emekli olurken veya olduktan sonra istanbul'da CIA görevlileri tarafından ele geçirildiğini ve kendisini 10 yıl ABD de oturma olanağı sağlandığını ABD vizesi verildiğini öğrendiğini, O tarihte araba dolandırıcılığı nedeniyle istanbul Organize Suçlar Müdürlüğünde sorguya çekildiğini, sorgudan sonra Aydınlık Dergisinde Nisan 2001 tarihlerinde onun sorgusuyla ilgili iki önemli yazı yayınlandığını, o yazılarda Tuncay GUNEY'in düzmece ifadelerine dayanılarak Türk ordusuna karşı bir tertip yürütülmek istendiğinin belirtildiğini, DGM Başsavcısının talimatıyla dosyanın kapatıldığını ve el konan belgelerin iade edildiğini o zamanın Organize Suçlar Şubesi Müdürü Adil Serdar SAÇAN Hürriyet gazetesine açıklama yaptığını,
Veli KÜÇÜK, 2003 yılında yapılan İstanhulda'ki Kıbrıs mitinginde Veli KÜÇÜK ile karşılaştığını, bunun dışında yüz yüze görüşmediğini, 2003 yılı Temmuz ayında AKP iktidarının meclisten "ikiz ihanet sözleşmeleri" ni geçirmesi sonrasında, İstanbul II merkezinden dört kez arayarak bu yasalarla ilgili bilgi aldığını, Emekli Generallerle toplantı halinde olduklarını, kendisinin o dönem Çankaya'da Cumhurbaşkanı ile görüşerek bu yasalarla ilgili sözlü açıklama yaptığını ve bir dosya verdiğini okuduklarını anlattığını, bu olalyla ilgili değerlendirmesini^»rduğunu, kendisinin de Türkiye de etnik grupları ve cemaatlere ayrı devlet kurma, <0n egittriİ sistemi kurma gibi Türkiye yi bölmeye
yönelik haklar tanıdığını anlattığını, bu şekilde Cumhurbaşkanına verdiği dosyanın bir örneğini Veli KÜÇÜK'e gönderdiğini, bu olayda olduğu gibi gazetelerden de izleyerek General Veli KÜÇÜK'ü Türkiye'nin toprak bütünlüğünü, ABD ve AB devletlerine karşı savunan konumlarda olduğunu gördüğünü, Aydınlık Dergisinin 25 Ağustos 1996 tarihli sayısının kapağında Veli KÜÇÜK'ün "Eşref BİTLİSİ ABD öldürttü" şeklindeki açıklamalarına yer verdiklerini, ancak 10 yıl ismini sakladıklarını, kamu oyuna açıklamadıklarını, bunun dışında Veli KÜÇÜK'le hiçbir görüşme ve ilişkisinin olmadığını,
Türk Hukuk Kurumu yöneticiliği yaptığını, Türk Siyasi ilimler Derneği yöneticiliği yaptığını,
ERGENEKON isimli belge sorulduğunda; iki sene önce sabah gazetesi Ankara bürosu şefi Yavuz DONAT'ın kendisini Sabah gazetesinin yeni tesislerine davet ettiğini ve gezdirdiğini, Sabah gazetesi yazarlarından Aslı AYDINTAŞBAŞ in ERGENEKON belgesini gösterdiğini ve bu belgeyi sizin yazdığınız söyleniyor dediğini, belgeyi incelediğinde içeriği ve üslubundan dolayı kendisiyle ilgili olmadığını söylediğini, bu belgeden bir suret aldığını, ayrıca CD sini de almış olabileceğini,
Süpernato veya italya'daki adıyla Gladyo denen örgütler, ABD tarafından Nato devletleri içinde örgütlendiğini, 40 yıldan beri Türkiye'nin içinde istikrarsızlaştırma operasyonları tezgahladığını, kendisine karşı tezgalanan suikastları da o gladyonun örgütlediğini,
Naylon terör örgütleri kurmak, bazı istihbarat örgütlerinin ABD ve CIA ve Mossaddan öğrendiği vahim uygulamalardan olduğunu, PKK yi 1975 yılında MİT'in kurduğunu, yine MİT'in Hizbullah denen örgütü kullandığını, belgenin kimler tarafından yazıldığını bilmediğini,
Tuncay GÜNEY'in anlatımlarında, ERGENEKON un yeniden yapılanması için, ERGENEKON belgesini Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile Doğu PERİNÇEK, Hasan YALÇIN, Deniz BİLGE, Emekli Albay Suphi KARAMAN tarafından Bilecikte hazırladığını beyan ettiği hatırlatılarak sorulduğunda; "Samimi beyan diye soru sorulması, soruyu hazırlayanların bu CIA tertibinin içinde bulunduklarını gösterir. Bile bile işçi Partisine karşı bir Amerikan senaryosunda rol almışlardır" şeklinde beyanda bulunarak, İP genel başkan yardımcısı rahmetli Suphi KARAMAN, genel başkan yardımcısı rahmetli Hasan YALÇIN ile hiçbir zaman Bilecik'te buluşmadıklarını, Deniz BİLGİ yi tanımadığını, böyle bir şahsın varlığının da şüpheli olduğunu,
Not:İfade tamamlandıktan sonra kontrol edilirken Doğu PERİNÇEK şu düzeltmeyi yaptı: "İmzalamadan önce ilk cümleyi değiştirmek istedim, tutanağı yapan görevliler bunu kabul etmedi. Cevabın ilk cümlesini imzalamıyorum. Kontrol sırasında düzeltiyorum." dedi,
"Tuncay GÜNEY'in samimi beyanları diye bu konunun sorulmasının, soruyu hazırlayanların CIA tertibi içinde bulunduklarını gösterir" şeklindeki beyanlarını, ifadeyi alan memurun incinmesi üzerine değiştirmeyi talep ettiğini,
Ergenekon operasyonunun, işçi partisi ve T. S.K operasyonuna dönüştürüldüğünü,
LOBİ isimli belge ve içeriği sorulduğunda; Kendisine böyle bir soru sorulmasının, bütünüyle psikolojik savaş kapsamı içinde olduğunu, Ergenekon soruşturması bu boyutuyla İşçi Partisi ve genel başkanına karşı psikolojik savaş kampanyalarına hizmet etmekte ve bu açıdan suç işlenmekte olduğunu,
Tuncay GÜNEY'in beyanlarında, LOBİ isimli belgeyi, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Adnan AKF1RAT vtfkendısı tarafından hazırlandığını, son şeklinin ise Veli KÜÇÜK'ün verdiğini beyan etmesi hatırlatılarak sorulduğunda; "Bu
soru karanlık örgütlerin psikolojik savaş öğretilerinden ilham alınarak hazırlanmıştır" şeklinde beyanda bulunmuş ve bu iddiayı yalanlamıştır.
Kendisinin de içinde bulunduğu bir grup tarafından hazırlandığı iddia edilen ERGENEKON ve LOBİ belgelerinin amacının: TSK mensubu ve sivil şahısları kullanarak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk"ün adını, ilke ve inkılâplarını MASKELEME yaparak, illegal kazanç, gizli istihbarat, legal ve illegal faaliyetler, naylon terör örgütü kurmak, naylon şirketler oluşturma, suikast ve propaganda gibi yöntemler vasıtası ile bir ÖRGÜTLENME oluşturup, GİZLİLİK prensipleri altında Türkiye Cumhuriyetinin tüm devlet kademelerini ele geçirip, örgütün amaçlan doğrultusunda bir devlet yapısı kurmak olduğu hatırlatılarak sorulduğunda; Kendisinin hayatında, sayılan faaliyetlere benzeyen nokta kadar bir leke bulunmadığını, düzmece suçlamaların karanlık örgütlerin işi olduğunu,
Aydınlık Dergisi ve Tuncay GÜNEY ilişkisi sorulduğunda; Aydınlık Dergisinin parasal kaynaklarının yasal olduğunu, Maliye Bakanlığı denetmenlerince denetlendiğini, Tuncay GÜNEY'in Aydınlık Dergisine bir yıl kadar gelip gittiğini, daha önce Akşam, Milliyet gazetesinde çalışan ve dergiye haber taşıyan bir şahıs olduğunu, bu dönem içersinde Tuncay GÜNEY yönetiminde Strateji adı altında bir dergi çıkarttığını, dergi çalışanı olarak görev yaptığını bilmediğini, görev yaptı ise haberlerde imzasının olabileceğini,
Tuncay GÜNEY'in beyanlarında, Veli KÜÇÜK ile birlikte olduğu dönemde, Doğu PERİNÇEK'İN referansıyla, Aydınlık Dergisinden bazı muhabirlerle K.Irak'a gittiklerini, Haburda JİTEM den subaylarında yanlarına geldiğini, arkalarında silah yüklü araçların olduğu öğrendiğini, gümrükte Veli KÜÇÜK'ün tanıdığı Ali Balkan METE, Cemal .... (KARAMAN) m bulunduğunu beyan etmesi hatırlatılarak sorulduğunda; "Bu soru Ergenekon operasyonu denen tertibin hedeflerini sergilemektedir." Şeklinde cevap vererek, Türk ordusunu ve işçi Partisini bir suç örgütü olarak gösterilmeye çalışıldığını,
PKK -KONGRA GEL terör örgütünü, bir terör örgütü olarak görüyor musunuz sorusuna; PKK nın bölücü bir terör örgütü olduğunu, vatanımıza milletimize karşı hain bir mücadele içinde olduğunu, 1975 te MİT tarafından kurulduğunu, 1980 de Suriyenin kontrolüne geçtiğini, 1990 da ABD nin Irak'ı bölmesi sonucunda bir kesimi Kuzey Irakta ABD nin kontrolüne geçtiğini ve iki başlı hale geldiğini, 1998 de Abdullah OCALAN'ın CIA marifetiyle Türkiye 'ye teslim edilme sonrası tamamen ABD kontrolüne geçtiğini,
Emin GÜRSES'in 29.01.2008 günü saat 09.50 sıralarında Devrim SEVİMAY isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesinin bir bölümünde "Zekeriya ÖZTÜRK hakkında bahsettikten sonra "...bu adam PERİNÇEK'LE ilgili bir ifadesi var onu okudum. Valla bir kağıt verdiler bana okudum onu. Kağıt iki saat sonra silindi. Valla neler diyor biliyor musun? TÜRKİYE'DEKİ BÜTÜN TERÖR EYLEMLERİNİN ARKASINDA PKK BAĞLANTILI DOĞU PERİNÇEK VAR DİYOR. BÖYLE İFADE VERİLİR Mİ? Emniyet bu Savcılık bu ifadeyi almış dosyaya koymuş şimdi." dediği anlaşılmıştır.
Emin GÜRSES'e bu konu sorulduğunda; Mehmet Zekeriya'nm PERİNÇEK hakkında ifade verdiğini duydum. Ben Ulusal Kanalın Perinçek'e yakm bir kanal olduğu bildiğim için, Ulusal Kanalı aradım ve ifadeyi Ulusal kanaldan bana göndermesini istedim. İfadeyi aldım ve okudum. Mehmet Zekeriya'nm ifadesinde görüşmede de bahsettiğim gibi yapılan tüm eylemlerin Perinçek bağlantılı olduğu yönünde ifade vermiş. Bende bunun haksız bir şey olduğunu söyleyerek görüşmemde beyan etmişim." Şeklinde açıklama getirdiği anlaşılmıştır.
Bu konularla ilgili Terör örgütü PKK ile bağlantısı sorulduğunda; Zekeriya ÖZTÜRK'ün ifadesini kendisinin de duyduğunu, Emin GÜRSES'in anlattıklarının doğru olduğunu, siyasal çözüm adı altında, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Abdullah GÜL'ün, PKK nın temsilci olarak atadığını belirttiği DTP yöneticileri ile Çankaya'da görüşmeler yaptığını, Tayip ERDOĞAN'ın Büyük Ortadoğu projesinin eş başkanı olduğunu, 11 ayrı konuşmasında itiraf ettiğini, BOP haritasında lürkıyenin bölünmüş gösterildiğini,
ABD nin patronluğunda Türkiye de iktidar koltuğunda oturanların türban ve diğer konularda PKK ile aynı cephede yer alarak, Türkiye yi federasyona götürme ve bölme planları içinde yer aldıklarını, bu uygulama yütürülürken, Türk ordusu ve İşçi Partisi gibi bu planlara direnen askeri ve sivil örgütlenmelere karşı tertipler düzenlendiğini, psikolojik savaş faaliyeti yürütüldüğünü, sorulan sorunun bütünüyle bu kapsamda ve kamu görevinin kötüye kullanılması suçunun açık bir kanıtı olduğunu,
Tuncay GÜNEY den el konulan, 03.04.1998 tarihli, "İşçi Partisi Genel Başkam Sayın D.Perinçek'e" şeklinde başlayan ve "parti önderliği adına, garzan eyaleti karargah komutanlığı" şeklinde biten, terör örgütünün mührü bulunan el yazısı belge sorulduğunda; Sorulan belgeyle ilgili 1998 yılında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılandığını, belgenin düzmece olduğu adli ekspertiz raporları ile belirlendiğini,
İşçi Partisinde yapılan aramada, GİZLİ ibareli 1987/1988 "1988/1989 yılı kış tertiplenmesi, 21. J.Sınır Tugay K.Lığmm Kış tertiplenmesi" başlığı bulunan bir harita olduğu, bu haritanın Gürpınar, Başkale gibi bölgeleri kapsadığı, askeri yerleşim yerlerinin yerini gösterdiği anlaşılarak, bu ve benzeri belgeleri nasıl temin etiği sorulduğunda; Belgelerden haberinin olmadığını,
Tuncay GÜNEY'den bulunan PKK terör örgütü kamplarında, Doğu PERİNÇEK ve Abdullah ÖCALAN'm terör örgütü üyeleriyle çekilmiş fotoğrafları sorulduğunda; Abdullah OCALAN ile 2000'e doğru dergisi genel yayın yönetmeni ve baş yazarı olarak görüşme yaptığını, o görüşmelerde Tuncay GÜNEY in olmadığını, 1990 öncesi, Tuncay GUNEY'in karanlık kimliği dolayısıyla yanında bulunabilecek bir kimse olmadığını, Görüşmelerde PKK görevlilerinin de fotoğraf çektiğini, bu fotoğrafların daha sonra PKK ile MİT arasında bir anlaşma sonucu MİT'e verildiğini, İsveçte bulunan Mahmut BAKSI'dan öğrendiğini, fotoğrafların MİT adına Tuncay GÜNEY tarafından PKK yöneticilerinden Lübnan'da teslim alındığını, Tuncay GUNEY'in arkadaşlarından öğrendiğini, Doğu PERINÇEK'e karşı PKK ile bazı kuruluşların ortak psikolojik savaş yürütmelerinin dikkat çekici olduğunu,
Tuncay GUNEY'in beyanlarında, Halit GÜNGÖR'ün JİTEM ve Hizbullah ilişkisini tespit etmesi sonrası öldürülmesi konusu sorulduğunda; Beyanda geçen kişinin Halit GÜNGEN olduğunu, Diyarbakır 2000 'e doğru dergisinin temsilcisi olduğunu, Hizbullah 'in Diyarbakır da Emniyetin içine yuvalanmış bazı karanlık odaklarla faaliyetini ortaya çıkarttığını, bu nedenle öldürüldüğünü, Halit GUNGEN'in tespitlerinin MİT müsteşarı tarafından doğrulandığını, MİT müsteşarının Hizbullahı kullandıklarını kamu oyuna açıkladığını,
Tuncay GUNEY'in Abdullah ÖCALAN'm Suriyeden çıkması sonrasında, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile Abdullah ÖCALAN'm avukatı Doğan ERBAŞ ile görüşülmesi, bu görüşmeyi Doğu PERİNÇEK'in odasında, Adnan AKFIRAT ile yaptıklarını anlatması konusu sorulduğunda; görüşmeyi Adnan AKFIRAT'in bileceğini, kendi odasında böyle bir görüşme yapılmadığını,
Ulusal Kanal sorulduğunda; Halktan ortaklar bulunarak ve gönüllü katkılarla kaynağının sağlandığını, Maliye Bakanlığınca denetlendiğini, kanalın yasadışı hiçbir ilişkisi ve gelir gideri olmadığım,
Tuncay GÜNEY beyanında, Doğu PERİNÇEK'in Ulusal Kanal için Avrupadan 500 Milyar para getirdiğini, bu paranın bulunabilmesi için Doğu PERİNÇEK, Ferid İLSEVER, Haluk ŞAHİN gibi şahısların, Almanya -Fransa gibi ülkelere iki kere tur yaptığını, Avrupada PKK ve İslami kesimin para toplayabileceğini ancak Doğ*u PERİNÇEK'in toplayamayacağım anlatması konusu sorulduğunda; Kendisinin Ulusal Kanat yöneticisi olmadığını, Avrupada bir
çok emekçi ve iş adamının Ulusal Kanala ortak olduğunu, miktarın ne kadar olduğunu bilmediğini ancak büyük kısmının Türkiye'den olduğunu, bir kısmının Avrupadan toplandığını, Haluk ŞAHİN'in bu şekilde bir para toplama işine katılmadığını, kendisinin de kaynak bulma işine katılmadığını, ancak Ulusal Kanal'in yöneticisi olarak Ferid ILSEVER'in bu çalışmaların içinde olduğunu,
Ulusal Sanayiciler İş Adanılan Demeği (USİAD) hakkında bilgisi sorulduğunda; Ulusal sanayicileri bir araya getiren dernek olduğunu, bir dönem başkanlığını rahmetli Kemal ÖZDEN in yaptığını, Dernek içinde tanıdığı yöneticilerin olduğunu,
ERGENEKON -LOBİ faaliyetleri çerçevesinde, Veli KÜÇÜK'ün Ulusal Sanayiciler İş Adamları Derneği üyeleri ile Çırağan sarayında gizli bir toplantı yapması ve bu amaçla Ulusal Kanal ile bir gazetenin alınmasını görüştüklerini anlatması sorulduğunda; Veli KÜÇÜK veya USİAD ile bu konuda görüşmediklerini, Kemal ÖZDEN'in Ulusal Kanalın yüzlerce ortağından biri olduğunu, Ulusal Kanalın sahiplerinin, kanalı satmayacağını ve kontrolünü de kimseye vermeyeceğini,
"Ulusal Medya 2001" belgesindeki Cumhuriyet Gazetesi ve Ulusal TV konusu sorulduğunda; Bu belgeyi 2000'li yıllarda gördüğünü, isimlerini hatırlamadığı iki gazetecinin, kendisine karşı açtığı davada belgeyi kanıt olarak kullandığını, Cumhuriyet Gazetesi ile aralarında organik bir bağın bulunmadığını, 1998 yılında ilhan SELÇUK, Gürbüz ÇAPAN, Ferid İLSEVER ile birlikte görüşme yaptıklarını, bir televizyon kanalı için görüştüklerini, bu görüşmede Ulusal Kanal'in elindeki frekans ve yayın lisansını ortaya koyduğunu, İlhan SELÇUK ve Gürbüz ÇAPAN'ın da sermaye bulması kararlaştırıldığını, kendilerinin (10) on milyon dolarlık bir televizyon projesi önerdiklerini, ancak onların çok daha büyük sermayeli bir televizyon kanalı düşündüklerini, sonrasında bu girişimin olmadığını, kendilerinin kanalı kurduğunu ancak Cumhuriyet ve Gürbüz ÇAPAN'ın makine ve teçhizatları aldıkları halde o girişimi sürdüremediklerini,
Cumhuriyet Gazetesinin alınmasıyla ilgili, Veli KÜÇÜK, Gürbüz ÇAPAN, Ferid İLSEVER, Kemal ÖZDEN, Ümit ÜLGEN in ENKA tesislerinde yemek yemeleri konusu sorulduğunda; Ferid İLSEVER in o tarihlerde; Kemal ÖZDEN'in davetiyle yemek yenildiğini, General Veli KÜÇÜK'ünde toplantıya geldiğini, Kemal ÖZDEN Cumhuriyet gazetesine yönelik bir takım mali baskılar olduğunu, bu gazeteye ortak bulmak için çalıştıklarını, hatta 100 kadar ortak bulduklarını söylediğini anlattığını,
Ümit OĞUZTAN isimli şahıstan el konulan, 10 Mart 2000 tarihli ve "Sayın Perinçek" şeklinde başlayan belgede, "Doğu Perinçek ve Aydınlık Grubunun Türk siyasi yaşamında varlığını koruması ve gelişme gösterebilmesi ulusal çıkarların gereği olarak değerlendirile gelmiştir. Bu doğrultuda her dönemde örtülü/açık faaliyetlerle pek çok destek çalışması uygulamaya konmuştur" "... Aksiyonlar karşısında çok daha reaksiyoner faaliyetlere yönelinmesi ise önerimizdir" "Perinçek ve Aydınlık Grubu ile ÜSİAD'm dayanışma prensipleri çerçevesinde gerçekleştirmeleri beklenen, bağış, yardımlar için, başvuruda bulunabilecekleri makam belirlenmiş ve bu vesile ile kendilerine bildirilmesi uygun görülmüştür" şeklinde yazı olduğu tespit edilmiştir. Bu belge sorulduğunda; Kendisine böyle bir yazı gelmediğini, imzasız yazılara değer vermediğini, yazının uydurma olduğunu,
"ULUSAL MEDYA 2001" başlıklı belge içersinde, bir bölümde, "İlhan SELÇUK kimdir" başlığının olduğu ve altında sizinle ilgili bilgileriniufaaduğu, devamında "GÜRBÜZ ÇAPAN- İLHAN SELÇUK-DOĞU PERİNÇEK VE' CLMHURİYET GAZETESİ başlığı
1411 , ^ ^
'/Iç&ı
altında "....... PERİNÇEK, İlhan SELÇUK ve Gürbüz ÇAPAN'ı bir araya getirerek, fmansal
sorunlarında üstesinden gelinebileceğini düşünmüştür. Ancak PERİNÇEK in hesabı tutmamış, kendisinden çok daha deneyimli olan İlhan SELÇUK, Perinçek'i devre dışı bırakarak Gürbüz ÇAPAN ile anlaşmayı bırakmıştır. Bu anlaşmaya göre ÇAPAN hisselerin %40'mı satın almıştır. Daha sonra %60 hisseyi de satın alan ÇAPAN, Cumhuriyet Gazetesinin sahibi olmuştur" şeklinde yazdığı görülmüştür.
Aynı belgenin içeriğinde, Cumhuriyet Gazetesinde gerçekleştirilecek kadro hareketinin ardından, yayın politikasının yeniden belirlenmesi gerektiğinin yazıldığı görülmüştür. Ayrıca Gazeteci patronlar hakkında yazılar olduğu görülmüştür. Konu sorulduğunda; Yazının istihbarat raporu kokusu taşıdığını, Armado Otelindeki görüşmelerini izlemiş veya dinlemiş olabileceklerini, ancak burada kullanılan ifadelerin ilhan SELÇUK ve Gürbüz ÇAPAN arasındaki dostluk ilişkileri ile bağdaşmayan kaba ifadeler olduğunu, bu tür sorularla vatan milleti savunan medya birliktelikleri tehdit edildiğini, birleşmesi gereken yurtsever yayın organlarının birbirinden korkar hale getirilmek istendiğini, ERGENEKON Operasyonunun hedeflerinden birinin böylece ortaya çıktığını,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; "sayın İlhan SELÇUK" diye başlayan 6 kasım 2002 tarihli bir mektup yazdığınız, mektubun içeriğinde "biz birlikte başına geçeceği ve kurulmakta olan Mafya=Tarikat yönetimini KESİNLİKLE BAŞINA YIKACAĞIZ" "Eğer kararlı bir muhalefet çizgisi izlersek, Cumhuriyet gazetesinin satışı 3 ay içerisinde yüz bine yaklaşır ve çok etkili olur" yazılı olduğu hatırlatılarak sorulduğunda; Türkiye deki mafya tarikat yönetimini kastettiğini, bu yönetimin yasa dışı olduğunu, Cumhuriyet yıkıcısı olduğunun Yargıtay Başsavcısı tarafından da saptandığını, kendilerinin bu yönetimi Türk milleti olarak yasal yollardan yıkacaklarını, mektubun kendisine ait olduğunu, aynı görüşünü 6 Kasım 2002 günü Cumhurbaşkanı Sezer 'e yazdığı mektupta da ifade ettiğini,
Tuncay GÜNEY, Akşam Gazetesinde çalıştığı dönemde, Adnan AKFIRAT, Ferid
İLSE VER, Ankara da Hasan YALÇIN, Paris te Özcan .................. isimli şahısların, Akşam
gazetesinin mutemet elemanları gibi çalıştıklarını, bu şahısların Doğu PERİNÇEK le birlikte hareket ettiklerini, Hasan YALÇIN İstihbarat Genel başkan yardımcısı, Ferid İLSEVEN'in Aydınlığın ve Ulusal TV nin genel yayın yönetmeni, Adnan AKFIRAT m partinin... disiplin
kurulu üyesi olduğunu, ÖZCAN ............. isimli şahsın da Paris muhaberi olduğunu, Akşam
Gazetesine Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile başladığını, orada Mehmet Ali ILICAK'm Veli KÜÇÜK'ün elinde olduğunu, gazete de bir kadrolaşmaya gittiklerini beyan etmesi konusu hatırlatılarak sorulduğunda; Bu konunun bütünüyle uydurma olduğunu, kendilerinin Akşam Gazetesine yönelik faaliyetlerinin olmadığını,
Tuncay GÜNEY beyanlarında; Tuncay ÖZKAN'm Doğu PERİNÇEK in adamı olduğunu ve bu şahsı Doğu PERİNÇEK'in yönlendirdiğini, Enis BERBEROĞLU gibi bir çok şahsın Veli KÜÇÜK'ün de dostu olduğunu belirtmesiyle ilgili iddialar sorulduğunda; Tuncay OZKAN'ın hemşehrilisi olduğunu, etkili ve işini iyi bilen bir gazeteci olduğunu, bu şahsın yönlendirmeye ihtiyacı olmadığını, ifadelerin gerçek dışı olduğunu, 2001 yılında tasarlanan CIA operasyonunun kimlere bulaştırılmak istendiğini ve bütünüyle basın özgürlüğünü hedef aldığını göstermesi bakımından dikkat çekici olduğunu,
Tuncay GÜNEY'in, Veli KÜÇÜK ve ekibinin Doğu PERİNÇEK'İ rahatlıkla kullandığını, DOĞU PERİNÇEK in yanında emekli Deniz Binbaşısı Erol BİRBİLİK - Erol MÜTERCİM 1er gibi subay ve albayların bulunduğunu beyan etmesi konusu sorulduğunda; Erol BILBILIK'in emekli bir deniz subayı olduğunu, İşçi Partisinde Başkanlık Kurulu Üyeliği yaptığını, Erol MÜTERCİMLER'in söylenen tarihlerde Fettullah hocanın denetimindeki Samanyolu TV de görev yaptığını, kendileriyle bir ilgisinin bulunmadığını, işçi Partisinin ve genel başkanının Türkiyede denetlenemeyen, kendi kararlarını kendi alan tek parti olduğunu, Veli KÜÇÜK'ün yönlendirmesinin olmadığtfû,
- - „ , ^^ ^-*—-s—
Tuncay GÜNEY beyanında, Kırıkkale silah fabrikasında meydana gelen büyük patlamayla ilgili, Veli KÜÇÜK'ün kendisine haber yapmasını söylediğini, onun talimatı ile "Çevik BİR paşanın gurubunun fabrikaya sabotaj yaptığını" haber yaptıklarını, bu yöndeki haberlerin AYDINLIK ve Hürriyet gazetesinde çıktığını beyan etmesi sorulduğunda; Bu konuyu hatırlamadığını, Aydınlık Dergisinin o zamanki sayılarına bakılması gerektiğini, ancak Kırıkkale de sabotaj yapıldığını Aydınlık dergisinin yazdığını, bununla birlikte General Çevik BİR 'e yönelik böyle bir suçlamanın yapılmış olamayacağını,
ERGENEKON örgütlenmesininin, medyada bu şekilde yer alarak neyi amaçladığı sorulduğunda; Bunu Ergenekon örgütünün varsa yöneticilerine sormak gerektiğini, fakat işçi Partisini yönlendirebilecek bir kuvvetin anasından doğmadığını, bunu bütün dünyanın bildiğini,
Susurluk kazası sorulduğunda; Hüseyin KOCADAĞ, Abdullah ÇATLI gibi şahısları tanımadığını, Susurluk olayında, Türkiye deki ABD güdümlü gladyonun bağırsaklarının patladığını,
Tuncay GÜNEY beyanında, Susurluk olayından sonra, Radikal Gazetesinin, Veli KÜÇÜK hakkında "Nerede Faili Meçhul Orda Veli KÜÇÜK" diye manşet attığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün "Doğu PERİNÇEK gitsin Aydın DOĞAN ile görüşsün" dediğini, Doğu PERİNÇEK'in Aydın DOĞAN ile bu konuda görüştüğünü, Aydın DOĞAN'm bundan sonra Milliyet Gazetesinde haber yapmamaya gayrete edeceğini, Radikali de damadıyla görüşüp etkileyeceğini" anlatarak "Veli Paşa'ya söyleyin Hürriyet Gazetesi her ne kadar bende görünse de Hürriyet Gazetesi benim değil Koç'un dediğini" beyan etmesi konusu hatırlatılarak sorulduğunda; Veli KÜÇÜK veya bir başka şahsın kendisine talimat veremeyeceğini, Aydın DOGAN'a bu şekilde aracı olması kişiliğiyle bağdaşmayacağım söyleyerek "demekki 2001 yılında planlanan CIA operasyonunda Aydın DOGAN'a dahi uzanmayı veya üzerinde baskı kurmayı düşünenler varmış " şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tuncay GÜNEY beyanında, Doğu PERİNÇEK ten Sami HOŞTAN'm HAP işi yaptığını öğrendiğini, Doğu PERİNÇEK in isteği üzerine bu konuyu Veli KÜÇÜK'e anlattığını, onunda "ben herzaman bunun dosyasını temizleyemem, Sami' yi Ömer Lütfü TOPAL' m yerine koyarak biz hata yaptık' dediğini beyan etmesi konusu hatırlatıldığında; Sami HOŞTAN ile en küçük bir ilişkisinin bulunmadığını beyan ederek "bu ifadeler yürütülen operasyonun bir tertipten ibaret olduğunu ispatlamaktadır" şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tuncay GÜNEY beyanında, Veli KÜÇÜK'ün bilgisi dahilinde, Sami HOŞTANLA ilgili olarak, Fransız İstihbaratı (OJD) Türkiye sorumlusu ile görüştüğünü, görüşme talebinin OJD den geldiğini, Doğu PERİNÇEK, Doğan DUYAR (Hasan YALÇIN'm yardımcısı ve Paris muhabiri) vasıtası ile Palas Otelinde bir görüşme yaptıklarını, Fransız İstihbarat sorumlusunun, "Sami HOŞTAN'm uyuşturucu işi yaptığı, Veli KÜÇÜK'ün de uzun zamandır buna sahip çıktığı, askerlerin uyuşturucu işine yıllardır yol verdiği, JİTEM'in uyuşturucu trafiğinde yer aldığını' anlatarak Sami HOŞTANLA görüşmek istediğini, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile Drej Ali'nin Bakırköydeki bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklarını ve konuyu anlattığını, bu arada Veli KÜÇÜK'e bilgi verdiğini, Veli KÜÇÜK'ün de "Sami HOŞTAN'a görüşme yapmamasını' söylediğini, kendisine de "Doğuya söyle fransız istihbaratından gelenleri yönlendirsin(oyalasm), askerler yapmıyor desin' dediğini beyan etmesi sorulduğunda; Rahmetli Hasan YALÇIN'ın bu tür insanlarla görüşmeyeceğini, bahsedilen konunun bütünüyle uydurma olduğunu,
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği sorulduğunda; Başı bozuk örgütlerden biri olduğunu, yazılarında bu örgütlerden uzak durulması gerektiğini öğütlediğini,
Zihni ÇAKIR'm İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında 25.02.2008 tarihinde tanık olarak alman beyanında; VKGB Başkanı Taner ÜNAL'm kendisine "2003 yılı Nisan ayında, Dikmen'de önceki bürosuna yakın bir yerde kiraladığı ofisinde TÜRKELİ Dergisini
çıkaracağını, ofisin altındaki deponun bir anfıye dönüştürüldüğünü, dinleyici ve konuşmacı yerlerinin olduğunu, bu mekanda bir oluşum için toplantılar yaptıklarını anlattığını, TANER ÜNAL'in bu oluşum içerisinde yer alması için kendisine de teklifte bulunduğunu, oluşumda birçok paşanın olduğunu, HASAN KUNDAKÇI, VELİ KÜÇÜK gibi isimlerin yer aldığını, DOĞU PERİNÇEK'in ve HİKMET ÇİÇEK'in solcu olmasına karşın bu oluşuma destek verdiğini, maddi hiçbir sıkıntısının olmayacağını, istediği kadar maaş verebileceklerini, söyleyerek oluşuma katılması yönünde telkinlerde bulunduğunu beyan etmesi sorulduğunda; Vatan Sever Güç Birliği'ne hiçbir destek vermediğini söyleyerek "General adları verilmesi ta 2001 de tasarlanan fakat çöpe atılan operasyonun Türk Ordusunu bir suç örgütü gibi gösterme çabalarının kanıtıdır" şeklinde beyanda bulunmuştur.
06.06.2007 günü saat: 17.19 da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği Başkanı Taner ÜNAL ve Mesut SEZER arasındaki telefon görüşmesinde, Diyarbakır da yapılacak İşçi Partisinin düzenlediği bir mitingle ilgili Doğu PERİNÇEK ile irtibata geçilmesinden bahsederek, Tamer ÜNAL'in "Şimdi aradım. Beni temsilen Mesut bey katılıyor diyeceğim." dediği tespit edilmiştir. Diyarbakır da düzenlenen miting sorulduğunda; Diyarbakır 'da Türk Bayrağıyla miting yapan tek partinin, İşçi Partisi olduğunu, 29 Haziran 2007 günü gerçekleştirildiğini, Diyarbakır dan Türkiye ye göz dikenlere, Türk Bayrağının gösterildiğini, Diyarbakır halkının işçi Partisini ve Türk Bayrağını bağrına bastığını, daha önceden 2004 yılında ve 2005 yılı 29 ekimde Diyarbakır ilinde ve köylerinde işçi partisi olarak Türk bayraklı ve Atatürkpostarli muhteşem mitingler gerçekleştirdiklerini.
06.06.2007 günü saat: 17.37 de Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği Başkanı Taner ÜNAL ile Diyarbakır'da yapılacak bir mitingle ilgili yaptığı telefon görüşmesi hatırlatılarak sorulduğunda; kendisine Miting öncesinde çok sayıda katılma telefonları geldiğini, telefonlarda karşı tarafta kimin olduğunu hatırlamadığını,
İbrahim BENLİ ile olan ilişkisi ve Güler KÖMÜRCÜ'nün anlatımlarında geçen, hep birlikte şahsın çiftlik evinde yapılan toplantı sorulduğunda; "ayıptır milletin birbirleri ile buluşmasını yemek yemesini suç göstermek bu operasyonun kanun dişiliğinin vardığı boyutları sergilemektedir " şeklinde beyanda bulunmuş ve yemeğe bir çok kişinin katıldığını, şarkılar ve türküler söylendiğini, ibrahim BENLI'nin İP'in istanbul 3. bölge milletvekili adayı olduğunu, Seçimlerde parti üyesi olduğu için aidat ödenti ve bağışları olduğunu, hepsinin makbuzlu olduğunu, ancak sponsor tabir edilecek bir katkısı olmadığını, toplantıya katıldığı söylenilen Yarbay Bahadır BERK'i tanımadığını, Emniyet Müdürü Adnan KONUMKAN'ın İP 'in Merkez Karar Kurulu üyesi olduğunu, davette olup olmadığını hatırlamadığını, davete katılan Savcının ise, şu an avukatlık yapan Mehmet Sait TÜRER olabileceğini,
Operasyon kapsamında yakalanan şahıslardan bulunan belgeler arasında, Ümit SAYIN başlıklı, 4 Mart 1997 tarihli Doğu PERİNÇEK adına yazılmış yazıda, Ümit SAYIN'm Doğu PERİNÇEK in yazdığı yazılan İngilizceye çevirerek ABD deki bazı Demokratik kurumlara yolladığını, Cumhuriyet Devrimlerinin uygulanmasıyla ilgili "yeni Kemalist bir devrim yapılması gerektiğine ve bu yeni Kemalist ideolojinin aksiyonlarının ve teorisinin bir an önce yazılı hale getirilmesi gerektiğine inanıyorum" şeklinde yazdığı hatırlatılarak, Ümit SAYIN la olan ilişkisi ve YENİDEN KELAMALİST BİR DEVRİM YAPILMASI sözüyle neyin kastedildiği sorulduğunda; "Bu soru Kemalist devrimi de suç olarak görmektedir. Kemalist devrimi suç olarak görenler, Atatürk'ü yıkamayacaklardır ve girişimlerinin altında kalacaklardır. Bu soru Ergenekon operasyonun Atatürk düşmanı yönelişini ele vermektedir" şeklinde beyanda bulunarak, Ümit SAYIN'in kendisine yazdığını hatırlamadığını, ancak içeriğinde herhangi bir suç unsurunun olmadığını söyleyerek,
Abdulhamit dönemine mi döndük. Aydınlar birbirine mektup yazamayacak duruma geldik" şeklinde beyanda bulunmuştur.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY den el konulan, 19 Mayıs 2000 tarihli "Sayın Doğu Perinçek" başlıklı belgede, "Dayanışma prensipleri gereği, size iletilen üç ana konu üzerinde yoğunlaşılarak işbirliği sağlanmak istenmiştir. 1-Mektup, 2-Gazete, 3-Finans, ancak ne yazık ki bu üç konuda da isteksiz kalınmış, karşılıklı dayanışma prensiplerine aykırı bir tutum sergilenmiştir" "...önderi Mustafa Kemal Atatürk; tarih sahnesinde görülen en kararlı motivatör idi, onun bu özelliği karşısında manüpilatör politika uygulayıcılarının elde edebildikleri tek şey ise yalnızca yenildiği olmuştur" şeklinde yazdığı hatırlatılarak sorulduğunda; Bu belgeyi hiç okumadığını, bu belgenin İşçi Partisine yönelik girişimleri, ters çevrildiğini ispatladığını, bunun da ERGENEKON uydurmasının bizzat bu kanıtlarla çürütülmesi olduğunu,
Operasyon kapsamında yakalanan şahıslardan bulunan belgeler arasında, 13 Kasım 2000 tarih ve Sayın Doğu Perinçek başlıklı belgede, "Gurubunuza bağlı öncü gençlik teşkilatına provokasyona yönelik sızma ve tertip girişimlerinin açığa çıkartılmış olması ve konunun başbakanlığa bildirilmesi dikkat ve kararlılığınızın en belirgin örnekleri arasında yer almış ve pozitif bir gelişme olarak değerlendirmeye alınmıştır." Şeklinde devam eden ve NATO konseptinden bahsedilen yazı hatırlatılarak sorulduğunda; Bu yazıyı bilmediğini, ancak kendisini tebrik eden yüzlerce internet mektubu, mektup ve telefon aldığını, suçla ilgisinin olmadığını,
11 Haziran 2003 tarihli, İşçi Partisi Genel Başkanlığı amblemli belge içeriğinde, "Sayın E.Tuğ.g.Veli Küçük" "sayın komutanımız" "ikiz sözleşmeler'i onaylayan kanun konusundaki görülerimi içeren Sayın Cumhurbaşkanımıza arzettiğim mektup ve ekindeki hukuki açıklamayı bilgilerinize sunarım" "Kanun henüz Cumhurbaşkanımız tarafından imzalanmamıştır; Meclise iadesi hukuken mümkündür" "saygılarımla" Doğu Perinçek işçi partisi genel başkanı" şeklinde yazı hatırlatılarak sorulduğunda; Yazının doğru olduğunu, yazıyı sadece Veli KUÇUK'e değil, Genelkurmay Başkanına, bütün kuvvet Komutanlarına ve Ordu Komutanlarına aynı içerik ve ekleri ile birlikte gönderdiğini,
22.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK'ün ikametinde bulunan dokümanlar arasında, kendisi tarafından çeşitli konularda Veli Küçük'e hitaben arzederim ibaresiyle son bulan faks çıktısı dokümanlar elde edildiği, Veli Küçük'e göndermiş olduğu yazılarda arz ederim ibaresini kullandığı, Veli KÜÇÜK'e neden bu kadar doküman gönderme ihtiyacı duyduğu ve aralarındaki hiyerarşik yapı sorulduğunda; Kendisinin hiçbir zaman Veli KÜÇÜK ile bir hiyerarşik yapı içerisinde olmadığını, İşçi Partisi Genel Başkanlığı üzerinde hiçbir hiyerarşinin olamayacağını, Cumhurbaşkanının da, Başbakanında kendisinin üzerinde olamayacağını, ancak Genelkurmay Başkanlığı Ordu Komutanlığına yazdığı yazılarda ve Kamu Makamlarına yazdığı yazılarda her zaman saygılı ifadeler kullandığını,
Soruşturma kapsamında yakalanan Ümit OĞUZTAN'm bilgisayarında yapılan incelemede ERGENEKON Terör örgütüne ait Microsoft Office Word belgesi Gözlem -Analiz isimli belgenin incelemesinde,
1). Giriş, Amaç ve Kapsam
"Bu çalışma Doğu Perinçek ve Aydınlık grubunun siyasal kültürel ve ekonomik anlamda "açık faaliyetleri" gözlemlenerek elde edilen veriler ışığında; objektif değerlendirme prensiplerine sadık kalınmaya özen gösterilerek hazırlanan bir analizdir. Örtülü çalışmalar ve amaçlan konumuz dışında tutulmuştur. Ancak, açık faajjyetlertö^tülü çalışma ve amaçların belirlenmesine sınırlı da olsa yardımcı olabilecek duraldadır." dşiiiji^ektedir.
y^l 1415
*"Ergenekon" örgütünün oluşumunda kullanılmak üzere, faaliyetlerinizin izlendiği ve rapor haline getirildiği tespit edilmiştir, gözlem ve analiz belgesini kim yazdı?
*Rapor kimlere sunulmuştur ve hangi amaçların gerçekleşmesinde etkili, yönlendirici olmuştur?
*Belgede bahsi geçen örtülü faaliyetleriniz, devletin hangi birimlerinin bilgisi ve kontrolü altındadır? Faaliyetlerin kararlan kimler tarafından alınmaktadır? hangi alanlarda uygulamaya konulmaktadır ve uygulayıcılar kimlerdir? Şeklinde sorular sorulduğunda; Belgeyi görmediğini, ancak kendilerinin yaptığı tahlilerin Ümit OGUZTAN harici, dünyanın büyük Devletlerinin yararlandığını, Türkiye de Tahlil yeteneği ve program yapma yeteneği üstün olan bir parti olarak her kes tarafından kabul edildiklerini, herkezin bu tahlillerden yararlanabileceğini, ancak buradaki üslubun, kendilerinin yaptığı tahlillerin edep, usul ve adabına uygun görülmediğini, burada sözü edilen açık faaliyet örtülü faaliyet gibi çabalar, açıkça belirtildiği gibi kendileriyle ilgili olmadığını,
Belgenin devamında;
"Bu gözlem ve analiz çalışmamızın hazırlanmasında uygulanan yöntem açığa çıkmış verilere dayanmaktadır. Çalışmamızda Doğu Perinçek ve Aydınlık grubunun "uzun yürüyüş" tanımlamasıyla andıkları amaçlanna ulaşabilmek için; uygulama, yöntem ve prensipleri belirlenerek işaret edilmeye çalışılmaktadır."
*"Uzun Yürüyüş" nedir? bunun neticesinde nasıl bir amaca ulaşmayı planlıyorsunuz?
*"Uzun Yürüyüş"ün modelleme olarak seçilmesinde, uyguladığınız yöntem ve prensiplerinizin etkili olduğu tespit edilmiş olup, bu yöntem ve prensipler hakkında detaylı bilgi veriniz? Şeklinde sorular sorulduğunda; Soruyu soranların belgeyi dikkatli okumadıkları veya kasıtlı olarak tahrif ettiklerini, tanımlanan suçla bağlantılı olmadıklarını,
Belgenin devamında;
"Türkiye'deki faaliyet gösteren pek çok siyasi parti içinde ayn bir özelliğe sahip olan Doğu Perinçek liderliğindeki eski Türkiye İşçi Köylü Partisi, yeni oluşumuyla Türkiye İşçi Partisi, TBMM'de gurubu bulunmayan siyasi bir parti olmakla birlikte, faaliyetlerinde yeğlediği yöntemler açısından toplumun yönelişlerinde giderek eriyen siyasal bir yapı gibi görünmüşse de her dönemde sesini duyurmayı, legal ve illegal güç odaklan arasında yer almayı başarmıştır. Bu bağlamda legal siyasi partiler içinde dikkat çekici ayncalıklı bir özelliğe sahip olduğu açıktır."
*Parti faaliyetleri altında uygulamış olduğunuz yöntemler neticesinde illegal güç odaklan arasında yer almayı başardığınız şeklinde bir tespit olduğu görülmüş olup bu faaliyetlerinizi aynntılı olarak anlatınız? Şeklinde yöneltilen soruya; İşçi Partisinin İllegal hiçbir faaliyetinin olmadığını, Emniyet Genel Müdürlüğü raporlarının bunu doğrulayacağını,
Belgenin devamında;
"Türkiye İşçi Partisi ve Aydınlık grubu materyalist bir anlayışla komünist ideoloji doğrultusunda faaliyet göstermekte ve örgütlenmektedir. Ancak, Kemalizm karşıtı olmamaya özen gösterilmesi ve Kemalizm'in siyasal platformlarda savunulması misyonunu üstlenmeye çaba gösteriyor oluşuyla da aynca dikkate değer bir gelişme sergilemektedir. Özellikle son on yıldır hiçbir siyasal partinin savunmadığı oranda Kemalizm'i savunma misyonunu üstlenen komünist ideolojiyi ve materyalizm anlayışını ilke edinen siyasi bir partinin amaçlan, yöntemleri ve "uzun yürüyüş"teki hedeflerinin sağlıklı bir biçimde belirlenmesi zorunluluğu vardır. Aynca, faaliyetlerini sürdürebilme ve geleceğe yönelik yatınmlanm gerçekleştirebilme açısından finansal kaynaklannm örtülü olması yine dikkate değer önemli bir husustur.
*Yürütmüş olduğunuz faaliyetlerin finansal kaynaklan nelerdir?
eltilen soruya; Bu yazıyı ispatladığını,
*Partinizin finansal kaynağını açıklayınız?
yazanların
Partisini tamamen
alıntılarında bunu doğruladığını, Finansal kaynakların örtülü olduğu yönündeki görüşün yazara ait olduğunu ve yanlış olduğunu, kendileri hakkında Türkiye de her ay yüzlerce hatta binlerce sayfa yazı, kitap yazıldığını, bu belgenin de onlardan biri olduğunu, Belgenin devamında; a). Faaliyetler Ve Uygulama Yöntemleri:
"Türkiye İşçi Partisi, her türden faaliyet için, Doğu Perinçek'in belirlediği yöntemler ile faaliyet göstermektedir. Perinçek'in yöntemleri ise; "uzun yürüyüş" olarak tanımlanan, uzun vadeye yayılmış plânlamalar olarak özetlene bilir. Nihaî hedefin belirlenebilmesini engelleyici olan bu yöntem, her türden örtülü faaliyete zemin hazırlayıcı bir metottur." b). Siyasi Faaliyetler:
Doğu Perinçek, 1961'de üniversite birinci sınıfta öğrenimini sürdürürken "Yeni Türkiye Partisi"nin Gençlik Kollan'na girerek başladığı siyasi faaliyetlerini sürdüre gelmiştir. Legal bir siyasi parti olarak faaliyetlerini sürdüren Türkiye İşçi Partisi, diğer siyasal yapılanmalardan çok farklı bir yöntemle çalışmakta, tavandan tabana yayılan biçimlendirme, etkileme ve yönlendirme girişimleri "provokasyon yöntemleri" ile gerçekleştirilmektedir. Yarar sağlayabilme amacı güdülerek her türden güç odağı ile işbirliği içinde olunması en belirgin özellik olarak ortaya çıkmaktadır.
^Partinizin faaliyetlerini diğer siyasi partilerden ayıran özellikler nelerdir? ^Partinizin işleyiş sisteminin şekillendirilmesinde nasıl bir yöntem izlenmektedir, bu konuda tabanınızın etkisi var mıdır? Şeklinde yöneltilen soruya; Kendileriyle ilgili Türkiye 'de yazılan yüzlerce değerlendirmeden biri olduğunu, bunları okuyup yararlanacak noktaları değerlendirdiklerini, suçla hiçbir ilgisinin olmadığını, Belgenin devamında; c). Doktiriner Teorik Çalışmalar:
" Doktiriner teorik çalışmalarda her kesimden, her görüşten ve her inançtan aydınlardan azami olarak yararlanılmakta, böylelikle çeşitli kesimler ile iletişim kurularak geliştirilen ilişkiler sağlanmakta olduğu gibi, yeni teoriler geliştirilmesinde büyük kolaylıklar sağlanmaktadır. Bu bir anlamda, her alanda işe yarayacak teoriler hazırlanmasında "hazır"dan yararlanma alışkanlığını geliştirmiştir. Yaratıcı olmak yerine elverişli olanı kullanma yöntemi benimsenmiştir. Örneğin: Yalçın Küçük ve İsmail Beşikçi'den bu anlamda büyük ölçüde yararlanılmaktadır." Şeklindeki yazı sorulduğunda; Kendisiyle ilgili bir yazı olmadığını, Belgenin devamında; d). Provokasyon Faaliyetleri:
"Toplumun duyarlı olduğu her konuda provokasyonların oluşumuna zemin hazırlanmasının sağlanması, her şey olup bittikten sonra da provokasyonu gerçekleştirenlerin deşifre edilmesi yöntemi ana prensipler arasındaki değişmez yerini korumaktadır." e). Gençliğin Örgütlenmesi:
"Pekçok ve her kesimden genç, yalnızca kültürel çalışmalara yönlendirilerek toplumdan soyutlanmakta ve amaçlar doğrultusunda biçimlendirilmektedir.Toplumdan soyutlanan gençlerin "değerlendirme""ve "karşılaştırma" yöntemlerinden yararlanabilmesi olanaksız kılınmaktadır. Gençliğe verilen eğitimin dışındaki tüm veriler ve değerler "karşı devrim" ürünü olarak peşinen kabullendirilmektedir." Belgenin devamında; f). Kadro Oluşturulması ve Örgütlenme:
"Siyasal, kültürel ve ekonomik faaliyetler için kadro oluşturulmasında "uzun yol" prensibi esas alınmaktadır. Siyasal oluşum içinde etkin kadrolarda yer alabilmek çok geniş bir zamana yayılmakta böylelikle kişilerin bir başka dünyada yer edinebilme şansları tümüyle ortadan kaldırılmaktadır.
Uzun yıllar sonra güven duyulan kadrolardan oluşturulan örgütler, yalnızca gereğinde işlevsel hale dönüştürülmektedir. g). Arşiv:
Özellikle kişilere yönelik ciddi bir arşiv bulunmaktadır. Bu arşivde yer alan her türden malzeme genellikle provokasyona yönelik faaliyetler için bitimsiz bir kaynak durumundadır. Ve salt provokasyon amaçlı arşiv tutulmaktadır.
Bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetler ile Türkiye'nin ulusal sorunlarını içeren hiçbir arşiv çalışması yapılmadığı ve bu anlamda bir çalışmanın gereksiz görülmüş olması, arşivcilik faaliyetlerinin hangi amaçlar doğrultusunda hareket edildiğini ortaya koymaktadır."
Belgenin devamında;
2). Dış İlişkiler:
"Doğu Perinçek ve grubunun dış ilişkileri gereği biçimde dikkate alınmamıştır. Komünist ideolojiye sahip olması, Türkiye'nin ulusal çıkarlarına aykırı olarak en büyük tehlikenin komünizmden geleceği endişeleri, Perinçek'in komünist bloklar dışında kalan diğer ülkeler ve bunlara bağlı istihbarat örgütleriyle kurduğu ilişkilerin örtüsü olmuştur.
...Perinçek'in özellikle Çin ile olan ilişkileri dikkate değer durumdadır. Finansal anlamda da destek gördüğü bir ülke olan Çin, Türkî Cumhuriyetler üzerinden de finansal destek sağlayıcı ticari ilişkiler kurulmasını sağlamıştır.
*Siz ve partinizin Çin le ne tür bir ilişkisi bulunmaktadır? Cinden ne şekilde finansal destek görmektesiniz? Şeklinde yöneltilen soruya; Bunu yazanların kendilerine düşman olduklarını ve karşı tertipler içerisinde bulunduklarının ap açık ortaya çıktığını, soruşturmayı yapanların bu belgeyi buraya almasından dolayı teşekkür ettiğini, kendilerinin Ergenekon adı altında çaba gösterdikleri kabul edilen gladyo kafalı kimselerle örgüt kurmalarının, yüz yüze görüşmelerinin düşünülemeyeceğini, işçi Partisinin hiçbir ülkeden parasal destek almadığını, hiçbir ülke ve örgütle bağlantılı faaliyet yapmadığını,
22.01.2008 tarihinde Veli Küçük'ün ikametinde görevlilerce yapılan aramada, "televizyon analiz yönetim ve geliştirme projesi türkiye'de televizyon yaşlılar için çok yeni gençler için çok eskidir istanbul/temmuz 2000" başlıklı 39 sayfalık bir doküman elde edilmiş olup, bu dokümanın da Tuncay GÜNEY isimli şahıstan elde edilen dokümanlarla aynı konularda benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir. Dokümanın incelemesinde;
-SUNUŞ kısmında Temmuz 2000 tarihli Televizyon Analiz çalışması Kanal/6 televizyon kanalı ele alınarak hazırlandığı. Şimdi ise hedef televizyon kanalı ULUSAL TV'dir
-CUMHURİYET GAZETESİ ile Ulusal Tv'nin hisselerini elinde bulunduracak olan yeni bir anonim şirket kurulmalıdır. Bu şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığına ve Yönetim Kurulu Üyeliğine getirilecek olan kişiler önemlidir ve özenli bir seçim yapılmalıdır.
-GENEL DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER kısmında ;
-Mevcut Kurumun yeniden düzenlenmesi kamuoyundaki imaj ve düşünce değişiminin sağlanması yayın hayatına yeni atılan Ulusal Tv'nin yeniden yapılandırılması gereklidir.
-Ulusal Tv ile Cumhuriyet Gazetesinin bir anonim şirket çatısı altında birleştirilmesi hedeflenen başanya ulaşmasını sağlayacağı gibi mevcut medya kuruluşlan ile rekabet olanağının sağlanacağı.
-Bu analizi hazırlayan araştırma grubumuzun ortak görüşü ise bir başka çözüm yolu olmadığı görüşünde birleşmesi, konulannı içerdiği tespit edilmiştir.
El konulan doküman Veli Küçük'e sorulduğunda, Kesin olmamakla beraber bu dokümanı Mehmet PERİNÇEK'in getirdiğini beyan etmiştir.
*Söz konusu dokümanı kim ne amaçla hazırladı? Bu doküman neden Veli KÜÇÜK'e verilmiştir. Şeklindeki sorulara; Bahsedilen yazı örgütlü bir guruba ait ise, ulusal kanal ve Cumhuriyet gazetesini ele geçirmek için bir tertibin içinde olduklarını, ama bunu başaramadıklarını, bu belgeyi Mehmet PERİNÇEK'in Veli KUÇUK'e vermiş olamayacağını, böyle bir belgenin MehmetPERİNÇEg*ınzetin£geçmesi halinde kendisine getireceğini, Veli KÜÇÜK'ün yanlış hatırladığını, J^ J *j?V\
22.01.2008 tarihinde Veli Küçük'ün ikametinde, "kanal 6 analiz" başlıklı 34 sayfalık doküman elde edilmiştir. Bu doküman Veli Küçük'e sorulduğunda, dokümanı Mehmet PERİNÇEK'in getirdiğini beyan etmiştir. Belge sorulduğunda; Mehmet PERİNÇEK'in bu konularla ilgisinin bulunmadığını, Veli KÜÇÜK'ün yanlış hatırladığını veya gerçek dışı konuştuğunu,
İşçi partisinde yapılan aramada bulunan kişisel bilgisayarında yapılan incelemede; (15) sayfadan oluşan, "Milli Anayasa Bildirgesi" başlıklı yazı olduğu, içeriğinde, "AKP hazırladığı sivil Anayasa Taslağı ile Türkiye ye ve türk Milletine karşı yürüttüğü karşı devrim sürecini son hedefine ulaştırmak peşindedir" "Ulusal Strateji Merkezinde bilim insanları ve uzmanların katıldığı çalışmalarla bir milli anayasa taslağı hazırlanmaktadır. Ulusal Strateji Merkezi (USMER) bu çalışmalar sırasında hazırlanmış olan ekteki milli anayasa bildirgesini kamu oyumuza en kısa sürede sunmak üzere imzaya açmaya karar vermiştir" şeklinde beyanların bulunduğu, belgede Siyasetçiler, E.Generaller, Öğretim üyeleri, Yüksek Bürokratlar, E.Subaylar, E.Emniyet Müdürleri, Kitle örgütü yöneticileri, Sanatçı- Yazar- Sporcular, şeklinde başlıklar altında bir çok isimlerin yazılı olduğu tespit edilerek belge sorulduğunda; Belgenin doğru olduğunu, Yargıtay Başsavcılığı AKP hakkındaki kapatma davası iddianamesi ile en yüksek Savcılık makamı olarak AKP yönetiminin yasa dışı ve Cumhuriyet yıkıcısı olduğunu saptadığını, bu açıdan bildirgenin tarihi önemde olduğunu, bu bildirgeyi hukukçu ve bilim adamları haricinde, Türkiyenin bütün seçkin aydınlarına gönderildiğini ve bildirgenin imzalandığını,
İşçi Partisinde yapılan aramada, KEMALİST MODEL-ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ-DİNAMİK adlı doküman ele geçirildiği, bu belgelerin Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN, Tuncay GÜNEY'den de ele geçirildiği hatırlatılarak sorulduğunda; Ulusal Kanal ve Aydınlık'in arşivinin, Türkiye nin en zengin arşivlerinden biri olduğunu, içinde onbinlerce cilt kitap, yüzbinlerce sayfa belge ve yazı bulunduğunu, nerede hangi odada, hangi gözde bulunduğu belirtilmeyen bu soruların, titiz bir yargılamanın konusu olamayacağını, her belgenin saklanıp değerlendirilebileceğini,
Belgeler arasında, bir çok gazetecinin resimlerinin ve bu gazetecilerin hain olduklarını içeren el yazısının bulunduğu, başında ise Hurşit Paşamız için yapılmıştır ibareli dokuman sorulduğunda; Bu kağıdın üzerinde 3.sayfa belirlemesi olduğuna göre bir başka evrakın parçası olduğunu veya kendisine posta ile yollanmış binlerce mektuptan biri olabileceğini, çünkü masasının üzerinde çok sayıda cevap yazılmamış mektup dosyalarının bulunduğunu, yazının kendi yazısı olmadığını, tanıdığı bir yazı da olmadığını, üzerindeki fotoğrafların basın mensuplarına ait olduğunu, içlerinde kendisinin değer verdiği dostlarının olduğunu, kendisine gelen mektuplardan biri olduğunu düşündüğünü, suçla hiçbir bağlantısının olmadığını, bu kağıttan Ergenekon örgütünün nasıl ispatlanacağını bilemediğini,
Çanakkale Ulusal Bağımsızlık Birlik Hareketi ve bir çok kişinin imzasının bulunduğu Değerli Kuvvayi Milliye Gönüllüleri başlıklı, içeriğinde "Milli Karargah kurma vakti gelip de geçmekte" tabiri bulunan belge sorulduğunda; Kendisine her gün yüzlerce e-posta ve mektup geldiğini,
Soruşturma kapsamında gözaltına alman şahıslarla ile ilgili İfade, Sorgu Tutanakları ve Kemal KERİNÇSİZ'e ait Savcılık ifadesini nasıl ve ne maksatla temin ettiği sorulduğunda; Kendisinin Ulusal kanal sorumlusu olmadığını, o binada 20 bin adet kitap bulunduğunu, binlerce klasör ve yüzbinlerce sayfa belge olduğunu, onbin yıllık bir araştırmada bile bu belgeleri incelemenin mümkün olamayacağım, kendi bulunduğu çalışma odasındaki belgeleri bildiğini, onun dışındakilerin ise kendisinin bilgisi dışında olduğunu, fakat partinin bulunduğu katlardaki her belgenin parti başkanı olarak siyasi, sorumluluğunu üstlendiğini,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; "Eski Genelkurmay Başkanlarından İsmail Hakkı KARADAYI ile telefon görüşmesi(10 eylül 2002)" başlıklı yazıda; İsmail
Hakkı KARADAYI nm araması, çalışmalanndan dolayı takdir etmesi, ABD nin Tayyip Erdoğan ve Baykal'h hükümet projesi hakkında konuşmalar yapmaları, sorulduğunda; "Bu telefon görüşmesi doğrudur, içeriği de doğrudur.
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; "BAŞARILARIMIZ" başlıklı bir belge bulunduğu, bu belgede özetle Öncü Gençlik isimli İşçi partisinin gençlik kollarından bahsedildiği, EYLEMCİ HAT isimli bir alt başlıkta ise "Öncü Gençlik 5. genel kongresinde Türkiye nin genel gündemine ilişkin örgütlerimizin MİLİTAN EYLEMLER YAPMASI KARARINI ALMIŞTIK. Bu karan hayata geçirdik. Böylece Öncü Gençlik tarihinin en fazla eylem yapılan ve bu açıdan en verimli olan dönemini yaşadık" yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; Belgenin öncü gençlik'e ait olabileceğini, anılan MİLİTAN EYLEM KARARI'nın, öncü gençlik gurubunun yaptığı gösteri yürüyüşleri olabileceğini,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; daha önce pek çok örgüt mensubunda bulunmuş "OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE MASONİK BILDERBERG ÇETESİ" ve "ÖRTÜLÜ FAALİYETLER BİR" isimli belgeler bulunmuştur, belgeler sorulduğunda; Mafyokrasi adlı kitabını yazarken Aydınlık arşivinde bulunan Mafya ile ilgili bir çok kitap ve belgeyi topladığını, yararlandığını, bu belgeyi de o kapsamda hatırladığını,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; 17.12.1996 tarihli KİŞİYE ÖZEL ibareli dönemin Başbakam'na yazılmış Susurluk kazası ile ilgili hazırlanmış 39 sayfalık MİT müsteşarlığı belgesi bulunmuştur. Belge sorulduğunda; Hatırlamadığını, basın yolu ile gelmiş olabileceğini, gelen belgeleri sakladıklarını,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; el yazısı ile yazılmış "x ilindeki Tem şubesindeki işkenceci ve infazcı tim" başlıklı belgede bazı polis memurlarının isimleri ve siyasi görüşleri yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; Belgeyi hatırlamadığını, ancak bir şikayet sonrası takip edilmiş bir konu olabileceğini,
işçi Partisinde bulunan dokümanlar arasında; "Görüşme Notları-işadamı(21 şubat 2007) başlıklı belgede Semih Tufan GÜLALTAY hakkında bilgilerin olduğu, belgenin içeriğinde Semih Tufan GÜLALTAY in DP ye yönelik bir eylem planlarından bahsedilmektedir.
*Semih Tufan GÜLALTAY ile tanışıklığınız hangi boyuttadır? Bu belgeyi ne zaman ve nasıl yazdınız? Semih Tufan GÜLALTAY m yapmayı planladığı suikast hakkında bilgi veriniz. Şeklinde yöneltilen sorulara; Belgeyi hatırlamadığını, 7 katlı bir binada bulunan belgeleri bir kişinin on binlerce yıl yaşasa bile okuma ve öğrenme olanağının bulunmadığını, bu nedenle iki binada çıkan her belgeyi kendisine sorulmasının, suçla ilgili olmadığını, Semih Tufan GÜLALTAY ile ilgili bilgisini anlattığını, kendisine yönelik bir suikastla ilgili Semih Tufan GÜLALTAY in bilgisine başvurduğunu,
İşçi Partisinde bulunan dokümanlar arasında; "SON BİLGİ(SAĞLAM) başlıklı yazıda " İsmail PAKER ve Zekeriya ÖZTÜRK, Balta limanı'nda Doğa Balık Restoranı'na (eski Şaziye barın bitişiği) sıkça birlikte gidiyorlar. Orada bir Dr Yüzbaşı, bir üsteğmen ve başka subaylarla birlikte MİT mensuplarıyla da birlikte oluyorlar. Restoran'm sahibi(adı bilinmiyor öğrenilecek) ve işletmecisi Ahmet adlı şahıs yer altı dünyasıyla ilişkili. Ahmet ve adamları Sedat PEKERTe silahlı çatışmaya girmiş(bu olay gazetelere de yansımış) Ahmet artık restoranda çalışmıyor. Söz konusu subaylardan biri, restoran sahibine bir adet glock satmış. İsmail PAKER in çocukları Alparslan ASLAN a amca diyor(M.Tekin tanık olmuş).İsmail PAKER in Bulgar uyruklu Osman adında çok yakın bir arkadaşı var. 18 Mart kapsamında Çanakkale ye yapılan bu geziye(bu yıl),İsmail PAKER, Zekeriya ÖZTÜRK ve M.TEKIN birlikte katılıyorlar. Çanakkale garnizon komutanı ya da etkinlikleri yöneten kişi olan Albay, üçlüye çok yakın ilgi gösterip,bir çok kolaylık sağlıyor.Nedeni İsmail PAKER i tanıması. Paker bu durumu "Asteğmenken komutammdı" diye açıklıyor. M. TEKİN, PAKER in verdiği bilginin doğruluğundan şüphelenip, sonradan albayı arıyor ve 1985 te Güneydoğu da aynı birlikteydik yanıtını alıyor." Şeklindeki belge sorulduğunda; Bunların Aydınlık'in
haber kaynaklarının verdiği ve doğruluğu saptanmamış bilgiler olabileceğini, kendisinin işçi Partisi Genel Başkanı olduğunu, Aydınlık veya Ulusal Kanalın haber müdürü veya muhabiri olmadığını, bilgilerin kendisiyle alakasının bulunmadığını,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; elle yazılmış " Teoman dan gelen bilgi" başlığı altında bilgisayar çıktısı halinde yazılmış; "Yaklaşık iki ay önce Sirkeci de bir kebap restoranında önemli bir yemek yendi. Yemeğe çok önemli bazı emekli generaller ve çeşitli kuvayi milliye derneklerinin yöneticileri katıldı. Kemal KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Taner ÜNAL gibi isimlerin eski generallerle birlikte Türkiye'nin içinde bulunduğu son durumu görüşmek üzere yemek yedikleri belirtiliyor. Yemek bir komutanın doğum günü nedeniyle verilmiş. En çok tartışılan konu ise İşçi partisinin milli hükümet çağrısı olmuş. İsmini öğrenemediğimiz bir orgeneral İşçi Partisinin çağrısını olumlu bulduklarını ve parti programında yazılı olan bazı fikirlere karşı eleştirilerini Doğu PERİNÇEK e sunacaklarını belirtmiş. Aynı orgeneral geleneklerin dahi dışına çıkarak iki üç orgeneralin ortak bir eleştiriyi kaleme alacaklarını ve işçi partisiyle müşterek uzlaşma noktaları bulduktan sonra partiye katılacaklarını belirtmiş. Bunun üzerine Kemal KERİNÇSİZ
ve arkadaşları İşçi Partisine katılma fikrine karşı çıkmışlar................ Bu bilgiyle örtüşen bir başka
bilgiyi ise Kornikov verdi. Kornikov, Gladyonun 1-2 yıldır ulusalcılara sızmaya çalıştığını ancak bunun tam başaramadığını belirtti. Bunun için Gladyo kendi ulusalcılarını yarattı. Bunun başında daha önce duyulmamış bazı dernekler ve isimler var. Gladyo bu iş için hatırı sayılır paralarda harcıyor. Hatta Gladyonun ulusalcıları yeni bir televizyon kanalı kuracak paraya ulaştılar. VTV adı altında yayın yapacak olan Vatan TV gladyonun ulusalcılarının yayın organı olacak.." şeklindeki belge sorulduğunda; Bu tür belgelerin Aydınlık ve Ulusal Kanala gelen, bazen dezenformasyon denen bilgi bozma faaliyetlerinin ürünü olabileceğini, bilgi doğru ise Kemal KERİNÇSİZ'in İşçi Partisine sıcak bakmadığının görüldüğünü, esasında Partilerini tutmadıklarını ve karşı olduklarını kendilerinin de bildiğini, herkezin eğilimine saygılı olduklarını, ancak bütün bu bilgilerin aynı örgütte toplanmak istenen insanlar arasında fikir beraberliği, gönül beraberliği olmadığını kanıtladığını, Gladyo ile ilgili bilgi ulusalcı güçlerin içine bir takım örgütler kurularak burada kışkırtıcı faaliyet yürütüldüğünü gösterdiğini, kendisinin ve partisinin gözlemlerinin de bu yönde olduğunu, bütün bunların atılan suçla hiçbir ilgisinin kurulamadığını ispatladığını, bu bilgilerin Aydınlık ve ulusal Kanal da yayınlanmadığını, bilgilerin doğrulanmamış ve şüpheli bulunduğu anlamına geldiğini,
Yapılan aramalarda el konulan belgelerden; Öncü Gençlik, 30 Ocak 2000 İst." İle başlayan el yazı ile alınmış notların bulunduğu, notların içeriğinde;
*"İtirazlara" "Eğitimlerde göstereceğiz" "Devrimden sonra hatıra" "Basın işliyor (Akşam, 1.10.1997" "Genel Başkana TEM'de soruluyor (Eylül 1998),
*"Eylül 1998" "Evdeki özel şeyleri getir saklayalım."
*"Geçmişe döndük baktık." "P'den ayrı örg. Gökçe" "Hiçbir arkadaşın kolektif iradenin dışına çıkacağını düşünmüyorum (G, s.4)" "Sadık'a = ÖG'in iradesini dışlamaya başladım (s.4)",
*"AYRI ÖRGÜT" "Sadık, Gökçe'ye" "Başbakanlıktan ayrı bir MİT oluşturmuşsunuz. (Sadık, s.l)"
*"ÖG merkezine (G.s.2), ÖG Anadolu, İST'da bölücü"
^"Araştırma" "Sorgu" "İzah yok Beşiktaş" "Vahim hatalar" "Ağlıyor"
*"İstifa" "P disiplini alışı" "Görevi red." "Gizli toplantı vb."
*"MK Rica ettim" " Disiplini red" "MK iki yol" "Disipline uy P ile Birleş!" "Defol - Çatlak"
*"Pazarlık" "Özsoy : Gelecekte de P ile_ birlikte olmak istiyorum.""İSTEMİYORUZ! EĞİTECEĞİZ" ', * *^ ^
* "DÖRT DENEY" "Erdal Gökyüzü, Fehmi E???Ş" "Nahit TÖRE; Deniz GEZMİŞ, Atilla SARP, Cihan ALPTEKİN, Doğan ÖZ öldürüldü!!!" "Muzaffer KÖKLÜGİLLER" "Olumlu örnek = MK"
*"Talimat, Sonuç / Kararlar" "Artık Gökçe değil" "GÖKÇE: Soruşturma bitecek, kazanılacak tekrar P'ye eğitilecek."
*"TEBLİGAT: Gökçe ile Kes toplanma, birleşme ??liği dağıtın!" "G ile P görüşecek!!!" "P ile birleş Disipline uy"
*"MZD" "R'i değil M'i uygulayın" "Bölünmeyin, birleşin" "Hile ve tertiplerle uğraşmayın, açık yürekli ve dürüst olun" "MK'ya götürdüler İst'a gelip HİZİP" "P. Tarihinde ilk"
Şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. Söz konusu notlar size mi aittir? Size aitse bu notlan nerede, ne zaman ve ne amaçla yazdığınız? Notların içeriğinde geçen konulan açıklayınız.
Şeklinde sorulan sorulara; Bu belgenin kendisiyle bir ilgisinin bulunmadığını, öncü Gençlik'e ait olan oda da bulunduğunu, ancak içeriğinde suçla ilgili bir husus görülmediğini,
"Milli hükümet bakanlar kurulu" başlıklı "Doğu PERİNÇEK-Başbakan, Ferid İLSEVER-Başbakan Yardımcısı..." gibi başbakanlık ve bakanlık kadrosunun oluşturulduğu belge kendisine okundu. Söz konusu belgeyi kim ne amaçla hazırlamıştır. Açıklayınız?
Şeklinde sorulan sorulara; Bu Bakanlar Kurulu listesini seçimden önce halka sunduklarını, iktidar amacı ile mücadele ettikleri için Türkiye yi hangi yetenekli kadrolarla yöneteceklerini halka açıkladıklarını,
Yakalanan Erkut ERSOY un yapılan e-mail incelemesinde; 11.02.2008tarihindehersey-konusuIacaksa@yahooogroup.com e-mail adresinden
ikincikurtulus@yahoogourups.com e-mali adresine gönderilen ERGENEKON liderinden halka mesaj başlıklı e-postamn yapılan incelemesinde; Tarih: 03.07.2005 umitsayin: "emin gürses ist. ün. öğretim üyelerine çok kızıyor. Özellikle nur sertere", sevil_atasoy: "soyadı ne", umitsayin: "behiç gürcihan ve emin gürses", umitsayin: "öncelikle, seçimlerden önce emin gürses genelkurmaya mesut parlak'm ilişkilerini anlatmış, uzun uzun rapor vermiş", umitsayin: "onra genelkurmaydaki Kor ve OrTar demişler ki: İs. Ün. deki hocalar koskoca herifler, herhalde birleşirler ve oylan parçalamazlar.", umitsayin: "Emin Gürsesi çağırmışlar. yine haklı çıktın demişler", umitsayin: "bizim rapor inanılmaz sükse yapmış ve Emin gürses de for your eyes only okumuş, ona verdim raporu.", umitsayin: "bana bir üsteğmen, bir telefon dinleme verin, dünyayı yerinden oynatayım", umitsayin: "ama sınırsız telefon dinleme gerekli, bizim rapor ve emin gürsesin raporu üst üste binince genkuru bir telaş almış", umitsayin: "ama emin gürses televizyonlarda mesut parlağa çatmaya başlarsa bu korkunç bir ivme kazandmr bize. şimdi detaylı okuyacak ve Perinçeke de anlatır.", umitsayin: "Perinçek ingilterede imiş. Ondan randevu alıyorum, gelince birlikte konuşuruz.", sevil_atasoy: "perinçek hala alemdaroğlunu destekliyor mu", umitsayin: "Evet perinçek alemdan destekliyor, onlann da bilgileri var, bu aydmlıka kapak olursa korkunç olur." Şeklinde yazışma yapıldığı tespit edilmiştir, sorulduğunda; Ümit SAYIN'in kendisini askerlerin çeşitli kesimleri ile ilişkili gösteren beyanlarının bulunduğunu, tecrübelerinden yola çıkarak bu beyanların çoğunun gerçek dışı olduğunu gördüğünü,
Şüpheli Ümit SAYIN'a ait bilgisayarda "silinmiş Chat kayıtlan" bölümünde yer alan Ümit SAYIN ve ADNAN AKFIRAT arasında 24.02.2001 tarihinde gerçekleştirilen MSN görüşmesi. "Söz konusu görüşmede KTB'nin etkisinin beklenenden daha fazla olduğu, Ümit SAYIN'ın Amerika'dan Türkiye'ye gelmesini^J^asonlar ve diğer unsurlann engelleyebileceğini, bu durumu Ümit SAYIN'ın Doğu PERINÇEK'e bildirdiğini, Ümit
/^^K^-4™-
SAYIN'ın belli bir dönem masonlann içinde bulunduğunu, Masonların bütün pisliklerini ve üçkağıtlarım bildiğini, Adnan AKFIRAT ve Ümit SAYIN'ın ULUSAL Kanal'a görüntü ve bağlantı bulmak için çaba gösterdikleri, Ümit SAYIN'ın son 2 yıldır KTB ile uğraştığını, Ümit SAYIN'ın Adnan AKFIRAT'a Atilla ONGUN'un Mart ayında Türkiye'ye geleceğini bildirerek kendisi ile temasa geçip geçmediğini sorduğu, Adnan AKFIRAT'm şahsın henüz kendisi ile temasa geçmediğini, Ümit SAYIN'ın Atilla ONGUN'un MHP'ye çalıştığını ve dikkatli olunması gerektiği şeklinde Adanan AKFIRAT'ı uyardığı, Atilla ONGUN'un HABLEMİTOĞLU ile iyi arkadaş olduklarını, HABLEMİTOĞLU'nun kime çalıştığının belli olmadığını, her taraf ile bağlantısının olduğunu, Doğu PERİNÇEK ile yaptığı görüşmede iyi gelişmeler olduğunu öğrendiğini, DARBE olasılığının arttığını, Çillerin eski valisi Mahmut YILBAŞ, ÖKK eski komutanı Necati ÖZGEN Müdafai Hukuk Vakfının kurucularından olduğu, son yapılan ADD kongresinde herkesin aynı tarafta yer alarak Yekta Güngör ÖZDEN ve Çevik BİR için çalıştıklarını, Yekta ve Özer OZANKAYA grubunun bertaraf edilmeden ADD'nin düzelmeyeceğini, Adnan AKFIRAT'm batının Türkiye'yi darbeye zorladığını, Türkiye'de çok köklü değişikliklere ihtiyaç olduğunu belirttiği, ADD'nin iç çekirdek grubunun tehlikeli olduğu, Ertaç TİNAR'm masonluğunun belgelendiğini, Ali ŞEN, Çevik BİR ve İzzettin DOĞAN'm Rumeliler grubunu oluşturduğu, Çevik BİR'in mason olduğu, Masonlann yapılanması ve nasıl çalıştıkları yönünde detaylı bilgilerin olduğu, Galadyonun uzantısının çekirdek gruba ulaştığını, susurluk aktörlerinin çoğunun bu grupta yer aldığını, hedeflerinin P-2 mason locası olduğu, Adnan Hoca olarak da tanınan Harun Yahya'nın Özel Harbin kontrolünde olduğu, aynı zamanda CIA ve Eymürlerle birlikte olduğu, Abdullah ÇATLI'nm amirinin Melih AKTAŞ olduğu, kazadan sonra telefon defterinin Melih AKTAŞ'a verildiği, Melih AKTAŞ'm MİT'in adamı ve çok tehlikeli olduğu, masonlarla ilgili bir veri tabanının oluşturulması gerektiği, Hüseyin KIVRIKOGLU'nun GATA'da ki masonları tasviye ettiğini, ATASAGUN'un mason olduğu, Gürbüz TÜFEKÇİ'nin MİT muhbiri olduğu, Ümit SAYIN Adanan AKFIRAT'a vermiş olduğu bu bilgilerin aynı zamanda Doğu PERİNÇEK'e iletmesini istediği, kendisinin tayin işinde "SİZİN" kullanarak Adnan AKFIRAT ve Doğu PERİNÇEK'in yardımını istediği, kendisinin işe girmek istediği İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile Doğu PERİNÇEK'in arasının iyi olup olmadığını sorduğu, Adnan AKFIRAT'm "Bizim attigimiz MİT hücresinden Ali Özsoy'u Perinçek uyarmasina rağmen asistan olarak aldilar. Adam Alemdarlara güvenip provokasyonlar yapiyor" dediği, Ümit SAYINın İstanbul Üniversitesinde işe girebilmek için Doğu PERİNÇEK'den yardım istediği anlaşılmıştır. Görüşme sorulduğunda; Bu tür görüşmelerin internet ortamında yapılması nedeniyle, her aklına gelenin her şeyi yazdığını, ciddi bir soruşturmanın bunlara itibar etmeyeceğini, yazışmanın içinde nefretle reddedeceği yalan suçlamaların bulunduğunu, Ümit SAYIN'ın atanmasında yardımcı olması için kendisine başvurduğunu, ancak yardımcı olmadığını,
03.02.2008 günü saat:23.15 sıralarında 5443226659 numaralı telefonu kullanan ve Bursa Gemlikten aradığı anlaşılan X Şahısla yaptıkları telefon görüşmesinde, hükümetin hareketlerinin MÜDAHALE EDİLECEK konuma geldiğini anlatarak "DEVLETİN YENİDEN KURULMASI LAZIM "... Ordu bunlardan yana değil karşılarında. Bunlar çok ağır darbeler yicekler" diyerek yerel seçim öncesi hükümete karşı bir yapı oluşturulması gerektiğinden bahsettikleri hatırlatılarak sorulduğunda; Telefon görüşmesini bir köylü ile yaptığını, ancak hiçbir görüşmesinde ASKERİ MÜDAHALE yi onaylamadığını,
04.02.2008 günü saat: 13.58 sıralarında, 5375947450 numaralı telefonu kullanan ve Unsal Yavuz Başkent üniversitesi den aradığı anlaşılan X Şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; yapılan bazı toplantılar, Mehmet HABERAL'm yaptığı toplantılar dan bahsederek ULUSAL STRATEJİ MERKEZİ den konjjşteki«ft*Jatırlatılarak sorulduğunda; Görüşmeyi Profesör Dr. Unsal YAVUZ ile yapüğıni? UluSa^%S%rateji Merkezi'nin işçi Partisinin tüzüğünde yer alan bir kurum olduğunu, par,tipjrt.^ph A&rğanı olduğunu, başında
1423
işçi Partisi Genel Başkanı, Genel Başkan Yardımcısı, E.General Servet CÖMERT'in bulunduğunu, faaliyetlerinin yasal olduğunu,
"DÜZELTME: Usmer'in başında işçi partisi genel başkan yardımcısı e. General Servet CÖMERT bulunmaktadır. Genel Başkan bu örgütlenmenin başkanı değildir. " Şeklinde beyanda bulunmuştur.
05.02.2008 günü saat:23.39 da 5443226659 (ZİYA ATEŞ BAYTAŞ) nolu telefonu kullanan X Şahısla yaptığınız görüşmede, yapılacak mitinglerden bahsettiği, bu mitinglerin halk devrimine dönüşmesini konuştuğu, kendisinin de "Bir Halk devrimi olmaz güzel kardeşim" dediği, X Şahsın da "... ama peki nasıl olcak bu iş, bu iş naşı döncek?" diye sorduğu, kendisinin de öncü örgütlenmeden bahsederek "BİR ÖRGÜT PARTİ OLMADAN HİÇBİR ZAMAN SONUÇ ALICI YERLERE VARMAZ BÖYLE ŞEYLER YANİ." dediği görüşme sorulduğunda; Bu görüşmenin doğru olduğunu, suçla bağlantısının bulunmadığını,
06.02.2008 günü saat:14.59 da Emcet... isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; Adil Serdan SAÇAN ile yapılacak bir görüşmeden bahsettikleri, Adil Serdar SAÇAN'in "... bak şunu söyle, arkadaş bu Güler KÖMÜRCÜ söylemiş bunu onu içeri alabilirler haber yolla diye göz altına aldıkları zaman" "... ÇIKSIN ASLANLAR GİBİ OLAYI EN İYİ GÖĞÜSLEMEK ÖYLE OLUR ÇIKIP Bİ AÇIKLAMA YAPTIĞI ZAMAN Bİ DAHA İÇERİ ALMA FALAN FİLAN HİÇBİR ŞEY İHTİMAL KALMAZ YANİ" "..AKILLILIK YAPIP ÇIKIP BU ÇATIR ÇATIR ... AÇIKLADIĞI ZAMAN BİZ BU GÖZ ALTINA ALDIK O ZAMAN SAVCININ EMRİ İLE TAKİPSİZLİK KARARI VERDİK HATTA BELGELERİ BİLE İADE ETTİK BUNLARI AÇIKLADIĞI ZAMAN FALAN HER ŞEY ÇÖKER YANİ" dediği hatırlatılarak sorulduğunda; Görüşmenin doğru olduğunu, Adil Serdar SAÇAN'in Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olduğu zaman yaptığı uygulamayı ve sonuçlarını kamu oyuna açıklamasını istediğini, TSK yi dışarıdan ve içeriden yıpratma çabalarının olduğunu, ERGENEKON soruşturmasının da bütünü ile bu çabalarla bağlantılı olduğunu, soruşturmayı yürütenlerin, Türk Ordusunu gördükleri yerde suç var anlayışı ile yüklendiklerini, TSK ile ilgili her belgeyi bir suç bağlantısı olarak değerlendirdiklerini, generallerle yazışmayı bir suç belgesi olarak gördüklerini, kanunsuz olmanın ötesinde Türkiye 'nin savunma gücünü kırmaya katkıda bulunan bilinçli bilinçsiz çabalar olduğunu, bu durumda ERGENEKON soruşturmasının düzmece ve uydurma olduğunun ortaya çıkarılmasının bir vatan görevi olduğunu, 2001 yılında uydurulan ifadelerin hiç bir değer taşımadığını,
Tape:3877'de kayıtlı, 07.02.2008 günü saat:17.53 de 02122450456 numaralı telefonu kullanan Serhan BOLLUK ile yaptığı telefon görüşmesinde; Serhan'ın "Ankara'nın önerisi şu" "Bedri Abi işte Mehmet Cengiz, ... toplanmışlar" "şeyi kapak yapalım diyorlar. "AKP Kapatılsın" dediği ve kendisinin de AKP yi halk ihtilaliyle devirmek gerektiğini savunduğu, ordunun "B Planı" yaptığından bahsettikleri sorulduğunda; görüşmeyi yatığı şahsı hatırlayamadığını, AKP kapatılsın şeklinde bir kapak yapılmasına karşı olduğunu, çünkü bunun yargıya talimat gibi algılanacağını, Ordunun B Planından söz edildiğini hatırlamadığını,
Soruşturma kapsamında göz altına alınarak tutuklanan Emin GÜRSES'in 28.01.2008 günü saat 20.59 sıralarında Mustafa YARBAY simli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesinin bir bölümünde "Bir süre telefon dinlemeleri hakkında görüştükten sonra Mustafa'nın "Bunlar geçecek ya." dediği, kendisinin "Sen başkasın. Perinçek ile konuşuyordum. Mesaj başka şimdi." dediği anlaşılmıştır.
t
Söz konusu telefon görüşmesinde bahsedilen konunun ne olduğu Emin GÜRSES'e sorulduğunda "Burada Perinçek olarak bahsed^^j''Mşî'^^u PERİNÇEK'tir. Doğu PERİNÇEK ile yapılan operasyon hakkında Joçüşmelerfjcgrz \>ldu. Perinçek bana bu
*\%
operasyonunun millicilere karşı yapılan bir operasyon olduğunu, özelleştirmeler, vakıflar kanunu, bor maddelerinin satılması, Türk ordusunun İran'a karşı kullanılması gibi başka bir şeyleri gizlemeyi amaçladığını söylemişti. Bende bu beyanları Mustafa'ya aktarmıştım." Şeklinde açıklama getirdiği anlaşılmıştır.
*Ergenekon operasyonunun yukarıda belirttiğiniz "bir şeylerin gizlenmesi" amacı uğruna mı yapıldığını düşünüyorsunuz? Emin GÜRSES le yaptığınız görüşmeyi açıklayınız? Şeklindeki soruya; Emin GÜRSES in doğru söylediğini, Vatan severlerin bu ülkeyi korumak için nasıl duyarlı oldukları her kez tarafından görülmesi gerektiğini, Türkiye düşmanı güçlerin, kuvvetlerinin ötesinde bir işe kalktıklarını bilmeleri gerektiğini,
Aynı telefon görüşmesinde "...Yıllardır yani fikir öğrendiğimiz bir insan diyor ki, ya komutan artık emekli paşalar mı ... darbe yapıyor diyor yani herkes tiye alıyor artık yani şeyleri." "Hocam asker yapmayacak. Asker mesela PERİNÇEK'ten hep uzak durdu. KARDEŞİM PERİNÇEK GİBİ BU KONULARDA PROFESYONEL BİR ADAM BU İŞTE BU ÖRGÜTLENMEDE ... OY VERECEKSİN. Ben niye bu böyle adamları harcayayım. Ben işin içinde olmam ama bu işte önünü açarım. Öyle bir sürü örgütlenmeler var. Türkiye de silah üzerine o tür yemin edenler değil PERİNÇEK gibi Örgütlenmesi güçlü tavrı da sert." "Onların üzerine gelemiyorlar. PERİNÇEK dün meydan okudu. Dedi ki burda İstihbaratçılar var dedi. Onlardan rica ediyorum, bizden birini tutuklasmlar da göreyim dedi. Onlara zindan ederim İstanbul'u diyor, bak böyle konuşuyor." dediği anlaşılmıştır.
Söz konusu telefon görüşmesinde bahsedilen konunun ne olduğu Emin GÜRSES'e sorulduğunda; "Beyanlarım Perinçek'in beyanlarından ibarettir. Perinçek'ten bizzat duyduğum veya basından takip ettiğim beyanları Mustafa'ya aktarmıştım." Şeklinde açıklama getirdiği anlaşılmıştır.
* Şahsın ifadesinden de anlaşılacağı gibi mevcut düzeni değiştirecek bir darbeyi TSK yapamayacağı, ancak sizin yapabileceğiniz belirtiliyor. Bu konu ile ilgili ifadenizi anlatınız.
*Aynca Devletin kolluk kuvvetlerini tehdit ettiğiniz anlaşılmıştır. Konu ile ilgili ifadenizi veriniz.
Şeklindeki sorulara; Emin GÜRSES'in bu beyanlarında, kendisinin Türkiye düşmanı güçlere karşı kararlılığını anlatmaya çalıştığını,
Soruşturma kapsamında göz altına alınarak tutuklanan Emin GÜRSES'in 27.01.2008 günü saat 23.17 sıralannda Bülent..? isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesinin bir bölümünde; "Perinçek'in bi toplantısı vardı Kadıköy'de söz konusu toplantıda Perinçek'in kendisine "Sakarya bölgesinde operasyon yapabilirler."dediği anlaşılmıştır.
Emin GÜRSES'in 24.02.2008 tarihinde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde alman ifadesinde söz konusu telefon görüşmesinde neyi kast ettiği sorulduğunda; "Sakarya'da teröristlere yönelik düzenlenen bir operasyon vardı. Bu operasyonu Perinçek bana söylemişti. Bu operasyon yapıldı. Sakarya Emniyet'inden bu konu araştırılabilir." Şeklinde açıklama getirdiği anlaşılmıştır.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Emin GÜRSES in doğruyu söylediğini,

14.01.2008 günü saat:18.11'de Güler KÖMÜRCÜ ile İbrahim Hakkı AŞKAR arasındaki telefon görüşmesinde; bir toplantıdan çıktığı anlaşılan Güler KÖMÜRCÜ'nün "Çıktım şimdi bir başka yere geçmek zorundayım canım orda patladım artık...." "Şimdi bak Doğu PERİNÇEK, Mehmet HABERAL, ondan sonra Yaşar OKUYAN işte ne biliyim Anıl ÇEÇEN daha sayiyim bir sürü isim böyle" "Bunlar şimdi Güler Kömürcüde katılımcı dialog grubu oluşturmuşuz biz ve adamlar Bismillah dakka bir başında parti kuralım parti kuralım .. .geldim ne parti kurması dedim" dediği, İBRAHİM'in "Doğu Perinçek demedi mi ki benim parti var işte buyrun gelin burda ..." dediği, Güler KÖ^ÜffCÜ*Öür "... o da öyle dedi zaten bizim partimiz var..." dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesinde, ismi sayılan şahıslarla bir toplantı yapıldığı ve yeni bir parti kurulmasıyla ilgili görüşler konuşulduğu, sizin de bizim partimiz var dediğiniz anlaşılmaktadır.
*Bu toplantıyı kimlerle ve ne amaçla yaptınız? Toplantı neticesinde hangi kararlar alındı?
Şeklindeki sorulara; Bu toplantıların, eski Bakanlardan Kamuran İNAN, Eski Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ufuk SÖYLEMEZ, Başkent Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Mehmet HABERAL ve Prof. Dr. Hasan EREN' in inisiyatifi ile başlayan ve basına açık yapılan Milli Egemenlik Hareketi (MEH) toplantıları olduğunu, çeşitli partilerden şahsiyetler, Üniversite öğretim üyeleri, Orgeneraller, kitle örgütleri yöneticilerinin katıldığını, bir eşgüdüm kurulu olduğunu, çalışmaların yasal olduğunu, Milli Güçlerin birleşmesinin, Türkiye'yi bölmek isteyen ABD ve Haçlı irtica tarafından kaygıyla karşılandığını,
Tape:3823 de kayıtlı, 05.02.2008 günü saat: 16.27 de Bedri.... İsimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin, Cumartesi günü yapılıyormu diye sorduğu, Bedri'nin "Bu CHP valiliğe Çevresinde şey önerisi varmış yani bu Cumartesiye birşey yapalım da ama asıl ondan sonra Anayasa Mahkemesine götürelim ve 16 smda Anayasa mahkemesinde görüşülmeden önce ona destek amacı ile büyük eylem yapalım diye" "çok büyük bir talep var bu çok büyük birşey olabilir zaten yani çok önemli gelişmeler olabilir" ".. biraz sonra toplantı oluyor abi partilerde katılıyor" dediği, kendisinin de "Kim bizden katılıyor" dediği, Bedri'nin de "Hüseyin KARANLIK' dediği, ilerleyen görüşmede kendisinin "Baksana Ertuğrul ÖZKÖK bey bizim tarafa geçti" "Aydın DOĞAN'lar bizim tarafa geçti" dediği, Bedri'nin "Evet abi TÜSİAD abi TÜSİAD bu tarafa geçti yani" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görmüşmesi sorulduğunda; Telefon görüşmesini yaptığı şahsın, Genel Başkan Yardımcısı Bedri GÜLTEKIN olduğunu, görüşmenin aralarından bölümler alandığı için üslubunun değiştiğini, görüşmenin özünün doğru olduğunu, suçla bir ilgisinin olmadığını, Anayasa Mahkemesinde görüşülecek olan konunun, türban konusu olduğunu, bahsedilen eyleminde, yasal miting olduğunu, Hüseyin KARANLIK Merkez Karar Kurulu üyesi olduğunu, bizim taraf diye kastetmesinin sebebinin ise, Türkiye tarafı olduğunu, karşı tarafın ise ABD ve onun güdümündeki Haçlı irticacılar olduğunu,
Tape :3831'de kayıtlı, 11.02.2008 günü saat:21.56 da Şule .... isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; bir toplantının bittiğinden bahsederek ".. gelince anlatırım Hurşit Tolon'un selamı var sana" dediği, Şulenin de ".. .Mehmet' den yeniden yazı istemişler" dediği, kendisinin "Bence kendi yazmasın yani o böyle fazla, araştırma görevlisi yani suçlanacağı böyle Fethullah hoca bilmem ne polemiklerine fazla girmesin" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Sözü edilen toplantının, Milli Egemenlik Hareketi toplantısı olduğunu, toplantıda Emekli Orgeneral Hurşit TOLON'un da bulunduğunu, eşi Şule ye de selam söylediğini, diğer konunun ise, oğlum Mehmet PERİNÇEK ile Moskova da Rus Gazeteleri Fetullah Hoca hakkında röportaj talep ettiğini, Üniversite de çalışan ve Dışişleri Bakanlığı tarafından 6 aylığına Rus arşivlerinde çalışmak için gönderilen oğlu Mehmet PERİNÇEK'in Rus gazetelerinde uzun boylu röportaj vermesini yararlı bulmadığını bildirdiğini, bunların suçla hiçbir ilişkisinin olmadığını,
23.02.2008 günü saat:15.02'de Ferid İLSEVER ile yaptığınız telefon görüşmesinde; kendisinin "Şimdi Cumhuriyetten iki tane muhaber bi telaşla koşa koşa geldiler" "Şeyin sonunda" "Ondan sonra ben onlara dedim işte Halilde bi yere tembih ettim bizde yayınlanmamış fotoğraf "Falan filan verecek malzeme akışı sağlıyacağız" "Ondan sonra sen Aliyi yire bi ara" "Deki bak arkadaş elimzde muazzam malzeme var başlayın de manşetten başlayın de bunun arkasını getireceğiz elimizde malzeme,ttva,_burdan de bunların ciğerini parçalıyacağız de" "Çok kötü durumdelar burda de" JTTOTKL^ANDA VAR DE ZAİT AKMAN AMA ŞİMDİLİK YAZMAYIN DE ONDA§»ŞONRAV>\ EN YAKINLARINA
KADAR GELİYOR DE ÇOK KOTU DURUMDALAR FALAN YENİDEN ŞE YAPMAK" "Yani en önemli haberi yolluyorsun ya biz bunu üç senen evvel Doğu perinçekin bas .... vermiştik de mesala ..." "O şeyi yaptıran" "Romadaki kamp için falan" "Bi aramakta fayda var bir" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Telefon çözümünde hata yapıldığını, konuların birbirine karıştığını, böyle bir konuşmanın olduğunu, Polisin emeğini bu şekilde yurtdaşların özel hayatını dinlemek için harcanmasının kanunsuz olduğunu, suçla en küçük bir ilgisinin olmadığını, görüşmede yazmayın diye bahsettiği şeyin, Ergenekon ile ilgili bir konuşma yok, yazmayın dan kasıt Zahit AKMAN ile ilgili haberin yayınlanmaması ricası olduğunu 25.02.2008 günü saat : 18.54 sıralarında Mehmet... ile yaptığı görüşmede; kendisinin "Aytekin merhaba" dediği, MEHMET' in "Merhaba Başkanım şimdi şeydeyiz hala bekliyoruz ben sayın ifadesine girmiştim siz tam aradığınızda yeni çıkmıştım hemen orad emin bey ardından girecekti onunla çok kısa bir görüşme yaptım selamınızı falan ilettim" dediği, kendisinin "Ne diyor" dediği, MEHMET'in "Şunu da teklif ettim dedim ki yani avukat olarak savunmanıza da girebilirim" "Buralarda kural şu bir avukat varsa ikinci olmuyor onun avukatı vardı yanında" dediği, kendisinin "Bizim onunla ilgili yani Doğu Perinçek beni görevlendirdi dedin mi" dediği, MEHMET' in "Kesinlikle kesinlikle tabi tabi" "Teşekkür etti kendisi çok kısa görüşebildik..." "Savcı hepsini mahkemeye sevkedecek tutuklanma istemiyle bu kesin bunu da söyleyim" "Ama öğrendiğim kadarıyla Emin bey in ev aramasında da işte herhangi bir şey çıkmamış yani bir yarım klasörü bile doldurmayan şeyler işte ifadesini de vermiş şu anda da savcılıkta ki ifadesini işte saat siz aradığınızda 16:30 civarıydı halen devam ediyor" dediği, kendisinin "Nasıldı havası falan" dediği, MEHMET' in "Ümit Sayın mesela beni kahretti keşke bunun avukatı olmasaydım dediğim nokta oldu böyle üzgün kızgın dökülen mökülen bir pozisyon ama emin bey son derece diriydi..." dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Mehmet diye anılan kişinin, Avukat Mehmet Nuri AYTEKIN olduğunu, Emin GURSES'e çok değer verdiğini, Onun gözaltına alınmasını izlediğini ve avukatı Mehmet AYTEKIN den gerekirse onun avukatlığını üstlenmesini rica ettiğini,
26.02.2008 günü saat:14.17'de Yusuf BEŞİRİK ve Ferid İLSEVER arasında yapılan görüşmede; YUSUF'un "Ferid abi toplantı başlamıştı ben söyledim" dediği, FERİT'in "Tamam bi şey yapı ver toplantı bitince kimler var dedin Kemal Alemdaroğlu" dediği, YUSUF'un "Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU Erkan Ünser Turan Özgür" "Serhan Bollu var var" "Toplantı bitince bana bilgi ver" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Toplantının soruşturmacıları ilgilendirmediğini, insanların her türlü toplantısını araştırmaya kalkmakmanın, kanunsuzluğun son aşaması olduğunu, Türkiye bölünme tehdidi ile karşı karşıya iken, bunca şiddet eylemi varken, Polisin siyasi partileri ve seçkin aydınları izleyerek yasa dışı işlerle uğraşmasının önemli bir sorun olduğunu ve kanunsuz olduğunu,
26.02.2008 günü saat:19.34'de Ferid İLSEVER ile yaptığı görüşmede; kendisinin "Şimdi Emin Gürses" "Dün gördün Hürriyet çok güzel haber yapmış" "Ondan sonra çok güzel
moral veren falan bi tutum içindeymiş" "Ondan sonra Ümit Sayın da tam rezalet............................... "
"Yaltaklanma yavşak zaten pravakötür" "Özel olarak sokulmuş bi adam" "Neyse o konularda uyardım" "Onun üzerinden herif hep yalan söylüyordu" "Tespit etmiştik aslında" "Neyse oturduk epey konuştuk bu bütün gazetelerde yeni şafaktan bilmem yeni zamana karar aksiyona kadar falah heriflerin planlan falan hepsi ortaya' düştü"* "Bunlarla konuştuk ne yapabiliriz falan yarın saat 16:00 da şeyle konuşacağız İlhan Selçuk la" dediği, FERİT'in
"Çok güzel" "Nasıl havası iyimi yani" dediği, kendisinin "Alemdaroğlu mu" "Alemdaroğlu çok iyi ya" "Düşün beş saat kaldı ya tam beş saat ordan ayrılmadı orda oturduk" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu görüşmenin, iki kişi arasında yapılan değerlendirme olduğunu, isnat edilen suç ile ilgili hiçbir yönünün olmadığını, bu tür özel görüşmeleri yayınlamanın, ancak insanlar arasındaki ilişkileri zedelemek amaçlı yapılacağını,
Yine aynı görüşmenin devamında; kendisinin "Erdoğan Teziç in siyi geldi mi sana yolladığım" "Evet Erdoğan Teziç Ramazan Akyürek çalışıyor abi tüm generalin istihbarat daire başkanının harekattan 2 gün önceki konuşmalarını yayınlayıp harekatı ihbar ettiler şimdi de Erdoğan TEZİÇ in rektör bazı rektörlerle konuşmalarını yayıyorlar işte korgeneralle görüştüm bunlar şöyle olacak böyle olacak ABDULLAH GÜL SEÇİLSİN DE ÇANKAYA YA GİDERKEN ARABASINA BİŞEY OLACAK KAZA OLACAK FALAN BÖYLE LAFLAR Ramazan Akyürek tam devletin bütün imkanları ile böyle yök başkanını şunu bunu dinleyip şimdi... yani tam rezalet içindeler yani hıyanet yani" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Telefon görüşmesinin iki kişi arasında yapılan değerlendirme olduğunu,
26.02.2008 günü saat:19.50'de Nusret..? ile yaptığı görüşmede; kendisinin "Ha ne oldu diyarbakır nusretcim" dediği, NUSRET'in "Abi şöyle oldu ağır ceza mahkemesindeki dava savcı müteala veremediği için okumamış yeni gelen bu savcı" "Bir celse daha ertelenmiş 8 mayısa kaldı" "Fakat o davadaki gelişme çok iyi yani şey değil iyi netice alacağız ordan kesin güzel görünüyor" "Şeyleri diğer köylülerin şeylerini de yaptım tamamını işte davalarını falan açtık köylüler ile görüştük yani orda da durum iyi işte tamamı şimdi danıştaya toplanmış oldu aslında biz özel olarak bu dava ile ilgili bu olayla ilgili bir program yapmakta büyük fayda var cumartesi yapacaksınız herhalde ben karan falan göndereyim" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Nusret SENEM'in İşçi Partisi Genel Sekreteri olduğunu, Diyarbakır Bismil Arslanoğlu Köylülerinin avukatı olduğunu, köylülerin ağalara karşı davasını takip ettiğini,
27.02.2008 günü saat:21.07 de Süleyman........... isimli şahısla yaptığı telefon
görüşmesinde; kendisinin "...ben konuştum Akkayayla" dediği, Süleyman'ın "..Emin abiyi aldılar" "Şimdi Doğu abi biz bir şeyler düşündük" "Haftaya muhtemelen biz altı kişi size geleceğiz" "Altı özel kişi" " Ankaradan Akkaya var" "Orhan abiyi düşünüyoruz Orhan abi gelecek" "Karabükten bir arkadaş var, Trabzonda bir arkadaş var" "Biz size geleceğizde işte onun haricinde bu şey var belki bilirsin Çağlayan mitingi" "Onda konumumuz ne olacak bizim" dediği, ilerleyen görüşmede, ....bakalım Emin Gürses için bir şey yapabilirsek yapacağız" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Konuşmayı, Süleyman..? adında İstanbul da oturan, soyadını bilmediği bir gençle yaptığını, bu şahsın kendisini ziyaret etmek istediğini ve bir heyet halinde gelip partide kendisini ziyaret ettiklerini, bu olayın Ergenekon suçu ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, Çağlayan mitingini bir gurup kitle örgütünün düzenlediğini, bu mitinge katılmanın yararı olup olmadığınının kendisine sorulduğunu, kendisinin de katılmalarını teşvik ettiğini,
05.03.2008 günü saat: 18.31 sıralarında Emcet OLCAYTU ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "Yann Pazartesi sabahleyin buluşalımda" "Çünkü YÜKSEK HAKİM VE SAVCILAR KURULU'na bu Savcıyı şikayet edecem" dediği, E.OLCAYTU' nun "Zekeriya ÖZ müydü" dediği, kendisinin "Evet," Zekeri ya ÖZ- sen 8 yıldır nerdeydin
ondan sonra da bunları bilmem ne yapıyorsunuz kalkıyorsunuz alet oluyorsunuz Fettullah Hocalara efendim Ramazan AKYÜREK'lere Tayip ERDOGAN'lara lan aklınız nerdeydi 8 yıldır" ".. .Bilecikte toplantı var ne benim Veli KÜÇÜK ile bi yerde elini sıktığım var" dediği, E.OLCAYTU' nun "Bunu bilgiye mi belgeye mi dayanarak yapacağız" dediği, kendisinin "Belgesi şu sorularını sormuş bunu Veli KÜÇÜK'e" "Emniyet İfadesi" dediği, E.OLCAYTU' nun "He o ifadeye dayanacakmıyız" dediği, kendisinin "Tabi dayanacağız... " dediği, E.OLCAYTU'nun "Tamam çok güzel var yani elimizde tamam" dediği, kendisinin "İfade elimizde yok ama öğrendik ifade metninide bulacağız bi kaç gün içinde" "Gerekirse sorgularında bu soru Veli KÜÇÜK'e soruda bunlar sorulmuştur diyeceğiz belgelidir diyeceğiz ondan sonra da sen diyeceğiz bunları nasıl sorarsın bi tertibin içindesin 8 yıl evel yani Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkacak bi darbe hazırlığı yapılıyor 8 yıl siz bunun üstüne yatıyorsunuz üstelik hepsi baştan sona yalan" "... ben burda Zekeriya ÖZ'ün üzerine duracam..." "Ve görevinizi kötüye kullanıyorsunuz" "... hem tazminat davası açacam hem Yüksek Savcılar ve Hakimler Kuruluna şikayet edecem" "Sen Yüksek Savcılar ve Hakimler Kurulunun şeyini bi internetten girip bakarmısm hangi maddeye dayanayacımızı falan" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu günde aynı görüşleri aynen savunduğunu, Zekeriya ÖZ'ü şikayet ettiğini, yalnız "LAN" sözcüğünün kendisine ait bir ifade olmadığını, görüşmenin doğru olduğunu,
05.03.2008 günü saat: 18.39 sıralarında Emcet OLCAYTU ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "Şimdi Basın Toplantısına Adil Serdar SAÇAN'ı da davet etmeyi düşünüyorum gel beraber yapalım diye ne diyorsun" dediği, E.OLCAYTU'nun "Yani o şimdi Orda ne söyleneceğine bağlı olarak farklı olabilir yani gelebilir belki" dediği, kendisinin "Şimdi sen ne ise doğrulan söyle ben kalkacam diyecemki 8 sene evel bilmem ne olan bi toplantı sende burda kamuoyuna neyse doğrusu eğer doğru neyse onu söyle diyecem biz senden şöyle söyle böyle söyle diye bi şey istemiyoruz diyecem" "Ben arayayım diyorum kendim arayayım davet edeyim" dediği, E.OLCAYTU' nun "Olur" dediği, kendisinin "Ha biz vazifemizi yapalım da onlar yapmıyorsa yapsın ayıptır ya insanlar bu derece şey olurmu ya" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmenin doğru olduğunu, operasyonunun getirildiği noktanın, kendisinin kaygılarını doğruladığını,
Tape:3840'da kayıtlı, 05.03.2008 günü saat:21.47 de Teoman... isimli şahısla yaptığı görüşmede; Ulusal Kanalı aradığı "Şimdi bu bizim hani CIA Ajanı Tuncay ile ilgili bir kapağımız olmuştu ya" " O kapak yazısını bana E Postalar mısın" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu konuları incelemesinin, araştırmasının, bir siyasal parti başkanı olarak görevi olduğunu, isterse Cumhurbaşkanı olsun kimsenin bu konuda kendisine soru yöneltemeyeceğini,
Tape:3851'de kayıtlı, 06.03.2008 günü saat:16.26'da Yıldız AKDEMİR ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin"bizim bir Almanya ziyareti var Martm sonunda felan orda bir takım bulanıklıklar var o neticelensin o zaman şey yapalım" "ADD Bandırma çağırıyo Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'NU .. geldiği zaman" dediği, Yıldız AKDEMİR'in "Balıkesir merkezdeki ADD kongresi tamamlandı genel baş şube başkan yardımcısı bizim arkadaşımız 7 Delegenin 6 sı bizimle hareket ediyo Genel merkez delegesi" dediği, kendisinin "Şimdi biz ERGENEKON operasyonu ile ilgili basın toplantısı yaptık" "ilk basın toplantısı metni biraz ham sistematiği zayıftı şimdi daha dü/eltilmiş son halini şimdi hemen size
yolluyorum" "onu bir basın toplantısıyla yarin bi basın toplantısıyla Balıkesirde açıklayın" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Yıldız AKDEMİR 'in Balıkesir il başkanı olduğunu, siyasal parti çalışmalarının bu şekilde mercek altına alınmasının sınırsız bir kanunsuzluk olduğunu, bu zihniyetin Türkiye 'yi karanlıklara ve acımasız bir diktatörlüğe sürükleyeceğini, telefonların bu şekilde her türlü insani ve siyasi ilişkiyi gözlemek amacı ile dinlenmesi AKP iktidarının ve onların emri ile uygulamada bulunanları hangi hukuk dışı noktalara geldiğini gösterdiğini,
Tape:3852'de kayıtlı, 06.03.2008 günü saat:22.13'te Fikret ....? ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "kim olsa yıpratacaklar, Türk ordusuna karşı bir savaş başladı, kim gelse yıpratacaklar maalesef. Onun için korumak lazım bunları. BİZİM SAĞ KOL ne diyor" dediği, FİKRET'in "SOL KOLDA şey fakat bu yani bir şey yaratmış asker içinde" "Yani Irak'ı Irak konusunda da sürprizler olacak diyolar" dediği, kendisinin'Tabi olacak camm.Çok sürpriz varda oldu." "yani her harekat karşı harekat" "Peki iyi bizim açımızdan gelişmeler çok iyi" "orduyu koruyun orduyu savunun bizim açıklamalar filan ulaşıyormu acaba oralara" dediği, FİKRET'in "Gidiyor gidiyor bizde burdan yolluyoruz" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmeyi yaptığı Fikret isimli şahsın, Ankara Aydınlık temsilcisi Fikret AKFIRAT olduğunu, içeriğinin doğru olduğunu, görüşmede geçen "SAGKOL" un, Ankara da ki bir arkadaşlarının soyadı olduğunu, Sol kol diye bir şeyin olmadığını, görüşme çözümünde hata olduğunu düşündüğünü,
Tape:3842'de kayıtlı, 07.03.2008 günü saat:10.35 de, Bedri....? ile yaptığı görüşmede; Tümep'in bir yemekli toplantısından bahsedildiği, toplantıya "İlhan Selçuk, Hurşit Tolon, Şener Eruygur, YARSAV Başkanı, bu Danıştay, Yargıtay, Üniverstelerden" seçkin 70 kişinin katıldığını, Şener Eruygur'un ulusalcıların birleşmesinden bahsettiğini anlatıklan kendisinin "Keşke şeyi esas söyleseydin o gün indirmek ve Milli bir hükümet kurmak mümkündü ona yanaşmadı Şener Eruygurlar Cumhurbaşkanı istifaya davet etseydin ..." dediği hatırlatılarak sorulduğunda; Mayıs 2007 de Cumhurbaşkanına bir mektup yazdığını, Başbakan 'in Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanı olduğu için istifaya davet etmesi gerektiğini arz ettiğini, bu konuyu siyasi partilere ve AKP ye de bildirdiğini, o dönem yazdığı mektuptaki tutumun uygulanması halinde, Türkiye'nin bugünki iç kargaşa ve çatışma ortamına sürüklenmeyeceğini,
11.03.2008 günü saat: 18.40 sıralarında Y şahıs ile yaptığı görüşmede; Y ŞAHSIN "İyiyim sağolun ben sayın BAYKAL ile idim Deniz beyle konuyu aktardım kendisine ilgilendi çok hayret etti ya dedi bu inanılmaz bi şey Hürriyetten Enis BERBEROGLU'na telefon etti" ".. .çok büyük bi olay bunu büyük yapın büyük ilgilenin bununla banada sen dedi basın toplantısını yap ondan sonra bizde de Meclisin Gündemine getirelim" dediği, kendisinin "Çok güzel" dediği, Y ŞAHSIN "Konuyu bunları söyledi bana Doğu bey" dediği, kendisinin ".. .o zaman Enis BERBEROGLU'na ara deki işte böyle böyle Hürriyet zaten benle şu şöyle yapmıştı işte Mahmut Beyden soruyorlar tabi normal soracaklar de haberle ilgilenirseniz ben yazı işleri müdürü Doğaner GÖNEN beyle görüştüm de o Enis BERBEROĞLU gider Doğaner GÖNEN'İ desteklerse bu iş büyür" dediği, Y Şahsın "...şimdi Enis BERBEROGLU'nu arayayım" dediği, kendisinin "Sen ne zaman basın toplantısı yapıyorsun yarın mı" "...Hürriyet ... verirse başka gazete Vatan Gazetesinden ses seda yok değil mi" dediği, Y şahsın "Vatan Gazetesi Bilal telefon etti dediki bizim yaptığımız haberden İstanbul ekibi hoşlanmadı dedi onun için vermeyecekler dedi" dediği, kendisinin "Evet peki o zaman sen Enis BERBEROGLU'nu ara deki Doğaner GÖNEN ile ilgilenmesi hiç benden bahsetme ama" "Benden bahsetme çünkü Enis bizi severde ... BAYKAL'ın söylemesi yeter" "Sen benden Enise Bahsetme deki işte ben Doğaner GÖNEN beye falan filan anlattım zaten
S^t 1430

Hüriyet ilgili de bilgi ver ona" "Ondan sonra bi bilgi ver o birbirlerini destekler onlar Doğanla birbirlerini desteklerlerse iyi olur" dediği, Y şahsın "Tamam oldu" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmenin doğru olduğunu, görüşmeyi Birleşmiş Milletler Kalkınma Projesi Müdürü Bartu SORAL ile yaptığını, SORAL'ın orada 37 Milyon Dolarlık Birleşmiş Milletler Fonunun Kemal DERVİŞ yönlendirmesi ile Diyarbakırda ki bir takım bölücülere aktarılmasına karşı kendi makamını ve yüksek maaşını feda ederek kahramanca bir mücadele verdiğini, Birleşmiş Milletlerin Bölücülüğe alet olması ve PKK bölücülüğünü desteklemesinin, İşçi Partisini ilgilendireceğini, bu nedenle konuyu kamu oyuna duyurmak için Bartu SORAL 'a yardımcı olmaya çalıştığını,
12.03.2008 günü saat: 15.25 sıralarında Emcet OLCAYTU ile yaptıkları görüşmede; kendisinin "... okudum o ORAKOĞLU'nun kitabını" "20 sayfası bizden bahsediyor aslında bütün kitap adamların bütün şifrelerini ve hedeflerini ortaya koyuyor çok önemli" "Şimdi ERGENEKON kitabını yazmadan onu bi mutlaka okuman lazım" "Evet evet hızlı çıkartmak lazım çünkü ortalık bugün Yenişafak'ı gördün mü" "O Yenişafak manşet PKK'ya silah yollamışız" dediği, E.OLCAYTU' nun "He he o şeyi diyorsun başka şeylerde var"dediği, kendisinin "Evet evet peki bu aralara uğrayacan mı" dediği,
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmenin bütünü ile doğru olduğunu, Yenişafak ve Radikal gazetesinde çıkartılan yalan haberleri konuştuklarını, bu haberlerin, gizli tutulması kanun emri olan soruşturma dosyalarından çıkartılıp basına sızdırılması ile olduğunu, basına sızdıranlar hakkında soruşturma açılmasını istanbul C.Başsavcılığından talep ettiğini, Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya ÖZ'ün görevini kötüye kullanarak kanun dışı uygulamalar yaptığını, basına yalan haber sızdırarak soruşturmayı olumsuz yöne sevk ettiğini,
12.03.2008 günü saat: 16.04 sıralarında Nusret .............. ile yaptığı görüşmede;
D.PERINÇEK' in "...Mehmet beni anlamamış bak bu onun gibi bi adam için önemli bi zaaf neyse o köşe yazan değilki yani eyleme dönük mücadeleye dönük bi tavrı yok..." "Abi birleştirilecek bu merkez karar kurulunada bunu anlatacağız derhal örgüt bürosuyle şeyi birleştiriyoruz zaten örgüt bürosu gidip şeylerle dolaşıyor dağda taşta yani Tokat Amasya falan yani alakası olmayan yerler bi yıldan beri bu arada yer yerinden oynuyor işçi hareketleri falan filan orda Mehmet AKKAYA'ya bırakmışız bu hatayı düzeltelim ama şimdi iki gün sonra eylemeler başlıyor bütün partiyi bu eylemlerin içine sokalım ve örgütü büyütün emri verildi" "Paketsen kayış ... 17 kişi üye oldu kaliteli insanlar Kayış dağda 17 kişi üye çıktığına göre Kaliteli Türkiyenin her yerinden çıkması lazım" "...sen örgütlenme bürosunun içinde oturacaksın beraber hareket edeceksiniz İşçi Hareketinin içine gireceğiz ve ordan örgüt çıkaracağız örgüt demek mutlak bina değil o yanlışı.. ."dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Partinin örgütlenme çizgisi ile ilgili Polisin veya hükümetin bu çizgiyi kontrol etme dinleme hakkının olmadığını, bu uygulamanın telefon dinlemelerinin artık faşist ülkelerdekine benzeyen bir özellik kazandığını düşündürdüğünü,
Tape:3855'de kayıtlı, 13.03.2008 günü saat:12.59'da İbrahim Fikret AKFIRAT ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "Bugün Zaman 17.sayfaya baktın değil mi Avrupa Parlementosunun emri" "Ergenekon'un üzerine sonuna kadar gidilsin diye Türkiye raporuna yazmışlar" dediği, İBRAHİM'in "Bu bizim abilerin ... Haziran Darbesi ve bir sonraki sayıda yani 1 Nisan 2001 ve 8 Nisan 2001 tarihli sayılarda bu Ergenekon tertibiyle ilgili ayrıntılı haberler yapmışız biz" "Yani orda bunu bütün teferruatı var şey işte Kuzey Irak ta Ordunun Kuzey Irakta yaptığı Ekonomik faaliyet hakkında yalan ifadeler vermesi istendi Ş.. heyetinin Barzani'ye yaptığı Aydınlık Gaztesinde yayınlanan ziyaretin bu faaliyette bağlantıların korunması yönünde ifadeler talep edildi filan diye T*a^ay"*Göaey geçmiyor içinde ama''
x^l 1431
(^6d£'
"Yani bu bütün her şeyi biz o zaman yazmışız Ergenekon dedikoduları piyasaya sürülüyor falan diye" dediği, kendisinin "bu adamlar diyorlar ki Türk Ordusunun Subayları 12 Bin silahı getirdi Talabani, Barzani PKK ya verdi" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Kendilerinin samimiyetlerini ve Ergenekon denen tertibin düzmece senaryolar üzerine kurulduğunu yansıttığını,
13.03.2008 günü saat:15.48 sıralarında Adnan........ ? ile yaptığı görüşmede; kendisinin
"İbrahim BENLİ ile sözleştin değil mi" dediği, ADNAN' m "Sözleştim" dediği, kendisinin "İyi güzel tamam artık halledersin o işi ben gelmiyorum gelmeyim dedim abi iş görüşmesi... ben gerek yok tamam" dediği, "Ben talep ettim ama şimdi bu iş görüşmesine döndü sizin olmanız yeter benim hiç bulunmama gerek yok merkezinde siz olun o temelde gitsin" "Çok enteresan çok açık yani o Şemdinli Şemdinliden başlayan operasyon devam ediyor" "Doğrudan Genel Kurmay Başkanını hedef alıyor" dediği, ADNAN' m "O şeyi yolladı mı elinize ulaştı mı Tuncay GÜNEY'in ifadesi" dediği, kendisinin "Yok o şey şey ifadesi Serhan söyledi ama o şeymiş yani o şeyden dolandırıcılık ifadesiymiş o öbürüne ..." "O ifadeler bu şeyler falan varan o Kuzey Irak" "Yani onlar gece tutulan diğer ifadeler" dediği, ADNAN' m "Evet yani orda da bi suç var bunun için söylüyorum" dediği,
Telefon görüşmesi sorulduğunda; İnsanlar arasındaki yemek, dostluk, iş siyaset ilişkilerinin, devlet ve polis tarafından gözetlenemeyeceğini, kanunsuzluğun hat safhada olduğunu, Tuncay GÜNEY'in ifadelerinin gazetelere sızdırılarak yasa dışı bir kampanyaya dönüştürüldüğünü, Türk Ordusu ile işçi Partisinin hedef alınması karşısında, kendisinin de arkadaşlarından, ortalıkta dolaşan bu ifadeleri bulmalarını rica ettiğini, aslında bu ifadenin 2001 yılında ellerine geçtiğini, bu konuda 2001 yılında Aydınlık dergisinde yayınlar yaptığını, ancak arşivde araştırma yapan arkadaşlarının bu ifadeyi bulamadıklarını,
Ergenekon Operasyonu sonrası Aydınlık dergisinin izlemiş olduğu yayın Politikasına bakıldığında soruşturmayı saptırmaya yönelik örgütün "Ergenekon" Belgesinde de tarifi bulunan DEZENFARMASYON politikasını uyguladığı görülmektedir.
Bu kapsamda 24.02.2008 tarihli Aydınlık dergisi'nin 14. sayfasında "Emniyetteki Gladyoya karşı mücadele. Fethullahçı polis Listesi gündeme oturdu. Deşifre olan uzaklaştırılıyor, yerine aynı cemaatten bilinmeyen isimler getiriliyor." Şeklinde haberler yer aldığı, Emniyet Müdürü Ramazan AKYÜREK VE Necati ALTINTAŞ'm fotoğraflarmm yer aldığı görülmüştür.
*Derginizde çıkan haberleri ne amaçla yaptınız? Bu bilgilere nasıl ulaştınız? Bu yayınları yaparak örgütün politikası olan DEZENFARMASYON mu yapmak istiyorsunuz? Ve bu şekilde soruşturmayı saptırmayı mı amaçlıyorsunuz?
Şeklindeki soruya; Kendisinin Aydınlık dergisi yöneticisi olmadığını, haberlerin nereden geldiğini bilmediğini, Emekli Emniyet Genel Müdür v.Necati ALTINTAŞ"in Polisteki Fettullahçı şefleri bildirdiği yönündeki haberlerin çıktığını, haberlerin yalanlanmadığını, Ankara Başsavcılığına bu konuda bir suç duyurusunda bulunduklarını beyan ederek "ben Aydınlık in yalnızca baş yazarıyım. Ancak bir hukukçu olarak şunu belirteyim, şu ana kadar yapılan sorguda Bilecik toplantısı yalanı ile, Ergenekon Programını Perinçek yazdı yalanı ile, diğer Ergenekon belgelerinin yazılmasına Perinçek katıldı yalanı ile, TSK Kuzey ırakta Barzani, Talabani ve PKK ya silah teslim etti yalanı ile, Doğu PERİNÇEK TSK nin Kuzey IRAK ta ilişki kurması için referans verdi yalanı ile ve burada sıralamakla bitemeyecek yukarıda ki sorgumda tek tek açıkladığım ve ispatladığım yalanlarla bütünü ile düzmece bir soruşturma yürütülmektedir. " Şeklinde beyanda bulunmuştur.
3 Şubat 2008 tarihli Aydınlık dergisinin M^gbsASas,. sayfasında "Fethullah sicilli Emniyet Müdürü istihbarat daire başkanı Ramazan/AKYÜRE^leıı ve yapılan Ergenekon
operasyonundan bahsederek "beş altı gündür yürütülen operasyon Gladyoya karşı operasyon değil, Gladyonun yaptığı operasyondur. Hedef tutuklananlar değil milli güçler ve Türk ordusudur. PKK da operasyona destek veriyor" şeklinde beyanların yer aldığı görülmüştür.
Bahsi geçen operasyonu yürüten ilgili Cumhuriyet savcılığı ve görevli emniyet güçleridir.
^Haberinizde geçen Gladyonun yaptığı operasyon tabiri savcılık ve Emniyet güçlerimidir?
*Henüz yargı aşamasında olan ve gizli yürütülen bir operasyonla ilgili neden bu şekilde haber yapmaktasınız?
Şeklinde sorulara; Derginin tespitlerinin, yürütülen yasa dışı uygulamayı 12 den vurduğunu, saptama ve teşhislerin bütünü ile doğru olduğunu, PKK, operasyonunun bütün yayın organları ile ve resmi açıklamaları ile desteklendiğini, ABD yetkililerinin operasyonun sonuna kadar götürerek Devletin içinden Milliyetçilerin temizlenmesini istediğini, Avrupa Parlementosu karar tasarısının, bir hafta evvel Ergenekon operasyonunun sonuna kadar götürülerek Devlet içindeki Milliyetçilerin temizlenmesi gerektiği talimatının yer aldığını, bütün bunların dış güdümlü Gladyo nun seferber edildiğini ispatladığını, Türk Emniyetinin, kendilerinin Emniyeti olduğunu, Türk Emniyeti ile Gladyo yu özdeş göstermeye kalkanların, kendilerine Türk Emniyetinde sığınak arayan yasa dışı unsurlar olabileceğini,
(Not:Ifade alımı tamamlandıktan sonra yapılan kontrol sırasında Doğu PERINÇEK ekleme yapmak istediğini beyan etti ve Ekledi:PKK'nın desteklediği operasyon Ergenekon operasyonudur. PKK yönetimi Ergenekon operasyonunu desteklediğini ilan etmiştir. PKK'nın kontrolündeki DTP de aynı yönde açıklamalar yapmıştır) şeklinde beyanları olmuştur.
27.01.2008 tarihli Aydınlık dergisi 2. sayfasında "Gladyonun operasyon merkezi polisin içine taşındı" "Fethullahçı Gladyonun Gladyo operasyonu" şeklindeki beyanlarla, Ergenekon terör örgütüne yönelik yürütülen operasyonları Süper Nato'nun ABD'nin yaptırdığı şeklinde yorumlar geçtiği anlaşılmaktadır.
* Savcıyı ve görevli Emniyet Teşkilatını zan altında bırakan bu tür ithamlarınızın amacınız nedir?
Şeklindeki soruya; Dikkat edilirse gladyonun merkezinin Emniyet içine taşındığının belirtildiğini, yoksa Emniyet Teşkilatı Gladyodur şeklinde suçlama olmadığını, böyle bir kanaatlerinin olmadığını, böyle bir haksızlığı da yapmayacaklarını, ancak bu soruşturmada bir Gladyonun arandığını, Türk Silahlı Kuvvetlerine parmakların gösterildiğini, Şemdinli 'den beri bir tertipler zincirinin devam ettiğini, Ordunun bir suç örgütü gibi gösterildiğini, ne Ordunun ne Emniyetin suç örgütü olmadığını, ancak ABD tarafından Türk Devletinin içinde bir ur gibi, Gladyo denen teşkilatın, 1950'lilerin ortalarından beri örgütlendiğini, 6-7 Eylül 1955 faciasını o örgütün düzenlediğini, 12 Mart 1971 öncesinde yine o gladyonun birçok bombalama ve cinayet işlediğini, daha sonra 1977 yılı 1 Mayıs olayından başlayarak Gladyo 'nun 1980 'e kadar gençleri birbirine kırdırdığını, binlerce insanı öldürttüğünü, kendi değişleriyle Türkiye'yi istikrarsızlaştırdıklarını, 1990'larda Uğur MUMCU'dan Eşref BİTLİS'e kadar Atatürkçü aydınları ve komutanları da öldürdürten aynı Gladyo olduğunu, 1970'den 1990'a kadar Gladio'nun bu faaliyetlerini ortaya çıkaran ve topluma anlatan partinin genel başkanı olduğunu, 1993'ün bir dönem noktası olduğunu, Jandarma genel komutanı Org Eşref BİTLİS ABD 'nün Ortadoğu planlarına ve özellikle Kuzey ırakta ikinci bir israil devleti kurmasına karşı uygulamalara giriştiği için ABD tarafından şehit edildiğini, bu tarihten sonra Türk Ordusu özellikle Irak'ın kuzeyinden gelen bölme tehditlerini dikkate alarak cephesini ABD nin ve AB nin yıkıcı faaliyetlerine döndürdüğünü, bu tarihi gelişme sonucu ABD Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı psikolojik savaşı şiddetlendirdiğini, Emniyetin içinde Fethullah GÜLEN bağlantılı bir grubu örgütieîliğlni, Jre^elcete geçirdiğini, Türkiyenin bu tarihi süreci ve 1990-1993 ten sonraki kopuş mGladlo'nü^oa^k merkezinin değişmesine
saptamadan huzur ve barışa kavuşamayacağını, 2 gündür basında çıkan haberlerde, AKP kendi derin devletini kuruyor diye manşetler atıldığını, Aydınlık'in o sayısının kamuoyunu aydınlattığını ve yeni gelişmeyi saptadığını,
27.01.2008 tarihli Aydınlık dergisinin 11. sayfasında "Adil Serdar SAÇAN ile yapılan bir röportaja yer verildiği ve derginin "Her yıl yüz yüzeli bin öğrenci cemaat üyesi olarak polis okulundan mezun oluyor" şeklinde başlık halinde yayınladığı, görülmüştür.
*Tüm Emniyet Teşkilatı 150-200 bin kadarken her yıl 150 bin Fethullahçı Polisin Polis Okulundan mezun olduğu gibi hayal mahsulü bir iddiayı dezenfermasyon faaliyetleriniz çerçevesinde mi başlık haline getirdiniz?
Şeklindeki soruya; Emniyet ve savcılık sorgulamalarında yorum yaparak soru sorulamayacağını, daha önceki soruların da yorum ürünü olduğunu, sorgulamanın hukukuna aykırı olduğunu, bununla birlikte eğer rakamda bir yanlış veya yazım hatası varsa o Aydınlık'in sorumluluğunda olduğunu, Emniyet Teşkilatı'nın içinde Amerika'da ikamet etmekte olan Fethullah Hoca cemaatine bağlı bir grubun yuvalandığını bütün kamu oyunca saptandığını,
İFADENİN BU AŞAMASINDA ŞÜPHELİ DOĞU PERİNÇEK'E EMNİYET TEŞKİLATINI ZAN ALTINDA BIRAKTIĞI SÖYLENEREK KENDİSİ UYARILARAK, BUNUN HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULACAĞI SÖYLENDİĞİNDE;
Kendisinin Emniyet Teşkilatını bir bütün olarak zan altında bırakan açıklamalarda bulunmamaya özen gösterdiğini, sürekli olarak emniyet içersinde olan yuvalanmalardan ve odaklaşmalardan söz ettiğini, bunları belirtmesinin siyasi parti lideri olarak görevi olduğunu, Emniyetin bu tür ABD güdümlü cemaat yuvalanmalarından temizlenmesinin, emniyetin sağlıklı çalışması ve kamu hizmeti yapması bakımından şart olduğunu,
Aydınlık dergilerinde, bir çok haberde Cumhuriyet savcısı ve görevli emniyet güçlerince yürütülen Ergenekon terör örgütü ile ilgili haberlerde, Ergenekon örgütüne yönelik yapılan operasyonun Türk ordusuna karşı yapılmış bir operasyon olduğunu iddia edilmektedir.
*Yapılan operasyonu, Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik yapılmış gibi göstererek neyi amaçlamaktasınız?
Şeklindeki soruya ; 3 gün devam eden gözaltı sürecinde bu konudaki kanaatinin iyice kesinleştiğini, dava dosyasının her tarafının Türk Silahlı Kuvvetlere karşı olumsuz amaçlar taşıdığını,
ŞÜPHELİ DOĞU PERİNÇEK'E İFADENİN BU AŞAMASINDA EMNİYET TEŞKİLATI VE SORUŞTURMAYI YÜRÜTEN SAVCILIK BİRİMİNİN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE KARŞI "OPERASYON YAPMAK" GİBİ ZAN ALTINDA BIRAKAN VE SUÇLAYAN İFADELERİNDEN DOLAYI UYARIDA BULUNULDU VE KENDİSİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULACAĞI HATIRLATILDIĞINDA; ekleyecek bir şeyinin olmadığını mahkemelerin karar vereceğini,
09.03.2008 tarihli Aydınlık dergisinin 5. sayfasında "Ergenekon soruşturması ile suç işlenmektedir. İstanbul Cumhuriyet savcısı Zekeriya ÖZ 2000 yılında CIA ya bağlanan Tuncay GÜNEYE verdirilen uydurma ifadeleri 7 yıl sonra soruşturma konusu haline getirmiştir. Böylece suç ve suçlu imal ederek tertibe bile bile alet olmakta görevini kötüye kullanmakta ve suça ortak olmaktadır" şeklinde haber yaptığınız" görülmüştür.
*Henüz yargı aşamasında olan ve soruşturması gizli devam eden bir dosya ile ilgili neden itham edici bir şekilde suçlamalarda bulunup hüküm vermektesiniz?
Şeklindeki soruya; Aydınlık dergisi sorumlusu olmadığını, bu sorunun muhatabı olmadığını, ancak Aydınlık dergisinin yazdıklarının gerçek olduğunun apaçık orta olduğunu,
*Tuncay GÜNEY'in CIA ajanı olduğunu nereden biliyorsunuz?
Şeklindeki soruya; Tuncay GÜNEY'in CIA 'ya bağlı sitelerde imzalı yazı yazdığının bilindiğini, ancak öncesinin olduğunu, 2000 yılında istanbul'da devşirilerek CIA ya bağlandığını, 10 yıllık ABD pasaportu cumhurbaşkanlarına bile verilmediğini, ABD ye gittikten sonra Mehmet EYMÜR ile faaliyetini sürdürdüğünü, imzasıyla Türkiye'ye karşı ermeni soykırımı yalanlarını saldırgan bir üslupla yazdığını, Müslümanlığa karşı kendi imzasıyla hayasız yazılar yayınladığını, yine CIA sitelerinde hıristiyanlığı ve Yahudiliği öven Müslümanlığı karalayan yayınlar yaptığını, bütün bunlar CIA faaliyeti olduğunu, en son kendisinin Levi adıyla bir Yahudi ibadet merkezinde yani sinagogta haham cüppesiyle çalıştığını, vatanından sonra dinini de ve milliyetini de değiştirdiğini, ayrıca Tuncay GÜNEY'in ABD 'ye götürülmeden önce 2001 yılında çevresine istanbul ABD Konsolosluğu ile görüşmeler yaptığını ve kendisine ABD 'de lüks yaşam vaad edildiğini,
16.03.2008 tarihli Aydınlık dergisinin 3. sayfasında, Ergenekon terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlardan bahsederek "Şerefsizlik talimatının muhatabı kim." "İktidar sahiplerimi, büyük Ortadoğu projesi eş başkanlarımı, Gladyo savcısı rolüne soyunanlar mı, Fethullah sicilliler mi" "....cumhuriyetin polisi yokmudur, bağımsız yargısı, yargıcı savcısı yokmudur" şeklinde haber yayınladığınız görülmüştür.
*Ergenekon terör örgütüne yönelik sürdürülen operasyonları ve operasyonda görev alanları Türkiye ye ihanet etmekle suçlayarak ağır hakaretler de bulunmaktasınız. Ergenekon terör örgütünü ve üyelerini neden bu derece savunma ihtiyacı duyuyorsunuz?
Şeklindeki soruya; Aydınlık sorumlusu olmadığını ve sorunun muhatabı olmadığını, ancak sorgulamanın bir suç araştırmasından çıkıp Aydınlık dergisiyle mücadele haline getirildiğini gördüğünü,
Tape:3859'da kayıtlı, 13.02.2008 günü saat : 17.09 sıralarında, X şahıs arasında yaptığı görüşmede; X şahsın "Ha bu Yavuz DEDEGİL Türkiye'deymiş" "Ha bi 10-15 gün daha buradaymış galiba." "Ee sen bi telefon edermisin görüşün abi. Şeye dönmeden Almanya'ya dönmeden" "Şu ADD'yi görüşmek lazım... Abdullah konusunda falan onun biraz" "Abdullah COŞKUN konusunda galiba biraz kafası karışık biraz teretdütleri var." dediği, kendisinin "Olur görüşelim." dediği, X şahsın "Ali'ler diyorum. Bi buluşup anlatmaya çalıştılar da Yavuz DEDEGİL'e buluşamadılar." "Bi anlatmak lazım iyi bi şekilde" "Zaten olağanüstü bi kongreye gidecek ADD, bu Yavuz DEDEGİL' in tutumu çok önemli." dediği, kendisinin "Olur tabiî ki ararım" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Kimle görüştüğünü hatırlamadığını, suçla ilgisinin olmadığını, bu şekilde insanlar arasındaki fikir alış verişlerinin izlenmesi ve böyle kayda geçirilmesinin suç olduğunu,
Görüşmede ismi geçen kişiler kimdir? Ne gibi ilişkiniz vardır?
Şeklindeki soruya; "Bu şahıslar hakkındaki sorularınız tamamen kanunsuzdur. Size kanunsuzluğunuzu hatırlatmak için böyle hukuk dışı sorulara cevap vermiyorum." Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tape:3860'da kayıtlı, 13.02.2008 günü saat :17.47;-s-ıralarındaNusret........... ile yaptığı
görüşmede; NUSRET' in "Ordan da bilgi olur. Şey geldi mahkemenin 1 numaralı
/ytm
^7' ' r^^A^A^^^^
mahkemenin karan geldi. Götürüyorum yarın orda, satışla ilgili de olumlu karar verdi..." dediği, kendisinin "Ne karan." dediği, NUSRET' in "Iıı toprak köylülere toprak satışı." dediği, kendisinin "Onlar şeye gitcek değil mi? Şimdi" dediği, NUSRET' in "Danıştay'a gidecek. Danıştay'a gidecek ama epeyce bi masraf oldu. 30 kusur dava oldu şimdi. Bazı yerlerden para bulmamız lazım,sponsor yapalım köylülerin kaldıracağı gibi değil." "Evet ben bir iki yeri aradım yurt dışından arkadaşlardan falan sponsor bulup diye" dediği, kendisinin "Ne kadar masraf dediği, NUSRET' in "Valla yani beşten aşağı olmayacak bikere yani beş" dediği, kendisinin "Beş milyar mı?" "Bi şey değil" dediği, NUSRET' in "...Güneydoğu fonuna da bari yani bunu fırsat bilip bi şey yapalım." "Kaynak bulalım." dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Nusret SENEM Partinin Genel Sekreteri ve aynı zaman da Diyarbakır Bismil ilçesi Arslanoğlu köyü çiftçilerinin avukatı olduğunu, köylülerin ağa ile davalarına baktığını, Danıştay 'a başvuru için köylülerin harç yatırması gerektiğini, köylülerin bunu verecek parası olmadığı için parti olarak onlara maddi yardımda bulunduklarını,
Tape:3862'de kayıtlı, 13.02.2008 günü saat :18.46 sıralannda Pınar............... ile yaptığı
görüşmede; PINAR' m "Başkanım Şule Hanımla bi mektup göndermiştim işte Milli Egemenlik Hareketi şimdi orda en üste not kısmında." "Açıklamaya ilişkin teyidinizi en geç on beş şubat 2008 tarihine kadar bildirmeniz gerekiyordu onu" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmeyi Pınar YA VUZ ile yaptığını, istanbul daki basın sekreteri olduğunu, sözü geçen milli egemenlik hareketinin bildirisine, imzasının koyulması konusunda onayının talep edildiğini, bunun bildirildiğini,
Tape:3866'da kayıtlı, 18.02.2008 günü saat :18.19 sıralannda Ferid İLSEVER ile yaptığı görüşmede; kendisinin "Valla dikkat et, bu Mehmet telefon etti de ee bu sorulara cevap.." dediği, F.İLSEVER' in "Aldım onlan abi gördüm, alo" dediği, kendisinin "Bi de Ankara' da bu Şükrü ELEKDAĞ' di bu Onur ÖYMEN' di carttı curttu şimdi yüklenelim" dediği, F.İLSEVER' in "Erdoğan ÖZEL bizim yani İzmir' de bu" "Talat Paşa' nm işlerini yapıyo ya" dediği, kendisinin "Bu Ankara' yi yapalım abi bak, Ankara hedef ne biliyomusun? Şükrü ELEKDAĞ, Onur ÖYMEN, Gündüz AKTAN falan bunlan toplayıp önlerine koyalım, çok cephede mücadeleyle bu iş kazanılır o meseleyi koyalım" "...bunlar bizi reddetmeye karar vermiş" "Bizi oyalıyolar tamam mı ve bunlara ucunu göstermek lazım, başlıyoruz demek lazım" "Çünkü CHP' liler olumlu olduğu sırada bilmem Zahit AKMAN' m falan olumsuz falan bunlar hep kanunsuzlar yani çok açık" "Biz çekelim kılıcı abi hiç.." dediği, F.İLSEVER' in "Namussuzlar RTÜK başkanı falan değil bunlar şeyden kelepir mal kaçmp bilmem ne yapmaya çalışıyo aynı zamanda" "Namussuz herifler ya sadece bizi susturmak değil bi de elimizden alınıp şeyi biliyomusun en ucuza nasıl kopartınm, bu kadar adi adamlar ya" "...o kurulu etkilemek bakımından ben dedim bi güçlü bi iki hukukçudan böyle yani güçlü derken şey tanınmış kamuoyunda işte bilmem isim yapmış falan bir iki şey alabilirsek şeyde yaptığımız gibi kabloda yaptığımız gibi" "Ya şimdi bunlar bu şeylerden sonra bir sürü ziyaret yaptılar peş peşe geldiler gittiler bilmem ne yaptılar falan, şimdi geçen gün de bir 1969 yılına ait arşivlerin bazılanm dediler bi bölümü hepsi değil de bazılannı gizli tutuyolar, tutmaya devam ediyolar, Türkiye ile ilgili arşivleri" "...Cumhuriyet Gazetesi dün onu manşet yaptı Anayasa Değişseydi Darbe Olacaktı başlık aynen böyle Cumhuriyet' in başlığı..." "O zaman siyasi şeylerin tanıması üzerine, bunun üzerine şimdi bugün de Süleyman DEMİREL' le bir Fikret Bilal bir röportaj yapıyo yaymlıyo işte Ben Önledim Yoksa Darbe Geliyodu, bu anayasa değişikliğini biz hazırladık ama senatoda kabul edilseydi darbe olacaktı öğrendik ve parlamentoyu kurtardık işte bugünlere ders olsun..." dediği, kendisinin "...bugün darbe yapmak çok büyük yanlış tam ekonomik çöküşe giderken çok büyük hata yani" dediği, F.İLSEVER' in "Darbe diye bişey yok zaten abi öyle bişeysöz-konusu değil de" "Napıyolar yani ne yapmak istiyolar" "Bugün darbe falan ne darbesi yâ bide'kim yapacak yani" ".. .fakat
şey yaptıkları anlaşılıyo bi takım tehditler savurdukları anlaşılıyo bazı korkutmalar yaptıkları anlaşılıyo" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmenin bölük pörçük kaydedildiğini, bir çok konunun olduğunu, ilk konunun, oğlum Mehmet PERINÇEK Rusya nın en büyük gazetelerinden birinin Ferid ILSEVER ile yapmak istediği röportajın sorularını ILSEVER' e gönderdiğini, O röportaj da Ermeni soykırımı yalanı konusunda Rus kamu oyunu aydınlattığını, Türkiye nin yanına kazanmaya çalışıldığını, buna verilecek cevap üzerinde konuştuklarını,
ikincisi gene Ermeni soykırımı yalanı konusunda CHP ve MHP li milletvekilleri Şükrü ELEKDAĞ, Onur ÖYMEN ve Gündüz AKTAN ile birlikte çalışma konusu görüştüklerini,
Üçüncüsü Türkiye deki darbe tartışmaları konusunda bilgi verildiğini, burada Ferid ILSEVER 'in de kendisinin de darbeye karşı olduğunun saptandığını,
Tape:3867'de kayıtlı, 18.02.2008 günü saat: 18.54 sıralarında X şahıs ile yaptığı görüşmede; X şahsın "1970-1960 devrimi ile ilgili 27 Mayıs devrimi ile ilgili" "Elimde bi AKDEVRİM diye bi belge var benim, belge kitabı var, bundan bazı şeylere temas etmek istiyorum" "Ben bunları da yazılmak katmayı uygun buldum" "...hafta içinde yetiştirmeye çalışıcam size efendim" "Bi talimatınız var mı?" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmeyi Emekli Kurmay albay Cemalletin KORKUT olduğunu, işçi partisi Genel Başkan Danışmanlarından olduğunu, hazırladığı yazıyla ilgili konuştuklarını,
Tape:3868'de kayıtlı, 19.02.2008 günü saat :22.06 sıralarında Ali.................. ile yaptığı
görüşmede; kendisinin "...yarın ben DedegiP le buluşuyorum" "Partiye geliyo" "O konuda bana söyliyeceğin bişey var mı?" dediği, ALİ' nin "Ya başkan olmasında şey olmasa bile diyelim" "Çünkü o Abdul hocanın yazdığı mektup falan filan ya onlar Yavuz Bey bunları kabul etmez, ama biraz çekinceli gibi sanırım veya uğraşırlar benimle diye mi düşünüyo bilmiyorum artık ya yorum yapmak istemiyorum" dediği, kendisinin "... 6 Nisan' da İsviçre' de güzel bi toplantı oluyo bu .... çıkıp kanunu çiğneyecek" "O da çok güzel oluyo yani o Normalston falan da çağncaz oraya yani bırakalım İsviçreliler özgürlük temelinde yapsınlar" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşme İsvicredeki Ermeni soykırımı yalanına karşı 6 Nisanda gerçekleştirilecek toplantı ile ilgili olduğunu, bu toplantıya eski ingiltere başbakanı Margeret Theccer 'in başdanışmanı Prof. Doktor Norman Stone yanında isviçreli bazı millevekilleri ve bazı bilim adamlarının da katılacağını, Türkiye Devletinin Ermeni Soykırım yalanını çürütmek için yapmadıklarını, kendilerinin üstlendiğini, görüşmede geçen Ali isimli şahsın ise Partilerinin Yurt dışı temsilcisi Ali MERCAN' olduğunu,
Tape:3869'da kayıtlı, 19.02.2008 günü saat :22.49 sıralarında Musa............... ile yaptığı
görüşmede; MUSA' nın "O istemiş olduğunuz kitapçı" "Biz bulduk" dediği, kendisinin "Ziynet Hanım da mı buldun" dediği, MUSA' nın "Evet şimdi arkadaşta burda Deha' yla beraber tekrar bi gözden geçiriyolar size göndermeden evvel" dediği, kendisinin "10 Üzeri Armania" dediği, MUSA' nın "O ya bu gece ya yarın sabah elinizde olur" dediği, kendisinin "Broşür şeklinde de var mı ellerinde" "Mafyograsi ne var ne yok hepsini bütün Almancaya çevirdiği her şeyi" dediği tespit edilmiştir.
1.437
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüştüğü şahsın, İsvicredeki partiyöneticilerinden Musa DURSUN olduğunu, Ermeni soykırımı yalanına karşı yayınladıkları,Almanca kitapların CD kopyalarını yollamak için çevirmen arkadaşının evinden telefonettiğini, konuştuğu şahsın, çevirmenin eşi isviçreli profösör olduğunu, bu şahsın, Ermenisoykırımı yalanına karşı mücadelemizi desteklediğini, ^
Tape:3870'de kayıtlı, 22.02.2008 günü saat : 10.45 sıralarında Ceyhun BOZKURT ile yaptığı görüşmede; kendisinin "O sana yollamıştım geldi dimi o şeyleri" dediği, C.BOZKURT' un "Geldi onu bugünlerde ben tekrar gündeme getirmeyi düşünüyorum" dediği, kendisinin "Tamam o sana lazım olur, onu koy arşive" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Ceyhun BOZKURT'un gazeteci olduğunu, Ceyhun 'un kendisinden bazı açıklamalarını istediğini, kendisinin de onları yolladığını,
Tape:3871'de kayıtlı, 24.02.2008 günü saat :15.17 sıralarında Ferid.../Ufuk............... ile
yaptıkları görüşmede; FERİT' in "...Aslan BULUT niye benim haberim yok niye bana göndermediniz bi bir tanesi daha söyledi keşke benim e-postama şey Behiç KILIÇ ya biz bir kere bunlann şeylerine gönderelim abi" dediği, kendisinin "Fakat bunlar da acaba Tayyip Erdoğan'larda kazanıyorlar mı yani onlann hükümeti zamanında oluyor falan bir fikri var mı." dediği, FERİT' in "...bir rahatsızlık var herkes şeyin farkında Abdullah GÜL'ün ee imzalama şeyine müthiş bir tepki var" dediği, kendisinin "Arkadan vuruyor ya" "İç cephe açıyor orduya karşı" dediği, FERİT' in "biraz daha şey olursa bu Ergenekon hikayesi daha nerelere varacak nereye götürecekler bilmiyorum ama bunlann amaçlan belli bunu yapan adamlarda" "Fakat bu Ergenekon'la ilgili daha evvelden baktım şimdi Vatan'da bilmem nerde gene şeyler var bazı okur yorumlan nasıl tepkili biliyormusun hepside bizim şey yani Fethullahçılann tezgahı bilmem nesi yalanı susu busu falan filan diye büyük tepkilerle" dediği, kendisinin "Vatan'damı çıkmış" dediği, FERİT' in "...burda bir sempati alması bir güç gösteresi bir moral kazanması tekrar şöyle bir silkelenmesi falan şeyin hassas yönüde bu bence" dediği, kendisinin "Hayır bu Ergenekon'la ilgili diyorum" "Ergenekon'la ilgili" "...o konuda neler deniyor o tür konularda Türk ordusunun o konuda bir tavn yok" dediği, FERİT' in "... Ümit SAYIN gibi berbat berbat adamlar var işin içinde" "Önada dayanarak bir sürü şeyler var internet ortamında şunu yapmış bunu yapmış gibi" "...bir tek Serdar TURGUT'un dikkatimi çekti bu şeylerin eeee yani bir takım şikayetçi takımı var operasyonlann onlann en açık net ifadesi olmuş onun yanı sırası" dediği, kendisinin "Şikayetçimi o?" dediği, FERİT'in "Operasyonlara karşı bir tavır almış" "Bir o var yani öyle net bir tavır içinde olan bide Cumhuriyet imtiyazından..." dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmeyi Ferid İLSEVER ile yaptığını, görüşmenin, iki arkadaş arasındaki bilgi alışverişi olduğunu,
Tape:3872'de kayıtlı, 24.02.2008 günü saat :22.20 sıralannda X Şahıs ile yaptığı görüşmede;X şahsın "Tamam Tuncay ÖZKANTa ben kavga ettim ama doğal olarak siktir çektim çünki canımı sıktı Tolon'u, sizi,Esat'ı,Mahir KAYNAĞI,Emin GÜRSES'i adam rest çekti" dediği, kedisinin "Evet" dediği, X şahsın "Çünki Mehmet AKKAYA ya ben bir şey
demicem çünki ben emir değil ya emir belki................... şöyle diyim Mehmet AKKAYA arkadır
Orhan abinin dediğini ben yapıyorum da uyguluyorum da" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmeyi ismini hatırlamadığı Karabük'ten istanbul 'a gelmiş eski bir işçi ile yaptığını, suçla ilgili bir konu olmadığını,
Tape:3873'de kayıtlı, 25.02.2008 günü saat :22.33 sıralannda İhsan ATİK ile yaptığı görüşmde; kendisinin "Kardeşim devrimle rica ederim İhsan'çığım devrimden vazgeçmek şerefsizliktir alçaklar devrimden vazgeçer öyle bir şey olur mu öyle saçma şey" "Bizim yaptığımız her şey devrime yönelik" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Partilerinin programında milli demokratik devrim hedefi konulduğunu, devrim, Kemalist devrimi tamamlamak diye tanımlandığını,
Tape:3874'de kayıtlı, 26.02.2008 günü saat :00.43 sıralannda X şahıs ile yaptığı görüşmede; X ŞAHSIN "Şimdi ben daha önce Philip Morres deposunda falan görev aldım" "Daha doğrusu telefonda konuşmak istemiyorum da, sen önümüzdeki günlerde İzmir' e gelecek misin? Senle görüşebilirmiyim?" "Tekel' de hangi parti iktidara geçerse geçsin mevcut olan yerlere sürekli kendi partilerinden bir müdüf'ğetrriyolar" "Bunlann müdürleri oraya almalannm sebebi şimdi eğer bunu kontrol etme,, imkanın varsa" "Depolarda 6-7 sene
A4#
önceden gelen mahsulü" "Kalkıp ta içeriye imha veriyolar" "Bundan müthiş, müthiş derecede yani büyük ton" dediği, kendisinin "Hı hı, sen bunu git Halil GÜLEÇ' e anlat çabuk" "Hadi senden görev bekliyoruz" dediği, X ŞAHSIN "Anladım, o yüzden de pek konuşmak istemiyorum fakat aktif bir şekilde görev aldım, müthiş derecede haksızlığa uğradım" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Telefon eden şahsın, İzmir ilinde TEKEL işçileri ile dostluğu olan bir arkadaşları olduğunu, Tekeldeki yolsuzlukları araştırdığını, Bu konuyu izmir il başkanı Halil GÜLEÇ'e iletmesini söylediğini,
Tape:3875'de kayıtlı, 26.02.2008 günü saat :12.28 sıralarında Kamil DEDE ile yaptığı görüşmede; kendisinin "Bu şeyde iddianamelerde surda burda THKP/C var mıdır?" dediği, K.DEDE'nin "Olabilir" dediği, kendisinin "Senin evde var mı onlar?" dediği, K.DEDE' nin "Ben de hiç yok onlar abi" dediği, kendisinin "Peki bunu bilen kim var?" dediği, K.DEDE' nin "Anladım, bu ORAKOGLU' nun kitabını daha çıkmak üzere galiba şey yaptınız mı?" "İlyas AYDIN için iddiası, ölmediğini söylüyo benim şahsi fikrim de ölmediği konusunda, bu konuyu daha aydınlatamadı kimse" dediği, kendisinin "Hala yaşıyo mu sence?" dediği, K.DEDE' nin "Bence kesinlikle yaşıyo, ölmesi mümkün değil abi ya da ha pardon o şekilde ölmesi mümkün değil, bize iletildiği şekilde ölmesi mümkün değil Türk Devleti öldürdüyse onu bilemem ama biliyosunuz Filistin' e götürdük işkencede bilmem ne de öldü diye esas çıkan saye o biliyosunuz, orda öldürmeleri mümkün değil, Muhabbarat' m iş kontrolü altında, Muhabbarat bi Türk subayını bilmem ne öldürttürecek üç tane çakala mümkün mü bu?" "Bu niye ortaya çıkarıldı hatta bize bi kaset gönderildi ben biliyorum" "Boğuk sesler geliyo işte ölmeden evvel işte işkence sırasında konuşmaları falan diye nişe bu kadar çok şey yaptılar" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Merkez Karar Kurulu üyemesi Kamil DEDE ile son zamanlar da yayınlanan Bülent ORAKOGLU' nun kitabı ve Ilyas AYDIN'ın yaşayıp yaşamadığı konusunda konuştuğunu, Kamil DEDE' ye bu şekilde bir kaset gösterdiklerini, ancak varlığından bilgisinin olmadığını,
Tape:3876'de kayıtlı, 26.02.2008 günü saat :21.51 sıralarında Pınar............... ile yaptığı
görüşmede; kendisinin "Pınar' cim ÖZKÖK' e bi şey mektup yazdım" "Bu mektubu bi ön yazıyla ÖZKÖK' ün kendisine yollarsın diğerlerine de aynen böyle bu şekilde yollarsın, zaten altında diyo not bu açıklamayı izninizle sabah toplantısına okuyarak gelmeleri için Hürriyet' in diğer yönetici kadrolarına da yolluyorum diyorum" "Sen bana yollamıştın Oktay EKŞİ' yi de not al" "Hürriyet' in o şeyinde bulunan künyesinde yönetici olarak yazılı insanlar var ya Doğan ERGÜNEL zaten var orda" "Hepsine şimdi e-postala" "Ve takip et onda aldınız mı Doğu PERİNÇEK' in şeyini diye tamam mı?" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmenin sekreteri Pınar YAVUZ ile yapıldığını, Hürriyet gazetesinde Erdal YAVUZ adlı projosörün 1969 yılına ait gerçek dışı açıklamalarını düzeltmek için bir yazı gönderdiğini, O yazıyı Hürriyet Gazetesi yöneticilerine ulaştırmasını rica ettiğini,
İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; Girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu "ELBA HIGH QUALITY CD" yazan M4-C524-B-R2-09:40 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; içersinde (3) adet klasör ve (1) adet Word sayfası olduğu, "Ümit SAYIN" isimli klasör açıldığında, (9) adet Word dosyasının olduğu, bu Word dosyalan içersinde "Ümit SAYIN tarafından Kadıköy C. Başsavcılığına yapılan suç duyurusu" yazılarının olduğu görülmüştür. Konu sorulduğunda; Bunları bilemeyeceğini, Genel Merkez de binlerce CD olduğunu,
"ELBA HIGH OTJALITY CD" yazan M4-C524-B-P?2-09:40 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; içersinde (3) adet klasör ve (1) adet Word sayfası olduğu, "Yargı-

Nusret Senemden" adlı klasör açıldığında, içersinde (4) adet Word belgesi, (7) adet PDF belgesi olduğu görülmüştür.
"Yargıtay" adlı PDF dosyası açıldığında, elle çizilmiş basit bir kroki olduğu görülmüş, kroki içersinde binanın bölümlerini gösterir şekiller olduğu, bu şekillerin üzerine A, B, C yazıldığı, binalara giriş çıkış olan noktalan işaretledikleri ve bu noktaların üzerlerine değişik işaretler ve şekiller yaptıkları ve numaralandırdıkları görülmüştür.
"Krokinin açılımı" isimli Word belgesi açıldığında, aynen şu yazıların yazdığı görülmüştür;
KROKİNİN AÇILIMI A:Yargıtay ana bina B:Yrgıtay bitişik ek bnina C: Yargıtay ek bnina
1 :protokol kapısı(güvenlik çok sıkı)
2 avukat giriş kapısı
3 Posta giriş kapısı
4 Vatandaş kapısı
5Garaj kapısı (sürekli görevli bulunur, güvenlik yok)
öMutfak kapısı
7 A blok yan kapı
8Cnlok yabn kapı
9C blok arka kapı
1OC blok öbn yan kapı
11C blok ana giriş kapı
12C blok garaj kapısı
13 Başbakanlık güvenli girişi
14A blok giriş
X Güvenlik var
X Polis var
) (x ray cihazı var
P polis noktası var.
"San ile işaretli bölgeler rahat, buralarda güvenlik, polis, görevli yok.6 nolu kapı tübnel gölgesibnd kalıyor.Gece için uygun.3 nolu kapı, kilitli ancak açılabilir.Buradan A blok zemin altıbna inilir.BNurası Milli Eğitim BNakanlığı ile A bnlok arasında kalıyor ve araba park yeri.Tenha.Cbnlok 8 nolu kapı çok müsait.Girince bazen kapı arkasında bir güvenlik çıkabilir. Burada lavabolar var.Oraya geçilebilir.Her zaman yok.9 bnolu kapı kilitlidir.Ama açılabilir.Ö ntaraftaki ışıklar oraya görmüyor. 10 nolu kapı kullanılmaz, ön taraftaki ışıklar burayı iyi görüyor. Ö n tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki san alan ağaçlann altında kalıyor. Işıktan da geriye kalıyor.Orayı güvenlik kulübesi görmüyor.arkada camlan yok.O nedenle kör bir nokta oluşuyor.Karargah kameralan görse de karanlık olduğundan sıkıntı olmaz.Ancak fazla beklememeli.Karargah önünden hemen ikaz gelebilir."Şeklinde yazılann olduğu görülmüştür. Belgeler sorulduğunda; "İşçi Partisinin 40 yıllık tarihinde ne bir sukisat ne bir şiddet eylemi vardır. Ne bunların planı yapılır ne de beyinler bu tür bizim anlayışlarımızla ilgisi olmayan yasa dışı ve zararlı faaliyetlerle meşgul olur. " diyerek bulunan CD ve belgeyi bilmediğini, ismi geçen Nusret SENEM'in İşçi Partisi Genel Sekteri olup avukat olduğunu, kendisinin bilgisi olmadan ve bilgisi dahilinde, bu şeklide planlamaların Parti de kesinlikle olmayacağını,
*Klasörün üzerinde ismi yazan Nusret Serfiîrrr- kimdir? Böyle bir şahıs tamyormusunuz? Tanıyorsanız bu şahısla nasıl bir ilişkiniz vardır? Şeklindeki soruya; Nusret SENEM in işçi Partisi Genel Sektereteri olduğunu ve Avukat .olduğunu, 4. katın Genel
Sekreter salonunda kaldığını, ne onun nede başka bir görevlilerinin böyle alçakça ve saçma sapan işlerle ilgisinin olmadığını,
*Bu kroki ve açılımından sizin bilginiz varmı? Varsa Yargıtay da kime eylem yapmayı planlıyordunuz? Şeklindeki soruya; kroki ve açılımından bilgisinin olmadığını, ama partinin terör eylemleri ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını,
*Bilginiz yok ise partinizin genel merkezinde bu bilgileri kim yada kimler hazırlamış olabilir? şeklindeki soruya; Bilemem şeklinde cevap verdiği,
* Sizin bilginiz olmadan Parti içersinde bu tür oluşum yada eylem hazırlıkları yapılabilirini? Şeklindeki soruya; Kendisinin bilgisi olmadan veya bilgisi dahilinde bu şeklide planlamaların, partide kesinlikle olmayacağını,
"ELBA HIGH QUALITY CD" yazan M4-C524-B-R2-09:40 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; içersinde (3) adet klasör ve (1) adet Word sayfası olduğu görüldü.
"Yargı-Nusret Senemden" isimli klasör içersinde "Yargıtay ile ilgili notlarım" isimli Word sayfası incelendiğinde, içeriğinde bazı yüksek yargı organları ve hakim savcılarla alakalı olarak, Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlanna veya sendikal bağlantılanna ilişkin bilgilerin kişisel veri olarak kaydedildiği,
*Söz konusu belgeyi kim yada kimler hazırladı? Şeklindeki soruya; Bu notları ilk defa gördüğünü, hiçbir bilgisinin olmadığını,
*Bu bilgileri hangi amaçla kullanmaktasınız? Bilgilerinizin kaynağı nedir? Şeklindeki soruya; Belge hakkında kendisinin yeni bilgis sahibi olduğunu,
*Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının babası araştınlacak acil derken ne kastedilmektedir. Şeklindeki soruya; Bir şey bilmediğini,
*Şayet bu belgeden sizin bilginiz yoksa Partiniz içersinde, sizin bilginiz olmadan bu şekilde istihbari çalışmalar yapılabilirini? Şeklindeki soruya; Yayın organlarının haber toplama çalışmalarının olduğunu, Toplanan haberler mutlaka yayınlanması gerekmediğini, ele geçen haberlerin ancak 30'da 40' da biri doğrulandıktan sonra kamu oyuna açıklandığını,
"Yargı-Nusret Senemden" isimli klasör içersinde, "Yargı tel notlan" isimli Word sayfası incelendiğinde, çok sayıda şahsın isminin yazdığı, isimlerin karşısında da telefon numaralannm yazdığı görülmüştür.
Listedeki isimlerle ilgili yapılan ön çalışmada, listedeki isimlerin Yargı mensuplan olduğu öğrenilmiştir.
*Sözkonusu belgeyi kim yada kimler hangi maksatla hazırladı? Şeklindeki soruya; Bilmediğini, ancak Genel Merkezlerinde görevli çok sayıda hukukçu ve avukat bulunduğunu, bunların meslektaşlarının telefon ve isimlerini muhafaza ettiklerini,
"Yargı-Nusret Senemden" isimli klasör içersinde bulunan "Muammer AKSOY" isimli PDF dosyası incelendiğinde, bir adet "ceset" resminin olduğu görülmüştür, (resim gösterildi)
*Bu resmi nereden temin ettiniz ve hangi maksatla kullanmaktasınız? Şeklindeki soruya; Muammer AKSOY'un fotoğrafı olduğunu,
"Yargı-Nusret Senemden" isimli klasör içersinde bulunan "Turgut ÖZAL" isimli PDF dosyası incelendiğinde, 18 Haziran 1986 tarihinde Ankara ilinde Atatürk Kapalı Spor salonunda Anavatan partisinin 2. Olağan genel kurul toplantısı yapıldığı sırada, Başbakan Turgut ÖZAL'a yönelik yapılan silahlı saldın olayının^orııştunna evraklannm olduğu görülmüştür.
*Bu evrakları nereden, ne şekilde temin ettiniz? Şeklindeki soruya; Bu evrakların nereden alındığını bilmediğini, yayın organlarının bu konuyu araştırarak yayın yaptıklarını, arşivlerinde bu şekilde binlerce belge bulunduğunu,
"Yargı-Nusret Senemden" isimli klasör içersinde bulunan "Tayip ERDOĞAN" isimli PDF dosyası incelendiğinde, 1998 yılında Recep Tayip ERDOĞAN hakkında Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi C. Başsavcılığınca düzenlenen iddianame olduğu görülmüştür.
* Bu evraktan bilginiz ya da ilginiz var mı? Var ise bu evrakı nerden ne şekildetemin ettiniz? Hangi amaçla bulundurmaktasınız? Şeklindeki soruya; Bilgisinin olmadığını,bu tür iddianameleri adliyeden her isteyen avukatın aldığını, İşçi Partisi olarak sürekliaraştırma yaptıklarını, iki ellerinin Tayip Erdoğan'ın yakasında olduğunu, Cumhuriyetiyıkma peşinde olduğu kanaatinde olduklarını, bu kanaatlerinin, en son YargıtayC. Başsavcılığının iddianemesi ile en yüksek yargı makamı tarafından doğrulandığını,
" "Yargı-Nusret Senemden" isimli klasör içersinde bulunan "S.. ÇİLESİZ" isimli Word dosyasında bir resim olduğu görülmüş ve bu resim yazdırılmıştır. (söz konusu resim gösterildi.)
* Resimdeki şahıslar kimlerdir? Bu resim nerden temin edildi? Resim hakkındabilginiz ya da ilginiz var mı? Şeklindeki soruya; Resimdekilerin hiçbirini tanımadığını,
İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramada 4.katta Çok gizli ibareli (5) sayfadan oluşan belgenin "Konu: İP / Karargah evleri" başlıklı yazının içeriğinde, "İşçi Partisi ve Alevi kesimin yanı sıra bazı TSK mensupları ve memurların ela katılımıyla, emperyalistlerle Cumhuriyet karşıttan yıkıcıları ile mücadele amacıyla bir harekat başlatıldığı yönünde hassas kaynaktan bilgiler intikal etmiştir. Yürütülecek bu çalışmalarda hiçbir kurum ve oluşumun zarar görmemesi için "karargah evleri" adı altında, çekirdek kadroların oluşturulmasının öngörüldüğü alman bilgilerdendir." yazdığı, devamında karargah evleri hakkında bilgiler verildiği, yazının sonlarına doğru faaliyet içersinde yer alan şahısların değişik başlıklar altında isim listelerinin yazdığı,
Son sayfasında ise karargah evleri başlığı altında bir şema yapıldığı...................... yazdığı
görülmüştür. Belge sorulduğunda; Şüpheli bir belge olduğunu, teşkilatlanmalarında en ufak
bir ilgisi olmadığını, Provokasyon amaçlı ifadeler olduğunu, 1............................................ in
doçent, Türkiyem Topluluğu Türk Metal Sendikası Genel Başkanı önderlik ettiği bir platform olduğunu, Krokide isimleri geçen askeri şahısların hiçbirini tanımadığını, böyle şahısların olduğundan da şüpheli olduğunu, M. Bora PERİNÇEK'in oğlu olduğunu,
M.................... partide genel başkan yardımcısı olduğunu, Hikmet ÇİÇEK partilerinde basın
bürosu sorumlusu olduğunu, Z............. partilerinde İstanbul Öncü Kadın başkanı olduğunu,
bahsedilen belgenin saçma sapan bir şema olduğunu,
Krokide bölge sorumluları başlığı altında yer alan A............. 'nın üyeleri olduğunu,
M........... 'nin İstanbul İl Saymanı olduğunu, H................... 'nin Merkez Karar Kurulu üyesi
olduğunu, Z............... 'ün Gaziosmanpaşa ile hiçbir ilgisinin olmadığını, M........... .......
Tekirdağ yöneticilerinden olduğunu, A..................... 'nın İstanbul İl Yöneticisi olduğunu,
diğerlerini tanımadığını, ancak bir akıl hastasının böyle şeyler yapabileceğini,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisinde çalıştırın? Çalıştı ise hangi yıllarda ve hangi görevlerde çalıştı? Bu şahsı kimin referansı ile aldınız? Şeklindeki soruya; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün emekli binbaşı diye kendini tanıtarak, ulusal kanalda çalışmak için başvurduğunu, yaptıkları mülakat sonunda subay emeklisi olmasına da güvenerek işe alındığını, fakat çok kısa zamanda çok sık yalan söylediği binaya silahla girmek istediği ve cebinde 7-8 ayrı kimlik taşıdığı ve geçmişte hristiyan olarak kiliselere gittiğinin tespit edilmesi üzerine birkaç ay sonra işten atıldığını^JağJğirtıcı ajan olduğunu, Aydınlık dergisinde kapak yapıldığını, Ordudan istifaya zorlandfğmın saptandığını,
"F^
'Mjyvi
1442
n>
~fe«
.?•

Yakalandıktan sonra ikametinde yapılan aramada, kapağında "MASONİK BİLDİRBERG ÇETESİ" yazan (76) sayfadan oluşan kitapçık şeklinde belge ele geçirilmiş, bu belgenin kapağı üzerine el yazısı ile mavi tükenmez kalemle "30 Mart 2000" "Eroğin trafiği S.60" ibaresinin yazılı olduğu, belge içersindeki bazı sayfalardaki satırların mavi tükenmez kalemle altlarının çizildiği görülmüştür.
ERGENEKON soruşturması kapsamında daha önceden yakalanan ve sizin ajan provokatör diye belerttiğiniz Mehmet Zekeriye ÖZTÜRK'ün ikametinde yapılan aramada, aynı belge yani kapağında "MASONİK BİLDİRBERG ÇETESİ" yazan ve (76) sayfadan oluşan, kitapçık şeklinde belge ele geçirilmiş, bu belgenin kapağı üzerinde de "30 Mart 2000" "Eroğin trafiği S.60" yazdığı, yazı karakterinin aynı olduğu fakat bunun fotokopi olduğu, ayrıca Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK den çıkan belgenin içeriğindeki sayfalardaki altı çizili satırların da sizdeki belgelerle birebir eşleştiği, fakat Zekeriya ÖZTÜRK teki belgelerin fotokopi olduğu görülmüştür.
Dolayısıyla Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ten çıkan belgeler, sizden çıkan belgelerden fotokopi edilerek temin edildiği anlaşılmaktadır. Diğer bir dikkat çekici hususta, yakalanan Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramada da, aynı belgenin bulunduğu, ancak belgenin üzerinde diğer iki belgede bulunan el yazısının olmadığı görülmüştür.
*İfadenizde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü ajan provakatör olarak suçlamanıza rağmen, sizde aslı bulunan bir belgenin, fotokopisinin bu şahısta çıkmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Şeklindeki soruya; Bahsedilen metnin fotokopi ile çoğaltılmış bir kitap olduğunu, bu kitabı mafyokrasi kitabını hazırladığı zaman Aydınlık arşivinden mafyaya ilişkin diğer kitaplarla birlikte aldığını, hatırlamadığını, fakat üzerindeki notlar ve altı çizilen yerlerin kendisinin kalemimden çıkmış olabileceğini, kitabı alırken bir nüshasının aydınlık arşivinde kalması ve bir başvuru kitabı olarak yararlanılması için bıraktığını, Zekeriya ÖZTÜRK'ün konuya ilişkin bir haber yaptığı zaman kendisine verilmiş olabileceğini,
Aynı belgenin Veli KÜÇÜK'te de bulunmasını nasıl açıklıyorsunuz? Şeklindeki soruya; Belgenin, istanbul gazetelerinin konu ile ilgili bütün muhabirlerinin kütüphanelerinde bulunduğunu, Veli KÜÇÜK'ün bu belgeyi yayınladığını bilmediğini, ama mümkün olduğunu, bir generalin yaptığı yayını bulundurmanın ve fotokopi yaptırmanın suç olmadığını,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Danıştay saldırısı olayı ile ilgili alman ifadesinde; 2002 yılında sizinle tanıştığım, danışmanlığınızı yaptığını, 2 yıl kadar yanınızda kaldığını, İşçi partisinin Rusya ve Çin başta olmak üzere diğer birçok sosyalist ülkenin etkisi ve kontrolünde olduğunu, ayrıca Doğu PERİNÇEK'in daha çok Rusya ve Çin istihbaratlarıyla yakın ilişki içersinde olduğunu, onlar tarafından yönlendirildiğini, ayrıca Alman ve İngiliz istihbaratlarıyla da diyaloglarının olduğunu beyan etmiştir. Konu sorulduğunda; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK hiçbir zaman danışmanlığını yapmadığını, danışmanlarının, üniversite hocaları, yüksek rütbeli subaylar, bürokraside yüksek görevler yapmış insanlar, Emniyet Müdürleri gibi seçkin şahsiyetlerden oluştuğunu, başka devletlerle ilişkiler konusundaki iftiraların hepsi ancak kışkırtıcı ajanların görev üstlenerek yapabilecekleri suçlamalar olduğunu, işçi partisinin hiçbir devlet ve örgüt tarafından kontrol edilemeyeceğini, kendi karar organları bulunduğunu, Türk devletinin dahi işçi Partisini yönetemeyeceğini, vatanın ve devletin bağımsızlığı ve bütünlüğü için en önde mücadele eden ve 40 yılllık hayatında karakter ve kişiliğini ispatlamış bir adam olduğunu,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK aynı ifadesinin devamında Doğu PERİNÇEK'in son dönemlerde asker kanadına yakın görünmek için TSK'nın stratejilerine benzer politika ürettiğini, Doğu PERİNÇEK ve lider grubunun 2003 yılından itibaren TSK'nm yanında gözükmesinin gerçek sebebinin mevcut siyasi yapının djiğ^ÖâTafejnecliste kendilerine birkaç sandalye edinmek olduğunu, bu nedenle 2003 yılındap^tibafen pastilin bir askeri darbeyi dört
gözle beklediğini, TSK'nm darbeyi yapamadığı için ağır bir dille eleştirildiğini, İşçi Partisi ve Doğu PERİNÇEK'in mevcut illegal orijinli alt yapı kadrolanyla bir eylem yaptırabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Av. Alparslan ARSLAN'm siyasi görüşünün Doğu PERİNÇEK'in son dönem politik açılımlarına ters düşmediğini, Alparslan ARSLAN ve benzeri şahısların Perinçek için profil ve eylemsel yapılarının tercih sebebi olduğunu, Doğu PERİNÇEK'in istek ve amaçlarına ulaşmak için her yolu deneyebileceği bir yapıda olduğunu beyanlan sorulduğunda; "Bütün bu suçlamaları Türk Milleti, milletimizin önde gelen kurumları, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı değerlendirecek birikim ve yeteneğe sahiptir. " Şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; Girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu CD'lerle ilgili yapılan ön incelemede, üzerinde "CD 3 PRINCO" yazılı P420281107130821 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde;
(3) adet klasör olduğu, çok sayıda Word belgesi, çok sayıda PDF belgesi ve çok sayıda Resim dosyasının olduğu görülmüştür.
"Ergin POYRAZ'm - JİTEM'den aldığı para" isimli klasör içersinde (5) adet Word belgesinin olduğu, bu belgeler ayrı ayrı incelendiğinde Ergin POYRAZ'm değişik tarihlerde ve değişik miktarlarda Jandarma İstihbarat Başkanlığı kasasından paralar aldığına dair tutanakların olduğu, tutanak içersinde İstihbarat Başkanlığı kasasından verilen paranın miktarı ve tarihinin olduğu, alt kısmında teslim eden, hazır bulunan ve onaylayan Jandarma görevlilerinin isimlerinin olduğu, ayrıca teslim alan bölümünde Ergün POYRAZ araştırmacı -yazar yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; Ergün POYRAZ'ı gazetelerden tanıdığını, belgeyi görmediğini, doğruluğu hakkında bir şey söyleyemeyeceğini, yayın organları bulunduğu için her türlü istihbaratın toplandığını, bunların tasnif edildiğini, doğrulukları gündeme geldiği zaman araştırıldığını, bunların bir kısmının yalan olduğunu, çoğu bilginin kirletici haberler olduğunu, önemli olanın kullanılan bilgiler olduğunu, yayınlamadıkları bilgilerin gerçekliği konusunda bir güvence veremeyeceğini,
Partilerinin yayın kuruluşu olarak Aydınlık Dergisi bulunduğunu, Parti olarak doğrudan sahibi olmadıklarını, ama çalışanların bir kısmının partili olduğunu, Partinin görüşlerini büyük ölçüde yansıttığını, Partilerinin Türkiye 'nin meseleleri için araştırmalar, incelemeler yaptığını, bilgi topladığını, Ulusal Kanalın Partilerinden bağımsız ayrı bir şirket olduğunu, Aydınlık dergisinde olduğu gibi bir bağlantılarının bulunmadığını, Aydınlık dergisi ve Ulusal kanal kiraları müştereken ödemede kolaylık olması açısından aynı binada bulunduğunu, fakat katları ve bürolarının ayrı olduğunu,
Ankara'daki genel merkezimizin bulunduğu binada, (1.) katta Ulusal kanal ve Aydınlık Dergisinin bulunduğunu, 2.,3, ve 4. katta parti bürolarının bulunduğunu, Parti katlarında dergi ya da televizyon çalışanlarına ait bir oda veya büronun olmadığını,
Partinin propaganda ve basın bürosunun, Türkiye ile ilgili ve dünya ile ilgili her türlü bilgi ve haberi topladığım, kendilerine her gün onlarca bilgi ve belgenin geldiğini, bunların posta, kargo ve kapıya elden geldiğini, bu bilgi ve belgeler geldiği zaman hiçbirinin yırtılmadığım, red edilmediğini, alınıp ilgili büroya verildiğini, sendika, basın propaganda vb. bürolara verildiğini, Onlarında hepsini ilgili klasörlere tasnif ettiklerini, gelen hiçbir belgenin atılmadığını, bir gün soruşturma açılacakta bu belgelerden bize sorulacak diye kimsenin aklına bir şey gelmediğini, çünkü Partilerinin bilgiye önem verdiğini, Ergün POYRAZ'la ilgili belge denilen kağıdın dijital ortamda geldiğini,
Dijital ortamdaki bilgilerin iki şekilde ulaştığını, partinin, yöneticilerinin ve görevlilerinin internet adreslerine gönderildiğini, bilgi saklamak istiyorsa çıktısının alındığını, mufahaza edildiğini, ayrıca CD veya bellekl^^k^yıt edilerek geldiğini, ama kendisine gösterilen kağıt üzerindeki çıktının kendilerine' nasd ^sidiğini bilmediğini, bu belgenin aslının Jandarma Genel Komutanlığından sonuabiJ/3eeğim\ '^;',.
^2— /^4^^§İp^^
"CD 3 PRINCO" yazılı P420281107130821 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; "Fırat Üniversitesi - İrticai Kadrolaşma" isimli klasörün içersinde (14) adet resim belgesinin olduğu, bu resim belgelerinin içersinde Fırat Üniversitesi hakkında bilgilerin olduğu, üniversite görevlilerinin isimlerinin olduğu, bazı görevlilerle ilgili ayrıntılı açıklayıcı bilgilerin yazdığı, diğer sayfalarda liste şeklinde isim listesinin olduğu, isimlerin karşısında unvanlarının ve bölümlerinin yazdığı, ayrıca her ismin karşısında "Sağ görüşlü, muhafazakar, nurcu, F.G. grubu., Süleymancı, Ülkücü" şeklinde sınıflandırmalar yapıldığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; İnternette her gün çeşitli kurumlarda irtica örgütlenmesi veya farklı fikir akımlarının mensupları bu konularda raporlar ve listeler devamlı dolaştığını, belgeyi hatırlamadığını,
"CD 3 PRINCO" yazılı P420281107130821 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde; İçersinde bugüne kadar yakalanan şahıslardan ele geçirilen örgüt dokümanlarından "Devletin yeniden yapılandırılması", "Dinamik - Ani-tez" , "Dinamik Ulusal Güç Birliği" "Birleşik Komin", "İP TÜRK ve KÜRDÜ BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI" "LOBİ" "OLUŞUM" "ULUSAL MEDYA 2001" ile şimdiye kadar sadece Tuncay GÜNEY ve Veli KÜÇÜK'ten elde edilen "ERGENEKON" isimli belge bulunmuştur. Belgeler sorulduğunda; Sorulan CD ile ilgili kendisinin hiçbir bilgisinin olmadığını, CD içersindeki belgelerden bazılarını 2000'li yıllarda basına dağıtıldığı için gördüğünü, Bilderberg denen belgeyi Mafyokrasi kitabını yazarken incelediğini, ERGEKON'un anayasası dediğiniz ERGENEKON belgesini iki yıl önce Sabah gazetesi yazarı Aslı Aydın TAŞBAŞ, Yavuz DONAT'ın önünde verdiğini, bu belgeyi dijital ortamda da ayrıca almış olabileceğini,
İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; Girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu CD'lerle ilgili yapılan ön incelemede, üzerinde "VERSATİLE" yazan 411509A102B4 seri numaralı CD'nin yapılan ön incelemesinde; İçersinde "Hikmet ÇİÇEK'e ulaşanlar" isimli bir adet klasör olduğu, bu klasör açıldığında (2) adet klasör ve bir miktar Word ve Power Point dosyalarının olduğu, klasörlerin açılımında, içersinde çok sayıda klasörler altında Türk Silahlı Kuvvetlerinin değişik kurumlarıyla ilgili gizlilik dereceli belgelerin olduğu, özellikle Ege Ordu Komutanlığiyla ilgili belgelerin olduğu görülmüştür. Belgeleri görmediğini,
İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; Girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu CD'lerle ilgili yapılan ön incelemede, üzerinde "VERSATİLE" yazan 411509A102B4 seri numaralı CD'nin yapılan ön incelemesinde; 2005 yılı Şubat ayı içersinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT'm İzmir ve Balıkesir illerine yapacağı ziyaretlerle ilgili koruma planını gösteren (9) sayfalık belge bulunmuştur. Belge sorulduğunda; "Böyle kanun dışı saçma sapan, vatana ve millete hiyanet anlamı taşıyan işlerle bizim hiçbir işimiz olmadığını, Genel Kurmay Başkanı, Emniyet Genel Müdürü, Mit Müsteşarı bilir. " şeklinde beyanda bulunarak, binanın her katta ikişer adet sekretarya odası bulunduğunu, odalarda çalışanların isimlerini bilmediğini, ayrıca bu tür CD 'leri aynı marka CD 'lerle değiştirmenin de mümkün olduğunu,
Parti binasında yapılan aramada gerek kağıt, gerekse dijital ortamda Türk Silahlı Kuvvetlerine ait çok sayıda gizlilik dereceli bilgi ve belgenin bulunduğu, ayrıca birçok kamu görevlileri hakkında (Emniyet Teşkilatı - Milli Eğitim Bakanlığı - Yargı Mensupları - bazı Üniversiteler) bilgiler toplandığı, bu kişilerin değişik tarikat, grup ya da siyasi görüşüne göre sınırlandırıldığı görülmüştür. Konu sorulduğunda; Türkiye 'nin her yerinde bu tür bilgi ve belgelerin kendisine geldiğini, kamu kurumlardan da geldiğini, ancak yaygın bir iftira ve bilgi kirletme ortamı olduğu için bu belgelere itibar etmediklerini, günün birinde işlerine yarayabileceği düşüncesi ile sakladıklarını, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili belgelerden bir kısmı rahmetli genel başkan yardımcıları Suphi KARAMAJ^^mJ^ğüphanesinden geldiğini, bu
/] 1445 # f„ i(f şahsın arşivini partiye bağışladığını, bir kısmı dayısı Emekli Tümgeneral Turhan OLCAYTU'nun ölümünden sonra kendilerine kalan dosyalar ve kitaplar olduğunu,
Tape No: 3878, 13.02.2008 tarihinde İşçi Partisi yöneticilerinden E.. Ö.. ile bir vakıf başkanı olan M.. A..'mn şüpheli Doğu PERİNÇEK ile yaptığı görüşmede özetle; E.Ö.'nün; M.. A..'nm Ankara'da bir kısım yüksek yargı mensupları ile görüştüklerini belirttikten sonra, telefonu M... A... alarak "Şimdi biz bu Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcisi olarak 5 kişilik- 6 kişilik bir heyetle dün Ankara'da bu E... beyin saydığı isim.. şahsiyetlerle görüştük." "Son derece emin, son derece kararlı konuştular ve merak etmeyin bu iş, yani Cumhuriyet kazanımları, biz de görüşlerimizi konuş., görüştük yani her biri için 3-4 dakka da biz konuştuk yani düşüncelerimizi belirttik." "Son derece olumlu yanıtlar verdiler ve Hukuk olarak, Hukuk çerçevesinde, yargı olarak sonuna kadar direneceğiz ve kimse merak etmesin dedi bu işleri çözeceğiz." diyerek görüşme neticesini aktardığı, Doğu PERİNÇEK'in "Kim?" diye sorması üzerine görüştüğünü iddia ettiği kişilerin makamlarını ve isimlerini söylediği, ayrıca görüştüğü yüksek mahkeme üyesi hakkında "...çok akıllı çok militan.." şeklinde yorum yaptığı, görüşmenin devamında "Son derece kararlılar yani Cumhuriyet meselesinde hiç de tavizleri yok. BİR ŞEY İSTEDİLER ORASI ÇOK ÖNEMLİ. SİZ DEDİLER BİZİM HER ŞEYİMİZLE, II... KİTLE DESTEĞİNİ, HALK DESTEĞİNİ TOPLUM DESTEĞİNİ OLUŞTURMANIZ GEREKİYOR. Bunu ..söylediler doğru tabi. Bu bi büyük bir bileşke. Büyük bir toplum..." "..ben., biz, bu CUMOK'un ben gittim, dönem sözcümüz ı...AVUKAT A... A.... var ... Bir de Ankara'dan katıldı S... da vardı." "S... çok ... orda biz epey görüştük yani son derece sağlam iyi şeyler söyledi. Özellikle de ADD konusunda da epey konuştuk." "Gelişmeler son derece önemli Ben vardım işte CUMOK'tan Me... diye bir arkadaş vardı Na... K...'in, N... K... B.... o gönderdi onu, o seçti onu. Böyle bir kadro. Bir de ADD'den tabi o çok., -onu konuşuyorum şimdi
E..... - A.. E.... var şimdi biliyorsunuz." Dediği, telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu şekilde
konuşma yaptıklarını, içeriğinin esas olarak doğru olduğunu, görüş alışverişi yaptıklarını anlatarak Erkan ÖNSEL 'in genel başkan yardımcısı ve istanbul il başkanı olduğunu, Merdan ASLAN'ın 68'liler Birliği Vakfının genel sekreteri olduğunu, görüşmelerde, yargı organı sorumluları hukuk çerçevesi içersinde sonuna kadar direneceklerini belirttiklerini,
Yakalandığı sırada parti binasında bulanan Mahir Cayan GÜNGÖR, Aydın GERGİN ve Yusuf TUNCER isimli şahısların yattıkları yatakların altında birer adet yani toplamda (3) adet ruhsatsız tabanca bulunarak el konulmuştur. Ayrıca aynı odada bulunan Aykut TOKAK isimli şahsın yatağının yanında çok sayıda CD ve dijital veriler bulunmuş ve bu şahıslarında tamamı yakalanmıştır. Şahıslar ve silahlar sorulduğunda; Aydın GERGİN ve Mahir Cayan GÜNGÖR 'in işçi Partisi Genel Başkan makam arabasının sürücüleri olduğunu, Yusuf TUNCER genel merkez çalışanlarından olduğunu, Aykut 'u ismen hatırlayamadığını, kendi korumalığını yaptıklarını, silahlardan haberinin olmadığını,
h) Savcılık ifadesinde;
24/03/2008 günü C.Savcılıkta alınan ifadesinde;
Emniyet ifadesinin doğru olduğunu, Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nun Türkiye'ye Cumhurbaşkanı olacak bir insan olduğunu, ilhan SELÇUK Türkiye'nin son yarım yüzyılın en değerli yazarlarından olduğunu, Veli KUÇUK'ü tanımadığını, bir kez 2003 yılı Şubat ayında istanbul'da düzenlenen Kıbrıs mitinginde gördüğünü,
Partimde general rütbesinde genel başkan yardımcıları bulunduğunu, korgeneral Yaşar Müjdeci genel başkan yardımcısı olduğunu, kenigç-gtb&Jpjr adamın Veli KÜÇUK'ün emrinde olamayacağını, hiçbir yerden talimat almadığını, - *. ^ "
Veli KUÇUK'ün 2003 yılı Temmuz ayında kendisini aradığını, Cumhurbaşkanına verdiği dosyayı gönderdiğini,
Kemal Kerinçsiz'i tanımadığını, Muzaffer TEKIN'in bir kez ziyaretine geldiğini, Er gün POYRAZ 'ı tanımadığını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kışkırtıcı bir ajan olduğunu,
Ergenekon örgütünden elde edilen bazı belgelerden özellikle, Dinamik Ulusal Güç Birliği, Masonik Bilderberg Çetesi, Ottobus isimli belge ve Oluşum Örtülü Faaliyetler 1, Ermeni Sorunu, Kilise Devleti isimli belgelerin çıktığı, bu belgelerin diğer belgelerle benzediği, bu husus sorulduğunda; Belgelerin birer kitap olduğunu, 2000'li tarihlerde binlerce çoğaltılmış ve heryerde rastlanılan, kendilerine de kargo ile gönderilen belgeler olduğunu,
Ergenekon veya benzeri karanlık örgütlerle hiçbir zaman hiçbir ilişkisinin olmadığını, işçi Partisi'nin 40 yıllık tarihi ile hiçbir suça, terör faaliyetine, karanlık faaliyetlere bulaşmadığını,
Bu belgeyi ilk defa Aslı Aydın Taşbaş'da gördüğünü, Ergenekon belgesini, 27 Mayıs devrimi önderi Suphi Karaman'ın ve Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın ile Deniz Bilge adında ismini bilmediği şahsın Bilecik'te birlikte yazdığı iddiası bütünüyle uydurma olduğunu, Tuncay Güney'in bu ifadesinin baştan sona yalan olduğu ve ispat edilemeyeceğini, bu beyanların 8 senedir mevcut olduğunu, şu anda ortaya çıkmasının sebebinin, Amerika, Kuzey Irak'tan Türk ordusunu tehdide başlaması ve AKP iktidarının yıkımla karşılaşması, bu nedenle Ergenekon uydurmasını ortaya çıkararak Türk ordusunu içerden vuran ve suç örgütü gösteren bir tertibin sahnelendiğini, bu tertibi yani Ergenekon operasyonunu ABD 'nin açıkça desteklediğini, AB Parlamentosunun karar tasarısında desteklediğini, PKK Terör örgütünün desteklediğini, DTP'nin desteklediğini, işçi Partisinin hedef alındığını, kuzey Irak'a silah götürülüp teslim edilmesi konusunun mantıksız olduğunu, Ergenekon belgesinde Devletin teröre karşı naylon örgütler kurması gibi ABD'den öğrenilmiş yasadışı ve halk düşmanı uygulamalardan söz edildiğini, iğrenç tertipçilik'in kendisini gösterdiğini, Ergenekon belgesinin fikir ve üslubuyla en ufak bir benzerliğinin olmadığını,
Fabrikatör belgesinde kendisine saldırıldığını, Fabrikatör belgesini Mehmet Eymür'ün yazdığı bir kitap olduğunu, Kedisinin CIA ajanı olduğunu,
Kızıl Elma sorulduğunda; bu konuda bir ülkücü, biri solcu genç, üstelik her ikisi de lider, kendi yönettikleri gençleri barış içinde bir araya getirerek, vatan savunmasında birleştiklerini,
Gizli Belgeler sorulduğunda; Sabancı suikastı ile ilgili MİT raporunu 1996 yılında kendisinin ifşa ettiğini, raporu nereden aldığını bilmediğini, arkadaşlarının getirdiğini, raporda yazılanları, 1997 yılında yayınlanan ve 7 ayrı baskısı yapan Çiller Özel Örgütü adlı kitabında yayınladığını,
Bütün telefon konuşmalarını, kelimesi kelimesine kabul ettiğini, bu konuşmaları arkadaşları, çevresi, çeşitli devlet adamları, üniversite hocalarıyla yaptığını, konuşmaların dinlendiğini bilmeden yaptığını,
Ulusal Güçler Meclisi Sorulduğunda; Çeşitli ulusal güçleri biraraya getirmek amacıyla, 1997yılında önce, Mersin, Adana, Bursa, Zonguldak ve izmir'de örgütlendiğini, bu meclise işçi Partisi, CHP, Demokratik Sol Parti ve bazı sendikalar ve meslek odalarının katıldığını, 5 yerde oluştuğunu, 20 yerde planlandığını, ancak o sırada Atatürkçü Düşünce Derneğine yapılan bir operasyon sonucunda Suphi Gürsoytırak genel başkanlıktan uzaklaştırılınca Ulusal Güçler Meclisi çalışmasının sonuçsuz bırakıldığını, bu çalışma devam etse idi, Türkiye'yi bu durumlardan kurtaracak bir ulusal iktidar seçeneği oluşturulabileceğini, bunun suçla bir ilgisi olmadığı gibi her vatanseverin destekleyeceği bir program ve hareket olduğunu,Fotoğraflar sorulduğunda; Abdullah Öcalan ile^ggn^meyi yayınlarken çok sayıda fotoğrafı da bastığını, açılan 4 ayrı davanın dördüMen de beraat ettiğini, bu fotoğrafları

Hiç yorum yok: