29.7.08

ERGENEKON İDDİANAMESİ 1151 - 1200 SAYFALAR,

ERTUGRUL YILMAZ mahalleden çocukluk arkadaşı olduğunu, daha sonraki yıllarda kendisi ile görüşemediğini,Ertuğrul YILMAZ'in cenazesinde kendisinin tutuklu olduğunu ancak cenazeye çelenk gönderdiğini,
Gazeteci TUNCAY GÜNEY'i tanımadığını, kendisini hiç görmediğini, ismini hiç duymadığını, METE YALAZANGİL, GAZİ GÜDER, KUDDUSİ OKKIR'ı tanımadığını,
FİKRİ KARADAĞ'I MUZAFFER TEKİN vasıtasıyla tanıdığını, samimiyetinin bulunmadığını, villasına Fikri KARADAĞ'in gelmediğini, geldiyse de hatırlamadığını,
1996 yılında Almanya'ya gittiğini, eşi ve çocuğunun Almanya'da doğduğuğunu, Bulgaristan'a kereste ticareti yapmak amaçlı 1996-1998 yılları arasında gittiğini,
VELİ KÜÇÜK'le irtibatlı olduğu dönemde ERGENEKON ve mafyanın yapılanması^ hakkında herhangi bir şey duymadığını, o dönem itibariyle VELİ KUÇUK'ün SAMI HOŞTAN ile tanıştığını bildiğini,
ÖMER LÜTFÜ TOPAL ve ABDULLAH ÇATLI'yı tanımadığını, AYHAN ÇARKIN'ı gıyaben tanıdığını, daha sonra 2003 yılında da Antalya'da tanıştıklarını, herhangi bir samimiyetinin bulunmadığını,
YAKUPKÜRŞAT YILMAZ'ı 1993 yılında cezaevinde tanıdığını, daha sonra zaman zaman görüştüklerini, herhangi bir ortak işlerinin olmadığını, ZIYA BANDIRMALIOĞLU'nu tanımadığını,
Soruldu; 2003-2004 yıllarında memlekette karışıklık çıkarılmasına yönelik bir toplantıya katılmadığını, böyle bir olaydan haberinin olmadığını,
GÜLER KÖMÜRCÜ ile tanıştığını, hakkında bir haber yayınladığını, , zaman zaman kendisi ile görüştüğünü, GÜLER KÖMÜRCÜ ile bir toplantıya katılmadığını,
VELİ KÜÇÜK te bulunan mafyanın yeniden yapılanması ve tekelde toplanması ile alakalı dokümanlardan haberinin olmadığını, böyle bir faaliyet içinde bulunmadığını,
SEMİH TUFAN GÜLALTAY'ı da semtinden tanıdığını, AKINBİRDAL olayından önce ve sonra görüşmüşlüğünün olmadığını, eski yıllardan tanışıklığının bulunduğunu,
AYHANPARLAK'ı tanıdığını, ERTUĞRUL'unyakını olduğu için tanıdığını, ancak DOĞUŞ Factroring konusunu bilmediğini,
VOLKAN GEZMİŞİ tanıdığını, VELİ KÜÇÜK, EMİN CANER YİĞİT ve MUSTAFA OK'un ailesine maaş gidecek konusunu hatırlamadığını, söylemiş olabileceğini, ancak CANER YİĞİT e maaş gidip gitmediğini hatırlamadığını,
OSMAN YILDIRIM, OSMAN GÜRBÜZ, KOKSAL KARABAYIR 'ı tanımadığını,
DREJ ALİ'yi uzaktan tanıdığını, samimiyetinin olmadığını, ZAHİT ALBAY olarak geçen şahsı ZAHİT BİNBAŞI olarak bildiğini, şuanda emekli olduğunu, bir fabrikanın güvenlik müdürü olduğunu,
1423 nolu tapede VELİ KÜÇÜK'ün bir seminer verdiğini, arkadaşlarının öğrenciler gönderdiğini, telefon görüşmesinde bu konuyu görüştüklerini,
HAYRETTİN ERTEKİN'i balıkçı ZEKİ S ÖZER vasıtasıyla tanıdığını, kuyumcu olarak bildiğini, ancak telefon konuşmalarında geçen altın tespihleri bu şahsa yaptırmadığını,
KÜRŞAT YILMAZ'layaptığı görüşmelerin doğru olduğunu,
YILMAZ KATMERCİ nin bir factoring ve fınans şirketinin sahibi olduğunu, bu konuyla alakalı görüştüklerini,
ALİ FEVZİ BİR'i mahalleden tanıdığını, 1117 nolu tapede geçen görüşme
içeriğindeki SAMİ ABI ile birlikte yemek yiyelim şeklinde konu konuşulduğunu, ancak
içeriğini hatırlamadığını, s**"*''**"19***»^

/ -


HARUN ÇAKIR'ı tanımadığını, niçin REİSİM diye hitap ettiğini bilmediğini, yaptığı görüşmeyi hatırlayamadığını,
İletişim tespit tutanakları okundu, sorulduğunda;
04 Eylül 2003 tarihinde GÜLER KÖMÜRCÜ ile yaptığı görüşmede polisler hakkında şikayetçi olduğunu, polis yetkilileri hakkında dava açtığını, VELİ ABI ye söylersin demesindeki kastın ise VELİ KÜÇUK'ün de olayı bilmesini istemesinden kaynaklandığını, çünkü Veli KÜÇUK'ün baba dostu olduğunu,
03/08/2004 tarihinde VELİ KÜÇÜK'le yapmış olduğu görüşmeyi kabul ettiğini, Veli KÜÇUK'ün ÜMİT ÖZDAĞ'la yeni bir oluşum yaptıklarını, Erzurum'dan YILMA DURAK'in Yeniçağ gazetesinden HAYRI KÖKLÜ, Ortadoğu gazetesinden ZEKİ SARAÇOĞLU, GÜVEN SAZAK ve MERAL AKŞENER ile görüştüğünü Veli KÜÇUK'ün anlattığım, kendisinin de bu oluşum MHP'ye karşı veya MHP'ye alternatif bir oluşum olursa kamuoyunda yanlış anlaşılabilir şeklinde fikir beyan ettiğini, zaten böyle bir oluşumumun gerçekleşmediğini, VELİ PAŞA ile bu tür şeyleri paylaştıklarını,
ÜMİT ÖZDAG'ın MHP Genel Başkanlığına aday olup olmadığı konusunu bilmediğini,
YAVUZ ATAÇ'ı ATİLLA YILDIRIM vasıtasıyla tanıdığını, MİT'te görevli olduğunu, zaman zaman kendisi ile görüştüklerini, son olarak 2003 yılında görüştüklerini,
İBRAHİM ŞAHİN'i Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili olması nedeniyle tanıdığını, kendisi ile samimi olduklarını ancak, Susurluk kazasından sonrasında, cezaevine girip çıktığını, daha sonra ibrahim ŞAHIN'in bir kaza yaptığını, ondan sonra görüşmediklerini, saygıdan dolayı bu şahsa abi dediğini,
MİLLİ YOL 'u KORKUT EKEN'in başkanlığında kurmayı düşündükleri bir oluşum olarak duyduğunu, 21/07/2004 tarihinde GÜLER KÖMÜRCÜ ile yaptığı görüşmede bahsettiği olayın bu konu olduğunu, konuşmada geçen 22 yaşında iken VELİ KÜÇÜK ile KORKUT EKEN'i barıştırma çabalarını YAVUZ ATAÇ'ın da gayret sarfettiği şeklinde anlattığını,
VELİ KÜÇÜK'ü baba dostu olmasından dolayı sevdiğini, KORKUT EKEN'i de Emniyet Genel Müdürlüğü Danışmanlığı yaptığı dönemde tanıyıp sevdiğini, YAVUZ ATAÇ'ı da MİT'te görev yaptığı sırada tanıdığını, bu şahısları sevdiği ve küs kalmalarını istemediği için, barıştırma çabaları içinde bulunduğunu,
FERİDUN ÖNCEL'in Şanlıurfa MHP Eski il başkanı olduğunu, 21/07/2004 tarihinde yapmış olduğu görüşmede VELİ PAŞA'nın, KORKUT EKEN'e dikkat et deyip demediğini hatırlamadığını, askerlerin de KORKUT EKEN'e dikkat etmesi hususunda uyardıklarını hatırlamadığını,
21/07/2004 tarihinde GÜLER KÖMÜRCÜ ile yaptığım MİLLİ YOL ile ilgili "BUNLAR CAHİL BİRDE TUTARLAR KAHVE MAHVE TARATTIRIRLAR ..." şeklinde görüşmeyi şuanda hatırlamadığını, böyle bir görüşme yapmış olabileceğini,
21/07/2004 tarihinde SAMİ HOŞTAN ile KORKUT EKEN hakkında konuştuğunu hatırladığını, içeriğini hatırlayamadığını,
YAVUZ KAYRAL'ı tanıdığını, Fenerbahçe'de yöneticilik yaptığını, Ankara'da mobilya üzerine işyeri olan bir iş adamı olduğunu,
25/07/2004 tarihinde YAVUZKAYRAL ile telefon görüşmesini hatırladığını ancak içeriğini hatırlayamadığını,
HÜSEYİN NALBANTOGLU'nu ATILLA'nın arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını, son zamanlarda birkaç yerde adını kullandığı için bu şahsı^lfihıyete'^ikgyet ettiğini,

ATİLLA YILDIRIM'ı Trabzonspor'un eski yöneticisi olması nedeniyle tanıdığını, KELEBEK operasyonundaki telefon görüşmelerinde cezaevinde yatmasına sebep olan aleyhine yaptığı konuşmalardan dolayı bütün ilişkilerini kestiğini,
1173 sayılı tapede AYHAN YILDIRIM ile yaptığı görüşmede, Cumhuriyet gazetesinde çıkan MİLLİ YOLCULARI SEDAT PEKER FİNANSE EDİYOR başlığı altındaki haberde AYHAN ÇARKIN'ın açıklamalarının yer aldığını, daha sonra Alanya'da kendisi ile görüştüklerini, böyle bir açıklama yapmadığını söylediğini,
MEHMET FİKRİ KARADAĞh MUZAFFER TEKİN vasıtasıyla tanıdığını, Mehmet fikri KARADAĞ'ın kendisini ziyaret ettiğini söylemesi konusunda, bu konunun doğru olduğunu, 3 yıldır cezaevinde olduğum için bazı şeyleri unuttuğunu, 56 sayılı tapede MEHMET FİKRİ KARADAĞ ile HÜSEYİN NALBANTOGLU arasındaki telefon görüşmesinde kendisinin REİS NASIL İYİ Mİ diye sormasının normal olduğunu, çünkü kendisine arkadaşlarının REİS diye hitap ettiklerini,
ORHAN PAMUK la herhangi bir husumetinin olmadığını, COŞKUN ÇALIK, MUHAMMET YÜCE, AYHAN ÇELİK ve SELİM AKKURT ismindeki şahısları tanımadığını, kesinlikle hiçbir kimseye ORHAN PAMUK'u öldürmeleri halinde cezaevinde sahip çıkacağını, rahat ettireceğini söylemediğini, hiçbir kimseye suikast yapılması yönünde talimat vermediğini,
09/04/2003 tarihinde İFFET isimli şahısla yaptığı görüşmenin doğru olduğunu, manevi kardeşi konumunda olan OLGUN PEKER'in eşinin annesi olduğunu, polislerin kendisine kurmuş olduğu komployu anlatırken daha önce polisler tarafından böyle bir komplo yapılacağını beklediğini anlattığını, TURAN YAZGAN HOCA 'yi tanımadığını, konuşmada geçen AYTÜL, OLGUN'un eşinin kız kardeşi olduğunu, görüşmede geçen ÖZEL BİR GEMİ, ASKERİYEDEN 4 KIŞI konuşmalarını hatırlamadığını,
ALAADDİN ÇAKICTyı 1996-1997 yılından beri, ortak tanıdıkları vasıtasıyla tanıdığını, en son 2003 yılında evine ziyarete gittiğini, orada görüştüklerini, kendisi ile iş ortaklığının bulunmadığını,
SEDAT ŞAHİN'i 1995 yılından beri tanıdığını, fazla bir samimiyetinin olmadığını, cemiyetlerde cenaze törenlerinde karşılaştıklarında selamlaştıklarını,
BURHANETTİN SARAL'ı da cemiyetlerden tanıdığını, fazla bir samimiyetinin olmadığını,
AYVAZKORKMAZ'ı tanımadığını,
RAMAZAN ÖZARSLAN'ı tanımadığını, ERDAL KARA'yı bir defa cemiyette gördüğünü, fazla bir samimiyetinin olmadığını, SONER ŞENGÜLLER'i tanımadığını,
HALUK KIRCI'yı hatırladığı kadarıyla 1998 yılında Bayrampaşa cezaevinde tutuklu olduğu sırada tanıdığını, daha sonra görüşmediklerini,
OKTAY YILDIRIM, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK, MEHMET ÖZTÜRK, MAHMUT ÖZTÜRK, SEVGİ ERENEROL, KEMAL KERİNÇSİZ, HÜSEYİN GÖRÜM, İHSAN GÖKTAŞ, AYDIN YÜKSEK, MUZAFFER ŞENOCAK, ERGÜNPOYRAZ, EMİN GÜRSES, VEDAT YENERER, HABİP ÜMİT SAYIN, ABDULLAH ARAPOĞULLARI,
SATILMIŞ BALKAŞ ve diğer şahısları tanımadığını,
Soruldu; ERGENEKON örgütü ile ilgi ve alakasının bulunmadığını, çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan dolayı halen Kandıra 2 Nolu F Tipi Kapalı Ceza infaz Kurumunda tutuklu olduğunu beyan etmiştir.
d) Telefon görüşmeleri; ^s^**58^


SEDAT PEKER ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNCE TESPİT EDİLEN TAPELER
Tape 1417 06.02.2004 tarihinde Mecnun OTYAKMAZ ile görüşmesinde özetle; Sedat'ın "Tamam ordan çıkınca yetişirsin. Veli Paşaya bir emanet yollayacaktım da. Bu vakıf işi için Veli Paşayı arayayım, bahsedeyim. Birde Veli Paşa bir konferansa katılacak sen Veli Paşayla görüş konferansa kalabalık bir grup yaparsm. Dinlemeye giderken böyle öğrenci gençlerde olursa da olur. Git Veli Paşayla da şey yaparsm şimdi ben söyleyeyim ona." "Şimdi telefonunu veriyorum. Sen yaz. Veli Paşayı birazdan sen ara ben arayıp görüşecem. Veli Paşayla konuşursun..." dediği ve 537 350 99 88 numaralı telefonu verdikten sonra "Sen kalabalık bir grup yap. Böyle genç arkadaşlardan. Konferansı dinlemeye kalabalık geçersin." dediği,
Tape :001083 29.02.2004 tarihinde Volkan...? / Sedat PEKER ile görüşmesinde özetle; Volkan'm "Paşam sesimi duyabiliyor musunuz?" "Reisimiz görüşecekti efendim." dediği ve telefon Sedat PEKER'e verdiği, Veli'inin "Sedat'ım merhaba" dedikten sonra hal hatır sorduklan, daha sonra Veli'nin "Bugün bitirdik kongreyi istediğimiz gibi oldu gelince görüşürüz. Ben anlatırım. Her şey istediğimiz gibi gitti. Çok iyi oldu." dediği, Sedat'ın "Ben o arkadaşı da ayarladım abi. Bir güzel kardeşimiz vardı. Onu da ayarladım abi zaten. Askerde paşa korumasrymış, üniversite terk çok onurlu, nitelikli, terbiyeli, ahlaklı. Onu özellikle çok inceledim abi." dediği, Veli'nin "Bekar mı?" diye sorduğu, Sedat'ın "Bekar abi" dediği,
Tape : 001094 05.03.2004 tarihinde Volkan...? / Sedat PEKER ile görüşmesinde özetle; Volkan'm Veli KÜÇÜK'ü telefonla aradığı ve daha sonra Sedat PEKER'e verdiği, Sedat'ın "Çocuk hemen hazır. Siz nasıl emir buyurursanız öyle. Sizin numaranızı ben kardeşimize versem. Size saygılarını sunsa pazartesi günü ona talimat verseniz olur mu?" dediği, Veli'nin "Tamam beni arasın." Dedikten sonra "...gelince çok güzel bir kongre geçirdik. Rusya'da istediğimiz adamı Güney Azerbaycan'da istediğimiz adamı hepsini getirdik. Şeye bakan geldi. Azerbaycan'dan Nazım geldi. Tabi ağırlığımı koydum orda. Ağırlığımı koyunca fazla kalmadı. Orda pazartesi günü paşam siz buradasınız benim başka işlerim var dedi gitti o. Ben dedim götürücem dedim kongreyi çok güzel oldu." "Ta Yakutistan'dan bile gelen vardı. Yakutistan'm temsilcisi geldi." "Çok güzel bir ziyaret oldu yani. Ben şey yapacam kongreyle ilgili." dediği,
Tape : 001498 11.03.2004 tarihinde Volkan GEZMİŞ ile görüşmesinde özetle; Volkan'm "Bu şey var ya abi Hasan KOÇAR... Ziya" "O Ziya abi herhalde galiba cezaevine girmiş." "Onun ailesine her ay bir milyar sabit gönderecez abi" dediği, İsmet'in "Ben mi gönderecem onlara?" diye sorduğu, Volkan'm "Bilmiyorum ki ondan sonra Veli Paşanın şoförünü her ay maaş gitcek abi." dediği, İsmet'in "Kardeş biz ne kazanmıyoruz. Nerden ödicez. Bu şeyde bende mafoldum ya." dediği, Volkan'm "Bir tane daha söylim mi abi?" "Bide Mustafa OK'un ailesine rahmetli Mustafa OK varya." "Ziya PEHLİVAN bi milyar." "Ailesine" "... Veli Paşanın şoförü." dediği, İsmet'in "Kim o? Adı ney?" diye sorduğu, Volkan'm "Onu bilmiyorum abi. Bizim çocuklardan bir tanesinin şeyi Boğaç'm yanındaki çocuklardan bir tanesinin abisi galiba. Mehmet OK'un şey ailesine." "Onda rakam söylemedi. Net bişey söylemedi. Bunları not almadı söyledi abi." dediği,
Tape : 001500 12.03.2004 tarihinde Volkan GEZMİŞ ile görüşmesinde özetle; Volkan'm "Resi derki abi. O size verdiğim isimler var ya." "Veli bey, Mustafa OK rahmetlinin eşine ve diğer Ziya beyin ailesine her ay ne olursa olsun, birer milyar muhakkak gidecek." "Banka hesabı araştırım abi ben şimdi şeye.".4ediği, İsmet'in "Valla ben aslında yani şimdi bunları söylüyosunda konuşmanj^fazını Rftjğlf* Yani şimdilik
>{ * *» / ıf '» \ "** >L__—■—■——


bişey diyemiyorum." "Bunları yatırma gibi bi şansımız yok. Ben 14 - 15 milyar lira hariçten para yatırıyorum. Yani yetiş, olmuyo, yürümüyo." dediği,
Tape :001501 12.03.2004 tarihinde Boğaçhan MURATHAN ile görüşmesinde özetle; Volkan'm "Abi bu Veli amcanın yanındaki arkadaşın, bide rahmetli Mustafa OK..eşinin üzerine iki tane hesap numarası açılacakmış abi." dediği, Boğaç'm "Ya bizim Caner'in(emin Caner yiğit) numarası bide şeyin numarası." dediği,
Tape : 000056 01.07.2004 tarihinde Fikri KARADAĞ ile Hüseyin NALBANTOĞLU ile görüşmesinde özetle; Hüseyin'in "Ben Hüseyin NALBANTOĞLU.
Atilla Beyin yanından ben." "Komutanım saygılar ellerinizden öpüyorum." diyerek kendisini tanıttığı, Fikri'nin "Bir arayıp sorayım dedim. Ne oldu bu çocuklara hiç ses soluk çıkmıyor dedim. İyiler mi dedim." dediği, Hüseyin'in "İyiler Allah'a şükür." dediği, Fikri'nin "Reis nasıl iyi mi?" diye sorduğu, Hüseyin'in "İyi Allah'a şükür." dediği, Fikri'nin "Hepsine selam söyle." dediği,
Tape : 001177 21.07.2004 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile görüşmesinde özetle; Sedat'ın "...Bu Korkut abiler filan varya." "Bu Korkut filan bu Milli Yol diye bişey diyodun ya sen. Bahsediyodun ya hani. Benim haberim yok diyodun ..herşeyden."
".. .Sen demiştin ya biraz karışıklıklar isteyelim. Ben sana o gün orda masal anlatmadım. Çok eskiden ben böyle pas geçmiştim. Dedim abi şuan ülke sıkı durumda yani. Ülkenin Polisi görevini yapıyo. Adliyesi yapıyo. Askeri yapıyo. Şuan bu ülkede kaosa ihtiyaç yok." "Ben zaten böyle bi tip bişeylerin içersinde zaten bulunmam. Oda yapalım derken böyle yuvarlak ortada bırakmıştı hani. Şöyle yapmak böyle yapmak lazım filan diye." dediği bir süre Korkut EKEN'in kardeşi ile arasını açmaya çalıştığından bahsettikten sonra "... meğerse bu kendini bi parti gibi görüyolarmış." dediği, Güler'in "Korkut EKEN ve etrafı, tabi tabi." dediği ve bir süre sohbet ettikten sonra, Sedat'ın "Eskidendi ya. Pavyonlarda kadınlarla yatardı. Güler bigün biz İbrahim ŞAHİN bana dediki. İşte sen dedi. Bu olaylar dedi, konuşuluyo filan piyasada ilk böyle karşılaşıyoz aramızda bi sorunlar var, geçmiş. Dedim ki ne konuşuluyo kardeşim ben yaşadığımız bişeyi konuşmam. İçinde olduğum hiç bişeyi de konuşmam ki kaldıki bunların içinde de diğilim ben dedim. Bu pavyonda karılar, manitaları var bunların. Onun manitası diyoki işte falanca kez kaçırıldı. Öldürüldü diyo ya. Uyuşturucu kaçakçılığı işte. Benimki sıktı, senin ki sıktı yapıyorlar. Birbirlerine hani şimdi Ayhan ÇARKIN." "Ya bide Politik lider diğil Güler. Ayhan ÇARKIN'ı cezaevine ben yolladım. Cezaevine gittik işte. Sen gerçekten çok özelsin. Abdullah ÇATLI'yı bi tanımıştım, sevmiştim. Bi de hayatta değer verecek seni gördüm. Bizim kimse elimizden tutmadı, cezaevinde. Bak bizle ilgilendin. Bütün Polislerle sen ilgilendin. Söyle oldu, böyle oldu." "... Torba torba para getirip bırakıyom. Mahkumlara dağıtın... Savcıyı da en son adamı da yaktılar. Adama havuz yaptırmışlar. Kendileri cezaevine adamı yaktılar. Adam birinci sınıf savcıya ayrılamıyo artık. Ceza aldı. Çok değerli Türkçü bi adamdı." "... Rahmetli Çatlı'yı bunlar Kokain'e alıştırıp, öldürdüler çocuğu yani. Korkut abi zaten alkolik." dediği, bir süre şahısların oluşturacağı Türkçülük hareketinin içersinde yer almak istemediğinden, Gül er'e de çevresindeki herkese kendisinin bu konunun içinde olmadığını söylemesini istedikten sonra, Sedat'ın "Veli abi beni on sene evvel uyarmıştı biliyor musun? Bide kibar kibar uyarmıştı. Yani direkmen söyliyemiyodu bende bunları barıştırmak için napıyodum biliyon mu Güler?" "Bi Korkut abinin yanma giderdim. Abi Veli abi seni ne kadar seviyo, söyle seviyo, böyle seviyo, sonra Veli ağabeynin yanma giderdim. Abi seni böyle seviyo, şöyle seviyo, sonra tuttu dediki tam ben bunları yan yana getirdim. Başladı Veli abinin arkasından konuşmaya, niye dedim. Yavuz ATAŞ bişeyler söyledi dedi. Yavuz ATAŞ'ı aradım. Abi sen böyle bişey söyledin mi dedim. Sonra dedim ki yüzleşelim bak ben 22 yaşında çocuğum. Onlar yetmiş yaşmd^fa^m^^ıkes yan yana gelip yüzleşsin dedim. Bu ne demek dedim ya benim adımı siz, Meri Biz bifb^nj^ yakın olun diye şey yapıyorum dedim. Tutuyosunuz dedim, beni de j$îjT i-çİH^&kifös'ü%uz dedim. Siz
ti ,„ » / if V» '•* 1
144
n

napıyosunuz dedim. Yüzlesin abi kim yalan söylüyorsa çıksın. Sonra Veli Paşa'ylan, Korkut Abiylen, Yavuz ATAŞ'ı görüştürdüm." "İşte yüzleşmediler. Üçü yan yana yüzleşmediler. Birbirleriyle konuştular ama üçü yan yana gelmediler." "Ya ben bu tip Hareketin içersinde dedim olmaz zaten ya." "Yani ne maddi ne manevi desteklemem dedim. Kardeşim bi sene önce söyledim." "Şimdi napıcaz yani. Onu soruyorum. Bide bunlar cahil. Bide tutar bi kahve mahve tarattırırlar. Bi iki genç çocuğun eline verip." dediği, Güler'in "Yok canım yapmazlar öyle şeyler. Bunlar 40 kişiler aman yani hiç zannetmiyorum. Böyle yollara sapacaklarını umut etmiyorum. O tür illegal şeylere sapmazlar." dediği, Sedat'ın "...On sene evvelinde olan olayların içinde Güler akü başında insanlar vardı. Devlet kararı, Hükümet kararı vardı." dediği, Güler'in "...Bizim ülkemizde son derece güçlü bi İstihbarat, son derece gerekli makamlar var. Onlarda bunun haberini alırlar tahmin ediyorum. Bunlar bu türlü bir gayri resmi yapılanmaya girerse." dediği, Sedat'ın "...Yok zannetmiyorum orda bi iki kişi de bulabilirler. Kendilerini ayarlayabilirler zaten Güler hep söyliyen benim yani. Şu ülkenin istikrara ihtiyacı var. Eskisi gibi diğil. Polis işini yapamıyordu. Adliyeler yapamıyordu. Mecburen eskinden bişeyler oluyodu. Artık eskisi gibi diğil ülke... oturuyo zemin güçleniyo Devlet güçleniyo, Polis güçleniyo, yani böyle bişey yok diyodum. Yav anlamadım Güler yani napıcaklar." dediği, bir süre Sedat'ın bu oluşum içinde olmak istemediğinden bahsettiği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Sedat'ın "O senin arkadaşında onlarla birleşcekmiş biliyomusun?" "Hani senle görüşmeye gelmiş ya bir beyfendinin oğluydu, ölmüş. Ben çok iyi şeyler söylemiştim masada, hatırlıyor musun?" dediği, Güler'in "Ümit BOZDAĞ, Korkut EKEN'le birleşcek." "Yok canı Ümit'in adını kullanıyorlardır. Zannetmiyorum öyle bişey..." dediği, Sedat'ın "...Turan YAZGAN Hoca" "İşte Mehmet AĞAR filan bunlar birleşceklermiş." dediği,
Tape : 001179 21.07.2004 tarihinde Sami HOŞTAN ile görüşmesinde özetle;
Sedat'ın "... Abi hareketin varlığından bile haberim yoktu. Gasteci söylemişti. İsmin bunlarla anılıyo diye. Ben demiştimki, benim ismim bunlarla anılcak bişey yok demiştim yani." "Bilmiyorum o yapıyı hareketi bilmiyorum işte. ...Sağ taraf toparlanacakmış. Korkut EKEN işte başa geçecekmiş yani. Neymiş nasıl olacakmış da, partiler birleşecekmiş. İşte MHP, DYP veya onlar birleşmezse şey birleşcekmiş. Bu Turan YAZGAN hoca varmış. Bilmem birileri varmış işte yani. Böyle bi ... Korkut abiyi biz tüm internet sitelerinde, tüm gastede, tüm televizyonlarda onu bunu yaptık. Onla ilgili devamlı biz bişeyler yaptık, yaptık ta..." "Yaşadıklarımız var yani. Yaşanan o kadar şey varki." "Şimdi ben de dedimki olmaz dedim. Yani Korkut abi olmaz dedim. O işi yapamaz dedim. Öyle yani Parti kuracak Partinin başına geçecek şeyapacak." "Ya böyle bişi olur mu abi. Komedi olur yani. Böyle bir hareketin içinde işte ben Mehmet AGAR'a 2 Milyon dolar vermişim." dediği ve bir süre Korkut EKEN'in parti liderliğini yapamayacağından bahsettikleri, daha sonra Sedat'ın "Şimdi bende çıkıp şöyle mi söylesem veya Sami abi işte falanca kez adama on sene evvel Korkut EKEN bana demişti ki. .. .Filanca kez adamı ara. Bu adam eroin satıyo. Uyuşturucu işi PKK'lılarla da beraber hareket ediyo. PKK'ya para veriyo diyo abi. Bu adam yapmaz dedim de. Israr ettiğimde adama açıp küfür edin deyip sonra iki gün sonra beni arayıp ya senin dediğin doğruymuş. Adam yapmaz, işte kalbini kırdık. Bi kalbini al diyo. Biz kalbini alıyoruz. Ondan sonra da Atilla abi diyoki senden önce o adam geldi diyo. Çantayıda ben taşıdım. Atilla abinin arkadaşı parayı getirdim, bıraktım diyo. Ben bi lira kimseden aldıysam Allah'ımın üzerine yemin ederim ki Sami şimdi herkez." "Şimdi bunları mı konuşalım oturalım." "Kürtlere savaş açcaz deyip, kurt Ahmet'le ortaklık yapmak naşı bişey abi." "Bide Kürt Ahmet'le yaptığı ortaklıkta otopark ortaklığında bile." "150 Bin dolan ben vermiştim. O otoparkı alırken on Sami Abi." dediği, Sanır'nin "...Bu anlattığın şeyler hiç bişey diğil." dediği, görüşmenin ilerleyen bölümj^Tnde, SşBa^ın "Şimdi mesela geçmişte duyuru falan oluyodu. Sedat'çım bana ark^nıdah iftır^ajkolar. Diyolarki

Kolombiyalı bi hostes kızla ilişkin varmış. İşte benim hakkımda kötüleme şeyi yapıyolar. Ben Veli Paşayla Korkut abiyi barıştırmak, Yavuz ATAÇ'ı. Hepsine uğraştım. Veli abiye gidiyorum, abi diyorum Korkut EKEN böyle böyle. Ya diyoduki bana boşver filan. Be diyodum abi böyle böyle sonra Korkut EKEN'e anlatıyodum. Sonra onları barıştırdım. Ertesi gün abi bi konu oldu. Yavuz ATAÇ bana dediki. Diyo Veli KÜÇÜK benim için şöyle yapmış, böyle yapmış. Veli Abiyi aradım. Dediki ya ben böyle bişey yapmadım ama sana söylemedim mi dedi. Yani biz bunla görüştüğümüzde böyle olucak bu işini sonu diye yani sen bilnıiyo musun dedi. Bu işin sonu ne olacağını. Yavuz bu seferde, Yavuz abiyi aradım. Dedimki abi bakın ben yaşı genç bi insanım. Siz belli yaşta, aynı..." "Benim gelecekte itibarım, haysiyetim, şerefim var. Ben sadece sizi dost yapmak isterken siz böyle böyle bi acayip olaylar oldu. Gelin yüzlesin, kim kime ne dedi abi dedim. Yani ben kaldıramam böyle şeyi dedim. Yavuz abiyede dedim. Yavuz abi üzüldü filan tamam dedi. Ben şunu bi anm Korkut abiyi aradı. Veli Paşayı aradı. Hepsi aradı ama gelmediler. Yan yana yüzleşmeye. Veli baba bana dediki. Ya nolur bırak bu işleri dedi. Ya sen işine gücüne bak. Sen saf temiz insansın dedi. Sen bak dedi işine gücüne bak. E şimdi Sami ben düşünüyom da." dediği, Sami'nin "Bize de zamanında ne söyledi biliyo musun? Bunu bize de, rahmetliyle bana da söyledi. Veli Paşa bana da söyledi. Rahmetliye de söyledi yani yani..." dediği, Sedat'ın "Ya bunlar abi bak yemin ediyorum planlayıcı filan olmadan. Bunlar olay molay yaparlar. Giderler bi kaç tane dandik dundik adama ateş mateş ederler. Bunlar Kürtçü diye. Gerçi Kürtlerle ortaklık yaparlar ama böyle saçma bide bi olay filan yaparlar abi gine..." "Ya abi düğünde Feridun ÖNCEL'i çağırma dedi. Ben dedimki Feridun Başkan iyi bi adam işte. Drej'le arası olmayabilir veya rahmetli Çatlı" dediği ve bir süre aynı konuyla ilgili görüştükten sonra Sami'nin "... kendini fazla yorma. Kendine ait diğilsin. İstediğin zaman, istediğin şeyi yapamazsın. Çünkü birileri ille gelecek. Umut olmuşun, birileri senden umut bekliyor. Bunlar için kafanı takarsan." dediği ve kısa bir süre Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir haberin yeri hakkında konuştukları, Sedat PEKER'in "Onu okuyun abi. Onu okuduktan sonra zaten inan sinir sisteminizin bozulacağını tahmin ediyorum. Abi Ayhan beyfendi demişki benim ismimin mafya babası olan Sedat PEKER'le beraber anılmasından üzüntü duyuyorum demiş ya böyle." dediği, Sami'nin "Kim demiş?" diye sorduğu, Sedat'ın "Ayhan ÇARKIN" dediği ve haberin Cumhuriyet Gazetesinin 3. sayfasında çıktığından bahsettikleri,
Tape : 001176 21.07.2004 tarihinde Feridun ÖNCEL ile görüşmesinde özetle; Sedat'ın "...Ben bu Korkut abiye zamanmda uğradığımda bu böyle muhabbet filan ediyodukta." "Böyle işte biraz aklı havalardaydı. İşte şöyle yapmak lazım. Böyle yapmak lazım. Hani OLAY filan. Bende dedim ki yani şuan bu ülke istikrara ihtiyacı var gibi bende bu yönde görüş belirtmiştim." "Daha sonra bu bize böyle bi soğuk filan olmaya başladı. Bu Ayhan ÇARKIN'larla filan görüşüyomuş herhalde." "Onlarla beraber Milli Yol diye bi hareket yapmışlar." "Dünde Cumhuriyet Gastesinde bir yazı çıkmış işte. Sedat PEKER Milli Yolu organize ediyo diye." "İşte bugünde böyle işte Ayhan ÇARKIN açıklama yapmış yani. Biz Sedat PEKER'le beraber hareket etmiyoruz. Yani rahatsız oldu. Anılmaktan gibi şeyapmış. Şimdi bu ibneyi ben cezaevine girdiği zaman bunları cezaevine filan hep ben Sami abiyle bunun cezaevini hep ben organize etmiştim abi." "Şimdi geçenlerde bi gasteci bi millitvekiliyle oturuyoduk. Bana diyorlardı ki işte bu Yeni Sağ toparlanacak işte. Bunun başına kim geçecek işte. Diyorlardı ki Mehmet AĞAR refagat etcek. O Muzaffer ÖZDAĞLAR'ın oğlu geçcek. Şu geçcek, bu geçcek. O gitcek, şu gitcek. İşte o an orda konuşuyoduk. İktidar partisi milletvekili ve gasteci. Bende dedimki hani bu hareketin başına geçmesi belli olan bi insan var. Oda yani bu işte bana şey diyorlar. Sizin isminizde çok geçiyo. Yapılan araştırmalarda filan dijgla&s^ "... O Muzaffer ÖZDAG beyin oğlu olan beyfendi o Araştırma Vakfı'nın Mfkam otaipiedim gasteciye." "Yani Korkut abi filan böyle bişey olmaz dedim yani." "l^febide b^lAif®%diyim. Bunlar





cahil yani. Bunlar bi kaç kişi o Ayhan ÇARKIN, Korkut EKEN, Semih filan." "Böyle sağda solda bikaç tane kahveye maveye ateş edip ortalığı karıştırıp. Gasteci diyoduki amaç ortalığı karıştırmak." "...Öyle üç beş tane faili meçhul cinayet yapacaz. Ortalık karışacak. Bide bunların sonu kötü olacak ya." "Tabi bunlar... Politik bi hareket gibi yola çıkacaklarda. Sonradan bu iş Mafya'ya o öbür işe Para'ya filan dönücektir." "Ayhan yamyam paranın peşinde." "Korkut abinin şeyini biliyon. Bana niye küsmüş biliyon mu?" "Ben iki milyon dolar vermişim Mehmet AĞAR'a. Atilla'ya demişki işte bize vermiyo da Mehmet AĞAR'a iki milyon dolar para vermiş." "... Bende dedim ki ya ben Mehmet AĞAR'ı tanımam, etmem, bilmem..." dediği ve bir süre aynı konu ile ilgili görüştükleri, daha sonra Sedat'ın "... Korkut abi de kendisinin gerçekten öyle bi adam olmadığına inandı." dediği, Feridun'un "Kahraman, kahraman." dediği, Sedat'ın "Harbinden ya bütün bu işleri biz organize ettik ya." "Bana falanca kez kişiyi ara diyodu. Napıyo bu falanca kez kişi PKK'ya para veriyomuş. Daha o zaman çocuğ... Adam arıyoz. Kardeşim sen PKK'ya para veriyosun hesabı. Ulan ibne bizde arkadaş biliyoduk. Seni adamda adamda tanıdığımız ismini söylemim. Türkiye'nin büyük zenginlerinden biri. Sonra getiriyolardı Ankara'ya bana diyo ki üç gün sonra. Ya Sedat'çım bu PKK'dan gerçekten para almamış. Sen doğru söylemişsin. Çok iyi adammış. Adamla karı koca gibi oluyolar. Adam Atilla abi sonra bana diyo ki. Sen görmedin diyo. Falanca kez kişi Ceymis Bond çantayı getirdi diyo. Beni dışarıda beklettiler, çantayı baktım. Bıraktık gittik diyo orda." "O Millet öîdürülüyodu ya..." "Ahlaksız götveren ibneler böyle bi terbiyesizlik olur mu başkan. Kim bu ibneler ya kendireni ne sikim zannediyo bunlar ya." "Aklının amma soktuklarımmın yok onu yaptık. Bunu yaptık. İbne milleti inandırdık biz. Kahraman diye buyur şimdi la..." "Veli Paşa bana ne demişti biliyo musun? Bu Korkut EKEN'e dikkat et demişti ya." "Bu Korkut EKEN'e dikkat et demişti ya." "Bütün Generaller demişlerdiki bana sende demiştin." "Ama bunlar menfaat için demiştim. Vatan için diğilki." "Demiştimki hatırlarsan. Ayıplarını örtmeliyiz. Ankara hatırlıyon mu. Kahraman yaratmalıyız. İnsanlar o kahramanın peşinden gitsin diye. Buyur amma koyum. Projenin sahibi ben yarattık. Karaman döndü bize herhalde." dediği ve bir süre Korkut EKEN ve yanındaki şahıslar hakkında görüştükleri, ilerleyen bölümde Sedat'ın "... Bütün dostlarımızı arayıp, bizim bu Milli Yol denen hareketle ilgili uzaktan yakından hiç bi ilgimizin olmadığını." "Ülkenin huzura ihtiyacı olduğunu. Bu arkadaşların bu ülkenin huzurunu bozmak için maceraperest düşünceler içinde olduklarını, bunların cahil olduğunu dikkatli olmak lazım olduğunu. Yani abi düşünsene eskiden Camiyi Ülkücüler bombalarmış. Sonra istiflerlermiş ya." "Komünistler bombaladı. Gidip komünist mahallesini basalım. İnan Kürt - Türk savaşı çıkaracaklar abi. Dikkat etmek lazım." dediği,
Tape : 001202 02.08.2004 tarihinde Şerif...? / Harun ÇAKIR ile görüşmesinde özetle; Bir süre hal hatır ettikleri, Şerefin "Komutanım, Harun komutanımla da kulağınızı çınlatıyoruz." "Tamam Reisim veriyorum komutanımı." "Harun komutanım. Harun ÇAKIR komutanım. Bir ara bir mevzu şey yapmıştık. Uğrayacaktık ağabey." dediği ve telefonu Harun ÇAKIR'a verdiği, Sedat PEKER'in Harun'a hitaben "Benim için çok büyük bir onur. Benim için çok büyük bir şereftir. Hakkınızı helal edin sizin de gıyabınızda kulağınızı çmlatmıştık." dediği,
Harun'un "... O sizin yanınızda şey falan vardı. Boğaç falan var." "Onlar çok tanırlar. Biz Harun ağabey, Harun komutan dediğin, onlar bilinir." "Biz beraber görüştük. Hatta ben a bir avukatınız vardı. Bülent olması lazım." "O konu vardı. O KONU İLE İLGİLİ ÇOK ÖZEL BİR YERDEN ÇOK BÜYÜK BASKILAR VARDI. GEREKTİĞİ GEREĞİ YAPILSIN DİYE. BİZ O EVRAKLA«*ALAN DA HEPSİNİ İMHA ETTİK. Şimdi üstatla onu konuşuyorduk işte..." deuiği, 4 'W\
fi '*" ^t2>. '"#***%

Sedat'ın "Benim yapabileceğim bir şey her ne olursa olsun sadece bana bir selamınız gelmesi yeterdir ağabey." dediği,
Harun'un "Bil mukabil. Ankara boyutunda bizim boyutta ne zaman, ne yapılması gerekirse biz de yaparız. Çünkü biz bir araya gelmesek de gönüller birdir. Gıyaben arkadaş selam da olmasa gereken, üstümüze ne düşüyorsa önümüze bir not geldiğinde onu yapıyoruz." "Ben Ankara'ya dönüyorum. Ben Ankara'da, esas yerim orası." dediği, Sedat'ın "İstanbul'a geliş tarihiniz var mı ağabey" diye sorduğu,
Harun'un "Bizim için şereftir zevk duyarız. Başkası ne derse desin. Bu ülke bizim. Başkası anlamaz bu işten. Siyasiler hiç anlamaz." "Evet, evet... bizim ağabeyimizle berabersiniz herhalde zaten." "Veli Paşa" dediği, Sedat'ın "Doğrudur, doğrudur ağabey. İnşallah yaşadığım sürece kendisinden çok şeyler öğrendim her zamanda..." dediği,
Tape : 1203 03.08.2004 tarihinde Veli KÜÇÜK ile görüşmesinde özetle; Veli'nin saat 20.30'da Güler...?'in yanma geleceğinden bahsettikten sonra "Yedide beni aradılar. Gene yedide şey gelecek. Bir yemek, dışarı söyledim. Oraya gelecek şey, Ümit ÖZDAĞ." "Telefon etti. İllede buluşalım falan diye. Ümit'le görüşecez. Ümit'le oturacaz, Güler'de gelecek. Sekiz buçukta. Güler'le oturup konuşacaz bazı şeyleri şimdi." dediği,
Sedat'ın "O beyefendilerden çok umutluyum. Ağabey kendisini gıyabında tanıyorum ama beyefendiden çok umutluyum." dediği, Veli'nin "Şimdi biz bir çalışmanın içine girdik. Ümit'len devamlı görüşüyoruz. Ben işte bak açık söyliyeyim gönlümden geçen neydi biliyor musun? Gönlümden geçen Muhsin'di. Benim bir dakika dayı eski dostum fakat Muhsin'in partisi şuanda bu işi götürecek yani. Muhsin demiyorum. Muhsin'in kendisi için demiyorum. Partisi için götürecek şeyde değil, durumda değil." "Onun için biz şimdi seni, onun için seni ısrarla arıyorum. Biz şimdi bir oluşum yaptık. Bu uğurda şeyde ben Yılmaz DURAK varya Yılma'yı tanırsın." "Yılma DURAK'ı çağırdım. Erzurum'dan Yılma DURAK geldi. 4-5 kere buraya aldım. Burada görüştük. Şimdi tekrar buraya gelecek geçen gün Güven, tanır mısın Güven ağabeyi Güven SAZAK'ı" dediği ve Güven SAZAK ve Yılma DURAK ile birlikte yemek yediklerinden bahsettiği, daha sonra "Bağlarbaşmdaki yere epece bir yere bir hale getirdik. 350 metrekare bir yer Yılma'yı gönderdim. Yılma orada kaldı. Ben sana onun için bana e iki tane beş tane adam getirdi. Yılma benim 3-5 kişim var güvendiğim sağlam okuyan yazar okuyanlar bu işi götürebilecek adamlar." "Yeniçağ gazetesinden arkadaşlar ile görüştüm. Onlar hepsi tanıdıklarım dostlarım. Hele Hayri geldi şimdi Trabzon'dan" "Yayın kurulunun basma Hayri KÖKLÜ çok sevdiğim bir çocuk." "E Yeniçağa, şey Ortadoğu gazetesinde Zeki var SARAÇOĞLU" "Çok sevdiğimiz birisi o da. Bir şey yapacak. Biz şimdi bir oluşum sen az önce söylediğin bir şey varya Milli yol meselesinden bu o şekilde değil o şekilde olması senin aynen katılıyorum sanki memlekete ihtilal olmuşta Türkiye parçalanmışta, dağa çıkacakmış gibi bir hava." "Öyle bir şey. Amacımız o değil. Bizim amacımız o değil ya. Türkiye nereye gidiyor. Türk Milliyetçiliği ne oluyor. Niye bu meseleler oluyor falan... beni şimdi Amerika'ya tekrar çağırdılar. Gidecem Amerika'ya tekrar konferanslar vericem. Birkaç yerde bu konular ile ilgili." dediği,
Sedat'ın "Muhsin ağabey gerekirse ileriki zamanlarda ağabey Muhsin ağabeyi de bu yapının içersine dahil etmek." "Yani Muhsin ağabey öyle liderlik hırsı olan bir insan değil. Ülkeye faydası olan her şeye dahil olur Muhsin ağabey." dediği,
Veli'nin "Muhsin'de şey de Ramiz'de Ranıizlende konuştum ben." dediği, bir süre Veli'nin ev satın alamamasından dolayı kiraya geçeceğindjpjbahsettikleri, bu esnada Veli'nin "Ben bir yer buldum. Bir yer kiraladım şeyine... Y>âpn öfteıstiyordum onu da kiraladım. İşte onun kontratım yapıcam. Şimdi bir de ca^nlâr birde*ş"eyde yol hizasında

yani. Birinci kat yola yol hizasında orası. Biraz tehlike arz ediyor ama bir yerlen görüştüm. Camlarını kurşun geçirmez yapıyorlarmış. Film çekiyorlarmış. Onları da getirip işte kurşun geçirmez çektiricem. Bir apartmanın birinci katında giriş katında."
"Bu sıkıntımı bir atlatayım bir yerleşeyim. Eşyayı şey yapayım, oturayım yani eve. Ondan sonra bu işleri de ben devam ediyorum. Yılma'yı da çağırdım. Güven'len de konuştuk. Güven ağabey ile konuştuktan sonra ben Meral'i aradım. Meral ille bir görüşelim dedi. Meral AKŞENER." "Meral da aynı şey söyledi. Tamamen yanındayız. Beraber olucaz dedi. Sen telefon olmaz. Sen geldiğinde oturucaz. Her şey dört dörtlük çok güzel bir planlama yaptık. Konuşacaz ben şunu söyliyim. Ben hiçbir partiye üye değilim. Hiçbir partide kaydım yok. Ben Türk milliyetçisiyim. Türk milletine hizmet edicem. Bunun içinde ille bir partide bir sembol olmak veya bir pay edinmek gerekmez. Ben o açıdan çalışıyorum. O açıdan..." dediği,
Sedat'ın "Veli ağabey bir şey söyleyim. Eğer yanlış anlamazsanız. Bu kurmuş olduğunuz oluşumu direk ben MHP'ye karşı veya MHP'ye alternatif bir oluşum gibi kurarsanız. Bence kamuoyunda yanlış anlaşılabilir." dediği,
e) Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları;
Tape:1113, 11.03.2004 günü saat:16.26'da Volkan GEZMİŞ/Sedat PEKER ile Hayrettin ERTEKİN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm "Hayrettin bey" "Reisimiz görüşecek" dedikten sonra telefonu Sedat PEKER'e verdiği, Hayrettin'in "Reisim başka yerde duruyorum ben böyle geldi diye fırladım geldim" dediği, Sedat'ın "Misafiriniz var kapıdan girdik çıktık.. .hiç görünmedin
elden geldiğince şey yaptın" dediği, Hayrettin'in "He ben hayır çıktım şimdi çıktık
beraberde" dediği, Sedat'ın ise "Nasılsın iyi misiniz abi siz" dediği, Hayrettin'in "İyiyim hamdolsun yaramaz bişey yok ben geldim çünkü şimdi., merak ettim... duyunca yani dedim ne var diye bişey yokmuş Allah'tan" , "Buyurmazsınız Beşiktaş'a ben şeydeyim Ofisimdeyim" dediği, Sedat'ın "Abi ben yola doğru geçiyorum şuan çıktım bu Tekirdağ tarafma doğru abi yol güzergahmdayım sahili takip ediyorum" "Önümüzdeki günlerde abi ama..." dediği, Hayrettin'in "Çok sağol çok memnun olurum yani bende şimdi çıktım keşke görseydim iyi olurdu ama" dediği, Sedat'ın "Abi önümüzdeki günlerde önümüzdeki hafta yapalım mı abi Büroya ben ziyaretinize gelim sizin" dediği, Hayrettin'in "Tamam oldu bekliyorum çok memnun olurum." dediği, Sedat'ın "Saygı sunuyorum size" dediği, Hayrettin'in ise "Sağolun saygı bizden görüşürüz sağ olasın" dediği,
Örgüt üyelerinden Muzaffer TEKİN Paşa(kod) Fikri KARADAĞ, Veli
KÜÇÜK'ün Hayrettin ERTEKİN', Arnavut sami kod Sami HOŞTAN, la irtibatlarının bulunduğu, Veli KÜÇÜK'ün şoförünün parasını ödediği. Veli KÜÇÜK'e değişik zamanlar maddi yardımda bulunduğu anlaşılmıştır.
f) Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Tuncay GÜNEY'in 02.03.2001 tarihinde, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğündeki mülakatında;
Veli Paşa'nın "Mustafa Kemal hu ülkeyi Çeteler le kurdu" diyerek örgütlenmesini
savunduğunu, anlattığına göre; Mustafa Kemalin kurduğu örgütlerden birisinin adının
karakol olduğu, ayrıca Müdafa Hukuk, Kuvvayı Milliye gibi başka başka örgütlerin
olduğunu, bütün bu örgütlerin halen devlet içinde devam ettiğini söyleyerek "çeteler le
başardı bir araya gelişi" dediğini, Veli KÜÇÜK'ün de halen bahsedilen yöntemle hareket
ettiğini, Sedat PEKER gibi gurupları kontrolü altında tuttuğunu, ^s^"
/fi „ '
1149
/ -J


Veli Paşa'nın hücre yapılanmasını çok iyi bildiğini ve çok temkinli olduğunu,
başkaları ile paylaştıklarını kendisi ile, kendisi ile paylaştıklarını başkaları ile paylaşmadığını, Korkmaz YIGIT gibi birinden birşey almayı düşündüğünde, mafia olarak SEDAT PEKER'i, gazeteci olarak ta kendisini şahsın üzerine saldırtarak, koparacağı şahsı sıkıştırıp istediğini aldığını,
Sedat PEKER'in 23 yaşında, Ali İhsan USKOL vasıtasıyla Veli KÜÇÜK ile tanıştığını, Sedat PEKER'in ilk dönemler sokak kabadayısı olduğunu, Veli KÜÇÜK le tanışmasından sonra, örgütlenmeye başladığını, Sedat PEKER in örgütlenmesinin öbür mafya gruplarına benzemediğini, her kurumda ve farklı konumlarda adamlarının olduğunu ve çevreye yüklü miktarlarda para dağıttığını,
Veli KÜÇÜK'ün "mafia" yapılanması olarak ilk sıraya Sedat PEKER'i
koyduğunu, çünkü Sedat PEKER 'in laftan çıkmayıp söz dinleyen, Veli paşanın bir dediğini iki yapmayan, oğlu gibi sevdiği bir kişi olduğunu,
Sedat PEKER'in adamı olan Mecnun ODYAKMAZ'ın örgütü elinde tuttuğunu, Veli KÜÇÜK ile Balmumcu Merkez Komutanlığındaki evinde çalışma odasında otururlarken, SİMTEL (SİMENS de olabilir)'i Sedat PEKER'e aldıklarını, orada iyi bir organizasyon gerçekleştireceklerini anlattığını,
Sedat PEKER'in "deprem zedelere yardım etmesi gibi" halka bazı yardımlarda bulunmasının, Veli paşanın teorisi olduğunu, Sedat PEKER'in de bu teori üzerinden hareket ettiğini,
Veli KÜÇÜK'ün Sedat PEKER gibi bir çocuğu yirmi üç yaşından beri yürüttüğünü, kendisinin Veli KÜÇÜK'le birlikte olduğu dönemde Ergenekon - Lobi yi çözdüğünü, ancak mafyada ki insanları yönetirken nasıl kendini kamufüle edebildiğini
çözemediğini,
Veli KÜÇÜK ile ilişkili mafia gurupları olarak; altıncı filo daki Havacı OĞUZ'un olduğunu, ayrıca Şenol ACAR in olduğunu, Şenol ACAR'in Sedat PEKER'e düşmanmış gibi bir hava vermesine rağme,. ^öyle olmadığını, yine Veli KÜÇÜK'ün Ali ihsan USKOL'un oğlu, Levent USKOL aracılığı ile Kürşat YILMAZ'la görüştüğünü beyan etmiştir.
6 nolu gizli tanığın 29.02.2008 günü İstanbul C. Başsavcılığında alman ifadesinde özetle;
Askerliğini izmit II Jandarma Komutanlığında yaptığnı, Veli KÜÇÜK'ün bu dönemde alay komutanı olduğunu, o dönem içerisinde Sami HOŞTAN'in Veli KÜÇÜK 'ü sık sık ziyaret ettiğini, hatta Veli KÜÇÜK'ün başka bir birliğe tayini çıktığında düzenlenen uğurlama partisine bile geldiğini, ayrıca o dönemde Hadi ÖZCAN' la bir kere Kriptolu telefonla görüştüğünü duyduğunu, bir kere de Sedat PEKER' ile görüştüğünü duyduğunu, ayrıca Veli KÜÇÜK'ün ajandasında Sedat PEKER, Ali İhsan USLUKOL ve Rahmi SEYMEN isimli şahısların bulunduğunu ve bu şahısların Veli KÜÇÜK ile sık sık görüşen şahıslar olduğunu,
Veli KÜÇÜK'ün Ali İhsan USLUKOL, Sami HOŞTAN ve Rahmi SEYMEN ile daha çok yüz yüze görüştüğünü, ancak Sedat PEKER' in kendisinin askerlik yaptığı bu dönemde Veli KÜÇÜK ile yüz yüze görüşmek için geldiğini hiç görmediğini, ancak Rahmi SEYMEN"in ailece geldiğini, Sami HOŞTAN' in da yalnız geldiğini beyan etmiştir.
Süleyman ESEN'in İstanbul C. Başsavcılığınca 13.03.2008 günü Sincan 2 Nolu F Tipi cezaevinde tanık sıfatıyla alınan ifadesinde özetle;
Alpaslan ARSLAN'ın Osman YILDIRIM'ın davalarına baktığını nezarethanede öğrendiğini, ayrıca Alparslan'ın Hakkı KURTULUŞ isimli bir ayukatın yanında staj yaptığını, Avukat Hakkı KURTULUŞ'un Sedat PEKER'den dol0fgözaltı^e^ındığım beyan etmiştir.
U50


Tanık Osman YILDIRIM'ın 13.03.2008 tarihinde Ankara Sincan 2 nolu F tipi cezaevine alman ek ifadesinde özetle;
İbrahim GENÇ'i 1993 yılından beri tanıdığını, İbrahim'in o dönemlerde tefecilik yaptığını, tefecilik işinde Azeri uyruklu ZİYA AYÇAN ile ortak olduğunu, İbrahim GENÇ'in tefecilikten kaynaklanan alacaklarını etrafındaki kişilere tahsil ettirdiğini, ibrahim GENÇ'in
0 dönem yanında Abdullah SÜLÜK, Sedat PEKER, Erdal KARA, Kenyalı Soner, Abdullah
ÇATLI, Aykut SEZER, Ahmet..?, Süleyman..?, Serhat..? ve bir çok itirafçı, Osman GÜRBÜZ,
Esen TÜRKYILMAZ, 2004-2005 yıllarında Bahçelievler Spor kulübü başkanı Bahri..?, ve
hatırlayamadığı nice isimlerin olduğunu, ayrıca Özer ÇILLER'in de ibrahim GENÇ ve Ziya
AYÇAN'in ortağı olduğunu, Mecidiyeköy'deki GENÇ FACTORİNG'e her gittiğinde Özer
ÇİLLER'i gördüğünü, İbrahim GENÇ'in bu kişilere çok sayıda çek senet tahsilatı
yaptırdığını, bu tahsilatlar sırasında çok sayıda insanın silahla yaralandığını ve
öldürüldüğünü, bütün bu olayların Ziya AYÇAN ve ibrahim GENÇ'in talimatıyla yapıldığını
beyan etmiştir.
Durmuş ANUÇİN'in 28.02.2008 günü C.Savcılıkça (Ceza evinde) alman ifadesinde;
26.12.2002 tarihinde Kandıra ceza evine girdiğini, 2003 yılında yapılan ilk duruşmada, Necip HABLEMITOGLU'nu İbrahim ÇİFTÇI'nin talimatı ile öldürdüğünü anlattığını, genelde ALAATTİN ÇAKICI, SEDAT PEKER, SAMİ HOŞTAN gibi adamlarla çok sık oturduğunu, muhtemelen de bu adamlarla birlikte hareket ettiğini,
Cezaevindeyken, mahkemede bazı şeyler anlattığını duyan SEDAT PEKER'in kendisine aracıları vasıtasıyla yüklü miktarda sus payı olsun diye, iki defa 300 bin YTL para gönderdiğini, parayı iade ettiğini, ikinci seferde cezaevine gönderdiği için almak zorunda kaldığını, iki defa telgraf çektiğini, telgrafların yanında mevcut olduğunu, Telgrafı ve parayı gönderen YUNUS isimli soy ismi KARAKULAK olarak hatırladığı, telgrafta net olarak belli olan şahsın da patronunun SEDAT PEKER olduğunu, AYDIN ÖZBEY in araştırılması halinde, şahısların para kaynaklarının nerden geldiğininin öğrenilebileceğini, AYDIN ÖZBEY
1 milyar dolara yakın paranın kaynağı olduğunu, AYDIN ÖZBEY'in de SEDAT PEKER ve
MUZAFFER TEKİN ile irtibatının olduğunu, MUZAFFER TEKİN'e MUZAFFER
KOMUTAN diye hitap ettiklerini, Ümraniye'de, Çavuşpaşa'da ve Beykoz Konaklarında
SELİM diye bir arkadaşın kahvesinde buluştuklarını, genelde jandarma mıntıkalarında
buluştuklarını,
Hayrettin ERTEKİN'in 25.02.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde alman ifadesinde;
Sedat PEKER' i tanımadığını, hiçbir ilişkisinin olmadığını, bir kere Sedat PEKER olduğunu söyleyerek birinin telefon açtığını, ancak o olup olmadığını bilmediğini, uçağa binmek üzere olduğu için telefonu kapattığını, gazete haberinde geçtiği gibi Sedat PEKER ile fikir alış verişinde bulunmadığını beyan etmiştir.
Hayrettin ERTEKİN'in 25.02.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
22/01/2008 günü saat 12:26 da KÜRŞAT isimli şahısla yaptığı görüşme okundu, sorulduğunda; Silahlı Kuvvetlerden görüştüğü şahıslardan edindiği izlenime göre, VELİ KÜÇÜK'ün SEDAT PEKER le şunla bunla, illegal işlerle uğraşan kişilerle meşgul olan bir kişi olarak bir generale yakışmayacağını düşündüğü tavır içinde olduğunu değerlendirdiğini, onun için bu şekilde konuştuğunu,
SEDAT PEKER'i tanıyıp tanımadığı, kendisi ile bir ilişkisi olup olmadığı sorulduğunda; SEDAT PEKER'i tanımadığını, kendisi ile yüz yüze veya telefonla görüşmediğini, ancak bundan yaklaşık 8 veya 10 yıl önce Ankap^nisgi$t$<2k>^dat PEKER 'in





cenaze törenine katılmadığını, ancak Veli KÜÇÜK ve Sevgi ERENEROL 'un cenaze törenine katıldığını beyan etmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm 25.01.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alınan ifadesinde;
Ertuğrul YILMAZ'ı PKK'yla savaşan bir vatan evladı olarak bildiği için şehit olduğunu düşündüğünü bu yüzden cenaze törenine katıldığını, cenaze törenine gittiğinde Muzaffer TEKİN'i gördüğünü, Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğrul YILMAZ'in köyüne Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul YILMAZ'in akrabalarıyla birlikte mevlüt merasimine gittiklerini, orada Sedat PEKER 'in kardeşi Atilla PEKER 'i gördüğünü ve tanıştığını,
Muzaffer TEKİN vasıtasıyla Sedat PEKER 'le tanıştığını, Sedat PEKER 'in kendisini ve Muzaffer TEKİN'i Beylerbeyi sahilinde yalıdan bozma bir yere davet ettiğini, orada birkaç saat sohbet yaptıklarını, görüşmelerinin vatan millet kurtarma ekseninde geçtiğini,
ilerleyen dönemde Muzaffer TEKIN'in, Sedat'ın kendilerini yemeğe çağırdığını anlattığını, yemeğe gitmek için Muzaffer'in bürosunda beklediklerini oraya Boğaç isminde bir şahsın geldiğini, birlikte Beykoz 'da bulunan büyük bir bahçe içerisindeki eve gittiklerini beyan etmiştir.
Muhammet YÜCE'nin 24.01.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alman ifadesinde;
Orhan PAMUK'un öldürülmesi konusu sorulduğunda; Sedat PEKER'le hiçbir alakasının bulunmadığını, eylemlede hiçbir ilgisinin olmadığını, laf olsun diye söylenmiş sözler olduğunu,
Muzaffer TEKİN'in 18.06.2007 günü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce alman ifadesinde;
Sedat PEKER ile ilk olarak tarihini tam olarak hatırlayamadığı bir dönemde istanbul Hilton otelinde ÖZTÜRKLER gecesinde, rahmetli Mustafa OK vasıtasıyla tanıştığını, ondan sonra bir sefer Kadıköy'de Morgın kafede karşılaştıklarını, bir seferde Kadıköy'de Dalyan kafede 3-4 sene önce bu kafenin sahibi aracılığı ile görüştüklerini, bir iş adamı olarak tanıdığını beyan etmiştir.
Ayhan ÇELİK'in 27.02.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alınan ifadesinde;
Orhan PAMUK'a suikast düzenlenmesi konusu sorulduğunda, Sedat PEKER'i tanımadığını, olayı gerçekleştirmeleri halinde Sedat PEKER ve Alaattin ÇAKICI nın arkalarında olduğu konusunda herhangi bir şey bilmediğini beyan etmiştir.
Dev-Sol ve DHKP/C terör örgütleri içerisindeki faaliyetlerinden dolayı yakalanarak tutuklanan Semih GENÇ isimli kişinin 08.04.2008 tarihinde alman ifadesinde;
"Ben Romanyada bulunduğum dönemde şu anda ERGENEKON da ismi geçen Sedat PEKER'in Romanya'ya gelip gittiğini biliyorum. Kendisi örgütün hedefleri arasındaydı, bunla ilgili olarak Romanya'da bulunduğum sırada Sedat PEKER'in Türkiye'de arandığı dönemde Romanya'ya kaçtığını ve oradan GOLDEN FALCON
isimli restaurantm sahibi Cemil isimli şahıs tarafmdan saklandığını öğrendim.
Cemil isimli şahıs Romanya'da Bükreş'te hem Golden Falcon isimli restorantm hem
de Golden Falcon isimli kuyumcu dükkanının sahibidir. Bu kişiden PKK ve DHKP/C örgütleri haraç alıyorlardı
Bu kişinin Bükreş'te herkes tarafmdan bilinen lüks birjgsstefarıtı vardı, yine büyük çapta uyuşturucu kaçakçılığı yapan Fırat ....lakaplı Tunceli'^'gerçefeflfrıîri^hatırlamadığım





bir şahısta Romanya'ya geldiğinde mutlaka bu şahsın yanma gelirdi. Cemil Fırat lakaplı
bu kişiyi misafir ederdi çok iyi dostlukları vardı.
Sedat PEKER 1999 senesinde Türkiye'de firari duruma düşünce Romanya'ya bu
Cemil İsimli şahsın yanma geldi, Cemil Sedat PEKER'e villa ayarladı ve
uzun bir süre orada saklanmasında yardımcı oldu, hatta Sedat PEKER oradayken dönemin Anavatan Partisi Bakanlarından Ülkü GÜNEY ve bir milletvekili Bükreş'e geldiler Bükreş'te göl kenarında LEBADA Otelinde Sedat PEKER'le görüştüler, Sedat PEKER Türkiye'de onların bir işini halledecekmiş bunun karşılığında da Sedat PEKER'in Türkiye'ye gelip teslim olmasını ve kısa bir sürede serbest bırakılması garantisini vermişler. Yani yaptıkları görüşmede bu işin pazarlığını yapmışlar. Ben bu olayı duyunca devlet görevlileri ile bir mafya liderinin pazarlık yapması olayından dolayı bu işlerde karanlık noktalar olduğunu düşündüm. O görüşmeden kısa bir süre sonra Sedat PEKER Türkiye'ye geldi teslim oldu 3-4 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldığını öğrendim.
Bana olayın karanlık gelen çarpıcı yanı ise; yukarda bahsettiğim Tunceli'li Fırat lakaplı kişi uyuşturucu kaçakçısıdır. O dönemde Bakırköy'de bulunan Hasan ERKUŞ (uyuşturucu kaçakçısı Sivaslı) ile ortak oldukları, Abdullah ÇATLI'nın da hisse sahibi olduğunu bildiğim star gazinosu'nda eroin işi yapıyorlar.
Türkiye'de Abdullah ÇATLI ile eroin işini yapan Fırat lakaplı kişi yurt dışında da DHKP/C ve PKK örgütü mensupları ile uyuşturucu kaçakçılığını devam ettiriyor.
Yukarıda bahsettiğim Romanya'daki lokantada Fırat lakaplı şahıs, yanında oranın ileri gelen işadamları ile oturduğu sırada ben ve Şemsi Şafak BAHSİ birlikte içeriye girdik. Ş.Şafak BAHSİ; yurtdışında DHKP/C örgütü içerisinde faaliyet yürüten, bir dönem Hollanda'da sorumluluk yapan daha sonra Bulgaristan'a gelerek örgüt içerisinde sorumlu düzeyde faaliyetlerine devam eden, Türkiye'ye gönderilmek üzere Bulgaristan'daki Alaydan silahları çıkarttığı sırada yakalanarak tutuklanan kişidir.
Birlikte içeri girdiğimizde uyuşturucu kaçakçısı Fırat lakaplı kişi ayağa kalkarak Ş.Şafak BAHŞİ'ye hürmet gösterisinde bulundu. Bu olay çok dikkatimi çekti. Biz ayrı bir masada oturarak yemek yerken ben "bu şahıs kelli felli insan, uyuşturucu kaçakçısı sana bu şekilde saygılı davranmasının sebebi nedir?" Diye sordum. Cevaben "bu kim ki, Hollanda'da bizim denetimimiz ve emrimizde olan birisidir. Bunun gibi daha niceleri bizim kontrolümüzdedir" dedi
DHKP/C örgütü üst düzey sorumlusu Şemsi Şafak BAHSİ ile uyuşturucu kaçakçısı Fırat lakaplı kişi birlikte lokanta sahibi Cemil....'in beyaz Shoreke jeepi ile dışarı çıktılar yaklaşık iki saat dolaşıp konuştuktan sonra tekrar geri geldiler.
Star gazinosunda bir dönem Müdürlük yapan Ateş isimli kişi Romanya'ya
geldiğinde Cemil in dükkanında görüştük. Bu şahsın anlatımlarından Abdullah
ÇATLI'nın star gazinosuna hissedar olduğunu öğrendim. Abdullah ÇATLI ile eroin kaçakçılığı işi yapan Fırat lakaplı kişinin DHKP/C örgütü denetiminde yani maddi olanak karşılığında yol vermesi ile yurtdışında uyuşturucu kaçakçılığını devam ettiriyor olması, yine Sedat PEKER'e barınacak yer ayarlayan kişinin DHKP/C örgütüne yardımda bulunuyor olması normal mantıkla izah edilemez.
Pazarlanan uyuşturucu maddesinden yani aynı partinin mallarından Abdullah ÇATLI ile DHKP/C örgütü ortak rant elde etmektedirler.
Türkiye'de DHKP/C örgütü kendisine kitle temin etme maksadıyla fuhuşa ve uyuşturucuya HAYIR diye kampanya düzenlerken, uyuşturucu kullandığı tespit edilen şahıslara yönelik eylemler yaparken örgüt yurtdışında uyuştu^cWİ£aÇâl^çılığı üzerinden büyük rantlar elde etmektedir.

1156
;

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; yurtdışında Mafya, PKK ve DHKP/C örgütlerinin denetimi dışında uyuşturucu işinin dönmesi olanaksızdır" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
g) Hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheli REİS (Kod) Sedat PEKER'in örgütün üst düzey sorumlarından Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ ile yakinen görüştükleri, Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ'm Beykoz'daki yalısına dahi gelip örgütsel içerikli toplantılar yaptıkları, şüpheli Veli KÜÇÜK'le küçük yaşlardan beri tanıştığını, askerliği konusunda Veli KÜÇÜK'ün kendisine yardımcı olduğu, şüpheli tarafından ERGENEKON adında bir şirket kurulduğu, Tuncay GÜNEY beyanlarında REİS (Kod) Sedat PEKER'in tamamen Veli KÜÇÜK tarafından eğitilip yönlendirildiğini, şüphelilerin tüm suç örgütü liderleriyle irtibatlarının bulunduğu, Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN ile görüşürken çok saygılı davrandığı Veli KÜÇÜK'le görüşürken sürekli "abi" diye hitap ettiği, normalde herkesin Veli KÜÇÜK'e "paşam" diye hitap ederken çıkar amaçlı suç örgütü liderlerinin kendisine "abi" diye hitap ettikleri.
Şüphelinin genç yaşta suç örgütü lideri olması ve genç yaşma rağmen üst düzey askeri görevlerde bulunan şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Paşa (Kod) M.Fikri KARADAĞ'la doğrudan irtibatları, ceza evlerine düşen şahısların maddi olarak finanse edilmesini sağlamaları, Necip HABLEMİTOĞLU cinayetini işlediğini iddia eden başka suçtan tutuklu Durmuş ANUÇİN'in beyanında kendisine REİS (Kod) Sedat PEKER tarafından para gönderilmesi hususları ve ERGENEKON yapılanmasının illegal kişilere ihtiyaç duyup mafya dokümanında belirtildiği gibi mafyanın çökertilmesi yerine MAFİANIN Yeniden Yapılanması (reorganizasyonu)'nm karara bağlanması, hususları göz önüne alındığında, mafya dokümanında mafyanın uluslararası kullanılıp, hem istihbarat elde etme hem de örgüte gelir elde etme amaçlarına uygun olarak MAFİANIN Yeniden Yapılanması (reorganizasyonu) hususlarına uygun yapılanmada şüpheli REİS (Kod) Sedat PEKER'in Ergenekon terör örgütüne bağlı olarak ve örgütün talimatlarıyla hareket edip gerektiğinde tetikçi temin etmek, ya da ceza evlerine düşmüş insanlara ceza evinde yardım edip daha sonra bu kişileri örgüte kazandırıp çeşitli suçlan işletmek için örgütün bünyesinde barındırdıkları,
Şüpheliler Veli KÜÇÜK, Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Paşa (Kod) M.Fikri KARADAĞ ile hiçbir hukuki ve siyasi birliktelikleri olmamasına rağmen bir araya gelip örgütsel içerikli toplantılar düzenlemeleri, kendileri şerefli bir kurum olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde önemli vazifeler yapmış olmalarına rağmen, hem görevde oldukları hem de emekli oldukları dönemde suç örgütü lideri olarak bilinen REİS (Kod) Sedat PEKER'le irtibatları hayatın olağan akışına uygun düşmemekte olup, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bir albayın REİS (Kod) Sedat PEKER birçok defa ceza evine girip yagılanan kişilerle olan ilişkilerinin tamamen ERGENEKON terör örgütü bünyesinde örgütçe alman kararların uygulanmasına yönelik kararlardan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Şüpheli REİS(kod) Sedat PEKER'in ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN dokümanlarında bulunan MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu) belgesine göre mafyanın yok edilmesi yerine yeniden yapılandırılmasının benimsendiği ve bu çerçevede irtibat kurulan ve yönlendirilen kişiler arasında bulunduğu,
Bu sebeble şüpheli REİS (Kod) Sedat PEKER'in, ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu ve örgütün illegal kişiler bölümünde tarif edilen MAFİA Yapılanması içerisinde bulunduğu, bu görev gereği kurmuş olduğu çıkar amaçlı suç örgütünü _de-yöne,ttiği, dosyada mevcut telefon görüşmelerinde örgütün tabanındaki kişilere eylerp^y^pılraaş^ karşılığında (Orhan PAMUK'un öldürülmesi vs.) Sedat PEKER'in adamı olacağı çe.za -Q\mde onun

1157


koğuşuna alınacağı lanse edilmek suretiyle de şüphelinin yeraltı dünyasındaki isminin örgütçe bu şekilde kullanılmak suretiyle de suç işlettirilecek kişilere bu şekilde güvence verildiği,
Şüphelinin çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmekten ceza aldığı ve bu kararın Yargıtayca onandığı, yaptığı eylemleri çıkar amaçlı suç örgütü adı altında aslında ERGENEKON terör örgütünün çıkarları doğrultusunda yaptığı, her ne kadar 4 yıldır tutuklu olduğunu beyan etmişse de hem telefon görüşmeleri hem de halen bazı örgüt üyelerine para göndermeye devam etmesi ve ceza evlerine düşen örgüt üyelerine yardımda bulunması hususlarından da ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ile irtibatlarını devam ettirdiği bu haliyle Ergenekon terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği anlaşıldığından;
Şüpheli REİS (Kod) Sedat PEKER'in üzerine atılı ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak eylemine uyan, TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
37- ŞÜPHELİ SEMİH TUFAN GÜLALTAY
a)-Savcılık ifadesinde;
1989 yılında ruhsatsız silah yüzünden 2-3 ay cezaevinde kaldığını, daha sonra 1998 yılında AKIN BİRDAL olayı olarak bilinen olaydan ötürü tutuklandığını, 4,5 yıl ceza yattığını,tahliye olduktan sonra bir dönem Ulusal Birlik Partisi'nin genel başkanlığını yaptığını, ancak daha sonra sabıkası nedeni ile bu partiden ayrılarak Ulusal Birlik Platformu adı altındaki platformu kurduğunu, Bu platformun dernekler kanununa göre oluşturulduğunu, 50'ye yakın dernek tarafından platformun oluşturulduğunu, bu derneklerin başkanlarının almış olduğu karar ile platform olarak birlikte hareket ettiklerini,
Ulusalcı olarak bilinen Kuvva-i Milliye dernekleri türünden derneklerin kendilerine müracaat etttiklerini ancak bunlan üyeliğini kabul etmediğini. KEMAL KERİNÇSİZ'in Büyük Hukukçular Birliği Derneği adına müracaat ettiğini ancak kendisinin kabul etmediğini, bir çok konuda yazılmış toplam 11 adet kitabı olduğunu,
YEŞİL kod MAHMUT YILDIRIM ile daha önce bir iki kez görüşmüştüğünü, görüştüğü dönemde YEŞİL'in aranan biri olmadığını, şahsı istihbaratçı olaraktanıdığını, Ergenekon soruşturmasında ismi geçen şüphelilerden;
METE YALAZANGİL' i 1984 yılında Tekel' de güreş takımında olduğu dönemden tanıdığını, zaman zaman görüştüklerini, kendisinin tutuklu olduğu dönemde Yozgat ve Kastamonu Cezaevine ziyaretine geldiğini,
MUZAFFER TEKİN'i AKIN BİRDAL olayından dolayı tutuklanan emekli Binbaşı NAMIK OZANSOY isimli arkadaşını cezaevinde ziyarete geldiğinde tanıdığını, NAMIK OZANSOY'un Muzaffer ile devre arkadaşı olduklarını öğrendiğini, MUZAFFER TEKİN ile daha sonra kendisinin cezaevinden çıkmasından sonra geçmiş olsun ziyaretine geldiği zaman görüştüğünü, arada sırada Küçükyalı' daki bürosuna çay içmeye geldiğini,
FİKRİ KARADAĞ' ı da MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdığını, MUZAFFER TEKİN ile iş yerine geldiklerini, FİKRİ KARADAĞ' ile sohbetlerinde görünüşte olduğu gibi Türklük anlayışına sahip bir kişi olmadığını, aksine konuşmalarında marksist bir hava olduğu kanaatini edindiğini,
2004 senesinde Ulusal Birlik Partisinin kongresinde genel başkan olduğunu, ancak






1158
■A

siyasi partinin kendisinin başkanlıktan ayrılınca yönetim tarafından fesedildiğini, Bu siyasi partiye genel başkan olduğu zaman MUZAFFER TEKİN ' in de kendisini partiye üye olmak için çağırmamı beklediğini hissettiğini, ancak kendisinin susurluk olayında ismi geçen İBRAHİM ŞAHİN ile yakın arkadaşlığı olduğunu bildiğinden dolayı davet etmediğini, MUZAFFER TEKİN' in UBP (Ulusal Birlik Platformu) ile bir alakası olmadığını, UBP' nin resmi web sitesi ubhareketi.com olduğunu, kendisinin bu platformun kurulmasına önayak olduğunu, Bu platformun aynı isim ile siyasi harekete dönüştürme amacını güttüğünü, Bu konuda platform üyesi dernek başkan ve üyeleri ile fikir bazında tartışmaları olduğunu, Herkes aynı görüşte olmadığını, örneğin platformun Ankara başkanı, aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Dernkeleri Genel Başkanı olan ŞENER ERUYGUR platformun sivil toplum hareketi olarak tasvip edilmeyen hükümet politikalarına karşı sivil muhalefet yapılmasından yana olduğunu, siyasi partiye dönüşmenin uygun olmayacağını düşündüğünü,
MUZAFFER TEKİN' in daha sonra Danıştay saldırısı olayında isminin geçtiğini, Bu davada ifade veren kişilerden MUSA ÇAKMAK'm yukarıda verdiği ifadeye benzer şekilde MUZAFFER TEKİN' in parti üyeliğine davet etmediği için aramızın açık olduğu şekilde ifade verdiğini,
SEVGİ ERENEROL' u MUZAFFER TEKİN'in telefon açarak milliyetçi vatansever bir kuruluşun bir gecesi var, senin de FETHULLAH GÜLEN ile ilgili kitabını okumuşlar, seni de o geceye davet ediyorlar dediğini, MUZAFFER ile birlikte Taksim' de Türk Solu' nun binasına gittiklerini, SEVGİ hanımın da orada konuşmacı olduğunu, kendisi ile orada tanıştığını, sevgi 'nin daha sonra Paskalya Yemeğine kendisini davet ettiğini, Türk Solu dergisinin kendisine ait "Fethullah Gülen müslüman mı" isimli kitabını basmak istediklerini duyduğunu, ücreti mukabilinde bastıklarını, hatta korsan baskısını da yaptıklarını öğrendiğini, daha sonra da görüşmeyi kestiğini, o olaydan 5-6 ay kadar sonra da SEVGİ ERENEROL' u UBP ( Ulusal Birlik Partisinin) İstanbul il binasının açılışına davet ettiğini,
GÜLER KÖMÜRCÜ' nün kendisi hakkında yazı yazdığını ve bunu kendisi aleyhine olması sebebi ile kendisini dava ettiğini, dosyada GÜLER KÖMÜRCÜ' ye ait resimlerin gösterildiğini, bu resimlerdeki gamalı haçın ne ifade ettiğini bilmediğini, ancak Almanya ile irtibatlı bir konu olabileceğini,
VELİ KÜÇÜK' ü basından tanıdığını, kendisi ile ne yüzyüze ne de telefonla görüşmüşlüğünün olmadığını, ancak Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı' nm bir toplantısında karşılaştığını, ancak kendisi ile konuşmadığını, kardeşi olan EMRE GÜLAYTAY' m kendisi ile bir tanışıklığı olduğunu bilmediğini, hatta böyle bir şey olduğunu bilseydi kendisine uzak durmasını telkin edeceğini, nedeninin ise VELİ KÜÇÜK' ün Kocaelinde Alay Komutanlığı yaptığı dönemde bir kısım kişiler ile ilişkilerde bulunduğunu, bu nedenle kendi dönem arkadaşları içerisinde dahi kabul görmediğini, kendisinin dönem arkadaşı olan bir askerden duyduğunu, VELİ KÜÇÜK'ün ajandasında isminin geçtiğini bilmediğini,
TUNCAY GÜNEY' in Yozgat Cezaevinde iken kendisini ziyarete geldiğini, kendisini binbaşı olarak tanıttığını, Özel Harp Dairesinde görev yaptığını söylediğini, hatta kendisinin VELİ KÜÇÜK' ün emrinde çalışan istihbarat görevlisi olduğunu söylediğini,
TUNCAY GÜNEY'in kendisinde bazı işler yaptırabilecek türde insanlar aradığı şeklinde izlenim bıraktığını,
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ü 2007 yılı Şubat ayı sonlarında başkanı olduğu Ulusal Birlik Platformunun ofisine tanışmak için geldiği zaman tanıdığını, kendisinin araştırmacı yazar olduğundan, ordu emeklisi olduğundan bahsettijpaî^-,^
ERKUT ERSOY'u kendisinin yağma suçu ile ithprr 8dip şü^Jtaklu bulunduğu


isimli internet sitesinin sahibi olarak avukatlarının kendisine anlattığını, ayrıca bu kişinin MEHMET FİKRİ KARADAĞ ile irtibatlı olduğunu anlattıklarını, şahsen ERKUT ERSOY' u tanımadığını, ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in onun yanında hangi pozisyonda çalıştığını da bilmediğini,
FUAT TURGUT hakkımda şikayetçi olan ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in avukatıdır, aynı zamanda yargılandığım dosyanın şikayetçilerinden biri olduğu, kendisinin Küçükyalı semtinde sahibi olduğu plazasının olduğunu ve bu plazamn diğer katlarını KEMAL BUBLİŞ isimli kişiye kiraya verdiğini, KEMAL BUBLİŞ'e açıktan para verdiğinden dolayı da alacağının olduğunu, ESRA FERİDE GÖKÇİMEN ' de FUAT TURGUT' un kardeşi SUAT TURGUT, KEMAL BUBLİŞ' e ortak olduklarını, ortaklıklarının resmi olduğunu, kendisine olan kira borçlarını ve KEMAL' den olan şahsi alacağını ödemediklerinden dolayı haklarında icra takibatı başlattığını, bu dönemlerde ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in kendisini Kuvva-i Milliye Derneğinin Çamlıca' daki bir toplantısına davet ettiğini ancak katılmadığını.
KEMAL KERİNÇSİZ ile şahsen tanışmadığını, ancak geçmişte başkanı olduğu Ulusal Birlik Platformunun üye derneklerinden olan Bakırköy Çevre Derneği başkanı ÜLKER DURUKAN'a KEMAL KERİNÇSİZ'in; Ulusal Birlik Platformuna katılma isteklerinin kendisinin engellemesi nedeni ile gerçekleşmediğini söylediğini, kendisinin KEMAL KERİNÇSİZ ve başkanı olduğu Büyük Hukukçular Birliği ile MEHMET FİKRİ KARADAĞ ile irtibatlı olduğu, Kuvva-i Milliye Dernekleri hakkında, kendisinin Türklük görüşüne paralel bir çizgide olmadıkları kanaatine vardığını, ÜLKER DURUKAN'mn da kendisinin bu yaklaşımımdan gücenerek başkanı olduğu derneği platformdan çektiğini bundan dolayı Büyük Hukukçular Birliği, Kuvva-i Milliye Dernekleri ve ilgili olan kişilerin kendisine husumet beslediklerini düşündüğünü, çünkü kurmuş olduğum platform kısa zamanda Taksim' de binlerce kişinin katılımı ile miting yapacak düzeye ulaştığını, Tüm Türkiye' de yaygın ilgi gören Cumhuriyet mitingleri için gerekli sinerjiyi oluşturduğunu. ESRA FERİDE GÖKÇİMEN hem bu hem de aleyhine icra takibi başlattığımdan dolayı hakkında asılsız iftiralarda bulunduğunu, kendisinin Ergenekon soruşturması kapsamında ismimin geçmesi de ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in ve FUAT TURGUT' un ifadeleri ile olduğunu,
Soruşturma kapsamındaki diğer kişiler tek tek tarafına okunduğunu, bunlardan tanıdıkları hakkında yukarıda ayrıntılı beyanda bulunduğunu, diğer ismi geçen kişilerden önemli bir kısmının ismini hiç duymadığını diğerlerini ise sadece basından duyduğum kadarı ile tanıdığını,
Dosyada mevcut 2 nolu tape sorulduğunda; görüşme yaptığı kişilerden AHMET FULİN kendisinin başkam olduğu UBP' nin üyesi Elazığlılar Derneği Başkanı olduğunu, bu görüştüğü NECDET ATIŞ'm ise akrabası olduğu, yine platform üyesi Azerbeycan Dernekleri Federasyonunun genel başkanı olduğu, Hocalı katliamını telin amacı ile Taksim' de düzenlenen miting organizasyonu konusunda konuştuklarını,
Dosyada mevcut 3 nolu tape sorulduğunda; görüşme yaptığı EMRE GÜLALTAY
kendisinin kardeşi, görüşme yaptığı ŞEMSETTİN isimli kişiyi tanımadığını, ancak kendisinin
yaptığı araştırma ile ŞEMSETTİN ' in Danıştay saklısında ismi geçen OSMAN YILDIRIM ile
geçmişte birlikte cezaevinde kaldıklarını, bu nedenle tanıştıklarını duyduğunu, EMRE ile
ŞEMSETTİN isimli kişinin nereden ve ne şekilde tanıştığını bilmediğini, ayrıca ŞEMSETTİN
konuşmada OSMAN YILDIRIM ile geçmişte cezaevinde kaldjjgnj^ Allah dediğini bile
duymadığını, türban nedeni ile böyle bir saldırıyı gerçekJ^irmiş^S^dleceğini ihtimal
vermediğini veya bu anlamdaki sözleri söylemektedir dediği/^, -^\
^^X— X" • i160 w^^f^7~

Dosyada mevcut 7 ve 9 nolu tapeler sorulduğunda; görüşen kişileri tanıdığını, Diyarbakır' daki bombalı saldın olayı ile benim ve dolayısı ile kurmuş olduğum iddia edilen Türk İntikam Tugayları örgütünün ilgisi olduğuna dair özellikle Kanal 7 ve Samanyolu isimli TV.' lerde haberler çıkması üzerine yapmış oldukları görüşmeler olduğu,
Dosyada mevcut 1 nolu tape sorulduğunda; kendisine mesaj gönderilen FERİT ERBAĞCI ' yi tanımadığını, mesajın içeriğinden bilgisinin olmadığını, her hangi birilerinin ORHAN PAMUK' u öldürmek üzere plan yaptıkları konusunda bilgi sahibi olmadığını, kendisinden de bu konuda kimsenin yardım istemediğini,
Dosyada mevcut 6 nolu tape sorulduğunda; görüştüğü GÜRKAN TEMELLİ' nin arkadaşı olduğunu, kendisi geçmişte Ulusal Birlik Partisinde görev aldığını,
Dosyada mevcut 11 nolu tape sorulduğunda; AHMET FULİN eşi NURCAN FULİN ile star tv' deki Diyarbakır' da gerçekleşen bombalı saldın olaymıkonuştuklanm,
Dosyada mevcut 13 nolu tape sorulduğunda; bu görüşme Ulusal Birlik Platformu konusunda rutin bir görüşme olduğu,
Dosyada mevcut 15 nolu tape sorulduğunda; SELÇUK ORHAN ile görüştüğünü, kendisi platformun doğrudan üyesi olmadığını, ancak Yahya Efendi Vakfının kuruculanndan olduğu, SELÇUK ORHAN Kuvva-i Milliye ve Büyük Hukukçular Birliği gibi oluşumların da platforma üye olmasını savunduğunu, Görüşmenin devamında platformun bir toplantısına katılan ŞENER ERUYGUR' un yanında ARİF AKDENİZ isimli Türk Ocaklan Bakırköy İlçe başkanı olan kişinin münasebetsiz şekilde Kadiri tarikatinden olduğunu söylediğini, ŞENER ERUYGUR' un da bundan rahatsız olması hususlannın konuşulduğunu,
Dosyada mevcut lönolu tape sorulduğunda; bu görüşme bir önceki görüşmenin devamı olduğunu tartışmalanmn devam ettiğini, kendisinin sürekli asılsız iftiralara maruz kaldığını, ilgisi olmadığı halde Diyarbakır ve Şemdinli 'de dahil olmak üzere bir takım olaylarda isminin geçtiğini söylemiştir. Görüşmede platformun önceki adresi 1980 öncesi Jandarma Genel Komutanlığında emekli olan ŞAHAP YARDIMOĞLU paşanın oğlu BARIŞ YARDIMOĞLU'nun Harp Akademileri Sitesindeki ev adresinin değiştirilmesi konusunun geçtiği, bunu da ŞENER ERUYGUR böyle bir adresin yer almasının platformun askeriye tarafından desteklendiği yönünde yanlış anlamalanna sebebiyet verebileceğinden değiştirilmesi isteği nedeniyle adresin değiştirildiği,
Dosyada mevcut 17 nolu tape sorulduğunda; AHMET FULİN ile platformun rutin faaliyetleri konusunda yapmış olduğum bir görüşme olduğu,
Dosyada mevcut 18 nolu tape sorulduğunda; DURSUN GÜLER' in Pendik Türk Ocaklan Derneğinin 2. Başkanı olduğu, bu derneğin platforma üye olması amacı kendisinin yaptığı görüşme olduğu,
Dosyada mevcut 19 nolu tape sorulduğunda; ALİ ŞİBİROGLU kardeşi EMRE' nin arkadaşı, iş adamı olduğu, görüşmede Rumelili İş adamlan derneği başkanı emekli tuğgeneral İDRİS KORALP paşa ile platforma üye olmalan konusunda randevu almak içn konuşma yaptığı,
Dosyada mevcut 20 nolu tape sorulduğunda; bir önceki görüşmenin devamı olduğu, ALİ ŞİBİROGLU Bulgaristan daki büyük çapta ihalelerin taşeronluğunu almak istiyordu, kendisi de bu konuda İDRİS KORALP paşa ile görüştüğünü, kendisi aynı zamanda Çalık
Grubunun danışmanı olduğu, ..- --'■* •;:- -1 .

Dosyada mevcut 21 nolu tape sorulduğunda; VELİ KILIÇ' in Şair ve Ozanlar Derneği başkanı olduğu, kendisinin de arkadaşı olduğu, VELİ KILIÇ' m Tercüman gazetesi yazan SERVET KABAKLI ile bir fikir münakaşası içerisinde olduğu, İnternet sitesinde SERVET KABAKLI' nın gazetedeki yazısına cevap vereceğinden konuşulduğu,
Tape 29 sorulduğunda; OSMAN MELEK kardeşi olan EMRE GÜLALTAY' in arkadaşı olduğu, Görüştüğü SELİM isimli kişiyi tanımadığını Görüşme konusunda da bilgi sahibi olmadığını OSMAN MELEK Türk Dünyasından ve Ulusal Birlik davasından görüştüğü kişiye hava atmak amacı ile bahsetmiş olabileceği,
Tape 32 sorulduğunda; GÜRKAN TEMELLİ'nin arkadaşı olduğu, SAVAŞAN TOSUN ise parti çalışmaları sırasında gelip giden kişilerden olduğu, AKIN BİRDAL olayında AYHAN isimli birisinin isminin geçmediği,
Tape 42 sorulduğunda; bu görüşme içeriğinden bilgi sahibi olmadığını, aralarındaki bahsettikleri banka hesabı ve para konuları hakkında bilgisinin olmadığı,
Tape 46 sorulduğunda; bu görüşme içeriğinden bilgi sahibi olmadığını, kendisinin ciarsler marka aracının olmadığı, kardeşi EMRE' nin olduğunu, AHMET FULİN' in tavır ve davranışlarından platform içerisindeki diğer kişiler rahatsızlık duyduğunu, dışlanmışlık hissine kapılmış olabileceğini, bu nedenle bu tür bir görüşmeyi yapmış olabileceği,
Tape 86 sorulduğunda; CİHAN KARADAĞLI ' yi tanımadığını, kendisi tutuklandıktan sonra AHMET FULİN' in bir akrabası ile emekli general KOKSAL KARABAY arasında bir ticari ortaklık bulunmakta olduğunu öğrendiğini, bundan kaynaklanan bir alacak borç meselesi olduğunu, görüşmenin buna ilişkin olduğunu düşündüğünü,
Tape 87 sorulduğunda; görüşme yapan SELAHATTİN isimli kişiyi tanımadığını, görüşmenin AHMET FULİN' in akrabası ile KOKSAL KARABAY arasındaki ticari ortaklığın sona ermesinden kaynaklanan konular çerçevesinde geçtiğini düşündüğünü, görüşmede ismi geçen EYÜP GÜL ve HÜSEYİN ÖZDEMİR isimli kişileri tanımadığını,
Tape 97 sorulduğunda; görüştüğü kişinin o tarihte 1. Orduda görevli iken Samsun' a tayini çıkan HAŞİM isimli albay olduğu, yeğeninin ekonomik durumunun kötü olduğundan bahisle kendisinden yardım talep ettiğini,
Tape 99 okundu, sorulduğunda; görüşen kişilerden OSMAN KAYI' yi ve görüşme konusunu hatırlamadığını, bu görüşmede geçen Edremit ile komutan sözlerinden neyin kasdedildiğini bilmediğini,
Tape 171 sorulduğunda; görüşme içeriği konusunda bilgi sahibi olmadığını, DURSUN GÜLER' in Irak' a gönderdiğini söylediği mallar konusunda da bilgi sahibi olmadığını, kendisi ALİ ŞİBİROĞLU* nun elektrik borusu üreten fabrikasında çalıştığını, urlara yüklenen mallardan bunların kasdedildiğini düşündüğünü,
Tape 491 sorulduğunda; görüşme yapan kişilerden ŞÜKRÜ' yü tanımadığını, görüşme benim tarafımdan yapılmadığı için içeriği konusunda bilgi sahibi olmadığını, ancak AHMET FULİN gayrimeşru işi olan birisi olmadığını,konuşmalarmda argo kelimeler kullanmış olabileceğini,
Tape 495 sorulduğunda; GÜRKAN TEMELLİ ve SAVAŞAN TOSUN' nu tanıdığını, diğer görüşen NUH CEMAL isimli kişiyi tanımadığını, bu görüşmeden anlaşılan ortaklar arasında bir ticari anlaşmazlık bulunduğu, Kardeşim EMRE' nin bu kişilerle bir

ortaklığının olmadığını, yine görüşmede SAVAŞAN' m MUZAFFER TEKİN' e yardım istemek için gideceği konusunda da bilgi sahibi olmadığını,
MECNUN ODYAKMAZ ile SEDAT PEKER arasındaki görüşmede SEMİH ismi geçmesi nedeniyle 21.07.2004 tarihli görüşme sorulduğunda; bu görüşen kişilerle ilgisinin olmadığı, görüşme içeriğinde geçen KORKUT EKEN ile AYHAN ÇARKIN' ı basından tanıdığını, başlatmış olduğu iddia edilen Milli Yol hareketi ile de hiç bir ilgisinin olmadığı, görüşmede geçen SEMİH ismi sadece bir isim benzerliğinden ibaret olduğu,
2006/1203 sayılı soruşturma kapsamında yapılan ulusal birlik harekatı platformunun kullanımındaki iş yerinde yapılan aramada bilgisayarında ele geçen belgeler okundu, soruldu ; öncelikle bu belgeler platformun kullanımındaki bir bilgisayardan ele geçirilmediği, hakkında yağma iddiası suçu nedeniyle şikayetçi olan ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in emniyete teslim ettiği bilgisayar ve dokümanlar olduğu, Platform merkezindeki bilgisayarlarda bana şu anda okumuş olduğunuz MUZAFFER TEKİN' in de 36. sırada yer aldığı 53 kişilik ulusal birlik komitesi kurucular kurulu şeklinde bir dosya bulunmadığı, bu iddiayı şikayeti ile birlikte ESRA FERİDE GÖKÇİMEN'in intikal ettirdiğini,
ŞENER ERUYGUR' un ulusal platformun başkanı seçildiği şeklindeki tutanağın platformun yönetim kurulu karan ile aldığı bir karar olduğu,
' ESRA FERİDE GÖKÇİMEN ve MUZAFFER GÖKÇİMEN'in ifadeleri sorulduğunda;
ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in ifadesinin yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, ifadenin alındığı 11.07.2006 tarihinde kendisinin ulusal birlik partisinin genel başkanlığı görevinden alındığını, www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli internet sitesi kendisi adına bir site olmadığı, bu dönemde binada kiracı olarak bulunan KEMAL BULBİŞ ortağı olan ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in web tasarımcısı olduğunu, yardımcı olabileceğini söyledi, daha sonradan öğrendiğime göre binaya gelip giden kişilerin fotoğraflarını kuruluş yapıyoruz diyerek topladığı, benim ve başkanı olduğum platform ile hiç bir siyasi birlikteliği olmayan kendisi, kocası, ortağı KEMAL BULBİŞ ve yanlarında çalışan ilgisiz kişilerin isimlerin Ulusal Birlik Komitesi kurucular kurulu şeklinde internet sitesine yazmış olduğunu, yaklaşık 15-20 gün sonra kendisinin bundan haberi olduğu ve siteyi tamamen kapatmasını istediği, bunun üzerine sitenin kapandığı, bütün bu olayların Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan yaklaşık 3-4 ay önce olduğu, MUZAFFER TEKİN kendisinin bürosuna ara sıra çay içmeye geldiği, daha doğrusu 5-6 ay gibi uzun aralıklarla gelirdi. SAVAŞAN TOSUNOĞLU ve onun arkadaşı olan MAHMUT AYDIN' m da an sıra yanma geldikleri, bunun dışında bu kişinin ifadesinde ismi geçen başka bir MAHMUT' un yanma gelip gittiğini bilmediği, hatta hiç görüşmediğini,
ESRA FERİDE GÖKÇİMEN aynı zamanda MEHMET FİRKİ KARADAĞ' m genel başkanlığındaki Kuvva-i Milliye Derneği ile ilgili kendi internet sitesinde ERKUT ERSOY' un yanında çalıştığını tespit ettiğini, kendisi MEHMET FİKRİ KARADAĞ' ı Türk Dünyası Araştırmalan Vakfının bir toplantısında VELİ KÜÇÜK ile yanyana ve samimi bir şekilde gördüğünü, aynı dönemde VELİ KÜÇÜK'ün kendisinin de tanımış olduğu bir kısım siyasetçilere kendisi hakkında bir suç örgütü lideri olduğunu, siyasi kimliğinin olmadığı şeklinde beyanlarda bulunduğunu duyduğunu, bütün bunlardan lideri olduğu siyasi hareket ele geçirilemeyince kendisine gönderilen ESRA FERİDE GÖKÇİMEN ve kocası MUZAFFER GÖKÇİMEN' in iftiralan ile tutuklattınldığmı beyan etmiştir.
1163
^^it^f^f^.'

b)-Telefon görüşmeleri;


Semih Tufan GÜLALTAY hakkında çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan ötürü açılan iddianameye konu dosya içinde mevcut telefon görüşmeleri,
21.07.2006 günü saat 22.29'da Emre GÜLALTAY ile Şemsettin...? arasındaki telefon görüşmesinde;
Şemsettin'in "Bizim Osman deliyi gördün mü ne yaptı?" dediği, Emre'nin "Gördüm şerefsiz herif ne işin var senin" dediği, Şemsettin'in "Yazık ya kendini gerçekten batırdı ya" dediği, Emre'nin "İt herif yüzünden bizim ismimizde geçti" dediği, Şemsettin'in "He biliyorum ya zaten ben kaç sefer basından hep takip ediyordum ya. Ama yemin ederim var ya çok dua edin. Dedim inşallah size doğru gelmez bişey abi ya" dediği, Emre'nin "YA BU PEZEVENGİN MÜSLÜMANLIĞI DA YOKTUR. NE İŞİ VARDI BUNUN BU İŞLERLE BEN ANLAMADIM Kİ." "Sen bunun hiç müslümanlığmı falan biliyor musun? ... Sene yattın sen bu pezevenkle" dediği, Şemsettin'in "Beş altı ay beraber kaldık karşıda." dediği, Emre'nin "Hiç Allah dediğini duydun mu?" diye sorduğu, Şemsettin'in "Yok valla duymadım" dediği, Emre'nin "Bu pezevenk peki niye bu işi yapmış" diye sorduğu, Şemsettin'in "Bilmiyorum ki abi bu ne yapmaya çalışıyor. Kendim bile şok oldum. Arkadaşlanm bana söyledi. Ben geldim baktım. Ne şok oldum ya. Bana kim söyledi biliyor musun?" "He Canip bana söyledi Kağızman'da" dediği ve Canip isimli şahısla hapishanede yaşadıkları olayları anlattığı,
15.08.2006 günü saat 15.40'ta Semih Tufan GÜLALTAY ile Haşim...? arasındaki telefon görüşmesinde;
Haşim'in "Semih Bey merhabalar Albay Haşim." Şeklinde kendini tanıttıktan sonra bir süre hal hatır ettikleri, daha sonra Haşim'in "...Özkan'ın durumu hiç iyi değil ne oldu ya?" diye sorduğu, Semih'in ise "Bi ara uğra da bi konuşalım." dediği ve ertesi gün görüşmeye karar verdikleri,
13.09.2006 günü saat 19.09'da Semih Tufan GÜLALTAY ile Gürkan TEMELLİ arasındaki telefon görüşmesinde;
Gürkan'm "Başkanım hemen Starı açar mısın hemen." dediği, Semih'in "Ne var son dakika?" dediği, Gürkan'm "Şeyi diyor ... İNTİKAM TUGAYI ÜSTLENDİ DİYOR. Diyarbakır'daki olayı diyor, Akın BİRDAL suikasti falan onlardan bahsediyor." "Bi izleyin başkanım hala devam ediyor şuan devam ediyor." dediği, Semih'in "Herhalde yine birileri bana kuyu kazıyor" dediği, Gürkan'm "Tamam NORMALDEN GÖRÜŞÜRÜZ birazdan Başkanım." dediği,
13.09.2006 günü saat 19.15'te Ahmet FULİN ile Emre GÜLALTAY arasındaki telefon görüşmesinde;
Emre'nin "Televizyonlar yine bangır bangır be, Diyarbakırdaki olayları." dediği, Ahmet'in "...7 tane çocuk ölü 4 tane de şey kardeş, vatandaş." dediği, Emre'nin "Son son haber olarak geçerek ne demişler Türk İntikam Tugayı yaptı falan." dediği, Ahmet'in "İyi tamam neyse konuyu kapatalım yarın görüşürüz" dediği,
13.09.2006 günü saat 19.51'de Ahmet FULİN ile Nejdet ATIŞ arasındaki telefon görüşmesinde;
Ahmet'in "E Nejdet haberleri takip ettin mi sen" "Akın BİRDAL olayını yapanlar yapmış demişler. Beni şimdi aradılar." dediği,

Ahmet'in "Sabah izlemedin mi?" "Diyarbakır'daki olaylarla ilgili." "...Ne demişler biliyo musun? Akın Birdalı yapanlar yapmış." "Tabi kaçta gece kaçta açılacak o haberi izle takip edelim." "Herkes he herkes rahatsız şu anda." dediği,
25.09.2006 günü saat 16.04'te Gürkan TEMELLİ ile Osman KAYI arasındaki telefon görüşmesinde;
Osman'ın "Gürkan bey rahatsız ediyorum" "BAŞKAN'a ulaşamadığım için sizi aradım. Ben Mahmut'la gelmiştim bizim bu Edremit'le ilgili Bİ KOMUTANIMIZIN bi sorunu vardı, onla ilgili bi..." "Onlan ilgili hiç bi gelişme olmadı." dediği, Gürkan'm Osman'ın adını soyadını aldıktan sonra görüşüp tekrar döneceğini söylediği, Osman'ın ise "Çok teşekkür ederim BAŞKAN'a hürmetler ediyorum" dediği,
27.09.2006 günü saat 16.12'de Gürkan TEMELLİ ile Savaşhan TOSUN arasındaki telefon görüşmesinde;
Savaşhan'm "Bu bizim Emre'nin yanında Ayhan diye bi çocuk var mı?" diye sorduğu Gürkan'm "Ayhan var abi evet" dediği, Savaşhan'm "O bizim Fahri abi var. Fahri YAYLA'ya gider mider yapıyo. Ona söyle akıllı olsun." "Faruk YAYLA benim halamın oğludur yabancı değil." dediği, Gürkan'm "...AYHAN BU HANİ BAŞKANIN ÇOK YAKIN ŞEYİ, İÇERDE AKIN BİRDAL OLAYINDA BERABER YATTIKLARI ÇOCUK ABİ." "ŞEYİ ATEŞLEYEN, YANİ TETİĞİ ÇEKEN" dediği, Savaşhan'm "Her neyse, deki Fahri abi söyle Savaş abin halasının oğlu, yani yanlışlık yapmasın yani" dediği, Gürkan'm "Ama ben onla da görüşmüyorum ki abi. ONLAR ŞEYİN EMRE'NİN GURUBU yani ha söylim." dediği,
27.09.2006 günü saat 16.17'de Gürkan TEMELLİ ile Savaşhan TOSUN/ Nuh Celal...? arasındaki telefon görüşmesinde;
Savaşhan'm "Oğlum bunlar hep yanlış yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi bizim yeğene BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı." "Hareketler yapmış, Emre yapıyo bunları. Ya ben sana bişey söylim mi çok ayıp ya" "Sen sen gel buraya bakim ismin neydi senin Nuh Celal YAYLA." "Trabzon Vakfıkebirli ha" "Arabasını alıyo bak Gürkan'a anlat bakim bi dakka bi dakka dinle" dediği, telefonu Gürkan'm aldığı, Nuh Celal'in "Peugeut 407 Emre'nin de ortağında yani ortağının kardeşinde bu araba ama Emre konuyu iyi biliyo iade etceklerdi etmiyolar" "Bi 45 milyar lira benim şahsi çeklerim var buda iade edilecekti bunu da iade etmediler." "Ya ben bu Emre'nin ortağının kardeşiyle ortaklık yaptım..." "Fatih MELEK'le" dediği, Gürkan'm da "MELEK'le evet Osman MELEK'in abisi" dediği, Savaşhan'm "Muzaffer abiye gidiyorum de. TEKİN'e oraya gelecekler hepsi ben sana söylim." "Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. Muzaffer TEKİNTAY'a çağıracam Emre'yi... bunuda çağıracam böyle bişey olurmu oğlum ya he" dediği, Gürkan'm "Ya Savaş abi Muzaffer abi ne yapabilir ki Emre'ye ya. MUZAFFER ABİYİ PATLATIRLAR İKİ DAKKADA." "İKİ DAKKADA PATLATIRLAR MUZAFFERİ, MUZAFFER KİM ABİ." dediği, Savaşhan'm "AMA BİZİM YAKINLARI MI KOPARTACAK OĞLUM." "Ben tahsilata çıkmadım oğlum ya anla yani ben sana de diyosam ... ben tahsilata çıkmadım bizi de Allahtan başka kimse kopartamaz Gürkan bunu bil yani biz dostuz anla" "Bak biz dostuz, Gürkan BEN ADAMLARI ALIRIM Gürkan ben alırım bak biz dostuz diyorum sana madem dostuz yanlış olmasın diyorum oğlum" "Konuş bakalım Emreylen selam söyle Savaş abin öz yiğeni söyle ya ba amcası benim teyzemin çocuğu ya" dediği,
02.10.206 günü saat 13.57'de Ahmet FULİN ile Veli KILIÇ arasındaki telefon
görüşmesinde; ^e»*®*^


Bir süre Ahmet'in yaşadığı maddi sıkıntılardan bahsettikten sonra "Ben sana söyledim ben hani bi şekilde tamam yani şuanda yani bilsem ki orası oturmuş yani oturmuş derken oturmasını beklemek mümkün değil." "Ki oturası oturmaz millet oraya yani MAFYA GÖZÜYLE bakıyor korkuyor insanlar gelmiyor." "İmajı bozuk şimdi bizim sıkıntımız zaten kendimize yetiyor kendimizi kimseye anlatamıyoruz." "MİLLETTE BİZE O GÖZLE BAKIYOR." "Yani şimdi insan üzülüyor yani len ne ulan biz mafya olsak ulan hani paranın içerisinde yüzeriz ulan" "Harçlığımız yok cebimizde elimizde harçlık yok." "Ya BU NASIL MAFYACILIK KARDEŞİM bu nasıl iş." "Hani teşkilatız NE TEŞKİLATI KARDEŞİM nasıl HANİ PARTİCİLİK, TEŞKİLATÇILIK?" "Ha o Chreslerle geziyor öbürü tamam gene iyi kötü bi arabayla geziyor Chreslerle gezen kendine göre Nejdet kendi kafasına göre" "GELEN PARALARI KİM GETİRİYO KİM GÖTÜRÜYO ne oluyor ne bitiyor bizim ne kadarımız var nereye şeyimiz var kendi başımıza bi iş yapamıyoruz sanki şimdi ben yani bişey yapmaya çalışsam da tabi onu bağlayacak bişey yok ta fakat yapmıyoruz çünkü diyoruz lan biz birlikteyiz birbirimizden habersiz bi iş yapmayalım ama Onlar hep habersiz yapıyor." "He biz de hala diyoruz ki yav bi İŞ YAPARSAK YANİ ... YANİ HEP BİLGİLERİ DAHİLİNDE YAPALIM." dediği,
27.11.2006 günü saat 12.01'de Ahmet FULİN ile Şükrü...? arasındaki telefon görüşmesinde;
Bir süre doktor olarak bahsettikleri kişi hakkında görüştükten sonra Ahmet'in "...Bizim bunlardan öyle benim bi beklentimiz de yok. Öyle bi kalkıpta ben onlar içinde kendimi feda etmiş değilim. Biz parti amacıyla biz kölelik yapmışız, onun dışında arkadaşız dostuz. Her türlü sıkıntımız olursa yani para durumları olduğu zaman da yardımcı olmuşlardır. Ya şükür benim ya öyle şey değil ama dostluklarımız geçerli bizim yani şimdi. Herşey para değil ki ne olmuş biz ayn bi gücüz o ayn bi güç ne olmuş. Yani sonuçta o da arkadaş da biliyorsun kendine göre bi ismi olan bi delikanlı." "Dolayısıyla nedir Bİ GÜÇ TEŞKİL EDİYOR. Başka bişey yok yani İstanbul'da da bu gerekiyor..." dediği ve bir süre yaşanan olaylardan bahsettikleri,
16.12.2006 günü saat 13.10'de Necdet ATIŞ ile Semih Tufan GÜLALTAY arasındaki telefon görüşmesinde;
Necdet'in "Başkanım ben şimdi o şeyleri yapayım ulusal birlik..." dediği, Semih'in "He yaz derneğimiz adına." "ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU hareketi platformunda derneğimizi temsile yetkilidir." dediği, Necdet'in "Yani her hangi bir dernek üyeleri de bunu ben dışardan bir insan ayarlayacağım için başkanım bir derneğe üye olan bir kişi böyle bir yazıyı kendi derneğinden alıp bizim ulusal birlik platformumuza üye olur." dediği, Semih'in "O kadar o kadar o kadar" Semih "Yani temsile yetkili olduğunu kaşeli bir mühürle dernek başkanı şey yapacak" "Ziya da kooperatif başkanlanm organize edecek." "He kamyoncular kooperatiflerinin başkanına da." dedikten sonra aynca Semih'in "Sen Sedat la da konuş." "Sedat'ta derneğimizin onursal başkanı olarak, Semih Tufan Gülaltay'ı derneğimize ulusal birlik hareketi platformunda temsil etmeye diye kaşeli bir yazı göndersin." "Ziya yi da böyle organize et." dediği, Necdet'in "Ben şimdi bakmaya geldim. Ali Rıza beyi bekliyorum." dediği, Semih'in "Ali Rıza ile konuştuğun zaman beni bir arayın da ben Ali Rıza ile görüşeyim." "O da orda derneklerden bir tanesinin başkanıyla otursun." "Tamam mı farketmez derneğin hangi dernek olduğu tanıdığı birinden rica etsin" dediği, Necdet'in "... Şimdi aklıma geldi dernekler genel başkanı Ziya'nm iyi bir dostuydu. İşimize yarar değil mi başkanım?" diye sorduğu, Semih'in "Çok önemli o adam bize." "O çok ağır bir top o bize çok lazım." dediği,
21.12.2006 günü saat 21.59'da Semih Tufan ^fl^AUTÂŞf ile Selçuk arasındaki
telefon görüşmesinde; / to " *f,
;4N 7T
t I (s V^


Bir süre sohbet ettikten sonra Semih'in "Şimdi dün akşamki toplantıda; ben Kemal beyle bu şuan da imzalanmasın vakıflar imza atamaz gibi çıkışınızdan ben bir şey anlamadım." "Madem böyle bir çıkış yapılacaktı, orda bizim daha evvelden konuşmamız gerekirdi." "Ve işte ben bugün hukuki olarak arkadaşlara çalışma yaptırdım." "Deklarasyon metnine vakıflar imza atabilir. Böyle bir sakınca yok. Ankara'yla da konuştum. "Şartı bile yok 6 tane 6 tane kuruluşun vakıf veya dernek" "Ortak bir deklarasyon metnini imzalaması kuruluş kabul ediliyor isterse valiliğe dilekçe veriyor ki Ankara'daki platform" "Selçuk abi sen gelmeden evvel ben Kemal Atay'a şunu söyledim." "Orda herkesin içinde söyledim dedik ki Selçuk ORHON sen ben bir şey konuştuk." "Ben size bir şey söyledim dedim ki benim zaten bir hedefim ve bir projem var yürüyorum birlikte yürüyelim" "BEN KUTLU BİR DAVA YOLUNDA YÜRÜYORUM SELÇUK ABİ. Bana yardımcı olun bana köstek olmayın..." "Üç dört gündür kendi kendimi yiyorum" "Şimdi bir dakika son derece rahatsızım üç dört gündür kendi kendimi yiyorum. Orada bir kelime bahane edildi. BURDA DEDİLER DİN KELİMESİ GEÇMİYOR YANİ MANEVİ DEĞERLER." "ONU ULUSAL DEĞERLER OLARAK TADİL ETTİK." dediği ve bir süre toplantıda ve sonrasında yaşandıkları hakkında görüştükleri, daha sonra Semih'in "Şimdi dün akşam ben deklarasyon metnini imzaya açacaktım. Kemal Ata'yla siz madem bir söz birliği yaptınız, bana niye sormuyorsunuz? Şuanda bu imzalanmasın... Selçuk abi ve bu iş benim için her şeyden üstün. BEN BU İŞİN SONUNDA KAN DÖKÜLMESİNİ İSTEMİYORUM." dediği, Selçuk'un "Yani kimse kimseye memurluk yapmıyor. Bu işe ben inanmasam zaten ben bu işe girmezdim." dediği, Semih'in "Ben bu platformu kuracağım. Bunun başkanı olarak bu işi, BU OPERASYONU BEN YÜRÜTECEĞİM. Ben orda bana muhalif olacak adanım AĞZINA MERMİYİ SIKARIM. Bana destek olacak bana ağ sakal insana ihtiyacım var." "Şimdi Selçuk abi bunlar açık anlatılmaz. Ben size dedim ki; benim bir yolum var, bir hesabım var, ben yürüyorum dedim mi" "Birlikte yürüyelim dediniz peki" dediği, Selçuk'un "Konuştuğumuzda böyle konuşmadık." dediği, Semih'in "Şimdi bir dakika sen o gün gecikiyorsun. Her gün toplantıya geç kalan Kemal Ata erken geliyor, Arif Akdeniz erken geliyor." "Beyler ... yere vuruyor. Vay efendim burda din kelimesi vaaz edilmemiş. BİR SONRAKİ TOPLANTIDA BEN PAŞAYI ÇAĞIRIYORUM. Bu sefer mealen diyorsunuz ki; yav öyle bir organizasyon kuruyorsun da paşanın senden haberi var mı tabi" "... BU SEFER ERTESİ GÜN PAŞA GELİYOR. Diyorum kalk gel buraya paşa diyorum arkadaşlarla görüşelim." "Paşa geliyor toplantının bitimine doğru. Sen dönüyorsun diyorsun ki Arif bey bir söyleyeceğin var mı?" "Arif bey kalkıyor, din tasavvuf dergah tarikat. Yav biz ne kuruyoruz ya" dediği ve bir süre aynı konu hakkında görüştükten sonra "... bir kaç gündür ben rahatsızım. Ya yollarımızı şimdiden ayıralım ya da konuşun aranızda... BEN BU YOLDA YÜRÜYECEĞİM. BU YOLDA DA BABAM SIRRI GÜLALTAY'I KURBAN EDERİM TANIMAM. EMRE Yİ YATIRIR BAŞINI KESERİM." "Bak ben şimdi bu saatte gidiyorum 6 tane dernek başkanıyla toplantı yapmaya. 6 dernek davası kazanırım diye ben yırtmıyorum." "Selçuk abi, Arif Akdeniz gibi bir adam, bir kuvvet komutanının yanında bunları konuşması hiç tesadüfi bir şey değildir." "BEN ŞİMDİ BİZ ŞİMDİ O ADAMI RAZI ETMİŞİZ BU PLATFORMUN BAŞKANLIĞINA GETİRMİŞİZ." dediği,
21.12.2006 günü saat 22.18'de Semih Tufan GÜLALTAY ile Selçuk...? arasındaki telefon görüşmesinde;
Görüşmenin başında telefonun kesildiğinden bahsettikleri ve bir önceki telefon görüşmesinde bahsettikleri deklarasyonun imzalanmaması ile ilgili görüşmeye devam ettikleri, bu çerçevede önceki görüşmenin devamı olarak Semih'in "Selçuk abi açık söylüyorum. BU İŞİN KELEYİ KOLTUĞUNA ALMIŞ OLAN ADAM BENİM. Benim askere ihtiyacım var. Benim kendime komutana ihtiyacım,^«teE©a;na akıl verecek adama ihtiyacım yok. Hele beni engelleyecek insana hiç ihjjy*aeım foj> Lütfen bana destek


verilecekse bundan sonraki toplantıya gelin." "Bak Selçuk abi aynen politika yapmadan neyse
söylüyorum çünkü bu benim namus meselem namus namus burada yolumuzu ayırdıktan
sonra da İNTİKAM ALIRIM HEPİNİZDEN aynen söylüyorum." "Ailemi koymuşum her
şeyi mi koymuşum bu yola." "HERKESE TETİK KESERİM" "Yani ben bu işin
boyutlarını anlatıyorum. ÖLÜMÜNE YÜRÜYORUM BU İŞTE..." "Benim bu işle
uğraşmamın sebebi BEN ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMUNU KURUP
BUNUN BAŞKANI OLARAK MÜCADELEYİ HEDEFE ULAŞTIRMA
AZMİNDEYİM..." dediği ve bir süre aynı konularla ilgili görüştükten sonra Semih'in
"YANİ BEN ORADAKİ... HADİ HARP AKADEMİLERİ ADRESİ OLMASIN. BUNU
BİR YERDE BİR KAÇ SEFER TEKRARLADIKTAN SONRA... OLABİLİR YANİ
MAKUL." dediği, Selçuk'un "Yani olumsuz adledilir yoksa... Olumsuz yani okuyanlar evet
Kalmasın." dediği ve deklarasyonun imzalanamaması konusunda görüştükleri,
08.01.2007 günü saat 10.31'de Ahmet FULİN ile Gürkan TEMELLİ arasındaki telefon görüşmesinde;
Ahmet'in parayı yeni yatırdığından bahsettikten sonra Gürkan'm Nejdet isimli şahsın kendisine ulaşmaya çalıştığından ve buluştuklarından bahsettiği, buluşmada geçen konuları Gürkan'm "GÜRKAN DİYOR BİZ DÜŞÜNDÜK TAŞINDIK DİYOR SENSİZ BU İŞLER OLMUYOR." "Ondan sonra işte SENİN MUTLAKA BAŞKANIN YANINDA OLMAN lazım Alper bir yana bizim Cengiz aptaldır şudur budur işte bir yere gidilmesi gerekir birileri ile konuşulması gerekir onun yanında DİK DURAN BİRİ OLMASI LAZIM işte senin mutlaka." "Senin başkanın yanında olman lazım." "Ya dedim bişey söylüyecem Nejdet dedim hı başkan demiş ki Gürkan bize küstü galiba BİZDE ONA MI KÜSELİM." "BİZİ KÜSTÜRMESİN" "Ondan sonra sabahleyin BAŞKANLA BERABER BİSMİLLAH DİYİP ŞEY YAPIYORSUNUZ yanından LÜTFİ'Yİ DE UZAKLAŞTIRIN bilmem ne yapın bakanz dedim ben anlıyor musun?" dediği ve bir süre aynı konuyla ilgili görüştükten sonra Gürkan'm "Sana bişey söyilim mi bu problemler yani şu GÜNDEME GELEN MEVZULAR BAŞKANDAN KAYNAKLANMIYOR HE EMRE İLE NEJDET ORGANİZE YAPIYOR." "Onun da haberi var aslında." dediği, Ahmet'in "Ya tabi bunlar hepsi istişareli be abi baktılar ki BU İŞLER YÜRÜMÜYORLAR BİZSİZ anlatabiliyor muyum" "İşte dernek kuracaz dernek ... dernekten yetki ver YA ABİ YANİ SEN, ULUSAL BİRLİK HAREKETİ BİLMEM NE BANA BİR DE MESAJ GELMİŞ. ULUSAL. BARIŞ BEY GÖNDERMİŞ." dediği, Gürkan'm Yine mi HAREKETE GEÇMİŞİZ ABİ ULUSAL BİRLİK HAREKETİ DİYE." diyerek şahıslarla arasındaki memnuniyetsizliği anlatmaya çalıştığı,
17.01.2007 günü saat 18.23'te Ahmet FULİN ile Cengiz...? / Semih Tufan GÜLALTAY arasındaki telefon görüşmesinde;
Semih'in "Ya bak Fulin telefonunu kapatma kardeş bak" "BAK DİNLE KOŞTURUYORUZ HER TÜRLÜ. HER YERE GİRİP ÇIKIYORUZ. HER TÜRLÜ FAALİZ." "Yani imkanlar kısıtlı da olsa" dediği, Ahmet'in "Başkanım hi önemli değil biz imkanlanmızı." dediği, Semih'in "HERŞEYİ YAPIYORUZ. HER TÜRLÜ YÜRÜYORUZ. Ahmet FULİN hiç canını sıkma." dediği, Ahmet'in sıkıntılarını aştığından ve geleceğinden bahsettiği, Semih'in "ŞİMDİ CUMA AKŞAMI 6*DA TOPLANTIMIZ VAR." "Bizim yazanede temsil heyetini seçiyoruz." "Ocak ayının ilk haftası da büyük bir kurultay topluyoruz. Salon malon işlerini hallettiriyorum." dediği ve deklarasyon metninin dernek başkanına imzalatmasını istediği, ayrıca Ahmet FULİN'i icra heyetine aldığını söylediği,
f^^Z^
23.01.2007 günü saat 11.18'de Ahmet FULİN ile DUKŞUÖ^GÜLER arasındaki
telefon görüşmesinde; ff/'\ ^


Ahmet'in "Ya yok kardeş biliyorsun Ermeni vatandaşımız öldürüldü. Dolayısıyla hani televizyonlarda da o NTV'DE YOK İŞTE AKIN BİRDAL SUİKASTÇİLERİ HARAÇ MARAÇ TOPLUYORLAR FALAN FİLAN DİYE GEÇİYOR BİLİYOR MUSUN?" "Gerekte yok biz geçen gün gittik BENİMDE MAHKEMEM VAR." "Belli değil hele beni çağırmışlar. Semih Tufan, Emre GÜLALTAY, Nejdet ATIŞ ondan sonra Gürkan TEMELLİ." "BU SUAT TURGUT YOK MU MAVİ MEDYA" "ŞİKAYETTE BULUNMUŞ BİZLERİ." "Hı işte geçen günde gençlik başkanı geldi beni aldı." "Ofısde yer yapmış bana işte yerimi gösterdi burası senin dedi." dediği, Ahmet'in Elazığ'a gideceğinden ancak para sıkıntısı olduğundan bahsettikten sonra ".. .yani sen fabrikadan para çözemiyor musun?" diye sorduğu, Dursun'un "Nasıl biliyor musun bu kırk ayaklar var ya 12 teker" "Onlardan paso mal yüklüyoruz Irak'a" "Dün gittim şeye Emre Bey falan ordaydı işte" "Dimes'teki yere gittim. Ali ŞİBİROĞLU falan ordaydı." "Seni dediler halledecez dedim ki abi benim harcamalanm var bari bunları şey edin e halledecez sıkıntımız var dedi bende sinirlendim çıktım geldim." dediği,
26.01.2007 günü saat 12.43'te Semih Tufan GÜLALTAY ile Dursun GÜLER arasındaki telefon görüşmesinde;
Semih'in "Dursun bu BAŞKOMSERLER DERNEĞİNİN BAŞKANI döndü mü onla bi görüş de" "... Platformu biraz şey yap çalışma yap destek ver Dursun." "O deklarasyon metnini de tanıdığın bi dernek başkanına imzalattır tamam mı?" "Senide platforma üye olarak alalım." dediği,
19.02.2007 günü saat 11.25'te Ahmet FULİN ile Necdet ATIŞ arasındaki telefon görüşmesinde;
Necdet'in "...Önümüzdeki pazar günü Taksim de miting var Azerbeycan'lılar Derneğinin" "... BAŞKAN SÖYLEDİ ŞEY GÖNDERECEZ OTOBÜS. Abi işte güzel bi organizasyon. Abi bi otobüs dolusu..." dediği, Ahmet'in "Tamam ... YEVMİYELERİNİ VERİK, HAMALLARI TOPLARIK." "Ne işler çıkardız gene" dediği, Necdet'in "Şey ya bizim TİMUR ABİNİN BASIN AÇIKLAMASI MİTİNG ŞEKLİNDE..." "ORDA ÇOK KALABALIK OLMAMIZ GEREKİYOR." dediği,
16.02.2007 günü saat 11.26'da Ahmet FULİN ile Cihan KARADAĞLI arasındaki telefon görüşmesinde;
Cihan'm "İyidir abi bu ... heralde Hüseyin Ankara'dan beni aradı KARABULUT Hüseyin abiyle görüştürdüm. Dün akşam Hüseyin abi aradı. Ahmet beni bi arasın dedi." "Abi bana bak sen gene bu KARABULUT'U GÜZERGAHINDAN KAÇIRMA. Yani o biraz dengesiz bişeyler yapıyor heralde şimdi BURDA NE YAPACAĞI DA BELLİ DEĞİL." dediği, Ahmet'in "Şimdi burdan ben İstanbul'a geldim ya Cihan burda bi kardeş var Eyüp GECREK şimdi" "Bİ TAKIM İNSANLARLA DEVREYE GİRMİŞ O EYÜP KOKSAL PAŞALAR FALAN HEPSİ ŞEYDELER ANKARA'YA GEÇMİŞLER." dediği, Cihan'm ".... Bana KARABULUT dedi ki; BEN O PAŞA FİLANLA SEN DEDİN Kİ NERDEN GÖRÜŞECEKLER GÖRÜŞTÜ ÖYLE TAHMİN EDİYOM." "GEÇMİŞTİ DÜN GÖRÜŞTÜLER HERALDE" "Hüseyin abiyi aradı şimdi Hüseyin abi de dedi ki Ahmet beni bi arasın benim demek istediğimi sen anlamadın şimdi Hüseyin abi gider orda adam bulur bulamaz bu yanda maksat bu firmayı sen temize çıkarasm ki aklı başında ondan sonra zaten ömürlük bişey eğer" dediği,
16.02.2007 günü saat 11.29'da Ahmet FULİN ile Selahattin...? arasındaki
telefon görüşmesinde; ^#*!SSS^ "■-
//«. -'•
f ) y^ " / 71169 H^ :*%JS») S :

Ahmet'in "Adapazarı'ndaydım abi bi Adapazarı na geçmiştim bi yerde işlerim vardı. Benim olduğum bölgede de çekmiyordu. Sen ne yapıyorsun abi geçtin mi Ankara'ya" diye sorduğu, Selahattin'in geçtiği söylemesi üzerine Ahmet'in "Ne yaptın görüşmeler yaptın mı abi" diye sorduğu, Selahattin'in "YAPTIM BİR İKİ GÖRÜŞMELER VAR Bİ GELİŞMELER." dediği, Ahmet'in "KİMLE GÖRÜŞTÜNÜZ ABİ KOKSAL PAŞAYLA MI?" dediği, Selahattin'in "Yok Koksal Paşa ayrı Koksal Paşa" dediği, Ahmet'in "Hüseyin beyle o Amerika'dakiyle" dediği, Selahattin'in "He he onla görüştük Koksal Paşa di bana 400 milyar verin dedim anan güzel mi şirketi komple devredek borçlan ... sıfır işte bunlar var bizde dedik öyle bişey yok kardeşim" dediği, Ahmet'in "Abi sen onu Hüseyin'le görüş ya Hüseyin ÖZDEMİR'len de görüş o olaylara vakıf ya Hüseyin ÖZDEMİR'de bu aynntılan." dediği, Selahattin'in "Hüseyin şeyde işi yok. Bu Ankara şeylen o şey GÜL'e, Eyüp GÜL o Koksal Paşa ...." "Geldim burda adam di ben İstanbul'dayım o Koksal Paşa'yla konuşim di. Ben İstanbul'dayım yani bi çelişkiler var ha" dediği,
17.02.2007 günü saat 10.21'de Semih Tufan GÜLALTAY ile Ali ŞİBİROĞLU arasındaki telefon görüşmesinde;
Semih'in ".. .ALİ BEY SAAT 1' DE İDRİS PAŞAYLA RANDEVUMUZ VAR." dediği ve Taksim'de bulunan Ramada otelin adresini tarif ettikten sonra "Sen bi dosya kataloklar broşür falan hazırla." dediği,
17.02.2007 günü saat 14.50'de Semih Tufan GÜLALTAY ile Ali ŞİBİROĞLU arasındaki telefon görüşmesinde;
Semih'in "Şimdi Ali bey" "ÇIKTIKTAN SONRA SAYIN PAŞAMLA DA KONUŞTUK." "Bu Bulgaristan'daki iş 430 kilometre otoban işi" "BUNUN IŞIKLANDIRMASI, AYDINLATMASINI SANA VERİCEKLER." "Ora diyor çok iş var diyor. Bide orası artık Avrupa Birliği'ne girdi." "ŞEY KONUSUNA DA, ÇALIK KONUSUNA DA SİZİ GÖRÜŞTÜRECEK." dediği, Ahmet'in "YANİ ZATEN BİZİM GELMEK İSTEDİĞİMİZ NOKTAYI ÇOK HIZLANDIRACAK BİR OLUŞUM OLMAKTA VE HAYIRLISI OLSUN BU GERÇEKTEN ÇOK ÖNEMLİDİR." dediği ve yorumlan sonraya bırakmak istediğini belirttiği,
19.02.2007 günü saat 11.25'te Ahmet FULİN ile Necdet ATIŞ arasındaki telefon görüşmesinde;
Necdet'in "...Önümüzdeki pazar günü Taksim de miting var AzerbeycanTılar Derneğinin" "... BAŞKAN SÖYLEDİ ŞEY GÖNDERECEZ OTOBÜS. Abi işte güzel bi organizasyon. Abi bi otobüs dolusu..." dediği, Ahmet'in "Tamam ... YEVMİYELERİNİ VERİK, HAMALLARI TOPLARIK." "Ne işler çıkardız gene" dediği, Necdet'in "Şey ya bizim TİMUR ABİNİN BASIN AÇIKLAMASI MİTİNG ŞEKLİNDE..." "ORDA ÇOK KALABALIK OLMAMIZ GEREKİYOR." dediği,
10.03.2007 günü saat 17.24'te Semih Tufan GÜLALTAY ile Veli KILIÇ arasındaki telefon görüşmesinde;
Bir süre hal hatır görüşmesi yaptıktan sonra Semih'in "... BİZDE İKİTELLİ'YE GİDİYORUZ TOPLANTIYA." dediği, Veli KILIÇ'm "Başkanım ben yazıyı hazırladım, akşam yaymlicam." "Bakalım ne cevaplar alacaz. Bakalım efendiler bunlarla ... gibi oynayacam. Bana bi eğlencelik çıktı başkanım o" dediği, Semih'in ise "Onun bunun serveti ya." dediği, Veli KILIÇ'm "Evet başkanım ama buna şimdi başka başkalanna da yazı yazdıracam. Başka arkadaşlara da tembihliyim." dediği, Semih'in ise "Tabi rüsva edecez onu." dediği, Veli KILIÇ'm ise bazı şahıslarla görüştüğünden \.e--onlarında yazılar yazacaklanndan bahsettiği, bunun üzerine Semih'in "Bölücülük yapıyor namussuz." dediği, bir süre aynı konuyla ilgili görüştükten sonra Semih'in "Ozanım'herkes haddini bilecek."

dediği, Veli KILIÇ'm ise "Evet başkanım bildiricez." dediği ve Semih'le konuşmasından dolayı rahatladığından bahsettiği, Semih'in ise "Az kaldı az" ".... BU SİPERDE 3-5 AY DAHA ZATEN DAYANIRIZ." dediği,
d)Aramalarda elde edilen deliller
Şüpheli Ümit OGUZTAN'dan ele geçirilen disketlerin incelenmesi sonucunda elde edilen JİTEM'Cİ VE MİT'Çİ GAZETECİLER isimli dokümanın MİLLETVEKİLİNE DE FOTOĞRAF SATMIŞ bölümünde;
JİTEM'ci gazeteci diyologda önemli bir başka bilgi daha verdi. Mesut Yılmaz ile Abdullah Çatlı'nm birlikte olduğu resmi DYP Ti bir milletvekiline sattığını söyleyen JİTEM'ci gazeteci, fotoğraflardan yüklü para aldığını söylüyor. Abdullah çatlı ile Mesut Yılmaz'm birlikte olduğu fotoğraf basında yer almadı. Sadece 1998 yılında Radikal gazetesinde manşetten yayınlanan bir haberde Mesut Yılmaz-Abdullah Çatlı ve Eyüp Aşık'm birlikte olduğu fotoğrafları kendilerine satmak için bazı kişilerin getirdiği yer almıştı. Radikal gazetesi fotoğrafın orijinalini değil, bilgisayarda hazırladığı kopyasını yayınlamıştı. Bu haberin yayınlanmasının ardından Akşam Gazetesi'nde görev yapan iki gazetecinin bu olay nedeniyle gazeteyle ilişkisi kesilmişti.
Fotoğrafı arın Denizli Milletvekili Kemal Aykurt'a satıldığı ileri sürülüyor. Çünkü Aykurt, 23 Haziran 1998 tarihinde TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmada, Mesut Yılmaz ile Akın Birdal suikastının azmettiricisi Semih Tufan Günaltay'm birlikte çekilmiş fotoğraflarını kamuoyuna açıklamıştı. Şeklinde isminin geçtiği,
Tutuklandığı dosyada el konulan bilgisayarında, Ulusal Birlik Komitesi.doc bilgisayarların yapılan incelemesinde; 53 Kişilik ulusal birlik komitesinin kurucular kurulunun listesi olduğu ve bu listenin ilk sırasında Semih Tufan GÜLALKAYTN 36. sırasında ise Muzaffer TEKİN isminin bulunduğu,
Aynı bilgisayarda kayıtlı bulunan ÇOK GİZLİ333.doc Word formatmdaki metin dosya bulunmuş, bulunan bu dosyanın incelenmesinde genel merkezi Kadıköy'de bulunan Kuvayi Milliye derneği ve yöneticileri hakkında istihbari mahiyette geniş kapsamda bilgilerin olduğu anlaşılmıştır. 1-Derneğin genel başkanı Fikri KARADAĞ 2-Hüseyin GÖRÜM, 3-Prof. Burhan Omay 4-İbrahim ÖZCAN 5-Kahraman ŞAHİN 6-Ali ÖZOĞLU,7-Hatice BAHTİYAR 8-Ahmet TÜRKYILMAZ 9-Nuri VARDARBAŞI isimli şahıslar hakkında istihbarı nitelikte bilgilerin olduğu görülmüştür.
e)-Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları;
şüpheli Muzaffer TEKİN'in İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğünce suç örgütüne yönelik gerçekleştirilen PİYON (K) planlı operasyonda örgütün liderliğini yapan TİT'in kurucularından Semih Tufan GÜLALTAY ve halen firar olarak ARANMAKTA olan örgütün yöneticisi konumunda bulunan Emre GÜLALTAY ile irtibatının olduğu tespit edilmiştir.
Soruşturma kapsamında halen tutuklu bulunan örgüt üyesi Hayrettin ERTEKİN'in Semih Tufan GÜLALTAY'm tutuklu bulunduğu ve liderliğini yaptığı suç örgütü ile ilgili dosyada hakkında yakalama karan çıkarılan örgütün yöneticisi konumunda bulunan Emre GÜLALTAY ile telefon görüşmelerinin olduğu.
01.02.2008 günü saat:13.55'de Hayrettin ERTEKİN ile emre gülaltay arasındaki
telefon görüşmesinde özetle; _ _ „.„


1171


Emre'nin "abi şimdi katara gideceğim ordaki işlere bakip ondan sonra da buraya geleceğim..." "şimdi burda ortam uygun" "burda o diyorum derneği kuruyorum" "burda bide kasap oturmaya başladi" dediği, hayrettin'in "hi dur murat'i bir gicik edeyim firin açmayi düşünüyoruz diyeyim bizden önce hemen şey yapsinlar" "patentini aldik diyeyim" dediği, emre'nin "şey yapariz abi yarisini senle benim olur yarisi da bunlarin olsun" dediği, hayrettin'in "tamam baba ben varim" dediği, emre'nin "çünkü hiç olmazsa bunlar başinda da durur" dediği, hayrettin'in "ya yok onlara hiç güvenme onlar kendi kendi evlerinde ki işini yapamıyorlar onlardan bir şey bekleme bak onlara güvenirsen şey olmaz" "onu da biz yapariz ben oraya bir tane adam koyarim" dedikten sonra görüşmenin ilerleyen bölümlerinde hayrettin'in "bomba gibiyiz devam ediyoruz işte burda bir türban sikintisi var burda bu adamlar okuyorsundur şeyden mhp destek verdi bunlara onlarla ilgili bu gün bir yazi yazdim güzel bir böyle bunlara bir ufak yazmiyordum uzun zamandir şimdi ortalik yine hop oturup hop kalkacak böyle" dediği, emre'nin "ben sana bir şey söyleyeyim mi vatan için uğraşiyorsun sonra vatan hayini oluyorsun" "abi bizden vatan hayini olmaz da vatan hayini muamelesi görüyoruz" dediği, hayrettin'in "...en iyi kurt ölü kurttur dediğim için 301. maddeden dgm'de yargilaniyorum inşallah ceza verirler de ben de tarihe geçerim..." "...biz ya biz türk ırkinin türk milliyetçisinin ant içmiş yemin etmiş olan insanlar için çünkü bizim yeminler genlerimizde taşiniyor..." "...ben seni taniyorum yani seni biliyorum sen insana ne derlerse desinler seni bak biliyorum diyorum ki yanindayim sonuna kadar her zaman yani bunu bilesin" "...ne derlerse desinler organize çete desinler bilmem hain desinler... güleceksin şöyle bakacaksin diyeceksin ki bunun bir hedefi var bunun bir amaci var amacinin karşisinda duran benim" dediği, emre'nin "şu on beş günden beri çikarmadiklari şey kalmadi" "yok haplemin torunundan tuttular ya daha ankara'daki araçlara tut yok malatya'da olayi yok" dediği, hayrettin'in "genel kurmay başkani gibi bir tertemiz ... seçilmiş bir adama bile kalktılar fezleke düzenleyip çete diye dava açmaya kalkan milletten insanlardan ne beklenir onların bir amacı var onu niye yapıyorlar onu bu memlekete yıkmak için memleketin ilerlemesini" dediği, emre'nin "ya utanmıyorlar dün şu başlığı gördün mü gülmekten öldüm ya şey çete tetikçi dizilerden seçmiş diye ya bu kadar olmaz ya" "yalnız ben sana bir şey söyleyim mi çok büyük strateji hatası yapıyoruz biz yapıyoruz biz başından beri" "bu hem ak partiye hem bu İslamcı kanada karşi strateji hatası yapıyoruz" "biz aslında abi bunları devşirebiliriz ..." "abi en büyük tehlike kim biliyor musun bunlar değil bunlar yine bir noktada gelirler mecburen de olsa yani bunların içindeki kamuluşlari yani bu yüzde kırk yedinin içinde en fazla böyle kemikleşmiş böyle şey olan kısmi yüzde ondur geri yüzde otuz beşini biz kendi safımıza çekeriz ama en tehlikeli olanlar ikinci cumhuriyetçiler" "bak biz biz şimdi bunlan köşeye sıkıştınyoruz zannediyoruz bu ak parti ve o adamın ismi esasmda ikinci cumhuriyetçiler bunlan kullanıyorlar biz bunlan korkuttukça bak bizi öcü diye gösteriyorlar bunlar diyorlar sizi kesecek öyle yapacak böyle yapacak anlatabiliyor muyum bunlar sizi şöyle yapacak böyle yapacak diyorlar onlarin üzerinden bize operasyon yapiyorlar" "abi bütün basini ele geçirmişler" "ya şimdi bunlar sivil toplum biz sivil toplum örgütü kuruyoruz çete oluyor" "şimdi sivil toplum örgütü kur meydana çik sen çetesin abi olmayan bağlantilar olmayan suçlamalar ya o gazeteci kadini ne hale getirdiler güler kömürcü'yü" "... ekibi sedat peker'e telefon açmiş ya kadin sedat peker ile yatmiş da olabilir ne olacak yani bu kadini şey mi yapar" "ya o garibim o sevgi erenerol'a yaptiklari ya" dedikten sonra görüşmenin sonlarina doğru türk-çin işadamlari adi altinda bir dernek kurmayi planladikiari, türkiye'deki dernek başkaninin hayrettin ertekin olmasi, yurtdişindaki dernek başkanin da ibrahim..? isimli şahis olmasi yönünde konuşmalar yaptiklari tespit edilmiştir.
İsmail yıldız'm işyerinde elde edilen bilgisayarda; Uluş^jUdfelik.. Hareketi Platformu; İnsan Haklan Derneği'nin eski Genel Başkanı Akın BirdaM cl 998 syjMÎSasilahlı saldmda bulunulması eylemini organize eden Semih Tufan Günafey, 4.^4qf '^z^evinde
a * "* / / /* ""\ \ f- v,-


yattıktan sonra 2005 yılında Ulusal Birlik Partisi'ni (UBP) kurdu. Günaltay, Muzaffer Tekin'le Türksolu'nun düzenlediği bir etkinlikte tanıştı. Kitaplarını da Türksolu tanıyordu. Günaltay, Yargıtay kararıyla başkanlıktan ayrılınca UBP de kapandı. Günaltay, uzun bir sessizlikten sonra 11 Şubat'ta Ulusal Birlik Hareketi Platformu'nu (UBHP) kurduğunu açıkladı. Kağızman Gençlik Derneği'nin başkanlığını da yürüten Günaltay'm oluşumunda 38 kuruluş var. UBHP'nin Ankara'daki temsilciliğini ise Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı ve eski Jandarma Genel Komutam Orgeneral Şener Eruygur yürütüyor. UBH'ya destek veren kuruluşlar arasında Temiz'in UHB'si ve avukat Erkut Şahin'in İlerici Aydınlar Derneği (İAD) de yer alıyor.
İlerici Aydınlar Derneği: Semih Tufan Günaltay'm Akm Birdal suikasti sonrası avukatlığını üstlenen Erkut Şahin, İlerici Aydınlar Derneği'ni (İAD) kurdu
Hüseyin GÖRÜM; 27.05.2006 tarihinde danıştay davasında yakalandığında ankara c.başsavcılığmda alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN'in Semih Tufan GÜNALTAY'm cezaevinde bulunduğu dönemlerde bu şahsa yardım ettiğini kendisine söylediğini,
f)-Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Mehmet Hadi ÖZCAN; hakkında bir kaç sefer çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan tutuklandığını, halen ayrı bir çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan Kandıra Cezaevinde tutuklu olduğunu,
ERGENEKON ile alakalı olarak geçmişte bazı tanıdığı şahıslar olmuduğunu, ancak örgütün içinde fiilen bulunmadığını,
VELİ KÜÇÜK'ü gıyaben tanıdığını, İzmit'te Alay komutanlığı yaptığı dönemde kendisi ile 1996 yılında bir olay sebebi ile arandığı için teslim olmak için birkaç sefer telefon görüşmesi olduğunu, ancak hiçbir zaman yüz yüze bir görüşmesinin olmadığını, SEMİH TUFAN GULALTAY'ı arkadaşı olan SAVAŞ UZUN ile aynı cezaevinde yatmasından dolayı tanıdığını, SEDAT PEKER in dayısını ve babasını tanıdığını, kendisini tanımadığını,
kendisinin SUSURLUK Meclis Araştırma Komisyonuna ve ilk yakalandığında emniyet müdürlüğünde geçmiş dönemde ifade verdiğini, Ergenekon örgütü üyesi olmadığını,
Tuncay güney mülakatında; SEMİH TUFAN GÜLALTAY ile ilgili olarak; PKK'nm K.Irakta Celal TALABANİ ile uyuşturucu işi yaptığını, PKK mn yanında yer alan Akm BİRDAL'm vurulması emrini YEŞİL(Mahmut YILDIRIM'in verdiğini, Yeşil'in Veli KÜÇÜK'ün adamı olduğunu, Yeşilin adamının da Cengiz Astsubay olduğunu, Semih Tufan GÜLALTAY'm Akm BİRAL'ı vurmaktan yakalanıp ceza evine konulduğunu,
Bir dönem Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'm Korkmaz YİĞİT'i sıkıştırdığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Emre yi yanma çağırdığını, Emre GÜLALTAY'm Veli KÜÇÜK'ün karşısında "iki büklüm oturarak" bir emri olup olmadığını sorduğunu,
Mehmet Fikri KARADAĞ; SEMİH TUFAN GULALTAY'ı Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akm BİRDAL'm tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, Şahısla hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını, Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufan'm kardeşi Emre GULALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığını, Emre'yi kendisine Muzaffer'in Semih Tufan GÜLALTAY'm kardeşi olarak tanıştırdığını, Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini,
Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer^^neyas^yrı ayrı en az 10 defa görüştüğünü, Şahısla Ulusal Birlik Partisi kurulması aş^n^mdalg^u'şKahşverişlerinin


olduğunu, Hatta partinin ismini birlikte koyduklarını, resmi olarak da birkaç defa yanma gittiğini,
Şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, şahısla Ulusal Birlik Partisinin kurulması çerçevesinde Ankara'ya gittiklerini,
İlerleyen dönemde Semih Tufan ticari ve gayri menkul faaliyetlerinin devlet tarafından engellendiğini söylediğini, bu söylemlerde bulunurken bu olayların kendisinden kaynaklandığını ima etmeye çalıştığını anladığını, Bunun üzerine kendisinin de şahsa kızarak "Bugüne kadar senle görüştüğüme yazık." diyerek şahsın yanından ayrıldığını bir daha görüşmediğini,
Atilla AKSU savcılık ifadesinde; Ergenekon Terör örgütü operasyonu kapsamında halen tutuklu bulunan Avukat Kemal KERİNÇSİZ'in zaman zaman kendisinden Türklüğe hakaret, Atatürk'e hakaret, Recep Tayyip ERDOĞAN'm damadı, Abdullah UNAKITAN, Ali ÜLKER, Murat ÜLKER ve Türk İntikam Tugayından Semih Tufan GÜNALTAY'm tehdit edilmesi ile ilgili evrakları ve bunların sayı numaralarını istediğini, kendisinin bunlardan bazılarının numaralarını ve kesinleşmiş takipsizlik kararlarının birer örneğini, UYAP'tan ulaşabildiği kadarı ile istediği şeylerin, 301 madde ve Atatürk'e hakaret davaları ile ilgili liste suretlerini çıkartarak göndermiş olduğu ismini bilmediği elemanına verdiğini,kendisinin yasadışı Ergenekon terör örgütü ile bir bağlantısı olmadığmı,sadece görevi ile ilgili hatalar yapmış olabileceğini belirtmiştir.
Muzaffer TEKİN Ankara Emniyet Müd.Tem Şube Müdürlüğü 26.05.2006 günü vermiş olduğu ifadesinde; Kendisini 1988 yılında Mete YALAZANGIL vasıtasıyla tanıdığını,1988-1998 yıllan arasında iki veya üç defa görüştüklerini, Bir ara bir güvenlik şirketi kurduğunu, bir ara da yurtdışında tahsil için bulunduğunu duyduğunu, Akın BİRDAL olayında beş sene ceza evinde yattığını bildiğini, Bir dönem Ulusal Birlik Partisini Kurduğunu,bu hareketin içinde yer almamı yönetim kuruluna gelmesini istediğini, Ancak kendisinin kabul etmediğini,
Muzaffer TEKİN' savcılığımızda alman ifadesinde C.savcılığına posta ile gelen Sulhi CANACAR imzalı mektup içeriği sorulduğunda;
Akın BİRDAL suikastı ile ilgili olarak aranan Semih Tufan GÜLALTAY'ı evinde saklamadığını, ancak bu kişiyi saklayan Emekli Binbaşı Mahmut Zihni OZAN'm kendisinin arkadaşı olduğunu, Semih Tufan GÜLALTAY' ı sözü edilen olaylardan 2-3 sene önce Mete YALAZANGİL aracılığı ile tanıdığım,olayı basından duyduğunu ve olayla ilgili olarak kendisinin ifadesinin alınmadığını, Doğuş Factoring Şirketinin hissedarı olduğunu, Ahmet ÇEKENKIRAN'm da bu şirketin sahibi olduğunu, İlhan PARLAK ve Hasan PARLAK'm Danıştay soruşturmasında kendisi ile birlikte ismi geçen Ayhan PARLAK'm kardeşleri olduğunu, Nezahat KELEŞ ve Erdoğan KELEŞ' i tanımadığını ve Doğuş Factoring Şirketinin 2003 yılında kapatıldığını, SEMİH TUFAN GÜLALTAY'IN CEZAEVİNE GİRMESİNDEN SONRA AİLESİ İLE İLGİLENDİĞİNİ, bu kişi 2003 yılında cezaevinden çıktıktan bir müddet sonra tekrar irtibat kurduklannı,yaklaşık 3 senedir görüşmediklerini, beyan etmiştir.
Hayrettin ERTEKİN;Semih Tufan GÜLALTAY' ı tanımadığını, Emre GÜLALTAY' ı tarihten iki ay önce Çin de fuarda tanıdığını, Çin'de tercümanlığını yapan Murat KILIÇ vasıtası ile tanıştığını, Semih Tufan GÜLALTAY'm kardeşi olduğunu bilmediğini, kendisi ile hiçbir ilişkisi olmadığını, ara sıra telefonda görüştüklerini, bir kere Çin'de Çin-Türk iş adamları derneği kurmayı teklif ettiğini ancak kendisinin kabul


Osman YILDIRIM 21.05.2006 günü Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde Danıştay saldırısından dolayı alman ifadesinde; Semih Tufan GÜNALTAY ile hemşeri oldukların, 1995 yılından beri kendisini tanıdığını, Yozgat Cezaevinde 1999 yılında birlikte yattıklarm,2000 yılında cezaevinden çıktığımdan beri kendisi ile bir görüşmesinin olmadığını,
Esra Feride GÖKÇİMEN 11.07.2006 Organize Suçlarla Muadele Şue Müdürlüğü'nde Vermiş olduğu ifadesinde; "... binaya sık sık gelen şahıslardan birinin Danıştay binasında yapılan silahlı saldırıda adı geçen Muzaffer TEKİN olduğunu, bu şahsını Muzaffer olarak bildiğini, soyadını Danıştay saldırısından sonra gazetelerden öğrendiğini, bu şahısın geldiğinde sadece birinci katta bulunan parti kısmına çıktığını„orada Semih Tufan GÜLALTAY ile baş başa görüştüklerini, bu şahısın son olarak Danıştay'da yapılan silahlı saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik kalabalık bir grup ile geldiğini ve Semih Tufan GÜLALTAY ile saatlerce toplantı yaptığını, Danıştay saldırısının yapıldığı gün gece geç saatlerde Veli KILIÇ kendisinin kullanmış olduğu, 0533 681 74 05 ya da 0533 300 74 40 numaralı telefondan arayarak "şimdi beni dikkatlice dinle ,sana söyleyeceğim isimleri not al ve bunları www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden sil, bu acil bi durum, bunları bu gece mutlaka sildir" dediği, kendisinin de bunu yapamayacağını bu işlerle benim uğraşmadığını söylediğini bunun üzerine veli'nin "Bu Semih Tufan GÜLALTAY'ın talimatıdır,o zaman bu işle kim uğraşıyorsa onu bul ve bu işi hallettir,sabah olmadan bu işin hallolması lazım" dediği, sonra tekrar kendisini arayarak Sami Alper EREN isimli şahsı 0216 489 13 70 numaralı telefondan acil araması gerektiğini söylediğini, kendisinin de bu numarayı aradığında Sami Alper EREN'in Veli KILIÇ 'm kendisine verdiği ve silmesini istediği isimleri tekrar yazdırarak bunlarm parti kurucu üye listesinden silinmesi gerektiğini söylediğini, silmem istenen isimlerin ise ; 01.MUZAFFER TEKİN, 02.SAVŞHAN TOSUNOĞLU, 03.MAHMUT AYDIN ve soyadını hatırlamadığı ama kurucu üye listesinde olan MAHMUT....isimli başka bir şahıs olduğunu,aynca Danıştay da yapılan silahlı saldın eylemi gerçekleştiren Avukat Alparslan ARSLAN 'm bu binaya kalabalık bir grup ile geldiğini gördüğünü,o dönemde adını bilmediğini, fotoğraflarını gazetelerde görünce Semih Tufan GÜLALTAY'ın yanma gelen şahıslardan biri olduğunu kesinlikle hatırladığını,
Muzaffer GÖKÇİMEN 11.07.2006 Günü müşteki sıfatı ile vermiş olduğu ifadesinde; "... Ulusal Birlik isimli internet sitesinde isimleri olan şahıslardan bazılarının Danıştay cinayeti olunca cinayete adı kansan Muzaffer TEKİN, Alpaslan ASLAN, 2 tane Mahmut, isimli kurucu üyenin siteden işitiminin silindiğini, Semih GÜLALTAY'ın yanma Muzaffer TEKİN ,Alpaslan ARSLAN gibi cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen şahıslar gelip gittiğini,
Mete YALAZANGİL İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde 25.08.2007 günü alman ifadesinde; 19.06.2007 GÜNÜ MUZAFFER TEKİN İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDA SİZİNLE İLGİLİ OLARAK "... Akın Birdal suikastı konusuyla alakalı olarak da sadece eylemi yapanlan azmettiren Semih Tufan Gülaltay isimli şahsı evinde saklayan emekli binbaşı Namık Zihni Ozansoy isimli bir alt devrem olan arkadaşımı ben tanıyorum. Semih Tufan Gülaltay'ı da Mete Yalazangil vasıtası ile tanıyorum. Bu olaylardan 2-3 sene öncesinden tanıyordum. Olayı yaptıklannı basından duydum. Benim bu olaylarda ifadem alınmadı." şeklinde beyanda bulunduğu sorulduğunda;
Semih Tufan GÜLALTAY'ı çocukluğundan beri tanıdığını Mikail SARI'nın Akm BİRDAL suikastından dolayı arandıklannı basın ve medyadan öğrendiğini, Mustafa GÜLEN'e olayın aslını sorduğunda Semih Tufan GÜLALTA^Pr^ikajl SARI ile SER şirketinde tanıştırdığını kendisinin bu olayla ilgisi olmadığını ş^yîediğihl^/5' ^


1988-89 yıllarından önce Tekel'de çalıştığım dönemlerde Muzaffer TEKİN'de ile tanıştığım, zaman zaman Muzaffer TEKİN'in Kadıköy Kuşdilinde bulunan bürosuna gidip geldiğini, 1998 yılı içerisinde Muzaffer TEKİN'in Semih Tufan GÜLALTAY ve arkadaşı Namık Zihni OZANSOY'ım Kastamonu cezaevinde olduklarını ve görüşmeleri gerektiğini kendisine söylediğini, Muzaffer TEKİN ile birlikte Kastamonu'ya giderek Semih Tufan GÜLALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile cezaevinde görüştüklerini, Bu görüşmeden yaklaşık 1,5-2 ay kadar sonra milliyet gazetesinde Akm BİRDAL suikastı sanıklarından birisinin de kendisi olduğu yönünde haberler okuduğunu bunun üzerine Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidip teslim olduğunu,Ankara DGM savcılığınca serbest bırakıldığını, 2001 yılında bir gün Semih Tufan GÜLALTAY'm yeğeni olan Necdet ATIŞ isimli şahısın Semih Tufan GÜLALTAY ve bu olaydan dolayı yakalanan bütün arkadaşlarının Yozgat cezaevine nakledildiklerini ve Semih Tufan GÜLALTAY'm kendisi ile görüşmek istediğini Muzaffer TEKİN'in Yozgat cezaevine gidip Semih Tufan GÜLALTAY ile görüşmesini istediğini, ancak kendisinin bunu da kabul etmediğini.
Mehmet EYMÜR, 17,06,2008 tarihinde tanık olarak alman İfadesinde;
Semih Tufan GÜLALTAY'ı şahsen tanımadığını, ancak Alpaslan Cemal ERTUĞ bu şahsın milliyetçi bir kişi olduğunu ve faydalı olabileceğini söylediğini, Kendisinin bu gibi konulardan biraz dilinin yandığı için bu şahsı bir müddet kontrole aldığını, Semih Tufan GÜLALTAY'm tahsilat işleri yaptığı, kirli işlerle uğraştığı, ağzının çok bozuk olduğu hususlarını öğrendiği için bu şahıstan faydalanmayı düşünmediğini, Ancak buna rağmen Semih Tufan iki veya üç defa birisi Kendilerinde eskiden şoförlük yapan bir teşkilat mensubu vasıtasıyla Mersin'de olan bazı olayları anlatmak üzere görevli arkadaşlarla görüştüğünü bir de İran'la ilgili bir konuda Mit mensubu personelle görüştüğünü bildiğini, bunun dışında kendisi Amerika'dayken Türk İntikam Tugayları adı altında örgütlenerek eski İnsan Haklan Derneği başkanı Akın BİRDAL'a saldın düzenlediklerini duyduğunu, bu eylemde Semih Tufan'la irtibatlı olan Mikail SARI sahte kimlikli Cemal KULAKSIZOĞLU' nun 1995-96 yıllanndan sonra teşkilatta haber elemanı olarak görevli bir kişi olduğunu, Cemal KULAKSIZOĞLU Yavuz ATAÇ tarafından teşkilata getirilmiş bir kişi olduğunu, Mit tarafından yurtdışında görevlendirildiğini, ancak daha sonra captagon işleri ile ilgilendiği, sınır girişlerinde kendini Mit mensubu olarak tanıtıp arattırmadığı gerekçesiyle Kendisinin talimatıyla ilişiğinin kesildiğini, ancak daha sonra kendisine bu hüviyetlerin verildiğini ve operasyon başkanlığının bu şahıstan faydalanmaya devam ettiğini öğrendiğini, ancak eylem hakkında teferruatlı bilgiye sahip olmadığını beyan etmiştir.
g)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm Akm Birdal suikastının sanıklanndan olduğu bu konuda kesinleşmiş hapis cezasının olduğu ve cezaevinden çıktığı, dosyadaki belgelere göre bu suikastı Yeşil (Kod) Mahmut YILDIRIMIN talimatıyla yaptığı dosyadaki delillerden anlaşıldığı,
11.02.2007 tarihinde saat 11.00'de Beyoğlu İlçesi Savoy Otel'de toplanan gruba Ulusal Birlik Hareketi Platformu Başkanı şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY tarafından Yüce Türk milleti başlıklı basın bildirisinin okunduğu, Güvenlik şube müdürlüğünün konu ile ilgili göndermiş olduğu dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
25.02.2007 günü Taksim Gezi Parkında Azerbaycan Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen ve dernek başkanı Timur SELÇUK'un katıldığı basın açıklamasına; şüpheliler Veli KÜÇÜK, Av. Kemal KERİNÇSİZ, Bağımsız Türk Orta0^P&ri^anesi Basın Sözcüsü Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Semih T0üh GÛim^HJ Ue Rafet
/0^=^ X^ / U76 ı i ^4%vi ^^r^

ARSLAN ve Emre GULALTAY'ın katıldığı Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm bilgisayarında kayıtlı bulunan ÇOK GİZLİ333.doc Word formatmdaki metin dosya bulunmuş, bulunan bu dosyanın incelenmesinde; genel merkezi Kadıköy'de bulunan Kuvayi Milliye Derneği ve yöneticileri hakkında istihbari mahiyette geniş kapsamda bilgilerin olduğu anlaşılmıştır. 1 -Derneğin genel başkanı Fikri KARADAĞ 2-Hüseyin GÖRÜM, 3-Prof. Burhan Omay 4-İbrahim ÖZCAN 5-Kahraman ŞAHİN 6-Ali ÖZOĞLUJ-Hatice BAHTİYAR 8-Ahmet TÜRKYILMAZ 9-Nuri VARDARBAŞI isimli şahıslar hakkında istihbarı nitelikte bilgilerin olduğu görülmüştür.
Şüphelinin hem Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN hem de Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ ile yakinen görüştüğü halen çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmekten tutuklu bulunduğu, bu dosyadaki delillerden de şüphelinin halen bazı görevli ve emekli askeri şahıslarla görüşmeler yaptığı, bu görüşmelerin hayatın olağan akışına uygun görüşmeler olmadığı, ERGENEKON terör örgütünün yapılanmasına uygun ve gizli ilişkilerle örgütün hedefine varmak için oluşturulun illegal kişilerle irtibat olarak örgütün nitelediği kişilerden olduğu,
ERGENEKON terör örgütünün amaçlarına ulaşmak için ne kadar çok olursa o kadar etkili güçlü lobi oluşturulacağı ayrıca baskı unsuru ve istihbarat toplama faaliyetlerinde başarılı olunacağını belirten LOBİ ve ERGENEKON dokümanlarında önemle vurgulanan sivil toplum kuruluşları kurulması zorunluluğuna şüphelinin de uyarak, önce siyasi parti kurduğu, akabinde UBP adı altında ULUSAL BİRLİK PLATFORMU isimli birçok dernek ve sivil toplum kuruluşunun aynı çatı altında örgütleneceği sivil platform kurma çalışmaları yaptığı, bu çalışmada önemli bir yeri bulunan emekli Paşa M. Şener ERUYGUR'un bulunması hususlan da şüphelinin ERGENEKON terör örgütünün talimatlan doğrultusunda örgütlenmeye gittiği, görüşmelerde; kendisinin bir hedefi olduğunu bu hedefte önüne babası dahi çıksa öldüreceğini, karşısına çıkana acımayacağını yakın arkadaşlarına söyleyerek sivil toplum kuruluşu olarak adlandırdığı oluşumların bu kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştığı, Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm bu tür sivil toplum kuruluşulan için adam öldürecek kadar önemli amacının dernek kurma ve düşünce özgürlüğü kapsamından çok ERGENEKON terör örgütünün amaçlan için çalıştığını göstermektedir.
Yine Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ' m sürekli kendisiyle irtibat halinde olmalan ve görüşmeleri ve Danıştay saldırısından sonra Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in ismini UBP listelerinden sildirmesi de kendisinin deşifre olmamak için bu şekilde davrandığını göstermektedir.
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm Türk Ortodoks patrikhanesinde yapılan ERGENEKON terör örgütünün gizli toplantılanna katıldığı, fikir ve düşünce olarak ülkücü görünmesine rağmen kendi yazdığı kitaplann Türk Solu dergisince yayınlandığı,
Ceza evinde olduğu dönemde Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in kendisine maddi destek sağladığı, şüpheli Mete YALAZANGİL'in ceza evinde kendisini ziyaret ettiği, Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞTa Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN' in ofisinde tanıştığı,
Aynca Hayrettin ERTEKİN'le kardeşi Emre GÜLALTAY'm hakkında yakalama karan bulunmasına rağmen telefonla görüşmeleri, Veli KÜÇÜK'ü tammadıklannı beyan etmelerine rağmen Tuncay GÜNEY'in Emre GÜLALTAYTa Veli KÜÇÜK'ün arasındaki ilişkiyi anlatması Veli KÜÇÜK ile Mahmut YILDIRIM arasındaki ilişkiler, kendisinin de Yeşil (Kod) Mahmut YILDIRIMTa görüşmeleri göz önün#s*aimarak, şüphelinin ERGENEKON terör örgütü ile organik bir bağ kurduğu anlaşılırfşıır. *.^>T%


Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmekten yargılandığı, yaptığı eylemleri çıkar amaçlı suç örgütü adı altında aslında ERGENEKON terör örgütünün çıkartan doğrultusunda yaptığı, ERGENEKON terör örgütü ile irtibatlarını devam ettirdiği tüm belge ve beyanlardan anlaşıldığından;
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm üzerine atılı ERGENEKON terör örgütü üyesi olmak eylemine uyan, TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
38-ŞÜPHELİ ALİ YASAK
a) Emniyet ifadesinde;
1958 yılında Şanlıurfada doğduğunu, Yüksekokul mezunu olduğunu, Şanlıurfa'da Öğretmenlik Eğitim Enstitüsünü bitirdiğini, bu bölümü bitirdikten sonra istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığını ancak 2.sınıfta okulu bıraktığını, 1983 yılında askere gittiğini, askerliğini izmir ilinde yaptığını, askerden döndükten sonra Sultanahmet'te Derviş Çay Bahçesi'ni işletmeye başladığını, halen bu çay bahçesinin faaliyette olduğunu, askerden döndükten sonra ayrıca canlı hayvan ithalatı yaptığını, 1991 yılında Ukrayna'ya gittiğini, Türkiye'de üretilen Pak-maya'nın Ukrayna distribütörlüğünü aldığını, ayrıca kendisine ait bir fabrikada kompozit ürünleri yaptığını, Sabıkasının olmadığını, Ukrayna, ingiltere, Amerika, Suuidi Arabistan, İtalya, Rusya gibi çeşitli ülkelere iş amaçlı ve seyahat amaçlı gittiğini,
2003 yılında adam yaralamaya azmettirmek suçundan Tekirdağ Cezaevinde 8,5 ay tutuklu kaldığını,
Ukrayna ülkesinde kompozit ürünleri yaparak, Ayrıca PAK-MAYA şirketinin Ukrayna distribütörlüğü ve Sultanahmet'te çay bahçesinin olduğunu, başka bir gelir kaynağının olmadığını,
0532 702 05 05 numaralı telefon hattını yaklaşık 2 aydır kullandığını, bu telefon hattının soyadını hatırlamadığı Uğur..? isimli bir şahsın adına kayıtlı olduğunu, Uğur..? isimli şahsın şirketinin Türkiye'de bulunan pazarlama ofisinde çalışan işçisi olduğunu, hattın Uğur'un kullandığı bir numara olduğunu, numaranın güzel bir numara olduğunun ve onun için kendisinden bu numarayı aldığını, kendisi adına kayıtlı olupta bir başkasının kullandığı telefon hattının olmadığını,
Kendisine Drej Ali dediklerini, Drej'in anlamının uzun olduğunu, Veli KUÇÜK'ü tanıdığını, 1999 yılında Eminönünde bulunan Hamdi Et Lokantasında yemek yerken lokantanın sahibi olan Hamdi ARPACI'nın o an lokantada yemek yiyen Veli KÜÇÜK ile kendisini tanıştırdığını, daha sonra Veli KÜÇÜK'ü senelerdir görmediğini, ancak 1-2 sene sonra tesadüfen İstinye'de bulunan Avcılık Atış Kulübünde kendisi ile bir kere karşılaştığını ve selamlaştığını, Başka da Veli KÜÇÜK ile ne telefonda ne de yüzyüze görüşmüşlüğü olmadığını, Sami HOŞTAN'ı tanıdığını, kardeşi Mehmet YASAK'ın düğününe geldiğini, kardeşi Mehmet'in Sami HOŞTAN'ı davet ettiğini, bu şekilde düğünde Sami HOŞTAN ile tanıştığını, bayramlarda ve özel günlerde kendisi ile ara sıra telefonla görüştüklerini, ortak yaptıkları herhangi bir işin olmadığını,
Diğer şahısları tanımadığını, isimlerini ilk defa duyduğunu beyan etmiştir.
Ergenekon ismini ilk defa duyduğunu, böyle bir yapılanma hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını,


Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta; Güneydoğu'da Veli Paşa'dan sonra
yetkili kişinin diyarbakırda alay komutam olan Eşref HATİPOĞLU, Tunceli bölgesinde
de Halil ibrahim AKAR olduğunu, uyuşturucu temasında işlenen bütün yolların Eşref
HATİPOGLU'na yansıdığını, hatta Diyarbakır da bazı ihalelere Drej ALİ'nin girmesi
için, Eşref HATİPOĞLU tarafından ihaleye fesat kanştuıld^^SS^POĞLU'nun bir
kaç defa ihaleleri iptal ettiğini beyan etmiştir. / ° ^C^\
Bu bağlamda Diyarbakır'da Eşref HATİPOĞLU vasıtasıyla ihaleye girip girmediği, girdi ise hangi ihalelere girdiği sorulduğunda;
Şahısları tanımadığını, güneydoğuda hiçbir ihale işinin olmadığını, şahsın iddialarını kabul etmediğini,
Susurluk kazası ve Mercedes içersinde bulunan Hüseyin KOCADAG, Abdullah ÇATLI, Gonca US ve Sedat BUCAK sorulduğunda;
Tam olarak hatırlamadığını ama telefonla birisinin aradığını ve kazanın olduğunu söylediğini, bunun üzerine Tuncer..? isimli şoförü ile birlikte plakasını hatırlayamadığı siyah Mercedes aracıyla Susurluk'a gittiğini, cenazelerin alınıp Susurluk adliyesine götürüldüğünü duyduğunu ve direk olarak adliyeye gittiğini, adliyeye gittiğin de Sami HOŞTAN, Ayhan ÇARKIN ve isimlerini hatırlayamadığı kalabalık bir grubun olduğunu gördüğünü, yaklaşık 3 saat sonra bu kalabalık grup ile birlikte Abdullah ÇATLI'nın cenazesini alarak Nevşehir'e gittiklerini, cenazeyi defnettikten sonra istanbul'a döndüğünü,
Sedat BUCAK'ı Urfa milletvekili olduğu için tanıdığını, Sedat BUCAK'ın babasını tanıdığını, zaten bu nedenle Sedat BUCAK'ı da uzun yıllardır tanıdığını, ortak ticari bir faaliyette bulunmadığını,
Abdullah ÇATLI'yı 1978 yılında tanıdığını o dönem Şanlıurfa Ülkü Ocakları Yönetim Kurulunda olduğunu, Abdullah ÇATLI'nın da Ankara Ülkü Ocakları Genel Başkan yardımcısı olduğunu, Urfa'ya ocak olarak geldikleri için bu şekilde kendisini tanıdığını, tanıdıktan sonra birkaç defa kendisi ile görüştüğünü, ancak o dönem ülkü ocaklarında faaliyet gösterdiği için görüşmelerinin bu çerçevede olduğunu, daha sonra Urfa'dan ayrıldığını, ülkü ocağı ile ilişkisinin kesildiğini ve 1979 yılından sonra Abdullah ÇATLI ile hiç görüşmediğini,
Abdullah ÇATLI'nın Mehmet Özbay kimliğini kullandığını bilip bilmediği sorulduğunda,
Abdullah ÇATLI'nın Mehmet ÖZBAY kimliğini kullandığını bilmediğini, Abdullah ÇATLI olarak tanıdığını,
Tuncay GÜNEY'le yapılan mülakatta; Veli KÜÇÜK'le bağlantılı olan Drej Ali'nin kendisine, Abdullah ÇATLI'yı getirdiğini ve bu şahsa Mehmet ÖZBAY kimliğinin verildiğini beyan etmiştir.
-Bu bağlamda Abdullah ÇATLI'yı, Tuncay GÜNEY'e kendisinin götürerek Mehmet ÖZBAY kimliği verildiği anlaşıldığı söylenerek ifadesindeki çelişki sorulduğunda,
Böyle bir durumun olmadığını, iddiaları kabul etmediğini, Tuncay GÜNEY'i tanımadığını,
Kaza günü Abdullah ÇATLI'nın içersinde bulunduğu mercedes marka aracı takip edip etmediği, etti ise kimlerle birlikte takip ettiği sorulduğunda;
Böyle bir şeyin olmadığını, istanbul'dan Susurluk Adliyesine gittiğini, olay yerine gitmediğini,
Kaza olduktan sonra Mercedes marka araçtan bir çanta alıp almadığı, aldı ise bu çantayı ne yaptığı, çantanın içersinde ne olduğu sorulduğunda;
Bu konuda hiçbir bilgisinin olmadığını,



Tuncay Güneyle yapılan mülakatta; Veli Paşa'nın Giresun'da olduğu dönemde, birlikte oturup sohbet ettiklerini, yanlarında oranın kurmay başkanı, bir de albayın bulunduğunu, televizyonda Veli KÜÇÜK'le ilgili bir haber dinlediklerini, daha sonra Veli KÜÇÜK'ün "Mehmet AĞAR'da ölecekti biliyorsun, o gün onlar oteldeydiler, bunlar aslında hep beraber gitmeleri, o kazada olmaları gerekiyordu, bizimkiler öbür arkadaki arabadaydılar, Allah'tan o çantayı Drej Ali aldı, bunu ben kendi başıma mı yapmışım, bu kadar işi veli küçük olarak tek başına mj^^pmışım, yani eğer beni gönderirlerse, ben de konuşacağımı konuşurum" dediğMt »"S^V


Kaza yerine ilk giden şahsm Drej Ali olduğunu, Veli paşa'nm orada bulunan görevlileri arayarak, cenazenin Drej'e teslim edilmesini söylediğini,
Veli paşa'nm olay sonrasında "Allahtan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta başkalarının eline geçseydi mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi" beyanları sorulduğunda;
Kesinlikle reddettiğin, böyle bir şeyin olmadığını,
Abdullah ÇATLI'nın cenazesini teslim alıp almadığı sorulduğunda;
Abdullah ÇATLI'nın cenazesini teslim almadığını, zaten hukuki olarak ta bunun mümkün olmadığını, sadece cenazenin Nevşehir'e götürülmesinde eşlik ettiğini,
Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta; Drej Ali ile bu konuda sohbet ettiğini, Drej Ali'nin "Abdullah ÇATLI yemek yediğimiz faturalardan harcadığımız fişlere kadar notlarını tutardı" diyerek bütün belgelerinin çanta içersinde olduğunu, çantayı "yukarıya abiye gönderdim" diyerek Veli KÜÇÜK'e gönderdiğini ima ettiğini beyan ettiği söylenerek; bu bağlamda Tuncay GÜNEY hakkında olan beyanları sorulduğunda;
Kesinlikle bu beyanın yalan olduğunu, çünkü o tarihte Veli KUÇÜK'ü tanımadığını,
Korkut EKEN'i tanıyıp tanımadığı sorulduğunda;
1982 yılında Ankara ilinde Kent Otelde tanıştığını, daha önceden tanımış olduğu emekli hakim olan Tahir İLHAN vasıtası ile Korkut EKEN'le tanıştığını, Tahir İLHAN ile birlikte Kent Otele gittiğini, Lobide Korkut EKEN ile karşılaştıklarını, daha önceden kendisini tanıyan Tahir ILHAN'ın Korkut EKEN ile tanıştırdığını, ara sıra özel günlerde telefonlaştıklarını, ayrıca 1991-1992 tarihlerinde istanbul'a geldiğinde bir kere görüştüklerini, bu görüşmede yemek yediklerini, Korkut EKEN'e araba lazım olduğu için bir araba ve şoför verdiğini, işini gördükten sonra aynı günün akşamı geri geldiğini, belki bir iki sefer daha görüşmüş olabileceğini beyan etmiştir.
*31.10.2007 günü saat:12.10'da Korkut EKEN ile yaptığı telefon görüşmesinde; A.YASAK'm "ahilerin abisi nasılsın?" "şimdi gene, bize bir vazife çıktı, senle bana" "abi gene vatan millet sakarya" dediği, K.EKEN'in "nedir" diye sorduğu, A.YASAK'm "şeyleri kurdular ya, sana bahsetmiştim atm makinası, bankamatikler vardı" "benim Hakan diye bir kardeşim var orda. hem şirketin yüzde 36 hissedarı hem de orda şirketin ceosu" "Hakanla bir şey geliştiriyoruz, mehmetçik vakfına nasıl faydalı oluruz, şimdi bu ATM'leri Mehmetçik Vakfına para kazandırmak kaydıyla mehmetçik vakfı üzerinden ordu evlerine, askeriyelere kurmak, bir hesap çıkardılar şimdi bir fizibilite çıkardılar." "her sene her sene 10 milyon dolar civarı mehmetçik vakfına 1 lira koymadan para kazandıracağız, varsa türkiye'de böyle bir kuruluş mehmetçik vakfma para kazandıran, "ben istiyorum sen de bu işin içinde ol" "ben istedim ki bu iş senin benim vasıtamla olsun, en üst seviyede olsun, bu paralar daha böyle bir şey yok bir de bunu daha da arttıracağız birşeyler yapacağız, tamam mı abi? faydamız olsun abi. illa silahı alıp dağa çıkmakla olmuyor" dediği telefon görüşmesinde;
Görüşmede geçen Hakan..? m kim olduğu sorulduğunda;
Hakan'ın; ingiltere'de okuyan oğlunun ingiltere'de kaldığı evin sahibinin teyzesinin oğlu olduğunu, oğlunun bu şahısların evinde kalması sebebi ile Hakan'ı tanıdığını, Hakan'ın ingiltere'de ATM makineleri kurduğunu,
Görüşmede bahsi geçen ATM konusu ve böyle bir konu için Korkut EKEN'den yardım istemesinin nedeni sorulduğunda;
1180

Hakan'ın Türkiye'de bir şirket kurduğunu, bu şirketin bağımsız olarak ATM makineleri sattığını, kendisinin de bir bölge bayiliği almak istediğini, Atmlerin tanesinin 12.000 Dolara satıldığını, belli bir komisyonun makineyi satan kişiye verildiğini, ayrıca makinenin kurulu olduğu yerde yapılan bir işlemden küçük bir miktarda km^^r^h^^maya aktarıldığını, görüşmede mehmetçik vakfına gidecek para olarak bahsetm'ği' olayın işe; Mehmetçik Vakfı bu


ATM'leri almada aracı kuruluş olursa veya çeşitli yerlere kurulmada aracı olursa bu şekilde Mehmetçik Vakfına para gideceğini konuştuklarını, daha sonrasında projenin olmadığını, çünkü teklifi verdikleri şirketin kabul etmediğini,
İlimiz Bahçelievler ilçesi Çalışlar Caddesi Neyzen Sokak Ahmet Engin Apartmanı No:6 Daire: 10 sayılı ikametinde yapılan aramada bulunan;
-(1) adet Pietro Beretta marka 7.65 mm çaplı, Sema YASAK isimli şahıs adına düzenlenmiş ruhsat tarihi geçmiş tabanca, (2) adet bu tabancaya ait şarjör ve şarjörlere basılı vaziyette toplam (20) adet fişek,
-(20) adet 7.65 mm çaplı dolu fişek,
-(2) adet Aselsan marka 404059406 ve 4004059521 seri numaralı el telsizi,
-(31) adet cd sorulduğunda;
Tabancanın eşine ait ruhsatlı tabanca olduğunu, ruhsat süresinin geçtiğini, ancak karakola ruhsat süresi geçmeden önce müracaat ettiklerini, evrakın tamamlanmasını beklediklerini, fişeklerin de bu tabancaya ait olduğunu,
Telsizlerin ise, çocuklarının kullandığı küçük mesafeli 1 km'den fazla çekmeyen oyuncak telsizler olduğunu,
İkametinde bulunarak el konulan 55 numarası verilen cd'de telsizli ve silahlı şahısların görüntülerinin olduğu görülmüş, Cd'deki görüntüler A-4 kağıdına bastırılıp şahıslar Ali YASAK'a gösterilerek sorulduğunda;
Resimdeki şahısların oğlu Halil YASAK'ın arkadaşları olduğunu, resimdeki yerin de eskiden sahibi olduğu Saroz'a bağlı Sazlıdere köyünde bulunan çiftliği olabileceğini,
b) Savcılık ifadesinde;
Suçlamayı reddettiğini, böyle bir örgüt ile her hangi bir irtibatının olmadığını, böyle bir terör örgütü ile irtibata geçmediğini, bu örgüt tarafından kendisine sunulmuş bir proje yada kendisinin örgüte sunduğu bir projenin olmadığını, kendisine gelen bir yazının da olmadığını, 1991 yılında Ukrayna ya iş yapmak için gittiğini, Pak mayanın disbiritörlüğünü aldığını, Pak mayanın sahibinin ENGİN PAK olduğunu,
Gözaltında bulunan kişilerden VELİ KÜÇÜK ve SAMİ HOŞTAN ı tanıdığını, SAMI HOŞTAN'in Beykoz'da ki evine hiç gitmediğini, Sami HOŞTAN'ın, kardeşinin düğününe geldiğini, bu nedenle düğünde gördüğünü, özel günlerde telefonlaştıklarını, bildiği kadarı ile SAMI HOŞTAN'ın gazinoculuk yaptığını, herhangi bir iş ilişkisinin olmadığın,
VELİ KÜÇÜK ile Eminönü'nde bir lokantada karşılaştığını, Veli KÜÇÜK'ün o zamanlar resmi elbiseli ve görevde olduğunu, ancak nerede görev yaptığını bilmediğini, onun dışında başka bir ilişkisinin olmadığını, bunun dışında Veli KÜÇÜK ile daha derinlere dayanan bir ilişkinisin olmadığını, bu kapsamda Susurluk kazası sonrası ABDULLAH ÇATLI'nın kaza yaptığı çantayı VELİ KÜÇÜK'e götürmediğini, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile hareket etmediğini,
Kaza olduğu esnada istanbul da olduğunu, SEDAT BUCAK'in şoförü GANI'nin kendisine telefon açarak, "Ağa gil kaza geçirdi. Ağabey gelebilirseniz gelin" dediğini, Gani'nin, SEDAT BUCAK'in babasın yakın dostu olduğunu bildiği için kaza sonrası kendisini aradığını, İstanbul dan şoförü TUNCAY KALAYCI ile birlikte Susurluk'a gittiğini, yolda her hangi bir yerde durmadığını, olay yerine gitmediğini, direk adliyeye gittiğini, gece saat 3-3,5 civarında susurlukta olduğunu, kaza mahalline hiç gitmediğini, şoförünü de hiç göndermediğini, SEDAT BUCAK'ın şoförünü görmediğini, çünkü SEDAT'ı istanbul a naklettiklerini, şoförün de onunla gittiğini, kendisinin de ABDULLAH ÇATLI'nın cenazesin eşlik ederek Nevşehir'e gittiğini, Nevşehir'e ABDULLAH ÇATLI'nı cenazesini götürdükten sonra yani öğleden sora cenaze defnedildikten sonra akşama doğru istanbul a döndüğünü, kaza mahallinden her hangi bir şey almadığını, VELİ KÜÇVK'e btr-_şey teslim etmediğini, zaten o tarihte VELİ KÜÇÜK 'ü tanımadığını, VELİ KÜÇpK'cmeM-ı hlduktan sonra İstinye
1181 f *> * 'ft^t V-T

OL
V

de Avcılık ve Atılıcılık kulübende bir kez görüştüğünü, Istinye Avcılık ve Atıcılık Kulübüne hayatı boyunca 3-4 sefer gittiğini, VELİ KÜÇÜK ile SAMİ HOŞTAN arasındaki diyalogu bilmediğini, birbirlerini tanıyıp tanımadığını bilmediğini, aynı ortamda hiç bulunmadığını,
TUNCAY GÜNEY'i tanımadığını, İsmini de ilk kez duyduğunu, ülkenin Anayasa düzeninden her hangi bir rahatsızlığının olmadığını, TUNCAY GÜNEY ile yapılan mülakatta söylediği örgüt ile ilgili bir ilgisinin ve alakasının olmadığını,
EŞREF HATİPOĞLU VE HALİL İBRAHİM AKAR 'ı tanımadığını bu şahıslar vasıtası ile de her hangi bir iş takibi yapmadığını, bu kişileri aracı olarak kullanmadığını,
Susurluk kazası sonrası Susurluk Adliyesine gittiğinde SAMI HOŞTAN, AYHAN ÇARKIN ve isimlerin hatırlamadığı bir çok insanın olduğunu, SAMI HOŞTAN'ın da kendisi gibi haber alıp oraya geldiğini, Kaza sonrası kendisinin ve Sami HOŞTAN'ın orada olmasının hayatın olağan akışına ters olmadığını, nomral olduğunu, TUNCAY GUNEY'in hakkında verdiği ifadelerin hiç birisini kabul etmediğini, Susurluk kazası esnasında kaza yapan aracı takip ettiği iddiasının doğru olmadığını, olay yerinden her hangi bir şekilde çanta veya örgütsel doküman alıp olay yerinden uzaklaştırmadığını,
1982 yılında KORKUT EKEN'i tanıdığını, KORKUT EKEN'in askerde yarbay rütbesinde olduğunu, bunu kendisine tanıştıran TAHİR İLHAN'ın söylediğini, Ankara 'da kent otelde tanıştıklarını, kendisi ile telefonla görüştüğünü, Bu yönde 31.10.2007 günü bir iş münasebeti ile KORKUT EKEN ile görüştüğünü, bu görüşmenin bir iş görüşmesi olduğunu,
Ruhsatlı yada ruhsatsız silahının olmadığını, silahsız dolaştığını, herhangi bir düşmanının da olmadığını, ERGENEKON ve LOBİ yapılanmalarını duymadığını, karşı olduğu ve benimsemediği bir grupla huzurda olmak istemediğini, bu durumdan utandığını, bu şekildeki bir örgütlenmeyi tasvip etmediğini, gözaltına alınan kişilerin çoğunu gözaltına alınınca gördüğünü, Ayhan ÇARKIN VE ZİYA BANDIRMALIOĞLU'nu SEDAT BUCAK'ın yanında resmi koruma olmasından dolayı tanıdığını, kazadan sonra kendileri ile her hangi bir şekilde görüşmediğini, telefon irtibatının olmadığını beyan etmiiştir.
c) Aramada elde edilen deliller;
İlimiz Bahçelievîer İlçesi Çalışlar Caddesi Neyzen Sokak Ahmet Engin Apartmanı No:6 Daire: 10 sayılı ikametinde yapılan aramada;
-(1) adet Pietro Beretta marka 7.65 mm çapında F 1418200 seri nolu Sena YASAK isimli şahıs adına düzenlenmiş bulundurma ruhsatlı tabanca (Ruhsat tarihi geçmiş)
-(2) adet bu tabancaya ait şarjör,
-(10) adet şarjöre basılı MKE yapımı 7.65 mm çaplı dolu fişek,
-(10) adet şarjöre basılı MKE yapımı 7.65 mm çaplı dolu fişek,
-(20) adet 7.65 mm çaplı dolu fişek,
-(2) adet Aselsan marka 404059406 ve 4004059521 seri numaralı el telsizi,
-(31) adet 1 'den 31 'e kadar numaralandırılmış CD,
-(1) adet Nokia 6161 marka 352743016419367 IMEİ numaralı cep telefonu, bu telefona takılı vaziyette 0507010063630 seri numaralı 0538 840 63 63 GSM numaralı Turkcell sim kart,
-(1) adet Nokia 3110 model 355523018755415 IMEİ numaralı cep telefonu, bu telefona takılı vaziyette 0701220061621 seri numaralı 0532 702 05 05 GSM nolu sim kart,
İlimiz Kartal ilçesi Şamandıra Abdurrahmangazi Mahallesi Rahmet Caddesi Ağaoğlu Villaları (My Village) P3-Pa No:7 sayılı ikametinde yapdan aramada;
-(1) adet Nokia 1112 marka 352298/01/314625/7 IMEİ numaralı cep telefonu,
d) Telefon görüşmeleri; - =

31.10.2007 günü saat : 12.10'da Ali YASAK ile Korkut EKEN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Ali'nin "Amcaların amcası, abilerin abisi nasılsın?" "ŞİMDİ GENE, BİZE BİR VAZİFE ÇIKTI. SENLE BANA." "ABİ GENE VATAN MİLLET SAKARYA." dediği, Korkut'un "...Ali nedir, hayırdır iş?" dediği, Ali'nin "Hayır, şimdi biz bu şeyleri kurdular ya benim. Sana bahsetmiştim bu ATM makinası falan filan bankamatikler vardı." "Şimdi benim o Hakan diye bir kardeşim var orda. Hem şirketin yüzde 36 hissedarı hem de orda CEO şirketin CEOSU." "Şimdi biz bir hafta on gündür bu Hakan kardeşimlen bir şey geliştiriyoruz. Bu Mehmetçik vakfma nasıl faydalı oluruz. Şimdi bu ATM'leri Mehmetçik Vakfı üzerinden Mehmetçik vakfma para kazandırmak kaydıyla, Mehmetçik Vakfı üzerinden ordu evlerine, askeriyelere kurmak. Bu yapılan bir hesap çıkardılar şimdi bir fizibilite çıkardılar." "Her sene her sene 10 Milyon Dolar civarı Mehmetçik vakfma 1 Lira koymadan para kazandıracağız. Varsa Türkiye'de böyle bir kuruluş Mehmetçik Vakfma para kazandıran. "Ben istiyorum sen de bu işin içinde ol. Bir katkımız olsun. Şimdi bunun başında Hasan MEMİŞOĞLU diye bir emekli Korgeneralimiz varmış." dediği, Korkut'un "Hasan MEMİŞOĞLU değil, emekli Tümgeneral var Melih TUNCA diye." dediği, Ali'nin "Esas işler Melih Paşa da bitiyor diyorsun." "Şimdi Hakan'ın gidip en üst seviyede, şimdi alttan bize ulaşmaya çalışıyorlar ama ben istedim ki bu iş senin benim vasıtamla olsun. En üst seviyede olsun. Bu paralar daha böyle bir şey yok bir de bunu daha da arttıracağız birşeyler yapacağız. Tamam mı abi? Faydamız olsun abi. İLLA SİLAHI ALIP DAĞA ÇIKMAKLA OLMUYOR." dediği, Korkut'un "Ali döneyim de onu bir buluşalım biz." dediği, Ali'nin "Yani bu işe biraz çok ciddi eğil ve bu taraf hazır." dediği, Korkut'un "Merak etme sen." dediği,
e) Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün, Ali YASAK ile ilgili beyanları,
Ali YASAK'ı tanıdığını, iki kez karşılaştığını, birincisinin Eminönünde bulunan Hamdi Et lokantasında, lokanta sahibi, Hamdi ARPACI nın yanında gördüğünün, bir kez de istanbul avcılık ve atıcılık kulübünde gittiği bir yemekte karşılaştığını, ayrıca Ali YASAK'ı Yeditepe Üniversitesinde de bir kez gördüğünü, ama ne amaçla orada olduğunu bilmediğini,
Şüpheli Sami HOŞTAN'm Ali YASAK ile ilgili beyanları,
Drej Ali lakaplı Ali YASAK'la, kardeşi Mehmet YASAK'm düğününde tanıştıklarını, kendisi ile herhangi bir işi olmadığını, susurluk olayı nedeni ile yattığı cezaevinden 2002 yılında çıktıktan sonra Bakırköy' deki ofisine geçmiş olsun demeye geldiğini beyan etmiştir.
Şüpheli Fuat TURGUT'un, Ali YASAK ile ilgili beyanları;
ALİ YASAK'ı (DREJ ALİ'yi) mafya faaliyetleri içinde olan birisi olarak basında yazılan çizilenlerden okumuş duymuşluğu olduğunu, onun dışında görüşmesinin olmadığını, Sultanahmet'te kafeteryası olduğunu duyduğunu, Ali YASAK'a mafya diyeninde olduğunu, işadamı diyenin de olduğunu, yakınen kendisini tanımadığını,
f)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheliler Tuncay GÜNEY ve Veli KÜÇÜK ten elde edilen BİRLEŞİK KOMİN isimli örgütsel içerikli dokümanda,
Birleşik Komün Girişim İstanbul 27 Haziran 2000-06 operasyon isimli dokümanın yapılan incelemesinde:
"Saym Ali YASAK
Öncelikle son derece memnuniyet verici içten yaklaşımlarınızın titiz ve ciddi bir dikkatle değerlendirmeye alındığını bilmenizi isteriz.
Ticari girişim önerileriniz kurumumuza bir rapor olarak sunulmuştur Raporîâîda yer
alan önerdiler dayanışma prensipleri ile değerlendirilmiştir. ' ^-———^ ,

Özetle ifade edilen hususların dikkate alınması önemle rica edilir. Başarılı çalışmalarınızın devamlılığını dileriz
EK"de bilgilerinize sunulan "LOBİ" kodlu doküman "Birleşik Komün"ün amaçlarını açıklıkla ortaya koymaktadır.
Saygılarımızla Birleşik Komün"
Şeklindeki örgütsel içerikli dokümanlardan da şüpheli ali Yasak m ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN içerisinde bulunduğu ve yazı içeriğinden şüphelinin ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE teklif mahiyetinde projeler ibraz ettiği ve bu projlerin ERGENEKON tarafından değerlendirilip kendisine olumlu cevaplar verildiği gibi ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN sivil yapılanmasını anlatan LOBİ dokümanında kendisine gönderildiği yazı içeriğinden açıkça anlaşılmaktadır.
Şüpheli her nekadar beyanlarında Veli KÜÇÜK'ün ile irtibatlarının bulunmadığını beyan etmişisede, Tuncay GÜNEY in beyanlarını şüpheli kısmen kabul etmektedir.gerek Tuncay GÜNEY beyanları gerek sede Arnavut sami kod Sami HOŞTAN la olan örgütsel irtibatları zaman zaman Arnavut sami kod Sami HOŞTAN ile görüşmeleri, MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu) belgesine göre mafyanın kontrol altına alınıp tek elden yönetilmesi, Arnavut sami kod Sami HOŞTAN m yukarıda Mafya bölümünde anlatılan lider konumunda olması ve tüm illegal işlerle uğraşan kişilerin Arnavut sami kod Sami HOŞTAN ile irtibattan, susurluk kazasında cenazeyi almaya gitmesi ve Tuncay güneyin beyanları göz önüne alındığında,
Şüpheli Ali YASAK'm ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğu, mafya yapılanmasında yer aldığı anlaşıldığından;
Şüphelinin eylemine uyan TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir..
39-ŞÜPHELİ VATAN BÖLÜKBAŞOĞLÜ
a) Emniyet ifadesinde özetle;
Kendisinin, 1984 yılında Çanakkale ilinde doğduğunu, ilk orta ve lise öğrenimimi Çanakkale ilinde tamamladığını, 2004 yılında askere gittiğini, Askerlik hizmetini Kütahya ve Ankara illerinde yaptığını, 2005 yılında terhis olduğunu, terhis olduktan sonra izmir ilinde Sarı Zeybek özel güvenlik kursundan Silahlı Özel Güvenlik Sertifikası aldığını, ancak özel güvenlik dalında herhangi bir işte çalışmadığını, 2 yıl süre ile çeşitli işlerde çalıştığını, 2007 yılı Nisan veya Mayıs aylarında Yıldız Mühendislik isimli inşaat Şirketinde işe başladığını, geçimini bu şekilde temin ettiğini, bu işe arkadaşı olan Murat YILDIZ' in vasıtası ile girdiğini, çalışmış olduğu şirketin arkadaşı olan Murat YILDIZ' in dayısı Cihat YILDIZ' a ait olduğunu, halen Çanakkale ilinde ikamet ettiğini, pasaportunun olmadığını ve hiç yurt dışına çıkmadığını beyan etmiştir.
Kullanmış olduğu elektronik posta (E-Mail, Messenger) adresleri sorulduğunda;
Kendisinin çok fazla elektronik posta adresinin olduğunu, bunların sayısının yaklaşık olarak 150-200 civarında olduğunu, sık olarak kullandığı 3 tane elektronik posta adresinin; vatanbolukbasoglu@hotmail.com, ankara@yildizmuhendislikproje.com ve tcergenekon@gmail.com adresi olduğunu
Herhangi bir dernek, vakıf, siyasi parti vb. bir oluşuma üye olup olmadığı sorulduğunda;
Tarihten yaklaşık olarak 3,5 ay kadar önce Çanakkale AK Paçti II Teşkilatına üye olduğunu, AK Partinin siyasi geleceğini iyi gördüğünü ve ilende siyasete atılabileceği

^£2—/^/rj/nL n^*~

düşüncesi ile bu partiye üye olduğunu, başkaca bir dernek veya bir kuruma üyeliğinin bulunmadığını,
Kendisine sorulan şahıslardan;
Haydar ÖZÇELİK'ın kendisinin Çanakkale deki çalıştığı iş yerinde kalfası olduğunu, şahıs ile 2007 yılı yaz aylarında tanıştığını ve yaklaşık olarak 3 ay birlikte çalıştıklarını,
Hakan KURBAN'ın sanal ortamda tanıştığı bir kişi olduğu ve yaklaşık olarak 1-2 aydır tanıdığını, şahıs ile herhangi bir şekilde yüz yüze ve telefon ile görüşmesinin bulunmadığını, şahıs ile birlikte yabancı siteleri hacklediklerini,
İzzet YILMAZ ile sanal ortamda yaklaşık olarak 1 yıldır görüştüğünü, şahıs ile yüz yüze görüşmediğini, ancak telefon ile birkaç defa görüşmüş olabileceğini, bu şahıs ile de hack işleri yaptıklarını,
Mehmet Samet KARŞANBAŞ isimli şahıs ile de yaklaşık olarak 8-9 aydır sanal ortamda tanıştıklarını, şahıs ile yüz yüze görüşmediklerini, telefon ile görüşmelerinin olabileceğini, sorulan diğer şahısları tanımadığını,
Veli KÜÇÜK'ü internette çıkan haberlerden dolayı tanıdığını, şahıs ile herhangi bir tanışıklığının ve görüşmesinin olmadığını,
Sevgi ERENEROL' u internette çıkan haberlerden tanıdığını,
Ali YASAK'ı Kürt Mafyası olarak okuduğu haberlerden bildiğini,
Sedat PEKER'i Öztürkler.com'dan bildiğini, siteyi Sedat PEKER'in kurduğunu öğrendiğini, bunu öğrenmesi üzerine siteden ayrıldığını,
"ERGENEKON" adlı oluşum hakkında bilgisi ve ilgisi sorulduğunda;
Ergenekon 'un herkesin bildiği gibi Türk Milletinin çıktığı yer olarak bildiğini, mail adresinin de bu nedenle "Ergenekon"olduğunu, ayrıca Ergenekon isimli oluşum hakkında internetten okuduğu haberlerden dolayı bilgisinin olduğunu, Okuduğu haberlerden Ergenekon'un aşırı ırkçı Türk Mafyası olduğu kanaatine vardığını, ancak kendisinin kesinlikle böyle bir oluşumla ilgisinin olmadığını,
"LOBİ" isimli yapılanma hakkında bilgisi ve ilgisi sorulduğunda;
Kendisinin "Lobi" olarak anılan oluşumdan herhangi bir bilgisinin olmadığını,
Kuvayı Milliye Derneği ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği hakkında bilgisi ve derneğe üye olup olmadığı soruldu;
Sorulan dernekler hakkında internetten haberler okuduğunu, ancak herhangi bir üyeliğinin ve ilgisinin olmadığını, söz konusu derneklerin yapmış olduğu faaliyetlere de katılmadığını,
"ÖZEL BÜRO" isimli oluşumla ilgilisi ve bilgisi sorulduğunda;
Özel Büro isimli oluşumla ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını,
31.01.2008 günü saat 01.10'da "Rose Alone" ile sanal ortamda yapmış olduğu görüşme sorulduğunda;
Görüşme yaptığı kişinin Gülnihal SÖZAY olduğunu, şahsın Çanakkale lisesinden arkadaşı olduğunu,
Görüşmede neden "ARTIK YAZAMIYORUM. ERGENEKON DAVASI SEBEBİ İLE" şeklindeki yazı sorulduğunda;
Kendisinin beyanlarının tamamen hayal gücü olduğunu ve bu beyanları tamamen salladığını,
Aynı görüşmede geçen "GERÇEK İSMİM GÜVENLİK SEBEBİYLE AYRIK." derken neyi kastettiği sorulduğunda;
Kendisinin olaya gizem katmak için hayal gücüyle bu tür şeyleri sallamış
olabileceğini, kendisinin Ergenekon isimli örgüte üye olmasının soz konusu bile
olamayacağını, yfy -

fi
// -a
\
■Vt S*


Aynı görüşmede geçen "Gizlenen gerçekler. Fethullahçı Polislerin, ASKERİ KURUM ERGENEKON'U KARALAMASI HAKKINDA" şeklindeki yazı sorulduğunda;
Kendisinin bahsi geçen yazıyı acikistihbarat.com 'dan aldığını, konunun tamamen hayal gücünden ibaret olduğunu,
Aynı görüşmede geçen "RAMAZAN AKYÜREK. EGM İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANI VAR İŞİN İÇİNDE." "SAKLANAN GERÇEKLER, HEDEFİMİZE AZ KALDI..." yazısı sorulduğunda;
Bu yazıyı da aynı şekilde açık istihbarat.com 'dan kopyaladığını, hiçbir amaç gütmediğini,
Ruhsatlı veya ruhsatsız herhangi bir silahının olup olmadığı sorulduğunda;
Kesinlikle kendisine ait ruhsatlı veya ruhsatsız bir silahının olmadığını, ancak 2002 yılında babasının aldığı ve halen ikamet ettiği adreste bulunan ve hiç kullanmadığı bir adet havalı tüfeğin bulunduğunu,
37.01.2008 günü saat 01.20'de "Yaşlı Ruh(st)" ile sanal ortamda yapmış olduğu görüşme içeriğinde geçen "EGM İSTİHBARAT ŞB. BAŞKANINA SUİKAST YAPICAZ. BAZI BİLGİLER LAZIM, İLERİ DOĞRU. ZAMANI GELDİ. VELİ PAŞA İÇERİ ALINDI. BU ŞART OLDU." Şeklindeki içerik sorulduğunda;
Görüşmeyi yaptığı kişinin Abdülsamet KARŞANBAŞ olduğunu, görüşme esnasında Ramazan AKYÜREK'in isminin aklına geldiğini, ve tamamen gırgır amaçlı yapıldığını, herhangi bir ciddiyetinin olmadığını, görüşmenin tamamen hayal gücü olduğunu,
31.01.2008 günü 01.21 sıralarında "CaCa" ile sanal ortamda yapmış olduğu görüşmenin içeriğinde geçen; "KONU MÜHİM. VELİ PAŞA'NIN EMRİ İLE DEVLET SIRRIDIR. VELİ PAŞA ŞUAN İÇERİDEDİR." Konusu sorulduğunda;
Görüşmeiyi İzzet YILMAZ ile yaptığını, Veli KÜÇÜK'ü tanımadığını kendisine hiçbir kimsenin bu konuda herhangi bir talimat vermediğini, görüşme yaptığı şahısların kendisiyle dalga geçeceklerini bildiği için bu şekilde görüşme yaptığını, görüşmeyi gır gır ve gizem amaçlı devam ettirmek için bu şekilde görüşmeler yaptığını, "Bizimkiler" diyerek kastettiği herhangi bir kimse veya grubun kesinlikle olmadığını,
Yine aynı görüşmede CaCa'mn "ABİLERİMİZ DE UĞRAŞMAK İSTEMİŞ AMA BİZİM BÜYÜKLER ENGEL OLMUŞ, SÖYLENİLENE GÖRE." yazdığı, kendisinin ise "ABİNLER UĞRAŞMAK İSTEMEDİLERSE, BİZE YOL AÇSINLAR." "BİTİRELİM İŞİ." şeklindeki görüşme içeriği sorulduğunda;
izzet'tin görüşmede kendisine ayak uydurmak için bu şekilde, ciddiyeti olmayan beyanlarda bulunduğunu, Abi diye birisinin olmadığını, bu görüşmenin tamamının hayal ürünü olduğunu,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde CaCa'm "ABİ" olarak bahsedilen kişi hakkında "BÜYÜK KENTLERDEN BİRİNİN ÜLKÜ OCAK BAŞKANI" diye bahsettiği kişinin kim olduğu sorulduğunda;
Görüşmenin yine gırgır amaçlı, ciddiyetsiz bir görüşme olduğunu, Izet YILMAZ 'in kendisine bu şekilde bir beyanda bulunduğunu ancak kendisinin izzet 'e inanmadığını,
Aynı görüşmede tabanca temin etme konusu sorulduğunda;
Kendisinin izzet'in "Abi" olarak beyan ettiği kişiye inanmadığını, bu nedenle izzet 'in söylediklerini teyit etmek amacıyla bu şekilde bir beyanda bulunduğunu, Silah temin etmek veya almak gibi bir amacının olmadığını,
T.İ.T. olarak bahsettiği ve 13 kişinin yakalandığını beyan ettiği olayın ne olduğu ve T.İ.T hakkında bilgisi ve ilgisi sorulduğunda;
Kendisinin Türk intikam Tugayı isimli örgütü internetten okuduğunu, başkaca herhangi bir bilgisinin olmadığını, bu örgüt içersinde kesinlikle yer almağjığmi^görüşmede izzet'i etkileyebilmek için bu şekilde beyanlarda bulunduğunu, lŞ0aşinin ^a%alanması şeklinde de herhangi bir olayın kesinlikle olmadığını,

Aynı görüşmenin sonlarına doğru "6,35 BULSAM, TORNADA KENDİM SUSTURUCU YAPICAM." "BOZMA YAPSAM, OLAY ANINDA PATLAMAZ DİYE KULLANMAK İSTEMİYORUM." Şeklindeki beyanı sorulduğunda;
Kendisinin hiçbir zaman silah yapmadığını ve yapmayı da bilmediğini, beyan ettiği gibi bu sözlerim tamamen hayal ürünü olduğunu, herhangi bir kişiye suikast yapmasının söz konusu olmadığını,
31.01.2008 günü saat 01.25'te LazurixTM ile sanal ortamda yapmış olduğu görüşme içerisindeki "VELİ PAŞA'NIN EMRİDİR. 1 KİŞİ KALDIRILACAK. DEVLET SIRRI. BU DEVLET OPERASYONUNDA GÖREV ALACAK MISIN?" şeklindeki beyanı sorulduğunda;
Görüşmeyi yaptığı kişinin Hakan KURBAN olduğunu, görüşmeden izzet'inde bilgisinin olduğunu, ancak tamamen hayal ürünü ve gırgır amaçlı olduğunu, Hakan KURBAN'in izzet YILMAZ'a kendisinin beyanlarımı söylediğini,
Aynı görüşmede geçen "BAŞARIRSAK... GÜN BİZİM GÜNÜMÜZ, DEVLET BİZİM DEVLETİMİZ, KANUN BİZİM KANUNUMUZ OLACAKTIR." yazdığı, Lazuriştm'nin ise "O DEDİĞİN ANCAK BAŞBAKANI KALDIRIRSAK OLUR." Şeklindeki beyanı sorulduğunda;
Görüşmede geçen ve kaldırılacağı düşünülen kişinin Ramazan AKYÜREK olduğunu, ancak böyle bir olayın kesinlikle gerçeğe dönüştürülmek amacıyla yapılmış bir görüşme olmadığını, sadece gırgır amaçlı yapılmış bir görüşme olduğunu,
Mehmet Ali BİRAND'a karşı herhangi bir suikast hazırlığı yapıp yapmadığı sorulduğunda;
Kendisinin Mehmet Ali BİRAND 'in sunduğu haberleri izlemekten hoşnut olmadığını, şahsı kesinlikle sevmediğini, bunu birçok kişiye söylediğini, durumu Ailesinin ve yakın arkadaşlarının bildiğini, sanal ortamda yapmış olduğu görüşmelerde de bu şekilde beyanlarının olabileceğini,
Tıpkı Ramazan AKYÜREK 'te olduğu gibi, Mehmet Ali BİRAND hakkında da makara amaçlı görüşmesinin olabileceğini, kendilerinin bir çok kişi hakkında bu şekilde gırgır amaçlı görüşmelerinin olduğunu, kendisini hiç kimsenin yönlendirmediğini ve kimseden talimat almadığını,
28.11.2007 günü 12.45 ve 13.04 saatlerinde, 08.12.2007 günü saat 17.25'te,
22.12.2007 günü 12.40, 14.33 ve 14.38 saatlerinde, 01.01.2008 günü saat 15.24'te,
02.01.2008 günü 13.29, 13.40 ve 15.42 saatlerinde Haydar ÖZÇELİK ile yapmış olduğu
telefon görüşmelerinde geçen Haydar ÖZÇELİK'TEN silah ve fişek temin etme konusu
sorulduğunda;
Kendisinin bir inşaat şirketinde çalıştığını, çalıştığı yer ile kaldığı yer arasında 20 km kadar bir mesafe bulunduğunu, kendisinin her gün üç defa o yoldan gidip geldiğini, Bu şekilde gidip gelirken birkaç defa aracının bozulduğunu ve yolda kaldığını, Bu nedenle kendisini korumak için ses çıkartacak bir tabanca almayı düşündüğünü ve bu görüşmeyi yaptığını, başkaca herhangi bir amacının olmadığını,
Haydar ÖZÇELİK'in silah temin edeceği kişi sorulduğunda;
Haydar ÖZÇELİK'in kendisine silahı başka birinden alacağını söylediğini, ancak bu şahıs hakkında kendisine bilgi vermediğini, hatırladığı kadarıyla bu şahsa bir defa "REİS" ve "VEIS" diye hitap ettiğini, ancak net olarak hatırlayamadığını, kendisinin herhangi bir kişiden silah temin etmediğini,
1187
08.12.2007 günü saat 18.14'te Ferdi COŞKUN ile yaptığı telefon görüşmesin de geçen "Bana bak bin lira, 6.35 Bin lira temiz. ÇOK VAR ELİMDE TAMAM." şeklindeki beyanı sorulduğunda;


Bu olayda herhangi bir silah ticareti konusunun olmadığını, kendisinin silah almak konusunu Ferdi 'ye de açtığını, kendisinin kesinlikle silahının olmadığını, herhangi bir silah alım satımı yapmadığını, böyle bir girişiminin de olmadığını,
22.12.2007 günü saat 14.40'ta Tamer...? isimli şahısla yapmış olduğu telefon
görüşmesin de geçen "Tamer makinenin sahibi orda değilmiş. Bursa işi donduruldu beni.
Vallahi makineyi ayarlayabilseydim gelecektim oraya." Şeklindeki beyanı sorulduğunda;
Görüşme yaptığı kişinin Tamer YİĞİT olduğunu, konunun Haydar 'la görüştüğü ses tabancası olduğunu, Tamer YİĞİT'in Bursa'da olmasından dolayı şahıstan silahı alıp kendisine getirip getiremeyeceğini sorduğunu, ancak silah işi olmadığı için böyle bir olayın gerçekleşmediğini,
24.01.2008 günü saat 15.45'te X Şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesin de
geçen "ÇEKİRDEK - ÇEREZ" tabirlerini kullanarak 7.65 tabanca mermisi istedikten sonra
"ANKARA'DA KARIŞIK ZATEN. BEN ERGENEKON'DAN BİR AYARLAYAYIM
DEDİM DE NEYSE. BEN BAKARIM O ZAMAN." Şeklindeki beyanı sorulduğunda;
Görüşme yaptığı kişinin izmir'de bulanan dayısı Tayfun AKA olduğu, kendisinin dayısından Gürbüz USTAOĞLU'na hediye etmek için 7.65 silah mermisi istediği, Gürbüz USTAOGLU'nun kendilerinin beton aldığı, beton santralcisi bir şahıs olduğu, şahsın 7.65 mm çaplı ruhsatlı tabancasının olduğunu ve bu silahı kendisine bir defasında gösterdiğini, kendisinin de şahsa hediye etmek amacıyla dayısından fişek istediğini, bildiği kadarıyla dayısının resmi olarak mermi aldığı yerlerin olduğu, bunun için dayısını aradığını,
21.12.2007 günü saat 22.31'de Cihat...? isimli şahısla yapmış olduğu görüşmesinde "Normal ve temiz hat" konusu sorulduğunda;
Görüşmeyi yaptığı kişinin patronu Cihat YILDIZ olduğunu, patronunun bu şekilde beyanda bulunmasının amacının telefonda çok fazla kontür harcanması olduğunu, Cihat'in şirket sahibi birisi olduğunu, bu tür bir düşünceyle böyle beyanlarda bulunacak birisi olmadığını, görüşmede geçen araç konusunun Haydar 'dan almayı planladığı ses tabancası konusu olduğunu, Cihat'in eşine de bir tane alacakları için bu görüşmeyi yaptığını,
Ses tabancasını neden bu şekilde temin etme ihtiyacı duyduğu sorulduğunda;
Kendisinin Haydar'dan normal bir kuru sıkı tabanca istemediğini, kendisinin tabancasının ucu açılmış bir tabanca olduğu, gerektiğinde kullanabilmek amacıyla bu tür bir silah almak istediğini,
Bu tür konulan özellikle sanal ortamda görüşmesinin sebebi sorulduğunda;
Kendisinin sadece MSN'de görüşme yaptığını, telefonda sadece annesi, babası ve patronuyla görüştüğünü, bunun haricinde sanal alemde kendi içinde bir dünyasının olduğunu, bu şekilde görüşme yapmasının özel bir amacının olmadığını,
El konulan bilgisayarların yapılan incelemesi sonucu tespit edilen dosyalarla ilgili ifadesi sorulduğunda;
Kurdish Dil Eğitim Ajanlık Türkiye adlı dosyayı bölücü örgüt adına propaganda yapan siteleri hacklemek için bilgisayarına indirdiğini,
_turan_parlak-sen_daha_cocuktun-roman adlı dosyayı nereden ve ne amaçla aldığını hatırlayamadığını,
Ihd adlı dosyayı bölücü örgüt adına propaganda yapan siteleri hacklediklerinde koyduklarını, başkaca bir amacının olmadığını,
01AwcAXlTY5N4AAAAB AAAAAAAAAAAJl] adlı dosyayı resmi kendisinin yapmadığını, bilgisayarına da nereden geldiğini bilmediğini,
Bbbb adlı dosyayı kendisinin tasarladığını ve yaptığını, ancak tamamen hayal gücünden ibaret olduğunu, herhangi bir yerde kullanmadığını,
ERGENEKON adlı dosyayı kendisinin tasarladığını, basında çıkan jıaj^gzler üzerine
kendisinin böyle bir tasarım yaptığını, 4^''^ uÂ^\-


Hackedvtnturk adlı dosyayı siteleri hacklediğinde koyduğunu, başkaca bir amacının olmadığını,
45 adlı dosyayı bir internet sitesinden indirmiş olabileceğini, şahsı ve konunun ne olduğunu bilmediğini,
SKY TÜRK "YEREL SEÇİMLER" 29 MART 2004" adlı belgeyi ne amaçla hangi siteden indirdiğini hatırlayamadığını,
musa[l] adlı belgeyi bazı yerde kitabını gördüğü için merak ettiğinden indirdiğini ancak okumadığını,
6_7_eylul, 16_mart_1978, beyazJhtilal, denizlere, johnsonjnektubu ve Sivas^cehennemi isimli video dosyalardan denizlere isimli videoyu müziği hoşuna gittiği için indirdiğini, ancak diğer videoları ne amaçla indirdiğini hatırlayamadığını,
b) Savcılık ifadesinde özetle;
Emniyette vermiş olduğu ifadeyi tekrar ettiğini, Çanakkale' de evinin olduğunu, İstanbul' da inşaat şantiyesinde şef olarak çalıştığını, Çalıştığı yerin sahibinin CİHAT YILDIZ olduğunu, çaylıştığı yerin isminin Yıldız Mühendislik olduğunu, askerden terhis olduktan sonra İzmir' de bulunan Sarı Zeybek Güvenlik Kursuna gittiğini ve orada silahlı eğitim sertifikası aldığını,
Kendisinin Ergenekon ismini askerde komutanı olan Üsteğmen ÖMER ERGENEKON olmasından dolayı bildiğini, komutanının kendisine özel kuvvetlerden geldiğini söylediğini, bundan etkilendiğini, kendisine T.C.ERGENEKON isimli email adresini aldığını, bu adresi bütün yazışmalarında kullandığını, bunun dışında 150 tane daha değişik email adreslerinin olduğunu ancak 3 tanesini kullandığını,
CACA8YAZMAYIN adresi İZZET YILMAZ isimli msn arkadaşının olduğunu, şahsı 1 -2 kez telefonda aramış olabileceğini,
SAMET KARSANBAŞ isimli şahsıda internetten tanıdığını, şahısla geyik muhabbeti amaçlı msn görüşmeleri yaptığını,
Kendisinin her hangi bir akli hastalığının olmadığını, emailler de geçen "Ergenekon örgütü", "Veli Paşanın talimatı", "Ramazan Akyürek ve başbakanın öldürülmesi" konulan tamamen kendisinin hayal dünyası ile ürettiği şeyler olduğunu,
Kendisinin emailler de geçen tabanca alma-verme olayı ile alakalı olarak da çalıştığı şantiyenin şehir dışında olduğundan şantiyede kendi güvenliği için tabanca temin etmeye çalıştığın,
Kendisinin "Gaz tabancası olmasın, şöyle iyi bir tabanca olsun, bir koli mermi var" derken hayal mahsulü şeyler yazdığını, Kurtlar vadisini kendisine örnek almadığını, ancak güzel senaryo yazmayı becerdiği için çevresindeki arkadaşlarını öyle kandırdığını,
Şu anda kendisinin görüştüğü her hangi bir komutanın olmadığını, dosyadaki tüm telefon görüşmelerinin ve emaillerin kendisine ait olduğunu,
ERKUT ERSOY u tanımadığını, şahısla her hangi bir irtibatının olmadığını,
VELİ KÜÇÜK' ü tanımadığını,
RAMAZAN AKYÜREK hakkında internet sitelerinde emniyetten atıldığı şeklinde yazılar gördüğü için şahıs ile alakalı bilgi toplayıp Ramazan AKYÜREK'e karşı eylem yapacakmış gibi kendisine bir rol verdiğini, ancak her hangi bir kimseden talimat almadığını,
"Hoca" denilen ve Prf. Doktor olarak bildiği, tahribat.com' da tanıdığı şahsın ne iş yaptığım bilmediğini,
Kendisinin emailler de görüştüğü ve VELİ PAŞA dediği kişinin, JİTEM ve Ergenekon'un kurucusu VELİ KÜÇÜK olduğunu, ancak şahsı tanımadığını, Ergenekon örgütünden de kimseyi tannmadığım,
Kendisinin ACIKİSTİHBARAT.COM sitesine girdiğim-; oradaki haberleri okuduğunu, sabotajcılar ve masonlarla alakalı ve matogladyo ile alakalı "yazı lqn^ okuduğunu,


Dosyada mevcut email bilgileri tekrar okunup sorulduğun da;
Kendisinin bunları espiri olsun diye hayal mahsulü olarak yazdığını,
Telefon tapeleri sorulduğunda;
CİHAT YILDIZ'm kendisinin patronu olduğunu, şahısla yapmış olduğu 7 numaralı görüşmede orada geçen "Araba" lafından Kurusıkı tabancanın kastedildiğini, "800 Lira" lafının da kurusıkı tabanca için istenen parayı kastettiğini,
Dosyada mevcut görüşmelerden "Sen beni normal bir hattan ara bakayım, temiz bir yerden ara" tabiri ile kontörünün bitmemesi için söylenmiş bir şey olduğunu,
8 numaralı tape sorulduğunda;
HAYDAR ile yapılan bu görüşmenin, şahısla pastanede buluşmak için yaptığı bir görüşme olduğunu,
8-9-10-11-12 numaralı tapelerin silah temin etmek için yaptığı görüşmeler olduğunu, bu tapeler den TAMER isimli şahıs ile yaptığı görüşmenin söz konusu tabanca ile ilgili olduğunu, Tamer'in görüşmede silahın Bursa'da olduğundan bahsettiğini
13 numaralı tape de Patronu Cihat ile silahtan bahsettiğini,
14-15-16-17-18 numaralı tapeler de yine silah ve mermi temini ile alakalı görüşmeler yaptığını,
Kendisinin SERVET isminde tek birini tanıdığını, o şahsında Çanakkale' de benzincilik yaptığını,
20-21- numaralı tapeler de yine 1000 YTL' ye alacağı ses tabancası ile ilgili konuştuğunu,
FERDİ COŞKUN ile olan görüşmesinin tamamen hayal mahsulü olduğunu, kendisinin silah satmadığını,
23 numaralı görüşmede "DAYI" denilen şahsın TAYFUN AKA olduğu nu, şahsın kendisinin öz dayısı olduğunu,
GÜRBÜZ USTAOGLU denilen beton firmasının sahibinin 7,65 mm. çapında mermiye ihtiyacının olduğunu şahsa hediye etmek amaçlı dayısından mermi istediğini,
Kendisinin Ergenekon örgütü üyesi olmadığını,
c) Aramalarda elde edilen deliller;
Şüphelinin yapılan üst aramasında;
(1) adet Nokia 2100 marka 351478605846008 imei numaralı cep telefonu, bu telefona takılı vaziyette;
(1) adet 0 506 286 27 57 numaralı Avea sim kart,
(1) adet 0 545 892 20 30 numaralı Vodafone sim kart,
(1) adet Nokia N70 marka 356963019501567 İMEİ numaralı cep telefonu, bu telefona takılı vaziyette;
(1) adet 0 534 430 68 59 numaralı Türkcell sim kart,
(1) adet MMCMMOBİLE marka 1Gb hafıza kartı,
Şüpheliye ait Ankara ili Beypazarı ilçesi Kurtuluş Mahallesi Örnek Sokak No:8 Kt.3 adresinde aynı gün saat:21.45 sıralarında yapılan aramada;
(1) adet HP marka diz üstü laptop bilgisayar,
(1) adet PRETEC marka 512 MB Flaş bellek,
03.02.2008 günü saat 22.20 sıralarında yine şüpheliye ait Çanakkale ili ismet Paşa Mah. Gök Sok. Pelin Yapı Koop. A Blok D. 5 sayılı ikametinde yapılan aramada;
(1) adet beyaz renkli Intel inside Pentium 4 ve CD-Rom kısmında LG ibaresi bulunan arka bölümünde, Made in China yazan bilgisayar kasası bulunarak el konulmuştur.
İnceleme tutanakları;
Şüphelinin yapılan dizüstü bilgisayar incelemesinde, ERGENjiKpN adîfcdjjsyanın içeriğinde, Vatan BÖLUKBAŞOGLU nun fotoğrafları ile "T.C. ERGE$mKONM0%ERÖR
m

1190 ^Tl^lJl 1% *^k
h

ORGUTU" yazdığı, ayrıca değişik dosyalar içerisinde, bayrak, silah ve bomba resimlerinin birlikte yer aldığı resimlerin olduğu, ayrıca küçük yaşta çocuklarla cinsel ilişki halinde çekilmiş video görüntüleri ve hayvanlarla insanların cinsel ilişki halinde iken çekilmiş pornografik video görüntüleri olduğu tespit edilmiştir.
d) İletişim tespit tutanakları;
Tape :0019 28.11.2007 tarihinde Servet...? ile görüşmesinde özetle; Vatan'ın "Şeyi soracam sana. Bu memleketten getirdin mi?" dediği, Servet'in "Ayarlamışım ben gidecem oraya." "...annemi götürecem. ONU GETİRİP GELECEM." "Sen geldiğinde hazır olmuş olur herhalde." dediği,
Tape:0020 28.11.2007 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ile görüşmesinde özetle;
Vatan'ın "Benim senden istediğim vardı ya." "Onlar nasıl? Geldi mi?" diye sorduğu, Haydar'm "O HAZIR YA." Dediği, Vatan'ın "Tamam abi bana bi fiyat söylede. Ben Burda bi kaç candaş daha buldum." Dediği, Haydar'm "Ya sana bi milyarın altında falan şey ayarlarız onu." Dediği,
Tape :0021 28.11.2007 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ile görüşmesinde özetle; Vatan'ın "Abi şeyi soracam ya. Bu içine koymağa seyide var mı bunun elinde." "Çekirdeği falan." Dediği, Haydar'm "Var var." Dediği, Vatan'ın "TAMAM ABİ. BEN Bİ
TANE DAHA ALACAM. ONDAN İKİ. KONUŞURUZ YÜZ YÜZE KONUŞURUZ ABİ GÖRÜŞÜRÜZ." Dediği,
Tape :0025 08.12.2007 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ile görüşmesinde özetle;
Haydar'm "Senin şey hazır." Dediği, Vatan'ın "Of çok iyi abi." "Kaç abi bana" dediği, Haydar'm "İşte dedim ya. Birin altında ben ayarlarım onu." dediği,
Tape:0022 08.12.2007 tarihinde Ferdi COŞKUN ile görüşmesinde özetle;Vatan'm "Bana bak bin lisa 6.35" "Binlira temiz." "Çok var elimde tamam." Dediği, Ferdi'nin "Sıfır mı?" diye sorduğu, Vatan'ın "Sıfır sıfır" dediği, Ferdi'nin "Tamam bakarız. Dur ben bi sorayım sağa sola." Dediği,
Tape:0007 21.12.2007 tarihinde Cihat...? ile görüşmesinde özetle; Vatan'ın "Abi
ben gördüm arabayı" "Çok sağlam bi şeye benziyo nabalım" "Bize 800 falan gibi bi şey konuşuyorla abi" dediği, Cihat'in "SEN BENİ NORMAL Bİ HATTAN EVDAN ARASANA BAKİM." "TEMİZ Bİ YERDEN TAMAM." Dediği,
Tape:0008 21.12.2007 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ile görüşmesinde özetle; Haydar'm "Ben Esenlerdeyim." Dediği, Vatan'ın "Tamam abi nereye geleyim, seni alayam." Dediği, Haydar'm "Nar fırının oradayım." Dediği, Vatan'ın "Tamam abi oraya geliyorum. Ben ancam seni." Dediği,
Tape:0009 22.12.2007 tarihinde Tamer...? ile görüşmesinde özetle; Vatan'ın "Tamam ancam. Ona göre şu saatte çıkıyorum dicem." Dediği, Tamer'in "Tamam onu bana bildir de. Bende ona göre işimi hazırlayayım." Dediği, Vatan'ın "ŞİMDİ NOLUR NOLMAZ YOLDA, BİLMEM NE YAPMASINLAR HADİ GÖRÜŞÜRÜZ." Dediği,
Tape:0010 22.12.2007 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ı5jt?^örüşminde özetle; Vatan'ın "Konuştun mu abi adamla?" diye sorduğu, Haydar'm "Falla konuşfifajjtpş," Dediği,

Vatan'm "TAMAM ABİ ONA GÖRE Bİ BENİ ARARSAN YOLA ÇIKACAM BENDE. ARAÇ BİLETİ ALAYIM." Dediği,
Tape :0011 22.12.2007 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ile görüşmesinde özetle;
Haydar'm "ADAM ŞUANDA YALOVA'DAYMIŞ." "ORDAYMIŞ, O DEDİM BOLE BOLE Bİ SORUN VAR. ODA DİYOR, BEN ŞUANDA BURSA'YA GELEMEM." Dediği, Vatanın "O ZAMAN ABİ Bİ DAHAKİ GELDİĞİMİZDE BAKAYIM VEYA SEN ANKARA'YA GELİRSEN O ZAMAN İKİSİNİ BİR GETİR." "O DAHA RAHAT OLUR BİZİM İÇİN." Dediği,
Tape:0012 22.12.2007 tarihinde Tamer...? ile görüşmesinde özetle; Vatan'm "TAMER MAKİNANIN SAHİBİ ORDA DEĞİLMİŞ. BURSA İŞİ DONDURULDU BENİM." "VALLAHİ MAKİNAYI AYARLAYABİLSEYDİM GELECEKTİM ORAYA" dediği, Tamer'in "Tamam MSN'den görüşelim." Dediği,
Tape:0014 01.01.2008 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ile görüşmesinde özetle;
Vatan'm "... HABER VAR MI ABİ TELEFONDAN." diye sorduktan sonra, "... ŞEYLE FALAN OLMAZ MI ABİ? KARGODUR İŞTE VESAİREDİR." Dediği, Haydar'm "O ÖYLE OLMAZ. BİRİ O TARAFA DENK GELİRSE Bİ ARKADAŞ DENK GELİRSE BEN SANA GÖNDERİRİM." Dediği, Vatan'm "Süper olur abi." "İKİ TANEYDİ DE
Mİ?" dediği, Haydar'm "HE HE TAMAM" dediği,
Tape :0015 02.01.2008 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ile görüşmesinde özetle; Vatan'm "Abi ben gelemiyom. Şimdi benim yeğen Çanakkale'de Ankara'ya gelecek." "O bugün gelecek büyük ihtimal. Sana uğrayıp gelecek." "Onla bi buluşsan diyorum."
Dediği,
Tape:0016 02.01.2008 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ile görüşmesinde özetle; Vatan'm "Abi ben yeğeni aradım. Arıycak seni ulaşacak." "Kontür falan da vermeyi unutma abi." "Tamam abicim ellerinden öperim." Dediği,
Tape:0017 02.01.2008 tarihinde Haydar ÖZÇELİK ile görüşmesinde özetle; Haydar'm "... Ee SEN O ÇOCUĞU ŞE YAPTIN PARA VAR MI ONDA?" diye sorduğu, Vatan'm "Yok abi." "Sen dedin ya, o konuda sorun olmaz diye." Dediği, Haydar'm "Yav sorun olmaz da. İşte o adam da diyo para peşin." Dediği, Vatan'm "Peşin mi diyo abi o zaman" "O zor iş ya şimdi görmeden de Burda da bizim abi." Dediği, Haydar'm "YA SEN BURAYA GELDİĞİN ZAMAN GÖRÜRSÜN ZATEN." Dediği, Vatan'm "YA BENİM GÖRMEM GEREK DEĞİL ABİ. ONUN GÖRMESİ GEREK." Dediği, Haydar'm "Ya hayret bişey.... E ELLİ TANE ATAYIM SANA." Dediği, Vatan'm "Yav abi ben sana güvenirim de. İşte benimle alakalı değil konu yani. YA BU ADAM BİZE KIYAK GEÇEMEZ Mİ BU ŞEKİLDE." "...Bana vade yapacağm var mı?" dediği, Haydar'm "Ya benim olsa ben zaten sana şe yaparım. Öbür tarafta olduğu için." Dediği,
Tape :0023 24.01.2008 tarihinde X Şahsm ile görüşmesinde özetle; Vatan'm "7.65 BİLYON ONU ÇEREZİ LAZIM BANA" "ÇEKİRDEK BULAMAZ MIYIZ
<^V&*^' İZMİR'DEN" dediği, X Şahsın "Bu aralar karışık buraları." Dediği, Vatan'm "ANKARA'DA KARIŞIK ZATEN. BEN ERGENEKON'DAN BİR AYALAYAYIM DEDİM DE NEYSE. BEN BAKARIM O ZAMAN. SEN GELECEN Mİ DAYI. BİR AY İÇİNDE BURAYA." Dediği, X Şahsın "Bilmiyom ki bakarı/ du-Füfnâ göre ayarlarız." Dediği, Tape :0024 tarihinde Ferdi COŞKUN ile görüşmesinde özetle; Vatan'm "Kardeş bana bak 7.65 lazım bana mühimmat." "14'lü de lazım. Sen bi çevreyi araştır sizin..." dediği, Ferdi'nin "Çevreyi araştıranı bulursam sana haber vereyim." Dediği, Vatan'm "Mutlaka haber ver alacağım dayıya tamam mı?" "Yüz kutu yüz elli kutu alacağım." "Oğlum bak telefonların dinlenildiğini biliyon. Götveren 7.65'in mermisi lazım tamam mı?" dediği, d-1) MSN görüşmeleri; *Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU; tcergenekon@gmail.com * *Mehmet Samet KARŞANBAŞ; islamsamed@hotmail.com(Yaşlı Ruh(st) rumuzlu) İzzet YILMAZ; caca@msninag.com (CaCa (8) Y-A-Z-M-A-Y-I-N rumuzlu) *Hakan KURBAN; colaqJanissary@hotmail.com (LazurixTM rumuzlu) Tape :0002 31.01.2008 tarihinde tcergenekon@gmail.com ile Rose Alone takma isimlerini kullanan şahıslar arasındaki görüşmede özetle; Bir süre Tcergenekon'un Rose Alone'yi görüşme listesine nereden eklediği konusunda görüştükten sonra; Tcergenekon'un "Buldum" ":) Gülnihal" "Bende diyorum... nereden ekledim." "Kusura bakma rose'cum." "GERÇEK İSMİMİ GÜVENLİK SEBEBİYLE AYRIK." Yazdığı, Rose Alone'nin "Hayırdır" diye soruduğu, Tcergenekon'un "ARTIK YAZAMIYORUM." "ERGENEKON DAVASI." "SEBEBİ İLE" "İnşaat müdürü" "Diyeyim" "Hatta mezuniyet balosuna seninle gelen sana kavalyelik eden kişi" yazdığı, Rose Alone'nin "Hangi mezuniyet" yazdığı, Tcergenekon'un "Vatan.. .için" yazarak kendisini tanıttığı, Tape:0003 31.01.2008 tarihinde tcergenekon@gmail.com ile Hoca takma isimlerini kullanan şahıslar arasındaki görüşmede özetle; Tcergenekon'un "http://tcergenekon. blogspot.com" internet adresini gönderdikten sonra "Okuyunuz hocam..." "Gizlenen gerçekler" "Fetullahçı Polislerin, Askeri Kurum ERGENEKON'U KARALAMASI HAKKINDA." "İşin için büyük isimler var..." "Ramazan AKYÜREK" "EGM İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANI VAR İŞİN İÇİNDE" "Saklanan gerçekler" "Hedefimize... az kaldı..." yazdığı, Tape:0001 31.01.2008 tarihinde tcergenekon@gmail.com ile Yaşlı Ruh(st) takma isimlerini kullanan şahıslar arasmdaki görüşmede özetle; Tcergenekon'un "EGM İSTİHBARAT ŞB. BAŞKANINA" "SUİKAST YAPICAZ." "BAZI BİLGİLER LAZIM İLERİDOĞRU" "ZAMANI GELDİ." "VELİ PAŞA İÇERİ ALINDI." "BU ŞART OLDU." yazdığı, Yaşlı Ruh (st)'nin "Abi valla dayım bu işlerin erbabı." "İst'ye kısmetse." "Yurt dışı görevi bitince." yazdığı, Tcergenekon'un "BANA BİLGİ LAZIM." yazdığı, Yaşlı Ruh (st)'nin "Emniyet müdürü olarak." "Atancak." yazdığı, Tcergenekon'un "1 HAFTA KADAR SÜREDE." "RAMAZAN AKYÜREK" "EGM İSTİ. D. BAŞKANI" yazdığı, Yaşlı Ruh (st)'nin "Dayımın arkadaşı" "Türkiye'deki vilayetlerin çoğundaki" yazdığı, Tcergenekon'un "BU BİLGİLER GELİR Mİ? SEN BANA ONU SOLE." yazdığı, Yaşlı Ruh (st)'nin "Yok abi doğal olarak gelmez." Yazdığı, Tape:0004 31.01.2008 tarihinde tcergenekon@gmail.com ile CaCa (8) Y-A-Z-M-A-Y-I-N (caca@msninaq.com hesap adresli) takma isimîçp»*ssi§ilanan şahıslar arasındaki görüşmede özetle; Tcergenekon'un "Caca, az bak^rmsm a@ BİLGİ LAZIM..." "1 HAFTA İÇERSİNDE" "BİR/EGEJL GM%VLİSİNİN 1193 t^HpCij' • " BİLGİLERİ" "ÇOK UST DÜZEY" "FETULLAHÇI" yazdığı, CaCa'nm "Tam açar mısın konuyu?" diye sorduğu, Tcergenekon'un "EGM İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANI" "RAMAZAN AKYÜREK" "BİLGİLERİ ŞART" yazdığı, CaCa'nm "Çalışırım" "Bana da sorarlar" "Konu ne?.." yazdığı, Tcergenekon'un "KONU MÜHİM..." "VELİ PAŞA'NIN EMRİ İLE DEVLET SIRRIDIR" "VELİ PAŞA ŞUAN" "İÇERİDEDİR" yazdığı, CaCa'nm "Veli kim :S" diye sorduğu, Tcergenekon'un "ERGENEKON VE JİTEM'İN KURUCUSU" "İÇERİDE OLMASININ SEBEBİ RAMAZAN AKYÜREKTİR" "BAĞLANTILAR GENİŞ, BUNU BURADA YAZAMAM" "TRABZON EGM'DEN SİKTİR EDİLDİ" "HRANT DAVASI YÜZÜNDEN" "ŞUAN GÖREVİ EGM'DE İSTİHBARAT DAİRENİN BAŞKANLIĞI" yazdığı, CaCa'nm "Nasıl bir bilgi istosun?" diye sorduğu, Tcergenekon'un "BU ADAM HAKKINDA HER ŞEYİ" "EN BASİTİNDEN EV ADRESİNİ..." "BU SAKLI TUTULUR" "BENİMKİLER ULAŞAMADI..." "EGM kayıtlarında da yok..." "CACA EGM SANA SORDUĞUMU ASLA BİLMEMELİ" "CIA VE FETULLAH GÜLEN İÇİN ÇALIŞIYOR" "SÜPER NATONUNDA TÜRKİYE'DEKİ 1 NUMARALI UŞAĞI" "Bilgiler gelir mi? Senden duymak istediğim tek cevap bu." yazdığı, Caca'mn "Şuanda tüm bilgiler var EGM'de" "Daha geçen hafta evinden alınmış" "2 gün daha ifade vermiş" "Karışma dediler bana da :S" "Ne ayak anlamadım :D" yazdığı, Tcergenekon'un "Sen birisi mi soruyor dedin..." yazdığı, CaCa'nm "Evet ama sıradan bir insan deil" "Abime" yazdığı, Tcergenekon'un "ASLA VE ASLA" "SANA BU SORULARI SORDUĞUMU SÖYLEME" yazdığı, CaCa'nm "Aksunun sağ kolu diolar" "Kolay kolay bişi yapılmazmış" yazdığı, Tcergenekon'un "GÖRECEKLER KOLAY MI ZOR MU" "TÜRKİYE SAHİPSİZ DEĞİL" yazdığı, CaCa'nm "Ahilerimiz de uğraşmak istemiş" "Ama bizim büyükler engel olmuş" "Söylenilene göre" yazdığı, Tcergenekon'un "Abinler uğraşmak istedilerse" "Bize yol açsınlar" "BİTİRELİM İŞİ" yazdığı, CaCa'nm "Bizimkilerin söylediine göre sadece bi maşa imiş" "ve dibi bilinen bi adam" "Yani yapabilecekleri belli diolar" "ama bunu ortadan kaldırırsan yada bişi getirirsen basma" "bu adamlarda maşa çok" "Daha derin bi adam getirebilirler" "Düşmanın bilineni makbul diolar" "Sana da söylememi istediler" "Daha ii düşünün" yazdığı, Tcergenekon'un "Abinler" "şuan senle" "Konuştuğumun bilincinde sanırım" "Bişey diyor mu..." "Hedef göstersin..." "Veli Paşa içeride" "Emir bekliyoruz" "Bize yararlı olabilecek hedef versin" yazdığı, CaCa'nm "Sanırı inziva da diolar" "İstemdışı bi olay deilmiş" "Sadece biraz bizim üstümüzden bulutların gitmesi için diolar" "Bi nevi vatan için feda etmiş kendini" "Çok yatırmayz diolar" "Ama artık görevini tamamlamış" "Afganistan'da fin iyi işlere imza atmış" yazdığı, Tcergenekon'un "BİZİM BİRİLERİNE SIKMAMIZ LAZIM" "BUNUN ACISINI" "ÇIKARMAMIZ LAZIM AMA KİME" "O ÇOK BİLEN ABİN BİZE BİR HEDEF GÖSTERSİN" "AKLIMIZI YİCEZ" yazdığı, CaCa'nm "SORAYIM" "Daha dün gelip odasında ağlamış 21 yaşmda bi genç" "Göster birini die" "SANA DA AYNI CEVABI VERİORMUŞ" "SIKMAYA KALKSAN MERMİ YETMİYO" "BUNLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRECEKSİN." yazdığı, Tcergenekon'un "İşi gücü tüm şantiyeyi bıraktım." "İzine çıktım maaşlı." "Cephanede tedarik ettim." "İzzet, Görev versin..." yazdığı, görüşmenin ilerleyen bölümünde CaCa'nm abisi olarak bahsettiği kişinin (Galerici, şekerci... vb) birçok iş yaptığını ancak devlet bağlantısı olmadığını söylediği, Tcergenekon'in "Bana sicil numarası silinmiş ve fabrikadan yeni çıkmış 7.65 bir tabanca bulabilir mi?" "yada 6.35" yazdığı, CaCa'nm abi olarak bahsettiği kişi için "Büyük kentlerden birinin ülkü ocak başkam" yazdığı, Tcergenekon'un "BANA TABANCA LAZIM. BİLDİĞİM HERKES TUTUKLANDI." "ÇANAKKALE'DE BASKIN." "TİT ALAKALI DİYE" "13 KM?L"6.35 BULSAM, TORNADA KENDİM SUSTURUCU YAPICAM" "BOZ^^YAÎp-AM, OLAY ANINDA PATLAMAZ DİYE KULLANMAK İSTEMİYORUM." ^CÜÎVSIKIDAN ) Jj, lif! t •/ ^k% 1194 I % ) ÇEVİRMEYİ" yazdığı ve bir süre temin edilen silahın temiz olup olmayacağı konusunda yazıştıkları, Tape:0006 31.01.2008 tarihinde tcergenekon@gmail.com ile LazurixTM (colaq janissary@hotmail.com hesap adresli) takma isimlerini kullanan şahıslar arasındaki görüşmede özetle; Tcergenekon'un "LAZU ZAMANI GELDİ..." "SENİN YANINA UĞRAYACAĞIM, İŞ BÜYÜK" yazdığı, LazurixTM'nin "Neyin zamanı geldi abi?" diye sorduğu, Tcergenekon'un "VELİ PAŞANIN EMRİDİR." "1 KİŞİ KALDIRILACAK." "DEVLET SIRRI" "BU DEVLET OPERASYONUNDA GÖREV ALACAK MISIN?" "BUNUN İÇİN 2 GÜN DÜŞÜN..." "Bu süre içinde seninle irtibatım olmayacak." "Her şeyi göze alabileceksen... bu yolu seç..." yazdığı, LazurixTM'nin "Olayı pek anlamadım." "Kaldırılacak dediğin şeyi ben mi yapıca." diye yazdığı, Tcergenekon'un "BİR NEVİ AMA TEK OLMAYACAKSIN" yazdığı, LazurixTM'nin "Ne zamana kadar vaktim var?" diye sorduğu, Tcergenekon'un "2 gün içinde varım ya da yokum diyeceksin." "BAŞARIRSAK... GÜN BİZİM GÜNÜMÜZ, DEVLET BİZİM DEVLETİMİZ, KANUN BİZİM KANUNUMUZ OLACAKTIR." Yazdığı, LazurixTM'nin "Anladım. O dediğin ancak Başbakanı kaldırırsak olur." " ben sana cevabımı veririm abi." yazdığı, Tcergenekon'un ise "2. HEDEF BAŞBAKAN ZATEN" yazdığı, Tape :0005 31.01.2008 tarihinde tcergenekon@gmail.com ile P;P;) takma isimlerini kullanan şahıslar arasmdaki görüşmede özetle; P;P;)'nin muhtemelen Tcergenekon'un internet üzerinden göndermiş olduğu bir yazılı ile ilgili olarak "Neyle ilgili buuu" yazdığı, Tcergenekon'un "Oku ve bu ülkeye hizmet et." "En azından bunu okumakla yap." "Her şeyi bilin..." "VELİ PAŞA İÇERİYE ALINDI." "CIA VE FETULLAH GÜLEN KOMPLOSU" "Türkiye esir almıyor." yazdığı, e) Diğer şüpheli ve tanık beyanları; Hakan KURBAN alman ifadesinde özetle; Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU ile arasındaki ilişkisi sorulduğunda; Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU' nu tanımadığını, TCERGENEKON@GMAİL.COM sitesini kullanan kişiyi tanımadığını, bu MSN adresi kullanıcısı ile son bir aydır yazıştığını, kedisini Vatan nickiyle tanıtan kişinin siteden kendisinin adresini alarak kendi sitesine ekleme yaptığını, şahsın kendi ismini söylemediğini, şahsın kendisine sitenin diğer yöneticileri olan CACA, Gürkan 142, Doublekicx nickleri kullanan şahıslarla aynı sitelerde görev yaptığını söylediğini, bu sitelerin www.alfahack.com, www.milli-harekat.org sitelerinde ortak yöneticilikler yaptıklarını söylediğini, Vatan nickini kullanan şahsın yazışmaya başladıkları günlerde kendisini üsteğmen olarak tanıttığını, kendisinin de buna inandığını ve konuşmalarına biraz daha dikkat ederek ciddi olmaya başladığını, diğer sanal ortamlardaki gibi ciddiyetsiz konuşmadığını, bunun sebebi olarak şahsın askeri bir kimlik sahibi olmasından kaynaklandığını, Bazen kafasına takılan soruları sanal ortamda görüşmeye başladıklarını şahıs ile hafta da bir ya da iki defa yazıştıklarını, operasyondan önceki akşam Vatan nickini kullanan şahsın kendisine "Veli paşanın emridir. Ortadan biri kaldırılacak, bu devlet operasyonunda varmışın, ikigün boyunca düşün, her şeyi göze al, bana cevap ver." yazdığını, şahsın söylemlerini pek ciddiye almadığımı, şahsa kaldırılacak kişinin kim olduğunu sorduğunda, kendisinin işi Kabul etmesi durumunda ismi söyleyebileceğini söylediğimi, kendisinin de gülümseyerek "Başbakan mı öldürülecek" diye sorduğunu, şahsw^âif^ffcmr 2. hedef Başbakan " şeklinde cevap verdiğini, bu şahsı Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU olaraknezarethanede tanıdığını, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU ve izzet YILMAZ arasında ne gibi bir ilişki olduğu sorulduğunda; Bu şahısların arasında ne gibi bir ilişki olduğunu bilmediğini, ancak bir birlerini tanıdıklarını sanal ortamdan bildiğini, yine ikisinden öğrendiği kadarı ile ortak sitelerde 4 yıl yöneticilik yaptıklarını bildiğini, Vatan BÖLÜKBAŞOGLU'nun Ergenekon operasyonu kapsamında yakalanarak haklannda işlem yapılan Veli KÜÇÜK ve diğerleri ile ne gibi bir irtibatlanmn olduğu sorulduğunda. Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU' nun Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan şahıslarla bir ilişkisinin olup olmadığını bilmediğini, ancak operasyon yapıldıktan sonra sanal ortamda görüştüklerinde Vatan'in çok sinirli olduğunu gördüğünü, neden sinirli olduğunu sorduğuda ise kendisine "Bizim başlar alındı, ucu bana da dokunabilir" dediğini, TCERGENEKON@GMAİL.COM adresini kullanan Vatan'm Hoca, Yaşli Ruh, Caca ile yaptıklan sanal ortamdaki görüşmelerinden istihbarat daire başkanı Ramazan AKYÜREK'E karşı silahlı eylem hazırliğı yapmak için bilgi topladıklan, silah temin etmeye çalıştıklan hatırlatılarak, kendisinden bu suikast girişimi ile ilgili herhangi bir talep gelip gelmediği sorulduğunda; Bahsedilen konudan bilgisinin olmadığını, şahıslardan bu şekilde kendisine böyle bir talebin gelmediğini, Haydar ÖZÇELİK, alman ifadesinde özetle; Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nu ne zamandan beri kim veya kimler vasıtası ile tanıdığı sorulduğunda; Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU' nu 2007 yılı Eylül ayında Çanakkale ilinde tanıdığını, Vatan ile birlikte Cevat.. ? isimli şahsın sahibi olduğu inşaatta çalıştıklarını, Vatan 'in inşaatın taşeronluğunu yaptığını, inşaatta sadece bir aylık tanışıklığının olduğunu, başkaca herhangi bir ilişkisinin olmadığını, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU, Hakan KURBAN, Mehmet Samet KARŞANBAŞ ve izzet YILMAZ arasında ne gibi bir ilişki olduğu sorulduğunda. Kendisinin sadece Vatan BÖLÜKBAŞOGLU'nu tanıdığını, sorulan şahıslar arasında ne gibi bir ilişki olduğunu bilmediğini, bu şahısları Vatanı tanıdığı ve birlikte olduğu süre içersinde yan yanana görmediğini, Vatan BÖLÜKBAŞOGLU'nun Ergenekon operasyonu kapsamında yakalanarak haklannda işlem yapılan Veli KÜÇÜK ve diğerleri ile ne gibi bir irtibatının olduğu sorulduğunda. Vatan ile sadece bir iki kez telefon görüşmesinin olduğunu, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU ile birlikte olduğu süre içersinde kendisine isimleri sorulan şahıslardan hiç bahsetmediğini, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri soruluduğunda; Vatan ile Çanakkale de çalıştığı dönemde kendisinden bir kuru sıkı tabanca istediğini, ancak silah alıp verme gibi bir durumun olmadığını, Vatan 'in kendisine sorduğu şahsın arakadşı Ağrı ili halkından soy ismini hatırlayamadığı, Reis isimli bir şahıs olduğunu, Vatan'ın Reis'i tanımadığını, Reis isimli arakadaşında bir kuru sıkı tabanca olduğunu, Reis'in bu tabancayı Vatan'a vereceğini, kendisinin Vatanla Reis 'i görüştürmeyi planladığını ancak böyle bir görüşmenin olmadığını, 22.12.2007 günü saat: 14.38'de Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda; Vatan'm telefon açıp Reis isimli arkadaşı ile görüşmek istediğini, kendisinin de Bursa da olduğunu söylediğini, bunun üzerine Vatan'm kendisim tekrar adradığını, kendisinin de Vatan'a Reis'in Yalova da olduğunu söylediğini, aslında ^kendisinin Vatan'a yalan söylediğini, çünkü Reis'in o zamanlar Ağn da olduğunu, Vatafî',m sureklr-kendısıni arayıp görüşmek istediğinden dolayı böyle konuştuğunu, Vatan'm kendisinden iki tane silah istediğini, silahlardan bir tanesini patronunun karısına vereceğini, bir tanesini ise şantiyede bekçilik yaptığı için kendisine alacağını söylediğini, 01.01.2008 günü saat: 15.24'TE Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda; Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun silahlan kendisimden kargo ile istediğini, Vatan'm telefonda kafasına göre konuştuğunu, ancak kendisinin Vatan'a kesinlikle silah temin etmediğini, 02.01.2008 günü saat: 15.22'de Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmede "Reis" isimli şahsın kuru sıkı silah getireceğini, Vatan'a bu silah için yeğeninin para getirip getirmeyeceğini sorduğunu, paranın olmadığım söylediklerini, kendisinin de Reis'in parayı peşin istediğini söylediğini, kuru sıkı tabancanın fiyatının ise 250-300 YTL olduğunu bildiğini, Reis'in bu kuru sıkı tabanca için 600 YTL istediğini, 28.11.2007 günü saat: 12.45'TE Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu görüşmede de kuru sıkı tabancalardan bahsettiklerini, telefonunda İbrahim diye kayıtlı olan şahsın İzmir de ikamet ettiğini, İbrahim'in kendisini birkaç kez telefonla arayarak elinde bir kaçtane kuru sıkı tabanca olduğunu, 250-300 YTL ye satıp satamayacağmı sorduğunu, kendisininde Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU' nun silah istemesinden dolayı "hazır" dediğini, ancak İbrahim den silah almadığını ve Vatan' a silah temin etmediğini, 28.11.2007 günü saat: 13.04'te Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda; Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun bahsettiği silahın ne olduğunu bilmediğini, Vatanın fazla mermi bulunup bulunmadığını sorduğunu, kendisininde mermi olmadığı halde var dediğini beyan etmiştir. izzet YILMAZ, alman ifadesinde özetle; Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'tanıyıp tanımadığı sorulduğunda; Vatan..? isimli şahsı tanıdığını, s oy ismini gözaltında bulunduğu sırada öğrendiğini, tarihten 1,5/2 yıl önce kendisinin kurmuş olduğu Heyqirs.org sitesinde tanıştıklarını, Vatan 'in kendisini bisiklet pompacısı olarak tanıttığını, kendisinin gözaltına alınmadan 1 hafta kadar önce Vatan 'in kendisine bazı şeyler söylediğini, bunlardan bazılarının "Eski Trabzon emniyet müdürü olan ve şu an istihbarat müdürü olan emniyet müdürünü vuracağını, Hatta bu emniyet müdürünün kendi ayağına kadar geleceğini, MOSSAD 'in adamı olduğunu, operasyon yapacağını, bu iş için kendisine 1 milyon dolar verileceğini söylediğiini, kendisinin de Vatan 'a neden seçildiğin sorduğunu, Vatan 'in "Bana Balıkesir 'de ve büyük illerde operasyon düzenlendi. Benim gizliğim çok iyi" şeklinde cevap verdiğini, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun kendisinden plandığı bu iş için 7,65 çapında silah istediğini, kendisinin bunu kabul etmediğini, bunun üzerine Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun "Bende mermilerden kasa kasa var" dediğini, şahsın Msn yazışmalarında "operasyon zamanı" tarzında nickler kullandığını, Veli KÜÇÜK ismini ilk defa Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'ndan duyduğuunu, Vatan 'in kendisine Veli KÜÇÜK ile görüştüğünü ve o şahıstan emir aldığını söylediğini, Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat Daire Başkan Ramazan AKYÜREK'I tanıyıp tanımadığı, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'NUN kendisinden Ramazan AKYÜREK hakkında bir talebinin olup olmadığı sorulduğunda; Ramazan AKYÜREK ismini sadece internetten t^o*g^ğfMiğini, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun kendisinden Ramazan AKYÜREK'in adresim buffîh^ın%Jstediğini, kendisinin de Vatan 'a. adresi hulamavacavmı sövledipini. ı'f ■*. *.. ^-2S^ "JJ»% kendisinin de Vatan 'a adresi bulamayacağını söylediğini, 31.01.2008 günü saat: 01.21'de tcergenekon@gmail.com ile caca (8) y-a-z-m-a-y-i-n (caca@msninaq.com hesap adresli) takma isimlerini kullanan şahıslar arasındaki görüşme sorulduğunda; Tüm bu görüşmelerde geçen ve kendisine ait konuşmaların Vatan BOLUKBAŞOGLU'nu fikrinden caydırmmak ve korkutmak amaçlı olduğunu, Vatan'ın kendisine sadece istibaratçı bir müdürü vuracağını söylediğini, bunun haricinde başka bir şey anlatmadığını, Yine aynı görüşme içerisinde geçen "fjj1" örgütünü ilk defa Vatan BÖLÜKBAŞOĞLUNdan duyduğunu, bu örgütle ilgili başkaca bir şey anlatıp anlatmadığını hatırlayamadığını, Vatan BOLUKBAŞOGLU'nun kendisinden silah istemesinin sebebi sorulduğunda; Kendisinin Vatan ile olan görüşmesinde "Abi" diye birinden bahsettiği için kendisinin silah bulabileceğini düşünmüş olabileceğini, kendisinin kesinlikle şahsa silah temin etmediğini, Mehmet Samet KARŞANBAŞ, alman ifadesinde özetle; Vatan BOLUKBAŞOGLU'nu tanıyıp tanımadığı sorulduğunda; Vatan..? isimli şahsı tanıdığını, şahıs ile tarihten yaklaşık 1 yıl kadar önce internet ortamında Hayqirs. org isimli sitede tanıştığını, sitede yaptığı görüşmelerde Vatan 'in Ermeni Soykırımı gibi konulardan bahsettiğini, Vatan BOLUKBAŞOGLU'nun kendisinden bir keresinde bazuka istediğini, kendisinin bu isteği kaale almadığını, Vatan 'in kendisine internet ortamından bir resim gönderdiğini, bu resmi gönderdikten sonra resimdeki şahıs için "Ben bu şahsı eğitiyorum, bu şahsa Mehmet Ali BIRAND 'ı vurdurtmak istiyorum " dediğini, Vatan ile MSN görüşmelerinden birinde kendisinin silah sattığını ve kendisine bir silah aradığını söylediğini, kendisininde polis çocuğu olmasından dolayı silahın ruhsatlı mı ruhsatsız mı olduğunu sorduğunu, Vatan'ın silahın ruhsatsız olduğunu söylemesi üzerine şahsı uyardığını, bu silah konusu konuşulurken Vatanın, kendisinin karanlık ilişkileri olan biri olduğunu söylediğini, kendisinin ise bu duruma güldüğünü, Yine bir keresinde Vatan BOLUKBAŞOGLU'nun kendisine bir gazeteci ismini söylediğini, ancak kimi söylediğini hatırlamadığını, Vatanın bu şahsı da vuracağını, çünkü görüşlerinin hoşuna gitmediğini kendisine söylediğini, bir keresinde de MOSSAD'dan 1 milyon dolar para geleceğini söylediğini, Veli KÜÇÜK ile Vatan BÖLÜKBAŞFNIN ne tür bir ilişkisi olduğu sorulduğunda: Vatan 'in kendisine Veli Paşa diye birinden bahsetmediğini, 31.01.2008 günü saat: 01.20'de tcergenekon@gmail.com ile yaşli ruh(st) takma isimlerini kullanan şahıslar arasındaki görüşme sorulduğunda Bahse konu görüşmeyi Vatan BÖLÜKBAŞOGLU ile yaptığını, şahsın kendisine yine saçma sapan konuşarak bir suikast yapacağını söylediğini, kendisinden bilgi ve belge istediğini, ailesinde çok sayıda polis olduğunu Vatan7ın bildiği için böyle bir yola başvurduğunu, fakat kendisinin kesinlikle bilgi vermediğini, zaten böyle bir bilgiye ulaşma imkanının olmadığını, Vatan'ın kendisine Ergenekon.blogspot.com isimli sitenin adını göndererek, "Ergenekonun gerçekleri bu sitede yazıyor, bana bu site için bilgi ve belge lazım " dediğini beyan etmiştir. " - 3*. +**%.. g) Hukuki durumunun değerlendirmesi; i * *** "%- fi J» % />-^ I & i



r7


Şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun dosyada beyanları mevcut arkaşlan ve internet Şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun dosyada beyanları mevcut arkadaşları ve internet gruplarıyla yaptığı yazışmalarda, kendisini ERGENEKON terör örgütünün bir üyesi olarak tanıttığı,
Hakan KURBAN'la yaptığı görüşmelerde Vatan nickini kullandığı, kendisini üsteğmen olarak tanıttığı, daha sonra bu tür yazışmalarla inandıncı bir hava oluşturduğu, bu şahsa "Veli paşanın emridir. Ortadan biri kaldırılacak, bu devlet operasyonunda var mısın, ikigün boyunca düşün, her şeyi göze al, bana cevap ver diyerek 2. hedefin Başbakan" şeklinde telkinlerde bulunduğu, Ergenekon terör örgütüne yönelik yapılan operasyondan sonra şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun çok sinirli olduğu neden sinirli olduğu sorulduğuda ise "Bizim başlar alındı, ucu bana da dokunabilir" şeklinde kendini ele verdiği, şüphelinin Haydar ÖZÇELİK'le silah bulması için telefon görüşmeleri yaptığı,
İzzet YILMAZ'la Heyqirs.org sitesinde tanıştıkları Ramazan AKYÜREK'i öldüreceğini, Balıkesir'de ve büyük illerde operasyon düzenlendiğini kendisinin gizliğinin çok iyi olmasından ötürü bu işi yapabilecek durumda olduğunu, kendisinde mermilerden kasa kasa bulunduğunu söyleyip, Msn yazışmalarında "operasyon zamanı" tarzında nickler kullandığı,
Bu şahsa Veli KÜÇÜK ile görüştüğünü ve ondan emir aldığını söylediği,
Mehmet Samet KARS ANB AŞ'tan bir keresinde bazuka istediği, bir seferde internet ortamında bir resim gönderip resimdeki şahısı eğittiğini ve bu şahsa Mehmet Ali BİRAND'ı vurdurtmak istediğini söylediği, dosyada mevcut beyanlardan anlaşılmıştır.
Şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU ifadesinde Ergenekon terör örgütü üyesi olmadığını kendisinin şaka yaptığını, özenti içinde olduğundan bu tür yazışmaları yaptığını beyan etmiş isede;
Şüphelinin tüm görüşme ve yazışmalarında ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğunu, Veli KÜÇÜK'ten emir aldığını Ramazan AKYÜREK veya BAŞBAKANIN öldürülmesi emrini aldığını, bu konuda gereğinin yapılması için hem istihbari bilgi toplayıp hem de temiz bir silah temin etmek için girişimlerde bulunması hususlan, "abi" dediği şahsın büyükşehirlerden birinde eskiden ülkü ocaklan başkanlığı yaptığını söylemesi, yazışmalannda süper nato ve Ermenilerle alakalı söylemleri arkadaşlarına iletmesi, bilgisayar üzerine uznıanlaşıp Hacker Grubu oluşturması, Veli KÜÇÜK'ten emir aldığını ve Veli KÜÇÜK'ün tutuklanmasından sonra bir şeyler yapılması gerektiğini vurgulaması hususlan ve Tuncay GÜNEY'in Veli KÜÇÜK için adamın rütbesi önemli değildir, işini kime yaptıracaksa onunla ilgilenir demesi ve yine son zamanlarda meydana gelen Dost tarikatı lideri olarak bilinen İhsan GUVEN'in öldürülmesi, Hrant Dink'in Öldürülmesi, Rahip Santoro cinayeti ile Malatya' daki misyonerlerin öldürülmesi olaylannda yaşı küçük kişilerin olaylann faili olarak yakalanmalan, şüphelinin de yaşı küçük olan Hakan KURBAN'a cinayet işlenmesi için teklifte bulunup süre vermesi ciddi olarak da silah temini için görüşmelerde bulunması hususlan göz önüne alındığında,
Şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hücre yapılanması içinde kendi beyanında belirttiği gibi Veli KÜÇÜK'e bağlı eylem grubunda görevli örgüt üyesi olduğu, Veli KÜÇÜK'ün yakalanması sebebiyle kendisine verilen emir gereği eylem yapmak için girişimlerde bulunduğu ve kendisini "TİT TÜRK İNTİKAM TUGAYI'" içerisinde tanıttığı, suikast için hazırlık yaptığı sırada yakalandığı, ERGENEKON terör örgütünün üyesi olan ve Veli KÜÇUjK4i%öförlüğunü REİS (Kod) Sedat PEKER verdiği maaşla yapan şüpheli Emin Çjtfföa YİĞ^Tfl^ele geçirilen, üstünde silah olan bayrak resminin üzerinde; "ÖLÜM vfLfeAHIN HVffijkBİZ EMİR
1199 İIIİJ&^\
s

w..


KULUYUZ TİT" yazdığı ve yine ERGENEKON terör örgütü üyesi olan Semih Tufan GÜLALTAY'm Akın BİRDAL'a yönelik suikast eyleminin de yine TİT (Türk İntikam Tugayı) olarak üstlenilmesi, ERGENEKON terör örgütünün içerisinde küçük hücre yapılanması içinde şok suikastler için TİT adında silahlı eylem birliğinin bulunması hususları göz önüne alındığında,
Şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu, sansasyonel eylem ve suikast yaptırmak için örgüt adma hücre yapılanması oluşturmaya çalıştığı ve suikast yapılması için çalışmalar yaptığı anlaşıldığından, şüphelinin eylemine uyan, TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
40-ŞÜPHELİ ORHAN TUNÇ a-Emniyet İfadesinde özetle;
Orhan TUNÇ'un 27.01.2008 günü Emniyet'te vermiş olduğu ifadesinde özet olarak;
1961 yılında Bornova'da doğduğunu, üniversite mezunu olduğunu, babasının asker olması nedeniyle ilkokulu Diyarbakır ilinde Ortaokulu Çorlu'da lise öğrenimimi Ankara'da Askeri lisede okuduğunu, 1980 yılında Astsubay olarak göreve başladığını, değişik görev yerlerinde çalıştığını, 1982 yılında Gülseren (ÖZDEMİR) TUNÇ ile evlendiğini, iki çocuğunun olduğunu, 2001 yılında emekli olduğunu, araştırmacı gazeteci yazar olarak Bandırma'da ilk haber, Balıkesir Birlik Gazetesi, Ankara Anayurt, Bandırma Son Kurşun isimli gazetelerde köşe yazarlığı yaptığını, piyasaya çıkmış "KUTSAL SAVAŞ" isimli bir kitabının olduğunu, bir kitabının da hazır çıkmak üzere olduğunu, aynı anne ve babadan olma 5 kardeşinin olduğunu, 2000 yılında Malatya Emniyet Müdürlüğünden Yeşil Pasaport aldığını, yurt dışına çıkış yapmadığını, illegal yoldan da çıkışının olmadığını, kendisi ve ailesi hakkında güvenlik güçleri tarafından herhangi bir işlem yapılmadığını, (TEMAD)'a Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği üyesi olduğunu, Güney Marmara Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı yaptığını, halen bu cemiyetin yönetim kurul üyesi olduğunu, ANAP Bandırma İlçe Başkanı olduğunu, herhangi bir terör örgütüne üyeliğinin olmadığını, Ümraniye'de ele geçen el bombaları ile herhangi bir ilgisinin ve bilgisinin olmadığını, evde ikamet eden Ali YİĞİT isimli şahsı tanımadığını,
Başkanı olduğu Büyük Türkiye Lobisi ile ilgili; LOBİ'yi tarihten 5 ay kadar önce DYP eski milletvekili Tevfık DİKER isimli şahsın kurduğunu, kendisine konuyu e-mail yolu ile açtığını, amacının merkez sağ partilerinin birleşmesini sağlamak olduğunu kendisine söylediğini, kurucu üyelerin çoğunluğunun Tevfık DİKER'in DYP'li siyasi arkadaşları olduğunu, Tevfik Bey'in bu aşamada Sinan AYGÜN, Süleyman DEMİREL, Hüsamettin CİNDORUK, Çetin ÖZAÇIKGÖZ, Süleyman SOYLU, Erkan MUMCU, Abdüllatif ŞENER, Mehmet Ali BAYAR, Çağrı ERHAN, Aytunç ÇIRAY ve DP ve ANAP il başkanları başta olmak üzere bu şahıslar ve merkez sağ ile ilgili bilgileri Büyük Lobi'nin internet sitesine e-mail olarak gönderdiğini, buradan herkesin takip ettiğini, amacın Türkiye'deki merkez sağ partilerinin bir araya gelmesinin olduğu, Tevfik DİKER'i tanıdığında kendisinin Genç Parti Genel Başkan Yardımcısı olduğunu, Tevfik DİKER ile kendisini emekli astsubay Erol ERDEM isimli arkadaşının tanıştırdığını, Erol ERDEM'in halen ANAP teşkilat başkan danışmanı olduğunu,
Nuri YILMAZ ;Kendisinin iş adamı, Lobi'nin başkan yardımcısı
olduğunu, bütün hayatının DYP de geçtiğini, y^f*^"^2**^^
Ahmet ORAK ;Kendisinin Bilgisayar uzmai^ "Başkan^Jphîşmanı ve
siteyi hazırladığını, ?f ■*■ tos//Ş=Ş\ Lf


î Ğ %

Hiç yorum yok: