11.8.09

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 851 - 900 SAYFALAR

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 851 - 900 SAYFALAR

Tape No: 4597, 02.05.2008 tarihinde saat: 15.22’de Ali E. ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Bende pazartesi şeye geçiyorum YÖRÜĞÜN yanına”, “Ordaki işlerimiz var ya ordan haberler var” dediği, Ali E.’nin“Görüş bakalım da” dediği, H.A.Uğur’un “Hı gidiyorum gidiyorum pazartesi oraya bir çıkarma yapacam” dediği,
Tape No: 4598, 02.05.2008 tarihinde saat: 15.42’de A. A. ile yaptığı görüşmede özetle; A. A.’nın “Şimdi ben şey aradı Kırıkkale İl Genel Sekreteri var Atanur Aydın arkadaşımız”, “Karakeçelide bölünmüş bir yol ihalesi varmış”, “Kırıkkalenin Karakeçeli ilçesi varya abi”, “Orada bölünmüş bir yol ihalesi varmış”, “Yapabiliriz değil mi” dediği, H.A.Uğur’un “Yaparız her şeyi yaparız ya” dediği, A. A.’nın “Şimdi abi Karakeçeli P.tesi günü saat bir buçukta Karakeçeliye uğranacak oradaki belgeleri şuyu buyu alınacak ondan sonra Atanur devreye girecek” dediği, H.A.Uğur’un “P.tesi bir buçukta orada olacağız”, “Belgeleri alacağız” dediği, A. A.’nın “Belgeleri alın nedir ne değildir ondan sonra Atanur devreye girecek”, “Bu bölünmüş yol şeyleri iyi şey bırakır abi” dediği, H.A.Uğur’un “Anladım kardaş anladım. Allah razı olsun. Ben p.tesi akşamı çayını içmeye geleceğim. Müsaitmisin” dediği, A. A.’nın “İşte orda şey yap abi oraya uğra oraya şey yapın ondan sonra Atanur a uğra genel sekreter” dediği, H.A.Uğur’un “Atanur neyin genel sekreteri” dediği, A. A.’nın “Kırıkkalenin İl genel Sekreteri” H.A.Uğur’un “İl Genel Sekreteri Kırıkkalenin” dediği, A. A.’nın “İl Özel İdare Genel Sekreteri Kırıkkale” dediği, H.A.Uğur’un “İl Özel İdaresi. Tamam, kardaş Allah razı olsun. P.tesi gecesi görüşürüz” dediği, A. A.’nın “Hı abi oraya uğrayıp Karakeçeliye uğrayıp belgeleri neyse alırsın ondan sonra Atanur a uğra bir çayını içersin.”, “Bana alo dersin ben Atanur a şey yaparım randevulaşırım” dediği,
Tape No: 4599, 02.05.2008 tarihinde saat: 16.22’de X erkek şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Estağfurllah canım benim,şeyi soracağım Ahmet kardeşimiz asfalt işi de yapıyor mu asfalt işi” dediği, X şahsın “Yapmaz olur mu Komutanım” dediği, H.A.Uğur’un “Esas işi o değil mi” X şahsın “Tabi alt yapı,elli kilometre Orhun Abidelerinin yolunu yaptı ya”, “Moğlistan’da ta buradan oraya Komutanım”, “Elli kilometre Başbakan açtı onun yol şeyini inşaatını” H.A.Uğur’un “Sağol biz de iyiyiz,biz de Yörük filan kardeşimiz konuştuk konuştuk güzel güzel”, “Ben şeyi bu konuda arayacağım Ahmet’i gerekirse haberin olsun”, “İyi bir konu var elimizde” dediği, X şahsın “Tamam komutanım tamam yapar komutanım o alta yapı..” dediği,
Tape No: 4600 02.05.2008 tarihinde saat: 18.33’de Kaan ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Biliyorum ben haberleri aldım. Şimdi bu tapu olayı vardı. Yengenin üzerine filandı ya bir şey yok biz onu izah etmiştik anlamamış heralde enişten. Yani fark etmiyor kimin üzerine olduğu sen sokaktaki adamın tapusunuda getirsen banka onu bilir”, “Muvafakkiyet olması yeterli ama ben yengenin üzerine bir tapu bulmaya çalışıyorum şu anlık. Efendim” dediği, KAAN’ ın “O gün Sabri abi ile gittik ya biz”, “Sabri abiye ordaki kadın daha iyi izah etti. Sabri abi de biliyor olayı” dediği, H.A.Uğur’un “Biliyor Sabri abi biliyor” dediği, KAAN’ ın “Taşınmaz mal olarak gösterirseniz dedi”, “Taşınmaz mal hani. Yönetici kim ise orada. Ortaklar kimse onun üzerine taşınmaz mal olursa dedi. Dedi sizin teminatınız hızlanır dedi” dediği,
Tape No: 4601 02.05.2008 tarihinde saat: 18.42’de Eyüp ile yaptığı görüşmede özetle; EYÜP’ ün “Paşam diğer SIM müsait miydi ? Yoksa bundan mı söyleyeyim” dediği, H.A.Uğur’un “Söyle söyle ya” dediği, EYÜP’ ün “Ha bire bir yani benim takibim de olan şey değil demiş yani şey ancak demiş şey deki sizin avukatın gidip sorduğu yerdeki ııı adamını çağıracakmış ona soracam ve haber verecem demiş” dediği, H.A.Uğur’un “İyi bu güzel bir haber”, “Bu beni sevindirdi biraz onlar takip etmiyor yani”, “Bu adamın gittiği takip etmiyor”, “İyi o önemliydi zaten” dediği, EYÜP’ ün “Iı ama şeyde kini sorayım ondan sonra neticeyi bildireyim demiş şimdi onun neticesini bekliyecez başkanım” dediği,
Tape No: 4602, 04.05.2008 tarihinde saat: 21.38’de A. A. ile yaptığı görüşmede özetle; A. A.’nın “Herhalde Kaymakamlıktan. Bir duble yolmuş abi” dediği, H.A.Uğur’un “Ben oraya gittiğim zaman seni ararım, o zaman şeyde o kardeşimizden bir randevu alırsın, ona senlen bi uğrayalım 5 dakka” dediği, A. A.’nın “Ta. Atanur AYDIN” dediği, H.A.Uğur’un “Tamam onun ben ismini aldım, ben zaten yarın seni ararım gardeş” dediği,
Tape No: 4604, 05.05.2008 tarihinde saat: 10.54’de A. A. ile yaptığı görüşmede özetle; A. A.’nın “Abi ben Atanur’ la konuştum Kaymakama gitsin dedi Kaymakam beye” dediği, H.A.Uğur’un “Karakeçili Kaymakamına” dediği, A. A.’nın “Benim de selamı mı söylesin belgelerini de alsın çünkü bugün 13:30’a kadarmış her halde bugün şeyi son” dediği, H.A.Uğur’un “13:30’ a kadar anladım” dediği, A. A.’nın “Kaymakam beye şimdi hemen git benim Atanur bey gönderdi ben filanım de tanış kaymakamla de ondan sonra” dediği, H.A.Uğur’un “Bizi Kürşat olarak mı biliyor Atanur” dediği, A. A.’nın “Kürşat BOZKURT olarak biliyor ama ismini de Atilla Uğur olarak ta biliyor” dediği, H.A.Uğur’un “Tamam ben Kaymakam’a hangisini söyleyelim onu merak ettim” dediği, A. A.’nın “Kaymakama Atilla Uğur de”, “Evrakları al abi ordan, ordan da Atanur dedi ki ordaki işleri bitirsin ondan sonra bekliyorum ben” dediği, H.A.Uğur’un “Tamam kardaş ondan sonra da sana doğru yola çıkıyorum” dediği, A. A.’nın “Şeye uğra Atanur’ a bir çayını kahvesini iç”, “Orda eksik evrak olmasın şudur budur bir şey olmasın hepsini tamamlasın dedi kaymakam beyle görüşsün dedi” dediği, H.A.Uğur’un “Bölünmüş yol ihalesi” dediği,
Tape No: 4605 05.05.2008 tarihinde saat: 11.40’da G.Levent Ö. ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “... Yok YÖRÜĞÜN haberi var. Biz yoldayız şu anda” dediği, G.Levent Ö.’nün “Resmi arabayla gelirim komutanım ben, gene Çanakkale’de karşıladığım gibi karşılarım ben komutanım” dediği, H.A.Uğur’un “… Talat’ı Malat’ı aramadın değil mi”, “Ha Eyüp bey var yanımda, benim birader Hakan var Gemlik’ten Hakan’ı tanımıyor musun”, “Halk Bankasından Sabri bey var” dediği,
Tape No: 4606, 05.05.2008 tarihinde saat: 13.20’de A. A. ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Saygı bizden paşam şeye ben gittim bu ihale bitmiş paşam çok gecikmişiz zaten geciktik derken, 10 gün önceden bundan haberdar olsaydık”, “Haberimiz olsaydı hazılık yapmamız gerekiyordu çünkü teminat mektubu vs. falan olsun hayırlısı olsun”, “Ben bizzat Kaymakam’a gittim ondan sonra baktım iyi de bir şeydi bize de iyi para da kazandırırdı ama şey geç ben şimdi o Atanur kardeşimize de 5 dakka uğrayacam”, “En azından tanışmış olurum onunla”, “Nerden tanıyoruz onu” dediği, A. A.’nın “Balıkesir den abi” dediği, H.A.Uğur’un “Balıkesirden düzgün adam dimi” dediği, A. A.’nın “Tabi tabi bizim arkadaşımız” dediği, H.A.Uğur’un “Şimdi haberimiz olmadığı için bir baktık ki biz gittik ki her şey bitmiş bizim en az bir hafta bir hazırlık yapmamız gerekiyor ihalelerde” dediği,
Tape No: 4608 06.05.2008 tarihinde saat:15.32’de Cahit… ile yaptığı görüşmede özetle; CAHİT’in “Nereye gidiyon sen” dediği, H.A.Uğur’un “Ben şeye geçiyorum malum yere sen oraya ismimi bildirdin mi benim” dediği, CAHİT’in “Hı biliyor biliyor orda haberi var bölük komutanı falan da zaten yanımda şu anda” dediği, H.A.Uğur’un “Tamam o karakol komutanına bir emir verirsen iyi olur” dediği, CAHİT’in “Bak şöyle söyleyeyim geliyorsan gel bir çay içeriz öyle devam edersin” dediği, H.A.Uğur’un “Şu karakol komutanını arıyorsun değil mi” dediği, CAHİT’in “Ben söyledim orda senin geleceğini bölük komutanı bir albay ismi vermiş bildirdin değil mi karakol konutanına(yanında bulunan şahsa söylüyor) ya merak etme haberleri var” dediği,
Tape No: 4609, 06.05.2008 tarihinde saat: 19.31’de A. A. ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “ (Gülüyor) bizim çocuklar uğramışlar bugün ee o gönderdiğin yere kardeş”, “Ondan sonra işte görüşmüşler o ben sizi ararım haber veririm demiş arkadaşımız”, “Ondan sonra onlarda paytada döndüler”, “Bizde ee kendi yerimize çattık öyle deyim” dediği, A. A.’nın “Abi abi şey yapılacak yani bunda ee dolaşılacak abi” dediği, H.A.Uğur’un “Öyle öyle bunun şeyi yok başka ama şey yapmak lazım çok iyi takip etmek lazım yani akıllı olmak lazım akıllı hareket etmek lazım inşallah hayırlısı olacak kardeş ya” dediği,
Tape No: 4611, 07.05.2008 tarihinde saat:11.10’da Eyüp…. ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Hani Sabri beye verdiğimiz vardı ya A. beye gidecek olan”, “Onunla ilgili ne yapması gerekiyorsa yaptırın” dediği, EYÜP’ ün “Anlaşıldı komutanım” dediği,
Tape No: 4612 07.05.2008 tarihinde saat: 11.12’de A. E. ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Şimdi YÖRÜK şeyle görüştü malum şahısla, Abdülkadir beyle”, “Abdülkadir bey yemin billah ediyor ki be tanımıyorum sadece biz aynı memleketliyiz diyor anladın mı”, “Sadece iki taraf ta Afyonluymuş ama yemin ediyor tanımıyor” dediği, Ali E.’nin“Yalan söylüyor” dediği, H.A.Uğur’un “Anladım da YÖRÜĞE benim yanımda yemin etti adam ya ne yapalım daha başka …. Halimiz yok” dediği, Ali E.’nin “Yani si….. anası yalaycak hesap verecek kimseye mecburiyetimiz yok yani” dediği, H.A.Uğur’un “Erzurum’da bir ibne var”, “Ondan sonra kızı, kızını Alanya da Kaptan Otel var”, “Kaptan Otelin oğlu hallediyor şeyde İstanbul’da haberin ola bu yeni haber”, “Evet, çok net yani. Aynı okulda okuyorlar Yeditepe’de, geceleri geliyor, alıyor şeyden bizim misafirhaneden Balmumcu’dan götürüyor, sabah bırakıyor falan filan”, “… Şeyin tapu hazır. Tapu şu anda Sabri beyde Pakize hanımın tapusu”, “Hisseli filan değil lan arsa gibi görünüyor da ev o ev”, “Pakize hanımın üzerine değil mi” dediği, Ali E.’nin “Onu biz yanlış mı okuyoruz 4 buçuk trilyon diyor”, “Rakam orda meblağ 450 milyar mıdır, 4 buçuk trilyon mudur biz 4 buçuk trilyon algıladık” dediği,
Tape No: 4613 13.05.2008 tarihinde saat:20.38’de Barboros Hayrettin Altıntaş ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Biliyorum. Şeye Bursaya o mu götürcek gelen kadıncağızı? Yurt dışından gelen bir kadın var ya kraliçe” dediği, B.H.Altıntaş’ın “... Şeyi aradım bugün”, “O Koşuyolundaki yeri aradım”, “Kendisi yokmuş. Ben kıza sordum dedim zarfı ulaştırdınız mı, o gün bize yolladık dedi” dediği, H.A.Uğur’un “Anladım, bu aralar günde 3 saat filan uyuyor ancak bizimki”, “O şey. Pars Narkoterör baya bi ayağa kalktı farkındaysan son haftalarda bu Kurtlar Vadisini geride bıraktı o pezevenkleri”, “... iyi oldu tabi çalışıyor o, dur bakalım. Ben de sorarım ona ben de arayamadım epey zamandır” dediği,
Tape No:5002, 21.05.2008 tarihinde saat: 10.11’de X erkek şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Ferhat Kale kim bu”, “Ferhat Kale Hava Piyade bizden 79’lu Tuzla Piyade Okulunda bizimle okumuş filan filan” dediği, X şahsın “Ferhat Kale’mi” dediği, H.A.Uğur’un “Hı ülkücü mü bu oğlan topal Ferhat derlermiş” dediği, X şahsın “Tanımıyorum” dediği, H.A.Uğur’un “Tamam iyi peki Ekrem abiye nasıl ulaşırım” dediği, X şahsın “Ekrem Çankaya şeyden ayrıldı spor okulundan (iki ...)” dediği, H.A.Uğur’un “O bilir dimi bunun ne bok olduğunu veya olmadığını” dediği, X şahsın “O da bilir” dediği, H.A.Uğur’un “Niyazi’de bilir herhalde” dediği, X şahsın “Niyazi o da bilirse Niyazi’de bilir ama Niyazi emekli oldu mu olmadı mı” dediği, H.A.Uğur’un “Abi işte kimi bulabilirim bana bu konuda bi mutlaka bilgi ver” dediği, X şahsın “Ne yapacaksın sen ya” dediği, H.A.Uğur’un “Ya önemli dün bi takım şeyler oldu görüştük mörüştük (bir ...)”, “Ferhat Kale 79’lu Hava Piyadeden hakimlikten emekli” dediği, X şahsın “Ferhat Kale” dediği, H.A.Uğur’un “Hah hakimlikten emekli” dediği, X şahsın “Hava Piyade hakimlikten emekli” dediği, H.A.Uğur’un “2004’te emekli olmuş”, “Tabi canım yani kendisini dün bana ee bizden biri falan diye tanıttı fakat ben hiç hatırlamıyorum herifi” dediği, X şahsın “İş mi yapacakmış bu ibne” dediği, H.A.Uğur’un “Abi iş yapıyo zaten herifte baya güçlü yani” dediği, X şahsın “Bi dakka devrede kal bakayım off off Ferit Resmi’yi tanıyor musun” dediği, H.A.Uğur’un “Ferit Resmi ismini duydum”, “Sağlam değildir abi ben Ekrem’le şeyi tanırım Niyazi vardı iki tane o ikisi sağlamdı dimi başka var mıydı Hava Piyadeden” dediği, X şahsın “Bana bak Servet’im sana birini soracam ya bizden olduğu rivayet edilen bir herif var Hava Piyade Ferhat Kale kim bu herif tanıyor musun sen samimi arkadaşın ne iş yapıyo bu benim bi arkadaşa iş yapmak gibi bi şeyi olmuşta o da tanımadığı için ben mi 402 23 13’teyim hadi sen beni ara ordan 23 13 tamam hadi yok şu anda ça çalmıyo şu anda bi Dakka” dediği,
Tape No:5003, 29.05.2008 tarihinde saat: 14.05’de X erkek şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; X şahsın “Ee o num ee parçanın numunesini, komşumuz var bizim o da şeyde çalışıyo başkanım”, “Ona veriyoruz onlar inceleyecekler bize dönecekler” dediği,
Tape No:5004, 29.05.2008 tarihinde saat: 15.24’de Mehtap…. ile yaptığı görüşmede özetle; MEHTAP’ın “Atilla bey ben Ferhat beyin ofisinden Mehtap efendim nasılsınız”, “ (İki ...) teşekkür ediyorum Ramazan bey görüşmek istemişti sizinle”, “Ramazan bey”, “Bir de Atilla bey bağlamadan önce soyadınızı öğrenebilir miyim efendim defterime kaydedicem”, “Ee soyadınızı öğrenebilir miyim” dediği, H.A.Uğur’un “UFUKOĞLU” dediği, RAMAZAN’ın “Aa Ferhat bey size bir zarf teslim etmemi istedi efendim yerinizde misiniz” dediği, H.A.Uğur’un “Ben yerimdeyim ee veya bir arkadaşımı yönlendireyim oraya siz nerdesiniz o benim geldiğim yerde misiniz”, “Anladım aa ben bir arkadaşımı yönlendireyim size gelsin alsın”, “Ramazan bey değil mi”, “Peki Ferhat bey yok mu” dediği,
Tape No:5005, 31.05.2008 tarihinde saat: 17.43’de X şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Komutanım şeyi soracam”, “Şeyi soracam Adnan’la görüştüm dedinizde benimde Adnan’la ilgili bişey sorcam”, “Ee Adnan bu zümrüt mümrüt bunlardan anlıyo değil mi”, “Diyelim ki yarım kiloluk bir zümrüt var elimizde atıyorum ha nedir bunun fiyatı”, “İşlenmemiş”, “Haa taşçılar bilir öğrenebilir diyorum yani Adnan bu işleri biliyorsa” dediği, X şahsın “Yani onlar var Ben Aslan’a bi sorarım onu da ben başka bir yere de sorarım”, “Ulan taş geliyo renkli taş geliyo”, “Daha Tayvan’dan Mayvan’dan ee lupla bir bakıyorsun içinde damarlar onu zeytinyağı ile yağlıyorduk damar mamar hiç bir şey gözükmüyordu anasını satayım”, “Bir (bir ...) pırıl pırıl parlıyordu valla (gülüyor)”, “Valla tabi ya zeytinyağı ya” dediği, H.A.Uğur’un “Bu benim sorduğum o değil ama güzel bişey bu yani” dediği, X şahsın “Samsun’da çok varmış Adnan diyordu orada”, “Çok az bi kütükmüş kütük oluyomuş bu”, “Yer altında normal kütük var ya”, “Zümrüt kütüğü yani kütük diyorlar ben onu öğrenirim ben sana ulaşırım” dediği,
Tape No:5006, 02.06.2008 tarihinde saat: 14.50’de X bayan/ERVİN T. ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “İyi şeyi bi sor bakalım onların firmasının ee çok kıymetli zümrüt”, “Biliyorsun bunu onların firması alıp işliyor mu kaça alıyorlar nedir ne değildir bi öğren bakalım”, “Ham olarak zümrüt aa var”, “İşlenmemiş zümrüt yeşil aa güzel bir zümrüt” dediği, Ervin T.’nin “Ee efendim şöyle geçen gün bi özel bi fiyat aldım aa V6 en üst modeli”, “Hı hı en lüks modeli V6 94.000 euroya verecem efendim öyle bir fiyat aldım” dediği, H.A.Uğur’un “Hah ne demek bu 3000 en yüksek motor mu” dediği, Ervin T.’nin “Ben ona tavsiye ediyorum evet efendim hem performansı hem yakıtı hem ee ses olarak” dediği,
Tape No:5007, 02.06.2008 tarihinde saat: 15.46’da Ervin Ö. ile yaptığı görüşmede özetle; Ervin Ö.’nün “Şimdi ben görüştüm efendim aa bu şeyle ilgili gemelok labaratuvarları varmış”, “Gemelok”, “Başka bir kanaldan öğrendim onların bulunduğu yani eşimin bulunduğu yerde yapmıyorlarmış onu”, “Fakat bu işi Antalya’da yapabilen yani yapabilen kimse yokmuş çok böyle küçük yüzük gibi ee şeyleri yapıyorlarmış fakat büyük işleri İstanbul’mış esas bu işin merkezi” H.A.Uğur’un “Ee bunu satın alıp kendisi bir sürü şey yapıp satacak yani onlar karlı çıkarlar anlaında söylemiştim ben”, “Ya yaklaşık olarak bir kilo”, “Tamam koçum biraz kısa bir zamanımız var araştır” dediği, Ervin Ö.’nün “Anladım efendim anladım efendim ben o konuyla ilgilencem ee bi kaç yerle daha görüşeyim bu işte pırlantacı arkadaşlar falan vardı” dediği,
Tape No: 4818, 02.06.2008 tarihinde saat: 15.46’da X şahıs ile Ervin Ö. yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; X şahsın “Netsav iyi günler” dediği, E. ÖZCAN’ın “Ee Atilla beyle görüşebilir miyim” dediği, X şahsın “Kim görüşmek isterdi” dediği, Ervin Ö.’nın “Ervin Ö.” dediği, X şahsın “Bağlıyorum” dediği ve Ervin Ö.’nın “Şimdi ben görüştüm efendim aa bu şeyle ilgili gemelok labaratuvarları varmış”, “Gemelok”, “Bu taşlarla ilgilenen ee birime gemelok diyorlarmış”, “Başka bir kanaldan öğrendim onların bulunduğu yani eşimin bulunduğu yerde yapmıyorlarmış onu”, “Fakat bu işi Antalya’da yapabilen yani yapabilen kimse yokmuş çok böyle küçük yüzük gibi ee şeyleri yapıyorlarmış fakat büyük işleri İstanbul’mış esas bu işin merkezi” dediği, H. A. Uğur’un “Ee bunu satın alıp kendisi bir sürü şey yapıp satacak yani onlar karlı çıkarlar anlamında söylemiştim ben”, “Ya yaklaşık olarak bir kilo” dediği, Ervin Ö.’nın “Anladım efendim anladım efendim ben o konuyla ilgilencem ee bi kaç yerle daha görüşeyim bu işte pırlantacı arkadaşlar falan vardı” dediği,
Tape No:5008, 06.06.2008 tarihinde saat: 11.06’da X şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Şimdi sana hemen acil bir haber veriyom vatandaşlar erken seçim kararı almak üzereler”, “Aa tabi tabi hemen bu ilk ağızdan sana çok net bir haber bu sadece sen bil artı bu kartır planı diye bir plan var onu uygulamaya çalışıyorlar yani ee başka bir parti adıyla başka bir şemsiye altında erken seçime gidip yüzde 60’ı bu vatandaşı kandırarak almak şu anda onun toplantısını yapmadan önce ee haber geldi bana bilgin olsun, onun için bizimde biraz elimizi çabuk tutmamız lazım abi” dediği, X şahsın “Bu ee şey olabilir mi (bir ...) yani kapatılma gerçekleşir mi yoksa kurtardılar mı” dediği, H.A.Uğur’un “Abi yüzde doksan dokuz yüzde doksan dokuz öyle ancak Anayasa Mahkemesi üyelerinin sayısını artırmak için hemen bir plan hazırlamışlar kartır planı yani ee 11 üye değil de işte 30 üye mesela atıyorum onların çok büyük bir kısmını kendi tarikat marikat şeylerinden halledecekler buna zorlayacaklar Türkiye’yi haberin olsun erken seçim net olarak kararı alınacak yani bugün bunu gazeteci mazeteci hiç kimse bilmiyo içerden aldığım haber bu ee bizimde elimizi biraz abi çabuk tutmamız lazım ülke adına ne yapacaksak biraz ivedi düşünmemiz lazım yani senle”, “Oturup istişaremizi yapmamız lazım abi” dediği,
Tape No:5009, 16.06.2008 tarihinde saat: 22.07’de Zeynep…. ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Ha yarın sabahleyin ee biz Elmadağ’da toplantıda olacağız Elmadağ’da ki ofis var ya burda hemen Harbiye’de ki”, “Ee Barbaros’la oraya sabahleyin Biztullak diye bir ilaç var orda sizde uyku ilacı Filnok”, “Uyku ilacı var ya mavi renkli”, “Ondan vardı ondan bir kutu gönder olur mu Barbaros’la”, “Şu stillok stilnoç diye yazıyo stilnoç o gün biz senlen öbür şeye bakarken görmüştüm ben orda onlardan” dediği, ZEYNEP’in “Ha ha ha ha anladım evet”, “Oğlan ne yaptı şu anda arabasıyla korsan taksicilik yapıyo” dediği,
Tape No:5010, 25.06.2008 tarihinde saat: 18.56’da X erkek şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; X şahsın “Onun haricinde öbür tarafa gittim ee o şeye sordum konuları sordum yani o da bişey yapacağından değilde ee bir şey istemişti yani hani bir belge falan istemişti”, “Onla ilgili sormuş bende öbürlerini sordum dedim ne diyosunuz yani ne geliyo sizin kulağınıza falan”, “Valla dedi hiç şey değil dedi bütün şeylere soruyorum arkadaşlara soruyorum hiç kimse de doğru dürüst bir şey yok kıpırdanma yok ee sonuçta yok aslında diyo iyi de gitmiyo diyo bazı şeyler söyledi aa anca işte bu dönemin geçmesini aa bekler ve yeni bir oluşum içinde yer alırlarsa diyo anca o zaman diyo” dediği, H.A.Uğur’un “Mümkün değil o da şu anda tüm kapılar kapalı” dediği, X şahsın “Bişey söylemediğim için çünkü bir birisi Anadolu’yu gezmiş gelmiş yanındaydı aa onunda siz geldiğinizde şey yaparım ismini falan söylerim”, “Kim olduğunu ee olumlu not getirmedi diyo yani aa şeyden diyo gezdiği yerlerden” dediği, H.A.Uğur’un “Durum ne kadar kötü olursa olsun güneşe en yakın olunan zaman karanlığın en yoğun olduğu zamandır biliyorsun” dediği,
Tape No:5011, 29.06.2008 tarihinde saat: 17.42’de X erkek şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; H.A.Uğur’un “Yok ben Salı günü orda olacam onun için arayım dedim bi plan program yapalım diye Allah nasip ederse”, “Anladım Salı günü çorba içelim mi”, “Öğlen yemeğinde çorbamızı içelim” dediği, X şahsın “Salı günü olmaz da biz Çarşamba yaparız”, “Tamam tiyatroyu seyrediyoz” dediği, H.A.Uğur’un “Şimdilik seyrediyoruz abi sahneye çıkarız inşallah” dediği,
d-Örgütsel İrtibatlar
1.Barbaros Hayrettin Altıntaş-Savcılık İfadesi; Kürşat Bey olarak bildiği şüpheli Hasan Atilla Uğur' u Mineks' in sahibi olan Bülent G.’nin yanına gelip gittiği zamanlarda tanıdığını, kendisini her İstanbul’a geldiğinde karşıladığını ve işlerini gördüğünü, ilişkisinin bundan ibaret olduğunu,, İstanbul' a geldiği zamanlarda HYATT Otel’inde kaldığını,
2. Mehmet Şener Eruygur-Savcılık İfadesi; “…..Şüpheli Hasan Atilla Uğur’un 2 sene Teknik Daire Başkanlığında çalıştığını işini iyi yapan bir insan olarak tanıdığını, Hasan Uğur'dan çıkan görüntü ve ses kayıtlarının alınması için herhangi bir talimat vermediğini,
3. Gizli Tanık Aydost ifadesinde;…..Şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un başında bulunduğu Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanlığına bilgi aktarmaya başladığını, şüpheli Hasan Atilla Uğur, kendisiyle çalışan korucu, itirafçı ve jandarmayla sivil çalışan şahısların,Emniyetin Terörle Mücadele ve İstihbarat görevlileriyle görüşmesini istemediğini ve görüştüğünü duyduğu şahıslara da yapmadığını bırakmadığını, hatta işkence bile yaptığını, Aydost’ un kendileriyle çalışmaya başladığımda Fesih K.’ ın abisi Doğanlı Köyünden Apo lakaplı korucu başı Abdurrahman K.’ ın, şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un bir numaralı adamı olduğunu, bölgede PKK’nın korkulu rüyası haline geldiğini, 1994–1996 yılları arasında adını sonradan öğrendiği Osman Gürbüz’ ün sürekli şüpheli Hasan Atilla Uğur’un yanında bulunduğunu, her zaman da sivil olarak gezip ve silah taşıdığını, kendilerinin şüpheli Osman Gürbüz’ ü MİT görevlisi olduğunu düşündüklerini, şüpheli Osman Gürbüz hakkında kimsenin hiçbir şey bilmediğini, Altın diş kod Mehmet Emin K.’ ın şüpheli Hasan Atilla Uğur’ a hediye ettiği Kubi diye tabir edilen çift kabzeli, kısa boylu, namlunun üzeri delikli sac kaplı Kalaşnikof marka tüfeği şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un da şüpheli Osman Gürbüz’ e hediye ettiğini, şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un Kütahya’da Alay Komutanı iken şüpheli Osman Gürbüz’ ün yine yanında olduğunu, o yıllarda Mardin de birkaç kere uyuşturucu ile Abdurrahman K. yakalandığında kurtarmaya şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un geldiğini,
Şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un Mardin de görev yaptığı sırada o bölgede en iyi adamları ve tetikçilerinin; PKK tarafından öldürülen Cemil K.’ nın kardeşi İsmet K., Zoro kod isimli korucu başı, Mehmet Emin K., Abdurrahman K. ve İzzettin G. olduğunu, aynı dönemde Kızıltepe ile Urfa Viranşehir arasında bulunan (Mardin sınırları içerisinde bulunan) Akaryakıt ve Eğlence Tesisinde, Abdurrahman K., İzzettin G.’ nin kardeşi Fırat kod isimli itirafçının, korucu ve itirafçılardan oluşan yaklaşık 18 kişilik grubun genç bir kıza tecavüz ettiğini, kızın ailesinin şikâyeti üzerine olaya karışan Abdurrahman K. ve Fırat kod adlı şahsın gözaltına alındıklarında, şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un Emniyete gelerek bu şahısları aldığını ve çıktığını, bir kadının evine sürekli olarak gelen Gözlüklü Şehmuz kod adlı elebaşı ve diğer 3 PKK’lı terörist için şüpheli Hasan Atilla Uğur’ dan yardım istediğini, şahısların kendisinin evinde yemek yediğini ve Gözlüklü Şehmuz kod adlı şahsın kendisiyle zorla ilişkiye girdiğinden bahsettiğini, gözlüklü Şehmuz kod adlı şahıs kalın gözlükleri olduğunu ve gözlüğünü lastikle bağladığını, şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un da yemeklerine koyması için kadına ilaç(damla halinde uyuşturucu) verdiğini, (damla halindeki uyuşturucunun ilk olarak bu olayda kullanıldığını gördüğünü, bu uyuşturucuyu Jandarma kendi özel işlerinde kullandığını, bu uyuşturucunun küçük şişe içinde olduğunu, üzerinde Roche yazısı yazdığını, şâhsa bir iki damla kullanıldığında 10-15 dakika sonra etkisini gösterip şahsı sersemlettiğini ve şahsın en az iki gün kendisine gelemediğini, daha sonra bu damlayı eczanelere sorduğunda bu ilacın yasaklı olduğunu bulamayacağını öğrendiğini). kadının söylediğini yaptığını ve teröristlerin yemeklerine uyuşturucuyu eklediğini, kadının evinden çıkan teröristleri takip eden şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un, baş korucu Abdurrahman K. ve Zoro kod adlı şahısların, asker ve baş koruculara bağlı olan korucuların arazide halsiz düşen teröristleri yakaladığını, yüzüne tüküren Gözlüklü Şehmuz kod adlı teröristi şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un, Baretta marka tabancasıyla orada kafasına sıkarak öldürdüğünü, diğer 3 teröristin, Abdurrahman K. ve Zoro kod adlı şahıs askeri araca, şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un ise zırhlı olan Range Rover marka araca binip gittiklerini, bu 3 teröristten bir daha haber alınamadığını, aynı dönemlerde Gurs-Erikli köyünde yaşayan köyün imamının kızının bir gün şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un yanına geldiğini, kendilerinin birkaç defa yakalamak için geldiklerinde bulamadıkları teröristleri, babasının caminin altındaki sığınakta sakladığını söylediğini, ayrıca teröristlerin başı olan Yasin kod adlı şahısın, babasına 2 adet kamyon aldığını ve bu kamyonda da iki abisinin şoförlük yaptığını ve bu kamyonlarla Irak’tan teröristlere mühimmat ve bilgi getirdiğini söylediğini, teröristlerin köye geldiklerinde babasının adamlarıyla birlikte köy çevresinde tertibat aldığını söylediğini, bu Yasin kod adlı şahısın kendisiyle de gönül ilişkisi olduğunu ve babası çevrede güvenlik tedbiri aldığında bu şahısla ilişkiye girdiğini; son olarak yine geldiklerinde şahısla ilişkiden sonra uykudan uyandığında yanında bulamayınca evin başka odasında yengesiyle (abisinin eşiyle) ilişkiye girdiğini görünce Yasin kod adlı şahsa kızdığını, evdekilere yalan söyleyip evden çıkarak bunları anlatmaya karar verip şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un yanına geldiğini, bunun üzerine şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un, Gurs-Erikli köyüne gelerek köyün etrafını çevirdiğini ve terörist grubu canlı olarak aldığını, Yasin kod adlı şahısın kafasına sıkarak köyün ortasında öldürdüğünü, diğer teröristleri ise yanına alarak Kızıltepe ilçe Jandarma’ya gittiğini, şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un genelde grubun en söz sahibi şahsını öldürüp diğerlerini de bülbül gibi konuşturduğunu,
Kendisinin Kızıltepe’de olduğu dönemde yani 1991-1996 yılları arası bu dönemde şüpheli Hasan Atilla Uğur’ da, Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olduğunu, bu dönemde Köy Korucuları ve PKK itirafçılarının hem Mardin hem de Mardin dışında yapmadıkları şey kalmadığını, mesela gözaltına alınan bir örgüt mensubuna şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un bazı isimler verip bu isimleri alınan ifadelerinde de vermelerini istediğini, şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un vermiş olduğu isimlerin genellikle bölgenin zengin ve ileri gelen ailelerinin çocukları olduğunu, daha sonra Korucular ve itirafçılar vasıtasıyla bu şahısların aileleri ile irtibata geçilip ailelerden para alınıp çocuklarının serbest bırakıldığını, aldıkları paralar da öyle yabana atılacak miktarlar olmadığı, örneğin 150-200 Bin Mark gibi paraların alındığını, eski ismi Mıskeyder olan köyün Korucu başı olan İzzettin G.’ nin ve PKK itirafçısı İrfan G.’ nin o bölgede silah kaçakçılığı yaptıklarını, şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un bu insanlara bu işleri yapmalarına göz yumduğunu, çünkü bu şahısların şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un bütün pis işlerini yaptıkları için onlara bölgede silah kaçakçılığı yapmalarına izin verdiğini,
4.Şüpheli Emin ŞİRİN Emniyet ifadesinde; …. kendisine Sözü geçen Kürşat dahil, hiçbir şahıs veya kurumdan hazırlanmış bir bilgi veya belge gelmediğini, Kürşat diye bahsedilen kişinin bir emekli albay olduğunu, Gerçek isminin Atilla Uğur olduğunu, kendisini görevli olduğu sırada 2002 senesinde tanıdığını, Kendisini SAMA şirketinin sahibi Hakan Şanlı’nın da tanıdığının doğru olduğunu, Hakan Şanlı’ yı 2001 senesinde Caddebostan’da klasik arabalar satan müşterek bir dostları sayesinde tanıdığını, Kürşat Albay olarak bilinen Atila Uğur’un Mayıs 2007 içerisinde emekli olduktan sonra Milletvekili olmak üzere Genç Parti adına kendisine getirdiği bir müracaatı olduğunu, ancak emekli subayları aday göstermek istemediklerinden kendisini aday yapmadıkları,ilişkisinin bu çerçevede olduğunu,
5-Gizli tanık KISKAÇ emniyet ifadesinde;
“……2000 yılında Antalya’da bir otele gittiğini,. Otel sahibiyle sohbet ederken Toyota Avansis marka araçla iki şahsın geldiğini, bu kişilerin Antalya Varsak kasabasında bulunan JİTEM mensupları olduğunu, otel sahibini aldıklarını, 110.000 Mark borçlandırdıkları ve oteline el koyduklarını, Veli Küçük paşanın Kocaelili tanıdıkları ile Albay Hasan Atilla Uğur’un otele el koyduğunu……”
“Şüpheli Osman Gürbüz’ün tahliye olduktan sonra bir süre ortalıktan kaybolduğunu, 2002 yılında Ankara’da bir general tarafından Antalya’ya gönderildiğini, Veli Küçük aracılığıyla Antalya JİTEM’le tanıştırıldığı, Antalya’da Semih K. ile birlikte Ayışığı Gazetesini kurduklarını, bu gazetenin isminin Ayışığı olması gerektiğini Albay şüpheli Hasan Atilla Uğur’un söylediğini, bu bilgiyi Semih K.’den öğrendiğini, bu arada birçok iş adamının tehdit edilmesi olaylarına karıştığı, 2002 yılında Hablemitoğlu cinayeti sonrası servetinin arttığı,”
“… Şüpheli Osman Gürbüz’ ün tekrar İstanbul’a geldiğinde Ovit Telekom sahibi Hüseyin ve eski İstihbarat Yüzbaşısı Nejat Ç. tarafından Gazeteciler Sitesinde kendisine daire kiralandığı, 2003 yılına kadar burada oturduğu, şüpheli Osman Gürbüz’ün tehditleri devam edince Bayrampaşa Tabur Komutanı olan önceden tanıdığı kişinin yanına giderek konuyu anlattığını, Karşılarında askeri bulunca çekindiklerini, bu arada telefonlarla karşılıklı sataşmalarının devam ettiği, bu konularla ilgili defalarca ihbarlarda bulunduğu, şüpheli Osman Gürbüz’ün adamları olduklarını söyleyen Hüseyin ve Nejat Ç. isimli iki kişi ile Şirinevler’de görüştüğünü, Cherokee marka jeeple geldiklerini, üzerlerinde uzun deri ceket ve uzun palto olduğunu, ikisinde de akrep marka makineli silahların olduğunu, şahsına “Abiden ne istiyorsun, onun bizim gibi 2000 tane silahlı adamı var” dediklerini, 2006 yılında bir arefe günü Merter Mc Donalds’da buluşma verdiklerini, Mc Donalds’a giderek beklemeye başladığını, Seat araba, Hundai minibüs, Cherokee Jeep, Reno Clıo araçlar geldigi ve son olarak da Ladn Cruiser marka araç geldiğini, Adamlarının koşarak gelerek “Abi geliyor” dediklerini, şüpheli Osman Gürbüz’ ün gelerek yukarı çıktığını, adamlarının hepsinin üzerinde silah olduğunu, karşısına oturduğu ve konuşmaya başladığı, o gün saat gece 12.30 dan sabah 06.00 ya kadar konuştuklarını, kendisini polis müdürü olarak tanıdıklarını, ajandalarını çıkardığı, görüştüğü generalleri gösterdiğini, İstihbarat Daire Başkanı şüpheli Levent Ersöz, Takip Daire Başkanı şüpheli Hasan Atilla Uğur, Jandarma Organize Suçlar Şube Müdürü Albay Aziz Ergen ile şu an ismini hatırlayamadığı Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Daire Başkanı ile irtibatlı olduğunu, Kendisinin MİT tarafından yetiştirildiğini söylediğini, Türkiye’de iki kişide bulunan P02 Kimliği taşıdığı, bu kimlikten şimdiye kadar bir kendisinde bir de Abdullah Ç.’de olduğunu söylediğini,…”
Gizli Tanık Kıskaç’ın 2003-2004 yıllarında üzerine kayıtlı Avea hatlı numarasını araştırarak adresini vermesi için şüpheli Hasan Atilla Uğur’la görüştüğünü, daha sonra şüpheli Levent Ersöz’e giderek şüpheli Hasan Atilla Uğur’u şahsının adresini bulamadığı için şikâyet ettiğini Osman Gürbüz’ün şahsını polis zannettiği bu kişilere söylediği için onlar da “o devlet memuru olduğu için biz bu işe karışamayız” dedikleri
6-Şüpheli Hakan ŞANLI’nın 20.08.2007 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde alınan İfadesinde “…şüpheli Atilla Uğur isimli şahsı tanıdığını, iş maksatlı olarak Jandarma Genel Komutanlığında katıldığı, bazı ihale toplantılarından dolayı tanıdığını, kendisiyle özel görüşmelerinin olmadığını, İş maksatlı olarak görüşmelerinin olduğunu, yine Emin Şirin’in belirttiği gibi ofisinde hiçbir şekilde gizli bir toplantı yapılmadığı” şeklinde beyanlarda bulunduğu,
Şüpheli Hasan Atilla Uğur’un dosya kapsamındaki diğer şahıslarla yapmış olduğu görüşmeler;
1 Emin ŞİRİN 31
2 Hakan ŞANLI 348
3 Mehmet Şener ERUYGUR 8
4 Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ 671
e- Delillerin ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un tape no:4439-4461-4492-4493 ve 4443 de kayıtlı görüşmlerinde; emekli olduğu halde TSK bünyesinde gerçekleşen atamalara örgütün amaçları doğrultusunda müdahele ettiği ve “Bizim açımızdan iyi olur” şeklindeki beyanından da anlaşılacağı üzere ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN sızma stratejileri gereğince önemli mevkilere adam yerleştirmek için uğraştığı, atamalarla ilgili olarak “Yörük” kod isimli şahısla irtibat kurduğu ve “% 90 olacak gibi gözüküyor” beyanından da anlaşılacağı üzere “Yörük” kod isimli şahısla yakın ilişkiler içerisinde olduğu,
Şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un tape no:4446 da kayıtlı görüşmesinde; X bir şahısla yaptığı görüşmede; “Ee ne dersen ne dersen ekibimizle de geliriz her şekilde emrindeyiz yani haberin olsun” şeklindeki beyanından, emekli olduğu halde görevde iken kurduğu örgütsel ilişkilerini ekibiyle birlikte emekliliğinde de devam ettirdiği ve halen aktif olan bir ekibinin bulunduğu,
Şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un tape no:4447 da kayıtlı görüşmesinde; A. A. ile yaptığı görüşmede; A. A. isimli şahsın “Her şey 2009’a göre biz ayarladık ondan sonra” “2009’da görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler” beyanında bulunduğu ve Hasan Atilla Uğur’ un “Hiç merak etme Paşam inşallah Paşam” diyerek onayladığı, 2009 yılı içerisinde yapılan aramada elde edilen darbe planları ile alakalı bir beklenti içerisinde oldukları,
Şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un tape no:4484 da kayıtlı görüşmesinde; Faysal A. ile yaptığı görüşmede; “Yargıtay da 11. Hukuk Dairesinden bir arkadaşımız var mıdır” şeklindeki ve devam eden beyanlarından da anlaşılacağı üzere bağımsız Türk mahkemelerini etki altında bırakmak üzere girişimlerde bulunduğu,
Şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un tape no:4707-4472-4473-4474-4476-4479 ve 4539 da kayıtlı görüşmelerinde; “Bizim bakmamız gerekiyor, Yargıtay konusu tekrar söylüyorum bizim için çok önemli, artı Lütfü Kırdar Spor Salonu Nihat Kahveci’den vaz geçebiliriz yani” “O tamamen tamamen ikili o adam yani şey alman futbolunu çok seviyo ee Fenerbahçe’yi tutuyo Aziz Yıldırım’ı filan haberiniz olsun” “Çok (bir kelime anlaşılmıyor) hayır hayır çok net çok net ben ee ışıldağa söyledik biz ışıldak sizi aydınlatamamış yani dün bulamamış sizi ama ben kendim arayım ikaz edeyim dedim yani haberiniz olsun” gibi beyanlarından ve (Şüpheli Hasan Atilla Uğur’ un tape no:4442-4444-4506-4507-4540- 4543- 4547- 4551 – 4557 ve 4709 da kayıtlı görüşmelerinde;
“Anladım anladım. Iııı.. ne diyecektim ben sana? Makarnayı merak ettim ya pişmiş mi”“Onda bir problem yok pişmiş, ıı.. tamam, şimdi bir şey değil, diğerlerine de aynı şeyi yapmışlar”“Onları da sıkıştırmışlar öyle mi”“Ha fiyo fiyonklarda ıı.. sıkışmış” “Tabi herkes anlatmış, meyve şeyini, önümüzdeki hafta da .....(1 kelime net anlaşılamadı “salçasını” olabilir) falan dökeceklermiş” “Ama bizim hep haberimiz olcak inşallah” “Tamam koçum benim Makarnaspor”
“Ee on onlarla ilgili şimdi şeyde şöyle bir saat sonra falan birisi gelecek burada birisiyle görüşcem” “O hani beklediğimiz vardı ya” “O gelecek ee saat üç gibi onla görüşcem”
“Peki ee Makarnacılar ne yapıyorlar” “Herkesten önce makarnanın tarihini öğrenecez dimi herkesten önce”
“Çok teşekkür ederim biz iyiyiz bizim yarın ee şey alacaz spagetti makarna yiycez yarın” “Evet ben size başka bende de bir takım bilgiler oluştu”
“Anladım şey yaptınız mı ee ikaz ettiniz mi o insanlara” “Ee makarnaları”
“… başka soslu makarna var mı”
“O zaman ben söyliyeyim bunda bir problem yok. E şimdi makarnacılar var ya Makarnacılar panzerlerle anlaştıklarını şeye kısmen söylemeliler bence içerden aldığımız habere göre Fransızlara”
“Anladım şimdi tabi yeni şeyle bu spagetti yeni ııı sosu sunduğu zaman” “Yeni sosu sunmadan önce önce brifing verecez yani bilgilendirme yapıcaz her tarafı”
“Spagetti mi, spagetti mi”
“Birincisi bu ikincisi şeyler döndüler mi size bu spagettiçiler” gibi beyanlarından anlaşılacağı üzere futbol, Nihat Kahveci, antrenör, ışıldak, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe, makarna, spagetti, sos, fransız gibi kodlamalarla,telefonlarının adli mercilerce dinlenme ihtimaline karşı örgütsel konuları perdelemeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Ele geçen dokümanlara bakıldığında, “ERGENEKON” isimli dokümanın, örgütün temel belgesini oluşturduğu, “LOBİ” dokümanının Sivil yapılanma faaliyetlerini anlattığı, “DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE” ve “DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE ÖNERİLER” dokümanlarının ise Devlet kadroları içersinde nasıl ve ne şekilde sızılması ve nasıl ele geçirilmesi gerektiğini anlattığı görülmüştür.
Diğer taraftan bu güne kadar yakalanan şüphelilerden söz konusu dokümanların yanı sıra “Mafia” “Panzehir” “21. Yüzyılda Casusluk” “NBC Silahları Üretim Analizi” “Ulusal Medya 2001” “Kanal 6 Analiz” “Televizyon Analiz” “Dergİ” “Securıty A.Ş.” “ProtokoL A.Ş.” “Birleşik KOMİN” “Özel Güvenlik Şirketi” “Gladyo Sanatçılar” “MİT Medya Ajan Gazeteciler” “Kemalist Hareket” “Dinamik Ulusal Güç Birliği” “Dinamik Anti/Tez” isimli dokümanlar da ele geçirilmiştir.
Şüphelinin Ankara ilinde bulunan ikametinde ele geçirilen bir cd içerisinde de ; “Televizyon Analiz” “Panzehir” “Örtülü Faaliyetler Bir” “Oluşum” “Fabrikatör” “Ermeni Sorunu” “Dinamik Anti/Tez” “Dergi” “Masonik Bilderberg Çetesi” “Ajan Sanatçılar” isimli dökümanlar elde edilmiştir.
Bu dokümanların yapılan incelemesinde, tamamen ERGENEKON ve LOBİ dokümanlarında belirtilen amaç ve hedefler doğrultusunda hazırlanan dokümanlar olduğu anlaşılmıştır. Şüpheli savunmasında bu dokümanları önce inkar etmiş daha sonra görev gereği kendisine gelen dokümanlar olduğunu beyan etmiş ise de bu dokümanların Genel Kurmay Başkanlığı kayıtlarında bulunmadığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile alakasının olmadığı belirtilmiş olup buradan şüpheli Hasan Atilla Uğur un hem örgütsel dokümanları bulundurduğu hem de dokümanlarda belirtilen hususlarda diğer şüphelilerle birlikte illegal çalışmalar yaptıkları anlaşılmaktadır.
Bu dokümanların yanında şüpheli Hasan Atilla Uğur da,Cumhuriyet Çalışma Grubu slaytları, eldiven ve Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporlarının bulunması da şüphelinin, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda üst düzey görevlerde bulunduğunu göstermektedir.
Şüpheli Hasan Atilla Uğur’un Antalya ili Manavgat ilçesi Çolaklı beldesi Üçtepeler Mah. Tilkiler cad. Kardelen sitesi no: 20 sayılı adresinde yapılan aramada elde edilen ve geçici olarak el konulan dokümanların incelemesinde;
Nükleer Enerji Konacak ibaresi ile başlayan belge içeriğinde:
El yazması “Nükleer enerji konacak. Okan ÇAKIROĞLU hala istemiyormuş. Hammaddesi bizde var onu…istemiyor
Antalya hava limanı ihalesinde TDV ve gizli ortak çeçen fraport ile beraber. 3,5 milyon dolara alacaklar binali ve Kemalle çeçen çok iyi Kürtçüler antalyayı çok istiyorlar Sabiha Gökçen Savunma Bakanı müsteşarı sağlam duruyor. Basın bu konuyu işlemeli.
Sami Çolak Yeni….Kayserili zengin Sami…ikinci şahısta var Suudlardan dış işleri bak ile samimi 5 sene suudide kalmış…çok iyi mali destek almış” şeklinde ibarelerin bulunduğu,bahse konu belge içeriğinde istihbarı bilgilerin bulunduğu, ayrıca yönlendirme yapılarak basının konu üzerinde hassasiyet göstermesinin özellikle vurgulandığı, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN dokümanları arasında bulunan NBC silahları dökümanında, en ucuza yapılabilen NBC silahlarının üretimi sonucu terörün finansmanının sağlanabileceği belirtilmiş, şüphelinin de bu tür silahlarla ilgilenmesinin örgütün dokümanlarında yazılanlarla paralellik gösterdiği anlaşılmıştır..
Başkanım şeklinde bir hitap ile başlayan, içeriğinde,
“Bugün Emin Beyle birlikteydik. Yapılan görüşme neticesindeki notları gönderiyorum. Emin Beyin düşüncesi olarak, 1-MHP Devlet Beyle bu işin yürümeyeceği, başına Ramiz Beyin gelmesi, geldiği takdirde onlar da bir grup siyasilerin Ramiz Beyin yanında olacağı, 2- Bu olmazsa Emin Bey ve arkadaşlarının yeni bir oluşum yapacakları, bir parti kuracakları, hazine yardımından faydalanacaklarını söylediler. Bunun bu yaz acilen olması gerektiğini vurguladılar. Çünkü CHP meclise parti olarak bir yasa teklifi vermişler. Ekim’de çıkacakmış, bu yasayı da Tayip destekliyor. Yani partilerden kopan milletvekillerinin ayrı bir parti kurması ve hazine yardımından faydalanmasını önlemek için. Bilgilerinize arz ederim. Saygılarımla.” şeklindeki doküman içeriğinden ve Emin Şirin tarafından İlhan Kesici’ ye yazılan mektup şeklindeki doküman içeriğinden, Emin Şirin ve İlhan Kesici’nin meclisten koparacakları bir grup ve dışarıdan destek verecek bir grupla birlikte hazine yardımından da faydalanacak şekilde bir parti ve mecliste grup kurma çalışmalarının anlatıldığı, tüm bu verilerden şüphelinin, Emin ŞİRİN’ le irtibatlı olduğu, irtibat noktalarının tıpkı şüpheli Veli Küçük gibi, Milliyetçi Hareket Partisinin liderlik yapısından örgütsel anlamda memnun olmadıkları ve o yapıya örgütsel anlamda müdahil olmayı istedikleri, tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde, şüphelinin ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları arasında bulunan siyasi partileri yönlendirme ve siyasi portreleri önceden belirleme faaliyetlerinin içinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bir adet Kürşat Altay tarafından Atilla Uğur’a gönderilmiş beyaz zarf içerisinde “ Sevgili Kardeşim..” ibaresiyle başlayan, “ ... Kürşat Eren.2” ibaresiyle biten (1) sayfalık mektup Zarf üzerinde gönderen kısmında Kürşat Altay isimi yazılı olan, alıcı kısmında Hasan Atilla Uğur’un ismi olan ve içeriğinde; “Bu vatan için gerekirse yeniden “Kurtuluş Savaşı” vermek, canlarımızı feda etmek elbette hepimizin görevi. Fakat olayların gelişmesini örgütleyenlerin ne yazık ki şahsi çıkarlarını ön planda tutuklarını görmek beni derinden üzüyor. Üstelik bu gizli ve menfaate dayalı ilişkilerde sizler gibi devleti ve milleti için gözünü budaktan esirgemeyen arkadaşlarımın üstün meziyet ve hissiyatını da kullanıldığı duygusuna kapılmaktan kendimi alamıyorum. Bizler elbette senin iş bitiriciliğini ve becerikliliğini biliyoruz……….Sana gönderdiğim mektupta “ tampon kullanmakta çok usta olan” bazı kesimlerdin bahsetmiştim.Bu kesimler karşısında dikkatli olmanız ve tedbir almanız konusunda uyarmaya çalışmıştım…..Şu anda görmekte olduğum şeyler beni dehşete düşürdü…
“ Mevcut yapılanma fark edilir ve dağıtılırsa, mücadelenin kesintiye uğramadan devam edebilmesi için yapılması gereken “ idhar “ konusunu kimler biliyor. Bu idharın asılında ağustos sonrası göreve gelecek olan Org. Büyükanıt ve jandarmanın başına geçmesi beklenen Türkeri’nin ekiplerinden oluşturulmuş olabileceği düşünülüyor mu? Tampon kullanmakta usta olanlar bunları becerebilecek deneyime ve güce sahiptir. Aklı kendisine susup oturmayı emreden Özkök ve ABD, AB ve Alon Liel vasıtasıyla İsrail’den aldıkları direktifleri yürüyen bir hükümete karşı yürüttüğünüz faaliyetlerin bu insanlar eliyle deşifre edileceği aklınıza gelememiş olabilir. Mertliğiniz bu tür hainlikleri düşünmekten alıkoyabilir. Ben bugün görüyorum ki ABD’ye uşaklık eden Büyükanıt ve sizin gündüzünüzü gecenize katarak belli bir seviyeye getirdiğiniz ekip ve çalışmalarınızın başına geçerek riski size yıkıp, kaymağını yeme isteyen ORG. Türkeri inceden inceye harekete geçmiş görünüyor. İçinizdeki uzantıları vasıtasıyla her şeyden haberdar oluyorlar. Aralık ayından başlatılacak Org. Özkök sonrası hazırlık planları için Ağustosu beklemekten başka yapacakları bir şey kalmadığını söylüyorlar…”
“…Sizlerin 3 Mart programı, Yerel Seçimlere yönelik çalışmalarınız ve Kıbrıs Refarandumu konusunda her türlü riski göze alarak yaptığınız çalışmaları, kusura bakmayın ama aptalca buluyorlar… Öngörüsü olmayanın geleceğe hükmetme hakkı yoktur, diyorlar. Sevgili kardeşim… Bunlara göre asıl çıkış AB’nin tarih vermemesi üzerine, Aralık ayında yapılması gerekiyor. Aralık öncesinde düşük yoğunluklu fırtınalar çıkartıp, sonucunda doğan küçük başarılarla avunmanın beceriksizlikten başka bir şey olmadığını ve bu beceriksizlerin istirahata yollanmasıyla aynı zamanda ABD ve AB nezdinde demokrat ve çağdaş dünyayla entegre olabilecek bir vizyona sahip olduklarını gösterecekler. Sizin hazır hale getirdiğiniz “ sağduyu “nun sesinden yararlanarak, sizin emekleriniz üzerinden amaçlarına ulaşacaklardır. Sevgili Kardeşim. Senin orada bir sene daha kalıyor olman bence önemli. Sen ne yapacağını bilirsin. Kürşat E.” şeklinde son bulan mektup içeriğinden,
Şüphelinin 2004-2006 yılları arasında yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerinin içinde olduğu,bu eylemlerin başarısız olması halinde yerlerine geçirilecek idhar ekibinin dahi hazırlandığı, yapılan çalışmalar çok ciddi ve esaslı olup kesin olarak yürütme organını ortadan kaldırmaya kararlı olarak örgütlendikleri anlaşılmaktadır.
Şüpheli Hasan Atilla Uğur un Mehmet Şener Eruygur ve Levent Ersöz’ ün emri altında bir çok illegal faaliyetlerde bulunduğu, sanıklar Ergün Poyraz ve İsmail Yıldız’ la irtibatlarının olduğu, bu örgüt üyelerinden İsmail Yıldız’la yapılmış, görüntülü gizli çekim olduğu anlaşılan çekimlerin bulunduğu, bu sanığın firari şüpheli Bedrettin Dalan’ı getirdiği ve gizli kamerayla çekimlerinin yapıldığı, bu çekimlerin bir kısmının da şüpheli Hasan Atilla Uğur’ da ele geçirildiği, bu çekimleri görev gereği yaptıklarını belirtmiş ise de Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı cevabi yazısında, bu kayıtların Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olmadığı ve kayıtlarda yer almadığı şeklindeki bildirimde bulunmuştur. Bu cevabi yazı karşısında, bu tür gizlilik içeren bilgi belge ve gizli çekimlerin görev gereği olmayıp ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda yapıldığı, örgütsel faaliyetler kapsamında bulunduğunu kabulde zorunluluk bulunmaktadır.Bu örgütsel kayıt tutma ve çekimlerin, o dönemin teknik istihbarat sorumlusu şüpheli Hasan Atilla Uğur ve Cumhuriyet Çalışma Grubu içinde faaliyet göstermek üzere kendisinin emrine verilmiş bulunan diğer şüpheliler Mustafa Koç ve Cihandar Hasanhanoğlu tarafından yapıldığı eylemin işleniş şekli ve belgelerden anlaşılmaktadır. Ayrıca şüpheli Levent Ersöz bu çekimleri komutanlarının emri ile yaptıklarını sorgu sırasında ikrar etmiştir.
16.08.2008 Tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımıza gelen bir ihbar mektubunda o tarihlerde tutuklanan Ergün Poyraz ve İsmail Yıldız isimli şahıslardan bahsedilmekte ve Emin Şirin’in de bu yapılanma içerisinde bulunduğu, Emin Şirin’in mecliste verdiği tüm soru önergelerinin,örgüt üzerinden kendisine ulaştırıldığı, bu soru önergelerinin örgütçe temin edilen gizli bilgiler doğrultusunda hazırlandığı, bürokratik kademelerde bir sürü irtibatı bulunan gerçek ismi bilinmemekle birlikte kürşat … isimli şahıs tarafından bunların sağlandığı, yapılan gizli buluşmaların Hakan Şanlı’ nın bürosunda yapıldığı belirtilmektedir. Kürşat isimli kişinin Hasan Atilla Uğur olduğu tüm beyanlar ve dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Tape No:4388, 16.11.2007 tarihinde saat: 14.27’ de G.Levent Ö./Oğuzhan ile yaptığı görüşmede özetle; G.Levent Ö.’ nün “Başçavuş Levent komutanım birini verecektim bi sesinizi duyayım dedi de” dediği, Oğuzhan’ ın “Atilla amca benim Oğuzhan Yörük Ali’nin oğlu Oğuzhan” dediği, ..H.A.Uğur’ un “Tamam ben 10 güne kadar oradayım gelirken var mı isteğin” “Her şeyimiz canavar gibi oğlum her şeyim yarın Türk oğlu Türkler canavar gibi olmazsa öbür ibnelere çok büyük şey olur boş ver biz her zaman iyiyiz” dediği, Oğuzhan’ ın “Her zaman savaşa hazırız” dediği, G.Levent Ö.’ nün “Başçavuş Levent” dediği, H.A.Uğur’ un “Oğlum Levent sen nasılsın ne var ne yok on güne kadar ben o tarafa ineceğim” dediği, G.Levent Ö.’ nün “ Yukarıda yeriniz hazır komutanım” dediği, H.A.Uğur’ un “Benim bu gelişimle ilgili hiç kimseye bilgi verme Talat bey, Mehmet bey Ahmet bey hiç kimseye bilgi verme yalnızca sen bil tamam mı hadi yanaklarından öpüyorum” dediği, G.Levent Ö.’ Nün de “Tamam komutanım” şeklinde cevap vermesinden ve benzer nitelikteki başka konuşmaları ve yaklaşımlarından, şüphelinin, emekli olmasına rağmen hala askeri görevdeki kişilerle irtibatlarını gizlice sürdürdüğü, bazı irtibatlarını ve gidip geldiği yerleri sakladığı, görüşme ve seyahatlerinin gizli tutulması için talimatlar verdiği, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN faaliyetleri kapsamındaki hareketlerini gizlilik içerisinde sürdürmeye çalıştığı anlaşılmaktadır.
5 no’lu cd’nin yapılan incelemesinde; Arşiv isimli klasör içerisinde çok sayıda klasör ve dosyanın bulunduğu, bu klasör içeriğinin halen tutuklu bulunan Ergün Poyraz’dan elde edilen cd içeriğinde bulunan belgelerle bire bir aynı olmakla birlikte, belgelerin oluşturulduğu yer ve zaman bulgularının da aynı olduğu tespit edilmiş olup buradan hareket edildiğinde, Ergün POYRAZ’ a, bu bilgileri şüpheli Hasan Atilla Uğur un verdiği anlaşılmaktadır.
02.07.2008 tarihinde saat 12:02 sıralarında kardanadam111@gmail.com isimli e-mail kullanıcısının göndermiş olduğu mail ihbarında özetle;
“Kürşat” Kod adlı komutanımız Hasan Atilla Uğur hakkında bilgi vermek istiyorum.
2003-2004 Sarıkız ve Ayışığı darbe planında kilit rol oynuyordu. JGK’nda dinlemeden sorumlu albaydı. MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılıç, JGK Şener Eruygur ve KKK Aytaç Y. arasında ortak irtibatı sağlıyordu.
……..
Ergün Poyraz’a AKP aleyhine kitap hazırlatılması, çalışmaları için para verilmesi, JGK’na ait araçlarla koruma verilmesi yine Kürşat’ın organizesiydi. Egün Poyraz’a dökümanları veriyordu, hazırladığı taslak kitabı inceliyordu, düzeltmeleri yaptıktan sonra Harp Okulu mezunu Avukat Hüseyin B.’ye gönderiyordu, onun da incelemesinin ardından kitabın yayınlanmasına izin veriyordu……….. Ergün Poyraz’ın polis bölgesinde olduğu için güvende olmadığını bildirmesi üzerine komutanımızın emri ile Çayyolunda bir ev kiraladık. Kapısına da koruma verdik.........
Ergün Poyraz’a,o kadar çok doküman aktardı ki adı AKP ve Tayyip ERDOĞAN uzmanı çıktı……….
Levent Ersöz paşanın bilgisi dahilinde hükümet üyelerinin telefonlarının yasadışı dinlenmesini de yine Kürşat bize yaptırıyordu. Elde edilen bilgileri Şener Eruygur ve Levent Ersöz paşaya aktarıyordu…….aynı zamanda Hakan Şanlı ile de ortak askeri malzemelerin ihalelerini yapan şirketin gizli ortağıydı, bu şirketin TSK’dan ihale almasını bizzat Kürşat takip ediyordu.
……..
Necip Hablemitoğlu ve İhsan Güven eylemleri ile ilgili olarak Kürşat’ın detaylı bilgisi var. İhsan Güven’in en yakın adamı Çelik E. sık sık Ankara’ya geliyordu ve Kürşat ile buluşuyordu. Kürşat sık sık korumalarıyla birlikte Ergün Poyraz’ı da İhsan Güven’in yanına gönderiyordu….. Necip Hablemitoğlu’ da yine Kürşat’ın yakından görüştüğü, ilgilendiği biriydi. Son dönemde bazı talimatlara direndiğini biliyorum.
Emin Şirin’ de yine Kürşat tarafından AKP nin bölünmesi için görevlendirilmişti, ama beceremedi……… Buluşmaları deşifre olmasın diye Hakan Şanlı’ nın, Ankara Yıldızda ki SAMA şirketine raporları bırakıyor, Kürşat’ta oradan aldırıyordu, bu şekilde haberleşiyorlardı.
Darbeye zemin hazırlayacak ortam için sivil toplum kuruluşlarının organize edilmesi görevi ADD Genel Başkanı Ertuğrul K.’ya verilmişti……….. Bazı mitinglerin finansmanı için Sinan Aygün’ e görev verilmişti………
Ertuğrul K.’nın bir görevi de Cumhurbaşkanını yönlendirmekti. Rektörlük seçimlerinde desteklenecek ve engellenecek rektör adayları tespit edilerek dosya hazırlanıyordu, bu dosyaları ya bizzat A.N.S.’ye elden veriyor, yada Kemal N. üzerinden veriyordu. Böylelikle bize eylemlerde destek verebilecek adayların rektör olması sağlanıyordu.
Yargıda ki işlerimizi Ergün Poyraz üzerinden Ankara DGM Savcısı Hakan K., Danıştay daki işlerimizi de, Gülseven Güven Y. üzerinden, Gülsen Y. ile yürütüyorduk. Kürşat bir dava ile ilgili olarak Gülseven Y.’yi Ankara’ya davet etti. Gülseven’i, Ergün Poyraz ve biz resmi araçla alarak Danıştay’a getirdik. Görüşme sonrası konuyu hallettiği müjdesini verdi. Eski davalara ilişkin dökümanları da savcı Nuh Mete Y.’den temin ediyorduk…..
….. Kürşat’ın bütün kirli işlerinden Levent Ersöz ve Şener Eruygur haberdardı….
Levent Ersöz ve Kürşat ,AKP hakkında ki yaptıkları çalışmaları/dosyaları Yargıtay Savcısı Ömer Faruk E. ile paylaşıyorlardı….
… Kürşat’ın talimatı ile Ergün Poyraz, 14-19 Nisan 2004 tarihlerinde korumaları ile birlikte İstanbul’a gitti ve İhsan Güven’i ziyaret etti, bu ziyaret sırasında 3 gün müddetle evinde misafir kaldı. Poyraz İstanbul’dan ayrıldıktan sonda İhsan Güven öldürüldü…..
Bazı özel operasyonlarda kullanılan şahıslar veya ulaşılabilecek yakınları özel Kuvvetler gibi birimlere alınarak inceleniyor. Nuri B., Kasım Z.’ye ulaşmak için bu yolu kullanmıştı. İBDA/C içerisinden bazı şahısların da yine bizim tavsiyemizle Özel Kuvvetlere alınarak eğitim verildiğini biliyorum…..”
Şeklindeki ihbarla alakalı olarak şüpheli Hasan Atilla Uğur un, savcılıkta beyanda bulunmadığı,
Elde edilen deliler ve dosya kapsamına göre ihbarın içeriğinde yer alan iddiaların, ilişkilerin ve irtibatların genel olarak doğru olduğu anlaşılmaktadır.
ADD genel merkezi başkan odasında yapılan aramalarda elde edilen 13 no’lu cd içerisinde “Balbay2” isimli bir video dosyası ile bu videonun çözümünün yapıldığı “23 12 2003 balbay” isimli bir yazı dosyası bulunmuş olup, aynı dosyalardan şüpheli Hasan Atilla Uğur un ikametinden de elde edilmiştir. Bu video kaydının incelenmesinde şüphelinin, Levent Ersöz ve Mustafa Ali Balbay’ın kamera çekimi görüntülerinin olduğu, bu görüşmenin Cumhuriyetçi Çalışma Grubu tarafından organize edilen “basınla irtibat ve bilgilendirme çalışması” (devre raporları slaytları) kapsamında yapılan bir görüşme olduğu açıkça anlaşılmaktadır.Görüşme içeriğine bakıldığında;
……D.Başkanı : Bende onu düşünüyorum. Ne kadar zor olursa olsun bu işlerin altından kalkacağız.
M.Balbay :Bütün mesele bu oyun sahasında olur mu?
Başkan :Dün dedim ki, bütün bunların başlarını keseceksin bir daha hayatta baş kaldıramayacak, ibreti alem olacak bunlara. Bir daha bunlar hortlarlar bizi ortadan kaldırırlar bu olaylar İç İşleri Bakanının yaptığı destekten kaynaklanıyor. Yani bir insan bu kadar mı hıyanet içinde olur.
M.Balbay :Şimdi bir emekli vatandaşı arıyorum, ben 60'ı gördüm, 70'i gördüm, 80'i gördüm, diyor.Şu hükümetin son birkaç ayına bakıyorum, diyor en geçerli darbe bu dönemdeki diyor. Yani bu sistem içinde nasıl olur diyor. Bütün tartıştığımız nokta bu diyor.
M.Balbay: işte oda Tam bir psikolojik savaş, tabi her şeyi konuşuruz. Bilgilenme eksikliği mesela biz şu anda gazetenin olabildiği kendi gücüyle tırmala etsin, bir yerden bir şey sökün bir şey geliyor takılıyor problem bilmiyorum yani öteki gazetelerde öyle sanıyorum ki bilgilendirme kanalları olabilir. Yani haber yola genel olarak.
Başkan: Biz size konunun doğrusunu söylüyoruz gerçekten ama bizim söylediğimizle yazma. Araştır ille bizim dediğimiz doğru değildir onu da araştır. Benim telefonumdan bana gecenin her saatinde ulaşabilirsin. Komutanım böyle bir konu var bilgi alalım. Bende bu konu nedir bir bak bilgi ver ve ya böyle bir bilgi almışlar bunun doğrusunu verelim, o zaman doğru bilgilendirme olunca birçok konunun yanlışı başından önlenmiş olur, o zaman gazetecide rahat etmiş olur. Onun görevi zaten kamuoyunu aydınlatmak. Bu diyalog yoluna ben inanıyorum. Yani son dönemlerde oldukça yakın iyi ilişkilerimiz bir çok yerde devam ediyor. Yeterlimi yetersiz.
M.Balbay: Tabi bu iyide şimdi mesela haberi alıyoruz Arkasını getirmeli tabi hani ne diyeyim bunlarla ilgili, bilgi notu, bir şeyler vaziyet yani o tür şeyler kullana bilirsin. Şimdi bunlar tamamen kendilerini artık her şeye tehdit.
Başkan: Şimdi onları tekrar kullanacağız, sizinle Paylaştığımız konuları kullanacağız çok kısa vadede bu işte bunları kullanacağız başka çaresi yok.”,
Şeklindeki görüşme içeriklerinden ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN askeri kanadı ile sivil kanadı arasındaki işbirliği ve ERGENEKON’ un medyanın kontrol altına alınıp tek merkezden yönetilmesi gerekliliğinin fiili uygulamalarının da gerçekleştiğini göstermektedir. Ayrıca görüşme içeriğinde Başkan denilen ve şüpheli Levent Ersöz olduğu kesin olarak anlaşılan kişinin “Dün dedim ki, bütün bunların başlarını keseceksin bir daha hayatta baş kaldıramayacak, ibreti alem olacak bunlara. Bir daha bunlar hortlarlar bizi ortadan kaldırırlar” demesine mukabil şüpheli Mustafa Ali Balbay’ın “en geçerli darbe bu dönemdeki” diyerek yapılacak darbenin meşruluğunu ispatlamaya çalıştığı görülmektedir.
Şüphelinin bazı ihalelerde istedikleri sonucu elde edebilmek için kamu görevlilerine lüks otellerde pahallı hayat kadınları ayarladıkları mecut görüşme tutanaklarından anlaşılmaktadır.
Şüpheli Hasan Atilla Uğur un görevli olduğu dönem ve sonrasında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ içersinde, her türlü illegal faaliyetleri resmi görevinin verdiği her türlü imkan ve pozisyonu kullanarak yaptığı, şüpheli Levent Ersöz ve Mehmet Şener ERUYGUR un emri altında birçok kişiyi yasa dışı dinlediği ve dinlettiği, yüzlerce kişiyi, siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetmek suretiyle fişlediği ve fişlettiği,
Cumhuriyet Çalışma Grubu içinde aktif olarak görev aldığı, Cumhuriyet Çalışma Grubu adına gazetecilerden büyük şirket patronlarına, meclis başkanından, özel üniversite sahiplerine kadar görüştükleri kişileri,örgütsel yöntemler gereği gizlice kamera kaydına alıp, Cumhuriyet Çalışma Grubu için kurulan örgütsel arşive attıkları, çalışmalarının tamamını resmi olarak kullandıkları formatta yapmalarına rağmen resmi kayıt arşivleri yerine ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ arşivlerine geçirdikleri, yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerinin içinde fiilen yer aldığı, kendi altında çalışan şüpheliler Mustafa Koç ve Cihandar Hasanhanoğlu’ nu da Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri için görevlendirdiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüüst yapılanması içinde yer alan istihbarat dairesi sözde komutanlığı içinde özel vazifeyi haiz görevli niteliğinde bulunduğu, konumu itibarıyla emekli olduktan sonra güvenlik şirketi ile ortak çalıştığı, şüpheli Hakan Şanlı ile örgütsel anlamda irtibatlarını devam ettirdiği, Emin Şirin’le birlikte, amaçları arasında bulunan siyasi partileri yönlendirme ve siyasi portreleri önceden belirleme faaliyetleri çerçevesinde mecliste yeni bir grup oluşturmaya çalıştığı hususları oluş ve tüm soruşturma kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde;
Silahlı örgütünün ara yöneticisi olmak suçunu işlediğinden, eylemine uyan TCK’nun 314/1 Maddesi,
Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellmeye teşebbüs ettiğiniden, eylemine uyan TCK’nun 311/1 maddesi,
Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiğiniden, eylemine uyan TCK’nun 312/1,
Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik ettiğinden, eylemine uyan TCK.nun 313/1,
Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçundan eylemine uyan TCK.nun 135/2, 43,137/1-a, 6136 sayılı Yasanın 13/3-4, TCK’nun 54.
3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
5- Şüpheli Mustafa Ali BALBAY
a-Savunmaları,
Emniyet beyanı
Susma hakkını kullanmıştır.
Savcılık beyanı
Cumhuriyet Gazetesinin Ankara temsilcisi olarak çalıştığı, birlikte gözaltına alındığı şüphelilerden Şener ERUYGUR ve Hurşit TOLON’ u kamuoyunun tanıdığı kadar tanıdığını, şüpheli Sinan AYGÜN’ ün ATO başkanı olduğu, en az 10-15 kişiyle tertiplenen yemekli davetlere katıldığını, bunların sayısının üçü geçmediği, toplantılara gazeteci kimliğiyle katıldığını, bunların güncel siyasete ilişkin sıradan yemekler olduğu, daha önce haklarında işlem yapılan şüphelilerden İlhan SELÇUK’un bilindiği gibi kendisinin Ankara temsilcisi olduğu Cumhuriyet Gazetesinin başyazarı olduğunu, ayrıca Cumhuriyet Vakfının da başkanı olduğu, ilişkilerinin bu çerçevede olduğu, şüpheli Doğu PERİNÇEK’ in İşçi Partisinin Genel Başkanı olması nedeniyle kendisini parti toplantılarına ve basın açıklamalarına çağırdığını, bunların hiçbirisine rağbet etmediğini, gerekli gördüğüne muhabir gönderdiğini, şüpheli Vedat YENERER’ in 1991 yılına kadar Cumhuriyet Gazetesinde muhabir olarak çalıştığını, yaptığı bir haberi başka bir televizyona habersiz verdiğinden dolayı gazeteden kovulduğunu, şüpheli Vedat YENERER’ in sahibi olduğu internetajansı.com sitesi adına kendisine yılın Kuvvacısı ödülünün layık görüldüğünün iletildiğini ifade etmiştir.
Şüpheli Emin GÜRSES’ in geçmiş dönemde birkaç sefer Cumhuriyet Gazetesinde yazı yazdığını, yaklaşık 3 yıl süresince hafta içi yazılar yazdığını ve buradan tanıştıklarını, şüpheli Ümit SAYIN’ ın bir kitabını kendisine getirince tanıştıklarını, kitapla birlikte Avrupa’da ki PKK etkinliği konulu bir raporu da getirdiğini, raporun kaleme alınış şekli ve sunumunun kendisine normal gelmediğini, şüpheli Ümit SAYIN ile bir daha görüşmediğini, şüpheli Orhan TUNÇ’ u tanımadığını, internet yazısında kendisinin adını geçirmiş olmasının tanıdığını göstermediğini, şüpheli Güler KÖMÜRCÜ’ nün meslektaşı olduğunu, herkese açık bir toplantıda kendisiyle birlikte olduğunu, ismi geçen şüpheliler Veli Küçük, Muzaffer TEKİN ve diğerlerini tanımadığını,
28.12.2004 günü saat 18.00 sıralarında sahipliğini şüpheli Vedat YENERER’ in yapmış olduğu internetajans.com organizasyonunda Eminönü İlçesi Sirkeci Tren Garı Salonunda “YILIN KUVVACISI” ödül töreninin 60–70 kişinin katılımıyla yapıldığı, bu toplantıya şüpheli Emin GÜRSES, şüpheli Kemal ALEMDAROĞLU ve şüpheli Sevgi ERENEROL’ un katıldığı, şüpheli Em. General Tuncer KILIÇ, gazeteci yazar Altemur KILIÇ, Saygı ÖZTÜRK, Hulki CEVİZOĞLU, şüpheli İlhan SELÇUK ve kendisinin ödüle layık görülmesine rağmen toplantıya katılamadığı, töreni düzenleyen ve ödüle layık görülen şahıslar ile olan ilişkileri sorulduğunda, şüphelilerden Emin GÜRSES ve İlhan SELÇUK ile bağlantısını yukarıda anlattığını, Kemal ALEMDAROĞLU’ nu kamuoyundan tanıdığını, şüpheli İlhan SELÇUK’ a giderek ART ve Kanal B televizyonlarının bazı durumlarda ortak hareket etmesi gerektiğinden bu konuda kendisinin yardımcı olmasını istediğinden bahsetmiş olduğunu, şüpheli İlhan SELÇUK’ un da bu konuyu kendisine iletip yardımcı olmasını söylediğini, ART televizyonu sahibi şüpheli Mustafa ÖZBEK ile tanıştığını, üç kişi birlikte bir yemekte bu konuyu konuştuklarını, şüpheli Mustafa ÖZBEK’ in sıcak bakmadığını, kendisinin de üstelemediğini, Kanal B televizyonu sahibi Mehmet HABERAL ile bir samimiyetinin olmadığı için onunla buluşmadığını, Kemal ALEMDAROĞLU ile olan görüşmesine yalnız olarak gittiğini, Hulki CEVİZOĞLU’ nun meslektaşı olduğunu o şekilde tanıdığını, yukarıda bahsettiği PATALYA otelindeki toplantıda da olduğunu, hatta Hulki CEVİZOĞLU söz aldığında bu toplantının Mehmet HABERAL başkanlığında bir parti havası koktuğu içeriğinde eleştirel bir konuşma yaptığını, Sevgi ERENEROL’ u hiçbir şekilde tanımadığını, diğer şüphelileri de kamuoyunun tanıdığı kadar tanıdığını beyan etmiştir.
Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’ a ait Fenerbahçe orduevindeki ikametinden elde edilen HP laptop içerisinde yapılan inceleme sonucu m.şener eruygur/doc/sayın balbay’la röportaj–21–06–2006 isimli belgede; şüpheli M.Şener ERUYGUR ile yaptığı röportaj metni sorulduğunda; O tarihlerde Şener ERUYGUR’ un ADD Genel Başkanı olmak istediğini, bu konuda Şener ERUYGUR’ un kendisiyle bir röportaj yapılmasını talep ettiğini, kendisinin de bunun mümkün olmadığını söylediğini, Şener ERUYGUR’ un açıklamalarını göndermesi halinde gazetede haber olarak yayınlayabileceğini söylediğini, bu şekilde kendisine bir metin gönderdiğini anımsadığını, bunun da diğer aday Ertuğrul KAZANCI ile birlikte gazetede haber yapıldığını, kendisiyle yüz yüze bir röportaj yapmadığını, zaten genel başkan olduktan sonra gazeteci arkadaşı Fikret B. ile ADD Genel Merkezinde kendisini ziyaret ettiğini,
ADD Genel Merkezi başkan odasında yapılan aramalarda elde edilen 13 no’ lu cd içerisinde “BALBAY2” isimli bir video dosyası ile bu videonun çözümünün yapıldığı “23 12 2003 balbay” isimli bir yazı dosyası bulunduğu, bu videonun yapılan incelemesinde Şüphelinin, Levent Ersöz ve Hasan Atilla UĞUR’ un kamera çekimi görüntülerinin olduğu anlaşılması üzerine bu görüşmenin Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından organize edilen “basınla irtibat ve bilgilendirme çalışması” (devre raporları slâytları) kapsamında yapılan bir görüşme olup olmadığı sorulduğunda; görüşmenin mahiyetini, yukarıda anlattığını Cumhuriyet Çalışma Grubu isimli bir oluşumdan haberinin olmadığını, bu görüşmede konuşulmadığını, gazetecilik faaliyeti çerçevesinde de böyle bir oluşum olduğuna dair bir bilgi edinmediğini ifade ettiği görülmüştür.
Cumhuriyet Gazetesinin tirajının artırılması için askeri birliklerde daha ucuza satılması işini koordine etmeyi şüpheliler Hasan Atilla UĞUR ve Levent Ersöz ile görüşüp görüşmediği ve ne amaçla böyle bir görüşme gerçekleştirildiği sorulduğunda; 28 Şubat döneminde ve sonrasında laiklik konusunda en hassas ve tavizsiz davranan gazetenin Cumhuriyet Gazetesi olduğunu, bu tutumunun görüştüğü bu asker kişilerin hoşuna gitmekle birlikte tirajının artmadığından yakındıklarını, kendisinin de yarı şaka mahiyetinde “kışlaya soktunuz da satmadık mı” dediği görülmüştür.
23.12.2003 tarihinde Hasan Atilla UĞUR İle Jandarma Genel Komutanlığı Karargahında yaptığını ve gizli kamerayla çekimi yapılan görüşme sorulduğunda; burada başkan olarak konuşanın dönemin Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanı şüpheli Levent Ersöz olduğunu, bahsettiği gibi Cumhuriyet Çalışma Grubu isimli bir oluşum hakkında bilgisi olmadığını, kendisi hakkında gıyabında bu tür bir düşünce geliştirmiş iseler kendisini bağlamadığını, zamanın Cumhurbaşkanı A.N.S.’nin Cumhuriyet gazetesine özel ilgi gösterdiğinin herkesçe bilindiğini, A.N.S.’nin gazetenin genel yayın çizgisini beğendiğini, bu nedenle kendisiyle sık görüşen az sayıdaki gazetecilerden birisi olduğunu, kendisinin de görüşmelerindeki izlenimlerini buradaki gibi bir sohbette şüpheli Levent Ersöz’ e aktarmış olabileceğini ifade etmiştir.
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosundaki 1 Adet Flas_Canon_128 Mb Flash Bellekteki “Lula makale” isimli word dosyasında “Turan Çömez Türkiye-Breziya Parlementolar Arası Dostluk Grubu Başkanı” başlıklı belge sorulduğunda; şüpheli Turhan Çömez henüz milletvekili iken gazetenin Ankara bürosuna gelip kendisiyle görüştüğünü, o sıralar partiden ayrılması ve ihracı gündemde olmadığını ancak parti politikalarını eleştirdiğini, kendisinin edindiği kanaatin bakanlık beklentisi gerçekleşmeyince bu şekilde muhalif kaldığı yönünde olduğunu, başbakana bu kadar yakın olup sonra muhalif olmasının samimi gelmediğini, yukarıdaki belgeyi ise kendisine şüpheli Turhan ÇÖMEZ’ in vermediğini, ne şekilde geldiğini bilemediğini, muhtemelen faks ya da e-mail yolu ile gelmiş olabileceğini, özel bir talebi olmadığını ancak daha sık görüşme isteğini belirterek kendilerini daha yeni anlamaya başladığı yönünde sözler söylediğini, kendisine de bu beyanların samimi gelmediğini, hatta televizyon programlarına katılmasına rağmen şüpheli Turhan ÇÖMEZ’ in yaptığı daha sonraki tarihlerdeki programa kendisini davet edince katılmamayı uygun gördüğünü ifade etmiştir.
Şüpheliye ait diskette “GİZLİ” ibareli ve toplam 99 sayfadan oluşan “II- İDDİA” başlıklı belge sorulduğunda; Haydar B. liderliğindeki tarikat konusunda hazırlanan kapsamlı bir çalışma olan bu dokümanı nereden temin ettiğini tam olarak hatırlamadığını ancak bir mahkeme dosyasındaki bilirkişi raporu olduğunu düşündüğünü, nitekim kendisinin bu konuda gazetede bir yazı dizisi hazırladığını, bu raporu da dayanak yaptığını, yazının dayanağının elinde olması için bu raporu bulundurduğunu ifade ettiği görülmüştür.

5 mart 2009 tarıhli Ek beyanında
Bilgisayarında elde edilen gizli belgelerle alakalı eski beyanlarını tekrarladığı belgeleri kimden ealdığını beyan etmediği, Darbe çalışmaları ve gizli örgütsel faaliyetleri ile alakalı olarak tuttuğu notları önce kitap yazmak amacıyla gazetecilik refleksiyle yazdığını daha sonra doğru olmadığı düşüncesiyle sildiğini beyan ettiği, örgütsel olarak irtibatlı olduğu kişilerle olan ilişkilerini gizlemeye çalıştığı görülmüştür.
Sorgu beyanı
Savcılık beyanı okunup sorulduğunda doğru olduğunu, kendisine ait olduğunu, devamla; dosya içerisinde bulunan Genelkurmay antetli, İçişleri antetli ve çeşitli mahkemelerin antetlerini taşıyan belgeler ve Milli İstihbarat Teşkilatı kaynaklı gelen belgelerin kendisinin Ankara Temsilciliğini yaptığı gazeteye ve kendisinin adına gelmiş belgeler olduğunu, sonuçta kendisinde toplandığını, kendisinin buralardan gelen gizli başlıklı bu belgeleri herhangi bir şekilde başka bir amaç için değil, yazdığı kitaplarda ve yaptığı yorumlarda okuyucularını aydınlatmak için kullandığını, kendisinin işyerinde elde edilen gizli belgelerin bugün Ankara Gazetecilerinin en önemli kaynağı olduğu Ankara’da ikamet edip de gazetecilik yapan çoğu kişinin eğer ev ve işyerlerinde arama yapılırsa bu tür belgelere rastlanacağının açık olduğu, bunun Ankara’ da sıradan bir duruma geldiğini, gazetecilerin bu belgeler kendilerine ulaştığı için övündüklerini, mesleki başarı saydıklarını, bu belgeleri niçin sakladığı hususunda yazdığı kitapların eleştirilmesi ve boş olduğunun iddia edilmesi karşısında bu iddiaları çürütmek ve kendi iddialarını belgelendirmek için olduğu, kendisinin komşu ülkeler ile ilgili istihbarat raporlarını kullandığı, kendisi yazmış olduğu İran Raporu, Suriye Raporu ve Irak ile ilgili yazdığı kitapta kullanıldığını, kendisinin Irak ile ilgili kitabının Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde okunması önerilen kitaplar arasında sayıldığını, gözaltında bulunduğu sırada tanık olduğunu, dosya içerisindeki yoğun olarak gözüken gizli başlıklı raporlar kendisinin 11 yıllık süreçte edindiği evraklar olduğu, ancak mahkemenin birden karşısına çıktığını, bunun yanlış yorumlanmamasını talep ettiğini, milli siyaset belgesinin 2006 yılında çalıştığı gazetede manşet olduğunu ancak herhangi bir hukuki işlem yapılmadığını, MGK belgeleri de yukarıda yaptığı anlatımla açıklanabileceğini, irtica-i faaliyetlere karşı yürütülecek Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı kaynaklı belgede kendisinin yine ilgili kurumlardan bir şekilde yayınlarını kullanmak maksadıyla edinildiğini, bu belgeyi gazetesinde dizi olarak yayınlandığını, daha sonra Devlet ve İslam ismiyle kitaplaştığını, dosya içerisinde kimi şahıslarla ilgili bilgileri de içeren dokümanlar gazetesinde davalı olan Haydar BAŞ grubu hakkında mahkemeye arz edilen bilirkişi raporu olduğunu, kendisinin Jandarma Genel Komutanlığında farkında olmadan kayıt altına alınan görüşmesiyle ilgili hazırlanan bilgi notunda 100 Bin YTL.’ ye ihtiyaç duyduğunun belirtilmesinin tamamen yorum olduğu ve yanlış bir yorum olduğu, belki sohbet sırasında kimi dinci gazetelerin ücretsiz dağıtılması maliyeti konuşulurken Cumhuriyet Gazetesinin de ücretsiz dağıtılması konusunda maliyet hesabı ile ilgili bir fikir egzersizi olabileceği, bunun olası bir durum olduğu, kendisinin iradesi dışı çekilen bu kayıtların hukuki delil olarak dahi kabul edilmemesi gerektiği çünkü kendisinin bu görüntülerin mağduru durumuna düşmüş olduğu, kendisinin devlete ve kurumlarına olan saygısının ifadesi olarak makama saygısı dolayısıyla gitmiş olduğu bu teşkilatta rızası dışı yapılan kayıttan dolayı mağdur olduğunu, kendisinin gazeteci olması sebebiyle zaman zaman çağrıldığı Devletin MİT gibi, Kuvvet Komutanlıkları gibi, Meclis Başkanlığı gibi birimlerine gittiğini, şüpheli Mustafa ÖZBEK ile arasında geçen telefon görüşmesinde ismi geçen Tuncay’ ın şüpheli Tuncay ÖZKAN olduğu, şüpheli Tuncay ÖZKAN hakkında kanalı sattı, paraları Paris’ de yemeye gittiği söylentileri çıktığı için şüpheli Tuncay ÖZKAN’ ın yurt dışında olduğu düşünüldüğünü, Vatansever Kuvvetler Birliği ile hiçbir organik, resmi, gayri resmi bağlantısının olmadığını, gazeteci olması sebebiyle gönderilen bir dergi söyleşisi olduğunu, kendisinin faaliyetlerinin kesinlikle bir örgütün amacı doğrultusunda değerlendirilemeyeceğini, meslek büyüklerinden aldığı eğitim ve terbiye ile görevini yapmakta olduğunu, kendisinin kesinlikle kimseyi terör örgütü faaliyetlerine ve şiddete teşvik etmediğini, yazılarının bunun aksi içeriğe sahip olduğunu, demokrasi dışı hiçbir gücü onaylamadığını, darbeye taraftar olmadığını, bunun kanıtının yazıları olduğunu, demokrasi dışı yöntemlere yönelmek kendisinin şuanda sahip olduğu demokratik ortama ihanet anlamına geldiğini ifade etmiştir.
05.03.2009 tarihli ikinci sorgusunda
Kendisinin üzerine atılı suçlamayı bildiğini, daha önce savcılık katında avukatlarının nezaretinde C.Savcılarına uzun uzadıya ayrıntılı ifadeler verdiğini, bu ifadelerini aynen tekrar ettiğini, aslında burada ifadelerine ekleyecek çok fazla bir şeyde olmadığını, savcılıkta kendisine sorulabilecek her şeyi sorduklarını ve sorulanlara bütün samimiyetiyle dos doğru cevaplar verdiğini, orada vermiş olduğu ifadesini aynen tekrar ettiğini, savcılık aşamasında da en çok bilgisayarında çıkan bir kısım gizli ve sır niteliğindeki belgelerden ve tutmuş olduğu notlardan dolayı sorgulandığını, bunlara açıklık getirmek istediğini, 30 yıllık gazeteci olduğunu, bu 30 yılın yarıdan fazlasını da Cumhuriyet Gazetesinin Ankara temsilcisi olarak geçirdiğini ve halen Ankara temsilcisi olduğunu, hem kişisel gayreti hem de mensubu bulunduğu gazetenin ağırlığı nedeniyle her taraftan çok yoğun bir bilgi akışına ve haber akışına maruz kaldığını, tüm bu bilgi ve belgelerin hem haber yapmak hem de süreç içerisinde yazacağı kitaplara ya da köşe yazılarına konu etmek için kişisel arşivine koyduğu olduğunu ve gördüğü karşılaştığı durumları kişileri ve bir takım olayları da bilgisayarına not ettiğini, kaldı ki dosyaya giren birçok notun da güncelliğini yitirmiş olması nedeniyle bilgisayarından silmiş olmasına rağmen bir takım kurtarma programlarıyla kurtarılarak güncellenmiş bilgiler olduğunu, bu bilgileri kendisinin zaten sildiğini, Ankara temsilcisi olarak Anakara'daki resmi görevli olan tüm üst düzey insanlarla değişik ortamlarda gazetecilik kimliğimle bir araya geldiğini, bu birlikteliklerin tamamen yasal zeminlerde gerçekleştiğini, kendisine özellikle savcılık aşamasında şüpheli MUSTAFA ÖZBEK ile olan diyaloglarının sorulduğunu, MUSTAFA ÖZBEK' i 2004 yılından beri tanırım, kendisiyle temasım vardır, şüpheli MUSTAFA ÖZBEK' in onursal başkanı olduğu ART Televizyonunda program yaptığını, birde onların finanse ettiği, Strateji Dergisini Cumhuriyet Gazetesinin eki olarak çıkarttıklarını, bunun finansmanına ilişkin hususların tamamen yasal ve faturalı olduğunu, Türk Metal'in ART Televizyonunda program yaptığını, ancak burada yaptığı program karşılığında kendisine yasal ödeme yapamayacakları için Türk Metal Dergisinde yazı yazmasını bunun karşılığında telif ücreti olarak kendisine para vereceklerini bu şekilde ödeme yapabileceklerini söylediklerini, kendisinin de Türk Metal'de yazı yazmaya başladığını, bunun karşılığında da kendi hesabına 1500 TL. para yatırılmakta olduğunu, Şubat ayı itibariyle de bu paranın kesildiğini,
Şüpheliden 75 nolu klasör içerisindeki Başbakanlık Güvenlik İşleri Başkanlığından çıktığı anlaşılan belgelere ilişkin sorulduğunda bu belgelerin kendisinde gazetecilik yönü dolayısıyla bir kısım kişiler tarafından ulaştırıldığını, ancak birçoğunu kullanmadığını, zaten birçoğunu iptal ettiğini,
74 nolu klasördeki Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergun SAYGUN' un icra ettiği gezide gündeme konular ile başlayan ve renkli Power Point çıktılarının bulunduğu Sağ Yansı 23 Kasım 2006 tarihli doküman, gizli ibareli Türkiye Cumhuriyetinin İç Güvenliğinin Tesis Edilmesi ve İç Güvenlik Konsepti içerikli doküman, askeri terimler içeren gizli ibareli ve komşu ülkelerden birisine ait askeri değerlendirme tablosu, psikolojik harekât ile ilgili doküman, komşu bir ülkenin kara kuvvetlerine ilişkin silah araç ve gereçlerine ilişkin doküman, başka bir komşu ülkenin davranış ilkeleri isimli doküman ve benzeri dokümanlar sorulduğunda: bunlarında yine gazetecilik bağlamında kendisine gönderilen evraklar olduğunu ve bu evrakların çoğunu kitaplarında kullandığını,
82 nolu klasörde, bir komşu ülkeye ait silah, mühimmat ve mühimmatın envanterine ilişkin doküman, komşu bir ülkenin etnik dini yapısını gösteren doküman, Genel Kurmay Başkanlığının gizli ibareli komşu bir ülkeye ilişkin stratejik istihbarat kitabı ve bu kitabın ekindeki gizli ibareli bölümler, üzerinde gizli kaşeli Türk Silahlı Kuvvetlerince hazırlanmış komşu bir ülkenin silahlı kuvvetlerine ilişkin istihbarat raporu ve bu raporun ekindeki aynı ülkeye ait sivil savunma teşkilatı, askeri okullar ve bu ülkenin istihbarat teşkilatına ilişkin dokümanlar, bakım onarım tesisleri ve bu ülkenin kara kuvvetlerinin konuşlanması ve birliklerinin konumuna ilişkin dokümanlar, çok sayıda gizli ibareli doküman sorulduğunda; bu belgelerinde kendisine gazetecilik mesleğinden dolayı ulaşmış belgeler olduğunu, bunları kitap yazabilirim düşüncesiyle aldığını ancak bunların bir kısmının kitaplarında kullandığını, kalanını iptal ettiğini,
Üzerinde bir numara konulmamış ancak sayfaları numaratör ile numaralandırılmış klasör içindeki gizli ibareli Türk silahlı Kuvvetlerine ait yine komşu ülkelerin silah ve mühimmatlarına ilişkin belgeler, Genel Kurmay Başkanlığının başka bir komşu ülkeye ilişkin uygulama emri, Genel Kurmay Başkanlığının komşu bir ülkeye ilişkin stratejik istihbarat raporu ve askeri kaynaklara ilişkin dokümanlar sorulduğunda; söylediği gibi bunlarda yine gazetecilik bağlamında kendisine ulaştırılmış ancak kullanılmamış belgeler olduğunu,
Numarasız kırmızı klasör içerisinde bilgisayar çıktısı dökümler olduğu anlaşılan ve şüpheli tarafından tutulduğu anlaşılan notlara ilişkin sorulduğunda; bu notlara ilişkin genel açıklama yaptığını, bu notların Cumhuriyet Gazetesinin Ankara temsilcisi olması sebebiyle gerçekleştirdiği bir kısım temaslardan sonra tuttuğu ve bir çoğununda kendisi tarafından güncelliğini kaybetmesi sebebiyle imha ettiğim notlar olduğunu,
Kırmızı klasör içerisindeki Türk Silahlı Kuvvetlerine ait Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporu bilgisayar çıktıları sorulduğunda; bunlarında kendisine gazetecilik münasebetiyle ulaştırılmış belgeler olduğunu, bunların birçoğunu okumadığını,
Telefon tapeleri sorulduğunda kendisinin gündelik konuşmaları olduğunu,
78 nolu klasör içerisindeki bir kısım irticai yapılanmalara ilişkin raporlar sorulduğunda; bu bilgilerin kendilerine gazetesinin irtica konusundaki hassasiyetini bilindiğinden dolayı gönderilen belgeler olduğunu, aslında bu belgelerin kendi şahsından daha ziyade Cumhuriyet Gazetesinin arşivine gönderilen belgeler olarak değerlendirilmesi gerektiğini,
77 nolu klasör içerisindeki Türk Silahlı Kuvvetlerinin gizli ibareli bir kısım belge ve dokümanları, komşu bir ülkeye ilişkin dokuman sorulduğunda; bunların gazetecilik yönüyle kendisene gönderilen belgeler olduğunu,
1 nolu mavi klasör ile ilgili sorulduğunda; bu belgelerin kendisine daha önceki gözaltına alındığı sırada sorulan belgeler olduğunu,
2 nolu telefon tapelerine ilişkin klasördeki görüşmeler sorulduğunda; bu görüşmelerin gazetecilik mesleği gereği meslektaşlarıyla yapmış olduğu olağan görüşmeler olduğunu,
Mavi klasör içindeki Ehli Dil Grubu olarak bir sayfalık isim ve karşılarında ev, iş ve cep telefon numaraları yazılı olduğu liste sorulduğunda; bu kişiler bir dönem Ankara'da birlikte yemek yeyip birlikte sohbet ve muhabbet ettiği bir grup olduğunu, sonradan dağıldığını,
Mavi klasörlerden bir tanesinin içindeki MİT raporu adlı doküman sorulduğunda; bu belgenin de gazetecilik mesleği dolayısıyla gönderilmiş olan belgeler olduğunu,
79 nolu klasördeki bilgi ve belgeler sorulduğunda; Cumhuriyet gazetesinin ülke bütünlüğüne yönelik hassasiyeti nedeniyle terör örgütleriyle ilgili kendilerine ulaştırılan dokümanlardan olduğunu,
Kendisini Türkiyem Topluluğuna şüpheli MUSTAFA ÖZBEK’ in davet ettiğini, ancak kesinlikle onların çalışmalarında olmadığını, onların partileşmek istediklerini, kendisinin tam aksine onların bu çalışmalarının sonuçsuz kalacağını kendilerine söylediğini, ancak her nasılsa kendisini de bu topluluk içinde gösterdiklerini, kendisinin onlarla ilgisinin olmadığını,
Kent Otel Toplantıları hakkındaki iddiaya ilişkin sorulduğunda; kendisinin bu toplantılara bir kısım üst düzey kişilerle zaman zaman katıldığını, buranın yasal olmayan bir tarafı olmadığını,
Son olarak, görüleceği üzere incelenen tüm dosyalardan ve klasörlerden kendisinin hiç bir şekilde yasa dışı her hangi bir faaliyet içerisinde olmadığını, faaliyetlerinin silah ya da akçeli işler tabir edilen türden her hangi bir faaliyetinin olmadığını bütün belge ve dokümanlarının olağan gazeteciliğin bir sonucu olarak elde edilmiş bilgi ve belgeler olduğunu, her hangi bir suçla ve suç örgütüyle ilgisinin olmadığını yeniden özellikle vurgulamak istediğini, beyan etmiştir.

b-Elde Edilen Dokümanlar
İkamet adresinde (Karakusunlar Mahallesi 24.Cadde No:6/16 Çankaya/ANKARA) (1) Adet (1) rakamı ile numaralandırılan “Versatele” marka DVD - (1) Adet (2) rakamı ile numaralandırılan “PRINCO” marka CD - (1) Adet (3) rakamı ile numaralandırılan “HYUNDAI” marka CD - (1) Adet (4) rakamı ile numaralandırılan “PRINCO” marka CD -(1) Adet (5) rakamı ile numaralandırılan üzerinde cumhuriyet yazısı bulunan CD - 1 (Adet) (2) rakamı ile numaralandırılan “DIAMOND” marka CD - (1) Adet (6) rakamı ile numaralandırılan “DIAMOND” marka CD - (1) Adet (7) rakamı ile numaralandırılan “DIAMOND” marka CD - (1) Adet (8) rakamı ile numaralandırılan “DIAMOND” marka CD - (1) Adet (9) rakamı ile numaralandırılan “PRINCO” marka CD - (1) Adet (10) rakamı ile numaralandırılan “PRINCO” marka CD - (1) Adet (11) rakamı ile numaralandırılan “MEMOREY” marka DVD - (1) Adet (12) rakamı ile numaralandırılan “DIAMOND” marka DVD - (1) Adet (13) rakamı ile numaralandırılan üzerinde “M-1” yazısı bulunan “DIAMOND” marka DVD - (1) Adet (14) rakamı ile numaralandırılan üzerinde “2” rakamı bulunan “DIAMOND” marka DVD,
(2) sayfa, Gündem Mustafa BALBAY ibaresi ile başlayan sosyalist enternasyonal “F-21” olmaz mı ibaresi ile biten bilgisayar çıktısı doküman,
(1) sayfa, Gündem Mustafa BALBAY Azerbaycan seçimleri ibaresi ile başlayan “olumlu sonuçlar vermedi” ibaresi ile biten doküman,
(1) sayfa, “Bugün için en önemli durum” ibaresi ile başlayan “bu çerçevelerden bakması gerekiyordu” ibaresi ile biten doküman,
(1) sayfa, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği yazısı ve logosu bulunan kâğıt üzerine mavi tükenmez kalemle yazılmış not,
(5) sayfa, 4 nolu yazıdaki sayfaya tel zımba ile zımbalanmış ilk sayfasında “Taner ÜNAL 50 yaşında” ibaresi ile başlayan “emperyalizmin zincirleri kırılacaktır” ibaresi ile biten bilgisayar çıktısı doküman,
(7) sayfa, ilk sayfasında “ Cumhuriyet, Türkiye’ye yönelik bölgesel çıkar” ibaresi ile başlayan “”bu ülkelerin yasalarına uyması prensibinin altı çiziliyor” ibaresi ile biten bilgisayar çıktısı doküman,
(27) sayfa, ilk sayfasında “ Milli güvenlik siyaset belgesi 2005 (taslak) ” yazılı gizli başlıklı üzerinde 063011 gizlilik kaşe numarası basılı T.C. Başbakanlık’a ait gizlilik dereceli doküman,
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosunda yapılan aramada elde edilen:
1 Sayfa “A.N.S.” ibaresi ile başlayan dokümanın yapılan incelemesinde:
Muhammet A. (0 372 532 ……., 0 535 …….) tarafından CHP yönetimine teslim edilmesini istediği 36 şahsın isimlerinin yazılı olduğu ve bu listenin 1-A.N.S. ile başladığı devamında 11-Sinan AYGÜN 15-Turan ÇÖMEZ 18- Doğu PERİNÇEK 22-Emin GÜRSES 23- Erol MÜTERCİMLER 30- Mustafa BALBAY 36-Fikret B. şeklinde sona erdiği anlaşılmıştır.
7 sayfa “Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/6130 Tek. Tak. Kararı” ibaresi ile başlayan dokümanın yapılan incelemesinde:
5-6-7. Sayfalarda: Gizli ibareli Telekomünikasyon Kurumu Başkanlığının 15.11.2007 tarih ve 2007/254428 sayılı Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine Jandarma Genel Komutanlığı ve Telekomünikasyon Kurumu Başkanlığı arasındaki iletişim tespiti ile alakalı anlaşmazlığa dair itiraz dilekçesi olduğu anlaşılmıştır.
12 Sayfa Gizli ibareli dokümanın yapılan incelemesinde: Gizli ibareli 01 Ocak–31 Aralık 2004 tarihli Toplama Vasıtaları İstihbarat İstekleri Dağıtım Formu ve 2. Zırhlı Tugay Komutanlığının 6 Şubat 2004 Gün ve Gizli ibareli İsth: 3500–01–04/… Sayılı yazıları (doküman EK-a ve EK-B şeklinde belirtilen dokümanlardan oluşmaktadır) olduğu anlaşılmıştır.
18 Sayfa “Hizmete Özel” ibaresi ile başlayan dokümanın yapılan incelemesinde:
HİZMETE ÖZEL ibareli 25 Şubat 2004 tarihli Genel Kurmay Başkanlığının Gnp.P.P: 3491-78-04/And.D (Tet) (4.3) yazıları olduğu anlaşılmıştır.
12 Sayfa Gizli TC İçişleri Bakanlığı ibaresi ile başlayan dokümanın yapılan incelemesinde:
Abdulkadir AKSU, İçişleri Bakanı imzalı Gizli ibareli Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı ve İl Toplumla İlişkiler Bürosu Kuruluş Görev ve Çalışma Yönergesinin içerir doküman olduğu anlaşılmıştır.
31 Sayfa “PKK/KONGRAGEL” ibaresi ile başlayan dokümanın yapılan incelemesinde: TSK’ ya ait bir dokümanın Eki veya kendisi olarak değerlendirilen PKK KONGRAGEL örgütünün faaliyetlerini anlatır ve sayfalarda 031335 şeklinde numaratör ile numaralanmış doküman olduğu anlaşılmıştır.
1 Sayfa “Türkiyem Topluluğu” ibareli dokümanın yapılan incelemesinde: Türkiyem Topluluğunun İstanbul Buluşması, 10 Haziran 2006 Kadırga Kültür Merkezinde yapılacak bir program davetiyesi olduğu aynı zamanda Şüphelinin Mustafa ÖZBEK liderliğinde oluşturulan Türkiyem TOPLULUĞU ile örgütsel ilişkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
66 Sayfa “İçişleri Bakanlığına” ibareli dokümanın yapılan incelemesinde: 11-13. sayfalarda: İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Adil Serdar SAÇAN imzalı 16.07.2001 tarih ve 2001/585 sayılı Çok Gizli ibareli yazısı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Adil Serdar SAÇAN imzalı 22.07.2002 tarih ve 2002/145-1 sayılı yazısı olduğu anlaşılmıştır.
52 Sayfa “Kadek Terör Örgütü (PTÖ)” ibareli dokümanın yapılan incelemesinde: 1-41 Sayfalar arası: TSK’ ya ait bir dokümanın eki veya kendisi olarak değerlendirilen PKK KONGRAGEL örgütünün faaliyetlerini anlatır ve bazı sayfalarda 030574 şeklinde numaratör ile numaralanmış doküman olduğu,
42-46 Sayfalarda: Tasnif Dışı İbareli el yazması 31 005 Ocak 2004 ibaresi bulunan Medya için Temel Kurallar (U) metni olduğu,
47-52 sayfalarda: 22.05.2003 tarihli Gizli Kişiye Özel Günlüdür ibareli İçişleri Bakanı Abdulkadir AKSU imzalı 227 sayılı yazısı ve Abdulkadir AKSU İçişleri Bakanı imzalı Gizli ibareli Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı ve İl Toplumla İlişkiler Bürosu Kuruluş Görev ve Çalışma Yönergesinin içerir doküman olduğu anlaşılmıştır
55 Sayfa “Gizli” ibareli doküman yapılan incelemesinde: Çok Gizli ibareli Susurluk Raporu olarak bilinen rapor olduğu anlaşılmıştır.
Mustafa BALBAY yazılı 2005 tarihli siyah ajandanın yapılan incelemesinde: 4 Mart Cuma Sayfasında: Kenan T…anlattı gene bir merkez sağ operasyonunun hazırlanması daha kolay AKP ye giden Merkez sağdakiler gelebilir bu oluşuma bizim kırmızı çizgimiz Misak-ı Milli, 11 Mart Sayfasında: Emre tasmayı geçirmiş İlhan SELÇUK’ a dolaştırıyor fino köpeği gibi 19 Nisan Sayfasında: 2-Hurşit Paşa ne yapar… 20 Mayıs Sayfasında: Tolon’ un Genelkurmay başkanlığı zor adeta tasfiye hareketi çok tedirginlik var. 4 Ağustos Sayfasında: cemaat eğitim kurumları Cemil (veya Cevat) Ö……, A…. P., K…. G…., O…. G…. bunlar tarikatçı 27 Eylül Sayfasında: İ S / bugün Tuncay Geldi. Çok Bilgi aktardı. Ona telefon et bahsetti ise 40 kişilik grup Tayyip’ in işi biter şu anda Alev, Ertan ve Akın oturuyoruz şeklinde ibarelerin geçtiği anlaşılmıştır.
Şüpheli bu notlarla alakalı olarak şüpheli Tuncay ÖZKAN’ ın geçmiş tarihte şüpheli İlhan SELÇUK’un da gelerek AKP’ den 40’ a yakın milletvekilinin ayrılacağını söylediğini, Şüpheli İlhan SELÇUK’un da siyasi gelişmeler babında bunu kendisine ilettiğini, kendisinin de not tuttuğunu, notta geçen Tuncay’ ın Tuncay ÖZKAN olduğunu beyan ettiği gibi bu partilerin bölünmesi çalışmalarının Cumhuriyet Çalışma Grubunun bir illegal faaliyeti olduğu anlaşılmaktadır.
1 sayfa “Vatansever Kuvvetler Güç Birliği yazısı ve logosu” ibaresi ile başlayan dokümanın en üstünde Vatansever Kuvvetler Güç Birliği yazısı ve logosunun bulunduğu altında alt kısmında el yazması anlaşılamayan 7 satır kısa yazılar,
5 sayfa 4 nolu dokümana zımbalanmış “Taner Ünal 50 yaşında” ibaresi ile başlayan Taner Ünal isimli şahsın kısa olarak özgeçmişinin anlatıldığı, devamında Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneğinin Kuruluş amacı ve misyonunun belirtildiği devamında; Şu anda ki durumu bölümünde: “Toplam 105 Şube, 600 bin üyesi bulunuyor. Necdet S., Vural S.; Erol M., Hasan K. destek verenlerden bazıları. Şube kurucuları yoğun olarak MHP, emekli polis ve askerlerden oluşuyor. Mersin şubesi başkanı emekli emniyet müdürü” şeklinde olduğu devam eden sayfalarda Taner Ünal’ın Tempo dergisinde çıkan 12.10.2005 tarihli röportaj metninin bulunduğu tespit edilmiştir.
7 sayfa “Cumhuriyet Türkiye’ye yönelik bölgesel çıkar” ibaresi ile başlayan doküman Şüphelinin İsminin bulunduğu ve “Cumhuriyet, kamuoyuna çok az bir bölümü yansıyan Milli Güvenlik Siyaset Belge’sinin (MGSB) tümüne ulaştı’ ibaresi ile bu belge ile alakalı haber yazısı olduğu, “Mili Güvenlik Siyaset Belgesi 2005 Taslak” ibaresi ile başlayan doküman; Gizli ibareli TC Başbakanlık Mili Güvenlik Siyaset Belgesi 2005 (Taslak) Kopya No: 11 ibareli belge olduğu, belgenin her sayfasının numaratör ile 063011 numarası ile numaralı doküman olduğu;
Çorum Belediyesi 2006 Ajanda içeriğinde okunamayacak şekilde el yazması yazılar olduğu,
“4 Mart sayfasında: Kesinlikle AGül CB olmayacak,
1 Nisan sayfasında: Ergun Poyraz…
25 Nisan Sayfasında: Veli bey……tutuklandı…..
6 Temmuz sayfasında: Ergun çok kıyak bir adamdır
16 aralık sayfasında: ergun poyraz………” şeklinde okunan el yazması yazılar görülmüştür.
“Atadüşünce” isimli sunu dosyası içerisinde Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Milletvekilleri ve Danışmanlar hakkında iddiaların yer aldığı doküman ve F.Prof.Dr. Nurullah A. (Eski Savcı-Hâkim) in yazmış olduğu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına Nuri O. ya hitaben yazılmış 2 Nisan 2007 tarihli dilekçeler ve Başbakan Recep Tayyib Erdoğan ve AKP hakkında çeşitli iddiaların yer aldığı fezleke,
21 Nolu Cd içerisinde AKP İddia çalış ve R.T. ERDOĞAN Belediye dava isimli iki adet word belgeli olduğu; AKP İddia çalış isimli word belgesi içerisinde yapılan incelemede tespit edilmiştir.
Nurullah A. öğretim görevlisi ve eski hâkim olduğu, AKP’nin icraatlarını kendisine göre derlediği bir CD içerisine kopyalayarak kendisine getirdiğini, bunları bir dilekçe ile Yargıtay Başsavcılığına gönderildiğinin anlaşıldığını, kendisinin CD’yi aldığını ancak bu CD ve içeriği yanılmıyorsa 1 gün sonra Tercüman gazetesinde manşetten haber yapıldığını, bu şekilde ilgilinin CD’yi Tercüman Gazetesine de götürdüğünü anladığını,
1 adet flas_canon_128 mb flash belleğin alınan imajında yapılan incelemede; “14.10.2007.doc” isimli Word belgesinde, TBMM tarafından alınan Sınırötesi Operasyon kararı sonrası Genel Kurmay Harekat Başkanlığı tarafından yapılan toplantının ve alınan kararın belirtildiği 2 sayfa doküman,
“dış isth.pdf” isimli pdf dosyasında 1 sayfa İrticai Unsur ve Risk Unsurları Aylık Faaliyet Raporu (Ağustos 2007) olduğu görülmüştür.
“Dış tehdit. pdf” isimli pdf dosyasında; ülke bilgi notları takdimi başlıklı ve gizli ibareli doküman ve
“Eylem Planı Metni.doc” isimli Word belgesi içerisinde aşağı şekilde başlayıp sona eren 7 sayfa hazırlanmış doküman olduğu görülmüştür.
1. VAZİFE: Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratma çabalarını etkisiz kılmak ve halkla bütünleşmesini geliştirmek, cumhuriyetin temel değerlerine yapılan saldırılara karşı tedbir almaktır.
2. DURUM:
a. Ekonomik istikrar senaryoları, merkez sağdaki siyasi boşluk, muhalefetin bölünmüş olması ve yetersiz kalması, tarikat ve çeşitli dış desteklerin de katkısı ile mevcut iktidar genel seçimlerden başarı ile çıkmıştır.
…..
d. Kullanılacak İletişim Araçları:
TSK’yi yıpratma gayretlerini etkisiz kılmak, orduya duyulan güveni ve sevgiyi artırmak, TSK’ nın halkla bütünleşmesini geliştirmek maksadıyla hazırlanacak ürünlerin uygun iletişim vasıtaları kullanılarak etkin bir şekilde kamuoyuna yansıtılması sağlanacaktır. Bu kapsamda kullanılacak iletişim araçları:
(1) Medya: Ulusal ve yerel TV kanalları, radyolar, gazete ve dergiler, İnternet siteleri, haber ajansları.
(2) Halkla iletişim kanalları: Millî güvenlik dersleri, Mehmetçik dershaneleri, TGDF, eğitim yılı açılış törenleri, yemin törenleri, millî ve dini günlerde yapılan törenler, eğitim ve tatbikatlar.
(3) Diğer iletişim kanalları: Çizgi film, dizi film ve film, bilgisayar oyunları, sosyal yardımlar,”
“ MIT Raporu. doc” isimli Word belgesi içerisinde aşağıdaki şekilde 2 sayfa olarak hazırlanmış doküman olduğu görülmüştür.
Dijital İncelemeler:
CASPER marka dizüstü bilgisayar içerisinden çıkan WESTERN DIGITAL marka, seri numarası WMAM9EF31256 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan incelemede;
“GUVEN.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“Güven E. ile 30 Mayıs 1998'de Nenehatun caddesi üzerindeki Washington restoran'da öğle yemeği..
Önce boğazlar konusunu konuştuk. E., bürokratik yapı dökülüyor' dedi, devam etti
Bizim askeri bürokraside bir gelenek vardır. Bir kişiye diyelim ki, tüzük hazırlama görevi mi verilecek, çağırırsın. Adama, bu görev senin bir ay içinde yapacaksın dersin. Oda başka görev vermezsin. Bir ayda tamamlar getirir. Burada öyle değil. Hala 1918 yılında Almanların İstanbul Boğazı'nda yaptığı ölçümlerle iş yapılıyor. 1940'larda Amerikalılar da yapmış ama, onlar da Almanlarınkini kullanıyor. Boğazda kazaların gündüz mü gece mi olduğunu sordum. Bunu bile getiremediler.'
Bayan Çiller bize geldi. Heyecanlı, hemen çok şeyler yapmak istiyor, havasında. Biz durumu anlattık. O kayalıkların Türkiye'ye ait olduğunu ortaya koyacak belge yok. Ege'de böyle yüzlerce adacık kayalık var. Ben durumu izah ettim
-Eğer bir çatışma olursa, büyür, savaş çıkar. Ve biz şu an buna hazır değiliz...Bayan Çiller hemen heyecanlandı, ayağa kalktı... Merak etmeyin onlar da hazır değil, dedim..
28 ŞUBAT SÜRECİ
Ağustostaki MGK'da konuyu ilk kez gündeme getirdim. REFAHYOL'la birlikte birden değişiklikler başladı. RP'nin söylemi değişti. Bu durumu MGK'da tartışalım dedim, pek dikkate alınmadı..Sonra ben aralıkta tekrar gündeme getirdim. Bu sefer cumhurbaşkanı alırız gibi bir ortam yarattı... Sonra ocakta Cumhurbaşkanına brifing verildi. Ben orada bulunmadım. Ama biliyorum tabii... Konuşulanları falan... Ardından cumhurbaşkanı mektuplar yazdı..
CA- Peki benim netleştirmeye çalıştığım bir şey var. Bu süreçte sanki Cumhurbaşkanı baş rolü oynamış havası veriliyor... Böyle mi sahiden
GE- Bu bir tim oyunu, takım oyunudur... Tabii Türk Silahlı Kuvvetleri bunu ortaya koydu... Sonrası malum..
CA- Hayır cumhurbaşkanı böyle bir hava vermek istiyor..
GE- Ben emekli olunca bir yemek verdim. Oraya Sedat'ı da çağırdım. O sırada dizisi devam ediyordu. Yemekte Cumhurbaşkanı arıyor dediler. Başka odaya gitti. Dönüşte, cumhurbaşkanının, Beni biraz geri plana itmişsin, biraz öne çıkar' dediğini söyledi..
CA- Ama efendim, bütün bunların açıklığa kavuşması gerekli. Eğer kavuşmazsa, tarihe bunlar geçer. Yıllar sonra bu konular gündeme geldiğinde gazeteler açılır, bunlar okunur...
GE- Haklısınız... Ben Sabah gazetesinde çıkan yazıdan sonra Genelkurmay'a gittim. Bir açıklama yapmak gerekir dedim. Yapmayacaksanız ben kendi göbeğimi kesiyorum dedim..
CA- Şimdi Sabah gazetesindeki dizideki bilgilerden mantık yürütürüsek...Darbenin başı Demirel oluyor... Doğru mu değil mi?
GE- Evet..
CA- Peki Gölcük'te ne konuştunuz, böyle bir şey gündeme geldi mi
GE- Kesinlikle gelmedi. Gölcük bizim her yıl yaptığımız harp oyunları öncesi toplantımız, gelenektir..
CA- İstanbul'da aile sohbetinden söz ediliyor..
GE- Ben istanbul'da çok az aile ziyaretim olur. Biri işte Orhan K.'nın devreye girmesiyle oldu. Ama orada böyle şey konuşmadık. Orada olacak şey mi
CA- Efendim tekrar ediyorum... Eğer bu dönem açıkça yazılmazsa ileride şimdi gazete sayfasında yazılı olanlar konuşulacak... Yavuz Donat'a anlattıklarınız da bunu karşılamaz..
GE- Yok yok zaten o öyle açıklama gibi olmadı. Ben emekliye ayrılınca tatile gittim. Orada da araya Orhan K. girdi. Dedi ki, Yavuz bey bir kahvenizi içmek istiyor. Lütfen için... Kırmadım. Çocuğuyla geldi, tanıştırdı... Kahve içtik... Sohbet ettik. Ama yazması için konuşmadık. Yavuz bey çok ayıp etti. Hatta aradım, söyledim. Bu kötü oldu, çirkin oldu dedim..
MB- 28 Şubatın üzerinden bir yılı aşkın süre geçti, yeni hükümet iş başında...Sizde bunalım atlatıldı mı
GE- Hayır, atlatılmadı, devam ediyor... Bununla daha uzun süre uğraşırız”

“9TEMM.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“10 Temmuz günü Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde Gelibolu Yarımadası Barış Parkı Projesini kazananlara ödül verme töreni-kokteyli..
Tören sonrası Demirel, Ankara'nın güzelleştirilmesi gerektiğini, Ulus'un ötesindeki büyük alana birşeyler yapılmasının kaçınılmaz olduğunu anlattı. Kara Kuvvetleri Komutanı K. beraberinde üç yüksek rütbeli subayla törene katıldı.
Sedat E. ile birlikte K.'yla konuştuk. Sorular ve yanıtları
Soru: Hakkınızda değişik spekülasyonlar yapılıyor..
Yanıt:(Daha ben tümceyi bitirmeden) Saçmalıyorlar..
S: Saçma diyorsunuz..
Y: Hem de nasıl saçma... Hiç alakası yok. Bu Refahlıların hiçbiriyle ne temasım vardır ne tanırım. Göreceksiniz..
S: Neden bunlar çıkarılıyor
Y: Ben ne zaman yükselecek olsam bu çıkarıldı. Birinci ordu komutanıyken yaptılar. Tutmadı... Şimdi genelkurmay başkanlığı sırasında yapıyorlar, tutmayacak. Benim bunlarla hiç alakam olmadığı gibi, Milli Güvenlik Kurulu'nda bu konuları en çok dile getiren de benim. Bu Fethullah'la en çok uğraşanlardanım. İlerde MGK kayıtları açıklanırsa siz de göreceksiniz... Ordudan son atılanlarda bakın en çok karacı. Hiç müsamaha etmedim. Durum kesinleştikten sonra gözlerinin yaşına bakmıyoruz..
S: Yabancı basının da sizin için yazdığı ilginçti..
Y: Onu işte Cüneyt bey gayet güzel yorumladı..
S: Atıyorsunuz ama hala orduya sızma emellerinden vazgeçmiyorlar. Bunu yapmayın diye kulaklarına fısıldatamaz mısınız
Y: Onu nasıl yaparsın ki... Sonra, zaten adam reddediyor. Biz birini takibe alınca iki-üç yılda karar veriyoruz. Önce uyarıyoruz. Dönen oluyor. Ama bazıları kesseniz dönmem, ben böyle düşünüyorum diyor. Onu ne yapacaksınız..
S: İrticayı birinci tehdit olarak ısrarla söylüyorsunuz..
Y: Görünmüyor mu? Baksanıza olup bitene, İstanbul belediye başkanına..
S:Mali kaynakları da çok güçlü..
Y: Yılda 15 milyar dolar para harcanıyor bunun için. Beş milyar gecekondulara, beş milyar seçim zamanında, beş milyar propaganda çalışmalarına. Müthiş bir ekonomik güçleri de oldu..
S: Bunun kaynağı konusunda netlik yok..
Y: Çoğu yurt dışı. Almanya-Milli Görüş vakfı... İran, Suudi Arabistan... Şeriat için tüm dünyada 80 milyar dolar para harcanıyor. Bize düşen bu kadar..
S: Hükümeti bu konuda kararlı buluyor munuz
Y: Orada tabii Meclis diyorlar. Yasaların meclis'ten geçmesi lazım diyorlar ama, yasa olmadan da idarenin kararıyla yapılabilecek şeyler var. Bunlar yapılabilir. Sonra yargıda yapılabilecek şeyler var. Yargı aşaması olabilir. Ama her ikisi de çok yavaş işliyor, ne yazık ki..
S: Genelkurmay başkanının son açıklaması, askerlerin genel kararlılığını gösteriyordu. İrticayla mücadelenin kararlılıkla süreceği izlenimi vardı..
Y: O konuda hiçbir taviz olmaz. İşte soru işareti yaratmaya çabalamalarının nedeni de bu zaten. Bir bölme, kafaları karıştırma olabilir mi diyorlar. Mesela, Cüneyt bey... Geçenlerde durumu yazıyor. Kılıç'dan söz ediyor, yemin ettik dedi diyor. D.'ndan söz ediyor kararlı diyor. Bana, K. bile diye sözü giriyor. Niye bile diyor ki..
S: O bir anlatım bütünlüğü içinde öyle gelmiştir, Cüneyt abinin değerlendirmelerini biliyorsunuz..
Y: Biliyorum, bilmez miyim... Zaten o yüzden neden bile kelimesini kullandı diye düşünüyorum..
S: O zaman Cüneyt abiyle birlikte sizin bir kahvenizi içelim..
Y: (Gülerek) Şimdi olmaz, ama sonra yaparız..
S: Kıbrıs ısınıyor... Şöyle bir senaryo var... Yunanistan'la aramızda kontrollü bir savaş olacak. Türkiye savaşı çıkaran ülke olarak dışlanacak... Ordu da yıpratılmış olacak, içerideki itibarı sarsılacak..
Y: Öyle senaryolar yapılıyor. Bu yolla bizi AB'nin tümüyle dışında tutmak, AB'ye girişin tartışma konusu bile olmamasını sağlamak istiyorlar. Ama, Yunanistan bizimle savaşa tutuşamayacağını biliyor. Özellikle yunan genelkurmayı bunu çok iyi biliyor
S: İçerde ordu yıpratılırsa bu irticacılara yarar deniyor..
Y: Doğru ama yapamazlar... Türkiye irticayı yenecek...
S: Kişisel olarak da çok kararlısınız..
Y: Türkiye için... Bakın ben bunların arasında hiç bulunmadığım gibi... Şimdi bu söylenmez gerek de yok ama... Ben en son camiye ne zaman gittiğimi hatırlamıyorum. Gitmem de...”

“12ARA.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“10 Aralık Perşembe günü saat 10.00'da Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı
Orgeneral Necdet T. telefon etti
-Bugün öğleyin yemek yesek, sizin de durumunuz uygunsa. Bizim komutan (KKK Org. Atilla A.) dışarıda. Benim için uygun bir gün..tamam' dedim..
Saat 12.15'te KKK Dış girişinden beni özel araçla aldılar, komutana gittik. Önce odasında 15 dakika sohbet ettik..
Odada Timur'un anlattıklarından satır başları
-Son ABD gezimde yeni çıkan kitaplar var mı diye baktım. Görev suistimali' diye bir kitap çıkmış. Aldım. Burada tercüme ettirdim. ABD'de yöneticilerin yaptığı görev suiistimallerinden söz ediyor. Çok ilginç bir kitap. Örneğin ABD yönetimi zaman zaman askeri stratejileri politik olarak değiştirmiş. Bunların görev suistimali olduğu anlatılıyor. Yani bir yönetici yanlış yönlendirmişse bu da suistimaldir..
-Türkiye'de yönetime bakıyorum büyük görev suistimalleri var. Siyasiler ne yazık ki Türkiye'nin hedeflerinden, iç-dış tehditlerin boyutlarından haberdar değiller. Aslında her yeni hükümetin MGK Genel Sekreterliğine başvurup bu konuda brifing alması gerekiyor. Ama son dönem hükümetleri almadılar.
-Bir de Türkiye'de bakanlar konusunun uzmanı değil. Adam, Sağlık Bakanlığı yapıyor sonra Milli Savunma Bakanı oluyor. Yani işi bilen kişiler o görevlere getirilmiyor
-Paris'teki çalkantılı dönem... Cumhuriyetlerin biri yıkılıyor, öteki kuruluyor. Hani var ya birinci cumhuriyet ikinci cumhuriyet... Bu süre içinde, Paris'te metro işliyor, sular akıyor, çöpler toplanıyor... Bir yabancı soruyor, yahu, hükümetler gidip geliyor, rejimde sarsıntı oluyor. Ama devlet sapasağlam işliyor. Bu nasıl oluyor'... şu yanıtı vermişler: Fransa'yı Müsteşarlar yönetir.' Müsteşarlık o kadar önemli makam. Ama bizde onun da dejenere olmasına neden oldular..
12.30'da yemeğe geçtik... Yemek, KKK içinde Sosyal Hizmetler tesislerindeydi. İki büyük salon var. Birinin adı Kızılırmak, ötekinin Yeşilırmak... Yemeği Kızılırmak salonunda yedik. Yerde kırmızı halı... 5-6 masa var. Sadece generallerin yemek yediği bölümmüş... İki masa doluydu. Girişin solundaki masada iki kişi oturuyordu. Biri sivil, biri general... Timur paşayla selamlaştılar. Timur paşa sivil olan kişiyi şöyle tanıttı: Eski Tuslog komutanıydı. Şimdi bir silah firmasının temsilcisi olmuş! Bir de Türk-Amerikan İş Konseyi Başkanlığı yapıyor..
Yemekte önce sosyal tesislerden, havadan sudan söz ettik. Konuyu ben açıp, Türkiye'yi nasıl görüyorsunuz' diye sordum... 13.45'e kadar sohbet ettik
Konu başlıklarıyla konuştuklarımız
-Mesut YILMAZ'a gümüş tepside başbakanlık verdik... Kullanamadı. Planlar bu yüzden tam yürümedi..
-Baykal'ın ne yapmak istediğini tam olarak kestiremiyorum
-Geniş tabanlı hükümet diyorlar. Böyle bir hükümet kurulursa bu, devlet olanaklarının dört koldan talanı demektir. Her parti kendine göre seçim propagandası için devleti kullanacak. Bu felaket olur.
-Üstelik böyle bir hükümet, seçimden sonra da bir iki ay daha yürürlükte olacak
-Partilere bakıyoruz, çoğunda muhatap olunacak kişi yok. Örneğin DYP, kiminle muhatap olursun ki
-Nasıl bir hükümet kurulacak öngörmek güç. Düşürülmesi zamanlama olarak pek uygun değildi...
Seçim
-Bu koşullarda seçim hiçbir şeyi değiştirmez. Aynı istikrarsızlık olur. Ben daha kötüsünden endişe ediyorum
-Fazilet Partisi tekrar iktidar olur mu? Ona tekrar hükümet verilir mi? Verilmez. Bu mümkün mü? olmaz..
-İşte hükümet işlevini yerine getiremedi. Yılmaz'la olmadı... Yapabilseydi, FP'nin oylarını eritebilirdi... olmadı..
-Seçimlerin mutlaka iki turlu olması gerekiyor. En azından yerel seçimlerin iki turlu olması şart. Bizde yüzde 20 ile iktidar olunuyor. Öteki ülkelerde yüzde 15-20 marjinal partilerin aldığı oy bu olur mu?
-Seçim yasasında bu barajın da düşünülmesi lazım. Tartışılsın, yüzde 10'da kalmalı mı yüzde 5'lere inmeli mi? tartışmak gerekiyor.
-Siyasi Partiler yasasında değişiklik şart. Milletvekili adayları Genel Başkanların iki dudağı arasında olmamalı. Bunu mutlaka değiştirmek gerekiyor. Mutlaka.
-Korkarım yine mecbur olacağız... Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevleri arasında iç güvenlik de var.

Öcalan-PKK
-Herkes soruyor, Suriye'ye neden 14 yıl sonra şimdi baskı yaptık diye. En uygun zamandı. Biz kendi aramızda tarttık. Suriye'nin en zayıf zamanı. Attila Paşa gitti sınırda konuştu. Suriye, İsrail sınırındaki bir tek tankını bile oynatamadı. Çok zor durumdalar. Bir daha bu kadar zayıf yakalayamayız diye düşündük.
-Orada bir şey yapmak gerekiyordu. Suriye'ye Öcalan'ı oradan at yerine, bize ver diye bastırmak gerekiyordu belki... Bunu şimdi İtalya olayıyla anlıyorum
-Siviller bize yardımcı olmuyor. Suriye'yle görüşmeler devam ediyor. Sadece askerli kanadı iyi işliyor. dışişleri düzensiz..
-Avrupa Türkiye'ye ilişkin emellerinden vazgeçmiş değil. Yani Sevr düşüncesi devam ediyor. Bu hareketler onun parçası
-İtalya Dışişleri Bakanı dini, oraya buraya gidiyor. Zor durumdalar, hata yaptılar, düzeltmeye çalışıyor. Bizim Dışişleri Bakanı ortada yok. Sosyalist enternasyonal toplantısı oluyor. Baykal gitmiyor, İnönü'yü gönderiyor. Kendisi gidip, iktidardaki sol partilerle kulis yapsa ya..”
“TIMUR.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Org. Necdet T. ile 19 mart 1999 cuma günkü öğle yemeği..
Makamda buluşmadan sonra hemen yemek salonuna geçiş... Yolda ilk tümce
-Bugünkü yazılarda bizi biraz eleştirmişsiniz. Hafif... ama doğru..
Özel odada başbaşa yemek... (bir önceki yemek, genereller bölümündeydi
Öcalan Konusu
Sorguyu yapan DGM savcıları işi bilmiyor. O ifadeler adamın ileride kendini savunmak için kullanacağı değerlendirmelerle dolu. 15 yıllık geçmişi yansıtmıyor... Daha derin ifade almak gerekirdi. Nitekim, dün avukatlarının yaptığı açıklamadan ne yapacakları anlaşıldı. Barış istiyoruz diyecek, oraya oturtacak. Yaptığı her konuşma kaydediliyor. Kendi kendine mırıldanmaları bile. Erbakan'a yazdığı mektupları istemiş avukatlarından. Yeni mektuplar yazacakmış. Ecevit'e yazacağım demiş. Cumhuriyet'e yazacağım demiş. Gazete olarak size yazacakmış. İfadelerin basına yansıması hoş olmadı. Bize ulaşan bilgi şu: Savcılardan polisler istemiş. Onlar da beş milyar liraya Hürriyet'e satmış.
DGM
Biz askeri üyelerin göreve devam etmesinden yanayız. Askeri üye lazım. Başkan sivil oluyor. Asker ikinci adam. bir de DGM kararı Yargıtay'a gidiyor. Orada sivil üyeler var. Asker yok. Geçen gün Erzurum DGM'nin asker üyesiyle konuşuyorum, DGM'ye başkanlık ediyormuş. Olamaz dedim. Oluyor dedi. Ne zaman idam cezasının verileceği karar olsa, başkanla öteki sivil üye istirahat alıyormuş. Asker üye başkanlık etmek zorunda kalıyormuş. Anadolu'da böyle. Siviller can güvenliği nedeniyle endişe ediyorlar. Devlet güvenliğiyle ilgili suçlar ayrı bir ihtisas ister. Bunu biz de başta bilmiyorduk. Zamanla asker hukukçular uzmanlaştı. Avrupa Mahkemesinde bizim DGM'ler aleyhindeki karar 8'e karşı 11 oyla alındı. İkna edilebilir bir durum. Önemli bir husus da şu. Diyelim ki asker üyeyi kaldırdık, bu kez önceki yargılamaların tümü tartışma konusu olacak. Hüküm giyenler itiraz edecek. Yeniden yargılanma isteyecek. Başa çıkamayız
K.'nın demeci
Bizim komutan Diyarbakır'dan çok bozuk döndü. (KKK Attila ATEŞ) eğitim elbisesiyle komutana çıktı. Durumu anlattı. Komutan başlangıçta açıklama yapmaktan yana değildi. Ama alttan baskı vardı. Ateş paşa durumu anlattı. Hatta bana dedi ki, bir tören bul. Hemen buluruz dedim. Zırhlı birliklerde yemin töreni vardı. Orada olabilirdi. Ancak Kıvrıkoğlu paşa karar verdi. Şekli de kendisi belirledi. Zannediyorum bir daha o şekilde olmayacak.
Seçim
Türkiye'nin birinci ihtiyacı istikrar. Bu olmazsa biz PKK ile irtica ile mücadele edemeyiz. Çevremizde güvenliği sağlayalamız. Mesela, Öcalan ifadesinde Almanya'dan sonra en büyük üslerinin Romanya'da olduğunu söylüyor. Ama Romanya kacak güreşiyor. Bunları halletmenin yolu güçlü hükümetler, istikrarlı yönetimler. Seçimden sonra DSP-ANAP görünüyor. Bu Türkiye'yi rahatlatır. Eğer Refahyol benzeri durum olursa, bize iş düşer.
Ecevit
Bu dönemde önemli bir şans oldu. İyi bir performans gösterdi. Ama derin devam eden ince hastalığı sorun... Bir de Gülen zaafı... DSP'de kimi adaylar var, Gülen sempatizanı. O konuda bir saplantı içinde. Ilımlı islam diyor. Bunlar iyi bir köprü olur diyor. Bir bu görüşü var. Bir de, biraz ödün verip oy almak istiyor olmalı. ama, daha geçen gün İzmir'de ortaya çıkarıldı. Maltepe Askeri Lisesinden beş öğrenci bunların yurtlarında yetiştiriliyormuş. MİT yakaladı. Fotoğraflarını çekti. Biz bu kadar kararlı olduğumuzu söylüyoruz, adamlar hala uğraşıyorlar
Çiller
Fazilet'ten daha tehlikeli. Siyasetten mutlaka silinmesi lazım. Çevresinde daha önce devlette hizmet vermiş insanlar var. Şaşıyorum. Demek ki onlar zamanında devletin o makamlarına kimilerinin desteğiyle gelmişler
Hikmet Çetin
Komutan onunla yemek yemeyi planlıyordu. Davet edelim dedik. Meclis'in toplanması gündeme geldi. Tavrına şaşırdık. Komutan kızdı. Yemeği iptal edelim dedi. Biz de durumu uygun dille bildirdik. Hemen beni aradı. Ben de yemek için üzüldüğümü söyledim. Bazen program yoğun oluyor dedim. O da sadece hal hatır için aradığını söyledi. Haklı olduğunu kanıtlamak için anayasa profesörlerinden aldığı görüşleri toparlamış. Size de gönderiyim dedi. Gönderdi.
Demirel
Ne yapmak istiyor anlayabilmiş değiliz. Son manevrasında bir planı vardı. Sanıyorum, bu meclis'in devamını sağlamak sonra 2000'de bir plan yapmak vardı kafasında. Yücel SEÇKİNER aradı. Ona göre, seçimi 2000'e alıp, kuracağı partinin başına geçip, seçimlere girme planı vardı. Çankaya'yla aramızda senkron yok. Olmuyor. Dün dündür bugün bugündür politikasından vazgeçmiş değil. Bakıyorsunuz değişmiş.
Saddam
Hep söylüyoruz, Türkiye'nin bölgedeki sorunları çözmesi için içeride güçlü bir devletin olması gerekiyor. Tarık AZİZ birkaç ay önce bir demeç verdi. Hala o demeci unutamıyorum. Adam, Türkiye'yi boşverin, bir hükümet bile kuramıyorlar dedi. Bizim böyle bir aşağılanmaya hakkımız var mı
Terör
Biz yıllardır ne gerekiyorsa yaptık. Sivillere düşenleri de hatırlattık ama olmuyor. Şimdi terör büyük kentlere gelince başka bir bilinçlenme oluyor. Adam kendi can güvenliğinin de bir an için tehlikede olduğunu düşünüyor. Mavi çarşıda ölen bir kadının 7-8 yaşında çocuğu vardı. tabuta sarılıyordu hani. Televizyonda o çocuğu gördüm, o gece yemek yiyemedim. İşte terörün sonucu bu dedim. Jandarma komutanına söyledim, o kaseti kullanacağız.
Cumhurbaşkanı seçimi
2000 yılında yeni cumhurbaşkanı seçilecek. Şimdi bu Meclis'te orayı isteyenler var ama orası çok önemli bir makam. Devletin tepesi... Bunu bir başka yemekte konuşalım..”
“TIMUR2.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“31 Mart 1999 akşamı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Org. Necdet T., Genelkurmay Harekat Daire Başkanı Kongeneral Yaşar B. ve Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral Fevzi T.ile akşam yemeği..
KKK generaller bölümü..eşler bir yan koltukta...yarım saat viskili sohbet..Timur, ötekileri gösterdi bunlar benim en güvendiğim arkadaşlarım. Biz emekli olacağız. Yerimizi onlara devredeceğiz.'
Ana sorun olarak şunu koydular
18 Nisandan sonra hazirana kadar hükümet yok. Boşluk olacak. Öcalan'ın yargılanma süreci de siyasallaşacak..yemek boyunca bu konuyla ilgili değerlendirmeler
- Bizim tarafta ses yok. Öcalan'ın avukatları Avrupayla haberleşiyor. Gidip geliyor. Dava sürecini siyasileştirecekler
- Biz nasıl bir yol izlemeliyiz, onu düşünüyoruz. Nasıl yargılanmalı. Burada medya çok önemli. onlarla ülke çıkarları için Entegre olabiliriz? Bunun yanıtını arıyoruz
- İfadelerin basına sızmasında bizim hiçbir rolümüz olmadı. Ama o süreç kötü oldu. Biliyoruz. Yargılama aşamasında ortak hareket etmek gerekiyor. Bu konuda medyayla ne yapmalı? onu arıyoruz..
Siyaset
- Bu meclis'le bir yere gidemeyiz. Bunlar ülke çıkarlarını düşünmüyorlar. Bakalım önümüzdeki meclis ne yapacak
- Biz FP zihniyetinin yüzde 12-13'lere inmesini bekliyoruz. Yoksa kötü olur. Ecevit rüzgarı bakalım ne kadar etkili olacak
-Türkiye'de demokratikleşme şart. Bu siyasi partiler yasasıyla bu seçim sistemiyle bu iş olmaz. Bunu mutlaka yaşama geçirmek gerekiyor
- Türkiye 21. yüzyıla ancak istikrarlı güçlü bir yönetimle girer. Bunu yaşama geçirmek gerekiyor. Ama bu durum ufukta görünmüyor
Medya
- Şimdi iki güç ayakta kaldı. Silahlı Kuvvetler ve medya. Medyanın da işlevini yerine getirmesi için ulusal çıkarları iyi bilmesi gerekiyor. Biz bazan Milli Güvenlik Akademisinden Türkiye'nin ulusal çıkarlarıyla ilgili seminerler verelim diyoruz. Ama beklediğimiz gazeteler gelmiyor. Buna çok üzülüyoruz. Akit, zaman hemen kimi göndereceklerini söylüyorlar. Ama bir Hürriyet, Cumhuriyet, Milliyet eleman göndermiyor
- Kimi gazeteci arkadaşlar öyle haberler yapıyorlar ki, tam PKK kampanyası. Bu kadar olmaz. Bir de çok bilgisizler. Bu konuda ne yapmalı düşünüyoruz.
- Hasan TAHSİN bilgi merkezinin daha işlevsel olacağını düşünmüştük. Tam olmuyor. nedense yararlanan pek olmadı..
- Şu anda cezaevlerindeki 5 bin PKK'lı mahkum arasında bir anket yaptık. Onlara sizce PKK'nın en büyük gücü nedir diye sorduk. Yüzde 80 birinci sırada propaganda gücü çıktı. Silahlı güç ikinci sırada. Bu çok önemli
12 Eylül
Yemek boyu ara ara söz 12 Eylüle geldi. Eşler o günü anlattılar. B.'ın eşi
- Yaşar bana ille İstanbul'a git diyor. Canıma minnet gittik. O Ankara'da kaldı. Meğer 12 Eylülü hazırlıyorlarmış
Timur'un eşi
-Erzurumdayız. Necdet 15-20 gündür hep gece eğitim var diyor. 12 Eylül gecesi baktım tanklar kentin içine doğru gidiyor. Artık biliyoruz, gece eğitiminde kentin dışına çıkarlardı. Necdet bunlar kentin dışına değil içine gidiyor. Ters gidiyor, dedim. Necdet gülüyordu..
Türkiye'nin yeri
- Bizim Balkanlar'da NATO dışında hareket etmemiz mümkün değil. Ama NATO harekatının nereye uzanacağı belli değil. Ama NATO'nun bu hareketi emsal teşkil eder mi etmez mi, şu aşamada bir şey demek zor
-Aslında bizim de bir karar vermemiz lazım. Asıl arka bahçemiz balkanlar mı kafkaslar mı? Kafkaslar olması gerekli..”

“16EYY.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“MGK Genel Sekreteri Orgeneral Cumhur A. ve 5 kişilik MGK üst yönetiminin Sedat E., Fikret B., Murat Y., MUSTAFA BALBAY'la yaptığı söyleşideki yazılması istenmeyen konuların satır başları
- HADEP'e oy verenlerin durumunu araştırdık. Hakkari'den Mersin'e kadar bir hat üzerinde çalıştık. Güneydoğu'da halkın yüzde 60'a yakını HADEP'e oy vermiş. Bunların yüzde 20'si doğrudan PKK'ya sempati duyuyor. Bu dilimi şu aşama yakalamak olanaksız. İkinci yüzde 20'lik dilim sosyal çalışmalarla elde edilebilecek durumda. Üçüncü yüzde 20'lik dilim ise sırf protesto olsun diye HADEP'e oy vermiş. İşte biz son iki dilimi yakalamaya çalışıyoruz. Bunları devlete yöneltebilirsek büyük ölçüde rahatlayacağız
- Araştırmada ortaya çıkan ciddi bir bulgu da şu oldu Güneydoğu insanının az bir diliminde kimlik arayışı' oluşmuş. Bu yüzde 10'u geçmez. Oran küçük gibi görünüyor ama, her an artabilir ve etkili olabilir.
- PKK Ocak 2000'de yaptığı 7. kongresinde siyasallaşmanın zemini olarak bu kimlik arayışına sarılma kararı aldı. Güneydoğu bu anlamda tam bıçak sırtında. Eylem planı hazırlamamızın nedeni de bu
- Kuzey Irak'ta 4 bin, Türkiye'de 500, İran'da 500 olmak üzere toplam 5 bin silahlı PKK militanı hala duruyor. Bu gözardı ediliyor. Şu aşamada halkı kazanmamız büyük önem taşıyor
- Batının PKK'ya desteği devam ediyor. Ancak eskisi gibi değil. PKK uyuşturucu gelirlerini ve haraç gelirlerini de kaybetmeye başladı
- Hazırladığımız planın sivil içeriği var. Ama MGK hazırladı. Açıklanmasını da Başbakan'a bıraktık. 9 Mayıs'ta kendisine verdik. Bir de basın bülteni' olarak açıklayabileceği metin sunduk. Nedense üç aydır açıklamıyor. Bu yüzden sizinle toplanıp güneydoğu eylem planını açıklama kararı aldık. Yine de biz perde önünde olmak istemiyoruz. AB hemen, askerler yine devrede' demeye başlar..
- Gülen bize göre birinci en tehlikeli gruptur. Kasetler var... ben bir F-16 pilotumu Gülenci olduğu için ordudan çıkarmak zorunda kaldım. Ecevit'in Gülen'e desteğini anlamak mümkün değil. Ortak zeminlerde konuyu açıklayamıyor da. Sözleri inandırıcı değil..
- Bize göre Gülen iki amaçla kullanılıyor; ABD'nin nüfuz alanını genişletmek, Türkiye'de ılımlı islamı yönetime getirmek.
- Gülen'in yurtdışındaki okullarında daha çok amerikan propagandaları yapılıyor. Bir de şu var, madem bunlar vatanlarını çok seviyorlar, öncelikle Türkiye'deki eğitime neden katkıda bulunmuyorlar
- Türkiye'de Türkçe ibadete geçmediğimiz sürece su sorunla çok uğraşırız. Bu konuyu sizler de sık sık gündeme getirmelisiniz. (burada, Murat Y., irticanın bu noktaya gelmesinde 12 uygulamalarının çok payı var' dedi. A. başını salladı ve, aynen katılıyorum' karşılığını verdi.
- Ben MGK Genel Sekreteri olmadan önce sivillerle çok temasta değildim. Bu görevle iktidarları, bürokratları tanıdım. Çok zayıf... Adam toplantıya geliyor gündemden haberi yok.
- Yurtdışındaki Türkleri belli hedefler etrafında toplamak için gizli bir çalışma başlattık. Yoksa onlar çok yanlış kişilerin etkisi altında kalıyorlar”
“03EKKK.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“1 Ekim 1999 cuma akşamı MİT Müsteşarı Şenkal A.'la akşam yemeği
Saat 19.20'de konuta gidiş. 21.00'e dek eşi İris Hanımın olduğu sohbet, sonra MİT Müsteşar yardımcısı Miktad A. ve Toplum ve Halkla İlişkiler Müdürü Cem K. ile yemek
Konulara göre sohbetin dökümü
PKK ve Öcalan'ın durumu
- Cezaevinde, ölüm korkusu içinde yaşayan bir Öcalan bizim işimize gelir. Bir terör örgütünün lideri cezaevine düştü mü etkinliği de azalır….
- Bizim endişemiz Öcalan'ın yerine güçlü bir liderin çıkacak olmasıydı. (gülümseyerek) allaha şükür bu olmadı.
- Terör örgütleri eylem yapmazlarsa hantallaşırlar. PKK'nin çekilme kararı alması, eylemlerini ara vermesi örgütü pasifleştirir. Sonra da soru işaretleri başlar.
- Şimdi örgütün Avrupa ayağıyla dağdakiler arasında bir çekişme var. Dağdakilere Avrupa'ya gidince her şey ayağınıza gelecek. Krallar gibi karşılanacaksınız gibi vaatler olmuş... Bir de dağdakiler Avrupa ayağını tanıdı, onların hayatını gördü. Şimdi çekememezlik var. SKP'nin (Sürgündeki Kürt Parlamentosu) kendisini feshetmesinin nedeni de bu.
- Örgüt içindeki ikiliklerin derinleşebileceğini düşünüyoruz. Örneğin, Yaşar KAYA neredeyse infaz edilmesi gereken kişi haline geldi. Kaya'yı küçümsememek gerekiyor. Avrupa'nın pek çok ülkesinde PKK'nin terör örgütü değil de başka türlü tanıtılmasında önemli etkisi oldu
- Bizim hesaplarımıza göre Öcalan çekilin' çağrısı yapmadan önce dağlarda 1800-2300 silahlı adamı vardı. 400-450 kişi buna uydu, şu anda 1400-1800 arası kişi var
- Bütün öteki ülkeleri de katarsak, İran, Irak, Suriye, Rusya... 5 bin dolayında adamları var
Öcalan'ın yakalanması
- Suriye'den ayrılışından itibaren çok iyi izledik. Bunu doğrusu biraz da övünerek söylüyorum. Adım adım izledik. Rusya'ya gittiğini tespit edince hemen temas kurduk. Önce reddettiler. Burada haftada iki-üç gün Rus servisinin adamlarıyla kavga ettik.
- Rusya'da kalmasından korkuyorduk. Ruslarla o günlerde çok uğraştık. Burada haftada iki üç defa değerlendirmeler yaptık. Eğer Rusya, Suriye benzeri bir destek verseydi uğraşmak çok zor olurdu. Adamlar zaten PKK'yi destekliyorlar. Şimdi de Moskova'nın 100 km. kadar güneyinde PKK kampı gibi çalışan yer var
- Rusya'nın kabul etmemesi bizi çok sevindirdi. En uzun süre İtalya'da kaldı. Biz bunun kişiliğini İtalya'da iyice çözdük. Korkak olduğunu, ölümden korktuğunu saptadık..
- Oradan Yunanistan'a geçtiğinde hemen devreye girdik. Yunan gizli servisine ben bir faks çektim. Hemen cevap geldi, bizde yok' dediler. Bu aslında sevindiriciydi. Orada olduğunu biliyorduk, ama yok demiş olmaları, orada tutmaktan yana olmadıklarını da gösteriyordu. Daha doğrusu kendi içlerinde bir tartışma başladı o zaman. Bir grup, siz ne yapıyorsunuz, Türkiye ile böyle bir durumun içine girilir mi' dedi.
- 4 şubat günüydü... Biz Yunanistan'dan gittiği yeri tespit ettik ve oradan getirebileceğimize kanaat getirdik. Bunu başarabileceğimizi düşündük. Bu anlattığım ana kadar her şeyi mit olarak tek başımıza yürüttük. Ama bundan sonrası için üçlü hareket gerekiyordu. Şu anda dünyanın hiçbir ülkesi böyle bir operasyonu tek başına yapamaz. mutlaka bir ortak hareket edecek partner gerekir. Biz hazırlıklarımızı yaptık... Öteki iki ülkeyi sormayın. Söylemeyeceğime söz verdim. Ama sizin için bulmak zor değil...
- Arkadaşlarımızla birlikte konuşup bunu başarabileceğimiz kanısında birleştiğimiz an başbakana çıktım. Durumu anlattım. Bu beni aşar dedi, beraber cumhurbaşkanına gittik. Cumhurbaşkanı hemen Genelkurmay Başkanını da devreye soktu. Köşk'te birlikte toplandık. Devletin tepesindeki üç önemli kişiyle buna karar vermek benim için ayrıca heyecanlıydı. Hepsinin ortak sorusu, yapabilir misiniz' idi. ben durumu anlattım. ayrıldık. O andan itibaren hiç bir bilginin sızmaması gerekiyordu.
- Uçak için Cavit Ç.'la bağlantı kurduk. Bana lazım dedim. Başka şey söylemedik. 200 bin dolar verdik. Parayı ödedik. Bu kadar uzun menzile giden bir-iki uçak var Türkiye'de fazla yok..
- Ekip beş gün Entebbe'de bekledi. O üçlü organizasyonu yaptık. Haber geldi. Kenya'ya geçti... Uçağın dışındaki içindeki Türkiye'ye ait olduğunu ortaya koyacak her şeyi kapatmıştık... Getirildi... Uçağa bininceye dek Hollanda'ya gittiğini sanıyordu. Elinde küçük tahta bir bavul vardı. Uçağa ilk girişteki arkadaş sarışındı, ona yabancı dilde selam verdi. içeri girdi..
- Her şey bittikten sonra durum kendisine söylendiğinde korkudan bayıldı. Tabii uçağın içinde güvenliği engelleyecek hareketlerde bulunmasın diye gözünü kapattık, kelepçe taktık.
- 1.5 saatlik bir video çekiminde 7 dakikalık bir görüntü oluşturduk.
- Kenya'da yunan büyükelçiliği'nden nasıl alındığını sormayın... (bu konudaki ısrarlı sorular üzerine, ısrarla bu yanıtı verdi. İşin püf noktasının burası olduğunun anımsatılması üzerine de susmakla yetindi
- Türkiye hava sahasına girince hemen başbakana haber verdim. Ancak açıklama yapmak için iyice emin olmak gerekiyordu. Sesini aldık, uzmanlara incelettik. Parmak izini aldık, inceledik. Onun olduğundan yüzde yüz emin olmamız için 1.5 gün geçti. Ancak o aşamadan sonra başbakanın açıklama yapmasında sakınca kalmadığını söyledik
- Olur ya, biz APO'yu yakadık deriz, adam Yunanistan'da çıkar. Rezil olurduk
- Başbakandan ricamız şu oldu, ordu 15 yıldır terörle mücadele ediyor. Bunda onların payı gözardı edilemez. Bunu birlikte başardığımızı açıklamalarını rica ettik. O da kırmadı. O da basın toplantısında benim de olmamı rica etti. Tabii benim için büyük bir onurdu.
- Uçağa beş kuruş ödemedik. (çağlar'a yine de bir ödeme yapılmış olabileceğinin anımsatılması üzerine, gülümsedi...((ödeme... 50 bin dolar 5 kuruş ödemedik”
“03EKKKK.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“Fethullah Gülen-İrtica
- Bizim tespitimiz şu, gülen grubu bürokrasiyi kullanarak iktidara gelmek istiyor, milli görüşçüler sandıktan gelmek istiyor. Böyle bir yöntem farklılıkları var
--Gülenciler başta 2000 yılını 2005 yılını hedef seçmişlerdi. Şimdi 2025 diyorlar
- Milli Görüşçüler biraz sabırsız. Bir an önce iktidara ulaşmak istiyorlar. Bu nedenle de hata yapıyorlar. Ama en örgütlü grup bunlar.
- Fethullahçılar ise daha uzun vadeye yaymış durumdalar ve bu yüzden de daha tehlikeliler. Maddi güçleri fazla. Yılda 60 trilyonluk bir parayı yönetiyorlar
- Yurtdışındaki okul açma faaliyetleri çok iyi organize ediliyor. Bizim gözlemlerimize göre bu Gülen grubunun başarabileceği bir şey değil. Mutlaka başka bir destek söz konusu... Bazı yerlerde bizim de yardımcı olduğumuzu söylüyorlar... Örneğin Kuzey Irak'ta, Erbil'de ama aslı yok.
- İrticacı yayın organlarının çoğu abone usulü dağıtılıyor, bayi satışları çok az.
- İBDA-C gibi silahlı mücadeleyi hedef seçen gruplar da var. Ama bunlar o kadar tehlikeli değil.
- Biz Gülen olayını aynen size aktardığımız gibi başbakana da söylüyoruz. Bizi dikkatle dinliyor. Ötesi bizim işimiz değil.
- Bütün mesele bu mütedeyyin insanlarla bunları ayırmak. Eğer mütedeyyin insanlar ürkütülürse bu çok tehlikeli olur. Bunu bildikleri için onlar da buna oynuyorlar.
- 28 Şubattan sonra belli bir mücadele başlatıldı. Devletin içinde oldukça örgütlüler. 28 Şubattan sonra sanırım devlet içindeki yüzde 20-30'lu bölümü temizlenebilmiştir. Çünkü çok zor.
- Taa MSP'den beri bunlar hükümet ortağı olduklarında üç bakanlık üzerinde çok ısrarlı oluyorlar. Milli Eğitim, İçişleri, Adalet... Bir de fırsat bulabilirlerse Sanayi Bakanlığı... Milli Eğitimle gençliği, İçişleri'yle devlet içinde kadrolaşmayı, Adalet'le kendilerine yönelik bir durum olursa bunu önlemeyi, Sanayi'de de parayı kontrol etmeyi hedefliyorlar. Bütün bunların sonunda devletin pek çok kademesinde yer etmişler. Bu kişiler diyelim ki görevden alındı, yargıya gidiyorlar kazanıyorlar... böyle olmuyor..
- şimdi belki size ters gelecek bu söylediğim, ama şöyle yumruğu vurmadan bu temizlenmez..
- Biz içimizde kesinlikle irticacı barındırmayız. örneğin ordu her yıl 50-100 bir grup kişiyi atıyor. Biz ordudan da sıkı kontrolle eleman aldığımız için bizde olmuyor. Bir kişi çıktı geçen yıl, attık. Şu kadarını söyleyeyim bizde şu an imam hatip'ten mezun olmuş kişi yok
Sol Örgütler
- Silahlı grup olarak DHKP-C var... 500 kadar militanları var. Ancak bu kişiler PKK'lilerden farklı. Bunlar teknolojiyi çok iyi kullanıyorlar. İyi beyinleri var. İçlerinde üniversite mezunu kişiler var
- Başlarındaki kişi Dursun KARATAŞ, yurtdışında. Değişik ülkelerde dolaşıyor
- Gecekondu bölgelerinden çok taraftan buluyorlar. Bu gelir dağılımı böyle gittiği sürece bu olur...
MİT'in durum.
(Bu bölümde Milli İstihbarat Teşkilatı ile ilgili açıklamaların bulunduğu görülmüştür.)

“03KKKKK.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“Cumhuriyet ve Medya
- Biz sizi çok iyi biliyoruz. Yıllardır çizginizden hiç ödün vermediniz, diğerlerinden ayrı yere koyuyoruz
- Sizin maddi olarak güçlükle ayakta durduğunuzu biliyoruz
- Sizi boğmak istiyorlar. (bunu üç kez yineledi)
- Buraya öteki medya mensuplarını çağırırken patronlarını da çağırdık. Patronlarına onların gözü önünde, “siz üst düzeydeki elemanlarınızın maaşını Türkiye gerçeklerine uygun yere indirmedikçe işlevinizi yerinize getiremezsiniz” dedim. Onların maaşı 20-25 bin dolar. Bunu söyledim, rakam az bile dediler. Neden böyle oluyor, bir kişi ayda o kadar parayı gördü mü, onu kaybetmemek için ne gerekiyorsa yapar.
- Medya, birinci güç, bu artık böyle. Biz de bu arkadaşlarla bir sağlıklı temas yolu arıyoruz. Bu yaptığımız toplantıların amacı bu. Birbirimizi daha iyi, yakından tanıyalım.
- Eskiden Doğan Grubuyla Bilgin Grubu vardı... Arada kapışırdı... Şimdi Uzanlar girdi, Karamemet girdi... İş vahşi ormanda mücadeleye döndü.
İlhan SELÇUK- 12 Mart-9 Mart
- İlhan bey ben size yıllar sonra bir anı anlatacağım, ama anlatmalı mıyım anlatmamalı mıyım bilmiyorum... Erenköy'de ben bir gece nöbetçiyim... Sizi bir odada tutuyorlar. Gözleriniz bağlı... Sanıyorum yatağa da hiç olmayacak biçimde bağlı tutuyorlar. Buna gerek yok dedim. Çözdüler. Siz bir ilaç istediniz, verdim...
Eşi İris Hanım: İlhan ben gerçekten o akşam eşim anlattı ben de ne kadar üzülmüştüm... anlatamam..
-Orada Oktay diye bir kişi vardı. o arkadaşımız rahmetli oldu..
- Tabii geçmişte çok hatalar yaptık... Zamanda geriye bakınca gülüyorsunuz... O dönem hepimiz üzülmüştük. Karşılıklı önyargılar vardı. Bize göre her solcu kişi, her TKP'li bu memlekete zarar verecek kişiydi. Böyle görüyorduk. Tabii sizce de bizler faşisttik..
- Zamanla sizi anladık. Şu anda da belki ayrı bakış açılarına sahip olabiliriz, ama memletetin temel sorunlarına bakışta sanırım pek çok ortak noktamız var
Miktad A.: İlhan bey eğer 9 Mart kazansaydı, bir de 10 Mart olacaktı. Çünkü siz de kendi içinizde parçalıydınız. İçinizde Kemalizmi daha ileri götürmek isteyenler vardı, Marksist-Lenininst kişiler vardı. Kazanınca bir de kendi içlerinde kavga edeceklerdi. İyi ki kazanmadınız diyorum ben..
- Mahir K. önemli biri değil. Bir dönem bize çok iyi bilgiler verdi. O dönem işte. Sonra mahkeme gündeme gelince, kendisine şahitlik edip edemeyeceği soruldu. O da tabii ki ederim, anlatırım' gibi şeyler söyledi. Şahitlik olunca ona, gel sen bizde çalış, başka bir iş yapamazsın' dedik. Üç yıl bizim ekonomik sosyal araştırma bölümünde çalıştı. Ona başka önerilerimiz de olmuştu. Yurt dışına gönderelim dedik, istersen estetik ameliyat yaptıralım dedik... Şimdi olmadık demeçler veriyor. Bir de bizim adımıza konuşuyormuş havası veriyor. Birinde artık açıklama yapmak durumunda kaldık. Şimdi sanıyorum, o örgütler öldürmesin diye arada bizim aleyhimize konuşmayı gerekli görüyor.”
“NEC.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“31 Ekim Pazar günü saat 16.00-19.00 arasında KKK'da KKK Kurmay Başkanı Org. Necdet T. ve Emekli Orgeneral Doğu A. ile sohbet
Necdet T.(NT)
Doğu A.(DA)
Mustafa B.(MB)
Durum Saptaması
NT- Ne oluyor, nereye gidiyoruz, duruma nasıl bakmak gerekir, ne yapmak gerekir bir konuşalım dedik. Toplumda bir umutsuzluk var. Geçen gün ben kumaşçım var, ona uğradım, neredesiniz efendim' diyor bana, “siz düzeltirsiniz bunu” diyor..
MB- Evet siyasete güvensizlik yerleşiyor..
NT- Ne yapmalı, mesela 28 Şubat benzeri bir girişim mi olmalı
MB- 28 Şubat devam ediyor deniyor ama... Durum da ortada... Bence irtica o günlerden daha fazla mesafe aldı..
DA- Evet evet ben de onu diyorum..
NT- İşte nasıl bir şey yapmalı, mesele orada..
MB- 28 Şubat benzeri durum diyorsunuz, ama bu kez atılacak adım sonuç alıcı olmalı, süreye yayılınca görünen ortada..
DA- Ben de onu diyorum... Bence de... Zaten 28 Şubat yeterince ileri gitmedi
Eskiler-Yeniler
MB- Benim dikkatimi çeken bir şey var. K. Paşa da 28 Şubat bin yıl yaşayacak diyor, ama K. dönemiyle bugünkü dönem arasında yüzde yüz çakışma yok gibi..
NT- Yok... Öyle..
DA- (NT'ye dönerek) bak görünüyor işte..
NT- K.'nın ekibi çok kuvvetliydi. Bu iş biraz takım oyunu... Biri karar alacak, öteki uygulayacak, bir diğeri olanı takip edecek, bir başkası plan-program üretecek..
MB- Laiklik konusunda ödün verileceğini düşünmüyoruz, ama Genelkurmayın takındığı yeni durum, karşı tarafı cesaretlendiriyor olmasın..
NT- K. döneminde aktif politika uygulanıyordu. Örneğin sizlerden biri aradığında Ö. çıkıyor, gerekeni söylüyordu... K. paşa pasif siyaset uyguluyor. Dışa kapalı. Gazetecilerle diyalog kesik... Böyle olunca da depremde adım atınca, gazetecilerle tam olarak buluşamıyorsun...
MB- KKK Atilla A. paşanın görev süresi uzayabilir deniyor..
NT- Hayır, bağrımıza taş basarız onu yapmayız. (DA'yı göstererek) bakın en değerli komutanlarımızı emekli ettik... TSK'da o olmaz... Ama şunu da söyleyeyim, A. paşadan sonra bir boşluk geliyor..
MB- Ama laiklikten ödün verecek bir boşluk olmaz sanırım bu..
DA- Olmaz, olamaz... üstte boşluk olsa, altı var..
Cumhuriyet'in Durumu
MB- Eski-yeni dönem dedik de, biz yeni dönemde Cumhuriyet'e karşı bir soğukluk hissediyoruz..
NT- Var..
MB- Örneğin brifinge çağrılmadık..
NT- Bak onu duydum ne kadar üzüldüm. Olmaz böyle şey... Ama bana söylediler ki, hata ettik. Yaptıklarının doğru olmadığını söylediler... Sonra düzeldi ama..
DA- Yaa Türkiye'de tek gazete cumhuriyet... Laiklikte, Atatürkçülükte üstüne var mı, nasıl yaptılar böyle bir şeyi...
NT- Komutanı bazen çevresi etkiler..
DA- Tabii cumhuriyet'in içinde bazı çatlak sesler de var..
NT- Evet var, oo şey, Toktamış A., Oral Ç., Aydın E., yani bunlar bazen ne diyorlar bilemiyorum... Bazen de Attila İ.... İnanın yazılarını sonuna kadar okuyamıyorum..
MB- Tabii asıl olan geminin rotası, sotada bazı değişik isimler olabilir..
NT- Elbette öyle... Biz zaten Cumhuriyet'i onlarla değerlendirmiyoruz
Ne yapmalı
DA- Bu işin eninde sonunda ordu tarafından çözülecek... Ben böyle görüyorum
NT- Biz bir şey söyleyince de bozuluyorlar... Faşist ordu falan diyorlar. Toplumun öteki kesimleri doğruları söyleyince de bu oluyor. Mesela Vural S., gayet güzel koydu olayları... Adama yapmadıklarını bırakmadılar
MB- Savaş parlamentoya yüklenince hemen kenetlendiler. Ama toplumda savaş haklı diyenlerin sayısı az değil..
NT- Belki az değil, ama adamı yalnız bıraktılar..
DA- Ben Atatürkçü Düşünce Derneğine gireceğim. Orada bir ışık görüyorum.
MB- 430 şubeleri var, güçlü bir örgüt... ama işin merkezi parlamento..
NT- ADD falan tamam da bu CHP ayağa kaldırılmalı... Mesela Ecevit'ten sonra ortada DSP diye bir parti kalmaz. Bu adamlar dağılırlar. Buradan 30-40 kişilik bir çekirdek çıkabilir... Ona bakmak lazım..
DA- Ama asıl toplumu ayağa kaldırmak lazım... Bizim millet tembel kolay kolay ayağa kalkmaz. Bakmayın siz o karşıdakilerin arada toplu eylem yaptığına, parayla yapıyorlar. Anadolu'da işsiz güçsüz adam mı yok. Topluyorlar, haydi İstanbul'a gideceğiz. Şu şu sloganları atacaksınız. Araba bedava, yemek bedava diyorlar. bizim toplum bedavacı..
NT- Bu iş asıl medyayla olacak. Bazan ben medyayı da anlayamıyorum... Neler oluyor..
MB- Bugünlerde olup bitenlerin yanında orman kanunları Roma Hukuku kalır. Artık medya gücü kalmadı, güçlerin medyası var..
NT- Mesela bu Aydın D., yok CNN ile işbirliği yapıyor... Nedir bu gidiş
MB- Çok uluslu şirketlerle ortak hareket ediyor. Bu şirketlerin Orta Asya'ya da bu ortaklıklarla gideceği söyleniyor... Hükümetle de müttefik oldular..
NT- Evet hiç eleştirmiyorlar. Sözleşmiş gibi köşe yazarları da övüyor.
Ecevit-Demirel
MB- Tabi önümüzdeki günlerdeki asıl tartışma cumhurbaşkanı konusunda..
NT- Demirel istiyor... yapacak..
MB- Ne yapacak
NT- En azından görev süresi yarım uzar... İş oraya gidiyor. Hükümetle çok iyi oynuyor. FP'yi de cebine koyabilir..
MB- Yeri gelmişken, K.'nun da Kosova'da Bakü'de hemen Demirel'in yanında yer alması biraz manidardı..
NT- Orada çerçeveye girmeyecekti... Adam nutuk mu çekiyor, sen git Kosova'daki birliği denetle... Bakü'deki garnizonu ziyaret et... Aynı kareye girmesi pek olmadı... Tabi bu Demirel başka bir yapı... Allah kimseyi onun etkisi altına sokmasın. Adamı et gibi çürütür
DA- Biz K. zamanında, Erbakan başbakanken onunda yakın görünmesini bile eleştirirdik. Birinde Anıtkabir'e giderken, sohbet ettiler. K. gülerek Erbakan'a birşeyler anlatıyordu. Mesele yaptık. Olmaz dedik
NT- K. da adam Başbakan, o kadar da konuşmayacak mıyım demişti..
DA- Olmaz... biz de olmaz dedik..
NT- O günler tabii... K. bazen Köşk'e çıkar, bambaşka biri olarak gelirdi. Etkilerdi onu... Dedim ya Allah kimseyi onun etki alanına sokmasın. Çeker bitirir adamı..
MB- Ecevit'le ne kadar gideceği konuşuluyor..
NT- Gitmez... Zaten yarım çalışıyor. Esasen bu parlamentonun bir şey yapması zor. Vural S. söyledi açık açık... Mesut YILMAZ'la da olmaz. Neyi niçin diyor anlamıyorsunuz..
MB- Cumhurbaşkanlığı için Mesut YILMAZ'ın da hazırlandığı söyleniyor, İsmail C. de adı geçerlenden..
NT- İsmail C. korkaktır. Bu tür büyük adımlar için cesareti yoktur. Başka adlar olabilir..
DA- Ben Kemal Y. adını attım, ama Necdet hemen Özal'ın sekreteriydi dedi. doğru..
MB- Demirel'le Ecevit de iyi anlaşıyor. Ecevit evet dedi mi Demirel'in dediği olur..
NT- Tabii siyasette neler değişir belli değil. Belki bu hükümet düşer. MHP, ANAP, Fazilet'ye başka bir hükümet kurar... Bir başka durum, bu parlamentonun ömrü ne kadar olur, o belli değil. bir yıl daha taşıyamayabilir..
PKK-Öcalan
MB- Öcalan'ın geleceği, PKK'nın durumu hakkında ne düşünüyorsunuz
NT- zaten gerilla hareketi siyasi bir harekettir. Şimdi diyorlar ya, siyasallaşacak diye... Bu tür hareketlerin zaten çıkış şekli siyasidir. Ama zaman PKK'nın lehine işliyor. Bu işler uzadı mı terör örgütünün lehine işler..
MB- Peki ne yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz
NT- Yasalar ne diyorsa o...
MB- Bir taraftan da çekiliyoruz diyorlar.
DA- Bakmayın siz ona... Ben o bölgede görev yaptım... Biz bu savaşı zaman zaman hatalar yapmamıza rağmen bir yere getirdik. Şimdi terörle mücadeleyle bölgenin kalkınmasının birlikte gitmesi lazım. Adam senin dozerini yaktı mı bir tane daha koyacaksın. Onu da mı yaktı, bir daha... Yılmayacaksın. Şimdi önce terör önlensin sonra yatırım diyorlar... olmaz...
MB- Bazı hatalar derken, neyi kastediyorsunuz..
DA- Canım geçti artık... yani her devlet bazı gizli operasyonlar yapar... Ama bunları Ağar gibi beceriksizlerle neyi niçin kullanacağı belli olmayan kişilerle yapmayacaksın..
NT- ABD de birşeyler yapmaya çalışıyor. Adam çekti 36. Parelele çizgiyi. O çizgi Kürdistan'ın güney sınırıdır. bunu böyle görmek lazım..
Ordu-Solcular-İrticacılar
MB- Geçen gün bize 12 eylülde teğmenken yüzbaşıyken solcu olduğu için ordudan atılanlar geldi... Ordunun bugünkü durumunu, Türkiye'nin sorunlarına bakışını onaylıyorlar. Önyargıyla bakmıyorlar. bana ilginç geldi..
NT- O dönem bazı şeyler oldu tabi..
DA- Bu solcular diyelim ordudan atıldı mı, birşey demezler, toparlanır giderler. Ama ötekiler öyle değil. Çok aşağılıktır onlar. Attın mı, atmadık çamur bırakmazlar, iftira ederler..
NT- Biz irticacıları atıyoruz, ama FP'li belediyeler hemen onlara iş buluyor. Adamların biri açıkta değil
Çevik Bir
NT- Bu medyanın yaptığı... Biraz evvel Çevir B. ile konuştum. Hürriyet'e o beyanatı vermemiş... Sedat E.'le bir kez yemek yedim. O galiba kendisini biraz öne çıkarmaya meraklı... Çevik Amerika'dayken bu anonsları verdiler. Biz şaşırdık. Dün akşam komutanlarla bir vesileyle bir aradaydık. Herkes Çevik'e bozuk. Bir ben, yapmamıştır, bir de kendisini dinleyelim dedim. Çevik sadece AB'yle ilişkilerimizin geleceğini anlatmış onlar nerelere götürmüş. Çevik, derhal Aydın D. 'ı aramış. Bunu düzeltmezseniz basın toplantısı yapar, açıklarım demiş. Sonra Ferai T.'ı aramış. Sen ne yapmak istiyorsun, niyetin de demiş..
DA- Çevik de biraz heyecanlı..
NT- Evet heyecanlı, o var tabii... Biz Çevik, Ben, Doğu Paşa, Hava Kuvvetleri Komutanı aynı devreyiz...”
“KKK.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“15 Ocak 2000 salı günü, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla A., Kurmay Başkanı Orgeneral Necdet T., Emekli Orgeneral Doğu A. ile öğle yemeği
Atilla A.(AA)
Necdet T.(NT)
Doğu A.(DA)
Saat 12.00'de NT'nin makamında buluşma da orada... Dokuzuncu kata çıkış. Ankara ayaklar altında. çatı kat... üst düzey komutanlara hizmet veren yiyecek-içecek bölümleri... En uçta özel oda var... Oraya geçtik
12.15'te AA geldi. koltuklardan masalara geçtik..
Konulara göre görüşme
Medya
(AA, masaya oturur oturmaz ilk bu konuyu açtı
AA- bu medya nereye gidiyor böyle... memlekette olup bitenlerin gerçek yönleriyle yansıtmıyorlar. Her ihaleden koku çıkıyor, dünyaya açılma diye herşey haraç mezat satılığa çıkarılıyor, bunların hiçbiri yok... Bu kişiler vatansever değil mi
AA- Pek çok şeyden haberimiz vardı ama, bu kadarına pes... Peki nasıl adam olur bunlar? Böyle gidemez.
NT- Gazeteciler arada bir araya gelip, konuları tartışmıyor mu? Olup bitene müdahale etmeleri lazım..
AA- Ben Kayseri'de konuşma yaptım. Çok önemli şeyler söyledim. Bir tek Cumhuriyet birinci sayfadan verdi. Ötekiler ya olanların farkında değil ya da vermek istemiyorlar..
DA- Komutamınım Cumhuriyette zaman zaman değişik yazılar çıkıyor. Onlara çok kızıyorum. İlhan bey sağlam, Cüneyt A. doğruları yazıyor, işte sizler varsınız, o kadar..
AA- Medyanın neyin ülke yaranına neyin zararına olduğunu ayırt etmesi gerekiyor
Laiklik
AA- Türk Silahlı Kuvvetleri bu konuda milim ödün vermez. Ancak işin merkezi meclis. önce meclis'in bu konuda duyarlı meclis olması lazım..
DA- Bu meclis mi komutanım
AA- Evet bu meclis. Başka meclis yok. Meclis'in laiklik konusun artık tartışılır hale getirmekten çıkarması lazım.
NT- Toplumda da bir suskunluk var. Arada bir canlanıyor o kadar.
Soru- Herşey daha kötüye giderse, toplumun öteki kesimlerinde de beklenen canlanma olmazsa, Silahlı Kuvvetler ne yapar
AA- Gereğini yapar. (biraz duraksayıp, yeniden) Yapar... TSK'ye sızmaya çalışıyorlar ama uzun yıllar bunu başaramazlar. Bizleri nasıl tanıyorsanız, en alttaki öğrenciler öyle. Onlara böyle eğitim veriliyor... İran'ın durumu belli, Suriye'yi biliyoruz, laiklik çok önemli..
DA- Komutanım bu iş sopayla olur, öteki yollar boşuna..
AA- (gülümseyerek) sen beni kötü yola iteceksin..
NT- Komutanım sivillere söylenmesi gereken ne varsa, en açık biçimde söylüyorsunuz..
AA- Evet, MGK'de inanın söylenecek en sert üslupla söylüyorum bunları.
Soru- Hassas bir konu ama...Herhangi bir kulis bilgisi alma kaygısıyla da sormuyorum... Biz yanlız kalmış gibi görünüyorsunuz... K., öteki Kuvvet Komutanları elbette laiklikte çok hassas. Ancak siyasilerin de TSK'yi ikinci plana itme planı dikkati çekiyor... Demirel, K.'nu konuşma kürsüsünün arkasına alıyor, şık bir fotoğraf çıkmıyor... Dışarıdan görünen bu... Siz ne dersiniz
(bir süre sessizlik)
AA- Sakın ola bunları bir yerde değerlendirmeyin... Söylediklerinizin tümünün farkındayız... Komutanın (K.) böyle hareket etmemesi gerektiği yönünde değerlendirmemiz oldu... Örneğin cumhurbaşkanı bizi Iğdır'a çağırdı... Tüm komutanlar oradayız. Kürsüye çıkınca bize seslendi, yanıma gelin' dedi. Komutan (K.) gitti. Ben gitmedim. Öteki arkadaşlar da yönelikler, arkadaşlar ben çıkmıyorum' dedim. Onlar da çıkmadılar. Kürsüde Demirel'le komutan oldu. Yanlız laiklik konusunda TSK'den hiçbir kuşku olmasın.
DA- Bu fazilet komutanım... hemen kapatılması gereken bir parti..(AA sustu)
Terör-ülkenin geleceği
AA- Herkes PKK bitti Hizbullah başladı diyor. Hayır, PKK da bitmedi. Şu anda bastırıldı o kadar. Kuzey Irak'ta tehdit unsuru olarak duruyorlar. Sonra bu HADEP'li belediye başkanlar... Diyarbakır Belediyesinde Türkçe konuşmak yasak. Dışarıdan gelenler de Türkçe konuşursa işleri yapılmıyor. Kürtçe mecburi dil. Yani biraz daha güçlenseler ne yapacakları ortada..
NT- HADEP'in ne yapacağı önemli..
DA- Komutanım ben bu Öcalan'ın hala yaşıyor olmasını kabul edemiyorum. Vatan hainliğinin insan hakları mı olur. asılmalıydı..
NT- Öcalan da siyasetin bir ayağı haline gelecek..
(AA biraz sustu, konu değiştirdi)
AA- Bizi AB'ye aday yapıyorlar... Yunanistan dostluktan söz ediyor... Birşeyler değişiyor. Bizden istediklerini PKK terörüyle alamayınca başka yollar arayacaklar. Şimdi bunlar (AB), her konuda yedek politikalar geliştirirler, bir politika tutmadı mı, hemen yenisini sürerler... Çok, çok dikkatli olmamız lazım. Ama bu medya, Cumhuriyet'i ayrı tutuyorum, bunların farkında değil. Biz ne yapmamız gerektiğini tartıyoruz... Kayseri'de konuşuyoruz... Yer verilmiyor..
DA- Komutanım, bu demeçle olacak şey değil, sopayla..
AA- (gülerek) Bugün kar yağacak..
Gülen
AA- Bu Gülen'i iyi tahlil etmek gerekiyor. Adam aylardır Amerika'da... Bunlar siyaseti ele geçirerek, hedeflerine ulaşmak istiyor..
DA- En tehlikelisi..
AA- Bakıyorsunuz ABD'nin çıkarı neredeyse bunlar orada okul açmış..
DA- Komutanım üstelik bu okulları kendisi de açmıyor. Bizim dangalaklara açtırıyor. yani parayı da biz veriyoruz.
AA- Şimdi bunlar (şeriatçılar) ekonomik bir güç de elde ettiler. Artık işadamları, tüccarları var... Kimi iş alanları öyle ki, Gülen'in adamlarına para vermeyen ihale alamıyor... Bu böyle gitmez..
Cumhurbaşkanlığı
AA- Benim gördüğüm şu... Bu Meclis Demirel'i seçmeye hazır değil. Demirel de çok istiyor... Ecevit, Demirel yukarıda olursa daha rahat yürüteceğini düşünüyor...Mesut YILMAZ'ın hesabı farklı..
DA- Yılmaz kendine oynuyor..
AA- Yılmaz'ın iki aşamalı hesap yapıyor... Birincisi, anayasa değişikliğinin olmaması için çalışacak. Bu olmayınca, bakın olmuyor diyecek, adaylığını koyacak. İkincisi Demirel'in üç yıllık bir uzatmayla seçilmesini sağlayacak. Beş artı beş on olduğuna göre... Demirel yedi yıl cumhurbaşkanlığı yaptığına göre, geriye üç yıl kalıyor... Sonra bu Meclis'le kendisini seçtirecek... Hesabı bu görünüyor..
NT- Demirel de Meclis'e ödün veriyor... kıyak emeklilik falan..
DA- Bu memleket zaten gelir dağılımındaki dengesizlikten batacak... Milletin yüzde 40'ı aç, bunlar bir milyar emekli maaşı alıyor.
AA- Bu gidişle Demirel başka hatalar yapmak zorunda kalabilir... Yapacak... Öyle görünüyor..”
“14NIKK.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“5 Nisan Çarşamba günü KKK Atilla A. ve KKK Kurmay Başkanı Necdet T.'la öğle yemeği..
Yemek KKK'nın çatı katında. yeni düzenlenmiş komutan yemek salonunda. Daha önceki görüşmede emekli Org. Doğu A. da vardı. Bu kez yok. Atilla A.'nin değerlendirmelerinin konulara göre dökümü
Cumhurbaşkanlığı
Bu meclis Demirel'i seçmeye hazır değildi. Zamanla belki hazırlanabilirdi, olmadı. Son anda bir değişiklik olmazsa, öyle görünüyor. (görüşme oylamadan birkaç saat önceydi.) Yeni cumhurbaşkanı için liderler nasıl bir yol izler, şu aşamada bir şey söylemek zor. O makam bizim için çok önemli.
PKK
Ben Milli Güvenlik Kurulu'nda açık açık şunu söyledim biz teröre karşı mücadeleyi dağda kazandık. Ama masada kaybedebiliriz. Çok dikkatli olmamız lazım...' Beni dikkatle dinlediler, ama ne yaparlar, daha doğrusu gereğini yaparlar mı, göreceğiz. Şu aşamada bu konuda iyiye giden bir şey görünmüyor. PKK, Avrupa ile çok iyi bağlantılar kurdu. Bunlar sürüyor. Avrupa ülkeleri de buna açıklar. Şimdi dağda yapamadıklarını masada yapmaya çalışacaklar. Zaman zaman durup tartıyorum, çok mu abartıyorum diye düşünüyorum, ama değil. Çok ciddi bir süreçteyiz. Bu konuda çok dikkatli olmamız gerekir geçen yüzyıldan bugüne Doğu-Güneydoğu'da 40 civarında isyan oldu. Bakıyoruz, 1937'de büyük bir isyan oluyor, bastırılıyor... Sonra 1970'lere kadar bir hareket yok. Neden ben bunu şöyle yorumluyorum 1930'ların sonundan itibaren ikinci dünya savaşının hazırlıkları yapıldı. 1939-45 arası ikinci dünya savaşı yaşandı. 45'ten sonra ancak 1970'lerde dünya yeni bir raya oturabildi. İşte şu safhadan sonra önceki politikalarına tekrar döndüler ve bizim Güneydoğuyu karıştırmaya başladılar.
Yunanistan
Yunanistan'la her yandan dostluk havası varmış gibi gösteriliyor. Ama öyle değil. Adamlar silahlanıyor. PKK'ya verdikleri destek aslında devam ediyor. Bütün bunlar yokmuş gibi sadece dostluk havasının estiğini söylemek, böyle göstermeye çalışmak ülke yararına değil tarihe bakın Yunanistan bize karşı hiçbir zaman savaşta kazanamamıştır, ama masada hep kazanmıştır.
Ordu-İrtica
Adamlar pes etmiş değil. Ancak bugünkü ortamda şu meclisteki partilerle bir şey yapmak çok. Bu partilerin irtica ile mücadeleye niyetleri yok. Bir de şu durum var; adamlar ekonomik olarak da güçlendiler. Siyasette şöyle bir plan işliyor ordunun etkisini azaltmaya çalışıyorlar biz bunu görüyoruz. İrticacı kesim her fırsatta silahlı kuvvetler aleyhine yayın yapıyor. Bundan rahatsızız. Meclis'te de 28 Şubatın ardında duracak bir parti kalmadı. Bunu da geçtik, ordunun etkisini azaltmak için her fırsatı değerlendiriyorlar Tabii biz ne yapabiliriz tartıyoruz. Acaba, Hasan TAHSİN bilgi merkezi biraz daha aktif mi olmalı, bunları araştırıyoruz. Benim görev sürem Ağustosta doluyor. Kişisel olarak hiçbir hesabım yok, ancak bu orduyu etkisiz hale getirme politikasının ülkeye de yararı olmaz.
Medya
Medyadaki Yurtsever-Atatürkçü insanların sayısı azalıyor. Buna karşı ne yapılır kestiremiyorum... Sizin meslek kuruluşlarınız vardır, onlar bir çözüm arayışı içine girmeli..Medya gücü çok önemli hale geldi. Ama haberlere bakıyorsun, Türkiye'nin ulusal çıkarlarıyla yakından ilgili konuları işlemiyorlar. Yanıbaşımızda neler oluyor, Yunanistan'ın öteki yüzünde ne var ne yok, hiç bunlarla ilgili değiller bakıyorum yine cumhuriyet bu tür konularda duyarlı yayın yapıyor. Ben emekli olunca da eve cumhuriyet alacağım.”

“SEZ.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“A.N.S.'le 6 Mayıs 2000 günü telefon görüşmesi
Büyük bir sorumluluk... Pislik, kokuşmuşluk, almış yürümüş. Bunların hepsinin üstesinden gelmek gerekiyor
Tabi arkamda parti ve örgüt desteği yok. Büyük bir zorluk... Kamuoyu aydınlar arkamda olursa, sonuç alırız diyorum
Beni korkutan bir durum da şu; Türkiye bir kişinin değişmesiyle her şeyin hallolacağını düşünüyor. Değil. Milletin bu yönde bir umudu var. Böyle olmaması gerekir
Cumhurbaşkanı yasa yapmaz, yön gösterir
Devlet denetleme kurulunu önemli ölçüde harekete geçirmek gerekiyor. Etrafa uygun kişileri atamak gerekiyor.
Söylediklerimi yazmayın. Böyle bir yöntem istemiyorum. Anayasa mahkemesinde de görüyordum, bir yere gelen arkadaşlar gazetecileri arayıp yardım, destek istiyorlardı. Onlar da konuşmadan sonra destekliyorlardı. Bir süre sonra bakıyorlardı o iş öyle değil. Ben bunu istemiyorum hakkımda değişik yayınlar çıktı. Aslı olmayan şeyler çıktı, tabi bunlara cevap vermedim. Vermeyi de düşünmüyorum ama nasıl dayanacağımı da bilmiyorum. Bir yöntem bulmak gerekli
Faziletliler bize yakın dediler. Bunu bilerek yaptılar. Böyle diyerek benim hem Anayasa Mahkemesi Başkanlığından istifa etmemi, hem seçilemememi istiyorlardı. Böylece ikili bir başarı elde etmeyi hedeflediler.
Doğru bildiğim yoldan beni kimse döndüremez. Bu konuda hiç endişeniz olmasın pek çok kaygımız da ortak..”
“16AGKKK.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“KKK Atilla A. ve Kurmay Başkanı Necdet T.'la öğle yemeği 15.8.2000
Ateş emekli oluyor, Timur 1. Ordu Komutanı oluyor
Saat 12.00'de KKK geliş, Timur'un makamına geliş. Pazar günkü Çanakkale yazımı okumuş. O aileyi ben de tanıyorum, haberim olsaydı oradaki komutana bir program yaptırırdım dedi
Daha sohbetin başında sordu
- Doğruluğuna inanmıyorum, ama Cumhuriyet'i mafya almış doğru mu
Hayır deyip ayrıntıları anlattım. İlhan abi de konu Cumhuriyet'e gelirse satır başlarını anlat demişti
12.15'te her zamanki gibi sekizinci kattaki taraça salona çıktık
“29NISS.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“Emniyet Genel Müd. Yard. Muhiddin K., Dr. Nihat K., Tahsin B.... Bakana çok yakın Kafkas kökenli, Gürcü-Abaza kökenliler..
Kazım A., Abaza. oğlu da Abazya da gidip geldi. Hem Gürcü, Abaza hem tarikat, bir kızı İst. Emniyet Md. gidinceye kadar tarikat içinde..oğlu Ali A...
Tantan'ın görünüşünün arkasında ırkçılığa yakın bir gruplaşma... Hem de maalesef tarikat ayağı var
Tantan tamamen hakim konuya. Eskileri yavaş bir tasfiye var. Tepki çekmiyor. Onlar da büyük zararlar verdiler.
Tantan ve Mesut YILMAZ'A yakın grup... Bir de Mesut'a yakın grup vardır. Turan G. Tantan'dan değil ANAP grubundan destek aldı.
Turan G. Polis Akademizinin ilk mezunlarından. Turan T.'ın abisi. Etkili bir yapıda değil
Personel yönünden Tahsin B. yönlendiriyor
Vali A. göre biraz daha laik. ANAP tipi laiklik... Bunlar kendi çıkarları doğrultusunda..
Maske yolsuzluklarla çok iyi mücadele öteki tarafta büyük bir kadrolaşma var vekaletler dönemi başladı. Atamaya uygun değilse vekaleten gönderiyorlar. Pek çok kritik yer vekaleten. Birçok il Tantan'ın Mesut'un yakın çevresidir. MHP biraz küskün durumda. Sosyal dem zaten yok. Bir ANAP damgası vuruyorlar geçmişte dört kanatlı ANAP, RP, Liberal, Sos Dem, muh
Recep G., ANAP'ın RP kanadıydı aldılar... Dış İlş Dai Başk. Aldılar bakanla görüşüyor, teftiş kuruluna geçti. Bunlar belirli özellikleri olan kişiler.
cep 542-……..
İbrahim S.”
“CAP.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“Dr. Gürbüz ÇAPAN
- Azeri Türklerindendir.
- 1955 Kars Çıldır doğumludur.
- Gençliğinde THKP-C, Devrimci-Yol örgütleriyle bağlantıları olmuştur
- Bu örgütlerin militanlığını yapmış, bazı silahlı eylemlere karışmıştır
- Diyarbakır Tıp Fakültesine öğrenciliği sırasında şehirdeki değişik örgütlerle bağlantıları olmuştur
- Bir dönem Elazığ'da faaliyeti olmuştur
- 1980 sonrasında cezaevinden çıkan örgüt elemanlarıyla bağlantılarını sürdürmüştür
- Bu örgütlere silah alımı konusunda devreye girmiştir
- 1983'te Kore Dostluk Derneği'nin kuruluşunda görev almıştır
- 1991'de SHP'den Esenyurt Belediye Başkanı seçilmiş. Başkanlığından sonra da önceki bağlantılarını korumuştur
- PKK, DHKP-C örgütlerine değişik dönemlerde para yardımında bulunmuştur
- İkinci kez belediye başkanlığı seçilmesi sırasında HADEP'le pazarlık yapmış, bu pazarlık sonucunda belediye meclis üyeliği söz konusu olmuştur
- 1995'ten sonra cezaevinden çıkan kişilere değişik biçimlerde yardımı bulunmuştur
- 1995'te bir heyetle birlikte Ermenistan'a gitmiş ve soykırım anıtına çelenk koymuştur
-Küba ile değişik biçimlerde bağlantıları olmuştur
- Nisan 1999 seçimleri öncesinde İşçi Partisi'nin düzenlediği Sol Güçbirliği Platformunda konuşmacı olarak yer almıştır
- Ermeni soykırımı konusunda Ermeni iddialarını öne çıkarmakla tanınan Taner AKÇAM'la teması olmuş, ona yardımda bulunmuştur
- Esenyurt'ta mafya yöntemleriyle arazilerin konut yapımı için arsalaştırılması işlerinde rol oynamıştır
- Nisan 2001'de Cumhuriyet Gazetesinin ortakları arasında yer aldığına ilişkin, açık kaynaklara dayalı bilgiler yer almıştır
- Kartal Cezaevinde tutukludur. Cezaevindeki tutuklulara maddi yardımlarda bulunmaktadır”
“CAP2.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“Kendi Değerlendirmeleri
- Biz kendisiyle ilgili özel bir çalışma yapmadık. Size aktardıklarım sağdan soldan bize toslayan bilgiler. İstanbul'da son dönemde yapılan operasyonlarla ilgili bizden bilgi-yardım istenmedi.
- Biz son iki yıldır öne çıkan, yolsuzluk, vurgun operasyonlarıyla ilgili hiçbir işe karışmadık. Karışamayız da. Çünkü, bunun için örgütlü değiliz. Bizim böyle birimlerimiz yok. Bunlar emniyette var. Bu yüzden bu kişiye ilişkin yolsuzluk iddialarıyla ilgili çalışmamız olmadı. Bizim işimiz belli, ülkenin güvenliğiyle ilgili konular.
- Siz kendi değerlendirmelerinizi söylediniz. Ben de bizim taraftan görüneni aktarıyorum. Fotoğrafı veriyorum size. Bizdeki kanı, muteber bir kişi olmadığı yönünde. Her tarafa bulaşmış bir kişi. Sanıyorum buna meraklı da.
- PKK, DHKP-C'ye para yardımı yaparken yürekten mi yaptı yoksa tehdit mi ettiler bunu sadece kendisi bilir. Kimi zaman silah alımı konusunda da devreye girdiği yolunda bilgiler var
- Ermenistan'a gidiş nedenine ilişkin bizde bir kayıt, bizden alınmış izin ya da bilgilendirme yok. O zamanın İstanbul Bölge Sorumlusuyla kişisel bir dostluğu varmış. Ona söylemiş. Onunla ev alımı gibi temasları da olmuş. Gittikten sonra, haberler çıktıktan sonra o, bana bilgi vermişti' dedi. Belki Belediye Başkanı da, ben İstanbul Bölge Sorumlusuna söyledikten sonra o da yukarıya bilgi vermiştir' diye düşünmüştür. Ama bizde öyle bir bilgi yok. Soykırım anıtına çiçek koyması, kurduğu temaslar... Belki Türkiye-Ermenistan ilişkileri iyi olsun, gelişsin bizim de yararımıza olur diye düşündü ama..
- İstanbul'daki bazı mafya gruplarıyla, Fevzi B. olsun, ötekiler olsun, bunlarla da bağlantılarının olduğu, onlarla bazı ufak tefek hesaplaşmalarının olduğu biliniyor..
- Okuduğunuz iki sayfa tabii satır başları. Bunların her birinin ayrı dosyası var. Ama tekrar ediyorum, biz kendisiyle özel olarak ilgilenmiş değiliz. Güvenlik sorunu, casusluk ne bileyim başka konular olsa size söylerdim. Böyle bir şey yok. Ama biz fotoğrafı koyuyoruz
- Cumhuriyet'le ilişkisine ilişkin bilgiler de özel kaynaklara dayalı değil. O günlerde gazetelerde yazılıp çizildiği için arkadaşlar not olarak koymuşlar
- Bir Belediye Başkanlığı döneminde bunlara sahip olmak için biraz eli maşalı biraz da cesur olmak gerekir.
- Taner A.'dı, bazı eski PKK, Dey-Yol'lulardı, bunlarla temaslarını kesmemiş. Gerçi o eski militanlar farklı yerlere savruldular, kimi siyasetçi kimi işadamı oldu ama, bu kişi hepsiyle bağlantıları sürdürmüş..
- Biz geçmişle ilgilenmiyoruz. 70'li yıllarda hayıflanarak baktığımız pek çok konuya bugün gülüp geçiyoruz. Bu yüzden bu arkadaşın gençlik yıllarında yapıp ettikleriyle ilgili değiliz. Son dönemi de aktardığımız gibi. Kim bilir belki yakın gelecekte çok başka biri olur. Örneğin, 70'li yıllarda orduya etmedik küfür bırakmayan Doğu PERİNÇEK'in bugün söylediklerine bakıp seviniyorum. Her ne kadar bugünlerde en çok bana saldırıyorsa da yine de geldiği noktadan memnunum. Belki yaşarsak, 25-30 yıl sonra bizim için de çok iyi şeyler söyler”
“GKM.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“Yaşar B.'la görüşme
- 27 Kasım salı, saat 16.50'de karargaha giriş. Genelkurmay başkanı kapısından alınış. Karargaha girişte her koridor dönüşü tam karşıda Atatürk'lü tablolar, fotoğraflar. ilk iki fotoğraf Atatürk'ün Meclis'ten çıkarken ekibiyle birlikte çekilmiş ünlü fotoğrafı. Yani sivil. 3. fotoğraf üniformalı portresi..
- Saat 17.10'da görüşmeye giriş... Odada duvarın birini büyük ölçüde kapatacak büyüklükle harita. Haritanın merkezinde Türkiye var. Sağ tarafta tüm Asya, solda da Avrupa Almanya'ya kadar... Harita, Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya merkezli..
- Görüşme yarım saat planlandı, 65. dakikada iki özel not gelince sona erdi. Özel notlardan biri Dışişleri Müsteşarı Uğur Z.'in acil notlu telefonu, öteki Genelkurmay Başkanı katında verilecek brifingin hazırlıkları. 11 Eylülden sonra günlük brifing birden ikiye çıkarılmış. Eskiden sadece sabahları yapılırmış, şimdi sabah-akşam.
Görüşme konuları
1-Cumhuriyet
- Herşeyden önce hanımefendi için başsağlığı diliyorum. Berin hanımın vefatına üzüldük. şimdi yük sizin üzerinizde.
- Görüşme öneriniz gelince inanın heyecanlandım. Şu anda da heyecanlıyım. Böyle bir fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ederim
- Ben Sultanahmet'te büyüdüm. İstanbul çocuğuyum. Cinci meydanında sarı bir evde doğdum. Çocukluğumda bizim eve iki gazete girerdi, biri Cumhuriyet öteki Akşam Postası. Bir bakıma okuma-yazmayı cumhuriyet'le öğrendik
- Cumhuriyet'in çizgisi bizim için çok önemli. Biz bu gazeteyi hala Atatürk'ün gazetesi olarak görüyoruz. (hafif gülümseyerek) gerçi bazı yazarlarımız var ama, onlara da belki günlük bir gazetenin rengi olarak bakmak gerekiyor
- Medya çok önemli. Şimdi ne olursa olsun, Ankara'da bir sorumlu kişi güne gazeteleri okuyarak, en azından önüne konan basın özetlerine göz atarak başlıyor. Medya önemli bir güç haline geldi
- Tekelleşme önemli bir sorun. Şimdi bir-iki grup kaldı. Onlar da değişik biçimlerde kullanıyorlar. Bu ortamda cumhuriyet'in de güçlükleri var, tahmin ediyorum. Bize düşen bir şey olursa lütfen söyleyin... Elimizden geleni yapmaya çalışırız..
- Vakıf danışma kuruluna askerleri de almışsınız. Atilla K. var, Çevik B., Kemal Y. değil mi? ama fazla asker almayın, bu sefer size militarist derler..
2- Türkiye'nin durumu
- Bizde ciddi bir bellek zayıflaması var. Ne yazık ki yakın geçmişte olup bitenleri hemen unutuyoruz. Bu Kıbrıs meselesi de öyle. Sanki 1974 öncesi olup bitenler hiç yaşanmamış gibi. Bunda karşı propaganda faaliyetlerinin de etkisi var ama, demek ki bizim insanımız da kolay kanabiliyor..
- Afganistan olayı çıktıktan sonra ben Atatürk'ün Afganistan politikasını araştırdım. Atatürk'ün büyüklüğünü bir kez daha gördüm. Daha o zamandan ciddi bir ittifak planı yapmış. Biz Afgan subaylarla okuduk. Çok da başarılı öğrencilerdi. Şimdi biz orada adım atarken çok dikkatli davranıyoruz. Geçen gün İngiliz general geldi buraya. Afganistan'da ne işiniz vardı, neden hemen asker gönderdiniz dedim... Bana, Afganistan'a asker gönderdik ama pişmanız, erken oldu' dedi. Orada bir kişi yönetime geleceği zaman, önce İngilizlere karşı savaşacağına dair yemin eder. Ondan sonra güvenirler. Tarihte çok çekmişler. Bizimse diyaloglarımız iyi. ama çok dikkatli davranıyoruz..
- AGSP'de son derece haklıyız. Ama anlamak istemiyorlar. Ankara'da İngiliz heyetiyle görüşüyoruz, bize durup durup öneri getirin' diyorlar. Bizim durduğumuz yer belli. Şimdi onlar, Avrupa ordusu kurulsun, NATO imkan ve kabiliyetlerinden yararlansın, siz de danışma organında olun, diyorlar. Biz de bunu yeterli görmüyoruz. AGSP'nin NATO üyesi ülkelerin ulusal çıkarlarına karşı operasyon yapmayacak sözü veriyor musunuz diyoruz, veriyoruz diyemiyorlar. Bu durumda tabii ki biz de kuşkulanıyoruz
- Ben bir çizelge yaptırdım. 1999 Helsinki zirvesinde Türkiye'ye adaylık statüsü verilmesinden sonra gelişen uluslararası olayları alt alta koydurdum, neredeyle lehimize hiçbir gelişme yok. Hep aleyhimize olaylar, Ermeni kararları, Kıbrıs olayı... Burada bir şey var... Yani bize AB umudu gösterip, istediklerini almak istiyorlar. Bunu böyle söyleyince de asker AB'yi istemiyor' diyorlar. halbuki hiç alakası yok. Biz sadece gerçekleri görmeye çalışıyoruz.
Yaşamı-anıları
- Ben 27 Mayısta harp okulu öğrencisiydim. Heyecanlı çocuklarız. İçimizdeki tek duygu vatan sevgisi. BAŞKA hiçbir şey yok. o zaman bu ülke yanlış yönetiliyor diyoruz, başka bir şey bilmiyoruz. Bize nöbet görevleri verdiler. Hiç unutmam bir generalin başına verdiler beni. Karşımda general ben başındayım. Benden portakal istedi. Tamam dedim, söyledim. Az sonra bir tabakta elma, bu var dediler. Verdim, üzerime attı, ben portakal istedim, dedi. Ben de sinirlendim, aldım üzerine attım, yiyeceksen bu var dedim. General aldı yerden almayı, bir yiyişi var ki... Sonradan öğrendik lakabı Deli Suat'mış... Sık sık nöbet yerimizi değiştirirlerdi, karşılıklı bir durum olmasın diye..
- Talat AYDEMİR olayında da asteğmendim.. O zaman da biz ülke böyle yönetilmez, yanlış yönetiliyor diyorduk..
- 12 Eylülde de karargahtaydım. O zaman da tabii değişik şeyler yaşadık. Sonrasında da genelkurmay karargahında görev aldım. O sırada Uğur MUMCU'yu tanıdım. Ona sordum, siz sakıncalı piyadesiniz. Şimdi Genelkurmay Başkanıyla görüşüyorsunuz, harp okullarında kanferans veriyorsunuz. Nasıl değiştiniz'... Uğur bey, siz de kendinizdeki değişime baksanız' dedi bana... Haklıydı tabi..
- Benim Atatürk'e olan saygım sevgim her geçen gün artıyor. İnanın insan o günkü koşulları düşününce, hani diyorum ben olsam... değil İstanbul'dan Anadolu'ya geçmek, boğazın öteki yakasından bu yakasına geçemezmiydim diyorum... (geçerdiniz deyince) evet geçerdim tabii ama çok zor... O dönem Kuleli'de okurken Anadolu'ya geçenleri buldum sonradan, daha çocuk yaşta yola çıkmışlar...tabii cumhuriyet de o dönemlerin ürünü..”
“GUN2.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“16 Temmuz 2002'de
MGK Genel Sekreteri Org. Tuncay KILINÇ'LA görüşme..14.00-15.05 arası- makamında
Makam koltuğunun yan karşısında yine Türkiye'nin Kafkas ve Balkanları da içine alan büyük bir haritası 3'e 2 gibi bir ebat
-Yeni oluşum çok önemli. Ben temas halinde olduğum sanayi odalarıyla konuşuyorum, destekleyin diyorum. Neden? Türkiye'ye bir heyecan lazım. Bu AKP'yi sadece yasal önlemlerle durdurmak mümkün değil. Milli Görüşün oyu 17-18. bunun büyük bölümünü Erdoğan alsa 11-12 eder, ötekine de yüzde 5-6 kalır. Ama bunlar anketlerde 20'nin üzerinde çıkıyor. Bunlara giden tepki oylarını bir başkasının alması lazım
- Şimdi bu Cem'i ben pek tanımam ama, bir şey yapmak istiyor. Anketlerde asıl lider olarak Derviş görünüyor. Onu da almaları lazım. Sadece Cem'le olmaz
- Şükrü S.'ya falan söyledim ben, CHP'ye git, burada artık ikbal kalmadı dedim. Öyle. Ecevit nereye kadar götürebilir
- Siyasete bakıyorum, anarşi var. Evet bu anarşi. Böyle şey olmaz. 30-40 parti seçime girecek. Bölünecek. Bunun adı anarşi. Düzeltilmesi lazım
- Vatandaştan çok tepki mektubu geliyor. (birini okudu) siz orada ne iş yapıyorsunuz. Mustafa Kemal sizi görse ne der. Dil o kadar önemli ki, bunlara Kürtlere biz mi dil vereceğiz. Vatanın parçalanması demek. Siz Osmanlı Paşası gibi memleketin batışını mı izleyeceksiniz..
- Irak konusu tatsız. Amerika kararlı. Bizim de fazla bir çıkışımız yok. Bütün işimiz bunlarla. Sonra, bunlar bize AB'den daha yakın. Irak'ta devlet zaten oluşmuş. Biz görmezden geliyoruz, o kadar. Bunu da nereye kadar yapabiliriz.
AB konusu pentatlon salonuna benziyor. Önce basit engeller gelir. Onları geçersiniz, giderek ağırlaşır. Bunların en ağırı İtalyan çukurudur. NATO ülkeleri arasında tatbikatta İtalyanlar çukurda kalmış o yüzden. Biz orada kalabiliriz. bir de İrlanda masası var..”
“GUN3.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“23.7.02'de Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet T.'nin makamında sohbet... Yanında Hamza K. da vardı. pek çok gizli raporu yazan kişi..
-IMF ile görüşmelerde Tiftiş Kurulunu ortadan kaldırmak istiyorlar. Arkadaşlara gidin müzakerenizi yapın. Ne geriyorsa yapın, dövmek dahil dedi
- TSK'den bir önceki kale biziz
- Hollanda Büyükelçiliğinin 1984’de PKK'ya 50 milyar liralık bağış yaptığına dair dekont var
-Adamlar Türkiye'nin güçlü kurumları olmasın istiyorlar. Birbirinden habersiz kurumlar olsun istiyorlar
- Yolsuzluk olayları ekonomik değil, politik. Yolsuzluğa karışanların arasında uluslararası terör listelerinde yer alanlar da var. Buna ayrıca dikkat etmek gerekiyor”

“GUN0801.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
2 Ağustos 2002 tarihli notta;
“2.8.0 Cuma
-Dünkü toplantı dönüm noktası gibiydi. Önce vakıf, sonra yayın kurulu. Vakıfta Çapanların engellemesinin sürmesi durumunda dışlanacağı açıkça yazıldı. Tartışmalı geçmiş. CA, ne demek, kim bunlar, ne görüşmesi, atalım gitsinler belediyecilik yapsınlar gibi keskin konuşmuş... H.Ç, çok bozulmuş..sonra yayın kurulu... öncesinde Emre K.'la sohbet ettik. Bana, Ankara büro çok iyi dedi, TV programlarını övdü... Yayın kuruluna C.A. da katıldı. Orada da konuştu..
Bugün H.Ç. aradı, C.A'yı çekiştirdi. Ona güvenmemek gerektiğini, her şeyi yapabilceğini söyledi vs. İ.Y.'ye konuştuk... Şukran ben devreye gireyim, aracı olayım, Işıklar'la konuşayım demiş..
Şükrü S. ile konuştum... Yetki belgesi alabileceklerini söyledi. Irak'ta Türkiye dışında karar alınamayacağını herkesin gördüğünü söyledi”
7 Ağustos 2002 tarihli notta;
“7.8.0
Şükrü Sina G.'le makamında görüşme... Ürdün gezisini değerlendirdi. T.C.'nin eşkiya kökenli, doğru biri olduğunu söyledi. Bana söylediği her şeyi tuttu. Size de ne söz verdiyse tutmuştur
-C.A. ile sohbet... Valla geçinecek kadar param olma mesleği bırakacağım. Bıktım, bu meslekten bıktım. Bozuldu... Bu E. Hürriyet'i mahvetti. Orada bile rahat edemem ben. Çetin A.'la anılar... Bir fıkrası girsin diye 10 tane yazarmış. Birini seçerlermiş. İlk seçtiğinde Cemal ustanın yanındaymış. Müjdeyi verince beraber içmişler. Sonra ulus matbasına gidip gazetenin basılmasını.
Çetin görünce fıkrasını C.A. sormuş
- belin geldi mi
kahkahalar..
portreler yazacağım. herkesi yazacağım. bazen kötü huyum var, yumuşuyorum. ama
yazacağım..
- İ.Y., Çapanlarla dananın kuyruğu bugün kopuyor. İlhan abi kararlı. Maaşlar yarın çekilecek”
“GUN0902.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
10 Eylül 2002 tarihli notta;
“10 Eylül salı saat 14.30 Cumhurbaşkanı ile görüşme.
Tam 14.30'da kabul etti. Planlanan yarım saatti. Ucu açık bırakıldığı için 80 dakika sürdü. Daha başlangıçta, İlhan bey, böyle yazılı randevu başvurularına gerek yok. Siz Ankara'ya gelince haber verin, mutlaka zaman ayırırız' dedi.
İ.S.- Size medya dünyasında olup bitenleri anlatalım diye geldik. Yeni bir dağıtım şirketi kuruldu. Turgay C., K., kendilerini savunmak için bu sektöre girdiler. Başarı kazanacaklar. Biz de onlarla aynı cephede olduk
A.N.S- Tekel'in kırılması iyi olur. Böyle şey olmaz.
İ.S.- Tabii basın 4. güç. düzenli olmalı
A.N.S- Valla İlhan bey birinci güç. O hale geldi. Ama güvenilirliği kalmadı. Ben bana gelen tepkilerden biliyorum. İnanın toplum her şeyin farkında.
İ.S.- Burada Sabah'ın yaşaması için, K. için önemli olan BDDK'nin çalışma biçimi. Eğer, ver paramı diye boğarsa, bu iş tutmaz. Kötü olur. Orada çalışanlar da. Eğer öyle yapmaz da şans tanırsa, o zaman iş değişir.
A.N.S- Benim yapabilecek bir şey varsa, söyleyin..
İ.S.- Yok, siz en üst katlarda bir kişi olarak gelişmeleri izliyorsunuz, izleyin yeter. Sizi bilgilendirmeye geldik
İ.S.- Seçimleri nasıl görüyorsunuz
A.N.S- Yapılmalı. Artık geri dönüş olmaz. Ben er geç topun bana geleceğini tahmin ediyordum ama, bu kadar erken geleceğini tahmin etmiyordum.
İ.S.- Ben seçimi istemiyorum. Herkes Ampul Partisine çalışıyor. Böyle şey olur mu
A.N.S- Ama seçimin olmaması daha zararlı olur. İleride inşaallah, demokrasi mi laiklik mi ikileminde kalmayız..
İ.S.- Bu parlamento ülkeye faşizmi getirir.
A.N.S- Her şeye rağmen parlamenter sistemden umudu yitirmemek gerekiyor. Laiklik konusu çok önemli. Bu imam hatiplere kızların alınmaması olayını hala çözemediler. Ben bunu yasayla halledin dedim, yapamıyorlar. Çekiniyorlar. Kızların imam hatipe girmesini yıllar önce bir velinin Danıştay'a başvurmasıyla sağlamışlar..”
12 Eylül 2002 tarihli notta;
“12 Eylül perşembe akşam çalgan'da yemek.
Yücel Y., İhsan E.(müsteşar), Erdal Ş. (Tümg. Gen Kurm. Adli Müş), Engin A., Birkan E..
E.Ş.- AKP yükseliyor. Tek başına iktidara gelebilir. Bunlar Erbakan'dan daha beter. Erbakan'ı ararız. Laikliği sulandırmak isteyeceklerdir. Merkez sağdan bir kişi onlara geçecekti, sordular. cemsede size de yer ayıralım' dedim... Öyle bir şey olursa AB, ma be dinlemeyiz. ne AB'si yaaa..
30 Ağustosta Yılmaz'ı çektim, ya bu seçim kararını niye aldınız' dedim. Bir şey diyemedi... böyle şey olmaz...
Turgay C. yurtsever adamdır... Dağıtım tekelinin kırılması iyi oldu...”

“25.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
12 Eylül 2002 tarihli notta;
“12 Eylül Perşembe günü Ankara'da Çalgan restoran'daki akşam yemeğine katılan kişiler
Tümgeneral Erdal Şenel (Genelkurmay Adli Müşaviri
Yücel Y. (TRT Genel Müdürü)
Birkan E. (KİT Komisyonu Başkanı)
İhsan E. (Adalet Bakanlığı Müsteşarı )
Fahri K. (Ankara Cumhuriyet Başsavcısı)
Bekir S. E. (Ecevit'in Eski Danışmanı)
Engin A. (Adalet Bakanlığı Danışmanı)
Mustafa BALBAY
Yemekte Tümgeneral ŞENEL'İN Turgay C.'LE ve Cumhuriyet-Ciner ilişkisiyle ilgili söyledikleri
- Cumhuriyet'in o ilişkisi iyi oldu
- Bu bağlantıyla Cumhuriyet'in önü açılabilir
- Ben Ciner'i bir ölçüde... Hatta iyi tanıyorum... O yurtsever bir işadamı. Bu ülkeye inanan biri
- Sağdan soldan bir şeyler diyen olacaktır. İtibar etmeyin
- Dağıtım tekelinin kırılması da iyi oldu. Dilerim onu başarırsınız. Zor iş ama, sonunu getirin.”
“GUN1002.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
5 Kasım 2002 tarihli notta;
“5 Kasım Salı günü akşamüzeri Genkur. Adli Müşaviri Tümgeneral Erdal ŞENEL'le görüşme..
Çok bozuk... Seçim sonuçlarını Fethullah'ın iktidarı olarak yorumladı. Bunların başlangıçta takıye yapacağını, Fethullah gibi kendini gizle, çok güçlü olduğun an ortaya çık modelini benimseyeceklerini söyledi
İçim acıyor.. Bu kadar olamaz dedi... Çocuklarımı düşünüyorum, Mustafa Kemal Türkiyesi bu olmamalı dedi... TSK'nin dimdik ayakta olduğunu gerekeni yapacağını söyledi.

Aynı gün saat 19.00 sıralarında Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Y. aramama yanıt verdi.
Bunu öngörmediklerini, hatta tam tersini düşündüklerini yani AKP ile CHP'nin yer değiştirmesi gerektiğini, bunu beklediklerini söyledi. Dikkatle izlediklerini, başlangıçta hemen tepki vermenin uygun olmayacağını söyledim, en azından bir mesaj deyince, o olabilir dedi. 10 Kasım var önümüzde o olabilir dedi.”

“8 Kasım saat 10.15 KKK Aytaç Y.'ın makamında görüşme..
Bugün yayınlanacak bildiriyi okudu. 10 Kasım nedeniyle ilk kez, Atatürk'e rahat uyu ve bize güven... diye bitiyor bildiri bana da bazı ekler yaptırdı.
Sonra yazılmamak üzere söyledikleri
- Bu seçim sonuçlarına millet iradesi diyemiyorum. Bu ümmet iradesi. Demek ki biz daha ulus olamadık. Bu onun yansıması. Üniter devleti kurup halkı uluslaştırmak o kadar kolay değil. Aydınlanma hareketini tam olarak tamamlayamadık
- Oyum şahsen CHP'ye idi. istedim ki, AKP'nin yerinde CHP olsun, olmadı. Ama şimdi CHP'nin de AKP'ye bu kadar yanaşmaması gerekli. Ne öyle, yakınlaşmalar, öneriler, ortak hareket edelimler. CHP yerini unutmamalı
- Bu seçim sonuçlarından sonra hemen ABD'nin sevinmesi, İstanbul sermayesinin sevinci desteği olayın çok geniş boyutlarının olduğunu gösteriyor. Bu orduyu da zayıflatma, etkisini azaltma girişimleri. Güçlü ama içte etkisiz bir ordu isteniyor. Biz bunun farkındayız
- AKP'nin ileride ne yapacağını hesaplamak istemiyoruz. Ne olursa ne olur diye bakmıyorum. Dileriz germezler ama herkes gibi bizim de kafamızda kuşkular var. Bizim bu açıklamalarımız zinde güçlere bir kuvvet verir diye bakıyoruz
- Bu seçimin tek yararlı yanı, Mesut YILMAZ'ın Tansu ÇİLLER'in gitmesi oldu. Yoksa onların başka türlü gideceği yoktu. Onlar yönetemiyordu. Ben MGK'da biliyorum. Her şeyi görüyorduk. Yönetemiyorlardı.
- Cumhuriyet nasıl gidiyor? Tek gazete kaldınız söyleyeyim... Ama bu Çapanlardan kurtulun. Onların altında çapanoğlu var bilesin... Bu gazeteye Atatürk ad vermiş, size para koyanın da temiz olması lazım”

“GUN1102.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;
“5 Kasım Salı günü akşam üzeri Genkurm. Adli Müşaviri Tümgeneral Erdal Şenel'le görüşme..
Çok bozuk... Seçim sonuçlarını Fethullah'ın iktidarı olarak yorumladı. Bunların başlangıçta takıye yapacağını, Fethullah gibi kendini gizle, çok güçlü olduğun an ortaya çık modelini benimseyeceklerini söyledi içim acıyor.. bu kadar olamaz dedi... çocuklarımı düşünüyorum, Mustafa Kemal Türkiyesi bu olmamalı dedi... TSK'nin dimdik ayakta olduğunu gerekeni yapacağını söyledi.
Aynı gün saat 19.00 sıralarında Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Y. aramama yanıt verdi.
Bunu öngörmediklerini, hatta tam tersini düşündüklerini yani AKP ile CHP'nin yer değiştirmesi gerektiğini, bunu beklediklerini söyledi. Dikkatle izlediklerini, başlangıçta hemen tepki vermenin uygun olmayacağını söyledi en azından bir mesaj deyince, o olabilir dedi. 10 Kasım var önümüzde o olabilir dedi..”

8 Kasım 2002 tarihli notta;
“8 Kasım saat 10.15 KKK Aytaç Y.'ın makamında görüşme.. Bugün yayınlanacak bildiriyi okudu. 10 Kasım nedeniyle ilk kez, Atatürk'e raha uyu ve bize güven... diye bitiyor, bildiri bana da bazı ekler yaptırdı.
Sonra yazılmamak üzere söyledikleri,
- Bu seçim sonuçlarına millet iradesi diyemiyorum. Bu ümmet iradesi. Demek ki biz daha ulus olamadık. Bu onun yansıması. Üniter devleti kurup halkı uluslaştırmak o kadar kolay değil. Aydınlanma hareketini tam olarak tamamlayamadık
- Oyum şahsen CHP'ye idi. İstedim ki, AKP'nin yerinde CHP olsun, olmadı. Ama şimdi CHP'nin de AKP'ye bu kadar yanaşmaması gerekli. Ne öyle, yakınlaşmalar, öneriler, ortak hareket edelimler. CHP yerini unutmamalı

Hiç yorum yok: