11.8.09

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 1801 - 1850 SAYFALAR

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 1801 - 1850 SAYFALAR

bir şey söylemedi. Ben de kendisine bu şahısların neden benim yanıma geldikleri sormadım. Sadece bana bu şahıslarla oturup çay içeceğimi söyleyerek buluştuk. Kahvehaneye benim yanıma gelen şahısların isimlerini bilmiyorum. Şahıslarla kahvede oturup sıradan bir muhabbet ettik. Zaten akşamüzeri olduğu için fazla oturmadık. Bu görüşmemizde şahıslar ile tanıştık. Kendileri bana Harbiye Askeri Okulunda okuduklarını söylediler. Ancak ben şahısların gerçekten burada okuyup okumadıklarını bilmiyorum. Kemal AYDIN isimli şahsın vasıtası ile bu gelen şahıslarla tanıştım. Bu görüşmemizin başka bir amacı yoktur. Benim bu şahıslar ile görüşmemin illegal bir amacı yoktur. Ben sadece Kemal AYDIN’ın misafirleri olduğu için ağırladım. Kemal AYDIN görevini yap derken bana misafirlerini ağırlamam için söylediği bir sözdür. Ben de kendisine görevimi yapıyorum derken misafirlerini ağırladığımı, kendisini mahcup etmediğimi söyledim. Bunun dışında bu şekilde konuşmamızın her hangi bir amacı yoktur. Bana her hangi bir kimse görev vermedi. Benim görevden kastettiğim şahısların ağırlanması konusudur. Bunun dışında her hangi bir amacımız yoktur.” dediği, Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde de; “Ben daha önce bu suçtan gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra iki teğmen arkadaş beni arayıp sordular bir ihtiyacın var mı yardımcı olabileceğimiz bir husus var mı diye sordular. Teğmenlerle de o şekilde tanıştım, teğmenlerin ismi Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU'dur. Bunlarla da normal sohbet etmişizdir.” dediği tespit edilmiştir.
Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde; Durmuş’un 06.01.2008 günü saat 23.12'de Neriman AYDIN ile yaptıkları telefon görüşmesinde geçen Neriman'ın "Çelebi komutan vardı onu bıraktık E. için yarın Disiplin Kuruluna çıkacak ona bi hazırlık yaptık şöyle savunsun diye. İnşallah yarın öyle savunacak kendini. Geçenki olaydan dolayı savunacak. Ama Kemal amcası onunla konuştu sözlerini aldı. Herşeylerini devam edecek, yani devam, bırakmak yok devam." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; görüşmede geçen Çelebi komutanın Kara Harp Okulu öğrencisi iken artık teğmen olan Mehmet Ali Çelebi olduğunu, E.’nin de aynı okulda öğrenci olup akraba olduklarını tahmin ettiğini, E’nin okuldaki disiplinsizlik olayı nedeniyle karşı karşıya kaldığı cezaya ilişkin bir konuşma olduğunu, Neriman AYDIN’ın bildiği kadarıyla bu kişilerin babalarıyla aile dostu olduğu için konuyla ilgilenmiş olduğunu, Çelebi’yi Neriman’ların evinde bir sefer gördüğünü beyan ettiği, yine aynı görüşmenin devamındaki, Neriman'ın Durmuş Ali’ye "Ablası ya laylaylomla devlet meseleleri de millet meseleleri laylaylomla nasıl olacak? Bu tarafta binler yüzlerce çocuk var ve Kemal abini dinlemek için sırada bekliyolar, bir dakika bırakmıyolar ki o Harbiyeli çocuklar yani, yeni çocuklar." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; Kemal AYDIN’ın Kızılay’dan emekli ve Mehmet Ali ÇELEBİ’nin babası aile dostu olduğunu, Noyan’ın da Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu bu nedenle görüşmekte olduklarını, binlerce Harbiyeli’nin kendisi ile görüştüğünü zannetmediğini, görüşmelerin aile dostluklarından geldiğini, bu kişilerle Ankara’ya gidişlerimde görüştüğünü, kendisinin vatan ve millet sevgisi konularındaki fikirlerinden etkilendikleri için Neriman AYDIN’ın onlar için idol olduğumu söylediğini beyan ettiği, 20.03.2008 günü saat 11.11'de Durmuş Ali’nin Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde Durmuş’un "Noyan falan döndü mü abla" dediği, Neriman'ın "Noyan Eğirdir’de amcası Özel Kuvvet. Amcası çok selamları var. Dün de Mehmet Ali ÇELEBİ’nin var selamı. Noyan’ı da Özel Kuvvet seçmelerinde epeyce bir sıkıştırmışlar." dediği, Durmuş’un "İyi çok iyi, yok o çocuk güzel şeyler yapacak." dediğiniz, Neriman'ın "İnşallah sayende amcaları valla sayende, hep sen onlara idol oldun, örnek oldun gıptayla seni izliyorlar." şeklindeki telefon görüşmesi sorulduğunda; görüşmede geçen Noyan’ın Mehmet Ali Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu artık teğmen olduğunu, Eğridir’deki eğitimlerin zorluklarından bahsettiklerini, o çocuklar kendi kitaplarını okudukları için onu bir idol olarak gördüklerini Neriman Aydın’ın söylediğini beyan ettiği, 19.04.2008 günü saat 09.32'de Durmuş Ali’nin Neriman Aydın ile yaptığı görüşmede Neriman'ın “Akşama seninkiler vardı, Çelebi ile Kemal abin. Dedim Kahraman benden her hafta rapor alıyor dedim bunların durumu nasıl diye. Noyan diyo ki ablası, amcası “Kırmızı Beyaz” okuyorum dağda. Dedim ki ya şu amcanın şimdi gözüne girdin ha, dedim. Eğridir’in dağlarında kitap okuyasın, tamam mesele yok. Valla okuyom Neriman teyze dedi, herkese de okutturuyom dedi." dediği, Durmuş’un "Valla okuyorsa güzel işte tamam valla Noyan yırttı yani şimdilik. Valla benim çocuklara hepsine mecbur koşuyorum ya, en az iki kitap olacak çantasında. İlkinde mırın kırın ettiler, abi yani o şartları biliyosun filan, öyle yok dedim yok yok yok. Sıçtırmayın şartına, vurulduğunuzda yaralı yatacaksınız, kitap okuyacaksınız kitap okuyacaksınız o zaman." dediği şeklindeki telefon konuşmaları sorulduğunda; Neriman’ın ona rapor vermekten bahsetmesindeki kastın Noyan’ın kitap okuyup okumadığını söylemesi olduğunu, çocukların hepsine mecbur koşuyorum derken Mehmetçik dershanelerine gönderdiği kitaplar ve oradaki öğretmenlerden bahsettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.

Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda;
Şüpheli Önder KOÇ ile 51 kez görüştüğü, Şüpheli Eren MUMCU ile 441 kez görüştüğü, Şüpheli Neriman AYDIN ile 327 kez görüştüğü, Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile 515 kez görüştüğü, Şüpheli Hatice BAHTİYAR ile 4 kez görüştüğü, Şüpheli Kemal AYDIN ile 201 kez görüştüğü, Şüpheli Hamza DEMİR ile 59 kez görüştüğü, Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU ile 77 kez görüştüğü, Şüpheli Hasan Hüseyin UÇAR ile 6 kez görüştüğü, Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN ile 96 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Gizli tanık Kıskaç’ın beyanlarında, şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet takıldığı belirtilmektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun şüpheli Kemal AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta Noyan ÇALIKUŞU olmak üzere soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Eren MUMCU, Önder KOÇ, Hasan Hüseyin UÇAR ve Yaşar TOZKOPARAN’ı bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile tanıştırdığı, şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun Kara Harp Okulunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütübünyesinde meydana getirilen hücre yapılanmasında Mehmet Ali ÇELEBİ’den sonra yer aldığı ve bu şüphelinin yardımcısı konumunda bulunduğu, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman AYDIN’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman AYDIN’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, Mehmet Ali ÇELEBİ tarafından örgüte kazandırılan şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun bundan sonra diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda aktif olarak faaliyette bulunduğu, örgütün muvazzaf olarak TSK bünyesine katıldıktan sonra da devam eden Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını Mehmet Ali ÇELEBİ’nin şüpheli Noyan Çalıkuşu’nun yardımı, şüpheli Kemal ve Neriman AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını örgütün Kara Harp Okulundaki sorumlusu konumundaki Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Noyan ÇALIKUŞU’nun da yardımıyla ve şüpheli Kemal ile Neriman AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Şüphelilerin Kemal ve Neriman AYDIN’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, bu çalışmaları nedeniyle örgütteki üstlerinin takdirini kazandıkları, örneğin şüpheli Neriman AYDIN’ın Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı bir telefon konuşmasında; “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” şeklinde ifadeler kullandığı, faaliyetlerinin deşifre olmaması için şüphelinin diğer arkadaşları gibi çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmadığını söyledikleri özel cep telefonu hattı kullandığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları görülmektedir.
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun, şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerini aşama olarak öncelikle komando olma ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızma yönündeki teşviklerini yerine getirmek için azami gayret sarf ettiği, kendisinde de oluşan bu bilincin örgüt üyelerinde oluşturulması için azami özen gösterdiği ve kayıtlı konuşmalardan ve şüphelilerin ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.
Şüphelinin diğer şüphelilerle aralarında geçen konuşmalarda Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerinden olan Yasama ve Yürütme organını cebren ortadan kaldırmanın bir gereği olarak sürekli siyasi konularda yorum ve değerlendirmeler yaptığı, bu bağlamda terör örgütünün kendi görüş ve düşüncelerine aykırı siyasi parti ve görüşlere karşı son derece tahammülsüz, şiddet içerikli konuşmalar yaptığı, demokratik seçimle iktidara gelmiş yürütme organını ve faaliyetlerini sürekli tahkir edip aşağıladığı ve kendisinde oluşturulan ihanet içinde olduğu kabulünden hareketle karşı eylem ve yasadışı girişim arayışında olduğu, buna bağlı olarak şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile birlikte 30 Ağustos Zafer Bayramında özellikle Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı bir eylem planı hazırlığı içinde olduğu, bu çerçevede tören resmigeçidi sırasında resmigeçitte kullanılan tankın/tankların törende bulunan Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı vahim bir eylemde kullanmayı düşündüklerini ima ederek konuştuğu telefon konuşmalarıyla tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün amacına ulaşmak için kullandığı yöntemlerinden biri olduğu bilinen, naylon terör örgütleri kurma, mevcut terör örgütlerine sızma, kontrol altında tutma ve amacı doğrultusunda kullanma faaliyetleri çerçevesinde, yerleşik Yargıtay kararlarıyla 3713 sayılı Yasa kapsamında terör örgütü olarak kabul edilen Hizbuttahrir terör örgütüne örgütün talimatı doğrultusunda şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun yardımlarıyla Mehmet Ali ÇELEBİ’nin sızdığı, bunun için Mehmet Ali ÇELEBİ’nin kendisini muhasebeci olarak tanıtarak tanışmış olduğu taksi şoförü ve aynı zamanda Hizbuttahrir Terör Örgütü üyesi olan Süleyman SOLMAZ ile temas kurdukları, şüpheli Neriman AYDIN’ın ikametinde bulunan “Hizbuttahrir” yazılı örgütsel doküman ile bunun altındaki, “Süleyman” “Ulus kiler çarşı girişindeki Türkcell telefoncu Rıza arkadaşı” “Keçiören sanatoryum konuşma yerleri” “Her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı” “Aşama aşama hazırlık” “Senin bu kitaba geçmen için altı ayın var” “Bu iş için hiçbir şey talep etmeyen hocalarımız var” “CD ler kalabalık ortamda izleyin” “Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” şeklinde yazılar bulunan not kağıdının şüpheli Mehmet Ai ÇELEBİ tarafından şüpheli Süleyman SOLMAZ’dan temin edildiği, şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun Mehmet Ali ÇELEBİ ile birlikte katıldığı bir Hizbuttahrir Terör Örgütü toplantısında cep telefonuyla resimler çektiği, böylece şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Süleyman SOLMAZ vasıtasıyla Hizbüttahrir Terör Örgütüne sızmasına katkı sağladığı, bu şekilde elde ettikleri bilgileri üyesi bulunduğu Ergenekon Terör Örgütünde şüpheli Neriman AYDIN başta olmak üzere diğer üyelerine verdiği, şüpheli Kemal AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun yaptıkları görüşmede, Kemal'in "Benim Özel Kuvvetlerim, Hizbuttahrir’in belgelerini falanı filanı topladı yalla…taksici şoförle konuşurken Hizbuttahrirci olduğunu anladı, telefonunu aldı ondan o bizim çiroz…Ondan sonra o Noyan’la birlikte Cumartesi Pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın” dediği, Durmuş Ali’nin "Mehmet Ali mi becerdi bu işi" dediği, Kemal'in de "He Mehmet Ali, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin genelkurmayı" dediği ve bu şekilde şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nda ve Mehmet Ali ÇELEBİ’den takdirle sözettiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal AYDIN ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman AYDIN tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve hatta Durmuş Ali ÖZOĞLU hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı gözler önüne sermektedir.
Örneğin Noyan ÇALIKUŞU ve Eren MUMCU tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman AYDIN’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,
Yine şüpheli Noyan ÇALIKUŞU tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman AYDIN isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.
Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akıl almaz ifadeler, örgütün TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.
Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Noyan Çalıkuşu’nun; şüpheliler şüpheli Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, şüpheli Eren MUMCU ile Noyan ÇALIKUŞU’nun yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Anayasa gereği Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırtıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği anlaşılmakla,

Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun üzerine atılı ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/2,135/1-2,43 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
46-Şüpheli Eren MUMCU
a-Savunmaları
Savcılık beyanı:
İzmir Maltepe Askeri Lisesinde ve Kara Harp Okulunda okuduğunu daha sonra Tuzla Piyade Okulunu bitirip Hakkari’ye tayin olduğunu, şüphelilerden Kemal AYDIN, Neriman AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Mehmet Ali ÇELEBİ, Noyan ÇALIKUŞU, Hasan Hüseyin UÇAR, Önder KOÇ ve Yaşar TOZKOPARAN’ı tanıdığını diğerlerini tanımadığını, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüdokümanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki yapılanması hakkında bilgisi olmadığını, Kemal AYDIN ile Ankara’da Buluş Kıraathanesinde Noyan ÇALIKUŞU ile otururken tanıştıklarını, Neriman AYDIN’ın onun kardeşi olduğunu, bir defa evlerine gündüz vakti yemeğe gittiklerini, bir daha telefonda bayram ve kandillerde görüştüğünü, Ali Bey diye kitap fuarında tanıştığı kişinin Durmuş Ali ÖZOĞLU olabileceğini simaen tanıdığını konuşmadıklarını, Kuvayı Milliye Derneğini haberlerden duyduğunu Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun irtibatını bilmediğini, Kemal ve Neriman AYDIN’ın evine bir kez gittiğinde güncel konulardan bahsettiklerini, Neriman AYDIN’ın evinde ele geçirilip Neriman’ın evlerine gelip giden askeri öğrencilere ait olduğunu içeriğini bilmediğini beyan ettiği listeyi bilmediğini ve kendisinin hazırlamadığını, Neriman AYDIN’a “teyze” demesinin kendisinden yaşlı olmasından kaynaklandığını, Kemal ve Neriman AYDIN’a herkese söylediği kura yeri gibi genel konular dışında bir bilgi vermediğini, normalde hafta sonları Ankara’ya kız arkadaşının yanına gittiğini, hafta sonu hatırlayamadığı bir görev olduğundan gitmemiş olabileceğini, kuradan sonraki iki haftalık mehil izninde bir haftalığına Ankara’da kursta olacağı için Kemal’in bir hafta boyunca görüşebileceklerini söylediğini, Kemal AYDIN’la 2-3 defa Buluş Kıraathanesinde görüştüklerini sohbet ettiklerini, organik bir bağı olmadığını kendisini herhangi bir konuda yönlendirmediğini, Noyan ÇALIKUŞU’nun Neriman’ın evinde arama yapılırken not defterlerinin güvende olduğunu söylemesinin nedenini ve Kemal AYDIN’ın evine gelen jandarma astsubay meselesini bilmediğini, Noyan’ı rahatlatmak için “Değerli, çok değerli birine gittiğini ondan bilgi alıp Noyan’a getireceğini” söylediğini aslında öyle birinin ve ondan alacağı bir bilginin olmadığını, rehabilitasyon kelimesini Noyan’ı rahatlatmak için söylediğini, görüşmesinde geçen “şey de var, diğer paşamızın da şeyi var işte avukatlık mavukatlık muhabbeti var ya” şeklindeki konuşmasında söz ettiği paşaların Şener Eruygur ve Hurşit Tolon Paşalar olduğunu ve avukatları olduğu kendilerini savunabileceklerini düşündüğü için öyle söylediğini, Kemal ve Neriman AYDIN’ın ne tür bağlantılar içinde olduğunu bilmediğini, görüşmesinde geçen Köksal doktor diye birinin olmadığını bunu da yine Noyan’ı rahatlatmak için söylediğini, Noyan’ın konuşmasında “ bizim tayfa” diye sözettiği şahısların kimler olduğunu bilmediğini kendi okul arkadaşları olabileceğini, telefon fihristinde adı geçen Hamza DEMİR adlı şahsı tanımadığını bu ismi telefonuna Noyan’ın kaydetmiş olabileceğini, Noyan’ın “Haricilerin yanında mı” diye sorduğu haricilerin sivil elbiseler olduğunu, “Yeminlerimizi bu günler için yaptık” derken neyi kastettiğini bilmediğini, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin telefonla görüşmekten çekinmesine neyin neden olduğunu ve neden yan yana gelince konuşmayı tercih ettiğini bilmediğini, telefon görüşmesinde Noyan ÇALIKUŞU’na Ergenekon Silahlı Terör Örgütüile ilgili gündemdeki gelişmeleri o zaman görevde olduğundan görsel ve yazılı basını takip edemediği için sorduğunu, yine Noyan’ın “Yargıtay satışı koydu” derken neyi kastettiğini bilmediğini belki Yargıtay’ın bu konuyla ilgili bir kararı olabileceğini, Kemal AYDIN’ı tanıdığı ve tanıdığı kadarıyla böyle bir suçu işlemiş olabileceğini düşünmediği için mahkemelerini takip ettiğini, cep telefonu fihristinde adı ve telefon numarası geçen Ercüment Ovalı adlı şahısla tanışmadığını kız kardeşinin rahatsızlığı nedeniyle Noyan’ın Kemal Bey vasıtasıyla bu doktorun numarasını verdiğini ancak rahatsızlığı başka türlü hallettikleri için aramaya gerek kalmadığını, Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile örgütsel bir irtibatı olmadığını sadece aile dostu ve yaşlı insanlar olması nedeniyle Noyan ÇALIKUŞU sayesinde tanıdığını, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin abisinin derin devlet ile ilgili kendisini uyardığından görüşmesinden haberdar olmadığını beyan etmiştir.
Sorgu beyanı:
Suçlamayı kabul etmediğini, Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile Noyan vasıtasıyla 2006 yılının sonunda Buluş Kıraathanesinde tanıştığını, orada tarihten sohbetler yaptığını kendilerinin de dinlediğini, daha sonra tarihe çok meraklı olduğu için Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ın evine iki kez gittiğini, birinci kez Noyan ile birlikte gidip yemek yediklerini, ikincisinde de teyze oğlu ile birlikte gittiklerini, her iki gidişlerinde de Kemal AYDIN ile sohbet etme imkânı olmadığını, şüphelilerden Noyan ÇALIKUŞU, Mehmet Ali ÇELEBİ, Hasan Hüseyin UÇAR, Önder KOÇ ve Yaşar TOZKOPARAN’ı tanıdığını diğer şüphelileri tanımadığını, Doğu PERİNÇEK’i internetteki bilgilerden tanıdığını, Kuddisi OKKIR’ı tanımadığını, bu şahıslarda ele geçirilen dokümanlardaki Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde yapılanma faaliyetleri ile ilgili bilgisi olmadığını, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nu tanımadığını, Noyan ile bir kitap fuarına gittiklerinde orada Ali Bey diye biri ile tanıştıklarını, bu şahsın Durmuş Ali ÖZOĞLU olup olmadığını bilmediğini, Merkezi Kadıköy’de bulunan Kuvayı Milliye Derneği ile bir ilgisi olmadığını, Neriman AYDIN, Kemal AYDIN, Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinin doğru olduğunu, Mehmet Ali ÇELEBİ, Noyan ÇALIKUŞU, Önder KOÇ, Hasan Hüseyin UÇAR ile devre arkadaşı olduklarını Hamza DEMİR i tanımadığını, Noyan veya Kemal AYDIN’ın onun numarasını kendisine vermiş olabileceğini, Ergenekon Silahlı Terör ÖrgütüTerör Örgütü ile uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını beyan etmiştir.
b-Elde Edilen Dokümanlar:

Diğer Şüphelilerde ele geçen dokümanlar:
Şüpheli Neriman AYDIN’ın Ankara İli Çankaya İlçesi Birlik Mahallesi 14. Sokak No:7 sayılı adresinde yapılan aramada ele geçirilen dokümanların yapılan incelemesinde;
-(3) adet yazar ismi olmayan kitaplar incelendiğinde, “HİZB-UT TAHRİR TERÖR ÖRGÜTÜ ile ilgili yayınlanan kitaplar” örgütsel dokümanlar olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde; “*Özgür Ş… (12.Bölük) Bölüğe III. Sınıfta katıldığında 117 puanı varmış, Jandarma Özel Harekat olmak istiyormuş. Takım Komutanı Üstgm. …… seni bu okuldan atacağım ifadesini kullamış, -40 puanla Nisan ayında atılmış” “Nusret M… (4 üncü bölük) 2006-2007 eğitim-öğretim yılında kasıtlı olarak disiplin puanı düşürülmüş” “*Necdet Y…(19. bölük) Babası Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazmış, 19 uncu bölükse (Ali Ç…) bu yılbaşından itibaren disiplin puanı düşürülmeye başlanmış” “Aykut Ö…(19. bölük)” “+Atılanlar” yazdığı, arka kısmında ise “*Emrah E… Disiplin puanı -30, kredisi 3.400, asker olmak subay olmak isteyen bir Harbiyeli, kısaca hayata askerlikle tutunduğu ifade ediyor, 9 uncu Bölük” “*Önay M.. Kredisi 3.500 civarında, Beden eğitimi ve spordan askeri eğitim sınavlarından sorunu yok, Harp okulunu kaldıramayacak biri değil. 9 uncu Bölük” “*Kur. Yzb. ….’in bölüğündeki 2006-2007 eğitim-öğretim yılında birinci sınıf kısmı, yıla 29 mevcutla başlamış, şu anda söz konusu kısmın mevcudu 20’dir. Yukarıda ismi geçen Emrah E… ve Onay M.. da aynı bölüktedir” “*Barışcan Ş…, Erdem G…(9. bölük), Baha C… (15. bölük), Bayram Burak G… (gönderilen)” yazan doküman olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde, “Hizbut Tahrir –Süleyman, -ulus kiler karşısı girişindeki Türksel Telefoncu Rıza arkadaşı, Keçiören senatoryum konuşma yeri, her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı, aşama aşama hazırlık, “Senin bu kitaba geçmen için 6 ayın var” “Bu iş için hiçbirşey talep etmeyen hocalarımız var” CDler kalabalık ortamda izleyin” Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” yazan doküman olduğu,
-(1) sayfa, 25.12.2007 22:33 gönderi tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Neriman AYDIN’ a gönderdiği mail de; Neriman teyze bunun üzerine ayrılma dilekçesi vermiş babası sanırım iptal ettirmiş belli değil. Emre’nin bölük komutanı ile Emre komutanım bana “seslerini yükselttiler saygısızlık yaptılar alt sınıflarım” demiş, Bölük komutanı “bu normal sen de bana yükseltebilirsin” diye karşılık vermiş. Yani göndermeyi kafalarına koymuşlar. Bir bölük komutanı böyle saçma konuşamaz tabi maksatlı değilse. Savunmasına şikayet edenlerin yalanlarını ispatlayacak şeyler yazması kar etmemiş Emre’nin” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa 09.08.2006 11.59 gönderi tarihinde Neriman AYDIN’ ın Zübeyde A.’e gönderdiği mailde, ülkeyi yönetenlerin Türk olmadığından bahsederek tehlikeden Türk milletini haberdar edilmesi gerektiğinden bahsettikten sonra “… önderimiz konumundaki insan Kemal AYDIN bey her an bizlere şunu söylemektedir…” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa A4 kağıdı üzerine el yazısı ile askeri öğrenci oldukları değerlendirilen (23) kişinin sabit ve cep telefonlarının yazılı bulunduğu ve sonunda denize gidenler İ. G.G., B.D. yazılı doküman olduğu,
“emreçelebi.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Harbiye ruhunu Harbıyede gecırdıgım 4 yıl boyunca goremedım ..”“Harbıyelılerın MUSTAFA KEMAL'den sonra örnek alabilecek en yakın unsuru bence bölük komutanının davranışlarıdır. Şu zamana kadar benım ornek alabilecegim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gonderılırken kısılıklerınden cok alaverelerle yaptıkları karıyerlerı olmasıdır..” “Her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundakı sıstemde degıssıklık yapıyor. Dolayısıyla Harbıyelıler neyın dogru neyın yanlıs oldugunu degerlendıremıyor. Yaptıklarınıda inanarak degıl yapmak için yapıyorlar.” şeklinde beyanlarının yer aldığı,
“mali.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “…Hepimiz Kemaliz Hepimiz Türküz yürüyüş kararı izne tabidir. Normal olan Türk diline saygı neredeyse takdir konusu halini almıştır. Üst rütbedeki birçok komutan Atatürk adını ağzına almamaktadırlar… Askeri eğitim birçoğu kalıplaşmış, zamanı geçmiş, günümüzün ihtiyaçlarından uzak programlardan oluşmakta ayrılan zaman verimli geçmemektedir... Harbiyede korku kültürü lider yetiştiremez, liderliğini ispat etmiş çok yönlü komutanlar Harbiyede bulunmalıdır… Taburumuzdaki kimi kurmay subayımız ise bizlerin onur ve şerefini ufacık bile olsun düşünmeyerek bizlere karşı hakaret dolu sözler sarf edebilmekte Harbiyelileri geliştirmektense kendi bireysel çıkarları için her türlü fedakarlığı yapmakta olup Harbiyelilere sürekli onur kırıcı cezalar vermektedir... Verilen konferanslara harbiyelilerin ilgisi! Videoda nettir. Bunda yoğun programlarda savrulmalarının da etkisi vardır.” İfadelerinin bulunduğu,
“konferansta uyuyan harbiyeliler.DAT” isimli video dosyası içerisinde; Harp Okulu öğrencilerinin konferanslarda uyurken çekilen görüntülerin bulunduğu, görüntü kaydının “mali.doc” isimli belgede Kara Harp Okulunun eğitim sistemi hakkında ileri sürülen iddiaları doğrulamak için çekildiği,
“NER 2 1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN isimli şahsa değişik tarihlerde gelen ve gönderilen epostalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili açık kaynaklardan alınan belgelerin yer aldığı, söz konusu belgede;
-Neriman AYDIN adıyla 19.08.2003 tarihli Bilgi notu başlıklı alt kısmında “paşa ile yapılan görüşmeye hatırlatma notu” ifadesi yer alan notta; “Bu, Türk Milleti ile Türk Ordusunun 65 yıl aradan sonra ilk buluşması, Türk Tarihinin bu anlardan hoş bir gülümseme ile bahsedeceği inancındayım. Sanırım daha önce ne Siz Türk Silahlı Kuvvetleri ne de Biz Türk Milleti hazırdık… Benim Ülkemde toplumun hemen her kesiminden kendisine hizmet eden, kendisine mensup olduğu ülkesinden daha bağlı insan yetiştiren ABD’ye ve AB ülkelerine karşı; Siz asli unsur Türk Soyunu ülkemiz için, devletimiz için ayakta ve hayatta tutmayı başaramadınız. Değerli Büyüğüm, Biz 65 yıldır Sizi bekliyoruz.... Ama ortada yoksunuz... Yolumuz ölmek ve öldürmek ihtimalleriyle doludur. Bu tehlikeyi Biz göze aldık, Siz de alıyorsanız başlayalım deriz… Değerli büyüğüm Türk Milleti gerçekleri ve gerçek olmayanları bilmektedir. Farklı düşünüyorsanız bu düşüncenizden vazgeçmenizi tavsiye ederiz. 150 likler listeleri hazırlayan Türk Milleti, 150 binlikler, 15 milyonluklar listeleri de hazırlayabilecek idrak ve şuurdadır” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 18.03.2004 tarihli Hayri B. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…geçen hafta sonu Jandarma Genel Komutanlığın’da Paşa’nın emriyle bir toplantıya çağrıldım... konuşulan ve paylaşılan konuları ancak karşılaştığımızda Size aktarabilirim.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 06.09.2004 tarihli Tümgeneral Sabri D. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…Türk Ulusuna 85 yıl önce biçilen sömürge gömleğini 1923- 10 Kasım 1938 den beri 66 yıldır yeniden ısrarla giydirmeye çalışan emperyalistler ve işbirlikçilerine gerekli dersi bir kez daha olmak üzere yine Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Ulusu birlikteliği vereceğine inancımız tamdır. Gizli Öncülüğünüz kaçınılmazdır.” Şeklinde beyanların yer aldığı,




“NER-AY 7.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN isimli şahsa değişik tarihlerde gelen ve gönderilen epostalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili açık kaynaklardan alınan belgelerin yer aldığı, belgenin tamamının 169 sayfadan ibaret olduğu,
07 NOLU CD içerisinde; “Bel1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs.temin edilen belgelerin yer aldığı 130 sayfadan ibaret belgenin olduğu,
-Neriman AYDIN tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşalar alt rütbedeki Atatürk neferi subaylar tarafından saf dışı bırakılırsa emperyalist halim ne olur diye tereddüt ettiğinden Türkiye'ye vurmayı geciktirmişlerdir... Yoksa Türk Milletini sindirmeyi çoktan başarmışlardır... hem de Atatürk'e sövdürerek…İ stanbul'dan misafirlerimiz vardı, Şifre Çözüldü Kitabının yazarı Ali ÖZOĞLU Bey... Sabahladık... ama ne sohbet Teyzesi... 10 gün öncede Kemal Amcan Karadeniz de özel bir TV kanalında 1 saat konuştu, yalnız o konuştuktan sonra programı yayından kaldırdılar, bütün Karadeniz ayakta...” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 20.02.2007 tarihinde Neriman AYDIN isimli şahsa gönderilen e postada; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır… Türk Yurdu içerisinde, oluşturulmak istenen "etnik ekalliyet" kümeleri, büyük bir ihanetin pençesindedir ve Sevr Antlaşması'nın önümüzdeki günlerde önümüze konulması ile, büyük bir oyunun parçaları olmaktan geri kalamayacaklardır… Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN tarafından 20.02.2007 tarihinde yazılan yazı içeriğinde;
Merhaba Harbiyeli,
Mensubu olmakla iftihar ettiğimiz yüce Türk Milletinin, muhteşem inkılabının üzerinde yükselen eseri Türkiye Cumhuriyeti’nin sivildeki nöbetçileri olmakla uğrunda ölüme hazır olduğumuz büyük Komutan Ebedi Önderimiz Mustafa Kemal ülküsünün uygulayıcıları olarak; biz de bu genç Harbiyelinin onun şahsında tüm Harbiyelilerin gözlerinde öpüyoruz.
Can, beden, namus, mal ve mülk, hürriyet ve bağımsızlığımızın Varlığınız ile sağlandığının bilincinde Yüce Türk Milletinin evlatları olarak Türk Ordusunun genç Harbiyelilerinin huzurlarında saygıyla eğiliyoruz, varlığınızın kıyamete dek devamı için, Yüce Tanrıya dua ve niyazda bulunuyor, sevgilerimizi gönderiyoruz.
Harbiyeli, edindiğiniz bilgilerin, okuduğunuz kitapların en başına 10 Kasım 1938 saat 09:06 koymayı unutmayınız.
Bunu yaparsanız ulaştığınız bilgileri hep ve her zaman doğru değerlendirmek imkanına ve ufkuna sahip olacaksınız.
Çok yoğun çalıştığınızı, düşünce olarak çok yorulduğunu biliyoruz, ama öyle hayırlı düşünceler, eylemler ve hizmetler içerisindesiniz ki, yorgunluklarınızın karşılığı ödüller Tanrı katından üzerinize yağacaktır.
Böylesine hayırlı eylemlerin sahipleri olarak da zamanınızın bereketli olduğunu her zaman hissedeceksiniz.
Bunda hep Mustafa Kemal’i örnek alınız canım teyzesi. Büyük Taarruz öncesi Kocatepe’de çadırında dinlenmeye çekildiği saatlerde, kendisine bilgi ulaştırması gereken komutan çekinerek çadıra girdiğinde Mustafa Kemal’in kitap okuduğunu görür. Saat sabaha karşı 03:00
-Komutanım siz uyumadınız mı ?
-Hayır, kitap okuyorum..
-Bu saatte ne kitabı komutanım, ne okuyorsunuz ?
-İslam Tarihi okuyorum..
10 Kasım 1938 saat 09:06 dedik ya sevgili Harbiyeli, sizlerin de artık öğrenmeye başladığınız gerçekler Vatanımızın, Devletimizin, Ordumuzun, Mustafa Kemal’in ve Kemalizm’in, Bayrağımızın, Milletimizin, Bağımsızlığımızın ve Hürriyetimizin aleyhine tüm ihanet eylemleri işte o gün başlatıldı.
Mustafa Kemal’in Dolmabahçe’deki cenaze merasimine katılmayan, naşının 11 yıl etnografya Müzesinde kalmasına sebep olan, vasiyetinin aksine Çankaya yerine anıtkabire gömülen, Anıtkabire naklinde yine merasimde bulunmayan, Mustafa Kemal aramızdan ayrılır ayrılmaz paraların pulların üzerine kendi resmini bastıran, Mustafa Kemal’in kendi emriyle Milli Eğitimde okutulması zorunlu kitaplarını müfredatdan kaldıran, Mustafa Kemal ismini yasaklayan, Amerika ‘dan 45 kişilik bir yabancı komisyona Milli eğitim programlarını teslim eden ( bu komisyon halen görevdedir) , laikliği dinsizlik gibi halka propaganda ederek halkımızda düşmanlık yaratırken Mustafa Kemal’i dinsiz yapan, en önemlisi Mustafa Kemal’in huzurundan kovup yasakladığı Mason localarını açan ve Yahudilerle o gün gizli anlaşmalar yapan alçağın başlattığı ihanetin günümüzde geldiği boyuttur okuduklarınız.
Eserdekilerin tamamı gerçektir Harbiyeli.
Gerçek ve doğru, ihanetin sahipleri imzaladı ve uyguluyorlar, Mustafa Kemal’in emrinde sizler de imzanızı geri çeker, yürürlükten kaldırırısınız. Tabii ki günü ve zamanı geldiğinde.
Unutmayınız Harbiyeli, alçaklığın sınırı yoktur. Yukarıda saydığımız ihanetin sahipleri daha Cumhuriyet 3 yaşındayken 1926 da Mustafa Kemal’i İzmir’de öldürmeye kalkışmışlar ve tamamı İstiklal Mahkemelerinde yargılanmışlardır.
Yurt dışından mahkemeye gelmeyen arkadaşları da vardır, örneğin 10 yıla mahkum edilen Rauf Orbay gibi… Rauf Orbay’ın Mondros Mütarekesini imzalayan Osmanlı Devletinin Deniz Amirali olduğunu bilmelisiniz. Türkiye’yi işgal ettiren, ecnebi müdahalesine zemin hazırlayan bu anlaşma için başarılı bir anlaşma yaptık diyebilmiştir.
Mustafa Kemal aramızdan ayrıldıktan sonra Avusturya’dan Türkiye’ye dönmüşlerdir.
Mustafa Kemal’in huzurundan kovduğu, derneklerini kapattığı mason localarını açan adamın o günkü eyleminin sonucudur okuduklarınız. Aynen doğrudur Teyzesi.
Tahrif edilmiş Tevrat ve İncil üzerine el basarak mason localarına bağlı olup onların hizmetkarı iken sözde Kemalist olmak değil,
Kuran-ı Kerim üzerine el basarak Kemalist olmak Türk Milleti için kabuldür. (Mustafa Kemal yaşarken Harbiye Mezunları mezuniyet törenlerinde Kuran üzerine el basarak yemin ediyorlardı bunu biliyor muydunuz, canım teyzesi ? )
Okuduğunuz anlaşmaları yapanların tamamı bu Türk düşmanı, Mustafa Kemal Düşmanı, Allah Düşmanı, Hz Peygamber düşmanı ecnebi hizmetkarlarıdır sevgili Harbiyeli.
Sevgili Harbiyeli, vatanımıza milletimize devletimize Kemalizm’e ait her ayrıntıyı bilmeniz yarın komuta edeceğiniz alaylarda birliklerde tümenlerde tugaylarda ordularda sizi farklı kılacak olan bilgi hazineleriniz olacaktır.
Gerçekleri öğrenmekten çekinmeyiniz, canım teyzesi. Yüreğinizi yaksa da, içinizi eritse de. Yazılanlar doğrudur,
Mustafa Kemal yaşasaydı İsrail Devleti kurulamayacaktı… “Filistin’e el sürülemez…” diye başlayan nutkunu okumadınızsa ben size göndereyim… “ Kudüs Filistin Türk Toprağı olarak hürriyet ve güven içerisinde yaşamaya devam edecekti. Selanik de Musul Kerkük de Telafer de hatta Bağdat da Türk şehirleri olarak yaşamına devam edecekti. Tüm Irak Halkı stratejik düşmanımızın tecavüzünden katliamından uzak olacaktı.
Türk Ordusunun dünyanın en etkin ordusu olduğu bilinmektedir, Türk Ordusu zaferleri göz kamaştıran, çağları alt üst eden büyük Dahinin eseridir.
Türk Ordusu mensuplarının sadece Kemalist olarak yetişmeleri başlıca dileğimizdir, arzumuzdur. Sadece Mustafa Kemal’den emir alan komutanlardan subaylardan erlerden oluşması en büyük dileğimiz ve talebimizdir.
Sevgili Harbiyeli, yüzbaşı rütbesi taşıyan Mustafa Kemal Selanik’de daha 25-26 yaşında iken bakınız neler söylemiş masonlar için: “BEN BİR TÜRKÜM, ÜLKEMİN VE İNSANLARIMIN BU LEŞ KARGALARI TARAFINDAN YAĞMALANMASINA VE TECAVÜZE UĞRATILMASINA İZİN VERMEYECEĞİM.”
Harbiyeli, sizlerle paylaşacak tarihi gerçekler öylesine fazla ki, ancak hepsini bilmeniz gerekiyor, bu nedenle hayatınız çok yoğun olacak ama milletimizin devletiyle birlikte ebediyete kadar vatanımızdaki hür ve bağımsız kalmasının tek teminatı olduğunuzu bilmelisiniz.
Teyzen her zaman emrinizdedir asla unutmayınız, bizler bilgileri sizin için edindik, sizlere aktarmak için edindik, Türk Milletiyle paylaşmak için edindik.
Milletimizin geleceğini kurtarmak için edindik.. Devletimizin ebediyete kadar sahibi olmak için edindik..
Dost ve düşman tanımı ile ilgili geçmişi, günümüzü ve geleceği anlatan, hatta büyük ders niteliğindeki şu konuşmayı hiç unutmamak üzere hatta yarın emrinizdekilerle paylaşmak üzere bilgileriniz arasına katmanızı istiyoruz Harbiyeli.
1933 yılında Ankara Erkek Lisesinde, sınava giren çocuklardan biri sorulan soruya şöyle karşılık vermişti.
-Fransa ile olan geleneksel dostluğumuz…
-Atatürk, derhal sözü keserek sormuştu: -Hangi geleneksel dostluk, bu da nereden çıktı, kim söyledi bunu ?
O zaman coğrafya öğretmeni ayağa kalkarak –“Ben söyledim Paşam “ diyerek onun hiddetini azaltmaya çalışmıştı.
Bana dönüp “Sen söyle tarih hocası” deyince, hemen ayağa kalkarak cevap vermiştim.
-Paşam, ortada bir geleneksel dostluk yoktur. Yalnız ortak hareketlere Fransız yazarları geleneksel dostluk niteliğini vermişlerdir. Örneğin Kırım Savaşında olduğu gibi…
-Aferin, bu gerçekten böyledir. Acınarak söylüyorum Türk’ün geleneksel dostu yoktur. Çıkarlar (menfaatler-faydalar) ortak olunca Avrupalılar buna hemen “geleneksel dostluk” ismini vermişlerdir.” Demişti. (Kemal Arıburnu’ nun anılarından)
Canım Teyzesi, 1934 yılında Danimarka’ya uçak satan bir Ordunun mensubusunuz. Uçak fabrikasını kapatan işte okuduğunuz anlaşmaları imzalayan hainlerdir. Haine hain demekten korkmayınız. Çünkü ihanetin tanımı açıktır. Türk Milleti, Türk vatanı, Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal, Türk Ordusu Türk Bayrağı aleyhine ve tabii ki Allah’a ve Hz Muhammed’e muhalif söylem ve eylemlerin sahiplerine hain denir.
Vahdettin’in hainliği ile 10 kasım 1938 den günümüze hainlerin hiç farkı yok. Üzücü ama gerçek.
Düşmana düşman demekten korkmayınız. NUTUK bu konuda size yol göstermektedir, ışık saçmaktadır.
Allah’ın düşmanım dediklerine ise hiç kimse dostum stratejik dostum batılı dostum avrupalı dostum alman dostum İngiliz dostum Fransız dostum yahudi hiristiyan dostum diyemez. Derse kafirdir… Bugün yaşadığınız gibi. Allah’ı ve uğruna evrenin yaratıldığı insanlığın yaratıldığı sevgili Peygamberimizi da bilmekten geri kalmayınız sevgili Harbiyeli.
Türk Ordusuna imansız inançsız diyerek suçlayanların yüzünüze bakacak yüzleri olmasın vatanımızda.
Canım Teyzesi, sizleri sevgi ile kucaklıyoruz. Bilgilerimiz sizin içindir… Aklınıza takılan her şeyi sorabilirsiniz. Çekinmek yok…
Vatan sevgisi imandandır buyuruyor sevgili Peygamberimiz. Hainlerin vatanı yok teyzesi… ne imanları ne de vatanları… imanı ve vatanı olmayanın devleti de olmaz… Onların namuslarının üzerinden her ecnebi geçebilir, bunda sakınca görmezler. Onlar aşağı varlıklardır…
İsrail ile en çok anlaşmayı yapan da yine bunların iktidarlarıdır. Bunlar yaptıysa diğerleri iptal etseydi madem… Ama olur mu ? Onlar da ihanette yarış halindeler Teyzesi…
Sizi sevgili ile kucaklıyoruz… Tekrarlıyoruz okumaya vaktiniz olmayabilir, öğrencisiniz, her zaman her konuyu sorabilirsiniz ….
Eren’e de ayrıca sevgilerimizi gönderiyoruz… Sizleri özledik… Yüce Yaradan yardımcımız ve koruyucumuz olsun..
Türk Milleti hep yanınızda olacaktır… Büyüğümüz Kemal amcanızın çok selamlarını iletiyorum ikinize de … ibarelerinin yer aldığı görülmüştür.
-Neriman AYDIN tarafından 21.02.2007 tarihinde noyan.selda@gmail.com isimli e posta adresine gönderilen e postada;
Merhaba Teyzesi,
Büyüğümüzle görüştüm pazar günü müsait sizlerle görüşecek, aklınıza takılan, sizi rahatsız eden tespitleriniz, sorularınız varsa yazmayı unutmayınız...
Bilgilenmek istediğiniz her konuyu da ayrıca not ederseniz, sizler için hepimiz için çok daha faydalı olacaktır.
Yazınızı okuduk, ilminize, feyzinize, yüksek Türklük düşüncenize, bedeninize sağlık.. ancak ölmek yok, ölümü anlamlı kılmaktır görevimiz..
biz değil intikamda ve ihanette yarışanlar ölmeli. çünkü bu vatanda yaşamayı hak etmiyorlar, bu devletin makamlarını asla hak etmiyorlar... aldıkları her nefes attıkları her adım haram onlara... haram olduğunu biz biliyoruz onlar da öğrenecekler..
Ereni ve seni sevgi ile kucaklıyoruz teyzesi... Ortak kaleme aldığınız yazınıza ayrıntılı bilgi yazacağım, sadece Mustafa Kemal neferleri Harbiyeliler, göz bebeklerimiz, canlarımız için... Her şeye gücü yeten, sonsuz güç ve kudretin sahibi Yüce Tanrı, Türk'ün Tanrısı yardımcımızdır, sizleri bu yüce güce emanet ediyoruz.
O'nun varlığından şek ve şüphe etmiyoruz, her an biliyor ve farkındayız ki ona imanımız tamdır.
Büyüğümüz Kemal AYDIN bey adına teyzeniz olarak sevgilerimizi gönderiyoruz ...
Ne mutlu Türk Milletine böyle güzel evlatları var, ne mutlu ecdadımıza böyle fedakar evlatları var, ne mutlu Mustafa Kemal'e onun için canlarını vermeye hazır neferleri var, ne mutlu Türk Ordusuna cesaret, liyakat , feragat timsali subayları var, Şükürler olsun Yüce Tanrı'ya böyle yüksek karakterli, tam iman sahibi Türk Milleti ve Türk askeri Türk Komutanları var...
Harbiyeli var, ne mutlu Harbiyeli olabilene...
Sevgimiz sizleredir” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN tarafından 28.02.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada;
Merhaba teyzesi, üzülerek ifade edelim ki şu ana kadar ihtilallerin gerekçeleri, ihtilali hazırlayan sebepleri ve neticelerini sağlıklı bir şekilde açıklayan bir eser yazılmadı. Yazılanların tamamı taraflı, kendisine sağ tarafta yer bulanlar kendi lehlerine ya da aleyhlerine olanları, kendisine sol tarafta yer bulanlar kendi lehlerine ya da aleyhlerine olanları yazmaktalar.
Bildiğiniz üzere sağ ve sol yön tayinindeki fiziki zemindir. Ama ecnebi emperyalist güçler milletlerin siyasi düşünce yapısında öyle etkin vuruşlar yapıyorlar ki, aynı milletin evlatları birbirlerini bu yüzden öldürebiliyorlar.
Ne korkunç bir tuzak öyle değil mi ?
Her iki görüş de dahil, tarafsız olanlar dahi böyle bir eseri yazmaya henüz cesaret edemedi, çünkü Türk Ordusunun kayıtlarına belgelerine başvuru yapılması mutlak zorunluluktur. Çünkü İhtilal Türk Silahlı Kuvvetleri adıyla ve eylemiyle gerçekleştiği için bu belgelere başvurmak esastır diye düşünüyoruz.
Aslında böyle bir çalışma yapılsa TSK' ne yönelen ecnebi emperyalist destekli düşmanlık ortaya çıkacak, Türk Milleti de layıkıyla bilgilenecek.
TSK nin gerekçeleri ve haklı sebepleri ile halkın gerçekleri ya da halkın nasıl önce taraftar sonra düşman yapılmasındaki tuzaklarda nasıl kullanıldığı ortaya çıkacak.
Sevgili Selda, bu konuda ihtilalleri yaşayan canlı tanıklara başvurmak kalıyor bizlere, ancak yaşayanlardan dinleyeceklerimiz ve onların işaret edeceği araştırma eserlerle bilgilerimizi tamamlayabiliriz.
Teyzesi, sizlerin okuyabileceği eserler yine de var, onların sizlere en çok fayda edeceklerinin isimlerini küçük bir araştırma ile yazalım size...
Doğru bir karar, ihtilalleri her Türk evladı bilmeli, öğrenmeli.. Gerçekte, sizlerin yaşlarındakilerin merak etmediği konular ve tarihi olaylardır bunlar.
Es basit en yalın en sade olanları seçmeye özen gösterelim, çünkü kafa karıştırmak için bu konuda yazılan pek çok eser de mevcuttur.
Örneğin insanlar hala Deniz gezmişin neden asıldığını bilmezler ve TSK ni suçlarlar, deniz gezmişin elindeki bayrağın şekline ve rengine bakmazlar, deniz gezmiş Türk Bayrağı varken eline neden kızıl bayrak almış diye hiç düşünmezler. Neden Cumhuriyeti değiştirme eylemi içerisinde olmuşlar diye düşünmezler...
Hem Cumhuriyeti yıkmak için başkaldıracaksın hem de Kemalist olacaksın var mı böyle bi şey ?
Aynı düşünceler kendisini milliyetçi olarak ifade edenler için de geçerlidir, bunların da elinde Türk Bayrağı yerine üç hilalli MHP flamalar vardı.
İki tarafta düştükleri ecnebi emperyalist tuzakta birbirlerinin canına kıymayı başarmışlardır..
Düşüncelerini ve eylemlerine devlet vatan millet yerine ecnebi emperyalist tuzakta boşa harcayarak tarihe geçmeyi başarmışlardır Türk Milletinin evlatları. Buna rağmen aynı tuzakta durmaya devam etmekte oldukları ise en acı olanı..
Teyzesi, sizleri sevgi ile kucaklıyoruz... Kemal amcanız Trabzon'da ... selamlarınızı ileteceğiz... Noyan'a ve Eren'e sevgilerimizi gönderiyoruz...” ibarelerinin yer aldığı,
-Neriman AYDIN tarafından 01.03.2007 tarihinde noyan.selda@gmail.com isimli e posta adresine gönderilen e postada;
Merhaba Teyzesi,
28.02.2007 tarihi itibariyle milletimizin gündemine taşınan kirli düşüncelerin neler olduğuna hep birlikte tanıklık etmiş bulunuyoruz. Ecnebi emperyalistlerin tuzaklarından konuşurken ve doğru tespitleri sizlerle paylaşırken yanılmadığımızı bir kez daha gördük. 1980 ihtilalini yapan Ordu mensuplarının kimin çocukları olduklarını sizler de kendi ağızlarından duymuş oldunuz. ( C.Carter': Merak etmeyiniz onlar bizim çocuklar")
İhtilalin kime nasıl hizmet ettiğini, hangi amaç için yapıldığını görmüş oldunuz. Org Kenan Evren'in dünkü sözlerini Türk Milleti ile paylaşmak üzere en önemli kayıtlar olarak defterinize alınız sevgili Harbiyeliler...
Sizler şanslısınız çünkü ihtilali yapanın ağzından ihtilali neden yaptığını duymuş oldunuz... Allah ne kadar büyük gördünüz mü, sizler niyet ettiniz, Allah 'da önünüze getirip koyuverdi, hem de kendi ağızlarından kendi kelamlarıyla...
Belki insanlar size inanmazdı ama artık insanları inandıracak kuvvetli bir delilin sahibi konumundasınız. Gerçi biz bunları Büğüyümüz sayesinde olduğu günden beri biliyoruz, ama insanımız delili ile görünce söyleminin doğruluğunu görünce daha bir rahat etmektedir ve size inanmaktadır...
Sizleri sevgi ile kucaklıyoruz, Eren ve Selda'ya sevgilerimizi gönderiyoruz... Bilginin ne kadar önemli olduğuna günümüz itibariyle bir kez daha şahitlik ettiniz, Harbiyelinin her zaman ufkunu çok uzakları görecek kadar geniş tutmasınının gerekliliğini gördünüz.
Org Evren'in sözlerine yapılan yorumlar çok gülünç kaldı... Gerçek tuzağı bildikleri halde hala milletimizden saklamaları utanç verici...
Kemal Amcanız hala Trabzon da, Eren babasına bildirirse 05332369786 Büğüyümüzle tanışma imkanına sahip olabilir... Eğer arzu ederse..
Sevgilerimizle” şeklinde beyanlarının yer aldığı görülmüştür.
-Neriman AYDIN tarafından 07.03.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU’na gönderilen e postada;
“ Merhaba Teyzesi, Türk Milleti için kutsal mekan Harbiye'de Genç Harbiyelilerin misafiri olmakla kavuşacağımız mutluluk, manevi dünyamızın en müstesna yerinde ömür boyu en özel duygularla hatırlayacağımız saatler olarak tazeliğini hep koruyacaktır.
Türk Milletinin geleceğinde ve bağımsızlığında, bizlerin ise gönüllerinde çok özel bir yerin sahibi olan genç Harbiyeli Noyan 'ın bu güzelliğe vesile olması ise bizim için bir başka anlam taşımaktadır.
Sevgilerimiz sizedir, devamlıdır ve sonsuzdur Teyzesi. "Millet sevgisi kadar büyük menfaat yoktur" diyor Ebedi Önder. Milletinden, milletinin evlatlarından haberdar Harbiyelilerin varlığını bilmenin mutluluğu da bir başka mutluluktur bizim için. Tanrı'ya şükürler olsun.
Yine sizlerin notları arasında her zaman özümseyeceğiniz bir yerde olması için Ebedi Önderin bir başka söylemini yazıyorum" "Devletin ve milletin mukadderatında (kaderinde) ; milli irade söz sahibi ve hakimdir. Ordu, bu milli iradeye bağlı ve onun hizmetindedir. (Nutuk'tan )
Teyzesi senin notların arasında bulunması için (Ergun Poyraz'ın Tarikat, Siyaset ticaret Cinayet adlı eserinin 19. sayfasından) yazmaya söz verdiğim R Tayyip Erdoğanın 2005 yılında milletvekillerine yaptığı konuşmadan:
"Tüm dünyadaki yahudi lobilerinin ve masonların desteğini aldık. Türkiye'de her istediğimizi yapabiliriz. Ordu da masonların kontrolünde. Tüm Paşalar mason ya da masonların kontrolünde. İsrail ile stratejik işbirliği yapıldığı için Paşaları İsrail bağlantılarımız ile bağladık.
Masonlar, mason localarının kapatılmasının hesabını, Kemalizmi, Atatürkçülüğü, Atatürk'ü Türkiye'den silerek intikamlarını Atatürk'ten alacaklar. İshak Alaton bana bu konuda teminat verdi"
Teyzesi, üzerinde düşünüp değerlendirmek hep birlikte görevimiz.... Zamanı geldiğinde de gereğini yapmak hep birlikte görevimiz Sizlerin bilmesi çok önemli. hiç unutulmayacak notlarınız arasında hep olmalı...
teyzesi,
Dün gece çok özel bir misafirimiz vardı, Ahmet Ahmedov, Dağıstanlı, dünyanın 3 sesinden biri, bir büyük ses sanatçısı... Onu sanatı ve müziği de dahil dinlemenizi çok arzu ederdik.. Ama inşallah karşılaştıracağız sizi... uzaklarda doğmuş büyümüş bir Türk'ün vatanımızda devletimiz aleyhine nelerin cereyan ettiğine ilişkin konuşmaları ve tecrübeleri dinlenmeye ve kayda değerdi...
Ancak kendisinden dinlemek bir başka tabii ki...
Bundan sonra sık karşılaşacaksınız...
Tüm faaliyetlerinin konserlerinin ve görevlerinin dışında,
TRT de SAZLI SEMAVER adlı konuğu olan bir program hazırlıyor, metinlerini Teyzenin yazmasını rica etti... Planı hazırladık, konukları belirledik...sizlerin de düşüncelerinizi ve görüşlerinizi alacağım tabii ki...
Bir an önce mezun olsanız da biraz sizi yorsam diyorum:::))))))
Bu müthiş Türk'ün söyleyecekleri Mustafa Kemal'in söylemleri ile içi dolu hazineler olacak Teyzesi... müzik eşliğinde hazmı son derece kolay olacak, su gibi akacak, manalarıyla dolduracak milletimizin gönüllerini...
Canım Teyzesi, yarın Metin Çitak bey Ankara'ya geliyorlar, bugün haberini aldık, inşallah misafirimiz olacaklar .. ne güzel günler bunlar, Allah çoğaltarak devam ettirsin....
Genç Harbiyelilere, Noyan ve Eren’e, kızımız Selda'ya ve sizlerin düşüncesindeki her Harbiyeliye sevgilerimizi gönderiyoruz. Türk'ün nefesinin sonsuz olduğunu evrene ve insanlığa gösterecek genç Harbiyelileri selamlarken Ebedi Önder Mustafa Kemal'in huzurlarında saygıyla eğiliyoruz.
bizler de sizlerle aynı ortamda bulunmanın heyecanı ile Cuma gününü sabırsızlıkla beklediğimizi ifade edelim. Kemal amcanız sizlere ayrı ayrı selam ve sevgilerini ilettiler...
Canım Teyzesi, görüşmek üzere... ” şeklinde beyanların yer aldığı görülmüştür.

-Neriman AYDIN tarafından 21.02.2007 tarihinde noyan.selda@gmail.com isimli e posta adresine gönderilen e postada;
“Merhaba Teyzesi, Büyüğümüzle görüştüm pazar günü müsait sizlerle görüşecek, aklınıza takılan, sizi rahatsız eden tespitleriniz, sorularınız varsa yazmayı unutmayınız...Bilgilenmek istediğiniz her konuyu da ayrıca not ederseniz, sizler için hepimiz için çok daha faydalı olacaktır…biz değil intikamda ve ihanette yarışanlar ölmeli. çünkü bu vatanda yaşamayı hak etmiyorlar, bu devletin makamlarını asla hak etmiyorlar... aldıkları her nefes attıkları her adım haram onlara... haram olduğunu biz biliyoruz onlar da öğrenecekler..Büyüğümüz Kemal AYDIN bey adına teyzeniz olarak sevgilerimizi gönderiyoruz ... ” şeklinde beyanların yer aldığı,
c-Telefon Görüşmeleri
Tape No 6273 sırada kayıtlı, 29.01.2008 günü saat 20:13’te Neriman AYDIN’la yaptığı telefon görüşmesinde; Neriman AYDIN’ın şüpheliye “Canım benim amcan bir tane şey kredi kartı bırakmış sana verilmek üzere” dediği Eren’in “Hah onu ben Noyan’a diyeceğim Noyan alacak onu hafta sonu arkadaşım gelecek Ankara’ya o bana getirecek Neriman teyze” dediği, Neriman’ın “Tamam eyvallah bu tamam, yoksa dedim ben kargoyla göndereyim sana verdiğin adrese” dediği, Eren’in “Ha yok yok yok yok yok, ben şeyle aldırırım onu Neriman teyze” diyerek devlet memuru olan şüpheliye diğer şüpheli Kemal AYDIN’ın nedeni anlaşılamayan bir şekilde kredi kartı tedarik ettiğinin anlaşıldığı ve Eren’in bu kartın resmi yolla kargoyla gönderilmesine ısrarla karşı çıkarak ve arkadaşı bir diğer şüpheli Noyan aracılığıyla bizzat teslim alacağını ifade ederek aralarındaki örgütsel gizliliğin korunmasına riayet ettiği, yine aynı görüşmenin devamında Eren’in “İyiyim herşey yolunda işte komando okuluna gitmeden bi geleceğiz” dediği, Neriman’ın “Tamam bekliyoruz ama bize vakit ayır tamam, kalabilirsin evimiz müsait tamam mı” diyerek hafta sonu görüşme planını da yaptıkları,
Tape No 6668 sırada kayıtlı, 04.06.2008 günü saat 18:20’de şüpheli Kemal AYDIN’la yaptığı telefon görüşmesinde; Kemal’in “Nerdesin sen Eren ya” dediği, Eren’in “Hafta sonu ııı ÇELEBİ anlattı biraz problem çıktı Kemal amca, gelemedik ya” diyerek mazeret beyan ettiği, Kemal’in “Hafta sonları da geliyon buraya bizi satıyon ben ne yapıyım seni” diyerek sitem ettiği, Eren’in “Bu hafta sonu telafi edecez bu hafta sonu” dediği, Kemal’in “Yani bi hafta beraber olacaz” dediği, Eren’in “Bi hafta beraberiz Ankara da” dediği, Kemal’in de “Güzel” diyerek karşılık verdiği,
Tape No: 7411’de kayıtlı, 01.07.2008 günü saat:20:09’da Noyan ÇALIKUŞU ile yaptığı görüşmede; göz altına alınan Neriman ve Kemal AYDIN hakkında konuştukları, bu çerçevede Noyan ÇALIKUŞU’nun “Neriman teyzemin bi kaç not defterini almışlar ama onlar güvende sorun yok ONLARI YOK EDEMEYECEKLER. Çünkü Kemal amcam sabah o hadise yaşanırken Kemal amcamın evine jandarma subayı gelmiş geçmişler bir odaya şu tutanakların kopyasını biz de istiyoruz demiş anlatabildim mi. ONLAR GARANTİ DE YANİ…DEVLETİN HABERİ VAR..” dediği, Eren’in Tamam ben Birine Ulaştım Değerli Birine Tamam Mı Çok Çok Değerli Birine” dediği, Noyan’ın “Kim O?” dediği, Eren’in “NEYSE TELEFONDA SÖYLEMEYİM REHABİLİTASYON REHABİLİTASYON… Ulaştım tamam, Ben Gerekli Bilgiyi Ondan Alıcam Sana İleticem Tamam Anladın Beni Demi? ” dediği, Noyan’ın “TAMAM BEN ZATEN TELEVİZYONDA RAST GELDİ ALİ AMCAYI GÖRDÜM” dediği, Eren’in “ Nerede gördün?” dediği, Noyan’ın “Televizyonda (Noyan ÇALIKUŞU gülüyor) bir anda geçiverdi bi kapıdan girerken” dediği, Eren’in “Anladım ben şimdi şey yaptım O DEDİ BEN ZATEN TAKİP EDİYORDUM DEDİ OLAYLARI O BU AKŞAM İSTANBUL A GİDİYORMUŞ Tamam mı, …HABER VERECEK BİZE sıkıntı yok sen bilgin olsun tamam” dediği, Noyan’ın “ Tamam tamam ONDAN HABER ALIRIZ tamam iyi” dediği, şüpheliler Eren MUMCU ve Noyan ÇALIKUŞU’nun kendi aralarında Ergenekon terör örgütüne yönelik yapılan operasyon sırasında arama yapılması anında yaşananlar ve sonrası ile ilgili görüştükleri anlaşılmıştır.
Tape No: 7413’de kayıtlı, 02.07.2008 günü saat 14:57’de Noyan ÇALIKUŞU ile yaptığı görüşmede; Eren’in “ Anladım ne oldu gelişme var mı ya” dediği, Noyan’ın “ Yok devam ben haber almadım” dediği, Eren’in “ Hee anladım var mı senle ilgili bir sıkıntı” dediği, Noyan’ın “ Yok yok ya sorun yok” dediği, Eren’in “ Var mı varsa söyle ya” dediği, Noyan’ın “Benle ilgili mi, yok sorun yok” dediği, Eren’in “ Tamam ben Kemal amcanın kapalı da Neriman teyzenin telefonu açık evde mi unuttu acaba” dediği, Noyan’ın “ Açtırmazlar yok evde değil” dediği, Eren’in “ TAMAM O…PU ÇOCUKLARI YA YA BEN BELKİ..” dediği, Noyan’ın “Sorun ya boş ver boş ver sen iyi tarafından bak iyi oldu demiyecem ama iyi tarafından bak” dediği, Eren’in “ Tamam ben bekliyorum hala ya işte dedim ya dün O bi haber verecek te, Daha dün işte İstanbul’a geçiyorum dedi muhtemelen gitmiştir o şeye Emniyet Müdürlüğüne falan, Bakalım işte ondan haber bekliyorum .... ” dediği, Noyan’ın “ .... Ali amcayı da gözaltına almışlar ya” dediği, Eren’in “Hee Ali amcada orda” dediği, Noyan’ın “ Ama o halletmeye gitti oraya herhalde” dediği, Eren’in “Şeyde var Paşamızın da şeyi var işte avukatlık mavukatlık muhabbeti var ya, Halleder belki halledebilir ” dediği, Noyan’ın “ Oğlum bu olay iyi oldu demiyorum ama iyi tarafından bakın bunlara bişi olmaz merak etme” dediği, Eren’in “ Bok at izi kalsın işte o şeyde muhabbette” dediği, Noyan’ın “ Ama onda başarılı olamayacaklar” dediği, Eren’in “İbnelerin Yarısı Fettullahçı Zaten G.tverenlerin” dediği, Noyan’ın “ TABİ TABİ” dediği, Eren’in “ Ya o yüzden ..... kanı tasfiye etmeye çalışıyor” dediği, Noyan’ın “Ayrıntılı konuşuruz gene, Aslında benim burda maruz kaldığım bi şeyler bi şeyler varda önceden de olan şeyler ben sana onlarıda anlatırım, He mektup olayı falan filan, He mektup olayını da bana yıktırdılar da” dediği, Eren’in “ Hangi mektup olayını ya” dediği, Noyan’ın “ sıçtım ağızlarına ya bi mektup yazmışlar işte bi tane Okul Komutanlığına yazmış ya, Ya benim ağzımdan yazmış beni zan altında bırakacak şeyler yazmış anladın, Bu konularda aktif bir insanım ya düşüncelerim falan insanları rahatsız etme düşüncesi ” dediği, Noyan’ın “ İyi bakalım seni de soramadık halini hatırını bu şeylerden dolayı” dediği, Eren’in “ Yok sıkıntı yok işte bende diyorum ulaşsak Neriman teyzeye Kemal amcaya sıkıntı yok da ...” dediği, Noyan’ın “ Yok yok sen sıkılma sıkılma sorun yok sıkılma” dediği, Eren’in “ Şeyde o Köksal doktor da yok ona gerçi şeyde bizim pederin tanıdıkları vardı ulaşmışlar her halde ona, Şey ya bi olaydan dolayı şey yapmıyorlar suçlamıyorlar sadece ifadeleri alınacak falan demiş şey avukat ” dediği, Noyan’ın “ Onları onlar Hamza DEMİR biliyon dimi Hamza abiyi, Daha geçen cumartesi beraberdik oturuyorduk işte ” dediği, Noyan’ın “O Milli MHP nin başında ki adama şey gönderdi haber gönderdi senin koltuğunu ben yıkacam diye ondan aldılar onu, Bi tane milletvekili ile haber gönderdi senin koltuğunu ben tekmeliyecem diye bunların hepsi telefonda fazla konuşmayalım dinleniyor telefonlar ” dediği,
Tape No: 7417’de kayıtlı, 07.07.2008 günü saat 08:17’de Noyan ÇALIKUŞU ile yaptığı görüşmede; Noyan’ın “ Pek müsait sayılmam da şey diyecem bak dışarı çıkmaları için bizim ifademiz lazım tamam mı, Bizle konuşuyo ya Kemal amca Neriman teyze hep bizle konuşuyorlar Kemal amcayı Silahlı Kuvvetlere girmeye çalışmaktan içeri atmışlar anlıyon mu bizde diyecez böyle suç örgütüne üye deyiliz falan” dediği, Eren’in “Anladım anladım” dediği, Eren’in “ Şimdi ben görüştüm bizim Takım Komutanı var iyi biraz dilekçeyi söyledim biraz telaşlı o şimdi ortalığı” dediği, Noyan’ın “Sen onlara söylemeseydin” dediği, Eren’in “ Hayır Takım Komutanı ya onla şey yaptım yani olayı detaylandırdım da dedim böyle böyle bir olay var işte o da şey şimdi bizim şey yarın Tugay Komutanı yardımcısı değişiyormuş birde bugün veya yarın değil de ondan sonraki gün arasınlar dedi çünkü yeni gelen nasıl biri olduğunu bilmiyor tamam mı sıkıntı yaratabilir diyo şimdi de sıkıntı olmaz falan dedi yani şimdi o avukat Yusuf abi değil mi” dediği, Noyan’ın “abi sorun yok ya o kadar sorun yok Yusuf abi için sorun yok şimdi sana açıklayamıyorum telefonda telefon ... yapıyor tamam mı, şimdi sana açıklayamam onun için sorun yok yani kimse kim önemli değil anlatabildim mi ama sen kimseye söylemeseydin keşke” dediği, Eren’in “ ÇELEBİ ile görüşebildin mi” dediği, Noyan’ın “ Görüştüm bugün yarın arayacaklar bizi tamam mı beni de bugün herhalde gelip alacak burdan Yusuf abi, … Bugün Ankara’ya giderim... sonra İstanbul’a giderim ” dediği, Eren’in “ Sen şimdi Ankara’ya gidecen ordan İstanbul’a mı geçecen” dediği, Noyan’ın “ Evet Haricilerin yanında değil mi” dediği, Eren’in “ Yanımda yanımda da ona gerek var mı Hariciye” dediği, Noyan’ın “ Var var getir sen tamam mı gene konuştuk öyle gelin dedi zaten tamam mı … Tamam ... Yusuf abi bayağı rica etti zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık tamam ” dediği, Eren’in “ Tamam kardeşim” dediği,
Tape No 7248 sırada kayıtlı, 08.07.2008 günü saat 17:53’te diğer şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde; Eren’in “He Noyan’la konuştuk biz ya” dediği, Mehmet Ali’nin “He anladım biliyosun yani bazı şeyleri” şeyleri diyerek aralarındaki gizli bir bilgiyi imalı bir şekilde belirttiği, Eren’in “He bilirim bilirim ne oldu” dediği, Mehmet Ali’nin “Şimdi arza yapıyo biliyon telefonlar trafo konuşuruz yani yan yana gelince” dediği, Eren’in de “He anladım tamam tamam kardeşim anladım” diyerek gizledikleri bir konunun telefonda değil bir araya geldiklerinde yüz yüze konuşulması gerektiği hususunda mutabakata vardıkları, yine konuşmanın devamında Mehmet Ali’nin “Tamam mı iyisin” dediği, Eren’in “İyiyiz iyiyiz kardeşim sıkıntı yok” dediği, Mehmet Ali’nin “Çok acil bi durum var mı” diyerek Eren’i yokladığı, Eren’in “Yok yok” dediği, Mehmet Ali’nin “Bi şey olursa” diyerek gözetici bir lider yaklaşımıyla Eren’i ve durumunu kontrol ettiği, Mehmet Ali’nin devamla, “Sana başarılar, dikkatini eksik etmiyosun de mi” ve “Sana Mehmetçikler emanet ha” diyerek duygusal moral ve motivasyon takviyesini ihmal etmediği, Eren’in de “Tamam kardeşim” diyerek onayladığı anlaşılmıştır.
Tape No: 7244’de kayıtlı, 09.09.2008 günü saat 12:46’da Noyan ÇALIKUŞU ile yaptığı görüşmede; Eren’in “…Ha çalışıyon iyi bakalım. Neriman Teyzeyi aradım da telefon çaldı açmadı” dediği, Noyan’ın “Ararsın yine ya şeyi evinin telefonu var mı” dediği, Eren’in “ Evin telefonu yok sen mesaj atarsın bana evin telefonunu” dediği, Noyan’ın “ Tamam evin telefonunu mesaj atıyım kardeşim” dediği, Eren’in “O Kemal amcaların mahkemesi ne zaman” dediği, Noyan’ın “ Mahkeme ne zaman bilmiyorum ya Kemal amcanın” dediği, Eren’in “ ... tarihinde anladım” dediği, Noyan’ın “ Şey kabul olmamış yalnız abi, Bizim yaptığımız itiraz vardı ya kabul olmamış, Şerefsizler kabul etmemişler yani hala biz şeyiz yani öyle bir suç var hala biz şeyiz sanki onlarda o yüzden içeride yatıyorlar işte ” dediği, Eren’in “ Neyse bizim alnımız ak biliyon yani, sıkıntı yok o konuda tamam” dediği,
Noyan’ın “ Bende gitmeye çalıştım Tekirdağ’a gittim burdan izin vermediler, F Tipi Cezaevine görüşme görüşmek için izin istedim izin vermediler yok dediler böyle bir şey yok dediler ” dediği, Eren’in “Şey mi yani şeyden dolayı mı bizim bizden dolayı mı yoksa sivilden dolayı mı” dediği, Noyan’ın “ Bilmiyorum artık ... bana ordaki Kemal amca şey demiş ordan ziyaret edebilirler falan diye şimdi onların en başta girdiği zaman üç tane isim almışlar tamam mı, Üç tane isim işte yakın akrabaları o isimleri vermiş Kemal amca, Dolayısıyla bizde işte kapalı cezaevlerine şey yapabiliyormuşun gidip dilekçe verip şeye Savcılığa Savcılık uygun görürse tamam diyormuş ama F Tipleri için geçerli değilmiş öyle bir şey dediler yani sorma ya canımda sıkıldı orda hala orda canım sıkılıyor” dediği, Eren’in “Hı şeyi varmı haber varmı Ali amcayla Kemal amcadan” dediği, Noyan’ın “ İyiler iyiler ya iyiler ama işte canları biraz herhalde sıkılıyordur yani ne kadar göstermemeye çalışsalarda” dediği, Eren’in “ Gündemde varmı bir şey Ergenekon muhabbeti” dediği, Noyan’ın “ Yargıtay Ergenekon falan diyor yasallaştırmaya çalışıyor Yargıtay, Yargıtay şey ya satışı koydu, AKP’ nin kapatılmasını isteyen Yargıtay satışı koydu yani ” dediği, Eren’in “ Neyse sıkıntı yok” dediği,
Tape No 7249 sırada kayıtlı, 11.09.2008 günü saat 18:03’de diğer Şüpheli Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde; Neriman’ın “Aa teyzem benim canım nasılsın nasılsın” dediği, Eren’in “Sağ olun siz nasılsınız” dediği, Neriman’ın “ Sağolun bizde iyiyiz canım benim anneannen dua edip duruyo sana nasılsın sıhhatin nasıl” dediği, Eren’in “ Sıhhatimiz iyi işte dedim bi arayım dedim” dediği, Neriman’ın “Sağolasın o günde aramışsın ben duymadım Amcandan çıkmıştım, canım Amcanın çok selamı var Ali amcanın KEMAL amcanın seni öpüyorlar senin sağlık haberlerini de alıyorlar ayrıca” dediği, Neriman’ın “ Yüce mevla sizi saklasın, anneannecin seni çok öpüyo çok selamı var Erene her gün soruyo çocuklara her gün soruyo ÇELEBİ’ye EREN nasıl EREN komutan nasıl diye, gelmeyecen mi izne” dediği, Eren’in “daha inemedim şehre” dediği, Neriman’ın “ Daha inemedin canım benim” dediği, Eren’in “ Valla Peşmergeden beder olduk saç sakal...” dediği, Neriman’ın “Canım benim Allah sizin canınızı sağ etsin Yüce mevlaya emanet olun hepiniz hepinizi çok seviyoruz canım benim” dediği, Eren’in “ ....KEMAL amca.... ne zaman.....” dediği, Neriman’ın “ KEMAL amcan ALİ amcan Ekimdeki duruşma bekleniyo gene yaptığımız itirazı reddetti mahkeme” dediği, Eren’in “Anladım” dediği, Neriman’ın “Evet inşallah avukatımız bugün gene Ankaradaydı gene görüştüm ben inşallah Ekimdeki ilk duruşmada yüksek ihtimal çok yüksek ihtimal serbest kalırlar diyo yani” dediği, Eren’in “ inşallah” dediği, Neriman’ın “İnşallah onlar çok mutlular sağlıkları çok iyi inanılmaz keyifliler yani bizde sağlıklarından endişe ederiz teyzem onun için her hafta gidip geliyorum bende iyiler çok şükür” dediği, Eren’in “... iletirsiniz artık ...” dediği, Neriman’ın “ Tabi ne demek ne demek ne demek canım benim buralardan bi isteğin var mı gönderelim dağa bayıra” dediği, Eren’in “ isteğiniz varsa biz göndeririz diyecez ama burda burda kocaman kartallardan başka bişey yok ya” dediği, görüşmede Ergenekon Silahlı Terör Örgütüüyesi olmak suçundan tutuklanan Şüpheli Kemal AYDIN’ın tutukluluk durumu hakkında görüştükleri anlaşılmıştır.
Tape No: 7437’de kayıtlı, 14.09.2008 günü saat 12.05’de Noyan ÇALIKUŞU ile yaptığı görüşmede; Noyan’ın “…He Ankaradayım” dediği, Eren’in “ Napıyon kimle gittin” dediği, Noyan’ın “ Çelebiyle beraberiz işte” dediği, Eren’in “ Boş boş dolanmayın ya çalışın ya” dediği, Noyan’ın “ Ha iyi güzel ya yok lan boş dolaşmıyoz la ayıp ediyon güzel haberler alıyoruz ama” dediği, Noyan’ın “ Haberler güzel” dediği, Eren’in “ Ben Neriman teyzeyle konuştum dün” dediği, Noyan’ın “ Şimdi Hamza abiyle görüşecez şimdi Hamza abi gelecek” dediği, Eren’in “… Bizde işte geldik bakalım bende önümüzdeki hafta bişeyler olabilir ondan sonra izine gitmeyi düşünüyorumda inşallah aksamaz ya, Önümüzdeki hafta şeyler var ondan sonra işte gitmeyi düşünüyorum izine de eğer aksamazsa bizde düşünüyoz ” dediği, devam eden konuşmalar sonunda Eren’in “
Selam söyle şey Çelebiye selam söyle” dediği, Noyan’ın “ Aleykümselam onunda selamı var” dediği, Eren’in “ Büyüklerinizi ellerinden öpüyorum tamam” dediği,
d-Örgütsel İrtibatlar
Tape No: 6851’de kayıtlı, 09.04.2008 günü saat 17:44’te Neriman AYDIN ile Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun aralarında geçen bir konuşmada Neriman’ın Durmuş Ali’ye söylediği “ÇELEBİ çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım ama, alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası kahramanım ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet, yani ne sen duy ne de ben söyleyim, rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur. Ahlaksızlık çok yani, rezalet rezalet ablası, yazıyım da, abin dedi ki yaz dedi de bir iki sayfa şeklinde verelim size” sözlerinden Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Kemal ve Neriman’a içeriden bilgi aktardığı anlaşılmaktadır.
Aynı konuşmanın devamında Durmuş Ali’nin Neriman’a “Çocuklardan ne haber ablam iyiler mi. Ne yapmışlar.” diyerek şüpheli subayları sorduğu, Neriman’ın Durmuş Ali’ye “Çocuklar iyiler hafta sonu Noyan aradı. Biz iyi iyiyim dedi. Öbür bizim bir teğmen vardı, o da kazanamamış, Eren.” diye bilgi verdiği, Durmuş Ali’nin “Eren, evet.” dediği, Neriman’ın “O R. Paşa ile onun şeyi vardı irtibatı var. R. Paşa aynı zamanda hemşerisi Trabzonlu.” dediği, yine Neriman’ın “Çok da çalışmış, dedim olsun gene çalışmasına devam etsin Noyan’a. Sen de o da ikiniz de. Noyan biliyor mu sonucu bilmiyor mu bilmiyorum, hiç bir şey söylemedi, ben de söylemedim.” dediği, Durmuş Ali’nin “Bilmiyor olabilir” dediği, Neriman’ın “Ben de söylemedim hiç bir şey o Eren’i sordum, teyze kazanamadı dedi. Olsun çalışmaya devam etsin dedim ben. ÇELEBİ de çalışıyor amcası, o çok çalışıyor, ÇELEBİ. ÇELEBİ her türlü çalışıyor. Her türlü çalışıyor her türlü. Her türlü amcası yani çok maşallahı var. Başka da çok çalışıyoruz.” dediği, Durmuş Ali’nin “ÇELEBİ maşallahı var, yok iyi çalışıyor çocuk. Evet evet iyi çalışıyor. İyi çalışıyor akıllı bir çocuk. Yani kişiliği falan oturmuş çocuk.”dediği, bu konuşmada Durmuş Ali ile Neriman’ın örgütsel faaliyetleri doğrultusunda yetişmelerine özen gösterdikleri şüphelilerle ilgili kısa değerlendirme ve yorumlar yaptıkları, sınavlarından çalışmalarından ve başarılı olup olmamalarından söz ettikleri, yetenekleri ve örgütsel çalışmalarıyla ilgili değerlendirmede bulundukları, bu hususta Eren’in başarılı olamamasına üzüldükleri Mehmet Ali ÇELEBİ’den hayli umutlu olduklarını belirttikleri anlaşılmaktadır.
Yine konuşmanın devamında, Durmuş’un teğmenlerin durumunu sorduğu Neriman’ın da bilgi verdiği telefon görüşmesinde; Durmuş’un “Çocuklardan ne haber ablam iyiler mi. Ne yapmışlar.” dediği, Neriman’ın “Çocuklar iyiler, hafta sonu Noyan aradı. Biz iyi, iyiyim dedi. Öbür bizim bir teğmen vardı o da kazanamamış, Eren. Onun şeyi vardı irtibatı var Reha paşayla, aynı zamanda hemşehrisi, Trabzon’lu. Çok da çalışmış, dedim olsun gene çalışmasına devam etsin. Noyan’a. Sen de o da ikiniz de. Noyan biliyor mu sonucu bilmiyor mu bilmiyorum. Hiç bir şey söylemedi ben de söylemedim.” dediği, Durmuş’un “Evet. Bilmiyor olabilir.” dediği, Neriman’ın “Ben de söylemedim hiç bir şey. O Eren’i sordum teyze kazanamadı dedi. Olsun çalışmaya devam etsin dedim ben. ÇELEBİ de çalışıyor amcası, o çok çalışıyor, ÇELEBİ.” dediği, Durmuş’un “ÇELEBİ maşallahı var. Yok iyi çalışıyor çocuk.” diye onayladığı, Neriman’ın Mehmet Ali’nin mesleki iş ve dersleri yanında örgütsel amaca yönelik de çok çalıştığını Durmuş’a ifade ederken “ÇELEBİ her türlü çalışıyor. Her türlü çalışıyor her türlü. Her türlü amcası yani, çok maşallahı var.” dediği, Durmuş’un “Evet evet iyi çalışıyor. İyi çalışıyor akıllı bir çocuk.” dediği Neriman’ın yine “Başka da çok çalışıyoruz.” dediği, Durmuş’un da “Yani kişiliği falan oturmuş çocuk.” diyerek onayladığı tespit edilmiştir.
Tape No: 7428’de kayıtlı, 18.09.2008 günü saat 10:30’da Noyan ÇALIKUŞU’nun X şahısla gözaltına alınanlarla ilgili yaptıkları görüşmede, Noyan’ın “Ya bilmiyorum şimdi şüpheli olarak falan bir şeyler diyordu kağıdı tam olarak okuyamadım” dediği, X şahsın “Diğer çocuk da vardı ya” dediği, Noyan’ın “He bir de Erhan Mumcu vardı Hakkari’de Yüksekova’da piyade” diyerek Eren Mumcu’dan söz ettikleri anlaşılmaktadır.
Diğer şüphelilerin şüpheli Eren Mumcu ile ilgili beyanları:
Şüpheli Kemal AYDIN Emniyette alınan ifadesinde;
“Karargah evleri isimli yapılanmadan bir bilgisinin olmadığını, Ancak Askeri personel olan yakını Noyan ÇALIKUŞU aracılığı ile Mehmet Ali ÇELEBİ, Eren..?, Yaşar..? isimli şahıslarla irtibatı olduğunu, bu şahısların ikametine çok sık olarak geldikleri ve bu şahıslarla sohbetlerde bulunduklarını, sohbet konularının genelde Türkiye üzerine, siyasi konular ve çeşitli konular üzerine konuştuklarını,
04.06.2008 günü Saat:18.20’de Eren MUMCU isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda da, Eren MUMCU isimli şahsın kendisine ziyarete gelemediğini söylediğini ve mazeretini kendisine anlattığını, Eren’in kendisine toplantıya eve gelemeyeceğini söylediğini görüşmenin bununla ilgili olduğunu” beyan etmiştir.
Şüpheli Kemal AYDIN, Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan ifadesinde;
31.05.2008 günü Saat:13.09’ da Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda, cevaben Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun birkaç defa Ankara'daki evine geldiğinde misafir olduğunu ve askeriyedeki çocuklarla tanıştığını, onlarla beraber sohbet ettiklerini, Kendisini çok sevdiklerini, İçlerinden Eren Mumcu isimli olanının kurmaylıktan kaçtığını, Ali ÖZOĞLU’nun onlara bu vatanı hep biz mi koruyacağız sizin göreviniz bu şeklinde nasihatta bulunduğunu. Kurmay olursanız bu işi yaparsınız dediğini” beyan etmiştir.
Şüpheli Neriman AYDIN, Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan ifadesinde;
25.01.2008 günü saat:17.02 sıralarında Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda, cevaben “Onların kendi evinin çocukları olduğundan sık sık görüştüklerini, Eren MUMCU'nun da onların arkadaşı olduğunu. Şu anda Yüksekova’ya tayini çıktığını,
18.06.2008 günü saat:10.23 sıralarında Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesi içeriğinde … Neriman AYDIN’ın “Bi Türk yok Bi Türk yok o Türkler bi olsunda inşallah ebediyete kadar bi görsünler” dediği, D.A.ÖZOĞLU’ nun “O..pu çocukları ya” dediği, Neriman AYDIN’ın “Aynen O..pu çocukları” “hepsi düzeltilecek hepside hesap verecek” “Kafanda lazım bizim teğmenlerin senin tanımadığın bir Eren Teğmenimiz vardı abisi” dediği, D.A.ÖZOĞLU’ nun “Ereni biliyorum” dediği, Neriman AYDIN’ın “Hakkaride bunun çıktığı bir kız var son konuşmamızda ben kurmay olmayacağım dedi kemal amcası da ona çok kızdı kurmay olmuyorsan bu işi bırak dedi” dediği, D.A.ÖZOĞLU’ nun “Niye Kurmay olmak istemiyormuş” “İyi köskös en fazla Albay olarak emekli olur gider” dediği, Neriman AYDIN’ın “Lan oğlum Mustafa Kemal in askeri iseniz kurmay olacaksın sen elinden geleni yapacaksın sınavlara gireceksin çalışacaksın ha o zaman olamaz o ayrı konu ama dedim çalışacaksın gayret edeceksin biraz ona nasihat etti amcası Kemal amcası dur bakalım inşallah tutarlar çok güzel bir çocuk güzel aklı güzel güzel derken aklı güzel” dediği, D.A.ÖZOĞLU’ nun “Hayır başkasından emir alan bir subay olmak kadar kötü bir şey var mıdır acaba” “Yabancı bir Ülkenin üniformasını giymiş bir p…venkten emir almak ne demek ya” dediği,…ifadelerinin geçtiği telefon görüşmesi sorulduğunda, cevaben “Ali ÖZOĞLU ile yapmış olduğu bireysel yorumlar olduğu, konuşma içerisinde, o..spu çocukları hepsi düzeltilecek hepsi hesap verecekler derken bireysel muhalefet ettiğini, başka bir amacının olmadığı, Askeri öğrenciler ile ilgili kurmay olurlarsa daha iyi olur diye söylediğini, kendisinin de sivil kumandanım derken hiçbir şey kastetmediğini….”beyan etmiştir.
Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan ifadesinde;
18.06.2008 günü saat:10.23'te Neriman AYDIN ile yaptığı görüşme içeriği sorulduğunda; “Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ile birlikte Ankara’daki kitap fuarına geldiğinde görüşmede geçen Eren’i tanıdığını, Kendisinin kız arkadaşından dolayı kurmay olmaktan vazgeçtiğini, Neriman’ın kendisine anlattığını, kendisinin de Albaylıktan emekli olacağını söylediğini,
Karargah Evleri isimli dokümanda "subayların kurmaylık sınavında yüksek notlar alması konusunda girişimlerde bulunulduğu alınan bilgilerdendir" denmekte, yine telefon görüşmelerinde Mehmet Ali ÇELEBİ, Noyan ÇALIKUŞU ve Eren..? isimli askeriye personelinin KURMAY olması yönünde ciddi girişim ve telkinlerde bulunulduğu konusu sorulduğunda: “karargah evlerinden bilgisinin olmadığını, Yayınevi dolayısıyla askerlerle iç içe olduğu için asker öğrencilerle ilgilendiğini kurmaylığın önemli olduğunu bildiğini, bu nedenle kendilerini motive ettiğini,” beyan etmiştir.
Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ, Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan ifadesinde;
08.07.2008 tarihinde Eren Mumcu ile yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda; “Yusuf ERİKEL’in Kemal AYDIN tutuklanınca kendileri hakkında dilekçe verip şahit olarak dinlenmelerini istediğini, bu konuda Eren’in bilgisi olup olmadığını sorduğunu, kendisinin telefonların dinlendiği için yüz yüze görüşmek istediğini söylediğini…” beyan etmiştir.
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU, Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan ifadesinde;
“Eren MUMCU’yu Askeri Lisede ismen bilmekle birlikte Kara Harp Okulu 3.sınıfta aynı sınıfta bulunmalarından dolayı tanıdığını, ortak bir faaliyetlerinin bulunmadığını, Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ın evlerine genellikle Mehmet Ali ÇELEBİ isimli şahısla beraber gittiklerini, Bazen hafta içi de Buluş kafede bazen de evlerinde görüşüp buluştuklarını, bunun yanında zaman zaman aralıklarla Eren MUMCU, Yaşar TOZKOPARAN'ın da geldiklerini ama kendileri kadar sık gelmediklerini, beyan etmiş,

01.07.2008 günü saat:20.09'da Eren MUMCU ile yaptığı görüşme içeriği sorulduğunda; “ görüşmenin Ergenekon soruşturmasıyla ilgili olduğunu, Kopyasını alma olayı da bilgisayarlarla ilgili olduğunu, Kemal AYDIN'ın oturduğu yerden jandarmanın sorumlu olduğunu,
02.07.2008 günü saat:14.57'de Eren MUMCU ile yaptığı görüşme içeriği sorulduğunda; “ bu görüşmeyi Eren MUMCU ile yaptığını, Ergenekon operasyonuyla ilgili olduğunu, İşi halledecek olan paşanın kim olduğunu hatırlayamadığını, Görüşmenin içiriğini tam olarak hatırlayamadığını,
07.07.2008 günü saat:08.17'de Eren MUMCU ile yaptığı görüşme içeriği sorulduğunda; “Bu görüşmelerin kendisinin Ergenekon soruşturması kapsamında yakınlarının bu muamelelere maruz kalmasından dolayı şahsi olarak gösterdiği tepkiler olduğunu..” beyan etmiştir.
Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN, Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan ifadesinde;
“Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN isimli şahıslarla geçen yıl Kasım ayında Noyan ÇALIKUŞU vasıtasıyla tanıştığını, Noyan ÇALIKUŞU ile de 2006 yılında Kara Harp Okuluna katıldıktan sonra kendisinin çok kitap okuduğundan önce Eren MUMCU'yla tanıştığını daha sonra Noyan'la tanıştığını,
Noyan ÇALIKUŞU ve Eren MUMCU ile …. okulun 1. sınıfındayken onlar bölüğün içinde üst sınıf olmaları nedeniyle tanıştığını, daha sonra samimiyetlerinin devam ettiğini, onlar vasıtasıyla da Kemal ve Neriman AYDIN'ı tanıdığını..” beyan etmiştir.
Şüpheli Hamza DEMİR Emniyette alınan ifadesinde;
“Kemal AYDIN isimli şahsın kendisine yanına birkaç tane gencin geleceğini söylediğini, kendisine kahvede olup olmadığını sorduğunu, kendisine gelecek olan bu şahısların yanına geleceklerini, bu şahısları ağırlamasını, onlara ikramda bulunmasını söylediğini, kendisinin de yaklaşık bir ay kadar önce Ankara’da Konur-2 sokak isimli adreste bulunan Buluş Çay Salonu isimli yerde Kemal AYDIN’ın bahsettiği şahıslar ile görüştüğünü, Kemal AYDIN isimli şahsın kendisine yanına gelecek şahısların ne için geldiklerini, ne hakkında konuşacakları hakkında bir şey söylemediğini, kendisinin de ona bu şahısların neden yanına geldikleri sormadığını, sadece kendisine bu şahıslarla oturup çay içeceğini söyleyerek buluştuklarını, kahvehaneye kendisinin yanına gelen şahısların isimlerini bilmediğini, şahıslarla kahvede oturup sıradan bir muhabbet ettiklerini, zaten akşam üzeri olduğu için fazla oturmadıklarını, bu görüşmelerinde şahıslar ile tanıştıklarını, onların kendisine Harbiye Askeri Okulunda okuduklarını söylediklerini, ancak kendisinin şahısların gerçekten burada okuyup okumadıklarını bilmediğini, Kemal AYDIN isimli şahsın vasıtası ile bu gelen şahıslarla tanıştığını, bu görüşmelerinin başka bir amacının olmadığını, kendisinin bu şahıslar ile görüşmesinin illegal bir amacı olmadığını, kendisinin sadece Kemal AYDIN’ın misafirleri olduğu için ağırladığını, Kemal AYDIN görevini yap derken kendisinin misafirlerini ağırlaması için söylediği bir söz olduğunu, kendisinin de ona “görevimi yapıyorum” derken misafirlerini ağırladığını, kendisini mahcup etmediğini söylediğini, bunun dışında bu şekilde konuşmasının her hangi bir amacının olmadığını, kendisine her hangi bir kimsenin görev vermediğini, kendisinin görevden kastettiğinin şahısların ağırlanması konusu olduğunu, Bunun dışında her hangi bir amacının olmadığını” beyan etmiştir.
Şüpheli Hamza DEMİR, Cumhuriyet Başsavcılığımızda Alınan İfadesinde;
Tape No 7413’de kayıtlı 02.07.2008 günü saat 14:57’de Noyan ÇALIKUŞU ile Eren MUMCU arasındaki telefon görüşmesi sorulduğunda; “kendisinin bu şahıslarla tanışmasının ilk gözaltına alındıktan sonra bu şahısların da Kemal AYDIN’ı tanıdığı için ortak dostları olduğu için ilk gözaltından çıktıktan sonra kendisi ile gelip tanıştıklarını, bu şahıslarla başka bir münasebetinin olmadığını,
Tape No 7437’de kayıtlı 14.09.2008 günü saat 12:05’te Noyan ÇALIKUŞU ile Eren MUMCU arasındaki telefon görüşmesi sorulduğunda; “o tarihte kendisinin, Noyan ÇALIKUŞU ve MEHMET Ali ÇELEBİ ile birlikte Kemal AYDIN’ın annesinin evine iftara davetli olarak gittiklerini, konuşmanın içeriğinde geçen konularla ilgili bir bilgisinin olmadığını, Eren isimli şahsı tanımadığını..” beyan etmiştir.

Şüpheli Eren MUMCU’nun telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda; Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile 74 kez, Neriman AYDIN ile 14 kez , Noyan ÇALIKUŞU ile 442 kez, Önder KOÇ ile 13 kez, Kemal AYDIN ile 16 kez, Yaşar TOZKOPARAN ile 76 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
e-Delillerin ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Gizli tanık Kıskaç ifadesinde “…şüpheli Kemal ve Neriman AYDIN’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet takıldığını..” beyan etmiştir.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun şüpheli Kemal AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin Harp Okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Eren Mumcu, Noyan ÇALIKUŞU, Önder KOÇ, Hasan Hüseyin UÇAR ve Yaşar TOZKOPARAN olmak üzere arkadaşlarını bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile tanıştırdığı, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman AYDIN’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal AYDIN olmak üzere Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman AYDIN’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, Mehmet Ali ÇELEBİ tarafından örgüte kazandırılan şüpheli Eren Mumcu’nun, diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu, şüphelinin de içinde bulunduğu örgütün muvazzaf olarak TSK bünyesine katıldıktan sonra da devam eden Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Noyan ÇALIKUŞU’nun yardımı, şüpheli Kemal ve Neriman AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal AYDIN ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman AYDIN tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, e-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve hatta Durmuş Ali ÖZOĞLU hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanırken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durum Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma hedefinde amacına ulaştığını göstermektedir.
Noyan ÇALIKUŞU ve Eren Mumcu tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman AYDIN’a gönderilen bir e-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”, şeklinde,
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU tarafından gönderilen diğer bir e-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,şeklinde,
Yine şüpheli Noyan ÇALIKUŞU tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman AYDIN isimli şahsa gönderilen e-mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...” şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.
Yine şüpheli Neriman AYDIN tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akılalmaz ifadeler, örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal AYDIN tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlı bulunmuştur.
Şüphelilerin Kemal ve Neriman AYDIN’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait disiplin notuna varıncaya kadar çeşitli istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, yasadışı faaliyetlerinin deşifre olmaması için şüphelinin diğer arkadaşları gibi çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmadığını söyledikleri özel cep telefonu hattı kullandığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları görülmektedir.

Soruşturma neticesinde elde edilen tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; şüpheli Eren Mumcu’nun; şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı Türk Silahlı Kuvvetler içinde de devam ettirdiği, şüpheli Noyan ÇALIKUŞU ile yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin yaptıkları görüşmelerde devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde birbirlerini kışkırttıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı anlaşıldığından;
Şüpheli Eren Mumcu’nun üzerine atılı Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
47- Şüpheli Önder KOÇ
a-Savunmaları,
Savcılık beyanı
Bursa Askeri Lisesinde ve Kara Harp Okulunda okuduğunu, şu anda bakım teğmeni olarak Bitlis’te görev yaptığını, şüpheliler Mehmet Ali Çelebi, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar, Eren Mumcu ve Yaşar Tozkoparan’ı tanıdığını diğerlerini tanımadığını, Ergenekon dokümanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki yapılanması hakkında bilgisi olmadığını, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ı arkadaşı olan Noyan Çalıkuşu’ nun bahsetmesi nedeniyle bildiğini ancak evlerine hiç gitmediğini, Noyan ÇALIKUŞU’na gönderdiği mesajda televizyondan verilen haberi arkadaşına mesaj olarak çektiğini, Noyan ÇALIKUŞU’nun kendisine gönderdiği mesajda gözaltına alınanların paşa oldukları için onlara bir şey yapılmayacağını düşünerek çekmiş olabileceğini, Noyan ÇALIKUŞU ile yaptığı görüşme de Noyan ÇALIKUŞU’ nun adı geçen şahısları tanıdığını bildiği için kendisine bilgi verdiğini, yine Noyan ÇALIKUŞU ile yaptığı görüşmede bahsettiği evin boşaltılmasının Balıkesir’de görev yaptığı sırada oturduğu kiralık evin boşaltılması olduğunu, gözaltına alınan şahıslar ile ilgili haberleri yakından takip etme sebebinin Noyan ÇALIKUŞU’ nun bu şahısları tanıması ayrıca her türlü vatan meselesine karşı ilgili olması ve araştırmasından kaynaklandığını, Noyan ÇALIKUŞU ile yaptığı görüşmede Kemal AYDIN’a “Abi” şeklinde hitap etmesinin Noyan ÇALIKUŞU’ nun Kemal AYDIN’I çok sevdiğini bildiğinden ve Noyan ÇALIKUŞU’ nun moralinin bozulmaması ve moralini düzeltmek istediğinden kaynaklandığını, Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ı hiç görmediğini, Noyan ÇALIKUŞU’na gönderdiği mesajda geçen darbe karşıtları tanımlamasını kendisini darbe karşıtı olarak nitelendirip bir yerlerden nemalanmaya çalışan insanları ifade ettiğini, bu kişilerin, bulundukları yerlerden alınıp yerlerine daha namuslu insanların getirilmesini kastettiğini beyan etmiştir.
b-Elde Edilen Dökümanlar,
Şüphelinin kullanımında bulunan babası Ömer KOÇ’ a ait Ankara ili Keçiören ilçesi Tepebaşı Mahallesi Barut Sokak No:10/6 sayılı ikamette yapılan aramada;
-(43) adet 1-43 arası numaralandırılmış çeşitli markalarda CD,
-(38) adet 1-38 arası numaralandırılmış çeşitli markalarda DVD,
-(6) adet 1-6 arası numaralandırılmış Maxel marka çeşitli ibareli Disket,
-(1) adet COOLER MASTER marka 2105471109793 seri numaralı bilgisayar kasası bulunarak el konulmuştur.
-(1) adet not kağıdı üzerinde; “*Özgür ŞENER (12.Bölük) Bölüğe III. Sınıfta katıldığında 117 puanı varmış, Jandarma Özel Harekat olmak istiyormuş. Takım Komutanı Üstgm. …… seni bu okuldan atacağım ifadesini kullamış, -40 puanla Nisan ayında atılmış” “Nusret MEMİÇ (4 üncü bölük) 2006-2007 eğitim-öğretim yılında kasıtlı olarak disiplin puanı düşürülmüş” “*Necdet YÜCEL(19. bölük) Babası Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazmış, 19 uncu bölükse (Ali ÇAKAY) bu yılbaşından itibaren disiplin puanı düşürülmeye başlanmış” “Aykut ÖZTÜRK(19. bölük)” “+Atılanlar” yazdığı, arka kısmında ise “*Emrah ERVERDİ Disiplin puanı -30, kredisi 3.400, asker olmak subay olmak isteyen bir Harbiyeli, kısaca hayata askerlikle tutunduğu ifade ediyor, 9 uncu Bölük” “*Önay MAY Kredisi 3.500 civarında, Beden eğitimi ve spordan askeri eğitim sınavlarından sorunu yok, Harp okulunu kaldıramayacak biri değil. 9 uncu Bölük” “*Kur. Yzb. ….’in bölüğündeki 2006-2007 eğitim-öğretim yılında birinci sınıf kısmı, yıla 29 mevcutla başlamış, şu anda söz konusu kısmın mevcudu 20’dir. Yukarıda ismi geçen Emrah ERVERDİ ve Onay MAY da aynı bölüktedir” “*Barışcan ŞAHİN, Erdem GÜRKAN(9. bölük), Baha CANGÖREN (15. bölük), Bayram Burak GÜZELCİK (gönderilen)” yazan doküman olduğu,
-(1) sayfa A4 kağıdı üzerine el yazısı ile askeri öğrenci oldukları değerlendirilen (23) kişinin sabit ve cep telefonlarının yazılı bulunduğu ve sonunda denize gidenler İ. G.G., B.D. yazılı doküman olduğu,
c-Telefon Görüşmeleri
Tape No:7407’de kayıtlı, 01.07.2008 tarihinde Noyan Çalıkuşu ile yaptığı telefon görüşmesinde; Şüphelinin Noyan Çalıkuşu’na “Oğlum bu ne iş lan, Neriman AYDIN’ ı da almışlar, Kemal AYDIN, Neriman AYDIN’ ı da gözaltına almışlar” dediği Noyan’ ın “Vallaha mı diyorsun” dediği, Önder’ in “Tabi izle hemen aç kanalları da izle” dediği,Noyan’ın “Allah kahretsin isimler doğrumu bak” dediği, Önder’ in de “Evet Neriman AYDIN, Kemal AYDIN gözaltına alındılar oğlum şey işte adliyeye götürüldüler sağlık kontrolünden geçecekler bak bakalım sen” diyerek, şüphelilerin irtibat halinde oldukları Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN’ ın gözaltına alınması nedeniyle tedirgin olduklarının anlaşıldığı, şüphelinin Kemal ve Neriman’ı tanıdığının ve Noyan ile ilişkilerini de bildiğinin açıkça anlaşıldığı,
Tape No:7409’da kayıtlı, 01.07.2008 tarihinde Noyan Çalıkuşu ile yaptığı telefon görüşmesinde; Noyan Çalıkuşu’nun “durum ne?” dediği, şüpheli Önder’in de “Oğlum muhtemelen gözaltına aldılar ya şimdi tam benim gazeteci arkadaş varda aramadım da daha muhtemelen ciddi bir soruşturma yani öyle basit bir şey değil bu ya sen takip edemiyon mu olayı ?” dediği, Noyan’ ın “Edemiyorum şu an müsait değilim” dediği, şüpheli Önder’ in “gözaltına alınılan BALBAY alınmış Mustafa BALBAY alındı bi de onu Adli Tıp’a gönderdiler birini Adli Tıp a gidecek te keriman keriman ..şeyle Kemal Abi’yle Neriman Şeyden Haber Yok Şu Anda yani gözaltında hala büyük ihtimalle uzun bir süre kalacaklar” dediği, Noyan’ ın da “Yok yok uzun değil ya uzun olmaz” dediği, şüpheli Önder’ in “şeye bağlı bugün ki duruma bağlı ortak bugün bi şey çıktı çıktı çıkmadı uzun olacak diye söyleniyor bana benim öyle bir şeyim var” dediği, Noyan’ ın “Fazla olmaz fazla olmaz KANK ben tahmin etmiyom” dediği,Önder’ in “Yani olayda tamamen isimleri yani bunlar bunlar var millet tepki versin diye yani böyle ilerde bu insanlar bi şeyler yapmaya çalışırsa yararlı bi şeyler bunların altında bi şeyler arasın diye millet” dediği, Noyan’ ın “Tabi tabi konuşuruz,ne zaman gelecen buraya” dediği, şüpheli Önder’ in “Cuma –Cumartesi ordayım” dediği, Noyan’ ın da “Tamam Cumartesi akşamı görüşürüz ben Pazar günü yo.. tamam hadi eyvallah” diyerek hafta sonu görüşme planı yaptıkları ve irtibatlı oldukları insanların gözaltına alınmasından dolayı birbirlerine moral verdikleri,
Tape No:7420’de kayıtlı, 01.07.2008 günü saat 14:43 ‘ de Noyan Çalıkuşu’ na “Simdi sorusturma kapsaminda tolon, eruygur pasalar ato baskani sinan aygün ve söylediklerim gözaltinda evleri 4 saat arandi” şeklinde mesaj çekerek olayları takip edemediğini söyleyen Noyan’ a bilgi verdiği,
Tape No:7421’de kayıtlı 01.07.2008 günü saat 14:50’de Noyan Çalıkuşu’ nun “Tamam sagol.kardsm eminim ki sorun yok.sadece gozalti.onlara bsy yapamazlr.” diye şüpheli Önder Koç’a mesaj çektiği,
Tape No:7422/7423’de kayıtlı, 01.07.2008 günü saat 14:57’ de Noyan Çalıkuşu’ na “Amaçlari isimleri duyurmak ortak halki isimlere aliskin hale getirmek ve bilimum her kesimi ki bunlar hükümet yanlilari darbe karsitlari inan bana o greenpeace Çiler bile isimlere karsi istemli veya degil cephe alacaklar NE YAPMALİ ACİL BU BOSLUKLAR DOLDURULMALİ” şeklinde mesaj çekerek kendilerine göre etkisiz kaldıklarını düşündükleri yerlere örgüt üyelerinin yerleştirilmesi gerektiğini ifade ettiği tespit edilmiştir.
*Tape Kayıt No:6633 de kayıtlı 26.04.2008 saat:16:38 de sayılı Şahin B. ile yaptığı görüşmede özetle; Kemal AYDIN’ ın “6 tane kahraman kardeşim var onlarla ders çalışıyorum Türkiye üzerine dersimizi dünya ölçeğinde çalışıyoruz ne yapalım bize de bu iş düştü” dediği anlaşılmıştır. (Kemal AYDIN’ ın Teğmenler Grubu olarak bilinen Mehmet Ali ÇELEBİ, Noyan ÇALIKUŞU, Eren MUMCU, Yaşar TOZKOPARAN ve Önder Koç isimli şahıslarla birlikte ders işlediği anlaşılmaktadır.)
d-Örgütsel İrtibatlar
Eren MUMCU’nun 20.09.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde;“Gözaltına alınanlardan Noyan Çalıkuşu, Mehmet Ali Çelebi, Önder Koç, Hasan Hüseyin ve Yaşar Tozkoparan’ tanıyorum. Bu şahıslardan Yaşar dışındakiler ile devre arkadaşıyız. Bu şekilde tanırım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN’ın Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Önder KOÇ'u da bizim sınıfta üst sınıfta olması nedeniyle aynı ortamları paylaştığımızdan tanıyorum. Bizim birlikte yaptığımız tek şey konuşmak, zaman zaman hafta sonu birlikte çıktığımızda vakit geçiriyorduk” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “ÖNDER KOÇ benim devrem ve sınıf arkadaşlarımdır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Önder KOÇ'u da Harp Okulu 3. sınıfta aynı sınıfa düşmemizden dolayı tanıyorum. 4. sınıfta da sıra arkadaşım olmuştur. Kendisi ile yürüttüğüm ortak bir faaliyet yoktur”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Şüpheli Önder KOÇ’un telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda;
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU ile 51 kez görüştüğü, Eren MUMCU ile 13 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Gizli tanık Kıskaç’ın beyanlarında, şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet takıldığı belirtilmektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları şüpheli Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Önder Koç, Eren Mumcu, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan’ı olmak üzere arkadaşlarını bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu tarafından örgüte kazandırılan şüpheli Önder Koç’un bundan sonra diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu, şüphelinin de içinde bulunduğu örgütün muvazzaf olarak TSK bünyesine katıldıktan sonra da devam eden Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını Mehmet Ali Çelebi’nin Noyan Çalıkuşu’nun yardımı, şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Şüphelilerin Kemal ve Neriman Aydın’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait disiplin notuna varıncaya kadar çeşitli istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, yasadışı faaliyetlerinin deşifre olmaması için şüphelinin diğer arkadaşları gibi çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmadığını söyledikleri özel cep telefonu hattı kullandığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları görülmektedir.

Şüpheli Kemal Aydın ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman Aydın tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın ve hatta Durmuş Ali Özoğlu hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı gözler önüne sermektedir.
Örneğin Noyan Çalıkuşu ve Eren Mumcu tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman Aydın’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,
Şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,
Yine şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.
Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akılalmaz ifadeler, örgütün TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.
Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Önder Koç’un; şüpheliler Şüpheli Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu ile Mehmet Ali Çelebi’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, şüpheli Noyan Çalıkuşu ile yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları,örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırtıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı anlaşılmakla,
Şüpheli Önder Koç’ un üzerine atılı ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
48- Şüpheli HASAN HÜSEYİN UÇAR
a-Savunmaları,
Savcılık beyanı
Bursa Işıklar Askeri Lisesinde ve Kara Harp Okulunda okuduğunu halen teğmen rütbesiyle görev yaptığını, şüphelilerden Kemal Aydın, Noyan Çalıkuşu, Yaşar Tozkoparan ve Mehmet Ali Çelebi’yi tanıdığını, Ergenekon dokümanı ve bunda belirtilen yöntem ve prensipler hakkında Ergenekon yapılanması ve bu yapılanmanın Kontrol Dairesi ve örgütün Silahlı Kuvvetler içine sızma ve örgütlenme çalışmaları hakkında bilgisi olmadığını, Durmuş Ali Özoğlu’ nun sadece “Şifre Çözücü” adlı kitabını okuduğunu, İşçi Partisi genel merkezinde ele geçirilen “Karargah Evleri” adlı belgeden bir bilgisi olmadığını, Kemal Aydın ile Ankara’da Fal Kafede tanıştıklarını aynı yerde farklı tarihlerde iki kez görüştüğünü hiçbir telefon görüşmeleri olmadığını ve bu kişinin maddi ve manevi yardımı olmadığını, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine hiç gitmediğini, Neriman’ın evinde ele geçirilen evine gelen askeri öğrencilerin isim ve numaralarının bulunduğu anlaşılan belgeyi bilmediğini, Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde; söz konusu partinin kapatılacağı yönünde çıkan haberlerden etkilenerek bir vatandaş olarak şahsi bir kanaatinin oluştuğu, o konuşmada Mehmet Ali Çelebi’nin söz konusu durumda bir suçlu varsa onlar cezasını görür anlamında konuştuğunu, bir resmi güce dayanarak değil o tarihlerdeki şartların maneviyatında oluşturduğu büyük etkilerin bir sonucu olarak bir üzüntü ifadesi olarak sözler söylediğini, gerçekte hiçbir şekilde bir insanın hayatına kast etme niyeti olmadığını, yargı ve hükümeti ele geçirecek bir oluşumun olmadığını bahsi geçen terimlerin mecazi anlamda kullanıldığını hiç kimsenin hayatına kastedilmediğini, Ergenekon Terör Örgütünden haberi olmadığını bu nedenle bunun askeri kanadından bahsetmesinin mümkün olmadığını, Mehmet Ali Çelebi’yi iyi tanıdığı ve bu konularda daha fazla bilgili olduğunu düşünerek bağlantının büyüğü onda dediğini, Hamza Demir’i hiç tanımadığını, Volkan Çelebi’yi de tanımadığını, Mehmet Ali Çelebi’nin abisi Volkan’la babasının Mehmet Ali’nin Kemal Aydın ile görüşmesine derin devlet ilişkisi nedeniyle karşı olduğunu söylediğini bilmediğini Mehmet Ali’nin bunu kendisine söylemediğini, terör örgütü ile bir bağlantısı olmadığını ona göre böyle bir örgüt olmadığını beyan etmiştir.
Sorgu beyanında;
Terör örgütü ile hiçbir ilgisi olmadığını, şüphelilerden Mehmet Ali Çelebi, Eren Mumcu, Noyan Çalıkuşu, Yaşar Tozkoparan’ı Harp Okulunda beraber oldukları için tanıdığını, Kemal Aydın’ı tanıdığını, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nu tanımadığını, Kemal Aydın ile Fal Kafe isimli bir kafede sohbet ettiklerini, Kemal Aydın ile Mehmet Ali Çelebi’nin tanıştırdığını, Mehmet Ali Çelebi, Noyan ve kendisi birlikte kafede sohbet ettiklerini, Kemal Aydın ile iki kez aynı kafede görüştüklerini, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine gitmediğini, kendileri ile telefonla görüşmediğini, şüphelilerden Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı telefon görüşmelerindeki beyanlarının doğru olduğunu, yaptığı eleştirilerin normal eleştiriler olduğunu beyan etmiştir.
b-Elde Edilen Dökümanlar
Şüpheli Neriman AYDIN’ ın Ankara İli Çankaya İlçesi Birlik Mahallesi 14. Sokak No:7 sayılı adresinde yapılan arama işleminde çok sayıda doküman, ajanda, videokaset, CD ve not kâğıtları bulunarak el konulmuştur. El konulan dokümanların yapılan incelemesinde;
-(3) adet yazar ismi olmayan kitaplar incelendiğinde, “HİZB-UT TAHRİR TERÖR ÖRGÜTÜ ile ilgili yayınlanan kitaplar” dokümanlar olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde; “*Özgür ŞENER (12.Bölük) Bölüğe III. Sınıfta katıldığında 117 puanı varmış, Jandarma Özel Harekat olmak istiyormuş. Takım Komutanı Üstgm. …… seni bu okuldan atacağım ifadesini kullamış, -40 puanla Nisan ayında atılmış” “Nusret MEMİÇ (4 üncü bölük) 2006-2007 eğitim-öğretim yılında kasıtlı olarak disiplin puanı düşürülmüş” “*Necdet YÜCEL(19. bölük) Babası Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazmış, 19 uncu bölükse (Ali ÇAKAY) bu yılbaşından itibaren disiplin puanı düşürülmeye başlanmış” “Aykut ÖZTÜRK(19. bölük)” “+Atılanlar” yazdığı, arka kısmında ise “*Emrah ERVERDİ Disiplin puanı -30, kredisi 3.400, asker olmak subay olmak isteyen bir Harbiyeli, kısaca hayata askerlikle tutunduğu ifade ediyor, 9 uncu Bölük” “*Önay MAY Kredisi 3.500 civarında, Beden eğitimi ve spordan askeri eğitim sınavlarından sorunu yok, Harp okulunu kaldıramayacak biri değil. 9 uncu Bölük” “*Kur. Yzb. ….’in bölüğündeki 2006-2007 eğitim-öğretim yılında birinci sınıf kısmı, yıla 29 mevcutla başlamış, şu anda söz konusu kısmın mevcudu 20’dir. Yukarıda ismi geçen Emrah ERVERDİ ve Onay MAY da aynı bölüktedir” “*Barışcan ŞAHİN, Erdem GÜRKAN(9. bölük), Baha CANGÖREN (15. bölük), Bayram Burak GÜZELCİK (gönderilen)” yazan doküman olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde, “Hizbut Tahrir –Süleyman, -ulus kiler karşısı girişindeki Türksel Telefoncu Rıza arkadaşı, Keçiören senatoryum konuşma yeri, her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı, aşama aşama hazırlık, “Senin bu kitaba geçmen için 6 ayın var” “Bu iş için hiçbirşey talep etmeyen hocalarımız var” CD ler kalabalık ortamda izleyin” Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” yazan doküman olduğu,
-(1) sayfa, 25.12.2007 22:33 gönderi tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Neriman AYDIN’ a gönderdiği mail de; Neriman teyze bunun üzerine ayrılma dilekçesi vermiş babası sanırım iptal ettirmiş belli değil. Emre’nin bölük komutanı ile Emre komutanım bana “seslerini yükselttiler saygısızlık yaptılar alt sınıflarım” demiş, Bölük komutanı “bu normal sen de bana yükseltebilirsin” diye karşılık vermiş. Yani göndermeyi kafalarına koymuşlar. Bir bölük komutanı böyle saçma konuşamaz tabi maksatlı değilse. Savunmasına şikâyet edenlerin yalanlarını ispatlayacak şeyler yazması kar etmemiş Emre’nin” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa 09.08.2006 11.59 gönderi tarihinde Neriman AYDIN’ ın Zübeyde A.’e gönderdiği mailde, ülkeyi yönetenlerin Türk olmadığından bahsederek tehlikeden Türk milletini haberdar edilmesi gerektiğinden bahsettikten sonra “… önderimiz konumundaki insan Kemal AYDIN bey her an bizlere şunu söylemektedir…” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa A4 kağıdı üzerine el yazısı ile askeri öğrenci oldukları değerlendirilen (23) kişinin sabit ve cep telefonlarının yazılı bulunduğu ve sonunda denize gidenler İ. G.G., B.D. yazılı doküman olduğu,
-(1) sayfa not kağıdı üzerine el yazısı ile, “9 şubattan sonra 15- şubatta emekli edilen karargah subayı M.A. Faruk Çeliğin mecliste danışmanı olarak özel statüyle 4 Milyar lira ile göreve başladı yanınada ordudan müstavi edilen bir binbaşıyı da yanına almış. –Büyüğümüz …gittiğinde bu aracı …altına sokuyorlar ve bununla dinleme yapıyorlar M. A.; Karaim Yahudisi Uçuşyolu kanada Oradan F.Gülen’in yanına gidip geliyor. Uçak biletleri incelenirse Fetullaha gidiş yolu” yazdığı, arka sayfasında “Trilya Restoran sahibi= S.Ü. emekli subay tanımı M.Ü., C.Ü. emekli Havacı başçavuş elektronikci (MOSSAD ilişki Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç Süreyya üzmez üzerine kayıtlı” Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç S.Ü. üzerine kayıtlı” yazan doküman olduğu,
-Üzerinde Paper Note ibaresi bulunan kareli blok not defteri içersinde, “Fuat VEZİROĞLU’ nun kitabı alınacak, Yeniden Kuvayi Milliye Fuat VEZİROĞLU, Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,
Başka bir sayfasında, “Tunalı teğmenler 93, 427 43 63, 2. kat 6 numara Pınar Unutulanlar dışında yeni bir şey yok Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “… M.ali Çelebi 1625 (0505 432 19 40) Tuncer Günay (Nuriye atabey) …. +Hayri Bildik Mehmetçiğe mektuplar” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “1. Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’den 10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet SEZER’ e kadar olan Cumhurbaşkanlarımızı asker sivil ayrımı yapılarak yazıldığı”, karşı sayfasında ise, “Rauf Denktaş àNoyan’da SuikastàÇelebi’de, Tehdit àYeliz’de 3 kitap Çelebi’de Türkiye’nin 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay 1968 yılında: Bugünkü okullarda yetişen gençlere ülke yönetimi teslim edilemez…” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “HanP.==>karma sistem Amerikan devreciliği bitirdi. Dört sınıf taburda karma birbirlerini tanımadan mezun oldular…” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “Hamza Demir (1) Mehmet Koçarslan –Tunceli doğ Raina ve Galatasaray adasının işletmesi- PKK ile işbirliğinde İstanbul’u ayakta tutanlardan biri (2) (Paşa) Halen görevde olan bir paşadan – Erdoğan Polat Irak’dan ABD doları getirerek Avro’ya dönüştürüp piyasaya sürüyorlar Paranın %20’sini de Mehmetçik Vakfına verildiğniden de bahsediyor. (3) Edirneli Albay- Oğlu ve gelini teğmen Tayyip Erdoğan hayranı TSK ndan rahatsızlık duyan Bu dönemde TSK nin üst düzeyinin emekli edilerek bunlar dan kurtulacakmış T.C. Devleti Bu 3 Tırı vramış, Bulgaristan’da basılan dolarları kaçak yollarla Türkiye’ye sokuyorlarmış” yazdığı,
-(1) adet siyah renkli kareli ajanda içersinde; “Devletimizin yeniden sahibi olduğumuzda büyük Türk Milleti olarak yapacaklarımız 10 Temmuz 2005 Çankaya ile başlayıp Türkiye Büyük Millet meclisinin yeniden açılacağından, Anıtkabir özel defterine ilk ziyaret anında yazacaklarım ile devam ettiği, Büyük önder… …Neriman Aydın 12 Şubat 2004” yazdığı,
Neriman AYDIN isimli şahsa ait, LENAVO marka Diz Üstü Bilgisayar içerisinden çıkan, Toshiba marka ve 36091775T seri numaralı hard disk’te “Belge11.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN adıyla yazılan Mehmet D. isimli şahsın tanıtıldığı ve övücü beyanların yer aldığı 10.08.2007 tarihli belgenin bulunduğu,
“Belge 8.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Sazlı Semaver isimli bir programa katılacak olan şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR, Ercüment OVALI, Ali ÖZOĞLU nunda aralarında bulunduğu şahıslar ve konuşulacak konular ile ilgili notların yazılı olduğu,
“emreçelebi.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Harbiye ruhunu Harbıyede gecırdıgım 4 yıl boyunca goremedım ..”“Harbıyelılerın MUSTAFA KEMAL' den sonra örnek alabilecek en yakın unsuru bence bölük komutanının davranışlarıdır. Şu zamana kadar benım ornek alabilecegim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gonderılırken kısılıklerınden cok alaverelerle yaptıkları karıyerlerı olmasıdır..” “Her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundakı sıstemde degıssıklık yapıyor. Dolayısıyla Harbıyelıler neyın dogru neyın yanlıs oldugunu degerlendıremıyor. Yaptıklarınıda inanarak degıl yapmak için yapıyorlar.” şeklinde beyanlarının yer aldığı,
“harbiye.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Hepimiz Kemaliz,Hepimiz Türk’üz” Yürüyüş Kararı sayılamadığı Harbiye’nin yetiştirdiği Teğmen de nasıl bir komutan olmaktadır yada olacaktır, takdiri Yüksek Makamlarınıza bırakıyoruz.” “Yüksek Lisans ve Doktora Tezlerini tavukçuluk, arıcılık , su ürünleri üzerinde yaparak nasıl bir Harbiye eğitimi aldığının trajikomik örneklerini sunmaktadır…” şeklinde beyanların yer aldığı,
“mali.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “…Hepimiz Kemaliz Hepimiz Türküz yürüyüş kararı izne tabidir. Normal olan Türk diline saygı neredeyse takdir konusu halini almıştır. Üst rütbedeki birçok komutan Atatürk adını ağzına almamaktadırlar…Askeri eğitim birçoğu kalıplaşmış, zamanı geçmiş, günümüzün ihtiyaçlarından uzak programlardan oluşmakta ayrılan zaman verimli geçmemektedir...Harbiyede korku kültürü lider yetiştiremez, liderliğini ispat etmiş çok yönlü komutanlar Harbiye de bulunmalıdır… Taburumuzdaki kimi kurmay subayımız ise bizlerin onur ve şerefini ufacık bile olsun düşünmeyerek bizlere karşı hakaret dolu sözler sarf edebilmekte Harbiyelileri geliştirmektense kendi bireysel çıkarları için her türlü fedakarlığı yapmakta olup Harbiyelilere sürekli onur kırıcı cezalar vermektedir...Verilen konferanslara harbiyelilerin ilgisi! Videoda nettir. Bunda yoğun programlarda savrulmalarının da etkisi vardır.” İfadelerinin bulunduğu,
“konferansta uyuyan harbiyeliler.DAT” isimli video dosyası içerisinde; Harp Okulu öğrencilerinin konferanslarda uyurken çekilen görüntülerin bulunduğu, görüntü kaydının “mali.doc” isimli belgede Kara Harp Okulunun eğitim sistemi hakkında ileri sürülen iddiaları doğrulamak için çekildiği,
“YAZI-1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs. temin edilen belgelerin bulunduğu 105 sayfadan ibaret belgede:
-NOYAN ÇALIKUŞU [mailto:h033223@kho.edu.tr] isimli e-posta adresinden 09.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzecim, … Bir Harbiyeli olarak diğerleri gibi kendimi milli konularda eksik hissediyorum. Bana birkaç kaynak gönderebilir misiniz? …Saygıdeğer Kemal Amcama çok selamlarımı iletin.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 09.10.2006 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi…Evet çalışmalar son hızla devam ediyor, Türk Milletinin feraseti, ve Tanrı vergisi hasletleri bizlere her gün yeni mucizeler yaşatıyor. Bunları gördükçe daha fazla heyecan ve yüksek oranda enerjimizle çalışmalarımıza devam ediyoruz, canım Teyzesi. Bir kaç gün önce biz de Kemal Amcanla senden söz ettik… Sen öyle bir insanla tanıştın ki, seni her konuda yetiştirecek, geleceğe hazırlayacak engin bir bilginin sahibidir kendisi. Zaten böyle olduğu için bizlere önderlik yapmaktadır… Bayramdan sonra Kemal amcan bir hafta sonunu sana ayırmak istiyor... Ne zaman müsait olursan beni arayabilir söyleyebilirsin Teyzesi...” ifadelerinin bulunduğu,
-NOYAN ÇALIKUŞU [mailto:noyan.selda@gmail.com] isimli eposta adresinden 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde beyanların yer aldığı,
30112007136.jpg, DSCF1625.JPG, DSCF1626.JPG, DSCF1631.JPG, DSCN1177.JPG, DSCN1179.JPG, DSCN1183.JPG ve P1000835.JPG isimli resim dosyaları içerisinde; yer ve zamanı belli olmayan bir toplumsal gösteri yürüyüşü ile şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ isimli şahsın mezuniyet töreninde çekilmiş fotoğrafların olduğu,
07 NOLU CD içerisinde; “Bel1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs.temin edilen belgelerin yer aldığı 130 sayfadan ibaret belgenin olduğu,
-Neriman Aydın tarafından 10.01.2007 tarihinde ismail / adana isimli şahsa gönderilen e postada; “…Büyüğümüz bir müthiş Türk olup, bize 4.5 yıldır Önderlik yapmaktadır. Türk Mİlletinin oylarıyla Türkiye Büyük Milleti Meclisi hükümetlerine kavuşanların 10 kasım 1938 saat 9:06 dan beri hiristiyan ve yahudi emheryalist düşmanlarımızla işbirliği yaparak TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE TÜRK MİLLETİNE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E TÜRKİYE'YE TÜRK ORDUSUNA TÜRK BAYRAĞINA ihanet edenleri ve arkalarındaki düşmanlarımız israili amerikayı ingiltereyi ve avrupa birliği ülkelerinin üzerimizdeki işgal emellerini durdurmak ve Devletimizin iradesine sadece Mustafa Kemal Atatürk'ten ve Türk milletinden emir alan Türk Milletinin evlatlarını hakim kılmak için büyük bir mücadelinin öncüsüdür Büyüğümüz.
Ne MİT'in ne Ordunun ne CIA nın ne Mossad'ın ne MI5 in ne alman istihbaratının adamı değildir, mason değildir. Hiç bir siyasi teşkilatın derneğin vakfın sivil toplum kuruluşlarının üyesi değildir. Türk Milletine mensuptur M Kemal Atatürk'ten emir almaktadır. İlahi manada emirleri Yüce Allah'tan ve sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed'ten almaktadır…Davamız Türkiye Cumhuriyetini kaybetmemek davasıdır... ihaneti cezalandırmak davasıdır...” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşalar alt rütbedeki Atatürk neferi subaylar tarafından saf dışı bırakılırsa emperyalist halim ne olur diye tereddüt ettiğinden Türkiye'ye vurmayı geciktirmişlerdir... Yoksa Türk Milletini sindirmeyi çoktan başarmışlardır... hem de Atatürk'e sövdürerek…İstanbul'dan misafirlerimiz vardı, Şifre Çözüldü Kitabının yazarı Ali Özoğlu Bey... Sabahladık... ama ne sohbet Teyzesi... 10 gün öncede Kemal Amcan Karadeniz de özel bir TV kanalında 1 saat konuştu, yalnız o konuştuktan sonra programı yayından kaldırdılar, bütün Karadeniz ayakta...” eklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 20.02.2007 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahsa yazılan mektupta; ““Bizim düşüncemiz ise millet bu büyük davayı bir güç halinde konuşuncaya kadar Önder’i bu tür emperyalist tedbirlerden ve yaratacakları bilinçli ve amaçlı tehlikelerden uzak tutmaktır. Onun içindir ki, ulusal yayın kuruluşlarında şimdilik program yapmasını milletimizin geleceği için sakıncalı görmekteyiz benim Sevgili kardeşim.. Türk Milletini bu güzellikten yoksun bırakmamaktır tüm emelimiz, amacımız . Onun içindir ki bugünlerde bir tv programı kendisine sizin de bizim de engel olamayacağımız zararlar verebilir. Ama aynı düşüncenin neferleri olarak sizler, Büyüğümüzün yerine ortak tespit ve düşüncelerimizi tv programlarına katılarak milletimize duyurabilme fırsatlarınız olursa bunlar milletimizin geleceğini emin ellerde gördüğümüzün işaretleri olacaktır…Biz sizin de tv yayınlarına çıkmanızı sakıncalı görmekteyiz…Ancak yine karar Önderimizin ve sizindir…Kemal Aydın’dan ve Ali Özoğlu’ndan birer tane daha olsaydı keşke, ama yok… yok yok.. Öncelikli görevimiz sizi gücümüzün yettiğince korumaktır… ” ifadelerini bulunduğu,
-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 20.02.2007 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır… Türk Yurdu içerisinde, oluşturulmak istenen "etnik ekalliyet" kümeleri, büyük bir ihanetin pençesindedir ve Sevr Antlaşması'nın önümüzdeki günlerde önümüze konulması ile, büyük bir oyunun parçaları olmaktan geri kalamayacaklardır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 21.02.2007 tarihinde noyan.selda@gmail.com isimli e posta adresine gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi, Büyüğümüzle görüştüm pazar günü müsait sizlerle görüşecek, aklınıza takılan, sizi rahatsız eden tespitleriniz, sorularınız varsa yazmayı unutmayınız...Bilgilenmek istediğiniz her konuyu da ayrıca not ederseniz, sizler için hepimiz için çok daha faydalı olacaktır…biz değil intikamda ve ihanette yarışanlar ölmeli. çünkü bu vatanda yaşamayı hak etmiyorlar, bu devletin makamlarını asla hak etmiyorlar... aldıkları her nefes attıkları her adım haram onlara... haram olduğunu biz biliyoruz onlar da öğrenecekler..Büyüğümüz Kemal Aydın bey adına teyzeniz olarak sevgilerimizi gönderiyoruz ... ” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 06.03.2007 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzeciğim, Cuma günü ile ilgili olarak sizin ve Büyüğümüzün ve Selda‘ nın isimlerini yazdırdım. Sizleri Atamızın mezun olduğu Harbiye de görmekten, sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum. ” şeklinde beyanların yer aldığı,
19 nolu Cd içinde; DSCF1597.JPG, DSCF1631.JPG, DSCF1681.JPG ve PICT0056.JPG isimli resim dosyaları içerisinde şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin mezuniyet töreninde çekilen fotoğraflarının bulunduğu saptanmıştır.
Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun, Maxtor marka hard disk üzerinde yapılan incelemede; “taslak hükümet SON 4 EN SON İNŞALLAH.doc” isimli bir MSword dosyası incelendiğinde; operasyon kapsamında göz altına alınan Eren MUMCU, Hasan Hüseyin UÇAR, Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU isimli şahısların müdafiliğini yapan Avukat Yusuf ERİKEL’in Başbakan olarak gösterildiği ve çeşitli şahısların bakan olarak yazıldığı bir kabine listesinin oluşturulduğu görülmüştür.

c- Telefon görüşmeleri;
Tape No:7198’de, 23.06.2008 günü saat 22:50’de Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Mehmet Ali’nin “işte böyle durumlar, nasıl neyi ne görüyorsun, geleceği nasıl görüyorsun” dediği, Hasan Hüseyin’in “Valla geleceği güzel görüyorum ya böyle” dediği, Mehmet Ali’nin “Mesaj verdim zaten ya 2 ay” dediği, Hasan Hüseyin’in “Hıım şerefsizler bugün anlaşma...belli olmayan bi tane arkadaş çıkmış şeye, onu o onu zaten geçtim onu, hep yapacaktı, onu yapacaklarından eminim artık alıştık ona ...dan da, Iııı yok Atatürk ün yaptığı sonradan getirdiği şeyler falan filan diye konuşmuş ya AKP başkan yardımcısı, hayvanoğlu hayvan” dediği, Mehmet Ali’nin “konuşsunlar daha iyi ya şu an” dediği, Hasan Hüseyin’in “Amerika’da konuşuyor, Amerika’da konuşuyor, itoğlu itin çocuğu sen kimi kime şey yapıyorsun” dediği, Mehmet Ali’nin “Önemli değil mi , bizim için o Amerika’da adam öldürmek daha kolay, sen hiç merak etme, oranın yarısı sokaklarda yatıyor, verirsin 100 doları, onlar şimdi kaçacaklar oralara ama, asıl orda öldürmek daha kolay, merak etme sen” dediği, Hasan Hüseyin’in “yani bilmiyom da, hayvanoğlu hayvanlar şeyini iyice ortaya koydular ya herşeyini, diyo ki AKP kazanırsa diyo, bu diyo ki benim çocuğum bunlar diyor tamam mı, Amerika da dedi aynı şeyi, Condalina Rice da dedi, abi Avrupa Birliği de dedi, aynı şeyler, bunları benim oğlum diyor tamam mı, ben peydahladım bunları diyor” dediği, Mehmet Ali’nin “şimdi tabi aynen öyle, şimdi zaten onu korumaya gelmediler mi, dünyanın en büyük orospusu, İngiliz orospusu gelmedi mi, haç takmadı mı, O geldi, İsrail’den geldiler, Amerika’dan geldiler, korumaya çalışıyorlar ama bu iş bitti yani, kalem kırıldı, sıkıntı yok tamam mı” dediği, Hasan Hüseyin’in “Evet kalemi kırdılar, doğru diyosun” dediği, Mehmet Ali’nin “Yani, iş bitti o zaman sıkıntı yok” dediği, Hasan Hüseyin’in “Yani, onu görüyorum ve gülüyorum bi de öyle, bıyık altında pis pis gülüyorum” dediği, Mehmet Ali’nin “Ne yaptın, şey ol yani, bu psikolojik şeyde diri ol” diyerek yürütme organını devirmeye yönelik yasadışı bir eylemin planlandığı ve beklendiğinin anlaşıldığı,
Aynı konuşmanın devamında; Hasan Hüseyin’in “Yok neymiş biz çıkarmış, işte şey çıkarmışız, yargıçları ele geçirecez, hükümeti şöyle yapacaz falan filan, bunla ilgili bi şey kurulmuş falan filan, ha böyle bi şey vardı eminim de vardır ama, ya kalkıp ta bunu böyle, oraya düşürenleri de asmak lazım, bizde de adam var demek ki yani, bizim içimizde de hainler var demek ki yani” sözleriyle Silahlı Kuvvetler içinde Devletin tüm yasal kurumlarını kendi istedikleri gibi etkileyebilecek gizli yapılanmaların olduğundan ve bu tür yapılanmaları dışarı sızdıranların hain olarak adlandırılıp öldürülmelerinden söz edildiği, Mehmet Ali’nin “Her yerde var da” dediği, Hasan Hüseyin’in “En çok hainin üretildiği ülke olduk” dediği, Mehmet Ali’nin “Evet evet” diyerek onayladığı, Hasan Hüseyin’in “Demek ki bizim, hah biz affeder miyiz, biz kırarız içimizde bunları bi kafalarını kopartırız, yani çok kuş var, onların kafalarını kopartırız, harp okulunda da çok kuş vardı” diyerek kendileri gibi düşünmeyen Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını dahi feda etmeyi düşündükleri ve Harp Okulundaki öğrencilik yıllarında benzeri davranışlar içinde olduklarının anlaşıldığı, Mehmet Ali’nin “Tabi tabi hiç merak etme sen” diyerek onayladığı, Hasan Hüseyin’in “Ama Çelebi’m, o oluşumun bi kalkması lazım bi ayağa” dediği, Mehmet Ali’nin “Sadece o deyil, sadece o deyil” dediği, Hasan Hüseyin’in “O deyil tabi de yani bi şeylerin değişmesi lazım ya” dediği, Mehmet Ali’nin “Mutlaka değişecek ...” diyerek ülkede meşru ve seçilmiş yürütme organına karşı bir kalkışmayı planlayıp zamanını beklediklerinin anlaşıldığı,
Hasan Hüseyin’in bu görüşme sırasında Mehmet Ali’ye, yıllıkçılar olarak adlandırdığı matbaada çalışan bazı mensuplarla yaptığı konuşmayı aktararak “Ben iddiaya girdiydim matbaanın şey tasarım işiyle, bir yıl sonra bu adamları kanında boğacaz diye” dediğini, onların “abi nerden biliyonuz ya, bunu herkes demeye başladı bu aralar” dediğini, kendisinin “kim dedi, Mehmet Ali Çelebi söyler başka kim söylecek” demesi üzerine onların şaşkınlıklarını “çocuklar dondu böyle, abi siz Çelebi abiyi nerden…” diyerek ifade ettiklerini, kendisinin “dedim bırak Allahını seversen ya, siz beni tanımıyonuz daha, beni Çelebi abinize sorun, bağlantının büyüğü onda dedim ... onu sümürün, seni sömürecez deyin dedim o zaten anlar dedim tamam mı” dediğini beyan ettiği, Mehmet Ali’nin “Tabi canım gerekli herşeyi yaptık ta, yardımları yaparız” diyerek örgüte adam kazandırma, eğitme, yetiştirme ve yönlendirme hususunda uzman olduğunun anlaşıldığı, bu diyalogun tamamına bakıldığında şüpheli ve bağlantılı örgüt üyelerinin yürütme organına karşı şiddet ve kan dökme de içeren hareket ve planlamalar içinde olduklarını açıkça beyan ettikleri, hücre tipi olduğu anlaşılan bu yapılanmada grupların birbirlerini ve irtibatlarını bilmedikleri ve izolasyona dikkat edildiğinin ortaya çıktığı, örgütün bu hücre yapılanmasında şüpheli Mehmet Ali’nin yönlendirici lider pozisyonunda olduğunun açıkça anlaşıldığı, belirtilen bu konuşmanın devamında Hasan Hüseyin’in Mehmet Ali’den övgü ve hayranlıkla söz ederken “Şey yapıyo, su akıyor ...sun, kap küçük olur büyük olur ama doldursun adam, tabi dolduran, bak doldurdun biri huzur dolduruyor içini, hiç moralini bozmuyon, canını sıkmıyon” dediği Mehmet Ali’nin de “He su akıyor dolduracaklar, dolduran dolduruyor, dolduran dolduruyor ...” diyerek onayladığı, ayrıca şüpheli Mehmet Ali’nin şüpheli Hasan Hüseyin’e yönlendirici lider pozisyonuna kendisinin de hazırlıklı olması için “O işlere hazırlan sen ha, psikolojik harekat, halkla ilişkiler” dediği, Hasan Hüseyin’in “Tabi yani o, kesinlikle yani adamları çok önemli ya, adam nolursa olsun şimdi bi hikaye var anlattım ben sana, adam şey yapmış gemileri yakmış demiş şimdi, yenecez inşallah, hiç bir dakika dahi, endişem şüphem yok” diyerek hazır olduğunu ifade ettiği ve tarihten bir örnekle gemileri yakıp ordusunu başarıya mecbur bırakan komutanı örnek alarak örgütsel amaçlarına ulaşmada kararlılık içinde olduğunun ve bunu adeta bir savaş olarak gördüğünün anlaşıldığı, konuşmanın bir yerinde şüpheli Mehmet Ali’nin şüpheli Hasan Hüseyin’e “Şimdi koruyorlar, biz şaha kaldıracaz ha, ona göre plan yap, şimdi koruyorlar varlığı, biz de şaha kaldıracaz ona göre, tamam mı şaha kaldıracak planlar yapacaksın, yani öyle varlığı korumıyacaz sadece anladın mı” dediği, şüpheli Hasan Hüseyin’in “Tabi canım tabi” diyerek onayladığı ve devamında “Biz kanımızın asilliği ile övünen insanlardanız Çelebi, onun bize yüklediği görevin büyüklüğünün de farkındayız, onu yapabilecek kudretin bizim mevcudiyetimizde olduğunun da farkındayız” dediği, şüpheli Mehmet Ali’nin “Farkındayız hazırlan....” diyerek bir araya geldiklerinde gizlice planladıkları açıkça anlaşılan yasa dışı eylem veya eylemlere hazır olduklarını belirttikleri, Harp Okulundaki adam kazanma ve kadrolaşma çalışmalarıyla belli bir düzeye geldiğini ifade ettiği konuşmasında şüpheli Mehmet Ali’nin kendi örgütsel amaçlarına uygun Harbiye yapılanmasını konuştukları kısımda şüpheli Hasan Hüseyin’e “Harbiye şöyle olacak ... Şimdi Harp okulu, öyle bir yer olacak ki ..., şimdi Orgenerali bilmem ne hepsi gelecek, orda Harbiyeliler öyle fikirler sunacaklar ki onlar bi şeyler kapacaklar, öyle bir yer haline geldi. Yani, o bizim şeyimiz olacak o tamam mı. Zamanında hani Harbiye’ye sorulurmuş ya bazı şeyler” dediği, Hasan Hüseyin’in de “Tabi, perde yeni açılacak. Harbiye zaten öyle olması gerekmiyor mu Çelebi. Cumhurbaşkanı seviyesine gelip ne demiş, çocuklar bu ülkeyi nasıl yönetecez demiş adam ya” dediği, şüphelilerin öğrencilik dönemlerinden beri sürdürdükleri kadrolaşma çalışmaları sonucu Devlet ve TSK geleneklerine aykırı ve farklı bir Harp Okulu ve Silahlı Kuvvetler yapılanmasını hedeflediklerinin anlaşıldığı, şüpheli Mehmet Ali’nin “Neyse onları düzeltiriz onları merak etme. Bitirdik onları sen hiç merak etme” dediği, şüpheli Hasan Hüseyin’in de “Onlar kolay onlar başındaki adamı düzeltti miydi. Köşe noktalarına adam gibi adam koydun muydu, onlar harbiyelileri uçururlar” şeklinde karşılık vererek üst düzey kadrolaşmasını tüm Harp Okuluna ve Silahlı Kuvvetler’e hakim olabilmek için hedef olarak belirledikleri, konuşmanın devamında “Yavaş yavaş saplıyorlar bıçağı, yalnız gavurlar da işi biliyor, sapladığında kemiğe dokunduğu anda biz dönüyoz adamın kafasını kesiyoz” dediği, şüpheli Mehmet Ali’nin de “Kesiyoz aynen öyle” dediği, şüpheli Hasan Hüseyin’in “Yani, işte o pisliğinde o kanında boğulacaklar” diyerek amaçlarına ulaşmak için kan dökülmesini dahi göze aldıkları, örgüte adam kazandırma yöntemi olarak hedef kişinin birden yadırgamaması için acele etmeden yavaş yavaş eğitilmesi ve aile yakınlarının da ihmal edilmemesi gerektiğini belirttikleri ve o an için şüpheli Hasan Hüseyin’in kardeşi ile ilgili aralarında geçen konuşmada “Onu zaten öğretiyoruz ya yavaş yavaş, dur sen öyle ya bir anda verdin mi şey yapar, morfin etkisini çok çabuk gösterir, yavaş yavaş, yavaş yavaş. Yavaş yavaş olacak. Bizim üniversitedeki kalemiz olacak. Yakınlarımızı kontrol etsek Türkiye biter ya” dediği, şüpheli Mehmet Ali’nin de “Yavaş yavaş, onu tamam mı. Aman ha, zaten yakınlarımızı. Tabi canım tabi, adam her kapısının önünü süpürse diyor ya” dediği, yine şüpheli Hasan Hüseyin’in Mehmet Ali’ye karşı hissettiği derin bağlılığın işareti olarak “Yooo hayır ben sana hiç bir zaman öyle demem, hah sokarsan da, (laf sokmaktan sözediyor) ben bilirim ki yaptığım bişey vardır, benim göremediğim bişey vardır, sen benden önce görmüşsündür.” sözlerini sarfettiği, Mehmet Ali’nin “bundan önce vermediler Mehmetçiğe doğru bilgileri vermediler. Türkiye bu halde mi olurdu ya. İnsafsızlar, aldıkları maaşı hak etmediler. Yaa, neyse bu işler, hepsini halledeceğiz. Halledecez ne yapalım, yapamayanların yerine biz daha çok yapacaz, yapanları yapamayanların yerine yapanları getirecez” dediği, Hasan Hüseyin’in de “Tabi vermedi de adamlar, duruşu değişti duruşu duruşu, adamlar içtimaya çıktığın zaman duruşu değişti böyle, 15 ay ne demek ya 15 ay, sen adamı vatan haini de yaparsın, en kaliteli vatansever de yaparsın, zaten 15 ayda yapıyor, öbür adam 15 ayda yapıyor işte, beynini yıkıyor. Yapmayı öğretecez ama kesinlikle yılmayacaz, usanmayacaz, bıkmıyacaz” diyerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendilerini yetiştiren eğitim sistemini ve eğitim verenleri hiç tasvip etmeyip sistemi ve kadroları kökten değiştirmeyi planladıkları,
Hasan Hüseyin’in Mehmet Ali’ye duyduğu bağlılık ve hayranlığı anlatmak için “Sen güzel şeyler yazıyorsun, bize sadece okumak düşüyor, yani sen o kadar güzel şeyler yazıyorsun. Ben çok yani her şeyi bir kenara bırak yani vatan millet sevgisini, kesinlikle onu ayrı. Ama Çelebi’nin güveni benim için dünyanın en önemli şeylerinden biri ve ben o güvene layık olmaya çalışıyorum tamam mı. Çok değerli bir adamsın gözümde çok büyüksün. Ben o değere layık olduğum anda o saygıya layık olduğum anda zaten ben diyorum ki ben zaten yapacağımın en iyisini yapıyor olacam onun için uğraşıyorum yani. Gönlüm gözüm senin en yüksekte olduğunu biliyor tamam mı hiç orda bir şey yok ben biliyorsun benim çekinmem kimseden. İşte biliyorsun gözümüzde de gönlümüzde de on numarasın yani hiç. Ne yerin değişir ne de değerin değişir yani.” dediği, devamında da “Adamlar, başımızdaki adamlar ama onları değiştireceğiz onların da gidecek.” dediği, Mehmet Ali’nin “Yani bir ara buluşalım gene sen ne hiç şey yapmıyorsun ya, bu Cuma buluşalım” dediği, Hasan Hüseyin’in “Cumartesi” demesi üzerine “Cuma Cumartesi buluşalım hangisiyse” diyerek bir süredir aksattıkları rutin toplantılarının planını yaptıkları bu diyalogdan da Mehmet Ali’nin toparlayıcılık rolü olduğunun anlaşıldığı,
Mehmet Ali Çelebi’nin “Hadi bakalım mutlaka komando ol. Zaten senin görevlerin özel olacak ya. Senin görevin özel olur merak etme sen.” dediği, Hasan Hüseyin’in “Canavar timler canavar timler var böyle onların ...” dediği, devamında da “Bunu yapıcam diyip te yapamayacak çok adam da tanırım ama o sorun değil biz bize verilenin en iyisini yapacaz diyorum. Gittiği yere kadar gider Allah'a çok şükür gitmediği yerde de eğer bana uymuyorsa da ha o kadar da şey yapmam yani ama bilmiyorum yani. Yani ama dediğim gibi amaç vatana en iyi hizmet etmek” diyerek timlerde görev alma düşüncesini ifade ettiği, Mehmet Ali’nin de “Onu tartışacaz onu konuşacaz o dediklerini biraz konuşacaz. Şu düşünceni biraz konuşmamız lazım. Onu Cuma Cumartesi artık. Yani ona da evet o öyle de orda itirazlarım olacak. Bir konuşalım belki dur.” sözleriyle şüpheli Hasan Hüseyin’in, örgütün kadrolaşma amaçlarına aykırı olduğu anlaşılan üyelerinin çatışma bölgesinde görev yapma isteğini tadil etmeyi amaçladığı, Mehmet Ali’ye bağlılık duygusu içindeki şüpheli Hasan Hüseyin’in de “Kardeşim sen itiraz ediyorsan vardır bir bildiğin, yorum yapmıyorum” diyerek teslimiyet gösterdiği, daha sonra “O küçük Dikili dedikleri bir belde var Belediye Başkanı tutuklandı işte teröriste şey yolladığı için bizim İlçe Jandarma Komutanı tutuklamış mesela teröriste şey yolladı ya. Onu tutukladılar işte o şerefsizin çocuğunu ama aynısını Baydemir'e yapamıyorlar işte o da biraz da orda da konuşmak lazım.” dediği, Mehmet Ali’nin “Tamam o onu yukardan hallederler az kaldı, toplu hepsi toplu.” diyerek kararlaştırdıkları yasadışı bir hareket sonrası toplu tutuklamalar planladıkları, konuşmanın sonunda Hasan Hüseyin’in “Tekrar o şeyi de hafta sonu işini de ben ayarlarım sana mesaj atarım” dediği Mehmet Ali’nin “He ayarla” diyerek hafta sonu planladıkları toplantıyla ilgili tekrar teyitleştikleri,
Tape No:7247’ de, 30.07.2008 günü saat 18:42’te Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Hasan Hüseyin’in “Kapatma davası açıklandı, güvendiğimiz adamlar da fos çıktı, yargıya güvenimiz de fos çıktı diyorum, sadece hazine yardımından kesiyolar” dediği, Mehmet Ali’nin “Sen moralini bozma boşver o moral bozacak bi husus değil tamam mı” dediği, Hasan Hüseyin’in “Noyan’ın haberini okudum gazetede de, valla canım sıkıldı benim ya, fotoğrafın yanına Kemal amcanın fotoğrafını koymuşlar da üzüldüm yazık ya” dediği, Mehmet Ali’nin “Oku ne olacak bişey yok ya sıkıntı yok sen merak etme, o konuda canını sıkma diyom. Ya onlar hepsi herkes cezasını görür merak etme tamam mı.” diyerek parti kapatma davasının kapatmayla sonuçlanmamasının kendilerinde hayal kırıklığına neden olduğu ve kapatılmayan partinin veya kapatma kararı vermeyen yargı mensuplarının da cezalandırılmasını düşündüklerini belirttikleri,
Tape No:7183 de, 25.05.2008 günü Saat:14:03'de M. Ali ÇELEBİ’nin Hasan Hüseyin UÇAR ile yaptığı görüşmede özetle; Hasan Hüseyin UÇAR’ın; “…Ya koşturuyoruz dayımın oğlu….Yakın akraba bide başkada kimsesi yok … gençler le biz uğraşıyoruz bide buranın Beykozdan düğünleri biraz … masraflı oluyor” dediği, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin “…Yapma ya sen jandarmasın halledersin her türlü, Ya sen(in) … GATA dan tanıdığın varmı …”, Hasan Hüseyin UÇAR’ın; “GATA dan tanıdık var, … tanıdık derken benim Mahmut diye bir arkadaş varda o ders çalışıyordur şuanda, Sen GATA da mısın şuanda,”dediği, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin “Yok GATA ile ilgili işimiz varda bilgi almamız lazım biraz” Hasan Hüseyin UÇAR’ın; “Ya yüzde yüz şey yapmam hani güvenebileceğim bir adamım yok” dediği, anlaşılmıştır.
d-Örgütsel İrtibatlar
Şüpheli Eren Mumcu’nun Savcılıkta alınan ifadesinde; “Gözaltına alınanlardan Noyan Çalıkuşu, Mehmet Ali Çelebi, Önder Koç, Hasan Hüseyin (soyadını hatırlamıyor) ve Yaşar Tozkoparan’ı tanıyorum. Bu şahıslardan Yaşar dışındakiler ile devre arkadaşıyız. Bu şekilde tanırım. Yaşar ile aramızda ise okuldan 3 yıl fark vardır, onu da okuldan tanırım.” dediği,
Şüpheli Yaşar Tozkoparan’ın savcılıkta alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin Uçar'ı Noyan komutanın arkadaşı olması nedeniyle onun yanında görmüştüm o şekilde tanıyorum. Biz bu kişilerle ortak herhangi bir faaliyet yürütmedik.” dediği,
Şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin savcılıkta alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin Uçar benim devrem ve sınıf arkadaşımdır.” dediği,
Şüpheli Noyan Çalıkuşu’nun savcılıkta alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin Uçar'ı Harp Okulunun başlarında ismen tanıyordum. Daha sonra 3. sınıfa geçtiğimizde aynı binada bulunmamızdan dolayı ve arkadaşım Mehmet Ali Çelebi’nin samimi arkadaşı olması dolayısıyla tanıyorum. Kendisi ile yürüttüğüm ortak bir faaliyet yoktur.” dediği,
Şüpheli Önder Koç’un Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Gözaltında bulunan şahıslardan Mehmet Ali Çelebi, Eren Mumcu, Yaşar Tozkoparan, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar’ı tanırım.” dediği tespit edilmiştir.
Şüpheli Hamza Demir’in Emniyette verdiği ifadede; “Kemal Aydın isimli şahıs kendisinin yanına birkaç tane gencin geleceğini söylediğini, kahvede olup olmadığını sorduğunu, gelecek olan bu şahısların yanına geleceklerini, bu şahısları ağırlamasını, onlara ikramda bulunmamı söylediğin, kendisinin de yaklaşık bir ay kadar önce Ankara’da Konur-2 sokak isimli adreste bulunan Buluş Çay Salonu isimli yerde Kemal Aydın’ın bahsettiği şahıslar ile görüştüğünü, Kemal Aydın isimli şahsın yanına gelecek şahısların ne için geldiklerini, ne hakkında konuşacakları hakkında bir şey söylemediğini, kendisine bu şahısların neden yanına geldikleri sormadığını, sadece bu şahıslarla oturup çay içeceğini söyleyerek buluştuklarını, kahvehaneye yanına gelen şahısların isimlerini bilmediğini, şahıslarla kahvede oturup sıradan bir muhabbet ettiklerini, zaten akşam üzeri olduğu için fazla oturmadıklarını, bu görüşmelerinde şahıslar ile tanıştıklarını, gelen şahısların kendilerini Harbiye Askeri Okulunda okuduklarını söylediklerini, ancak şahısların gerçekten burada okuyup okumadıklarını bilmediğini, Kemal Aydın isimli şahsın vasıtası ile bu gelen şahıslarla tanıştığını, bu görüşmelerinden başka bir amacı olmadığını, bu şahıslar ile görüşmesinin illegal bir amacı olmadığını, sadece Kemal Aydın’ın misafirleri olduğu için ağırladığını, Kemal Aydın görevini yap derken misafirlerini ağırlaması için söylediği bir söz olduğunu, kendisine “görevimi yapıyorum” derken misafirlerini ağırladığını, kendisini mahcup etmediğini söylediğini, bunun dışında bu şekilde konuşmalarının her hangi bir amacı olmadığını, her hangi bir kimse görev vermediğini, görevden kastettiği şahısların ağırlanması konusu olduğunu, bunun dışında her hangi bir amaçlarının olmadığını beyan etmiştir.

Şüpheli Hasan Hüseyin UÇAR’ın telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda; şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile 351 kez, Kemal AYDIN ile 2 kez, Noyan ÇALIKUŞU ile 7 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Gizli tanık Kıskaç’ın beyanlarında, şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet takıldığı belirtilmektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları şüpheli Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta Noyan Çalıkuşu olmak üzere soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Hasan Hüseyin Uçar, Eren Mumcu, Önder Koç, ve Yaşar Tozkoparan’ı bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın Kara Harp Okulunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütübünyesinde meydana getirilen ve başında Mehmet Ali Çelebi’nin bulunduğu hücre yapılanmasında yeraldığı, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, Mehmet Ali Çelebi’nin çalışmaları sonucu örgüte kazandırılan şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın bundan sonra diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda aktif olarak faaliyette bulunduğu, şüphelinin de içinde bulunduğu örgütün muvazzaf olarak TSK bünyesine katıldıktan sonra da devam eden Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını Mehmet Ali Çelebi’nin Noyan Çalıkuşu’nun da yardımıyla ve şüpheli Kemal ile Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, bu çalışmaları nedeniyle örgütteki üstlerinin takdirini kazandıkları, örneğin şüpheli Neriman Aydın’ın Durmuş Ali Özoğlu ile yaptığı bir telefon konuşmasında; “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” şeklinde ifadeler kullandığı, faaliyetlerinin deşifre olmaması için çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmayan özel cep telefonu hattı kullandığı ve bunu diğer arkadaşlarına da sağlamaya çalıştığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları, örneğin şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın kendisinden alt devre oldukları anlaşılan askeri öğrencilerle aralarında geçen bir konuşmada; şüpheli Mehmet Ali Çelebi ile irtibatlı ve etkisi altında olan öğrencilerin Mehmet Ali Çelebi ile Hasan Hüseyin Uçar’ın birbirleriyle tanıştıklarını ve bağlantı içinde olduklarını farkına vardıklarında şaşkınlık yaşadıklarının bizzat şüpheli Hasan Hüseyin Uçar tarafından ifade edildiği, şüpheli Mehmet Ali’nin de bunu onayladığı görülmektedir.
TSK içinde muvazzaf subay olarak görev yapan şüphelilerin, şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın, Durmuş Ali Özoğlu’nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerini aşama olarak öncelikle komando olma ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızma yönündeki teşviklerini yerine getirmek için azami gayret sarfettiği, kendisinde de oluşan bu bilincin örgüt üyelerinde oluşturulması için azami özen gösterdiği ve kayıtlı konuşmalardan ve şüphelilerin ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.
Şüphelinin diğer şüphelilerle aralarında geçen konuşmalarda Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerinden olan Yasama ve Yürütme organını cebren ortadan kaldırmanın bir gereği olarak sürekli bu konularda yorum ve değerlendirmeler yaptığı, bu bağlamda terör örgütünün kendi görüş ve düşüncelerine aykırı siyasi parti ve görüşlere karşı son derece tahammülsüz, şiddet içerikli konuşmalar yaptığı, demokratik seçimle iktidara gelmiş yürütme organını ve faaliyetlerini sürekli tahkir edip aşağıladığı ve kendisinde oluşturulan ihanet içinde olduğu kabulünden hareketle karşı eylem ve yasadışı girişim arayışında olduğu, bu bağlamda Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı ve yukarıda yazılı bir telefon konuşmasında kendileri gibi düşünmeyen herkesin ve TSK mensuplarının bile kafalarını koparmaktan söz ettiği tespit edilmiştir.
Şüpheli Kemal Aydın ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman Aydın tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın ve hatta Durmuş Ali Özoğlu hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı gözler önüne sermektedir.
Örneğin Noyan Çalıkuşu ve Eren Mumcu tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman Aydın’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,
Şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,
Yine şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.
Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akılalmaz ifadeler, örgütün TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.
Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın; şüpheliler şüpheli Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu ile Mehmet Ali Çelebi’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, şüpheli Eren Mumcu ile Noyan Çalıkuşu’nun yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Anayasanın 104. maddesi gereği Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırtıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptıkları anlaşılmakla,
Şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın üzerine atılı ERGENEKON Terör Örgütünün üyesi olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

49-Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN
a-Savunmaları,
Savcılık beyanında;
2002 yılında Kuleli Askeri Lisesini kazandığını, 2006 yılında mezun olduğunu, Kara Harp Okulu Komutanlığına katıldığını, halen eğitimine 3.sınıf öğrencisi olarak devam ettiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüsoruşturması kapsamında haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülen şahıslardan sadece Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN'ı tanıdığını, bu şahıslarla geçen yıl Kasım ayında Noyan ÇALIKUŞU komutanı vasıtasıyla tanıştığını, Noyan ÇALIKUŞU ile de 2006 yılında Kara Harp Okuluna katıldıktan sonra çok kitap okuduğundan önce Eren MUMCU'yla tanıştığını daha sonra Noyan'la tanıştığını, kendisinin 1. sınıfken onların 4.sınıfta okuduğunu, aynı bölükte fakat farklı sınıflarda olduklarını, Noyan’ ın kendisine “Kemal Bey diye birisi var Atatürk ve tarih hakkında bilgilere sahip onunla tanışmak ister misin?” dediğini kendisinin de kabul ettiğini, geçen yıl Kasım ayında Kurtuluş'ta bulunan evine kendisini davet ettiğini, kendisinin Noyan'ın ailesi ve Kemal AYDIN’ la orada iftar yemeği yediğini, kendisinin Noyan komutanı aradığında Ankara Kızılay'da Buluş isimli kafede oturduklarını, kendisinin de gelmek istediğinde yanlarına gelmelerini söylediklerini, kendisinin de gittiğini, hafta sonları izne çıktığında o kafeye gidip görüştüğünü, Neriman AYDIN' ın evine hatırladığı kadarıyla 3-4 kez gittiğini ama kalmadığını, kendisinin de donanımlı bir komutan olmak için bunların sohbetlerine katıldığını, Kemal AYDIN'ı Kızılay'da müfettişlik yapan biri olarak tanıdığını, üniversite mezunu olup olmadığını bilmediğini, Neriman AYDIN' nın da üniversite mezunu olduğunu zannetmediğini, bu kişilerle sohbetlere katılmasının nedeni bu kişilerin Atatürk'e farklı bir açıdan bakmaları olduğunu, Örneğin Kemal AYDIN "Allah istese herkesi hidayete erdiremez miydi" şeklindeki bir ayetten Atatürk'ün laik devlet anlayışını buradan çıkardığını, komutanlarının anlattıklarından ve okuduğu kitaplardan farklı bir yorum getirdiğinden bu kişilerin sohbetlerini sevdiğini, sohbetlere giderken okuldan tek başıma Noyan komutanıyla buluşarak gittiğini, bu dönemde Noyan ve Eren’ in okuldan mezun olup sınıf okulunda Teğmen olarak görev yaptıkları döneme ilişkin olduğunu, Kemal ve Neriman AYDIN’la okul dönemi boyunca yani 2008 yılı mayıs ayına kadar görüştüğünü, konuşmalarında herhangi bir yönlendirmeleri olmadığını, 18.09.2008 günü yapılan operasyon neticesinde yakalanan şahıslardan Noyan ÇALIKIŞU, Eren MUMCU, Önder KOÇ ve Hasan Hüseyin UÇAR dışındakileri tanımadığını, Önder KOÇ'u da üst sınıfta olması nedeniyle aynı ortamları paylaştıklarından tanıdığını, birlikte yaptıkları tek şeyin konuşmak, zaman zaman hafta sonu birlikte çıktıklarında vakit geçirmek olduğunu, Hasan Hüseyin UÇAR'ı Noyan komutanının arkadaşı olması nedeniyle onun yanında gördüğünü o şekilde tanıdığını, bu kişilerle ortak herhangi bir faaliyet yürütmediğini, herhangi bir görev almadığını, örgütsel dökümanlarla ilgili bilgisinin bulunmadığını ve bu belgeleri görmediğini, kendisinin Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN’la aynı ortamda bulunduğunu, Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN'la herhangi bir akrabalığının, yakınlığının olmadığını, kendisini Noyan ÇALIKUŞU’nun tanıştırdığını,
Dosya içinde bulunan iletişim tespit tutanaklarının incelenmesinde yapmış olduğu görüşmelerden:
Tape No:7177, 16/05/2008 günü şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ'nin şüpheli Yaşar'ı aradığı görüşmede; görüşme içinde geçen B.S.’ nin Mehmet Ali ÇELEBİ'nin mezun olduğu bölükte öğrenci olduğunu, Tabur Komutanının bilgisayarında tam hatırlamadığı bir şeyler bulduğu için ceza verdiklerini, Mehmet Ali ÇELEBİ' nin alt sınıflarıyla İlgilenen bir kişi olduğundan bu ceza durumuyla ilgilenebilir diye söylediğini, görüşme içinde geçen atamamanın ne olduğunu bilmediğini,
Tape No:7178 ve 7179 numaralı tapelerde şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ'nin kendisine mesajla anlatmasını İstediği olayın ne olduğunu tam olarak hatırlamadığını, kendisine şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin okulda olan her tür olayla ilgili bilgi vermesi konusunda talimat vermediğini ancak kendileriyle görüştükleri için başlarına bir iş gelip gelmediğini öğrenmek için kendisine sorduğu zaman kendisine bilgi verdiğini, telefonda anlatmamasının sebebinin de olayın önemsiz olması olduğunu, telefonunun dinlediğini düşünmediğini,
Tape No:7221 numaralı tapede, 25.05.2008 günü saat: 13.03'te şüpheli Noyan ÇALIKUŞU'nun Yaşar Tozkoparan’ı aradığı görüşmede, geçen "değişecek mi" diye sorduğu sorunun okul içinde bazı arkadaşlarının ceza almaları konusunda olduğunu, Noyan'ın “Adamlar devleti çökertmeye çalışıyorlar... işte bizde onu bekliyoruz. Yani bizde çalışlarımızın ürününü görmek istiyoruz” şeklindeki konuşmasıyla kendi konuşması arasında irtibat kuramadığını, onun için cevap vermediğini,
Tape No:7412 numaralı tapede 01.07.2008 günü saat 20.43’te şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun Yaşar TOZKOPARAN'ı aramasıyla yapılan görüşmede; şüpheli Noyan ÇALIKUŞU'nun bahsettiği Aslı abla dediği kişinin herhalde şüpheli Kemal AYDIN'ın kızı olduğunu, kendisinin bu görüşmeyi ilk tutuklamaların olduğu gün yaptığını o sırada İzmir'de kampta bulunduğunu, görüştüğü kişiler olduklarından ne olduğunu öğrenmek için Noyan'ı aradığını, Noyan’ ın beyanın da geçen kimin sonunun geldiğini Noyan'a sorulması gerektiğini,
Tape No: 7229 numaralı tapede, 21.07.2008 günü saat 16.38'de yapılan görüşmeyi İzmir Urla'da askeri eğitim kampındayken hafta sonu İzmir'de şüpheli Noyan komutanının Selçuk'ta yanına gittiğinde Neriman AYDIN'la yaptığı görüşme olduğunu, önce Noyan’ ın, Neriman AYDIN'la görüştüğünü sonra telefonu kendisine verdiğini, kendisinin görüştüğünü, bu görüşme Neriman AYDIN' ın tahliyesinden sonra olduğu için suçlu olup olmadığını bilmediğini, Devletin kurumlarının terör örgütü dediği ERGENEKON'la ilgili bunların ilişkili olup olmadığım öğrenmek için görüştüğünü, orada Neriman AYDIN' ın anlatımları üzerine "evet alçaklar" şeklinde cevap vermesinin nedeni Neriman AYDIN'ı tanıdığını, bu kişinin tahliye edilmesinden sonra terör örgütüne üye olduğunu düşünmediğinden uğramış olduğu haksızlıktan dolayı ağzından alçaklar şekilde söz çıktığını, Neriman'ın "eve de gelmeyin ha bak sakıncalısınız" şeklindeki sözünün yorumunu yapamayacağını,
Tape No:7250 numaralı tapede Yaşar TOZKOPARAN'ın Mehmet Ali ÇELEBİ'yi aradığı görüşmede; şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’yi şüpheli Noyan komutanının arkadaşı olarak geçen sene Kasım Aralık aylarından itibaren dışarıda tanıdığını, onun tanıştıklarında teğmen olduğunu, kendisinin 3. sınıf olduğunu, Harbiyenin içinde hiyerarşi olduğunu, bunun dışında başka bir yönlendirmeden bahsetmediklerini, emir komuta 3.sınıflara geçtiğinden Mehmet Ali Çelebi ile bu şekilde konuştuklarını, şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ'nin herhangi bir ekibinin olmadığını, kendisinin görüşüp konuştuğu sohbet ettiği A.A., S.A.isimli arkadaşlarıyla aynı görüşleri paylaşıp tartıştığını, bu arkadaşlarla birlikte izne çıktıkları için bu arkadaşlarından ekip diye bahsettiğini, ekiple buluşup buluşmadığını neden sorduğunu bilmediğini, orada şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ'ye abi diye hitap etmesinin samimiyetten dolayı olduğunu, Harbiye'de normalde üst devrelere komutanım dendiğini ancak samimi oldukları için üst devrelere abi diye hitap etiğini,
Tape No:7233 numaralı tapede şüpheli Noyan ÇALIKUŞU'nun şüpheli Yaşar TOZKOPARAN'ı aradığı görüşmede; 30 Ağustos'da Zafer Bayramı kutlandığını bildiğini, bahçeden neyi kastettiğini bilmediğini, kendisinin 30 Ağustos’ da normal törene gideceğini, onun 30 Ağustos’la neyi kastettiğini anlamadığını, telefonun dinlendiğini de bu gözaltına alman şahıslarla Noyan’ın sık sık görüşmesinden dolayı düşündüğünü,
Tape No:7216 numaralı tapede şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ'yi şüpheli Yaşar TOZKOPARAN'ın aradığı görüşmede; bu görüşmeyi 21 Ağustosta Ankara'ya gittiğinde Mehmet Ali ÇELEBİ'yle yaptığını, kendisinin şüpheliler Neriman ve Kemal AYDIN’la irtibatını bilen arkadaşlarının onlarla ilgili sorular sorduğunu, kendisinin de şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ kadar yakın tanımadığından çok iyi cevap veremediğini ifade etmiştir.

Sorgu beyanında;
Suçlamaları kabul etmediğini, terör örgütü ile bir ilgisini olmadığını, Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile komutanları olan Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU aracılığı ile tanıştığını, kendileri ile birlikte Salon Buluş Kafede görüştüklerini, bazen de Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU ile evlerine gittiklerini, evlerine gittiklerinde Kemal AYDIN kendilerine Atatürk’ün dünya görüşü, devlet anlayışı, askerlik ile ilgili görüşlerini, anılarını anlattığını, farklı bir bakış açısı ile anlattığını, diğer şüphelilerden Mehmet Ali ÇELEBİ, Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU komutanları olması nedeniyle tanıdığını, Hasan Hüseyin UÇAR’ı da bir kez gördüğünü, Durmuş Ali ÖZOĞLU’ nu tanımadığını, Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN gözaltına alındıktan sonra Kemal AYDIN’ ın tutuklandığını, daha sonra evine gittikleri diğer şüphelilerle aralarında bu konuda telefon görüşmeleri yaptıklarını, bu şahsın haksız yere tutuklanmış olabileceğini konuştuklarını, şüphelilerden Mehmet Ali ÇELEBİ, Noyan ÇALIKUŞU, Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmelerinin doğru olduğunu ifade etmiştir.
b-Elde Edilen Dokümanlar,
Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN’ın ikamet adresi olan Mersin ili Osmaniye Mah. 81040 sokak No:4 K:3 sayılı adresinde yapılan aramalarda;
-(1) adet MAXTOR marka MCJBACBQA4323F seri numaralı 40 Gb harddisk,
-(1) adet Samsung marka SN:SOE9J1JLA04788 seri numaralı 160 Gb harddisk,
-(1) adet Everest marka siyah renkli Usb Bellek,
-(1) adet TOGERE marka Usb Bellek,
-(1) adet LEXAR marka 128 Mb hafıza kartı,
-(93) adet 1-93 arası numaralandırılmış çeşitli markalarda CD,
-(1) adet Sony marka 282095515006404 seri numaralı Laptop bilgisayar,
-(11) adet 1-11 arası numaralandırılmış çeşitli markalarda disket,
-(1) adet Motorola V220 model 35300601715043 seri numaralı cep telefonu,
-(1) adet 0203060488998 seri numaralı sim kart,
-(3) adet 1-3 arası numaralandırılmış not kağıtları,
-(1) adet 20 sayfası el yazısı ile yazılmış kareli defter bulunarak el konulmuştur.

Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN’a ait SONY VAIO marka bilgisayar içerisinden çıkan FUJITSU marka, seri numarası K41KT7B293SK olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan incelemede “$REFKLF1.docx” isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. MSword dosyası incelendiğinde “Bir genç Mustafa Kemal’e sorar; Gençliğin ideali ne olacak? Mustafa Kemal cevap verir “Türklükten başka ideal mi olur?” şeklinde başlığa sahip olduğu, yazının sonunda ise operasyon kapsamında göz altına alınan “NERİMAN AYDIN” isimli şahsın isminin yer aldığı, yazının devamında ise Kıbrıs ile ilgili olduğu değerlendirilen resimler ve yazılar olduğu,
El konulan dokümanların yapılan incelemesinde;
(1) adet üzerinde Maxima yazılı ajanda incelendiğinde;
Ajandanın 2.Sayfasında; Doğu PERİNÇEK başlığı altında; CIA elemanıdır, kendi çevresinde oluşturduğu 500 kişilik kadro ayda 5 Milyar para almaktadır, yürüttüğü siyaset maddi açıdan emperyalist devletlerce desteklenmektedir. Mustafa Kemal’e “Burjuva Kemal” diye alenen yıllarca sövmüştür. Şimdi Milliyetçilik yapmaktadır, 1987 yılında PKK kamplarını ziyareti sırasında fotoğrafları vardır, kontrollü siyaset içerisindedir, 1992 de PKK’nın Şırnak’a yaptığı baskın sırasında “Türklük Fırat’ta Boğuldu” demiştir.
Ajandanın 8.sayfasında; 68 yıldır Türkiye ihanete uğramaktadır. (TSK)
30 Ağustos 2006 milattır. Doğrularımızın kurbanı olmamalıyız……, Bu savaşta siyasetin şartlarını biz belirleyeceğiz. İhanet edenlerin sayısı bizim TSK’ne bakış açımızı değiştirmez.
Ajandanın 11. sayfasında; “Şifre Çözüldüyü hatim et” yazdığı, ajandanın geri kalan sayfalarında el yazısıyla yazılmış Tarih dersi notları olduğu,
3 numarası verilen not kağıdında; Cem ERSEVER 1972’li ist alanda çok iyi işler başardı. PKK’nın belini büken unsurdur. Jandarma Çiller, kendisini ist. Birleştirme projesinde başa getirecem diyor. İstifa ediyo, devlet tarafından ort. Kald. Yazdığı,
Mete SAYAR 1992 ‘de tug. K. Nusaybin Şırnak Batman’da isyan başlatmıştı. Başarılı olsaydı, Rusyaya askeri ateşe olarak gitti. Şimdi Türkiye dışında yaşıyo yazdığı görülmüştür.
1 ve 2 numarası verilen not kağıtlarında ise; el yazısıyla yazılmış, siyasetçilerin ve çeşitli şahısların söylemiş olduğu sözlerin olduğu görülmüştür,
Şüpheli Kemal Aydın’ın Ankara Ümitköy’deki ikametinde yapılan aramada ele geçen ABS Alçı ibareli koyu renkli ajandada yapılan incelemede; ırkçılığı öven ibareler bulunduğu ve ırkçılığı inkar etmenin Tanrıyı inkar etmek olduğu, bir Türk ve Türklük hareketi yaratılacağı, bununlar ilgili bir teşkilat oluşturulacağı, Devlet eli dışında yapılmış tüm eğitim kurumlarının kapatılacağı, kadınlara kısa da olsa askerlik mecburiyeti koyulacağı, Turancılığı kendi Megalo İdeaları olarak benimsedikleri, günümüz siyasetinin anlayışının bozukluğu, emperyalist odaklara karşı mücadele etmenin gerekliliği ve bunun için izlenecek olan yöntemler, önemli toplantılar yapılacağı ve katılımcıların üst aramalarının yapılacağı, bir yemin metni hazırlanacağı ve bu büyük mücadeleye katılmak isteyen herkese bu yeminin yaptırılacağı, yemine uymayanların konumuna ve görevine bakılmaksızın davadan uzaklaştırılacağı, kendi kadrolarını kendilerinin yetiştirecekleri, her türlü bilgiyi öğretecekleri ve davalarına sahip çıkacak kadrolar oluşturacakları, ordu, istihbarat ve dışişleri kurumlarının ulusalcı kadrolarla donatılarak ulusalcı anlayışın yerleştirileceği, konularında el yazısı ile alınmış notlar ve bu hususlarda yorumlar bulunduğu görülmüştür.
Şüpheli Kemal Aydın’ın Ankara Ümitköy’deki ikametinde yapılan aramada ele geçen lacivert kaplı içerisinde el yazmalı notların bulunduğu telefon rehberi ile ilgili yapılan incelemede; telefon rehberinin arasından çıkan el yazısı ile yazılmış sarı renkli not kağıdında “İçişleri bakanlığının 12-27 tarihleri arasında Fransa’da faaliyet gösteren C.I.E.O papazlarına Samsun’dan başlayarak tarihi büyük Ermenistan gezisine izin verilmiştir yazdığı, not kağıdının arkasında, Samsun, Tokat, Amasya, Erzincan, Erzurum, Kars, Ağrı, Diyarbakır, yalnız o tarihte Ağrı’da görevli bulunan Jand. Alay Komutanı Veli Küçük bu geziyi Ağrı’da yaptırmamıştır. Bakan İ. S.” İbarelerinin yazılı olduğu görülmüştür.
Şüpheli Kemal Aydın’ın Ankara Ümitköy’deki ikametinde yapılan aramada ele geçen “TÜRKİYE ARTIK BİZİM KONTROLÜMÜZDE” başlıklı bilgisayar çıktısında yapılan incelemede; ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının vatan topraklarını satanların ve kadrolaşmalarının Kuvayı Milliye tarafından izlendiği ve gereğinin yapılacağı gibi konularla birlikte, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org.Yaşar Büyükanıt’ın yaptığı görüşme metni olduğu iddia edilen yazı ve bu yazıda Başbakan ve Genelkurmay Başkanı arasındaki gergin ortam ve konuşmaların bulunduğu, metnin sonunda ise “bu cennet vatana ihanet edenler ve ihanetin en küçük halini bile o küçük beyinlerinden geçirenler şunu çok iyi bilmelidir ki Kuvayı Milliye asla unutmaz… Asla Affetmez!” ibaresinin yazılı olduğu tespit edilmiştir.
Yine şüpheli Kemal Aydın’ın Ankara Ümitköy’deki ikametinde yapılan aramada ele geçen Abdullah Öcalan ve Doğu Perinçek’in birlikte terör örgütü üyeleri ile tokalaşırken çekilmiş ve 1-2-3 şeklinde numaralandırılmış bilgisayar çıktılarının olduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Neriman AYDIN’ın Ankara İli Çankaya İlçesi Birlik Mahallesi 14. Sokak No:7 sayılı adresinde yapılan arama işleminde çok sayıda doküman, ajanda, videokaset, CD ve not kâğıtları bulunarak el konulmuştur. El konulan dokümanların yapılan incelemesinde;
-(3) adet yazar ismi olmayan kitaplar incelendiğinde, “HİZB-UT TAHRİR TERÖR ÖRGÜTÜ ile ilgili yayınlanan kitaplar” dokümanlar olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde; “*Özgür ŞENER (12.Bölük) Bölüğe III. Sınıfta katıldığında 117 puanı varmış, Jandarma Özel Harekat olmak istiyormuş. Takım Komutanı Üstgm. …… seni bu okuldan atacağım ifadesini kullamış, -40 puanla Nisan ayında atılmış” “Nusret MEMİÇ (4 üncü bölük) 2006-2007 eğitim-öğretim yılında kasıtlı olarak disiplin puanı düşürülmüş” “*Necdet YÜCEL(19. bölük) Babası Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazmış, 19 uncu bölükse (Ali ÇAKAY) bu yılbaşından itibaren disiplin puanı düşürülmeye başlanmış” “Aykut ÖZTÜRK(19. bölük)” “+Atılanlar” yazdığı, arka kısmında ise “*Emrah ERVERDİ Disiplin puanı -30, kredisi 3.400, asker olmak subay olmak isteyen bir Harbiyeli, kısaca hayata askerlikle tutunduğu ifade ediyor, 9 uncu Bölük” “*Önay MAY Kredisi 3.500 civarında, Beden eğitimi ve spordan askeri eğitim sınavlarından sorunu yok, Harp okulunu kaldıramayacak biri değil. 9 uncu Bölük” “*Kur. Yzb. ….’in bölüğündeki 2006-2007 eğitim-öğretim yılında birinci sınıf kısmı, yıla 29 mevcutla başlamış, şu anda söz konusu kısmın mevcudu 20’dir. Yukarıda ismi geçen Emrah ERVERDİ ve Onay MAY da aynı bölüktedir” “*Barışcan ŞAHİN, Erdem GÜRKAN (9.bölük), Baha CANGÖREN (15. bölük), Bayram Burak GÜZELCİK (gönderilen)” yazan doküman olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde, “Hizbut Tahrir –Süleyman, -ulus kiler karşısı girişindeki Türksel Telefoncu Rıza arkadaşı, Keçiören senatoryum konuşma yeri, her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı, aşama aşama hazırlık, “Senin bu kitaba geçmen için 6 ayın var” “Bu iş için hiçbirşey talep etmeyen hocalarımız var” CDler kalabalık ortamda izleyin” Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” yazan doküman olduğu,
-(1) sayfa, 25.12.2007 22:33 gönderi tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Neriman AYDIN’ a gönderdiği mail de; Neriman teyze bunun üzerine ayrılma dilekçesi vermiş babası sanırım iptal ettirmiş belli değil. Emre’nin bölük komutanı ile Emre komutanım bana “seslerini yükselttiler saygısızlık yaptılar alt sınıflarım” demiş, Bölük komutanı “bu normal sen de bana yükseltebilirsin” diye karşılık vermiş. Yani göndermeyi kafalarına koymuşlar. Bir bölük komutanı böyle saçma konuşamaz tabi maksatlı değilse. Savunmasına şikayet edenlerin yalanlarını ispatlayacak şeyler yazması kar etmemiş Emre’nin” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa 09.08.2006 11.59 gönderi tarihinde Neriman AYDIN’ ın Zübeyde A.’e gönderdiği mailde, ülkeyi yönetenlerin Türk olmadığından bahsederek tehlikeden Türk milletini haberdar edilmesi gerektiğinden bahsettikten sonra “… önderimiz konumundaki insan Kemal AYDIN bey her an bizlere şunu söylemektedir…” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa A4 kağıdı üzerine el yazısı ile askeri öğrenci oldukları değerlendirilen (23) kişinin sabit ve cep telefonlarının yazılı bulunduğu ve sonunda denize gidenler İ. G.G., B.D. yazılı doküman olduğu,
-(1) sayfa not kağıdı üzerine el yazısı ile, “9 şubattan sonra 15- şubatta emekli edilen karargah subayı M.A. Faruk Çeliğin mecliste danışmanı olarak özel statüyle 4 Milyar lira ile göreve başladı yanınada ordudan müstavi edilen bir binbaşıyı da yanına almış. –Büyüğümüz …gittiğinde bu aracı …altına sokuyorlar ve bununla dinleme yapıyorlar M. A.; Karaim Yahudisi Uçuşyolu kanada Oradan F.Gülen’in yanına gidip geliyor. Uçak biletleri incelenirse Fetullaha gidiş yolu” yazdığı, arka sayfasında “Trilya Restoran sahibi= S.Ü. emekli subay tanımı M.Ü., C.Ü. emekli Havacı başçavuş elektronikci (MOSSAD ilişki Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç Süreyya üzmez üzerine kayıtlı” Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç S.Ü. üzerine kayıtlı” yazan doküman olduğu,
-Üzerinde Paper Note ibaresi bulunan kareli blok not defteri içersinde, “Fuat VEZİROĞLU’ nun kitabı alınacak, Yeniden Kuvayi Milliye Fuat VEZİROĞLU, Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,
Başka bir sayfasında, “Tunalı teğmenler 93, 427 43 63, 2. kat 6 numara Pınar Unutulanlar dışında yeni bir şey yok Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “… M.ali Çelebi 1625 (0505 432 19 40) Tuncer Günay (Nuriye atabey) …. +Hayri Bildik Mehmetçiğe mektuplar” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “1. Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’den 10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet SEZER’ e kadar olan Cumhurbaşkanlarımızı asker sivil ayrımı yapılarak yazıldığı”, karşı sayfasında ise, “Rauf Denktaş àNoyan’da SuikastàÇelebi’de, Tehdit àYeliz’de 3 kitap Çelebi’de Türkiye’nin 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay 1968 yılında: Bugünkü okullarda yetişen gençlere ülke yönetimi teslim edilemez…” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “HanP.==>karma sistem Amerikan devreciliği bitirdi. Dört sınıf taburda karma birbirlerini tanımadan mezun oldular…” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “Hamza Demir (1) Mehmet Koçarslan –Tunceli doğ Raina ve Galatasaray adasının işletmesi- PKK ile işbirliğinde İstanbul’u ayakta tutanlardan biri (2) (Paşa) Halen görevde olan bir paşadan – Erdoğan Polat Irak’dan ABD doları getirerek Avro’ya dönüştürüp piyasaya sürüyorlar Paranın %20’sini de Mehmetçik Vakfına verildiğniden de bahsediyor. (3) Edirneli Albay- Oğlu ve gelini teğmen Tayyip Erdoğan hayranı TSK ndan rahatsızlık duyan Bu dönemde TSK nin üst düzeyinin emekli edilerek bunlar dan kurtulacakmış T.C. Devleti Bu 3 Tırı vramış, Bulgaristan’da basılan dolarları kaçak yollarla Türkiye’ye sokuyorlarmış” yazdığı,
-(1) adet siyah renkli karele ajanda içersinde; “Devletimizin yeniden sahibi olduğumuzda büyük Türk Milleti olarak yapacaklarımız 10 Temmuz 2005 Çankaya ile başlayıp Türkiye Büyük Millet meclisinin yeniden açılacağından, Anıtkabir özel defterine ilk ziyaret anında yazacaklarım ile devam ettiği, Büyük önder… …Neriman Aydın 12 Şubat 2004” yazdığı,
Neriman AYDIN isimli şahsa ait, LENAVO marka Diz Üstü Bilgisayar içerisinden çıkan, Toshiba marka ve 36091775T seri numaralı hard disk’te “Belge11.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN adıyla yazılan Mehmet D. isimli şahsın tanıtıldığı ve övücü beyanların yer aldığı 10.08.2007 tarihli belgenin bulunduğu,
“Belge 8.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Sazlı Semaver isimli bir programa katılacak olan şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR, Ercüment OVALI, Ali ÖZOĞLU nunda aralarında bulunduğu şahıslar ve konuşulacak konular ile ilgili notların yazılı olduğu,
“emreçelebi.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Harbiye ruhunu Harbıyede gecırdıgım 4 yıl boyunca goremedım ..”“Harbıyelılerın MUSTAFA KEMAL'den sonra örnek alabilecek en yakın unsuru bence bölük komutanının davranışlarıdır. Şu zamana kadar benım ornek alabilecegim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gonderılırken kısılıklerınden cok alaverelerle yaptıkları karıyerlerı olmasıdır..” “Her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundakı sıstemde degıssıklık yapıyor. Dolayısıyla Harbıyelıler neyın dogru neyın yanlıs oldugunu degerlendıremıyor. Yaptıklarınıda inanarak degıl yapmak için yapıyorlar.” şeklinde beyanlarının yer aldığı,
“harbiye.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Hepimiz Kemaliz,Hepimiz Türk’üz” Yürüyüş Kararı sayılamadığı Harbiye’nin yetiştirdiği Teğmen de nasıl bir komutan olmaktadır yada olacaktır, takdiri Yüksek Makamlarınıza bırakıyoruz.” “Yüksek Lisans ve Doktora Tezlerini tavukçuluk, arıcılık , su ürünleri üzerinde yaparak nasıl bir Harbiye eğitimi aldığının trajikomik örneklerini sunmaktadır…” şeklinde beyanların yer aldığı,
“mali.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “…Hepimiz Kemaliz Hepimiz Türküz yürüyüş kararı izne tabidir. Normal olan Türk diline saygı neredeyse takdir konusu halini almıştır. Üst rütbedeki birçok komutan Atatürk adını ağzına almamaktadırlar…Askeri eğitim birçoğu kalıplaşmış, zamanı geçmiş, günümüzün ihtiyaçlarından uzak programlardan oluşmakta ayrılan zaman verimli geçmemektedir...Harbiyede korku kültürü lider yetiştiremez, liderliğini ispat etmiş çok yönlü komutanlar Harbiye de bulunmalıdır… Taburumuzdaki kimi kurmay subayımız ise bizlerin onur ve şerefini ufacık bile olsun düşünmeyerek bizlere karşı hakaret dolu sözler sarf edebilmekte Harbiyelileri geliştirmektense kendi bireysel çıkarları için her türlü fedakarlığı yapmakta olup Harbiyelilere sürekli onur kırıcı cezalar vermektedir...Verilen konferanslara harbiyelilerin ilgisi! Videoda nettir. Bunda yoğun programlarda savrulmalarının da etkisi vardır.” İfadelerinin bulunduğu,
“konferansta uyuyan harbiyeliler.DAT” isimli video dosyası içerisinde; Harp Okulu öğrencilerinin konferanslarda uyurken çekilen görüntülerin bulunduğu, görüntü kaydının “mali.doc” isimli belgede Kara Harp Okulunun eğitim sistemi hakkında ileri sürülen iddiaları doğrulamak için çekildiği,
“NER 2 1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN isimli şahsa değişik tarihlerde gelen ve gönderilen epostalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili açık kaynaklardan alınan belgelerin yer aldığı, belgenin tamamının 134 sayfadan ibaret olduğu, söz konusu belgede;
-Neriman AYDIN adıyla 10.10.2003 tarihli Veli Küçük isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Paşam, 65 yıldır ihanette sınır tanımayan 65 yıllık Ankara Hükümetlerinden aksi bir tavır ve davranış beklememiz Türk ulusu olarak gaflette olduğumuzu gösterir. Bunun bilincindeyiz. Türk Ulusu olarak bütün beklentilerimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapacaklarına yöneliktir….Bizi yanıltan Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihanette sınır tanımayanlar üzerinde etkin ve etkili olamama duruşudur.” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 18.03.2004 tarihli Hayri B. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…geçen hafta sonu Jandarma Genel Komutanlığın’da Paşa’nın emriyle bir toplantıya çağrıldım... konuşulan ve paylaşılan konuları ancak karşılaştığımızda Size aktarabilirim.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 06.09.2004 tarihli Tümgeneral Sabri D. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…Türk Ulusuna 85 yıl önce biçilen sömürge gömleğini 1923- 10 Kasım 1938 den beri 66 yıldır yeniden ısrarla giydirmeye çalışan emperyalistler ve işbirlikçilerine gerekli dersi bir kez daha olmak üzere yine Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Ulusu birlikteliği vereceğine inancımız tamdır. Gizli Öncülüğünüz kaçınılmazdır.” Şeklinde beyanların yer aldığı,
“NER-AY 7.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN isimli şahsa değişik tarihlerde gelen ve gönderilen epostalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili açık kaynaklardan alınan belgelerin yer aldığı, belgenin tamamının 169 sayfadan ibaret olduğu,
“plazma tarihçesi.doc” isimli MSword dosyası içerisinde: şüpheli Ercüment OVALI isimli şahsın 31.08.2007 tarihinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’a hitaben yazdığı ve tamamı 9 sayfadan ibaret mektup olduğu, söz konusu mektup içerisinde; “ … Ülkemin benim uzman olduğum alanda iki büyük gereksinimi vardı…ülkemizin her yıl 300 milyon dolar ödeyerek satın aldığı bazı ilaçları (insülin gibi), dokuları ve hatta gerektiğinde biyolojik silahlar üretebilecek bir biyoteknoloji merkezi idi…Her türlü silaha karşı tedbire sahip olmasına rağmen Biyolojik silahlarla savaşma konusunda yeterli hazırlığı olmayan ülkeme biyolojik savaş endüstrisini kurmaktır. Nitekim bu gün 1 trilyon borcu olan, zorlukla ayakta kalan bu küçücük şirkete, onun yaratıcısı olan bana yapılan ulusal ve uluslar arası saldırının 2 nedeninden biri ATİ tesislerinin 15 günde bu silahı üretece hale gelebilecek şekilde dizayn edilmiş olması…” şeklinde beyanların yer aldığı,
“YAZI-1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs. temin edilen belgelerin bulunduğu 105 sayfadan ibaret belgede:
-NOYAN ÇALIKUŞU [mailto:h033223@kho.edu.tr] isimli e-posta adresinden 09.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzecim, … Bir Harbiyeli olarak diğerleri gibi kendimi milli konularda eksik hissediyorum. Bana birkaç kaynak gönderebilir misiniz? …Saygıdeğer Kemal Amcama çok selamlarımı iletin.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 09.10.2006 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi…Evet çalışmalar son hızla devam ediyor, Türk Milletinin feraseti, ve Tanrı vergisi hasletleri bizlere her gün yeni mucizeler yaşatıyor. Bunları gördükçe daha fazla heyecan ve yüksek oranda enerjimizle çalışmalarımıza devam ediyoruz, canım Teyzesi. Bir kaç gün önce biz de Kemal Amcanla senden söz ettik… Sen öyle bir insanla tanıştın ki, seni her konuda yetiştirecek, geleceğe hazırlayacak engin bir bilginin sahibidir kendisi. Zaten böyle olduğu için bizlere önderlik yapmaktadır… Bayramdan sonra Kemal amcan bir hafta sonunu sana ayırmak istiyor... Ne zaman müsait olursan beni arayabilir söyleyebilirsin Teyzesi...” ifadelerinin bulunduğu,
-NOYAN ÇALIKUŞU [mailto:noyan.selda@gmail.com] isimli eposta adresinden 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde beyanların yer aldığı,
30112007136.jpg, DSCF1625.JPG, DSCF1626.JPG, DSCF1631.JPG, DSCN1177.JPG, DSCN1179.JPG, DSCN1183.JPG ve P1000835.JPG isimli resim dosyaları içerisinde; yer ve zamanı belli olmayan bir toplumsal gösteri yürüyüşü ile şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ isimli şahsın mezuniyet töreninde çekilmiş fotoğrafların olduğu,
07 NOLU CD içerisinde; “Bel1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs.temin edilen belgelerin yer aldığı 130 sayfadan ibaret belgenin olduğu,
-Neriman Aydın tarafından 10.01.2007 tarihinde ismail / adana isimli şahsa gönderilen e postada; “…Büyüğümüz bir müthiş Türk olup, bize 4.5 yıldır Önderlik yapmaktadır. Türk Mİlletinin oylarıyla Türkiye Büyük Milleti Meclisi hükümetlerine kavuşanların 10 kasım 1938 saat 9:06 dan beri hiristiyan ve yahudi emheryalist düşmanlarımızla işbirliği yaparak TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE TÜRK MİLLETİNE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E TÜRKİYE'YE TÜRK ORDUSUNA TÜRK BAYRAĞINA ihanet edenleri ve arkalarındaki düşmanlarımız israili amerikayı ingiltereyi ve avrupa birliği ülkelerinin üzerimizdeki işgal emellerini durdurmak ve Devletimizin iradesine sadece Mustafa Kemal Atatürk'ten ve Türk milletinden emir alan Türk Milletinin evlatlarını hakim kılmak için büyük bir mücadelinin öncüsüdür Büyüğümüz.
Ne MİT'in ne Ordunun ne CIA nın ne Mossad'ın ne MI5 in ne alman istihbaratının adamı değildir, mason değildir. Hiç bir siyasi teşkilatın derneğin vakfın sivil toplum kuruluşlarının üyesi değildir. Türk Milletine mensuptur M Kemal Atatürk'ten emir almaktadır. İlahi manada emirleri Yüce Allah'tan ve sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed'ten almaktadır…Davamız Türkiye Cumhuriyetini kaybetmemek davasıdır... ihaneti cezalandırmak davasıdır...” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşalar alt rütbedeki Atatürk neferi subaylar tarafından saf dışı bırakılırsa emperyalist halim ne olur diye tereddüt ettiğinden Türkiye'ye vurmayı geciktirmişlerdir... Yoksa Türk Milletini sindirmeyi çoktan başarmışlardır... hem de Atatürk'e sövdürerek…İstanbul'dan misafirlerimiz vardı, Şifre Çözüldü Kitabının yazarı Ali Özoğlu Bey... Sabahladık... ama ne sohbet Teyzesi... 10 gün öncede Kemal Amcan Karadeniz de özel bir TV kanalında 1 saat konuştu, yalnız o konuştuktan sonra programı yayından kaldırdılar, bütün Karadeniz ayakta...” eklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 20.02.2007 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahsa yazılan mektupta; ““Bizim düşüncemiz ise millet bu büyük davayı bir güç halinde konuşuncaya kadar Önder’i bu tür emperyalist tedbirlerden ve yaratacakları bilinçli ve amaçlı tehlikelerden uzak tutmaktır. Onun içindir ki, ulusal yayın kuruluşlarında şimdilik program yapmasını milletimizin geleceği için sakıncalı görmekteyiz benim Sevgili kardeşim.. Türk Milletini bu güzellikten yoksun bırakmamaktır tüm emelimiz, amacımız . Onun içindir ki bugünlerde bir tv programı kendisine sizin de bizim de engel olamayacağımız zararlar verebilir. Ama aynı düşüncenin neferleri olarak sizler, Büyüğümüzün yerine ortak tespit ve düşüncelerimizi tv programlarına katılarak milletimize duyurabilme fırsatlarınız olursa bunlar milletimizin geleceğini emin ellerde gördüğümüzün işaretleri olacaktır…Biz sizin de tv yayınlarına çıkmanızı sakıncalı görmekteyiz…Ancak yine karar Önderimizin ve sizindir…Kemal Aydın’dan ve Ali Özoğlu’ndan birer tane daha olsaydı keşke, ama yok… yok yok.. Öncelikli görevimiz sizi gücümüzün yettiğince korumaktır… ” ifadelerini bulunduğu,
-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 20.02.2007 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır… Türk Yurdu içerisinde, oluşturulmak istenen "etnik ekalliyet" kümeleri, büyük bir ihanetin pençesindedir ve Sevr Antlaşması'nın önümüzdeki günlerde önümüze konulması ile, büyük bir oyunun parçaları olmaktan geri kalamayacaklardır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 21.02.2007 tarihinde noyan.selda@gmail.com isimli e posta adresine gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi, Büyüğümüzle görüştüm pazar günü müsait sizlerle görüşecek, aklınıza takılan, sizi rahatsız eden tespitleriniz, sorularınız varsa yazmayı unutmayınız...Bilgilenmek istediğiniz her konuyu da ayrıca not ederseniz, sizler için hepimiz için çok daha faydalı olacaktır…biz değil intikamda ve ihanette yarışanlar ölmeli. çünkü bu vatanda yaşamayı hak etmiyorlar, bu devletin makamlarını asla hak etmiyorlar... aldıkları her nefes attıkları her adım haram onlara... haram olduğunu biz biliyoruz onlar da öğrenecekler..Büyüğümüz Kemal Aydın bey adına teyzeniz olarak sevgilerimizi gönderiyoruz ... ” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 06.03.2007 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzeciğim, Cuma günü ile ilgili olarak sizin ve Büyüğümüzün ve Selda‘ nın isimlerini yazdırdım. Sizleri Atamızın mezun olduğu Harbiye de görmekten, sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum. ” şeklinde beyanların yer aldığı,
19 nolu Cd içinde; DSCF1597.JPG, DSCF1631.JPG, DSCF1681.JPG ve PICT0056.JPG isimli resim dosyaları içerisinde şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin mezuniyet töreninde çekilen fotoğraflarının bulunduğu saptanmıştır.
c-Telefon görüşmeleri;
Tape No:7054, 16.05.2008 günü şüpheli Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı telefon görüşmesinde; şüpheli Mehmet Ali Çelebi’ nin şüpheliye “sıkıntı var mı?” diye sorduğu, şüphelinin de “Abi var ya bizim,daha sonra anlatırım” dediği, Mehmet Ali’ nin “Ceza filan durumu varmış öyle bişey mi var” dediği,Yaşar’ ın “Yok benim ceza durumum yok da bir iki olay öğrendim” dediği, şüpheli Mehmet Ali’ nin de “Tamam onu konuşacaz biz nasıl konuşacaksak bi şekilde yani o atamayla ilgili mi” dediği, şüpheli Yaşar’ ın da “Yok atama değil de başka bi…”dediği, Mehmet Ali’ nin “o olayı biliyorum başka bir olay mı olmuş ondan başka” dediği, şüpheli Yaşar’ ın “bugün bişeyler oldu da” dediği, Mehmet Ali’ nin de “onu konuşuruz” diyerek, gözetici bir lider yaklaşımıyla Yaşar’ ı ve durumunu kontrol ettiği, daha önemli gördükleri konuları yüz yüze konuşmayı tercih ettikleri,
Tape No:7177, 16.05.2008 günü şüpheli Mehmet Ali Çelebi’ nin şüpheli Yaşar’ a “Koçum yeni olayı mesajla yazarmısın” diye mesaj çektiği, şüphelinin de “Birisiyle ilgili degil abi genel bir olay yarin anlatirim” şeklinde mesaj çektiği, şüphelinin telefonda anlatmak istemeyip yüz yüze görüşmeyi tercih ettiği, dediği,
Tape No: 7221, 25.05.2008 günü şüpheli Yaşar’ ın Noyan Çalıkuşu’ na “Değişecek mi?” diye sorduğu, Noyan’ ın da “İnşallah bilmiyom bakıcaz yani adamlar devleti çökertmeye çalışıyolar işte onla uğraşıyolar sıra ona gelirse , en yakın zamanda inşallah bizde onu bekliyoruz yani bizde çalışmalarımızın ürününü görmek istiyoruz” diyerek genç subay ve subay adayları içerisinde lider konumunda bulunan Noyan’ ın şüpheli Yaşar’ a Ergenekon Terör Örgütünün hedefleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ettiği,
Tape No: 7412, 01.07.2008 günü şüpheli Yaşar’ ın Noyan Çalıkuşu’ na “ya haberi duyunca kötü oldum nerdesiniz?” dediği, şüpheli Noyan’ ın da “Neriman teyzemin evinden ayrıldık A.ablayla,şu an İstanbul’ a gittiler,üzülecek bir şey yok, Tamam mı kesinlikle üzülecek bi şey yok BUNLARIN SONLARI GELDİ SONLARININ GELMİŞLİKLERİNİ YAPIYORLAR ŞU AN, Tamam mı kesinlikle sorun yok zaten Kemal amca şey demiş kesinlikle gittiğim yer...sadece mahkemeye gelin KALABALIK gelin” dediği, şüpheli Yaşar’ ın da “Tamam abi” dediği, Noyan’ ın “İnsan sıkılıyor biraz ama üzülme yani BU İŞTE DEVLETİN SATILMIŞLIĞINDAN SATILMIŞLIĞINA ÜZÜLÜYORUZ yani” diyerek irtibatlı oldukları insanların gözaltına alınmasından dolayı tedirgin oldukları ve birbirlerine moral verdikleri,
Tape No:7200, 21.07.2008 günü Mehmet Ali Çelebi’ nin şüpheli Yaşar’ la bir süre sohbet ettiği ve “Yavaş yavaş zaten bu işler tabi yılların şeyi var pisliği var bu işin içinde yavaş yavaş düzelecek yani” dediği, Yaşar’ ın da “Yani biz onu umuyoruz,onu bekliyoruz” dediği,M.Ali’ in de “Öyle öyle bizimde işimiz o zaten en mükemmel şekilde ulaştıracağız değil mi” dediği,
Tape No:7229, 21.07.2008 günü saat 16:38’de Noyan ÇALIKUŞU/Yaşar TOZKOPARAN ile Neriman AYDIN arasında geçen görüşmede özetle; Neriman AYDIN’ın “Koşturuyorsunuz kolaylıklar diliyoruz teyzenle amcan seni çok üzdüler değil mi çok üzüldünüz” “Evet üzüldünüz biliyorum canım benim ama ne yapalım bu yollardan geçerken böyle iftiralar ve zulümler oluyor biliyorsun” “Onun için normal karşılıyoruz gerçi ben biraz sarsıldım ama üzülme oda geçecek inşallah” “Sadece uğradığımız zulüm ve iftira bizi sarstı öyle bir terör örgütü ile alakamız olmadığı için üzüldük onun için sarsıldık yoksa biliyorsun biz bu işlere hazırız zaten” “Vatan için devlet için Mustafa Kemal’ in neferleri olarak her zaman hazırız ama bu bizi çok üzdü olmayan bir örgütte olmayan bi görevler yüklediler ve ondan sizi yargılıyorlar” “Biz açmasak siz açarsınız dersiniz ki birisi bu hesabı sorsun değil mi” dediği, Yaşar TOZKOPARAN’ın “Soracaktır elbet” dediği, Neriman AYDIN’ın “Yani hiç bir şey yok teyzem bizi suçladıkları şey de inan anlatacam sizlere tabi amcanızda anlatacak yani çok eften püften şeylerle karşımıza geldiler yazık ettiler yani milletimizle dalga geçtiler yani yazık ettiler” dediği, Yaşar TOZKOPARAN’ın “Evet alçaklar” dediği, Neriman AYDIN’ın “Tuzağa düştüler başkasının hazırladığı senaryolar üzerinden yazık milletin evlatlarını böyle telef ettiler” “Eve de gelmeyin bak ha sakıncalısınız” dediği tespit edilmiştir.Tape No: 7250, 09.08.2008 günü Mehmet Ali Çelebi’ nin şüpheli Yaşar’ a “Artık üst sınıf oldunuz” dediği, Yaşar’ ın da “olduk abi ya 2.sınıf olduk” dediği ,M.Ali Çelebi’ nin de “Oo güzel oldu ARTIK BUNDAN SONRA YÖNLENDİRECEKSİNİZ İNSANLARI DEĞİMİ HARBİYELİLERİ” dediği,Yaşar’ ın “He he yönlendirecez abi” dediği, M.Ali Çelebi’ nin “HARBİYELİLER SİZE EMANET BUNDAN SONRA” dediği,Yaşar’ ın a “tamam abi”dediği,M.Ali’ nin “tamam görüşelim koçum varmı sıkıntın senin,başka kim var bizim EKİPTEN” dediği, Yaşar’ ın da “Ya şuan kimse yok ya bizimkiler gitti hepsi onların otobüsleri erkendi”dediği, Mehmet Ali’ nin “Görüşüyormuydunuz kamp süresince” dediği, Yaşar’ ın da “okulda oturup konuşuyorduk, durumları yorum yapıyorduk analiz o yönle,bizde bekliyoruz abi

Hiç yorum yok: