11.8.09

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 151 - 200 SAYFALAR

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 151 - 200 SAYFALAR

CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–6
(01 ARALIK 2003)

1 Aralık 2003 tarihli Cumhuriyet Çalışma Grubunun Devre raporunda, Mahalli Genel Seçimler Öncesi Ortamın Şekillendirilmesi, Vakit GazetesiSaldırılarına Karşı Uygulanabilecek Hareket Tarzları, Doğu ve Güneydoğu’da Ulusal Birliği Güçlendirmek Maksadıyla İcra Edilecek Faaliyetlerin anlatıldığı görülmüştür.

Mahalli Genel Seçimler öncesi ortamın şekillendirilmesi başlığı altında, merkez sağda alternatif bir partinin yaratılamaması halinde AKP’nin seçimden fazlasıyla güçlenerek çıkacağı, ANAP liderinin merkez sağ partilere ve gizli olarak DYP’ne birleşme talebinde bulunduğu, Bu yönde alınan bilgilere rağmen, taraflardan birinin desteklenmemesi halinde birleşmenin gerçekleşmeyeceği” belirtilmiştir.
Ayrıca Partilerin son 10 yılda yapılan seçimlerde aldıkları sonuçların ayrıntıları ile incelendiği, DYP, ANAP ve MHP’nin parti yönetiminde görev alan kadroları ve İl Başkanı seviyesine kadar tespit edildiği, Partide söz sahibi kişilerin biyografik istihbaratlarının yapıldığı belirtilmiştir.
Devam eden slaytlarda ANAP Genel Başkanı Ali Talip ÖZDEMİR ve ANAP’lı Nesrin NAS hakkında yapılan biyografik istihbarat çalışmalarından bahsedildiği, sonuç bölümünde ise ANAP ve DYP Genel Başkanlarının biyografik istihbaratlarına göre durumları değerlendirildiğinde, DYP Genel Başkanının daha güvenilir olduğu, bu nedenle M. AĞAR’ın desteklenmesi gerektiği, Mahalli Genel Seçimlerden önce DYP ve ANAP’ın DYP çatısı altında birleşmeleri, birleşme kısa vadede mümkün olmaz ise Mahalli Genel Seçime ittifak ile girilmesinin sağlanması gerektiği, ayrıca kısa vadede, sayıları 55’i bulan DYP kökenli AKP milletvekillerinden mümkün olduğu kadar çoğunun Mahalli Genel Seçimden önce DYP’ye transfer edilmesi, bu sayede DYP’nin mecliste grup kurmasının sağlanması gerektiği belirtilmiştir.

Ayrıca İstanbul’da Ali Müfit GÜRTUNA’nın DYP’ye angaje edilmesi, Ankara’da İ.Melih GÖKÇEK ile R.T. ERDOĞAN arasındaki güvensizlik ortamından istifade edilerek, İ.Melih. GÖKÇEK’in saf dışı edilmesi ve Turgut ALTINOK’un DYP’ye angaje edilmesi, Diğer illerde de aday şahsiyeti bazında benzer çalışmaların yapılması gerektiği,
R.T. ERDOĞAN ve hükumetinin laiklik ve dinsel temelli argümanlar yerine; Kamu Yönetimi Yasa Tasarısının ulusal birliğimizi ve üniter yapımızı tehdit eden durumu, Irak, Kıbrıs, Yunanistan ve Ermenistan politikalarındaki gayri milli yaklaşımlar, Uzan grubuna yönelik tutumdaki sapmalar, Etnik köken ayrımcılığı yapması ve gayri ahlaki tutum ve davranışları kullanılarak kamuoyunda küçük düşürülmesinin önem arz ettiği belirtilmiştir.

Vakit gazetesinin saldırılarına karşı alınacak tedbirlerin ise legal ve illegal faaliyetler olmak üzere 2 ayrı başlık altında belirtildiği,
Legal faaliyetler başlığı altında, Gazetenin MİT ve İngiliz istihbaratı tarafından kullanıldığı yönünde teyide muhtaç bilgilerin alındığı, bu nedenle gazete yönetiminin ve yazarlarının arkasında kimler olduğunun tespit edilmesi gerektiği, bu çerçevede Bunların özel yaşamları ve aile ilişkilerinin teknik takibe alınması gerektiği, ayrıca devlet kuruluşları, kamu yöneticileri ve siyasetçiler ile ilişkilerinin tespit edilerek deşifre edilmesi gerektiği, her gün Adli Müşavirlikçe gazete taranarak suç unsuru tespit edilen haber ve yorumların İsth. Ynt. Ş. Md.lüğüne bildirilmesi, tespit edilen suç unsurları doğrultusunda ilgili kişi, kurum ve STK’larının, duruma göre açık veya kapalı olarak uyarılması ve dava açmalarına öncülük edilmesi gerektiği, bu şekilde organize edilen yoğun davalarla gazetenin çalışamaz hale getirilmesi gerektiği, gazetenin, Remix projesi de dahil olmak üzere Mali ve Teknik D. Bşk.lığının imkan ve kabiliyetleri kullanılarak çok yönlü takibe alınması, vergi, mali durum, ahlaki durum ve diğer ticari faaliyet ve ilişkilerinin de takibe alınarak, işlem yapılması ve elde edilen bilgilerin kamuoyuna sızdırılması gerektiği, ayrıca gazetenin ilgi ve iltisaklarına ilişkin elde edilecek bilgiler bir gazete de yayınlanarak, iki gazete arasında yaratılacak polemikten istifade edilmesi gerektiği, www.vatansever.com sitesi hizmete açıldıktan sonra bu siteden gazetenin deşifre edilmesinin uygun olduğu anlaşılmıştır.

İllegal faaliyetler başlığı altında ise, Gazete dağıtım sistemi ve dağıtım şirketi takibe alınarak, dağıtım araçlarına yönelik eylem yapılması, gazetenin baskıya girdiği akşam saatlerinde, gazete binasının elektrik, gaz, yangın güvenliği gibi alanlarına yönelik saldırı ve sabotajlarda bulunulması, ayrıca adam kaçırma, tehdit, darp gibi yollara başvurulması yöntemlerinin, uygulanabilir ve etkin hareket tarzları olarak değerlendirildiği belirtilmiştir.

Doğu ve Güneydoğudaki vatandaşlarımıza yönelik faaliyetlerinde legal faaliyetler ve illegal faaliyetler olmak üzere iki ayrı başlık altında belirtildiği,
Legal Faaliyetler başlığı altında, Terör Örgütleri ve yabancı istihbarat örgütlerinin siyasallaşma olarak adlandırılan kürtçülük ve bölücülük faaliyetlerine karşı, doğu illerinde yaşayan ulusal birlikten yana, orta sınıf zenginler ve ileri gelenler teşvik edilerek, her il ve hatta ilçede Ulusal Birlik Dernekleri kurulması gerektiği, bu örgütlenmeyi Cumhuriyet çalışma grubunun yönlendirmesi, J. Blg. ve İl J. komutanlarının desteği ile bölgede yaşayan emekli askeri personelden istifade edilerek gerçekleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca belirli sayıya ulaşan mahalli derneklerin ulusal ölçekte birleştirilmesi, halkın makul taleplerini bu dernekler vasıtasıyla dile getirmek ve bu taleplerin takipçisi olunarak gereğini yerine getirmek suretiyle etkin ve ağırlığı olan sivil toplum kuruluşları haline getirilmelerinin sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
İllegal faaliyetler başlığı altında ise, Kürtçülük faaliyetlerinin legal alandaki elebaşılarına ve devlet yanlısı kesime terörist tehdidi yöneltenlere karşı, aynı yöntemlerle mukabele edilmesi gerektiği belirtilmiştir.


CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–7 (2003)

Cumhuriyet Çalışma Grubu (2003) tarihli devre raporunda, Seçim öncesi TBMM’nin şekillendirilmesi ve İskan Sorunu konularının anlatıldığı görülmüştür.

Seçim öncesi TBMM’nin şekillendirilmesi başlığı altında; Mahalli Genel Seçimlere kadar merkez sağda alternatif bir partinin yaratılamaması halinde AKP’nin seçimden güçlenerek çıkacağı, mevcut tehdidin daha da büyüyeceği, DYP ve ANAP arasında gayri resmi birleşme taleplerinin olduğu, ancak taraflardan birinin desteklenmemesi halinde birleşmenin gerçekleşemeyeceği, şeklinde değerlendirmeler yapılmıştır.
Ayrıca AKP’nin kopmalarla parçalanması gerektiği, AKP bünyesinde daha önceden başka siyasi partiler içerisinde yer almış birçok milletvekilin bulunduğu, bu milletvekillerinin bir kısmının AKP yönetiminden ve mevcut durumdan rahatsız olduğu, bir kısmının da kriz durumunda partiden kopabileceği, bu amaca yönelik krizin suni bir gerilimle kontrollü bir şekilde tırmandırılabileceği belirtilmiştir.
Bu krizin; TSK öncülüğünde AKP’nin tabanını da rahatsız eden uygulamalarından istifade edilerek yaratılabileceği ifade edilmiştir. Gerilim konusu yapılacak argümanların ise, laiklik ve dinsel temelli argümanlar yerine; Kamu Yönetimi Yasa Tasarısı, Irak, Kıbrıs, Yunanistan ve Ermenistan politikalarındaki gayri milli yaklaşımlar ve Uzan grubuna yönelik tutumdaki sapmaların kullanılmasının daha etkili olacağı belirtilmiştir.

İskan çalışması başlığı altında da, Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetlerini sürdüreceği yerle ilgili planlar ve krokiler olduğu görülmüştür.

CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU AYLIK DEVRE RAPORU
(19 OCAK 2004)

19 Ocak 2004 tarihli Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporunda, Planlı Faaliyetler, Av. O. PEKMEZCİ’nin AİHM’de açtığı dava, Hükümetin Acil Eylem Planının Değerlendirmesi, Cumhuriyet Platformu Çalışmaları, İnsanca Yaşam Projesi’nin Arka Planı, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının Arka Planı, Muhafazakarlık Demokrasi Sempozyumunun Arka Planı, İçişleri Bakanlığı Merkez Teşkilatının Durumu, Özel İstihbarat Arşivi konularının anlatıldığı görülmüştür.

Cumhuriyet çalışma grubu planlı faaliyetleri çerçevesinde; Afiş Çalışmaları kapsamında; İlköğretim çağındaki öğrencilere dağıtılmak üzere 60.000 adet Atatürk Fotoğrafları, Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi, Atatürk’ ün izcisi kimdir, 2004 yılı takvimi, haftalık ders programı çizelgesi ve öğrenci ders çizelgesinin basım faaliyetlerinin devam ettiği ve özel dağıtım planı ile İl J. K.lıklarına gönderilmesinin planlandığı belirtilmiştir.

Basınla İrtibat ve Bilgilendirme Çalışmaları kapsamında; Pergel Kanunu olarak da adlandırılan Belediye Mevzuatına yönelik basın bilgilendirme metninin 461 köşe yazarına gönderildiği belirtilmiştir.

100.000 Mektup Çalışması kapsamında; Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Belediye Mevzuatında yapılamasına çalışılan değişiklikler ve iktidarın diğer icraatlarına ilişkin, Mehmet Şener ERUYGUR tarafından Emekli Jandarma Genel Komutanlarına hitaben yazılan mektupların özel kuryelerle gönderildiği belirtilmiştir.
Ayrıca Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Belediye mevzuatında yapılmasına çalışılan değişikler, Jandarma’nın pasifize edilmek istenmesi ve üniter devlet yapısına zarar verecek girişimlere karşı AKP ve CHP milletvekillerine yönelik hazırlanan mektupların, milletvekillerinin e-posta adreslerine iki grup halinde 12 farklı internet cafeden gönderildiği belirtilmektedir.
Ayrıca 23 Aralık 2003 tarihli Tercüman Gazetesinde Gülay GÖKTÜRK’ün köşesinde çıktığı belirtilen ve bazı EGM mensuplarının yönlendirmesiyle kaleme alındığını değerlendirdikleri “Bizim Endişelerimiz” başlıklı makale ile ilgili olarak iki farklı şekilde yazılmış e-postanın Gülay GÖKTÜRK’ün e-posta adresine gönderildiği belirtilmiştir.
Ayrıca AKP Adıyaman milletvekili Hüsrev KUTLU’nun TBMM’deki Atatürk’ün Mareşal üniformalı resmine ve TBMM Muhafız Taburu’na yönelik sözlerine karşı kaleme alınan üç farklı e-postanın, CHP milletvekillerine, köşe yazarlarına ve Hüsrev KUTLU’ya gönderildiği belirtilmiştir.

İrtica İle Mücadele Semineri Çalışması kapsamında; Jandarma Bölge Komutanlıklarınca icra edilecek irtica ile mücadele seminerlerinden birincisinin 26-27 Ocak 2004 tarihleri arasında Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığında icra edileceği, diğer komutanlıklar için hazırlanan emirlerin arz aşamasında olduğu belirtilmiştir.

Hükümetin acil eylem planı başlığı altında; Recep Tayyip Erdoğan tarafından 16 Kasım 2002 tarihinde kamuoyuna açıklanan Acil Eylem Planı’nda 205 faaliyetin yer aldığı, bu eylem planından sadece 54’ünün tamamlandığı ve planının gerçekleşme oranının % 26 düzeyinde kaldığı, fakat hükumetin bu durumu medyaya %70 olarak yansıttığı, ayrıca gerçekleştirilen eylem planları ile ilgili değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür.

Cumhuriyet platformu çalışmaları başlığı altında; Ulusal Birlik Hareketi STK Platformundan bahsedildiği ve Prof. Dr. Bülent BERKARDA imzası ile gönderilen Ulusal Birlik Hareketi’ne Davet başlıklı davetiyenin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür. Bu davetiyede Türkiye’nin içte ve dışta yitirme noktasına geldiği ulusal hak ve değerlerine sahip çıkacak bir dayanışma ve birleşme hareketine ihtiyacı olduğu, bilinçli ve sorumlu sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlar olarak halkımızda ulusal hedef ve güven yaratmak için toplumun ulusalcı güçlerini birleştirip eşgüdümünü sağlamak amacıyla neler yapılacağını araştırmak için geniş katılımlı bir toplantı düzenlediklerinin anlatıldığı görülmüştür.

Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu başlığı altında; İstanbul’a görevlendirdikleri Özel İstihbarat Timi tarafından Taksim’deki Ulusal Birlik platformu faaliyetlerinin sürdürüldüğü dernek merkezinde Prof. Dr. Bülent BERKARDA’ nın ziyaret edildiği ve kendisine Arma Dergisinin ekleri verildiği, bu ziyaret sırasında Ulusal Birlik Hareketi Başkanı Prof. Dr. Bülent BERKARDA ile görüşme yapıldığı, bu görüşme sırasında Bülent BERKARDA’nın, “Ülke gündemi ve iktidarın icraatlarının kendileri tarafından yakından takip edildiğini, Problemin Siyasi Partiler Kanununun partileri lider diktatörlüğüne maruz bırakmasından ve Seçim Kanununun %45 oyu dışarıda bırakmasından kaynaklandığını, TSK’nin müdahalesi ile bu kanunların değiştirilip tekrar seçime gidilmesi ile bu partinin önünün kesilmenin mümkün olabileceğini,
İktidarın geliş sürecini; camiler, İmam Hatip Liseleri ve yeşil sermaye olarak tanımladığını, Ulusal Birlik hareketi ile yukarıda bir faaliyetin olduğu ancak tabana inemedikleri için çok yüzeysel kaldığı, Anadolu'ya açılmak gerektiği ve bunun için çalıştıkları, bu sayede geniş halk kitlelerine ulaşmayı hedeflediklerini, Halkın eğitimsizlikten ve bu tür oluşumlara ihtiyatla yaklaşmasından dolayı yapılan çalışmalara uzak durduğu, halkın eğitilmesi gerektiğini, CHP’nin iyi muhalefet yapamadığı, CHP’ye güveninin sarsıldığını,
AKP’nin son derece iyi örgütlenmiş bir parti olduğu, bunlarla mücadele etmek için aynı tarzda STK’ larının öncülüğünde iyi örgütlenilmesi gerektiği, Türkiye’de iktidarların sadece TSK ve üniversitelere söz geçiremediği, iktidarın yeni YÖK Yasası ile bunu yapmaya çalıştığını” belirttiği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak ise; Ulusal Birlik Hareketinin yaygınlaşması için işbirliğinin sürdürülmesi, Cumhuriyetin kazanımlarını tehlikeye sokan icraatların ve bunlara karşı önerilerin bir basın bildirisi olarak hazırlanarak, bedeli 830 kaleminden ödenmek suretiyle, Ulusal Birlik Hareketi ve Cumhuriyet Platformu imzası ile yüksek tirajlı gazetelerde yayımlanması, Ulusal Birlik hareketine destek verilmesi için Garnizon K.ları ve J.Blg.K.ları ile görüşülmesinin uygun olarak değerlendirildiği belirtilmiştir.

KAMU YÖNETİMİ REFORMU YASA TASARISININ ARKA PLANI BAŞLIĞI ALTINDA; İstanbul’a Özel İstihbarat Timi gönderildiği, bu timin memorandum ile alakalı Yeniçağ Gazetesinde makalesi yayımlanan yazar Arslan BULUT ile görüştüğü, devamında ise Kamu Yönetimi Yasa Tasarısının arka planında Memorandum, Köklere Dönüş Projesi, ADML şirketine verilen imtiyazlar ve Türk Tanıtım Konseyi faaliyetleri şeklinde faktörlerin olduğu, konunun bu faktörlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.

MUHAFAZAKARLIK VE DEMOKRASİ SEMPOZYUMU BAŞLIĞI ALTINDA; İstanbul iline gönderilen Özel İstihbarat timinin gizli olarak temin edilen davetiyelerle, AKP tarafından organize edilen Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu’na istihbarat amaçlı girdiği ve konunun basına yansımayan yönleri ile ilgili bilgiler elde ettiği ve bu bilgilerin derlenmesinin tamamlandığında arz edileceği belirtilmiştir.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MERKEZ TEŞKİLATININ DURUMU BAŞLIĞI ALTINDA; Öncelikle Emniyet Genel Müdürlüğü’nün görüş ve çalışmalarının İçişleri Bakanlığı’nda etkili olduğu, İçişleri Bakanlığı merkezinde çalışan çok sayıda Emniyet mensubunun her seviyedeki siyasilerle ve üst düzey bürokratlar nezdinde yoğun lobicilik faaliyetlerinin bulunduğu, bu ilişkilerini kullanarak tek kolluk yapılanmasına gidilmesi hususunda yoğun bir çalışma içerisinde oldukları anlatılmıştır.


İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MERKEZ TEŞKİLATI DEĞERLENDİRME VE TEKLİFLER BAŞLIĞI ALTINDA, İçişleri bakanlığında General ve albay rütbelerinde yeteri kadar Jandarma personeli görevlendirilerek etkinliğin artırılması gerektiği belirtilmiştir.

ÖZEL İSTİHBARAT ARŞİVİ BAŞLIĞI ALTINDA; Özel istihbarat arşivi için ihtiyaç duyulan, 1 Adet Sunucu(Server), 4 Adet Bilgisayar, 1 Adet UPS’in tedariki için onay aldığı ve bu konudaki çalışmalarını devam ettiği anlatılmaktadır.


CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU AYLIK DEVRE RAPORU
(28 OCAK 2004)

Bahse konu sunumun takdim planının birinci bölümünde Cumhuriyet Çalışma Grubu Planlı Faaliyetleri, Av. O. PEKMEZCİ’nin AİHM’de açtığı dava, Üniversite Radyoları, Hükümetin Acil Eylem Planının Değerlendirmesi, Cumhuriyet Platformu Çalışmaları, AB Tarafından Finanse Edilen Projeler, İnsanca Yaşam Projesi’nin Arka Planı, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının Arka Planı konularının anlatılacağı, takdim planının ikinci bölümünde ise Uluslararası Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumunun Arka Planı, Sendika ve Konfederasyonların Durumu ve Temel Dinamikleri, Medyanın Durumu ve Hükümetin Medyaya Yönelik Faaliyetleri, Çeşitli Menfaat Gruplarının İlişki ve İltisaklarının Değerlendirmesi konularının anlatılacağı belirtilmiştir.

CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU PLANLI FAALİYETLERİ BAŞLIĞI ALTINDA;

AFİŞ ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA; 2 grup afiş çalışması yapıldığı, 1.grup afiş çalışmasında Cumhuriyet ve şeriat yönetiminin; kadın hakları ve eğitim alanında, 2.grup çalışmada ise birliklerden alınan görüş ve öneriler doğrultusunda kıyafet, yaşam, adalet ve eğitim alanlarında yorumsuz olarak işlendiği ve hazırlanan bu afişlerin resimlerinin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür. Yine bu çalışma kapsamında İlköğretim çağındaki öğrencilere dağıtılmak üzere 60.000 adet Atatürk Fotoğrafları, Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi, Atatürk’ ün izcisi kimdir, 2004 yılı takvimi, Haftalık ders programı çizelgesi, öğrenci ders çizelgelerinin basımının tamamlandığı ve Jandarma Komutanlıklarına gönderilmesinin planlandığı görülmüştür.

BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA; Pergel Kanunu olarak da adlandırılan Belediye Mevzuatında yapılmak istenen değişikliklerin arka planına yönelik basın bilgilendirme metninin 461 köşe yazarının e-posta adresine Cumhuriyet Platformu imzası ile gönderildiği belirtilmektedir.

100.000 MEKTUP ÇALIŞMASI KAPSAMINDA; Kamu Yönetimi Temel Kanunu ve Belediye mevzuatında yapılmasına çalışılan değişiklikler ve iktidarın diğer icraatlarına ilişkin Jandarma Genel Komutanı tarafından Emekli Jandarma Genel Komutanlarına hitaben yazılan mektupların özel kurye ile kendilerine ulaştırıldığını anlatıldığı görülmüştür.

Tercüman gazetesinde Nuh GÖNÜLTAŞ ve Gülay GÖKTÜRK’ün EGM merkezli olduğunu değerlendirdikleri cunta.org adlı siteden aldıkları bilgilerle yazdıkları ifade edilen “Hani Jandarmanın Alayları Dağ Başıydı” , “Jitem Kimliği ile Yüzde 9’luk demokrasi”, “Bizim Endişelerimiz” başlıklı makalelerine cevap olarak yazılan mektupların bu şahısların e-posta adreslerine gönderildiği ve bu şahısların yazmış oldukları köşe yazılarının fotoğraflarının slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu ve Belediye mevzuatında yapılmasına çalışılan değişiklerle Jandarma’nın pasifize edilmek istenmesine ve Cumhuriyet kazanımlarına zarar verecek diğer girişimlere karşı üniversiteleri birlikte hareket etmeye davet eden (2) farklı mahiyette mektup hazırlanması çalışmalarının devam ettiği, bahse konu mektupların güvenilir 6 rektöre Jandarma Genel Komutanı’nın imzası ile diğer rektörlere de Cumhuriyet Platformu imzası ile gönderilmesinin planlandığı anlatılmıştır.

Yine,Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR dan elde edilen ve 23 kasım 2003 tarihinde oluşturulduğu ve bir Rektöre gönderildiği anlaşılan mektup başlıklı yazı da,
Sayın ………
Yıkıcı, bölücü ve İrticai odakların Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısını aşındırmak ve koşulları şekillendirdikten sonra da değiştirmek maksadına yönelik olarak uyguladıkları hareket tarzlarını zat-ı alinizinde tüm Atatürkçü aydınlar gibi dikkatle ve endişe ile izlediğini biliyorum.
Bu çevreler devletin belirli makam ve mevkilerine ulaşan yandaşlarının da desteği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısını aşındırma aşamasına yönelik adımları birer birer atmakta, her geçen gün devletin kurumlarında kadrolaşma, bazı kurumlar arasına nifak sokma, rejimin temel değerlerine karşı mevzuat düzenlemeleri yapma, gayri milli dış politikalarla ulusal gücümüzü zaafa uğratma şeklinde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Çok yönlü, ancak tek amaçlı olarak yürütülen bu faaliyetleri; Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı, Belediye mevzuatına yönelik düzenlemeler, YÖK Kanunu Değişiklik Tasarısı, Kur’an Kursları Yönetmeliği, TÜBİTAK Kanunu, medyada tek sesliliğe yönelik faaliyetler , Kıbrıs, Yunanistan, Irak ve Ermenistan politikalarında gayri milli sapmalar olarak özetlemek mümkündür.
Bu faaliyetlerin arka planında tasarlanan konular hakkındaki bazı görüşlerimi sizinle paylaşmak arzusundayım.
Bu faaliyetlerin ortak özelliğinin toplumun değişik katmanlarında tartışılmadan oluşturulması ve ortaya atılmasını müteakip, alınan reaksiyon düzeyi değerlendirilerek, düşük seviyede ise söz konusu faaliyetin sürdürülmesi, yüksek seviyede ise kenara çekilip mağdur ve mazlum görünerek tabana mesaj verilmesi şeklinde olduğu gözlenmektedir.
Örneğin Kur’an Kursları Yönetmeliği, aniden ortaya atılmış, tepkiler üzerine dondurulmuş, keza Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı tepkiler üzerine beklemeye alınmıştır.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının arka planında, devletin üniter yapısını zedelemek, devleti küçülterek, şirket yönetimi ile özdeş hale getirmek, gücünü ve saygınlığını yitiren devlet yönetimi karşısında güçlü yerel otoriteler yaratmak suretiyle rejimi yıkmak düşüncesinin olduğu değerlendirilmektedir. Bu tasarının bazı dış güçler ve hatta gizli servisler tarafından planlanıp dikte ettirildiği şeklinde bilgiler de basına yansımıştır.
SSCB’nin dağılması sürecinde yerel yönetimlerin, merkezin zayıflatılmasına karşın güçlendirilmesi ve merkezin önüne geçen yerelin yükselişi karşısında birliğin dayanamadığı, Türkiye’de de benzer bir anlayışla hareket ederek üniter yapının bozulmasının planlandığı şeklinde yorumlar yapılmaktadır.
Türkiye’de yaratılmaya çalışılan etnisite sorununun, üniter yapının dağılması ile birlikte mütalaa edildiğinde ne gibi felaketlere neden olabileceği takdirlerinize maruzdur.
Özellikle savunma, güvenlik, yargı, mülki idare ve eğitimin mutlak surette ulusal ve üniter olarak kalması gerektiği değerlendirilmektedir.
Belediyelerle ilgili düzenlemelerin arka planında; seçim sonuçlarını etkilemek ve Jandarmanın irticai odaklarla mücadele etkinliğini azaltmak olduğu değerlendirilmektedir. Büyükşehir Belediye sınırlarının genişletilmesi, bazı belediyelerin kaldırılması ve Denizli İlindeki mücavir belde belediyelerin kaldırılarak Büyükşehir Belediyesine katılması şeklindeki bu düzenlemeleri, diğer il ve ilçe belediyelerine yönelik düzenlemelerin izleyeceği yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Bu gayretlerin kısa vadeli amacı yaklaşan mahalli idareler genel seçiminde varoşların oyunu almak olarak değerlendirilmektedir. Bu yaklaşım geçmiş iktidarların yeni il ve ilçeler oluşturmak suretiyle yaptıkları popülizmin bir benzeridir ve sonuç da getirebilir.
Ancak asıl üzerinde durulması gereken arka plandaki iki konuya dikkat çekmek istiyorum. Bunlardan birincisi olarak bu tasarılar, Kamu Yönetimi Temel Kanununun arka planında belirtilen hususlarla birlikte değerlendirildiğinde, bu tasarıların, yerel yönetimi mülki idarenin önüne geçirmek suretiyle üniter yapıyı bozmaya yönelik girişimin alt yapısını oluşturmak amacına yönelik olduğu görülecektir. Zira bu yapılanma ile pasifize edilen mülki idare yapısının etkinliği azalacak ve bunları Valinin seçimle getirilmesi gibi çalışmalar izleyebilecektir.
Arka plandaki amaçlardan İkincisi ise; Jandarmanın pasifize edilmesi suretiyle, cumhuriyet tarihiyle özdeş olan irticaya karşı mücadelesine sekte vurulmak istenmektedir. Zira sadece mevcut tasarılarla; İstanbul ve Kocaeli’nin tamamen polise devrinin yanı sıra, 250 İlçe J.K.lığı ile 850 J.Krk.K.lığının kapatılması, Jandarma bölgesindeki 27 milyon nüfustan 10 milyonunun polise devrinin önü açılmaktadır.
Diğer il ve ilçe belediyelerine yönelik tasavvurların da gerçekleşmesi halinde, Jandarma sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki dağ köylerinin güvenliği ile sınırlandırılmış olacaktır.
Jandarmaya yönelik bu girişimler bununla da sınırlı kalmamakta, bu girişimlerin bazı kurum ve kuruluşlardaki üst düzey kamu personeli tarafından geniş ölçüde desteklendiği, ideolojik arka planı problemli olan bazı emniyet mensuplarının da, Jandarma ile Polis arasına nifak sokma gayretlerine alet oldukları değerlendirilmektedir.
Bu kapsamda, Polis Dergisinin 36ncı sayısında, Avrupa Ülkelerinde Jandarmanın Statüsü başlıklı bir makale yayımlanmıştır. Bu makalede; Avrupa Ülkelerindeki Jandarmalar hakkında saptırılmış bilgiler verilmekte ve nihayet, güya bu ülkelerde Jandarmanın sivilleştirilmesi anlamına gelen bir demilitarizasyon süreci varmış gibi anlatılmaktadır.
Bu makaleden alınan bazı saptırılmış bilgilerin; çeşitli gazetelerde ve internette; Jandarma aleyhinde yapılan haber ve yorumlarda kullanıldığı görülmektedir.
Bununla birlikte; gazeteoku.net ve cunta.org adlı internet sitelerinde de Jandarma aleyhinde dezenformasyon yapılmaktadır. Bu sitelerden birincisinin, Emniyet Genel Müdürlüğüne ait olduğu tarafımızdan tespit edilmiştir. Yurtdışından sahte isim ve kimlik kullanılarak alınmış olan ikincisinin tespitine yönelik faaliyetler sürdürülmekte olup, bunun da aynı kaynak yada yandaşlarınca kullanıldığı değerlendirilmektedir.
Ali BAYRAMOĞLU, Nuh GÖNÜLTAŞ, Gülay GÖKTÜRK ve Cüneyt ÜLSEVER gibi çeşitli gazetelerde yazan bazı köşe yazarları da anılan kaynaklardan edindikleri bilgileri yazılarına taşımakta, Jandarma aleyhinde kamuoyu oluşturmak istemektedirler.
Jandarmaya yönelik bu tasavvurlar mateessüf CHP ve DYP gibi partilerin programlarında da farklı mahiyette de olsa görülmektedir.
Türkiye’de ikili kolluk (Polis ve Jandarma) yapılanmasının bir zorunluluk olduğu ve korunması gerektiği değerlendirilmektedir. İncelendiğinde görülecektir ki; esas itibariyle Jandarma Teşkilatı bulunmayan gelişmiş ülkeler de dahi ikili kolluk (federal ve yerel) sistemi bulunmaktadır.
Ülkemizi federalleşmeden kantonlaşmaya, hatta bölünmeye götürebilecek Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ve Belediye mevzuatına yönelik düzenlemeler gibi girişimler; sadece endişelerimizi artırmakla kalmayıp, bunlara karşı geniş kitleleri yoğun şekilde bilgilendirilmemizi ve bilinçlendirilmemizi de zorunlu kılmaktadır.
İrticai çevrelerin medyaya yönelik faaliyetlerinin arka planında da medyayı tek sesliliğe götürecek tarzda, medyadaki muhalif, ulusalcı ve Atatürkçü kalemleri susturmak ve medyayı kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirme gayretleri bulunmaktadır. Bu kapsamda; Tuncay ÖZKAN, Hulki CEVİZOĞLU, Emin ÇÖLAŞAN, Mustafa BALBAY, Ümit ZİLELİ, Mümtaz SOYSAL, Necati DOĞRU ve Erol MANİSALI çalıştıkları medya kuruluşlarından tasfiye edilmiş veya Tv. programları yayından kaldırılmıştır.
Medya kuruluşlarındaki sağduyu sahibi, laik, ulusalcı ve Atatürkçü kesimin, bireysel kaygıları bir kenara bırakıp, bu linç hareketine karşı ortak duruş sergilemeye ikna edilmeleri gerekmektedir.
YÖK Kanunu Tasarısının arka planında çağdaş bilime irticayı bulaştırmak olduğu malumlarıdır. Üniversitelerin mutlaka çağdaş bilimin merkezi ve lokomotifi konumunu sürdürmesi gerektiği kaçınılmazdır.
Bütün bu olumsuzluklara karşı üniversitelerimizle birlikte; toplumsal refleksi harekete geçirmek ve cumhuriyet kazanımlarını korumak amacıyla, etkin ve anlamlı bir işbirliği ve güç birliği içerisinde hareket edilmesi gerektiğinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
Tüm rektörlerimize tam bir inanç ve güven duyuyoruz ve aynı yakınlıkta bulunmak istiyorum. Henüz arzu ettiğimiz kadar sıkı ilişkiler içinde olamadığımız rektörlerimize de sizlerin aracı olmasını bekliyorum.
Üniversitelerimizle Silahlı Kuvvetlerimiz arasındaki uzun geçmişi olan fikri yakınlığın devam ettiğini, yukarıda sıralamaya çalıştığım düşüncelerimin üniversitelerimizce de paylaşıldığını, kamuoyunun aydınlatılması istikametinde önemli faaliyetlerin olduğunu memnuniyetle müşahede ediyorum. Nitekim Ondokuz Mayıs, İnönü ve Dokuz Eylül Üniversitelerinin senatolarında; cumhuriyetimizin laik yapısına, Atatürk’e ve Silahlı Kuvvetlerimize dil uzatanlara yönelik kınama kararları alınmasını önemli bir gelişme olarak görüyor ve bu kararların kamuoyuna daha geniş şekilde yansıtılması için Sivil Toplum Kuruluşları nezdinde girişimlerde bulunuyoruz.
Kendi aramızda da daha yakın bir iletişim ve işbirliği platformuna ihtiyaç bulunduğunu görüyorum. Sivil Toplum Örgütlerine ve diğer kuruluşlara yönelik etkinliklerin artırılması ve bu etkinliklerle daha geniş halk kitlelerini bilgilendirme ve bilinçlendirme konusundaki ortak ihtiyaçlarımızın, yardımlaşma temelinde daha kolaylıkla karşılanabileceğini düşünüyorum.
Vatanın bütünlüğü ve ulusun birlik ve beraberliği, Yüce Atatürk’ün emaneti olan laik cumhuriyetimizin korunması ve kollanmasının her zamankinden daha büyük önem arzettiği günümüzde, kamuoyunun aydınlatılmasında büyük etkisi olan üniversitelerimizce;
- Üniversitelerarası ortak açıklama ile rahatsızlıkların dile getirilmesi,
- Milletvekillerine yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapılması,
- Ayrı ayrı senato kararları alınarak kamuoyuna duyurulması,
- Bilimsel toplantılarla toplumsal tepkinin aktif halde tutulması,
- Öğrencilere yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinde bulunulması,
- Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı, içi doldurulmaya çalışılan muhafazakar demokrasi kavramı, belediye mevzuatı gibi konularla ilgili olarak akademik birikimlerin sonucu olan, alternatif çözümler içeren bilimsel çalışmalar yapılmasında ve bilimsel karşı tezler üretilmesinde fayda mütalaa ettiğimi takdirlerinize sunmak isterim.
Bu vesileyle yeni yılınızı bir kez daha tebrik eder, sağlık ve esenlik dileklerimle saygı ve sevgilerimi sunarım.

M. Şener ERUYGUR
Orgeneral
Jandarma Genel Komutanı

Y.Gökalp YILDIZ’ın “Güvenliğin Partileşmesi” başlıklı Jandarma lehinde gerçekleri ifade eden makalesi nedeniyle kendisine 11 ayrı kalemden teşekkür nitelikli mektupların e-posta ile gönderildiği ifade edilmiştir.

AKP Adıyaman milletvekili Hüsrev KUTLU’nun TBMM’deki Atatürk’ün Mareşal üniformalı resmine ve TBMM Muhafız Taburu’na yönelik sözlerine karşı kaleme alınan üç farklı e-posta nın, CHP milletvekillerine, köşe yazarlarına ve Hüsrev KUTLU’ya gönderildiği belirtilmiştir. Hüsrev KUTLU’nun bahse konu açıklamasının yer aldığı Milliyet Gazetesi kupürünün fotoğrafının slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.

JANDARMA BÖLGE KOMUTANLIKLARI İRTİCAİ FAALİYETLER SEMİNERİ BAŞLIĞI ALTINDA; Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı’nda icra edilmesi planlanan seminerin 26 Ocak 2004 tarihinde icra edildiği belirtilmiştir. Ayrıca bahse konu seminerin diğer J.B.Komutanlıklarında da icra edilmesi planlanmış ve buna yönelik bir takvim hazırlanmıştır. Buna göre 26 Ocak ve 25 Mayıs 2004 tarihleri arasında Erzurum, Kayseri, Tokat, Batman, Tunceli, Giresun, Adana, Diyarbakır, Ankara, İstanbul, Aydın, Konya Jandarma Bölge Komutanlıklarında bahse konu seminerin icra edilmesinin planlandığı görülmüştür.

ÜNİVERSİTE RADYOLARI KONUSU ALTINDA; Bu çalışma kapsamında öncelikle 19 adet Üniversite Radyosunun belirlendiği, bu radyoların 5 tanesinin internet üzerinden yayın yaptığının gösterildiği görülmüştür. Konu ile ilgili olarak Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından belirlenecek olan yayın stratejisi ve program konseptlerinin J.Bölge Komutanlarının şahsı aracılığı ile Üniversite Radyolarına ulaştırılmasıyla radyo yayınlarının yönlendirilebileceğinin değerlendirildiği görülmüştür.

CUMHURİYET PLATFORMU ÇALIŞMALARI BAŞLIĞI ALTINDA; 19 Ocak 2004 tarihli Devre Raporunda yer alan açıklama ve değerlendirmelerinin tekrarlandığı görülmüştür.
19 Ocak tarihli devre raporunda Cumhuriyetin kazanımlarını tehlikeye sokan icraatların ve bunlara karşı önerilerin bir basın bildirisi olarak hazırlanarak, bedeli 830 kaleminden ödenmek suretiyle, Ulusal Birlik Hareketi ve Cumhuriyet Platformu imzası ile yüksek tirajlı gazetelerde yayımlanmasının gerektiği belirtilmiştir. Burada ise 830 kalemi tabirinin yerine Haber Alma Ödeneği aldığı dikkate alındığında ,Ergenekon terör örgütünün örgütsel faaliyetlerinde ihtiyaç duyduğu finansmanı ,devletin güvenliği için haber alma bakımından tahsis edilmiş ödenekten karşıladığı görülmüştür. Bu çerçevede Cumhuriyet Çalışma Grubunun bu konudaki çalışmalarında ihtiyaç duyduğu parayı bahse konu ödenekten karşılayacağı değerlendirilmektedir.

KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNU TASARISININ ARKA PLANI BAŞLIĞI ALTINDA; Kamu Yönetimi Temel Kanunu tasarısının Başbakanlık Müsteşarı Ömer DİNÇER tarafından hazırlandığı, Ömer DİNÇER’in Türkiye’nin daha Müslüman bir yapıda olması kanaatini taşıdığı ve bu kanaatini halen koruduğu, bahse konu yasa tasarısının arka planında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısını ve milli bütünlüğünü hedef alan çok boyutlu, bilinçli, sistematik bir ilişkiler yumağı bulunduğu belirtilmektedir.
Bahse konu yasa tasarısının arka planının tam olarak anlaşılabilmesi için konunun Memorandum, Köklere Dönüş Projesi, ADML Şirketine verilen imtiyazlar, Türkiye Tanıtım Konseyi faaliyetleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin altı çizilerek bu konuların daha geniş bir şekilde anlatıldığı tespit edilmiştir.

TÜRK TANITIM KONSEYİ BAŞLIĞI ALTINDA; Öncelikle Türk Tanıtım Konseyi üyelerinin kimler olduğu yazılmış bunların çoğunun işadamı ve tanınmış kişiler oluğu görülmüştür. Bu konseyin “Türkiye Markası Projesi Klinik Toplantıları” adı altında bir proje başlattığı, bu proje kapsamında Türkiye’nin kültürel yapısını incelemeye alındığı belirtilerek proje kapsamında görevli olan bazı kişilerin isimlerinin yazıldığı görülmüştür.
“Klinik” tabirinin kullanılmasında Türk kültürünü bir hastalık olarak görme ve gösterme eğiliminin yattığı belirtilerek bahse konu konsey tarafından hazırlanan rapordan alıntılar yapılmıştır. Son olarak ise bahse konu proje hakkında Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından değerlendirmeler yapılmıştır. Buna göre;
-“Somut eylem ve gelişmelerin, elde edilen bilgileri teyit edici mahiyette olması nedeniyle, gelişmelerin “komplo teorisi” olarak nitelendirilemeyecek kadar ciddi olduğu”,
-“İrticai hareketlerin odağı durumunda olan bir siyasi hareketin Türkiye’de dini de hedef alan oluşumların içinde yer almasının ayrıca düşündürücü olduğu”,
-“Bu durumun Gürcü-Rum kırması olan RTE’nin irticai arka planının arkasında da başka karanlık maksatlar bulunduğunu gösterdiği”, şeklinde değerlendirmelerin yapıldığı görülmüştür.

MUHAFAZAKARLIK VE DEMOKRASİ SEMPOZYUMU BAŞLIĞI ALTINDA; Özel İstihbarat Timi tarafından gizli olarak temin edilen davetiyelerle AKP’nin İstanbul’da organize ettiği “Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu”na gidildiği, sempozyumun basına yansımayan yönü ile ilgili dikkate değer bilgiler elde edildiği ve ayrıca katılımcılarla ilgili bilgiler verildiği ,
Söz konusu sempozyumda konuşmaların; Başbakanın basın danışmanı Yalçın Akdoğan‘ın konuşmasındaki bazı sözleri üniversitelerdeki türban olaylarıyla örnekleme yaparak açıkladığı belirtilmiştir.

DEĞERLENDİRMELER VE SONUÇ BAŞLIĞI ALTINDA;
“Değişim ve dönüşümün nihai hedefi rejimdir. Rejimin kökleri ise kurum ve kuruluşlardır”, “Kadrolaşmalarla kurum ve kuruluşlar deforme edilmeye çalışılmaktadır”, “Kendisine yönelen tepki oylarını kaybetmemek adına, irticai hareketlerin odağı olma konumunu, uydurmaya çalıştığı muhafazakar demokrasi kavramı ile doldurmaya çalıştığı”, “Merkez sağa kendisini muhafazakar demokrat göstermek isterken, irticai yandaşlarının da bu kavramı Müslüman Demokrat olarak anlayacağını çok iyi bildiği” “AKP’nin muhafazakar demokrasi kavramını kabul ettirdikten sonra, Cumhuriyetin temel niteliklerini yeniden tanımlamak ve yeni bir laiklik anlayışı getirmek suretiyle; baş örtüsü, kuran kursları gibi tartışmalı konuları muhafazakarlık ve demokrasi ekseninde göstermeye çalışacağı değerlendirilmektedir” ifadesinin yer aldığı görülmüştür.

SONUÇ BAŞLIĞI ALTINDA İSE, “Çağdaş bilim adamlarımızın Muhafazakar demokrasinin içinin doldurulmasına seyirci kalmaması ve bilimsel anti tezlerle bu yapay ve maksatlı girişimin önlenmesi”,
“Muhafazakar demokrasi kılıfının hedef kitlesini teşkil eden merkez sağ kesimin bilinçlendirilmesi maksadıyla arka planın her zeminde dile getirilerek deşifre edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.” görüşününe yer verildiği anlaşılmıştır.

SENDİKA VE KONFEDERASYONLARIN DURUMU VE TEMEL DİNAMİKLERİ BAŞLIĞI ALTINDA; Konu ile ilgili Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından bir rapor hazırlandığı bu raporun amacının ise; Türkiye’deki sendika ve konfederasyonları tanıtmak, bu sendika ve konfederasyonların temel dinamiklerini tanımlamak ve J.Gn.K’lığının sendika ve konfederasyonlara ilişkin, güncellenebilir biyografik istihbarat arşivini oluşturmak olduğu ifade edilmiştir.
Bahse konu raporla ilgili olarak Türkiye’deki sendika ve konfederasyonların İşçi sendika ve konfederasyonları, Memur sendika ve konfederasyonları, İşveren sendika ve konfederasyonları, olmak üzere (3) ana kategoride ele alındığı, daha sonra her bir konfederasyona ait sendikaların Yönetici kadrosu, Sendikaya ait genel değerlendirme, Önemli sendikal kişiliklere ait biyografik değerlendirmeler başlıkları altında incelendiği ve elde edilen verilerin ikili yada üçlü teyid işlemine tabi tutularak güvenirliliğinden şüphe duyulan değerlendirmelerin rapor kapsamına alınmadığı belirtilmiştir.

İŞÇİ SENDİKA VE KONFEDERASYONLARI BAŞLIĞI ALTINDA;
-TÜRK-İŞ konfederasyonunun en çok üyeye sahip olduğu, genel olarak merkez sağda ve solda faaliyet gösteren sendikalar tarafından kurulduğu ve Genel Başkanı’nın Salih KILIÇ olduğu,
-DİSK konfederasyonunun sol yelpazede ve Genel Başkanının Süleyman ÇELEBİ olduğu,
-HAK-İŞ konfederasyonunun daha ziyade İslami çizgide ve Genel Başkanı’nın Salim USLU olduğu,
-MİSK konfederasyonunun kapatılmasına ilişkin yargılama sürecinin devam ettiği ifade edilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Türkiye’de sendikalı olarak 2.700.000 kişi olduğu yönündeki verilerinin gerçeği yansıtmadığı gerçek rakamın en fazla 1 Milyon olabileceği, Bakanlığın çeşitli kaygılarla gerçek rakamları açıklamaktan çekindiği belirtilmiştir.

MEMUR SENDİKA VE KONFEDERASYONLARI BAŞLIĞI ALTINDA;
-Sağın genelini temsil ettiği belirtilen TÜRKİYE KAMU-SEN konfederasyonunun en çok üyeye sahip ve Genel Başkanı’nın Bircan AKYILDIZ olduğu,
- KESK Konfederasyonuna sol görüşlü sendikaların üye olduğu ve Genel Başkanının Sami EVREN olduğu,
- Genel Başkanlığını Dr.Ahmet AKSUN’un yaptığı MEMUR-SEN ile Genel Başkanlığını Ömer Mustafa ORHUN’un yaptığı HÜRRİYETÇİ MEMUR-SEN konfederasyonlarının Refah Yol iktidarına paralel olarak oluştuğu ve MEMUR-SEN’in iktidarın göreve geldiği tarihten itibaren örgütlenmeye ağırlık verdiği, bu örgütlenmenin siyasi destek gördüğü iddiaları ile diğer konfederasyonlar tarafından sıkça eleştirildiği belirtilmiştir.

İŞVEREN SENDİKA VE KONFEDERASYONLARI BAŞLIĞI ALTINDA;
Bahse konu konfederasyonun çatısı altında sadece TİSK konfederasyonunun olduğu, bu konfederasyonun Genel Başkanının ise Refik BAYDUR olduğu belirtilmiştir.

SENDİKA VE KONFEDERASYONLARA AİT GENEL VE BİYOGRAFİK DEĞERLENDİRMELER BAŞLIĞI ALTINDA; Türkiye’deki sendika ve konfederasyonlara ait genel ve biyografik değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür.

Bu değerlendirmeler kapsamında isimleri belirtilerek bir kısım sendikaların HÜKÜMET KARŞITI olduğu, bir kısım sendikaların HÜKÜMET YANLISI olduğu, bir kısım sendikaların ise YÖNLENDİRİLEBİLİR olduğu belirtilmiştir.

MEDYANIN DURUMU VE HÜKÜMETİN MEDYAYA YÖNELİK FAALİYETLERİ BAŞLIĞI ALTINDA;
BASIN YASASI İLE İLGİLİ HUSUSLAR BAŞLIĞI ALTINDA; Ülkemizde halen yürürlükte olan 5680 sayılı Basın Yasası’nın özgürlük, tarafsızlık ve halkın doğru bilgilenme hakkını kullanabilmesini sağlamada, medya sahiplerinin tekeleşmesini önlemede yetersiz kaldığı ve uyum yasası ile mevcut yasada değişiklikler yapıldığı anlatılmıştır.
Ayrıca yeni tasarının basında özgürlük, tarafsızlık ve halkın doğru bilgilenme hakkını kullanabilmesini sağlamak amacından uzak olduğu belirtilerek medya sektöründeki tekelleşme sürecini önleyecek, günün şartlarına ve ihtiyaca uygun, ulusal niteliklere haiz, kapsamlı yeni bir düzenlemenin yapılmasının, hayati önem taşıdığının değerlendirildiği görülmüştür.

HOLDİNG MEDYA İLİŞKİSİNİN BOYUTLARI BAŞLIĞI ALTINDA; Medya sahiplerinin aynı zamanda bankacı, sanayici ve işadamı olduklarının, bu şahısların ekonomik ve mali sorunlarının çözümünde siyasi iktidara yakınlaşmak ve yaranmak amacıyla medyayı etkin olarak kullandıklarının anlatıldığı görülmüştür. Bu değerlendirmeler kapsamında;
- Doğan Grubu’nun, Petrol Ofisi A.Ş. (POAŞ) için yapması gereken 271.3 trilyon TL. tutarındaki ödemenin, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile ötelenerek (5) yıla yayıldığının,
- Çukurova Grubu’nun, TMSF’na devredilen Pamukbank ile diğer şirketlerindeki sorunları aşmak amacıyla hükümet yetkilileri ile anlaştığı,
- Sabah Grubu’nun, Dinç BİLGİN’e ait olan ve TMSF’na devredilen Etibank ile ilgili anlaşma yaptığı,
- Uzan Grubu’nun, Kepez Elektrik ve Çukurova Elektrik A.Ş (ÇEAŞ)’ne el konulmasının ardından, BDDK nın İmar Bankası’na, ve ADABANK’a el konulmasına tepki olarak, başlangıçta hükumete sert eleştirilerde bulunurken, son zamanlarda anlaşma zemini aradığının belirtildiği görülmüştür.

HÜKÜMETİN, TEK BAŞINA İKTİDAR İMKANLARINI KULLANARAK, MEDYAYI KONTROL ALTINA ALMA GAYRETLERİ BAŞLIĞI ALTINDA; Irak, Kıbrıs ve AB konularında uyguladığı politikalar nedeniyle medyadan yoğun eleştiriler alan hükumetin medya kuruluşları sahipleri üzerine baskı yaparak;
- Milli menfaatler çerçevesinde faaliyet gösteren bazı program yapımcıları ve köşe yazarlarının görevlerine son verilmesi veya etkinliklerinin azaltılmasını sağlandığı “Ceviz Kabuğu”, “Panaroma” gibi programların yayından kaldırılmasının örnek olarak verildiği,
- Hükumetin kendisine yakın olan, tarikat ve cemaat görüşlerini paylaşan yazarların tirajı yüksek gazetelere transfer edilmesini sağladığı,
- Hükumetin aleyhinde yayın yapan basın-yayın kuruluşlarının, yaptırım uygulamakla tehdit ederek etkisiz hale getirmeye çalıştığı ve bunda da başarılı olduğu, RTÜK’ ün STAR televizyonunu bir ay süreyle kapattırmasının, Doğu PERİNÇEK’İN TV kanalını kapattırmasının bu konuya örnek olarak verildiği,
- Hükumetin BDDK ile RTÜK’nu yönlendirmek suretiyle, özel şahıslara ait medyanın büyük çoğunluğunu kontrolü altına aldığını, bunun yanında TRT’ nu da kontrol altına alma gayretlerini sürdürdüğünü, bu amaçla; Şenol DEMİRÖZ’ün TRT Genel Müdürlüğüne atandırıldığı,
- Hükumetin bütün bunları kendi menfaatlerine uygun bir şekilde medyanın denetim ve kontrolündeki etkinliğini artırmak maksadıyla yaptığının anlatıldığı görülmektedir.

SONUÇ BAŞLIĞI ALTINDA; Hükumetin ulusal basın ve yayın kuruluşlarını kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığı, BDDK, TMSF, Merkez Bankası v.b. özerk kuruluşlardaki yöneticileri, baskı ve karalama kampanyaları ile istifa ettirerek, ekonomiyi denetleyen ve yönlendiren kurum ve kuruluşları kontrol altına almaya çalıştığı ve aynı zamanda iktidar partisinin yerel yönetimleri ele geçirerek, gelecek seçimleri de garantileme, genel seçimlerde aldığı oy oranının üzerinde oy ile devletin tüm oluşumlarını kendi isteği doğrultusunda değiştirebilme potansiyeline ulaşmayı hedeflediğinin değerlendirildiği anlaşılmaktadır.

TEKLİFLER BAŞLIĞI ALTINDA İSE; “Belirlenecek esaslar çerçevesinde, mevcut hükumetin ulusal çıkarlarımıza ters düşen uygulama ve icraatlarının, bazı ulusal yayın kanallarına maniple edilmesi”,
-“Diğer medya kuruluşlarından farklı olarak, Cumhuriyet kazanımlarını savunmada istikrarını muhafaza eden Cumhuriyet gazetesinin desteklenmesi ve güçlendirilmesi kapsamında, TSK birimlerinde satışı ve TSK’ne bağlı kurum ve iştiraklerce desteklenmesi (Oyak Bank’ın reklam vermesi v.b.)”,
-“Bu gazeteye bağlı ulusal bir TV kanalı kurularak, iktidar partisi tarafından tasfiye edilen ulusalcı ve milliyetçi basın mensuplarının bu gazete ve TV kanalında görevlendirilmesi konularında örtülü bir düzenleme yapılması”,
-“İktidar partisinin, bölgesel ve yerel medyada oluşturduğu yandaşı kesime karşı, alternatifler yaratılması ile ilgili örtülü bir düzenleme yapılması”,
-“TSK’ne bağlı kurum ve iştiraklerce, TSK’ne karşı hasmane tutum takınan medya ve kurumlara ekonomik yaptırımların uygulanması (Oyak Bank’ın reklâm vermemesi, Petrol Ofisi’nden akaryakıt alınmaması v.b.)”,
-“İkili görüşmeler ve İnternet siteleri vasıtasıyla sivil toplum örgütlerinin harekete geçirilmesi”,
-“ Dış güçlerle bağlantısı olan yazarlar ve diğer şahısların kamuoyuna deşifre edilmesi”,
- “TSK olarak ülke menfaatlerini ilgilendiren konularda kamuoyuna daha sık açıklamalarda bulunulması”,
-“İşinden uzaklaştırılan medya mensupları ve yayından kaldırılan programlar konusunda, medya sahiplerinin usulsüzlüklerinin ortaya çıkarılması ve şahısların geri alınarak programların yeniden yayına sokulmasının sağlanması”,
-“ÇAS örgütlenmeleri ve diğer oluşumlarla iltisaklı olan milletvekilleri, medya kuruluşları sahipleri ve iş adamlarının faaliyetlerinin kamuoyuna deşifre edilmesi”,
“Söz konusu şahısların karıştığı yolsuzluk ve usulsüzlüklerin araştırılmasında Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurumu’nun harekete geçirilmesinin sağlanması” şeklinde değerlendirme ve planların yapıldığı tespit edilmiştir.

ÇEŞİTLİ MENFAAT GRUPLARININ İLİŞKİ VE İLTİSAKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞLIĞI ALTINDA; Hasan Cüneyd ZAPSU, Cüneyt ÜLSEVER, Nuray BAŞARAN ve John KUNSTADDER isimli şahıslardan bahsedildiği görülmüştür.

SONUÇ BÖLÜMÜNDE; Adı geçen şahısların özellikle AB, Kıbrıs ve iç politika konularında etkinliklerini kullanarak menfaatleri doğrultusunda belirleyici olmaya çalıştıkları belirtilerek Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından bahse konu şahısların söz konusu faaliyetlerinin takip ve kontrol altında tutulması gerektiğinin değerlendirildiği anlatılmaktadır.

SAYIN KUVVET KOMUTANLARINA TAKDİM SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
(30 OCAK 2004)

Bahse konu sunumun yapılan incelemesinden, Cumhuriyet Çalışma Grubunun gerçekleştirdiği faaliyetlerle ilgili Kuvvet Komutanlarına birifing verildiği ve verilen birifing sonucu yapılan değerlendirmelerin belirtildiği ,
AFİŞ ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: Birliklerden alınan görüş ve öneriler doğrultusunda afiş çalışmalarına devam edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: İlköğretim öğrencileri için hazırlanan çalışmanın dağıtımı yapılacağı, Afiş çalışmalarının hazırlanmasında grafik ve afiş tasarımı uzmanlarından istifade edileceği ve bu kapsamda fotoğraf sanatçısı İbrahim DEMİREL ile irtibat kurulacağı belirtilmiştir.

BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: İktidarın ve çıkar çevrelerinin dezenformasyonlarına karşı bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerine devam edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: Kamuoyunda TSK ve Jandarma aleyhine gelişen yanlı ve bilinçli faaliyetlere yönelik haberler veya çıkar çevrelerinin milli menfaatlerimize aykırı politikalarının kamuoyuna yanlış yansıtılmasına karşı, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi kapsamında basından istifade edilmesine devam edileceği belirtilmiştir.

100.000 MEKTUP ÇALIŞMASI KAPSAMINDA;-
Sonuç: -Çıkar çevrelerinin kamuoyuna yönelik dezenformasyonlarına karşı, bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri kapsamında mektup çalışmalarına devam edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: Kamuoyuna yansıtılan TSK ve Jandarma aleyhindeki haberlere e–posta ile tepki gösterileceği,
İktidarın ve çıkar çevrelerinin milli menfaatlerimize aykırı politikalarının kamuoyuna yanlış yansıtılmasına karşı medya mensuplarının, üst düzey yöneticilerin, aydınların ve milletvekillerinin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi kapsamında emredilen mektupların gönderileceği belirtilmiştir.

WEB SİTESİ ÇALIŞMASI İLE KAPSAMINDA;
Sonuç: Web sayfasının en kısa sürede hazırlanarak hizmete gireceği,
Yapılacak Faaliyetler: Site sahibinin gizlenmesi konusunda azami dikkat edileceği,
Sitede kullanılmak üzere Kuvvet Komutanlıklarının göndereceği argümanlar ve bunların ulaştırılmasının prosedürünün belirleneceği,
Sitenin içerik bilgilerinin hazırlanacağı ve link yapılacak sitelerin tespit edileceği, sitede yapılacak ilk anketin konusunun ne olacağının inceleneceği anlatılmıştır.

İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE SEMİNERİ ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: Belirlenen takvim doğrultusunda J.Bölge Komutanlıklarınca seminerlerin icra edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: Erzurum J.Bölge K.lığı’nda düzenlenen seminerin sonuç raporunun incelenerek bu inceleme sonucunda diğer J.Bölge K.lıkları’na emir yazılacağı,
Seminerlerde kullanılmak üzere Cumhuriyet Çalışma Grubunca hazırlanan personele yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme dokümanının birliklere gönderileceği belirtilmiştir.

ÜNİVERSİTE RADYOLARI ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: Üniversite radyolarında yapılan yayınların yönlendirilmesi maksadıyla çalışmaya devam edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: Yayın stratejisi ve program konseptlerinin Cumhuriyet Çalışma Grubunca belirleneceği, yapılan çalışmaların J. Bölge Komutanlarının şahsı aracılığı ile üniversite yönetimine ulaştırılacağı belirtilmektedir.

ULUSAL BİRLİK HAREKETİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI PLATFORMU ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: Ulusal Birlik Hareketi lideri Prof.Dr. Bülent BERKARDA ile ilişkilerin ilave tedbirler alınarak ihtiyatla sürdürüleceği,
Yapılacak Faaliyetler: Prof. BERKARDA’nın denetim altında tutulacağı,
Alınacak tedbirlerle inisiyatifin elde tutulacağı ve Ulusal Birlik Hareketinin kendilerine bağımlı olarak; İstihbarat Başkanı ve Sn. Komutanın talimatları doğrultusunda hareket etmesinin sağlanacağı,
İstihbarat Başkanı’nın Prof. BERKARDA ile bu kapsamda bir görüşme yapacağı, Ulusal Birlik Hareketi içerisinde yer alan STK’nın kurumsal ve bireysel biyografik istihbaratının yapılacağı, sakıncalı görülen STK’nın platformdan dışlanmasının sağlanacağı,
Çağdaş Eğitim Vakfı’nın platform kapsamında yönlendirileceği,
Ulusal Birlik Hareketi ile ilişkilerin BİR EMEKLİ GENERAL aracılığı ile sürdürülmesi konusunun inceleneceği belirtilmektedir.

AB TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN PROJELER VE İNSANCA YAŞAM PROJESİ İLE ALAKALI ÇALIŞMALAR KAPSAMINDA;
Sonuç: Bu projelerin arka planı hakkında tespit edilen hususların kamuoyuna ve bu projede yer alanlara yansıtılacağı,
Yapılacak Faaliyetler: İnsanca yaşam projesinin arka planı konusunda CHP’nin devreye sokulması konusunun inceleneceği, İnsanca yaşam projesinin eğitim programının temin edileceği, İnsanca yaşam projesi hibe sözleşmesinin İngilizce metni temin edileceği belirtilmiştir.

ULUSLARARASI MUHAFAZAKARLIK VE DEMOKRASİ SEMPOZYUMU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR KAPSAMINDA;
Sonuç: AKP’nin muhafazakarlık ve demokrasi kavramının içinin doldurmasına karşı anti tezler geliştirileceği,
Yapılacak Faaliyetler: AKP’nin muhafazakarlık ve demokrasi kavramının içini doldurmasına karşı anti tezler üretilmesi konusunun güvenilir rektörlere bildirileceği, AKP tarafından organize edilen bu faaliyetin başarısızlığının kamuoyuna deşifre edileceği belirtilmiştir.

TÜRKİYE’DEKİ SENDİKA VE KONFEDERASYONLARIN TEMEL DİNAMİKLERİ İLE İLGİLİ GÜNCEL DEĞERLENDİRMELER KONUSU İLE İLGİLİ OLARAK;
Sonuç: Sendikalarla ilişkilerin dikkat ve ihtiyatla sürdürüleceği,
Yapılacak Faaliyetler: Sendikalarla dolaylı ilişki ve iltisaklar geliştirileceği, Milli duyarlılıkları nedeniyle Sendikal faaliyetlerden dışlanan sendikacılardan bir temas grubu oluşturulacağı ve bunlardan sendikal faaliyetlerin maniple edilmesinde istifade edileceği belirtilmiştir.

MEDYANIN DURUMU VE HÜKÜMETİN MEDYAYA YÖNELİK FAALİYETLERİ İLE İLGİLİ OLARAK YAPILAN ÇALIŞMALAR KAPSAMINDA;
Sonuç:Hükümetin medyaya yönelik faaliyetlerine karşı bu çalışma kapsamında önerilen tedbirler alınacağı,
Yapılacak Faaliyetler: Belirlenecek esaslar çerçevesinde, mevcut hükümetin ulusal çıkarlara ters düşen uygulama ve icraatlarının, bazı ulusal yayın kanallarınca maniple edilmesinin sağlanacağı,
-Cumhuriyet Gazetesinin desteklenmesi ve güçlendirilmesinin inceleneceği, İktidar partisi tarafından tasfiye edilen ulusalcı ve milliyetçi basın mensuplarının görevlendirilmesi konusunun inceleneceği,
İktidar partisinin, bölgesel ve yerel medyada oluşturduğu yandaş kesime karşı, alternatifler yaratılması konusunun inceleneceği, TSK’ne bağlı kurum ve iştiraklerce, TSK’ne karşı hasmane tutum takınan medya ve kurumlara ekonomik yaptırımlar uygulanmasının inceleneceği,
İkili görüşmeler, internet ve vatansever.info sitesi vasıtasıyla sivil toplum örgütlerinin harekete geçirileceği, Dış güçlerle bağlantısı olan yazarlar ve diğer şahısların kamuoyuna deşifre edileceği belirtilmiştir.

CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–11
(16 ŞUBAT 2004)

16 Şubat 2004 tarihli Devre raporunda, Prof Dr. Erol MANİSALI ile yapılan görüşme ve bu görüşmede Erol MANİSALI’nın anlatımlarının başlıklar halinde belirtildiği görülmüştür.

PROF.DR.EROL MANİSALI İLE YAPILAN GÖRÜŞME SONUÇLARI BAŞLIĞI ALTINDA; 12 Şubat 2004 günü saat:12.00 de Harbiye Orduevi lobisinde Erol MANİSALI ile buluşulduğu, Restoranda öğle yemeği ikramını müteakip, 1007 No.lı odada görüşmeye başlanıldığı, Bütün görüşme süresince kendisinden habersiz ses kaydı yapıldığı, Erol MANİSALI’nın konuları dikkat, ilgi ve takdirle dinlediği, her konu ile ilgili görüşlerini açıkladığı belirtilmiştir.

HÜKÜMETİN ACİL EYLEM PLANI BAŞLIĞI ALTINDA; “İthalatın ihracata oranla 22 milyar dolar fazla olması ve 7 milyar dolar cari işlemler açığı, son 10 yılın rekorudur”, “Yolsuzlukla mücadeleyi; hem kendisinden korktuğu için, hem de diğerleri hakkındaki dosyaları koz olarak elinde bulundurmak istediği için ağırdan alıyor”, “Özelleştirmedeki başarısızlığı aslında iyi bir başarısızlıktır. TEKEL’i ne kadar geç satsa o kadar iyidir”,
“Bu çalışmayı kamuoyu ile paylaşmak için; Yıldırım KOÇ aracılığı ile kullanabilirsiniz, ben onu güvenilir buluyorum, YOL-İŞ’ten Fikret beyi, ATO Bşk. Sinan AYGÜN’ü, Aydınlık’tan Adnan beyi kullanabilirsiniz. Aydınlık bir defa yazınca bir çok köşe yazarı oradan alıntı yapıyor”,
“Aydın DOĞAN ve TÜSİAD medyası % 70 düzeyinde. Anadolu medyası birbirinden kopuk. Bunları birleştirip koordine edebilirseniz bir güç haline gelirler”, “Yerel Televizyonlar Birliğini bırakıp, ayrı ayrı güvenilir Tv. ve gazetelerle temas etmek lazımdır” dediği,

ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU BAŞLIĞI ALTINDA; “Ulusal Birlik Platformu esas benim konum”, “Yaşar HACISALİHOĞLU gitti, toplantıya katıldı, bana bilgi getirdi. Beni de çağırdılar ama ben gitmedim. İçinde hoşlanmadığım insanlar var”
“Türkan SAYLAN gibi gardrop Atatürkçüleri var. AB’ne laf söyletmiyor, Gümrük Birliğini savunuyor, Atatürkçüyüm diyor. Olmaz böyle şey. TÜSİAD’dan farkı yoktur. Atatürkçülüğü istismar ediyor, kullanıyorlar”,
“Berkarda’yı tanırım. Elini taşın altına koymaz. Atatürkçülüğün altını eğitim politikası ile ticaret politikası ile vs. ile doldurmazsan ayaksız masa gibi olur”, “TSK’nin müdahalesi ile ilgili sözünde ne kadar samimi ona bakmak lazım. Bu söz TÜSİAD ile örtüşmüyor”,
“Halkın eğitilmesi değil, örgütlenmesi önemli. Ben öğrenciyi eğitiyorum, gidip Fransız şirketinde iş bulup Türkiye aleyhinde çalışıyor. Ulusalcı bakış çok önemli”, “Yine de araya Yaşar HACISALİHOĞLU gibi birini koyup kullanabilirsiniz” dediği,

AB TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN PROJELER BAŞLIĞI ALTINDA; “Bir yönüyle, STK’na para verip, onları denetimleri altında tutmak istiyorlar. Bir AB kimliği yaratmak istiyorlar. Ayrılan para ciddi bir rakamdır” dediği,

KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNU TASARISININ ARKA PLANI BAŞLIĞI ALTINDA; “Bu bilgiler gerçekten çok önemli bilgiler”, “Bunları ben de yazı ve konferanslarımda kullanacağım”, “Anadolu medyasında kullanılabilir”, “Yaşar HACISALİHOĞLU ve Yıldırım KOÇ aracı olur”, “İstanbul medyasında bütünü göstermeden Emin ÇÖLAŞAN’a verilebilir. Bütünü görürse ucu Aydın DOĞAN’a dokunabilir diye korkar”, “MHP tandanslı gazetelere ben çok sıcak bakıyorum. Kullanabilirsiniz”, “Aydınlık istediğiniz her şeyi yayınlar” dediği,

MUHAFAZAKARLIK VE DEMOKRASİ SEMPOZYUMU BAŞLIĞI ALTINDA; “Benim yazı ve konuşmalarımda”; “Köktendinci-gayri milli sermaye, Sarıklı – papyonlu, İçimizdeki Danimarka gibi söylemlerim tuttu”, “Bunlar kökten dinci bile değil, gayri milli sermayenin emrinde dediğim zaman, sarıklılar papyonluların emrinde dediğim zaman, çok olumlu tepki ve telefonlar alıyorum” dediği,

SENDİKA VE KONFEDERASYONLARIN DURUMU VE TEMEL DİNAMİKLERİ BAŞLIĞI ALTINDA; “YOL-İŞ ve Yıldırım KOÇ’a güveniyorum kullanabilirsiniz. Onları kullanarak sendikaları maniple edebilirsiniz”, “Çizelgeleri bana e-posta ile gönderirseniz sevinirim” dediği,

İRTİCA İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU BAŞLIĞI ALTINDA; “Sempozyum konusu benim konum değil”, “Ben o konularda çok az kafa yorabiliyorum. Benim konum ulusal cephe. Ben onunla çok meşgulüm. Mücadele başka bir alan”, “Siz o konuda Alpaslan IŞIKLI ve Sina AKŞİN ile görüşebilirsiniz”.
“Toktamış ATEŞ fetullahçıdır. Ben dikkat etmenizi öneririm”. “Batının ve kapitalizmin Türkiye karşıtı faaliyetlerinde irtica sadece bir araçtır” dediği görülmüştür.

GENEL KONULAR BAŞLIĞI ALTINDA İSE; “Türkiye’de Ulusal Cephe Hareketi kopuk. Bütün gayreti bunların birbiri ile ilişkilendirilmesine vermek lazım”, “Böyle olursa Tv. de olur, gazete de olur. Dip dalgası da sahip bulur”, “Tepki bakımından sorun yok. Tepkilerin birleştirilmesinde sorun var” dediği tespit edilmiştir.

CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–12
(19 ŞUBAT 2004)

Bahse konu sunumun takdim planında Cumhuriyet Çalışma Grubu Planlı Faaliyetleri, Çerkezlerin Faaliyetleri ve Kafkas Dernekleri, Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu, Av. Orhan PEKMEZCİ’nin AİHM’de Açtığı Dava, T. Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi konularının anlatıldığı belirtilmiştir.

PLANLI FAALİYETLER BAŞLIĞI ALTINDA;
AFİŞ ÇALIŞMASI KAPSAMINDA; İlköğretim çağındaki öğrencilere dağıtılmak üzere 60.000 adet Atatürk Fotoğrafları, Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi, Atatürk’ ün izcisi kimdir, 2004 yılı takvimi, Haftalık ders programı çizelgesi, öğrenci ders çizelgesinin basımını tamamlandığı ve özel dağıtım planı ile İl J. K.lıklarına gönderildiğinin anlatıldığı görülmüştür.
Yine bu çalışma kapsamında 15 Şubat 2004 günü Ankara’da oynanan Gençlerbirliği- Galatasaray maçında açılmak için üzerinde “Spor yalnız beden kabileyetinin bir ifadesi değildir. Dikkat, zeka ve ahlakla birlikte olmalıdır. K.Atatürk”, “Kıbrıs Türktür. Türk Kalacak!” ifadeleri bulunan pankartlar hazırlandığı ancak Kıbrıs ile ilgili olan pankartın siyasi olduğu gerekçesiyle polis tarafından asılmasına izin verilmediği, asılan pankartın resminin slaytlarda bulunduğu görülmüştür.
Ayrıca 21 Şubat 2004 günü Ankara Altınpark’ta MHP tarafından düzenlenecek şölende üzerinde; “Benim yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.K. Atatürk”, “Kıbrıs Türktür. Türk Kalacak!”, “Hiçbir yabancı kökünü Türkiye’de aramasın. Türkiye Türklerindir!”, “Türkiye laiktir. Laik kalacak” ifadeleri bulunan pankartların asılmasının planlandığı belirtilmiştir.

BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA; 12 Şubat 2004 günü İstanbul Harbiye Orduevi’nde Prof. Dr. Erol Manisalı’ya, 18 Şubat 2004 günü bakanlıklar komuta katı toplantı salonunda 6 Üniversite Rektörüne Cumhuriyet Çalışma Grubunun raporunun sunulduğunun anlatıldığı görülmüştür.

İNTERNET FAALİYETLERİ KAPSAMINDA; vatansever.info adlı sitenin teknik alt yapısının sahte kimlikle ve yurt dışından tümüyle hazırlandığı, sitenin içerik bilgilerinin derlendiği, içerik bilgilerinin onayına müteakip sitenin açılmaya hazır hale getirildiği ifade edilmiştir.

YIKICI, BÖLÜCÜ VE İRTİCAİ UNSURLARLA MÜCADELE SEMİNERİ ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA; Erzurum ve Kayseri J.K.lıklarında planlanan seminerlerin icra edildiği ve diğer J.Bölge.K.lıkları için emir ve özel dokümanların yayınlandığı belirtilmektedir.

ÇERKEZLERİN FAALİYETLERİ VE KAFKAS DERNEKLERİ BAŞLIĞI ALTINDA; “Türkiye’deki bazı çerkez kökenli vatandaşların, AB merkezli etnik ayrıştırma propagandalarının etkisi altında; Kafkas Dernekleri, Kafkas Dernekleri Federasyonu, Dünya Çerkes Birliği, Kafkas Araştırma Kültür ve Dayanışma Vakfı gibi çeşitli örgütlenmelere gittikleri,
Türkiye’de Kafkas Derneklerini merkezi bir örgütte toplama çalışmalarının, 1975 yılında Ankara da yapılan bir toplantı ile başladığı, sonraki yıllarda değişik toplantılar düzenlenerek KAF-DER adı altında Kafkas dernekleri birliği kurulduğu, Nisan 2002’de Ankara’da toplanan 51 dernek federasyona katılmak üzere ortak bir deklarasyon yayınlandığı ve Kafkas Dernekleri Federasyonunun 01 Temmuz 2003 tarihinde 21 derneğin katılımı ile kurulduğunun anlatıldığı görülmüştür.

DEĞERLENDİRME BAŞLIĞI ALTINDA;“STK şeklinde yapılan örgütlenmelerin AB merkezli olduğu”, “Kuzey Kafkas Cumhuriyetlerinden sağlanan katılımların Rusya Federasyonu ve Onun istihbarat örgütünün bilgisi ve himayesi altında gerçekleştiği”, “Anılan STK’larının Kıril alfabesi ile yazmak ve okumak istemelerinin, Latin alfabesini kullanmak istememelerinin dikkate değer olduğu”, “Ana dilde radyo ve televizyon yayını ve kurs açmak, çocuklara Çerkez dillerinde isim koymak istemelerinin de dikkate değer olduğu”,
“Bu tarz çalışmaların diğer etnik gruplar tarafından da yapılabileceği düşünüldüğünde, sözde demokratikleşme adı altıda göz yumulan bu faaliyetlerin önümüzdeki dönemde etnik ve dini çözülmelere neden olabileceği”, “Ülkemiz üzerinde oynanan oyunların; dernek, vakıf, cemaat gibi adlandırmalarla münferit bir çalışmanın eseri olarak değil, bir bütünün parçaları olarak algılanması gerektiği”, “Mütakiben parçaların birleştirilmesi çalışmalarına başlanacağı” şeklinde değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür.

SONUÇ BAŞLIĞI ALTINDA İSE; Özellikle Kürtler dışındaki etnik köken mensuplarından belirli makam ve mevkilere gelmiş kişilerin söz konusu tehlikeler hakkında bilgilendirilerek anılan STK faaliyetlerinin ulusalcı çizgiye çekilmesine davet edilmesi, bu çalışmanın internet tartışma gruplarına ve medyaya sızdırılarak kamuoyu ile paylaşılması, Vatansever. info adlı sitelerinde kullanılmasının uygun olduğu değerlendirilmiştir.

ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU BAŞLIĞI ALTINDA;
Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu Lideri Prof. Bülent BERKARDA’nın gerçekleştirmiş olduğu faaliyet ve etkinliklerine dair zabıt ve raporlarını sunduğu belirtilmiştir.
Bu faaliyet ve etkinlikler kapsamında, 28 Ocak 2004 Çarşamba günü; Gülseven YAŞER (ÇEV), Necmettin BAĞCI (TEV), Betül SÖZER (ÇEKÜL), Kemal ÖZDİN (USİAD), Pervin OLGUN (ÇYDD) ve Zafer FORTACI’nın (YHD) isimli şahısların katılımı ile ATO Başkanı Sinan AYGÜN, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri OK, MGK Gn. Sekreteri Org. Şükrü SARIIŞIK, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir ÖZOK, CHP Gn. Başkanı Deniz BAYKAL ve Türk-İş Genel Başkanı Salih KILIÇ ile görüşüldüğü belirtilmiştir.
Bu görüşmenin amaçlarının ise; UBH’nin tanıtımını yapmak, TSK’ ne destek vermek, Hareketi yönetecek şemsiye kadro için güvenilir aday önerileri almak, Medya için finans kaynağı ve Ankara’da güvenilir gruplar bulmak olduğunun anlatıldığı görülmüştür.
Ayrıca Ulusal Birlik Hareketi STK Platformunu oluşturan kuruluşların, yeni katılan kuruluşları ve bu hareketten ayrılan kuruluşların isimlerinin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.

ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU ULUSAL BİRLİK HAREKETİNE DAVET BAŞLIĞI ALTINDA; Bir çok STK’na Ulusal Birlik Hareketine katılıma davet nitelikli mektuplar ve e-postalar gönderildiği, bu mektuplarda UBH’nin ilkeleri, misyonu, amacı ve uygulama yöntemleri anlatılmakta olduğu ve bütün ulusal güçlerin harekete katılmasının istendiğinin anlatıldığı belirlenmiştir.

ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU SON TOPLANTIDA ALINAN KARARLAR BAŞLIĞI ALTINDA; “Genişletilmiş UBH Toplantısının 28 Şubat 2004 Cumartesi günü Baltalimanı tesislerinde yapılması” “Açıklanacak olan “sivil uyarı metninin” gazetelerde yayınlanması” “Ankara’ya yapılacak yeni ziyaret programının Mart ayına ertelenmesi” “İ.Ü. ÇEV tarafından hazırlanan “4 Kasım’dan Bu Yana Neler Oldu” kitabına UBH’nin katılması” “Anadolu toplantılarının Nisan ayına ertelenmesi” “Star TV, TV8, NTV ve Yön FM için belirlenen üyelerin temasa geçerek UHB sözcülerinin programlarda yer alması” “ÇEV’in CD’sinin broşür haline getirilmesi” “Gelecek Toplantının 12 Şubat 2004 Perşembe saat 16.00 da ÇEV’de yapılması” kararlarının alındığının ifade edildiği anlaşılmıştır.

DEĞERLENDİRME BAŞLIĞI ALTINDA İSE; Ulusal birlik hareketinin son faaliyetlerinin uygun ve yerinde faaliyetler olduğu, Uyarılarının dikkate alındığı, Ancak klasik sol anlayışın devam ettiği, Merkez sağdan yönelen tepki oylarından güç alan iktidara karşı, merkez sağ tabana hitap edecek yaklaşımların daha sonuç alıcı olacağı şeklinde değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür.

TÜRKİYE ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ KONUSU ALTINDA; “Türkiye Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezinin (TUSAM) 10.02.2004 tarihinde işletmeciliğini Türk Metal İş Sendikasının yaptığı AKYURT Büyük Anadolu Oteli’nde yapılan törenle açıldığı”, “800 - 1000 kişilik katılımla icra edilen törende; İstiklal Marşı, saygı duruşu, bayrak ve Atatürk gibi konularda duyarlılık gözlendiği” ,

TUSAM YÖNETİM KURULU İSİM LİSTESİ BAŞLIĞI ALTINDA; Dr. Şenol KANTARCI’nın Başkan olduğu, Ahmet Oğuz ÖZBEK’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu, Yönetim Kurulu Üyeleri’nin ise Prof. Dr. Ali KÜRELİ, Prof. Dr. Hülya GÜLER, Prof. Dr. Sema TEKİN,Prof. Dr. Selçuk Soner AKGÜN olduğu ,

TUSAM DANIŞMA KURULU İSİM LİSTESİ BAŞLIĞI ALTINDA; Bahse konu araştırma merkezinde görevli danışma merkezi üyelerinin alt alta yazıldığı ,

TÜRKİYE ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİLERİ MERKEZİ AÇILIŞA KATILANLAR BAŞLIĞI ALTINDA; ATO Başkanı Sinan AYGÜN, Emekli Hv.Korg. Erdoğan ÖZALAN, gazeteci Saygı ÖZTÜRK, Türk Metal İŞ Sendikası Başkanı Mustafa ÖZBEK ve bu şahısların yanında siyasetçi, köşe yazarı, STK Başkanı ve Sendika Başkanı olan bazı şahısların açılışa katıldığı,

DEĞERLENDİRME BAŞLIĞI ALTINDA İSE;
-“ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsünün ASAM Başkanı Ümit ÖZDAĞ’ın isteği ile dağıtıldığı”,
-“ASAM’dan ayrılan Dr. Şenol KANTARCI’nın Türk Metal İş sendikası Başkanı Mustafa ÖZBEK ile dostluğunu kullanarak, sendikanın mali desteği ile TUSAM’ı kurduğu”,
-“ASAM’ın ABD’den mali destek aldığı, bu nedenle tespit ve değerlendirmelerinde ABD ile çelişmemeye çalıştığı, Ermeni masasının da ABD isteği ile kaldırılmış olabileceği yönünde teyide muhtaç bilgiler alındığı”,
-“TUSAM Başkanı Dr. Şenol KANTARCI’nın emanetçi olarak görüldüğü, yerine kuruluşun yapısının oturmasını müteakip bir başka kişinin başkan olarak geleceği yönünde söylentiler olduğu, bu kişinin de emekli bir general olabileceği”,
-“TUSAM yönetim kurulu başkanı Ahmet Oğuz ÖZBEK’in Türk-Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa ÖZBEK’in oğlu olduğu, dolayısıyla sendikanın maddi desteğinin devam edeceği”,
-“Yönetim ve Danışma Kurullarının üyeleri ve ödül verilen isimlere bakıldığında; geniş bir yelpazeye yayılma eğilimlerinin göz önünde bulundurulduğu izlenimi edinilmekle birlikte, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünden yana bir duyarlılığın gözetildiği”,
-“Küresel dayatmalarla ulusal bütünlüğümüze ve üniter yapımıza yöneltilen tehditlere karşı ulusal bilinç ve onurlu bağımsızlığımız temelinde stratejiler üretebilecekleri” şeklinde değerlendirmelerin yapıldığı anlaşılmıştır.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–13 (08 MART 2004)

Bahse konu sunumun girişinde, takdim planı başlığı altında, Cumhuriyet Çalışma Grubu Planlı Faaliyetleri, ABD Kamu Diplomasisi Dokümanının Değerlendirilmesi, Britsh Council’in “Kültürel Çeşitlilik” Konulu Faaliyeti, Altın Adam’ın Tahrifi konularının anlatıldığı belirtilmiştir.

PLANLI FAALİYETLER BAŞLIĞI ALTINDA;
Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003-2004 yılını kapsayan planlı faaliyetleri ile ilgili neler yapıldığının anlatıldığı görülmüştür. Bu çerçevede;

AFİŞ ÇALIŞMASI: Afiş çalışmaları kapsamında; MHP il teşkilatınca Ankara Altınpark’ta düzenlenen “Ahde Vefa” gecesinde Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Benim yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.K. Atatürk”, “Kıbrıs Türktür.Türk Kalacak!”, “Hiçbir yabancı kökünü Türkiye’de aramasın. Türkiye Türklerindir!”, ifadeleri bulunan pankartların salona asıldığı, kendileri tarafından hazırlanan konuşma metninin salonda okunduğu, bahsi geçen faaliyetin Ortadoğu gazetesi köşe yazarlarından Özcan YALÇIN’ın “Ülkü Ocakları Gelecek Vaat Ediyor” başlıklı köşe yazısında yer aldığı belirtilmiştir.
Yine aynı raporda MHP il teşkilatının düzenlediği “Hükumeti Ata’ya şikayet yürüyüşünde” kendileri tarafından hazırlanan, “Kıbrıs Türktür. Türk kalacak!” yazılı pankartın taşındığı ve 03 Mart 2004 tarihinde “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat kanununun 80.yılı ve günümüz Türkiye’si” konulu panel kapsamında afiş, pankart ve el ilanı çalışması yapılarak bahse konu panelde bunların kullanıldığı fotoğraflarla gösterilmiştir.



WEB SAYFASI ÇALIŞMASI: Web sayfası çalışması kapsamında; bahse konu web sayfasının 21 Şubat 2004 tarihinde www.vatansever.info ismiyle açıldığı, bugüne kadar siteyi 2980 kişinin ziyaret ettiği, toplam 69.561 üyesi bulunan 40 adet internet tartışma grubuna, çeşitli Tv ve gazetelerde çalışan 427 medya mensubuna ve milletvekillerine sitenin açıldığının e-posta ile bildirildiği, okuyucu mektupları ve e-postaların değerlendirilmesinin haftalık olarak yapılacağı anlatılmıştır.

AYDINLARLA YÜZYÜZE…ÇALIŞMALARI: Aydınlarla Yüz yüze çalışmaları kapsamında; 03 Mart 2004 tarihinde ATO Tesislerinde Atatürkçü Düşünce Derneği’nin görünür ev sahipliğinde gerçekleştirildiği belirtilen ve bütün ulusal birlik çizgisindeki Sivil Toplum Kuruluşlarının katılım ile icra edilen “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat kanununun 80.yılı ve günümüz Türkiye’si” konulu panelin icra edildiğinin anlatıldığı, ayrıca bahse konu panelin salon düzenlemesinin yanı sıra salonun dışında toplanan gençliğin organizasyonunun da Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından yapıldığı anlatılmaktadır. Salonun dışında ellerinde Türk Bayrakları ile toplanan çoğu genç şahıslardan oluşan bir grubun resimlerinin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.

JANDARMA BÖLGE KOMUTANLIKLARI İRTİCA İLE MÜCADELE SEMİNERİ: Bahse konu çalışma kapsamında; Erzurum ve Kayseri J.K.lıklarında planlanan seminerlerin icra edildiği ve diğer J.Bölge.K.lıkları için emir ve özel dokümanların yayınlandığı belirtilmektedir.

CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–14 (03 NİSAN 2004)
Bahse konu sunumun girişinde, takdim planı başlığı altında, Cumhuriyet Çalışma Grubu Planlı Faaliyetleri, Dolapoğlu Anadolu Lisesi 18 Mart Anma Programı, Ulusal Birlik Kurultayı Değerlendirmesi, Sosyal Bilimler Lisesi Müfredatı, TSK Mensuplarının Atatürkçü Düşünce Derneklerine Üye Olması, KKK ve Jandarma Lojmanları Seçim Sonuçları konularının anlatıldığı belirtilmiştir.

PLANLI FAALİYETLER BAŞLIĞI ALTINDA;

AFİŞ ÇALIŞMASI: Afiş çalışmaları kapsamında; Vatansever.info isimli web sitesinin tanıtımı için Ulusal Birlik Kurultay’ında 1000 Adet, Ankara otobüs ve metro duraklarında 2000 Adet, Adana ve Mersin’de 2000 adet el ilanı dağıtıldığı, üniversite gençlerine yönelik olarak hazırlanan 3000 adet el ilanının ise dağıtılmasının planlandığı anlatılarak bu el ilanlarının resimlerinin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.

WEB SAYFASI ÇALIŞMASI: Web sayfası çalışması kapsamında; www.vatansever.info sitesine 8000’in üzerinde ziyaretçi girdiğini, günlük ortalama ziyaretçi sayısının 300’ü aştığını, sitede 32 adet Cumhuriyetçi Çalışma Grubu tarafından yazılan 11 adet ise basından seçilen makalelerin bulunduğu ifade edilmiştir.

JANDARMA BÖLGE KOMUTANLIKLARI İRTİCA İLE MÜCADELE SEMİNERİ: Bahse konu çalışma kapsamında; Erzurum ve Kayseri J.K.lıklarında icra edilen seminerlerden sonra Tunceli, Batman, Adana ve Aydın J.Bölge Komutanlıklarınca da bahse konu seminerin icra edildiği ve seminer sonuç raporlarının ve diğer Jandarma Bölge Komutanlıkları seminerlerinin takip edildiği belirtilmektedir.

ULUSAL BİRLİK KURULTAYI BAŞLIĞI ALTINDA;
Ulusal Birlik Kurultayı’nın (UBK) 20 Mart 2003’te Ankara Üniversitesi, DTCF konferans salonunda saat 10.30’da yaklaşık 400-450 kişinin katılımıyla başladığı, toplantı öncesi salonda Onuncu Yıl Marşı, Gençliğe Hitabe, çeşitli marşlar, İstiklal Marşı’nın şiiri ve Atatürk’ün kendi sesinden Onuncu Yıl Nutku katılımcılara dinletildiği belirtilmiştir. Bahse konu toplantıda toplam 225 kuruluşun temsil edildiği ve bunlardan birçoğunun isimlerinin slaytlara yansıtıldığı ,
Devam eden slaytlarda toplantı gündeminin maddelerinde neler olduğu belirtilerek divan başkanlığı seçiminin yapıldığı ve Divan başkanlığına ADD Genel Başkan Yrd. İsmet ŞAHİN, Divan üyeliklerine ise Divan Bşk.Yrd. Prof. Cengiz Çakır, Av.Erdoğan ÖZER, Av.İsmail DİNÇER’İN seçildiğinin anlatıldığı ,
Daha sonra seçilen şahıslardan bazılarının konuşmalarından alıntılar yapıldığı ,
Kamu-Sen Başkanı Bircan AKYILDIZ’ın Konuşması’ndan; 528 bin üyeye sahip olduğu, Ülkenin zor günlerden geçtiği, Kamu Reform Yasasının Yanlışlığını anlattığı, Yeniden Ey Türk Gençliği diye başlayan cümlenin hatırlanmasını istediği,
İ.Ü.Rektörü Kemal ALEMDAROĞLU’nun Konuşması’ndan; Kuvayi Milliye Hareketi başlatılmasını, Bütün bildiklerimizi, bütün birikimlerimizi milletimize anlatmamız gerektiği, Bunun Atatürk gibi Anadolu’yu dolaşarak yapılmasını, Ülkenin şeyhler, müritler, dervişler devleti olmayacağını vurguladığı ,

Atatürk Çizgisi Platformu adına Metin GENÇ’in Konuşması’ndan; Siyasi iktidarı elinde bulunduran kişilerin, ya tarikat mensubu, ya da bölücülerle beraber olduğu, Atatürkçü Düşünce Eğitim Merkezini açacakları, AKP iktidarının tehlike olmadığı, bunların hocasının emekli olduğu, En büyük tehlikenin Fethullah Gülen olduğu, Atatürkçülerin ve Cumhuriyetçilerin sesini duyuracakları bir basının olmadığı, ellerinde sadece Ulusal Kanal ve Cumhuriyet Gazetesinin bulunduğu ,

Çağdaş Eğitim Vakfı adına Gülseven YAŞAR’ın Konuşması’ndan; İstanbul’da bir araya gelerek “Ulusal Birlik Hareketini” oluşturdukları, Ülkeyi tehdit eden unsurlara karşı hemen tavır alınmasının gerektiği ,
Altınokta Körler Derneği adına Tufan İŞLİ’nin Konuşması’ından; 500 bin kişi adına konuştuğu, Bu tarihsel toplantının ülkenin bağımsızlığının tehlikede olması nedeniyle yapıldığı, Kuvayı Milliye ateşinin her tarafa yayılması, bütün ulusal güçlerin kurmay merkezinin oluşturulmasının gerektiği, Artık klasik anlayışla sağ-sol karşıtlığının sona erdiği, ortak ağ örülmesine ihtiyaç olduğu, Emperyalizme karşı ulusal güçlerin birlikteliğinin savunulmasının gerektiği, Sözün yerine eylem zamanının geldiği, Türkiye’nin 1919 koşullarında olduğu ,

Ulusal Kanal adına Ferit İLSEVER’in Konuşması’ndan; Kuvayi milliye hareketinin sesi ve gözü olacakları, Buradan bir milli kongre kararıyla çıkılmasını, Ülkemizin uçurumdan aşağı yuvarlandığı, Kuvayi Milliye Merkezlerinin birleştirilmesini, Bir milli hükümet kararı ile bu toplantıdan çıkılması gerektiği, “Ya Türkiye Cumhuriyeti bu AKP’yi yıkacaktır, ya da AKP Türkiye’mizi yıkacaktır. Buranın eylem karargahı olmasını istiyorum.” şeklinde,

İ.Ü. adına Yaşar HACISALİHOĞLU’nun Konuşması’ndan; Üretilen bilginin bilince dönüşmediği sürece hiçbir anlam taşımadığı, Kapı kapı Anadolu’nun gezilmesi gerektiği, Denktaş’ın bir kararı olduğu ve şunu yaptığı, “Kıbrıs’ı ben vermiyorum, kim verecekse o gitsin demek istediği” ,

Trakya Ünv. Adına Prof. Dr. Ahmet SALTIK’ın Konuşması’ndan; Küreselleşmenin kuşatmanın maskesi ve emperyalizmin yeni adı olduğu, Kamu Reform Yasası ile ülkemizin pazar yapılmaya çalışıldığı, Ülkemizin yoksullaştırma süreci içerisine itildiği, Türban sorununun sinsice çözüleceği, TSK ve ordumuzun dimdik ayakta durduğu ve onlara güvendiği,

Tayyip YENER’in Konuşması’ndan; Irak’taki fiili işgali protesto ederek konuşmasına başladığı, Artık işgal şeklinin değiştiği Türkiye’de kontrollü işgalin yapılmakta olduğu, Ulusal Güç Birliği olarak bu hareketin tüm yurda yayılması, Adı ulusal olup kendisi ulusal olmayan basına ambargo koyulması gerektiği ,

İzmir Ulusal Güçler Birliği Adına Erdoğan ÖZER’in Konuşması’ndan; Türkiye’nin birçok yerinde bu tarz oluşumların oluşturulduğu, fakat merkezinin olmadığı, şimdi bu yüzden burada olduklarını, yönündeki konuşmalardan alıntılar yapıldığı tespit edilmiştir.

SONUÇ BİLDİRİSİ BAŞLIĞI ALTINDA; Sonuç Bildirgesi ADD Genel başkanı Ertuğrul Kazancı tarafından okunduğu, Sonuç Bildirgesinin özü itibariyle Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından kaleme alındığı belirtilen ULUSAL UYANIŞ VE BİRLİKTELİĞE ÇAĞRI METNİ ile aynı paralelde olduğunun tespit edildiği belirtilmektedir.

DEĞERLENDİRME: Değerlendirme başlığı altında Ulusal Birlik Kurultayı ile ilgili değerlendirmeler yapıldığı ve bu çerçevede;
-“Aşırı miktarda polis memurunun sabah saatlerinden itibaren toplantı sonuna kadar bölgede görevli olduğu”, “Emniyet mensuplarının toplantı süresince de sürekli katılımcıları göz hapsinde tutarak taciz ettikleri”, “Konuşmalar yapılırken, sesi yüksek seviyede el telsizleri ile salonda dolaştıkları,”, “Görüntü kaydı yaptıkları”, “Bu şekilde bir baskı oluşturma çabasında oldukları”,
-“Toplantıya katılan kuruluş temsilcileri “fark gözetmiyoruz” demelerine rağmen, kendi fikir ve ideolojilerinin söylemlerine yansıdığı”,
-“Bunun da sosyalist ve milliyetçi çizgideki kuruluşların zoraki bir arada tutuldukları izlenimi verdiği ve iki farklı bakış acısını yansıttığı”,
-“Bu tarz yaklaşımların önüne geçilmediği taktirde önümüzdeki dönemlerde Ulusal Birlik Hareketinde çözülmeler yaşanabileceği”,
-“Bu çözülmeyi engellemek amacıyla farklı fikir yapısındaki kuruluşların daha sık bir araya getirilerek ideolojiden sıyrılmalarının sağlanması ve Atatürk çizgisinde ve fikrinde birleşilmesinin sağlanması gerektiği”,
-“Katılımcı kuruluşların tamamının tehlikenin boyutlarının farkında olduğunun gözlendiği, bu yaklaşımlarının ilerisi için umut verdiği”, şeklindeki değerlendirmelerin yazıldığı görülmüştür.

TSK MENSUPLARININ ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEKLERİNE ÜYE OLMASI BAŞLIĞI ALTINDA;
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliğine göre Silahlı Kuvvetler personelinin Milli Savunma Bakanlığınca tespit edilerek Silahlı Kuvvetlere yayınlanan listede adları yazılı siyasi olmayan dernekler ile spor kulüplerinin faal olmayan üyeliklerine girebileceklerinin, bu listede spor ve mesleki nitelikte olan 71 adet derneğin adı bulunduğunun, bunlar arasında Atatürkçü Düşünce Derneği’nin yer almadığı anlatılarak bahse konu 71 derneğin ismin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.

DEĞERLENDİRME: Değerlendirme başlığı altında, TSK mensuplarının Atatürkçü düşünce derneklerine üye olması ile ilgili değerlendirmeler yapıldığı ve bu çerçevede;
-Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi’nin faaliyetleri ve kadrosunun biyografik istihbaratı olumlu olduğundan TSK mensuplarının üye olabilecekleri dernekler listesine alınarak, personelin üye olmasına imkan sağlanabileceği,
-Taşradaki şubelerinin çeşitli istismarlara açık olduğu, bu nedenle Genel Merkezin bütün taşra teşkilatını kontrol ve denetimi altına almasıyla TSK personelinin üye olmasına imkan verecek düzenlemelerin yapılmasını uygun mütalaa edildiği şeklinde değerlendirmeler yazıldığı görülmüştür.

KKK VE JANDARMA LOJMANLARI SEÇİM SONUÇLARI BAŞLIĞI ALTINDA; Bahse konu sunumda KKK ve Jandarmaya ait Anıttepe, Güvercinlik, Beytepe, Etimesgut, Çankaya ve Çiğiltepe lojmanlarındaki 2004 Yılı Mahalli Seçimlerine ait seçim sandıklarından çıkan oyların parti bazında dağılımını gösteren tabloların slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.

DEĞERLENDİRME: Değerlendirme başlığı altında, KKK ve Jandarma Lojmanları Seçim Sonuçları ile ilgili değerlendirmeler yapıldığı ve bu çerçevede;
-“Güvercinlik ve Beytepe’de AKP oyların çoğunu almıştır”,
-“Her ne kadar bu sandıkların bazılarında sivil şahıslarla karışık oy kullanılmış olsa da aradaki farkın fazlalığı, maalesef Güvercinlik ve Beytepe bölgesinde personelimizin en az yarısının AKP’ye oy verdiğini göstermektedir”,
-“Anıttepe bölgesinde SHP’nin”,
-“İl Genel Meclisi oylarında üçüncü parti (412 oy )”
-“Büyükşehir Belediyesinde ikinci parti (984 oy) alması da her ne kadar Melih GÖKÇEK’e karşı Murat KARAYALÇIN’ın şahsına verilmiş oy olarak değerlendirilebilirse de maalesef personelin bölücü ve aşırı sol ittifaka da oy verdiğini göstermektedir”,
-“Kara Kuvvetleri Lojmanlarında da durumun çok farklı olmadığı”,
-“Personelin bilinçlendirilmesi ve siyasi tercihlerinin bu bilinç ışığı altında şekillenmesinin sağlanmasının önem arz ettiği”,
-“Bu durumun bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinin önemini ve bu faaliyetlere artan bir ivme ve gayretle devam edilmesi gerektiğine işaret ettiği değerlendirilmektedir” şeklinde değerlendirmeler yazıldığı görülmüştür.
HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI ORG. HALİL İBRAHİM FIRTINA’NIN CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU FAALİYETLERİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen CD’de yer alan CÇG klasörü içerisinde, “CUMHR. ÇALŞ. GRUB İ FIRTINANIN GÖRŞ” isimli vord dosyasında, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Halil İbrahim FIRTINA’nın Cumhuriyet Çalışma Grubu Faaliyetleri hakkındaki görüşlerini anlatır yazı olduğu görülmüştür. Bu yazının içerisinde ise;
01-“Üniversiteler ve işçi kesiminin üzerinde önemle durulması gerektiği, bu kesimlerin mutlaka kazanılması ve en uygun şekilde yönlendirilmesinin çok önemli olduğu,
02-Avrupa’da yaşayan ve bulundukları ülkede belirli mevkilere gelmiş (parlamenter, yönetici, iş adamı vb.) Türk asıllı kişiler yönlendirilerek, kendi isimlerinin, bulundukları ülkenin alfabesinde bulunmayan harflerle yazılması için müracaat etmelerinin sağlanması ve bu vatandaşlarımızdan benzer faaliyetler için yararlanılması,
03-Web sitesi kurulduktan sonra güvenliğinin test edilmesi, ondan sonra amacına yönelik kullanılması.
04-Hedef şahısların biyografik istihbaratı kapsamında, bu şahısların hassas taraflarının tespit edilmesi ve başkaları tarafından kullanılan şantaj unsurlarının da elde edilmesi, gerektiğinde bu şahıslara karşı kullanılmak üzere arşivlenmesi,
05-Cumhuriyet Çalışma Grubunda hukukçu personel de bulundurulması ve bu personelin hedef şahısların hukuksal açıklarının yakalanması ve hukuk yoluyla bunlarla mücadele edilmesi maksadına yönelik olarak kullanılması,
06-AKP ve bu partinin Belediye Başkanı adayları hakkında elde edilecek bilgilerin seçimden ne kadar önce basına sızdırılmasının uygun olacağı konusunda uzman görüşü alınması,
07-Basın ile irtibat kapsamında yazar ve muhabirler yerine, patronlar ile ilgilenilmesi, patronların kazanılması ve/veya teknik takibe alınması,
08-Özel İstihbarat Arşiv Sisteminin sayısal ortamda yedeklenmesi.
09-Kemal NEHREZOĞLU’nun Cumhurbaşkanı tarafından şu anda yürüttüğü göreve nasıl getirildiğinin araştırılması,
10-Süleyman DEMİREL’in siyası durum ve Mahalli İdareler Genel Seçimine yönelik tutum ve düşüncelerinin incelenmesi,
11-Abdülkadir AKSU ve Abdullah GÜL’ün sıfırlanması, bunların geçmişinde mutlaka karanlık ve hukuksuz bir şeyler bulunduğu, bunların ortaya çıkarılması,
12-Ömer ÇELİK’in geçmişinin karanlık olduğu, araştırılması gerektiği,
13-Afiş çalışmalarında, fotoğraf sanatçılarından, grafikerlerden, psikologlardan, toplum bilimciler gibi alanında uzman olan kişilerden yararlanılması” gerektiği belirtilmiştir.

CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN FAALİYETLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİ GÖSTEREN DELİLLER
Cumhuriyet Çalışma Grubu planladığı görev ve faaliyetlerini nasıl ve ne şekilde uygulamaya koyduğunu aylık olarak hazırladığı devre raporlarında ayrıntılı olarak anlatmıştır. Dolayısıyla örgütün ülkede darbe zemini oluşturmak için hazırladığı planlarını yürürlüğe koyduğu ve bizzat uyguladığı açıkça anlaşılmaktadır.
Örgütün bu planlarını uygulamaya koyduğuna dair Cumhuriyet Grubunun grubunun devre raporlarının yanı sıra başkaca delillerde ele geçirilmiştir. Bundan sonraki bölümde bu deliller sırası ile anlatılacaktır.

Cumhuriyet Çalışma Grubu görev ve faaliyetlerini anlatan slayt sunumunda, Görsel Faaliyetler, Yazılı Faaliyetler, İnternet Faaliyetleri, Akademik Faaliyetler, İdari Faaliyetler ve Sanatsal Faaliyetler gerçekleştirileceği ve devamında bu faaliyetlerin nasıl ve ne şekilde gerçekleştirileceğinin anlatıldığı görülmüştür.

Görsel Faaliyetler başlığı altında, afiş çalışması, basınla irtibat ve bilgilendirme çalışması, gazete-bildiri çalışması, reklam panosu çalışması, lazer ışık demeti çalışması faaliyetlerinin planlandığı, Yazılı faaliyetler başlığı altında, 100.000 mektup çalışması ve 50.000 sms çalışması faaliyetlerinin planlandığı, İnternet Faaliyetleri başlığı altında, web sayfaları çalışması ve internette reklam çalışması faaliyetlerinin planlandığı, Akademik Faaliyetler başlığı altında, İrticai faal.müc. sempozyumu, ünv.bil.çal.“aydınlarla yüzyüze...!” faaliyetlerin planlandığı, İdari Faaliyetler başlığı altında, Bölge komutanlıklarında İrticai Faaliyetlerle Mücadele Seminerlerinin düzenlenmesi çalışmaları, ayrıca İl ve İlçelerin Sınıflandırılarak irticai faaliyetler açısından bölgesel tehditleri ortaya koymak için bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri planlandığı, Sanatsal Faaliyetler başlığı altında ise, Cumhuriyet slayt gösterisi ve “şeriatın kestiği parmak” foto.serg. faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
Cumhuriyet Çalışma grubunun geleceğe dönük perspektifleri kapsamında da, Cumhuriyet Platformu Oluşturulması, Ulusal Birlik Dernekleri Oluşturulması ve Mahalli İdareler Genel Seçimleri ile ilgili çalışmalar yapılması planlandığı görülmüştür.
Başka bir slaytta da Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003-2004 döneminde icra edeceği bu faaliyetlerle ilgili 200.000 ABD doları kaynak ayrılması gerektiği belirtilmiştir.

01-Cumhuriyet Çalışma Grubu Görsel Faaliyetler başlığı altında, afiş çalışması, basınla irtibat ve bilgilendirme çalışması, gazete-bildiri çalışması, reklam panosu çalışması, lazer ışık demeti çalışması faaliyetlerinin planlandığı, Yazılı faaliyetler başlığı altında, 100.000 mektup çalışması ve 50.000 sms çalışması faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
Cumhuriyet Çalışma Grubunun devre raporlarına bakıldığında bu faaliyetini aynen gerçekleştirdiği ve uygulamaya koyduğu anlaşılmıştır. Bunların yanı sıra şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de bu faaliyetlerde harcanan paralarla ilgili düzenlenen tutanaklar olduğu, bu tutanaklarda söz konusu harcamaları Jandarma Genel Komutanlığının Haber alma ödeneğinden karşılandığı, dolayısıyla tüm bu faaliyetlerin bizzat dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’un emir ve talimatları ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli ŞENER ERUYGUR dan ele geçirilen 13 nolu CD de “harcamakar 2.doc” isimli Msword belgesinde;
ONAY BELGESİ başlıklı 01.03.2004 tarihli “Hilafetin İlgasının 80 nci Yılı Programı kapsamındaki cari harcamalar” konulu, Haberalma Ödeneğinden 1.500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,

ONAY BELGESİ başlıklı 19.03.2004 tarihli “Bayrak ve Atatürk posteri bedelinin ödenmesi” konulu Haberalma Ödeneğinden 500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,

ONAY BELGESİ başlıklı 23.02.2004 tarihli “Atatürk temalı takvim ve ders programı basımı” konulu, Haberalma Ödeneğinden 1.500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,

ONAY BELGESİ başlıklı 23.02.2004 tarihli “Atatürk temalı takvim ve ders programı basımı” konulu, Haberalma Ödeneğinden 1.500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,

ONAY BELGESİ başlıklı 19.03.2004 tarihli “Özel İstihbarat timi cari harcamaları” konulu, Haberalma Ödeneğinden 500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,

“Harcamalar” isimli klasör içerisinde bulunan “harcamalar.doc” isimli Msword belgesinde; MART 2004 AYINDA YAPILAN HARCAMALAR LİSTESİ başlıklı GENÇLERBİRLİĞİ STADINA, AFİŞ BEDELİ, 3 ADET MAÇ BİLETİ, 5 ADET BRANDA AFİŞ, YAPILAN BİR ÇALIŞMADA KATILIMCILARIN SİGARA,KONTÖR VE DİĞER MASRAFLARI ve benzeri toplam 22 kalem konuda yapılan toplam 3.300.500.000 Tl lık harcama listesi olduğu görülmüştür.

02-Cumhuriyet Çalışma Grubu İnternet Faaliyetleri başlığı altında, web sayfaları çalışması ve internette reklam çalışması faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.

Ayrıca şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de ele geçirilen delillerden örgütün vatanseverinfo isimli bir internet sitesi kurduğu ve bu internet sitesinde yürütme organını hedef alan haberler yapıldığı yada söz konusu sitede yürütme organını hedef alan haberler yapmak için tasarlanan bilgilerin saklandığı anlaşılmıştır.
Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de, “vatansever info” isimli klasör içersinde, “VATANSEVER INFO” isimli klasör, “RT” “RTE'nin oğlunun TRF KAZASI” isimli power point dosyası, “rkm” “rkm1” ve “tayyip erdoğan ile erenköy cemaati toplantıları” isimli word dosyaları, “1” “2” “3” “4” “5” “6” isimli winamp media file dosyalarının,
“RT” isimli power point dosyasında, Recep Tayyip ERDOĞAN hakkında açılan davaların iktidar olduktan sonra düştüğü, davalara bakanların ise terfi edildiği ile ilgili gazete haberlerinin olduğu,
“rkm” isimli word dosyasında, “TAYYİP’TEKİ DEĞİŞİMİN ( ! ) ÖYKÜSÜNÜ BOMBA BİR KASETLE AÇIKLIYORUZ....” başlıklı internette yayınlanan haber olduğu, haber içeriğinde Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 1990 yılında İstanbul Küçük Mustafa Paşa’da bir kahvehanede yaptığı konuşmaların içeriğinin anlatıldığı,
“rkm1” isimli word dosyasında, “BAŞBAKAN Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 1990 yılında İstanbul Koca Mustafa Paşa’da Yaptığı Konuşması” başlığı ile başladığı ve bu konuşmanın çözümünün yazılı olduğu,
“tayyip erdoğan ile erenköy cemaati toplantıları” isimli word dosyasının, “GİZLİ” ibareli olduğu, yazı içeriğinde Albayrakların Erenköy cemaati ile ilişkilerinin iyi olduğu, Albayraklar’ın aslen Rum kökenli, Karadenizdeki Kadiri gruplar ile ilişkileri olduğu, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın da katıldığı Feshane’de yapılan “Yüksek İslam Konseyi” adındaki toplantılarda rant paylaşımının yapıldığı, bu toplantıların Genel koordinatörlüğünü Mustafa Nuri TOPBAŞ’ın ve Kemal UNAKITAN’ın yaptığından bahsedildiği,
“1” “2” “3” “4” “5” ve “6” isimli winamp media file dosyalarında Recep Tayip ERDOĞAN’ın değişik yerlerde yaptığı konuşmalardan çok kısa görüntülerin olduğu görülmüştür.

vatansever info/VATANSEVER INFO isimli klasör içersinde;
“AKSUSOY” isimli power point dosyasında, Abdülkadir AKSU’nun soy ağacının yazılı olduğu ve şematize edildiği,
“RTESOY” isimli power point dosyasında, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın soy ağacının yazılı olduğu ve şematize edildiği,
“ABDULLAH” ve “ABDULLAH GÜL” isimli word dosyalarının aynı olduğu, içeriğinde Abdullah GÜL’ün 19 Eylül 1994 tarihinde AKPM Başkanı Angel MARTİNEZ’e yazdığı belirtilen mektup ile ilgili internette yayınlanan haber olduğu,
“AKPapahü” isimli word dosyasında, “Uyan Ey Millet! Arap Kürt Partisi Türkiye’nin altını oyuyor….” başlıklı internette yayınlanan haber olduğu, haber içeriğinin “Yerel Yönetim Yasaları” ile ilgili olduğu, bu yasa ile merkezi yönetimin etkisinin kısıtlanarak, ulusal bütünlüğü temel alan Cumhuriyetin üniter yapısının çökertileceğinden bahsedildiği,
“internet MASKENİN ARKASINDAKİ GERÇEK YÜZ” isimli word dosyasında, “İŞTE AKP MASKESİNİN ARKASINDAKİ GERÇEK YÜZ” başlıklı internette yayınlanan haber olduğu, haber içeriğinde “Küresel emperyalizmle işbirlikçilerinin 3 Kasım 2002 tarihli karşı devrim hamlesiyle Türkiye'nin başına musallat ettiği siyasal İslamcılar, 28 Mart 2004 yerel seçimlerinden biraz daha güçlenerek çıkmayı başardılar. Yazık ki, 3 Kasım 2002 tarihli karşı devrim dalgasının önüne geçmede yetersiz ya da isteksiz kalan iç dinamikler, geliyorum diyen ikinci dalganın önüne geçmede de isteksiz ve yetersiz kalmışlardır” ,
“SOYSOP2” isimli word dosyasında, “RUM GÜRCÜ KIRMASI TAYYİP VE ERMENİ DÖNMESİ ABDÜLKADİR AKSU” başlıklı haber olduğu, haber içeriğinde, Recep Tayyip ERDOĞAN ve Abdülkadir AKSU’nun Türk olmadığı belirtilerek “Benim üzerine ölü toprağı örtülmüş halkım da dolar düşüyor diye bu RUM-GÜRCÜ kırmasına oy vermeye devam etsin. PKK’nın envai çeşit isim ve ittifaklarla güneydoğuda siyasallaşmasını seyreden ERMENİ DÖNMESİ’ne de oy vermeye devam etsin. Ordu da, Paşalar da seyretsin.”,

Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen ADD Genel Merkezi, Genel Başkan Odasından Alınan 5 nolu CD içerisinde; “vatansever info” isimli klasörde “tayyip erdoğan ile erenköy cemaati toplantıları.doc” isimli MSword dosyasının “GİZLİ” ibareli olduğu ve içeriğinde; Albayrakları grubu olarak bilinen aile hakkında “…Albayrakların Erenköy cemaati ile ilişkileri iyi. Menzil grubu ile ilişkilerinin çok iyi olması şimdi mümkün değil. Menzil Grubu biraz daha milli bir grup. Albayraklar aslen Rum kökenlidir. Yani kökenleri, nesepleri biraz şeydir…” şeklindeki değerlendirmelere yer verildiği tespit edilmiştir.

03-Cumhuriyet Çalışma Grubu Akademik Faaliyetler başlığı altında, “aydınlarla yüzyüze...!” faaliyeti planlamıştır. Bu çalışmanın amacının, yıkıcı, bölücü ve irticai faaliyetlerle ilgili olarak akademik çevrelere, yerel yönetimler ve bölgesel kuruluşlara, üniversitelerden görevlendirilecek öğretim üyeleri vasıtasıyla yapılacak seminer ve konferans çalışmaları ile bilgi vermek, yapılan akademik çalışmalar hakkında yerel, bölgesel ve ulusal basın marifetiyle kamuoyunu bilgilendirmek olduğu belirtilmiştir.

Cumhuriyet Çalışma Grubunun devre raporlarına bakıldığında “HİLAFETİN İLGASI” isimli panelle ilgili bilgilerin bulunduğu ve bu panelin kendileri tarafından açıkça ifade edilmiştir.
Bunların yanı sıra Şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD’de söz konusu panelle ilgili başkaca deliller elde edilmiş ve bu delillerde söz konusu panelin bizzat Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından düzenlendiğini açıkça göstermiştir.
Ayrıca yine 13 nolu CD içersinde “Harcamalar” isimli klasörde bulunan “harcamakar 2.doc” isimli Msword belgesinde; ONAY BELGESİ başlıklı 01.03.2004 tarihli “Hilafetin İlgasının 80 nci Yılı Programı kapsamındaki cari harcamalar” konulu, Haberalma Ödeneğinden 1.500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu görülmüştür.
Dolayısıyla sözde sivil kuruluşlar tarafından düzenlendiği öne sürülen bahse konu sempozyumda, harcanan paraların dahi Jandarma Genel Komutanlığının Haberalma ödeneğinden karşılandığı açıkça anlaşılmaktadır.

Yine 13 nolu CD’de vatansever info/VATANSEVER INFO isimli klasör içersinde; “HİLAFET” isimli word dosyasında, “KARŞI DEVRİM HEVESLİLERİNE ULUSAL TAVIR…” başlıklı internette yayınlanan haber olduğu, haber içeriğinde, ATO’da düzenlenen “03 Mart 2004, Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 80. Yılı ve Günümüz Türkiye’si” konulu panele Orgeneral Aytaç YALMAN, Oramiral Özden ÖRNEK, Orgeneral M.Şener ERUYGUR, Orgeneral İlker BAŞBUĞ, Orgeneral Fethi Remzi TUNCEL, Orgeneral Şükrü SARIIŞIK ve Korgeneral Metin Yavuz YALÇIN’ın katıldığı, bu katılımın anlamlı bir katılım olduğundan bahsedildiği görülmüştür.
Dolayısıyla örgütün, söz konusu panelle ilgili kamuoyunda gerekli tepkiyi oluşturabilmek için yine CÇG kapsamında illegal olarak kurulan vatansever info isimli internet sitesinde yayınladıkları anlaşılmaktadır.

04- Cumhuriyet Çalışma Grubu İdari Faaliyetler başlığı altında, ayrıca İl ve İlçelerin irticai faaliyetler açısından sınıflandırılması, bu kapsamda da her il ve ilçe sorumluluk sahasında; Açılan Kuran Kursu sayısı, İmam Hatip Okullarının öğrenci durumu, Nüfusa göre cami ve mescit miktarı, Camilerde ve mescitlerdeki toplam din görevlisi miktarı, İrticai yapılanma maksadıyla yürütülen bölgesel çalışmalar ve bu kapsamda değerlendirilen vakıf, dernek, pansiyon, özel okul, aş evleri gibi faaliyet yürüten kuruluş ve alanlar, Üniversite, fakülte, yüksek okullardaki irtica yanlısı öğrenci ve öğretim görevlisi sayısının tespit edilmesi planlanmıştır.

Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 Nolu CD içersinde, BİYOGRAFİK İSTHB/ADANA J BÖLE K LIĞI isimli klasörde, “Görüntü kayıtları” ve “resimler” klasörlerinin olduğu, “Görüntü kayıtları” isimli klasör içersinde, “K.Maraş-Türkoğlu İHL.Gizli Kamera, Diğer okullar normal Kame” isimli 3 dakika 21 saniyelik bir görüntü dosyasının olduğu, görüntü dosyası incelendiğinde, 08.05.2003 tarihinde bir okulun öğretmenler odasında ve koridorlarında türbanlı bir bayanın gizli kamera ile çekilen görüntülerinin olduğu,
“resimler” isimli klasör içersinde, 6 adet power point dosyasının olduğu, bu dosyalardan “Elbistan Cüceli ilk öğr.” İsimli power point dosyasında, Kahramanmaraş ilinde bir okulun bahçesinde çekilmiş türbanlı bir öğretmenin resminin olduğu, “Elbistan İmam Hatip” isimli power point dosyasında, Kahramanmaraş Elbistan İmam Hatip Lisesinde çekilmiş türbanlı öğrencilerin resimlerinin olduğu, “Elbistan Karamağra İlk Öğrt.” İsimli power point isimli dosya içersinde, Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde bir ilköğretim okulunda türbanlı bir bayanın resimlerinin olduğu, “K.Maraş İmam Hatip” isimli power point dosyası içersinde, Kahramanmaraş imam hatip lisesinde bayan öğrencilerin türbanlı resimlerinin olduğu, “Maraş Türkoğlu İ.H.L.” power point dosyası içersinde, Kahramanmaraş imam hatip lisesinde türbanlı öğrenciler ve öğretmenlerin çekilmiş resimlerinin olduğu, “Merkez Elmalar İlk öğrt.” İsimli power point dosyası içersinde, Kahramanmaraş da bir ilk öğretim okulunda türbanlı bir bayanın resimlerinin olduğu ,
“Cami Takip1” isimli resim dosyasında ise Jandarma Binbaşı Mustafa AKIŞ tarafından hazırlandığı anlaşılan örnek bir çizelge olduğu, çizelge içersinde, caminin adı, caminin kapasitesi (kişi), vakit namazlarına ibadet için gelen kişi sayısı, vakit namazlarında caminin doluluk oranı, Cuma namazlarına ibadet için gelen kişi sayısı ve Cuma namazlarında camilerin doluluk oranı başlıklarının bulunduğu ,
“İLLERİN İRTİCAİ TEHDİT DURUMUNA GÖRE SIRALAMA EK-D” isimli Excel dosyasında, 81 vilayet hakkında puanlama şeklinde yapılan değerlendirmelerin olduğu görülmüştür.

Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 5 nolu CD içerisinde; “SAĞLIK BAKANLIĞI” isimli word dosyasında, Sağlık Bakanlığı ana binası altında ve Tarım Bakanlığı ana binası altında 02 Ocak 2004 günü kılınan Cuma namazı ile ilgili hazırlanan bilgi notu olduğu, bilgi notu içersinde, mescidin yeri ve Cuma namazına katılan kişilerin sayısının belirtildiği ,
“TARIM KÖY İŞL.BAK.” isimli word dosyasında, 02 Ocak 2004 günü Tarım Bakanlığı çalışanlarının Cuma vaktinde Cuma namazı için hazırlık yaptığı ve Bakanlık binası yakınındaki Tarım Vakfı camisine gittiklerinin belirtildiği ve caminin dağılımı sırasında çekilen görüntülerin olduğu tespit edilmiştir.

05- Cumhuriyet Çalışma Grubu İdari Faaliyetler başlığı altında, ayrıca İl ve İlçelerin irticai faaliyetler açısından sınıflandırılması, bu kapsamda yukarıda belirtilen faaliyetlerin yanıra Bölgesel ve yerel yayın yapan gazete ve dergi sayısı, Radyo ve TV miktarı, Aşırı sağ ve irticai faaliyetlere meyilli siyasi partilerin aldıkları oy miktarı gibi somut kriterler üzerinden sınıflandırma yapılması planlanmıştır.

Şüpheli Şener Eruygur’dan ele geçirilen 13 nolu CD de, “TELEVİZYON KANALLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ” isimli power point dosyası içersinde, 5 ayrı yerel televizyonla ilgili yapılan araştırma ve değerlendirmelerin ,

13 nolu CD’de MEDYA isimli klasör içerisinde bulunan, “MEDYA DEĞERLENDİRMESİ.ppt” isimli Power Point sunusunda; “Hükümetin medya organlarını kendi siyasi amaçları doğrultusunda kullanması ve medyanın kontrol altına alınmasına yönelik icra edilen faaliyetler.” konulu “GİZLİ” ibareli Ulusal yayın yapan gazete, dergiler ve televizyonlar hakkında yayın adı, yayın grubu, tandansı, iltisaklı olduğu parti ve tirajı başlıkları taşıyan listelerin, bazı gruplara ait şirket listelerinin, bu grup ve şirketlerle ilgili görüşlerin ve BDDK tarafından tasarruf mevduatı sigorta fonuna devredilen bankalar ve tasfiye edilen medya mensupları hakkında bilgilerin olduğu,
“MEDYA OPR ARZ.ppt” isimli PowerPoint dosyası sunusunda; “Diğer medya kuruluşlarından farklı olarak, Cumhuriyet kazanımlarını savunmada istikrarını muhafaza eden Cumhuriyet Gazetesi’nin desteklenmesi ve güçlendirilmesi kapsamında, TSK birimlerinde satışı ve TSK’ne bağlı kurum ve iştiraklerce desteklenmesi (Oyak Bank’ın reklam vermesi v.b.),” ve “İkili görüşmeler ve İnternet siteleri vasıtasıyla sivil toplum örgütlerinin harekete geçirilmesi,” şeklinde ifadelerin, “yazarlar.doc” isimli word belgesinde; POSTA, RADİKAL, SABAH, STAR, TERCÜMAN (Dünden Bugüne), TÜRKİYE, VAKİT, VATAN, YENİ ŞAFAK, ZAMAN, AKŞAM, EVRENSEL, GÖZCÜ, HÜRRİYET, MİLLİ GAZETE, ORTADOĞU isimli gazetelerin köşe yazarlarının 1. Öncelikli Yazarlar, 2.Öncelikli Yazarlar ve Diğer Yazarlar başlıklarının altında tasnif edildiği,
“YENİÇAĞ ARSLAN BULUT.doc” isimli word belgesinde 12.01.2004 tarihinde Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan BULUT ile yapılan görüşmenin notlarının bulunduğu, “Şahsın kendi fikirlerine yakın kişilerin bir araya gelmesinin özlemini çektiğini, bizimle daha sık görüşeceği Ankara’ya geldiğinde muhakkak ziyaret edeceğini beyan ettiği, örgütlenebilmek için MHP tabanının kullanılabileceğini Devlet BAHÇELİ’nin tehlikeli ve sakıncalı biri olduğunu, TSK’nın OYAK aracılığı ile Türkiye’yi bölmeye çalışan CNN,NTV,HABER TÜRK gibi yayın organlarına para transferi yaparken niçin vatan sever yayın organlarına kayıtsız kaldığı bu konunun sorgulanmasının gerektiği,” şeklinde beyanların ,yer aldığı anlaşılmıştır.

06-Cumhuriyet Çalışma grubu geleceğe dönük perspektifleri kapsamında da, Cumhuriyet Platformu Oluşturulması ve Ulusal Birlik Dernekleri Oluşturulması planlamıştır.
Şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de örgütün bu faaliyetlerini gerçekleştirdiğine dair başkaca deliller elde edilmiştir.
Bahse konu 13 nolu CD de “ulusal Birlik Hareketi” alt klasörü içerisinde; “prof. dr. BÜLENT BERKARDA”, “Ubh”, “ULUSAL MUTABAKAT EYLEM PLANI” ve “ulusun sesi sine-i millet” isimli (4) adet PowerPoint belgesi ile “STK_platformu_1”, “STK_Platformu_2”, “UBK” ve “ulusal birlik hareketi kurultayı Sonuç Bildirgesi” isimli (4) adet Word belgesi olduğu,

“prof. dr. BÜLENT BERKARDA” isimli PowerPoint belgesinin toplam (37) adet sunumdan oluştuğu içerisinde “ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU” (1 ile 5 numaralı slaytlar arası) başlığı altında Taksimde bulunan Bülent BERKARDA isimli şahsa ait derneğin ziyaret edildiği, ziyaret sırasında ülke gündemi, iktidarın icraatlarının kendileri tarafından takip edildiği, halkın eğitilmesi gerektiği gibi yazıların yer aldığı devamında (6 ile 37 numaralı Slaytlar arası) “İnsanca Yaşam Projesi’nin Arka Planı” başlığı altında Projenin Ana Hedefi, Projenin Alt Hedefleri, Projeyi Destekleyen STK’lar, Sonuç ve Teklifler gibi alt başlıklar halinde konuların sıralandığı,

“STK_Platformu_2” isimli Word belgesi içerisinde “BİLGİ NOTU” başlığı altında Özel İstihbarat Tim Komutanı J.Yzb. Enver ÖZKAL ve tim elemanı J.Bçvş. Emin CEYLAN isimli şahısların 10-11 Ocak 2004 tarihinde Kadıköy Belediyesi’nin AB organları ile müşterek çalışmaları hakkında bilgi toplamak amacıyla J. Gn. K.lığınca İstanbul iline gönderildikleri burada fikir alışverişinde bulunmak üzere Prof Dr. Erol MANİSALI ile görüşme yapılacağı, Jandarma Genel Komutanlarının Bülent BERKARDA verilmesini istediği belgelerin verileceğine ilişkin notların yer aldığı,
“UBK” isimli Word belgesi içerisinde 20 Mart 2003 tarihinde saat 10.30 da Ankara Üniversitesi DTCF konferans salonunda Ulusal Birlik Kurultayı’nın (UBK) başladığı bu konferansa başlıklar altında hangi şahısların ve kurumların katılacağı devamında konuşmacı olarak katılan bazı şahıslara ait konuşma metni özetlerinin yer aldığı (14) sayfalık yazı olduğu,
“ulusal birlik hareketi kurultayı Sonuç Bildirgesi” isimli Word belgesi içerisinde “Ulusal Birlik Kurultayı Sonuç Bildirgesi” başlığı altında Mart 2004 günü Ankara’da toplanan Ulusal Birlik Kurultayı’nda (UBK) alınan kararlara ait maddelerin yer aldığı ve sıralandığı (2) sayfalık yazının bulunduğu,
“ULUSAL MUTABAKAT EYLEM PLANI” PowerPoint sunumunun (1) sayfadan oluştuğu içerisinde “ULUSAL MUTABAKAT EYLEM PLANI” başlığı altında “I TARTIŞMA AŞAMASI, II DEKLARASYON AŞAMASI, III İCRA KURUMLARI AŞAMASI yan başlıklarının yer aldığı ve oklar ile gösterildiği şema şeklinde hazırlanan yazı olduğu,
“ulusun sesi sine-i millet” isimli PowerPoint sunumunun toplam (11) slayt gösterisinden oluştuğu içerisinde; “JANDARMA İSTİHBARAT BAŞKANLIĞI GİZLİ” ibareli ve “ULUSUN SESİ SİNE-İ MİLLET” haber programı projesinin değerlendirilmesi konulu ve alt başlıklar halinde Projenin Amacı, uygulama yöntemi, olumlu yönleri sonuç ve öneriler gibi konuların yer aldığı,
“PROF. DR. EROL MANİSALI GRŞ” isimli power point dosyasında, Prof. Dr. Erol MANİSALİ ile yapılan görüşmenin rapor şeklinde hazırlandığı görülmüştür.
“rt” isimli power point dosyasında, sunumun “Özel Bilgi Arzi” başlığı ile başladığı, devamında, “Av. Orhan PEKMEZCİ’nin AİHM’de Açtığı Dava” “Hükümetin Acil Eylem Planı” “ULUSAL BİRLİK HAREKETİ” “AB Tarafından Finanse edilen Projeler” “İnsanca Yaşam Projesi’nin Arka Planı” “Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının Arka Planı” “Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu” “Sendika ve Konfederasyonların Durumu ve Temel Dinamikleri” “Çerkezlerin Faaliyetleri ve Kafkas Dernekleri” başlıkları altında konularla ilgili yapılan çalışmaların anlatıldığı tespit edilmiştir.

08-Cumhuriyet Çalışma grubu geleceğe dönük perspektifleri kapsamında da, Mahalli İdareler Genel Seçimleri ile ilgili çalışmalar yapılmasını planlamıştır. Örgütün bu planlarına bakıldığında, Mahalli İdareler Genel Seçimleri Kapsamında; “Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde yurt genelinde AKP’nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da DEHAP’ın muhtemel başarılarını engellemek maksadıyla; Merkez sağda alternatif bir partinin güçlendirilmesi, AKP ve DEHAP’a karşı seçim ittifakı yapılması projeleri üzerinde çalışılması gerektiği belirtilmiştir.
Şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de örgütün özellikle AKP’ye yönelik çok kapsamlı çalışmalar yaptığı, yerel seçimleri etkilemek ve yönlendirmek için bir taraftan birçok AKP’li hakkında yıpratıcı ve karalayıcı maksatlı topladıkları bilgileri kullanmayı, diğer taraftan da Ali Müfit GÜRTUNA, Turgut ALTINOK gibi AKP’li Belediye Başkan adayları AKP den koparıp DYP çatısı altında toplamayı hedefledikleri, bunların yanı sıra bazı milletvekillerine şantaj yaparak sindirmeyi ve bu çerçevede bir çok faaliyetler planladıkları anlaşılmıştır.

Mehmet Şener ERUYGUR’a ait “S_ERUYGUR_13 NOLU CD” içersinde bulunan “siyaset” klasörü içersinde, iki alt klasör, beş adet Word dosyası, bir sunum dosyası ve birde media playır dosyası bulunduğu görülmüştür.
“GÜÇ BİRLİĞİ” isimli alt klasörü içersinde; iki adet “AKP ALTERNATİF” ve “DEHAP ALTERNATİF” isimli Word dosyaları olduğu, “AKP ALTERNATİF” isimli Word dosyası içersinde; “3 Kasım 2002 Milletvekili Genel Seçimleri Partilerin Aldıkları Oyların karşılaştırılmasııyaslanması” başlığının olduğu ve Türkiye geneli AKP-DYP-ANAP-MHP partilerinin, İl bazında aldıkları oy oranlarının karşılaştırılmalı olarak çizelge halinde yazılı olduğu,
“milletvekillerine mektuplar” isimli alt klasör içersinde; beş adet “sayın AKP Milletvekili” “sayın CHP Milletvekili” “Sayın Milletvekili” “sayın Milletvekili 2” “yerel yönetimler yasası” isimli Word dosyaları olduğu;
“sayın AKP Milletvekili” “sayın CHP Milletvekili” isimli Word dosyalarında; Cem UZAN dan bahsedildiği ve bu şahsın şahsiyeti değil, onun iş yerlerinde çalıştırdığı şahısların ve ailelerinin önemli olduğu, onun için Cem UZAN’a sahip çıkılması gerektiğinin anlatıldığı,
“Sayın Milletvekili” “sayın Milletvekili 2” isimli Word dosyalarında; Star Gazetesi ve TELSİM de çalışan emekçi ailelerinin perişan durumda olduğu, maaşlarını alamadıkları, bir siyasi parti liderine yönelik yürütülen kapmayanın kendilerini ilgilendirmediği, orada çalışan ailelerin önemli olduğu ve onlara sahip çıkılması ğerektiğinin anlatıldığı, mektubun sonunda “Cumhuriyet Platformu adına” ibaresinin bulunduğu,
“yerel yönetimler yasası” isimli Word dosyasında; “AKP Milletvekillerini bilgilendirmeye yönelik metin” şeklinde bir başlık olduğu, içeriğinde ise Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin kanunun çıkarılmasında arka plandaki gerçek amacın Jandarmanın pasifize edilmesi, küçültülmesi ve zamanla kaldırılması ise bunun gaflet, dalalet ve hatta hıyanet olduğunun belirtildiği bir yazı olduğu,

“5 KASIM GÖRÜŞMESİNDEKİ TEMALAR” isimli Word dosyası içersinde; 5 Kasım 2003 görüşmesinden çıkarılan temalar başlıklı (17) sayfadan oluşan bir yazı olduğu, yazı içersinde bazı konu başlıklarının bulunduğu ve her konuyla ilgili bilgi verildikten sonra, bu bilginin ne zaman ne şekilde kullanılacağının belirtildiği,
1. Tema başlığının altında; İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı için Ali Müfit GÜRTUNA nın AKP den koparılması, Deniz BAYKAL’ın yerel seçimlerde muhalefet yapmayacağıyla ilgili bir konu olduğu, “Ali müfit beyin AKP den kopuşunu zannediyorum gerçekleştirdik” şeklinde bir cümle kullanıldığı, Ali Müfit GÜRTUNA nın tabanının farklı olmasından dolayı CHP adayı olamayacağı, ancak DYP ye entegre edilebileceğinin anlatıldığı,
2. Tema başlığının altında; Üzeyir Garih’in Tayyip (Erdoğan)’ı şu şu projeleri yap diye besleyen isim olduğu, yok edilmesinin de sebebinin de bu neden olduğu, Ankarada kendilerinin de sorunlu oldukları Melih (Gökçek) in de arkasında bir grup olduğunu, başarılı belediyelerin hemen hemen hepsinin arkasında bu tür takviyelerin bulunduğu, ABD nin bu türden kulis faaliyetlerinin olduğu,
Refah Partisi ve AKP döneminde, bu partilerin belediyeleri tarafından gerçekleştirilen büyük çaplı projelerin kimler tarafından desteklendiği, Melih GÖKÇEK in seçim için sarf edeceği parasal kaynağın belirlenmesi ve gayri milli şahıs ve şirketlerle bağlantılarının ortaya çıkartılması ve sonrasında Yerel seçimler öncesinde bunun kullanılması gerektiği,
3.Tema başlığının altında; Fener Rum Patrikhanesinin elinde bulunan 4-5 milyar dolar tutarındaki paranın kullanılması suretiyle İstanbul’un özerk bir yapıya kavuşturulması, patrikhanenin Vatikan benzeri bir yapılanmaya gitmesi çalışmalarına AKP tarafından verilen destekten bahsedildiği, Amerikan Yunan lobisi vasıtasıyla Bartelemeos tarafından oluşturulan fonun Hüseyin ÇELİK vasıtası ile kullanıldığı, Edelman’ın Amerika Büyükelçiliğinde bu konuda ciddi bir çalışma başlattığı, Tayyip (Erdoğan) ın da bu fondan haberdar olduğu ve cebine para gireceğini,
Konu hakkında bilgilerin somut verilerle desteklenmesi gerektiği, Fener Rum Patriğinin ekümenik olma çabalarını engelleme faaliyetleri çerçevesinde ve yerel seçimler öncesinde bu bilgilerin kullanabileceği,
4. Tema başlığı altında;Cüneyt Zapsu ile Recep Tayyip Erdoğan arasında şantaj ilişkisinin olduğu, Cüneyt Zapsu nun başkanı şantaja tabi tuttuğunu, bu sayede istediği çizgide tutabildiğini, Cüneyt Zapsu’ nun önemli bir CIA ajanı olduğunu, Tayyip (Erdoğan) ın Türkiye de Amerika İstanbul Başkonsolosluğunda yapılan bir toplantıda, önüne harita planı konduğu ve Tayyip (Erdoğan) ın bu planı not aldığı, Türkiye de uygulayacağı her şeyin dikte ettirildiği, bu bilgilerinde kaset olarak Zapsu nun elinde olduğu,
Bahse konu şantaj kasetinin veya bu yollu imaların yer aldığı görüntü ve ses kayıtlarının temin edilmesi, söz konusu kasetin elde edilmesi sonrasında iktidar partisinin faaliyetlerinin deşifre edilmesi için kullanılması gerektiği,
5. Tema başlığı altında; perde arkasında hükümeti yöneten 2 Amerikalı, 2 İngiliz ve İsrailliden oluşan grubun varlığından söz edildiği, Tayyip (Erdoğan) ın, başkanlığı bu şahıslara kiraladığından bahsedildiği, hükümetin bütün icraatlarının perde arkasından planlandığı ve yönlendirildiği, Tayyip (Erdoğan) ve birçok bakanın dublör olduğu, bu komitenin İstanbul da olduğu,
İstanbulda çalıştığı söylenen komitenin takibe alınarak kimliklerinin ortaya çıkarılması, yerel seçimler öncesinde ve AKP nin faaliyetlerinin ortaya konulması gerektiği her şartta bu bilgilerin kullanılabileceğinin belirtildiği,
6. Tema başlığı altında; Aldros’un Rusyada faaliyet gösteren en büyük ermeni mücevher şirketi olduğu, finansörünün Sersarfisyan olduğu, bu şahsın burayı Ermeni ve Kürt devleti haline dönüştürelim dediği, Türkiye de destekçilerinin olduğu, Zaman gazetesinde de Ermenilerin desteği bulunduğu, sermaye ilişkileri nedeniyle Zaman, Radikal, Aydın Doğan ile temas kurulduğu, bu konularla ilgili bir isim listesi olduğu ve daha sonra ulaştırılabileceği,
Bahsedilen görüşme ve parasal destek gibi konuların ispat edilebilmesine imkan verecek kayıtların elde edilmesi ile şahıs tarafından verileceği bildirilen ermeni destekli şahısların listesinin, ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik bir faaliyet olarak görüldüğünden her zaman kullanılmaya uygun olduğu,

7. Tema başlığı altında; Yabancı ülke gizli servislerinin Türkiye deki cemaatlerle ilgilerinin olduğu, özellikle İsrail, Amerikan ve İngiliz istihbaratının Türkiye deki dini kesim ile devletin arasındaki bağı bir şekilde koparmayı istediğini, dinler arası diyaloğ çağrısının bir Yahudi kurgusu olduğunu,
Türkiye de dini örgütlenmelerin lideri konumundaki cemaat liderlerinin yurt dışı bağlantılarının tespit edilmesi ve ülke genelindeki radikal örgütlenmenin tesirsiz hale getirilebilmesi için bunun her zaman kullanılabileceği,
8. Tema başlığı altında; AKP Milletvekillerinden kopacak şahısların DYP çatısı altında birleştirilmesiyle ilgili Ağar’ın harekete geçirilmesi gerektiği, Ağar’ ın çevresinin ve kendisinin boş olduğunu ve doldurulması gerektiği, kendisinin doldurulmaya başlandığını, ciddi bir bilgi transferinin yapıldığını, bunun için günlük yada haftalık seanslar uygulandığını, 219 tane milletvekilinin AKP den kopabilecek durumda olduğunu, gerginliğin tırmanması halinde ılımlıların yanına gitme eğilimi başlayacağını, gerilimi TSK nın tırmandırabileceğini, stratejik olarak dini noktalar üzerine değil, milli noktalar idari yapı yada hukuk konularında sıkıştırılabileceğini, Ağar’ın ılımlı mesajlar verebileceğini ve bu şekilde AKP milletvekillerinin DYP ye geçmesi için meşru bir zemin oluşturulabileceğini,
Meclisteki milletvekillerinin biyografik istihbaratlarının yapılması, Mehmet Ağar’ın bu konudaki düşüncesinin öğrenilmesinin gerektiği, bu bilgilerin yerel seçimler öncesi başlatılan faaliyetin genel seçimlere kadar sürdürülmesi veya erken genel seçimin gündeme getirilmesi esnasında kullanılabileceği,
9. Tema başlığı altında; Ankara ve İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı çalışmaları, Turgut Altınok’un DYP ye gelmek üzere olduğunu, burada seçim kazanacak Turgut ve Melih olduğunu, Melih (Gökçek) in arkasında Yahudi bir grubun olduğunu, Hisarcıklıoğlu’nun arkasında MİT ve Yahudi Mossadla bağlantılı bir grubun olduğunu, söz konusu şahıslarla ilgili teyit çalışması yapılması gerektiği, yerel seçimler öncesi kullanılmasının faydalı olacağının değerlendirildiği,
10. Tema başlığı altında; İsrail in Irakta ki istihbarat faaliyetleri olduğu, istihbarat teşkilatlarınca Irakta yürütülen faaliyetlerden istifade ile İsrail in Iraktaki faaliyetlerinin ortaya çıkarılması ve medya ile yapılacak dezenformasyon çalışmasının olası sonuçlarının analiz edilmesi gerektiği, bunun ülkenin stratejik çıkarları açısından her zaman kullanılabileceği,
12. Tema başlığı altında; BDDK Başkanının değişmesi, Cem Uzan’ın faaliyetlerinin irdelendiği, Cem Uzan ile AKP nin anlaşabileceği, eğer böyle bir şey olursa Aydın Doğan ın da devlete 35 milyar dolar takabileceğini, verilen bilgilerin teyit edilmesi gerektiği, bu bilgilerin yerel seçimler öncesinden genel seçimlere kadar kullanılabileceği,
13. Tema başlığı altında; Milletvekillerine şantaj yapılması konusunun olduğu, Sezer’e de yakın olan insanlarında çok şaibeli olduğu, hepsinin de servis bağlantısının deşifre edilebileceği, Nevrezoğlu, Alpaslan Işıklı, Gökhan Atadı, 1402 lilerin ekseriyesinin hepsinin bir yerle bağlantılı olduğu, Enver Ören inde bu alanda çok kullanılan bir kişi olduğu, İngiliz istihbaratının bir adamı olduğu, Işık tarikatının İngiliz istihbaratının islama yönelik bir dezenformasyonu olduğu, bütün bilgilerin derlenmiş durumda olduğu, bir durum olması halinde dosyanın çok rahat önüne konabileceği, kendilerine şantaj yapılan milletvekilleri ile ilgili doküman ve fotoğraflara ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin yerel seçimler öncesinde genel seçimlere kadar kullanılabileceği,

14. Tema başlığı altında; İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun faaliyetleri hakkında bir takım iki sayfalık bir not olduğunu, Bülent bey in Aksunun Maliye Bakanlığındaki her türlü doneyi getirebileceği, maliye ile sorunları olduğu, Aksu nun şirketlerinin bulunduğu, kürt iş adamlarının Aksu üzerinden Tayyip (Erdoğan) a ulaştığı, parti içinde sorun olduğu, Abdulkadir AKSU’nun ilişkilerinin belgelenmesine ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin yerel seçimler öncesinden genel seçimlere kadar kullanılabileceği,
“2175 BAŞBAKANIN SARA HASTALIĞI OSMAN TÜFEKÇİ İLE MUSTAFA SABRİ SİPAHİOĞLU” isimli media player dosyasında “5.46” dakikalık bir ses kaydı bulunduğu, ses kaydında; Osman isminde bir şahsın konuştuğu, karşı şahsın ismini söylemediği, Başbakan Tayyip ERDOĞAN’ın sara hastası olduğuyla ilgili konuyu sorduğu, Osman’ın da bu bilgileri, Tayyip ERDOĞAN hastalandığında, Yaşar paşanın hastaneye gelerek aldığını ve Cumhurbaşkanına da verdiğini anlattığı, konuşmanın bir bölümünde ismini vermeyen şahsın telefonu Sabri Komutana veriyorum diyerek bir başka şahsa verdiği, onunda aynı konuyu sorduğu, Osman isimli şahsında “Yaşar paşa hastaneye gelerek doktordan raporları aldı” dediğini, bu şekilde kaydedilmiş bir ses kaydı olduğu,
“MAHALLİ GENEL SEÇİMLER” isimli Word dosyasında; İ.Melih GÖKÇEK ile Recep Tayyip ERDOĞAN arasındaki güvensizlik ortamından istifade edilerek, Melih GÖKÇEK in saf dışı edilmesi ve Turgut ALTINOK’un DYP ye angaje edilmesi şeklinde rapor bilgilerin yer aldığı,

“SAMİ DEMİR KIRAN VE FEVZİ BERDİBEK” isimli power point dosyasında; üç sayfadan oluşan GİZLİ ibareli ÖZET BİLGİ FORMU başlıklı bir yazı olduğu, istihbarat başkanlığınca 11 Aralık 2003 tarihinde Sami DEMİRKIRAN ve AKP Bingöl Milletvekili Fevzi BERDİBEK ile İstihbarat Başkanı Makamında yüz yüze ve ayrı ayrı birer görüşme yapıldığı,
Sami DEMİRKIRAN ile yapılan görüşmede, Irak’ın Tikrit kentinde Saddam’ın akrabalarının elinde hardal gazının bulunduğu, eşinin AKP den istifa eden Emin ŞİRİN’in danışmanlığını yaptığı, kendisinin bir grupla Liberal Demokrat Parti ye geçeceği, Yıldırım AKTUNA nın da kendilerine katılacağı,Emin ŞİRİN in de özellikle TSK ile yakınlaşma çabası içinde olduğu şeklinde bilgiler edinildiği, bu şekilde AKP diğer partilerle ilgili bilgilerin yer aldığı,
Yine Fevzi BERDİBEK ile yapılan görüşmede de aynı şekilde siyasi partiler ve oluşumlarıyla ilgili bilgilerin alındığı, siyasi partiler ve ticari şirketlerle olan ilişkilerinden bahsedildiği,

“tayyip erdoğan’ın danışmanı arion liel” isimli Word dosyasında; 15 Kasım görüşmesindeki temalar şeklinde başlık olduğu,
1. Tema Cem UZAN ile RTE bağlantısı başlığı altında, Cem UZAN’ın Amerikalılarla yaptığı görüşmelerden bahsedildiği, yapılan görüşmelerin ses ve görüntü kayıtlarının temin edilmesi, varsa anlaşma metinleri ile farklı pasaport kullanıp kullanmadığının tespiti gerektiği, bu bilgilerin Recep Tayyip ERDOĞAN ile Cem UZAN arasında bir anlaşma olması durumunda gerek duyulacağı,
2.Tema Mehmet AĞAR ın etrafının boşaltılması operasyonu başlığı altında, Mehmet AĞAR ile yapılan görüşmenin aktarıldığı, bu organizasyon içerisinde bulunanların teknik takiplerine ve DYP den ayrılanların listesine ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin Recep Tayyip ERDOĞAN ın DYP üzerine ne tür oyunlar oynadığı kamuoyuna duyurularak yerel seçimler öncesi prestij kaybetmesini sağlayacağı,
3. Tema Bankalarla ilgili çalışmalar isimli başlık altında, bir çok banka ismi sayılarak bir operasyondan bahsedildiği, el konulacak yeni banka isimleri ile yazılı bir metin olup olmadığı ve yeni seçilecek kişi ile ilgili detaylı bilgiye ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin Türk Finans sektörü ve diğer sektörlerle ilgili neler tasarladıkları kamu oyuna sızdırılarak yerel seçimler öncesi zor duruma düşürülmesinin sağlanması,
4.Tema Albayraklar grubunun faaliyetleri isimli başlık altında, bu grubun ilişkilerinin anlatıldığı, toplantının ses ve görüntü kayıtları ile kökenlerinin detaylı araştırılmasına gereksinim olduğu, bu bilgilerin yandaşlarının hangi soydan geldiği vurgulanırsa ve asıl niyetleri gün yüzüne çıkartılabilinirse Recep Tayyip ERDOĞAN ın zor duruma düşeceği ve kamu baskısı oluşacağı,
5. Tema AKP den DYP ye geçiş çalışmaları başlığı altında; Ali Müfit’in düşünülmesi gerektiği, meclisin içinde bir operasyon yapılmasını kolaylaştıracağı şeklinde bilgilerin olduğu
6. Tema Vakit gazetesiyle ilgili iddialar başlığı altında, Vakit’in MİT ile İngiliz istihbaratının çıkardığı bir gazete olduğu, gazete yazarlarının teknik takibe alınarak diğer istihbarat birimleri ile irtibatları ortaya konulması gerektiği, bu bilgilerin TSK ne karşı yapmış oldukları yayınların engellenmesi için baskı unsuru olarak kullanılabileceği,
7. Tema RTE nin kökeni ile ilgili iddialar başlığı altında, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kökeni ile ilgili bilgilerin yer aldığı, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kökeni ile ilgili detaylı bilgiye ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin yerel seçimler öncesinde istifa etmesi için kullanılabileceği belirtilmiştir.

ASKERİ MÜDAHALEYE ZEMİN HAZIRLAMA VE GERÇEKLEŞTİRME YÖNÜNDEKİ PLANLAR

Şüphelilerden ele geçirilen dokümanlardaki bilgilerden ERGENEKON terör örgütünün 2003-2004 yıllarında ve sonrasında mevcut hükumeti silahı zoru ile devirip antidemokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planladığı, bu çerçevede ise “SARIKIZ”, “AYIŞIĞI”, “YAKAMOZ ve “ELDİVEN” olmak üzere (4) ayrı darbe planı hazırlığı yaptığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu darbe planları incelendiğinde, “SARIKIZ” kod adlı darbe planının, darbe öncesi ülkede darbe zemini oluşturmak için yapılması gereken faaliyetleri içerdiği, “AYIŞIĞI” ve YAKAMOZ” kod isimli darbe planlarının ise Darbenin bizzat aktif olarak nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğini, “ELDİVEN” kod isimli darbe planının ise gerçekleştirilecek darbe sonrası yapılacak faaliyetleri kapsadığı anlaşılmıştır.


SARIKIZ kod adlı DARBE PLANI
Sarıkız kod isimli darbe planı Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK tarafından kaleme alındığı anlaşılan günlük notlarında ele geçirilmiştir. Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde, basının ele geçirilmesi, Üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesi, Sendikalarla birlikte hareket edilmesi, sokaklara afiş asılması, Dernekler ile temasa geçip Hükumet aleyhine teşvik edilmesi ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin hedeflendiği görülmüştür.
Sarıkız kod isimli darbe planı Şener ERUYGUR, Aytaç YALMAN, Özden ÖRNEK ve İbrahim FIRTINA tarafından hazırlanmış olabileceği değerlendirilmektedir.

AYIŞIĞI kod adlı DARBE PLANI
Ayışığı kod isimli darbe planı Mehmet Şener ERUYGUR’dan CD ler içerisinde Power point sunumu olarak ele geçirilmiştir. AYIŞIĞI kod isimli darbe planı YAKAMOZ ve ELDİVEN kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan darbenin ilk aşamasını oluşturduğu ve bu çerçevede, Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün emekliye ayrılması yada etkisiz hale getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN’ı terk etmesinin sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’in görevini sürdürmesi için yapılması gerekenlerin planlandığı görülmüştür.
AYIŞIĞI kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR ve ekibi tarafından hazırlandığı değerlendirilmektedir.

YAKAMOZ kod adlı DARBE PLANI
YAKAMOZ kod isimli darbe planı Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen CD ler içerisinde Power point sunumu olarak ele geçirilmiştir. YAKAMOZ kod isimli darbe planı AYIŞIĞI ve ELDİVEN kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan darbenin ikinci aşamasını oluşturduğu ve bu çerçevede, TSK’nın , Sivil İdarenin ve Dış dünyayla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi ile darbenin nasıl ve ne şekilde yapılacağı yönünde ayrıntılı planların olduğu görülmüştür.
YAKAMOZ kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR ve ekibi tarafından hazırlandığı değerlendirilmektedir.

ELDİVEN kod adlı DARBE PLANI
ELDİVEN kod isimli darbe planı Mehmet Şener ERUYGUR’dan CD ler içerisinde Power point sunumu olarak ele geçirilmiştir. ELDİVEN kod isimli darbe planı AYIŞIĞI ve YAKAMOZ kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan darbenin son aşamasını yani darbe gerçekleştirildikten sonra yapılacak hususları oluşturduğu görülmektedir. Eldiven kod isimli darbe planı çerçevesinde ise “Dahili Mutabakatın Sağlanması, CMB Mutabakatının Sağlanması, Yıpratma, Hazırlık ve Geçiş, TSK Türk Halkı Projesi” şeklinde planların olduğu görülmüştür.
ELDİVEN kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR ve ekibi tarafından hazırlandığı değerlendirilmektedir.

SARIKIZ KOD İSİMLİ DARBE PLANI

Özden ÖRNEK’e ait olduğu anlaşılan günlüklerden “6 Aralık 2003” tarihli başlıklı notta,
“Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’un isteği üzerine Jandarma sosyal tesislerine gittik. Kara Kuvvetleri Komutanı ve JANGENKK. Çarşamba günkü toplantıdan sonra çok rahatsız olmuşlar ve bu arada Kuran kursları ile ilgili yönetmelik düzeltmesi yayınlanınca hepimizde rahatsız olduk. Bilhassa bu hafta bütçe komisyonunda bir AKP milletvekili tekkelerin açılmasını isteyince hepimiz çok rahatsız olduk. Toplandık.
AY
Ben bu işten çok rahatsız oldum ve kendime göre şöyle bir plan yaptım. Aralık ayında bunların Cumhurbaşkanı ve BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ile görüşmelerini bekleyip eğer ocak ayı içinde bir hareket olmazsa istifa edeceğim. Hepimiz buna itiraz ettik.
ŞE
Buna gerek yok. Kabul etmiyoruz. Daha yapacağımız çok şey var. AA’ın bazı rahatsızlıkları vardı. Kendini rahatlatmadan takındığından kurtulamayacaktı. Bu nedenle de Pazar günü tüm Or’ları kahvaltıya davet etmişti. Buna neden Or’lar dan birinin vermiş olduğu bir cevaptı. Hepimiz AY’ın istifa etmesini kabul etmedik. Ve kendimize göre bir eylem planı yapmaya karar verdik.
Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben MÖ’ı davet edecektim.
Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik.
Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik.
Sokaklar afiş astıracaktık
Dernekler ile temas edip onları da hükumet aleyhine teşvik edecektik.
Bütün bu olayları yurt çapında yapacaktık
Yukarıdakiler SARIKIZ olarak anılacaktı. Ayrıca bana ALABANDA isimli bir proje verdiler. Bende onun hazırlığını yapacaktım. Bir şişe whiskey içtikten sonra akşam Genelkurmay Başkanı’nın oğlunun düğününe gittik.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür.
Dolayısıyla Özden ÖRNEK’e ait olduğu anlaşılan günlüklerdeki bu notlardan, şüphelilerin SARIKIZ ve ALABANDA kod isimli darbe planları yaptıkları anlaşılmaktadır.

SARIKIZ KOD İSİMLİ DARBE PLANININ HAYATA GEÇİRİLMESİ

01-Sarıkız kod adlı darbe planında, basını ele geçirmeye çalışacakları ve bu kapsamda Özden ÖRNEK’in M.Ö. ile görüşmesi planlanmıştır.

Konu ile ilgili Özden ÖRNEK’in günlüklerine bakıldığında,
“28 eylül 2003” başlıklı notta, “Azizlere öğle yemeğine oradan da Mustafa Özkan’lara gittik Amacım Mustafa Özkan ‘dan İstanbul’da siyasi yönden neler olduğuna dair bilgiler almaktı. Nitekim bazı çok kıymetli bilgiler aldım.Aydın Doğan’ın 2,5 milyar riski olduğu ve hükumet ne derse yapmak zorunda olduğu, AKP’nin Abdullah Gül ve çevresi tarafından ikiye bölünme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu gibi.” ,
“9 Aralık 2003” başlıklı notta, “Sergide MÖ ile görüştüm. Ve kendisine artık basının desteğine ihtiyacımız olduğunu söyledim. Kendisi her türlü yardımı yapacağına söz verdi. Bu arada Kuran kursları hakkındaki yönetmelik değişikliklerini konuştuk ”Zapsu’ya intihar ettiniz neden böyle aptal işler yapıyorsunuz” demiş. Zapsu hemen yönetmeliği iptal ettireceğini söylemiş. Bu arada Orhan Paşa ile de görüştüm ve kendisine Aydın Doğan’ın çok dikkatli olmasını, onun kuyusunu kazmak da olduklarını, bizimle beraber olmasını ve halkı aydınlatacak yayınlar yapmalarını söyledim. Bu arada Aydın beyi eve yemeğe davet edeceğimi de anlattım.” ,
“12 Aralık 2003” başlıklı not içersinde, “Akşam grubumuz ile bir araya geldik ve son bir haftadır olan gelişmeleri gözden geçirdik. AY bugün Genelkurmay Başkanı ile görüşmüş ve mesleki konularda sonra ulusal konuları konuşmuşlar.
Sonra hepimiz SARIKIZ kapsamında yaptıklarımızı anlattık. Bende İstanbul’da MÖ ile yaptığım konuşmayı ve gazetecilerin bu konuya ne kadar önem vermeleri gerektiği konusunda kendisine verdiğim mesajı, Rahmi Koç, ile olan görüşmemizin özetini, Orhan Karabulut’a AD(Aydın Doğan ) ile olan görüşmemizi anlattım ve 18 Aralık günü MÖ ile görüşme yapmaya karar verdik. AY ise ekonomik yönden bir değerlendirme yapmak üzere AKÇAKOCA(Eski BDDK başkanı) ile temasa geçmiş. Onun kanalından bir değerlendirme raporu hazırlattırıyor.”,
“18 Aralık 2003” başlıklı not içersinde, “Akşam yemeğe Mustafa Özkan ve eşi ile Kara Kuvvetleri Komutanı ve HVKK geldiler. MÖ bize gelmeden önce Süleyman Demirel’e uğramış ve bize ondan bazı mesajlar getirmişti. MÖ ile konuştuğumuz konuların özeti şöyleydi.
Durum dışardan nasıl görünüyordu. SD ülkenin süratle bir felakate doğru gittiğini ve askerin yalnız kaldığını hemen tedbir alınması gerektiğini söylemiş.Askerle teskere de hata yaptılar ve 50 yıllık dostumuz ABD yi reddettiler. Dolayısı ile bugüne kadar arkalarında olan Pentagon desteğini kaybettiler. Tersine bu adamlar ABD ve AB’yi arkalarına alarak istediklerini yapmaya başladılar. Üniversiteler, basın ve halk desteği olmadan asker bir şey yapamaz. Bu nedenle zor da olsa bu ilişkiyi kurmaları lazım ve ABD ile soğumuş olan ilişkilerin en kısa zamanda düzeltilmesi gerekir demiş.
Basın ile aramızı nasıl düzeltebiliriz diye konuştuk. Kendisi bu işin zor olduğunu hepsinin kendi ticari ilişkileri nedeni ile hükumete göbekten bağlı olduklarını ve kolay kolay hükumet aleyhine bir yazı yazamayacaklarını, hepsinin devlete borcunun bulunduğunu anlattı. Bilhassa Aydın Doğan üzerinde durarak en büyük medya patronu olması nedeni ile aramızı nasıl düzeltebileceğimiz konusunu araştırdık. Kolay olamayacaktı ama MÖ bize tüm medya patronlarına işin kötüye gittiğine ve tedbir alınmazsa çok geç olacağı konusunu anlatarak onları iknaya çalışacağını söyledi.
Yeni bir oluşumu herkesin aradığını ama kimsenin bir lider bulamadığını anlattı. Bu arada İstanbul TV’nin seçimlerden sonra ele geçirilmesini mümkün olup olmadığı konusu Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından gündeme getirildi. MÖ bunun kolay ama idamesinin çok zor olacağını belirtti. Kendisinin olduğunu zannettiğim Haber Türk kanalını bu maksatla bize sonsuz olarak kullanabileceğini ifade etti.
Sivilin görüşünün Genelkurmay Başkanının çok pasif olduğu şeklinde ifade etti. SD ayırca Kıbrıs konusunun ve kürt devleti kurulmasının ülkemiz için çok önemli olduğunu ve eğer Kıbrıs konusunda hükumet taviz verirse kendisinin yollara düşeceğini ifade etmiş. Kıbrıs’ta en iyi yolun çözümsüzlük olduğunu belirtmiş. Uzun konuşmalarda sonra bizim aldığımız mesaj veya yaptığımız değerlendirme şöyleydi:
Basının desteğini almak oldukça zordu ama denenmek mecburiyetindeydik.
Durumun kötüye gittiği bizim dışımızda SD ve diğer bazı önemli kişiler tarafından da değerlendiriliyordu.
Üniversitelerde talebeleri sokağa dökecek temaslara başlamamız gerekiyordu.
Kıbrıs konusunda milli dayanışma hükumetinin kurulmasının ve Annan planının üzerinden müzakerelere başlanması gerektiği” ,
“25 Aralık 2003” başlıklı notta, “14:30 - 15:30 - (E) Org. Kemal Yavuz ve Tuncay Özkan'ın Ziyareti” “Tuncay Özkan daha önce Show TV’de görev yapıyordu. Ancak bu hükümet kendi aleyhinde yayın yapan tüm kişileri ya oldukları gazetelerden çıkarttı yada televizyonlardan uzaklaştırdı. Kemal Yavuz generalde aynı durumda . Bende kendilerine yardım edebilmek için MÖ ile konuştum. Tuncay Özkan Müfit Gürtuna’nın İstanbul TV’sini satın almak istiyor ve AKP’nin yerel seçimlerde İstanbul’dan çıkaracağı adaya karşılık Ali Müfit Gürtuna’yı birleşik cephenin adayı olarak gösterilmesini koordine ediyor. Şimdilik ANAP ve DYP ile anlaşma sağlamış.” ,
“7 Ocak 2004” başlıklı notta “Tuncay Özkan Show TV’den ayrıldıktan sonra Org. Kemal Yavuz İle beni ziyarete gelmişti. O zaman kendisi ile İstanbul Belediye başkanlığına adaylık meselesi ve ulusalcı bir TV istasyonu ve diğer medya vasıtalarının kurulması konusunda görüşme yapmıştık. Bu konuşma üzerine bende MÖ ile görüşmüştüm. Kendisine MÖ’nün bana söylediklerini iletim. Ali Müfit Gürtuna adaylığa tam razı olmamakla beraber CHP desteklemeye karar vermiş. Şimdi DSYP’yi ikna etmeye çalışıyor. Daha MHP ile görüşecek. TV kanalını satın almak için gücü yetmemiş. Gürtuna İstanbul TV için çok para istemiş. Esasında kendisi bu istasyonu mütahitlere bedava kurdurmuş. Adam be para etme ama çaresizlikten başka yapacak bir şey yok dedi. Kendi istasyonu ve gazetesini kurmak inin yabancılar ile temasta . Dış finansman sağlayıp öyle faaliyete geçmeyi düşünüyor. Benden UYAK’ın kurulacak şirkete hissedar olmasını ve böylece BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN’a karşı bir çeşit koruma sağlamayı istedi. Bende kendisine elimden geleni yapacağım dedim. Bana kendi hazırladığı “Türk Medyası” ,le ilgili bir kitap verdi. İçinde her türlü ilişki ve rezaleti bulabilirsiniz dedi. Medya desteği olmadan ulusalcıların BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ve partisi ile başa çıkması mümkün değil. Bu nedenle TÖ’nün desteklenmesi gerekir. Bende uyandırdığı intiba dürüst ve yılmayacak bir kişi. Bilgili bir görüntüsü var. Hiç değilse mesleğini iyi bildiği intibaı uyandı. “,
“10 Ocak 2004” başlıklı notta, “Akşam Jandarma’nın Anıttepe’deki tesislerine gittim. Jandarma Genel Komutanı il beraber Aydın Doğan ile yemek yiyecektik. Aydın Doğan’ın(AD) yanında Mehmet Ali Yılmaz ve Fikret Bila vardı. Beraber olmamızın amacı AD’a bazı mesajlar vermekti. Öncelikle basının satılmış bir hale geldiğini değerlendirdiğimizi kendisinin bu konudaki görüşünün ne olduğu, ikinci olarak bu hükumete karşı hepimizin aynı gemide olduğunu ve gemi batarsa hep beraber batacağımızı. Aleyhimize yazı yazanlara kendi gurubunda destek vermemesini söyleyecek ve onlarında son günlerdeki olaylar hakkındaki görüşlerini alacaktı. Nitekim konuşmalarımız bu merkezde devam etti. Kendisi bize medyanın ekonomik durumunu izah etti. Ona göre medyanın kendisi hariç bütün patronları mali yönden hükumete muhtaç hale getirilmişti. Bu nedenle hükumete karşı çıkmaları mümkün değildi. Karşı çıkanların hayatı söndürülecekti. Nitekim. Bazı yazarlar hükumet aleyhine yazdıkça RECEP TAYYIP ERDOĞAN’ın müdahaleleri ile kendilerini işten çıkarılmışlardı. Tuncay Özkan, Sedef Karbaş, Televizyonlardaki bazı programalar gibi. Bu arada Tuncay Özkan’ı çok sevdiğini ama kendisine şu sıralarda hiç bir şey yapamıyacağını söyledi. Yemek bittiğinde ben sizin mesajınızı aldım dedi. Bizde kendisine “iş adamı olarak bazı sıkıntılarınızın olabileceğini anlıyoruz. Ama bazen hükumet lehinde de yazmamak karşı tarafa destek vermektir.” dedik. Yemekden çıkarken Jandarma Genel Komutanı bana bir dokuman verdi. Eve gittiğimde dokumana baktım AKP’nin hemen hemen bir yıllık faaliyetinin bir özeti ve değerlendirmesiydi. Güzel hazırlanmış bir dokumandı.” Şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür.

Konu ile ilgili Levent Ersöz ve Hasan Atilla UĞUR Görüşmelerinde,

16 Aralık 2003 tarihinde şüpheli Levent ERSÖZ ile Ahmet Tuncay ÖZKAN arasında yapılan görüşme çözümünde özetle; Levent ERSÖZ’ün “Kaleler birer birer düşüyor zaten” dediği, Tuncay ÖZKAN’ın da “çok düştü, mevzide kalmadı. Sıkıntı büyüyor” dediği, görüşmenin devamında Tuncay ÖZKAN’ın, Show TV televizyonundaki işinden çıkartılması ile ilgili patronu Mehmet Emin KARAMEHMET hakkındaki şikayetlerini dile getirdiği, yeniden işe alınması için Mehmet Emin KARAMEHMET’e baskı yapılmasının faydalı olacağını, kendisinin yeniden Show TV televizyonuna geri dönmesinin çok önemli olduğunu söylediği, bu çerçevede “Mehmet Emin’i biraz daha sıkıştırarak oynanırsa bu geri adım atmak zorunda kalacaktır, geri adım attığında da bunun canına okumak lazım” dediği, Levent ERSÖZ’ün de Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’un KARAMEHMET’le görüştüğünü, fakat KARAMEHMET’in Tuncay ÖZKAN’ın kendisinin ayrılmak istediğini söylediğini ifade ettiği, Tuncay ÖZKAN’ın da bunun yalan olduğunu söylediği,
Bu çerçevede Tuncay ÖZKAN’ın KARAMEHMET’i şikayet ederken, “Mehmet Emin KARAMEHMET zora düştüğünde en büyük desteği Silahlı Kuvvetlerden gördü, bunun üç tane nedeni var, birincisi ulusal bir sermayeyi temsil etmesi, ikincisi bizim içinde bulunmamız ve yakınlığımız, üçüncüsü de Mehmet Emin KARAMEHMET’in söylemi” dediği ve ayrıca Mehmet Emin KARAMEHMET’in kendisini Başbakan’ın talebi üzerine işten çıkardığını söylediği,
Görüşmenin devamında, Tuncay ÖZKAN’ın iki yıl önce Genelkurmay Adli Müşavirliğinden Erdal ŞENEL paşanın kendisini aradığını ve yanına çağırdığını, kendisinin de gittiğini, Tanju GÜVEN ve Erdal ŞENEL ile bir görüşme yaptıklarını, bu görüşmede kendisinden DOĞAN grubu ile ilgili bir tahlil yapmasını istediklerini, kendisinin de “ulusal açıdan Doğan grubunun tahlilini yapacak olursam Doğan grubu Türkiye’ye zararlıdır, mutlaka alternatifinin oluşturulması gerekir” dediğini, bunun üzerine kendisine “sana bir teklif gelecek, sen bu teklifi kabul et” dendiğini, kendisinin bu teklifin kimlerden geleceğini, Türkiye’de öyle bir grup olmadığını, fakat böyle bir teklif gelse memnuniyetle kabul edeceğini, Türkiye’de alternatif bir medya yaratılmasını, o medyanın ulusal duruşunun güçlendirilmesini memnuniyetle destekleyeceğini söylediğini ve bir hafta sonra da KARAMEHMET grubunu kastederek gruptan teklif geldiğini, bu durumdan kendisinin çok rahatsız olduğunu, bunların battığını, fakat git bat diyorsanız batayım dediğini, bunun üzerine kendisine “bu ulusal bir görevdir, bu grup batmaz, sen merak etme” dendiğini, kendisinin de gruba girdiğini, girince diğer komutanlarla görüşme fırsatı olduğunu ve herkesin “ulusal bir gruptur, desteklenecektir” mesajı verdiğini, bu mesajı alınca ilk günden itibaren ulusal bir duruş ortaya koyduğunu ve ona uygun olarak ta SHOV TV televizyonu ve Akşam gazetesini boşalttığını ve bir çizgi yarattığını, grubun bir çizgisi oluştuğunu, aynı zamanda Türkiye’de medya da olmaz denilen bir şey yaptığını ve Akşam Gazetesinin tirajını 120.000 den 210.000 e çıkarttığını, Akşam Gazetesinin lümpen bir gazete iken AB grubunda çok etkili bir gazete haline geldiğini, Show TV’yi dördüncü sıradan birinci sıraya çıkarttığını, reklam gelirlerini artırdığını beyan etmiştir.
Levent ERSÖZ’ün Karamehmet’in gelmesini Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’a arz ettiğini, Komutanın bir gün sonra yurtdışına gideceğini, yoksa kendisiyle görüşmeyi çok arzu ettiğini söylediği, Tuncay ÖZKAN’ın da “Sağolsun, çok saygılarımı selamlarımı iletin lütfen. Ben kendisine de gelirim sonra. Şimdi Jandarma Komutanının kendisini aramış olması, bugüne kadar sığındığı, yaşamasına neden olan her şeyi bırakması. Şimdi beni bırakıyor, bundan önceki dönemde hiçbir yaşama şansı yoktu. Ben geldiğimde içeriye alınmak üzereydi. Bizim yaptığımız şey şu; biz insanlara dedikki biz burada bir kale inşa edeceğiz. Ve bu kale Türkiye’de ulusal duruşun bir kalesi olacak. Ben o kaleyi 1,5 ayda inşa ettim.” dediği,
Görüşmenin devamında; Tuncay ÖZKAN’ın “Jandarma komutanımızın devreye girmesi, bu adamında bugüne kadar aldığı örneğin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli olan Tuncer KILINÇ’tan aldığı bir destek var.” dediği,
Devamında; yine Karamehmet grubunda çalışan Nuray BAŞARAN ve İsmail KÜÇÜKKAYA hakkında konuştuğu ve bu kişilerle ilgili şikayetleri dile getirdiği, bu kişilerle birlikte çalıştığı dönemde bu kişilerin o dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı ile ilgili haber yapmaya çalıştıklarını, kendisinin buna engel olduğunu, bu çerçevede “benim bir talimatım vardı, Silahlı Kuvvetler, MİT ve Emniyet ile ilgili bütün haberler bana gelecekti. Çünkü Emniyette Fethullahçıları tanımıyorlar, onları övüyorlar. MİT’i yıpratmak için çok kötü kampanyaları vardı. MİT Müsteşarını göndermek istiyorlardı. Silahlı Kuvvetlerin içinde de kendi kafalarına göre bir düzenleme yapmak istiyorlardı.” dediği,
Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde; Ali Müfit GÜRTUNA ve bu kişiye ait televizyon kanalı hakkında konuşmaya başladıkları, Tuncay ÖZKAN’ın Ali Müfit GÜRTUNA’nın öneminden bahsettiği ve bu kişiye ait televizyonu yerel seçimler öncesinde almak istediğini söylediği, bu çerçevede Tuncay ÖZKAN’ın “Ali Müfit’i sıkıştırmak gerekiyor. Yine ben sizden yardım isteyeceğim” dediği,
Tuncay ÖZKAN’ın “ben kendisiyle yüzyüze konuşmadım daha, korkmasın diye. Çünkü bu Recep Tayyip nedeniyle bundan korkuyorlarda, Dalan’ı konuşturdum, Bedrettin beyi konuşturdum, sizde Bedrettin beyle konuşup bilgi alabilirsiniz. Bedrettin DALAN’a dedim ki git bununla bir konuş, öyle bir şeye ihtiyacımız var. Bu ihtiyaç Türkiye’nin ihtiyacıdır, burada bir ulusal duruş ortaya koymalıyız” dediği,
Daha sonra, medyanın öneminden ve medyadaki ulusal duruşu kontrol altına almaktan bahsettikleri, bu çerçevede Tuncay ÖZKAN’ın “medya çok önemli, medya içerisinde benim ve benim arkadaşlarım bu düşüncede, ortak düşündüğümüze inandığımız bu düşüncelerin bu duyguların bulunmasında büyük fayda var, bunun için ben diyorum ki biz operasyonu mutlulukla sonuçlandıralım. Ne olmalı, Mehmet Emin’in kafası bu işe aymalı ve aydınlanmalı ve geriye gitmemelerini değerlendiririz.” “ikincisi de yedek bir sistem olarak bu Ali Müfit GÜRTUNA’nın elindeki sistemi almalıyız ve olayı organize etmeliyiz. Ben, onunla ilgili olarak Ali Müfit beye yapılacak psikolojik bir baskının çok yararlı olacağına inanıyorum. Orada bu TV kanalı, bugüne kadar Türkiye’de ve dünyada hiç kimsenin yapamadığını yapabilir… Yerel seçim öncesinde Show TV de Mehmet Emin’in yaptıramadığı her şeyi yapma olanağı var. Bütün görüşlerini orada seslendirme olanağı alır ve yarın bir gün çok ileri bir hamle alır” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “İKTİDARA VURULACAK DARBE İÇİN BU ÇOK ÖNEMLİ” dediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde; yeniden medyanın öneminden bahsettikleri ve Tuncay ÖZKAN’ın bu çerçevede “Türkiye’yi inşa edebilmek için bir tek koşul var, Türk medyasını aynı zamanda kontrol edebilmek…, Dünyanın neresinde psikolojik istihbarat yapmayan devlet var, bu ne demek, MGK’nın tutanağı gizli. Bunu sana veren, bu bilgiyi yaymak için sana veriyor” dediği, (Tuncay ÖZKAN’ın Küçükçekmecedeki deposunda yapılan aramalarda çok sayıda MGK toplantı tutanakları ele geçirilmiştir.)
Bilahare, Tuncay ÖZKAN’ın “İstanbul TV konusunda mutlaka Ali Müfit GÜRTUNA’ya baskı yapıp, bunu devredip çıkması konusunu sağlamalıyız. Ama bununla birlikte mutlaka Akşam’da geri adım atmak zorunda. Çünkü onu bugüne taşıyan Türk Silahlı Kuvvetleridir. Bugün ayakta kalmasını Türk Silahlı Kuvvetlerine ve bana borçludur, yaptığı her şey çok büyük hata olur ve kendisine döner.” dediği ve görüşmenin devamında Levent ERSÖZ’ün Mehmet Emin KARAMEHMET’in nerede olduğunu sorduğu, Tuncay ÖZKAN’ın da “Ankara’da olması lazım, bugün veya yarın Turkcell toplantısı var. İstanbul’a dönebilir ama buralarda. Burada ben bir yöntem olarak ta şunu tavsiye ediyorum, çünkü ben çok fazla girmek istemiyorum, sonuçları açısından. Yoksa ben karşısına dikilir, kendisini çok da güzel azarlar ve terbiye ederim. Buradaki en önemli sorumuz şu. Nankörlük etmenin kendisine bedeli olacağını öğrenmesi lazım. Ciddi söylüyorum, buralara gelmesindeki en büyük etken TSK dır, benim buraya gelmemdeki en büyük etken TSK dır, bu Türkiye için bir görev olarak verilmiştir.” dediği anlaşılmıştır.

17 Aralık 2003 günü Mehmet Emin KARAMEHMET ile Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR arasında yapılan görüşme çözümünde özetle;
Öncelikli olarak Mehmet Emin KARAMEHMET’in ticari konuları ve ekonomik sıkıntıları ile ilgili konuşma yaptıkları, görüşmenin ortalarına doğru Levent ERSÖZ’ün “Komutanımızın size selamı var, kendisi yurt dışında, kendisi ile görüşmemiz esnasında şunları size iletmemizi istedi. “Tuncay beyle İlgili bunu Mehmet beyden beklemezdim” dedi. Kendisi çok üzüldüler. 1,2 yıllık sıkıntıları paylaşmış, sizlere yardımcı olmuş bir insan. Bazı çevrelerden, bazı kişilerden size bir takım şeyler gelmiştir, geldiğini de biliyoruz. Sonuçta bu bir vefadır, ama bütün bunlara rağmen karşılıklı olarak iyi niyetin göstergesidir BU SÖYLEDİĞİM KONU YERİNE GELSİN, Mehmet bey beni hiçe saydı, bu konuyu kendisine aktar, umarım bu konunun telafisini yapar dedi.” dediği, Karamehmet’in de “Ben bu konuyu size şöyle anlatayım. Tuncay beyin bizimle bir kontratı var. Bizimle değil de ayrı bir şirketle, Tuncay beye çok baskılar geldi. Ben öyle baskılara şey yapacak değilim. Başbakan bizim televizyona hiç gelmedi. Çok söyledik ama olmadı, beyanat vermiyor. Buna rağmen biz Tuncay beye bir şey yapmadık. Borçlarımız var, kısıtlamaya gitmemiz lazım. Onun maliyeti vergiler dahil 9 milyon dolar, bu televizyona geliyor. Bundan önce 7 milyon dolardı. Arkadaşlarla konuşurken bunları biraz indiremez misiniz demişler, o da ben ayrılıyorum demiş. Ben yoktum. Cuma günü geldim Türkiye'ye. Ben arkadaşlarla bir konuşayım dedim, sonra siz telefon açtınız, konuştum Biz anlaştık ayrılıyoruz, ücretini kesmedik, program için ücreti devam ediyor. Yerine kimseyi almadık, ondan sonra ne Başbakan ne Bakanlardan teklif gelmedi, yine söylüyorum yerine de hiç kimse alınmadı.” dediği, bunun üzerine Levent ERSÖZ’ün “Size nasıl geldi bilmiyorum, program da ücretsiz çalışırım demiş.” Dediği, Karamehmet’in de “Onu da bizim arkadaşlar kabul etmediler.” dediği, bunun üzerine Levent ERSÖZ’ün de “Komutanımız söyledi, telafisi olabilir diye. Kendisinin söylemesine rağmen hiçe saydınız. Konu tamamıyla özel, burada kalacağına inandığımız için.” “Siz bir kez daha düşünün, gerekirse o vatandaşı bir kez daha çağırın nedir bu diye. Kendisini sever veya sevmezsiniz.” dediği, Karamehmet’in de “Kendisiyle hiçbir şeyim yok. Kendisi ben ayrılayım dedi, kendisine sorabilirsiniz” dediği, Levent ERSÖZ’ün “Ben kendisinin ayrılma gibi bir düşüncesi olmadığını öğrendim.” dediği, Karamehmet’in de “Ama ayrıldıktan sonra demiştir. Ayrıldı, aradan ne kadar geçti, organizasyon yaptılar. Ondan sonra ben bu söylediğinizi de söyledim, ücretsiz çalışırım demiş idareye. Ama kontratı boyunca her türlü mahrumiyetini ödüyoruz yani.” dediği, Levent ERSÖZ’ün “Onun mahrumiyetinden ziyade SHOW TV GİBİ BİR BASIN YAYIN KURULUŞUNUN BU ÇİZGİSİNİN DEVAM ETTİRİLMESİ SON DERECE ÖNEMLİ.” dediği, Karamehmet’in “Orada bir endişeniz olmasın.” “Komutanım hassasiyeti biliyoruz ama, sorun, kendisine biz en ufak bir şey söylememişizdir. AMA DEVLETİN ALEYHİNE BİR YAYIN FALAN, ONLARA DA MÜSAADE ETMEYİZ TABİ.” “Ben bir daha konuşayım.” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “İyi olur. Ben Komutanıma sizinle görüştüğümüzü ifade edeceğim. Kendisini bu konuda rahatlatmamız lazım. Komutanım sizin söylediğinize çok üzüldü, bir anda böyle bir şey söyleyince Komutanımız hassas bir insan, tanıyorsunuz değil mi ?” dediği,
Görüşmenin devamında, Hasan Atilla UĞUR’un söze girerek “Ama Mehmet bey tabi bu arada şu da var Komutanım bana bunu ilettiği zaman Genel Komutanımızla birlikte, ben sizin samimiyetinizi bildiğim ve sizi herkesten daha iyi tanıdığım için rahatlıkla şunu söyledim. Komutanım, çağırırız Mehmet bey gelir oturur konuşuruz ve açıklıkla konuşacak bir insandır dedim. Hakikaten de öyle oldu. Komutanımız hakikaten kırılmış, hassas bir insan, tekrar çağırıp ta Tuncay Bey ile konuşursanız kendisini de mutlu edersiniz.” dediği, Karamehmet’in de “Ama komutanım, tabi bazı yapamayacağım şeylerde var.” dediği, Hasan Atilla UĞUR’un da “Bir dinlerseniz en azından kendisini” dediği, Karamehmet’in de “Biz zaten kendisiyle konuşmak İçin Pazar günü sözleşmişlik, kendisini arayacaktım, ama işte Ankara'ya geldiğim için görüşemedik. Ama, çağırırız. Osman Bey her gün görüşüyor. Kırgınlığımız yok.” “Şimdi tabı ama komutanım, adam medya başkanı, ertesi gün ayrıldı deniyor. Orada tabi herkesin aklına acaba baskıyla mı ayrıldı sorusu geliyor” “Ben iki şey söyleyebilirim Komutan'a. Bir tanesi hiç kimseden, ama hiç kimseden en ufak bir şey gelmedi, bir. İki, onunla konuşan, o gruba bakan arkadaşımız, "yahu çok erkek adammış, iki dakikada ben ayrılıyorum dedi" şeklinde takdirlerini de söyledi, Hatta bu ayın sonu diye söylenmişti, sonra 01 Ocak diye kendisi düzeltti. Ama benim bunun dışında da söyleyecek bir şeyim var. Benim hiç haberim olmadı” “Hayır, en ufak bir şey, ne Bakandan, ne Başbakandan, ne başka bir kimseden en ufak bir baskı gelmedi. Gelse ne yapardık onu da bitmiyorum ama. Şimdi bize daha Önce gelen baskılara biz hiç itibar etmedik. Ama tavır koyuyorlar tabi.” dediği, Hasan Atilla UĞUR’un da çok kritik bir dönemden geçildiğini, bu nedenle Show TV ve Akşam Gazetesinin önemli olduğunu, bu nedenle bazı baskılar altında kalmaması gerektiğini söylediği ve görüşmenin sonlarına doğru “Ankara'da temasta olabileceğimiz, güvendiğiniz bir kimse var mı?” dediği, Karamehmet’in de Akşam Gazetesinden Serdar ÇABOĞLU’nun, Show TV’den de Bülent ERGİN’in isimlerini ve telefon numaralarını verdiği,
Görüşmenin son kısmında ise Hasan Atilla UĞUR’un “Bu arada komutanım da buradayken belirtmek istiyorum. Turkcell İle İlişkilerimiz çok güzel devam ediyor. Bunun için de teşekkür etmek istiyorum. Aşağıdaki arkadaşlarla da gayet İyi ilişki içerisindeyiz.” dediği, Karamehmet’in de teşekkür ederek ayrıldığı anlaşılmıştır.

Konu ile ilgili Tuncay ÖZKAN alınan ifadesinde görüşmeyi ve görüşme içeriğini tamamen inkar etmişse de, Mehmet Emin KARAMEHMET’in alınan ifadesinde, belirtilen tarihlerde Jandarma Genel Komutanlığına çağırıldığını, orada kendisi ile Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR’un görüştüğünü, bu görüşmede Tuncay ÖZKAN’ın yeniden işe alınmasını söylediklerini ve görüşmede geçen konuların konuşulduğunu beyan etmiştir.

Mustafa BALBAY ile Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR arasında geçen görüşme çözümü özetinde; Şüpheliler Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON ve Hasan Atilla UĞUR’dan ele geçirilen dijital veriler içerisinde Jandarma Genel Komutanlığında görevli olduğu dönemde Levent ERSÖZ’ün değişik kişilerle yaptığı görüşmeleri kaydettiğine dair bilgilerin olduğu, bu çerçevede Mustafa BALBAY’a ait 23 Aralık 2003 tarihli ve 5 Ocak 2004 tarihli görüşme çözüm tutanaklarının olduğu, ayrıca 23 aralık 2003 tarihinde yapılan görüşmeye ait bir kısım ses dosyasının olduğu, ayrıca yine 23 Aralık 2003 tarihindeki görüşme çözümü içerisinde birçok benzerlikler olan yedi sayfalık ayrı bir çözüm tutanağı olduğu görülmüştür.

23 Aralık 2003 tarihli görüşme içeriğiyle benzerlikler gösteren yedi sayfalık çözüm incelendiğinde Cumhuriyet Gazetesinin tirajının artırılması ve bu nedenle askeri birliklerde satılması konusunda konuştukları, bu çerçevede Levent ERSÖZ’ün “siz tirajı artırma konusunda şimdi nasıl buluyorsunuz. Askeri okullardaki personele yönelik olarak böyle bir şey, yani hem gazeteyi güçlendirmek hem de dediğim gibi birçok insan gazete okuyor. Er de gazete okuyor sonuç itibarıyla. Sadece subay astsubay değil” dediği, Mustafa BALBAY’ın Cumhuriyet Gazetesini üniversitelerde 250.000 TL ye sattıklarını, aynı şekilde kışlalara da 250.000 TL den satabileceklerini söylediği, Levent ERSÖZ’ün de yeni bir oluşumun oldukça zor olduğunu, ama bu işlerin bir şemsiye altında götürülmesinin daha rahat ve kolay olacağını söylediği ve televizyon konusunu düşünüp düşünmediklerini sorduğu, Mustafa BALBAY’ın da 1998 ve 1999 yılında Cumhuriyet TV diye deneme yayınına başladıklarını, fakat bir sonuç alamadıklarını söylediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Mustafa BALBAY’ın Cumhuriyet Gazetesi olarak kendilerine yönelik özeleştiri yaptığı ve bu çerçevede “bizim de hatalarımız oldu, 1950 yılında Demokrat döneminde iki yıl etkileniyor, hatta Nazım Hikmet’e hain diyorum ben, sonrada toplanıp özeleştirisini yapıyorum, bizim bazı yöneticilerimizin 1989 -1993 dönemi arası güneydoğu şeylerine yönelik PKK lıların açıklamalarını korumaya kalktılar, çok ağır oldu, o dönemde gazetemiz ama sonuç olarak şu anda gazete yönetimi Kuvayı Milliye çizgisinde” dediği,
Görüşmenin devamında yerel seçimlerle ilgili konuştukları ve bu çerçevede Cezayir ülkesini örnek verdikleri, bu konuyla ilgili Mustafa BALBAY’ın “Cezayir olayını söylüyorsunuz, genel seçimleri kazandılar ama ondan sonrası mümkün değil” dediği, hemen akabinde de Levent ERSÖZ’ün Mustafa BALBAY’ın bir süre önce yaptığı “GENÇ SUBAYLAR RAHATSIZ” başlıklı haberle ilgili konuşmaya başladıkları, bu çerçevede söz konusu haberle ilgili Genelkurmay Başkanının yaklaşımını konuştukları, bu sırada Mustafa BALBAY’ın “babam arıyor geçen gün, oğlum kendine dikkat et diyor, Genelkurmay Başkanı onlara dönmüş diyor” dediği, Levent ERSÖZ’ün de bunların hepsinin kesilmesini gerektiğini, hayat hakkı tanınmaması gerektiğini, yoksa yeniden hortlayıp kendilerini ortadan kaldırabileceklerini söylediği, Mustafa BALBAY’ın da “birisinde emekli vatandaş arıyor, tabi ben diyor 1960 ı gördüm, 1970 i gördüm, 1980 i gördüm. Şu ülkemizde şu birkaç ayına bakıyorum, FAKAT EN GEÇERLİ DARBE BU DÖNEMKİ DARBE DİYOR, insan olabilirde bu sistem içerisinde nasıl olabilir, bütün tartıştığımız konu burada” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “olabilir, tartıştığımız konu rejim tartışması…, silahlı Kuvvetler eskisi değil ki yani kimileri demokrasiye bağlı bir topluluk var… herkesin gönülden bir sızı hissetmesi var, herkes dolunca benim yaptığım gibi BUNLARIN HEPSİNİ KESECEKSİN, bir daha başa geçmeyecekler” dediği, Mustafa BALBAY’ın da bu nedenle yerel seçimlerin çok önemli olduğunu, yüzde 40 tan fazla oy alırsa daha tehlikeli olacağını söylediği anlaşılmıştır.

23 Aralık 2003 tarihinde Mustafa BALBAY ile Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR arasında yapılan görüşme çözümü özetinde; Görüşme içerisinde genel olarak örgütün medya yapılanması ile ilgili konuşmalar yaptıkları, bu çerçevede özellikle Cumhuriyet Gazetesinin tirajının artırılması ile ilgili konuşmalar bulunduğu, bunların yanı sıra diğer medya organlarının kontrol altına alınmasını konuştukları, bu çerçevede Levent ERSÖZ’ün “medya sahipleri ile görüşme yapmak lazım” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “BELLİ DÜRTMELER ORALARIN YÖNETİMİNDEKİ İNSANLARLA” dediği, devamında Mustafa BALBAY’ın “şu alternatif medya nasıl yaratılır, belki uzun sürede buna bakmak lazım, şimdi iki üç tane bir tane kanal değişik bir şey söylerse bunları etkiliyor” “Uzan’ın genel üzerindeki etkisi yüzde 3, genel pay içinde hükümet hazmedemiyor, çünkü ulaşıyor” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “Uzan’ın savaşı bırakmaması lazım, bıraktı hata yaptı, kurtulacağını falan zannetti” dediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Levent ERSÖZ’ün “siz tirajınızı artırmak açısından bizim askeri birliklerdeki askeri personele yönelik böyle bir şeyi nasıl uygun görürsünüz” dediği, bunun üzerine Hasan Atilla UĞUR’un “yeterli olur mu ki acaba? Açsak?” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “daha iyi, yani hem gazeteyi güçlendirmek ondan etkilenen bir çok insan şimdi evde gazete okuyor, sonuç olarak sadece subay astsubay değil, askerde okur, en azından Silahlı Kuvvetlerin kapısını biraz daha aralıyor” dediği, Hasan Atilla UĞUR’un da “çok doğru komutanım, erler eskisi gibi cahil değil, sekiz aylık var, asteğmen var. Bunu söylemek lazım Genelkurmay Başkanımıza” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “ben kantinde herkese satarsam bu gazeteyi mükemmel olacak, sonuç itibariyle günde 1.000 gazete satabilirim” dediği, bunun üzerine Mustafa BALBAY’ın söz alarak “biz mesela üniversitelerde 250.000 TL ye gazete satıyoruz. Kışlaya da 250.000 yaparız” “kimi yerlerde önyargı olabilir, kimi yerlerde sokmuyorlar bile. Mesela GATA da 250.000 den satabiliriz” dediği, Levent ERSÖZ’ün de bu konuyu Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’u kastederek komutanla konuşacaklarını, hatta komutanın Mustafa BALBAY’ı çağıracağını söylediği,
Mustafa BALBAY’ın Cumhuriyet Gazetesi ve kendileriyle ilgili özeleştiri yaparak “şu an yönetim olarak da nispeten hatalarımız da olsa, yani gazete 1950 döneminde Demokrat partiden iki yıl etkileniyor, hatta Nazım Hikmet’e hain diyor. Özeleştiri yapıyorum. Sizinle açıkça paylaşmamın sakıncası yok. Bazı yöneticilerimizin 1989-1993 arası diyelim Güneydoğu ve PKK lılardan etkilendiler. Çok kavga edildi o dönem bizim gazetede. Şimdi gazete yönetimi KUVAYI MİLLİYECİ” dediği,
Görüşmenin devamında yerel seçimlerle ilgili konuştukları, bu çerçevede Levent ERSÖZ’ün “ama her şey kısa vadede, onu da bıraktım, çok kısa vadede başarmalıyız. Çünkü yerel seçimler bunlar için musalla taşı olacak. O taş atlarsa çok daha zor olacak” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “evet zor, Cezayir de oldu biliyorsunuz. Yerel seçimleri kazandılar, ondan sonrası da mümkün değildir zaten” dediği, Mustafa BALBAY’ın Cumhuriyet Gazetesinde yaptığı “GENÇ SUBAYLAR RAHATSIZ” başlıklı haberle ilgili konuştukları, bu çerçevede Mustafa BALBAY’ın “şimdi bir emekli vatandaşı arıyorum, ben 60 ı gördüm, 70 i gördüm, 80 i gördüm diyor. Şu hükümetin son birkaç ayına bakıyorum diyor, en geçerli darbe bu dönemdeki diyor. Yani bu sistem içinde nasıl olur diyor. Bütün tartıştığımız nokta bu diyor” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “yani olay rejim olayında düğümleniyor” dediği anlaşılmıştır.
Görüşme çözüm metninin son sayfasında bilgi notu başlığı altında; 5 Ocak 2004 günü Mustafa BALBAY’la görüşme yapıldığı, bu görüşmede BALBAY’ın gazete olarak Şişli Belediye Başkanı Mustafa SARIGÜL’ün desteği ile 70.000 civarında Atatürk’ün mareşal üniformalı posterini bastırıp bu hafta sonu dağıtacaklarını söylediğini yazdığı tespit edilmiştir.

5 Ocak 2004 tarihinde Mustafa BALBAY ile Levent ERSÖZ ve Hasan ATİLLA UĞUR arasında yapılan görüşme çözümünde özetle; Görüşmenin başlangıcında Kıbrıs’la ilgili konuşma yaptıkları, Kıbrıs’la ilgili politikaları eleştirerek Kıbrıs’ın satılmaya çalışıldığını öne sürdükleri, bu çerçevede Mustafa BALBAY’ın psikolojik harekat olarak Atatürk’ün üniformalı resmini poster olarak bastırıp Cumhuriyet Gazetesi ekinde dağıtmayı düşündüklerini, posterin basımı konusunda Mustafa SARIGÜL’ün yardımcı olacağını söylediği, zaten Mustafa SARIGÜL’ün daha önceden de Cumhuriyet Gazetesine benzer yardımlarının olduğunu söylediği,
Görüşmenin devamında, Levent ERSÖZ’ün “bize gelen haber elemanlarımızın aldığı bilgiye göre Milliyete yönelik bir takım operasyonlar olabilir” “Milliyetin bu çıkışlarından dolayı, bunu siz Bila ile yüzyüze görüşerek aktarabilirsiniz” “ya Fikret Beyi sıkıştıracaklar yada başka bir şekilde rahatsızlık verecekler, bunu paylaşmamız lazım” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “zaten ben çok seviniyorum, bir anlamda tamamen tarafsız, şimdi tek başına Cumhuriyet gitmez, mümkün değil. Bu haberlerin hiçbirinde bencillik düşünmedim. Olabildiğince belli ölçülerde yayılmasında fayda var. O yüzden Milliyette çok önemli. Fikret Bey ile de bir konuşmak lazım” dediği, Hasan Atilla UĞUR’un da “yalnız kısa zamanda görüşürseniz” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “anladım, Fikret ile yemek yiyecektik, orada söylerim” dediği,
Levent ERSÖZ’ün bir önceki görüşmede konuştukları Cumhuriyet Gazetesinin askeri birliklerde satılması ile ilgili Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’u kastederek komutanla görüştüklerini söylediği, bu çerçevede “komutanla görüştük biz, bizim eğitim birliklerimiz, okullarımız, bölge komutanlıkları ve karargahlarına bir talimat vereceğiz. Toplu birliklerimiz olan yerler, tugay seviyesinde olan birliklerimize sizin temsilcileriniz gidip biz Cumhuriyet Gazetesini 400 değil 200.000 liradan vermek istiyoruz, formalite gereği gerekirse bir yazı olarak ortaya konulacak. Birlik komutanları bu konuda emir verecekler ve gazeteler alınacak. Bu uygulamayı başlatalım dedi komutanımız. Ondan sonra Kara Kuvvetlerine, Deniz ve Havaya komutanım teklif edecek, biz böyle bir uygulama başlattık, burayı götürüyoruz sizde bu konuya destek verin diye, diğerlerine de Cumhuriyet Gazetesinin girmesini sağlayacağız. Bunu sağlarken birlik komutanlarına biz bir de şunu soracağız, siz Cumhuriyet’e kapıyı açarken diğerlerine de hissettirmeden hafif hafif kısın. Adam orada Cumhuriyet’i görecek. bakacak ki Hürriyet yok Milliyet yok, neyse alacak. Yani çift taraflı olarak yönlendireceğiz” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “biz de fiyatı 250.000 e indireceğiz” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “yarından itibaren biz birlik komutanlarına talimat veririz” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “şimdi biz üniversitelere bu şekilde yapıyoruz, bir damga ile indirimli gazete olduğunu belirtiyoruz, yani 250.000 e satıldığını belirtiyoruz. Ötekilerle karışmasın diye. Bizde normal olarak üniversitelere, gençliğe uyguladığımız bu yöntemi size asker gençliğinede önermiş oluyoruz.” Dediği, Levent ERSÖZ’ün de hangi üniversitelere verdiklerini sorduğu, Mustafa BALBAY’ın da “ODTÜ, Dil Tarih coğrafya fakültesi, orası fena değil, Gazi’ye giremedik, orada değişik bir havada biliyorsunuz ve Ankara Üniversitesi” dediği, Levent ERSÖZ’ün “Bursa Uludağ yok mu” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “İstanbul da 4-5 yerde var, galiba Bursa’ya da geçtik” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “biz tanıdığımız rektörler vasıtası ile diğerlerine de bu konuyu anlatırız. Dolayısıyla onlarda da böyle bir hareketlenme sağlarız.kimse kırmaz yani, bu konu itibari ile onu da sağlarız. Önce bizde bu uygulamaya geçelim, arkasından diğer kuvvetlerde geçecektir” dediği,
Görüşmenin devamında, Levent ERSÖZ’ün “Bu hafta Turgay CİNER ile irtibat kuracağız, onunla bir konuşacağız. Aydın DOĞAN ile de görüşme ihtimali de olabilir bakarsınız. Bu vatandaş enterasan atamalar yapmış, kendi kızlarını icra kurulu başkanlıklarına getirmiş. Herhalde fiilen el koyma stratejisi mi güdüyor napıyor” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “Fikret Beyle konuştum bu konuda, sağlığında mirasını devrediyor diyor” dediği, görüşmenin sonlarına doğru Mustafa BALBAY’ın Amerikan büyükelçisiyle yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdiği anlaşılmıştır.

02-Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde rektörlerle temas kurulup öğrencilerin sokağa dökülmesi planlanmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden örgütün bu planı da hayata geçirdiği, plan gereği Jandarma Genel Komutanlığında Rektörlerle bir toplantı düzenlendiği, bu toplantıda hükümetin icraatları ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğu, toplantı sırasında 15-20 Rektörün KUBİLAY olmaya hazır olduklarını söylediği ve 25 Ekim günü Rektörler ve öğretim görevlilerinin Anıtkabire gitmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Toplantıda alınan bu karar gereği, 25 Ekim 2003 günü Ankara Üniversitesi rektörlüğü ve ADD “Cumhuriyete Saygı” mitingi adı altında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemiş ve bu yürüyüşe, Türkiye’nin dört bir yanından gelen rektörler, üniversite öğretim üyeleri, öğrenciler ve binlerce vatandaş katılarak Anıtkabire yürümüşlerdir.
Bu toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında bazı üniversite öğrencilerinin “ORDU GÖREVE” pankartları taşıdığı, gösteriye diğer şahısların yanı sıra dönemin İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ve YÖK Başkanı Kemal GÜRÜZ’ün de katıldığı görülmüştür. “ORDU GÖREVE” pankartını taşıyan öğrencilerin ise bir kısmının İstanbul Üniversitesi öğrencileri olduğu tespit edilmiştir.
Bu faaliyetlerin yanı sıra bazı üniversite rektörleri değişik zamanlarda yürütme organı ile ilgili açıklamalar yapmış ve bu açıklamalarla kamuoyu oluşturmayı hedefledikleri anlaşılmıştır.
Bu gelişmeler o dönemde bazı basın yayın organlarında yer alırken özellikle gerçekleştirilen bir kısım eylemler, örgütün Medya yapılanmasındaki sorumluları tarafından başta örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yayın yapan Cumhuriyet gazetesinde olmak üzere bazı medya organlarında sert ifadelerle haber yaptırılmıştır. Bu haberlerde “ON BİNLER AYAKTA” “İKTİDARA ÜÇLÜ UYARI" "REKTÖRLER YİNE UYARDI" ONBİNLERİN YÜRÜYÜŞÜ" şeklinde başlıklar kullanılarak bir taraftan yürütme organı baskı altına alınmaya çalışılırken diğer taraftan da kamuoyu oluşturulmaya ve böylelikle örgütün gerçekleştirmeyi hedeflediği darbeye zemin hazırlamaya çalıştıkları anlaşılmıştır.
Dolayısıyla soruşturma kapsamında elde edilen delillerden örgütün bu planı aynen uygulamaya koyduğu ve gerçekleştirdiği açıkça tespit edilmiştir. Bu nedenle konunun daha iyi anlaşılabilmesi için elde edilen deliller sırası ile anlatılacaktır.

Hiç yorum yok: