2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 101 -150 SAYFALAR
Doğu PERİNÇEK ve grubunun örgüt amaçları doğrultusunda analizinin yapıldığı Fabrikatör, Gözlem&Analiz / İstanbul-Şubat 2000 isimli örgüt dokümanında “…Perinçek ve Grubu, her konuda olduğu gibi istihbarat verileri toplanmasında da çok titiz bir ihtiyat sergilemektedir. Yapılan çalışmaların hukuk normlarına uygunluğu sağlanabilmesi için, her dönemde yayın şirketi faal tutulmuştur. Gazete ve dergi yayıncılığının doğal gereği olarak kişi ve kurumlardan bilgi akışı sağlanmış, elde edilen veriler stratejik materyallere dönüştürülerek yayıncılık ve hukuk prensiplerinin sınırları zorlanarak ideolojik amaçlar doğrultusunda, yüksek tahrip gücüne sahip bir silah gibi kullanılmıştır…,… Perinçek ve Grubu’nun yayın faaliyetleri içinde yer alan istihbarat toplama çalışmaları, gazeteciliğin doğal sınırları içinde varsayılamaz. Çünkü, disiplinli bir biçimde sürdürülen arşiv çalışmaları içinde MİT ve Genelkurmay Başkanlığı’nın “çok gizli” belgeleri de yer almaktadır…, …Özellikle kişilere yönelik ciddi bir arşiv bulunmaktadır. Bu arşivde yer alan bilgi ve belgeler, genellikle skandal içerikli provokasyonlara yönelik faaliyetler için bitimsiz bir kaynak durumundadır….” denmektedir.
21. Yüzyılda Casusluk, İletişim ve bilgi çağında global istihbarat istasyonları ve değişen casusluk mesleği, (Action+Obligation=Integration!, Araştırma Gözlem Analiz Raporu İstanbul, Aralık-2000 ve diğer birçok örgüt dokümanında da istihbarat vurgusu bulunmaktadır.
Muzaffer TEKİN, Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Ergün POYRAZ, Aydın YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK, Fikret EMEK, Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Hikmet ÇİÇEK, Hayati ÖZCAN, Kemal KERİNÇSİZ ve Nusret SENEM isimli örgüt yönetici veya üyesi olan kişilerden Genelkurmay başkanlığı, değişik bakanlıklar ve diğer devlet kurumlarına ait gizli belgeler ele geçirilmiştir. Ait oldukları kurumlardan sorulup teyit edilen gizli belgeler için niteliklerine göre ilgilileri için ceza tayini istenilmiştir.
Bütün bu gizli belgelerin Ergenekon’ un istihbarat toplama hedefleri kapsamında ele geçirilip, yeri ve zamanı gelince örgüt amaçları doğrultusunda kullanılmaları için saklandığı anlaşılmaktadır. Ergün POYRAZ’ dan ele geçirilen bir CD içerisinde “Kara kuvvetleri istihbarat arşivi” başlıklı klasörde arşiv oluşturacak kadar birçok gizli askeri/istihbari belge ve bilginin bulunduğu anlaşılmıştır. Ergün POYRAZ’ ın gizli belge ve bilgileri yazdığı kitaplarda kullanarak, İsmail YILDIZ’ın sahibi olduğu SESAR isimli internet sitesinde yayınlayarak tahsis olundukları amaç dışında kullandıkları anlaşılmaktadır. Özellikle gizli askeri belgelerin geçmiş dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev almış örgüt yönetici ve üyeleri ile bağlantı halinde bulundukları diğer kamu görevlilerinden sağladıkları anlaşılmıştır.
Ergenekon dokümanında açıkça “…güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiği…” belirtilerek, diğer bir kısım örgüt dokümanında da yabancı istihbarat örgütleri ile ilişkiler ve bunlardan da istihbarat sağlanabileceği anlatılmaktadır. Soruşturma kapsamında yabancı şahıslar ile iletişimleri bulunduğu anlaşılan bazı örgüt üyelerinin ellerinde bulundurdukları gizli belgeleri aktardıkları şüphesini de doğurmaktadır.
—Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetmek
Yukarıda örgüt dokümanları bölümünde ve bir önceki başlık altında kısaca Ergenekon’un istihbarat toplama hedefleri anlatılmıştır. Öncelikle birçok örgüt belgesinde bu suç kapsamındaki çalışmalar yer almıştır. Örnek olarak;
Sanat, Gladyo Sanatçılar, Türk Toplum Yapısında Değişim, İstanbul–10 Nisan 2000 isimli örgüt dokümanının “İstihbarat örgütlerinin fuhuş ve eğlence sektörü bağlantıları” başlığı altında tanınmış birçok sanatçının suç kapsamındaki bilgiler ile fişlendiği,
MİT&Medya Ve Ajan Gazeteciler, İstanbul, Aralık- 2000 isimli örgüt dokümanının “Medya" başlığı altında; Doğan Holding, Uzan Grubu, Bilgin Grubu, Ciner Grubu, Çukurova Grubu vb. başlıklar altında çeşitli kanal ve gazete sahiplerinin, "Medya Patronları” başlığı altında Erol Aksoy ve Bekir Kutmangil isimli şahısların, “Can Dündar’ın fiyatı” başlığı altında; Mehmet Ali Birand, Yaşar Kemal, Ahmet Altan, Taha Kıvanç, Bülent ŞİRİN isimli şahısların, "Araştırmacı gazeteci prototipleri” başlığı altında kamuoyunca tanınan birçok televizyoncu, gazeteci ve yazarın suç kapsamında bilgiler ile fişlenerek, özellikle bazı gazetecilerin CİA, MOSSAD, MİT, Hiram ABBAS ekibinden, Sönmez KÖKSAL ekibinden, Mehmet EYMÜR ekibinden, Miktat ALPAY ekibinden şeklindeki yazılar ile tasnife tabi tutulduğu,
Oluşum isimli örgüt dokümanında Mesut YILMAZ, Güneş TANER, Alaattin ÇAKICI, Korkmaz YİĞİT isimli şahısların ve ilişkilerinin yazılarak suç kapsamındaki bilgiler ile fişlendiği,
Biyografi isimli örgüt dokümanında Kemal GÜLMAN isimli bir iş adamının suç kapsamındaki bilgiler ile fişlendiği,
Örtülü faaliyetler bir isimli örgüt dokümanında Orgeneral Çevik BİR’ in suç kapsamındaki bilgiler ile fişlendiği anlaşılmıştır.
Soruşturmada Ergenekon’un amaçları doğrultusunda binlerce vatandaş, siyasetçi, bürokrat, asker, emniyet ve yargı mensubu ve iş dünyası hakkındaki istihbari çalışmalar ile fişleme yaptıkları tespit edilmiştir. Örgüt yöneticilerinden Mehmet Fikri KARADAĞ’ ın hiyerarşisinde bulunan Erkut ERSOY yönetiminde istihbarat toplama özel amaçlı Özel Büro adlı internet sitesi ile istihbari bilgi toplama faaliyetleri yürütüldüğü, bunların yanı sıra sokakta da takip tarassut çalışmaları yapılarak istihbarat toplama faaliyetlerine hız verildiği anlaşılmaktadır.
Gazi GÜDER, Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat YÜCEL, Ferudun Refik NUHOĞLU, Ergün POYRAZ, Fikret EMEK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Veli KÜÇÜK, Sevgi ERENEROL, Habip Ümit SAYIN, Doğu PERİNÇEK, Hikmet ÇİÇEK, Nusret SENEM, Mehmet Fikri KARADAĞ, Erkut ERSOY ve Murat ÇAĞLAR’ ın fişleme tabir edilen bu eylemi gerçekleştirdiği anlaşılmış ve kendileri hakkında bu suç nedeni ile ceza tayini istenilmiştir.
Bunlardan bazıları aşağıda özetlenmiştir.
Veli KÜÇÜK’ te, DHMİ’ nin bir kısım personeli hakkında “Tarikatçı, şeriatçı, beş vakit namaz, ailede türban, maddiyatçı, mali yönden araştırılması gerekir” yazılı belge, Adil Serdar SAÇAN hakkında ahlaki eğilimi ve cinsel yaşamına ilişkin iddiaların yazıldığı belge,
Doğu PERİNÇEK ve İşçi Partisi binasında, Fırat Üniversitesindeki 28 öğretim görevlisinin “Siyasi, dini görüşleri ve sivil toplum kuruluşları ile olan ilişkilerinin” yazıldığı belge, bunun dışında 220 öğretim görevlisi hakkında “Muhafazakâr, Nurcu, Süleymancı, Nakşî, F.G Grubu, Sağ görüş, Milli görüş, Ülkücü, Milliyetçi, BBP, Mason v.b.” yazıldığı belge, Başbakan’ın 4 danışmanın “ ailevi durumlarının, ilişkide oldukları kişilerin, etnik kökenlerinin…” yazıldığı belge, 56 rütbeli Emniyet görevlisinin “..Dini ve siyasi görüşlerinin..” yazıldığı belge, bunun dışında 22 Emniyet görevlisinin “..Memleketi, etnik kökeni ve dini görüşlerinin…” yazıldığı belge, ABD ülkesinde değişik üniversitelerde mastır ve doktora öğrenimi gören 89 Emniyet görevlisinin “…dini görüşlerinin…” yazıldığı belge, Yüksek yargıda görevli 18 kişinin “…Siyasi, dini görüşleri ve ırki kökenleri, aileleri ve özel hayatları ile ilgili notlar..” yazılı belge, 18 rütbeli Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun “… Siyasi görüşleri ve ırki kökenlerinin…” yazıldığı belge, Oslo Büyükelçiliği görevlileri, Mainz Başkonsolosu, Munster Başkonsolos Muavini, Azerbaycan Büyükelçiliği Müsteşarı, Dışişleri Bakanı Özel Müşaviri ve emekli bir Tuğgeneral’in “…aile bilgileri, dini inanışları, siyasi görüşlerinin…” yazılı olduğu belge, 100 den fazla Emniyet görevlisinin “..Fethullahçı..” olarak yazıldığı belge, 82 Milli Eğitim personelinin “…siyasi ve dini görüşlerinin…” yazıldığı belge,
Sevgi ERENEROL’ da, Konya Selçuk Üniversitesinde görevli 79 öğretim görevlisinin “…siyasî, dinî görüşler ve ırkî kökenlerinin…” yazılı olduğu belge, ayrıca Üniversitenin yönetim kadrosunu oluşturan 11 kişinin “…Üniversite içi ilişkilerinin, özel hayatındaki ilişkilerinin, kişisel özelliklerinin, siyasi ve dini görüşlerinin…” yazıldığı belge,
Ergün POYRAZ’ da, 5 ayrı Bürokrat ve Vali hakkında “…siyasi ve dinî görüşleri ile ırkî kökenleri ve görevlerinin…” yazıldığı belge, 3 Emniyet Müdürünün “…siyasi görüşleri ve aileleri ile ilgili istihbari bilgilerin…” yazıldığı belge, Jandarma Genel Komutanlığında Hâkim Albay olarak görevli bir rütbelinin “… Ailesinin etnik kimliği ve teröre verdiği destekten bahsedildiği…” yazılı olan belge, Özellik arz ettiği belirtilen bir dosyada 26 Bakan hakkında “…Dinî görüşleri ve ırkî kökenlerinin…” yazıldığı belge, 60 Milletvekilinin “…dini görüşlerinin…” yazıldığı belge, AKP hükümetinin bakanlarının “…etnik kökenlerinin…” yazılı bulunduğu belge, Elazığ Fırat Üniversitesindeki bazı öğretim görevlilerinin isimlerinin verilerek “…tarikatçı oldukları, ideolojik konumlarının…” yazılı olduğu belge, Elazığ Vali Yardımcılarının “…ideolojik görüşlerinin…” yazılı olduğu belge, 17 İl Valisinin “…İrtica eğilimli olduğunun…” yazıldığı belge, 294 Kaymakam hakkında “…İrtica eğilimli, eşinin türbanlı olduğu…” yazılı belge, 126 Belediye Başkanı hakkında “…irtica yapısına sahiptir,eşi türbanlıdır, haremlik selamlık uygular….” yazılı belge, 300 Doktor, Başhekim, Hemşire vb. görevlilerin “…türban takar, irticacıdır, türban takmaz, modern görünümlüdür, irtica eğilimlidir, şeriatçıdır…” yazılı belge, Başbakanlık ve Bakanlıklara bağlı görev yapan toplam 1763 kişinin isim listesinin listelendiği, bazılarının karşısına “…siyasi, dini görüşleri ve ırki kökenlerinin…” yazıldığı belge, Başbakanlık, Bakanlıklar ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda görev yapan 1054 kişinin listelendiği bazılarının karşısına “…siyasi ve dini görüşlerinin…” yazıldığı belge, Malatya Üniversitesinde görevli bir öğretim görevlisi hakkında “…ideolojik görüşlerinin…” yazılı olduğu belge, Van YY Üniversitesinin bir kısım öğretim görevlisi ve öğrenci hakkına “…ideolojik düşünce ve fikirlerinin…” yazıldığı belge, durumlarıyla ilgili istihbarı çalışmalar yapıldığı, 2113 kişinin isim listelenerek “…ulusalcılar..” yazdığı belge, 47 İl Emniyet Müdürünün “…siyasi ve dini görüşleri ile ırk kökenlerinin…” yazdığı belge, Hürriyet, Cumhuriyet, Yeni Çağ, Yeni Şafak, Referans, Dünden Bugüne Tercüman, Akşam, Zaman Gazetelerindeki bir kısım yazarlar hakkında “ ….Şeriatçı, İBDA-C sempatizanı, Amerikan şeriatçısı, Fettullahçı, Tetikçi, Kürtçü, Necip fazıl Ekolünden, Alman vakıflarının beslemesi, Demirelci, Nurcu, Ermeni milliyetçisi v.b.…” yazılı belge, İçişleri Bakanlığınca alınacak olan 25 Mülkiye Müfettişi hakkında “…istihbarat kaydı var, İHL mezunu, menfaat düşkünü…” yazılı belge, İçişleri Bakanlığında görevli 35 bürokrat hakkında “…Tarikat mensubu, Süleymancı, Fetullahçı, irticacı…” yazılı belge,
İsmail YILDIZ’ da, Hürriyet gazetesi yazarı 12, Sabah Gazetesi yazarı 8, Milliyet Gazetesi yazarı 11, Akşam Gazetesi yazarı 6, Vatan Gazetesi yazarı 4, Star Gazetesi yazarı 6, Radikal Gazetesi yazarı 3, Yeni Şafak 3, D.B.Tercüman Gazetesi yazarı 2, Zaman Gazetesi yazarı 3 kişi hakkında “…Özel hayatları, siyasi bağlantıları, iş hayatı ile ilgili bilgilerin yazdığı, ayrıca bir kısım gazeteciler için, yabancı ülke ismi verilerek etkisinde olduğu belirtildiği, yine bir kısım gazeteciler içinde yabancı istihbarat servisleriyle irtibatlı olduğu…” yazılı belge, 368 Milletvekili hakkında “…MİT, İran, CIA, Mossad, Almanya, AKP yönetiminin güvendiği isimlerden, Konjonktürel davranabilir, İlişkilerinde pragmatist, AKP den kopabilir, AKP den kopmaz v.b.…” yazılı belge,
Hayrettin ERTEKİN’ de TRT kurumu içinde bulunduğu iddia edilen “…Süryani ve Ermeni kökenli görevliler ile bunların zararlı faaliyetlerinin…” yazılı bulunduğu belge,
Mehmet Fikri KARADAĞ’ da İzmir ilinde bulunan bir müteahhit hakkında “…Etnik ve ideolojik kimliği…” ile yazıların bulunduğu belge,
Habib Ümit SAYIN’da, YÖK üyeleri ve YÖK Denetleme Kurulu Üyelerinden oluşan 27 kişinin listelendiği, bazıları hakkında “…Alman ajanı, İkinci Cumhuriyetçi, Tarikatçı, Fethullahçı, Atatürkçü, Teziç uşağı…” yazılı bulunduğu belge, elde edilmiştir.
Ergenekon’un istihbarat sonucu elde ettiği verileri, şantaj, yıpratma ve sindirme, bazen karalama, dezenformasyon amacıyla kullandığı anlaşılmıştır.
—Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama
Kuvayı Milliye Derneğinin Mersin ilinde bir düğün salonunda düzenlenen üyelik kabul töreninde, Kuran-ı Kerim ve (3) tabanca üstüne el basan bir gruba dernek başkanı emekli Albay Mehmet Fikri KARADAĞ tarafından “ Türk anadan ve Türk babadan doğmuş soyunda dönme olamayan Türkoğlu Türküm ben bu uğurda ölmek var öldürmek var” cümleleriyle başlayan bir yemin ettirdiği tespit edilmiştir. Yemin töreninden sonra kendisine soru soran gazetecilere 13.500 kişilik bir hainler listesi hazırladıklarını, bunu kamuoyuna açıklayacaklarını söylediği anlaşılmıştır.
Kuvayı Milliye Derneği Mersin temsilcisi Kemal CANAY’ ın 13 aralık 2006’da yaptığı basın açıklamasında ise; “Genel merkezimizin, hain olduğunu belirttiği 13.500 kişi ve kurum var. Genel başkanımız Mehmet Fikri KARADAĞ, yurtdışına para kaçıran bu hainlerin listesini onların en çok güvendiği kaynaklardan elde etti. Vatana ihanet kanunu kaldırıldı. Biz bu kanunun yeniden yürürlüğe girmesini istiyoruz. Adam ihanet ediyor elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Mersin PKK ve Siyonistlerce işgal edildi. Türk çocukların elinden ekmekleri alınıyor Mersinde suç işleyenlerin %90 nı doğulu ve güneydoğuludur. Türk çocuğu suç işlemez.” dediği tespit edilmiştir.
Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluş bildirgesinde ise “Devletimiz (d) (dinci, dönme) takımı tarafından yönetilmekte Türk milleti kendinden olan Türk soylu yöneticilere kavuşabilme özlemi duymaktadır. Hıyaneti vataniye kanunun zamanı geldiğinde yürürlüğü konulması için çalışılacaktır.11 Kasım 1938 den bugüne kadar ihanet eden her şahıs kurum ve kuruluş hesap verecektir, vatan mutlaka korunacak, millet daima büyüyerek sonsuza kadar yaşatılacaktır. Zira kendisinin bu uğurda feda edecek çok vatan evladı vardır.” denildiği tespit edilmiştir.
Örgüt üyesi Murat ÇAĞLAR daha önceki tarihlerde yakalandığında, Kuvayı Milliye Derneğinde kaldığı süre içerisinde dernek yöneticilerinin kendilerine, vatanın elden gittiğini, bir an evvel halkın ayaklandırılması gerektiğini, ayrıca Kuvayi Milliye Derneğinin mevcut orduya alternatif yeni bir ordu kurma yetkisinin olduğunu, mevcut ordunun içinde bölünmeler olduğunu, vatan hainlerinin olduğunu anlattıklarını beyan etmiştir. Daha sonra alınan C.savcılığı ifadesinde de bu beyanlarını teyit etmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşlarındaki bir yapılanması olan Kuvayı Milliye derneğinin illegal yapılanmasında yer alan örgüt üyelerinin bir taraftan Gazeteci Yazar Fehmi KORU ve Orhan PAMUK gibi isimlere suikast yapmak için hazırlıklar yaptıkları görülürken, diğer taraftan da DTP li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman BAYDEMİR, DTP Genel Başkanı Ahmet TÜRK ve DTP milletvekili Sebahat TUNCEL gibi isimlere suikast hazırlıkları planladıkları da görülmektedir. Bu konuya ilişkin şüpheliler arasında oldukça açık telefon görüşmeleri mevcuttur. Bu konudaki telefon görüşmeleri Ergenekon Terör Örgütünün yapmayı tasarladığı eylemler bölümünde yazıldığından burada tekrar edilmemiştir.
Şüphelilerin görüşmelerinde haklarında suikast planları yapılanların etnik, siyasi, yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu, bu kişilere yapılacak bir suikastın asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak, hatta Muhammet YÜCE’nin ifadesinde “gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemden sonra Türkiye’nin ikiye bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği” şeklindeki kaçamaklı beyanına uygun bir tehlike oluşturacak nitelikte oldukları anlaşılmaktadır.
Diğer yandan Ergenekon’ un Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları eylemleri ile özellikle bu eylem tarihlerinde gündemde olan türban tartışması taraflarını, tartışma zemininden kamplaşmaya çekmeyi, toplumun farklı görüşe sahip kesimlerini birbirlerine ve nihayetinde yönetime karşı silahlı ayaklandırmayı, bu şekilde ülkede kargaşa ortamı oluşturup ordu içerisinden kendilerine destek olacaklarını umdukları kişiler ile yönetimi ele geçirmeyi amaçladıkları anlaşılmaktadır.
Gizli tanık 17, ifadesinde aynısı ile ; “Ali KUTLU, Mersin ilinden derneğe gelmişti. Kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığını anlatıyordu. Bu kişinin Mersin’de VKGB tarafından organize edilen bayrak mitinginde yer aldığını, bu miting öncesi 2 adet Türk bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktırıldığını, bundan dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını bizzat kendisinden duydum.” şeklindeki beyanı, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum alanındaki diğer bir kuruluşu olan VKGB’ nin bu amaca yönelik faaliyetlerini göstermesi açısından önemli görülmüştür.
Ergenekon yönetici ve üyelerinin dosyada mevcut onlarca telefon görüşmelerinden de, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama ile askeri müdahale beklentisi söylemleri bulunduğu anlaşılmaktadır.
ÖRGÜT’ÜN TASARLADIĞI EYLEMLER
Yargıtay binasına sabotaj veya Yargıtay görevlilerine suikast
İşçi Partisi Genel Merkez binasında yapılan aramada elde edilen ELBA marka bir CD’ de “Yargı-Nusret Senem’den” klasöründe “Yargıtay” isimli PDF belgesi içerisinde Yargıtay binasının elle çizilmiş krokisi, “Krokinin açılımı” isimli Word belgesi içerisinde de krokinin açılımının yazılı bulunduğu, krokide binanın bölümlerinin, giriş çıkış noktalarının gösterilerek işaretleme, çizim ve numaralandırmalar yapıldığı,
“Krokinin açılımı” isimli Word belgesinde;
A: Yargıtay ana bina
B: Yargıtay bitişik ek bina
C:Yargıtay ek bina
1. Protokol kapısı (güvenlik çok sıkı)
2. Avukat giriş kapısı
3. Posta giriş kapısı
4. Vatandaş kapısı
5. Garaj kapısı (sürekli görevli bulunur, güvenlik yok)
6. Mutfak kapısı
7. A blok yan kapı
8. C blok yan kapı
9. C blok arka kapı
10. C blok ön yan kapı
11. C blok ana giriş kapı
12. C blok garaj kapısı
13. Başbakanlık güvenli girişi
14. A blok giriş
X Güvenlik var
X Polis var
X Ray cihazı var
P Polis noktası var
“Sarı ile işaretli bölgeler rahat, buralarda güvenlik, polis, görevli yok. 6 nolu kapı tünel gölgesinde kalıyor. Gece için uygun. 3 nolu kapı kilitli ancak açılabilir. Buradan A blok zemin altına inilir. Burası Milli Eğitim Bakanlığı ile A blok arasında kalıyor ve araba park yeri. Tenha. C blok 8 nolu kapı çok müsait. Girince bazen kapı arkasında bir güvenlik çıkabilir. Burada lavabolar var. Oraya geçilebilir. Her zaman yok. 9 nolu kapı kilitlidir. Ama açılabilir. Ön taraftaki ışıklar orayı görmüyor. 10 nolu kapı kullanılmaz, ön taraftaki ışıklar burayı iyi görüyor. Ön tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki sarı alan ağaçların altında kalıyor. Işıktan da geriye kalıyor. Orayı güvenlik kulübesi görmüyor. Arkada camları yok. O nedenle kör bir nokta oluşuyor. Karargâh kameraları görse de karanlık olduğundan sıkıntı olmaz. Ancak fazla beklememeli. Karargâh önünden hemen ikaz gelebilir” yazıldığı,
Aynı CD içerisindeki “Yargıtay ile ilgili notlarım” isimli Word belgesi içinde de Yüksek Yargı dâhil birçok yargı görevlisinin isimlerinin karşısında siyasi, dini görüşleri ve ırki kökenleri belirtilerek fişleme yapıldığı, bazı yargı mensuplarının aileleri ve özel hayatları, bir kısmının da aileleri ile ilgili araştırma yapılması içerikli notlar yazıldığı görülmüştür.
Ankara Emniyet Müdürlüğü yazımıza verdiği cevapta; söz konusu CD içerisindeki krokinin Yargıtay binasına ait ve kroki açılımıyla ilgili yazıların da binaya uygun bulunduğunu bildirilmiştir. ( Başsavcının tehdit edilmesine ilişkin yazı bulunup buraya eklenecek)
Krokinin, özellikle açılım yazısı ile birlikte değerlendirildiğinde yasal bir amaçtan çok Yargıtay binasına sabotaj veya Yüksek Yargı görevlilerine suikast planı için hazırlandığı izlenimi vermektedir. Bu planın içinde bulunduğu CD birkaç üyesi Ergenekon üyesi veya yöneticisi olmakla suçlanan İşçi Partisinin Genel Merkez binasında ele geçirilmiştir. Ergenekon’ un amaçlarına ulaşabilmek için suikast dâhil birçok illegal yöntemi uygulayabileceği yukarıda anlatılan örgüt dokümanlarında yazılmıştır. Nitekim Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay saldırıları örgüt eylemleri arasında sayılmış ve ilgili kişiler hakkında ceza tayini istenilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yönetimdeki siyasi partiye kapatma davası açması, karşıt görüşteki kişilerin tehdide varan tepkileri ve davaya destek veren kişiler arasındaki tartışmalar ile gergin bir ortam oluşturmuştur. Bundan sonra Yüksek Yargı görevlilerine veya Yargıtay binasına yapılacak bir saldırının şüphelileri olarak gösterilecek kişiler ile karşıt görüşteki kesim arasında zaten var olan gerilimin kavga ortamına dönüşmesi muhtemeldir ve Ergenekon’un amaçlarına uygun düşmektedir.
Bu açıklamalar ile söz konusu krokinin ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından ülkede karşıt görüşlü kesimler arasında kavga ortamı oluşturmak amacı ile Yargıtay binası veya Yüksek Yargı görevlilerine bir eylem için hazırlandığı şüphesi doğmuştur. Ancak bu eylem planının hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil elde edilemediğinden veya bu aşamada haber alındığından örgüt faaliyetlerini gösterir bir delil olarak kabul edilmekle birlikte suç isnadına konu edilmemiştir.
NATO görevlilerine suikast ve NATO Karargâhına sabotaj
Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati ÖZCAN’ın İzmir’deki işyeri ve ikametinden elde edilen müzik albümü görünümlü CD içerisinde, İzmir’de bulunan NATO Karargâhında çalışan tüm görevlilere ait kimlik bilgileri, kimlik kartlarının taranmış renkli suretleri, imzalarının dijital ortamda taranmış hali, NATO binalarının ve NATO üst düzey komutanlarından bazılarının aile fertlerinin fotoğrafları bulunmuştur. Aynı CD içerisinde NATO tesislerinin açık parkı önündeki daire kiralanacak ve altı aylık kirası peşin ödenecek yazıldığı, güvenlik kartlarının hangi tür yazıcı ile yazılacağı ve ne tür kartuş veya toner kullanılacağının, olası bir sabotajdaki patlama sonrası yangın musluklarının nasıl devre dışı bırakılacağının yazıldığı, plan kroki ve fotoğrafların bulunduğu, fotoğraflar üzerinde birçok işaretlemenin yapıldığı, ayrıca NATO personelinin başka yerlerdeki tesislere gidip gelirken kullandıkları yol güzergâhının işaretlenip güvenlik zafiyeti olan yerlerin belirtildiği anlaşılmış, CD ortamındaki bu belgelerin 2003 yılında oluşturulmakla birlikte üzerlerinde 2007 yılının Şubat-Mart aylarında değişiklikler yapıldığı tespit edilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığından alınan cevapta İzmir’deki NATO Karargâhına ilişkin sabotaj ihbarının daha önce Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığınca bildirildiği, ilgili birimlerin uyarıldığı belirtilmiştir.
Uluslararası statüdeki NATO askeri birliğine ilişkin bu plan, kroki ve yazıların, uzman bir ekibin karargâh içinden de yardım alarak hazırlayabileceği sabotaj veya suikast çalışmasından başka bir anlam taşımadığı açıktır. Bunların NATO askeri birliği karşıtı söylemleri ile bilinen ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden Doğu PERİNÇEK ile bağlantılı örgüt üyesi Hayati ÖZCAN’ dan ele geçirilmesi ise dikkat çekicidir.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’nün yönetim aleyhine kullanılabilecek argümanlardan birisi olarak ülkede güvenlik zafiyeti oluşturacak, uluslar arası kamuoyunun tepkisini çekecek sansasyonel bir eylem olarak NATO Karargahına sabotaj veya NATO görevlilerine suikast planladığı yönünde şüphe oluşmuş ise de, bu eylemin hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil elde edilemediğinden örgüt faaliyetlerini gösterir bir delil olarak kabul edilmekle birlikte suç isnadına konu edilmemiştir.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’ a suikast
İşçi Partisi Genel Merkez binasında yapılan aramada elde edilen VERSATİLE marka 411509A102B4 seri numaralı CD’ de “Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” klasörü içerisindeki “Koruma planı” isimli 08 ŞUBAT 2005 tarih ve “Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’ ın koruma planı” başlıklı yazı bulunduğu ve yazının dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan Org. Yaşar BÜYÜKANIT’ ın İzmir ve Balıkesir’ e yapacağı ziyaretler sırasındaki koruma planı olduğu anlaşılmıştır.
Belirli tarihte ve yine belirli yerlere olan ziyaretlerindeki koruma planının yetkisiz sivil kişilerin elinde bulunması, soruşturma genelinden örgüt amaçlarına aykırı davrandığı düşünüldüğünden dolayı hedef haline getirildiği anlaşılan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar BÜYÜKANIT’ a yönelik bir eylem hazırlığı yapıldığı şüphesini akla getirmekte ise de, bu eylemin hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil elde edilemediğinden suç isnadına konu edilmemiştir.
Demokratik Toplum Partisinden İstanbul Milletvekili Sebahat TUNCEL ve Mardin Milletvekili Ahmet TÜRK, Demokratik Toplum Partisinden Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman BAYDEMİR, Yazar Orhan PAMUK ve Gazeteci Yazar Fehmi KORU’ ya suikast
Muhammet YÜCE’ nin Ergenekon’a bağlı sivil toplum kuruluşları arasındaki Kuvayı Milliye Derneğinin Genel Başkanı ve aynı zamanda Ergenekon’un yöneticilerinden olan Mehmet Fikri KARADAĞ’ ın kendisinden eleman temin etmesini istemesi üzerine iki ayrı cinayet suçundan yakalama emri ile aranan Selim AKKURT’ u tanıştırdığı, Mehmet Fikri KARADAĞ’ ın en son iki ayrı ankesörlü telefondan Selim AKKURT’ un kullanımındaki cep telefonunu aradığı ancak ulaşamadığı tespit edilmiştir.
Kuvayı Milliye Derneği yapılanması ile bağlantılı Muhammet YÜCE, Selim AKKURT, Coşkun ÇALIK ve Ayhan ÇELİK’ in, başlıkta yazılı kişilere suikast yapmayı planladıkları aralarındaki iletişimlerin tespit edilen içeriğinden duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta anlaşılmaktadır.
Coşkun ÇALIK özetle “…Muhammet YÜCE’ nin kendisine Orhan PAMUK’ u Türk düşmanı bir yazar olarak tanıtıp öldürmeleri halinde Fikri Albay’ın 2 trilyon vereceğini söylediğini, paraya ihtiyacı olduğu için bu teklifi önce kabul ettiğini, Muhammet YÜCE’ ye Albay’da bu kadar para ne geziyor diye sorduğunda paranın Albayın Derneğinden geleceğini söylediğini…” ifade etmiştir.
Bu aşamadan sonra planlanan eylemler için yapılan görüşme ve faaliyetlerin arttığı, hedefteki kişiler için göze alınamayacak derecede tehlikeli boyuta vardığı düşüncesi ile tasarlanan eylemlerde tetikçi olarak istihdam edilmesi düşünülen ve zaten yakalama emri ile aranan Selim AKKURT yakalanmıştır.
Haklarında suikast planları yapılanların etnik, siyasi, yazar ve gazeteci kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu, maddi menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği kişilerden ayrı neredeyse gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki bu algılama nedeni ile olası bir suikastın Ergenekon’ca takdim edileceği görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı anlaşılmıştır.
Tasarlanan eylemlerin asıl amacının ise, toplumun değişik görüş ve inançlara sahip kesimleri arasında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün amaçladığı şekilde yönetim ve güvenlik zafiyeti oluşturacak derecede kavga ve çatışma ortamı oluşturulması olduğu anlaşılmıştır. Bu eylem planlarının hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil elde edilemediğinden veya bu aşamada haber alınıp eylemlerde tetikçi olarak istihdam edilecek olan Selim AKKURT yakalandığından dolayı, örgüt faaliyetlerini gösterir bir delil olarak kabul edilmekle birlikte suç isnadına konu edilmemiştir.
II. BÖLÜM
SORUŞTURMANIN DİĞER AŞAMALARI
Trabzon İl Jandarma Komutanlığının 156 hattını gizli numaradan arayarak isim ve kimliğini belirtmeyen bir şahsın, “Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı’nın karşısındaki tek katlı binanın çatısında elektrik direğinin yanında el bombası ve C-4 patlayıcı madde bulunduğu, patlayıcı maddeyi Mehmet DEMİRTAŞ isimli şahsın sakladığı, bu patlayıcıları bir astsubayın temin ettiği, adres olarak Mithatpaşa caddesi ile Samanyolu caddesinin birleştiği sokakta bulunan Kardak Balıkçısının yanındaki tek katlı bina” şeklinde ihbarda bulunduğu ve bu ihbarın önce İstanbul İl jandarma Komutanlığına, sonrasında da İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bildirildiği anlaşılmıştır.
Soruşturmada, Emniyet Genel Müdürlüğünün her yıl güncellenen terör örgütleri listesinde yer almayan, örgütlenme biçimi, amacı ve faaliyetleri açısından bilinen terör örgütlerinden önemli farklılıklar gösteren, daha önce bir ceza davasına konu olmamış Ergenekon isimli Terör Örgütüne ulaşılmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından, örgütün yapılanması ve faaliyetlerine yönelik elde edilen bilgi ve tespitler doğrultusunda hazırlanan iddianame mahkemenizin 2008/209 esas sayılı dosyasında yargılama halen devam etmektedir.
Soruşturma sürecinde elde edilen örgütsel nitelikli dokümanları, gizli tanık ifadeleri ve adli teknik takip çalışmaları; hiyerarşik ve farklı toplumsal katmanlara nüfuz etmeye odaklı örgütlenmenin göstergelerini oluşturmuştur.
30.06.2008 tarihine kadar gerçekleştirilen operasyonlarda birçok şüphelinin ev ve işyerlerindeki aramalarda elde edilen ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ İSTANBUL 29 EKİM 1999 - LOBİ ARALIK 1999 - OLUŞUM ARALIK/1999 - FUNDAMENTALİST TERÖR İSTANBUL 27 MART 2000 - ULUSAL MEDYA 2001 İSTANBUL / ARALIK 2000 - ŞİRKET KÖSTEBEKLER GÖZLEM ANALİZ İSTANBUL / ARALIK 2000 - MİT MEDYA VE AJAN GAZETECİLER İSTANBUL / ARALIK 2000 - İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI ANALİZ İSTANBUL 7 NİSAN 2000 - ÖRTÜLÜ FAALİYETLER BİR İSTANBUL 6 NİSAN 2000 - DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE 25 KASIM 1999 isimli dokümanların incelenmesi teknik takip çalışmaları, gizli tanık beyanları ve elde edilen deliller doğrultusunda,
Ergenekon Terör Örgütünün; bazı TSK mensubu ve sivil şahısları kullanarak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün adını, ilke ve inkılâplarını suistimal ederek, illegal kazanç, gizli istihbarat, legal ve illegal faaliyetler, terör dünyasına yön vermek amacı ile naylon terör örgütü kurmak, mafyayı re-organize ederek kullanmak, naylon şirketler oluşturma, suikast ve propaganda gibi yöntemler vasıtası ile bir örgütlenme oluşturup, gizlilik prensipleri altında Türkiye Cumhuriyetinin devlet kademelerini ele geçirip, örgütün amaçları doğrultusunda bir devlet yapısı kurmak, başıboş gezen şahısları amaçları doğrultusunda kullanmak, medyayı ele geçirerek devletin yeniden yapılanması çerçevesinde kullanmak, oluşturulacak sivil toplum kuruluşları vasıtası ile propaganda yapmak, kuvva-i milliye, ulusal güç birliği adı altında faaliyet yürüten dernekler ve güvenlik şirketleri kurarak bunlar vasıtası ile istihbarat toplamak, gibi yöntemler ile devleti yeniden yapılandırma amaçları doğrultusunda faaliyet yürüttüğünün anlaşıldığı,
Şüpheliler Barbaros Hayrettin Altıntaş, Hasan Atilla Uğur, Birol Başaran, D.Ali Özoğlu, Kemal Aydın, Osman Gürbüz, İbrahim Özcan, M.Şener Eruygur, Sinan Aydın Aygün, Ahmet Hurşit Tolon Ve Levent Ersöz,Tunç Akkoç, Ercüment Ovalı, Hamza Demir, Muhammet Murat Avar, Siyami Yalçın, Ufuk Büyükçelebi, İlker Güven Adnan Türkkan, Erol Mütercimler, ve Hatice Bahtiyar ait işyeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda çok sayıda yazılı doküman, elektronik malzeme, 11 adet tabanca, 2 adet av tüfeği, 1 adet baston tüfek, çeşitli çap ve ebatta 1036 adet fişek, 28 adet kovan, 18 adet şarjör 2747 adet CD/DVD, 300 adet disket, 95 adet bilgisayar, 27 adet flash disk, 22 adet hafıza kartı, 260 adet videokaseti, 46 adet teyp kaseti, 99 adet ajanda, 27 adet telefon fihristi ve çok sayıda Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken GİZLİ BELGELER ele geçirilimiştir.
Şüpheli şahıslardan Ayışığı, Yakamoz, Eldiven isimli darbe girişimine yönelik hazırlanan slaytlar ele geçirilmiş ve ayrıca Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altında illegal bir yapılanma kurdukları anlaşılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma devam etmekteyken, 12.08.2008 günü saat 18.20 sıralarında emniyete yapılan ihbar üzerine13.08.2008 günü arama yapılan aramada; 2 adet Kalashnikof marka tüfek, 8 adet uçaksavar mermisi, 2 adet tabanca, 3 adet av tüfeği, bahse konu silahlara ve çeşitli ebatlara haiz 1218 adet Fişek, 1034 adet Kovan, 9 adet Şarjör, 4 adet el telsizi, 1 adet dürbün, 1 adet ses kayıt cihazı, 52 adet Vhs, Beta, Mikro ve Ses kaseti, çok sayıda yazılı doküman ve 1367 gram esrar elde edilmiştir.
Elde edilen malzemeler neticesinde iş yeri sahipleri Muzaffer ÖZTÜRK’ün 13.08.2008 günü, ihbarda adı geçen Arif DOĞAN’ın 14.08.2008 günü gözaltına alındıkları ve tutuklandıkları,
Şüpheli M. Şener ERUYGUR’ un ADD Genel Merkezindeki ofisi ve şüpheli Hurşit TOLON’un Ankara ilindeki ikametinden elde edilen CD’lerin içeriğinde, Cumhuriyet Çalışma Grubu adıyla faaliyet yürüten bir yapılanmanın kuruluş, teşkilatlanma ve çalışmalarına dair çok sayıda doküman bulunmuştur. Adı geçen grubun, Aralık 2003 tarihinde dönemin Jandarma İstihbarat Başkanı Emekli Tuğgeneral Levent ERSÖZ’ ün talimatıyla İstihbarat Başkanlığı bünyesinde İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğü adıyla kurulduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan incelemelerde; grubun görev ve faaliyetleri ile ilgili çeşitli tarihlerde hazırlanmış olan rapor ve sunumlara rastlanmıştır. Bunlardan “Cumhuriyet Çalışma Grubu Teşkilat ve Faaliyetleri” adlı sunumda grubun kuruluş gerekçesinin anlatıldığı slaytta yer alan ifadeler, operasyon kapsamında ele geçirilen özel istihbarı bilgiler, psikolojik harekat planları ve fişleme çalışmalarının hangi kapsamda yürütüldüğü konusuna açıklık getirmektedir.
“Cumhuriyet Çalışma Grubu Teşkilat ve Faaliyetleri” adlı sunumda “Vakit Gazetesinin Saldırılarına Karşı Alınacak Tedbirler” başlığı altında yer alan “İllegal Faaliyetler” bölümünde silahlı eylem, sabotaj, adam kaçırma vb. yollara başvurulması gerektiği yönündeki ifadelerin bulunduğu görülmüştür.
Devletin en temel kurumlarından biri olan ve sorumlu olduğu bölgede illegal faaliyetlerle mücadele ile görevli olan Jandarma Teşkilatı içinde yer alan bir grubun, suç teşkil eden illegal eylemleri bir yöntem olarak benimsemesi ve bunu resmi bir sunumda açıkça ifade etmesinin ortaya koyduğu tehdit ve tehlikenin büyüklüğü, kurumlar içerisinde örgütlenmiş illegal yapılarla mücadelenin aciliyet ve önemini kaçınılmaz bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ergenekon Terör Örgütü içerisinde faaliyetlerde bulunduğu tespit edilen ve örgüte yönelik yapılan çalışmalarda gözaltına alınan şüphelilerle irtibatları tespit edilen şahıslara yönelik yürütülen çalışmalar sonucu 18.09.2008 günü 9. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı doğrultusunda İstanbul, Ankara, Kırklareli, Sakarya, Hakkâri, İzmir, Elazığ ve Mersin illerinde başlatılan operasyonlarda toplam on dokuz (19) şüpheli gözaltına alınmıştır.
12.06.2007 tarihinde Ümraniye’de ele geçirilen el bombaları sonrasında ortaya çıkartılan ve Ergenekon yapılanması içerisinde oldukları tespit edildikten sonra yakalanan şahıslardan elde edilen örgütsel doküman niteliğindeki belgeler, iletişim-bilişim malzemelerinden elde edilen bilgi ve dokümanlar, teknik takip çalışmalar sonrasında ele geçirilen her türlü bilgi ve belgenin incelemesi sonrasında, bu örgütle ilişki içerisinde oldukları yönünde kuvvetli deliller elde edilen şahıslar ile irtibatları tespit edilen;
Mehmet Ali ÇELEBİ, Yaşar TOZKOPARAN, Noyan ÇALIKUŞU, Eren MUMCU, Hasan Hüseyin UÇAR, Hamza DEMİR, Rıfat DEMİR, Rıfat YILDIRIM, Mahmut OĞUZ, Kurtça BEKTAŞ ve Süleyman SOLMAZ, Doğukan YORULMAZ, Mahmut oğuz Kazancı ve Levent TEMİZ On Dokuz (19) şüpheliye ait işyeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda çok sayıda yazılı doküman ve elektronik malzeme, 4 adet tabanca, 2 adet şarjör, 63 adet fişek, 26 adet kovan, 5 adet renkli torba içerisinde kimyasal madde (uyuşturucu), 1839 adet CD/DVD, 144 adet disket, 23 adet bilgisayar, 6 adet flash disk, 9 adet hafıza kartı, 156 adet videokaseti, 40 adet teyp kaseti, 5 adet ajanda, 130 adet dergi ( aydınlık(5) ,köklü değişim (104), Türkeli (7), kuvvai milliye (1)…vb) ele geçirilmiştir.
Mahmut OĞUZ, Süleyman SOLMAZ, Kurtça BEKTAŞ, Rıza DEMİR, Rıfat YILDIRIM isimli şüphelilerin birlikte hareket ettikleri, Hizb-ut Tahrir gurubu içerisinde yer aldıkları, belirli aralıklarla toplantılar yaptıkları ayrıca yapılan aramalarda Hizb-ut Tahrir terör örgütüyle ilgili çok sayıda doküman, dergi, kitap bulunarak el konulmuştur. Kitapların bazılarının yasak yayınlardan olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan soruşturmada tutuklanan askeri personel olan Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin Süleyman SOLMAZ ile irtibata geçtiği, bu şahıstan Hizb-ut Tahrir le ilgili kitap, dergi ve CD aldığı, daha sonra bu dokümanların Neriman AYDIN’ ın evinde yapılan aramalarda ele geçirildiği anlaşılmıştır. Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin, Süleyman SOLMAZ ile olan irtibatı sırasında kendisini başka isimle tanıttığı, askeri personel olduğunu söylemediği ve muhasebeci olduğunu anlattığı tespit edilmiş olup, bu şahısla görüşmeler yaptığı ve toplantılar yapmak üzere sürekli telefonlaştıkları anlaşılmıştır. Bu konuyla ilgili telefon görüşmeleri dosyaya konulmuştur.
02.09.2005 günü ilimizde Cuma namazı çıkışında Fatih Camii avlusunda toplanan Hizbut Tahrir örgüt mensuplarının, anayasal düzenin kaldırılıp yerine Raşidi Hilafet olarak adlandırılan hilafet devletinin kurulmasına yönelik yapılan olaylı toplumsal gösteri neticesi yakalanan şahıslardan;
• Mustafa Türker GÜVEN’ in 02126711022 numaralı telefonunun, Ergenekon Soruşturması sırasında ölen Kuddusi OKKIR’ dan elde edilen 0533 7624601 numaralı cep telefonunda kayıtlı olduğu,
• Sedat TEMİZ’ in 05357919153 numaralı telefonunun, Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan Fikret EMEK’ ten elde edilen 5357919153 numaralı cep telefonunda kayıtlı olduğu,
• Kirami KÜÇÜKADA’ nın 2125089600 numaralı telefonunun, Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan İsmail YILDIZ’ dan elde edilen harddisk içerisinde bulunan İso-gen .xls isimli rehberde kayıtlı olduğu,
• Uğur KANKUR’ un 2125501173 numaralı telefonunun, Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan İsmail YILDIZ’ dan elde edilen harddisk içerisinde bulunan f rehber 2.xls isimli rehberde kayıtlı olduğu,
• Bayram AKIN’ ın 2122509301 numaralı telefonunun, Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan İsmail YILDIZ’ dan elde edilen harddisk içerisinde bulunan f rehber 2.xls isimli rehberde kayıtlı olduğu,
• İsmail GÖRPÜZ’ ün 2125499820 numaralı telefonunun, Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan İsmail YILDIZ’ dan elde edilen harddisk içerisinde bulunan f rehber 2.xls isimli rehberde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
01.07.2008 tarihinde şüpheli Neriman AYDIN’ ın ikametinde bulunan belgeler arasındaki bir not kağıdında; “Hizbuttahrir” yazdığı, bunun altında da, “Süleyman” “Ulus kiler çarşı girişindeki Türkcell telefoncu Rıza arkadaşı” “Keçiören sanatoryum konuşma yerleri” “Her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı” “Aşama aşama hazırlık” “Senin bu kitaba geçmen için altı ayın var” “Bu iş için hiçbir şey talep etmeyen hocalarımız var” “CD ler kalabalık ortamda izleyin” “Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” şeklinde yazılar olduğu görülmüştür. Not kâğıdında Hizb-ut Tahir terör örgütü mensuplarının toplantı yerlerini ve davranış özelliklerini gösterir yazılar bulunduğu, bu yazıdan örgütün gizliliğe dikkat ettiği, aynı zamanda propaganda çalışmaları yürüttüğü anlaşılmış ,ayrıca not kâğıdı şüpheli Süleyman SOLMAZ’ a sorulduğunda, kendisine ait olmadığını, ancak notta geçen bilgileri şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ye verdiğini beyan etmiştir.
Askeri personel olan şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ nin, Hizb-ut Tahrir bağlantısı olduğu anlaşılan şüpheli Süleyman SOLMAZ ile irtibata geçmesi, toplantılarına katılacağını anlatması, bu konuyla ilgili sık sık mesajlaşmaları ve şüpheli Neriman AYDIN’ ın ikametinde bulunan not kâğıdı değerlendirildiğinde, şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin şüpheli Süleyman SOLMAZ vasıtasıyla, Hizb-ut Tahrir terör örgütü içersine sızmaya çalıştığı, bu şekilde ERGENEKON terör örgütünün, Hizb-ut Tahrir terör örgütünü kontrol altına alarak yönlendirmeyi amaçladığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Levent TEMİZ den elde edilen daktilo ile yazılmış 3 sayfalık “turan ihtilal ordusu / manifestosu” başlıklı yazıda kısaca;
“Bugün, demokrasi adı altında yüce Türk ırkına empoze edilmeye çalışan sistemin Türkün şahsına ve vicdanına ters ve aykırı bir sistem olduğundan, Türk Kimliğinin Osmanlı İmparatorluğu zamanında eritildiğinden, ikinci bir Kuvai Milliye ruhuna bürünerek gerçekleştirilecek mukaddes Türk ihtilali ile başlatılacak bir mücadeleden, Türk ırkının göstermiş olduğu iyi niyeti ve samimiyeti istismar eden aşağı iktidai ırklara geçmiş asırlarda göstermiş olduğumuz hoşgörü ve sevgiden feragat edileceğinden, azınlıkların tüm hukuki ve mülkiyet haklarının ellerinde alınarak, mal varlıklarının ihtilal komitesince devletleştirileceğinden, azınlıkların nüfus kağıtlarının, müsadere olunarak Müslüman olanlara devşirme, Müslüman olmayanlara Jenosit kartı verileceğinden, azınlıklara tek tip çamur renginde devşirme ve Jenosit amblemli formalar giydirileceğinden, tüm basın kuruluşlarının kapatılacağından, yöneticilerinin kurşuna dizileceğinden” bahsedilmektedir.
Ayrıca şüpheli Levent TEMİZin 17.05.2006 tarihinde ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından yürütme organını devirmeye kalkışma eylemi olarak planlanan DANIŞTAY saldırısından üç gün önce 14.05.2006 gecesi saat 03.45 sıralarında Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Veli KÜÇÜK, Sevgi ERENEROL, M.Fikri KARADAĞ ve Kemal KERİNÇSİZ’ e “BUGÜN TÜRK TARİHİNDE GÖRÜLMEDİĞİ KADAR AŞAĞILANMAKTADIR. AVRUPANIN VE ABD’ NİN SALDIRGANLIĞI TEHLİKELİ BOYUTLARA ULAŞMIŞTIR. İŞBİRLİKÇİ KOMPRADOR SİSTEM GÖRÜLMEDİK DERECEDE AŞAĞILIKTIR. BU DURUMDA TÜRKÇÜ-DEVRİMCİ GENÇLERE İHTİYAÇ VARDIR. BEN T.C’NİN SADECE TAM BAĞIMSIZLIĞINI İSTEDİM. BU NEDENLE BEN VE ÜLKÜDAŞLARIM EMPERYALİZME VE İŞBİRLİKÇİLERE KARŞI SAVAŞTIK. BUNDAN DOLAYI ÖLÜMDEN KORKMUYORUZ. BEN GENÇ YAŞTA ÜLKEMİN BAĞIMSIZLIĞINA KENDİMİ ARMAĞAN ETMEKTEN ONUR DUYUYORUM. TÜRKLÜĞÜN TEK KURTULUŞ ÇARESİ KALMIŞTIR ODA SİLAHLI MÜCADELEDİR. AV. LEVENT TEMİZ” mesajını gönderdiği tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütü içerisinde faaliyetlerde bulunduğu tespit edilen ve örgüte yönelik yapılan çalışmalarda diğer şüphelilerle irtibatları tespit edilen şahıslara yönelik yapılan çalışmalar sonucu 23.09.2008 günü 9. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı doğrultusunda İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde başlatılan operasyonlarda toplam on üç (13) şüpheli gözaltına alınmıştır.
Adil Serdar SAÇAN, Emcet OLCAYTO, Hüseyin NAZLIKUL, Tanju GÜVENDİREN, Gürbüz ÇAPAN, Mahir AKKAR ve Tuncay ÖZKAN, Adnan KILIÇASLAN, Selim Utku GÜMRÜKÇÜ, Mesut ÖZCAN, Murat AĞIREL ve Evrim BAYKARA ile Şüpheli Adil Serdar SAÇAN’ ın ikametinden elde edilen CD içerisinde bulunan ve daha önceki aramalarda da elde edilmeyen Ergenekon Terör Örgütüne ait örgütsel içerikli;
BATI DÜNYASINDAN DEMOKRATİK HUKUK ÖRNEKLERİ İSTANBUL / 11 NİSAN 2000
BATI VE İŞBİRLİKÇİLERİNİN KRONOLOJİK SÖYLEM VE AMAÇLARINA ATATÜRK’ÜN YANITLARI İSTANBUL / 11 NİSAN 2000
• TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLARI VE 10. CUMHURBAŞKANI ADAYLARI OPERASYON İSTANBUL / 30 NİSAN 2000
• BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM İSTANBUL / 27 HAZİRAN 2000-06 OPERASYON (daha önceki aramalarda doküman olarak elde edilmiş olan örgütsel dökümanlar şüpheli Adil Serdar SAÇAN’ da dijital olarak elde edilmiştir) dokümanları elde edilmiştir.
On üç (13) şüpheliye ait işyeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda çok sayıda yazılı doküman ve elektronik malzeme, 10 adet tabanca, 9 adet şarjör, 730 adet fişek, 3 adet el bombası, 2 adet kelepçe, 4193 adet CD/DVD, 334 adet disket, 204 adet bilgisayar, 22 adet flash disk, 16 adet hafıza kartı, 722 adet videokaseti, 48 adet teyp kaseti, 56 adet ajanda, 7 adet telefon fihristi ve çok sayıda GİZLİ İBARELİ dokümanlar elde edilmiştir.
20.10.2008 tarihinde saat:09.30 sıralarında Kars ili Sarıkamış ilçe Emniyet Müdürlüğü kapı girişinde Emniyet Koruma nöbetçisinin yoldan geçen bir şahsın belini kabarık bir vaziyette görmesi üzerine, şahsın yanına giderek silah taşıyıp taşımadığını sorduğu,şahsın “evet taşıyorum” şeklinde cevap vererek belinden silahı çıkarttığı, silahın ruhsatı sorulduğunda ise silahın ruhsatının olmadığını, silahın Ertaç GİRAY isimli bir şahsa ait olduğunu beyan etmesi üzerine, Hüseyin KESKİN isimli şüphelinin yakalandığı,
Şüphelilerden;
İki (2) şüphelinin yapılan ev ve iş aramalarında; 147 adet CD/DVD, 6 adet tabanca, 1 adet şarjör, 16 adet fişek, 6 adet bilgisayar, 2 adet hafıza kartı, 2 adet telefon fihristi, 1 adet mikro kaset elde edildiği,
Yapılan ihbar üzerine 26.10.2008 günü Merdan YANARDAĞ, Şener ÖZTÜRK, Anet SAHAKYAN, Fuat KARİP ve Cengiz BALTA isimli Şüphelilere ait işyeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda çok sayıda yazılı doküman 3 adet tabanca, 3 adet şarjör, 227 adet fişek, 262 adet CD/DVD, 56 adet disket, 15 adet bilgisayar, 3 adet flash disk, 5 adet hafıza kartı, 43 adet videokaseti, 25 adet teyp kaseti, 4 adet ajanda, 8 adet telefon fihristi elde edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün; kitleler üzerinde sonuç alıcı bir etkiyi gerçekleştirmek üzere hareket etmesinin gerektiği, bu açıdan da örgütlenme modeline özel bir önem verildiği görülmektedir. Bu açıdan, örgütle ilgili yürütülen soruşturmada farklı meslek ve gelir gruplarından kişiler bir araya gelmiştir. Ayrıca örgütün yapılanmasına ilişkin örgüt dokümanlarında ortaya konulan fikri ve ideolojik modeller, örgütlenmenin toplumun değişik katmanlarına yayıldığını göstermektedir.
Bir kısım şüphelilerin yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda istihbarat topladıkları, çeşitli kuruluşlara ait krokiler hazırlattıkları, patlayıcı madde ve silah temin ettikleri, dernek ve vakıflar kurdukları, medya kuruluşu sahip olma yoluna gittikleri, ticari ve güvenlik şirketleri kurdukları, topladıkları istihbaratlar neticesinde eylem hazırlıkları içerisinde oldukları ve neticesinde toplumda infial uyandıracak eylemlerin gerçekleştirilmesiyle, ülkede kaos ortamının oluşturularak ülke yönetimini ele geçirmek amacı ile askeri müdahaleye zemin hazırladıkları tespit edilmiştir.
Şüpheli İbrahim ŞAHİN ve çevresindeki şahıslara yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında da “S-1” adı altında bir yapılanmadan bahsettiği, bu yapı içerisinde görevlendireceği Emniyet mensubu ve Askeri görevliler temin etmeye çalıştığı tespit edilmiştir.
Soruşturması kapsamında haklarında halen teknik takip işlemleri devam eden şahıslardan bir kısmının, geçmişe dönük yapılan çalışmalarda, aynı soruşturma kapsamında yakalanıp hakkında işlem yapılan diğer örgüt mensuplarıyla irtibatlarının olduğu, birlikte örgütsel faaliyetlerde bulundukları ve örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda hareket ettikleri anlaşılmıştır. Geçmişte olduğu gibi, ileriye dönük olarak da, örgütün kamu, sivil toplum kuruluşları, mafya, medya ve benzeri oluşumları içerisinde yer alan mensuplarını da harekete geçirerek, ülkenin bir çıkmaza sürüklenerek, hedeflenen kaos ortamının oluşturulması amacıyla harekete geçtiklerinin tespiti üzerine,
Ergenekon Terör Örgütü içerisinde faaliyetlerde bulunduğu tespit edilen ve örgüte yönelik yapılan çalışmalarda diğer şüpheli şahıslarla irtibatları tespit edilen şahıslara yönelik çalışmalar sonucu 07.01.2009 günü başlatılan operasyonlarda toplam otuz üç (33) şüpheli gözaltına alınmıştır.
Hakkında evrak tefrik edilen Şüpheliler Hasan Ataman YILDIRIM, Mustafa Levent GÖKTAŞ, Mustafa KOÇ, Hüdayi ÜNLÜER, Mehmet KORAL, İbrahim ŞAHİN, Engin AYDIN, Yalçın KÜÇÜK, Fatma CENGİZ, Fahri KEPEK, Yaşar Oğuz ŞAHİN, Oğuzhan SAĞIROĞLU, Taylan Özgür KIRMIZI, Cengiz KÖYLÜ, Muhammed SARIKAYA, Ersin GÖNENCİ, Oğuz BULUT, Mustafa DÖNMEZ Erdal ŞENEL Hüseyin Vural VURAL, İlyas ÇINAR, Hüseyin BUZOĞLU ve Tuncer KILINÇ, Bekir ÇELİK, Engin ERKILINÇOĞLU, Erdal ŞAHİN, Kemal YAVUZ, Erbay ÇOLAKOĞLU, Cihandar HASANHANOĞLU, Kemal GÜRÜZ, Coşkun UMUR, Ümit HANDAN, Özkan BEKTAŞ ve Barış DALAN ait işyeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda çok sayıda yazılı doküman, bomba imalatında kullanılan malzemeler, kesici-delici alet, elektronik malzeme, 27 adet el bombası, 10 adet el bombası gövdesi, 10 adet el bombası ateşleme mekanizması, 18 adet dilim el bombası gövdesi, 12 adet bubi tuzaklı bomba, 12 adet bubi tuzaklı bomba ateş.mek. ,10 adet el bombası fünye grubu, 8 adet gösteri el bombası, 21 adet sis bombası, 13 adet tüfek bombası, 4 adet hakem bombası, 13 adet göz yaşartıcı bomba, 2 adet lav silahı, 3 adet uzun namlulu silah, 29 adet tabanca, 1 adet kalem tabanca, 820 gr plastik patlayıcı, 17132 adet mermi, 10 adet av tüfeği, 7 adet dürbün, 4 adet el telsizi, 2259 adet CD/DVD, 464 adet disket, 72 adet bilgisayar, 30 adet flash disk, 46 adet hafıza kartı, 398 adet videokaseti, 53 adet teyp kaseti, 42 adet ajanda, 16 adet telefon fihristi ve çok sayıda GİZLİ İBARELİ dokümanlar elde edilmiştir.
ŞÜPHELİ İBRAHİM ŞAHİN’ VE MUSTAFA DÖNMEZ DEN ELE GEÇİRİLEN SİLAH VE PATLAYICI MADDELER
Muvazzaf Yarbay Mustafa DÖNMEZ’ in Sakaryadaki ikametinden
22 adet el bombası,
6 adet tabanca,
2100 adet Kaleşnikof mermisi,
8 adet Kaleşnikof şarjörü,
2 adet av tüfegi,
1 adet Mısır yapımı makineli tüfek,
3 adet el dürbünü (1’i Kanas dürbünü olabilir, 1’i sahra dürbünü),
Bol miktarda çeşitli çaplarda mermi,
(1) adet Somtel marka elektronik kalaylı taşıt tesisat kablosu (bomba imalatında kullanılabilen yaklaşık 15 metre civarında)
Yaklaşık 30 cm çapında sarılı vaziyette bomba imalatında kullanılabilen alüminyum alaşımlı madeni tel,
Muvazzaf Yarbay Mustafa DÖNMEZ’ in Ankaradaki ikametinden
2 Adet Kaleşnikof marka uzun namlulu silah
4 Adet Tabanca
Mustafa DÖNMEZ’in ajandasında yapılan incelemesinde tespit edilen krokiye istinaden Ankara Yenikent’te 12.01.2009 günü yapılan kazıda;
2 adet taarruz tipi el bombası
10 adet el bombası gövdesi
10 adet el bombası ateşleme mekanizması
12 adet tüfek bombası
18 adet parça dilim el bombası gövdesi
12 adet bubi tuzaklı bomba
12 adet bubi tuzaklı bombaya ait ateşleme mekanizması
9 adet göz yaşartıcı bomba
6 adet gösteri bombası
800 adet G3 mermisi elde edilmiştir.
İbrahim ŞAHİN’ in İstanbul’ daki ikametinden
8 adet ruhsatsız tabanca,
İbrahim ŞAHİN’ in Ankara’ daki ikametinden
1 adet Glock marka ruhsatsız tabanca,
İbrahim ŞAHİN’in evinden elde edilen bir krokiye istinaden Ankara Gölbaşı ilçesinde 09.01.2009 günü yapılan kazılarda;
2 adet lav silahı
10 adet el bombası fünye grubu
820 gram plastik patlayıcı
210 cm saniyeli fitil
8 metre infilaklı fitil
1 adet dolu el bombası gövdesi
4 adet hakem bombası
1 adet antipersonel tüfek bombası
21 adet sis bombası ve kutusu
2 adet gösteri el bombası elde edilmiştir.
Soruşturma kapsamında şüpheli İbrahim ŞAHİN’ in ikametinde yapılan aramalarında suikast, eylem ve tedhiş planları çıkmıştır. Bu bağlamda;
· Ermeni Patriği Mesrob MUTAFYAN’a yönelik ayrıntılı fotoğraf, kroki ve açıklamaların yer aldığı “Tedhiş Planı” adı altında silahlı eylem planı,
· Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali BALKIZ’a yönelik ayrıntılı açıklamaların yer aldığı “Tedhiş Planı” adı altında silahlı eylem planı,
· Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım GENÇ’e yönelik ayrıntılı açıklamaların yer aldığı “Tedhiş Planı” adı altında silahlı eylem planı,
· Ankara ili Eryaman Ayaş yolu No:93 adresinde bulunan Optimum Alışveriş Merkezine yönelik hazırlanmış olan ayrıntılı fotoğraf, kroki ve açıklamaların yer aldığı bombalı eylem planı ele geçirilmiştir.
Şüpheli Ibrahim Şahinden elde edilen dokümanlar, bu şüpheli ye bağlı bağlı hücre yapılanmasının, eylemler serisi düzenleme hazırlığında olduğunu ve bu eylemlerin hazırlık aşamasının bitip uygulama aşamasına geldiğini göstermektedir.
Bu çerçevede, Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan çalışmalarda İbrahim ŞAHİN liderliğindeki hücre yapılanmasının ülkemizde yaşayan Ermeni asıllı vatandaşlarımıza yönelik eylem hazırlığı içerisinde olduğu ve özellikle Sivas ilinde yaşayan ve o bölgedeki Ermeni asıllı vatandaşlarımızın ruhani lideri konumunda bulunan Minas Durmaz GÜLER’ e yönelik suikast hazırlıkları yaptıkları anlaşılmışması üzerine olayı gerçekleştirecek şüpheliler el bombaları ve silahlarla birlikte yakalanmışlardır.
Diğer taraftan şüpheli İbrahim ŞAHİN’ in Ankara ilindeki ikametinde yapılan aramalarda “S-1” başlığı altında 7 Emniyet görevlisi ve 8 Askeri görevlinin isimlerinin, rütbelerinin, görev yerlerinin, doğum yeri ve doğum tarihlerinin, T.C. Kimlik numaralarının, sicillerinin ve kan gruplarının yazıldığı görülmüştür. Bu çerçevede Emniyet görevlilerinden; Emniyet Amiri Servet KAYNAK, Polis Memuru Fahri SÜSLÜ, Polis Memuru Kemalettin BAKİ, Polis Memuru Bülent GÜNGÖRDÜ, Polis Memuru Zerrar ATIK, Polis Memuru Murat ÇAVDAR ve Polis Memuru Mehmet DALAGAN ile Askeri görevlilerden ise Üsteğmen Taylan Özgür KIRMIZI, Teğmen Emre BALTACI, Teğmen Melih YÜKSEL, Teğmen Onur ÖZDEMİR, Teğmen Cihan ARIK, Üst Çavuş İlhan BOLAYIR, Üst Çavuş Murat EKE ve Üst Çavuş Ali Oktay ŞAHBAZ ile ilgili bilgilerin mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca örgüte para aktardığı yönünde kuvvetli şüpheler bulunan bazı mensuplarının, örgüt stratejisi doğrultusunda hareket eden sivil toplum kuruluşlarını da eylemsel olarak harekete geçirip, legal görünümlü eylemlerle, toplum içinde bir çatışma ortamının oluşturulması için faaliyetlerini sürdürdükleri yine ele geçirilen örgütsel doküman ve devam eden teknik takip çalışmalarından anlaşılmıştır.
Gerek mahkemeye intikal eden dosya içeriği, gerekse Savcılık nezdinde devam eden soruşturma süreci, örgütün yapılanması ve eylemselliğine ilişkin yeni bulgular ortaya çıkarmıştır. Özellikle dokümanter tespitler ve adli nitelikli teknik dinlemeler, örgüt soruşturmasının daha önceki aşamalarında ulaşılan sonuçlar ile bağlantıları açısından dava dosyasına dâhil edilmesi gereken ve mahkeme tarafından delil olarak nitelendirilebilecek düzeyde öneme haiz görülmüş, örgütlü suç soruşturmasının zorunlulukları da göz önünde bulundurularak 21.01.2009 tarihinde Şüpheliler Mustafa ÖZBEK, Ayhan ATABEK, Servet KAYNAK, Fahri SÜSLÜ, Bülenk GÜNGÖRDÜ, Zerrar ATİK, Kenan TEMUR, Murat ÇAVDAR, Kemalettin BALCI, Mehmet DALAGAN, Muhterem BAĞCI, Onur ÖZDEMİR, Cihan ARIK, Emre BALTACI, Melih YÜKSEL, Murat EKE, İlhan BOLAYIR, Oktay ŞAHBAZ Erhan GÖKSEL Hüseyin ÇOBAN, Fatih Kağan ULU, Süleyman ERDİNÇ, Muharrem ASLIYÜCE, Mecit HAZIR, Pevrul KAVLAK ve Ünal İNANÇ a ait işyeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda çok sayıda yazılı doküman ve elektronik malzeme, 4 adet tabanca, 3 adet tüfek, 3 adet şarjör, 5 adet av tüfeği, 884 adet fişek, 12 adet kovan, 3168 adet CD/DVD, 173 adet disket, 172 adet bilgisayar, 24 adet flash disk, 35 adet hafıza kartı, 343 adet videokaseti, 15 adet teyp kaseti, 57 adet ajanda, 5 adet telefon fihristi ve çok sayıda GİZLİ İBARELİ doküman elde edilmiştir olup bu şüpheliler hakkındaki soruşturmada ayrılan soruşturma evrakında devam etmektedir.
ERGENEKON YAPILANMASI NEDEN BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR
Çeşitli kişilerin bir araya getirerek meydana getirdikleri bir örgütlenmenin Türk Ceza Hukuku uygulaması bakımından terör örgütü ve bir kimsenin de terör suçlusu sayılabilmesi için; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda, Türk Ceza Kanununda ve yargısal içtihatlarda gösterilen unsurların bu örgütlenmede ve kişilerde bulunması gerekli ve zorunludur.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda bunun için aranan ölçüler kanunun 1. maddesinde ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Buna göre;
Örgütlenmenin cebir ve şiddet kullanarak, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden birini kullanmayı benimsemiş olmalıdır.
Yine örgütlenmenin Anayasamızda belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasal, hukuksal, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmeyi, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmeyi, Devlet otoritesini zaafa uğratmayı veya yıkmayı veya ele geçirmeyi, temel hak ve hürriyetleri yok etmeyi, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmayı amaçlamış olmalıdır. Örgütlenmenin sayılan bu hedeflerin bir ya da bir kaçını da amaçlamış olması mümkündür.
Örgütlenmedeki üye sayısı en az 3 kişi olmalıdır.
Aynı Kanunun 3. ve 4 maddelerinde doğrudan terör suçları ile terör amacıyla işlendiğinde terör suçu sayılan suçlar gösterilmiştir.
Yine uygulamanın son derece haklı olarak “Silahlı Terör Örgütü” diye kabul ettiği “Silahlı Örgüt”ün düzenlendiği 5237 sayılı TCK.nun 314. maddesi ile bu maddenin gönderme yaptığı 5237 sayılı TCK.nun 220. maddesinde oldukça ayrıntılı ölçütler getirilmiş bulunmaktadır.
Bu maddeler ile getirilen silahlı terör örgütüne ilişkin düzenlemelere bakıldığında, bu örgütlenme sadece Devletin Güvenliğine ve Anayasal Düzenine karşı işlenecek suçlar bakımından kurulabilecektir. Bu suçlar 5237 sayılı TCK nun 302 ve 316. Maddeleri arasında düzenlenen suçlardır.
Bu örgütlenme mutlaka silahlı ve en az 3 kişiden oluşmalıdır. Örgütlenmede hiyerarşik bir yapı, süreklilik arz eden bir sistem bulunmalı ve örgütlenme amaçladığı suçu işlemek için araç gereç bakımından elverişli vasıtalara sahip olmalıdır.
Soruşturma kapsamında ele geçirilen temel ve tali örgütsel dokümanlar, tanık beyanları, aramalarda elde edilen ipuçlarından yola çıkılarak ele geçirilen silah, mühimmat, eylem planları, devletin ve uluslararası kuruluşların en iyi korunan mahallerinden çıkarıldığı anlaşılan ve gizli kalması gereken belgeler diğer delillerle birlikte bir bütün olarak incelenip, yukarıda gösterilen ölçüler göz önüne alınarak Ergenekon Terör Örgütünün değerlendirilmesi isabetli olacaktır.
Soruşturma kapsamında ortaya çıkarılabilen şekliyle bir örgütlenmenin mevcut olduğu tartışılamaz açıklıkta bir olgudur. Vahamet arz eden eylemleri bir yana bırakılsa görmezden gelinse bile ele geçirilen temel dokümanlarına göre örgüt, hedeflerine ulaşmak için cebir ve şiddet kullanarak; korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinin sadece birini değil hepsini benimsemektedir.
Anayasamızda belirtilen Cumhuriyetimizin temel niteliklerini yorumlamak, bunların uygulanmasını sağlamak ve takip etmek, Cumhuriyetimizin düzenini korumak gibi işlevler Anayasal bir görev olarak meşru devlet organlarına aittir. Anayasamızın açık ve herkes tarafından anlaşılabilecek düzenlemelerine karşın örgüt bu organları yok saymakta, Cumhuriyetin niteliklerine Anayasal tanım ve anlayış dışında örgütün illegal amaçlarına meşruiyet sağlama yönünde gayrı meşru yaklaşımlar getirmektedir. Oluşturduğu paravan doktrin doğrultusunda, bu yaklaşımların doğurduğu illegal sonuçları korumak için, benimsemiş bulunduğu terör yöntemlerini kullanmaktadır.
Soruşturma kapsamında şüphelilerin ev ve işyerlerindeki aramalarda ele geçirilen devletin arşivlerinde olması ve çok gizli kalması gereken aralarında iç ve dış güvenliğimize ait evrakın da bulunduğu binlerce sayfalık belgeler, kamu görevlilerinden TSK mensuplarına, işadamlarından siyasetçilere hatta Yüksek Yargı mensuplarına kadar toplumdaki her kesimden insanın özel hayatına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri ihtiva eden ve ancak oluşturulacak özel donanımlı ekipler tarafından yapılabilecek istihbari çalışmalar, fişlemeler, en üst düzeyde korunması gereken üst düzey devlet adamlarının koruma planları ve evlerinin krokileri, ele geçirilen kamu düzenini ve toplumsal barışı bozmaya yönelik olarak vatandaşların kalabalık biçimde birlikte bulundukları alışveriş merkezleri ve üst geçitlere ilişkin eylem planları düşünüldüğünde, örgütün Devlet otoritesini zaafa uğratılması veya yıkılması veya ele geçirilmesi, temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesinin amaçlanmasının, iç ve dış güvenliğimiz bakımından ne derece büyük bir tehdit oluşturduğunu apaçık gözler önüne sermektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan örgüt mensuplarının sayısı nedeniyle örgüt, Kanunda gösterilen “en az 3 kişinin mevcudiyeti” koşulunu fazlasıyla taşımaktadır.
Soruşturma kapsamındaki örgüt, Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. maddesinde gösterilen ve doğrudan terör suçları arasında bulunan 5237 sayılı TCK.nun 311. maddesinde düzenlenen Yasama Organına karşı ve 312. maddesinde gösterilen Yürütme Organına karşı suçu işlemek üzere kurulmuştur. Yine örgüt Terörle Mücadele Kanunu’nun 4. maddesinde gösterilen suçları da örgütün faaliyeti cümlesinden işlemekte, ayrıca gelecekte de işlemeyi amaçlamaktadır.
5237 sayılı TCK.nun 314. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütü yukarıda gösterildiği gib, maddenin TCK’nda yer aldığı kısmın 4. ve 5. bölümlerinde yazılan suçları işlemek üzere kurulabilir. Örgütün işlemeyi amaçladığı suçlar bahsedilen bu kısmın 5. Bölümünde bulunmaktadır.
Silahlı bir örgüt olduğunda kuşku bulunmayan bu örgüt çok sayıda, vahim nitelikte, illegal yollardan örgüte sağlanmış bulunan ve tabancadan uzun namlulu tüfeğe, el bombasına kadar her türlü silah ve mühimmatı örgütün amaçları doğrultusunda kullanmakta, gelecekte eylemlerinde kullanılmak üzere saklamaktadır. Silahların çeşitliliği, miktarları ve arz ettiği vahamet ile sağlanma şekilleri örgütün Yasama organını ve Yürütme organını cebren ortadan kaldırarak veya çalışamaz duruma getirerek Terörle Mücadele Kanununun 1. Maddesinde belirtilen “Devlet otoritesini zaafa uğratmayı veya yıkmak veya ele geçirmek” hedefini gerçekleştirmek bakımından ne kadar kararlı ve yeterli olduğunu göstermektedir.
Temel dokümanlarında belirtildiği gibi örgüt, oluşturulan hiyerarşik yapı iş bölümüne ve uzmanlığa dayalı olarak süreklilik gösteren bir sisteme kavuşturulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, bölünmez ülkesi ve yıkılmaz devleti ile, bölücü ve yıkıcı terör diye adlandırılan iki ana terör koluna karşı kararlı ve başarılı bir mücadele vermektedir. Mücadele sürecinde terörün ortaya çıkış şekline göre beliren terör örgütü kalıplarının sınırları belirginleşmiş ve bunlarla mücadelede eşsiz bir uzmanlık sağlanmıştır. Ancak Ergenekon Terör Örgütü hem amaçları doğrultusunda doğrudan ya da paravan ve taşeron yapılarla faaliyetlerine devam etmiş hem de bilinen terör örgütü kalıpları içerisine girmekten kaçınmıştır. Böylece Devletin terörle mücadeledeki sarsılmaz kararlılığını icra eden güvenlik görevlileriyle karşılaşmaktan fevkalade sakınarak, varlığının fark edildiği durumlarda da her türlü dezenformasyon yöntemlerini kullanarak gizlenmesini bilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün anlaşılıp kavranabilmesi için bölücü ve yıkıcı diye adlandırılan terör örgütlerinden farklı olarak ele alınmalı ve değerlendirilmelidir. Ergenekon Terör Örgütü bilinen dini motifli veya Marksist Leninist metotları benimsemiş terör örgütlerinden ideolojik olarak farklı bir yapı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yapı temelde, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin örgütün amaçları doğrultusunda istismarına, örgütün amaçları doğrultusunda netice vermeyen demokratik tercihlerin gayrı meşru sayılmasına ve sonuçlarına karşı açık veya örtülü cebri mücadele verilmesine dayalıdır. Örgütün üye profilinin çeşitliliği, ancak örgütün amaçları dikkate alındığında anlaşılabilir. Amaç Yasama ve Yürütme organlarının cebren ortadan kaldırılması veya çalışamaz duruma getirilmesi olduğunda, itiyadi suçluların, esrar kullanıcılarının, mafya mensuplarının, gazetecilerin, devletin emekli ya da halen görevde olan memurlarının, benzemez, benzetilemez ve normal koşullarda bir araya gelmez kimlikteki başka kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda iş bölümü ve hiyerarşi içerisinde bir örgüt yapısı etrafında bir arada tutulmaları zorunlu olmaktadır. Bu bağlamda Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması ya da Danıştaya yapılan menfur saldırı örnekleri ele alındığında, soruşturma kapsamında ortaya çıkan verilerden hareketle; bu eylemlerin yapılması, kamuoyunun örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirilmesi, eylemden hemen sonra yapılan ve yaptırılan acil ve olgusal gerçekliğe uygun olmayan açıklamalar ve benzeri tüm faaliyetler örgütün amacına ulaşabilmek için sahip olması gereken üye profilinin bilinen terör örgütlerinin üye profilinden farklı olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bir kısım örgüt mensuplarının kılık ve kıyafetlerini değiştirerek İstanbul’daki bazı dini gruplara örgütün amaçları doğrultusunda sızmaları, bir kısım örgüt mensuplarının da Ankara’da Hizb-ut Tahrir örgütüne sızmaları bilinen terör yöntemleriyle açıklanamayacaktır. Bu nedenlerle Ergenekon Terör Örgütünü ülkemizde bu güne kadar ortaya çıkarılmış terör örgütlerine bakarak değerlendirmeye çalışmak sığ ve sonuçsuz bir çabadan öteye geçemeyecektir.
Soruşturma sonucunda bir kısmı ortaya çıkarılan Ergenekon Terör Örgütünün, gerçekleştirdiği bir eylemden sonra ankesörlü telefondan gazeteleri arayıp eylemi üstlenmesi ya da elinde kaleşnikofla kırlardan kentlere yürümek isteyen duygusal devrimcilerden oluşan kadrolara sahip olmasını beklemek Devletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi algılayamamış olmakla eş değerdedir.
Yukarıda gösterilen ölçüler ve bu ölçüler bakımından yapılan değerlendirmelere göre; Ergenekon Terör Örgütü Terörle Mücadele Kanunu ve 5237 sayılı TCK hükümlerine göre silahlı bir terör örgütüdür. Bunun doğal sonucu olarak ta bu örgütün mensupları hem mensubiyetleri bakımından hem de mensubu bulundukları örgütün işlemeyi amaçladığı suçlar bakımından terör suçlusudurlar.
GİZLİ YAPILANMA VE ÖRGÜTSEL İRTİBATLAR
Yapılan operasyonlarda şüphelilerden bir çok örgütsel dokümanın ve gizli belgenin ele geçirildiği ,bu belgelerin içeriğinde, örgüt içi yazışmalar ,örgütün hiyerarşik yapısına sunulan arz yazıları ,birçok kamu kuruluşunda görevli üst düzey bürokrat , valiler, hakim –savcılar, kaymakamlar, maliye müfettişleri, hastanelerde görev yapan personel ve cami imamlarına kadar kişilerin dini inanış ve özel hayatlarına ilişkin kaydedilen verilerin ,örgütsel yazışma ve gizli raporların bulunduğu, teknik incelemeler sonucu bu yazı ve raporların büyük bir kısmının Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bilgisayarlarda yazıldıklarının tespit edildiği, ancak, bu belgelerin Türk Silahlı Kuvvetleri kayıtlarına aktarılmamasının ,yapılan çalışmaların ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaç ve faaliyetleri doğrultusunda o kurumda görev yapan bazı kişilerce hazırlandığı sonucunu ortaya koyduğu anlaşılmıştır.
Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgilerden ;
Şüpheli Mustafa Ali BALBAY’da (436) Dörtyüzotuzaltı adet belgenin olduğu.
Yetkili makamların kanunu ve düzenleyici işlemlere göre açıklanması yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilerden olan;
Mehmet Şener ERUYGUR isimli şahıstan, (5) Beş adet belgenin olduğu.Mustafa Ali BALBAY isimli şahısta, (16) Onaltı adet belgenin olduğu.Savcılığa ihbarla gelen CD içerisin de, (2) İki adet belgenin olduğu.Yazışma usul ve esaslarına göre “GİZLİ” gizlilik derecesi verilmekle beraber niteliği bakımından gizli kalması bugün itibariyle zorunlu olmayan bilgilerden olan;Ahmet Hurşit TOLON isimli şahıstan, (129) Yüzyirmidokuz adet belgenin olduğu.Mehmet Şener ERUYGUR isimli şahıstan, (8) Sekiz adet belgenin olduğu.
Mustafa Ali BALBAY isimli şahısta, (3) Üç adet belgenin olduğu.Milli Güvenlik Kurulu toplantı Tutanakları ve Milli Güvenlik Kurulu Sekreterlince hazırlanan “GİZLİ” belgelerden olan;Mehmet Şener ERUYGUR isimli şahıstan, (13) Onüç adet belgenin olduğu.
Ahmet Hurşit TOLON isimli şahıstan, (9) Dokuz adet belgenin olduğu anlaşılmıştır.
Şüphelilerden elde edilen gizli bilgi ve dokümanlar Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderilmiş olup,alınan 14.08.2008 tarihli cevabi yazıda ;"Kopya-CD-03 Hurşit Tolon-ÇAYYOLU İnceleme ve Araştırma Yazıları"ibareli CD içinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen;6 sıra numaralı dosya içindeki belgenin"Yazışma usûl ve esaslarına göre "GİZLİ" gizlilik derecesi verilmekle beraber niteliği bakımından gizli kalmasının bugün itibariyle zorunlu olmadığı değerlendirilen" belgelerden olduğu, "Kopya-CD-05 Hurşit Tolon-ÇAYYOLU Konuşma Metinleri" ibareli CD içinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen 9 sıra numaralı dosya içindeki belgelerin; "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgeler" olduğu,
"Kopya-CD-04 Hurşit Tolon-özel dosyalar/sağlık/Özel Yazılar Takip edilen
yazılar/Şiirler Veciz Sözler" ibareli CD içinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen;
11 sıra numaralı dosya içindeki "TMR Başkanlığının "Genişletilmiş Avrupa ve Büyük Ortadoğu" konulu ve "Hizmete Özel" gizlilik dereceli yazının"TSK iç mevzuatına göre düzenlenen Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgeler" den olduğu,
"CD-06 Hurşit TOLON-ÇAYYOLU Haftalık ve Aylık Faaliyet Programları ve Ordu Komutanı ziyarete gelen ziyaretçi listesi" İbareli CD içinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen; 13 sıra numaralı dosya içindeki belgelerin TSK'ya ait olmadığı ,
"CD-08 Hurşit TOLON-ÇAYYOLU ARAŞTIRMA YAZILARI" ibareli CD
içinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen;
(a) 14, 15 ve 17 sıra numaralı dosyalar içindeki belgelerin "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgeler" olduğu,
(b) 16 sıra numaralı dosya içindeki belgeye mevcut kayıtlarda rastlanılmadığı,
"Kopya-CD-06 Hurşit Tolon-ÇAYYOLU Haftalık ve Aylık Faaliyet
Programları ziyaretçi listesi" İbareli CD içinde yer alan ve EK-A'da belirtilen; 18 sıra numaralı
dosya içindeki belgeler "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen Gizli/Önemli olmayan bilgi ve
belgeler" kapsamında olduğu,
"Hurşit Tolon-TÜRKİYE VE KIBRIS İLE İLGİLİ BELGELER MAKALELER
MEKTUPLAR VE GAZETE KUPÜRLERİ CD-14" ibareli CD içinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen;
(a) 19 sıra numaralı dosya içindeki belgenin TSK'ya ait olmadığı ,
(b)20 sıra numaralı dosya içindeki belgenin "Yazışma usûl ve esaslarına göre "GİZLİ" gizlilik derecesi verilmekle beraber niteliği bakımından gizli kalmasının bugün itibariyle zorunlu olmadığı değerlendirilen" belgelerden olduğu,.
"EGE ORDU KOM.LIĞINCA HAZIRLANMIŞ ANDİÇLAR - Ahmet Hurşit Tolon- CD-11" ibareli CD içinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen;
(a) 21, 31, 34 ve 36 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan belgelerin TSK'ya ait olmadığı ,
(b) 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29 ve 35 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan belgenin"Yazışma usûl ve esaslarına göre "GİZLİ" gizlilik derecesi verilmekle beraber niteliği bakımından gizli kalmasının bugün itibariyle zorunlu olmadığı değerlendirilen" belgelerden olduğu,
(c) 30, 32 ve 33 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan belgeler in ise "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgeler" den olduğu,
"Kopya-CD-01 Hurşit Tolon-ÇAYYOLU Ülkemiz ve Kıbrıs ile ilgili Basında
Yer Alan Gazete Haberleri ve Gelen Belgeler"ibareli CD içinde yer alan dosyalardan EK- A'da belirtilen;
(a) 38, 39 ve 41 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan belgelerin TSK'ya ait olmadığı ,
(b) 37 ve 40 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan belgeler in ise "TSK iç mevzuatına göre düzenlenen Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgeler" kapsamında olduğu,
Savcılığa Posta ile Gelen İhbar Mektubu Ekindeki "DECODISC" ibareli CDiçinde yer alan dosyalardan EK-A'da belirtilen;
(a) 42, 43, 44, 49, 51, 52, 53, 55, 56, 58, 59 ve 60 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan belgelerin TSK'ya ait olmadığı ,
(b) 45 sıra numaralı dosya içinde bulunan belgenin "Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgiler" kapsamında olduğu ,
(c) 48 ve 50 sıra numaralı dosyalar içinde bulunan belgelerin "Yetkili makamlarınkanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilerden" bulunduğu,
(ç) 46, 47 ve 54 sıra numaralı dosya içindeki belgeye mevcut kayıtlarda rastlanılmadığı,
"İMAJ-CD ve DOKÜMANLAR" ibareli DVD içinde bulunan ve ağırlıklı olarak (E) Org. Ahmet Hurşit TOLON, (E) Org.M.Şener ERUYGUR, (E) Alb.Hasan Atilla UĞUR ve Mustafa Ali BALBAY isimli kişilerle ilişkili dosyalardaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde,
(1) 45 adet belgenin "Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgiler" den olduğu,
(2) 13 adet belgenin içeriği İtibariyle, "Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilerden" olduğu,
(3) 18 adet belgenin "Yazışma usûl ve esaslarına göre "GİZLİ" gizlilik derecesi verilmekle beraber niteliği bakımından gizli kalmasının bugün İtibariyle zorunlu olmayan"belgelerden olduğu,,
(4) 43 adet belgenin "Türk Silahlı Kuvvetleri iç mevzuatına göre düzenlenen Gizli/Önemli olmayan bilgi ve belgelerden" olduğu,
(5) 86 adet belgeye mevcut kayıtlarda rastlanılmadığı,
(6) 145 adet belgenin ise Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olmadığı ,
Belirtilmiştir.
Raporun sonuç kısmında;
a) Söz konusu çizelgelerde; "Türk Silahlı Kuvvetlerine ait değildir" ve "mevcut kayıtlarda rastlanılmamıştır" ibaresi bulunan belgelerden bazılarının, askeri belgelerin yazım teknikleri taklit edilerek oluşturulduğu, bilgisayar ortamında bulunan bazı dosyaların bilgisayar özellikleri değiştirilerek, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir bilgisayarda yazılmış gibi gösterildiği, dosyalara ait teknik özelliklerin kurgulanmak suretiyle üzerlerinde değişiklikler yapılmış olabileceği, bazı belgelerin ise geçmişte bilgisayar ortamında yapılmış taslak çalışmalar olabileceği” ,
b) İncelenen belgeler içinde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait ve niteliği bakımından "Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgiler" ile "Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgiler" kapsamında belgelerin olduğunun tespit edildiği,bu belgelerin şüphelilerin eline nasıl geçtiğinin belirlenemediği ,
Yönündeki tespitlere yer verilmiştir,
Bahse konu raporun sonuç kısmında ; "Türk Silahlı Kuvvetlerine ait değildir" ve "mevcut kayıtlarda rastlanılmamıştır" ibaresi bulunan belgelerden bazılarının, “askeri belgelerin yazım teknikleri taklit edilerek oluşturulduğu, bilgisayar ortamında bulunan bazı dosyaların bilgisayar özellikleri değiştirilerek, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir bilgisayarda yazılmış gibi gösterildiği, dosyalara ait teknik özelliklerin kurgulanmak suretiyle üzerlerinde değişiklikler yapılmış olabileceği, bazı belgelerin ise geçmişte bilgisayar ortamında yapılmış taslak çalışmalar olabileceği değerlendirilmektedir .” şeklinde açıklamaya yer verilmiş ise de, , üst düzey örgüt yöneticilerinin ordu komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve çeşitli kademelerde askeri ve istihbari görev yapan kişiler olması , bu şüphelilerin görevlerinde iken de bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaç ve faaliyetleri doğrultusunda yaptıkları illegal çalışmaları yine görev yaptıkları yerlerde ve birçok illegal faaliyetlerinde resmi yazışmada kullandıkları bilgisayar ve şablonlar üzerinden yazıp resmi arşivlere değil ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda oluşturulan ÖZEL İSTİHBARAT ARŞİV’ine attıkları,
Dolayısıyla, belgelerin kayıtlarda olmayan kısımlarının ,Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olanlarla aynı yerlerde yazıldığı ve bizzat şüphelilerin görevlerinde iken yazdıkları örgütsel içerikli yazışmalar ve raporlar olduğu anlaşılmıştır.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KENDİNE ÖZGÜ YAPISI
Ordu ve kuvvet komutanlığı yapmış şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’un,emekliliğini müteakip geçmişte önemli suçlar işleyip mahkum olan hükümlü Semih Tufan GÜLALTAY ile toplantı yapması ,ERGENEKON gizli yapılanmasının nasıl yönetildiğini toplumsal olaylarda infiale neden olan basit gibi görünen fiillerin hangi makamlardaki görevliler tarafından yönlendirildiğini çok açık ortaya koymaktadır.
Yine ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları arasında ,terör örgütü kurup yönetmek ve terör dünyasını yönlendirmek , toplumda kargaşa ve kaos ortamı oluşturmak için farklı siyasi kimlikteki kişilerin ortak hareket etmesinin sağlanması olduğu ele geçirilen örgütsel belgelerden anlaşılmaktadır.
Yargılaması devam eden dosyada mevcut tanık beyanlarından, Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin Çanakkale’de katıldığı etkinlik sırasında, kendilerine göre karşı siyasi grup olarak gördükleri diğer grup arasınada tartışma çıktığı, Kuvayı Milliye Derneği (1919) üyeleri programı terk edip İstanbul’a döndükleri, iki üç gün sonra gece saat 23.00 sıralarında sanık Veli KÜÇÜK’ün derneğe geldiği ve dernekte tartıştıkları grupla alakalı Çanakkale mitinginde Kuvayı Milliye olarak gösterilen tepkinin yanlışlığından, mitingi düzenleyen dernek ve kurumların yandaş olduklarından, birlik ve beraberlik içersinde bulunulması” gerekteiği şeklinde öğütler verdiği, dolayısıyla,her iki dernek üyelerinin birbirlerini karşıt gruptaki kişiler olarak. görmelerine karşın, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzey yapılanması içinde yer alan kişilerce bilinen gizli irtibatların olduğunu göstermektedir Mersin ve diğer illerde meydana gelen bayrak yakma olayları sonucu oluşan atmosfer ortamında ,İşçi Partisi tarafından organize edilen bayrak mitingi yürüyüşlerinin Diyarbakır da tertiplenmesi de ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN kaos ortamı oluşturmak için her yöntemi denediğini ortaya koymaktadır. Yine aynı dosyadaki delilerden, Mersinde başlayan bayrak yakma olayının,VKGB derneği üyelerince provake edildiği belirtilmiştir.
Bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan Ohal Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği Başkanı Müslüm ÖZTÜRK’, Doğu PERİNÇEK’ in daveti üzerine, Bursa Dernek Başkanı Hemşire Yıldız NAMDAR ile birlikte İşçi Partisi Genel Merkezine gittiklerini, Doğu PERİNÇEK’ in yanında Vural SAVAŞ’ ı gördüklerini, kendilerine şehit ve gazi aileleri olarak partisinden milletvekili aday adayı olmalarını istediklerini, kendilerini idare edenlerin Türk olmadığını söyleyerek Musanın çocukları isimli kitabı okumalarını önerdiklerini, Cumhuriyet mitinglerinde şehit ve gazi aileleri derneği olarak yardımcı olmalarını istediklerini, etkinlikler için kendilerinden ve partilerinden faydalanabileceklerini söylediklerini, hatta bazı şehit aile derneklerinin bu söylemlere inanıp sokağa döküldüklerini, mevcut hükümeti bu şekilde çıkmaza sokmaya çalıştıklarını, bu görüşmeden sonra Yıldız NAMDAR’ ın Diyarbakır’dan bağımsız milletvekili adayı olduğunu, dernek içersinden edindiği bilgilere göre Yıldız NAMDAR’ ın finansörlüğünü Doğu PERİNÇEK’ in üstlendiğini duyduğunu, , Diyarbakır’daki derneğe Hurşit TOLON’ un girişimleriyle bir oto alındığını, parasının nasıl ve ne şekilde ödendiği konusundan bilgisinin olmadığını, otonun Bursa’dan getirildiğini, plakasının Bursa plakası olduğunu beyan ettiği,
Aynı konuyla alakalı olarak,PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın yargılandığı davaya müdahil olarak katılan ve astsubay olan kocası PKK tarafından şehit edilen Yıldız Hemşire olarak bilinen Yıldız NAMDAR’ın beyanında; 2007 genel seçimler için Diyarbakır’dan bağımsız milletvekili adayı olduğunu, bu karardan sonra Diyarbakır’a gitmeden VKGB (Vatansever Kuvvetler Güç Birliği) başkanı Taner ÜNAL’ ın kendisini arayarak, yanında olduklarını, Diyarbakır’a gittiğinde VKGB’ nin Diyarbakır şubesinde görevli arkadaşlarının kendisine yardımcı olacaklarını, herhangi bir şeye isteği olması halinde kendisini aramasını söylediğini, kendisine VKGB’ nin Diyarbakır şube başkanı Yüksel Bey’ in telefon numarasını verdiğini, bir müddet sonra Diyarbakır’ dan Yüksel BAYRAK’ ın kendisini arayarak sonuna kadar yanındayız, Diyarbakır’a gelirken arayın bizi, sizi karşılayacağız burada sizin yanınızda olacağız dediğini, sonra seçim çalışması için Diyarbakır’a gittiğinde havaalanında bile davul zurna ile ve Türk Barakları ile karşıladıklarını, sonra VKGB’ nin Diyarbakır’ da ki derneğine götürdüklerini, orada birçok üyenin olduğunu, kendisini destekleyeceklerini ve kendisinin yanında olacaklarını söylediklerini, birlikte esnaf ziyaretleri yaptıklarını ve destek istediklerini, sonra kendisine kalacak otel ayarladıklarını, seçim süreci boyunca bu otelde kaldığını,seçim çalışmalarına başladıktan bir müddet sonra VKGB üyelerinde bir kısmının seçim çalışmalarından çekildiklerini, onlar çekildikten sonra kendisinin bir araç ve şoför tutmak suretiyle seçim çalışmalarına devam ettiğini, bu seçim çalışmaları sırasında yalnız bırakıldığını hissettiği zamanlar olduğunu, seçim sonrası seçimi kazanamayarak tekrar görev yerine döndüğünü beyan ettiği,
2006 yılında Diyarbakır da Doğu PERİNÇEK tarafından düzenlenen bayrak mitingi ve yürüyüşlerin de yine VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ derneğinin üyelirinin de katıldığı, organize içinde bulunan dernek başkanı Taner ÜNAL ile Doğu PERİNÇEKin 06.06.2007 tarihinde yaptığı görüşmede özetle ;
TANER: Nasılsınız efendim hürmet ederim kucak dolusu sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim PERİNÇEK: Saygılar Taner Bey çok sağolunuz, sağolunuz iyisiniz TANER: Şimdi Diyarbakır'da ki mitinginize biz katılacağız efendim PERİNÇEK: Güzel TANER: Hıı işte arkadaşları da şey yaptım ben bayrakta gönderdim oraya 2 km bayrağımız var ya onu gönderdim PERİNÇEK: Çok güzel, çok güzel TANER: Bütün ilçelerde zaten biz teşkilatlanmış durumdayız Diyarbakır'da PERİNÇEK: Güzel çok güzel TANER: Yani bütün gücümüzle destek vereceğiz hatta işte Erzincan'dan, Mardin'den yani çevre bütün teşkilatlardan da arkadaşları aradım PERİNÇEK: Lütfen TANER: Hepsi bütün gücüyle yanınızda olacaklar efendim PERİNÇEK: Sağolunuz, sizde mehter takımı varmış var mı öyle bir şey TANER: Hayır yok sayın genel başkanım PERİNÇEK: O zaman başka arkadaşlarla karıştırdılar Vatan Severlerin mehter takımı diye , PERİNÇEK: Güzel çok güzel bekliyoruz bayrağınızla birlikte bekliyoruz kardeşim…. Şeklindeki görüşmeden de aralarında yasal organik bağ bulunmayan farklı iki topluluğun ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından tek merkezden nasıl yönetildiğini göstermektedir. Yine eski dosyamızda bu konda bulunan telefon görüşmelerinde, Taner ÜNAL’ın yaptığı görüşmede, bayrak yürüşüşü organizasyona bazı askeri şahıslarında katılıp silahlarıyla kendilerini koruyacaklarını konuştukları anlaşılmaktadır.
Mehmet Ali ÖZALTIN’ ın bilgi sahibi sıfatıyla emniyet de alınan ifadesinde özetle; 1993 yılından itibaren Türk Metal Sendikasının Manisa Şube Başkanlığını yaptığını, genel başkanları Mustafa ÖZBEK’ in talimatı ile SARUHANBEY federasyonunu kurduğunu, bunun için altı derneği bir araya getirdiğini, başkanlığını kendisinin yaptığını, üyelerinin çoğunluğunun sendikaya üye kişilerden oluştuğunu, İzmir ilinde yapılan Cumhuriyet mitinglerine destek olduklarını, harcamaların sendikanın imkanları ile yapıldığını, Bursa ilinde yapılan mitinge de genel merkezin talimatı ile zorunlu olarak katıldıklarını, 24.06.2007 tarihindeki bursa mitingine gittiklerinde oradaki tüm talimatları HURŞİT TOLON’ dan aldıklarını, konuşmacıların sırasını bile Hurşit TOLON’ un belirlediğini, otobüslerin parasını da baskı ile işverenden sağladıklarını, ancak toplu sözleşmelerde sorun yaşanmaması için bu isteklerine yerine getirdiklerini, İstanbul ilinden katılanlara en büyük desteği koç grubunun sağladığını, beyan etmiş olup, buradan da emekli orgeneral olan şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’ ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına hem sivil toplum kuruluşlarını hem de örgütün kontrolünde olan bazı sendikaları üyeleri ve yöneticilerini yönlendirdiği gibi sonucuna ulaşılmıştır. aynı kişinin ifadesinde belirttiği, 2007 yılı Aralık ve 2008 yılı Mayıs ayı içersinde Türkiyem Topluluğu üyeleri siyasi parti kurmak için üç gün Ankara ilinde Büyük Anadolu otelinde toplantı yaptıklarını, toplantıya Hurşit TOLON, Osman ŞAHİN, Alaaddin PARMAKSIZ, Mustafa BALBAY, Profesör Dr. Yaşar HACISALİHOĞLU’nun katıldığını, bu toplantılarda mevcut hükümete karşı yeni bir hareket oluşturulması gerektiğini söylediklerini,
Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’un ifadesinde, hiçbir siyasi oluşum içinde olmadığını beyan etmesine rağmen birçok siyasi oluşumu doğrudan yönlendirip koordine etmesi de ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunduğunu göstermektedir.
Yine şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’un birçok ortamda birlikte olmak istemediğini beyan ettiği sanık Doğu PERİNÇEK için, Tape No:4299 de kayıtlı 15.03.2008 saat:10.46 da, X Şahıs / Başkent Üniv. Rektörü ile yaptığı görüşmede, “…(kapatma davası için) öbür konuda inşallah öbür konuda mutlaka hele bu aşamada çok ciddi şekilde yürümek zorunda artık efendim ama orda da bir sıkıntım var o bitane eski siyasi partinin bişeyi var …. varya birisi” “İŞTE ESKİ SİYASİ PARTİNİN BİLMEM NESİ VAR HER ŞEYE DALAŞIYO BACAĞI SAKAT HANİ” dediği, Rektör’ün “ANLADIM ANLADIM” dediği, A. H. TOLON’un “HIH İŞTE O O. YOKSA BİZİM BÜYÜĞÜMÜZ MUHTEREM İNSAN YANİ. EVET ALLAH VAR” dediği, Rektör’ün “Ha anladım da şimdi tabi şöyle şimdi malum hep söylüyoruz ya ülke bize emanet edilmiş bu köprüden geçmek zorunda işte gele gele nereye geldik” dediği, A. H. TOLON’un “Doğru işte o köprüde köprünün bacağı demesemde tahtalarından biri o doğru yoksa bizim büyüğümüz muhterem insan yani Allah var” diyerek övgüyle bahsetmesi, köprünün bacağı olarak sanık Doğu PERİNÇEK’i göstermesi, özellikle isminden bahsetmemek için telefonda vasıflarını anlatarak gizliliğe riayet etmesi hususlarının, örgütsel irtibatın mahiyetini ve gizliliğe verilen önemi ortaya koymaktadır.
İşçi Partisinden elde edilen ve iddianame yazıldıktan sonra dosyaya dijital raporların ekinde sunulan, ULUSLARARASI SUSURLUK KONFERANSI isimli metinde, Erol MÜTERCİMLER’in konferansta ERGENEKON terör örgütünü anlattığı anlaşılmaktadır. Söz konusu yazı içeriğinde,
EROL MÜTERCİMLER’in bir süre ERGENEKON’u anlattıktan sonra,
. “Herkes Ergenekon'un içinde değil. Örneğin, her genelkurmay başkanı Ergenekon'un içinde yer almıyor. Burada bu topraklarda bir eylem geliştirilecekse eğer, o zaman buna uygun kişiler bunun içine alınıyor. …Herkesi bunun içine dahil etmiyorlar. Ama dahil ettikleri de daha sonra iflah olmuyor. Çünkü içine giren valisi, bunun içinde işadamları var, gazeteciler var, şu anda köşe yazarlığını işgal eden kişiler var. Ama isimlerini kullanmamaya söz verdiğim için kullanmıyorum, üstelik bunlar bizim karşımıza televizyonlarda çok temiz adamlar olarak çıkıyorlar. Bir takım gazete patronları var. Daha da önemlisi çok çok önemli iki tane işadamı var. Çok büyük sermayeli iki işadamı var ve uzun yıllar Ergenekon'u bu anlamda destekleyen kişiler. Genel çerçevesi bu.
Ondan sonraki süreçte, Ergenekon adını sıkça duymaya başladıktan sonra, Oramiral Kayacan'la olan iki konuşmamı aktarıp konuşmama son vermek istiyorum. Kayacan Paşa'nın evinde çok bulundum. Onun manevi çocuğu sayılırım. Çok nedenle pek çok sırrını biliyorum. iki şey çok önemli ve bunun da bilinmesini istiyorum. Niçin öldürüldüğünün bilinmesini istiyorum. Ikinicisi de, Ergenekon hakkındaki düşüncesinin bilinmesini istiyorum. Ben şunu sordum: Siz oramiraldiniz, üstelik de ta yüzbaşılığından itibaren birliğin en güçlü subaylarından birisi, Yani sonuçta, iyi bir Laz ve iyi bir yapıcı subay. Deniz subaylarının yapıcı olması çok önemli. Çünkü sonuçta bileği kuvvetli oluyor. Bunlara rağmen, neden özellikle deniz subaylarının tasfiyesini engelleyemediniz? Bana söylediği tek bir şey oldu o da şu: "Sen, bizim güçlü olduğumuzu mu düşünüyorsun? Bizim dışımızda öyle bir örgüt vardı ki, bizim rütbemizin or olması hiç bir anlam ifade etmiyordu.” Ergenekon diye bir örgit duyup duymadığını sordum. "O örgütü ciddiye alacaksın. Çünkü her şeyi tezgahlayan örgütün adı odur.” Ancak konuşmalardan Kemal Kayacan Amiralden benim edindiğim izlenim, bu örgütün temel yapısal şemasını oda iyi bilmiyordu. Çünkü içinde yer almamış. Kemal Kayacan'ın öldürülme nedeni bana göre şu: Kemal Kayacan amiral, Ergenekon konusundaki çok fazla bilgilerini yavaş yavaş kamuoyuna çıkartmaya başlıyor. Yalnızca o değil, onunla birlikte o dönemde öldürülen üst düzey subaylara, orgenerallere bakın hepsi de bu örgütün içinde yer almamış ama Türkiye'nin kritik dönemlerinde görev almış ve bu örgütü çok iyi bilen Adnan Ersöz gibi, artık konuşabilecek duruma gelmiş olanlardı. Neden konuşacak duruma gelmiş olanlardı diyorum. Onu şundan dolayı söylüyorum. Orgeneral rütbesine gelip, o şaşa bittikten., köşenize çekiIip aradan yıllar geçtikten sonra size birşey anlatmanızı bekleyen insanların kapınızı çalmasını bekliyorsunuz. Ben yaşadığım için çok iyi biliyorum. Işte o ilgiler nedeniyle bu bilgiler aktarılmaya başlanıyordu. O aşamada tek tek öldürüldüler. Öldürülürken de, taşeron firmalar kullanıldı. şunu da altını çizerek söylüyorum, Ergenekon dediğimiz bu örgüt taşeron olarak ülkü ocaklarını da kullanmıştır, Dev-Sol'u da kullanmıştır. Teşekkür ederim.
EROL MÜTERCİMLER, Türkiye'de Özel Harp Dairesi ya da kontrgerilla denilen tanımda altını çizdiğim tanımda yanlışlık yapıyoruz, o nedenle hedefe gidişte hep hata yapılıyor dedim. Sayın (Ferit) İLSEVER de, aynı hatayı sürdürdü. Tanım yanlış. Bakın, Özel Harp Dairesi Silahlı Kuvvetler içerisinde yasayla kurulmuş. Bütçesi belli, ne yapacağı belli olan bir kurumdur. Bu kurum içinde görev alan kişiler bu yasanın dışında hareket edemezler. Ancak bizim sözünü ettiğimiz Ergenekon gibi adına ne derseniz deyin o adla anılan örgütler bu kollardan birisidir. Eylemleri yapan örgütler işte bu kollardır. Bu nedenle merkezle merkez çıkışı birbirine karıştırmayalım. Biz merkezle merkez çıkışı karıştırırsak, işte merkez sapa sağlam kaldı, bu merkezin altındaki asıl mücadele edilmesi gereken kollar yaşamlarını sürdürdü. Çünkü herkes merkezle uğraşıyor. Merkez yasal bir kurumdur. Yasal olduğu sürece hiçbir şey yapma şansınız yok. Bütçesi belli, yasası belli, ne yapacağı belli, kadroları belli. Ama kadronun içinde yer alan bazı kişiler öteki örgütlere girip çıkıyorlar. Onun için Türkiye'de kontrgerilla, gladyo ne ad verirsek verelim, bu örgütlerin ilk eylemi TKP tutuklaması değildir. Çok yanlış. Ilk eylem, Selanik'e atılan bombadır. Neden ilk eylem? Çünkü bu kurum ve kuruluşlar, önce yurtdışında bir eylemde sınanacaklar. TKP tutuklaması içerde ve henüz daha bu gücü kendinde bulup, toplu bir tutuklamaya girişecek konsept geliştirilmemiştir. Bunu ne zaman gerçekleştirdiler? 12 Mart'ta gerçekleştirdiler. Selanik'te bomba atıldı. Toplumun nasıl reaksiyon gösterdiğini gördüler. Ardından 7 Eylül olayı tezgahlandı. ilk eylemler bunlardır. Sayın Ilsever'in altını çizdiği fakat netleştirmediği bir şey var. 1990'larda şekil değişikliğine gittiler. Ergenekon örgütü dağıtıldı. Haydar Saltıkların tasfiyesinden sonra bu örgüt gücünü yitirdi, bu da bir gerçek. Ancak çok önemli yeni bir yapılanma var, Gazi Olayları. Gazi olaylarında şu denendi: Ordunun yerine polis olgusunu koyabilir miyiz? Ancak görüldü ki, Türk polis teşkilatı henüz daha bu anlamda örgütlü eylemleri yürütecek ve sürdürecek güce sahip değil. O nedenle Gazi olaylarına devam edilmedi.” şeklindeki beyanları yanında aynı konu hakkında yazılan ERGENEKON isimli kitap içinde şüphelinin aynı konferansta ERGENEKON örgütüyle alakalı "bunun içinde Subaylar var, emniyetçiler var, profesörler var, gazeteciler var, iş adamları var, sıradan insanlar var ,bu gün çeteler dediğimiz bu küçük birimler varya işte bu birimler ERGENEKON un içindeki birer bölüm birer parça, adını saydığımız kişilerde ERGENEKON adı verilen bu üst örgüt tarafından kullanılan tetikçilerdir.” şeklindeki ,şüpheli Erol MÜRTERCİMLER tarafından kabul edilmiş beyanları , ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN aynı zamanda suç örgütleriyle bağlantısını ortaya koyar niteliktedir.
Bu konuda önceki iddianamenin deliller belirtilmiş olmakla birlikte, aynı konuda bu dosyada mevcut askeri şahısların örgütsel irtibatlarına bakıldığında, hem görevli askeri şahısların hem de emekli olan askeri şahısların irtibatlarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı görülmektedir.
Bu cümleden olarak;
Sami HOŞTAN ve diğer çıkar amaçlı suç örgütü liderleriyle irtibatları önceki iddianamede anlatılmıştır. Ancak ayrıca yeni elde edilen deliller çerçevesinde,
Şüpheli Veli KÜÇÜK’ün görevli iken örgüt üyelerinden Sedat PEKER, Sami HOŞTAN’la, görüştüğü tanık beyanlarıyla sabit olup ,ayrıca birçok suç örgütü lideri ve mafya olarak adlandırılan kişilerle irtibatları Susurluk raporu olarak adlandırılan rapor içerisinde de belirtilmiştir. Veli KÜÇÜK’ün aynı kişilerle emekli olduktan sonra da görüşmeler yaptığı dosyadaki telefon görüşmeleri, beyanlar ve delilerden anlaşılmıştır. Hatta Veli KÜÇÜK’ün Sedat PEKER vasıtasıyla yurt dışındaki bir çok örgütlenme ve diğer faaliyetlerini organize ettiği tespit edilmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK’ün gazi mahallesi olaylarında kahve tarama eylemini gerçekleştirdiği iddia edilen şüpheli Osman GÜRBÜZ le de eski yıllardan beri görüştüğü, bu konudaki tanık beyanlarında Habil Küçük isimli emekli generali bizzat Veli KÜÇÜK’ün getirip Osman GÜRBÜZ le tanıştırıp ortak güvenlik şirketi kurdurttuğu,
Aynı kişi ile ortak olduğu dönemde Beyoğlu’nda ki ofislerinde yapılan arama sonucunda birçok silah ve mühimmatın ele geçirildiği, Osman GÜRBÜZ ün bu sırada kendini aşağı atarak kaçmaya çalışırken belini kırdığı dosyada mevcut evraktan anlaşılmıştır.
Emekli albay olan şüpheli Arif DOĞAN beyanında , JİTEM’ İ 1987 YILINDA İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞI’ NA BAĞLI OLARAK KURDUĞUNU, Veli KÜÇÜK’ ü tanıdığını, zira 1990 yılında Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı görevini Veli KÜÇÜK’ e devrettiğini ,Sedat Peker’ i tanıdığını, 1984-1985 yıllarında tanıştığını, kendisi ile ağabey, kardeş gibi görüşmeleri olduğunu beyan ettiği ve dosyada mevcut Sedat PEKER ile çok eski yıllara dayanan irtibatlarının halen devam ettiği anlaşılmaktadır.
Tape :1177 21.07.2004 tarihinde Ayrıca Sedat PEKERin Güler KÖMÜRCÜ ile görüşmesinde “Şuan bu ülkede kaosa ihtiyaç yok.” “Ben zaten böyle bi tip bişeylerin içersinde zaten bulunmam. O da yapalım derken böyle yuvarlak ortada bırakmıştı hani. Şöyle yapmak böyle yapmak lazım filan diye.” .” “Şimdi napıcaz yani. Onu soruyorum. Bide bunlar cahil. Bide tutar bi kahve mahve tarattırırlar. Bi iki genç çocuğun eline verip.” dediği, Güler’in “Yok canım yapmazlar öyle şeyler. Bunlar 40 kişiler aman yani hiç zannetmiyorum. Böyle yollara sapacaklarını umut etmiyorum. O tür illegal şeylere sapmazlar.” dediği, Sedat’ın “…On sene evvelinde olan olayların içinde Güler aklı başında insanlar vardı. Devlet kararı, Hükümet kararı vardı.” Şeklindeki görüşmelerden, kendini hep devletin tek sahibi olarak gören ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN illegal kararlar aldığı ve kendi hakimiyetini sürdürmek için irtibatta olduğu illegal kişileri bu tür eylemlerin içine sürükledikleri anlaşılmaktadır. Aynı görüşme içinde devletin istihbarat ve güvenlik birimlerinin önemli kademelerinde görev yapan Yavuz Ataç ile Veli KÜÇÜK’ün ve susurluk davasından mahkum olan Korkut Eken’in aralarındaki anlaşmazlıklardan o tarihlerde çok genç olan Sedat PEKER gibi birinin aracılık yapıp bu kişileri birleştirmeye çalışmasından , devlette üst düzeyde farklı birimlerde görevli bu üç şahsın Sedat PEKER le irtibatta oldukları anlaşılmaktadır. Bu sıra dışı irtibatlar, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN dokümanları arasında yer alan MAFİANIN Yeniden Yapılanmasının(reorganizasyonu) nasıl uygulamaya konulduğu ortaya koymaktadır.
Şüpheli Osman GÜRBÜZ ün, 2002 yılında Necip HABLEMİTOĞLU nun öldürülmesi işini Veli KÜÇÜK’ün huzurunda gizli tanık 9 a teklif ettiği ,tanığın kabul etmemesi sebebiyle şüpheli Veli KÜÇÜK’ün Osman Gürbüz’e hitaben “bu iş yine sana kaldı”dediği, aradan geçen zaman sonucunda şüpheli Osman GÜRBÜZ ün aynı tanığı Necip HABLEMİTOĞLU nun paralarını kumar masalarında bitirdik diyerek kendisinin bu cinayeti işlediğini itiraf ettiği, bu husustaki evrakın tefrik edilerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ‘na gönderildiği anlaşılmıştır.
Gizli Tanık Kıskaç 30.11.2008 tarihli beyanında;
...Osman GÜRBÜZ’ün Veli KÜÇÜK’ün adamı olduğunu, 2003 yılında Osman GÜRBÜZ isimli şahıstan tehdit telefonları almaya başladığını, bu şahsın HACI lakabını kullandığını, Genelkurmay eski başkanı Doğan GÜREŞ’in Hasdal Kışlası’nda zehirlenmeye çalışılması olayı sonrası emekli edilen Tuğgeneral Habil KÜÇÜK ile Taksim Sıraselviler’de ortak bir büro açtığını öğrendiğini, Osman GÜRBÜZ’ü Habil KÜÇÜK ile Veli KÜÇÜK’ün tanıştırdığını, Osman GÜRBÜZ’ün polisle çatışmaya girerek bir polis memurunun şehit edilmesi eylemini gerçekleştirdiğini öğrendiğini, Osman GÜRBÜZ’ün bürosuna o dönem Korkut EKEN, Veli KÜÇÜK, Ziya BANDIRMALIOĞLU, Kürşat YILMAZ ve Sedat PEKER’in de gelip gittiği,yönündeki beyanlarında,bu örgütlerin bir merkezden yönetildiği ortaya koymaktadır.
Ayrıca Necip HABLEMİTOĞLU nun bir seneye kalmadan öldürüleceği tutuklu sanık Habip Ümit SAYIN’ın bilgisayarlarında yapılan dijital incelemelerde bulunan email yazışmalarından anlaşıldığı, aynı yazışmalar içinde Necip HABLEMİTOĞLU nun örgüt üyelerince çok sevilmediği tehlikeli kişilerle ilişkilerde bulunduğu mit müsteşarlığına adının geçtiği ve sakıncalı hareketler yaptığı belirtilerek bir seneye kalmadan öldürüleceği belirtilmiş ve öldürmüştür. Ancak failleri bugüne kadar bulunamadığı gibi fail olarak adı geçen İbrahim ÇİFTÇİNİN ‘de bu hususta şüpheli olarak ifadesi alındıktan sonra herhangi bir dava açılmadan 2.10.2006 tarihinde iki adet el bombasıyla öldürülmesi ve bu bombaların tutuklu sanık Oktay YILDIRIM dan elde edilen bombalarla benzerlik göstermesi de örgütsel ilişkilerin boyutlarını göstermektedir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK’ün ERGENEKON terör örgütünce alınan kararlara istinaden siyaset dünyasının yönlendirilmesinde Sedat PEKERe görev verdiği bu konuda yapılan telefon görüşmelerindeki geçen isimlerle Cumhuriyet Çalışma Grubunda alınan kararların tarih ve kişiler bazında paralellik gösterdiği anlaşılmaktadır.
Suç örgütü kurup yönetmek suçundan mahkumiyet cezası bulunan Sedat PEKER in yapmış olduğu telefon görüşmesinden de açıkça anlaşılmaktadır. Yine aynı dosyadaki görüşmelerde Sedat PEKER’in şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile yaptıkları görüşmede: gizli toplantıda ülkede karışıklık çıkarma kararının alındığı bu aşamada olayın basında yer alması üzerine Sedat PEKER nin şu an kaosa ihtiyaç yok ülkenin durumu iyiye gidiyor şeklinde görüşmeler yaptıkları bu görüşmeleri Sedat PEKER in bir çok şahısla tekrarladığı, bunu da muhtemelen telefonlarının dinlendiğini bildiği için dezenformasyon amaçlı olarak yaptığı anlaşılmaktadır.
Tutuklu sanık Fikri KARADAĞ görevde iken hem Sedat PEKER hem de Semih Tufan GÜLALTAY ile irtibatta olduğu, hatta Almanya’da uyuşturucu parası yüzünden öldürülen Ertuğrul Yılmaz’ın cenaze törenine resmi üniformasıyla katıldığı, buna ilişkin fotoğrafların bulunduğu,aynı tutuklu sanığın emeklilik döneminde de bu kişilerle irtibata geçtiği, bazı gazeteciler ve milletvekillerine suikast yaptırılması amacıyla tutuklu sanık Muhammed Yüce ile irtibata geçtiği ve hakkında adam öldürmekten yakalama kararı bulunan Selim AKKURT’ u bu iş için görevlendirdikleri anlaşılmıştır. Emekli Kıdemli Albay Fikri KARADAĞ’ ın emekliliği döneminde kurulmasına öncülük ettiği Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin çatısı altında tüm bu işlemleri yaptığı ,bu dernekte uyuşturucu içiminden adam kaldırılıp dernekte dövülmesine kadar her türlü illegal işlerin yapıldığı,bu derneklerinde yine ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN faaliyetleri doğrultusunda kurulan Cumhuriyetçi Çalışma Grubu kararları sonucu birçok ulusal isimli derneğin faaliyete geçirilip örgütlenmede araç olarak kullanıldığı,birçok dernek üyesine illegal olarak askeri rütbelerin verildiği, şüpheliler kendi aralarındaki konuşmalarında dahi bu rütbeleri kullandıkları belirlenmiştir.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca yakalanan şüpheli Yüksel DİLSİZ beyanlarında, kendisinin sivil bir kişi olmasına rağmen Jandarma İstihbarat başkanı olarak görev yapan şüpheli Levent ERSÖZ ün kendisine askeri rütbe verdiğini ve kendisinin de bu rütbeyi birçok kişiyle görüşürken kullandığını, kendisini binbaşı olarak tanıttığını, bu yolla birçok milletvekilini fişleyip gizli görüntülerini yasadışı olarak kaydettiği beyanlarından anlaşılmıştır.
Yine tutuklu sanık Fikri KARADAĞın Tape : 56 01.07.2004 tarihinde Hüseyin NALBANTOĞLU ile görüşmesinde özetle; Hüseyin’in “Ben Hüseyin NALBANTOĞLU. Atilla Beyin yanından ben.” “Komutanım saygılar ellerinizden öpüyorum.” diyerek kendisini tanıttığı, Fikri’nin “Bir arayıp sorayım dedim. Ne oldu bu çocuklara hiç ses soluk çıkmıyor dedim. İyiler mi dedim.” dediği, Hüseyin’in “İyiler Allah’a şükür.” dediği, Fikri’nin “Reis nasıl iyi mi?” diye sorduğu, Hüseyin’in “İyi Allah’a şükür.” dediği, Fikri’nin “Hepsine selam söyle.” şeklindeki konuşmasından da daha görevdeyken REİS(kod) Sedat PEKER le görüştüğü tespit edilmiştir.
Yine sanık Fikri KARADAĞ’ın Osman GÜRBÜZ’ ile birlikte Kuvayı Milliye Derneği (1919) etkinliklerine katıldıkları, Osman GÜRBÜZ ün Antalya’ da Kuvayı Milliye Derneği (1919) üyesi olduğu, Yök başkanına suikast yapma teşebbüsünde iken yakalanan kişi üzerinde Kuvayı Milliye Derneği (1919) kartı çıktığı, , Nurullah İLGÜN isimli şahsın YÖK başkanı Erdoğan TEZİÇ e silahlı suikast girişiminde bulunduğu ve cebinden Kuvayı Milliye Derneği (1919) kartının çıktığı anlaşılmaktadır.
Tape no:86, 25.04.2007 tarihinde saat:17.05 de Mehmet Fikri KARADAĞ ve ALI isimli şahısların yaptığı görüşmede özetle; M.Fikri KARADAĞ’ın “ Mümin KELEŞ diye bir tane şeyle tanıştım. Özel harpçiyim falan diyor. ...Osman bizim Osman GÜRBÜZ’e elli tane suç, yapmadığı kalmamış” dediği, ALİ’nin de “yani Osman demiyoruz ki şey sütten çıkmış bilmem ne kaşık, demiyoruz ki biz, yatmış çıkmış, cezasını çekmiş, aslan gibi de geziyor, vatanı milleti müdafaa ediyor, yani şimdi birisini öldürdü, birisini vurdu, cezaevinde hangimiz yatmadık ki, ...ben de yattım, çıktım, ... mühüm olan vatanımızı sevmek” dediği, M.Fikri KARADAĞ’ın da “ Osman GÜRBÜZ’ü tanırım da, o da….”şeklindeki görüşmeden sanık Fikri KARADAĞ’ın Osman GÜRBÜZ ü tanıdığı ve geçmişine de bildiği, konuştuğu ali isimli kişinin bizde ceza evine girdik çıktık sözlerinden Kuvayı Milliye Derneği (1919) çatısı altında genel de daha önce suç işlemiş kişilerin toplandığını ortaya koyduğu,bu durumunda ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN sistemle barışık olmayanların örgüte alınması prensibini uygulamaya koyduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
3-Şüpheli MEHMET ŞENER ERUYGUR VE AHMET HURŞİT TOLON’ unda TİT üyesi olmak suçundan mahkumiyet hükmü bulanan Semih Tufan GÜLALTAY ile görüştüğü ve ulusal güç platformuyla alakalı kendisine teklifte bulunulduğu,şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY ın da ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU adı altında platform oluşturduğu, bu platformla alakalı olarak,
16.12.2006 günü saat 13.10’de Necdet ATIŞ ile arasındaki telefon görüşmesinde; (yargılandığı dosyadan alınmıştır)
Necdet’in “Başkanım ben şimdi o şeyleri yapayım ulusal birlik…” dediği, Semih’in “He yaz derneğimiz adına.” “ ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU hareketi derneğimizi temsile yetkilidir.” dediği, Necdet’in “Yani her hangi bir dernek üyeleri de bunu ben dışardan bir insan ayarlayacağım için başkanım bir derneğe üye olan bir kişi böyle bir yazıyı kendi derneğinden alıp bizim ulusal birlik platformumuza üye olur.” dediği, Semih’in “O kadar o kadar o kadar…….Necdet’in “… Şimdi aklıma geldi dernekler genel başkanı Ziya’nın iyi bir dostuydu. İşimize yarar değil mi başkanım?” diye sorduğu, Semih’in “Çok önemli o adam bize.” “O çok ağır bir top o bize çok lazım.” dediği,
21.12.2006 günü saat 21.59’da Selçuk isimli şahıs ile arasındaki telefon görüşmesinde;
….“Ben size bir şey söyledim dedim ki benim zaten bir hedefim ve bir projem var yürüyorum birlikte yürüyelim” “BEN KUTLU BİR DAVA YOLUNDA YÜRÜYORUM SELÇUK ABİ. Bana yardımcı olun bana köstek olmayın…” “Üç dört gündür kendi kendimi yiyorum” “Şimdi bir dakika son derece rahatsızım üç dört gündür kendi kendimi yiyorum. Orada bir kelime bahane edildi. BURDA DEDİLER DİN KELİMESİ GEÇMİYOR YANİ MANEVİ DEĞERLER.” “ONU ULUSAL DEĞERLER OLARAK TADİL ETTİK.” dediği ve bir süre toplantıda ve sonrasında yaşandıkları hakkında görüştükleri, daha sonra Semih’in Selçuk abi ve bu iş benim için her şeyden üstün. BEN BU İŞİN SONUNDA KAN DÖKÜLMESİNİ İSTEMİYORUM.” dediği, Selçuk’un “Yani kimse kimseye memurluk yapmıyor. Bu işe ben inanmasam zaten ben bu işe girmezdim.” dediği, Semih’in “Ben bu platformu kuracağım. Bunun başkanı olarak bu işi, BU OPERASYONU BEN YÜRÜTECEĞİM. Ben orda bana muhalif olacak adamın AĞZINA MERMİYİ SIKARIM. Bana destek olacak bana ağ sakal insana ihtiyacım var.” “Şimdi Selçuk abi bunlar açık anlatılmaz. Ben size dedim ki; benim bir yolum var, bir hesabım var, ben yürüyorum dedim mi” “Birlikte yürüyelim dediniz peki” dediği, Selçuk’un “Konuştuğumuzda böyle konuşmadık.” dediği, Semih’in “Şimdi bir dakika sen o gün gecikiyorsun. Her gün toplantıya geç kalan Kemal Ata erken geliyor, Arif Akdeniz erken geliyor.” “Beyler … yere vuruyor. Vay efendim burda din kelimesi vaaz edilmemiş. BİR SONRAKİ TOPLANTIDA BEN PAŞAYI ÇAĞIRIYORUM. Bu sefer mealen diyorsunuz ki; yav öyle bir organizasyon kuruyorsun da paşanın senden haberi var mı tabi” “… BU SEFER ERTESİ GÜN PAŞA GELİYOR. Diyorum kalk gel buraya paşa diyorum arkadaşlarla görüşelim.” “Paşa geliyor toplantının bitimine doğru. Sen dönüyorsun diyorsun ki Arif bey bir söyleyeceğin var mı?” “Arif bey kalkıyor, din tasavvuf dergah tarikat. Yav biz ne kuruyoruz ya” dediği ve bir süre aynı konu hakkında görüştükten sonra “… bir kaç gündür ben rahatsızım. Ya yollarımızı şimdiden ayıralım ya da konuşun aranızda… BEN BU YOLDA YÜRÜYECEĞİM. BU YOLDA DA BABAM SIRRI GÜLALTAY’I KURBAN EDERİM TANIMAM. EMRE Yİ YATIRIR BAŞINI KESERİM.” “Bak ben şimdi bu saatte gidiyorum 6 tane dernek başkanıyla toplantı yapmaya. 6 dernek davası kazanırım diye ben yırtınıyorum.” “Selçuk abi, Arif Akdeniz gibi bir adam, bir KUVVET KOMUTANININ YANINDA BUNLARI KONUŞMASI hiç tesadüfi bir şey değildir.” “BEN ŞİMDİ BİZ ŞİMDİ O ADAMI RAZI ETMİŞİZ BU PLATFORMUN BAŞKANLIĞINA GETİRMİŞİZ.” dediği,
21.12.2006 günü saat 22.18’de Selçuk isimli şahıs arasındaki telefon görüşmesinde;
Görüşmenin başında telefonun kesildiğinden bahsettikleri ve bir önceki telefon görüşmesinde bahsettikleri deklarasyonun imzalanmaması ile ilgili görüşmeye devam ettikleri, bu çerçevede önceki görüşmenin devamı olarak Semih’in “Selçuk abi açık söylüyorum. BU İŞİN KELEYİ KOLTUĞUNA ALMIŞ OLAN ADAM BENİM. Benim askere ihtiyacım var. Benim kendime komutana ihtiyacım yok. Bana akıl verecek adama ihtiyacım yok. Hele beni engelleyecek insana hiç ihtiyacım yok. Lütfen bana destek verilecekse bundan sonraki toplantıya gelin.” “Bak Selçuk abi aynen politika yapmadan neyse söylüyorum çünkü bu benim namus meselem namus namus burada yolumuzu ayırdıktan sonra da İNTİKAM ALIRIM HEPİNİZDEN aynen söylüyorum.” “Ailemi koymuşum her şeyi mi koymuşum bu yola.” “HERKESE TETİK KESERİM” “Yani ben bu işin boyutlarını anlatıyorum. ÖLÜMÜNE YÜRÜYORUM BU İŞTE…” “Benim bu işle uğraşmamın sebebi BEN ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMUNU KURUP BUNUN BAŞKANI OLARAK MÜCADELEYİ HEDEFE ULAŞTIRMA AZMİNDEYİM…” dediği ve bir süre aynı konularla ilgili görüştükten sonra Semih’in “YANİ BEN ORADAKİ… HADİ HARP AKADEMİLERİ ADRESİ OLMASIN. BUNU BİR YERDE BİR KAÇ SEFER TEKRARLADIKTAN SONRA… OLABİLİR YANİ MAKUL.” dediği, … görüşme içeriğinden sanık Semih Tufan GÜLALTAY o tarihlerde kendi kendine oluşturduğunu iddia ettiği ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU adlı oluşumu kurduğu zaman kendisini emekli kuvvet komutanı olduğunu söylediği kişilerin yönlendirdiğini,hatta bu hareketin inandırıcı olabilmesi ve arkadaş çevresini ikna edebilmesi için paşayıda toplantıya çağırdığını beyan ettiği,telefon konuşmasındaki bahsi geçen paşaların bu konuyu kendi ifadelerinde de kabul eden şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Her iki şüphelide gittikleri yerin Semih Tufan GÜLALTAY a ait olduğunu bilmediklerini söylemiş iseler de, bu husustaki beyanlarının gerçeğe uymadığı bizzat Semih Tufan GÜLALTAY çağırması sonucu bu toplantılara her iki şüphelinin de ayrı zamanlarda katıldıkları tespit edilmiştir.
Şüpheli Levent ERSÖZ hırsızlıktan sabıkası bulunan şüpheli Yüksel Dilsiz’i bir çok illegal işinde kullandığı, bu konuda yaptığı çalışmalar sebebiyle Yüksel Dilsiz’i Mehmet Şener ERUYGUR ile görüştürdüğü , şüphelinin birçok üst düzey bürokratla istihbarat elemanı olarak irtibat kurduğu, milletvekillerinin fotoğraflarını çekip telefon numaralarını illegal dinlemeler için verdiği, birçok kişiyi illegal yolla dinleyerek, bu kişilerle alakalı bilgileri karşı siyasi görüşte olan kişilere verip, değişik şekilde gazetelerde yayınlattıkları, bu konuyla alakalı birçok raporun Cumhuriyetçi Çalışma Grubu dönemsel devre raporlarında yer aldığı anlaşılmaktadır.
YÜRÜTME ORGANINI ORTADAN KALDIRMAYA YÖNELİK EYLEM VE FİİLERİN ORGANİZESİ İÇİN KURULAN Cumhuriyet Çalışma Grubu ve faaliyetleri,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyelerinin görevde iken Ergenekon’la bağlantıda oldukları, emekli olduklarında da örgütte ayrı görevlere getirildikleri iddianamede belirtilmiş olup ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN , ülkeyi kendi istedikleri gibi yönetmek için ülkede kaos ortamı oluşturmaya çalıştıkları,bu amaçla suikast dahil her türlü yasadışı yolu yöneldikleri, bu amaçla darbeye zemin hazırlamak ve yürütme organını ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yaptıkları anlaşılmıştır. Elde edilen resmi içerikli ve gizli belgelerde , oluşuma CUMHURİYET ÇALIŞMA GURUBU (CÇG) adı verildiği, bu isimle oluşturulan grubun askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla, yaptıkları planlara SARI KIZ, AY IŞIĞI, YAKAMOZ ve ELDİVEN gibi kod isimleri verdikleri belirlenmiştir.
Şüphelilerden elde edilen Ergenekon Terör Örgütüne ait örgütsel dokümanların içeriğinde, örgütün TSK içerisinde yer alan yapılanma olarak gösterildiği, ancak,Genelkurmay Başkanlığının cevabi yazısında ERGENEKON YAPILANMASININ ve bu belgelerin TSK’ya ait olmadığı belirtilmiş olup,bu durum örgüt üyesi şüphelilerin söz konusu belgeleri ve planları görev yaptıkları dönem içerisinde gizlice hazırlayarak uygulamaya koyduklarını ortaya koymuştur.
TCK. 314. maddesinde belirtilen Silahlı Terör Örgütü kurup yönetmek ve üye olmak suçunun temadi eden bir suç olduğu, şüpheliler Şener ERUYGUR, Ahmet Hurşit TOLON, Levent ERSÖZ, Hasan Atilla UĞUR ’ve diğer askeri görevlerde bulunmuş kişilerin daha görevdeyken diğer şüpheliler gibi Ergenekon Terör Örgütü üyesi oldukları, emekli olduktan sonra da örgütsel irtibatlarını ve eylemlerini devam ettirdikleri, şüpheli Şener ERUYGUR’un emekli olmadan önce hükümeti devirmeye yönelik eylem ve fiilleri sırasında alınan örgütsel kararlar gereği emekli olunca da aynı eylem ve fiillerini devam ettirmek için Atatürkçü Düşünce Derneğinin (ADD) başına geçirildiği, aynı fiilere iştirak eden şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’un da Anadolu Uyanış Hareketi Platformunun başına geçirildiği, örgütsel dökümanlarda yer alan daha önce Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK ve diğer şüphelilerden elde edilen Milli Güç Birliği, Kuvayı Milliye gibi örgütlenmelerin Ergenekon Terör Örgütü adına baskı unsuru ve istihbarat toplama amacıyla kurulup kullanılmasının benimsendiği, ayrıca Milli Güç Birliği ,Kuvayı Milliye isimli örgütsel dokümanda milli mücadele yıllarında kurulan milli derneklerle alakalı olarak çalışmalar yapıldığı, daha sonra CÇG çalışmalarının bulunduğu klasörler içinde alınan kararlarda milli mücadelede görev almış derneklerin aynı isimle kurulup UBP adı altında örgütlenmesi ve milli güç birliğinin tek merkezden yönetilmesi gibi kararlarının alındığı, bu kararlardan sonra tüm Türkiye’de Kuvayı Milliye ve değişik isimde derneklerin kurulup faaliyete geçirildiği anlaşılmıştır.
Şüpheliler Muzaffer TEKİN, Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR gibi şüphelilerin kuruluşunda fiilen yer aldıkları ve daha sonra bir suç merkezi haline dönüşen Taner ÜNAL tarafından kurulan VKGB derneği ile yine şüpheliler Fikri KARADAĞ, Durmuş Ali ÖZOĞLU ve İbrahim ÖZCAN tarafından kurulan Kuvayı Milliye 1919 isimli derneğinde Mersinden Diyarbakır’a kadar miting ve provokatif eylemlere katıldığının bizzat bu derneğin tutuklanan üyelerinin beyanlarında anlaşılmıştır. Örgütsel dokümanlar içinde yer alan OLUŞUM isimli belgenin ADD’den de ele geçirilmesi ve o tarihte USİAD başkanı olan Kemal ÖZDEN’in de Ergenekon Terör Örgütü’ne verdiği raporda ADD’nin nasıl ele geçirilmesinin gerektiği ve yönetim şekline ait ayrıntılı bilgilerin bulunması örgütün amacını açıkça ortaya koymaktadır..
Örgütün aldığı kararlarda,Ulusal Birlik Hareketi’nin başına emekli bir generalin geçirileceği belirtilmiş ve bu karar doğrultusunda şüpheli Şener ERUYGUR emekli olmasına müteakip Ulusal Birlik Platformu ve ADD’nin başına geçirilmiştir.
Ayrıca CÇG’nin çalışmasında medya ile ilgili ayrıntılı raporlar hazırlanmış ve yürütme organını otadan kaldırmaya yönelik eylem ve fiillerde medyanın desteği olmadan başarı elde edilemeyeceği belirtilmiştir.
Şüphelilerden Mehmet Şener ERUYGUR, Ahmet Hurşit TOLON, İlker GÜVEN, Tuncay ÖZKAN, Durmuş Ali ÖZOĞLU, İbrahim ÖZCAN, Birol BAŞARAN, Adnan TÜRKKAN, TUNÇ AKKOÇ, LEVENT TEMİZ in doğrudan ve dolaylı olarak dernek sivil toplum kuruluşlarında görevli veya yönetici konumunda oldukları, şüpheli Sinan Aydın AYGÜN Ankara Ticaret Odası başkanı olduğu ve başkanı olduğu odanın tüm imkanlarının ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN faaliyetlerinin kullanımına açtığı,bazı panel ve mitinglerin bizzat ATO sosyal tesislerinde yapıldığı,ayrıca şüpheli Sinan Aydın AYGÜN , şüpheli Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR la görevli olduğu zamanlarda görüşmeler yaptığı belirlenmiştir.
Ergenekon Terör Örgütü’nün etkisi altında bulunan sivil ve askeri üyeler ile medya ,sivil toplum ve siyasi partilerde bulunan örgüt üyelerinin hepsinin aynı merkezden yönetildiği, alınan kararların aynı anda uygulamaya konulduğu ve tüm birimlerin aynı anda harekete geçirildiği anlaşılmıştır.
Cumhuriyetçi Çalışma Grubu tarafından hazırlanan sunumlar ve şemaların içinde yapılacak tüm eylem ve filler ayrıntılı yazılıp vasıflandırıldığı halde ,Terörle Mücadele edileceğine ilişkin herhangi bir eylem ve faaliyetin bulunmaması da bu oluşumun ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaç ve faaliyetleri doğrultusunda hareket ettiğini göstermektedir. Soruşturma aşamasında vefat eden Kuddusi OKKIR’ın hazırladığı Devletin Yeniden Yapılanması belgesinde , devlet kurumlarından mafyaya, tarikatlardan orduya ve istihbarata kadar sızılması gerektiği belirtildiği halde, terör örgütlerine sızılması diye bir amacın bulunmaması da her iki belgenin aynı merkez tarafından oluşturulan planların uygulanması için oluşturulduğu ortaya koymaktadır.
Ayrıca ele geçirilen örgütsel dokümanların büyük bir kısmının askeri kişilerin görev yaptıkları askeri kurumlara ait bilgisayarlarda yazılmış olmasına rağmen, Genelkurmay Başkanlığı askeri savcılığından gönderilen inceleme raporunda birçok dijital verinin kayıtlarda bulunmadığı ve bir çoğununda Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olmadığının belirtilmesinin, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyelerince büyük bir gizlilik içerisinde çalışmaların yapıldığı ve belgelerin hazırlandığını ve bu belgelerin resme kayıtlara konulmadan örgütün üst düzey yönetici konumunda bulunan şüphelilere verildiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Bu belgler incelendiğinde, AKP hükümetiyle alakalı, bakanlar, milletvekilleri ve bürokratları fişleme çalışmalarının olduğu ve bu illegal çalışmalarına legal görüntüsü vermek için resmi kurum belgelerindeki yazışma ve şablon biçiminin kullanıldığı anlaşılmıştır.
Örgütün talimatları ile oluşturulan CÇG ‘nin planlarına uygun olarak,şüpheli Mehmet Şener Eruygur ‘un bazı rektörlere hitaben yazdığı resmi nitelikteki mektupta , bazı gazetelerin köşe yazarlarının işlerine son verilmesinden üniversitelerle işbirliğine kadar bir çok konuda istek ve görüşlerine yer verdiği,bu suretle örgütün,Üniversitelerin kontrol altında tutulması,Rektörlerin yönlendirilmesine ilişkin örgütün stratejisini gerçekleştirmeye çalıştığı anlaşılmıştır.
Mektup içeriğindeki konuların tamamının ,ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN dönemsel gizli toplantılarından bir kısmını oluşturan Cumhuriyetçi Çalışma Grubu devre raporlarında konuşulup karara bağlandığı, adı geçen şüphelinin bu mahiyetteki mektupları değişik birimlerde bulunan kişilere gönderdiği CÇG’nin raporlarından ve dosyada ifadesi mevcut şüpheli Mustafa KOÇ un beyanlarından anlaşılmaktadır. CÇG ‘nin faaliyetlerinin anlatıldığı kısımda bahse konu mektubun içeriği tafsilatlı olarak yazılmıştır.
Yine şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR un yaptığı görüşmede bazı örgüt üyelerine yapılan operasyonlardan sonra Atatürkçü Düşünce Derneğine sekreter olan,( Tape No: 6077, 08.04.2008 tarihinde saat:17.53 te.) Nermin…? ile yaptığı görüşmede özetle; Nermin’in “odanızı temizlerken” “Temizledim bazı şeyler buldum efendim gönderilmemiş mektuplar buldum Üniversite rektörlerine” dediği, Mehmet Şener ERUYGUR’un “Atın onları yırtın” dediği, Nermin’in “Atayım mı” dediği, Mehmet Şener ERUYGUR’un “He o şeyle ilgili eski” dediği, Nermin’in “Eski çok eski sizin imzanız var imzalamışsınız ayrıyeten özel kağıdınızıda koymuşsunuz” dediği, Mehmet Şener ERUYGUR’un “biliyorum vazgeçtik ondan sonra gönderelim dedik vazgeçtik” şeklinde yaptığı görüşmeden de Cumhuriyet Çalışma Grubu adına alınan kararların uygulamaya konulduğu ve o tarihten kalan evrakın imha edilmesi için sekreterine talimat vermesi de şüphelinin İlhan SELÇUK ve Doğu PERİNÇEK’in gözaltına alınması ve bazı şahısların tutuklanması üzerine eski dönemde yaptığı illegal işlerle alakalı evrakı kendisinin de göz altına alınma riski sebebiyle imha ettirmeye çalıştığı anlaşılmaktadır.
Şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU ve İbrahim ÖZCAN’ın birlikte hareket ettikleri, Ergenekon Terör Örgütü yapılanmasının gizli askeri yapılanması içerisinde örgütlenme ve eleman teminine yönelik faaliyetlerde bulundukları , ayrıca Ergenekon Terör Örgütünce istihbarat toplama ,toplumu yönlendirmek ve toplumsal olayları yönetmek amacıyla kurulması kararlaştırılan sivil toplum dernekleri kuruluş ve işleyişine katkı sağladıkları, Durmuş Ali ÖZOĞLU ve İbrahim ÖZCAN’ın Fikri KARADAĞ ile irtibatlı olarak Kuvayı Milliye derneğinin kuruluş çalışmalarına katıldıkları, Durmuş Ali ÖZOĞLU ve İbrahim ÖZCAN’ın aynı zamanda Erkut ERSOY ve VKGB oluşumunun üst düzey yöneticilerinden Ahmet CİNALİ ile irtibatlı olduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun , gizli askeri örgütlenme ile görevli Kemal AYDIN, NERİMAN AYDIN’ la irtibatlı olduğu,örgüt üyelerinin bir kısmının yazdıkları kitapları kendilerine ait yayınevlerinde bastırarak satış ve dağıtımını yaptırdıkları,aynı şüphelilerin Neriman ve Kemal AYDIN üzerinden Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ , Ergün POYRAZ ve Erkut ERSOY’la irtibatlarının bulunduğu,yine şüpheli İbrahim ÖZCAN yoluyla sanıklar, Fikri KARADAĞ, soruşturma sırasında ölen Kuddusi OKKIR, Muzaffer TEKİN,Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK , Hüseyin GÖRÜM, Raif GÖRÜM ve Rasim GÖRÜMLE örgütsel irtibatlarının bulunduğu belirlenmiştir.
Mit Müsteşarlığınca tanzim edilen raporda belirtilen İ.P karargah evleri yapılanması benzeri bir yapılanmanın da harp okulu öğrencilerine yönelik olarak şüpheliler Kemal ve Neriman AYDIN tarafından organize edildiği .belirtilmiştir
Şüpheli Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ın Durmuş Ali ÖZOĞLU’na bağlı olarak, Hamza DEMİRve Ercüment OVALI’nın da yardımıyla Türk Silahlı Kuvvetleri ve Harp Okullarına sızma, örgütlenme ve elaman kazanma faaliyetleriyle doğrudan yönettikleri, Harp Okullarına muhtemelen önceden yerleştirdikleri elemanlar vasıtasıyla, irtibata geçtikleri askeri öğrencileri kendi evlerine veya bu amaçla kiraladıkları evlere getirdikleri, burada evlere gelen öğrencilere ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN fikri ve ideolojik eğitimini verdikleri, bu öğrencilerin değişik zamanlarda işlemiş oldukları suçların ve disiplin suçlarının kaldırılmasına yönelik her türlü işlemi de takip ettikleri, bu amaçla oluşturdukları grubun başına teğmen olarak görev yapan Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU’nu görevlendirdikleri, bu şüphelilerin kendi arkadaşlarını da örgüte kazandırmak amacıyla Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ın yanına getirdikleri ve şüphelilerin yanında, Hasan Hüseyin UÇAR, Eren MUMCU, Yaşar TOZKOPARAN, Önder KOÇ’un kademeli olarak Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’la tanıştırılıp, daha sonra örgüte ait gizli toplantılara katıldıkları, bu şüpheliler tarafından askeri yapının içine dahil edilen teğmen ve harb okulu öğrencilerini havacılık, pilotluk, özel kuvvetler gibi birimlere yönlendirdikleri, askeri yapılanma içinde yer alan örgüt üyeleri arasında yapılan telefon görüşmelerinin dinlememesi ve örgütün deşifre olmaması için şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ tarafından temin edilen ÖZEL HAT tabir edilen telefon hatlarını kullandıkları,şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİnin Kemal AYDIN’la olan irtibatlarından rahatsız olan ailesinin ikazlarına rağmen bu kişi ile ilişkilerini devam etttirerek, tutuklanan Kemal AYDIN’ı kurtarmaya yönelik girişimlerde bulunduğu, şüpheli Doğukan YORULMAZ ‘ın askeri okuldan atılmasına rağmen örgütsel faaliyetlerine örgütün talimatları ile okuduğu üniversitede örgütsel faaliyetlerine devam ettiği anlaşılmıştır.
Şüpheliler Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU’nun Kemal AYDIN’ın talimatlarıyla Hizbut Tahrir örgütü üyesi olduğu anlaşılan diğer şüpheliler Süleyman SOLMAZ, Kurtça BEKTAŞ, Rıza DEMİR, Mahmut OĞUZ, Rıfat YILDIRIM, Mahmut Oğuz KAZANCI, dan oluşan Hizbut Tahrir örgütü adına faaliyette bulunan grupla irtibata geçtikleri, bu grubun gizli toplantılarına katıldıkları ,grupla alakalı tüm bilgi ve raporları Kemal ve Neriman AYDIN’a ilettikleri,tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ,başka terör örgütlerine sızma ve bu örgütleri yönlendirme faaliyetlerine devam ettikleri belirlenmiştir.
Şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR, Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR’un, Cumhuriyet Çalışma Grubu ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN medyayı yönlendirme ve örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturmaya yönelik olarak alınan kararlarını uygulamaya koydukları,bazı medya patronlarını çağırıp,sahip oldukları medya kuruluşlarında bazı örgüt üyelerinin çalıştırılması konusunda baskı yaptıkları,
Şüpheli Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın, bir dönem Kanal TÜRK adlı televizyon kanalının görünüşte sahibi ve biz kaç kişiyiz isimli platformun kurucusu ve başkanı olduğu, Tanju GÜVENDİREN’ in legal olarak televizyon ve platformla alakasının bulunmamasına rağmen Tuncay ÖZKAN ile ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzey görevlileri arasında irtibatları ve maddi olarak Tuncay ÖZKAN a finansman desteği sağladığı, ayrıca Tuncay ÖZKAN’ ı yönlendirdiği, Kanaltürk’ün borçları yüzünden Ahmet Tuncay ÖZKAN tarafından satılması üzerine ATO başkanı olan ve resmiyette Kanal Türk le alakası bulunmayan Sinan Aydın AYGÜN ün kanalı alan şahsı arayarak,özetle; Sinan AYGÜN’ün: Valla iyi ama millet biraz rahatsız olmuş … şimdi Flash tv yi alsaydın, tv8, kanal D’yi alsaydın bir şey olmazdı da, o kanalın bir özelliği var biliyorsun o kanal böyle çok hassas bir kanaldı…O kanalın kuruluşunda, bak o kanalın kuruluşunda gayri resmi bende vardım. Biz o kanalın hikayesini anlatacağım ben sana nasıl olduğunu bil diye anlatacağım sana o kanalı Yani kimden telefon gelip nasıl kurulduğunu duyunca şaşıracaksın zaten ve o sende kalacak tabi ki. dediği, görüşme içeriğinden kanalın Ahmet Tuncay ÖZKAN A ait olmadığı kimlerden gelen telefonlarla ve kimlerin parasıyla kurulduğunu anlatmaya çalışmasından, kanalın örgütün faaliyetleri için özel olarak kurdurulduğu anlaşılmaktadır. Yine aynı konuyla alakalı şüpheli Mustafa Ali BALBAY ile İlhan SELÇUK’un yaptığı görüşmede, İlhan SELÇUK’un kanalın kendilerinin haberi olmadan satılmasına kızdığı ama buna rağmen Ahmet Tuncay ÖZKAN hakkında Mustafa Ali BALBAY ın aleyhine yazı yazmamasını söylediği ,
Şüpheli Adil Serdar SAÇAN’ın, hem emniyet müdürü olduğu dönemde hem de meslekten atıldığı dönemde görevi gereği elde ettiği bilgi ve belgeleri şüpheli Tuncay ÖZKAN’a verdiği ,Tuncay ÖZKAN nın da bu bilgileri televizyon kanallarında yayınlamak suretiyle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunduğu ,
Şüpheli Adil Serdar SAÇAN ın görev gereği edindiği ve elinde bulundurduğu birçok gizli içerikli yazışmanın Tuncay ÖZKAN dan elde edildiği gibi, bazı çok gizli belgelerinde daha önce hakkında dava açılan sanık Halil Behiç GÜRCİHAN da yapılan aramalarda elde edildiği,şüpheli Adil Serdar SAÇAN ın kendisine düşman olarak nitelendirdiği Veli KÜÇÜK’ün denetiminde bulunan Bekir ÖZTÜRK ün sahibi olduğu kuvvaimilliye.net isimli internet sitesinin yazarlarından olduğu, uzun süre bu sitede yazılarının yayınlandığı,hatta Oktay YILDIRIM hakkında övücü mahiyette yazılar yazdığı , Gürbüz ÇAPAN la irtibatını bulunduğu ,
Şüpheli Hüseyin NAZLIKUL, Murat AĞIREL,Selim Utku GÜMRÜKÇÜ, Evrim BAYKARA, Mahir AKKAR, Merdan YANARDAĞ ve Mesut ÖZCANın Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kurulan televizyon kanalı ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerinde görevli oldukları, şüpheli Fatma Sibel YÜKSEK’ Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ’ nin de medya yapılanması içinde yer aldıkları,
Şüpheli Tuncay ÖZKAN’ın geçmişte çalıştığı bazı televizyon kanallarından ayrılması üzerine o dönem Ankara’da Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı ve Teknik daire Başkanı olarak yapan şüpheliler Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR’a gelip kendisinin TSK’nın adamı olarak bilindiğini ve işinden kovulduğunu ,bu nedenle çalıştığı medya gurubunun sahibini çağırarak uyarıda bulunmalarını istediği ,bunun üzerine adı geçen şüphelilerin Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın o dönem çalıştığı kanalın sahibini çağırarak “Şener ERUYGUR paşanın bu işe çok üzüldüğünü ve kendilerine yapılmış bir hareket olarak algılandığını”belirterek , Tuncay ÖZKAN’ın tekrar işe alınması ve oradaki konumuna geri iade edilmesi için baskı yaptıkları ve buna ilişkin görüşmeyi gizlice kayda aldıkları, yine bu konuyla alakalı olarak aynı gizli görüşme içeriklerinde, Tanju GÜVENDİRENin Tuncay ÖZKAN’a bundan sonra hangi kanalda çalışması gerektiği hususunda talimat verdiği, Tuncay ÖZKAN’ın da o kanala gitmesinin kendisinin de batması olduğunu söylemesi üzerine Tanju GÜVENDİREN in görev gereği bu kanalda çalışmasını gerektiğini söylediği,bunun üzerine Tuncay ÖZKAN’ın bunu emir gibi telakki ederek belirtilen kanalda çalışmaya başladığı,daha sonra bu kanalla anlaşamaması üzerine kendisiyle birlikte aynı TV kanalına gelen şüpheli M.Kemal YAVUZ ‘un da gerekmediği halde bu kanaldan ayrıldığının tanık Mehmet Emin KARAMEHMET’in beyanlarından anlaşıldığı,
Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın bu işe çok gönüllü olmadığını ve çalıştığı kanalda durumunun çok iyi olduğunu beyan etmesine rağmen şüpheliler Tanju GÜVENDİREN ve Erdal ŞENEL’in kendisine sana bir medya grubundan teklif gelecek bunu kabul et diye talimat vermeleri üzerine, SHOW medya grup başkanlığına transfer olduğunu şüpheliler Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR’a anlattıkları dosyada mevcut Cumhuriyet Çalışma Grubu arşivi için kaydedilen görüşme kayıtlarından tespit edildiği,
Şüpheli Gürbüz ÇAPAN’ın, Ahmet Tuncay ÖZKAN ve Doğu PERİNÇEK grubundan Adnan AKFIRAT, Ferit İLSEVER ile irtibatlarının bulunduğu,İlhan Selçuk’un Şener Eruygur ile olan telefon görüşmelerinden ve Mustafa Balbay’dan ele geçirilen notların içeriğinden,örgütün üyesi olduğu ve talimatları doğrudan örgüt yöneticisi İlhan Selçuk’tan aldığının belirlendiği, ,
Şüpheli Emcet OLCAYTU’nun, örgüt üyesi olduğu ve ERGENEKON soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcıları hakkında istihbari bilgiler topladığı, şüphelilerden Adil Serdar SAÇAN, Adnan TÜRKKAN ve Tunç AKKOÇ ile sanıklardan Doğu PERİNÇEK, Emin GÜRSES, Serhan BOLLUK, Aydın GERGİN, Nusret SENEMle örgütsel irtibatlarının bulunduğu,
Şüpheli Adnan TÜRKKAN’ın, Tunç AKKOÇ ile TGB adı altında sanık Doğu PERİNÇEK’in talimatlarına uygun olarak eylem ve gösteri yürüyüşleri tertip ettikleri, bu şüphelilerin birçok toplumsal olayda şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’ dan talimat aldıkları, Adnan Türkkan’ın genç olmasına rağmen Atatürkçü Düşünce Derneği Yönetim kurulunda olması da ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN yönetimini ele geçirmek için ADD hakkında örgütsel rapor hazırladığı,
Şüpheliler Tunç AKKOÇ, Mehmet Şener ERUYGU, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Sevgi ERENEROL, Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ, Kemal KERİNÇSİZ, Yalçın KÜÇÜK, Erol MÜRTERCİMLER, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Doğu PERİNÇEK, Hikmet ÇİÇEK, Ferit İLSEVER, Serhan BOLLUK, Aydın GERGİN, Nusret SENEM le örgütsel irtibatlarının bulunduğu,
Şüpheli Levent TEMİZ’in eski ülkü ocakları başkanı olduğu, dosyada mevcut iletişim tespit tutanakları ve diğer delillere göre Ergenekon Terör Örgütü adına kararlaştırılan ve Sedat PEKER’in organize ettiği KIZIL ELMA koalisyonu olarak adlandırılan örgütsel birlikteliğin oluşturulmasında görev aldığı, daha sonra sanıklar Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Fikri KARADAĞ, Halil Behiç GÜRCİHAN ve Bekir ÖZTÜRK’le irtibatlı olarak örgütsel eylem ve birlikteliğini sürdürdüğünü, özellikle Danıştay saldırısından birkaç gün önce gece yazdığı,“BUGÜN TÜRK TARİHİNDE GÖRMEDİGİ KADAR ASAGILANMAKTADIR. AVRUPANIN VE ABD’NIN SALDIRGANLIGI TEHLİKELİ BOYUTLARA ULASMISTIR. ISBIRLIKCI KOMPRADOR SİSTEM GÖRÜLMEDİK DERECE ASAGILIKTIR. BU DURUMDA TÜRKCÜ DEVRİMCİ GENCLERE İHTİYAC VARDIR. BEN T.C’NİN SADECE TAM BAGIMSIZLIGINI İSTEDİM. BU NEDENLE BEN VE ÜLKÜDASLARIM EMPARYALİZME VE İSBİRLİKCELERE KARSI SAVASTIK. BUNDAN DOLAYI ÖLÜMDEN KORKMUYORUZ. VE BEN GENC YASTA ÜLKEMİN BAGIMSIZLIGINA KENDİMİ ARMAGAN ETMEKTEN ONUR DUYUYORUM.TÜRKLÜGÜN TEK KURTULUS ÇARESİ KALMIŞTIR ODA SİLAHLI MÜCADELEDİR.AV.LEVENT TEMİZ”şeklindeki mesajı örgüt üyelerinden Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK,Kemal KERİNÇSİZ , Fikri KARADAĞ ve Sevgi ERENEROL’a göndermesi ,birkaç gün sonra gerçeleştirilecek olan Danıştay saldırısından haberdar olduğunu ortaya koyduğu,
Şüpheli Ertaç GİRAY’ın yanında çalışan şüpheli Hüseyin KESKİN’E kendisine ait ruhsatlı silahı verdiği, şüpheli Hüseyin KESKİN’in bu silahı sürekli olarak üzerinde taşıdığı ve toplumda infial uyandıracak bir eylem yapmak amacıyla gittiği Kars’ın Sarıkamış ilçesinde silahı ile birlikte yakalandığı,
Şüpheli Turan ÇÖMEZ’in örgütün amacı doğrultusunda, ERGENEKON'un siyasi partileri bölüp parçalama veya farklı partilerin tek merkezden yönetilmesi amacı kapsamında özellikle kapatma davası sürecinde şüpheli Ferda PAKSÜT ile irtibata geçerek ondan aldığı gizli ve stratejik bilgileri, örgütün yöneticilerine ulaştırarak kamu oyunu yönlendirmeye çalıştıkları, aynı zamanda örgütün stratejisine uygun olarak partiyi bölüp etkisiz ve yürütme yetkisini kullanamayacak hale getirmeye hedefledikleri,
Şüpheli Emin ŞİRİN’in,ERGENEKON'un siyasi partileri bölüp parçalama veya farklı partilerin tek merkezden yönetilmesi faaliyetlerine, milletvekili olduğu dönemde ve görevi sona erdikten sonrada devam ettiği belirlenmiştir.
Şüpheliler Şener ERUYGUR, Ahmet Hurşit TOLON, Levent ERSÖZ, İlker GÜVEN, Hasan Atilla UĞUR, Birol BAŞARAN, Halis Yavuz IŞIKLAR, Adnan TÜRKKAN ve Tuncay ÖZKAN ın ADD içerisinde örgütsel faaliyetlerini devam ettirdikleri, Atatürkçü Düşünce Derneği yönetiminin tamamen Cumhuriyet Çalışma Grubu kararlarında belirtilen hususlar çerçevesinde şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR tarafından yönetilip,yönlendirildiği ,birçok dernek şubesinin istihbarat toplayıp genel merkeze gönderdiği,bu istihbari raporlar içinde bazı kişi ve kurumlarla alakalı olduğu ve kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgilerin kaydedildiği,bu çalışmaların ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN belgelerinde belirtilen sivil toplum kuruluşlarının zengin bir istihbarat kaynağı olduğu yönündeki stratejisini doğrular mahiyette olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON ve Şener ERUYGUR’un Ulusal Birlik Platformunun kurucusu olan sanık Semih Tufan GÜLALTAY’la görüştükleri ve her iki şüphelinin de Semih Tufan GÜLALTAY’ın ofisindeki gizli örgütsel toplantılara iştirak ettikleri, ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU kuruluş aşamasında Mehmet Şener ERUYGUR’ un bu toplantılara gelip oluşumun arkasında kendilerinin bulunduğunu belirttiği, Semih Tufan GÜLALTAY ile Şener ERUYGUR arasında buna ilişkin telefon görüşmelerinin bulunduğu, Semih Tufan GÜLALTAY’ın,Akın BİRDAL’ın vurulması olayının faili olarak yargılanıp mahkum olduğu, yine Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmaktan tutuklu olarak yargılanan sanık Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU’nun da TİT (Türk İntikam Tugayı) adlı örgüt adına Başbakan ve İstihbarat Daire başkanının öldürülmesi için silahlı tetikçi teminine yönelik internet ve telefon görüşmelerinin olduğu ve bu görüşmelerde,Veli KÜÇÜK’ten talimat alıp bu işleri yaptığını, Veli KÜÇÜK’ün de tutuklanmasının intikamının alınmasının gerektiğini belirttiği,
Semih Tufan GÜLALTAY’ın Türk İntikam Tugayı adına eylemler yapmadan önce Muzaffer TEKİN ve Mete YALAZANGİL ile tanıştığı, eylemden sonra da yakalandığında da Muzaffer TEKİN’in çok yakın arkadaşı olan emekli bir askerin evinde yakalandığı, Muzaffer TEKİN’in Mete YALAZANGİL’e Semih Tufan GÜLALTAY’ı cezaevinde ziyaret etmesi için talimatlar verdiği ve kendisininde Semih Tufan GÜLALTAY’ın da cezaevinde ziyaret ettiği, Danıştay olayı öncesi ve sonrasında da Muzaffer TEKİN ile irtibat halinde oldukları ,
Yine hakkında evrak tefrik edilen şüpheli İbrahim Şahin’in şüpheli Fatma CENGİZ’le yaptığı telefon görüşmesinde,sözde terörle mücadele için S1 adı altında bir oluşum meydana getirdikleri, Fatma CENGİZ’in keşke ‘TİT koysaydık bari TİT adını temize çıkarmış olurduk’ diyerek TİT olarak bilinen örgütün kendi içlerinde oluşturulmuş bir eylem hücresi olduğunu konuştukları anlaşılmıştır.
ÖRGÜTÜN İŞLEMEYİ PLANLADIĞI SUÇLAR
Birinci bölümlde
DEVAMEDEN SORUŞTURMA SIRASINDA,
ŞÜPHELİ (Zafer kod)Muzaffer TEKİN’ le irtitbatlı olan İbrahim ŞAHİN’in bazı dini lider konumundaki insanlara suikast yapmayı palanlaması üzerine yapılan operasyonlarda, ele geçirilen suikast palanlarında,
1- Alevi Bektaşi konfederosyonu Genel Başkanı Ali Balkız’a bombalı suikast planı,
2- Alevi Bektaşi konfederosyonu Genel sekreteri Kazım Genç’e bombalı paketle suikast,
3- Ermeni Patriği Mesrob Mutafyana suikast planı,
4- Ankrada bir AVM (alış veriş merkezine) bombalı eylem planı,
5- Sivasta ermeni cemaati kanaat önderlerin Minas Durmaz Güler’e el bombasıyla suikast.
III. BÖLÜM
ÖRGÜTÜN İŞLEDİĞİ SUÇLAR
YASAMA VE YÜRÜTME ORGANINI ORTADAN KALDIRMAYA TEŞEBBÜS (Darbeye teşebbüs)
Darbe, askeri darbe veya hükumet darbesi olarak da ifade edilmektedir. Darbe devletin emrindeki askeri kurumlara mensup kişi veya kişilerin ani olarak anayasal olmayan yollarla mevcut hükumeti devirmesi ve iktidara el koyması olarak tanımlanmıştır.
20. yüzyılda askeri darbeler yaygın olarak Latin Amerika’da Arjantin, Şili, Asya’da Birmanya, Avrupa’da Yunanistan ve Türkiye gibi özellikle gelişmekte olan ülkelerde gözlemlenmiştir. Bunların yanı sıra daha birçok az gelişmiş ülkelerde askeri darbeler yaşandığı görülmüştür. Sonuç olarak askeri darbeler Dünya’da hiçbir ülkeye huzur, adalet ve demokrasi getirmediği gibi bilakis her askeri darbede toplumlar demokrasiden insan haklarından ve özgürlüklerden uzaklaşmışlardır.
2003-2004 YILLARI İLE DAHA SONRAKİ YILLARDA GERÇEKLEŞTİRİLMESİ PLANLANAN ASKERİ MÜDAHALEYE ZEMİN HAZIRLAMA ÇALIŞMALARI:
ERGENEKON terör örgütüne yönelik yapılan soruşturma çerçevesinde örgüt üyesi olma şüphesi ile gözaltına alınan Mehmet Şener ERUYGUR, Ahmet Hurşit TOLON, Hasan Atilla UĞUR ve Mustafa BALBAY’dan ele geçirilen dijital verilerde, 2003-2004 yıllarında gerçekleştirilmesi planlanan DARBE PLANLARI, darbe planları çerçevesinde yapılan çalışmalar, CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU sunumları ve dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK tarafından tutulduğu sabit olangünlükler ve Mustafa BALBAY tarafından tutulduğu sabit olan günlükler olduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu DARBE PLANLARI, CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU sunumları ve günlüklerde belirtilen veriler doğrultusunda yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda, ERGENEKON terör örgütü yönetici ve üyelerinden Bedrettin DALAN, İlhan SELÇUK, Mustafa BALBAY, dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR, 1. Ordu Komutanı Ahmet Hurşit TOLON, MGK Genel Sekreteri Tuncer KILIÇ, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanı Levent ERSÖZ, yine Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesinde görevli Albay Hasan Atilla UĞUR, Jandarma Genel Komutanlığında İstihbarat Yönetim Şube Müdürü Binbaşı Mustafa KOÇ, dönemin YÖK Başkanı Kemal GÜRÜZ, İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, METAL İŞ SENDİKASI Başkanı Mustafa ÖZBEK, Sinan AYGÜN, Tuncay ÖZKAN, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR ve İsmail YILDIZ isimli şüphelilerin yürütme ve yasama organını cebren ortadan kaldırıp,devlet idaresini anti demokratik yollarla ele geçirmeyi planladıkları, bu planlarını gerçekleştirmek için de aktif olarak eylemlere giriştikleri anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen belgelerden ,Ergenekon terör örgütünün 2003-2004 yıllarında gerçekleştirmeye çalıştığı DARBE TEŞEBBÜSÜNÜ üç aşamada planladığı, birinci ve öncelikli olarak darbeye zemin hazırlamaya çalıştığı, bu faaliyetlerini Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde illegal olarak oluşturdukları Cumhuriyet Çalışma Grubu ile yaptıkları, ikinci olarak darbeyi gerçekleştirmek için önündeki engelleri kaldırmayı planladıkları,bu çerçevede de SARIKIZ, AYIŞIĞI, YAKAMOZ kod adlı darbe planlarını hazırlayıp uygulamaya koydukları, üçüncü olarak ta darbeyi gerçekleştirip darbe sonrası yapılacakları ELDİVEN kod adlı darbe planı ile belirledikleri görülmüştür.
D.Perinçek,Veli Küçük,S.Erenerol,Tuncay Güney gibi şüphelilerde ele geçen örgütün temel dokümanları ile Cumhuriyet Çalışma Gurubunun hazırladığı aşağıda anlatılacak planlar ,içeriklerinin şaşırtıcı paralelliği ve örgütün tüm faaliyetlerinde kullanılan isim ve argümanların sözkonusu doküman ve planlara uygunluğu,hem tüm dokümanların,hem darbe planlarının ,hem de tüm örgütsel faaliyetlerinin ,planlı,disiplinli,iş bölümüne dayalı olarak tek bir örgütsel iradeden çıktığını göstermektedir.
Dolayısıyla Ergenekon terör örgütünün gerçekleştirmeyi planladığı DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN daha iyi anlaşılabilmesi için, konu ile ilgili elde edilen deliller;
-Darbe Zemini Oluşturma Çalışmaları
-Darbe Planları
-Darbe Planlarının uygulamaya geçilmesinin delilleri, başlıkları altında ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Diğer taraftan Ergenekon terör örgütünün 2003-2004 yıllarında gerçekleştirmeyi amaçladığı darbe planları çerçevesinde yaptığı çalışmalara bakıldığında, sanık İlhan SELÇUK’ un da içinde yer aldığı 9 mart 1971 darbe teşebbüsünden önce ülkede gerçekleştirilen işçilerin sokağa dökülmesi ve provokatif amaçlı toplumsal gösteri ve yürüyüşler düzenleme, söz konusu darbe çalışmaları kapsamında, üniversite öğrencileri, sendikalar ve derneklerin manipilasyonlarla sokağa dökülerek hükumeti protesto eden gösterilerilerinin detaylı olarak planlandığı, medya ve kitle iletişim araçları ile propaganda ve psikolojik harekat teknikleri kullanılarak geniş halk kitlelerini tahrik edici yayınlar yapıldığı, bu yayınlarda ülkenin her yanının işgal edildiği, vatanın elden gittiği evham ve hezeyanları uyandırılarak halkın hükumete karşı ayaklanmasını sağlamaya çalıştıkları ve böylelikle Türk Silahlı Kuvvetlerini müdahalede bulunmaya teşvik ettikleri anlaşılmaktadır.
Söz konusu darbe planları çerçevesinde, Aydınlık dergisi ve Cumhuriyet gazetesinin özellikle 2003 ve 2004 yıllarındaki yayınlarına bakıldığında,örgütün amacı doğrultusunda hazırlanan darbe planları çerçevesinde üst sevyede psikolojik harekat ve propaganda yaptıkları belirlenmiştir.
Bu çerçevede Aydınlık dergisinin 2003-2004 yıllarındaki yayınlarına bakıldığında, “KUVAYI MİLLİYE HAREKETİ BAŞLADI” “SONUNA KADAR SAVAŞACAĞIZ” “DEVRİMLERİMİZİ SAVUNAMAYACAKMIYIZ” “İŞÇİ PARTİSİ SAVAŞ DÜZENİNE GİRDİ” “TÜRKİYE’Yİ AYAĞA KALDIRACAĞIZ” “KUŞATMA NEREDEN VE NASIL YARILIR” “ÜLKE İÇİN KENDİNİZİ FEDAYA HAZIR OLUN” “KAMU ÇALIŞANLARI MEYDANLARA ÇIKTI” “AKP’YE KARŞI HALK DİRENİŞİ” “ASKEDEN ERDOĞAN’A UYARI” “KOMUTANLARIN SON İHTARI” şeklinde başlıklarla toplumu geren, vatanın elden gittiği şeklinde evham ve hezeyanları uyandıran diğer taraftan da Türk Silahlı Kuvvetlerini müdahalede bulunmaya teşvik eden ve darbe zemini oluşturmaya çalışan yayınlar yaptığı tespit edilmiştir.
Cumhuriyet gazetesine bakıldığında da hemen hemen aynı doğrultuda başlıklarla haberler yaparak ülkede kaos, gerginlik ve çatışma ortamı oluşturmaya devam ettiği görülmüştür. 2003-2004 yıllarında Cumhuriyet gazetesinin yayınlarına bakıldığında, "GENÇ SUBAYLAR TEDİRGİN", “ASKER’DEN SERT UYARI” "AKP’YE BİR UYARI DAHA” "HEPİMİZ KAYGILIYIZ" “AKP’YE LAİKLİK UYARISI” “AKP’NİN AVANSI BİTTİ” “SAKINCALI KADROLAŞMA” “DANIŞTAY’DA UYARDI” "AKP KADROLAŞMASI HALKI KAYGILANDIRIYOR""REJİM SORUNU YARATILIYOR""HÜKÜMETE ÜÇLÜ UYARI""BAŞBAKAN UYARILDI" "İKİNCİ KUVAYI MİLLİYE HAREKETİ BAŞLAMALI""AKP AYAĞINI DENK ALSIN" şeklinde başlıklarla darbe zemini oluşturma çerçevesinde yayınlar yaptığı tespit edilmiştir.
Mustafa BALBAY’dan ele geçirilen günlüklerde, İlhan SELÇUK’un Türk Silahlı Kuvvetlerindeki uzantıları olan Şener ERUYGUR’u darbe planları konusunda nasıl ve ne şekilde yönlendirdiği açıkça görülmüştür.
Mustafa BALBAY’ın notlarında ,16 Ocak 2004 günü İlhan SELÇUK’un Şener ERUYGUR ile yaptığı görüşmede, “Tabii biz sizinleyiz. Siz bir bütün olarak hassassınız... Ama sizi bölünmüş göstermek isteyenler var. Bu çok önemli.” “Ben çok şey yaşadım. 9-11 yaşadık. Yani öyle bir şey olmasın isterim. Bir kez daha biz yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum” diyerek endişelerini dile getirdiği, Şener ERUYGUR’un da “Korkunuzu anlıyorum, endişeniz olmasın. Ona dikkat ediyoruz.” diyerek gerekli özeni gösterdiklerini belirtmiştir.
Yine Mustafa BALBAY’ın notlarında,29 Aralık 2002 günü İlhan SELÇUK’un Mustafa BALBAY’la yaptığı görüşmede, “Eğer içte bir çatlama olursa hangi tarafın önde olacağı belli olmaz. Ben bu işlere hep 9 Mart 12 Mart açısından bakıyorum. Ne olacağını kestiremezsin, birden dönenler olur. Zayıf kalan taraf da tasfiye edilir. Ortada henüz bir şey yokken çıkış yapmak yanlış olabilir. Orduyu yalnızlaştırabilir.” diyerek örgütün gerçekleştirmeyi planladığı darbe ile ilgili düşüncelerini ve değerlendirmelerini anlattığı görülmüştür.
Dolayısıyla tüm bu veriler İlhan SELÇUK’un söz konusu darbe planlarında önemli bir rolünün olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki Ergenekon silahlı terör örgütü mensuplarını bizzat yönetip yönlendirdiği açıkça anlaşılmaktadır.
ASKERİ MÜDAHALEYE ZEMİN OLUŞTURMA ÇALIŞMALARI
Mehmet Şener ERUYGUR’un Genel Başkanlığını yaptığı ADD Genel Merkezinde yapılan aramalarda ele geçirilen 13 nolu CD içersinde ve Ahmet Hurşit TOLON dan ele geçirilen 3 nolu CD içerisinde, CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU başlıklı (9) adet power point sunumu olduğu görülmüş, bu sunumların yapılan incelemesinde ise, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU adı altında illegal bir yapı oluşturulduğu ve bu oluşum adı altında, bir taraftan sözde “Yıkıcı, bölücü ve irticai unsurlar” ile mücadele adı altında ülkede DARBE ZEMİNİ oluşturmak için birçok legal-illegal faaliyetler planladıkları, yapılan araştırmalarda da bu faaliyetlerin bir kısmının uygulamaya konulduğu görülmüştür.
Söz konusu slaytların tamamı incelendiğinde, Cumhuriyet Çalışma Grubunun sözde ülkede irtica tehlikesi varmış şeklinde kamuoyu oluşturmak için değişik faaliyetlerde bulunduğu ve sık sık irtica tehlikesine karşı seminerler ve toplantılar düzenlediği ve bu çerçevede zaman zaman Ergenekon Terör Örgütü bünyesinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ile birlikte hareket ettiği, ayrıca sözde irtica ile mücadele adı altında ülkemizin tüm bölgelerinde ve bir çok kamu kuruluşlarında görevli bulunan vatandaşlarımızı siyasi dini görüşlerine ve ırki kökenlerine göre ayrıştırarak fişleme faaliyetlerinde bulunduğu tespit edilmiştir.
ERGENEKON dokümanı incelendiğinde, Ergenekon terör örgütünün temel nihai amaçlarına ulaşmak için kullandığı yöntemlerden birisi de siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetidir. Söz konusu slaytların devam eden incelemelerinde, Cumhuriyet Çalışma Grubu bir taraftan ülkede irtica tehlikesi varmış şeklinde kamuoyu oluşturmaya çalışırken diğer taraftan da AKP’ye yönelik siyasi çalışmalar yaptığı görülmüştür.
Dolayısıyla Cumhuriyet çalışma grubunun faaliyetlerine bakıldığında, bir taraftan ülkede irtica tehlikesi var şeklinde kamuoyu oluşturarak planladıkları darbeye zemin hazırlamaya çalışırken, diğer taraftan da mevcut hükumeti bölüp parçalayıp darbe planları çerçevesinde ülkede siyasi istikrarsızlık meydana getirmeyi hedefledikleri anlaşılmaktadır.
Cumhuriyet Çalışma Grubunun kuruluşu, teşkilatlanması, amaçları ve faaliyetlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için ele geçirilen power point sunumlarının içerikleri ayrıntılı olarak sırası ile anlatılacaktır.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU
1. CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN KURULUŞ GEREKÇESİ
Cumhuriyet Çalışma Grubunun Teşkilat ve Faaliyetleri başlıklı sunumda; Cumhuriyet Çalışma Grubunun Yıkıcı, bölücü ve irticai unsurlar ile bunların uzantılarının, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı giriştikleri eylem ve faaliyetlerine karşı;
-Toplumsal refleksi harekete geçirmek,
-Dezenformasyon ile mücadele etmek,
-Özel istihbarat bilgilerini üretmek, kullanmak ve arşivlemek,
-Kurum kimliği adı altında yapılması mahzurlu olan ve fakat yapılması gereken eylem ve faaliyetleri organize etmek maksadıyla, “Jandarma Genel Komutanın emirleri” ile “Bizatihi kontrol ve denetimleri” altında görev yapmak üzere kurulduğu belirtilmektedir.
Fakat Cumhuriyet çalışma grubunun kuruluş gerekçesindeki “Kurum kimliği adı altında yapılması mahzurlu olan ve fakat yapılması gereken eylem ve faaliyetleri organize etmek” ibaresinden de söz konusu oluşumun tamamen illegal bir yapılanma olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla söz konusu çalışma grubunun, dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR ve Levent ERSÖZ tarafından, görev yaptıkları birimde, devletin kendilerine tahsis ettiği imkan ve yetkileri kullanarak tamamen ERGENEKON terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda illegal olarak oluşturdukları bir yapılanma olduğu anlaşılmaktadır.
2. CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN TEŞKİLAT YAPISI
Cumhuriyet Çalışma Grubu Teşkilatı başlığı altında, “J.Gn.K.-Kur. Bşk.-İsth. Bşk.-Pl.Koor. ve Güv. D. Bşk.-İsth. Ynt. Ş.” şeklinde alt alta şematize edildiği, son olarak ta “İsth. Ynt. Ş.” başlığı altında oluşturulan birimler ve görevli sayısının belirtildiği görülmüştür.
Ayrıca konu ile ilgili ADD Genel Merkezindeki, Genel Başkan Odasında yapılan aramalarda ele geçirilen (6) Nolu CD içerisinde “DISKIM\İSTH YÖNETİM ŞUBE TEŞKİLAT\YNT Ş ANDIÇ ÜST YAZI.doc da yer alan Jandarma Genel Komutanlığının Hizmete Özel ibareli İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğünün Teşkili konulu 15 sayfalık yazışma belgelerinde, Cumhuriyet Çalışma Grubunun hayata geçirilmesi ve içerisinde faaliyetlerini yürütebilmesi amacıyla “Özel Arşiv ve İstihbarat Kayıtları Şube Müdürlüğü’ nün kurulması için komuta katı onayı alındığı, ancak 2003-2012 Kuvvet Yapısı Planı revizesinin Genelkurmay Başkacılığınca onaylanmamış olması nedeniyle bahse konu Şube’nin kurulamadığı belirtilmiştir.
Bunun üzerine Jandarma Genel Komutanının emirleri doğrultusunda Özel Arşiv ve İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün adının, faaliyetlerini deşifre etmemesi maksadıyla İSTİHBARAT YÖNETİM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ olarak değiştirildiği ve 07 Ekim 2003 tarihinde geçici görevlendirmeyle faaliyete başladığı tespit edilmiştir.
Yine bu belgelerde İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğü emrine görevlendirilen personel listesinde, J.Kur.Kd. Bnb. Mustafa KOÇ, ‘un isminin de yealdığı belirlenmiştir.
Dolayısıyla elde edilen bu bilgilerden, Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetlerini Jandarma genel Komutanlığı Planlama Koordinasyon ve Güvenlik Daire Başkanlığı bünyesindeki İstihbarat Yönetim Şubesinde gerçekleştirdiği açıkça anlaşılmaktadır.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN GÖREV VE FAALİYETLERİ BAŞLIĞI ALTINDA;
Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003–2004 döneminde icra edeceği faaliyetlerin şematize edilerek belirtildiği, bu faaliyetlerin ise, Görsel Faaliyetler, Yazılı Faaliyetler, İnternet Faaliyetleri, Akademik Faaliyetler, İdari Faaliyetler ve Sanatsal Faaliyetler başlıkları altında planlandığı,
Görsel Faaliyetler başlığı altında, afiş çalışması, basınla irtibat ve bilgilendirme çalışması, gazete-bildiri çalışması, reklam panosu çalışması, lazer ışık demeti çalışması faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
Yazılı faaliyetler başlığı altında, 100.000 mektup çalışması ve 50.000 sms çalışması faaliyetlerinin planlandığı ,
İnternet Faaliyetleri başlığı altında, web sayfaları çalışması ve internette reklam çalışması faaliyetlerinin planlandığı ,
Akademik Faaliyetler başlığı altında, İrticai faal.müc. sempozyumu, ünv.bil.çal.“aydınlarla yüzyüze...!” faaliyetlerin planlandığı ,
İdari Faaliyetler başlığı altında, Arma dergisinin KRK. svy.de dağıtımı çlş., blg. K.lıkları İrtica ile mücadele semineri ve irt.faal.müc . açısından il ve ilçelerin sınıflandırılması çalışması faaliyetlerinin planlandığı ,
Sanatsal Faaliyetler başlığı altında ise, Cumhuriyet slayt gösterisi ve “şeriatın kestiği parmak” foto.serg. faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
GÖRSEL FAALİYETLER KAPSAMINDA;
AFİŞ ÇALIŞMASI: Afiş Çalışmasının amacının, Jandarma Genel Komutanlığı personeli ve yurt sathındaki vatandaşları irticai faaliyetler konusunda görsel etki yaratacak afişlerle bilinçlendirmek ve bilgilendirmek olduğu belirtilmiştir.
Bu kapsamda; 4 grup çalışma hazırlandığı, 1.Grup çalışmada Cumhuriyet ve Şeriat Yönetiminin 4 alanda (kıyafet, yaşam, adalet ve eğitim) yorumsuz olarak işlendiği, 2. Grup çalışmada kadının sosyal yaşamdaki yeri, eğitim ve yaşam konularını ihtiva edecek şekilde yorumlu mukayeseli afiş çalışması yapıldığı, 3. Grup çalışmada “İrticacılar ne yapmak istiyorlar…” Konulu afiş çalışmasının yapıldığı, 4. Grup çalışmada ise “irtica ve Mürteci ne demektir” konulu afiş çalışmalarının yapılacağı belirtilmiştir.
BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI: Basınla İrtibat ve Bilgilendirme Çalışmalarının amacının; Ulusal birlik ve laik demokratik Cumhuriyetin korunması konusunda duyarlı, nitelikli ve sağduyu sahibi basın mensuplarından istifade ile irticai ve bölücü tehdidin ulaştığı boyutu ortaya koymak ve kamuoyunu bilgilendirmek suretiyle mücadeleyi geniş bir yelpazeye taşımak olduğu belirtilmiştir.
GAZETE BİLDİRİ ÇALIŞMALARI: Gazete Bildiri Çalışmalarının amacının, yurt genelindeki vatandaşların irticai faaliyetler konusunda görsel etki yaratacak şekilde hazırlanan spot bildiriler ile bilinçlendirmek olduğu belirtilmiştir.
REKLAM PANOSU ÇALIŞMALARI: Reklam Panosu Çalışmalarının amacının, yurt genelindeki vatandaşları irticai faaliyetler konusunda görsel etki yaratacak şekilde hazırlanan spot mesajlar ile bilinçlendirmek olduğu belirtilmiştir.
LAZER IŞIK DEMETİ ÇALIŞMASI: Lazer Işık Demeti Çalışmasının amacının, metropollerdeki vatandaşların, göze hitap edecek ışıklı mesaj çalışması ile irticai faaliyetler konusunda görsel etki yaratacak şekilde bilinçlendirmesi olduğu belirtilmiştir.
YAZILI FAALİYETLER KAPSAMINDA;
100.000 MEKTUP ÇALIŞMASI: 100.000 Mektup Çalışmasının amacının, üst düzey bürokrat ve teknokratlar ile siyasi alanda toplumda tanınan şahıslar, gazeteciler, tanınmış sanayici ve iş adamları, sivil toplum örgütlerinin üst düzey yöneticileri, meslek kuruluşları gibi toplumda önemli ve özellik arz eden alanlarda görevli kurum, kuruluş ve kişileri bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olduğu ifade edilmiştir.
50.000 SMS(KISA MESAJ) ÇALIŞMASI: 50.000 SMS(Kısa Mesaj) Çalışmasının amacının, toplumda önem ve özellik arz eden alanlarda görevli kurum, kuruluş ve kişileri bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olduğu belirtilmiştir.
İNTERNET FAALİYETLERİ KAPSAMINDA;
WEB SAYFASI ÇALIŞMASI: Web Sayfası Çalışmasının amacının, irticai, yıkıcı ve bölücü odakların gerçek yüzünü kamuoyuna göstermek ve bu maksada yönelik yazılı, sesli ve görüntülü bilgi ve belgelerin sunulması olduğu belirtilmiştir.
İNTERNETTE REKLAM ÇALIŞMASI: İnternette Reklam Çalışmasının amacının, çok kullanılan sitelerde Yüce Atatürk’ü ve Cumhuriyet’in erdemlerini anlatan mesajlar vermek olduğu belirtilmiştir.
AKADEMİK FAALİYETLER KAPSAMINDA;
İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE SEMPOZYUMU: İrticai Faaliyetlerle Mücadele Sempozyumu çalışmasının amacının, yıkıcı, bölücü ve irticai faaliyetlerle ilgili olarak akademik çevrelerden istifade edilerek sivil toplum örgütleri, üniversiteler, kurum temsilcilerinin katılımı ile Ankara’da bilimsel bir toplantı icra etmek ve basın yoluyla konuyu kamuoyuna taşımak olduğu belirtilmiştir.
AYDINLARLA YÜZYÜZE…. ÇALIŞMASI: Aydınlarla Yüzyüze…. Çalışmasının amacının, yıkıcı, bölücü ve irticai faaliyetlerle ilgili olarak akademik çevrelere, yerel yönetimler ve bölgesel kuruluşlara, üniversitelerden görevlendirilecek öğretim üyeleri vasıtasıyla yapılacak seminer ve konferans çalışmaları ile bilgi vermek, yapılan akademik çalışmalar hakkında yerel, bölgesel ve ulusal basın marifetiyle kamuoyunu bilgilendirmek olduğu belirtilmiştir.
İDARİ FAALİYETLER KAPSAMINDA;
İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE SEMİNERİ: İrticai Faaliyetlerle Mücadele Semineri çalışmasının amacının, yıkıcı, bölücü, irticai faaliyetler kapsamında askeri personeli bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, güncel bilgileri personele vermek ve örgütlerin sızmalarına karşı personeli eğiterek korumak olduğu belirtilmiştir.
İL VE İLÇELERİN SINIFLANDIRILMASI ÇALIŞMASI: İl ve İlçelerin Sınıflandırılması çalışmasının amacının, irticai faaliyetler açısından bölgesel tehditleri ortaya koymak, özellikle il ve ilçelerin durumunu netleştirmek suretiyle bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerini yönlendirmek, çalışmalarda sıklet merkezi yapmak olduğu belirtilmiştir.
SANATSAL FAALİYETLER KAPSAMINDA;
ATATÜRK SLAYT GÖSTERİSİ ÇALIŞMASI: Atatürk Slayt Gösterisi Çalışmasının amacının, M.Kemal ATATÜRK’ün yaşamından kesitler sunan fotoğraflar ile O’nun yaşamı boyunca Türk toplumunda yarattığı değişimi, çağdaşlaşmayı ve gelişimi anlatmak olduğu belirtilmiştir.
FOTOĞRAF SERGİSİ ŞERİATIN KESTİĞİ PARMAK….. ÇALIŞMASI: Fotoğraf Sergisi Şeriatın Kestiği Parmak….. çalışmasının amacının, şeriat yönetiminin uygulamaları konusunda vatandaşları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olduğu belirtilmiştir.
SANATSAL ETKİNLİKLER ÇALIŞMALARI: Sanatsal Etkinlikler çalışmalarının amacının, geniş kitlelerin katılımı ile icra edilen sanatsal faaliyetlere dâhil olunması ve bu faaliyetler kapsamında hedef kitlelere mesaj vermek olduğu belirtilmiştir.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN GELECEĞE DÖNÜK PERSPEKTİFLERİ BAŞLIĞI ALTINDA;
CUMHURİYET PLATFORMU OLUŞTURULMASI: “Cumhuriyet Çalışma Grubu” tarafından oluşturulan projeleri, bireysel ve kurumsal bakımdan tümüyle geride bulunarak, sağduyu sahibi laik ve Atatürkçü kesimi ve sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirmek suretiyle icra etmek maksadıyla Cumhuriyet Platformu Oluşturma çalışmalarımız devam etmektedir.” ibarelerinin olduğu görülmüştür.
ULUSAL BİRLİK DERNEKLERİ OLUŞTURULMASI: “Terör Örgütleri ve yabancı istihbarat örgütlerinin siyasallaşma olarak adlandırılan kürtçülük ve bölücülük faaliyetlerine karşı; doğu illerinde yaşayan ulusal birlikten yana, orta sınıf zenginler ve ileri gelenler teşvik edilerek, her il ve hatta ilçede Ulusal Birlik Dernekleri kurulması planlanmaktadır” ibarelerinin olduğu görülmüştür.
MAHALLİ İDARELER GENEL SEÇİMLERİ: Mahalli İdareler Genel Seçimleri Kapsamında; “Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde yurt genelinde AKP’nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da DEHAP’ın muhtemel başarılarını engellemek maksadıyla;
-Merkez sağda alternatif bir partinin güçlendirilmesi,
-AKP ve DEHAP’a karşı seçim ittifakı yapılması projeleri üzerinde çalışılmaktadır” ibarelerinin olduğu görülmüştür.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNCA 2003-2004 DÖNEMİNDE İCRA EDİLECEK FAALİYETLER
(MALİ-TASLAK)
Söz konusu power point sunumunda, Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003-2004 döneminde gerçekleştirmeyi planladığı faaliyetler ve bu faaliyetlerin sürelerinin, çalışma periyotlarının, maksatlarının, uygulama metotlarının, koordinesinin ve maliyetlerinin belirtildiği görülmüştür.
İlk sunuda öncelikle, daha önceki sunuda olduğu gibi Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003–2004 döneminde icra edeceği faaliyetlerin şematize edilerek belirtildiği, bu faaliyetlerin ise, Görsel Faaliyetler, Yazılı Faaliyetler, İnternet Faaliyetleri, Akademik Faaliyetler, İdari Faaliyetler ve Sanatsal Faaliyetler başlıkları altında planlandığı, bu başlıklar altında da yukarıda belirtilen diğer alt başlıkların belirtildiği görülmüştür.
GÖRSEL FAALİYETLER KAPSAMINDA;
AFİŞ ÇALIŞMASI: Afiş Çalışmalarının, ayda bir olmak üzere 4 ay süre ile ayda bir yapılacağı, Uygulama metodu olarak, bahse konu afişlerin J.Gn.K.lığı personeli ve vatandaşların bilgisine sunulacak şekilde asılacağı, söz konusu faaliyetin Birlik Komutanlıklarınca yürütüleceği, azami etki yaratacak şekilde destekleneceği, bu afişlerin halka ulaşmasında çeşitli etkinliklerden istifade edileceği belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın, Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığına bağlı ana ast birlikler tarafından koordine edileceği, bu afişlerin özel firmada bastırılması halinde; 60.000 Adet için yaklaşık olarak 6500-7000 YTL ye mal olacağı belirtilmiştir.
BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI: Basınla İrtibat ve Bilgilendirme Çalışmalarının, 1 yıl boyunca ve sürekli yapılacağı, Uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan ve kamuoyu ile paylaşılması uygun mütalaa edilen bilgi ve belgelerin güvenilir basın mensupları aracılığı ile kamuoyuna duyurulacağı, hazırlanan bilgi ve belgelerin Türkiye ve Avrupa’da baskı yapan geniş dağıtım alanına sahip yüksek tirajlı gazetelerde görev yapan basın mensuplarına, gizlenmiş güvenilir elemanlar ve/veya belirlenmiş sivil toplum örgütleri tarafından ulaştırılacağı anlatılmaktadır. Bunları uygularken angaje edilecek basın mensuplarının kimlikleri, özellikleri, hassasiyetleri ve zafiyetlerinin önceden tespit edileceği, çalışılacak basın mensuplarının biyografik istihbaratının en ince ayrıntısına kadar yapılacağı ve bu çalışmaların Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından koordine edileceği belirtilmiştir.
GAZETE BİLDİRİ ÇALIŞMALARI: Gazete Bildiri Çalışmalarının; 4 ay süre ile ayda bir yapılacağı, Uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan spot bildirilerin Türkiye’de ve Avrupa’da baskı yapan geniş dağıtım ağına sahip yüksek tirajlı gazetelerde gizlenmiş güvenilir elemanlar ve/veya sivil toplum örgütleri vasıtasıyla tam sayfa olarak yayınlatılması şeklinde olacağı,
Söz konusu çalışmanın Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, bu çalışmanın Türkiye’de tam sayfa halinde yayınlatılmasının maliyetinin yaklaşık olarak 20.000 YTL olduğu ancak yüksek tirajlı gazetelerde ulusal baskı maliyetinin 100.000 YTL ve üzerine çıkacağı belirtilmiştir.
REKLAM PANOSU ÇALIŞMASI: Reklam Panosu Çalışmasının, 1 yıl süre ile haftada bir yapılacağı, Uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan spot mesajlar, başta metropol ilçe belediyeleri olmak üzere nüfusu yoğun belediye başkanlıklarınca işletilen reklam panolarında, gizlenmiş güvenilir elemanlar ve/veya belirlenmiş sivil toplum örgütleri vasıtasıyla yayınlatılması şeklinde olacağı, söz konusu belediyelerin belirlenmesinde güncel siyasi kriterlerin esas alınacağı belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından gerçekleştirileceği, maliyetinin hesaplanmasında ise; günlük olarak ya da saat hesabıyla belirlenen maliyetlerin belediyelerin işletme politikasına göre değiştiği belirtilerek örnek olarak Kızılay Merkezdeki reklam panolarının saat başı maliyetinin 1000-2000 YTL olduğu belirtilmiştir.
LAZER IŞIK DEMETİ ÇALIŞMALARI: Lazer Işık Demeti Çalışmalarının, Yıl boyunca, önemli gün ve geniş katılımlı sosyal organizasyonlarda yapılacağı, uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan mesajların başta metropol iller olmak üzere Bölge Komutanlıkları koordinatörlüğünde görsel etkiyi azami yaratacak alanlarda kullanılmak üzere spot mesajların lazer ışık demetleri halinde havaya yansıtılması şeklinde olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın, Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, bahse konu çalışmada kullanılacak teknik cihazların satın alınabileceği veya kiralanabileceği, satın alınması halinde cihazın maliyetinin 15.000 Dolar olduğu, cihazın satın alınması halinde istenilen bölgeye gönderilmesi ve uygulamanın farklı bölgelerde icrasına imkan sağlanacağı, kiralama yönteminde ise süre, mesajın uzunluğu, görüntü yüksekliği gibi faktörlerin fiyatın belirlenmesinde etken olduğu ve bu yöntemde, çalışmanın metropol illerin dışında uygulanmasının imkanının bulunmadığı ifade edilmektedir.
YAZILI FAALİYETLER KAPSAMINDA;
100.000 MEKTUP ÇALIŞMASI: 100.000 Mektup Çalışmasının, Yıl boyunca her ay 10.000 Mektup şeklinde yapılacağı, uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan mektupların kaynağı belli olmayacak şekilde tespit edilen kurum, kuruluş ve şahısların adreslerine elektronik posta vasıtası ve manüel ortamda gönderilmesi şeklinde olacağı belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın, Harekat ve İstihbarat Başkanlıklarınca koordine edileceği ve bu projenin maliyetinin, PTT aracılığı ile 25.000 YTL, elektronik posta ile 15.000 YTL’ ye mal olacağı belirtilmiştir
50.000 SMS ÇALIŞMASI: 50.000 SMS Çalışmasının, Yıl boyunca her ay 5.000 SMS şeklinde yapılacağı, uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan mesajların kaynağı gizlenmiş şekilde, tespit edilen kurum, kuruluş ve şahısların adreslerine telefon, telefon-internet vasıtasıyla gönderilmesi şeklinde olacağı ifade edilmektedir.
Söz konusu çalışmanın, Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, maliyetinin ise 10.000-15.000 YTL arasında olacağı belirtilmiştir.
İNTERNET FAALİYETLERİ KAPSAMINDA;
WEB SAYFASI ÇALIŞMASI: Web Sayfası Çalışmasının, Yıl boyunca ve devamlı surette yapılacağı, bu çalışmada uygulama metodunun, merkezi olarak hazırlanan web sayfasının bilgisayar ortamında MI.ve Tek.D. Başkanlığına gönderilerek bu başkanlıkça formatlanan ve kriptolanan web sayfasının kaynağı belli olmayacak şekilde iletişim hattına sokulması ve bu hattın sisteme giren herkese açık bir şekilde faaliyet göstermesi şeklinde olacağı belirtilmiştir. Ayrıca bu sistemin kamufle edilmiş şekilde çalışmasının zorunlu olduğu, sistemin devamlılığı ve etkinliği açısından mutlaka yapılması gereken hususların bulunduğu ifade edilmiştir. Bu hususların;
-MEBS Başkanlığı’nın imkan ve kabiliyetlerinden yararlanarak özel bir web sayfası hazırlanması,
-Hazırlanan sayfada yer alması kararlaştırılan konuların ayrı bir ekip tarafından derlenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği,
-Bu sayfanın internet şebekesine dahil olabilmesi için gizli bir “accounter” tarafından yeterli bir ilan ve ilgi çekici isim alınması gerektiği,
-Bu sayfanın reklamı yapılarak arama motoruna kayıt edilmesinin sağlanması,
-Muhtemel saldırılara ve “hacker” faaliyetlerine karşı korunması maksadıyla teknik düzeyde gerekli tedbirlerin MI ve Tek.D.Başkanlığınca alınması ve uygulanması gerektiğinin olduğu görülmüştür.
Bahse konu çalışmanın Hareket, İstihbarat ve MEBS Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, ayrıca ayrıntılı maliyet analizinin yapılmakta olduğu belirtilmiştir.
İNTERNETTE REKLAM ÇALIŞMASI: İnternette Reklam Çalışmasının, Yıl boyunca ve devamlı surette yapılacağı, bu çalışmada uygulama metodunun, ziyaretçi sayısı en yüksek olan web sayfalarının belirlenerek bu sayfaların dikkat çekecek alanlarına spot mesajlarla reklam vermek şeklinde olacağı belirtilmiştir.
Bahse konu çalışmanın koordinesinin İstihbarat ve Harekat Başkanlıkları tarafından yapılacağı ve çalışmanın maliyetinin reklamın tasarımına, içeriğine ve süresine göre değişeceği ifade edilmiştir.
AKADEMİK FAALİYETLER KAPSAMINDA;
İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE SEMPOZYUMU: İrticai Faaliyetlerle Mücadele Sempozyumunun, (2) gün süre ile Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya gelişi olan 27 Aralık 2003 tarihinin düşünüldüğü, uygulama metodunun ise, Jandarma Genel Komutanlığı koordinatörlüğünde Akademik merkezlerin Ankara ve İstanbul’da bulunan üniversitelerin öğretim üyeleri ile, ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılımı ile bir bölümü basına açık olarak icra edilecek ve sonuç bildirgesi yayınlanacak bir sempozyumun icra edilmesi şeklinde olacağı belirtilmektedir.
Söz konusu çalışmanın Hareket ve Gn.Pl.P. Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, maliyetinin ise sempozyumun kapsamına göre değişeceği belirtilmiştir.
ÜNİVERSİTE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI: Üniversite Bilgilendirme Çalışmalarının, Yıl boyunca ayda bir şeklinde yapılacağı, uygulama metodunun ise, Jandarma Bölge Komutanlıkları koordinatörlüğünde sorumluluk sahası içerisinde yer alan üniversitelerin katkıları ile irticai faaliyetlerin dünü, bugünü ve yarının içeren bilimsel toplantıların üniversiteler, lise ve dengi okullarda, yerel yönetimlerin katkıları ile kültür merkezlerinde icrası şeklinde olacağı belirtilmiştir. Bahse konu çalışma içerisinde yer alacak öğretim görevlilerinin önceden sağlıklı bir şekilde tespitinin önemli olduğu ve irtibata geçilecek öğretim üyelerinin biyografik istihbaratının yapılacağı anlatılmıştır.
Söz konusu çalışmanın, Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları ile Jandarma Bölge Komutanlıkları tarafından koordine edileceği, maliyetinin ise gerçekleştirilecek olan bilimsel faaliyetlerin içeriğine göre belirleneceği belirtilmiştir.
İDARİ FAALİYETLER KAPSAMINDA;
ARMA DERGİSİNİN KARAKOL SEVİYESİNDE DAĞITILMASI: Arma Dergisinin Karakol Seviyesinde Dağıtılması çalışmasının, Yıl boyunca ayda bir şeklinde yapılacağı, uygulama metodunun ise İl Jandarma Komutanlıklarına gönderilen Arma Dergilerinin, Karakol seviyesine kadar dağıtımının sağlanması ve hazırlanan özel eklerin ise yerel kamu kurum ve kuruluşlarda, okullarda ve vatandaşların istifadesine sunulacak ortak mekanlarda kullanılması için gerekli tedbirlerin gerçekleştirilmesi şeklinde olacağı belirtilmektedir.
Söz konusu çalışmanın, İstihbarat ve Gn.Pl.P. Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, Arma dergisinden 2500 Adet basılmış olduğu, her karakola (1) adet gönderildiği takdirde en az 5600 adet basılması gerektiği, vatandaşları bilgilendirmek maksadıyla dağıtımı düşünülür ise en az 12.000 adet basmak gerektiği belirtilmiştir.
BÖLGE KOMUTANLIKLARINDA İCRA EDİLECEK SEMİNERLER: Bölge Komutanlıklarında İcra Edilecek Seminerlerin, Yıl boyunca ve her bölge komutanlığı merkezinde asgari (2) gün süre ile yapılması, uygulama metodunun ise, Bölge Komutanlıkları merkezinde 2003 yılı Eğitim Direktifi kapsamında Erzurum ve Kayseri J.Bölge Komutanlıklarında icrası planlanan İrticai Faaliyetlerle Mücadele Seminerinin yaygınlaştırılarak tüm Bölge Komutanlıkları merkezlerinde tüm Bölge Komutanlığı personelinin katılımının yanında, Bölgeye bağlı İl Jandarma Komutanlıklarının öncelikle İstihbarat Personeli, Ter.Oly. Ks.A.leri, Milli Güvenlik Dersine öğretmen olarak seçilen subaylar ve J.İsth.Okulunda yıkıcı, bölücü ve irticai faaliyetlerle mücadele kursuna tabi tutulan subay/astsubayların iştiraki ile anılan faaliyetin icra edilmesi şeklinde olacağı belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın İstihbarat ve Hareket Daire Başkanlığı tarafından koordine edileceği ve katılan personelin miktarı ve merkezden görevlendirilecek personelin günlük harcırahlarının dışında herhangi bir maliyetinin olmadığı ifade edilmiştir.
İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE AÇISINDAN İL VE İLÇELERİN SINIFLANDIRILMASI:İrticai Faaliyetlerle Mücadele Açısından İl ve İlçelerin Sınıflandırılması Çalışmasının, (2) ay süresince yapılacağı, uygulama metodu olarak da, İl ve İlçelerin Emniyet ve asayişe etki eden kriterleri göz önünde bulundurularak genel bir sınıflandırılmasının yapıldığı ancak irticai faaliyetler açısından herhangi bir sınıflandırmanın olmadığı ifade edilmiştir. Bazı bölgelere, il ve ilçelere süratle yönelebilmek ve bu alanda etkin bir mücadele sürdürebilmek amacıyla il ve ilçelerin sınıflandırılmasının uygun görüldüğü ifade edilmektedir.
Bu proje kapsamında her il ve ilçe sorumluluk sahasında;
-Açılan Kuran Kursu sayısı,
-İmam Hatip Okullarının öğrenci durumu,
-Nüfusa göre cami ve mescit miktarı,
-Camilerde ve mescitlerdeki toplam din görevlisi miktarı,
-İrticai yapılanma maksadıyla yürütülen bölgesel çalışmalar ve bu kapsamda değerlendirilen vakıf, dernek, pansiyon, özel okul, aş evleri gibi faaliyet yürüten kuruluş ve alanlar,
-Üniversite, fakülte, yüksek okullardaki irtica yanlısı öğrenci ve öğretim görevlisi sayısı,
-Bölgesel ve yerel yayın yapan gazete ve dergi sayısı,
-Radyo ve TV miktarı,
-Aşırı sağ ve irticai faaliyetlere meyilli siyasi partilerin aldıkları oy miktarı gibi somut kriterler üzerinden sınıflandırma yapılacağı görülmüştür.
Söz konusu çalışmanın İstihbarat, Harekat ve Gn.Pl.P. Başkanlığı tarafından yapılacağı belirtilmiştir.
SANATSAL FAALİYETLER KAPSAMINDA;
CUMHURİYET SLAYT GÖSTERİSİ: Cumhuriyet Slayt Gösterisi çalışmasının, 1 yıl boyunca, (Cumhuriyet Haftası, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Kutlama programları çerçevesinde) (3) hafta olarak planlandığı,
Uygulama metodunun ise merkezi olarak hazırlanan slaytların Bölge ve İl J.K.lıkları koordinatörlüğünde il ve ilçe seviyesine kadar dağıtılmasının sağlanması, bölgesel televizyonlar ve akademik çevrelerden ve yerel yönetimlerden istifade edilmesi ile çeşitli toplantılarla konunun aktarılması şeklinde olacağı belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın İstihbarat, Hrk.ve Gn.Pl.P. Başkanlıklarınca koordine edileceği belirtilmiştir.
ŞERİATIN KESTİĞİ PARMAK FOTOĞRAF SERGİSİ: Şeriatın Kestiği Parmak Fotoğraf Sergisinin, 1 yıl boyunca bir hafta süre ile yapılacağı, bu çalışmada uygulama metodunun, şeriat yönetimi uygulamalarının insan hakları, sosyal yaşam, eğitim, sağlık, kadının sosyal yaşamdaki yeri ve statüsü, adalet, kılık kıyafet gibi alanlarda yansımalarını ortaya koyacak şekilde fotoğraf sergileri açılması şeklinde olacağı anlatılmaktadır.
Söz konusu çalışmanın, İstihbarat, Harekat ve MEBS Bşk.lıkları tarafından koordine edileceği belirtilmiştir.
SONUÇ OLARAK;
Bahse konu sunumun sonuç bölümünde ise; Cumhuriyet Çalışma Grubu projesinin çok yönlü, çok kapsamlı, etkili koordineli ve dinamik bir proje olduğu, bu projenin hayata geçirilebilmesi ve devamlılığının sağlanabilmesi maksadıyla kısa vadede yapılması gereken hususların;
- “Konunun önemi, özelliği ve gizliliği açısından özel bir çalışma grubunun kurulması ve tüm çalışmaların bu grup tarafından yönlendirilmesinin uygun olacağı ve bu kapsamda sistemin devamlılığı açısından İstihbarat Başkanlığı Planlama Koordinasyon ve Güvenlik Daire Başkanlığı bünyesinde planlanan ve kuvvet yapısı planına aktarılan Özel Arşiv ve İstihbarat Kayıtları Şubesinin kadrosuz olarak faaliyete geçirilmesi”,
- Kadrosuz olarak faaliyete geçmesi teklif edilen Özel Arşiv ve İstihbarat Kayıtları Şubesinin bünyesinde asgari mesleki açıdan temayüz etmiş (2) kurmay subay, güvenilir (2) sınıf subayı, (2) astsubay ile kayıt, derleme, analiz ve değerlendirme çalışmalarında sistemin alt yapısında kullanılacak toplam (6) uzman sivil memur ve (2) V.H.K.İ.’nin İstihbarat Başkanlığı bünyesine atandırılması,
-Özel web sayfası tasarımının MEBS. Başkanlığınca süratle hazırlanarak İstihbarat Başkanlığına tesliminin sağlanması,
-İrtibata geçilecek Sivil Toplum Örgütleri, akademisyenler, bölgesel ve ulusal alanda faaliyet gösteren gazete ve gazetecilerin özel bir ekip tarafından angaje edilmesi,
-Olası saldırıları salmak ve özel web sitesini kurmak maksadıyla Ml.ve Tek.D.Başkanlığı bünyesine asgari (6) adet Bilgi İşlem Uzmanının alınması,
-Tüm bu faaliyetlerin planlanması için başlangıç olarak asgari 200.000 ABD Doları kaynak ayrılması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca Özel Arşiv ve Kayıtları Şube Müdürlüğünün kurulması ve düşünülen faaliyetlerin bu şube tarafından yürütülmesi halinde; merkezi kontrol, sevk ve idare, koordine, takip ve icra açısından faaliyetlerin daha etkin yürütülebileceğinin değerlendirildiği belirtilmektedir.
Son olarak Jandarma Genel Komutanlığına bağlı Planlama Koordinasyon Güvenlik ve Daire Başkanlığı’na bağlı birimlerin gösterildiği bir şema ile sunumun bitirildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME: Bu noktaya kadar Cumhuriyet Çalışma Grubunun kuruluşu, teşkilatlanması, planlı faaliyetleri ve bu faaliyetlerin nasıl, ne şekilde ve hangi yöntemlerle uygulanacağı, geleceğe dönük perspektifleri ve bu çalışmaların maliyetinin neler olduğu belirtilmiştir.
Cumhuriyet Çalışma grubunun kuruluşu, teşkilatlanması, faaliyetleri, geleceğe yönelik perspektifleri ve bu çalışmaların ekonomik maliyetlerine ve bu maliyetlerin nasıl karşılandığına bakıldığında, şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’un Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde, devletin kendisine verdiği imkan ve yetkileri tamamen kötüye kullanarak ERGENEKON Terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandığı ve örgütün amaçları doğrultusunda görev yaptığı kurum içerisinde, diğer şüphelilerle birlikte illegal bir yapılanma oluşturduğu ve bu yapılanma ile örgütün temel hedef ve yöntemlerinden birisi olan ülkede askeri müdahaleye zemin oluşturma faaliyetlerini sürdürdüğü, tüm bu faaliyetleri de yine emir ve kontrolünde olan devletin ödeneklerinden yaptığı,planlarda gizliliğin öne çıkarılarak,gönderilecek mektup ve sms’lerin kaynağının gizleneceği,yine televizyon,gazete ve panolarda yapılacak propagandaların gizlenmiş güvenilir elemanlar veya kendilerinin belirledikleri sivil toplum kuruluşlarınca yapılmasısının detaylandırıldığı anlaşılmaktadır..
Bundan sonraki sunumlarda ise Cumhuriyet Çalışma Grubunun planladığı eylem ve faaliyetlerin nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiğinin anlatıldığı görülmüştür.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder