11.8.09

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 301 - 350 SAYFALAR

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 301 - 350 SAYFALAR

Askeri suç kavramı ve askeri mahkemelerin görev alanına ilişkin değerlendirmeler:
Askeri suç kavramı:
Askeri suç ve askeri suç benzerlerine ilişkin teorik değerlendirmeler aşağıda ayrıntılı bir şekilde sunulmuş olup, özellikle askeri suç benzeri olabilecek haller belirtilmiştir.
Asker kişiler tarafından işlenen bütün suçlar hakkında Askeri Ceza Kanunu uygulanmamaktadır. Asker kişilerin diğer kanunlar gereğince cezalandırılması mümkün olan suçlar da bulunmaktadır.
Askeri suçun tarifi konusunda, mevzuatımızda açık bir düzenleme mevcut değildir. ASCK’nun 1. maddesi, "Bu kanunun ölüm, ağır hapis ve hapis cezaları ile cezalandırdığı suçlar askeri cürümler; bu kanunun kısa hapis cezasıyla cezalandırdığı suçlar askeri kabahatlerdir" şeklinde bir tanımlama yapmıştır.
Askeri Ceza Kanunu'nda yer alan öyle suçlar vardır ki, bunların cezaları bu kanunda gösterilmiş olmayıp, Askeri Ceza Kanunu bu hususta diğer kanunlara atıfta bulunmakla yetinmiştir.
Örneğin, Vatan aleyhine cürümler başlığını taşıyan As. C. K.'nın 54. maddesinde şöyle denmektedir: "Vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında TCK'nın 125.'den 145. maddeye kadar olan maddeleri hükümleri tatbik olunur." Görüleceği üzere, Askeri Ceza Kanunu sadece Türk Ceza Kanunu'na atıfta bulunmakla yetinmiş, bu suçların cezasını göstermemiştir. Halbuki As. C. K.'nın 1. maddesi, "Bu kanunun ölüm, ağır hapis ve hapis cezaları ile cezalandırdığı suçlar askeri cürümlerdir" demek suretiyle, başka kanun tarafından belki aynı cezalarla cezalandırılan, diğer bir ifadeyle cezaları Askeri Ceza Kanunu tarafından gösterilmeyen suçların askeri suç olmadıklarını ifade etmektedir.
Öncelikle,unsurları ve cezaları Askeri Ceza Kanunu ve Disiplin Mahkemeleri Kanunu'nda gösterilen suçlarla, unsur ve cezaları itibariyle Askeri Ceza Kanununun Türk Ceza Kanununa atıfta bulunduğu suçlar askeri suçtur..

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 243 sayılı tefsir kararına göre ise askeri suç, Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan suçlarla, bu kanunun atıf suretiyle cezalandırdığı suçlardır.Anayasa Mahkemesi de bir kararında, askeri suç kavramını, bu tanım çerçevesinde kabul etmiştir.
Yasalarımızda açık bir tanımı bulunmayan askeri suç kavramı, uygulamada Askeri Yargıtay tarafından da tanımlanmıştır.
Yüksek Mahkemeye göre askeri suç:
a.Unsurlarının ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanununda yazılı olan, bir diğer ifade ile Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza kanunu ile cezalandırılmayan suçlar,
b.Unsurları, kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda, kısmen diğer ceza kanunlarında gösterilen suçlar,
c. Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle, askeri suç haline getirilen suçlar olmak üzere üç grupta mütalaa edilen suçlardır.
Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından da, askeri suçun tanımı aynı şekilde yapılmıştır.
Askeri suçlar genel olarak sırf askeri suçlar ve askeri sayılan suçlar (veya askeri suç benzeri suçlar ) diye ikiye ayrılır.
Sırf askeri suçlar, mahiyetleri itibariyle yalnızca kendilerinde askerlik sıfatı bulunan asker kişiler (erat, subaylar, askeri memurlar gibi...) tarafından işlenebilen suçlardır.
Kısmen veya tamamen başka kanunlarda suç sayılmayan ve ancak askeri şahıslar tarafından işlenebilen askeri suçlar, sırf askeri suçtur. Yani, suç teşkil eden fiil, bütün unsurları ile Askeri Ceza Kanununda gösterilmiş ve cezası da aynı kanunda tayin edilmiş ise sırf askeri suçun varlığından söz edilir.
Bir başka anlatımla, sırf askeri suçlar; bir asker kişi tarafından askeri bir hizmet veya görevin ihlali suretiyle işlenip de, bu sıfata haiz olmayan kimseler tarafından işlenmesi kabil olmayan ve genel ceza kanununda ne kısmen ne de tamamen öngörülmeyen askeri suçlardır.
Askeri suç benzerleri, sırf askeri suç tarifine girmemekle beraber, yine de Askeri Ceza Kanununun uygulanmasını gerekli kılan ve bu itibarla genel suç kategorisine girmeyen suçlardır. Askeri Ceza Kanununda doğrudan doğruya yer alabileceği gibi, Askeri Ceza Kanunu tarafından genel ceza kanununa yapılan açık atıf dolayısıyla bu kanun tarafından iktibas olunan suçlardan da olabilir.
Askeri suç benzerlerinin ayırıcı özelliği, bu suçların asker olmayan kişiler tarafından da işlenebilmeleri, askeri bir hizmet veya görevin ihlalini ifade etmeleri, bütün veya bir kısım unsurları itibari ile genel ceza kanunu tarafından öngörülmüş bulunmalarıdır.
İster sırf askeri suç isterse askeri suç benzeri olsun, bütün askeri suçları genel suçlardan ayırt eden husus, askeri suçları yaratmakla korunmak istenen menfaattir. Bu itibarla Askeri Ceza Kanununda yer alan ya da atıf dolayısıyla cezalandırılan ve siviller tarafından da işlenebilen bir suçun askeri suç benzeri olabilmesi için, hukuki konusunun askeri bir yararın korunması şeklinde belirlenmesi şarttır.
Anayasa Mahkemesi de, bu yönde kararı mevcuttur. (Anayasa Mahkemesinin 14.02.1978 tarih ve E.K.1977/130, 1978/13 sayılı kararı,)
Asker Kişilerin Askeri Mahalde İşledikleri Suçlar;
353 sayılı As. MKYUK'nun 9. maddesinde düzenlenen ve askeri mahkemelerin görevini tayin eden unsurlardan biri de, "askeri mahal" kavramıdır. Zira, suçun askeri mahalde işlenmesi, görevi tayin eden önemli bir faktördür. Ancak, yukarıda detayı olarak anlatılan darbe planları, bunların uygulamaya konulması aşamasındaki örgüt üyesi sivil sahıslarla olan koordinasyon, yapılan eylem ve faaliyetlerin askeri mahal dışında gerçekleşmesi ve sonuçlarının yine askeri mahal dışında meydana gelecek nitelikte olması hususları gözönüne alındığında, müsnet suçda “askeri mahal” hükmünün uygulanması mümkün görülmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, halen muvazzaf asker olanlar ile emekli asker şüphelilerin eylemleri ile ilgili değerlendirme:
Ergenekon terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli konumunda bulunan asker kişiler ile emekli asker şahıslara isnat edilen edilen ve 5237 sayılı TCK’nun 312,313,314/1-2 ,3713 sayılı Yasanın 5. maddelerinde düzenlenmiş olup,765 sayılı TCK Yasadaki karşılığı ise 147,148,168 maddelerdir. Dosya kapsamında şüphelilere atfedilen bu fiiller,1632 sayılı ACK 54 maddesinde düzenlenen “vatan aleyhine bir çürüm işleyen askeri şahıs hakkında TCK 125 ila 145. madde hükümleri tatbik olunur” hükmündeki maddeler arasında sayılmamıştır. Başka bir deyişle, Askeri Ceza Kanununun atıfta bulunduğu suçlar arasında değildir.Dolayısıyla, müsnet suçlara iştirak eden kişilerin muvazzaf veya emekli askeri şahıs olmaları bu durumu değiştirmeyecektir.Bu bağlamda şüplelilere isnat edilen suçlar, sırf askeri suç ve askeri benzeri suç kategorisi içerisinde de değerlendirilmesi mümkün bulunmadığı gibi bu fiillerin askeri bir mahalde yapılmış olması suçu askeri bir suç haline getirmeye yeterli değildir. Aksi yorumun kabulü CMK 250 maddesinin düzenleniş amacına ters düştüğü gibi tabi hakim ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Dosyaya konu olayların hemen hemen büyük çoğunluğunun kamuoyunda infial uyandıran ve sivil dünyada gerçekleşen yürütme organına yönelik terör eylemi olduğu , bu fiillerin azmettiricisi ve planlayıcı olan kişilerin general ya da muvazzaf asker olmaları, üniforma taşımaları salt askeri mahal gibi muğlak bir kavrama dayanak yapılarak askeri yargının görevli olduğu sonucunu doğurmayacağı, zira eylemlerin meydana geldiği yerin askeri mahal dışı olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.. Dolayısıyla muvazzaf asker ya da generaller bu emirleri askeri mahalde verseler dahi suçun işlendiği yer askeri mahal dışıdır.
Yukarıda izah edilen hususlar muvazzaf askerlerin, görevleri sırasında CMK250 kapsamında gerçekleştirdikleri eylemlere yönelik olup, yargılama yapmaya yetkili merci adli yargı organlarıdır.
Kaldı ki, Ergenekon terör örgütünün yöneticiliğini yapan şüphelilerin, muvazzaf olduğu dönemdeki eylem ve faaliyetlerini, emekli olduktan sonrada devam ettirdikleri, bu dönemde suç delilleri ile birlikte yakalandıkları, bu nedenle eylemlerinin temadi ettiği gözönüne alındığında yargılama merciinin adli yargı olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
KİŞİSEL VERİLERİN HUKUKA AYKIRI OLARAK KAYDEDİLMESİ

Örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda her türlü istihbarat toplama faaliyetleri yürütmesi:
Örgütün Anayasasını teşkil eden “ERGENEKON” dokümanında, İstihbaratın öneminden, gerekliliğinden ve amaçlarından bahsedilmiş ve bu çerçevede “Ergenekon’un, gözlerinin her şeyi görmesi gerektiği, kulaklarının her şeyi duyması gerektiği” belirtilerek istihbaratın önemine vurgu yapılmıştır. Bunların yanı sıra istihbarat konusu birçok örgüt dokümanında değişik başlıklar altında da belirtilmiştir.
“21 YÜZYILDA CASUSLUK” dokümanı incelendiğinde, İstihbarat toplama faaliyetlerinin önemi ve gerekliliğinden bahsedildiği, ayrıca Türkiye’de devlet mekanizmalarının en yaşamsal ve kilit noktalardaki görevlerin, rejim karşıtlarınca işgal edildiği vurgulanarak yepyeni bir istihbarat mekanizması oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ belirlediği bu yöntemle örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda ülkemiz genelinde değişik şahıs, kurum ya da kurumlar hakkında çeşitli istihbari çalışmalar yapmış ve kendileri gibi düşünmeyen birçok kişi, kurum ya da kuruluşları değişik isnatlarla yazılı olarak kaydedip, bu verileri sakladıkları tespit edilmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ’nün en etkin bir şekilde yerine getirdiği ve kullandığı yöntemlerden birisi de istihbarat toplama faaliyetleridir. Soruşturma kapsamında şüphelilerden ele geçirilen doküman ve dijital verilerde, ülkemiz genelinde binlerce vatandaşımız, yüzlerce Milletvekili, Bürokrat, Yargı mensubu, Vali, Kaymakam, Türk Silahlı Kuvvetleri Mensubu, Emniyet Teşkilatı mensubu, Sağlık personeli mensubu, Üniversiteler, öğretim görevlileri ve diğer kamu görevlileri, gazeteciler ve şirketler hakkında istihbari bilgiler toplayıp Türk Ceza Kanunun 135/2 maddesinde karşılığı bulan “Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak” kaydettikleri, bu kamu görevlilerinin bir çoğunun özel hayatları ile ilgili istihbari bilgiler topladıkları ve bu verileri sakladıkları tespit edilmiştir. Bunların yanı sıra topladıkları bu bilgileri bazende yıpratma, sindirme yada şantaj amaçlı bazende örgütün basın-yayın organlarında yayınlayarak karalama ve dez-enformasyon amaçlı kullandıkları anlaşılmıştır.
Diğer taraftan “LOBİ” dokümanında belirtilen “Mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır” hususu göz önünde bulundurulduğunda, örgütün topladığı istihbari bilgileri ekonomik güç elde edebilmek amacıyla da kullanılmış olabileceği de değerlendirilmektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün istihbarat toplama ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme faaliyetlerine ne kadar çok önem verdikleri ve ne kadar çok vatandaşımıza yönelik çalışma yaptıklarını ortaya koyabilmek için şüphelilerden ele geçirilen deliller sırası ile aşağıda gösterilecektir.

Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen ELBA marka M2-C527-ALI0043 seri numaralı CD içerisinde; “ARŞİV” isimli klasörde;
“ATAMALAR.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 2005 yılında değişik bakanlıklarda ve Kamu Kurumları’nda yapılan 808 kişiye ait atamalar ile ilgili bilgilerin olduğu, bu bilgiler içerisinde kişinin kimlik bilgileri ile atandığı yerlerin yazılı olduğu,
“Kadrolaşma 21.07.03.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 1052 kişinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Kadrolaşma.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 1762 kişinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“ORG. BÜYÜKANIT” isimli klasörde 5 adet alt klasör ve 3 adet dosya, ayrıca alt klasörler içerisinde de çok sayıda dosyalar ve alt klasörler olduğu, Genelkurmay Eski Başkanı Org. Yaşar BÜYÜKANIT ile ilgili kişisel bilgiler, aile bilgileri, banka hesap bilgileri, bağlantılı olduğu kişiler, gayri menkulleri ile ilgili bilgiler, sağlık durumu ile ilgili bilgiler, ailesi ile ilgili yapılan soruşturma dosyaları ile ilgili bilgileri içeren geniş kapsamlı araştırma dosyaları olduğu tespit edilmiştir.


Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’dan elegeçirilen 5 nolu CD içersinde, Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen ELBA marka M2-C527-ALI0048 seri numaralı CD içerisinde bulunan fişleme ve istihbarat toplama bilgilerin tamamı aynen ele geçirilmiştir. Bunların yanı sıra, yine 5 nolu CD içersinde,
“İRTBLR” isimli klasörde “DIŞİŞLERİ 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Dışişleri Bakanlığı’nda çalıştığı ifade edilen 105 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “İRTİBAT VAR, İRTİBATA DEVAM EDİLMELİ, YARDIMCI OLUYOR, KADINA ÇOK DÜŞKÜN, ÖNÜ KESİLEBİLİR, KORUNMALI, DÖNÜŞÜ DEĞERLENDİRİLECEK, HER YÖNÜYLE GÜVENİLİR, YARDIMCI OLUNMALI, ÜZERİNDEN İRTİBATA GEÇİLEBİLECEK KİŞİLER FAYDALI OLABİLİR, BAKANLIKTA ETKİLİ, FAYDASI OLUYOR, TERFİ İÇİN BEKLENTİLERİ VAR, DESTEKLENMEYE DEVAM EDİLMESİ UYGUN OLUR, DESTEKLENDİ, ÖNEMLİ FAYDALARI OLDU, İŞBİRLİĞİNE AÇIK, YARDIMCI OLMUYOR, MESAFELİ, İSTİHBARAT KABİLİYETİ VAR, KADINLARLA İLİŞKİLERİ KONTROLSÜZ, KONTROL EDİLEBİLİR, İRTİBATTA SORUNLU, DESTEK VERMİYOR, ÖNÜ AÇIK DEĞİL, BEKLENTİSİ YOK, KULLANILMAYA MÜSAİT, İHTİYAÇ HALİNDE DEĞERLENDİRİLEBİLİR, GİDİŞATI İYİ, İRTİBAT SAĞLAM, GEREKTİĞİNDE RİSK ALIR, MESAFELİ BULUNDU, DEĞERLENDİRİLMEYECEK, ULUSLAR ARASI BAĞLANTILARI ÇOK ETKİLİ, EMEKLİLİK SONRASI PLANLANMALI, İZLEMEKTE FAYDA VAR, FAYDALI OLMAYA DEVAM EDİYOR, GİRİŞİNDE GEREKEN DESTEK SAĞLANDI, DÖNÜŞÜNDE KORUNMALI, YETİŞTİRİLMELİ, DEĞERLENDİRİLİYOR, BAKILACAK, VERDİKLERİ ALINDI, TUTUK, İKİLİ İLİŞKİLERDE SIKINTILI, İLİŞKİ DEVAM ETTİRİLMELİ, İŞARET ETTİKLERİ DESTEKLENMELİ, KARİYERİ SAĞLAM, İŞBİRLİĞİNE DEVAM, TAYİNİ HALLEDİLDİ, AKSATIYOR, TAVSİYE ÜZERİNE İRTİBATA GEÇİLDİ, İLK İZLENİM OLUMLU, İŞBİRLİĞİNE AÇIK, AMA YÖNLENDİRİLMESİ LAZIM, VERİMSİZ, KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ SORUN OLABİLİR, BÜYÜKELÇİLİĞİ DESTEKLENMELİ, AŞIRI SOL EĞİLİMLERİ SORUN OLABİLİR, ETKİN BİR GÖREVE ATANMASI DESTEKLENMELİ, İÇKİYE DÜŞKÜNLÜK SORUN OLABİLİR, İP İLE İLİŞKİLERİ KULLANILABİLİR, BAĞLANTI TAM, YARARLI BİLGİ VE TAMASLAR SAĞLADI, KÖŞKTE BAŞLAMASI SAĞLANDI, YAKIN TEMASA DEVAM, DESTEKLENMELİ BÜYÜKELÇİ OLMASI TEMİN EDİLMELİ, BİRAZ GERİ PLANDA KALMASI İYİ OLUR, HİZMETLERİNDEN YARARLANMAYA DEVAM EDİLMELİ, AKTİF GÖREV ALMASI SAĞLANMALI, AİLECEK İŞÇİ PARTİLİ, UZUN VADEDE DEĞERLENDİRİLMELİ, TEMASLARIN SIKILAŞTIRILMASI LAZIM”,

“İRTBLR” isimli klasörde “emekli sandığı ve maliye 2.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ve Maliye’de çalıştığı ifade edilen 40 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “ADD, ÇYYD GİBİ DERNEKLERLE OLAN YAKIN İLİŞKİSİ BİLİNİYOR, AKTİF VERİMLİ, YARARLANILABİLİR, İRTİBAT VAR, İŞÇİ PARTİSİ GÖSTERİLERİNE KATILIR, AKTİF, PROBLEM YOK, İŞÇİ PARTİSİNE SEMPATİ VAR, YARARLANILABİLİR, GÖRÜŞÜLÜYOR, BİRAZ ZAYIF, BEKLNTİLERİ VAR, DESTEK OLUNMALI, İRTİCA OPERASYONLARINDA DESTEK OLUR, ALEVİ KÖKENLİ, YARARLANIYORUZ, YARARLANILMALI” ,

“İRTBLR” isimli klasörde “MALİYE 2.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Maliye, Gümrük Müsteşarlığı ve Hazine Müsteşarlığı’nda çalıştığı ifade edilen 7 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “BEKAR KADIN DÜŞKÜNÜ, SÜREKLİ YURT DIŞINA GİDER, KULLANILABİLİR, EŞİ GELENEKSEL KAPALI, CUMAYA GİDER, ASKER, KAYMAKAM, VALİ VE DOKTORLARLA AKTİF HALDE GÖRÜŞÜYOR, VALİ OLAMADIĞI İÇİN HÜKÜMETE ÇOK KIZGIN, HÜKÜMETİN YIKILMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYOR, ASKER VE SİVİLDEKİ ÜST DÜZEY BÜROKRATLARLA ARASI ÇOK İYİ, CUMHURBAŞKANLIĞINDA GÖREVLİ ÜST DÜZEY BÜROKRATLAR TARAFINDAN DA DESTEKLENİYOR, MASAK’TA KADROLAŞMADA EN ETKİLİ İSİMLERDENDİ, SOLCU, İRTİBAT VAR, YARARLANILIYOR, HÜKÜMET İSTEDİĞİ HALDE ALAMIYOR, HÜKÜMETİ TAKMIYOR, GEREKİRSE TEHDİT EDİYOR” ,
“İRTBLR” isimli klasörde “MÜLKİ AMİRLER 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Vali, Kaymakam ve Mülkiye Müfettişi olduğu ifade edilen 52 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “İRTİBAT TESİSİNDE ZAYIF KALIYOR, KOLLANMALI, SIKINTILARI VAR, YARDIMCI OLUNACAK, KADIN DÜŞKÜNÜ, PROBLEM OLABİLİR, TAVSİYE ÜZERİNE İRTİBATA GEÇİLDİ, OLUMLU, HÜKÜMET ALEYHİNE ÇALIŞMALRI VE TAVSİYELERİ VAR, BAKILMALI, YARDIMCI OLUR, BİRAZ TEDİRGİN, AMA İSTEKLİ, MHP İLİŞKİLERİ İYİDİR, BAĞLANTILARI İİYİ, DEGERLENDİRİLMELİ, PROBLEM YOK, FAKAT DİKKAT EDİLMELİ, TAVSİYE ETTİĞİ KİŞİLER DEGERLENDİRİLMELİ, İRTİBAT VAR, REFERANSLARI SAĞLAM, ÇEVRESİ GENİŞ, VALİLİKLE İLGİLİ BEKLENTİLERİ VAR, YARDIMCI OLUNUYOR, İRTİBAT SAGLANDI, İLGİLİ GÖREVE GELMESİ KONUSUNDA YARDIMCI OLUNMALI, REFERANSLARINA GÜVENİLİR, GELEN BİLGİLER DEGERLENDİRİLDİ, AKSATIYOR, AKTİF GÖREVDE OLMASI SAĞLANMALI, HÜKÜMET KARŞITIDIR, TAVSİYE ÜZERİNE İRTİBATA GEÇİLDİ GÖRÜŞÜLÜYOR, BAĞLANTILARI ÇOK İYİDİR, KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ VAR, YERİNDE TUTULMALI, VALİ OLMAK İÇİN ÇOK İSTEKLİ YARDIMCI OLUNMALI, YARARLI OLUR, MÜFETTİŞ OLMAK İSTİYOR DESTEK OLUNMALI, YERİNDE KALMALI, ÜLKÜCÜ GÖRÜŞE SAHİP, AKP KARŞITLIĞINI CESURCA ORTAYA KOYAR, VALİLİĞİ İÇİN ÇALIŞILABİLİR, İSTİHBARATA VE BİLGİ TOPLAMAYA MERAKLI, ASKERİ İSTİHBARATLA VE ASKERLERLE ARASI ÇOK İYİ, ÇAĞDAŞ YAŞAMCILARLA BERABER HAREKET EDİYOR, KOLLANMALI VE AKTİF GÖREVDE TUTULMALI, YÜKSEKOVADA CİDDİ DESTEĞİ OLDU, İSTANBULDA İLERİMİZE DESTEK OLUYOR, VALİ OLMAK İÇİN GAYRET EDİYOR, VALİLİK İÇİN DESTEK OLUNABİLİR, GENEL KURMAY PSİKOLOJİK HAREKAT ADINA ÇALIŞIYOR, KARI KIZ İŞLERİ VARDIR, MİT İRTİBATI OLABİLİR, AŞIRI SOL MARKSİST, YASADIŞI AFİS ASMAKTAN DOSYASI VAR, BECERİKLİ” ,

“İRTBLR” isimli klasörde “MÜLKİ İDARE 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Vali ve Kaymakam olduğu ifade edilen 5 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “KÜRTÇÜLÜĞÜ VAR, HIRSLI VE ZAYIF NOKTALARI VAR, BİRAZ PASPAL GİYİNİR, MEZHEPÇİLİK YAPAR, TERÖRİST RUHLU, TÜRKİYE ALEYHİNDE KONUŞUR, AŞIRI SOL, TEHLİKELİ, TUNCELİ KÖKENLİ, DEVRİM EVLİLİĞİ YAPTILAR, ÜNİVERSİTEDE İKEN HÜCRE EVLERİNDE KALIYORDU, DHKP-C LİDİR, PKK’YA DA YAKINDIR, KARI KIZ İŞLERİ VARDIR, CANLARDAN”,

“İRTBLR” isimli klasörde “TELEKOM 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Telekom Üst Kurulu’nda çalıştığı ifade edilen 13 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “SİNSİDİR, ÜST DÜZEYDEKİLERLE ARASINI İYİ TUTMAYA ÇALIŞIR, HÜKÜMET ALEYHİNDEDİR, ASKERİN HÜKÜMET YERİNE GELMESİNE TARAFTAR OLDUĞUNU SÖYLER, AB KARŞITI, YARARLANILABİLİR, AŞIRI SOLCU, İRTİBAT VAR, HÜKÜMETİN ALEYHİNDE, KONJEKTÜRE GÖRE DAVRANIR, MHP’LİDİR, MUHAFAZAKAR TARAFLARI VARDIR, KADIN TARAFI VAR” şeklinde nitelendirmelerin yapıldığı belirlenmiştir.



Şüpheli Hasan Atilla UĞUR’dan elegeçirilen 5 numaralı CD içerisinde, Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’dan elegeçirilen ELBA marka M2-C527-ALI0043 seri numaralı CD içerisinde bulunan fişleme bilgilerinin tamamı aynen ele geçirilmiştir. Bunların yanı sıra yine 5 nolu CD içersinde,
Ana klasör içerisinde; “NURAY BAŞARAN İLE YAPILAN GÖRÜŞME METNİ.doc”, “TUNCAY ÖZKAN İLE LEVENT ERSÖZ.ppt”, “21oca04_cem_uzan2.wav”, “Atilla.WAV” ve “bedrettin dalan” klasörü içerisindeki “b.dalan.doc” ve “DALAN 1201pc compatible class-2.mpp” isimli ses, MSword ve PowerPoint dosyaları içerisinde üst düzey sivil, siyasi ve bürokrat şahıslar ile yapılmış olan mülakatlar ile telefon görüşmelerinin kayıtlı bulunduğu ve bu dosyalar ile ilgili detaylı bilgilerin İddianamenin şüpheli Levent ERSÖZ bölümünde yer aldığı,

Şüpheli Hasan Atilla UĞUR’dan elegeçirilen 6 numaralı CD içerisinde;
Ana klasör içerisinde; “MUSTAFA BALBAY İLE YAPILAN GÖRÜŞME METNİ.doc”, “Mustafa Balbay_2.doc” ve “23 12 2003 balbay” klasörü içerisindeki “23-12-2003 BALBAY.DOC” ve “BALBAY2.MPG” isimli video ve MSword dosyaları içerisinde Mustafa BALBAY ile yapılmış olan mülakatlar ile telefon görüşmelerinin kayıtlı bulunduğu ve bu dosyalar ile ilgili detaylı bilgilerin iddianamenin şüpheli Levent ERSÖZ bölümünde yer aldığı,

R. A. U.’nın Hasan Atilla UĞUR’a Hizbullah terör örgütü , Zehra Eğitim Kültür Vakfı ve İzzettin YILDIRIM’ın öldürülmesi olayı ilgili yaptıkları araştırma, Ülker ve Kombassan ağırlıklı olmak üzere yeşil sermaye olarak nitelendirdikleri birtakım şirketler ile Faisal Finans ve Albaraka Türk gibi bazı finans şirketlerine ait araştırma ve denetimler sonucu elde edilen bilgiler ve AKP’nin bu şirketlerle olan bağlarını anlattığı, Hasan Atilla UĞUR’a hitaben BDDK’nın 1998-2000-2001 yıllarında görevlendirdiği yeminli murakıp’ın oluşturduğu raporlardan bahsederken Hasan Atilla UĞUR’un masasındaki bazı dosyaları elindeki kalem ile işaret ederek …… “bizim şu tespitlerimizin hiçbirini tesbit etmemiş”, “raporda da okuduğunuz gibi” şeklinde ifadeler kullandığı, görüşmede geçen konularla ilgili askeri makamlara bazı raporlar verdiği anlaşılmıştır.


Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun dijital verilerinden elde edilen maxtor marka bilgisayarından elde edilen doc isimli klasör içerisindeki not isimli word sayfasında; Genelkurmay Başkanlığı Subay Atama Dairesi Başkanı hakkında “Bildiren Şahin ……” tarafından yazılan istihbarı mahiyette bilgilerin olduğu,

Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun dijital verilerinden elde edilen samsung marka bilgisayarından elde edilen doc isimli klasör içerisindeki TUERK_VATANDA___OE_RENCILER isimli Excel sayfasında; 56837 öğrenci hakkında Kimlik Bilgileri, Burs Durumu, İş Durumu, Belediye Faaliyetleri, Çevre, S. Hizmetleri, Sağlık, Afet, Eğitim, İletişim, Kültür, S. Çocukları, Trafik, Ş. Estetiği, Özürlüler, Arge, Aday No, F Kodu, Baba İşi, Gelir, Anne Baba Durumu, Y. Mekan, İkamet, Ö. Durumu, Aile Kişi, Okuyan Kardeş, Oto, B.Özür, Ev, Adres, İlçe, Anne Soyadı, Telefon, Problem 1, Problem 2, Problem 3 ve Sonuç bilgilerinin yer aldığı,

Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun samsung marka bilgisayarından elde edilen doc isimli klasör içerisindeki YABANC__UYRUKLU_OE_RENCILER isimli Excel sayfasında; 3073 öğrenci hakkında Kimlik Bilgileri, Burs Durumu, İş Durumu, Belediye Faaliyetleri, Çevre, S. Hizmetleri, Sağlık, Afet, Eğitim, İletişim, Kültür, S. Çocukları, Trafik, Ş. Estetiği, Özürlüler, Arge, Aday No, F Kodu, Baba İşi, Gelir, Anne Baba Durumu, Y. Mekan, İkamet, Ö. Durumu, Aile Kişi, Okuyan Kardeş, Oto, B.Özür, Ev, Adres, İlçe, Anne Soyadı, Telefon, Problem 1, Problem 2, Problem 3 ve Sonuç bilgilerinin yer aldığı,


Durmuş Ali ÖZOĞLU Eminönü ilçesi Hocapaşa Mahallesi Hocapaşa Hamamı Sokak, Okumuş İş Hanı No:6/2 sayılı adreste yapılan aramada bulunan belge ve dokümanların yapılan incelemesinde;
-(2) sayfa Mason Listesi başlığı altında birçok kişinin isim ve yaptıkları mesleklerin yazılı olduğu faks çıktısı,
-(8) sayfa Erzurum ili hakkında ve Erzurum ilindeki bazı şahıslarla ilgili istihbari bilgilerin yazılı olduğu,
-(6) sayfa Deka Gümrükleme Müşavirlik Limited Şirketi isimli şirkete ait istihbari bilgilerin yazılı olduğu,
-1'den 2'ye kadar numaralandırılmış dokümanlarda 3 kişi ile ilgili kişisel verilerin ve bu kişilerle ilgili yapılan çalışmalar sonucu elde edilen bilgilerin olduğu, 1.sayfanın sonunda ismi yazılı olan bir şahsın adresini öğrenmeye çalıştıklarının yazılı olduğu,
-1'den 5'e kadar numaralandırılmış çok sayıda emekli askeriye mensubunun sicilleri, adresleri ve telefonlarının yazılı olduğu,
-1'den 16'ya kadar numaralandırılmış "Kuvayi Milliye Derneği" antetli kağıtların arka yüzüne Hurşit TOLON, Kemal ALEMDAROĞLU, Neriman AYDIN, İlhan SELÇUK, Mustafa BALBAY, Erol MÜTERCİMLER, Veli KÜÇÜK isimli şahıslar haricinde birçok gazeteci, askeriye mensubu, milletvekili isimlerinin, adres ve telefon bilgilerinin yazılı olduğu,

-(1) adet not kâğıdının ön ve arka yüzünde; 3 ayrı şahsa ait kişisel verilerin yazılı olduğu, ayrıcabu kişiler hakkında yapılan istihbari çalışma notlarının olduğu, bu bilgilerin altında HAMZA DEMİR isminin yer aldığı,
-31'den 42'ye kadar numaralandırılmış Erzurum'un ilçeleri hakkında bilgiler, Erzurum Valisi, Belediye Başkanı hakkında istihbari bilgiler olduğu, ayrıca Erzurum ilinde PKK'ya destek veren kuruluşlar, Erzurum ilindeki cemaatler ve bu cemaatlerle ilişkisi olan kişiler hakkında bilgiler olduğu tespit edilmiştir.

Sinan Aydın AYGÜN ‘ün Seagate marka bilgisayarından elde edilen “katılım” isimli word sayfasında; V.Ş. isimli şahsa ait katıldığı toplantılar başlığı altında 3 adet faaliyet katılmadığı toplantılar başlığı altında 34 adet faaliyet isimlerinin yer aldığı,
Sinan Aydın AYGÜN isimli şahsın Seagate marka bilgisayarından elde edilen “toplantıya katılmayanlar1” isimli word sayfasında; 10 ayrı şahsa ait katılmadıkları 239 adet faaliyet isimlerinin yazılı olduğu,
Sinan Aydın AYGÜN isimli şahsın Seagate marka bilgisayarından elde edilen “SPAMTU~1” isimli Outlook Express Posta İletisinde O.R. Güray …… isimli şahsın 18.07.2007 günü göndermiş olduğu mailde aralarında T.C. Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Milletvekili ve Bürokratlarında bulunduğu 11 şahıs hakkında hazırlanmış etnik kökenlerinin, siyasi görüşlerinin ve dini görüşlerinin bulunduğu mail olduğu,
Sinan Aygün’den ele geçirilen dokümanlar içersinde, Üzerinde “Sinan Aygün’e Ait Özel 12 “ ibarelerini yazılı olduğu dosya içerisinde; Yine aynı klasör içerisindeki gömlek dosya içerisinde; Tansu Çiller ile bir dönem çok değerli bir büyüğünün işareti ile devlet için çalıştığını, Ankara Bilkent Çamlık Sitesi Sülün Sokakta ki villada sayısız toplantılarının olduğunu, Afganistan ve İran kaynaklı eroin geçişinin Türkiye üzerinden olduğunu, o dönem için ekonomik yönden sıkıntıda olan Türkiye’nin eroin geçişini Türkiye’den olması halinde en az 20 milyar doların ülkeye gireceğini, Mehmet …….ın Tansu Çiller’e telkin ettiğini, o dönem için Nisan krizi ile ilgili dışarıdan beş kuruş almadan bu krizin on günde atlatıldığını ve bunun sebebinin uyuşturucu geçişinden sağlanan para olduğunu, bu işte piyon olarak Mehmet ……. tarafından Ömer Lütfi Topal’ın kullanıldığını, Ömer Lütfi Topal’ın da bu bağlantıları ortağı olan Sami Hoştan vasıtası ile sağladığını ve Sami Hoştan’ın da Jandarmada JİTEM’i kuran MHP sempatizanı, kafasına eseni yapan, Kocaeli Alay Komutanı Veli KÜÇÜK’ün adamı olduğunu,
—Veli Küçük ile Mehmet ……..’ün arasının gayet iyi olduğunu, bu ekibin Sami Hoştan’ı kullanarak bu sefer Sedat Bucak ve Abdullah Çatlı’nın öldürülmesi için düğmeye bastıklarını, Mehmet …….’ün Veli KÜÇÜK ile teşkilat dışı eylemler yaptığı için MİT Kontur Terör Daire Başkanı iken ABD’ ye gönderildiğini, Susurluk Kazasının arkasında da bu isimlerin olduğunu, bu akıl almaz pisliklerle dolu projelerin başında Mehmet ……’ın olduğu,yönündeki değerlendirmelerin,

Dosya içerisinde “ Bölüm 5 SUİKASTLAR(DANIŞTAY-HRANT DİNK) ÇETELER- HEDEFLERİ- BUNDAN SONRAKİ STRATEJİLERİ “ başlıklı bölüm içeriğinde;
- Bu bölümde Veli KÜÇÜK’ü anlatarak başlamak istediğini, Veli Küçük’ü kendisinden iyi kimsenin tanıyamayacağını, kendisiyle 1978 yılında Kıraağaç komanda okuluna 2. Tabur komutanı iken tanıştığını, Manisa Alay komutan yardımcısı iken babasının dostu olduğunu, Veli’deki ve kendisinde ki av merakı yüzünden bir araya geldiklerini, devlet için değil kendi cebi için çalışan bir adam olduğunu, 1983’lü yıllarda henüz binbaşı iken Edirne Alay komutanı olduğu, bu yıllarda Sami Hoştan ile tanışarak Bulgaristan üzerinden çalışmalar yaptığını, irtibatlarının ve dostluklarının hep sürdüğünü, Veli KÜÇÜK’ün yanında en zenginin dahi eline cebine atamadığını, güzel ut çaldığını, susuz rakı içtiğini,
- Veli KÜÇÜK’ün Sedat PEKER, Alaattin ÇAKICI, Abdullah ÇATLI, M…. A…. ve kardeşi ile Kocaeli bölgesinde bütün ülkücülerle sıcak ilişkiler kurduğunu, herkesin onu bir lider olarak gördüğünü,
- O yıllarda ülkede bir ihtilal olursa ancak Veli KÜÇÜK yapar dediğini, şeklinde yazılar olduğu tespit edilmiştir.



ŞÜPHELİ TURAN ÇÖMEZ’DEN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER
Turhan ÇÖMEZ’e ait 5 Nolu Disketten elde edilen “Görüşme notları” isimli word sayfasında; “BİLGİNOTU22.ARALIK.2001.SAAT:20.30 YER:FATİH MADO HİLMİ YILDIZ” başlıklı yazıda 4 tane İçişleri Bakanlığı müfettişleri hakkında yazılmış “Olumlu kişilik özellikleri var ancak güvenilmesi hata olur”, “bu dönemin geçeceği,yapacağı adil inceleme ile gelecek konusunda kendi adına güven oluşturabileceği ima edilirse faydalı olabilir” gibi notların olduğu, “YAPILACAKLAR” başlıklı yazıda, “Askeri kaynaklar ve MIT den de destek alınabilir” “Konuşmalar muhtemelen yine kayıt altına alınacak ve seçim zamanı siyasi linç operasyonları için kullanılacak” “Gürtuna kendisine dokunulmaması karşılığı tam destek vereceği konusunda söz/ima da bulunmuş?” “Gürtuna ya ilişkin soruşturmaların şimdilik sümen altında tutuluyor olması onun ANAP a geçeceğine dair yaklaşımda bulunması ile ilgili” gibi notların olduğu, olaydan sonra aklıma gelen düşüncelerdir başlığı altında “Gelen müfettiş ekibi ile sıcak temas sağlanabilir. Özcan Erdoğan'ın statü zaafı uygun bir teknikle kullanılabilir” “Yücelen' in geçmişi ile ilgili detaylar araştırılabilir. Farklı bir tazda servise sunulabilir.(Ekte internetten bulduğum dokümanlar var)” “Yücelen ile ilgili bu varlıktan dolayı soru önergesi verilebilir” “TANTAN ile temasa geçip kamuoyundaki imajından istifade edilebilir. Eski raporla ilgili yorumu alınıp kamuoyunu yönlendirici tarzda işlenebilir” “Yaşar ………. bana birkaç kez Yılmaz ile ilgili elinde dosya ve bilgilerin olduğundan bahsetmişti. Bu konu irdelenebilir” “Erkan Mumcu bu günlerde kendine verilen özel desteklerle kamuoyunda ANAP ile ilgili aykırı çıkışlar planlıyor ve kendine zemin bulmaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde Topbaş ailesini ziyaret edecek. Burada kendisine bu konu anlatılıp parti içinden aykırı bir ses sağlanabilir” gibi 22 maddeden oluşan yazıların olduğu,

“BİLGİNOTU23.ARALIK.2001ÖMER…… İLE YAPTIĞIM GÖRÜŞME NOTLARI” başlıklı yazıda “Ali Mufit Gürtuna'nın çok yakın ve özel bir dostu bana gelerek yardım talebinde bulundu.Gürtuna'nın hukuken ciddi bir sıkıntısının olduğu ve açılacak bir yolsuzluk davasında suçlu olabileceğinden bahsetti ve beni Gürtuna ile görüştürmek istediğini söyledi.Henüz bu görüşme yapılmadı” “Haydar Baş grubu bir süre daha asker tarafından desteklenecek.Ağırlıklı olarak Azerbeycan'da teşkilatlanması sağlanacak.Ve buralardaki çalışmalar için kullanılacak” “Askerin ve Kıvrıkoğlu'nun 28 şubat ile ilgili tavrı hala aynı ve hiç değişmedi.Bunun değiştiğini sanmak aşırı iyimserlik olur.Asker aşırı sol söylemden ve kürt destekçiliğinden arındırılmış,ulus bilincini ön plana çıkartan bir solu destekliyor.Bu sol da şu an CHP de temsil ediliyor.Anadolu'da yaptırılan anketlerde İnönü'nün DSP den neredeyse iki kat kadar fazla desteğinin olmasına rağmen asker CHP nin önünü keser endişesi ile İnönü'ye izin vermedi.Ve İnönü ile ilgili vakıf haberlerinin bilgilerini gazetelere servis yaptı.İnönü de bundan çekindiği için geri adım attı” gibi 10 maddeden oluşan yazıların olduğu ve ayrıca madde 5’ de kayıtlı “2001 Ramazan ayı Tarih tam olarak kesin değil Yer:Bilkentİftar daveti Davet sahibi:Nusret ….. Katılımcılar:Nuh ….,Erol …..,M.Nuri......Diğerlerinin tam ayrıntısı yok. Ancak bir süre sonra Melih Gökçek ve Turgut Altınok ta buraya iştirak ediyor” başlıklı yazıda “Mesut Yılmaz mutlaka tasfiye edilmelidir” “Bunun için DGM ler devreye sokulmalı ve bu adam Yüce Divana yollanmalıdır” “Ayrıca ANAP içindeki muhaliflerle işbirliği yapılmalıdır. Ve sonraki toplantılara bunlar(Erkan Mumcu kasdediliyor) da çağırılmalıdır” “Recep Tayyip Erdoğan'ın da önü kesilmelidir. Bu ancak Melih Gökçek ile olur ve Gökçek'e bu konuda yardım edilmelidir.(Altınok' un bu arada orda olup olmadığı bilinmiyor)” gibi ibarelerin olduğu belirlenmiştir.

ŞÜPHELİ TUNÇ AKKOÇ’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Tunç AKKOÇ ‘un samsung marka bilgisayarından elde edilen “1 mayısa katılanlar” isimli word sayfasında; 19 şahsa ait isim-soy isim ve telefon numaralarının yazdığı ayrıca yanlarına “gop” “dtp’li olduğunu söylemişti” “( eposta ile katılmak istediğini söyledi, kesin arayalım )” “YTÜ” “sabancı ünv” gibi ibarelerinin yazdığı bir sayfalık doküman olduğu,
Tunç AKKOÇ’a ait samsung marka bilgisayarından elde edilen “Bütün liste” isimli excel sayfasında; 2524 şahsa ait isim, soyadı, meslek, grup, ilçe, telefon, bilgi ve adres ibarelerinin yazdığı, bilgi başlığı altında “UK'a canlı yayında soru sordu. Tayyip askerden bağımsız diye eleştiriyorsunuz siz de olsanız aynısını yapmaz mısınız?” “Marmara Ü.Fethi'den 500 milyonluk kitap aldı TV programcısı” “MMD yönetim kurulu üyesi.UK yemeğine katıldı” “UK'a canlı yayında askerin görevini yapmasıyla ilgili güzel bir eleştiri-soru yöneltti.” “Yurt Partili, partiye boya verdi, DP ile görüştü” “İP Halkçılık Semp.” “Türk Ocakları Bakırköy, Milliyetçi, devrimci, genç. R.Denktaş'ı karşılama davetişesini getirdi.” “Maddi sıkıntı içinde” “Beylikdüzü yemeğine gelmedi ama para verdi.Sağcı.Bellona'nın sahibi.” “Nöbet eylemine katıldı. Elden 10 milyon bağış yaptı.Dp.'nin programına tel. ile katıldı.ABD'ye giden yahudi kuruluşları ile ilgili fikrini sordu. Seçimlerde partiye oy verdi.” “İ.Ü.Ed.Fak. Eski Çağ Dilleri Bölüm başkanı.Ed.Fak.Fikir klübü danışmanı.Her konuda olumlu.Eşi de olumlu.Aydınlık okuyor.UK izliyor.Atabe aldı. Öncü gençlikten MERAL ……. referans verdi. Aydınlık okuru Ö.G. Bildirdi. PÜ?” “''Gönüllü olabilir.Hesaba para yatıracak.''” “Alize Tanıtım ve Danışmanlık AŞ.Telefonu nereden bulduğumuzu sormuş.Kibar bir hanımefendi.” “Basın toplantısı yapılmalı, Kamuoyu ayaklandırılmalı, diğer televizyonlarda bu durumu anlatmalı "” “Eski TİKP'li.Yakın arkadaşımız.Evde UK izliyor.” “68'li. Eski dev-Genç yöneticilerinden.Hasan ……..'ın okul arkadaşı.Gemi inşa sektörünün önde gelen proje mühendisliği firmasında.Faal” “Esenler'in yerlisi. Varlıklı. Önemli bir adam. "Doğu P.'i çok seviyorum."” “İnternetten İP"ye üye oldu.Üniversite öğrencisi.Evi arandığında partiden arandığı söylenmeyecek” “Köklü CHP, ulusalcı, Aydınlık okuru, ilçe görüşüyor Merdan'ın çok yakın arkadaşı” “Ahmet Hazerfanın damadı.Bıldırcında çiftliği var.Beykoz ilçesiniyle bir ilişkisi olmuş.” “Genel başkanın yakını. Kongre dönüşü E.Ö… ile görüştü. Bu aralar parasal durumu iyi değilmiş.” “D.Perinçekle görüştü.Yıldız Teknik Ün. Jeodazi ve fotogrametri Müh Bölüm Başkanı.” “Dev-Yolcu.Partili gibi. Mega-Shipping turkiye acentası sahibi. Maddi durumu iyi. Ziyaret edilmeli.E.Önsel iyi tanıyor ve görüştü.İ. Benli ile yakından tanışır.” “Ülkücü " Ulusal Kanal'ı izlemek için Kablo'ya girmiş" “İP'ye oy vermiş.Politik değil ama Kuva-i Milliyeci.Kardiolog.1.9.2003'te E.Önsel görüştü.” “Çok parası var. '''Çökün alın'' Nurettin Sözen döneminde belediye özel kalem müdürü.” “Lions Klup üyesi” “Ref=Adnan Akfırat ve Turan …….” “TÖ ziyaret etti. Elazığlı ve kürt kökenli , ayrımcı değil.Aydınlık okuyor. Yıldız Teknik 69 mezunu, eski TKP'li.Bayramda reklam verilmesine karşı.Yılbaşinda verecek.”gibi ibarelerinin bulunduğu anlaşılmıştır.

ŞÜPHELİ M.MURAT AVAR’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
M.Murat AVAR’a dijital verilerinden elde edilen ERZURUM RAPOR isimli word sayfasında; Erzurum’ un ekonomik olarak ileri gelen aileler hakkında, işadamları hakkında, yerleşim yerlerinin etnik kökenleri hakkında, Üniversite, kamu kurum ve kuruluşları hakkında, cemaatler hakkında ve bu cemaatlerin mensubu olduğunu iddia ettiği bakanlar ve milletvekilleri hakkında, siyasi partiler hakkında ve bu siyasi parti mensuplarının ilişkileri olduğunu iddia ettiği PKK terör örgütü hakkında, rotary ve leons kulübü üyeleri hakkında, Bahailer hakkında, PKK terör örgütüne destek veren kişi ve kurumlar hakkında, Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında yazılmış 12 sayfalık doküman olduğu,
M.Murat AVAR’a ait dijital verilerinden elde edilen LEONS GECESİ RAPOR isimli word sayfasında; “leons kulübü’nün Erzurum’da yaptığı toplantıdan göze çarpan detaylar” başlığı altında 17.11.2007 tarihinde Palandöken otelde gerçekleştirilen geceye kaç kişinin katıldığı, şehir dışından kaç kişinin geldiği, gecede çalan müziği, gecede alınan kararların neler olduğu, toplantıya davetliler haricinde kimsenin alınmadığı, Erzurum Devlet Hastanesinden 2 kişinin katıldığı, takılan rozetlerin niteliğinin anlatıldığı, rozet takılan şahısların yemin ettirildiği, toplantıya katılanların tamamının aynı marka sigara içtiği gibi ve Erzurum’ da ki toplantı için davetiyede ismi geçen şahısların isminin yazdığı - Leons rozeti takılan ve şahsın tanıdığı isimlerin yazdığı iki sayfalık doküman olduğu,

ŞÜPHELİ BARBAROS HAYRETTİN ALTINTAŞ’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Şüpheli Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ’dan elegeçirilen dokümanlar içersinde, el konulan (2) iki adet ajandanın incelemesi aşağıya çıkartılmıştır.
-Bir adet siyah renkli ajandanın yapılan incelemesinde;
-“Fenerbahçe futbol klubü, Necdet Bey bu adam Eurofighter ile bu işlere soyunmuş Tom Anders ile tanışmış, EAD& ve şimdi Airbus başında Kimdir? Gizli Takip Et. şeklinde yazılar olduğu,

-Karamehmet Petrol buldu ama hiçbir şey yapamıyor taşıyamıyor genel enerjinin bulduğu yatakta, M.Kıral’a ait
Aydın Doğan Karamehmet çatışması Aydın Doğan hükümet ile iyi geçinmeli
Doğan Gurubunun eline malzeme vermek gerekir, Karamehmet’in aleyhine. Zehra Hn ile görüşelim!
Ersun ……….-Karamehmet Duputy’isi idi Hırsız bir adam Karamehmet ile arası bozuldu. A.Doğan bu adamı yanına aldı. Telekom operasyonlarının başına bu adamı koydu. Turkcell içinde takipçileri var bu adamın. S. C…. bu adamın tayfasını silsin Türkcel den. Tavsiyem. Şeklinde yazılar olduğu,

-Bir adet kahverengi renkli ajandanın yapılan incelemesinde; El yazısı ile,
“Fatih .A…..,
Mehmet Ali Y.……,
CİNER İlişkileri var, önceden Ciner ile Kanal1 üzerine masaya oturmuşlar.
SPK ile ilgili
Zehra ….. ile çalışıyorlar, eşi Radikal Gazetesinin ekonomi müdürü, Belma Hn., Zehra Hn. İle görüşecek.
SPK daki oluşum?
Danıştay’daki oluşum? Davaları takip ediyor, Yarsuvat.
Cüneyt ZAPSU ile ilişkilerimizi iletelim, Erzurum ile ilgili yasa çıktı, Cumhurbaşkanında, 5 milletvekili değişti, 27 Haziran’da Belma Hn.’ın oğlu Londra’ya gidiyor.
Ömür ….. tanıştırdı, Kiril ….., Mustafa …..’ın öne çıkmasını istemiyorlar, TV’lere demeç vermiş, Kiril’in haberi olmadan, 2006’da çalışmaya başladılar, Çukurova kartını kullanmayın, Çukurova’nın buradaki adı iyi değil, Karamehmet’e tavır almak lazım, Çukurova ile olan ilişkiler önemli.
Arun …..e söyle, Vodafone tr yönetimi kötü, iyi iş çıkaramıyor, biz onlara fair davrandık, teminat mektubu 150 milyon $, elimizde koz, rencide olduk.Atilla Vitare’de hiç memnun değil,TMSF Sorin’den bir şey istemiyor, onlara karşı kendilerinde ahlaki vecibe görüyor, içeride eski Uzan’ın adamlarını atmak onların üzerinden TMSF’ye savaş açtırıyor. Futbol maçı rüşvet gibi.
Pırıl pırıl temiz bir transaction. Bu ülkedeki dürüst bir medya kanalına biraz bütçe ayırmak, TRT’de beklenen atılımı yapamayacak VODAFONE Atilla’nın davranışı dolayısıyla şirket virüs kaptı, TÜRKCELL ile rekabet edemeyecek, bu durumda merkez çalışma şekillenmedi, karışık yapı Ciner-Bilgin iki ortak bulaşıklığı çözmeye çalışıyorlar, hukuki süreç devam ediyor.

Medya Kritik/Stratejik 25% yabancılarda TV için. Diğerleri 100% olabilirler. Murdoc FOX TV’yi aldı, beraber satılacak, 1 Milyar Dolarlık yatırım3/2 TV, 3/1 diğer medya.
İstanbul Metro ALARKO’nun kucağında, Edirnekapı-Sultançiftliği bölümünü aldı SELEX.
M. V…. TÜRKCELL’e bakan desteği yok, seçimlerde kullanmış ama bakanın yanında ki değişik seviye danışmanlar ile arası iyi asıl problem İbrahim ……, AVEA’nın yönetim kurulu üyesi müsteşar beyninin yıkamışlar Paul … ne söylerse onu yapıyor Tayfun ….. ihaleye çıkmak istiyor İbrahim …. sevmiyor Tayfun’u TT vakit kazansın diye ADSL satsın diye çıkmadı AFM notlarını İngilizceye çevirelim
Başbakan Karamehmet’i sevmiyor o yüzden payının bulunduğu hiçbir şirkete yardım etmek istemez .
Hayri ailesi bakana ve PM’e yakın
Karamehmet ortalıkta gözükmesin” şeklinde ibarelerin olduğu tespit edilmiştir.

ŞÜPHELİ MUSTAFA BALBAY’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Mustafa BALBAY’ın Ankara ili Çankaya ilçesi Karakusunlar Mah. 24. Cad. No:6/6 sayılı adresinde elde edilen doküman ve ajandaların incelemesinde;
-Çorum Belediyesi 2006 Ajanda; İçeriğinde okunamayacak şekilde el yazması yazılar olduğu,
“4 Mart sayfasında: Kesinlikle AGül CB olmayacak,
1 Nisan sayfasında: Ergun Poyraz…
25 Nisan Sayfasında: Veli bey……tutuklandı…..
6 Temmuz sayfasında: Ergun çok kıyak bir adamdır
16 aralık sayfasında: Ergun poyraz………” şeklinde okunan el yazması yazılar olduğu,

MUSTAFA BALBAY Ankara ili Çankaya Ahmet Rasim Sokak No:14 sayılı adresinde bulunan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosunda yapılan aramada elde edilen doküman ve ajandaların incelemesinde;

Mustafa BALBAY yazılı 2005 tarihli siyah ajanda içerisinde;
4 Mart Cuma Sayfasında: Kenan T…anlattı gene bir merkez sağ operasyonunun hazırlanması daha kolay AKP ye giden Merkez sağdakiler gelebilir bu oluşuma bizim kırmızı çizgimiz Misak-ıMilli
11 Mart Sayfasında: Emre tasmayı geçirmiş İlhan SELÇUK’a dolaştırıyor fino köpeği gibi
19 Nisan Sayfasında: 2-Hurşit Paşa ne yapar…
20 Mayıs Sayfasında: Tolon’un Genelkurmay başkanlığı zor adeta tavsiye hareketi çok tedirginlik var
4 Ağustos Sayfasında:4 kişinin dini görüşlerine göre kişisel verilerin kaydedildiği,
27 Eylül Sayfasında: İ S / bugün Tuncay Geldi. Çok Bilgi aktardı. Ona telefon et bahsetti ise 40 kişilik grup Tayyip’in işi biter şu anda Alev, Ertan ve akın oturuyoruz şeklinde ibarelerin olduğu,

1 Sayfa “Ahmet Necdet SEZER” ibaresi ile başlayan doküman;
Muhammet ALBUZ 0 372 …….0 535 ……. tarafından CHP yönetiminin teslim edilmesini istediği 36 şahsın isimlerinin yazılı olduğu ve bu listenin 1-Ahmet Necdet SEZER ile başladığı devamında 11-Sinan AYGÜN 15-Turan ÇÖMEZ 18- Doğu PERİNÇEK 22-Emin GÜRSES 23- Erol MÜTERCİMLER 30- Mustafa BALBAY 36-Fikret BİLA şeklinde sona erdiği tespit edilmiştir.

ŞÜPHELİ İBRAHİM ÖZCAN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
İbrahim ÖZCAN’ın ilimiz Kadıköy ilçesi İçerenköy Mahallesi. Güneş Sok. Sarıoğlu Kardeşler Apt. No.4 D.2 sayılı adresinde yapılan arama işleminde elde edilen çok sayıda evrak, fotoğraf, not kâğıtlarının yapılan incelenmesinde;
Toplam 5 sayfada 22 kişi hakkında yapılan istihbari çalışmalar sonucu elde edilen bilgilerin olduğu,
Toplam 3 Sayfadan oluşan numaralandırılmış TÜRKİYEYİ YÖNETENLERİN ETNİK KÖKENLERİ başlıklı yazının bulunduğu doküman incelendiğinde;
Recep Tayyip ERDOĞAN, TBMM Başkanı Bülent ARINÇ, Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL, İçişleri Bakanı Abdulkadir AKSU, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK,Genel Başkan Yardımcısı Dengir FIRAT, Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki ERGEZEN, Başbakanın Danışmanları, 1.Danışman (isim belirtilmemiş), 2.Danışman Cüneyd ZAPSU, 3.Danışma (isim belirtilmemiş), 4.danışman (isim belirtilmemiş), Namık …, Baki … ve Uğur …. hakkında etnik kökenleri hakkında istihbari notların bulunduğu belirlenmiştir.

ŞÜPHELİ KEMAL AYDIN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Kemal AYDIN Ankara ili Prof. Doktor Ahmet Taner KIŞLALI Mahallesi konut kent 2 D:29 Umitköy Yenimahalle sayılı yerde bulunan ikamette yapılan aramada ele geçirilen dokümanların yapılan incelemesinde;
“AKP’ Genel Merkezi ve Milletvekillerinden Görünüm” başlıklı yazı metninde yapılan incelemede; Başbakan, AKP’li bakanlar, bürokratlar, milletvekilleri ile kurucu üyelerinin ve bunlara yakın kişilerin listesi ile bu kişilerin eski görevleri, şu anki görevleri ve geçmişte yaptıkları usulsüzlükler, haklarındaki davalar, yer aldıkları ve üyesi oldukları gönüllü teşekküller, vakıflar, bu vakıfların temsilcilerinin isimleri hakkında ayrıntıların yazılı olduğu bir nevi fişleme şeklinde hazırlanmış listenin bulunduğu,

Kemal AYDIN Ankara ili Prof Doktor Ahmet Taner KIŞLALI Mahallesi konut kent 2 D:29 Ümitköy Yenimahalle sayılı yerde bulunan ikamette yakalandığında yapılan üst aramasında ele geçirilen 27 adet belgeden;
4 numaralı belgede yapılan incelemede Ogün G.K.Baş, Bugün
*Devlet düşüncesinde herkesi memnun etmek yoktur,
*Harun …….-Telekom.... - Zile
*Davit …… nun kardeşi Cumhuriyet Mitinglerini finanse etmiştir.
Şişli Belediyesinde başkan yardımcısı şeklinde yazı olduğu,
5,8, 9 ve 12 numaralı belgelerde 6 kişiye ait kişisel verilerin kayıtlı olduğu,
19 numaralı belgede yapılan incelemede Hakan ……. Bitlis Vali Muavini Gümüşhaneli şeklinde notun olduğu, not kağıdının arka tarafında;
Resim kareleri, Finans para kaynağı, Em. Md Bd. Bşk., ADD.9 masonlar bu adla, Mason locaları, Mart-20 Kent otelde Atatürkçü masonlar Hurşit Paşada vardı. Şeklinde notların olduğu,
25 numaralı belgede Devlet Bahçeli ile Sebahat Tuncel isimli şahısların resimlerinin bulunduğu, not kağıdının arka kısmında; Devlet BAHÇELİ bakışları ile diyor ki, bana niye öyle bakıyorsunuz. Bende sizdenim. Siz açıktan ben ise daha etkili siyasi olarak yapıyorsunuz. Biz biriz diyor. Şeklinde notların yer aldığı belirlenmiştir.

ŞÜPHELİ NERİMAN AYDIN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Neriman AYDİN’ın Ankara İli Çankaya İlçesi Birlik Mahallesi 14. Sokak No:7 sayılı adresinde yapılan arama işleminde ele geçirilen dokümanların incelemesinde;
(1) sayfa A4 kâğıdı üzerine el yazısı ile PKK Aachen Stolberk oluşum ile başlayan dokümanda 10 kişi ile ilgili kişisel verilerin yazılı olduğu, ayrıca bu kişilerle ilgili yapılan istihbari çalışma sonucu elde edilen bilgilerin yazılı olduğu,
(1) sayfa not kağıdı üzerine el yazısı ile yazılmış 4 kişiye ait kişisel verilen ve bu kişilerle ilgili yapılan istihbari çalışmalar sonucu elde edilen bilgilerin bulunduğu,

(1) adet üzerinde notebook yazan ajandanın yapılan incelemesinde; değişik sayfalarında 6 kişiye ait kişisel verilerin ve bu kişilerle ilgili yapılan istihbari çalışmalar sonucu elde edilen bilgilerin yazılı olduğu,
Başka bir sayfasında, “Vedat Yenerer, Arslan …., Avukat Salim ….. Fettulah’ın adamı Adana Aydın …..... Yiğit ….. -CNN’de program (Sule ……) damadı-Şule... 0 zurnanın son deliği dedi Vedat Yenerer Arslan ….. Vedat Yenerer Lale …. Andıç-Teves SS.in kızkardeşi Namık K……-Aydın Doğan bacanak TESEV-masum dedi Vedat Yenerer N…….n programında” yazdığı,

ŞÜPHELİ HAMZA DEMİR’DEN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Hamza DEMİR Ankara ili Keçiören ilçesi Pınarbaşı Mahallesi Kızlarpınarı Caddesi Buca Sokak No:9/7 sayılı yerde ele geçirilen dokümanlar içerisinde yapılan incelemede;
-(1) adet not kağıdına mavi tükenmez kalemle yazılmış 1-400.00 bin lira muhasebe kayıtlarında dur. Ali Gönül …..Meclis başı-toprak işine bakar, 2-Başkanın kaydına 100 bin dolar karşılığında 2 adet 75 -75 çek verildi, rüşvet verildi, belgeli eniştesini tehdit ediyor, 3-Belgeli ek bina inşaat yapılırken Baş Yardımcısı aracılığı ile Başkanı ve Başkanın kaynına 120.000 aktarılması, bunun gibi onlarca, otel kayıtları Başkan Yardımcısının kayıtları (Fuhuştan) Çerkezköy’de Taksim kayıtları var, 4-Başkan kendi yandaş, mega inşaata yaptırım hak edişi karşılıksız başkasıyla kendi yandaşları borçlarına dağıttı, 35.000 lirayı Baş kaynına avanta verildi. Mega inşaatlar hesaplaşmak için tehdit ile şirketin makbuz alıp kendi harcamalarına göre kesip dağıttılar ,şeklinde bilgilerin yer aldığı görülmüştür.

ŞÜPHELİ MEHMET ALİ ÇELEBİ’DEN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Mehmet Ali ÇELEBİ Ankara ili Yenimahalle ilçesi Prof. Dr. Ahmet Taner KIŞLALI Mah. Hayranbolu Caddesi konut apartmanı S-A 6/29 sayılı adreste ve yine adı Mehmet Ali ÇELEBİ’nin kullanımında bulunan babası Muharrem ÇELEBİ’ye ait olan Ankara ili Mamak ilçesi Dutluk Mahallesi 1036/1 sokak no: 1 sayılı adreste yakalanan Mehmet Ali ÇELEBİ’den ele geçen dokümanların ön incelemesinde;
Neriman AYDIN ‘ın Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’a yazılmış imzalı mektubun içeriğinde;
Ziraat Bankasının Yabancı danışman firmasının yetkilisi olan kişinin Türk bankaları hakkında istihbari bilgiler toplayarak yurtdışına gönderdiği şeklinde yazılar olduğu,

ŞÜPHELİ NOYAN ÇALIKUŞU’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsın kullanımında olan Kırklareli ili Lüleburgaz ilçesindeki Orduevinde 109 numaralı odada yapılan aramada bulunan malzemeler incelendiğinde;
Üzerinde föy dosya 1 ibaresi bulunan zarf içerisinde 1 adet mavi renkli föy dosya incelendiğinde;
-1’den 4’e kadar numaralandırılmış el yazması notlarda PKK’nın kuruluşu, gelişmesi, Abdullah ÖCALAN’ın hayatı, PKK’nın ilk eylemleri, PKK sempatizanlarının yazıldığı sanatçıların listesi olduğu,

Üzerinde El Yazılı Notlar ibaresi bulunan zarfın içerisinde daha sonra tarafımızdan 1’den 41’e kadar numaralandırılmış (41) adet el yazması notun olduğu notların içeriğinde;
(14) numarası ile numaralandırılmış not kağıdı incelendiğinde; “Kemal Derviş’in dedesini Osmanlı Taksim meydanında astı. Yedi gün asılı kaldı. Babası Polonyalı Yahudi.” “Ecevit’in babasının adı Kürt Mustafa. Azılı Kürt.” ibarelerinin ve birtakım notların bulunduğu anlaşılmıştır.

ŞÜPHELİ AHMET TUNCAY ÖZKAN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Ahmet Tuncay ÖZKAN ‘ın İlimiz Beşiktaş İlçesi Gültepe Girişi Talatpaşa Caddesi No:5 Kat:4 sayılı yerde bulunan Biz TV isimli iş yerinde yapılan aramada elde edilen dokümanların incelenmesinde;

-(1) Adet ‘ece ajandası 2000’ antetli ajandada;
-5 ocak tarihli sayfasında; “iki yıldır Merkez Bankası Edirne şubesinde çalışmakta olan Aydan ….. isimli şahısın dönmesi lazım”
-“15 şubat tarihli sayfasında; Mustafa DUYAR’ın katili Ahmet …… Nuri ERGİN’in adamı Avukatı 053….…..” şeklinde yazıların olduğu,
-“10 eylül tarihli sayfasında Tevfik ERKAN, Sicil: 25286 (İstanbul 14.İcra Müdürlüğü) öncelikle Bakırköy icra müdürlüğü, Şişli icra müdürlüğü talep ediyor” ibarelerinin olduğu, diğer sayfalarda sekreter notlarının ve telefon numaralarının olduğu;

-(1) Adet 19 sayfadan ibaret –GİZLİ- ibareli ve Dr. Adil serdar SAÇAN imzalı -Çok Gizli- ibaresi ile biten mavi Mavi plastik dosya incelemesinde;
“Fethullah GÜLEN gurubu ile ilgili yazıların, konu ile ilgili gizli ve çok gizli ibareli savcılık yazışmalarının, Veli KÜÇÜK liderliğindeki yapılanmanın araştırılması için proje çalışma gurubu izin talep yazısı, Adil Serdar SAÇAN’ın müdüriyet makamına yazdığı Fethullah GÜLEN ile ilişkisinin bulunmadığını anlattığı dilekçenin bulunduğu;

-(1) Adet 61 sayfadan ibaret “Başbakan Yardımcısı” ibaresi ile başlayan ve 194’üncü Potual ibaresi ile biten şeffaf föy dosya, içerisinde;
-4,5,6,7,8,9,17,18,19 nolu sayfalarında AKP millet vekilleri, aynı zamanda bakan olan kişilerin kısa öz geçmişlerinin bulunduğu;

-(1) Adet 93 sayfadan ibaret olan ve “Atatürkçü Düşünce Derneği” ibaresi ile başlayıp “Aslı Gibidir” ibaresi ile biten mavi plastik dosya içerisinde;
-17 nolu sayfada “Şükran ……. imzalı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin yasadışı faaliyetleri hakkında dilekçe” olduğu,
-18 nolu sayfada “Cengiz …….. imzalı Cumhurbaşkanlığı yüce katına başlığı altında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği çatısı altındaki yolsuzluklardan” bahsedildiği,
-19 nolu sayfada “Sayın yetkililer başlığı altında “Bütün bu sözlerin sivil toplum kuruluşları birliği girişimini halen yöneticileri konumunda bulunan Çağdaş Eğitim Vakfı başkanı Gülseren …….e Çağdaş Yaşamı Destekleme derneği başkanı Türkan …..’a Atatürkçü düşünce derneği yönetiminde İlhan …..’a demokratik ilkeler derneği başkanı Eğnin …..’a ve Evmen …..’a 68 birliği başkanı Haşmet ….’a” dır. “bu birliğin yöneticileri benim de dahil olduğum dernek ve vakıf dahil olmak üzere pek çok derneği ve vakfı baskı ve tehditlerle zorla girişimlerine dahil olmaya zorlamakta, bu girişime girmeyenleri ölümle dahi tehdit etmektedir. Başta Cumhuriyetimizi koruma düşüncesinde olduğumuz bu girişime girince maalesef bunların kirli yüzünden ve karanlık ilişkilerinden çok korktum. Eski Dev genç militanlarının cirit attığı, Apo yandaşlarının PKK’lıların hüküm sürdüğü ve dünya kiliseler birliği dahil birçok yabancı kuruluştan aldıkları milyonlarca doları çıkarlarına hizmet ettiren bu girişime dur denilmelidir” ibarelerinin olduğu;
-61 ve 62 nolu sayfalarda “komiser Bayram ….. imzalı Çağdaş Eğitim Vakfı başkanı Gülseven …….’in kendisine rüşvet teklif etmesi ile ilgili olarak Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazdığı rapor olduğu,
-63 nolu sayfada gyasen@süperonline.com adresinden 05.01.2002 tarihinde hayricanoz nick name li kişiye gönderdiği mail olduğu ve içeriğinde “Ankara da Necip, Hüseyin, Ergün ve Zübeyir ….. ile bir araya gelerek bir durum değerlendirmesi yaptık ortak görüş ikimizin en kısa zamanda Nuh …… giderek görüntü ve seslerin montaj olduğu böyle bir konuşmanın geçmediğini söylememiz gerekiyor yoksa çok kötü olacak benden bu fedakarlığı esirgeme lütfen, Cumhuriyeti, Atatürk’ü seviyorsan lütfen Nuh beye gidip ifade verelim, konuştuklarımızı inkar edelim. Bak eğer bu fedakarlığı yaparsan bodrum’daki yazlığımı hemen sana vermeye hazırım, telefon açma dinleniyor acele email çek G.G.YAŞER”.,
-gyasen@süperonline.com adresinden 23.01.2002 tarihinde hayricanoz nick name li kişiye gönderdiği mail olduğu ve içeriğinde “Sevgili Mesut Fettullahın davası ile ilgili aleyhte yeni tanıklar bulmamız lazım. Bizim Avukat Hüseyin bey mahkemenin aleyhimize doğru gittiğini, Eyüp ve Serhat alçaklarının da her an karşı tarafa dönebileceğini söyledi. Şu bizim Serhatın bir akrabası varmış. Cihat isminde bir çocuk. Biraz para vererek Fettullah aleyhinde mahkemeye çıkartmayı düşünüyorum. Bu konuda bizim emekli Albay Cem beyde çocuklarla konuşarak teklifin sanki askerden geldiğini ima edecek ve benimle irtibatlı olduğunu söylemeyecek. Şu an bir tek buna bel bağladım. Durumlar bildiğin gibi değil. Acilen yeni tanıklar bulmamız lazım. Fevzi ….. Paşa ve Kemal Yavuz Paşa vasıtasıyla görüştüm. MGK genel sekreteri Tuncer KILINÇ ile bir kez daha bu konuda görüşeceğiz. Senin söylemek istediğin bir konu varsa bana mail olarak gönder veya bir numaralı BİKE’NİN evinde görüşelim. Sakın telefonda açık konuşma. Dünya kiliseler birliği ile Lionslardan Arif bey vasıtası ile para yardımı sözü aldım. hiç korkma herşey yoluna girecek. Şu PKK’lı Ramazan ……… denen çocuğa burs vermeye devam ediyorum. Ama resmi kayıtlarda göstermiyorum. Bu çocukla tekrar bir görüşmemiz lazım. İkna edebilirsek Fettullah aleyhinde tanık yapalım. Yoksa işimiz yaş…..Cevap bekliyorum sevgiyle kal. Gülseven ……… yeni telefonum 055……… not: eski telefonum 05……. dinleniyor onu arama senin avea hattını da aldırıyorum.” Şeklinde mail olduğu,
-85 nolu sayfada ÇOK GİZLİ ibaresiyle Işık Tarikatla bağlantısı olduğu tespit edilen rütbeli Emniyet mensupların bulunduğu 102 kişilik liste olduğu,
-88 nolu sayfada Öğrenci isimlerinin ve açık kimliklerinin olduğu ve bazı isimlerin karşısına PKK lı diye işaretlendiği liste olduğu,

-(1) adet üzerinde “SSK GENEL MÜDÜRÜ KEMAL KILIÇTAROĞLU (KARABULUT) ‘UN KURUMU TRİLYONLARCA ZARARA UĞRATAN İCRAATLARI” yazıları bulunan 12 sayfalık faks çıktısı incelendiğinde,adı geçenin genel müdürlük yaptığı dönem ile ilgili bilgilerin bulunduğu anlaşılmıştır.

ŞÜPHELİ ADİL SERDAR SAÇAN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER
Adil Serdar SAÇAN’dan elde edilen dokümanlarda; Eminönü İlçesi Dalbastı Sokak No:13/3 sayılı işyerinde yapılan aramada el konulan dokümanın yapılan incelemesinde;
-73 den 92 ye kadar numaralandırılan Kohem davası isimli doküman içeriğinde; Ekrem …… isimli şahsın Ankara DGM Cumhuriyet Baş savcılığına sunmuş olduğu 21.11.2001 tarihli dilekçesi, 18.05.2002 tarihli Rumuz PAŞA GG.G.G.U dipnotlu çok önemli dikkate alınması önemle rica olunur başlıklı Emniyet Müdürü Ş.U hakkında çeşitli ithamların olduğu 4 sayfalık yazı, SUR-TUR firmasına ait olduğu değerlendirilen Erol …. ile ilgili Hesap detaylarının olduğu,
-67 den 72 ye kadar numaralandırılan dokümanın içeriğinde; 6 sayfalık yazı olduğu yazı içerisinde ‘Komplo teorilerinin her gün birbirini kovaladığı ülkemizde bu tip olayların mimarı bir kişinin geçmişine ve yaptıklarına bir göz atmak kamuoyunun gerçekleri öğrenmesi açısından yararlı olacaktır’ şeklinde başlayan yazıda; Adil Serdar SAÇAN ve Melih …….isimli komiser ile ilgili çeşitli iddiaların aktarıldığı Coşkun …….. isimli şahsın Kaçakçılık ve Organize şube Müdürlüğüne getirildiği, Coşkun ……….’in bu şubede çalışmasının uygun olmadığı, şeklinde yazıların olduğu,

-Büyükçekmece ilçesi Bahçeşehir 1.kısım Banu evleri Akik konakları A/6 No:14 Kat :6 sayılı ikamet adresinde yapılan aramada elde edilen,
—Tarafımızdan 1’den 2ye kadar numaralandırılmış Gözaltına alınması planlanan kişiler’ başlığı ile başlayan ‘muhasebeciler belirtilen liste haricindedir’ ibaresi ile biten dokümanın yapılan incelemesinde; Gözaltına alınması planlaması yapılan kişiler başlığı altında herhangi bir tarih bilgisi bulunmayan Büyükşehir belediyesi, Büyükşehir belediyesi eski çalışanları, ALBAYRAKLAR şirketinden, İstanbul 28. noter baş katibi Kağıthane belediyesi çalışanları ara başlıkları altında toplam 32 kişinin isminin bulunduğu,
—Tarafımızdan 80’den 89’a kadar numaralandırılmış dokümanlarda yapılan incelemede;
-80. sayfa da; “Kamu Yon Dr. Ve Hukukçu yazar ele geçirmenin iki yönü; küresel boyut başlıklı, “1-kendi isteklerini gerçekleştirme. Amaçları karşı devrim bu maksatla rejimi savunanları kamuoyu nezdinde gözden düşürüyorlar, düşman addettikleri kişileri ortadan kaldırıyorlar, bu silahsız terör uygulamadır.- Yöntem, Özel çalışma grupları oluşturmak, (Yandaş basın, internet ve ulusal basındaki ajanları) internet ve basın ortamında karalama, bu amaçla kendilerinden olmayan basına da servis yapıyorlar. Dinleme, illegal arama ( Van 100. yıl ün. Rek. Avukatının bürosu Nuh ….. örnekleri) Teoman …… Özdemir ……, 2. Yabancı İst. Servislerine servis yapmak, çok gizli bilgilerin internet aracılığı ile yasadışı servis edilmesi gibi (değerlendirilen) hukuki boyut 2001, 2003, 1988 soruşturmaları ele geçen belgeler, Kanserli bir kütle var derhal almak gerekiyor, Silahsız terör örgütü kabul edilip kapsamını genişletilmeli, Ergenekon da Savcılığın bakış açısı çok tehlikeli, Anayasanın değiştirilmez illa üç maddesini savunmak terör örgütü üyesi olmak olarak yorumlanıyor. Bu durumda fetipi faydi kaydi örgüt, Devlet bir terör örgütü tarafından ele geçiriliyor, Bu kapsamda Cumhuriyetçi Atatürkçü ilerici tüm devlet memurları sistemli olarak yok ediliyor” şeklinde el yazmalarının olduğu,
-81.sayfa da; “Terörle mücadele yasası da geçti silahsız terör örgütü f tipinin önü açıldı 2557, 5397(2005) tarihli yasayla İst.-Daire BŞK. Yetki verildi, İst. Bşk. fet.tipi, f- ulusalcı dalgayı kolay aşarız dedi Ergenekon da başvuru, Ulusalcılara terörist mi diyorsunuz” şeklinde el yazmalarının olduğu,
-84. sayfa da; Nemci …., Tufan ….., Harun …… gönüllü ortaklar, Necmi …….. Dudullu Ziya Şark Sof. Ortağı, Mustafa …….. Mali Müşavir, 1999 sonunda Servis ihalesi dörde bölünüyor sadece bir kişi katılıyor Ertaçlar şirketi katılıyor sonra vazgeçiyor ALBAYRAKLAR ihaleyi bunlardan alır, Çöp işinde en büyük işi yapıyorlar şeklinde el yazması notlar olduğu,
-86. sayfa da; İşletme müdürü Kemal ……., Nuri ……, Osman …… adamları, Avukat belediyenin huk. Müşaviri, Mahmut …… Albayraklar’ın yanından ayrılmaz, Çevre Koruma Genel Başkanı Mustafa …….’le görüşülebilir bunlara gıcık şeklinde el yazması notlar olduğu,
-87. sayfada; ALBAYRAKLAR’la ilgili el yazması notların olduğu 88. sayfada; adres tarifi olduğu belirlenmiştir.

ŞÜPHELİ EMCET OLCAYTU’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
Emcet OLCAYTU isimli şahsın İlimiz Kadıköy İlçesi Eğitim Mahallesi Nahitbey Sokak No:4 sayılı adresinde yapılan aramada elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde;
- 4’ den 19’ a kadar numaralandırılan dokümanların içeriğinde; Azerbaycan Cumhuriyeti ile ilgili siyasi, coğrafi, sosyal içerikli bilgilerin olduğu ve Haydar Aliyev’in özgeçmişinin yer aldığı, Azerbaycan’daki siyasi partiler ile ilgili bilgilerin olduğu bilgisayar çıktısı yazı olduğu,
- 35 ve 36 olarak numaralandırılan dokümanların içeriğinin; Uğur MUMCU cinayetinde aktif rol oynayan Ömer ……hakkında Kemal ……. tarafından bilgi verildiği, Ömer ……. ın aslında Yeşil olduğu ve Ömer …….’ ın eşkalinin verildiği, bugüne kadar kullandığı sahte kimliklerin yazıldığı, Ömer ……’ ın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığındaki dosyasının kaybolduğunu anlatan el yazması iki (2) sayfalık doküman olduğu,
- 64’ den 69’ a kadar numaralandırılan dokümanların içeriğinin;
- Vitali ……’ in Rus Yahudisi İan …….koordinatörlüğünde Dohuk’ da PKK-KDP ve Türkiye Gladyosu’ndan birkaç kişinin katıldığı toplantı neticesinde Şemdinli Olaylarının patlak verdiği, Seferi YILMAZ’ ın olaydan önce haberi olduğu, Suriye’ ye karşı operasyon öncesi Türkiye’ de istikrarsızlığın çıkarılacağı,
- CHP Hakkari Milletvekili Esat CANAN’ ın DTP’ nin resmi olmayan kurucusu olduğu, uyuşturucu güzergahının yeniden açılması için Şemdinli’ nin seçildiği, şeklinde yazıların olduğu,
- Van Savcısı S……….’ ın da Rektörü tutuklatan adam olduğu ve telefon kayıtlarının olduğu, yayınlanması konusunda sorulması gerektiği, yukarının izninin olması gerektiği,
— Genelkurmay Başkanı’ nın Şemdinli olayını göremediği, aklı fikrinin köşkte olduğu, Tayyip’ le arasını iyi tuttuğu, Hilmi ÖZKÖK’ e üç kez suikast girişiminde bulunulduğu ancak kendilerinin bilgisi olmadığı fakat takip ettikleri için bildiklerini, bilinçli olarak sonuç alınmadığını, askerin demokrat olmayacağını, kendisinin Yaşar Paşa’ ya güvenmediğini, ondan sonrakine güvendiğini çünkü temiz olmadığını, eteğinde çok taş olduğunu sallandıkça döküleceğini, yukarının talimatı doğrultusunda güvenilir basın kuruluşları ve mensuplarıyla bu bilgilerin ilk olarak paylaşıldığı, şeklinde yazıların olduğu,
-Türkiye’nin Lazistan, Kürdistan ve Türkiye diye bölünme tehlikesinin kalktığını, Türkiye’nin toptan satın alındığını, yetmiş kişilik Türkiye Sevdalıları Grubunun oluşturulduğu, Pentagon’ un 175 Milyar Dolar ayırarak Kemalist bir merkez parti kurdurduğu, işin içinde Sami ……gibi Hüseyin …….’ın olduğu bu şahsın fotoğrafının olmadığı ancak kendilerinde olduğu, bunların hepsinin Şemdinli sürecinin arkasından devreye sokulacak hazırlıklar olduğu şeklinde ibarelerin yer aldığı bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-77 ve 79 olarak numaralandırılan dokümanların içeriğinin; “AYDIN ÇİNE BİLGİLERİ” başlıklı Cumhuriyet Savcısı Zekeriya ÖZ hakkında fişleme bilgilerinin yer aldığı iki (2) sayfalık doküman olduğu,
-80 olarak numaralandırılan dokümanın içeriğinin; “Makedonya’nın başkenti Üsküp’ te yaşayan Nadri isimli bir şahsın verdiği bilgiye göre : Tuncay GÜNEY 1995-1996 yılları arasında bir dönem eski futbolcu Tanju ……… la birlikte Üsküp’ te kaçakmış.Tanju’ yu ve Tuncay’ ı Üsküp’ e kaçıran kişinin Piç Metin olduğunu söylüyor. Piç Metin Arnavut Sami’ nin (Hoştan) adamı “şeklinde ibarelerin yer aldığı doküman olduğu,
-124 olarak numaralandırılan sayfasında İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü hakkında fişleme bilgilerinin olduğu,
-125 olarak numaralandırılan sayfasında “suçlular listesi” yazılarak üzeri karalanan yazıda Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN, Soruşturma Savcısı ve soruşturmada görev alan emniyet görevlilerinin isimlerinin bulunduğu,

17-Adnan TÜRKKAN’ın İlimiz Beyoğlu İlçesi Meşrutiyet Caddesi No:3 Kat:2 sayılı adreste yapılan arama işleminde çok sayıda evrak, ajanda, not kâğıtları bulunarak el konulmuştur. El konulan malzemelerin yapılan incelemesinde;
14/7 sıra numarası ile numaralandırılan belgenin; Bilgisayar ortamında yazılmış, çeşitli isimlerin unvan bilgileri telefon bilgilerinin yer aldığı, İsimlerin karşısında Avukat, M.Ü öğretim üyesi gibi ünvanların yer aldığı, karşısında telefon numaraları ve atlattı, 50 YTL alındı, görüşme yapıldı, olumsuz gibi ibarelerin yazılı olduğu belge olduğu görülmüştür.

ÖRGÜTÜN GİZLİLİK PRENSİBİ

Örgütün anayasasını teşkil eden “ERGENEKON” dokümanına ve sivil yapılanmanın temelini oluşturan “LOBİ” dokümanına bakıldığında, örgütün birtakım prensiplerinin olduğu ve örgüt mensuplarının bu prensiplere bağlı hareket etmeleri gerektiği belirtilmiştir.
Örgütün prensipleri ve bu prensiplerin dayanakları bir önceki iddianamemizde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Soruşturma kapsamında devam eden çalışmalarda şüphelilerin bu prensiplerden özellikle örgütün vazgeçilmez prensibi olan gizlilik prensibine çok dikkat ettikleri ve bunun yanı sıra telefon dinlemelerine karşı tedbir alma ve Kod isim kullanma prensiplerini de uyguladıkları tespit edilmiştir. Konu ile ilgili elde edilen deliller ilgili başlıklar altında sırası ile anlatılacaktır.
*Tape No: 4900, da kayıtlı 05.06.2008 saat:15.56 da Erol Mütercimleri’in Cihangir TEKCAN ile yaptığı mesajlaşmada; “ Bülent abiye msjimdir. Bilgi icin erol abi dikkatlerine:Çok aybediyosun, su-i zan ediyosun. 30lu yasimizi gectik hala cocuk muamelesi yapmaya calisiyosun. cerkez ali kütüge kızacağına, bana gönül koyuyorsun ben, misafirimizdir, abimizdir diye isimden feragat edip erol abiye refakat ettim ben Türk'üm, soyum tertemiz. KRİPTO konuşulacak bilgi asil aliden saklanilmalidir sen, ayrıca londrada'ki resepsiyonla ilgileniyordun yakin olsun diye erol abi acıkınca yemeğe götürdk maltepeye yakin olsun, hem de hos ortamı var diye dış ticaretin lokaline gectik, sen arayınca da davet ettik. Nedir mevzu, nedir konum anlayamadım. Ama görsmek istemiyorsan da, cerkezleri çok seviyorsan da, istemiyorum dersin olur biter.”

*Tape Kayıt No:6603 de kayıtlı 14.03.2008 saat:20:54 de Nergiz isimli bayanla yaptığı görüşmede özetle; Nergiz isimli bayanın “KEMAL BEY SİZİN ASKERİ KİMLİĞİNİZ YOK MU” dediği Kemal AYDIN’ ın “ŞİMDİ SİZ BURALARDA OTURANLAR BU İŞLERİN ÖZEL OLDUĞUNU BİLMİYORMUSUNUZ” dediği Nergiz’ in “Nasıl özel olduğunu” dediği Kemal AYDIN’ ın “Ne şimdi ne diyim telefonda bişey söylemiyorum ben telefonda bunlar söylenmez gizli olacak size bişey” dediği ve görüşmenin devamında Kemal AYDIN’ ın Merkez Orduevine giremediği için buluşmanın iptal edildiği anlaşılmıştır.

*Tape No: 4481, de kayıtlı 21.02.2008 saat:13.20 de Nilüfer…? ile yaptığı görüşmede özetle; Nilüfer’in “ben bu Ankara ile ilgili bi isim verecemde” “Bununla görüşebilirim de mi” dediği, H.Atilla UĞUR’un “Tabi TABİ AMA ÇOKTA AÇIK SÖYLEMEYİN EVET” dediği, Nilüfer’in “bu takip edilen MİLİTAN vardı ya” “Ankara’da, onun dağıtımı belli olmuş, kişi de belli” dediği, H.Atilla UĞUR’un “Ee biliyorum biliyorum sizdeki isim var mı sizde” dediği, Nilüfer’in “Var bende isim” dediği, H.Atilla UĞUR’un “Ee tamam teyit edelim o zaman karşılıklı bi saniye” dediği tespit edilmiştir.

*Tape No: 4488, de kayıtlı 26.02.2008 saat:16.16 da X Şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; H.Atilla UĞUR’un “Bu hani küçük odalarda otururken telefon çekmesin filan diye ufak şeyler var aletler jammer (ses kesen cihaz), küçük” dediği, X Şahsın “Sigara mı ?” dediği, H.Atilla UĞUR’un “onun gibi” “onlar lazım, acil” “Acil derken mesela bu akşam almam lazım senden” “2 gün sonra da geri vermem lazım, düşün beni ara” dediği, X Şahsın “tamam” dediği tespit edilmiştir.

*Tape No: 4575, te kayıtlı 25.04.2008 saat:11.05 de Necdet…? ile yaptığı görüşmede özetle; Necdet’in “Emredin Komutanım” dediği, H.Atilla UĞUR’un “Şimdi saat 14:45 sıralarında” “Hayat Residint otel var Harbiyede” “biliyorsun, Harbiyede bi resint otelin önünde olun. Yalnız Otel görevlilerine filan asla benim kim olduğumdan kimi beklediğinizden filan bahsetmeyin arkadaşları da ikaz et.” “Ondan sonra bende orada olacağım. Ordan bir yere gideceğiz. Tamam yavrum.” dediği, Necdet’in “Emredersiniz 14:45 te Hayat Residans otelin önünde olacağım komutanım.” dediği tespit edilmiştir.

*Tape No: 4711, de kayıtlı 14.03.2008 saat:18.45 de Bülent GÖKTUNA ile yaptığı görüşmede özetle; H.Atilla UĞUR’un “Alo merhabalar iyi akşamlar Tevfik (Kod)” “iki şey söyliyeceğim” dediği, Bülent GÖKTUNA’nın “Bi dakka size bi numara Işıl versin” “Size Işıl Hanım bi numara verir ofisten ararsanız” “Yo siz Işılı arayın da siz ondan alın ben buradan aramayım biraz daha SAĞLAM olur” dediği tespit edilmiştir

*Tape No: 4755’ de kayıtlı 21.03.2008 saat:09.16 te Tunç AKKOÇ’un Erkin ETİKE ile yaptığı görüşmede özetle; Erkin ETİKE’nin “Arama bitti mi?” “Burda kimseyi almıyorlar da, herkes dışarıda.” “Peki abi, şey Atilla İLHAN’da belgeleri, falan filan şey yapabilirsiniz yani. Geçici olarak bi arkadaşın evine götürebilirsiniz. ADNAN’ ın evine mesela.” dediği, “…tedbir alınabilir yani” dediği tespit edilmiştir.

*Tape No: 4757’ de kayıtlı 21.03.2008 saat:09.28 de Önder..? ile yaptığı görüşmede özetle; Tunç AKKOÇ’un “Önder bu masa üstünde, TGB İLE İLGİLİ ŞEYLERİN HEPSİNİ SİLİYORUZ, lazım mı sana?” dediği, Önder’in “Eeeee, sanırım hepsini Flash Diskime almış olmam lazım” dediği, Tunç AKKOÇ’un “… SİLMEMİZ LAZIM. ARAMA YAPIYORLAR BURDA” dediği tespit edilmiştir.

*Tape No: 4758’ de kayıtlı 21.03.2008 saat:10.14 te Adnan..? ile yaptığı görüşmede özetle; Tunç AKKOÇ’un “Laptop sende mi?” “Adnan sen kaynağa gitte, kaynakta kal…” “…Hayır yani kaynaktan sen bi şey yap. Oraya bak. Kültür Merkezine sürekli bakar öyle bişey yapalım. Memet abiyle konuşalım. Memet AYTEKİN’ le. Açmayın diyo, şuanda” “Arama kararı yok diyo, sadece şey yapın diyo, kaynaktan diyo orayı bi şey yapın, gözleyin diyo yani.” dediği, Adnan’ın “BİLGİSAYARI TEMİZLİYİM, ÖYLE GEÇİM YA.” dediği, Tunç AKKOÇ’un “Hı hı. Ee bide bişey diycem. Kültür Merkezinde bişey var mı, olumsuz bişey. O bi daha düşünelim ya, bişey varsa gerekirse bu arada şey yapıcaz, ama yok herhalde bişey ya. Bu saatten sonra” dediği, Adnan’ın “Yani Ankara’ dakiler boşaltmışlar, şeyi, üye formlarını falan eve götürmüşler.” dediği tespit edilmiştir.

*Tape No: 4772’ de kayıtlı 25.03.2008 saat:22.48 de Tunç AKKOÇ’un Fırat..? ile yaptığı görüşmede özetle; Tunç AKKOÇ’un “…sabah onda e partide toplanmamız lazım” dediği, Fırat’ın “Napıcaz” dediği, Tunç AKKOÇ’un “…arkadaşlarla İlde tabi tam TELEFONLA NET KONUŞAMIYORUZ bazı” “Çok büyük başka bişey olur şimdi ben TELEFONLA BİŞEYLER VAR YANİ ORDA İL MERKEZİNDE BEN TELEFONLA KONUŞMUYORUZ yani şey olduğu için eee detayları sormadım onda buluşuyoruz sadece ee farklı gelişmeler olabilir yani gece başka şeyler olur onun dışında sen o zaman on ikide gel” dediği tespit edilmiştir.

Tape No:4383’de 04.10.2007 günü saat 18:05 sıralarında H.Atilla UĞUR ile B.Hayrettin ALTINTAŞ arasında yapılan telefon görüşmesinde H.Atilla UĞUR’un “1-1.30 arası yalnız dediğim gibi özellikle senden istirahamım şu çok dikkali ol oraya bir bak tamam mı” “Ortama bir bak ki yani orda şey yapmayalım” “Görüntülenmeyelim” dediği B.Hayrettin ALTINTAŞ’ın “Tamam tamam abi” “Kendisine de söyleyeyim böyle düzgün bir yer” dediği H.Atilla UĞUR’un “Tabi canım şöyle kapalı bir yer varsa orda görüşelim” dediği anlaşılmıştır.

Tape No: 4388’de 16.11.2007günü saat 14:27 sıralarında G.Levent ÖZEN ile H.Atilla UĞUR arasında yapılan telefon görüşmesinde H.Atilla UĞUR’un “Benim bu gelişimle ilgili hiç kimseye bilgi verme Talat bey, Mehmet bey Ahmet bey hiç kimseye bilgi verme yalnızca sen bil tamam mı hadi yanaklarından öpüyorum” dediği anlaşılmıştır.

Tape No:4406’da 29.11.2007 günü saat 12:10 sıralarında H.Atilla UĞUR ile X Şahıs arasında yapılan telefon görüşmesinde X Şahıs’ın “Tamam o zaman biraz sonra arayım o zaman.” dediği H.Atilla UĞUR’un “Bu konuları sade sen bileceksin tabi.” “Yanındaki veya bir başkası bilmeyecek” dediği anlaşılmıştır.

Tape No: 4410’da 03.12.2007 günü saat 12:50 H.Atilla UĞUR ile B. Hayrettin ALTINTAŞ arasında yapılan görüşmede H.Atilla UĞUR’un “Bu konudan kimsenin haberi olmasın” “Yani Talat bey dahil, şey dahil, ben burada da kimseye söylemiyorum çünkü” dediği B. Hayrettin ALTINTAŞ’ın “Tamam, tamam oldu abi” dediği H.Atilla UĞUR’un “Ben o şekilde Çarşamba akşamı orda olurum” dediği B. Hayrettin ALTINTAŞ’ın “Tamam oldu abi baş üstüne” dediği anlaşılmıştır.

Tape No:4411’de 03.12.2007 günü saat 15:50 sıralarında H.Atilla UĞUR ile Şeyda ALTUĞ arasında yapılan telefon görüşmesinde ŞEYDA ALTUĞ’un “Hatırlar mısınız bana bir tane mail gönder… bana değil de Bülent Beye göndermişsiniz 2 maddelik bir mail” “Birinci maddesi ııı.. şimdi ben onu İngilizceye çevirdiğim için Türkçesini de tam olarak hatırlayamadım.” dediği H.Atilla UĞUR ‘un “Ha ben biliyorum ne gönderdiğimi biliyorum ıı.. onlarla ilgili biz şu anda bir çalışma yapıyoruz yani çalışma netleşmediği için ben size dönmedim” dediği Şeyda ALTUĞ’un “Haa. Anladım. Ben de onu karşı taraftaki kişiyle paylaştım da karşıdaki adamcağız da bana bu bilgiyi çok detaylı…” dediği H.Atilla UĞUR’un “Ya biliyorum, biliyorum. Ben onun teknik detaylarını ilgili bir arkadaşımız çalışıyor ilgili firmanın içinde” “Çok açık da söylemeyeyim.” “Iıı.. o çalışıyor. Bize ulaştıracak, ulaştırır ulaştırmaz ben zaten sizinle kontak kurcam.” dediği Şeyda ALTUĞ’un “Tamam oldu. peki tamam bekleyelim o zaman.” dediği anlaşılmıştır.

Tape No:4458’de 29.01.2008 günü saat 20:21 sıralarında H. ATİLLA UĞUR ile BÜLENT GÖKTUNA arasında yapılan telefon görüşmesinde H. ATİLLA UĞUR’un “Ee bugün konuştuklarımızı ee ikinci bir emir ben söyleyene kadar kimseyle paylaşmayalım olur mu” dediği BÜLENT GÖKTUNA’nın “Anlamadım bugünküleri” dediği H. ATİLLA UĞUR’un “Şu anda paylaştık mı evet bugün konuştuklarımızı paylaşmadık dimi kimseyle” dediği devamında BÜLENT GÖKTUNA’nın “Niye paylaşmayalım mı” dediği H. ATİLLA UĞUR’un “Ya şu anda paylaşmayalım yarın 11’de bidaha bi aynı vatandaşla görüşecez” “Yeni yeni bilgi bulguları getirecek” “Aa saat 11’de ben sizi arayacam ondan sonra ee bir strateji planlarız” dediği anlaşılmıştır.

Tape No:6451’de kayıtlı, 05.06.2008 günü saat:15.52’de Halis Yavuz IŞIKLAR’ın Nurettin..? isimli şahısla yaptığı görüşmede; uzun bir müddet Halis Yavuz’un göz probleminden ve tedavi sürecinden bahsettikten sonra, siyasi konuları konuşmaya .başladıkları bu esnada Halis’in “Bak şimdi yanımda birisi var konuşma diyor dürtüklüyor telefonlar dinleniyor diyo” dediği, Nurettin’in “Tamam konuşma abi doğrudur tamam” dediği, Halis’in “Tamam mı, yanımdaki öyle ikaz ediyor konuşma diyor” dediği, Nurettin’in “Tamam doğru söylüyorsun konuşmamak lazım” dediği,

*Tape No.6452’de kayıtlı, 17.06.2008 günü saat:13.53’te Halis Yavuz IŞIKLAR’ın Sezen..? isimli şahısla yaptığı görüşmede; aralarında bir süre günlük konuşmalar yaptıktan sonra Yavuz’un Yalçın ÖZÇELİK isimli bir şahıs hakkında muhatabından bilgi istediği, söz konusu şahsı tanıyıp tanımadığını sorduğu, Sezen’in “Ya ben bir Yalçın ÖZKILIÇ tanıyorum o da hani böyle sirke mirke içen. Çukur Kahvedeymiymiş. Ben hiç tanıyamadım abi onu yani ben şahsen..” dediği, bunun üzerine Yavuz’un “Şimdi telefonlar benim dinlenir isim vermeyelim tamam mı sonra konuşuruz tamam mı” dediği, görüşmenin devamında Yavuz’sun Ercan ARAFATOĞLU isimli şahsı sorduğu, Sezen’in “Abi bir şey yapalım yan yana gelip bir konuyu başka türlü değerlendirelim isterseniz” dediği,

*Tape No: 6880 de kayıtlı, 08.01.2008 saat: 19:06 da İbrahim ÖZCAN’ ın Veysel UZUN ile yaptığı görüşmede; Veysel’ in “bizde iyi bir iş düştü işte hep beraber yiyelim şu işten paramızı” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “Yarin ben yarin bölge komutanlığına gidecem bende yani ...” “Bölge komutanlığına Jandarma bölge komutanlığına” “TELEFONDA KONUŞMAYAK” dediği, Veysel UZUN’ un “Konuşmayacaz senin telefonunu bir arkadaşıma verecem” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “Yok verme kimseye sende kalsın” dediği, Veysel UZUN’ un “bizimde işimiz komutanlığınan” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “Bizden et istediler et ilen ilgili kasaptan” dediği,

*Tape No: 6899 da kayıtlı, 03.04.2008 saat: 20:38 de İbrahim ÖZCAN’ ın Selahattin...? ile yaptığı görüşmede; Selahattin’ in “Bu şimdi beni aradı Almanyadan yedisinde gelecekmiş abi” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “Aradı bir sıkıntısı varmış onu çözmeleri lazım” dediği, Selahattin’ in “Ne sıkıntısı abi” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “Onu söylerim ben sana TELEFONDA DEĞİL TAMAM” “yarın ben uğrarım o zaman şeyi ne yaptın bu ibne Şahin ÖZERi” “O İBNE ARIZA YAPARSA BİLİYORSUN NE YAPACAĞINI” dediği, Selahattin’ in “BİLİYORUM ABİ BİLİYORUM” dediği,

*Tape No: 6916 da kayıtlı, 18.06.2008 saat: 12:15 de İbrahim ÖZCAN’ ın Hakan...? ile yaptığı görüşmede; Hakan’ ın “senin o elemanların soyadı neydi ya” “Rize deki” “Şey lazım bize abi HEM MAKİNA HEMDE SİGARA” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “BENİM ÖYLE İŞLERLE İŞİM OLMAZ BENİ ÖYLE İŞLERLE TELEFONDAN ARAMA” dediği, Hakan’ ın “Ha tamam abi görüşürüz” dediği,

*Tape No: 6923’te kayıtlı, 26.01.2008 günü saat:10.29’da Hamza DEMİR’in X Şahısla yaptığı görüşmede; aralarında bir süere günlük konuşmalar yaptıktan sonra X şahsın İzmir’de olduğunu belirtmesinden sonra, X şahsın “Adamın yerini SİT ALANINA sokmuşlar” dediği, Hamza’nın “Ha o bi bi konuyu öğrenek de ona göre şey yapalım” dediği, X şahsın “Ya bu Mustafa ... Mustafa’yı tanıştırdın korkak biri bu ne iştir la telefon açıyorum telefona çıkmıyor bişi konuşmıcan bişi etmiycen” dediği, ..ya telefondan da sorma adamların hep dinleniyor telefonları ya.” dediği, X şahsın “…senin ki nasıl senin telefon nasıl” diye sorması üzerine Hamza’nın “bu iyi canım öbür 532 li sakat da” dediği,

*Tape No:6929’da kayıtlı, 31.01.2008 günü saat:12.44’te Hamza DEMİR’in Kemal AYDIN ile yaptığı görüşmede; Kemal AYDIN’ın “Güzel Türk gözlerinden öpüyorum” dediği, Hamza’nın “Abicim ellerinden öperim abim nasılsın” dediği, devamında yine Hamza’nın “Ben sana ufak bir bilgi verecem de bi RAPOR tutucam da. Bu Kilis’te bizim Türk şirketleri üzerinden oranın biliyon şey o toprak satma olayı falan durduydu şimdi bizim Türk şirketleri üzerinden bizim Ahmet abi aradı dediki gardaş dağlara taşlara bu Yahudiler para veriyor dönümüne 1 milyar 2 milyar veriyorlar dedi bizim Türk şirketleri üzerinden dedi. Abi ben ismini falan hep alıcam. Şu anda Ahmet abi Kilis’te. Dün beni aradı epey dertlendi ağlıyor.” dediği, Kemal’in “TELEFONDA KONUŞMA” dediği,

*Tape No:6936’da kayıtlı, 14.02.2008 günü saat:10.29’da Hamza DEMİR’in Kemal AYDIN ile yaptığı görüşmede; Hamza’nın Abi dün mesajımı aldın mı diye şey yaptım” dediği, Kemal’in “Aldım aldım” dediği, Hamza’nın “Ben bi iki konu daha varda. Abi onun için” demesi üzerine Kemal AYDIN’ın “TELEFONDA KONUŞMAYALIM” dediği, Hamza’nın “Tamam he biliyom onun için” dediği,

Tape No:6963, te kayıtlı 29.01.2008 saat:15.27 de Sema…? ile yaptığı görüşmede özetle; Muhammet’in “Yarın gelde bana bak o gün konuştuğumuz konu vardıya kızla ilgili” dediği, Sema’nın “Yurttaki yuvadaki” dediği, Muhammet’in “Onla ilgili bir gelişme var bir ikincisde flash diskin lazım” dediği, Sema’nın “Ne gelişmesi” dediği, Muhammet’in “Ya gelince anlatırım TELEFONDA OLMAZ” dediği tespit edilmiştir.

*Tape No: 4635, te kayıtlı 07.01.2008 saat:18.09 da Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ’ın Bayram…? ile yaptığı görüşmede özetle; Barbaros’un “Sen hava alanına gidin, ben sana bir numara vereceğim” “Bülent beyi alıyorsun çıkarken telefon açıyorsun, biz BEN MİSAFİRİ ALDIM DİYORSUN SADECE TELEFONDA” “Biz geliyoruz diyorsun” dediği, Bayram’ın “O kadar diyorum, peki nereye götüreceğim abi bellimi” dediği, Barbaros’un “Bir dakika Nuray nereye gideceklerdi” “0505 213 71 23” “Bülent bey söyler sana” “Sonrada BU NUMARAYI İPTAL EDİYORSUN abi” dediği tespit edilmiştir.

*Tape No: 7245’de kayıtlı, 10.09.2008 günü saat: 22.09’da Noyan ÇALIKUŞU’nun M. Ali ÇELEBİ ile yaptığı görüşmede; aralarında bir süre Cezaevinde bulunan Kemal AYDIN hakkında görüştükleri, bu çerçevede M. Ali’nin Neriman AYDIN ile Tekirdağda bulunan Cezaevine Kemal AYDIN’ı ziyarete gideceklerinden bahsettikten sonra Noyan ÇALIKUŞU’nun “Tamam konuşuruz orda telefonları şey radyonun kenarına koyar yine konuşuruz” dediği,

*Tape No: 7415’te kayıtlı, 03.07.2008 günü saat:17.00’da Noyan ÇALIKUŞU’nun Hatice BAHTİYAR ile yaptığı görüşmede; Hatice’nin Noyan’a nasıl olduğunu sorması üzerine Noyan’ın “Ya iyiyim şükür işte devletin içine düştüğü felaket uçurumunu yaşıyoruz Hatice abla.” dediği ve bir süre yürütülen soruşturma kapsamındaki gözaltılar dan bahsettikleri, devamında Hatice’nin “... telefonlarına dikkat et” “…dikkat et şeylerinize telefonlar arıza yapıyor” dediği, Noyan’ın “Anladım. Telefonlar arıza yapıyor anladım ” dediği,

*Tape No:7180 de kayıtlı, 19.05.2008 günü Saat:23:06'da Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Bektaş…? ile yaptığı görüşmede; Bektaş’ın; “…Şimdi seninde onunda ağırlığının ... o Akif Efendiyi varya Akif Efendi bizim kapıcı Akif … Dün akşam ki bizim kapıcı hani, Mesajı aldın değil mi kapalı konuşuyorum, He Akif i ara tayinle şöyle görsün bi yerleri ya ... yani anında, …. o Akif … başka bir sitede görev yapsın yani” dediği, devamında Mehmet Ali ÇELEBİ’nin“Anladım tamam …” dediği,

*Tape No: 6497 de kayıtlı 31.05.2008 saat:12.25 de Ufuk Mehmet Büyükçelebi’nin Mehmet SEVİGEN ile yaptığı görüşmede; Mehmet Büyükçelebi’nin İzmir ilinde olduğundan bahsettiği, Mehmet SEVİGEN’ in bir konu ile ilgili olarak muhatabına en kısa zamanda görüşmek istediğini belirttiği, bu bağlamda Mehmet SEVİGEN’in “bak şimdi düzgün bi telefonun var mı beni düz bir telefondan ara sana bir şey söyliycem” “Otelde bak bizim orayı vercem sana 0 21240 15” dediği, Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ’ nin “Tamam 15-20 dakka sonra ararım” dediği,

*Tape No: 6396 de kayıtlı 11.01.2008 saat:18.07 de İlker GÜVEN’in Cansu SARAK ile yaptığı görüşmede; İlker GÜVEN’in “Telefon etti bana dedi ÖBÜR TELEFONDAN KONUŞALIM FALAN Bİ ÖZEL Bİ HATTAN YA DEDİ BÖYLE ŞEY YAPTI ÜZÜLDÜM DEDİ niye ne yaptım ki böyle hareket ediyor şaşırmış senin o rest çeker gibi bişeyler yapma” dediği, Cansu SARAK’ın “Yok ya istemiyorum artık .. onun niye peşinden koşayım ya, ben ona dedim ben robotu sevsem robot bana sevgisini verir alır beni yani canlanır dedim başını alır alıp başa taç ederdi e bu ruh gibi adam …” dediği, İlker GÜVEN’in “HAYIR, BANA TELEFON DİNLENİYOR TELEFONLARIMIZ” dediği, Cansu SARAK’ın “YA ANLADIM BANANE CANIM DİĞER TELEFONDA MI DİNLENİYOR” dediği,


*Tape Kayıt No:6587 de kayıtlı 25.02.2008 saat:18:50 de Kemal AYDIN’ın Serkan isimli şahısla yaptığı görüşmede özetle; Kemal AYDIN’ ın “ben yakında bi Antalyaya gelecem geldiğimde ararım seni” dediği, Serkan’ ın “Tamam Kemal abi hiç gittinmi GENELKURMAYA FALAN GÖRÜŞTÜNMÜ” dediği Kemal AYDIN’ ın “SEN TELEFONLARDAN TELEFONLARDA HİÇBİŞEY KONUŞMUYORUZ” dediği anlaşılmıştır.

*Tape Kayıt No:6610 da kayıtlı 21.03.2008 saat:16:25 de Kemal AYDIN’ın açık kimliği tespit edilemeyen X Şahısla yaptığı görüşmede özetle; açık kimliği tespit edilemeyen şahsın “Sen korktunda dışarı çıkamadın demi abi” dediği, Kemal AYDIN’ ın “Türkiye Cumhuriyeti devletinde korkmayacak bir tane insan varsa 75 milyon insan içersinde Yaşar Büyükanıt paşadan sonra onun bi ekibi var o ekipten sonraki sivil hayattaki tek adam benim” dediği açık kimliği tespit edilemeyen şahsın “Ben bişeyler oluyorda bende” dediği Kemal AYDIN’ ın “Telefonda telefonda olmaz seninle o işi telefonda mı konuşacaz yani” dediği anlaşılmıştır.

*Tape Kayıt No:6664 de kayıtlı 03.06.2008 saat:18:49 de Elyar isimli şahısla yaptığı görüşmede özetle; Elyar’ ın Kemal AYDIN’ ı Kanada’ dan aradığı ve “Türkiye den gelenden sonra, Türkiye nin Devleti bura bir mektup gönderip Kanada ya” dediği Kemal AYDIN’ ın “Hayır öyle, BANA BAK ŞİMDİ BANA TELEFONDA ANLATMA” dediği görüşmenin devamında Elyar’ ın Kanada’ da yaşadığı problemleri Kemal AYDIN’ a anlatmaya çalıştığı Kemal AYDIN’ ın ise ısrarla telefonda görüşmek istemediği anlaşılmıştır.

*Tape No:7964’de kayıtlı 09.09.2008 saat:15.16’da Gürbüz ÇAPAN’ın Yunus..? ile yaptığı görüşmede; YUNUS’un “..Fatih Sanayi Sitesinde bi çalışma yap demiştiniz bana” dediği, G.ÇAPAN’ın “He anladım onu telefonda konuşma” “Yani biz yarın öbürgün bana uğra şey yaparsın tamam mı” dediği tespit edilmiştir.

Tape No: 8057’de kayıtlı 23.03.2008 saat: 11.03’te Gürbüz ÇAPAN’ın Erdal...? ile yaptığı görüşmede; G.ÇAPAN’ın “O ARKADAŞINA SÖYLE TEDBİR ALSIN YANİ BU TELEFONLARI DİNLİYOLAR ÇÜNKÜ TELEFONU ŞEY YAPARLAR” “BAŞIMIZA İŞ AÇARLAR hadi görüşürüz” dediği tespit edilmiştir.

*Tape No:7141’de kayıtlı, 31.07.2008 günü saat:13.49’da Ferda PAKSÜT’ün Yılmaz ATEŞ ile yaptığı görüşmede; Ferda’nın “Merhaba bulunduğunuz yerde sabit varmı” dediği bunun üzerine Yılmaz’ın “207 40 60” numaralı telefonu verdiği, Ferda’nın “Arıyorum hemen” dediği,

*Tape No:7149’da kayıtlı, 05.08.2008 günü saat:22.44’te Ferda PAKSÜT’ün Ersin BAL ile yaptığı görüşmede; Ersin BAL’ın “Bir arkadaşlarımla yemekteyim özeliklede başka bir arkadaşımın telefonu telefonundan aradım yani beni telefonun dinleniyorsa diye…Benim size aktarmam gereken bir şeyler var yarım saatliğine gelecem yanınıza.” dediği, Ferda’nın “Kötümü” dediği, Ersin’in “Yok yok deyil yani telefonfa konuşmayalım geliyorum şimdi” dediği,
Tape No:4436’da 07.01.2008 günü saat 18:38 sıralarında H.Atilla UĞUR ile EMRAH isimli şahıs arasında geçen telefon görüşmesinde EMRAH’ın “İyidir abi müsaitmiydiniz” dediği H.Atilla UĞUR’un “Tabi dinliyorum canım” dediği EMRAH’ın “Bu telefondan konuşabilir miyiz” dediği H.Atilla UĞUR’un “Aaaaa bu telefondan konuşabilir miyiz konuşma bunla. Senin numaran çıktı ben seni arayacağım ordan” dediği anlaşılmıştır.

Tape No: 4441’de 10.01.2008 günü saat 20:32 sıralarında H.Atilla UĞUR ile Bülent isimli şahıs arasında yapılan görüşmede Bülent’in “Ondan önce bir şey rica edeceğim sizden” “Rica edecem de önemli olduğunu düşündüğüm için arıyorum” dediği H.Atilla UĞUR’un “O zaman bu telefonu kapatayım, ben başka bir numaradan arayacağım Barbaros’u ondan sonra alim sizi” dediği anlaşılmıştır.

Tape No: 4442’de 10.01.2008günü saat 20:35 sıralarında H.ATİLLA UĞUR ile BÜLENT isimli şahıs arasında yapılan telefon görüşmesinde Bülent’in “O arkadaşlardan birini getireceğim bi dinleyin çünkü” dediği H.Atilla UĞUR’un “Arkadaşlar derken eee” dediği Bülent’in “Yabancı” dediği H.Atilla UĞUR’un “Yarın görüşeceğimiz arkadaşlar mı?” dediği Bülent’in “Hayır hayır değil bu şey” dediği H.Atilla UĞUR’un “Spagetti mi, spagetti mi” dediği anlaşılmıştır.

*Tape No: 7456 da kayıtlı 20.02.2008 günü saat 12:20’de Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın (532 2367671), Anet SAHAKYAN’ı (532 5242256) aradığı; Ahmet Tuncay’ın “ŞU DEŞİFRESİNİ YAPTIĞIN KADIN VAR YA,…, Akşam üzere şeye gelsin kanala gelsin beni cepten arıyor TELEFONUN DİNLENDİĞİNİ BİLMİYOR SALAK,…, Başına bela açacak” dediği, Anet’in “Kaçta çağırayım?” diye sorduğu, Ahmet Tuncay’ın “Gelsin işte saat 5 te kaçta gelirse işte o saate gelsin,…, Aramasın bu telefonu seni arasın” dediği,
*Tape No: 7465 te kayıtlı 24.02.2008 günü Saat:23.53 te Buket AYDIN ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “….sen yarın bi ara bana gel” “Telefonda söyleyemiyorum da” “Yarın bi ara gelde konuşalım seninle” dediği, Buket AYDIN’ın; “Kötü bir şey mi var” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “Yok canım tam tersi iyi birşey var” “Ben yarın akşam üzeri malı devrediyorum heralde” “….telefonda söyleyemiyorum Allah kahretsin öff aman öff sana bir şey söylemem lazımda neyse tamam yarın konuşuruz artık....” dediği,
*Tape No: 7481 de kayıtlı 28.02.2008 günü Saat:19.42 de Adnan BULUT ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “O onu telefonla konuşmuyorduk değil mi senin Adnan ne yapıyor” dediği, Adnan BULUT’un; “Vallaha işte dün konuştuk şeyleri teslim aldınız mı dedim aldık dedi öyle saat üç gibi görüştüm bu iş %99 hallolacak diyor o kadar” “Söyleyeceğin bişey varsa BAŞKA BİR KAYNAKTAN İLETEYİM” dediği,
*Tape No: 7482 de kayıtlı 28.02.2008 günü Saat:19.47 de Müjdat Kerimcan KAMAL ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “Metin abiyle buluşacam sen yarın mı arıyor seni şey” “Sana ziyarete gelen arkadaş” dediği, M. Kerimcan KAMAL’ın; “…beni arayacak veya ben yarın ararım” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “Telefonda konuşmamaya gayret göster” dediği,
*Tape No: 7526 da kayıtlı 19.03.2008 günü Saat:14.33 te Müjdat Kerimcan KAMAL ile yaptığı görüşmede, M.Kerimcan KAMAL’in; “Çıktık efendim şimdi şirkete gidiyoruz aldık evrakı” “Aldım Orjinalini” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “…telefonun tellerine kuşlar mı konar” dediği, M.Kerimcan KAMAL’in; “….dinleyenlere ithaf olunur” “Emniyet... güçlerine ithaf olunur” “Amınakodumun çocukları ya...” “...dinlemeleri de götürürler de önüne koyarlar bak bi daha okuyım mı” dediği,
*Tape No: 7554 te kayıtlı 25.03.2008 günü Saat:16.24 te Deniz ATAMAN ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ ın; Deniz ATAMAN’ ın; “Ya ben arıyorum arıyorum niçin cevap vermiyorsun ilk defa sende rastlıyorum bu olaya…” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ ın; “Toplantı … sen Ankara damısın şimdi” dediği, Deniz ATAMAN’ ın; “Gece 1:30 da da mı toplantı” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ ın; “Hep…o toplantılar o toplantılar ayrı toplantılar” dediği, Deniz ATAMAN’ın; “... işlemler Ankarada biliyorsun” “Seninde tanıdığın kişiler ama bende ...” “....Şey dinleniyor mu telefonlar” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ ın; “Telefonum mu dinleniyordur tabi dinlenmez olur mu…” dediği,
*Tape No: 7860 da kayıtlı 17.04.2008 günü Saat:13.03 te Adil Serdar SAÇAN ile yaptığı görüşmede, A.Serdar SAÇAN’ın; “Alakasız bi numara versene” “Alakasız bi numara verir misin” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “Alakasız bi numara vereyim alakasız numara veremem dışarıdayım” “…ben seni arayayım” dediği, A.Serdar SAÇAN’ın; “Yok hayır sen beni arama” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “alakasız bi numara vermek için alakalı bi yerden arayayım” “Artık telefon konuşmalarımız çok güzel oldu ya alakasız” dediği,
*Tape No: 7861 de kayıtlı 17.04.2008 günü Saat:14.00 da Adil Serdar SAÇAN ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “0 535 411 78 17” dediği,
*Tape No: 7769 da kayıtlı 09.09.2008 günü saat 18:56’da Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın, Ö. Ö…’u aradığı; Ö.’in ‘Koçum’ diye hitap ettiği, Ahmet Tuncay’ın ‘Canım abi’ diye hitap ettiği, Ö.Ö’in “Koçum söyle bana valla ben seni bir kaç kere aradım” dediği, Ahmet Tuncay’ın “Ağzına sağlık ağzına,…, Ya o Yargıtay Başkanı aslan gibi adammış he” dediği, Ö.Ö’in “Yok ya maalesef,…, Malesef değilmiş malesef değilmiş şey Tuncay” dediği, Ahmet Tuncay’ın “Buyur abi” dediği, Ö.Ö’in “Ben seni evden arıyım,…, Konuşcaklarım var çünkü bu pezevenk dinliyor bizi” dediği,


IV. BÖLÜM

ÖRGÜTÜN FAALİYETLERİ

TERÖR ÖRGÜTLERİNİN YÖNLENDİRİLMESİ
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN KONTROL ALTINA ALINMASI VE YÖNLENDİRİLMESİ FAALİYETLERİ
Ergenekon terör örgütünün yazılı dokümanlarında belirtilen naylon terör örgütleri kurulması ve terör örgütlerinin yönlendirilmesi hedefi kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde elde edilen deliller ve tanık beyanlarının değerlendirilmesi sonucu İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, Ergenekon Terör Örgütü’nün ülkemizde bulunan terör örgütleri ile bağlantıları konusunda düzenlenen raporlar dosyaya eklenmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PKK TERÖR ÖRGÜTÜ İLE BAĞLANTISI:
Ergenekon terör örgütü soruşturması sırasında aramalarda ele geçirilen PANZEHİR isimli dokümanın içeriğinde; “Bölücübaşı Abdullah ÖCALAN’ın yargılanma sürecinde PKK/KONGRA-GEL terör örgütü ve HADEP’e yönelik talimatlarının medya aracılığı ile kamuoyunda duyurulmasının kamu vicdanında yaralar açtığını, yapmış olduğu bu duyuruların önemli bir gücün lideri konumunda olduğu imajı verdiğini, bu nedenle ÖCALAN’ın medya aracılığı ile mesaj iletmesine imkan verilmesi yerine, buna benzer çalışmalarda Bölücübaşı Abdullah ÖCALAN’ın yazılı mesajlarının güvenilir kuryeler aracılığı ile örgüte iletilmesinin sağlanmasının çok daha akılcı bir yöntem olacağı,

Bölücübaşı Abdullah ÖCALAN’ın İmralı Cezaevindeki tutukluluk ve yargı sürecinden yararlanılarak, PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün üst düzey yöneticileri içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK terör örgütünün ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtarılarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiğini,

Abdullah ÖCALAN’ın tutukluluk sürecinden yararlanılarak, PKK başkanlık konseyi kadrolarının süratle tasfiye edilerek yerlerinin elde edilmesi gerektiği, PKK içerisindeki üst düzey yöneticilerin tasfiyesini Abdullah ÖCALAN’ın gerçekleştirebileceği…” belirtilmiştir.

PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün üst düzey yöneticilerinin tasfiye edilmesi sürecinde PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın vermiş olduğu talimatlarla ilgili olarak;

PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN yakalandıktan sonra terör örgütünün gerçekleştirmiş olduğu sözde 7. Kongresinde başkanlık konseyi tasfiye edilerek yerine yürütme konseyinin kurulduğu, önceden başkanlık konseyi 5 – 10 kişiden oluşturulurken yeni kurulan yürütme konseyinin 30 – 40 kişiden oluşturulduğu belirlenmiştir. Ancak yürütme konseyine atanan şahısların kimler tarafından nasıl, niçin ve ne şekilde atandıkları da bilinmemektedir.

Terör örgütü kuruluşundan itibaren PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ve Merkez Komite tarafından yönetilirken PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın yakalanması ile birlikte Merkez Komite yerine Parti Meclisinin kurulması ve Parti Meclisi üyelerinin sayılarının 51’e çıkartılması son derece dikkat çekici bulunmuştur.

: 29.Ekim.1999 tarihli ERGENEKON dokümanında “gerektiğinde naylon terör örgütü kurulmalı ve yabancı istihbarat örgütlerinin kurguladıkları oyunda mutlaka yer alınmalı” şeklindeki prensipleri ile de örgütün terör örgütlerinin tasfiye ve yok edilmesi değil, kontrol altına alınıp örgüt adına kullanılmasını benimsedikleri, bu konuda Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN’tan çıkan PANZEHİR isimli örgütsel içerikli dokümanın içeriğinde PKK’nın tamamen tasfiye edilmesi yerine, PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la iş birliği yapılıp bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içersinde bulunan kendilerince genç subay olarak tabir ettikleri, muhtemelen örgüt adına çeşitli askeri kurumlara sızmış örgüt üyelerinin PKK’nın üst düzey yönetici kadrolarının yerlerine getirilmesi öngörülmüş, ayrıca bu belgede PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın emekli olmadığı ve emekli olmayı da istemediği belirtilmiş ve örgütle arasındaki irtibatlarının boyutunu açıkça anlaşılmaktadır. Ergenekon terör örgütünün amaçlarının terörle mücadele değil, bizzat kendi kontrollerindeki terör örgütlerinin kullanılarak devlet otoritesini zaafa uğratıp, kamu düzenini bozup örgütü yönetmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Doğu PERİNÇEK ve Ferid İLSEVER, PKK’nın kamplarında PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la birçok fotoğrafının bulunduğu görülmüştür
Sanık Doğu PERİNÇEK ile ilgili ifadeler:
Mehmet EYMÜR alınan ifadesinde; “Doğu PERİNÇEK’in 1970’li yıllardan itibaren güvenlik güçlerine (Asker, Polis, MİT) karşı, onları hedef gösteren ayrıca kendisinin de dâhil olduğu beyanatlarının olduğunu, Doğu PERİNÇEK’in bu faaliyetleri maksatlı olarak yaptığını, yabancı güçlerin telkini ile hareket ettiğini ve ülkesini seven bir insanın kendi milli kurumlarına bu derce zarar vereceği faaliyetler yürütmeyeceğini, Doğu PERİNÇEK’in faaliyet yürüttüğü her alanda karışıklık ve kargaşa meydana geldiğini, devamlı olarak ideoloji ve kalıp değiştirdiğini, bazı zamanlar PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la görüşmeye gittiğini ve yayın organları vasıtasıyla onları desteklediğini, bazı zamanlar sol örgütlerin içerisinde yer aldığını, son dönemde de Ulusalcı olduğunu, bu durumun hayatın doğal akışı olarak algılamanın mümkün olmadığını, olsa olsa maksatlı bir faaliyet olacağını,

Doğu PERİNÇEK’in siyasal bilgilerden mezun olduktan sonra Almanya’da geçen ve ne yaptığı belirsiz iki senesi olduğunu, Doğu PERİNÇEK ve ekibinin PKK ile ilişkileri PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la samimiyeti ,Atatürkçü Derneklerin katımlı ile birlikte bu derneklerde ikilik çıkması, geçmişte Maocu bir ideolojiyi temsil ederek Türkiye’de ki solu bölmesi dikkat çeken diğer hususlar olduğunu, zaman zaman elde edilen Mit belgesi, Genelkurmay yazısı gibi uydurma bazı yazılarla, kamuoyunun zihnini bulandırıp yönlendirme yaptığını, bir doğruya on yalan ekleyerek kara propaganda unsuru olarak kullandığını…” beyan etmiştir.

PKK terör örgütü içinde uzun süre faaliyet gösteren Gizli Tanık DENİZ alınan ifadesinde;
“1986-1987 yıllarında Abdullah ÖCALAN’ın Bekaa Vadisinde bulunan Helve kampında bulunduğu sırada gazeteci ve siyasi kimliği olan Doğu PERİNÇEK’in röportaj adı altında geldiğini, ilgisi çeken ilk olayın Doğu PERİNÇEK’in Abdullah ÖCALAN tarafından bizzat karşılanması ve askeri tören yapılması olduğunu, Doğu PERİNÇEK’e kampta bir oda tahsis edildiğini, Doğu PERİNÇEK’in kampta 10 gün kadar kaldığını, Abdullah ÖCALAN hiçbir misafiri ile bir defadan fazla birlikte yemek yemediği halde Doğu PERİNÇEK ile kaldığı süre boyunca bütün yemekleri birlikte yediklerini, Abdullah ÖCALAN’ın kendisi ile görüşmeye gelen herkesle görüştüğünü ve gelenlerin yüzüne karşı güzel sözler söylediğini, ancak gittikten sonra da arkasından ajan, işbirlikçi ya da benden yararlanmaya geldi şeklinde sözler söylediğini, fakat Doğu PERİNÇEK hakkında övücü sözler söylediğini, Doğu PERİNÇEK’in PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la görüşmesinin ardından bu görüşmesini bir kitap haline getirip yayınlatması ve Aydınlık dergisinde dizi halinde yayınlamak suretiyle varlığı yokluğu çok fazla hissedilmeyen Abdullah ÖCALAN ve PKK örgütünün Türkiye siyasetinde gündemleşmesini ve ülke içerisinde örgütün taban bulmasını sağladığını, 15 Ağustos 1984 olayları ile örgütün adını Türkiye’de hissettirmişse de daha sonra yapılan operasyonlarla örgütün ağır darbeler aldığını, örgütün o dönemde siyasi olarak ta sıkışmış bir durumda olduğunu ve yayınlanan bu görüşmenin adeta örgüt için bir can simidi haline geldiğini, bu röportajın yayınlanması ile Doğu PERİNÇEK’in örgütün adeta ikinci lideri konumuna geldiğini ve yayınladığı bu kitabın örgüt mensuplarının evlerindeki kitaplıklarda yerini aldığını,

Doğu PERİNÇEK’in Abdullah ÖCALAN’ın Türkiye ve Türk askerine karşı silahlı mücadele ettiği dönemlerde Abdullah ÖCALAN’la görüşüp hatta bu görüşmelerini yayınlamak suretiyle örgütün propagandasını yaptığı halde, bugün her ne kadar Abdullah ÖCALAN’ın samimiyetsizlikle suçlansa bile bir barış ortamından bahsetmekte ve çözümün diyalog ile olabileceğini söylediğini, ancak Doğu PERİNÇEK’in ise tam da bu dönemde Abdullah ÖCALAN ve PKK’ya karşı çok ciddi söylemler ve yayınlar yaptığını ve Doğu PERİNÇEK’te ki bu değişimi anlamakta güçlük çektiğini…” beyan etmiştir.

Ümüt FIRAT alınan ifadesinde; “1979 Temmuz ayında O dönemde Doğu PERİNÇEK grubu tarafından çıkartılan ‘Aydınlık Gazetesinde” Türkiye’deki bütün legal ve illegal Sol Grupların deşifre edilmesi manasına gelebilecek bir yayın yapıldığını, bu yayın içerisinde Abdullah ÖCALAN grubunun APOCULAR olarak yer aldığını, bu tarihten sonra da Abdullah ÖCALAN’ın grubu ile birlikte ortalıktan kaybolduğunu,

Doğu PERİNÇEK, 1980 sonrası Sol hareketler üzerindeki kaybettiği etkisini Eski TİP Genel Başkanı Mehmet Ali AYBAR’a yakın durmak ve tekrar itibar kazanmak istediği ancak itibar görmediği, bilahare 1986 sonrası PKK ya ve Abdullah ÖCALAN’a yakınlaşarak bir meşruiyet yakalamaya çalıştığını, yayınladığı 2000’e (İkibin) doğru dergisinde PKK ya ve Abdullah ÖCALAN’ın görüşlerine geniş yer verdiği, ona yakınlık duymayan Kürt gruplara karşı saldırılarda bulunduğu, 1991 seçimlerinde HEP’in SHP ile işbirliği yaparak kendisini dışlaması üzerine PKK ile yollarını ayırdığını, daha sonra Milliyetçi bir çizgi ve bugün Ulusalcı Sol olarak adlandırılan yapılanmaların mimarlarından biri olarak politik faaliyetini sürdürdüğü İşçi Partisinin başkanı olduğunu beyan etmiştir.

2001 yılında Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta; “… K.Irak’a geçtikten sonra Zaho’ya, daha sonro Dohok’a gittiklerini, bir hafta kadar kaldıklarını ve Erbil’e geçtiklerini, orada altlarında bulunan BMW’nin alındığını, başka bir araç verildiğini, Kürdistan Başkanı Kosret RESUL ile görüştüklerini … Doğu PERİNÇEK’in bir dönem PKK ile ittifakı bozduğunu söylediğini, ancak bu ittifakın devam ettiğini, Türk gladyosunun içinde Doğu PERİNÇEK gibi, Irak Kürdistan Komünist Partisi ve PKK gibi örgütlerin ilişkilerinin devam ettiğini,

Veli KÜÇÜK’ün basında örgütlenmek için, birçok kişiyle irtibata geçtiğini, Ferit İLSEVER ile görüşmesinde Veli Albayı anlattığını, Ferit İLSEVER’in de Veli KÜÇÜK’ü “Yüzbaşı MİT subayı” diye ilk keşfeden kişi olduğunu söylediğini, Doğu PERİNÇEK’in yasaklı olduğu dönemde Sosyalist Parti’nin Güneydoğu’da propaganda yaptığını, Ferit İLSEVER Sosyalist Parti başkanıyken PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ve Doğu PERİNÇEK’in ittifak yaptıklarını öğrendiğini…” beyan etmiştir.

PKK terör örgütü içinde uzun süre faaliyet gösteren Gizli Tanık EMEK alınan ifadesinde; “Kendisinin PKK örgütü içerisinde Mahsum KORKMAZ Akademisi’nin bulunduğu kampta ve Suriye’deki örgüt evlerinde kaldığı dönem içerisinde Abdullah ÖCALAN’ı Türkiye’den ve değişik ülkelerden birçok kişinin görüşmek üzere geldiğini, gelenler arasında Doğu PERİNÇEK’in de bulunduğunu, Doğu PERİNÇEK’in kampa ve Suriye’de bulunan evlere Türkiye’li sol örgütler ile PKK arasında amaç birliği sağlayacak bir devrimci platform oluşturmak amacıyla geldiğini, görüşmeler gizli yapıldığı için başka hangi konularda görüştüklerini bilmediğini…” beyan etmiştir.


Sanık Veli KÜÇÜK ile ilgili ifadeler:
2001 yılında Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta; “Veli KÜÇÜK’ün Karadeniz’de, Giresun’da görev yaptığı dönem içersinde... Dursun KARATAŞ’la ve Abdullah ÖCALAN’la da arasının iyi olduğunu, bunun başında da Meral KIR (MERAL KIDIR) isimli bir bayanın olduğunu ve cezaevinde yattığını, bu bayanın kitaplarının da bulunduğunu, Veli KÜÇÜK’ün bu bayana haber göndererek “Meral, Dursun’a söyle, benim bölgemde PKK ile yapmış olduğu ittifakı bozsunlar” dediğini,

Daha sonradan Veli KÜÇÜK’ün kendisine; Meral KIR’ın (MERAL KIDIR) Dursun KARATAŞ’a mektup göndererek, “Dursun, Veli Paşa’nın olduğu bölgede ben eylem yapmam. Siz bu hatayı Bedri YAĞAN ile beraber yapmıştınız, ben örgütümün helak olmasını istemiyorum” dediğini anlattığını, Veli KÜÇÜK ile Meral KIR’ın (Meral KIDIR) sık sık görüştüğünü,

Doğu PERİNÇEK ile PKK terör örgütünün ittifakının halen devam ettiğini, PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın Suriye’den çıkması sonrasında, onun avukatı olan Doğan ERBAŞ’ın Doğu PERİNÇEK’e gelerek Türk Askerleriyle işbirliği yapmak istediğini ve Apo’nun teslim olacağını söylediği, Doğu PERİNÇEK’in de bunu kendisine anlattığını, kendisinin bu konuyu Veli KÜÇÜK’e ilettiğini…, Abdullah ÖCALAN’ın General Veli KÜÇÜK’e iletilmek üzere “bir muhatap arıyorum” isimli kitabının verildiğini, kitabın en arkasına basılmış vaziyette Veli paşaya bir mektup olduğunu söylediklerini..” beyan etmiştir.

PKK terör örgütü içinde uzun süre faaliyet gösteren Gizli Tanık EMEK alınan ifadesinde; “Alaattin KANAT ile yaptığı sohbette kendisine ERGENEKON yapısı ile ilgili olarak, “yapının çok büyük olduğunu, kimsenin dokunamadığını, örgüt içerisinde üst düzey insanların olduğunu, Yeşil Kod Mahmut YILDIRIM, itirafçılar, bazı ünlü paşalar ve Veli KÜÇÜK gibi kişilerin bu yapı içerisinde yer aldığını, itirafçılarında içerisinde bulunduğu YILDIZ TİMİ’nin Musa ANTER’i öldürdüğünü, ayrıca Doğu ve Güneydoğu İlleri içerisinde bu yapılanmaya karşı olan ve PKK örgütü ile bağlantılı şahısların öldürülmesi olayları ile vergilendirme adı altında Kürt işadamlarından zorla para alınması eylemlerini bu yapı tarafından gerçekleştirildiğini, bu yapının Askeriyede, Emniyette, Siyasette, Üniversitelerde, MİT içerisinde ve Devletin önemli kademelerinde nüfuz ettiğini ve çok iyi bir şekilde örgütlendiklerini, ayrıca bu yapının Orta Asyadaki Türk Cumhuriyetlerinde ve Avrupa da Almanya, İsviçre ve Yunanistan gibi ülkelerde yapılandığını, finans kaynaklarını, kendilerine özgü bir sistem dahilinde gerektiğinde Kürt işadamlarından zorla alınan paralar ile kendi kurdukları şirketler kanalı ile ciddi manada bir para kaynaklarının olduğunu, Para konusunda herhangi bir sıkıntılarının olmadığını, istedikleri zaman istedikleri yerde her türlü paranın silahın, mühimmatın, kendilerine sağlandığını, hatta bu yapıya veya oluşuma karşı olan ve PKK örgütüne yardım ettiğini düşündükleri Batman Milletvekili Mehmet SİNCAR’ı kendilerinin cezalandırdığını yani öldürdüklerini” beyan etmiştir.

Gizli Tanık KISKAÇ alınan ifadesinde; Veli KÜÇÜK’le bağlantılı olan rütbelilerin terör örgütlerine bitirici operasyonlar yapmayarak adeta rahat bir şekilde örgütlenmelerine göz yumduklarını bizzat yaşayarak gördüğünü,

Yaptırdığı operasyonlarla birlikte, bilgi vermesine rağmen gerçekleştirilmeyen operasyonların da olduğunu, PKK ve DHKP/C terör örgütlerinin eylem birlikteliği yaptığı dönemde 250 kişilik PKK ve DHKP/C grubunun yerini nokta olarak söylemesine rağmen Veli KÜÇÜK’le bağlantılı rütbelilerin operasyonu planlandığı gibi gerçekleştirmediklerini, 1996 yılında Veli KÜÇÜK’ün Giresun Jandarma Bölge Komutanı olarak bölgeye geldiğini, İlçe Jandarma Bölük Komutanını yanına alarak Şebinkarahisar İlçe Jandarma Komutanı yaptığını, PKK terör örgütü ile DHKP/C terör örgütünün Karadeniz’e açılmalarının bu yıl gerçekleştiğini,
Maltepe Köyü kırsalında PKK’lı teröristlerin olduğunun haberini aldığını, bu bilgiyi polisle paylaştığını, kendisinin verdiği bilgiyle Ekim 1996 yılında Polis Özel Harekatın çatışmaya girdiğini ve hiç şehit vermeden 42 teröristin ölü olarak ele geçirildiğini, Ruhat Kod Sezai DOĞAN’ın da aralarında bulunduğu PKK’lı militanlar öldürülünce terörün Karadeniz tarafına doğru kaydığını, Giresun - Ordu ve Gümüşhane kırsalının yani Veli KÜÇÜK’ün Sorumluluk alanındaki bölgelerin terörün yuvası olduğunu” beyan etmiştir.
Şüpheli Ahmet Tuncay ÖZKAN ile ilgili olarak:
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın avukatlığını yapanların bürosu olan Asrın Hukuk Bürosunda yapılan aramada ele geçirilen “DİSKET 12” içerisinde bulunan “yazi3” isimli word dosyası içeriğinde; Öcalan’ın avukatlarının bazı şahıslarla görüştükleri ve şahıslara Öcalan’ın düşüncelerini aktardıkları ayrıca görüştükleri şahıslarında görüşlerini PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’a aktardıklarına bölümlerin bulunduğu yazı olduğu, yazının içeriğinde Tuncay ÖZKAN ile yapılan görüşme de;
“Tuncay Özkan: Öcalan iyi bir ideologdur. Türkiye'de ciddi bir değişim yaşandı. Türkiye'nin 150 milyar dış borcu, 150 milyar da iç borcu var. Böyle bir ülke herşeyi ile dışa bağımlıdır. Türkiye'de siyasiler siyaset yapamıyor. Türkiye bu sorunu siyasi alanda çözmeye mecburdur. Bunu devlet biliyor. Kriz aşılırsa daha sağlıklı açılımlar olur. Kürtleri çürütme politikası yok. ABD, Irak'ta Türkiye'nin onay vermediği bir savaşa giremez” şeklinde olduğu tespit edilmiştir.


Uzun süre PKK terör örgütü içinde faaliyet yürüten Gizli Tanık GALİP alınan ifadesinde; “1980 ihtilali öncesinde PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ı Suruçlu Ethem AKÇAN’ın Suriye Halep’e çıkardığını ve devamında ihtilal öncesi örgüt üyelerinin grup grup yurt dışına çıktıklarını, örgütün ihtilal öncesi bir bülten yayınlayıp ihtilali adeta haber verdiğini ve örgüt üyelerine silahları sığınak diye tabir edilen yerlere saklamaları talimatını da gönderdiğini, İllegal olarak faaliyet yürüten bir örgütün ihtilali nasıl öğrenmiş olduklarını bugün bile bilmediğini ve bu olayın kendisi için daima karanlık bir nokta olarak kaldığını,

Örgütte Pilot Necati olarak bilinen şahıstan ve bu şahısın PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ile olan ilişkisinden bahsetmek istediğini, Pilot Necati’nin mesleğinin pilotluk olduğunu, Ağrı’lı olduğunu, PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın kendisine, pilot Necati'nin devletin adamı olduğunu kendisinin kontrol etmek üzere görevlendirildiğini, kendisine Ankara’dayken para yardımı yaptığını, fakat pilot Necati’nin kendisini kontrol edemediğini, kendisinin onu kullandığını ve bir takım bilgileri aldığını, bundan dolayı da devletin kendileri üzerine gelmediğini beyan ettiğini, Pilot Necati’nin PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’a üstü kapalı olarak “sen bir kuşsun istediğimiz zaman seni pişirip yeriz” dediğinin söylediğini, Abdullah ÖCALAN ile Pilot Necati’nin ilişkisinin 1976-1977 yıllarında başladığını ve Abdullah ÖCALAN’ın yurt dışına çıkışına kadar devam ettiğini, Abdullah ÖCALAN’ın Pilot Necati’nin bir uçak kazasında öldüğünü Yalçın KÜÇÜK’ün kendisine söylediğini beyan ettiğini, Uğur MUMCU öldürüldükten sonra Abdullah ÖCALAN’ın, Uğur MUMCU’nun kendisinin pilot Necati ve Kesire YILDIRIM ile olan ilişkisini araştırdığını ve bunu ortaya çıkartacağı için öldürüldüğünü söylediğini,beyan etmiştir.

Gizli Tanık DENİZ’in ifadesinde; Abdullah ÖCALAN liderliğindeki PKK örgütünün 1980 ihtilali öncesinde Türkiye’ye terk etmesinin nedeni darbenin olacağından haberdar olması olduğunu, kendisinin örgüte Bekaa vadisinde katıldığını, örgütün ilk yayınlarından Maraş Katliamı üzerine başlıklı broşürde de 12 Eylül Darbesinin olacağı yazıldığını, örgüt ve lideri bu darbeyi önceden haber aldıkları için en etkin önlem olarak yurt dışına gitmeyi kararlaştırdığını,

Abdullah ÖCALAN’ın örgütte yapmış olduğu birçok konuşmasında bu durumu şu şekilde açıkladığını; “Bir yanda Pilot diğer yanda Kesire ajanı vardı, günlük olarak beni denetleyerek devlete bilgi veriyorlardı, bende kendilerini kullanıyordum, onlar benden bilgi almaya çalışırken ben onlardan bilgi alıyordum, onlar sayesinde devlet içindeki gelişmeleri öğreniyordum, darbenin olacağını biraz bunların anlatımlarından biraz da kendi yorumlarımdan çıkarttım” diye anlattığını, Öcalan’ın, Pilot Necati ve Kesire Yıldırım için sürekli MİT ajanı dediğini, MİT ajanı olarak söylediği Kesire YILDIRIM ile evlenmesini de onun kendisi üzerinde denetim kurduğunu düşünmesini sağlayıp örgütü oluşturduğu şeklinde açıkladığını,beyan ettiği görülmüştür.

Ülkemizde TÜRK-KÜRT çatışmasının başlamasına sebebiyet verecek DTP’li Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR ve Sebahat TUNCEL gibi şahıslara suikast hazırlıkları ve planları yaptıkları tespit edilmiştir. Bu tespitler üzerine olayı gerçekleştirecek, tetikçilik yapacak olan şahıs yakalanmış ve istenmeyen olayların önüne geçilmiştir.

Bülent DUMLU isimli şahsın ifadesinde belirttiği gibi “PKK terör örgütü, gençliği ve kitlesini harekete geçirerek Serhildan (Sivil İtaatsizlik) Tipi eylemler yaptırdığını, bunu yaptırmakta ki amacının Kürt ve Türk halkını karşı karşıya getirmek suretiyle Kaos ortamı yaratmayı amaçladıklarını, bu Kaos ortamının da, bu ortamdan nemalanan PKK ve ondan medet uman Ergenekon terör örgütünün amaçlarına hizmet ettiği belirlenmiştir.


PKK/KONGRA-GEL terör örgütü özellikle halkın yoğun olduğu yerlere, kamu binalarına ve askeri hedeflere bombalama, suikast ve sabotaj türü eylemler gerçekleştirerek bir Türk – Kürt çatışması oluşturmak suretiyle halkı sokağa dökmeyi hedeflemişlerdir.

Doğu PERİNÇEK ve Ferit İLSEVER’in PKK’nın kamplarında PKK elebaşısı PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la birçok fotoğrafının bulunduğu, buradan da şüpheli Doğu PERİNÇEK’in ERGENEKON terör örgütünün kararlarına göre teori ve planlama dairesi başkanlığı bünyesinde terör örgütleri ile irtibat konusunda da görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Ele geçirilen örgütsel dokümanlar, yöneticisi ve üyelerinin bu örgütle irtibatları,tanıkların beyanları ve terör örgütü PKK’nın gerçekleştirdiği toplumsal eylemler gözönüne alındığında, Ergenekon terör örgütünün ele geçirilen dokümanlarda belirtilen stratejilerine uygun olarak , terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’i yönlendirip ,yönetmeye çalıştıkları sonucuna varılmıştır.

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN TİT (TÜRK İNTİKAM TUGAYI) BAĞLANTISI:
Jandarma Astsubay Çavuş Cengiz ERSEVER (Fırat kod ), Ergenekon Terör Örgütü üyesi Semih Tufan GÜLALTAY ve kendisini MİT mensubu olarak tanıtan Mehmet Cemal KULAKSIZ (Mikail SARI sahte kimlikli) tarafından, bir örgütlenmeye gidilir. Kurulan bu örgütün adı Cengiz ERSEVER’in teklifi ile TİT (Türk İntikam Tugayı) olarak kararlaştırılır. Kurulum aşamasında sağ kesimin desteğinin alınabilmesi için ağırlığın propaganda faaliyetlerine verilmesi kararlaştırılarak bu amaçla finansmanı Mehmet Cemal Kulaksız tarafından karşılanacak bir radyo istasyonu kurulması fikri benimsenir., Örgütün ambleminin ise mavi zemin üzerine sarı kurt başı (Göktürk Bayrağı) olması kararlaştırılır. Örgüt ayrıca silahlı mücadeleyi de benimseyerek silahlı eylemler yapmak üzere askeri yapılanmaya gider Cengiz ERSEVER örgüt lideri ve Askeri yapılanma sorumlusu olup ve askeri işlerde kullanılacak örgüt mensuplarına silah eğitimi vermiştir.
Örgüt kurulum aşamasını tamamlandıktan sonra eylem yapılacak hedeflerin belirlenmesine geçilerek, Fırat kod Cengiz Ersever, Semih Tufan Gülaltay ve Mehmet Cemal Kulaksız arasında bazı isimler gündeme getirilerek eylem yapılması tartışılmış, Kürt Kökenli ve PKK terör örgütüne yardım ve yataklık ettiği düşünülen şahıslar araştırılmış o zamanki DEHAP parti binalarına eylem yapılabileceği değerlendirilmiş, daha sonra somut olarak 1998 yılı Nisan ayı başlarında Yeşil kod Mahmut Yıldırım ile Fırat kod Cengiz Ersever’ in Ankara Etimesgut yakınlarında yapmış oldukları görüşme neticesinde, Yeşil kod Mahmut Yıldırım’ ın telkinleri ile Akın Birdal’ ın öldürülmesi kararlaştırılmıştır.

12.05.1998 günü Ergenekon Terör Örgütü üyesi Semih Tufan Günaltay’ ın Ankara’ ya gelerek kaldıkları otelde eylemde kullanacakları silahları Bahri Eken ve Kerem Deretarla’ ya verdikten sonra Tunalıhilmi Caddesinde faaliyet gösteren İnsan Hakları Derneği Genel Merkez Binasına gelen Bahri Eken ve Kerem Deretarla tarafından derneğin genel başkanı Akın Birdal’ a yönelik silahlı saldırı eylemini gerçekleştirilmiştir. Yapılan silahlı saldırı eyleminin devamında düzenlenen operasyonlar ile eyleme katılan ve yardım yataklık yapan bütün şahıslar yakalanmıştır.
Ayrıca yine aynı olayla ilgili Semih Tufan GÜLALTAY’ın yakalandığı evde yapılan aramada çeşitli ebatlarda “mavi zemin üzerine sarı renkli kurt başı bulunan TİT rumuzlu bayraklar” ele geçirilmiştir.
1986 ve daha sonraki yıllarda TİT rumuzunu, içte ve dışta bazı kişilerin mektupla tehdit edilmesi gibi olaylarda kullanıldığı görülmüştür.
Emniyet arşiv kayıtlarına göre bu güne kadar TİT örgütünün gerçekleştirdiği iddia edilen diğer eylemler:
-1986 yılında Avrupa Parlamentosunda Ermeni raporunu hazırlayan Belçikalı parlamenter Jack VADEMEULBROUCKE ile Türkiye’de İnsan Hakları konulu rapor hazırlayan Richard BALFE isimli şahısların TİT rumuzlu mektupla tehdit edilmesi,
-1990 yılında Ankara Emek 8’inci cadde üzerinde bulunan Halkevi binasına TİT rumuzlu pankart asılması,
-1992 yılında Libya’nın Ankara Büyükelçiliğine TİT rumuzlu tehdit mektubu gönderilmesi,
-1993 yılında Diyarbakır’da esnaflara PKK yanlısı bir eyleme girilmemesi yönünde TİT rumuzlu mektupların gönderilmesi,
-1993 yılında Hakkari’de işyerlerine TİT rumuzlu bildiri bırakılması,
-1993 yılında Özgür Gündem gazetesine faks yoluyla TİT rumuzlu tehdit mektubunun gönderilmesi,
-1994 yılında ise, Adana’da bazı varlıklı ailelere mektup göndererek TİT adına para istenmesi, (Bu olayla ilgili olarak yapılan tahkikatta sanıklar yakalanmış, şahısların esasen PKK’lı oldukları ancak bu ismi hedef şaşırtmak için kullandıkları ifadelerinden anlaşılmıştır.)
-1995 ve 1997 yıllarında Hatay ilinde bazı vatandaşlara PKK’yı desteklememeleri yönünde TİT rumuzlu tehdit mektuplarının gönderilmesi,
-1997 yılında Refah partisinin Ankara Çankaya ilçe binasından hırsızlık yapılması olayında duvarlara sprey boya ile TİT yazılması,
-1997 yılında Gaziantep’te yerel bir TV’nin sahibi olan Mehmet Ali YAPRAK’ın TİT rumuzlu mektupla tehdit edilmesi,
- 07.08.2004 günü Samsun ili Havza ilçesinde TİT rumuzlu bildirilerin dağıtılması,
- 14.08.2004 günü saat 10.00 sıralarında Samsun ili Havza ilçesi Kazım Paşa Caddesi Karaoğlan Pasajı girişine ve yine Atatürk Caddesinde bulunan Pelikan Cafe önündeki kaldırım üzerine TİT rumuzlu mektup bırakılması,
- 21.11.2004 günü saat 10.00 sıralarında İstanbul’da Tuzla, İçmeler meydanında bulunan E-5 üst geçidi ve köprü ayaklarına TİT rumuzlu yazılama yapılması,
- 21.12.2005 günü saat 11.00 sıralarında Aydın ili Adnan Menderes Üniversitesi istinat duvarına TİT rumuzlu yazılama yapılması,
- 22.02.2006 günü Hakkari ili Yüksekova ilçesi Yeşildere Caddesi üzerinde bulunan TEDAŞ binası civarına TİT rumuzlu bildiri bırakılması,
- 09.06.2006 günü saat 00.15 sıralarında Manisa ili Turgutlu ilçesinde muhtelif yerlerde kamu ve özel binaların duvarlarına TİT rumuzlu yazılama yapılması,
- 12.06.2006 günü Çankırı ili Hürriyet Caddesi üzerinde bulunan İlker Tuncay İlköğretim Okulunun duvarına ve ilin muhtelif yerlerine TİT rumuzlu yazılama yapılması,
- 05.07.2006 günü Adana Ceyhan İlçesinde kuruluşu bulunan D.T.P (Demokratik Toplum Partisi) Ceyhan ilçe başkanı Vahit CAN’a hitaben yazılı TİT imzalı tehdit içerikli not bırakılması,
- 30.10.2006 tarihinde saat 19.00 sıralarında, İstanbul Beyoğlu İlçesi Piyalepaşa Mahallesi Can Sokakta bulunan ÖDP lokalinin duvarına TİT imzalı yazılı kağıt yapıştırılması,
- 04.03.2007 günü T.B.M.M duvarının dibine bomba süsü verilmiş paket konulması ve paketin içerisinde TİT imzalı not yazılıp bırakılması,

- 20.03.2007 tarihinde saat 06.30 sıralarında, Hatay ili Dörtyol ilçesi Klas Dershanesi ve Final Dershanesinin camına TİT imzalı afişlerin yapıştırılması,

- 10.04.2007 tarihinde Sivas ili Merkez Sularbaşı Mahallesinde bulunan Mehmet TOPRAK isimli şahsın lokantasının camının sapanla bilye ile kırılması ve TİT imzalı tehdit içerikli not bırakılması,

- 12.04.2007 tarihinde Samsun ili Havza ilçesi şehir mezarlığına TİT imzalı pankart asılması,

- 2007 Mayıs ayı içerisinde Erzurum İli Çırçır Mahallesinde bulunan Karaduman apartmanının duvarına TİT imzalı yazılama yapılması,

- 18.07.2007 tarihinde Kayseri İş Bankası Yeni Sanayi Şubesi ile, 05.09.2007 tarihinde Garanti Bankası Şubesinin soyulmasına teşebbüs edilmesi,

- 23.10.2007 tarihinde Uşak İli Merkez Dikilitaş Üstgeçit altıdaki duvara ve 1 Eylül Stadyum duvarına TİT imzalı yazılama yapılması,

- 12.11.2007 tarihinde DTP (Demokratik Toplum Partisi) Genel Merkezi binasına doğru Mehmet YİĞİT isimli şahıs tarafından kurusıkıdan bozma tabanca ile bir el ateş edilmesi gibi olayların yanı sıra bazı bağımsız gruplarca özellikle maddi bir takım çıkarlar elde etmek için yine benzer şekilde “TİT (Türk İntikam Tugayı)” rumuzunun kullanıldığı tespit edilmiştir.

Ülkemizde günümüze kadar farklı kişilerin oluşturduğu birden çok TİT yapılanmaları faaliyet göstermiş, bu yapılanmaların birçoğu deşifre edilmiştir.
Örgüt, AKIN BİRDAL’ı Yeşil kod Mahmut Yıldırım’ ın telkinleri ve o tarihlerde PKK Terör Örgütü mensubu Şemdin SAKIK’ın basına yansıyan beyanlarında İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal’ın isminin sık sık geçmesi, şahsın PKK Terör Örgütü ile ilişkisi olduğu düşünüldüğü için öldürülmesini kararlaştırmıştır.

Gizli Tanık Deniz ifadesinde eylem ile ilgili olarak;
“Bildiği bir konuyu da burada açıklamak istediğini söyleyerek ŞEMDİN SAKIK YAKALANDIKTAN SONRA KENDİSİNE YETKİLİLER TÜRKİYE’DE TANINMIŞ ARALARINDA AKIN BİRDAL İSİMLİ GAZETECİ, YAZAR VE SİYASETÇİLERİN ÖRGÜTLE NE TÜR İLİŞKİLERİNİN OLDUĞUNU SORMUŞ OLDUKLARINI, ONU BU KİŞİLER HAKKINDA İFADE VERMEYE ZORLADIKLARINI, Şemdin SAKIK’ın bu kişileri tanımadığını, bu kişilerin örgütle olan irtibatları konusunda bir bilgisinin olmadığını söylediğini, bu görüşmeden iki veya üç gün sonra Akın BİRDAL’ın suikasta uğradığını, Bu olaydan sonra yine Şemdin SAKIK’ı sorguya alarak yine aynı içerikli evrakı tehdit yoluyla imzalatmaya çalıştıklarını Ancak kendisi bilgisi olmadığı bir konuda kimseye suç yükleyemeyeceğini beyan ederek imzalamadığını” beyan etmiştir.

Akın BİRDAL suikastından yaklaşık 10 yıl sonra alınmış olan bu tanık beyanı oldukça dikkat çekicidir. Akın BİRDAL’a düzenlenen suikast eylemi ile ilgili yakalanan Semih Tufan GÜLALTAY ifadesinde;

“Cengiz ERSEVER’in Sarıgazi de bulunan HADEP binasına eylem konulması gerektiğini, bu eylemi Hasan HASANOĞLU, Cengiz KÖRDEVE, Bahri EKEN ile Cengiz ERSEVER’in temin edeceği iki şahıs tarafından gerçekleştirileceğini, bu eylemin silahlarını CENGİZ ERSEVER’ in temin edeceğini, eylem tarihini belirleyemeden CENGİZ ERSEVER, BAHRİ EKEN, HASAN HASANOĞLU, KEREM DERETARLA ve AHMET FÜLÜN isimli arkadaşlarının yakalandıklarını, söz konusu eylemi yakalandıklarından dolayı gerçekleştiremediklerini” beyan etmiştir.

Olayın meydana gelmesinin sonrasında, gerçekleştirilen bu eylemi protesto etmek amacıyla PKK terör örgütünün müzahir kitlesi, diğer kurum-kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerince basın açıklamaları yapılmış ve yapılan basın açıklamalarının bazılarında terör örgütü lehine sloganlar atıldığı belirlenmiştir.


12.09.2006 tarihinde gerçekleştirilen bu eylemle ülkemiz genelinde özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin ve Diyarbakır gibi illerde PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün müzahir kitlesi tarafından eylemi protesto etmek için korsan gösteri eylemleri ve basın açıklamaları yapılmak suretiyle kitleler harekete geçirilmiş ve ülkemizde bir Türk – Kürt kavgasının çıkartılması için zemin hazırlanmaya çalışılmıştır.

Akın BİRDAL’a düzenlenen suikast eyleminden dolayı yakalanan Semih Tufan GÜLALTAY’IN ifadesinde belirttiği Sarıgazi HADEP binasına yapılacak olan eylemde de ülkemizde bir TÜRK – KÜRT kavgasının zemininin hazırlandığı anlaşılmaktadır.

TİT adına eylem hazırlığında olan biri de Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak suçundan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan sanık Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU’dur.

Şahsın Msn ve telefon görüşmeleri incelendiğinde: Veli KÜÇÜK’ün tutuklanması üzerine çeşitli kişilerle yaptığı görüşmelerde, Veli KÜÇÜK’ten aldığı talimatlar gereği Ergenekon operasyonuna misilleme olmak üzere Başbakan’ın veya Emniyet İstihbarat Daire Başkanının öldürüleceğini ve bu iş için silah ve tetikçi temin etmeye çalıştığı anlaşılmıştır.

Ergenekon dokümanında; “ terör gruplarının kontrol altında tutulması gerektiği, gereğinde “NAYLON TERÖR GRUPLARI” oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiği” belirtilmiştir.

Ergenekon soruşturması kapsamında ele geçen örgütsel içerikli gizli belgeler, şüpheli beyanları, değişik zamanlarda da olsa aynı amaç için organize edildiği sonucuna varılan TİT yapılanmaları, bu yapılanmaların gerçekleştirdikleri eylemler, ülkede kaos oluşturmaya yönelik suikast planları, TİT örgütü adına gerçekleştirmiş olduğu eylem dolayısıyla mahkum olan ve halen Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak iddiası ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Semih Tufan GÜLALTAY’ın faaliyetlerinden de anlaşılacağı üzere TİT yapılanmalarının Ergenekon belgesinde ifadesini bulan NAYLON TERÖR ÖRGÜTÜ niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.

MLKP TERÖR ÖRGÜTÜ İLE ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ARASINDAKİ BAĞLANTI:

Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen Ergenekon terör örgütü soruşturması sırasında aramalarda ele geçirilen dokümanlar, tanık ve şüpheli beyanlarında MLKP terör örgütü ile Ergenekon Terör Örgütü arasında tespit edilen irtibatlar İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda kamuoyunda Gazi Olayları olarak bilinen olaylar ayrıntılı olarak irdelenmiş ve varılan sonuçlar şu şekilde açıklanmıştır.

İstanbul’da Gazi Mahallesindeki kahvehanelerin kimliği belirsiz kişilerce önceden gasp edildiği anlaşılan 34 TCJ 86 plakalı ticari taksiden Kaleşnikof marka silahlarla açılan ateşle taranması ile başlayan ve şehrin diğer bölgelerine yayılan olaylar sonrası, “yok olma aşamasına gelen terör örgütleri yeniden hareketlenmiş” aynı zamanda “yeni terör grupları” meydana gelmiştir.

Yapılan çalışmalar sonucunda;
MLKP terör örgütünün kongre belgelerinde; Türk - Kürt, Alevi - Sünni çatışması vasıtasıyla devrimci durumun güçlenerek gelişeceği, Türkiye’de Kürt ulusal hareketinin zaten varolduğu, bu hareket ile işçi hareketlerinin ittifakının oluşturulmasının gerektiği, Aleviliği ise ezilen, baskı altında tutulan bir mezhep olarak ele alıp, Alevilerin her iki devrimci yükseliş boyunca ileri bir rol oynayacaklarını değerlendirip, güçlü bir devrimci dalganın bu güçleri mevzilere taşıyacağını savunmuştur. Bu nedenle örgüt, çalışmalarını, Alevi vatandaşlarımız üzerinde yoğunlaştırarak, bu kitleyi harekete geçirmeye, tahrik etmeye çalışmaktadır.

12 – 13 Mart 1995 yılında Gaziosmanpaşa İlçesi Gazi Mahallesinde yaşananlar Ülkemizde meydana gelmiş en büyük toplumsal olaylardan birisidir. Gazi olaylarında MLKP terör örgütü yukarıda izah edilen amaç doğrultusunda hareket ederek, tüm militan ve sempatizan kadrolarını silahlarıyla birlikte Gazi Mahallesine toplamış, halkın arasına sızarak olayların sebebinin Devlet olduğu yönünde propaganda ve ajitasyon yürüterek, halkı polis karakoluna ve güvenlik güçlerine saldırtmış, silahlı militanları tarafından topluluk içerisinden hedef gözetilmeksizin ateş açılmıştır.

Ele geçen örgütsel dokümanlara göre ; örgütün, askeri biçimler (silahlı eylemler, kitle ayaklanmaları, barikat ve sokak çatışmaları vb.) ve açık devrimci mücadele (kitle gösterileri, kitlesel açlık grevleri, işgaller vb.) olarak iki başlık altında ele aldığı eylemlerin, örgütün çıkışını, yükselişini, sürekliliğini ve kalıcılığını güvence altına almak bakımından vazgeçilmez olduğunu vurguladıktan sonra, MLKP’yi Gazi ayaklanmasına önderlik eden ve kayıplar kampanyasında kitle hareketine yeni bir çığır açan parti olarak tanımlayarak “Gazide biriken derinleşen çelişki ve tepkilerin patlaması partinin taktiği ve asgari düzeyde bir semt örgütlenmesiyle buluşunca partinin silüetinin yaratılmasını birlikte getirebildi.” şeklindeki tespitiyle yukarıda bahsedilen gelişimi ve kalıcılığı sağlama amacı doğrultusunda, Gazi olaylarının meydana gelmesinde ve geniş bir kitleye yayılmasında, örgütün taktiği ve semt yapılanmasının büyük rolü olduğunu kabul ettiği de görülmektedir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşanan sorunların Batı’ya yayılması, kent ayaklanması, genel grev ve genel direniş gibi temel hazırlıkların, hangi örgütlenme ve önderlik tarzıyla gerçekleştirilebilineceği konusunda MLKP’ nin zengin örnekler sunduğu belirtilerek, bu anlayış, geliştirilen pratik çalışmalarda karşılığını buldu, Gazi ayaklanmasını yayma girişimi ve kayıplar kampanyası bunu daha da üst düzeye çıkardı…tespitiyle yine örgütün Gazi olaylarında büyük rolünün olduğu kabul edilmektedir.

Gazi olayları sonrasında, bu mahallede örgüt tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda, olaylar esnasında yaşanan olumsuzluklar, aslında Devletin Alevi vatandaşlarımıza karşı yıllardır sürdürdüğü bir politikaymış gibi yansıtılmak suretiyle suistimal edilerek halka karşı kullanılmıştır. Bu çalışmalar neticesinde eleman temini ve lojistik destek gibi konularda ciddi kazanımlar elde eden örgüt, MLKP üyesi Özgür BULUT ve gizli tanık Kehribar’ın, 1996 yılı içerisinde Maltepe İlçesi Gülsuyu Mahallesi ve Gazi Mahallesinde, halkın güvenlik güçleriyle karşı karşıya getirilerek benzer olayların yeniden yaşanması için planların yapıldığı yönündeki beyanları ile de teyit edilmiştir.

MLKP üyesi Erdinç TAĞAÇ isimli şahsın ifadesinde özetle; “Gazi Mahallesi Sorumlusu Hasan POLAT’ ın kendilerine, Gazi Mahallesindeki Kültür Merkezi’ne ülkücüler tarafından saldırı gerçekleştirileceğini, bu bilgiyi kimseyle paylaşmamamızı ve ülkücülere karşı örgütlenme çağrısı içerikli bildiriler hazırlandığını, bu bilginin kaynağını sorduğumuzda ise kendilerine bilgi geldiği şeklinde yanıt aldıklarını, Gazi olaylarından yaklaşık bir hafta kadar önce Hasan POLAT ile yaptığı bir görüşmede, kendisinde olan fakat mermileri olmayan üç adet tabanca için mermi getirecek olan Gülten Kod isimli örgüt mensubuyla buluşarak mermileri almasını söylediği, kendisinin de bu şahısla buluşarak toplam 30 adet mermi aldığını, yapılan başka bi toplantıda daha önceden hazırlanmış olan, ülkücülere karşı örgütlenme çağrısı içerikli bildirileri dağıtmak için 12 Mart Pazar akşamının belirlendiği… olaylar esnasında topluluğun içerisinde bulunan 40-45 yaşlarında eşkalini hatırlayamadığı şahsın “ Camilere saldırmak lazım, haydi camilere saldıralım” dediği, ancak şahsın topluluk arasında kaybolduğu, kendisinin de yanındaki tabanca ile 7 – 8 kez yere paralel olarak ateş ettiğini, daha sonra diğer arkadaşlarıyla buluştuğunda onların da polise karşı birkaç kez silah kullandıklarını öğrendiğini..” beyan etmiştir. Bu anlatımlar dikkate alındığında, kahveler taranmadan önce bölgede bir saldırı olacağının bilinmesi, ona göre silah, malzeme ve bildiri gibi hazırlıkların yapılması, bildirilerin 12 Mart akşamı dağıtılması, dikkate değer hususlardır.

Gizli Tanık Kehribar’ ın,
Gazi Mahalle’sindeki olaylar bittikten sonra yapılan toplantılarda bizim de bilgi sahibi olmamız için ve de bu tür olaylara karşı tecrübe anlamında bize anlatılan; Gazi Olayları olmadan kısa bir süre önce bölgedeki MLKP sorumlularının kısa bir süre içinde Gazi Mahallesi’ ne sivil faşistler tarafından saldırı yapılacağını gerekçe göstererek MLKP örgütünün üst düzeyinden bol miktarda mermi, otomatik silah istedikleri bize anlatılmış ve beklenen bu saldırı karşısında bildiriler hazır hale getirildiği üst düzey yöneticiler tarafından bize bildirilmiştir… Yapılmak istenen Alevi-Sünni çatışmasını meydana getirmekti. Alevilere yönelik saldırı olduğu yönünde yapılan yayınlar bu provokatif eylemin derinleşmesini ve amacına ulaşmasını sağlamıştır…şeklindeki beyanları da kahvehanelere gerçekleştirilen saldırının, MLKP yönetimi tarafından önceden bilindiği ve bu yönde hazırlıklar yapıldığı anlaşılmaktadır.

MLKP isimli örgütün Genel Sekreteri ve Merkez Komite Üyelerinin de aralarında bulunduğu ( 23 ) kişinin ele geçirildiği Gaye Kod planlı istihbarat operasyonu kapsamında yakalanan Hatice BOLAT isimli şahıstan elde edilen flashdisk içerisindeki, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev yapmış toplam ( 349 ) Generale ait adı, soyadı, eşinin adı, adresi ve telefon bilgilerinin yanında bazılarına ait, nasbı, son görev yeri, ayrıldığı tarih, cep telefonu, oğlunun telefonu, eşinin telefonu, korumasının – şoförünün telefonu, yazlığına ait telefon, harici ve dahili telefonu gibi gizli ve kolaylıkla elde edilemeyecek bilgilerinin bulunduğu göz önüne alındığında Gizli Tanık Dilovası’nın 17.05.2008 tarihli ek ifadesinde, bazı emekli askerler ve MİT mensuplarına yönelik gerçekleştirilen suikast eylemleriyle ilgili olarak; “.. o dönem örgütün eylem amaçlı böyle bir istihbarat çalışmasının olmadığını konuştuk. Bugün düşündüğümde örgütün istihbarat çalışmasının olmadığı bir dönemde, çok ciddi ve gizli nokta eylem istihbaratlarının örgütün merkezi tarafından ekiplere ulaştırılmasında derin bağlantıların olduğunu ve adeta eylemlerin servis edildiğini söyleyebilirim...” şeklindeki beyanları ile Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral TEMEL CİNGÖZ suikastı faili Adnan TEMİZ’in 16.06.1991 tarihli ifadesinde; “Temel CİNGÖZ’ün istihbaratının (kalmış olduğu Jandarma lojmanlarının giriş çıkış yolları krokisi, generalin hergün sabah evden çıkışının saat saat - gün gün belirtildiği) THKP-C Dev-Sol örgütünün Merkez Komite Üyesi ve aynı zamanda Askeri Komite sorumlusu Haluk kod Niyazi AYDIN tarafından kendisine kapalı zarf içerisinde hazır olarak gönderildiğini, yine Adana’da gerçekleştirilecek başka eylem istihbaratlarının da örgütün merkezi tarafından kendisine hazır olarak geldiği..,” yönündeki beyanlarında bahsedilen yöntemlerle elde edildiği kanaatini kuvvetlendirmektedir.


Örgüt tarafından Gazi Komutanı olarak adlandırılan Hasan OCAK isimli şahsın, kaybolduğu gün bir randevusunun olduğu örgüte yakın yayın organlarında belirtilmesine rağmen kiminle ve nerede buluşacağına dair herhangi bir bilgiye yer verilmemesi ve akabinde boğularak öldürülmüş bir şekilde bulunması dikkat çekicidir.

Gizli Tanık Dilovası ifadesinde; “Fikir Kulüpleri Federasyonu öğrenci gençliğinin toplandığı yerdi. FKF ilk çıktığında başkanlığını Doğu PERİNÇEK yapmaktaydı. Bu çatı altında o dönemin gençlik liderlerinden Mahir ÇAYAN, Deniz GEZMİŞ, İbrahim KAYPAKKAYA ve Doğu PERİNÇEK isimli kişiler vardı. Bu kişilerin tamamı silahlı mücadeleyi savunan kişilerdi. Doğu PERİNÇEK’in de aralarında bulunduğu bu kişiler Türkiye’de sonradan kurulan Sol terör örgütlerinin liderleri olarak ülkemizi uzun yıllar kanlı çatışmalara sürükleyecek terör örgütlerinin başını çektiler” şeklinde beyanlarda bulunarak ülkemizdeki sol terör örgütlerinin nasıl ortaya çıktığı yönünde bilgisini aktarmıştır.

Semih GENÇ’ in 07.10.2002 tarihli ifadesi ve Gizli Tanık DİLOVASI’ nın 17.05.2008 tarihli ifadesinde de belirtildiği gibi; sol terör örgütlerinin oluştuğu ve ülkemizde insanların sağ - sol diye ayrışmaya başladığı dönemlerin siyasi aktörleri arasında yer alan kişilerden birisi Ergenekon terör örgütü yöneticisi olmak suçundan hakkında dava açılan sanık DOĞU PERİNÇEK’tir. Yine devam eden süreçte kurulan farklı sol terör örgütlerinin içerisinde yer alan kişilerin, DOĞU PERİNÇEK’in başkanlığını yaptığı FKF’nin (Fikir Kulüpleri Federasyonu) içinden çıkan gençler olduğu anlaşılmaktadır.

Bütün bu veriler, MLKP terör örgütü yöneticilerinin açıklanamayan bağlantılarının olduğunu göstermektedir .Bu bağlantı da örgütün kullandığı el bombalarının Ergenekon terör örgütü soruşturması sırasında ele geçirilen el bombalarıyla aynı kafileden olduğu kriminal raporlarla tespit edilmiştir.

Ergenekon soruşturması kapsamında ele geçen dokümanlar, tanık-gizli tanık ve şüpheli beyanları ile iletişim tespit tutanakları birlikte değerlendirildiğinde, 29/Ekim/1999 tarihli ERGENEKON dokümanında “ … terör grupları mutlaka kontrol altında tutulmalı, gereğinde “naylon terör grupları” oluşturularak, terör dünyasına yön verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınmalıdır, ulusal ve uluslararası LEGAL VE İLLEGAL ÖRGÜTLER ile işbirliğine yönelmek kaçınılmaz bir zorunluluktur.” Şeklindeki eylem planı göz önüne alındığında, MLKP terör örgütünün taşeron örgüt olarak kullanılması için, Ergenekon terör örgütünün faaliyet yürüttüğü şüphesi bulunmaktadır.

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜNHİZB-UT TAHRİR TERÖR ÖRGÜTÜ İLE BAĞLANTISI:
Yapılan soruşturma sırasında elde edilen deliller ve arşiv kayıtlarının incelenmesi sonucu İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan raporda öncelikle Hizb-ut Tahrir terör örgütü ve eylemleri hakkında açıklamalara yer verilmiş, sonrasında da Ergenekon terör örgütü ile Hizb-ut Tahrir terör örgütü arasında kurulan irtibatlar açıklanmıştır. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün hazırladığı raporun özeti aşağıya çıkarılmıştır.

A) Hizb-ut Tahrir Terör Örgütü Hakkında Genel Bilgiler:

Hizb-ut Tahrir; 1953’de İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) Örgütü’nden ayrılan, Takiyüddin En-NEBHANİ tarafından Ürdün’de kurulmuştur. NEBHANİ’nin 1979’da ölmesi üzerine örgüt liderliğini 2003’e kadar Abdülkadim ZELLUM yürütmüş, adı geçenin ölmesi sonrasında yerine ATA EBU REŞDE geçmiştir.

Amacı; ümmetçilik anlayışı kapsamında Müslümanları bir Halife etrafında toplayarak Hilafet devleti kurmaktır. Kurulacak bu devlet “Raşid-i Hilafet Devleti” olarak isimlendirilmektedir. İslam devletinin kurulması amacıyla gerekli görülen halk hareketinin geliştirilmesi hususunda, İhvan hareketinin öngördüğü tabandan tavana yönelimin aksine; tavanda yapılacak değişiklikle tabanı yönlendirmeyi esas almış olmaları, İhvan-ı Müslimin örgütünden ayrılmalarında en önemli etken olarak ifade edilmektedir. Bu kapsamda örgüt; Kültürlenme, Halk ile Bütünleşme ve halkı örgütledikten sonra şer’i esaslara göre İslam Devletini Kurma şeklinde (3) aşamalı bir strateji benimsemektedir.

Bilinen şiddet eylemi bulunmamakta olup, dünya genelinde ağırlıklı olarak internet siteleri aracılığı ile propaganda faaliyetleri yürütmekte, gündemdeki konulara ilişkin hazırladığı bildirileri e-mail adresi bulunan kurum ve kuruluşlara göndermektedir. Ancak “şiddet” yöntemini benimsemediği ifade edilmekteyse de; 2005’de, Özbekistan/Andican’da Devlet Başkanı İslam KERİMOV’u devirme girişimiyle suçlananların yargılanmasını protesto amacıyla gerçekleştirilen eylemlere, güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu (200) civarında şahsın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylardan Özbek Hükümeti Hizb-ut Tahrir örgütünü sorumlu tutmuştur.

Yayın organları; Beyrut’ta yayınlanan El-Hadara isimli gazete ile Türkçe olarak 2003 yılına kadar Almanya’da basılan ve örgütün bu ülkede yasaklanması sonrası günümüzde faal olmayan Hilafet dergilerdir.

Ürdün, Suriye, Lübnan, Sudan, Kuveyt, Kudüs, Malezya, Özbekistan gibi ülkelerin yanı sıra İngiltere başta olmak üzere, Almanya, Danimarka gibi Avrupa ülkelerinde de yayılma imkanı bulmuştur.

B) Türkiye Faaliyetleri:

Örgüt yapılanmasında her ülke ‘‘Vilayet’’ şeklinde nitelendirilmektedir. Ülkemizde de Türkiye Vilayeti Sorumlusu/Mutemeti/Emiri olarak tanımlanan bir sorumlu atanmakta, buna bağlı hiyerarşik örgütsel alt birimler oluşmaktadır.

Hizb-ut Tahrir örgütünün Ülkemizdeki ilk faaliyetleri, 1960’lı yıllarda Osman Muhammed Mahmud isimli Ürdünlü bir öğrencinin girişimleriyle gündeme gelmiş ve 1964’a kadar Muhammed Ali HANDAN’ın öncülüğünde yürütülmüştür.

Son yıllar itibariyle örgütün Ülkemiz sorumluluğu, sırasıyla; Ahmet KILIÇKAYA (1990’lı yıllar), Remzi ÖZER (2000-2001 arası) tarafından üstlenilmiş olup, günümüzde örgütün Ülkemiz sorumluluğunu Yılmaz ÇELİK yürütmektedir. Yılmaz ÇELİK hakkında bir çok kez adli işlem yapılmış, son olarak 2008 Mart ayında cezaevinden tahliye olmuş ve akabinde 26 Eylül 2008’de Ankara’da yakalanarak cezaevine gönderilmiştir.

1964-1967 arasında, örgütün ‘Türkiye Vilayeti Sorumlusu’ olan Ercüment ÖZKAN’ın (1995’de ölmüştür) 1985’de Hizb-ut Tahrir Anayasası dağıtmaktan örgüt mensupları ile birlikte yakalandığı bilinmektedir. H. Tahrir’in Ülkemizdeki ilk faaliyetlerini şekillendiren E. ÖZKAN ‘‘İslam Devleti’nin ve Halifeliğin mutlaka bir Arap ülkesinde kurulacağı’’ anlayışına karşı çıkarak örgütten ayrılmış ve bilahare örgütün yabancı ülkelerin kontrolüne girmiş olabileceğine dair kaygılar taşıdığı hususunu gündeme getirmiştir.

1980’li yılların sonlarından itibaren faaliyetleri duran örgütün 28 Şubat 1997 sonrasında özellikle devlet kurumları, askeri birimler…vb yerlere gönderdiği bildiriler ile gündeme gelmiştir. Örgütün, kamuoyunda dini konuların yoğun tartışıldığı dönemlerde gündeme gelmesi dikkat çekici bulunmaktadır.

1994 Ağustos’unda, İngiltere’nin başkenti Londra’da bir stadyumda, Hilafetin Kaldırılışının 70. yılı münasebetiyle yaklaşık 12 Bin kişilik katılımla bir etkinlik gerçekleştirilmiştir.

Son yıllarda, Ortadoğu’nun yanı sıra Orta ve Güney Asya’da yayılma imkanı bulunan örgüt, 12.08.2007 tarihinde Endonezya’nın başkenti Jakarta'da, farklı ülkelerden yaklaşık (80) bin kişinin katıldığı “Uluslararası Hilafet Konferansı” düzenlemiştir.

C) Son Dönem Faaliyetleri

Yılmaz ÇELİK’in Türkiye sorumluluğuna gelmesi akabinde, 2004’ten itibaren strateji değişikliğine giden örgütün; geçmişte gizliliğe azami derecede önem göstermekteyken legal alan faaliyetlere yöneldiği ve ‘Köklü Değişim’ isimli bir dergiyi faaliyete geçirerek, dergi bünyesinde ‘Değişim Konferansları’ ve iftar yemekleri organize ettiği görülmüştür. Geçmişte gizli olarak dağıttığı bildirileri aleni olarak Cuma namazları sonrası ve halkın yoğun olduğu bölgelerde dağıtmaya başladığı, basın-yayın kuruluşlarını ziyaret ederek bildiriler bıraktığı ve yayınlanması istenen hususlarda medya kuruluşlarına basın açıklamalarını gönderdiği gözlenmiştir.

Örgüt tarafından, 2005 Eylül’ünde “Hilafetin Kaldırılışının Hicri yıldönümü” münasebetiyle İstanbul Fatih ve Ankara Hacıbayram Camiilerinde Cuma namazı sonrası protesto gösterisi düzenlenmiş, Hilafet ve Şeriat talepleri seslendirilmiştir. Kamuoyunda geniş yankı bulan eylemlerin zamanlaması Hilafetin Kaldırılışı’nın yıldönümünün yanında, ilginç bir sürece denk gelmiştir.

PKK, Kıbrıs ve AB sürecinin gündemi önemli derecede meşgul ettiği, Yürütme organının dış politikada tavizkar, içeride ise zafiyet içerisinde olmakla suçlandığı, Terörle Mücadele Yasasının ise ihtiyaçlara cevap vermediği gerekçesi ile değiştirilmek istendiği bir dönemde gerçekleştirilmiştir.
Örgütün bir yandan cami önlerinde gerçekleştirdiği kanunsuz gösterilerle kamuoyu gündemine gelmeye çalışması, diğer yandan ise güvenlik güçlerinin müdahalesine karşı cami cemaatini kışkırtma arayışları örgütün başka güçlerce yönlendirdiğini göstermektedir.

Bu eylemler sonrasında, örgüte yönelik Ülke genelinde düzenlenen operasyonlar ile Türkiye sorumlusu başta olmak üzere önemli isimler yakalanarak tutuklanmıştır. Ancak devam eden süreçte bazı üst düzey örgüt mensuplarının cezaevinden tahliye olmasıyla birlikte, toparlanma arayışına yönelmiştir.

FATİH CAMİ EYLEMİ:

02.09.2005 günü İstanbul ili, Fatih ilçesinde bulunan Fatih camiinden Cuma namazı çıkışında cami avlusunda yaklaşık 150 kişilik bir grubun toplanarak Hizb-üt Tahrir isimli örgüt yapılanmasının Türkiye resmi sözcüsü sıfatıyla Yılmaz ÇELİK tarafından basın açıklaması adı altında, dosya içinde mevcut “Hizb-üt Tahrir’den İslam Ümmetine ve Bilhassa Kuvvet Sahibi Olanlarına Bir Nida” başlıklı 15 sayfadan ibaret metnin okunduğu,
Bildiride özetle; “3 Mart 1924 tarihinde İngiltere’nin başını çektiği sömürgeci kâfir devletlerin Arap ve Türk hainlerinin de yardımıyla Hilafet devletini yıkmayı başardıklarını, aynı gün halifenin ülkeden kovulduğunu, Müslümanların beldelerine sömürgeci kâfirlerin yerleştiği, Müslüman topraklarını paramparça ederek tek bir devletten 55 küçük devletçik haline getirildiği, bu devletlerde de kâfirlerce emredilen hususların derhal yerine getirildiği, Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulduğu, hilafetin yıkılmasıyla Afganistan’da, Irakta, Hindistan’da, Keşmir’de, Filistin’de, Kırımda, Çeçenistan’da, Cezayir’de, Bosna’da, Sudan ve Endonezya’da Müslümanların ezildiği, hilafetin hüküm sürdüğü dönemde bu tür haksızlıkların yaşanmadığı, Hizb-üt Tahrir’in önderliğinde Raşidi Hilafet devletinin kurulacağı ve bu devletin kurulmasıyla bu haksız uygulama ve zulümlerin biteceği Hizb-üt Tahrir’in bu maksatla faaliyet yürüttüğü ve Müslümanların bu faaliyetlere ortak olmaya çağrıldığı” görülmüştür.
Eyleme katılanlar tarafından “HİZB-ÜT TAHRİR TÜRKİYE” “YA HİLAFET YA ŞEHADET HİZB-ÜT TAHRİR”, “CUMHURİYET DALALET HİLAFET HİDAYETTİR” , “HİLAFET İZZET DEMOKRASİ ZİLLETDİR”, “TEK ÇÖZÜM İSLAMIN DEVLETİ RAŞİDİ HİLAFET DEVLETİ” şeklinde sloganların atıldığı ve bu şekilde pankartların açıldığı, grubunun basın açıklamasının bitimini müteakip dağıldığı görülmüştür.
Eyleme katılanların yakalanmasına yönelik güvenlik güçlerince yapılan çalışmalar neticesinde ülke genelinde 83 kişi yakalanmış, bunlardan 47 örgüt mensubu çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanmıştır.
Operasyonlar sırasında, eyleme katılan bir şahıstan ele geçirilen mektup incelendiğinde: örgüte yeni katılmış bir örgüt mensubunun; yapılan eylemin Hizb-Ut Tahriri’in amaç ve stratejisine uymadığını belirtmesi önemli görülmüştür. Sözkonusu mektupta;
“Kerim Kardeşlerim. aşağıda okuyacağınız sebeplerden dolayı Hizb’i bırakıyorum ifadesi ile başlayıp, devamında;

Diğer mevzu ise bizim medya aracılığı ile yaptığımız eylemlerdir. Bizde şu fikir hakim idi ve sanırım halen bazı kardeşlerimizde bu fikir hakimdir.”Medya bizi iyi veya kötü haber yapsında ümmet bizi duysun,Hilafeti duysun ve bu onların gündemine otursun”Fakat şunu düşünmüyoruz ki şu anki medya “fasıkların” elinde olan bir medya.Fasık dememin özel bir sebebi var Rabbimiz fasıklardan bir haber geldiğinde o haberi iyice araştırmanızı istiyor.Yani onlara haber konusunda güvenmememizi istiyor.Ne alırken ne de verirken.Onlar bizi gündeme alırken bile kendi pis “mühürlerini” vurup gündeme almaktadırlar. Son Fatih eyleminde bunu daha da yakıcı hissettik. Medya bizi ümmete “İngiliz güdümünde olan bir Hizb”, “pravokatör bir Hizb” ve daha başka Hizb’in hakketmediği bir şekilde sundu. Bir de tutuklamalarının olmayışı, özellikle Yılmaz ÇELİK abin yalnız kaldığı halde polis tarafından durdurulup kimliğine bakılıp tutuklanmaması ümmetin kafasında Hizb hakkında soru işareti oluşmasına sebep olmuştur.
Şimdiyse Hizb bizden gönderdiği beyanları dağıtmamızı ve iftiraların ümmetin zihninden silinmesini istiyor. Ama şunu düşünmek lazım değil mi? Bunu biz istedik.Evet biz istedik.Biz bu medyanın bizi haber yapmasını ve bu eylemi ümmete duyurmasını istedik.Yoksa üç bin beş yüz kişi ile yetmiş milyona nasıl sesleneceğiz. Biz o medyayı oraya çağırdık bir gün öncesinden. Peki şunu da sormak gerekmez mi? Biz bu üslubu neden kullanmıştık. ”Topluma girişimiz” daha kolay olsun ümmet Hizb’den ve fikirlerinden haberdar olsun işimiz daha bir hız ve kolaylık kazansın. Ama ne oldu? Ümmet o fasıklara kandı ve bizi o fasıkların tanıttığı şekilde tanıdı. Şunu da sanmıyorum ki bu dağıttığımız beyanlarla bu kötü fikirler kolay kolay silinsin. Bu eylemin sonucu bizim istediğimizin tam tersi oldu. Mesela biz bu eylemden önce ümmete giderken Hizb’li olduğumuzu söyleyip hemen Kuran ve sünnetten bahseder ve onları Nebevi Metoda çağırırdık. Ama bundan böyle gittiğimizde önce bu iftiraları temizleyip sonra asıl işe geçeceğiz. Tabi önceden söylediğim gibi bu hiç kolay olmayacaktır.Çünkü bu ümmüt bu medyayı “doğru haber kaynağı” olarak kabul ediyor.Bir de ne biz bu sistemi ne de medyayı yeni tanıyoruz.Sistem eski sitem medya eski medya.Yani bizi ümmete başka nasıl tanıtacaklardı ki.
Şu an göründüğü kadarıyla Hizb bu eylemi bir yanlış olarak görmüyor. Belki bu olsa idi belki bu iftiraları silmek için yine canla başla çalışır, beyanları dağıtırdık. Çünkü herkez hata yapabilir. Hizbimiz de fikri liderliğe önem verir şahsi liderliğe değil. Medyatik eylemler bir üslubtur ve bu üslub benim benimseyemediğim bir üslubtur. Öyle sanmaktayım ki Hizb de benim için bu üslubtan vazgeçmeyecektir.
Bunlardan başka kafamı karıştıran bizim” ikinci Merhale”de olmamızın sebeplerini kavrayamayışım. Hizb’in ferdi ibadetler ve elemanlarının “maneviyatlarında kuvvetlenmesi” noktasında çalışmasının olmamasıdır. Diyeceksiniz ki biz “siyasi” bir Hizb’iz. Ama bizim metodumuz Nebevi Metod değilmidir? Peygamber bu konuda da kitlesini eğitmemişmidir? Zaten Hizb’den olmayan insanlarında bizde eksik olarak gördüğü mevzulardan biride budur. Bende kendi nefsime ve etrafımdaki kardeşlerime baktığımda bunun böyle olduğunu görüyorum.
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Ben bu Hizb’e katılırken düşünerek ve Allah rızası için girdim. Şimdi de aynı şey için ve aynı şeklide bırakıyorum. Tabi kalplerde olanı bilen sadece Allah’tır” şeklinde son bulduğu görülmüştür.
. . .
D) Ergenekon Terör Örgütü Soruşturması kapsamında gözaltına alınan şahısların Hizb-ut Tahrir Terör Örgütü ile olan ilişkileri

1-Evrakı tefrik edilen şüpheli Kurtça BEKTAŞ,
a) Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan ifadesinde özetle:
“…Herhangi bir terör örgütüne üyeliğinin bulunmadığını, Arkadaşları arasında dini sohbetler ve toplantılar yaptıklarını, Rıfat, Süleyman, Mahmut OĞUZ ve kendisi bu amaçla bir araya geldiklerini, bazen aydan aya görüştüklerini, bazen haftada bir görüştüklerinin de olduğunu, geçen sene Ramazanda bir iftarda soyadını bilmediği Kazım abi isimli şahıs ile tanıştığını, bu şahısla kendilerinin Süleyman’ın kamyonculuk yapan bir arkadaşı tanıştırdığını, arkadaşlarıyla da görüştüğünü, dini hususlarda cahil oldukları için merak edip ve onunla görüşüp sohbet etme talebini kabul ettiklerini, O tarihten sonra belli aralıklarla bir araya geldiklerini, bu bir araya gelmelerinin birinde yaklaşık 4 ay önce Kazım abi isimli şahsın Mahmut OĞUZ’u getirdiğini, kendileriyle tanıştırdığını, daha sonra bu sohbetlerin, nerede nasıl ne aralıklarla görüşeceklerini daha çok Mahmut Oğuz belirlemeye başladığını, Onun kendilerini aradığını, ancak kendilerinden birine telefonunu vermediğini, daha doğrusu son zamanlarda bir telefon verdiğini, bunu da fazla kullanmadığını, bu nedenle kendileri onu aramadıklarını, onun kendilerini arayarak nerede bulaşacaklarını söylediğini, buluşmalarında Köklü Değişim isimli bir dergi getirip sattığını, kendilerinin de aldıklarını, bu dergiyi takip ettiklerini, dergileri almalarına rağmen çoğu evde kaldığını, bu örgütten sohbetlerinde Kazım abi ile Mahmut abi isimli şahısların kendilerine bahsettiklerini bu şekilde haberlerinin olduğunu, örgütten bahsettiklerini ancak üyesiyiz demediklerini, ama ilgilerinin belli olduğunu, Örgütün amacının dini bir yaşam getirmek, hilafeti yeniden sağlamak olduğunu söylediklerini, kendisinin de böyle öğrendiğini, kendisi internette bu örgüte ait sitelere girmediğini, bu örgütün üyesi olmadığını, konuşmalarda sadece “hizb” kelimesi geçtiğini, ancak daha çok dini konularda sohbet çerçevesinde zaman geçirdiklerini,
Yapılan soruşturmada elde edilen delillerden, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Hizbuttahrir Terör Örgütü içersine sızmaya ve bu örgüt mensuplarını kullanmaya ya da yönlendirmeye çalıştığı ve Mehmet Ali ÇELEBİ’nin de Neriman AYDIN, Kemal AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yoğun irtibatlı olduğunun tespit edilmesi üzerine şüpheliye bu olaydan haberinin bulunup bulunmadığı sorulduğunda; Kendisi bu şahsı ne şekilde tanıdığını yukarda söylediğini, Süleyman’la bir yolculuk esnasında tanışıp, karşılıklı telefonlarını almışlar, arabada ne konuştuklarını bilmediğini, ancak bu şahıs kendisini muhasebeci olarak tanıttığını, dini hususlarda merak ettiğini söylediğini, daha sonra Süleyman’la karşılaştığında Süleyman böyle bir şahısla tanıştığını kendisine anlattığını, Ancak görüşmelerinin ayrıntısına vakıf olmadığını, bir defasında da Süleyman bu şahsa kendisinin telefonundan kontörü olmadığı için mesaj gönderdiğini,
Şüpheli Neriman AYDIN’ın ikametinde yapılan aramada, ele geçirilen bir not kâğıdında, üst kısmında “Hizbuttahrir” yazdığı, bunun altında da, “Süleyman” “Ulus kiler çarşı girişindeki Türkcell telefoncu Rıza arkadaşı” “Keçiören sanatoryum konuşma yerleri” “Her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı” “Aşama aşama hazırlık” “Senin bu kitaba geçmen için altı ayın var” “Bu iş için hiçbir şey talep etmeyen hocalarımız var” “CD ler kalabalık ortamda izleyin” “Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” yazdığı görülmesi üzerine şüpheli Neriman AYDIN'ın notlarında geçen "Keçiören Senatoryum konuşma yerleri" diye bahsedilen yerin neresi olduğu, burada yapılan toplantıların konusunun ne olduğu, bu toplantılara kimlerin katıldığı sorulduğunda; Süleyman denilen arkadaşı Süleyman olduğunu, Ulus Kiler Çarşı girişindeki Turkcell telefoncu Rıza arkadaşı denilen, arkadaşı Rıza olduğunu, Keçiören Sanatoryum mevkiinde kendisinin, Rıfat’ın ve Mahmut OĞUZ isimli şahısların evi olduğunu, buralarda buluştukları için konuşma yerleri buralar diye belirtildiğini, ayda bir büyük toplantı ve haftalık toplantılar dini sohbet amaçlı bir araya gelip yaptıkları sohbetler olduğunu, CD’leri daha çok Mahmut abi isimli şahsın getirdiğini, sohbetleri de onun verdiğini, telefonda şifreli kayıtlar ile ilgili bir bilgisinin olmadığını,
21.07.2008 günü saat:21.19'da Süleyman SOLMAZ ile şüphelinin yaptığı görüşmede tespit edilen; Filistin’e cihada gitme konusu, bu iş için gerekli masraf ve kimin kanalı ile gidilebileceğine ilişkin konuşma içeriği sorulduğunda; Bu görüşmelerinden önce Süleyman’ın cihat içerikli bir CD izleyip etkilenmiş olduğunu, cihada Filistin’e gitmeye karar verip kendisini aradığını, fikrini söylediğini, kendisi de ayarlayayım beraber gidelim dediğini, Kendisinin de Amerikanın Filistin’de yaptıklarından rahatsız olduğunu, bir Müslüman olarak bir şeyler yapmak gerektiğine inandığını, Süleyman böyle bir fikir verince uygun geldiğini, Filistin’e kimin vasıtasıyla gideceklerini kastettiğini bilmediğini, kendisinin Filistin bağlantısının olmadığını, Onun da iki eniştesinden hangisinin bunu yapacağını bilmediğini, bu dosya kapsamında gözaltına alınan Mahmut Oğuz KAZANCI, Süleyman’ın eniştesi olduğunu,
Şüphelinin Ankara ili Keçiören ilçesi Pınarbaşı Mahallesi Ateş Sokak No:4/13 sayılı ikametinde yapılan aramada;
-(13) sayfa A4 kağıdına yazılı Hizb-ut Tahrir yazılı bilgisayar çıktısı,
-(80) sayfadan oluşan Hizb-ut Tahrir ibareli beyaz kaplı kitap,
-(158) sayfadan oluşan Haberül-Vahit Ali DİKİCİ köklü değişim yayıncılık yazılı kitap,
-(56) sayfadan oluşan Hizb-Ut Tahririn yola çıkışı ibareli kitap,
-(1) adet Hızb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti ibareli CD,
-(1) adet Hızb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti ibareli CD,
-(8) adet Köklü Değişim yazılı 2007 yılı Aralık-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos ibareli dergi bulunarak el konulmuştur.
HİZBUTTAHRİR isimli kitap hakkında, Ankara 1 Nolu DGM’nin 17.01.2003 tarih 2003/82 sayılı kararı ile toplatma ve el koyma kararının olduğu hatırlatılarak Hizb-ut Tahrir Terör Örgütü ile ilgili bu dokümanlarla ilgili ifadesini vermesi istendiğinde; Bunların kendisine ait olduğunu, CD, dergi ve kitapları Mahmut ile Kazım isimli şahısların getirdiğini, ondan para karşılığı satın aldığını, meraktan evde bulundurduğunu, çoğunu okumadığını,
Hizbut tahrir terör örgütü üyesi olmadığını, Meraktan sohbetlerinde bulunduğunu, Dergi ve kitaplarını satın aldığını, bir araya gelip sohbet etmek dışında herhangi bir faaliyette bulunmadığını, yasadışı herhangi bir eyleme katılmadığını, suçlamaları kabul etmediğini, bu örgütle kendilerinin bağlantılarını Mahmut abi ve Kazım abi isimli şahısların yaptığını, bu şahıslardan başka kimseyi tanımadığını, bu şahısların da örgüt üyesi olup olmadığını bilmediğini, ancak kendilerine bu dergi ve CD’leri verenler ve sohbetlerde bu gruptan bahseden onlar olduğunu, Ergenekon terör örgütü ile bir alakasının olmadığını, Mehmet Ali isimli şahsın bu örgüt adına kendileri ile irtibata geçmeye çalışıp çalışmadığını da bilmediğini, bu şahsın kendilerinden sadece Süleyman ile irtibatı olduğunu, beyan etmiştir.
b) Evrakı tefrik edilen şüpheli Kurtça BEKTAŞ, Sorgusunda özetle:
“Suçlamayı kabul etmediğini, Ergenekon Terör Örgütü ve Hizbut Tahrir Terör Örgütü ile alakasının olmadığını, Mahmut Oğuz'u geçen sene Süleyman Solmaz isimli arkadaşının evinde iftar yemeğinde tanıdığını, daha sonra birlikte oturup sohbet ettiklerini, Mahmut Oğuz’un sohbet sırasında getirmiş olduğu kitap ve CD’leri kendilerine okuyup gösterdiğini, Köklü Değişim dergileri getirdiğini, bu dergilerin rafta durduğunu, açıp okumadığını, Süleyman Solmaz, Rıza Demir, Rıfat Yıldırım’ın çocukluk arkadaşı olduğunu, bazen haftada bir bazen ayda bir evlerinde bir araya gelip sohbet ettiklerini, dini içerikli sohbetlerde bulunduklarını, dini sohbetler sırasında Hizbut Tahrir Örgütünü duyduğunu, Mahmut Oğuz’un sohbetlerde Hizbut Tahrir Terör Örgütü konusunda kendilerine bilgi verdiğini, daha sonra Rıza Demir'in de internetten Hizbut Tahrir Örgütünü araştırdığını, bir araya geldiklerinde peygamberimizin hayatı ve sahabe hayatları konusunda konuştuklarını, diğer konularda konuşulmadığını,” beyan etmiştir.
2- Evrakı tefrik edilen Şüpheli Mahmut OĞUZ:
a) Emniyet İfadesinde özetle:

“… 2006 yılında askerlikten terhis olduktan sonra Ankara iline döndüğünü, 1 sene kadar sahibi Süleyman UĞURLU veya Ahmet SİVREN olarak hatırladığı şahıslara ait KÖKLÜ VE DEĞİŞİM isimli dergide dizgi ve tasarım bölümünde çalıştığını…, 2003 yılında Hizbut Tahrir örgütüne üye olmak suçlaması ile gözaltına alındığını, daha sonra bu suçlamadan mahkemede beraat ettiğini,
Hizbut-Tahrir Terör örgütü hakkında bilgi sahibi olduğunu, bu örgütün fikri ve siyasi çalışan ve toplumu İslam ile kalkındırmaya çalışan bir parti olduğunu, kendisinin bu partiyi anlatan çeşitli kitap, dergi vb. yayınlarını okuduğunu ve bilgi sahibi olduğunu, bu partinin İslami kalkındırmayı gerçekleştirirken silahlı ya da maddi eylemleri benimsemediğini, amacını fikir ile gerçekleştirmeye çalıştığını, 2003 yılında hakkında bu partiye üyelik suçlaması ile işlem yapıldığını ancak bu davadan beraat ettiğini, kendisinin partinin fikirlerini kabul etmekle beraber, bu parti ile hiçbir şekilde ilişkisinin bulunmadığını ve bu partiden hiç kimseyi tanımadığını beyan etmiş,
Ev aramasında ele geçirilen “Köklü Değişim” dergisi, dergi içerisinde çıkan 3 sayfalık doküman ve Hizbut-tahrir terör örgütünün Türkiye Vilayeti temsilcisi olduğu anlaşılan Yılmaz ÇELİK isimli şahısla ilgili olarak görüşlerinin sorulması üzerine;
Bu dergileri satmak amaçlı bulundurduğunu, o anki işinin yanı sıra dönem dönem bu dergiye giderek bir miktar dergi alıp sattığını, kazandığı paradan yüzde aldığını, Yılmaz ÇELİK isimli şahsı tanımadığını, bu şahıs ile arasında bir ilgi bulunmadığını, derginin arasından çıkan 3 sayfalık dokümandan haberinin bulunmadığını, bu dokümanları hiçbir amaç için kullanmadığını beyan etmiş,
Ankara ili Keçiören ilçesi Kuşcağız Mahallesi Kartaltepe Caddesi No:40/20 sayılı ikamette yapılan aramalarda ele geçirilen ve üzerinde Hizb-ut Tahrir Terör örgütünün anteti bulunan 2 adet CD’nin yapılan incelemesinde, CD’lerde Hizb-ut Tahrir terör örgütünün propagandasını içerir görüntülerin bulunduğunun tespit edildiği hatırlatılarak sorulması üzerine;
KÖKLÜ DEĞİŞİM dergisinin genel olarak HİZBUT-TAHRİR partisi ile ilgili haberler yaptığını, bahsedilen CD’lerde 2002 yılında bu partiye yönelik adli makamlarca yapılan çalışmalar ile ilgili görüntüler olduğunu, bu CD’leri bilgi edinme amaçlı bulundurduğunu, hiçbir şekilde hiçbir yerde kullanmadığını,
İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde, 20.09.2008 günü yaptırılan fotoğraf teşhisinde, 02.09.2005 günü Fatih Camii avlusunda Cuma namazı çıkışında Hizb-ut Tahrir terör örgütü tarafından düzenlenen ve konuşmacı olarak Yılmaz ÇELİK’in katıldığı bir eylemde şüphelinin de aralarında bulunduğu fotoğrafta kendisini teşhis ettiğinin görülmesi üzerine bu eyleme ne amaçlı ve hangi sıfatla katıldığı, eylemde çekilen video görüntülerini Hizb-ut tahrir terör örgütünün propagandası amaçlı kullanıp kullanmadığı, bahse konu örgütün başka eylemlerine katılıp katılmadığının sorulması üzerine;
Bahse konu eylemi hatırladığı kadarıyla o dönem bir basın açıklaması olduğunu, kendisinin o dönem çalışmış olduğu KÖKLÜ DEĞİŞİM dergisi adına haber amaçlı kamera kaydı almak maksadı ile orada bulunduğunu, söz konusu basın toplantısını kimin yada kimler tarafından düzenlediğini bilmediğini, sadece çalıştığı dergi adına haber toplamak amacı ile orada bulunduğunu, kayıt ettiği görüntüleri kullanmadığını, dergiye teslim ettiğini, yaptığı bu işten ücret aldığını,
Özgeçmişini anlatırken 2006 yılında askerden terhis olduktan sonra bu dergide çalışmaya başladığını ve bu dergide bir sene kadar çalıştığını beyan ettiği, ancak bahse konu eylemin 2005 yılında Fatih Camisi avlusunda gerçekleştiği hatırlatılarak ifadelerindeki çelişkiyi nasıl açıklayacağının sorulması üzerine, 2004 Şubat sonunda askere gittiğini, 15 ay askerlik yaptığını, 2005 mayıs sonu veya Haziran başı terhis olduğunu, birkaç ay bir işte çalışmadığını, daha sonra 2005 yılının son aylarına doğru KÖKLÜ DEĞİŞİM isimli dergide çalışmaya başladığını, geçmiş zaman olduğu için tarihleri tam olarak hatırlamadığını, o dönemde bahse konu dergide çalışmakta olduğunu, kendisine isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini, fikir yapısı olarak muhafazakar bir insan olduğunu ancak hiçbir şekilde legal ya da illegal bir oluşum içerisinde olmadığını, münferit olarak sade bir hayat yaşadığını, kendisine yöneltilen hiçbir isnat ile ilgisinin bulunmadığını” beyan etmiştir.

b. Savcılık İfadesinde özetle:
“..Emniyet ifadesini tekrar ettiğini, kendisinin Ergenekon veya Hizbul Tahrir isimli örgütle hiçbir alakasının bulunmadığını, ancak 2003 yılında Hizbut Tahrir örgütü ile ilgili olarak yakalandığını ancak yargılanması sonucunda beraat ettiğini, kendisi ile birlikte yakalanan Kurtça Bektaş, Süleyman SOLMAZ ve Rıfat YILDIRIM’ı tanıdığını, bu kişilerin arkadaş çevresinden olduğunu, diğer kişileri tanımadığını, Neriman AYDIN isimli kişinin bilgisayarında ele geçen Hizbut Tahrir örgütü ile ilgili not ve yazılarla alakasının bulunmadığını, Köklü Değişim isimli yayınevinde çalıştığını, buradan çıkan kitapları para karşılığı sattığını, yukarıda isimlerini verdiği arkadaşları ile bir iki iftar yemeğinde buluştuklarını ayrıca kendilerine aile ziyaretlerinde bulunduğunu ancak burada kendilerine hiçbir şekilde Hizbut Tahrir ile ilgili CD ya da kitap vermediğini, bu yöndeki beyan ve suçlamaları kabul etmediğini, bu toplantı ve yemeklere Engin ve Kazım isimli şahısların katılmadığını, bu kişileri tanımadığını, emniyette verdiği ifadesinin doğru olduğunu, hiçbir örgütle ilgisinin bulunmadığını” beyan etmiştir.

c) Sorgusunda :
“Suçlamayı kabul etmediğini, Hizbut Tahrir Terör Örgütü üyesi olmadığını, bu örgütle alakasının bulunmadığını, Kurtca Bektaş, Rıfat Yıldırım, Süleyman Solmaz'ı tanıdığını, arkadaş çevresi olduğunu, şüpheli Neriman Aydın isimli şahsın bilgisayarında ele geçirilen Hizbut Tahrir ile ilgili not ve bilgilerden haberinin olmadığını, yukarıda isimlerini söylediği arkadaşları ile iftarlarda ve aile ortamlarında birlikte olduklarını, güncel konularda sohbetleri olduğunu, birlikte olduğu bu arkadaşlara kitap ve cd vermediğini, köklü değişim yayınevinin dergi ve kitaplarını para karşılığı sattığını, cep telefonu kullandığını ancak şuan numarasını hatırlamadığını,beyan etmiştir.


3- Evrakı tefrik edilen şüpheli Mahmut Oğuz KAZANCI

Şüpheli Mahmut OĞUZ KAZANCI Emniyette susma hakkını kullanmıştır.
Savcılık İfadesinde özetle:
“…Kayınbiraderi Süleyman Solmaz’ı tanıdığını, Süleyman’ın üç arkadaşı bulunduğunu, daha önce onları gördüğünü, Rıfat Yıldırım, Kurtca Bektaş ve Rıza Demir’i Süleyman Solmaz’ın yanında gördüğünü” beyan etmiştir.

4- Evrakı tefrik edilen Şüpheli Rıfat YILDIRIM:
Şüpheli Rıfat YILDIRIM Emniyette susma hakkını kullanmıştır.

a) Savcılık İfadesinde özetle:
“…kendisinin geçen sene ramazan ayında Kazım abi diye hitap edilen soyadını bilmediği bir şahısla Süleyman vasıtasıyla tanıştığını, Süleyman SOLMAZ, Kurtça BEKTAŞ ve Rıza DEMİR ile çocukluk arkadaşı olduklarını, Kazım isimli şahısla Süleyman isimli arkadaşının evinde verdiği bir iftar davetinde tanıştıklarını, önce arkadaş konularında daha sonra dini konularda sohbet ettiklerini, ardından bu sohbetlerin devam ettiğini, haftalık ya da 15 günlük periyotlarla bu ekiple bir araya geldiklerini, oturduklarında dini dergilerden okuduklarını, 4 ay kadar önce bir sohbetlerinde Kazım isimli şahsın “Hizbul tahrir” olduğunu söylediğini, bu şekilde öğrendiğini, ardından kendisine sorduğunu, internetten araştırdığını, amacının hilafeti getirmek olan bir örgüt olduğunu öğrendiğini, dini konularda kafaları örtüştüğü ve anlaştıkları için sohbetlerinin devam ettiğini, bu sohbetlerinin birinde (5 ay kadar önce) Kazım isimli şahsın getirdiği Mahmut OĞUZ isimli şahıs ile tanıştıklarını, bu şahsın da sohbetlerine devam etmeye başladığını, kendisinin “Köklü Değişim” isimli bir dergi bulundurduğunu, kendisine de birkaç defa bu dergiyi sattığını, diğer arkadaşlarına satıp satmadığını bilmediğini, bu dergide daha çok normal dini konular bulunduğunu, toplantılarına özel bir isim vermediklerini, normal arkadaş sohbeti tarzında olduğunu, kimin evi müsaitse ona göre bir araya geldiklerini, eşlerinin de geldiğini, ancak onların ayrı sohbet ettiklerini, isimlerini verdiği şahıslarla tanışıklığı olduğu için bunlarla telefonla da görüştüğünü,

Bu toplantıları kendisinin organize etmediğini, ancak arkadaşlarıyla konuşup karar verdiklerini, Rıza’nın kendisine “Hiz.şey” derken toplantılarını ve hizbul tahrir bağlantılarını kastettiğini, kendisinin gerek Mahmut abinin gerekse Kazım abinin hizbul tahrirci olduğunu bildiğini, çünkü sık sık sohbetlerinizde bundan bahsettiklerini, ancak üye olup olmadıklarını, üye iseler konumlarını bilmediğini,

1 adet 56 sayfadan oluşan Mescidi Aksadan Bir Nisrun Doğuşu: Huzbut-Tahririn Yola Çıkışı isimli Hizbu-t Tahrir’ in anlatıldığı kitapçığı kimden aldığı ve Hizb-ut Tahrir ile ilişkisini açıklaması istendiğinde;
“Bu kitabı da bir toplantıların Mahmut Oğuz’un getirdiğini, kendisinden para ile satın aldığını, kendisinin meraktan bu ekibin içerisinde yer aldığını, sempatizanı veya üyesi olmadığını, ancak toplantılarına ve sohbetlerine katıldığını..”
Son olarak “Hizbut tahrir isimli örgütü Kazım abisi ve Mahmut Oğuz abisi vasıtasıyla tanıdığını, bu örgütün amacının hilafeti getirmek olduğunu, bu amaçla daha çok Mahmut abisinin yönlendirmeleri ve belirlemeleriyle haftalık ya da on günlük periyotlarda ev toplantıları yaptıklarını, bu toplantılara da Mahmut abisinin Köklü Değişim isimli dergiyi ve bazen farklı kitap ve broşür getirip dağıttığını, merak ettiği için internetten bu örgüt ile ilgili sitelere girerek bazı yazıları indirdiğini…” beyan etmiştir.

5- Evrakı tefrik edilen Şüpheli Rıza DEMİR:
a) Emniyet İfadesinde özetle:
2007 senesinin Ramazan ayında Süleyman SOLMAZ isimli arkadaşının iftar yemeği verdiğini, kendisinin de bu iftar yemeğine katıldığını, yemekte Kurtça BEKTAŞ, Rıfat YILDIRIM, Engin …?, Ali..? isimli şahısların olduğunu, yemekte sohbetleri devam ederken ne iş yaptığını bilmediğini, Süleyman SOLMAZ’ın babasına ait nakliye firmasında çalıştığını bildiği Engin..? isimli şahıs “İslami sohbetler veren bir tanıdığım var, isterseniz onu çağırıyım konuşun, sormak istediğiniz şeyler varsa sorun” dediğini, kendilerinin de “çağır” dediklerini, yaklaşık 1 saat sonra Kazım…? İsimli şahıs Süleyman SOLMAZ’ın evine geldiğini, birkaç saat kendisiyle dini konularda sohbet ettiklerini, Engin isimli şahıs haricindeki arkadaşlarının Kazım..? ı orada tanıdıklarını, Kazım..? sohbetin sonunda “bu sohbetleri isterseniz devamlı birimiz evinde yapalım” dediğini, kendilerinin de kabul ettiklerini, sohbetlerini dönüşümlü olarak Kurtça BEKTAŞ, Süleyman SOLMAZ ve kendisinin evinde dönüşümlü olarak 5-6 sohbet yaptıklarını, sohbetlerinin içeriğinin dini konularla ilgili olduğunu, bunun haricinde hiçbir konunun işlenmediği, söylenmediğini, en son katıldığı sohbette Kazım…? “okuyun, burada Hizbut Tahrir’den bahsediyor, haftaya gelin bunları işleriz, Hizbut Tahrir ile ilgili kafanıza takılan bir şey olursa sorarsınız, ben size anlatırım” diyerek kendisine üzerinde Hizbut Tahrir yazılı kitap ve CD verdiğini, kendisi kitap ve CD’yi evine götürdüğünde babasının kitap ve CD’yi görüp bunların ne olduğunu sorduğunu, kendisinin de ona “Kazım abi verdi, bu cemiyete bağlıymış” dediğini, babasının da “ben bunları biliyorum, yasal bir yer değilmiş” dediğini ve internetten Hizbut Tahrir’i araştırarak kendisine gösterdiğini, kendisinin de internette Hizbut Tahrir’in terör örgütü olduğunu orada gördüğünü, Bundan sonra sohbetlerinin olmadığını, kitap ve CD’yi de attığını zannediyor olduğunu, ancak ikametinde polis tarafından yapılan aramada bulunduğunu, bunların varlığından haberinin olmadığını, varlığını unutmuş olduğunu, bunun haricinde sohbetlerine kimseyi davet etmediğini” beyan etmiştir.

Hiç yorum yok: