11.8.09

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 1901 - 1950 SAYFALAR

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ 1901 - 1950 SAYFALAR

Süpheliye Ergenekon Terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlar neticesinde Kemal AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Neriman AYDIN isimli şahısların bir kısım Harp Okulu öğrencilerini, subayları, emniyet mensuplarını ve bir kısım kamu görevlilerini illegal olarak örgütlemeye çalıştığı, bir kısım evlerde bu şahısları yönlendirdiği ve gizli toplantılar tertip ettiği anlaşılmıştır. Bu örgütlenme hakkında bilginiz var mıdır? Bu örgütlenmenin sizde içerisinde yer alıyor musunuz? Bu şahıslar ne amaçla böyle bir illegal örgütlenmeye gitmektedirler sorusu sorulduğunda;
Kemal AYDIN’ın yanına gittiği zaman bu öğrencileri orada birkaç defa gördüğünü, Kemal’in yanına (2) genç teğmenin gelip gittiğini, ancak isimlerini bilmediğini,
Tape NO: 6773 ; 15.02.2008 18:57 Kemal AYDIN’la yapmış olduğu görüşme sorulduğunda;
Kemal Aydın ile birçok konuyu paylaştığını, Bu nedenle MİT’e giderkende bu konuyla ilgili haber verdiğini, Kemal AYDIN’ın MİT’i yabancıların yönettiğini düşündüğünden görüşme içeriğindeki ifadeleri kullandığını, Mehmet Ali Komutanın ise Kemal AYDIN’ın yanına gelen yeni karacı pilot teğmen olduğunu, soyismini hatırlamadığını,
Tape NO: 6774 ; 19.02.2008 10:41 de Kemal AYDIN ile yapmış olduğu görüşme sorulunca; Görüşmede bahsi geçen kişinin avukatı olan Hakan ERDEM olduğunu, Kemal AYDIN’ın MİT’in emperyalist güçlerin elinde bulunduğunu düşündüğü için MİT’ le yaptığı görüşme hakkında kendisinden bilgi istediğini,
19.02.2008 günü saat 14.48’de Volkan…? ile yaptığı görüşmede; “Volkan paşam nasılsınız ....” “…Bakanlık toplantıyı iptal edince kaldı ama bu cuma günü gelebilirim yine de bir ortalığa bakıyorum bakanlıkta bir ziyaret yapmam gerekecek” “Biraz müdahale edeyim diye yeni kanun yazılıyor çünkü onun için biraz müdahale edeyim diye uğrayacam oraya bu cuma veya önümüzdeki hafta gelicem paşam gelince de sizi arayacam” “Ben bilgi vereyim dedim çünkü” dediği, Volkan’ın “Sağol bende seni arayacaktım bu genel kurul ne zaman hocam genel kurula şimdi yönetim kurulu kararı çıkarıcaz da biz” dediği hatırlatılıp sorulduğunda;
Görüştüğü kişinin emekli general Volkan KAPLAMA olduğunu, ATİ Şirketinin ortağı olan Türk Tıpsan şirketinin genel müdürüdür ve bir dönemde ATİ’nin genel müdürlüğünü yaptığını, görüşmede geçen konunun şirket genel kurul toplantısı olduğunu,
Savcılık beyanında;
Karadeniz Teknik Üniversitesi Hematoloji Bilim Dalında profesör olarak görev yaptığını, Mesleği gereği yurtdışına çok sık giriş çıkış yaptığını, Avrupa ülkelerine, İtalya İspanya, Almanya ve Hollanda ile yılda bir defa da ABD'ye San Francisco’ya bilimsel toplantılar için gidip geldiğini,
Karadeniz Teknik Üniversitesinin ATİ (gelecek) isimli kök hücre proje koordinatörü ve ATİ şirketinin genel müdürü olduğunu,
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden sadece Sevgi Erenerol, Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın ve Neriman Aydın'ı tanıdığını,
Şüphelilerden Sevgi Erenerol'u, 2006 yılı Eylül ayındaki Dinler ve Kök Hücre isimli bir kongreye davet etmek için Kemal Aydın'ın kardeşi Mevlüt Aydın'ın Ankara Beşevler tarafındaki bürosunda Kemal Aydın'ın yanında gördüğünü, burada kendisi ile tanıştığını, kendisini kongreye davet ettiğini, Sevgi Erenerol’un geleceğini söyledi, ancak kongre tarihine 10 gün kala gelmekten vazgeçtiğini, Kemal Aydın'a Sevgi Erenerol’un niçin programı iptal etiğini sorduğunda kendisinin emperyalist güçlerin, Amerikan’ın adamı olduğunu düşündüğü için gelemeyeceğini söylediğini, bunun dışında herhangi bir irtibatı ve görüşmesi olmadığını,
Şüphelilerden Durmuş Ali Özoğlu ile yaklaşık son 3-6 ay arasında Seğmen otelde kaldığı sırada Kemal Aydın ile yanına geldiklerinde tanıdığını, kendisini yayın evi sahibi Ali Özoğul olarak tanıttığını, yanında Hatice Bahtiyar isimli bir bayanın olduğunu, bu bayanın ne iş yaptığını bilmediğini, sekreteri olabileceğini, o gün Kemal Aydın ile buluşmalarının sebebinin kendisinin avukatı olan Hakan Erdem'in Kemal Aydın ile arasının bozuk olması nedeniyle kendilerini barıştırmak olduğunu, ancak Hakan’ın buluşmaya gelmediği için bu barışmanın gerçekleşmediğini, Kemal Aydın'ın tanıdığı, çok sevdiği dostu olarak Ali Özoğul'u tanıdığını, Karadeniz Teknik Üniversitesinin ATİ (gelecek) isimli kök hücre proje koordinatörü ve şirketin genel müdürü olduğunu, Ali Özoğlu, kendisini yayın evi sahibi olarak tanıttığı için şirketin antetli kağıtlarını ve matbu evraklarını bastırmak için kendisinden fiyat aldığını, ancak anlaşma sağlayamadıklarını, ülke meseleleri üzerine konuştuklarını, ülkenin kötüye gidişi ile ilgili konular görüşüldüğünü, Kemal Aydın’ın 1980 yılından beri sürekli emperyalizmin Türkiye'de bütün kurumlara hakim olduğu ve bu hakimiyetin insanları bilinçlendirmekle kurtulabileceklerini söylediğini, orada da ülke meseleleri üzerine konuşulduğunu, bunun dışında herhangi bir irtibatı ve görüşmeleri olmadığını,
Şüphelilerden Kemal Aydın ile 1980 yılından beri tanıdığını, her geçen yıl biraz daha sık, özellikle okulunu bitirdikten sonra daha sık görüşmeye başladığı, Ayda en az bir kez görüştüğünü, baba dostu olduğunu, babasının eski MHP'nin kuruluşunda yer alan ve etkin faaliyetlerde bulunmuş bir tıp doktoru olduğunu, dolayısıyla Kemal Aydın’ın da onun yanında yetişen gençlerden olduğunu, kendisinin bir dönem Baki Tuğ'un danışmanlığını yaptığını, daha sonra onunla da anlaşamadığını, Kızılay emekli müfettişi olduğunu, bütün Türkiye'yi dolaştığını, insanların bilinçlendirilmesi gerektiğini, aksi takdirde emperyalizmin oyuncağı olacağını herkese anlattığını, baba dostu olduğu için kendisini kıramadığını, çok sevdiği bir büyüğü olduğunu,
Şüphelilerden Neriman Aydın’ın ise Kemal Aydın'ın kardeşi olduğunu, Ziraat Bankasında memur olarak çalıştığını, Kemal Aydın ile birlikte aynı görüşleri paylaştığını, toplumsalhaber.com isimli sitede yazılar yazdığını, Ankara’ya her gittiğinde kendisiyle görüştüğünü,
Soruşturma kapsamında şüphelilerden ele geçirilen Ergenekon, Lobi, Devletin Yeniden Yapılanması üzerine Öneriler, Mafya, Panzehir, 21.Yüzyılda Casusluk, NBC Silahları Üretim Analizi, Ulusal Medya 2001, Kanal 6 Analiz, Televizyon Analiz, Dergi, Security AŞ, Protokol AŞ, Birleşik Komin, Özel Güvenlik Şirketi, Gladyo Sanatçılar, MİT, Medya Ajan Gazeteciler, Kemalist Hareket, Dinamik Ulusal Güç Birliği, Dinamik Anti/tez isimli dokümanlar ve içerikleri okunup kendisine sorulduğunda;
Gözaltına alınıncaya kadar Ergenekon operasyonunun bir tertipten ibaret olduğunu düşünen kişilerden olduğunu, örgütün dokümanları ve eylemleri ile ilgili bilgi aldıktan sonra ciddi bir örgütlenme olduğunu anladığını, kendisinin bir bilim adamı olduğunu, kendi dalında dünyada bir yer edinmeye çalıştığını, araştırmaları nedeniyle dünyada 2. olan Paul Erlich ödülüne aday gösterildiğini, kök hücre üzerine ciddi çalışmalar yaptığını, herhangi bir örgütle veya başka bir oluşumla uğraşacak kadar vakti olmadığını, bu davanın içinde yer almasının nedeninin Kemal Aydın ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri olduğunu, ancak bundan 5-10 yıl önce de Kemal Aydın’ın aynı şeyleri kendisine telefonda söylediğini, terörle hiçbir ilgisinin olmadığını, anılan dokümanları ilk defa Emniyette duyduğunu,
TAPE NO: 6681, 24.02.2008 günü saat 22.42’de Kemal AYDIN ile yaptığı görüşme okunarak sorulduğunda;
Kemal AYDIN'ı baba dostu olması nedeniyle uzun yıllardır tanıdığını, sürekli kendisine emperyalist güçlerin güdümünden kurtulmak gerektiğini anlattığını, bu konuşmanın da onun üzerine olduğunu, emperyalist güçlerin elinde olarak belirttiği kurumunda Devletin tüm kurumları olduğunu, Kemal AYDIN’ın sürekli izlendiğini düşündüğünü, çünkü önemli işler yapan insanların sıkıntı çekeceğinden bahsettiğini, Büyükanıt Paşa geldikten sonra kendisinin takip edilmekten kurtulduğunu düşündüğünü, Türk Silahlı Kuvvetlerine inancının yüksek olduğunu, kendisinin fiziksel olarak sakat olduğu için askerlik bile yapmadığını, daha önceki Genel Kurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK zamanında askerlere çok kızdığını, görüşme içinde geçen “psikolojik savaşın yönetleri olacağız” derken kendisinin çevreyi aydınlatması gerektiği, insanlara daha kolay ulaştığı için emperyalizme karşı psikolojik savaş içinde yer alması gerektiğini söylediğini,
TAPE NO: 6783; 17.03.2008 günü saat 14.41’de M.A ile yaptığı görüşmede; kendisinin “Senden ne var ne yok haberlerde var mı bir şey” “Ben şimdi sana da saklarım burada duruyor Aydınlık dergisine aboneyim bu hani işçi partisi varya” “Epeydir ondan alıyorum. Ergenekonla ilgili suçlamanın ana metnini yayınlamışlar abi varya ve bu olay Ergenekon operasyonu Amerika Birleşik Devletlerinden iki gün önce gelen bir emirle yapılmış ve tamamen onların düzmecesi abi” “Abi Tuncay GÜNEY denen bir adamın 7 yıl önce verdiği ifadeden hareketle başka da doğru dürüst belgeleri yok çoğu üç kağıtçı ve uydurma” dediği ve bir süre görüştükten sonra Mevlüt’ün “Ömer aradı mı seni Ömer KURNAZ” dediği, kendisinin “Aradı değişiklikler olmuş herhalde” dediği, Mevlüt’ün “Perşembe günü haber alıyor senin daha haberin yok dedim ondan sonra diyorsun ki oğlum hoca bana fırça attı lan sen orada bostan korkuluğu musun dedim haber aldığın gün hemen hocayı aramıyorsun” dediği, kendisinin “Onun için onun için ya bunu gizli tutmuşlar falan filan demesinin nedeni o o zaman” dediği hatırlatılarak Görüşme içinde Ergenekon operasyonunun ABD den iki gün önce gelen bir emirle yapıldığı ve tamamen düzmece olduğu, Tuncay Güney'in 7 yıl önce verdiği bilgiden hareketle, doğru dürüst belgesi olmayan, 3 kağıt ve uydurma bir soruşturma olduğuna ilişkin sözleri sorulduğunda;
Bu görüşmeyi M.A ile yaptığını, Kemal Aydın'ın küçük kardeşi olduğunu, Aydınlık dergisine o tarihten 6 ay önce abone olduğunu, tamamen oradan okumuş olduğu bilgileri kendisine aktardığını, gençlik yıllarında okuduğu lisenin ülkü ocağı başkanlığını yaptığını, Aydınlık dergisin hiç sevmediğini, Ancak Aydınlık dergisi aykırı bir dergi olup, yıllar önce yazmış olduğu haberlerin genelde doğru olduğu ortaya çıktığı için, Ergenekon soruşturmasını da merak ettiği için gerçeğini öğrenmek için aldığını, dergide okumuş olduğu haberleri konuşması içinde aktardığını, o sırada öyle düşündüğünü, ancak nezarethanede kaldığı sırada Erol Mütercimler'le görüştükten sonra bu işin asla tertip olmadığını ve karşı siyasi bir atak olarak yapılmadığını, gerçekten ciddi bir örgütlenme olduğunu herkesin anladığını,
TAPE NO: 6784 ; 17.03.2008 19.19 da Kemal Aydın ile yaptığı görüşme okunarak sorulduğunda;Bu görüşmede baskın olarak konuşan Kemal Aydın olduğunu, kendisinin genelde dinlediğini ve Cumhuriyet için üzerime düşen görevi yaptığını söylediğini, Ergenekon soruşturması kapsamındaki kişilerin özellikle Sami Hoştan, Sevgi Erenerol, Emin Gürses ve Veli Küçük'ün yan yana konulmasını bağdaştıramadığı için bu şekilde söylediğini, yorum getirerek kendi davalarında husumetli olduğu Yavuz Tekelioğlu ile aynı davada olamayacağı benzetmesini yaptığını, görüşme içinde esas devlet bu işe el koyacak, sahip çıkacak sözleri ile Kemal Aydın’ın Türk Silahlı Kuvvetlerini kastettiğini, Türkiye Cumhuriyetini asker kurduğu için böyle düşündüğünü ve söylediğini,
TAPE NO: 6786 ; 21.03.2008 10.22 de Kemal AYDIN ile yapmış olduğu görüşmede; bir ajansla ilgili yardım talebinde bulunduktan sonra Doğu PERİNÇEK’in tutuklandığından bahsettiği, daha sonra Kemal AYDIN’ın “Şimdi eceli gelen eceli gelen köpek derler cami duvarına işer BÖYLE HEPİMİZİ TOPLASINLAR…” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;
Bu beyanın Kemal AYDIN'ın yapmış olduğu yorum olduğunu, Kemal AYDIN'ın kendisinin de alınabileceğini düşündüğü için bu şekilde beyanda bulunduğunu,
TAPE NO: 6788 ; 24.04.2008 14:30 da Kemal AYDIN ile yapmış olduğu görüşmede; kendisinin “Coşkun bey çok büyük müjdem var hocam var dedi ben sizin projenizi gittim Ankara merkezde sundum ve bunun için özel bir birim kuruluyor bu birim sizi yakında gelebilir o burda veya sizi Ankara ya çağırabilirler…” dediği ve bir süre konuştuktan sonra Kemal’in “…devlet sahibiyiz dimdik ayaktayız” “Yani bu uğurda yorulmak değil ölmek üzere and içtik söz verdik ...” “…bir de sen yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut” “Temel Temel i falan” dediği, sizin “Yok hiç merak etme abi” dediğiniz, Kemal’in “Şimdi sen tuttuğun sürece sen kontrol sende herşey sende sen tutacaksın onları tutacaksın başkalarının kullanmasını Türk milletinin aleyhine kullanmasını fırsat vermeyeceksin ne yapalım adamların niteliği bu ölçüsü o” dediği, bir süre sonra Kemal AYDIN’ın Cem PAPİLA’nın yanına geldiğinden bahsettiği hatırlatılarak sorulduğunda;
Söz konusu görüşme MİT'in kurmuş olduğu bioteknoloji birimiyle ilgili olan görüşme olduğunu, Kemal AYDIN’ın bütün kurumların elden gittiğini düşündüğü için kendisinin de MİT'e gidip rapor sunmasından MİT'in CIA'in, Mossad ve İngiliz istihbaratının emrine verildiğini söylediğini,
TAPE NO: 6790 ; 05.06.2008 21:58 da Kemal AYDIN arasındaki görüşme de; kendisinin; “…abi inanılmaz keyifliyim bu gün resmen bayram günü” “Evet abi çünkü bundan sonra geleceği gösterdi bize” “Evet evet abi askerlerin hazırdır abi” “Zaten biz senin emrine hazırdık” “ABİ BİZİM İÇİN DEVLET SENSİN” dediği, Kemal AYDIN’ın “Neriman’ın da selamı var Noyan komutanında selamı var seni çok öpüyorum” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;
Kemal AYDIN’a bu “bizim için Devlet”in kendisi olduğunu söylediğini, çünkü kendisine çok güvendiğini, dürüst adam olduğunu, görüşme içinde geçen Noyan Komutanın harp okulundan yeni mezun olan teğmen olduğunu, Kemal AYDIN’ın sürekli kahvelerde böyle gençlerden oluşan kişilerle konuştuğunu ve etrafında sürekli böyle gençlerin bulunduğunu, bir de karacı pilot teğmen de Kemal AYDIN’la görüştüğünü,
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan operasyonlar neticesinde Kemal AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Neriman AYDIN isimli şahısların bir kısım Harp Okulu öğrencilerini, subayları, emniyet mensuplarını ve bir kısım kamu görevlilerini illegal olarak örgütlemeye çalıştığı, bir kısım evlerde bu şahısları yönlendirdiği ve gizli toplantılar tertip ettiği hatırlatılarak bu örgütlenme hakkında bilgisi sorulduğunda;
Bildiği kadarı ile Topçu Noyan ile pilot olan Mehmet Ali ismindeki iki genç teğmen ile bir araya geldiklerini, siyaset konuştuklarını, bunlardan Mehmet Ali’nin kendisinden nasıl kilo alınacağına ilişkin bilgi aldığını, onun dışında ne tür faaliyetler içinde bulunduklarını bilmediğini,
TAPE NO: 6773 ; 15.02.2008 18:57 Kemal AYDIN’la yapmış olduğu görüşme de; Kemal’in Mehmet Ali komutanla biz sohbet ediyoruz” “Sömestır tatiline başladı pilotluk diplomasını aldı” “Amcası şimdi sömestır tatilleri varmış 15 gün biz onunla ders çalışıyoruz” dediği ve yaptırılan bir bayrakla ilgili olarak “Şimdi senin yaptığın iş yani sana minnettarım” “Devletimizin bizden talep ettiği şey çok doğru birşeymiş değil mi şimdi onu görüyorsun bayrağa bakınca görüyorsun değil mi” dediği, kendisinin “Sana fotoğrafını çeker yollarım ben size yarın dalgalanırken” dediği, Kemal’in “Sen Neriman a gönder sen zaten bilgileri göndermedin” “Şimdi o bilgileri göndermedin o bilgileri gönder haber yapalım canım benim” dediği, bir süre sonra “Abi bu arada bilgi vereyim yarın şeye gidiyorum MİT 6 buçukta benimle görüşme istedi” “MİT in şeyine kendi yerine” dediğini, Kemal’in “Ne konuşacağını ne konuşmayacağını biliyorsun dimi” dediği, kendisinin “Biliyorum abi biliyorum” dediği, bir süre konuşacağız şeylerden bahsettikten sonra Kemal’in “Mustafa Kemal in devletine saldırı var şimdi bu saldırının gereği olarak onu değiştirdiler sivilleştirme adı altında oraya sivil diye adamları getirdiler ve o teşkilatı CIA’nın MOSSAD’ın ve İngiliz istihbaratın emrine verdi” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;
Görüşmede geçen Kemal AYDIN’ın karacı pilot teğmen olan Mehmet Ali'nin sömestr tatili ile ilgili ders çalışıyoruz şeklindeki sözleri, Kemal'in onlara anlattığı sohbet konuları olduğunu, bayrak direğinin dikilmesi olayının da şirketin önüne büyük bir bayrak direği diktirmesi ile ilgili Kemal Aydın’ın kendisini kutlaması olduğunu,
TAPE NO: 6774 ; 19.02.2008 10:41 de Kemal AYDIN ile yapmış olduğu görüşmede; Kemal’in “Ben diyecektim ki onlarla konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar” “Anladın mı neyi konuşmak istiyorlar ne soruyorlar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir istedikleri anladın mı” dediği, kendisinin “Tamam abi ben sana akşam bilgi veririm” dediğini, Kemal’in “Şimdi ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, kendisinin “Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz alacaz” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;
Bu görüşmedeki Kemal Aydın’a bilgi vereceğine ilişkin sözleri ve öncesinde her konuyu Kemal Aydın’a danışmış olmasının Kemal Aydın’ın kendisinin lideri ve yöneticisi olduğundan değil, fikirlerine ve yaşantısına saygı duyduğu bir insan olmasından kaynaklandığını, her konuyu kendisine danışmak ihtiyacı hissettiğini, aralarında hiyerarşik bir yapı olmamasına rağmen fikirlerine değer verdiği için her konuyu Kemal Aydın’la paylaştığını, görüşme içinde geçen ekipten birinin koptuğu ve geri alacaklarına ilişkin sözlerinin de Kemal Aydın’ın etrafında olan gençlerden olan ve benim de avukatlığımı yapan Hakan’ın ekipten ayrılması üzerine araları bozulduğundan kendisinin Hakan Erdem’i yeniden aralarına katacağını söylediğini, MİT’e giderken ve dönüşte yapacaklarını ve yaptıklarıyla ilgili bilgileri Kemal Aydın’la paylaştığını,
TAPE NO: 6777; 19.02.2008 günü saat 15.00’da M.A ile yaptığı görüşmede; Mevlüt’ün “Vatandaşlar geldimi bugün görüşecek devlet gelecekti ya bugün” dediği, kendisinin “Bugün ben gidiyorum ben” “Volkan paşa ile görüştüm” “…bir Trabzon’a geleyim diyor ele güne gösterelim diyo tamam paşam gelin dedim haftaya alıyorum buraya onu” “Abi anladıkki o devlet asıl devlet değil yani” dediği, Mevlüt’ün “Değil tabi onu baştan söyledikte dinlemedin” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;
M.A, Kemal Aydın'ın kardeşi olduğunu, şirkete devletin yardım edeceği konusunda Kemal Aydın’ın kendisine söylediğini, ancak hiçbir yardım gelmeyince kendisinin “abi anladık ki o devlet asıl devlet değil yani” şeklindeki sözlerinin kendisine destek vermedikleri ve onun da sürekli destek verileceğini söylemesinden dolayı asıl devlet diye Türk Silahlı Kuvvetlerinden bahsetmesidir dediği,
TAPE NO: 6680 ; 23.02.2008 15.18 de M.A ile yaptığı görüşmede; bir süre çeşitli konularla ilgili görüştükten sonra Mevlüt’ün “Mesele yok paşalarla geleyim mi gelme mi istiyon mu istemiyon mu” dediği, kendisinin “Gel gel gel millet bir gerildi bir gerildi paşa yı görünce Ömer’in suratını göreceksin” “Abi korktular herif ... kurula girerse genel müdür olarak gelirse ne olacak diye” Mevlüt’ün “Ya biliyorsun hem kendisi diyor ki o gece bana Mustafa Kemal Samsun’a çıktığında ki 8 adamdan yanında hiçbir tarihte kimse olmamış Samsun’a kadar kullanmış bunu bildiği halde demiyor ki bu Ercüment OVALI herkese kullanmalıdır kardeşim bunu anlamayacak kadar mal kafalılar ya” “…duydun mu bilmiyorum paşa söyledi mi” “İnterpar...1 milyon paunt ayırmışlar kök hücre işine abi” “Şimdi demek ki bunlar işin farkına varmışlar dün akşam Zafer’le de konuştum” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;
Görüşmede geçen Volkan Paşa Türk TIPSAN'ın genel müdürlüğünü yapan Volkan Kaplama, Ömer ismindeki şahıs yönetim kurulundaki Ömer Şen olduğunu, Mevlüt'ün yapmış olduğu yorumlar da işin başarılmasına ilişkin olduğunu,
TAPE NO: 6789 ; 20.05.2008 23:14 ’te M.A ile yaptığı görüşmede; “…sayemde ihaleyi aldın senin fiyatları koymuş olsaydık çoktan şiştiydik oğlum” dediği, Mevlüt’ün “Niye ellişer lira metrede yüksekti benimki” dediği, kendisinin “Şimdi demiş ki şey Mehmet Haberal” “Bir kene demiş bu katı onlara veririz ama diğerinde oturup konuşacaz bizde yaparız” “He böyle olsun e şimdi 30 mayısta DPT ye veriyorlar DPT proje çıkmaya bilir kabul edilmeyebilir Mehmet Haberal demişki hiç önemli değil DPT den ne kopararırsan kopartın gerisi biz yapacaz demiş” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;
Kendilerinin kök hücre ile ilgili Adana'da Başkent Üniversitesi Hastanesi bir laboratuvar kurulması için ihaleye katıldıklarını, Üniversite rektörü Mehmet Haberal'ın DPT'den ne koparırsan kopartın gerisini biz yapacağız dediğini, bunu Mevlüt'e ilettiğini, ihalelere konsorsiyum halinde Mevlüt ile beraber girdiklerini, onun şirketinin adı Metol olup inşaat işi yaptığını, kendilerinin de bilgi transferi yapıklarını, bu nedenle ihale ile ilgili yaptıkları görüşme olduğunu, bu ihaleyi kazandıklarını, DPT’nin ise Devlet Planlama Teşkilatı olduğunu, paranın oradan alınacağını, eğer yetmeyen kısım olursa Başkent Üniversitesinden alınacağını, bunu Haberal’ın kendi mühendislerine söylediğini, kendisinin de bunu Mevlüt Aydın’a ilettiğini,
Neriman AYDIN’da el geçen ajanda da el yazısı ile “03 Mart 2006 Sevgi ERENEROL, Ergun POYRAZ, Tenzile RÜSTEMHANLI, Önder SAV, Ercüment OVALI, Mevlüt AYDIN 30 dak. Saat:17.30’dan 9.30’a kadar bir sohbet Kemal Abim toplantıya katılamadı, Antalya seyahati nedeniyle, unutmadan konuşmaları kayda geçmeliyim (1) Ergun POYRAZ’ın en son sarfettiği cümlelerden başlamak istiyorum. Hayri Bildik Beyin kendini kazıkladığından, Necip Beyin kitaplarının trilyonlar tuttuğundan, kendisine kazık attığından bahsetti, Bunları neden söyledi? Sevgi Hanım Toplumsal Dönüşüm Yayınevinde neler oluyor insanlar (Hüseyin Mümtaz v.s) kimseler paralarını alamadılar, Galiba devirler falan olmuş dedi. Ergun POYRAZ’da bunun üzerine “O kadın devraldı dedi” “Hayri Bey evden bile çıkmıyormuş” dedi” yazdığı,
Diğer sayfada “(2) Paşalardan ve Türk Ordusunun Paşa düzeyindeki yönetiminin Amerika ve Yahudiler elinde olduğundan bahsedildi. Tuncer Kılıç, Y. Büyükanıt, Ertuğrul Ozkok, Hilmi Özkok’un akraba ve dönme (daire içine alınmış) Sabatayht - Yahudi olduklarından bahsedildi. Daha sonraki Gen. Kur. Bşk. Sırasında bekleyenlerin de maşa olduğundan, dolayısıyla TSK nin Devletin ve ülkenin meselelerine hakim olamadığından bahsettiler. Bu fikrin ısrarcı sahibi Ergun Poyraz. Ya Şimdi E. Poyrazın bu düşüncelerini yorumlamak istiyorum: Bu adam TSK nin yardım ve korumasıyla kitap yazıyor, belgelere ulaşıyor. Ama adam ordu aleyhinde propagandaya ısrarla devam ediyor. Bu adam gerçekten ordunun mu yoksa ordudaki din ağırlıklı kesimin mi yoksa ordudaki mason ağırlıklı kesimin mi emrinde?” şeklinde yazdığı,
Metnin son sayfasında ise; sorular çok fazla, şüphelerim yüksek boyutlarda. Bir de Kemal Abimin yanında konuşmadığı hususları o yokken bir bir döktü. Kemal Abimden korkuyor mu? Çekiniyor mu? Bir diğer konu N. Hablemitoğlu’nun çok yakın bir arkadaşı tarafından onu tanıyan biri tarafından öldürüldüğünü ifade etti, Sevgi hn. da teyit etti. Bu konuda abimin düşüncelerini alalım. Bir de hep o Yahudi bu mason falanca ermeni gibi bir muhabbet yapıldı. Onun Yahudi bunun mason falancanın ermeni olmasını değiştiremem, değiştiremeyeceğime göre, biz Türk Milletinin evlatları Devletimizi nasıl elde ederiz diye gayret ve çalışma yapmak zorundayız.” şeklinde yazdığı yazıların bulunduğu okunarak sorulduğunda;
Sevgi Erenerol ile Mevlüt Aydın'ın ofisinde Kemal Aydın'ın yanında karşılaştığı ifadesinin başında söylediğini, tarihini tam olarak hatırlamadığını, Sevgi Erenerol ile 2006 yılı Mart ayında tanıştığını, fakat o toplantıya katılmadığını, Emniyet Müdürlüğünde aynı nezarethanede kaldıkları sırada notların kendisinden ele geçirilen Neriman Aydın'a durumu sorduğunda bu toplantının yapıldığını doğruladığını, ancak kendisinin büroya gelip gitmesinden sonra bu toplantının olduğunu söylediğini, ancak kendisinin bürodan ayrılırken Sevgi Erenerol’un da ayrıldığını, tahminine göre toplantının kendisinin büroya gitmesinden önce yapıldığını, kendisinin büroya öğleden sonra bir saatte gittiğini, büroda bulunduğu sırada Sevgi Erenerol ve yanında Tenzile Rüstemhanlı, Mevlüt Aydın, Neriman Aydın ve Kemal Aydın’ın olduğunu, Kemal Aydın'ın olup olmadığından tam emin olmadığını, Ergün Poyraz'ın olup olmadığını hatırlamadığını, Önder Sav olsaydı kesin olarak hatırlayacağını, toplantının içeriğinden bilgisinin olmadığını,
Kalkınma Mahallesi Karadeniz Teknik Üniversitesi üst kısmında bulunan A.T.İ Teknoloji Anonim Şirketinde yapılan aramada el konulan dokümanlar incelendiğinde; “Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı (4) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısının yapılan incelemesinde; Söz konusu doküman içeriğinde “Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın çözümü olarak anlaşıldığı, Şemdilli iddianamesi, TSK’daki “Savaş Lordları” ve “BOP” konularının konuşulmuş gibi yazılı olduğu, “Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının her gün ortaya dökülmeye başladı, hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır!” En Milli kurumlarımızda kadrolaşmalar yapıldığı, bütün bu çalışmaları Kuvayı Milliye, hassasiyetle izliyor ve not ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Kara Kuvvetleri Komutanımız Org. Yaşar BÜYÜKANIT Türkiyeli Tayyip ile bir görüşme yaptı. Bu önemli görüşmenin içeriği konusunda ise hiçbir açıklama yapılmamıştı. Bu önemli ve ani görüşmenin içeriği ile ilgili bana ulaştırılan bilgiyi aktaracağım” yazılarının bulunduğu ve metnin “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!” cümlesiyle bittiği okunarak sorulduğunda;
Bu belgeyi Kemal Aydın’ın kendisine 2007 yılı Ekim ayında verdiğini, incelediğinde bu bilgilerin gerçek olamayacak kadar ağır bilgiler içerdiğini gördüğünü, bir nüshasını fotokopi çekerek Trabzon MİT'e ve bir nüshasını da 2008 yılı Ocak ayında Ergenekon soruşturması haberleri çıktığında Cevdet Erdöl'e verdiğini, MİT'den cevap gelmediğini, Cevdet’in de böyle şey olmaz dediğini beyan etmiştir.

b-Elde Edilen Dökümanlar,
Şüphelinin, evinde yapılan aramada;
- (1) Adet Dernekler Vezne Defterinin 55 sayfasına ait fotokopi
Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi Hemotoji Bölümü içerisinde bulunan bürosunda yapılan aramada;
- (1) Adet 64 yaprak telefon defteri
Trabzon ili, Kalkınma Mahallesi Karadeniz Teknik Üniversitesi üst kısmında bulunan A.T.İ Teknoloji A.Ş.’de bulunan bürosunda yapılan aramada;
- (4) sayfadan ibaret bilgisayar çıktısı (“Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı “Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın çözümü olduğu anlaşılan “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!” cümlesiyle biten (4) sayfadan oluşan yazı)
- (3) sayfadan ibaret el yazması doküman
- (1) sayfadan ibaret faks çıktısı
Trabzon ili, Kemerkaya Mahallesi, Maraş Caddesi İpekyolu İş Merkezi Kat: 3 No:67 de bulunan işyerinde yapılan aramada;
- (1) Adet A4 kağıdına yazılmış üzerinde şüphelinin imzası bulunan “Sn. Mustafa Özbek” ile başlayan “gerçekleşebilir mi?” ile biten yazı
- (1) Adet Toshiba marka 345173036 seri nolu dizüstü bilgisayar ele geçirilmiştir.
l İnceleme
01.07.2008 günü Trabzon ile Kalkınma Mahallesi Karadeniz Teknik Üniversitesi üst kısmında bulunan A.T.İ Teknoloji Anonim Şirketinde yapılan aramada el konulan “Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı (4) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısının “Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın çözümü olarak anlaşıldığı, Şemdilli iddianamesi, TSK’daki “Savaş Lordları” ve “BOP” konularının konuşulmuş gibi yazılı olduğu, “Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının her gün ortaya dökülmeye başladı, hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır!”
En Milli kurumlarımızda kadrolaşmalar yapıldığı, bütün bu çalışmaları Kuvayı Milliye, hassasiyetle izliyor ve not ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Kara Kuvvetleri Komutanımız Org. Yaşar BÜYÜKANIT Türkiyeli Tayyip ile bir görüşme yaptı. Bu önemli görüşmenin içeriği konusunda ise hiçbir açıklama yapılmamıştı. Bu önemli ve ani görüşmenin içeriği ile ilgili bana ulaştırılan bilgiyi aktaracağım” yazılarının bulunduğu ve metnin “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!” cümlesiyle bittiği tespit edilmiştir.
Şüpheli Ercüment OVALI’ dan el konulan dokümanların yapılan incelemesinde;
Mustafa ÖZBEK’ e hitaben Ercüment OVALI tarafından yazılan 02.06.07 tarihli 1 sayfalık yazıda; “Sn. Mustafa ÖZBEK, yaklaşık dört hafta önce Türk kızı Sn. Nuriye ATABEY’in referansı ile sizinle tanışma fırsatı bulmuş ve Hücre tedavileri alanında ülkemizde gerçekleştirilen ilk projemizden bahsetmiştik. Bugün size Sağlık Banklığı İlaç Eczacılık ve Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 9 kişiden oluşan denetim ekibinin 3 gün süren denetimlerinden başarı ile çıktığımızı müjdelemek istedik.Ülkemiz tarihinde ilk kez tek seferde, tam puanla bu denetimi aşan hücresel tedavi merkezi olmayı hak kazandığımız gibi üretim listemizde bulunan tüm ürünlerin,üretim izinlerini de almış olduğumuzu iletmek isteriz.Burada ART’ nin bize verdiği desteği, Nuriye hanımın temiz yüreğini asla unutmayacağımızı bilmenizi isterim.Çünkü sizlerin sayesinde ilk defa bir Türk Şirketi yabancı devlerin önüne geçerek onlar bu alanda ülkemizi istila etmeden savunma hattını oluşturmuş ve yakın bir gelecekte onların sahasında savaş yapmaya hazır olacaktır.Bu anlamda Nuriye hanımı ve ekibinizden yanımızda bulunmasını istediğiniz dostlarımızı gurur duyduğumuz bu tesisimizin onuru ve mutluluğunu birlikte paylaşmak üzere sizleri aramızda görmek istiyoruz.Eğer sizin gibi Türk yurdu için savaş veren bir Türk oğlunu burada ağırlamak fırsatı verirseniz çok seviniriz.Tanrı kut versin saygılarımla.02.06.07 Prof.Dr.Ercüment OVALI Not:Sizin için uygunsa bu davet 20-30 Haziran arasında gerçekleşebilir mi” şeklinde ibarelerin olduğu görülmüş,
–Kapağında el yazısı ile “Osman ÇİMENCİ” ibaresi bulunan telefon fihristinin içeriğinde; Alfabetik olan bölümlerde isim ve telefon numaralarının bulunduğu “K” Harfi bölümünde: Kemal AYDIN İş:123 44 61- 431 76 80, Ev:139 69 91-312 240 45 62, “S” Harfi bölümünde: Sinan AYDIN (Ank.) 312 433 46 54 şeklinde isim ve telefon numarasının olduğu diğer harf guruplarında da isim ve telefonların bulunduğu görülmüş,
- 4 sayfa bilgisayar çıktısı dokümanın içeriğinde “Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…Ülkeye ihanet edenlerin icraatları her geçen gün ortaya dökülmeye başladı. Hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır.Vatan topraklarını satanlardan, makam koltuklarını satanlara kadar her kim olursa olsunlar bundan nasibini alacaktır. O gün Başbakanım, Bakanım, Başkanım, Müdürüm ya da Amirim böyle emretti yaptım..gibi bir mazeret asla geçerli olmayacaktır.Çünkü vatana ihanet etmek sadece stratejik sırları yabancılara vermekle sınırlı değildir.Bir gurubun üyesi veya yandaşı olan en olmadık insanların, en olmadık görevlere atamakta, masum bir torpil değil, vatana ihanettir.Böylesi bir atamayı onaylamak emir verildi yaptım gibi bir mazerete asla sığdırılamaz.En milli kurullarımızı bu türden kadrolaşmalar hızla yapılmaktadır.Bütünü bu çalışmaları Kuvayi Milliye hassasiyetle izliyor ve not ediyor!İç Güvenlik gibi önemli bir konuda devletin nasıl bir zafiyete uğratıldığını belgeleyen ve sinsi kadrolaşmaların nerelere kadar ulaştığını gözler önüne sermek için size çok önemli bir örnek vereceğim…” şeklinde notların bulunduğu, yazının devamında; Emniyet bünyesinde Fethullah GÜLEN’ in davalardan aklanması yönünde raporlar hazırlandığı iddialarının olduğu, Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT ve Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN’ ın görüşme yaptığı, bu görüşmenin basına verilmediği belirtilerek görüşmenin dökümü olduğu belirtilen yazıların bulunduğu, yazının son bölümünde “Şemdinli’de PKK’lı katilin elini sıkarken askerlerimizi suçlayan ve binlerce şehidimizin katili olan PKK itlerine, silah bırakın masaya oturalım…çağrısında bulunan Türkiyeli Tayyip’i birileri fena faka bastırmış.Her şey ortaya dökülüyor…Hiçbir şey gizli kalmaz.Ve yolun sonuna yaklaşıldı…Bu cennet vatana ihanet edenler ve ihanetin en küçük halini bile o küçük beyinlerinden geçirenler şunu çok iyi bilmeli ki KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ..ASLA AFFETMEZ!” şeklinde yazıların olduğu görülmüştür.
c-Telefon Görüşmeleri
Tape No:6773, 15.02.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Mehmet Ali komutanla biz sohbet ediyoruz” “Sömestır tatiline başladı pilotluk diplomasını aldı” “Amcası şimdi sömestır tatilleri varmış 15 gün biz onunla ders çalışıyoruz” “Şimdi 1 saatten fazladır 2 saattir de sağ sol hiç olan hiçbir şey olan sağ solu tartışıyoruz ona hiç olan, ben şimdi tabi orada dalgalanan bayrağın çok daha anlamlı olduğunu görenlerde zaten onu hissedecek Allah hissettirir” “Şimdi senin yaptığın iş yani sana minnettarım” “Devletimizin bizden talep ettiği şey çok doğru birşeymiş değil mi şimdi onu görüyorsun bayrağa bakınca görüyorsun değil mi” dediği, E. OVALI’nın “Sana fotoğrafını çeker yollarım ben size yarın dalgalanırken” dediği, K. AYDIN’ın “Sen Neriman a gönder sen zaten bilgileri göndermedin” “Şimdi o bilgileri göndermedin o bilgileri gönder haber yapalım canım benim” dediği, E. OVALI’nın “Abi bu arada bilgi vereyim yarın şeye gidiyorum MİT 6 buçukta benimle görüşme istedi” “MİT in şeyine kendi yerine” dediği, K.AYDIN’ın “Ne konuşacağını ne konuşmayacağını biliyorsun dimi” dediği, E. OVALI’nın “Zaten oraya dün de öyle söyledim ben Kemal abiden daha 2 gün 3 gün önce bana bir uğradılar ben dedim Kemal abiden okey almadan hiçbir şey yapmam” “Mevlüt ü götürdüm tanıştırdım Mevlüt gelmişti onlarla tanıştırdım ondan sonra” dediği, K. AYDIN’ın “Siz şunu bileceksin onlara şunu çok açık ve net söyleyebilirsin o ordu ordu olmazsa devlet olmaz” “İstihbarat teşkilatı olmazsa devlet olmaz ancak çok rahat konuşabilirsin onlarla bizim istihbarat devletimizin omurgası omurga kurumlarından biri olan istihbarat teşkilatımız sivilleştirme adı altındaki operasyonla Mustafa Kemal in kurduğu devlette devletin şeklini değiştirdiler anladın mı” “Mustafa Kemal in devletine saldırı var şimdi bu saldırının gereği olarak onu değiştirdiler sivilleştirme adı altında oraya sivil diye adamları getirdiler ve o teşkilatı CIA nın MOSSAD ın ve İngiliz istihbaratın emrine verdi” “Gerek olduğunda konuşabilirsin hiçbir şey yok” dediği, E. OVALI’nın “Tamam abi yok ben zaten yani konuşmayacağım şeyleri biliyorum onları biliyorum onun dışındakileri zaten konuştuklarım zaten hep genel olan şeyler ülkeyle ilgili ondan sonra bu arada buradaki olayları da onlara burada dönen olaylarıda şöyle bir çizicem tablosunu” dediği, K. AYDIN’ın “Senin elinde öyle bir silah varki sen dünyanın dünyanın senin Allahın sana bahşettiği bilimle ilimle dünyanın gıpta ettiği bir bilim adamısın sen” “Şimdi senden birşey istiyorum özellikle bilim adamlığı basın ve bilminin sırlarını değil bilimine ait sırları değil anladın mı” “Ama bilim adamlığı vasfının ve bu ülkede bilim adamı senin gibi olupta bu güne kadar bilmini Türk milletinin aleyhine emperyalizmin eline satmamış tek adam olduğunu vurgulayacaksın” dediği, E. OVALI’nın “Evet abi onu anladılar zaten onu anladılar zaten dediler ki bizden habersiz sakın yurt dışına çıkma hocam falan senin dediğin gibi kendine dikkat et diye böyle öğütlerde bulundular” dediği, K. AYDIN’ın “Tamam sen bunu vurgulayacaksın bunlar kayıt edilecek kayıt altında devletin kayıtlarında kalsın senin oradaki her konuşman kayıt edilecektir devlet kayıt eder etmelidir de zaten ama bilim adamlığını ve bu bilim adamlığı vasfını hiçbir değerin karşılığı olarak Türk milletinin aleyhine satmadığını vurgulayacaksın ve satmayacan ve bir ilk olduğunu bu ülkede bir ilk olduğunu bundan sonra da Türk çocukları seni örnek alarak satmayacak Türk çocuklarının Türk bilim hayatında Türk milletinin hayatında yeniden oluşacağını söyleyeceksin anladın mı” dediği,
Tape No:6774, 19.02.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Ben diyecektimki onlarla konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar” “Anladınmı neyi konuşmak istiyolar ne soruyolar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir istedikleri anladınmı” “Onlara dikkat ediyorsun ben onun için aradım seni canım benim” dediği, E. OVALI’nın “Tamam abi ben sana akşam bilgi veririm” dediği, K. AYDIN’ın “ “ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, E. OVALI’nın “Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz alacaz” dediği, K. AYDIN’ın “Hayır hayır üzerinde durmaya gerek yok geriye sen onları biz karşılaşınca konuşacağız geriye bakmak yok” dediği, E. OVALI’nın “ “Tamam peki tamam” dediği
Tape No:6777, 19.02.2008 tarihinde M.A ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M. AYDIN’ın “Vatandaşlar geldimi bugün görüşecek devlet gelecekti ya bugün” dediği, E. OVALI’nın “Bugün ben gidiyorum ben” “Volkan paşa ile görüştüm” “…bir Trabzon’a geleyim diyor ele güne gösterelim diyo tamam paşam gelin dedim haftaya alıyorum buraya onu” “Abi anladıkki o devlet asıl devlet değil yani” dediği, M. AYDIN’ın “Değil tabi onu baştan söyledikte dinlemedin” dediği,
Tape No:6780, 23.02.2008 tarihinde M.A ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M. AYDIN’ın “paşalarla geleyim mi gelme mi istiyon mu istemiyon mu” dediği, E. OVALI’nın “Gel gel gel millet bir gerildi bir gerildi paşa yı görünce Ömer in suratını göreceksin” “Abi korktular herif ... kurula girerse genel müdür olarak gelirse ne olacak diye” “Benim adam bozuldu ama sonradan adapte oldu” dediği, M. AYDIN’ın “Ya biliyorsun hem kendisi diyor ki o gece bana Mustafa Kemal Samsun a çıktığında ki 8 adamdan yanında hiçbir tarihte kimse olmamış Samsun a kadar kullanmış bunu bildiği halde demiyor ki bu Ercüment OVALI herkese kullanmalıdır kardeşim bunu anlamayacak kadar mal kafalılar ya” dediği, E.OVALI’nın “Hayır dedim ki ben önce itiraz ettim Nedim dedim ki bak Nedim şimdi panik yapmana şey yapmanı bu adamı kalkıp tekrar başımıza koyacak halimiz yok ama dost ve arkadaş olucaz ne yapıcaz bu adamlar bizim Trabzon da demiyorlar mıydı askerlerle araları bozuldu ha ben paşayla şimdi Süleymanda gözükecem sahil tesislerinde gözükecem orda gözükecem herkese dersini vericem ha bu arada bir haber haftaya salı Jandarma bölge komutanı geliyor. Tümgeneral ha ha, Ati yi gezmeye Ati yi gezmeye” dediği, M. AYDIN’ın “Çok güzel haberlerin var hocam o zaman ben geleyim de sizinlen bir iki gece geçireyim” “Şey duydun mu bilmiyorum paşa söyledi mi” “İnterpar...1 milyon paunt ayırmışlar kök hücre işine abi” “Şimdi demek ki bunlar işin farkına varmışlar dün akşam Zafer le de konuştum” “Hoca dedikten sonra Zafer i aradım ben şey telafuz etmedim rakam Zafer le konuşurken paşa dedi ki böyle böyle 1 milyon paunt ayırdılar kök hücre işine dedi ve Ankara ya gelmiyor musun şimdi 4 üne kadar” dediği, E. OVALI’nın “Ankara ya gelmiyorum ben Ankara ya paşa ya tabi programda değişiklik oldu ben karşıya yolluyorum akşam buradan gidiyorum direk” dediği.
Tape No:6781, 24.02.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; E. OVALI’nın “Nasıl gidiyor abi ne yapıyoruz haber alayım dedim senden biraz ne diyorsun şey için harekat için” “Ben üzülüyorum abi yani harekatı şey için değil yeni gelen herşeyde insanların çocukları oralarda bizlerde masa başında birşey pazarlamanın peşinde onun için böyle bakayım senin şeyini sesini duyayım dedim” “Üzüldüğüm şey şu abi yani birileri kanıyla canıyla orada diğerleri de masa başında ülke pazarlamakla meşgul” “Başbakan çıkmış diyor ki Türk Silahlı Kuvvetleri kahramanlığına işte kahramanca savaşıyor falan şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri evet doğru ama yani desen ki işte ordumuz kahramanca savaşıyor işte ne bileyim işte gene Türk milleti ..... gösterdi orada savaşıyor sanki bir süre sonra da orada başlarına ordunun bir iş getirip ordaki Amerikalı işbirlikçileriyle ondan sonra da Türk Silahlı Kuvvetleri yapamadı bak diyecekmiş hissi geliyor bana” “Bu adam gitti Amerikayla anlaştı ordunun oraya girmesi konusunda bir hesaplar yaptı bu hesaplar üzerinde de anlaştılar” “Benim düşüncem ordu bunları hesaplamıştır bütün herşeyi hesaplamıştır yani ona da bir süre sonra karşısına peşmergelerin Amerikan kuvvetleriyle birlikte çıkacağını ve orduyu zor duruma düşürmeye çalışacaklarını bunu hesaplamıştır ve buna karşıda tedbirini almıştır diye düşünüyorum” “Kerkük Musul Kerkük e kadar gider orayı kuşatır buna itiraz ettikleri zaman da içeride devirir ve sistemi bitirir benim yani hayalimdeki işten bahsediyorsan abi Musul Kerkük e kadar bu ordu gider orayı çevirir bu arada içeride buna karşı tabi ki ne yapıyorsunuz siz bilmem ne demelerini de bahane ederek içerideki hadiselerden de faydalanarak içeriyi de susturur” dediği, K. AYDIN’ın “Siz ne iş yapacaksınız” dediği, Ercüment OVALI’nın “Bize ne iş verilirse onu yapıcaz abi” dediği, K. AYDIN’ın “Şimdi peki bu konuda ki Devlet BAHÇELİ ile ilgili ne düşünüyorsun” dediği, Ercüment OVALI’nın “Ne düşünücem hain hain hain düşüncemi bilmiyor musun abi” “Türkiye Cumhuriyeti devleti de emperyalist güçlerin Irak üzerindeki planlarının nı bozmak üzere bu planın Türkiye nin aleyhine olan bir plan olduğunu bildikleri içinde bu plana karşı koymak üzere devlet karar vermiştir bu kararını 12 Nisan 2007 yılında devlet bu savaşı yapacak gücün başkomutanın ağzından dünyaya ilan etmişti bu savaşın olacağını dünyaya ilan etti bu savaşın olmamasının ancak bir tane nedeni olur Amerika Irak ı müttefikleriyle birlikte işgal ettiği Irak tan çekilecek ve Irak ın eski halinde olmasını birleşmiş milletlerin şeyi altında ve bizde garantör devlet olmak üzere Irak ın bütünlüğünün korunmasına Türkiye de garantör ve taraf olmak kaydıyla garanti altına alacaklar bu savaş olmayacak ve Türkiye de Irak tan çıkacak şimdi Türkiye nin Irak a müdahalesi sadece orada ki terör unsurlarına yönelik değildir ki başkomutanlık 12 Nisan 2007 tabi siz bunları hep götünüzle dinlediniz hep siyasilerin söylediklerine baktınız ama devlet ne diyora hiç bakmadın hiç kusura bakmayın bunu söyleyecem bunu bu ülkede bu yorumları yapan herkese söylüyorum sana da söyleyecem şimdi 12 Nisan tekrar geliyorum oraya bu telefon konuşması ama konuşacağız bunun başka yolu yok seninle yan yana gelemiyoruz çünkü sen yanlışları yapmaya devam ediyorsun ne yapayım yani yanlışları da ancak doğru bilgiyle yapmayabiliriz şimdi 12 Nisan 2007 tarihinde tekrar oraya dönüyorum bu ülkenin başkomutanı diyor ki Irak a müdahale edilmesi gereklimidir gereklidir fayda sağlar mı sağlar başarılı olurmuyuz oluruz diyor ancak diyor Irak ta terör unsurları var diyor Irak ta sair unsurlar bakınız muhattap almıyoruz sair unsurlar sizin hükümetlerinizin sizi yöneten sizin oy verip seçtiğiniz hükümetlerin sayın Barzani sayın Talabani dediği onları kabul ederiz onlar seçilmiş o ülkenin seçilmiş yöneticileridir diyor sizin Cumhurbaşkanlığı makamınızı işgal eden zat Türkiye nin Başbakanlığı makamında oturan zat siyasiler Deniz BAYKAL diyor ki onlarla anlaşın bu savaşta olmaz diyor Devlet BAHÇELİ de aynı şeyi söylüyor bunu sadece Tayyip ERDOĞAN sayın Başbakana yükleyerek bu işi onun üzerine yükleyerek ona da haksızlık etmeye hakkımız yok siyasiler böyle söylüyor şimdi dedi ki başkomutan ancak orada terör unsurları var sair unsurları var biz de Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri var dedi siyasi irade dedi bakınız devlet olmanın gereklerini Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik bir hukuk devletidir sosyal bir hukuk devletidir Mustafa Kemal öyle kurdu bunu söyleyen devlet o bunu söyleyendi devlet ama siz bunu söyleyeni devlet olarak algılamadınız siz hükümetin başındakilerini devlet olarak algıladınız siz meclis diye işgal edilmiş zihniyetteki bir meclisteki bulunanları devlet olarak algıladınız biz öyle algılamadık bizim için devlet Yaşar BÜYÜKANIT bizim için devlet Kara Kuvvetleri Komutanı bizim için devlet Hava Kuvveleri komutanı Deniz Kuvveleri Jandarma Genel komutanı bizim için devlet onlar onları temsilen de onların başı olarakta onların lideri olarakta dedi ki adam orada bu unsurlar var dedi şimdi siyasi irade dedi karar alır bize de direktif verecek dedi bu unsurlardan hangisine yöneleceğimizin direktifini verecekti biz de o unsurlara o direktif doğrultusunda o unsurlara yöneleceğiz dedi. Ben devlet konusunda çok bilgili bir insanım bunu sana söyleme gereği ne gereği yok bunu sana söylememin bir maksadı da olamaz. Bakınız şimdi bunun planlarını yapacaklar ya Türk Silahlı Kuvvetleri Türk miletinin devlet tarihiyle birlikte ordu tarihi ordu geleneği olan bir millet Türk milleti ve bu ordunun başına bu ülkede birileri tesadüfen Cumhurbaşkanı halen Cumhurbaşkanlığı makamında oturan zat gibi bu ülkede tesadüfen Başbakan sayın Tayyip ERDOĞAN gibi bu ülkede Başbakan sayın Deniz BAYKAL gibi ECEVİT gibi DEMİREL gibi Tansu ÇİLLER gibi Mesut YILMAZ gibi biriler MENDERES... gibi olabilir ama bu ülkede bu ülkede o makama orgenerallik maka.... hiç biri tesadüflarla gelmiyor müsade buyrun yüzlerce seçmeden sonra gelir hele bu ülkede tesadüfen hiç kimse Genelkurmay Başkanı olmuyor” dediği, E. OVALI’nın “bizim tanıyorsun doktor arkadaşım sinirleri bozulmuş biraz stresli sesle çok siniri bozuk senle bişey konuşmak istiyorum bişey paylaşmak istiyorum dedi ne oldu dedim sabah dedi kaldım Koro otelde dedi öğrendiğim kadarıyla bunlar Sağlık Bakanlığı müfettişi olan iki kişiyle tanıştım doğal olarak konu dedi başörtüsüydü Türkiyeydi Atatürktü Ordunun harekatıdır buna geldi dedi adamlar kalkı bana dedi ki dedi siz Türkler bu ülkeyi maffettiniz yakında ordunuzunda ne hale geldiğini göreceksiniz” dediği, K. AYDIN’ın “Onlar neymiş Nedim bunlara ne olduğunu sormuş mu” “Neymiş onların cibiliyeti neymiş onların cibiliyeti. Onlar O… çocukları” dediği, E. OVALI’nın “Demek isteğim bu adamalar bu adlar bişeyin peşindeler bişeyin peşindeler ve bu peşinde oldukları şey” dediği, K. AYDIN’ın “bunlar bişşeyin peşindeler Türkiye yi tasfiye etmenin peşindeler yani günaydın bunlarla mücadele yapan insanlar.. bunlar bişeyin peşindeler yanlız biz bunların mı peşindeyiz bak tekrar söyliyorum bunlar yanlız değil. Devlet Bahçeli Deniz Baykal siyesette kimler varsa parti kurulu partilerin hepsi Türkiye yi tasfiye etmenin peşinde şimdi sadece sadece Tayip Erdoğan diyerek AKP diyerek bu işten bu işi oraya yıkarak Türkiye nin geleceğini emniyet altına alamasın. Sizinle bir türlü anlaşamadığımız nokta budur bir türlü anlaşamadım onlar sadece çoğunluk ve sadece ve hükümet edenler şimdi sadece hükümet edenler Nedim neyin üzüntüsünü yaşıyor Nedim önce içine düştüğü salaklığın üzüntüsünü yaşasın önce kendini salaklıktan kurtarsın sonra Türkiye üzerinden düşünmeye başlasın. salakların Türkiye üzerinden düşünmeye hakkı yok Türkiye hala sağcılıktan hala solculuktan kurtulamamış hala kendisinin Türklüğünü hala kendisine Türk diyememiş insanların Türkiye üzerinden bişey konuşma yani Türkiyenin yaşadığı tehditlerle ilgili bişey söyleye hakkı yok tabi günaydın Türkiye yenimi tehditleşiyor yenimi Türkiye tehditlerle karşı karşıya Demirel yönetirken Türkiye tehditlerle karşı karşıya değilmiydi Ecevit yönetirken Turgut Özal yönetirken Menderes yönetirken tenditlerle karşı karşıya değilmiydi Türkiye Erbakan yönetirken değilmiydi şimdi sadece bu güne bağlayarak AKP ye veya tayyip Erdoğan a bağlayarak bu günün tehdit olduğnu söyliyenlerin bu ülke için müspet diyoruz görüşleri kabul edilemez bu sadece kendi siyasi iradelerinin hükümet olamasının çektikleri kıskaçlığın ifadesidir bu vatan sevgisi değildir anladın mı senin durman gereken nokta budur. Senin ekranlarından duyduklarınla yorum yapmaya hakkın yok buna senin hakkın yok buna benim hakkım yok ben televizyon ekranlarından haberlere bakmıyorum bir yere baktım ne dedi genel konutanlık açıklama yaptı bizim yapacağımız açıklamalara bakın değil mi. Sen söyleme bunu senden kimse duymasın sen bir asker çocuğusun sen bu ülkenin özellikli insanısın senin bu ülkedeki konumun farklı düşünçe yapın farklı benim kızdığım taraf bu bak kızdırdın beni şimdi sen böyle düşünemesin buna hakkın yok yok yok” dediği Ercüment Ovalı’ın “En önemli bilgi kaynağına dönüp soruyorum ne diyorsun abi diye soruyorum sende bana bağırıyorsun. Bişey demedik abi biz dedik canımız sıkıldı bişey paylaşalım dedik fırça yedik dedik iki söz duyalım dolalım yarın sabah gidelim bizde insanlara saldıralım dedik….” “Sana ikinci haberi verecem şimdi ikinci haberi bu birincisiydi bu soru sorduk şimdi ikincisi salı veya çarşamba günü Jandarma Bölge komutanı buraya geliyor …… ziyarete” dediği, Kemal Aydın’ın “Ee tabi gittin bir yanlış yaptın Emperyelist güçlerin ellerindeki kuruma gittin hiç söylememen gereken şeyleride söyledin hiç söylememen gereken şeyleri söyledin, Onlarla ilişkiye girdin herşeyi söyledin ya yazdıkların felaket, bana yazdığın şeyler felaket söylemedik hiçbişey bırakmadın yani nasıl bu işi başardın seni tebrik ediyorum, herşey var orda olmayan bişey yok yazdığın metin duruyor karşılaştığımızda yanyana gelip okuduğumuzda onun içinde neler olduğunu sana söyliyecem şimdi gidip herşeyi söyledin herşeyi ve senin korumanı onlar mı yaptı şimdi onlar mı seni korudular şimdiye kadar onlar şimdiye kadar seni öldürme planları yapan onlar seni öldürme planları yapan bir kurumun düşman güçlerin emrindeki yerdir oraya aittirler ben sana giderken dedim ki hoca ne söylemeyeceğini biliyormusun dedim ne söyleyeceğini bil bir gittin altı saat geldiler beş saatte kaldılar bir gittin altı saat oniki saat adamlarla yani bir Emperyelist güçlerin emrindeki bir ihanet teşkilatında herşeyide söyledin maşallah herşeyi herşeyi söyledin. hepsini söyledin bu işler bilmeyi gerektirir dahi insan dahi insanlara Allahın verdiği bir başka dahilik daha vardır sır saklama dahi insanlar Allahın bilgisine sahip insanlar önce sırları saklayacak şimdi biz sana onların oraların yönetenlerin namusuzluğu ile ilgili ben sana söyledim ben sana söyledim ki onlar işgal altındadır onlar benim peşimde gezdiler diyorum sana. Onlar birilerinin emrinde olarak benim peşimde gezdiler taki benim devletim benim esas devletim bizi sahipleninceye kadar onlar aracılığıyla onlar vasıtasıyla bize ölüm planları yaptılar sen ben sana bunları daha önce söyledim şimdi onlarla ölçülen onların milliyetçiliği filan yok onların içinde milliyetçi filan olanda yok milliyetçi olan Emperyalist güçlerin emrindekilerden talimat almaz onlar Emperyelist güçlerin emrinde onlar MOSSAT tan EIBH ten onlar CIA den emir alıp onların gereğini yapıyor o kurum Türkiye cumhuriyeti Devletinin altını oyan bir kurum haline getirilmiştir bunları telefonda söylemek durumuda kalıyorum onların seni beni korumak gibi bir eylemi olmaz onların bir tane emir vardır seni beni ortadan kaldırmak gibi emirleri var onların sözlerinde bizimle ilgili bizim yapacağımız vatan savunmasıyla ilgili onların söyledikleri düşüncelerin hiçbirisinde vatan sevgisi yoktur bizi sevgi yoktur orası işgal edilmiş bir kurumdur. Unutma bunu işgal edilmiş orda milli orda onlar milli olduğunu söyliyen hepsi emir alan insanlardır orayı yöneten adam orda müsteşarlık orda en başında bulunan adam Devlet Bahçeli’nin danışmanlığını yapıyor. Şengal Atasagun Emperyalist güçlerin elinde Devlet Bahçeli nin emrindeler. Onların bizi koruması diye bişey söz konusu değildir onların tekrar söyliyorum onlar bizi öldürme planları yapan o emrin doğrultusunda öldürme planları yapanlardır. Onlarla bişey konuşulmaz onlar baban olsa orda baban çalışıyor olsa sadece baban olduğu için konuşursun millet meselesi konuşulmaz ne zaman Mustafa KEMAL in kurduğu 1924 teki Türkiye Cumhuriyeti devleti konumuna getirildiği zaman konuşulur esasında ben pazartesi günü sana diyecektim ki pazartesi günü Trabzona gelecem. Anladın mı sana diyecektim ki Trabzona gelecem ama dedim şeyin geçsin yani biraz işler geçsin dedim devlet bizden evel evelleşmiş şimdi dedin ki bölge komutanı gelecek devlet için. Senin yaptığın hatayı düzeltmek için şimdi senin üzerine gelecek herşeyi düzeltmek için bölge komutanı senin yanına gelir onun için gelecek senin yaptığın hatalar için gelecek anladınmı yaptığın hatadan dolayı bölge komutanından özür dile deki biz bu kurumu devletin bir milli müessesi olarak gördüm benle temaslarında onlarla bu manada ilişki kurdum ama öyle değilmiş de benim abim bana onların öyle olmadığını söyledi anladın mı. Bölge komutanına şimdi öyle söyliyeceksin diyeceksin ki biz bu kurumun olmasa devletin olmasa olmaz kurumlarından birisi olan Milli İstihbarat Teşkilatıdır diye görüştük ama benim abim bana öyle olmadığını yanlış yaptığını onlarla hiçbir şekilde hiçbir bilgi paylaşmamam gerektiğini söyledi onun için ben esas devletim sizden bu nedenle özür diliyorum dedi şimdi bölge komutanına böyle söyliyerek bekleyeceksın anladın mı. Şimdi onlar bizi öldürme planı yapıyorlar bizim esas devlet Türk Silahlı Kuvvetleri bizi korumasaydı ne senin parçanı bulabilirlerdi bu ülkede nede Kemal AYDIN ın parçasını bulabilirlerdi sevgili kardeşim benim çok sevgili kardeşim hiç bunu unutma bunu hiç unutma ne senin parçanı bulabilirlerdi nede kemal Aydın ın parçasını bulabilirlerdi şimdi baktılarki olmuyor başka planlar çeviriyorlar bak Milli İstihbarat Teşkilatındaki görevlilere benimle ilgili verdikleri emri söyliyorum. Bütününe sakın Kemal Aydın’la tartışmayın. Tartışmaya girmeyin çünkü benimle tartışmaya girecek insanı pok kuyusuna sokarım pok kuyusuna benim bilgilerim o işe müsait anladın mı Ama siz hazır değilsiniz siz o manada hazır değilsiniz şimdi Jandarma Bölge komutanı gelecek Bölge komutanı geldiğinde Bölge Komutanıyla özellikle birebir anladın mı böyle söyliyerek konuş böyle bunları söyle onlar onlar bizi sahipsiz buldukları anda bizi terk edip bizi sahipsiz kaldığımızı devletimizin bizi terkettiğini gördükleri anda bizi öldürürler senide öldürürler benide öldürürler bunu hiç unutma tamam mı. Bu söylediğim şey son derece ciddidir hatta kendimi şey bulmadığım için hazır bulmadığım için sana diyecektim ki pazartesi bana uçak bileti gönder Trabzona geleyim şimdi zaman biraz geçsin bir otursun şöyle şey yerine çümkü benim dengem bozuk. Senle oturup konuşacam tamam mı. Bana zaman ayırmadın zaman ayırmadın altı yıldır bana bir gün sen benim için dedim ki Ankara ya gel oturup saatlerce konuşmamız gereken şeylerdir bunlar biliyormusun günlerce saatler yetmez anladın mı günlerce konuşmamız lazım muhtelif zamanlarda Türkiye cumhuriyet Devleti çok büyük tehlikelerle karşı karşıyadır Türkiye Cumhuriyeti devleti karşı karşıya bulunduğu tehlikeler kadar tehlikelerle bende sende karşı karşıya unutma bunu Türkiye Cumhuriyeti devleti düşmanları seninde benimde düşmanım hiç unutmuyorsun bunu Türkiye Cumhuriyetinin düşmanları ve Türk milletinin düşmanları Kemal Aydın ında Ercüment Ovalı nında düşmanıdır ve bunların bize dost olması diye bişey sözkonusu değildir bizi sadece dost görünmek mecburiyetindedirler şuanki haller nedeniyle devletimizin bizi sahiplenmesi nedeniyle bize dost görünme gösterisi yapıyorlar Oruspu çocukları bu kadar net söyliyorum benim telefonumun dinlendiğini seninde telefonunun dinlendiğini biliyorum. Sadece onu yapıyorlar onun dışında başka hiçbirşey yapmıyorlar o bir mecburiyettir dört sene beni dört tane günde araba takip ediyordu dört sene ne zaman ki Yaşar BÜYÜKANIT Paşa Genelkurmay başkanı oldu talimat verdi ondan sonra uzağımıza gitmek mecburiyetinde kaldılar biliyormusun. Şimdi biz ciddi manada biz ciddi manada haa bu bir tehlikeden tehditten felan hiç bişeyden korkmayız biz bu işe yemin etmiş insanlarız yani bu ülke için ölüm varsa biz bu ölüme dünden yemin etmişiz Allaha sözümüz var yüce Türk milletine sözümüz var bu kutsal değiri yaşatmaya sözümüz var bizim ölümümüz anlamlı olacak ama bunlar bizim düşmanlarımızdır onun için bu böyle söyliyeceksin kimse olmayacak yanında komutanla tamam Komutana diyeceksin ki .....arkadaşlar herkes terk etsin ben komutanımla özel bişey konuşacam diyorsun komutana aynen bu söylediklerimi arz ediyorsun Aynen arz ediyorsun yoksa bizi dumura ...bizim parçalarımız göklerden gelir hiç unutmuyorsun göklerden gelir Irak a gelince Irak ta Türk varlığı var Irak Musul Kerkük Misaki milli sınırları içindedir Türk milletinin Türk devletinin. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin olmasa olmaz kurumlarından biri diye ...Milli İstihbarat Teşkilatı görevleriyle bu nedenle burayada geldiler görüştüm merkeze de gittim devletimin kurumu diye gittim görüştüm ama öyle değilmiş bu bir yanlışmış orası işgal altında bir kurumuş sivilleştirmeyle çıkar altına sokulmuş bir kurum paylaştığım şeylerinde yanlış olduğu bana söylendi bir büyüyüm bir abim güvendiğim bir insan bana bunu söyledi bunu devletimin esas Devletimin bilmesini istiyorum diyeceksin anladın mı. Bunu da aynen komutanımın Türkiye Cumhuriyeti Devletine esas devletinin kayıtlarında kalması kalmak üzere kayıtlara geçilmesi talep ediyorum esas devletin diyorsun” dediği. Buna karşılık olarak görüşmenin değişik yerlerinde Ercüment Ovalı’nın tamam, tamam abi, ifadeleriyle Kemal Aydın’ın beyanlarını onayladığı, Kemal Aydın’ın “tabi savaş demek zaten bir milletin evlatlarının bu mükaddes yolda şehit olması demek biz onu birilerine anlatacaz biz psikolojik savaşın Türkiyenin üzerine oynan psikoljik savaşın yönetleri olacaz sen bir Trabzona yeter fazla gelirsin bu kadar fazla şey konuşmak istememin sebebi senin tabi bir yığın çevren var sana bir yığın insan müracaat etmektedir bir yığın insan sana endişelerini dile getirmektedir şimdi sen o insanların endişelerinin onlarda psikolojik savaşın etkisi altında onlarda hergün televizyon ekranlarında bu manada bu savaşın her türlü olumsuzlukları onları baskı altında tutmuktadır. onlarında senden benden fazla moral değerlerine ihtiyacı vardır onlara moral değerlerinin yükseltmesini ancak senle ben sağlayabiliriz seninle ben üzüntümüzü tutabiliriz engelleyebiliriz, ama bizim dışımızdaki insanların engelleyememiş olmasını olmasını biz onları kınıyamayız onların konumu senle benim konumumda değil onun için doğru bilgilerle ancak bu insanların endişelerini ortadan kaldırabiliriz. Bu bilgilere ihtiyacın var bu psikolojik savaşı Trabzonda yürüteceksin hatta Samsun a kadar Rize ye kadar uzatacaksın bu psikolojik savaşı kazanmak durumundayız bizim devletimiz esas Devletimiz bizden bu psikolijik savaşlarda görev almamızı istiyor bizden sadece istedikleri bu başka bişey istemiyor. Bu toplumu bilgilendirin toplum müthiş bir Türk milleti müthiş bir baskı altındadır emperyelist güçlerin emrindeki televizyonların gazetelerin emrinde olan gazetelerin yapmakta olduğu yoğun alçak psikolojik savaşın baskısı altındadır bunları onlar yapamaz bunu Genelkurmaybaşkanının yapacak hali yok Kara kuvvetleri komutanı yapamaz bunu yapmak onların görevi değil bunu yapmak Ercüment’in Kemal’in görevi buda bilgiyle olur. Senin yanına bölge komutanızın ziyaret edecek olması devlet emridir. Senin bilmeden içine düşdüğün bir yanlışı düzeltmek içindir anladın mı. Aynen söylediklerim söyliyorsun Bölge komutanıma ve bunların devletimin kayıtlarına geçirmesini arzedeceksin” dediği görüşmesinin değişik yerlerinde Ercüment Ovalı’nın konuşmayı onaylar tarzda “tamam, evet, tamam abi” şeklinde ifadeler kullandığı, Kemal Aydın’ın "Bizede verilmiş görevler var canım benim’ dediği, Ercüment Ovalı’nın “sağolansın” dediği, Kemal Aydın ”Sormak istediğin bişey var mı sorabilirsin kızmadan söyliyecem” dediği, Ercüment Ovalı’nın “Yok yok bu günlük bu kadar gerisi yarın” dediği,
Tape No:6782, 11.03.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Kemal AYDIN’ın “Daha ne yapayım yani başkomutan Türkiye Cumhuriyeti devletinde yapılması gereken ne varsa hepsini yapıyor Allah onun ecdadını nur içinde yatırsın. Bu siyaseti nasıl ben emperyalizmin kontrolündeki siyaseti 70 milyona nasıl anlatacaktım. Tamam herşeyin a.... koydu dümdüz etti attı aşağı Türk milletine biz .... ..... ihaneti. Söylediklerimizin hepsi oldu daha ne yapalım” dediği, Ercüment OVALI’nın görüşme içerisinde “evet, evet abi” ifadeleriyle Kemal AYDIN’ı onayladığı,
Tape No:6784, 17.03.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ercüment OVALI’nın “son bir aydır aydınlık dergisi alıyorum abi çokta beğendim abi, bu senin içinde saklıyorum bu Ergenekon soruşturması varya Bununla ilgili adamlar bir sürü şey yazmışlar nasıl düzmece olduğunu neler yapıldığını çok enteresan abi , Emin GÜRSES içinde bir şiir yazmışlar burada ona da okudum baktım gayet güzel abi saklıyorum çok fazla ilgi var abi burda, buraya gelirsen sana bir gösteririm” dediği, Kemal AYDIN’ın “Seninle biz buluşmak mecburiyetindeyiz zaten şimdi bilgileri aydınlık gazetesinden öğreneceksek yandık zaten. ben sana demedim mi ki bunu .... verdiği talimatla başladı. Şimdi senin muhattap olduğun alaylar var senin muhattap edildiğin muhattap olduğun değil muhattap edildiğin olaylar var. Sen bu olaylara hakettiğin için mi muhatapsın. Şimdi senin delile falan bu ülkede olup bitenler açısından senin delile melile ihtiyacın yok Tamam senin delile falan ihtiyacın yok senin muhattap olduğun senin yaşamakta olduğun o felaket noktaları bu ülkede boyutu genişlettirilerek değiştittirilerek bu ülkede ki insanlara uygulanıyor bu şimdi o olaydan kötü olan birşey şu şimdi Veli paşayı Sami HOŞTAN denen uyuşturucu kaçakçısıyla aynı yere koyuyor. Sevgi ERENEROL u Sami HOŞTAN la aynı yere koyuyorsun şimdi Emin GÜRSES i Sami HOŞTAN la aynı yere E şimdi yarın da seni o gibi olanlarla aynı yere koyarlar, Yani şimdi Ercüment OVALI yla bilmem ne TEKELİOĞLU aynı yere gelir mi. Ama koyuyorlar ama koydular yani Şimdi olayın felaketi budur tabi bunlar çok namusluca işlerdir Türkiye de çok namusluca işler olmaktadır. Şimdi bunlar böyle olmazdı ama esas devlet nasıl davrandı nasıl davranıyor bize karşı, biz birşey yapmıyoruz biz bu devlet için bu varlığı yaşatmak için bir eylem içindeyiz sende sende bu devleti yüceltmek için Türk milletini yüceltmek için müthiş çaba sarfediyorsun gayret sarfediyorsun onlar şimdi senin karşına gelenler sana milli ulusalcı kimliği ile senin karşına gelenler sana yapılan teklifleri ve sen o teklifleri reddettiğini bilmiyorlar mı” dediği, Ercüment OVALI’nın “Evet ben dedim benim en büyük ispatım telefon konuşmalarım dinleyin dedim hepsini dinleyin” dediği, Kemal AYDIN’ın “Şimdi bu Türkiye Cumhuriyeti devletini alçaltıcı Türkiye Cumhuriyeti devletini küçültücü bu hareketlerin herkes şeyini ödeyecek bedelini ödeyecek, Seninle benim mahkemede ne işimiz var. İşler rayına oturacak bir başka yol başlayacak devlet işin esas devleti bu işe el koyacak sahip çıkacak üstlenecek o zaman karşıma geleceksiniz dimi. Bana millilik, bana ulusalcılık bana bu ülkeyi sevmenin şeylerini söyleyeceksiniz var mı böyle bir şey. Ben çok hazır bir adam olmasaydım bu işler olmazdı tamam mı. Ben çok ben bu manada bu noktada çok hazır bir adamım çok müthişte bilgilerin sahibi bir adamım bu abin çok müthişte bilgilerin sahibi bir adam anladın mı. Eğer böyle olmasaydım zaten beni buralara getiremezlerdi. Ben bu bilgiye bu müthiş bilgilere dayalı olarak ben kendimi belli bir süreye taşıdım ondan sonra da Türkiye Cumhuriyeti devleti esas devleti bizi taşımaya başlar anladın mı ondan sonra da esas devlet Türkiye Cumhuriyeti devleti bizi üstlendi şey abisi bizi üstlendi bizi sahiplendi şimdi de onun sahipliliği altında rahat yaşıyor tamam mı canım benim. Ercüment OVALI Trabzon da değil mi Ercüment OVALI yı bilmeyen insan yokta devletin istihbarat görevlileri Ercüment OVALI yı bilmiyor muydu. Hı o.... çocukları üniversite görevlilerinden valisine bilmem neyine kadar istihbarat görevlisine kadar herkes seyretti değil mi o.... çocukları. Ama Ercüment OVALI bilgisini satsaydı ama Ercüment OVALI bilgisini satsaydı ilmini satsaydı insanları afedersin ciğerlerini dizdiği gibi dizseydi Ercüment OVALI çok baştacı bir adam olacaktı değil mi. Böyle o.... çocukluğu yok böyle namuzsuzluk yok böyle şerefsizlik yok bunlar kabul edilebilir şeyler değil onun için niye bunları seninle böyle paylaşıyorum.Biz ne yaptığımızı bize ne yapıldığını biz biliyoruz. Bize düşmanlığın boyutunu da biliyoruz zaten onu bilmiyorsa biz bu işi yapamayız yaşayamayız biz dostumuzu da biliyoruz düşmanımızı da biliyoruz biz ama Türkiye Cumhuriyeti devletini ayağa dikmesini de bildik Türkiye Cumhuriyeti devletini ayağa diktik ayağa diktik Türkiye Cumhuriyeti devletini biz biz talep ettik talep ettiğimiz makamlar gereğini yaptı Allah ta ayağa dikti dimi. Neler oluyor neler oluyor emperyalizmin kontrolündeki siyaset bitmezse Türkiye nin sahibi olamayız diyen adamım. ilk diyen adamım ben bunu ben bu Türkiye nin tarihinde bunu ilk söyleyen adamım ben ama benim devletim bu düşüncelerimi hayata geçirdi benim devletim, dediği,
Tape No:6786, 21.03.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Kemal AYDIN’ın “şimdi bizim baskı işlerini yapan bir ajansımız var tabi sen bil bunları ajans zor durumda Başkomutan yardım edilmesini istiyor yani söylenenlerden kastedilenlerden biriside sensin basılacak şeylerden neyse az çok ne yapılması gerekiyorsa diye” “Çok zor durumda onunla ilgili bilgi söyleyeyim sana dedim tamam mı” dediği, Ercüment OVALI’nın “tamam abi” “Doğu PERİNÇEK i de tutuklamışlar. Tabi Ergenekon davasından” dediği Kemal AYDIN’ın “Şimdi eceli gelen eceli gelen köpek derler cami duvarına işer böyle hepimizi toplasınlar” dediği,
Tape No:6787, 23.04.2008 tarihinde N.K ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N.K’nın "doktorum ya senin keyfin nasıl ne yaptın hallettin mi işlerini” Ercüment OVALI’nın “Yavaş yavaş gıdım gıdım şeyle iğneyle kuyu kazar gibi yavaş yavaş oluyor” dediği, N.K’nın “Ne yaptı o gün Kemal abi halletmiştir orada” dediği, Ercüment OVALI’nın “Yani Kemal abi biraz tabi döndü başımızda fırçaladı. Klasik olarak etrafı hallediyor beni fırçalıyor .... gidiyor işte. halletti de geliyor beni fırçalıyor habire, Habire fırçalıyor yine fırçalıyor şimdi geçen benden bir dosya istedi şeye sunucam dedi genel kurmaya sunucam dedi ondan sonra aldı dosyayı böyle mi dosya hazırlanır senin hazırladığın dosyanın içine edeyim. ben verdim aldı böyle önce bir dosyayı adam zannetti hakkaten çünkü beni sıkıştırdı sıkıştırdı bende en sonunda alel acele bir şeyler hazırladım fırçayı yiyince ondan sonra yolladım ona dosyayı ertesi gün bir aradı böyle dosya mı olur sen bakkala dükkana şey mi teslim ediyorsun” dediği, N.K’nın “Ya benden de şimdi istiyor dosyayı hazırlamadım. Valla 3 tür sövüyor 3 tane rapor hazırlamam lazım ondan sonra ikisini hazırladım birini hazırlamadım. Söylediğin iyi oldu bende biraz özeneyim bari çünkü öyle alel acele yazdım ondan sonra şimdi onu bekliyor valla her telefon çalışında yüreğim azıma geliyor o arıyor diye korkudan şey yapıyorum ya özledim ya ne yapıyorsun gelmiyor musun Ankara’ya “ dediği,
Tape No:6788, 24.04.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ercüment OVALI’nın “Coşkun bey çok büyük müjdem var hocam var dedi ben sizin projenizi gittim Ankara merkezde sundum ve bunun için özel bir birim kuruluyor bu birim sizi yakında gelebilir o burda veya sizi Ankara ya çağırabilirler çünkü bu olayın ve bu ürünlerin stratejik olduğu kararı çıktı ve mutlaka desteklenmesi korunması gerektiği kararı çıktı yakın bir süre içerisinde ya onlar gelicekler yada davet edicekler benden habersiz sizi davet ederlerse bana haberinizi verin mutlaka dedi tamam dedim ondan sonra tabi klasik olarak Kemal abimi bilgilendireceğimi söyledim ve bilgilendiriyorum” dediği, Kemal AYDIN’ın “Onlara şunu çok açık ve net söylüyoruz Genelkurmayın genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam, Gelsinler konuş gelsinler kim gelirse gelsin şimdilik bir şey söylemiyorsun onlar gelsin. Eyvallah eyvallah şimdi çağırdıklarında da dersiniz ki ben falan yerin emri olmadan bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam diyorsun anladın mı. Konuşuyoruz sonra şey yapıyoruz anladın mı. Yani onlara şunu çok net söylüyorsun genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey onların emri olmadan onların izni olmadan hiçbir şeye evet deme. çok iyim devlet sahibiyiz dimdik ayaktayız. Yani bu uğurda yorulmak değil ölmek üzere and içtik söz verdik ... Onun için bir sıkıntı yok canım benim onun için bir sıkıntı yok sesimiz de iyi bazen çok konuştuğumuz için böyle sesim kesiliyor sadece o şimdi duracağımız bir de sen yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut. Temel Temel i falan. Şimdi sen tuttuğun sürece sen kontrol sende herşey sende sen tutacaksın onları tutacaksın başkalarının kullanmasını Türk milletinin aleyhine kullanmasını fırsat vermeyeceksin ne yapalım adamların niteliği bu ölçüsü o” dediği, Ercüment OVALI’nın karşılık olarak “Merak etme abi merak etme abi biliyorum” dediği, Kemal AYDIN’ın “Sen bıraktığında başkaları alır. Şimdi sen bıraktığında başkaları alır ve döner bizim aleyhimize kullanırlar. Hiç boş bırakmıyorsun yani kontrolde tutuyorsun Temel i hiç bırakma şimdi Temel i bıraktın mı bizim düşman saflarına geçer alırlar talanları işte görüyorsun talan zaten bekliyorlar ki bir an evvel bırakasın yani, Şey yapsınlar da olsun diye işte milletvekilinden bilmem neyine kadar görüyorsun. Sen yaptığın işin yaptığın işi sana normal gelebilir sen kaldırabilirsin ama yaptığın işin dünya ölçeğinde insanlık ölçeğinde ne anlama geldiğinin ve bunun üzerine sen oraya hiç bakma ben bu ülkede ben bunu yapıyorsam herkesten yardım görürüm herkes bana yardım etmek mecburiyetindedir çünkü ben bu ülkenin kaderini değiştirecek bir iş yapıyorum dedin böyle bak hayır öyle değildi biz dedik ki bu ülke işgal edilmiş bu ülkenin bürokrasisini bu ülkenin siyasetini bu ülkenin iktisadi yapısını düşman güçler işgal ettiler o güç sahipleri o güç sahipleri falanların emrindeydi Tevrat a yemin etmişti onların hepsi hahamların yazdığı Tevrat a. Hala hala savaş devam ediyor yani bu savaş hala devam ediyor yani ondan vazgeçmiş değiller şimdi bu taraftan bugün o duyduğun teklif şimdi sana devlet gibi algıladığın devletin esası gibi algıladığın hadiseden istifade etmek istiyorlar. Onun için onlar gelsinler önemli değil anlatsınlar yalnız onlara hiçbir bilgi bak hiç onlara hiçbir sırrınla ilgili bilgi vermiyorsun, Ama sadece şunu söyleyebilirsin ben dünyada bu işin benden daha iyisi yok bunu çok bu söylediğimi net söylüyorsun bu işte dünyada benden daha büyük bir bilim adamı yok ben bu işin piriyim öndecisiyimTürkiye değil dünyada ben ilmimi onlara her vesileyle şunu söylüyorsun ben Türk milletini Türk devletini ve ilmimi düşmana satmayacağım tamam. Sonucu ne olursa olsun hiç önemli değil artık bundan sonra benim devletimin sahiplendiği bir adamım ben bir sıkıntı yok anladın mı. Yani o Temel i hiç boş bırakma. Temel i sen bıraktığında kimse hepsini o alçakların hepsini oturt oturt karşına hiç şey yapma hiç kimsenin de seninle ilişki devam ettiği karşı tarafa onlar gitmezler çünkü onlar senin ne olduğunu biliyorlar anladın mı. Dursunlar yanımızda tutalım yani yeteri kadar düşmanımız var düşman cephesine itmeyelim, Hiç hislerine mağlup olmuyorsun duygusallık yok bizim bulunduğumuz konum duygusal olmayı asla gerektirmez, Tamam mı bizim olduğumuz yer asla duygusal olmayı gerektirmez duygularını Mustafa Kemal in duyguları yok muydu dünyanın en duygusal insanıydı insanlık içerisinde ama asla duygularına esir olma Topal Osman Topal Osman onun çok değer verdiği çok sevdiği bir insandı. Tamam Ali ŞÜKRÜ mecliste Atanın aleyhinde konuştuğu için Topal Osman alıp götürüyor onu Atatürk ten habersiz papazın bağında öldürüyor Ve Mustafa Kemal devlet mi Topal Osman mı devlet tercihi yapıp yargılattırıp idam ettirdi tamam mı. İdam edildiğinde muhafız alay komutanıydı unutma. Tamam mı duyguya yer yok duygusuzlaşacaz aklın ve bilginin ışığında hareket edicez canım benim. O Temel e de uğra ona uğra. Uğradığında ağızlarına da sıç. Ha bu benim bazen terbiyesiz cümlelerimi de söyleyebilirsin lan Temel a.. s.. adamsınız de siz siz ne zaman adam olacaksınız ona de ki Temel e onlar gibi olanlara yav 3 kuruş 3 kuruşun maddenin hesabını yaparak adamlığınızdan istifa ediyorsunuz utanmıyor musunuz. Onlara bunu söyle yüzlerine söyle ben söylesem olmaz sen söyle sen söyleyebilirsin benim söyleme şansım yok anladın mı sen söyleyebilirsin söyle bunlara de ki 3 kuruşa insanlığınızı falan herşeyinizi satıyorsunuz ya size helal olsun tamam. Adamlık ona de ki lan oğlum adamlık parayla satılır mı anladın mı senden rica ediyorum uğra ve söyle. Lan de ona sen bana düşmanlık etsende de o alçağa de ki siz bana düşmanlık etseniz de ben size düşman olmayacağım tamam aynen söyle canım benim” dediği, Ercüment OVALI’nın konuşmanın değişik yerlerlerinde araya girerek “tamam, tamam abi, evet, uğrarım dediği,
Tape No:6789, 20.0.2008 tarihinde M.A ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Ercüment OVALI’nın “Eve geldim bilgiyi artırayım sayemde ihaleyi aldın senin fiyatları koymuş olsaydık çoktan şiştiydik oğlum” dediği, M.A’ın “Tabiki bir bildiğin vardır senin çok iyi oldu hocam ya” dediği, Ercüment OVALI’nın “Şimdi demişki şey Mehmet H. Bir kene demiş bu katı onlara veririz ama diğerinde oturup konuşacaz bizde yaparız, Bir kene demiş bu katı onlara veririz ama diğerinde oturup konuşacaz bizde yaparız Yani sadece üçüncü katı verebilirler binayı bizim istediğimiz gibi bitirirler üçüncü katı bize teslim edebilirler yani siteler 1.450 metre karesi dedik ya eurosu. şimdi 30 mayısta DPT ye veriyorlar DPT proje çıkmaya bilir kabul edilmyebilir Mehmet H. demişki hiç önemli değil DPT den ne kopararırsan kapartın gerisi biz yapacaz demiş. Yani dolasıyla böylece ilk işimizi aldık hesaplara göre mayıs ayında DPT ye verecekler mayıs sonunda temmuzda sonuçları açıklanacak. Hayırlısı olsun abi ne olacam en kötü proje parası kalsın ikiyüzbin euro yani sonuçta dörtyüz milyar para popon mu .....şey edecek en kolay iş aslında. Sana başka bişey daha bu gün Adana da kordon kanı bankacılığıyla ilgili bir toplantı varmış ordan Kordonkanı bankacılığında Atilla T. denen p..k çıkmış dekolte ülkede bir sürü kordon kanı bankası var ama hiç biri bir işe yaramıyor falanda filanda .....kordon kanı ülkenin yoktur felanda filanda gibi konuşma yapmış İlknur diyorki hocam diyor ya içim içimi yedi ya nasıl olmaz diyor ya nasıl bilmiyor olabilirler bunlar diyor. Ondan sonra o sırada bakanlıktan Zeynep hanım ordaymış, Elini kaldırmış bir dakka demiş birkere bir kaç tane kordon kanı bankası yok tek birkordon kanı bankası var oda Ciyempi ruhsatına sahip Ati teknoloji demiş diyorki ondan sonra salonda buz gibi oldu diyor millet birbirine baktı aa falan hani iyi niyetli olan aa öylemi felan gibisinden Atilla tabi buz gibi olmuş Zeynep ha....da Ankara ya gittiğimde özel teşekkür edecem. Hayırlısı olsun sana bilgi vereyim dedim biraz bir kere en kötü ihtimalle abi ben herşeyin en kötüsünü bırakıyorum ordan kestiler burdan kestiler masrafımız çıktıktan sonra 100 milyarımız elimizde” dediği,
Tape No:6790, 05.06.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ercüment OVALI’nın “Abi nasılsın” dediği, Kemal AYDIN'ın “Ben devlet sahibiyim devlet sahibi olan adam nasıl olur” dediği, Ercümen OVALI'nın “Hepimiz devlet sahibiyiz abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Kim” dediği, Ercümen OVALI'nın” Bugün gördük” muhtemelen türban davasının anayasa mahkemesi tarafından kabul edilmesini kastediyor” dediği, Kemal AYDIN'ın “Bu gün mü siz gördünüz devlet sahibi olduğunuzu” dediği, Ercümen OVALI'nın “Biz bu gün gördük abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Ben 30 Agustos 2006 tarihinde görmüştüm sen bu gün gördüysen yinede ne mutlu inanayım mı bu gün gördüğüne” dediği, Ercümen OVALI'nın “Bu gün gördüm abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Bu gün gördün mü” dediği, Ercümen OVALI'nın “Bu gün gördüm abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Gördün değil mi” dediği, Ercümen OVALI'nın ”Gördüm abi hepimiz çok mutluyuz. Sonunda inançsızlarda gördü abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Senin çevrendeki inançsızlarda gördümü” dediği,
Tape No:6791, 05.06.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Önceki görüşmenin devamı olarak; Ercüment OVALI'nın “Abi benzin alıyordum durdum o sırada tanıdık birisine rastladım” dediği, Kemal AYDIN'ın “Birisine rastladım farkındayım ben” dediği, Ercüment OVALI'nın “Evet abi bu yüzden nasılsın abi inanılmaz keyifliyim bu gün resmen bayram günü” dediği, Kemal AYDIN'ın “Bu günü bayram ilan ediyoruz demekki birlikte” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Evet abi çümkü bundan sonra geleceği gösterdi bize” dediği, Kemal Aydın'ın “Bundan sonra geleceği gösterdi değil mi” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Evet evet abi askerlerin hazırdır abi” dediği, Kemal Aydın'ın “Eyvallah” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Zaten biz senin emrine hazırdık” dediği, Kemal Aydın'ın “Benim emrime değil devletin emrine devletin” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Abi bizim için devlet sensin” dediği, Kemal Aydın'ın “Bak Noyan komutan ......., tamam mı Devletin emri , bak biz bişey yapamayız ama Yaşar Büyükanıt Türkiye Cumhuriyeti devletini koruyabilir” ….”Neriman ında selamı var Noyan komutanında selamı var seni çok öpüyorum” dediği,
Tape No:6792, 21.06.2008 tarihinde M.A ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Ercüment Ovalı'nın “Vallahi billahi gol yemeden gol atamadık daha ya” dediği, M.A’nın “Yanlız o türbünde bir görüntü kirliliği var orda” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Evet evet” dediği, M.A’nın “Orda yumak kafalı bir” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Bir tane bi tane başıörtülü birisi vardı evet” dediği, M.A’nın “Görüntü kirliliği ya” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Görüntü kirliliği evet” dediği,
Tape No:6793, 21.06.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Ercüment Ovalı'nın “Neriman merhaba nasılsın” dediği, Neriman Aydın’ın “Sağolun abim bişey sizden not almamı istediler nedir hocam söyleyebilecekmisin telefonda yoksa” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Tabi tabi yo söylerim hiç bi sakıncası yok şimdi şöyle yaklaşık olarak bir bir buçuk aydır önemli mali sıkıntımız mevcut idi. Mali sıkıntının aslında biz başından beri hesaplayamadığımız bir şeyi vardı oda şu bizim hisse bedellerimiz 25 lirayken 100 liraya giren şirketim niye girdiğini hiç sormadık. Üstelik bir banka girdiğinde ama bu gün için anlamış durumdayızki bütün bu iş bizim pazarlamamızıda felçetmelerinin ana nedeni bu günkü sıkıntıya düşüp çümkü pazarlamayı çalıştırtmadılar. Şirketi ucuz yollu alıp problemini düzeltikten sonra yani pazarlamısını çümkü pazarlamasıda onlara ait yüksek bedelden bir Amerikan şirketine satmayı planlıyorlar, 2 Temmuzda bunun kararı için yönetin kuruluna geliyorlar benim ortaklarım dayanacak gücü olmadığı için yani daha fazla yatıramadılar bittiler adamlar ee büyük ihtimalle satış isteyecekler” dediği, Neriman Aydın’ın “Kim isteyecek bunu İşbankası mı” dediği, Ercüment Ovalı'nın “İşbankası grubu evet. 2 temmuzda satış kararı çıkabilir çıktığında şirket büyük ihtimalle önce bir ara şirkete satılacak daha sonrada bir Amerikan şirketi var ..... diye satışı ona yapılacak daha yüksek bir bedelle. Yani Kemal abiyede söyledim çümkü bizim benim ortakların dayanacak güçü kalmadı yani hiç biri savunamaz yapacak fazla bişeyleri yok bir tek yolu var bizden birileri gelirde hisse alır bir akkılı güçlü adam gelir hisse alırsa herşey bozulur” dediği, Neriman Aydın’ın “Hocam şey İşbankasının hissesi ne kadar” dediği, Ercüment Ovalı'nın “5 hissesi var yönetim kurulunda da temsil yeteneği var zaten en büyük hissedar 9 la şuan burda bulunan adamcağız onun dışında en büyük hissedar 5 ile işbankası. Yani Bayındır Hastaneleri grubu. Grubu dolayısıyla onun % 70 işbankasının olduğu için. Dolasıyla şirketi tutmaya çalışıyorum yoksa satış isteyecez” dediği, Neriman Aydın’ın “Tamam hocam tamam hemen acilen iletiyorum” dediği,
d-Örgütsel İrtibatlar
Şüpheli Kemal AYDIN 03.07.2008 günü Emniyet ifadesinde; Ercüment OVALI isimli şahsı babası olan Tabip Albay olan şahıstır. Bu şahsı babasını uzun zamandır tanırım. Bu yüzden Ercüment OVALI isimli şahsı uzun zamandır tanırım. Kendisi Karadeniz teknik Ünüversitesinde Hemotoğ olarak görev yapmaktadır. Kök hücre üzerine çalışmaları vardır. Kendisi aile dostumdur. Bu şahısla telefon irtibatım vardır. Görüşmelerim vardır.
Şüpheli Neriman AYDIN 03.07.2008 günü Savcılık ifadesinde; Ercüment OVALI bizim aile dostumuz olan ve kök hücre üzerinde araştırma yapan bir profosördür. Kendisi bana Sevgi ERENEROL'u kök hücre konusunda konuşmacı olarak davet etmek istediğini söyledi
Şüpheli Neriman AYDIN’ın Şüpheli Ercüment OVALI ile irtibatını gösterir Neriman AYDIN’ın dokuman ve dijital malzemelerinin incelenmesinde;
-(1) adet üzerinde NOTES ibaresi bulunan siyah renkli kareli ajanda içersinde; “Prof Dr. Ercüment Ovalı Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Tıp Fakültesi Hemtoloji Bölüm Başkanlığı Trabzon 0 462- 325 12 46” yazdığı,
“ati sermaye ve bilgi.ppt” isimli Power Point dosyası içerisinde; şüpheli Ercüment OVALI isimli şahsa ait Ati Teknoloji isimli firmanın faaliyetleri ile ilgili hazırlanan 78 sayfalık sunum olduğu,
“plazma tarihçesi.doc” isimli MSword dosyası incelendiğinde; şüpheli Ercüment OVALI isimli şahsın 31.08.2007 tarihinde Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’a hitaben yazdığı ve tamamı 9 sayfadan ibaret mektup olduğu görülmüştür.
Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU 05.07.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; Ercüment OVALI’yı Neriman ve Kemal AYDIN aracılığıyla tanıdım. Tahminimce kendilerinin yakınlarıdır. Kök hücre konusunda araştırmalar yapan Profesördür. Bir defa Ankara’da karşılaştım dediği,
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU 20.09.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; Ercüment OVALI’ tarihten yaklaşık 6 ay önce Ankara Kızılay Konur 2 Sokakta bulunan Salon Buluş isimli kahvede Kemal AYDIN bey vasıtası ile tanıdığını, Kendisinin doktor olduğunu bildiğini, Ercüment OVALI’nın da kendisinin subay olduğunu bildiğini, kendi salık problemlerini Ercüment OVALI’ya danıştığını, kendisi ile bir defa görüştüğünü, aynı gün Neriman AYDIN'ın evinde de oturup sohbet ettiğini, kendisi ile ortak herhangi bir faaliyetinin olmadığını beyan etmiştir.
Şüpheli Ercüment OVALI’nın telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda;
Şüpheli Erol MÜTERCİMLER ile 47 kez görüştüğü, Şüpheli Neriman AYDIN ile 36 kez görüştüğü, Şüpheli Kemal AYDIN ile 118 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
e- Delillerin ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli Ercüment OVALI’nın soruşturma aşamasında alınan savunmalarında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜyöneticilerinden olduğu değerlendirilen şüpheli Kemal Aydın ile yakın ilişki içinde olduğunu kabul ettiği, ancak bu ilişkinin hiyerarşik bir olmadığını, Kemal Aydın’ın baba dostu olması nedeniyle bir dostluk ilişkisi olduğunu ifade ettiği,
TAPE NO: 6773 de Kemal Aydın’ın ”Mehmet Ali komutanla biz sohbet ediyoruz, Sömestır tatiline başladı pilotluk diplomasını aldı, Amcası şimdi sömestır tatilleri varmış 15 gün biz onunla ders çalışıyoruz, 2 saattir de sağ sol hiç olan hiçbir şey olan sağ solu tartışıyoruz” dediği,
Ercüment Ovalı’nın “Abi bu arada bilgi vereyim yarın şeye gidiyorum MİT 6 buçukta benimle görüşme istedi,
Kemal Aydın'ın “Ne konuşacağını ne konuşmayacağını biliyorsun dimi, Ne konuşmayacağını biliyorsun. İstihbarat teşkilatı olmazsa devlet olmaz ancak çok rahat konuşabilirsin onlarla bizim istihbarat devletimizin omurgası omurga kurumlarından biri olan istihbarat teşkilatımızı sivilleştirme adı altındaki operasyonla Mustafa Kemal in kurduğu devletin şeklini değiştirdiler anladın mı, Mustafa Kemal in kurduğu ebedi önderin kurduğu devletin istihbarat şekli bir muazzaf subayın korgeneral rütbesindeki bir muazzaf subayın müsteşar olmasıydı onu değiştirdiler. Mustafa Kemal in devletine saldırı var şimdi bu saldırının gereği olarak onu değiştirdiler sivilleştirme adı altında oraya sivil diye adamları getirdiler ve o teşkilatı CIA nın MOSSAD ın ve İngiliz istihbaratın emrine verdi” dediği,
Ercüment Ovalı'nın “Biliyorum abi biliyorum, Zaten öyle söyledim. Kemal abiden okey almadan hiçbir şey yapmam. Ben zaten konuşmayacağım şeyleri biliyorum onları biliyorum” dediği,
TAPE NO: 6774’ de Kemal Aydın’ın “Ben diyecektim ki onlarla konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar. Anladın mı neyi konuşmak istiyorlar ne soruyorlar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir istedikleri anladın mı. Onlara dikkat ediyorsun ben onun için aradım seni canım benim” dediği, Ercüment Ovalı’nın “Tamam abi ben sana akşam bilgi veririm” Kemal Aydın’ ın “ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, Ercüment Ovalı “Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz alacaz” dediği,

TAPE NO: 6681’de Kemal Aydın’ın “Siz ne iş yapacaksınız” sorusuna karşılık, Ercüment Ovalı’nın “Bize ne iş verilirse onu yapıcaz abi” dediği, Ercüment Ovalı’nın “Sana ikinci haberi verecem şimdi ikinci haberi bu birincisiydi bu soru sorduk şimdi ikincisi salı veya çarşamba günü Jandarma Bölge komutanı buraya geliyor …… ziyarete” dediği
Kemal Aydın’ın “Ee tabi gittin bir yanlış yaptın Emperyelist güçlerin ellerindeki kuruma gittin hiç söylememen gereken şeyleride söyledin hiç söylememen gereken şeyleri söyledin, Onlarla ilişkiye girdin herşeyi söyledin ya yazdıkların felaket, bana yazdığın şeyler felaket söylemedik hiçbişey bırakmadın yani nasıl bu işi başardın seni tebrik ediyorum, herşey var orda olmayan bişey yok yazdığın metin duruyor karşılaştığımızda yan yana gelip okuduğumuzda onun içinde neler olduğunu sana söyliyecem şimdi gidip herşeyi söyledin herşeyi ve senin korumanı onlar mı yaptı şimdi onlar mı seni korudular şimdiye kadar onlar şimdiye kadar seni öldürme planları yapan onlar seni öldürme planları yapan bir kurumun düşman güçlerin emrindeki yerdir oraya aittirler ben sana giderken dedim ki hoca ne söylemeyeceğini biliyormusun dedim ne söyleyeceğini bil bir gittin altı saat geldiler beş saatte kaldılar bir gittin altı saat oniki saat adamlarla yani bir Emperyelist güçlerin emrindeki bir ihanet teşkilatında herşeyide söyledin maşallah herşeyi herşeyi söyledin. hepsini söyledin bu işler bilmeyi gerektirir dahi insan dahi insanlara Allahın verdiği bir başka dahilik daha vardır sır saklama dahi insanlar Allahın bilgisine sahip insanlar önce sırları saklayacak şimdi biz sana onların oraların yönetenlerin namusuzluğu ile ilgili ben sana söyledim ben sana söyledim ki onlar işgal altındadır onlar benim peşimde gezdiler diyorum sana. Onlar birilerinin emrinde olarak benim peşimde gezdiler taki benim devletim benim esas devletim bizi sahipleninceye kadar onlar aracılığıyla onlar vasıtasıyla bize ölüm planları yaptılar sen ben sana bunları daha önce söyledim şimdi onlarla ölçülen onların milliyetçiliği filan yok onların içinde milliyetçi filan olanda yok milliyetçi olan Emperyalist güçlerin emrindekilerden talimat almaz onlar Emperyelist güçlerin emrinde onlar MOSSAT tan EIBH ten onlar CIA den emir alıp onların gereğini yapıyor o kurum Türkiye cumhuriyeti Devletinin altını oyan bir kurum haline getirilmiştir bunları telefonda söylemek durumuda kalıyorum onların seni beni korumak gibi bir eylemi olmaz onların bir tane emir vardır seni beni ortadan kaldırmak gibi emirleri var onların sözlerinde bizimle ilgili bizim yapacağımız vatan savunmasıyla ilgili onların söyledikleri düşüncelerin hiçbirisinde vatan sevgisi yoktur bizi sevgi yoktur orası işgal edilmiş bir kurumdur. Unutma bunu işgal edilmiş orda milli orda onlar milli olduğunu söyliyen hepsi emir alan insanlardır orayı yöneten adam orda müsteşarlık orda en başında bulunan adam Devlet Bahçeli’nin danışmanlığını yapıyor. Şengal Atasagun Emperyalist güçlerin elinde Devlet Bahçeli nin emrindeler. Onların bizi koruması diye bişey söz konusu değildir onların tekrar söyliyorum onlar bizi öldürme planları yapan o emrin doğrultusunda öldürme planları yapanlardır. Onlarla bişey konuşulmaz onlar baban olsa orda baban çalışıyor olsa sadece baban olduğu için konuşursun millet meselesi konuşulmaz ne zaman Mustafa KEMAL in kurduğu 1924 teki Türkiye Cumhuriyeti devleti konumuna getirildiği zaman konuşulur esasında ben pazartesi günü sana diyecektim ki pazartesi günü Trabzona gelecem. Anladın mı sana diyecektim ki Trabzona gelecem ama dedim şeyin geçsin yani biraz işler geçsin dedim devlet bizden evel evelleşmiş şimdi dedin ki bölge komutanı gelecek devlet için. Senin yaptığın hatayı düzeltmek için şimdi senin üzerine gelecek herşeyi düzeltmek için bölge komutanı senin yanına gelir onun için gelecek senin yaptığın hatalar için gelecek anladınmı yaptığın hatadan dolayı bölge komutanından özür dile deki biz bu kurumu devletin bir milli müessesi olarak gördüm benle temaslarında onlarla bu manada ilişki kurdum ama öyle değilmiş de benim abim bana onların öyle olmadığını söyledi anladın mı. Bölge komutanına şimdi öyle söyliyeceksin diyeceksin ki biz bu kurumun olmasa devletin olmasa olmaz kurumlarından birisi olan Milli İstihbarat Teşkilatıdır diye görüştük ama benim abim bana öyle olmadığını yanlış yaptığını onlarla hiçbir şekilde hiçbir bilgi paylaşmamam gerektiğini söyledi onun için ben esas devletim sizden bu nedenle özür diliyorum dedi şimdi bölge komutanına böyle söyliyerek bekleyeceksın anladın mı. Şimdi onlar bizi öldürme planı yapıyorlar bizim esas devlet Türk Silahlı Kuvvetleri bizi korumasaydı ne senin parçanı bulabilirlerdi bu ülkede nede Kemal AYDIN ın parçasını bulabilirlerdi sevgili kardeşim benim çok sevgili kardeşim hiç bunu unutma bunu hiç unutma ne senin parçanı bulabilirlerdi nede kemal Aydın ın parçasını bulabilirlerdi şimdi baktılarki olmuyor başka planlar çeviriyorlar bak Milli İstihbarat Teşkilatındaki görevlilere benimle ilgili verdikleri emri söyliyorum. Bütününe sakın Kemal Aydın’la tartışmayın. Tartışmaya girmeyin çünkü benimle tartışmaya girecek insanı pok kuyusuna sokarım pok kuyusuna benim bilgilerim o işe müsait anladın mı Ama siz hazır değilsiniz siz o manada hazır değilsiniz şimdi Jandarma Bölge komutanı gelecek Bölge komutanı geldiğinde Bölge Komutanıyla özellikle birebir anladın mı böyle söyliyerek konuş böyle bunları söyle onlar onlar bizi sahipsiz buldukları anda bizi terk edip bizi sahipsiz kaldığımızı devletimizin bizi terkettiğini gördükleri anda bizi öldürürler senide öldürürler benide öldürürler bunu hiç unutma tamam mı. Bu söylediğim şey son derece ciddidir hatta kendimi şey bulmadığım için hazır bulmadığım için sana diyecektim ki pazartesi bana uçak bileti gönder Trabzona geleyim şimdi zaman biraz geçsin bir otursun şöyle şey yerine çümkü benim dengem bozuk. Senle oturup konuşacam tamam mı. Bana zaman ayırmadın zaman ayırmadın altı yıldır bana bir gün sen benim için dedim ki Ankara ya gel oturup saatlerce konuşmamız gereken şeylerdir bunlar biliyormusun günlerce saatler yetmez anladın mı günlerce konuşmamız lazım muhtelif zamanlarda Türkiye cumhuriyet Devleti çok büyük tehlikelerle karşı karşıyadır Türkiye Cumhiriyeti devleti karşı karşıya bulunduğu tehlikeler kadar tehlikelerle bende sende karşı karşıya unutma bunu Türkiye Cumhuriyeti devleti düşmanları seninde benimde düşmanım hiç unutmuyorsun bunu Türkiye Cumhuriyetinin düşmanları ve Türk milletinin düşmanları Kemal Aydın ında Ercüment Ovalı nında düşmanıdır ve bunların bize dost olması diye bişey sözkonusu değildir bizi sadece dost görünmek mecburiyetindedirler şuanki haller nedeniyle devletimizin bizi sahiplenmesi nedeniyle bize dost görünme gösterisi yapıyorlar Oruspu çocukları bu kadar net söyliyorum benim telefonumun dinlendiğini seninde telefonunun dinlendiğini biliyorum. Sadece onu yapıyorlar onun dışında başka hiçbirşey yapmıyorlar o bir mecburiyettir dört sene beni dört tane günde araba takip ediyordu dört sene ne zaman ki Yaşar BÜYÜKANIT Paşa Genelkurmay başkanı oldu talimat verdi ondan sonra uzağımıza gitmek mecburiyetinde kaldılar biliyor musun. Şimdi biz ciddi manada biz ciddi manada haa bu bir tehlikeden tehditten felan hiç bişeyden korkmayız biz bu işe yemin etmiş insanlarız yani bu ülke için ölüm varsa biz bu ölüme dünden yemin etmişiz Allaha sözümüz var yüce Türk milletine sözümüz var bu kutsal değiri yaşatmaya sözümüz var bizim ölümümüz anlamlı olacak ama bunlar bizim düşmanlarımızdır onun için bu böyle söyliyeceksin kimse olmayacak yanında komutanla tamam Komutana diyeceksin ki .....arkadaşlar herkes terk etsin ben komutanımla özel bişey konuşacam diyorsun komutana aynen bu söylediklerimi arz ediyorsun Aynen arz ediyorsun yoksa bizi dumura ...bizim parçalarımız göklerden gelir hiç unutmuyorsun göklerden gelir Irak a gelince Irak ta Türk varlığı var Irak Musul Kerkük Misaki milli sınırları içindedir Türk milletinin Türk devletinin. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin olmasa olmaz kurumlarından biri diye ...Milli İstihbarat Teşkilatı görevleriyle bu nedenle burayada geldiler görüştüm merkeze de gittim devletimin kurumu diye gittim görüştüm ama öyle değilmiş bu bir yanlışmış orası işgal altında bir kurumuş sivilleştirmeyle çıkar altına sokulmuş bir kurum paylaştığım şeylerinde yanlış olduğu bana söylendi bir büyüyüm bir abim güvendiğim bir insan bana bunu söyledi bunu devletimin esas Devletimin bilmesini istiyorum diyeceksin anladın mı. Bunu da aynen komutanımın Türkiye Cumhuriyeti Devletine esas devletinin kayıtlarında kalması kalmak üzere kayıtlara geçilmesi talep ediyorum esas devletin diyorsun” dediği. Buna karşılık olarak görüşmenin değişik yerlerinde Ercüment Ovalı’nın tamam, tamam abi, ifadeleriyle Kemal Aydın’ın beyanlarını onayladığı,
Görüşmenin devamında;
Kemal Aydın’ın “tabi savaş demek zaten bir milletin evlatlarının bu mükaddes yolda şehit olması demek biz onu birilerine anlatacaz biz psikolojik savaşın Türkiyenin üzerine oynan psikoljik savaşın yönetleri olacaz sen bir Trabzona yeter fazla gelirsin bu kadar fazla şey konuşmak istememin sebebi senin tabi bir yığın çevren var sana bir yığın insan müracaat etmektedir bir yığın insan sana endişelerini dile getirmektedir şimdi sen o insanların endişelerinin onlarda psikolojik savaşın etkisi altında onlarda hergün televizyon ekranlarında bu manada bu savaşın her türlü olumsuzlukları onları baskı altında tutmuktadır. onlarında senden benden fazla moral değerlerine ihtiyacı vardır onlara moral değerlerinin yükseltmesini ancak senle ben sağlayabiliriz seninle ben üzüntümüzü tutabiliriz engelleyebiliriz, ama bizim dışımızdaki insanların engelleyememiş olmasını olmasını biz onları kınıyamayız onların konumu senle benim konumumda değil onun için doğru bilgilerle ancak bu insanların endişelerini ortadan kaldırabiliriz. Bu bilgilere ihtiyacın var bu psikolojik savaşı Trabzonda yürüteceksin hatta Samsun a kadar Rize ye kadar uzatacaksın bu psikolojik savaşı kazanmak durumundayız bizim devletimiz esas Devletimiz bizden bu psikolijik savaşlarda görev almamızı istiyor bizden sadece istedikleri bu başka bişey istemiyor. Bu toplumu bilgilendirin toplum müthiş bir Türk milleti müthiş bir baskı altındadır emperyelist güçlerin emrindeki televizyonların gazetelerin emrinde olan gazetelerin yapmakta olduğu yoğun alçak psikolojik savaşın baskısı altındadır bunları onlar yapamaz bunu Genelkurmay başkanının yapacak hali yok Kara kuvvetleri komutanı yapamaz bunu yapmak onların görevi değil bunu yapmak Ercüment’in Kemal’in görevi buda bilgiyle olur. Senin yanına bölge komutanızın ziyaret edecek olması devlet emridir. Senin bilmeden içine düşdüğün bir yanlışı düzeltmek içindir anladın mı. Aynen söylediklerim söyliyorsun Bölge komutanıma ve bunların devletimin kayıtlarına geçirmesini arzedeceksin” dediği görüşmesinin değişik yerlerinde Ercüment Ovalı’nın konuşmayı onaylar tarzda “tamam, evet, tamam abi” şeklinde ifadeler kullandığı,
Kemal AYDIN’ın "Bizede verilmiş görevler var canım benim” dediği, Ercüment OVALı’nın “sağolansın” dediği, Kemal AYDIN ”Sormak istediğin bişey var mı sorabilirsin kızmadan söyliyecem” dediği, Ercüment OVALI’nın “Yok yok bu günlük bu kadar gerisi yarın” dediği,
Yukarıya bir kısmı alınan iletişim tespit tutanaklarından Ergenekon Terör Örgütünün hücre yapılanmasının yöneticilerinden olan şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli Ercüment Ovalı’yı mesleki ve sosyal yönden örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirdiği, şüpheliyi Trabzon’nun hatta Samsun’dan Rize’ye kadar hatta psikolijik savaşın sorumlusu olarak gördüğü, şüphelinin Kemal Aydın tarafından verilen talimat ve emirleri yerine getirmek için çaba gösterdiği, yapılan görüşmelerde şüpheli Kemal Aydın görüş, öneri ve talimatlarını onayladığı, mesleki ve sosyal konumuna uygun düşmeyecek şekilde şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda mesleki ve sosyal hayatına yön verdiği, şüpheli Kemal Aydın’ın bilgisi dışında davranışlarda bulunmaktan kaçındığı, özellikle devletin resmi bir kurumu olan MİT Trabzon Bölge Müdürlüğü ile yapacak olduğu görüşme öncesinde Kemal Aydın’a bilgi arzetmek zorunda hissettiği, bu görüşme sırasında şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli Ercüment Ovalı’ya neleri söylemesi, neleri söylememesi gerektiği defalarca vurgulayarak hatırlattığı, şüpheli tarafından MİT Trabzon Bölge Müdürlüğü ile yapılan görüşme sonrasında bir kısım bilgilerin şüpheli tarafından aktarılması nedeniyle ortaya çıkan durum karşısında şüpheli Kemal Aydın’ın çok sinirlendiği, dakikalarca telefonda bir üstün astına, bir amirin memuruna söyleyebileceği sözlerden daha ağır ifadeler kullanarak Ercüment Ovalı’yı suçlandığı, hatta ihanet içinde olduğunu söylediği, hatasını telafi etmesini, bunun yolunun da bir takım ziyaretlerde bulunmak için Trabzon’a gelen Bölge Komutanına durumu anlatıp, nedamet gösterdiğini, hata yaptığını ifade etmek olduğunu söylediği,
TAPE NO: 6788’ de Kemal AYDIN’ın “Onlara şunu çok açık ve net söylüyoruz Genelkurmayın genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam, Gelsinler konuş gelsinler kim gelirse gelsin şimdilik bir şey söylemiyorsun onlar gelsin. Eyvallah eyvallah şimdi çağırdıklarında da dersiniz ki ben falan yerin emri olmadan bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam diyorsun anladın mı. Konuşuyoruz sonra şey yapıyoruz anladın mı. Yani onlara şunu çok net söylüyorsun genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey onların emri olmadan onların izni olmadan hiçbir şeye evet deme. çok iyim devlet sahibiyiz dimdik ayaktayız. Yani bu uğurda yorulmak değil ölmek üzere and içtik söz verdik . bir de sen yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut. Temel Temel i falan. Şimdi sen tuttuğun sürece sen kontrol sende herşey sende sen tutacaksın onları tutacaksın başkalarının kullanmasını Türk milletinin aleyhine kullanmasını fırsat vermeyeceksin ne yapalım adamların niteliği bu ölçüsü o…..Sen bıraktığında başkaları alır. Şimdi sen bıraktığında başkaları alır ve döner bizim aleyhimize kullanırlar. Hiç boş bırakmıyorsun yani kontrolde tutuyorsun Temel i hiç bırakma şimdi Temel i bıraktın mı bizim düşman saflarına geçer alırlar talanları işte görüyorsun talan zaten bekliyorlar ki bir an evvel bırakasın yani, Şey yapsınlar da olsun diye işte milletvekilinden bilmem neyine kadar görüyorsun. Sen yaptığın işin yaptığın işi sana normal gelebilir sen kaldırabilirsin ama yaptığın işin dünya ölçeğinde insanlık ölçeğinde ne anlama geldiğinin ve bunun üzerine sen oraya hiç bakma ben bu ülkede ben bunu yapıyorsam herkesten yardım görürüm herkes bana yardım etmek mecburiyetindedir çünkü ben bu ülkenin kaderini değiştirecek bir iş yapıyorum dedin böyle bak hayır öyle değildi biz dedik ki bu ülke işgal edilmiş bu ülkenin bürokrasisini bu ülkenin siyasetini bu ülkenin iktisadi yapısını düşman güçler işgal ettiler o güç sahipleri o güç sahipleri falanların emrindeydi Tevrat a yemin etmişti onların hepsi hahamların yazdığı Tevrat a. Hala hala savaş devam ediyor yani bu savaş hala devam ediyor yani ondan vazgeçmiş değiller şimdi bu taraftan bugün o duyduğun teklif şimdi sana devlet gibi algıladığın devletin esası gibi algıladığın hadiseden istifade etmek istiyorlar. Onun için onlar gelsinler önemli değil anlatsınlar yalnız onlara hiçbir bilgi bak hiç onlara hiçbir sırrınla ilgili bilgi vermiyorsun,……. Hiç hislerine mağlup olmuyorsun duygusallık yok bizim bulunduğumuz konum duygusal olmayı asla gerektirmez, Tamam mı bizim olduğumuz yer asla duygusal olmayı gerektirmez….….O Temel e de uğra ona uğra. Uğradığında ağızlarına da sıç. Ha bu benim bazen terbiyesiz cümlelerimi de söyleyebilirsin lan Temel ağzına sıçılacak adamsınız de siz siz ne zaman adam olacaksınız ona de ki Temel e onlar gibi olanlara yav 3 kuruş 3 kuruşun maddenin hesabını yaparak adamlığınızdan istifa ediyorsunuz utanmıyor musunuz. Onlara bunu söyle yüzlerine söyle ben söylesem olmaz sen söyle sen söyleyebilirsin benim söyleme şansım yok anladın mı sen söyleyebilirsin” dediği,
Yukarıya bir kısmı alınan görüşmelerden anlaşılacağı üzere Egenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu değerlendirilen şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli Ercüment Ovalı’nın mesleki bir konuda MİT görevlileri ile yapacak olduğu görüşme öncesinde kendisine emir ve talimatlar verdiği, onlara neler söylemesi gerektiğini “dersiniz ki ben falan yerin emri olmadan bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam diyorsun anladın mı.” demek suretiyle açıkça ortaya koyduğu, konuşmanın bazı bölümlerinde şüpheli Kemal Aydın’ın “Onlara şunu çok açık ve net söylüyoruz Genelkurmayın genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam” demek suretiyle kendisinin söylediği sözlerin legalleştirme çabası içinde olduğu, şüpheli Ercüment Ovalı’ya neler yapması gerektiğini örtülü konuşma teknikleri içinde yasal bir formata uydurmaya çalıştığı, esasen Türk Silahlı Kuvvetleri ile doğrudan ve dolaylı bağlantısı olmayan şüpheli Kemal Aydın’ın bu şekilde konuşarak muhtemel dinlemelere karşı kendisi ve muhataplarını korumaya çalıştığı,
Öte yandan şüpheli Ercüment Ovalı’nın görüşme yapacağı kişilerin Milli İstihbarat Teşkilatının elemanları olduğu, devletin özel bir kurumu olan MİT personeli ile yapılacak görüşmede normal şartlarda karşı casusluk faaliyetine benzer bir faaliyet içerisine girmeye gerek olmadığı halde, “hiçbir sırrınla ilgili bilgi vermiyorsun” demek suretiyle niyetlerinin Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda şüpheli Ercüment Ovalı’nın bilimsel çalışmaları hakkında Milli İstihbarat Teşkilatının ne düşündüğü öğrenmek olduğu, Şüpheli Kemal Aydın’ın bu niyetini de TAPE 6774 de “onlarla konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar. Anladın mı neyi konuşmak istiyorlar ne soruyorlar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir istedikleri anladın mı” demek suretiyle açıkça ortaya koyduğu,
Yine görüşme içeriklerinden şüpheli Ercüment Ovalı’nın kontrolünde, onunla birlikte hareket eden bir grup olduğunun anlaşıldığı, şüpheli Kemal Aydın’ın bu grup hakkında da şüpheli Ercüment’e talimatlar verdiği, ekibi ile yakından ilgilenmesi ve eleman kaybetmemesi konusunda telkinlerde bulunduğu, “bir de sen yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut. Temel Temel i falan. Şimdi sen tuttuğun sürece sen kontrol sende herşey sende sen tutacaksın onları tutacaksın” demek suretiyle ekibini koruması konusunda taktikler verdiği, grubun bir arada tutulmasına özel önem verdiği, bu konuda şüpheli Ercüment Ovalı’nın da hassasiyet göstermesini istediği, yine bu kapsamda TAPE NO: 6774’de Kemal Aydın’ ın “ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, Ercüment Ovalı “Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz alacaz” demek suretiyle grubu bir arada tutmak için gayret gösterdiğini açıkça ifade ettiği,
TAPE NO: 6791’de Ercüment OVALI'nın “abi inanılmaz keyifliyim bu gün resmen bayram günü”Kemal Aydın'ın “Bu günü bayram ilan ediyoruz demekki birlikte” Ercüment Ovalı'nın ”Evet abi çünkü bundan sonra geleceği gösterdi bize” Kemal Aydın'ın “Bundan sonra geleceği gösterdi değil mi” Ercüment Ovalı'nın “Evet evet abi askerlerin hazırdır abi” Kemal Aydın'ın “Eyvallah”Ercüment Ovalı'nın “Zaten biz senin emrine hazırdık” Kemal Aydın'ın “Benim emrime değil devletin emrine devletin” Ercüment Ovalı'nın “Abi bizim için devlet sensin” dediği, (Bu görüşme Meclis tarafından üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği 5.6.2008 günü yapılan bir görüşmedir)
Yukarıda bir kısmı alınan görüşmeden de anlaşılacağı üzere şüpheli Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan şüpheli Kemal Aydın’a yaşı, akademik ve sosyal konumu ile bağdaşmayacak şekilde hiyerarşik olarak bağlantılı olduğu, kendisini Kemal Aydın’ın askeri olarak gördüğü, hatta daha da ileri giderek Kemal Aydın’ı devlet olarak gördüğü, şüpheli Kemal Aydın’ın bu duruma herhangi bir itirazı olmamakla birlikte muhtemel dinlemeye karşı görüşmeyi yasal çerçevede tutmak için “devlet” ifadesini kullandığı,
TAPE NO; 6790’de Ercüment OVALI’nın yine Ergenekon Silahlı Terör Örgütüyöneticilerinden şüpheli Neriman Aydın ile yaptığı görüşme içeriğinden, görüşmenin şüpheli Kemal Aydın’ın talimatları doğrultusunda gerçekleştiği, şüpheli Ercüment’in ticari bir konuda şüpheli Neriman Aydın’dan yardım istediği,
“Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı (4) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısının yapılan incelemesinde; Söz konusu doküman içeriğinde “Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın çözümü olarak anlaşıldığı, Şemdilli iddianamesi, TSK’daki “Savaş Lordları” ve “BOP” konularının konuşulmuş gibi yazılı olduğu, “Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının her gün ortaya dökülmeye başladı, hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır!”
En Milli kurumlarımızda kadrolaşmalar yapıldığı, bütün bu çalışmaları Kuvayı Milliye, hassasiyetle izliyor ve not ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Kara Kuvvetleri Komutanımız Org. Yaşar BÜYÜKANIT Türkiyeli Tayyip ile bir görüşme yaptı. Bu önemli görüşmenin içeriği konusunda ise hiçbir açıklama yapılmamıştı. Bu önemli ve ani görüşmenin içeriği ile ilgili bana ulaştırılan bilgiyi aktaracağım” yazılarının bulunduğu ve metnin “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!” cümlesiyle biten yazıyı Kemal Aydın’dan alarak, psikolojik yıpratma ve dezenformasyon faaliyetleri kapsamında Trabzon AKP milletvekili Cevdet Erdöl ile MİT görevlilerine verdiği,
Tüm bu değerlendirmeler ışığında; şüpheli Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Terör Örgütünün sivil hücre yapılanması içinde yönetici olan şüpheli Kemal Aydın ile hiyerarşik bağlantı içinde olduğu, örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlere katıldığı, örgüt yöneticisi Kemal Aydın’dan aldığı emir ve talimatlar doğrultusunda hareket ettiği, mesleki ve akademik kariyerini örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüadına Milli İstihbarat Teşkilatı Trabzon Bölge Müdürlüğü görevlilerinden bilgi almaya çalıştığı, yine şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları ile Trabzon bölgesinde bir grubun başında yer aldığı ve bu grubu bir arada tutmak için çaba sarf ettiği, bu konuda örgüt yöneticisi şüpheli Kemal Aydın’dan talimatlar aldığı, grubu bir arada tutmak adına örgüt yöneticisi Kemal Aydın’a bir kısım taahhütlerde bulunduğu, şüpheli Kemal Aydın’ın emrinde olduğunu açıkça dile getirdiği, örgüt adına yapacağı ve yaptığı faaliyetler hakkında Kemal Aydın’a bilgiler verdiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar Şüpheli Ercüment Ovalı, örgüt yöneticisi olduğu değerlendirilen şüpheli Kemal Aydın’la olan yakın bağlantısını kabul etmekle birlikte bu ilişkinin Kemal Aydın’ın baba dostu ve dürüst bir insan olmasına bağlayarak suçlamaları ret etmiş ise de; yukarıda ayrıntılı olarak değerlendirilen her iki şüpheli arasında geçen telefon görüşmelerinden açıkça görüleceği üzerine, Ercüment Ovalı ile Kemal Aydın arasındaki ilişkinin bir aile dostluğu ilişkisinden çok ileri seviyede olduğu, görüşmeler sırasında şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli Ercüment’e kızdığı, kendisine görevler verdiği, özellikle MİT’le yapmış olduğu görüşme sırasında istediği gibi davranmadığı düşüncesiyle şüpheli Ercüment Ovalı’ya ağır sözler söylediği, ihanetle suçladığı, ne şekilde davranması, neler söylemesi gerektiği konusunda defalarda emir içerikli sözler söylediği, örgütün amaçları doğrultusunda şüpheli Ercüment’in mesleki ve sosyal hayatına yön verdiği, bu kapsamda şüpheli Ercüment Ovalı’nın örgüt yöneticisi şüpheli Kemal Aydın’a bilgiler sunmak zorunda hissetmesi birlikte değerlendirildiğinde kendi dalında akademik kariyer yapmış, profesör olmuş şüpheli Ercüment Ovalı’nın yaşı, akademik, mesleki ve sosyal konumu ile bağdaşmayan bu durumun her iki şüpheli arasındaki bağlantının bir geçmişe dayanan bir ailevi dostluktan öte bir hiyerarşik yapı içinde yönetici ve eleman ilişkisi olduğu, yönetici konumunda bulunan şüpheli Kemal Aydın’ın örgütün bilinen ve bilinmeyen faaliyetleri ile ilgili olarak Ercüment Ovalı’yı yönlendirdiği, bu anlamda her iki şüphelinin Ergenekon Silahlı Terör Örgütüyapılanması içinde yer aldıkları, şüpheli Ercüment’in Kemal Aydın’a bağlı olarak örgütün amaçları doğrultusunda faaliyet gösterdiği, Şüpheli Ercüment OVALI'nın ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğu anlaşıldığından;

Şüphelinin eylemine uyan TCK’nun 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

54- Şüpheli Muhammet Murat AVAR
a-Savunmaları,
Emniyet beyanında;
Milletin Sesi Gazetesi’nde muhabir olarak çalıştığını, 1980 yılında Erzurum ilinde doğduğunu, ilk orta ve liseyi Erzurum ilinde bitirdiğini, liseden sonra basın sektöründe çalıştığını, halen askere gitmediğini, tecilinin devam ettiğini, babasının vefat ettiğini, annesinin sağ olduğunu, aynı anne ve babadan olma üç kardeş olduklarını, pasaportunun bulunmadığını, bir defa Azerbaycan’a gittiğini, halen muhabirlikten aldığı para ile geçimini sağladığını, ayrıca annesinin maaşının olduğunu, başka gelirinin bulunmadığını, Anadolu Basın Kulübü ve Doğu Anadolu Basın Cemiyeti’ne üyeliğinin bulunduğunu, arkadaşı Kürşat adına kayıtlı 0538 270 57 68 numaralı hattı yaklaşık 2 yıldır kullandığını, bir dönem kullandığı ve kendi adına kayıtlı bir başka hattın da 0538 329 22 33 numaralı hat olduğunu ancak bu hattı bir dönem kullandıktan sonra kapattığını, başka kullandığı hattının bulunmadığını beyan etmiştir.
Şüpheliye, 01.07.2008 günü yapılan operasyonlarda yakalanan şahısları tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise aralarında ne tür bir ilişki olduğu yönünde soru sorulduğunda; Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN isimli şahısları 1 yıl kadar önce Ankara’da tanıdığını, O dönemde babasının Erzurum’da kanser tedavisi gördüğünü, Babasının iyileşme umudunun olmadığını doktorlar söyleyince bu hastalığın kök hücre tedavi yöntemiyle tedavi edilebileceklerini söylediklerini, kendisinin de bir araştırma yaptığını, Bunun dünyada belli başlı ülkelerde olduğunu ve maliyetinin yüksek olduğunu öğrendiğini, Daha sonra ülkemizde bu işi kim yapar diye arayışlara girdiğini ve Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesinde bu konuda çalışan Ercüment OVALI isimli bir doktorun olduğunu öğrendiğini, Ercüment OVALI’ ya ulaşabilmek için bu şahsı tanıyan insanları aramaya başladığını, Tanıdıkları vasıtasıyla Ercüment OVALI’ya ulaşabilecek kişi olarak Neriman AYDIN ve ağabeyi Kemal AYDIN’a ulaştığını, Neriman AYDIN’a ulaştığı an babasını kaybettiğini, 8-9 ay kadar önce Siyami YALÇIN ile Ankara’ya gittiklerinde Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN’ın evlerine gidip 15 dakika kadar görüştüklerini,
Şüpheliye 01.01.2008 günü saat 10.30 sıralarında Ayhan isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen; “o sırada yayın yapılmasının sakıncalı olduğu belirtilen kişiler ve olayın ne olduğu, kendisine getirilecek CD’nin ne olduğu, halkın uyarılmasından neyin kastedildiği” sorulduğunda: “Ayhan isimli şahıs Milletin Sesi Gazetesi’nin sahibi olan Ayhan KÖSEOĞLU isimli şahıs olduğunu, Erzurum’a gelen yabancı bazı misyonerler ile ilgili olarak duyum geldiğini, kendisinin de bunun ile ilgili olarak Ayhan ile görüştüğünü, Bu şahısların jandarma bölgesinde olduğunun haberi üzerine bu konuda bilgi alış verişi yaptıklarını, Kendisinin patronu olduğunu, Bu şekilde aralarında bilgi akışı olduğunu, kendisine bu haberi veren şahıslar CD’yi getirmediklerini, Bu görüşmenin bu konu ile ilgili bir görüşme olduğu, şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 02.01.2008 günü saat 09.48 sıralarında Kürşat isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “mektup”un ne olduğu sorulduğunda:
“Kürşat ….? isimli şahısın arkadaşı olduğunu, Kendisini zaman zaman aradığını ama telefonuna cevap vermediğini, ve kendisine bir mektup gönderip bir kırgınlığının olup olmadığını sorduğunu, sonrasında Kürşat’ın telefonla kendisini ardığını ve mektubun ne olduğunu sorduğunu, Bu telefonla ilgili bir görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.

Şüpheliye 15.01.2008 günü saat 17.27 sıralarında Ahmet Erdem isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “ akşam yemeğine gitme” ile ilgili soru sorulduğunda:
“Ahmet ERDEM isimli şahıs babasının arkadaşı olan bir şahıs olduğunu, Ahmet ERDEM’in şu an ne iş yaptığını hatırlayamadığını, Ahmet ERDEN’in kendisini yemeğe götüreceğini, Bu konuyla ilgili yaptığı bir görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 16.01.2008 günü saat 18.16 sıralarında Oğuzhan isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “Komutanım bugün şey oldu işimiz düzeldi yarın şey yapıcaz haberi” ifadesi ile ilgili sorulduğunda;
“Kendisinin muhabir olarak çalıştığını, Asker ve polis olayları bültenleri getiren kişileri tanıdığını, Bu şahısında jandarma olayları bültenini getiren bir şahıs olduğunu, Bir olay ile ilgili olarak yaptığı görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 18.01.2008 günü saat 16.59 sıralarında A.E isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi geçen “fotoğraflar ve akşamleyin çay içme ile ilgili olarak” soru sorulduğunda:
“Görüşmede geçen fotoğrafların eski Erzurum ili fotoğrafları olduğunu, Ahmet ERDEM’inde babasının arkadaşı olduğu, Kendisi ile zaman zaman görüşmelerinin olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 21.01.2008 günü saat 12.05 sıralarında Ahmet isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi geçen “cezaevindeki üç kişinin açlık grevi ile ilgili yapılan haber ve o gün DTP’nin basın toplantısı yapmak istediği ve komutanın bundan haberinin olup olmadığına” ilişkin soru sorulduğunda;
“Ahmet …..? İsimli şahıs jandarma da haber aldıkları kişilerden biri olduğunu, kendisinin muhabir olarak çalıştığı için bu şekilde polis ve jandarmada bazı dostlarının olduğu, Bu kişiler aracılığı ile haber aldığını ve haber yaptığını, Bu konu ile ilgili görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 08.02.2008 günü saat 20.11 sıralarında Ahmet isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “çay içme ve dağda buluşma” ilgili olarak soru sorulduğunda;
“Bu şahıs Jandarmada askeri yetkili bir şahıs olduğunu, Komutanın Erzurum Palandöken dağında askeri yerleri olduğu, Buraya gideceğini söylemesi üzerine orada buluşmayı teklif ettiğini ve orada buluştuklarını, Bu konuyla ilgili bir görüşme olduğunu, Yeni bir kayak takımı aldığını ve ilgisini çekeceğini söylediğini, şey’in de bu olduğu” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 22.02.2008 günü saat 13.14 sıralarında Ahmet isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “iletilecek bilgi”, “bu bilginin internete verilmesi ve haberin içeriğine” ilişkin soru sorulduğunda;
“Ahmet isimli şahıs jandarmadan kendisine haber yazması için bilgi veren şahıslardan biri olduğu, Erzurum’un Karayazı ilçesine bağlı Abdurrahman Köyünde bir terörist cenazesinin defnedildiğini, Halkın bu cenazeye ilgi göstermediği, sadece imam ve ölenin ailesinin katıldığı için kendisinden haber yapmasını istediğini, Bu konuyla ilgili bir görüşme olduğu, şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 01.03.2008 günü saat 22.27 sıralarında Murat isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde Murat’ın “Bunlara yarın girecek misiniz?” diye sorduğu, şüphelinin de “öyle bir haber gelmedi.” “O zaman biz bir kaç üniversiteli arkadaşla konuştuk da” “bu yurt sever gençlik hareketine şey yapacaklar herhalde bunlar”, “tamam ha ne yapalım diyorsunuz” dediği, Murat’ın da “yarın gitcek misiniz gitmiycek misiniz diye” dediği, şüphelinin de “biz çağrılmadık abi”, “abi istiyorsan bir uğrarız” şeklinde konuşmaları üzerine bu telefon görüşmesini açıklaması istendiğinde:
“Görüşmenin konusunun Bir önce DTP genel başkan yardımcısının katıldığı il başkanlığı seçiminin haberini yaptıklarını, Murat isimli şahısın ya asker ya da polis olabileceğini, Bu şahısın kendisinden orada bulunan şahısların fotoğraflarını istediğini, Bunun ile alakalı bir görüşme olduğunu,” şeklinde cevap vermiştir.

Şüpheliye 08.03.2008 günü saat 22.42 sıralarında Siyami isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “Balkanlar”, “PKK bağlantısı” ve “iptal ettirme” gibi konuların ne olduğu sorulduğunda:
“Görüşme yaptığı şahısın Siyami YALÇIN isimli şahıs olduğu, Siyami YALÇIN’ın bazı şahısların ihale aldığını ve bu şahısların PKK’lı olduğunu söylediğini, kendisinin de PKK’lıların ihale alamayacağını söyledigini, bu olayı gerekli yerlere ileteceğini söyleyip onu teskin ettiği bir görüşme olduğu, ” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 15.03.2008 günü saat 22.20 sıralarında Kürşat isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesindeki konunun ne olduğu, konuştuğu kişiyi niçin “Erzurum Jandarma İstihbarat Şube Müdürü” olarak tanıttığı sorulduğunda:
“Kürşat isimli şahıs yukarıda izahını yaptığını söylediği, arkadaşı olan bir şahıs olduğu, Bir yakınının Tunceli Mazgirt ilçesinde jandarma tarafından yakalandığını ve niçin yakalandığını öğrenmesini istedigini, kendisininde tanıdıklarını aradığını ve bu şahsın neden yakalandığını öğrenmelerini rica ettiğini ve yaralama suçundan yakalandığını öğrendiğini, kendisinin de Kürşad’a haber verdiğini, Bu konu ile ilgili olduğunu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 27.03.2008 günü saat 05.44 sıralarında Siyami isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen Vezçi Çakmak’ın kim olduğu ve aralarındaki ilişkinin ne olduğu sorulduğunda:
“Fevzi ÇAKMAK isimli şahıs Siyami ağabeynin arkadaşı olduğu, Bu şahsı tam olarak hatırlayamadığını, ama yakalamasının olduğunu bunu kendisinden öğrenmesini istediğini, bu konuyla ilgili bir konuşma olduğu” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 27.02.2008 günü saat 17.03 sıralarında Kadir isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “Enver isimli beden eğitimi dördüncü sınıfta okuyan bir öğrenci” ile ilgili yapılan telefon görüşmesinin içeriği sorulduğunda:
“Görüşmede ismi geçen Kadir isimli şahsın kendisinin hahasının oğlu olan Abdülkadir PİRİMOĞLU isimli şahsın olduğunu, Enver isimli şahsın üniversitede okuyan bir şahıs olduğunu, Bu şahsı babasından aşırı derecede fazla para istemesi nedeni ile ailesinin kendisinden bu şahsı araştırmasını istediğini, Bu konu ile ilgili bir görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 01.02.2008 günü saat 12.18 sıralarında Siyami isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde Siyami’nin “Ne ediysen sen jandarmada akşama kadar” diye sorması üzerine şüphelinin de “abi bi iki ay sonrasına yatırım yapıyorum haber mabere yatırıyorum ondan sonra adamlarla diyaloğumu geliştiricem da uğramasan olmi hiç” “ben şimdi gidecem Cuma astsubayımla buluşmaya” dediği, Siyami’nin de “hadi bak da bana bi haber ver Murat” şeklindeki konuşmanın içeriği sorulduğunda:
“kendisinin muhabir olarak çalıştığını, Emniyete ve Jandarmaya gitmediğinde bu şahıslardan haber alamayacağını, Bu nedenle ilişkilerini iyi tutmaya çalıştığını, bu konu ile ilgili görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 29.01.2008 günü saat 17.26 sıralarında Kürşat isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “şüphelinin Erzurum’un çeşitli ilçelerindeki kaymakamları tanıdığı ve kedisine ihalesiz iş temin etme konusunda kolaylık sağlayacakları konusunda söz verdikleri, 600–700 milyarlık iş verecekleri” hususlarına ilişkin soru sorulduğunda,
“Köylere hizmet götürme birliğinden bazı şahıslar kendisine ihale alıp almayacaklarını sorduğunu, kendisinin de araştıracağını söylediği, Ondan sonra bu görüşmenin böyle kaldığını, fakat bir araştırma yapmadığını, Bu görüşmelerinin de aşırı derecede abartılı olduğunu, Kürşat’ın gözünde nüfuzlarını güçlü göstermek için yaptıkları görüşmeler olduğu, Böyle bir nüfuzunun olmadığı” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 05.03.2008 günü saat 00.16 sıralarında Gürsel isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “sözleşme ile üç tene adam alacağız da”, “şimdi benim askeriyeyle aram iyi ya onlarla diyalogum kesilmesin diye özel haber çalışıyorum” şeklindeki ifadelerle neyi kastettikleri sorulduğunda:
“Bu görüşmede Gürsel isimli arkadaşının kendisine TRT’ye eleman alınacağını haber verdiğini, bununla ilgili bir görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 04.03.2008 günü saat 21.13 sıralarında Ayhan isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde Ayhan’ın “…şey bak Genelkurmay açıklama yaptı son dakka” “bu Genelkurmaya yapılan şeyle ilgili onu indir yarın sür manşetten”, “Genelkurmay anlamsız hazırlığı olarak hedef yapılyo diyo Genelkurmay hani bugünkü partileri martileri eleştiri ..” “onları ... eleştirmiş internette minternette .... son dakka verildi yarın onu manşetten ver.” “gasteyide şeye ver askeriye ye gönder” şeklindeki konuşması ile neyi kastettiği sorulduğunda:
“Ayhan isimli patronunun kendisinin Genelkurmay’ın intermet sitesinden haberi almasını ve aynen haber yaparak askeriyeye göndermesini istediği, Bu konuyla alakalı bir görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 15.03.2008 günü saat 21.50 sıralarında Kürşat isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “damadın adı Yaşar tamam mı?, Yaşar’dan dolayı arıyor aramışlar damadı, arkadaşım de tamam mı?”, “bi öğren bakalım neymiş ona göre müdahale edelim” şeklindeki konuşma içeriği sorulduğunda:
“Tunceli Mazgirt’te meydana gelen yaralama olayı ile ilgili olarak yaptığı bir görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 27.03.2008 günü saat 13.03 sıralarında Ahmet Erdem isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde şüphelinin “Abi sana çok önemli bir müjde verim mi?” “başlama yazısı geldi” “şimdi ordayım” “şimdi burda.... yanına gelyorum” dediği, Ahmet’in “iyi hadi bakalım hayırlısı olsun” dediği sorulduğunda:
“TRT kurumuna başlama yazısıyla alakalı yaptığı bir görüşme olduğu ” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 29.01.2008 günü saat 16.03 sıralarında Siyami isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “ Polis Okulu”, “ihale” ve “sahte imam” ile ilgili bilgi vermesi istendiğinde:
“Görüşmeyi yaptığı günün yayımlamakta oldukları gazetede yayımlanmak üzere Erzurum Polis Okulu’ndan bir ihale ilanı geldiğini, Bunu öğrenince ihale işleri takip ettiğini bildiği, Siyami YALÇIN’ı arayıp “Konuyla ilgilenir misin” diye sorduğunu, Kendisininde “Bakarız, nasıl alınacağını tam öğren” diye cevap verdğini, Ancak işlem yoğunluğu nedeniyle bu konuda araştırma yapmadığını, Siyami YALÇIN’ın da bu ihaleye girmediği. Görüşmenin bu konuyla ilgili olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 09.03.2008 günü saat 19.37 sıralarında Erdal isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “petrol işi”, “mahalle başında bir silah”, “750 milyon değerindeki keleş fiyatı” gibi konular sorulduğunda:
“Bu görüşmeyi Erzurum’da emlakçılık yapan ve çalıştığı gazeteye sık sık gelip giden soyadını bilmediği Erdal…? İsimli şahısla yaptığını, Erdal…? İsimli şahısla daha önce yaptığı görüşmelerde oturduğu mahallede aleni silah satışı yapıldığını, bunu haber yapmalarını istediğini, Görüşme yaptıkları gün de Erdal’ı telefonla arayıp “Abi yarın için manşetimiz yok, daha önce bana anlattığın konular hakkında bir araştırma yap, bunu haber yapalım” dediği” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 10.06.2008 günü saat 18.23 sıralarında Sakıp isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde şüphelinin “Abi yani telefonda çok açık konuşamıyorum biliyorsun” “netleştiriyoruz bi iki işinde problem çıkmış herhalde onlara yoğunlaşmış” “Ben dedim ki abi bi işimiz var bunu halledersek hepimiz düzlüğe çıkacağız sana ihtiyacım var dedim” “Ne dedi üstü kapalı olarak söyledi dedim ki abi bizim ordan Ankara, İstanbul’a legal olmayan yani legal olan bi çuvallar gidecek kamyonlan bunu nasıl ayarlarız dedi nerelerden geçmesi lazım dedi Erzurum’a kadar mı yoksa buraya kadar mı oraya kadar dedim dedi ki o konuyu halledecek şeyimiz var dedi durumumuz var” “önümüzdeki hafta abi bana haber verecek” dediği, Sakıp’ın “diğer mevzularla ilgili ne konuşmak istiyorsa otururlar kafa kafaya konuşurlar zaten” dediği, şüphelinin “bu pazar gidebilme ihtimali var pazar veya pazartesi” “pazar günü benim üniversite sınavım var” “pazartesi hafta içi olduğu için Gürsel abi ile konuşacam” dediğinin tespit edilmesi üzerine bu telefon görüşmesinin içeriğini açıklaması istendiğinde:
“Görüşmeyi Erzurum’da pazarlamacılık yapan sahte imam lakaplı Sakıp…? isimli şahısla yaptağını, Görüşme yaptıkları şahıs toz şekerin fiyatının Van’da çok ucuz olduğunu “burada ucuz şeker alıp, götürüp batı bölgelerinde satalım” şeklinde teklifte bulunduğu, Sonuçta her ikisininde parası olmadığı için bu işi yapamadıklarını, İşin konuşmada kaldığını, Türkiye’deki her şeker fabrikasında toz şekerin çuvalı 89 YTL. Van’da ise 22 ABD doları olduğunu daha sonra öğrendiğini, Ancak bu şekerin Van’a nereden ve ne şekilde geldiğini bilmediğini, Görüşme yaptığı şahıs kendisine bu işi yapmak için teklifte bulunduğu ancak paralarının olmadığı için işi yapamadıklarını, Görüşme esnasında yanında biri olduğu için açık konuşamadığı için telefonla görüşmesi gerektiğini söylediği,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 29.01.2008 günü saat 15.27 sıralarında Sema isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “yurtta kalan kızla ilgili gelişme olduğu, bunun telefonda anlatılamayacağı”na ilişkin konuşma hatırlatıldığında:
“Görüşmeyi Aşkale Gazetesi’nde çalışan Sema…? İsimli gazeteci olan arkadaşıyla yaptığını, Sema…?’nın geçirdiği rahatsızlık nedeniyle hastanede yattığı sırada daha önce yurtta kalan 14-15 yaşlarındaki bir kız çocuğun okula gitmediğinden bahsettiğini ve bukonuyu takip etkesini söylediğini, Konuyla ilgili araştırma yaptığını ve bahsedilen kızı bulduğunu, Bu kızın okula gitmediğini ve gençlerle gezdiğini öğrendiğini, bu konuyu Sema isimli şahsa anlatmak için yüz yüze konuşmak istediğini,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 08.02.2008 günü saat 12.41 sıralarında Ayhan isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen şüphelinin “he bide senle görüşeceğim konu telefonla konuşulmayacak kadar çok önemli sabah bi haberdeydim” “bunu nasıl yaparız diye epey bi isim var bi çoğunu sen tanıyorsun bağlantılar falan derin akşama doğru özel bi vakit ayırda konuşalım onu” dediğiniz, Ayhan’ın da “Tamam onu o zaman Pazartesi manşet yaparız eğer sağlam haberse” dediğinin tespit edilmesi üzerine bu hususun sorulması üzerine:
“Görüşmeyi patronu olan Ayhan Köseoğlu ile yaptığını, kendisinin yaptığı bir haberin kendi çalıştığı gazetede yayımlanmadan başka bir gazetede yayımlandığını gördüğünü, bunun için sitem edip patronuyla görüşmek istediğini, Bu konuyla ilgili görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 08.02.2008 günü saat 13.37 sıralarında Y.A isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen şüphelinin “ne zaman geliyorsun” dediği, Y.A’in “ne oldu hayırdır pazartesi gelcem”, “ne oldu söyle söyle.. söyle” dediği, şüphelinin “yok yok telefonda olmaz ben seni arayım biraz sonra” dediği, Yüksel’in “ne hakkında” dediği, şüphelinin “benimle ilgili” dediğinin tespit edilmesi üzerine bu telefon görüşmesinin içeriği sorulduğunda:
“Görüşmeyi Erzurum’da inşaat ve emlakçılık yapan Yüksel Aktaş ile yaptığını, Borç para isteyeceğini, bunu da yüz yüze görüşerek yapmak istediğini, Bununla ilgili görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 11.03.2008 günü saat 11.12 sıralarında Siyami isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde Siyami’nin “bir gelişme var mı”, “tamam bir gelişme oldu mu bana bilgi aktarırsan sevinirim” dediği tespit edilmesi üzerine:
“Görüşmeyi Siyami Yalçın ile yaptığını, Halı saha maçı yapacaklarını ve adam toparlamaya çalıştıklarını, Bununla ilgili görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 11.03.2008 günü saat 11.52 sıralarında Siyami isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde şüphelinin “bi abimle çay içmeye gelecez uygun” dediği, Siyami’nin “tamam başka bir yerlerde görüşek burası müsait değil” dediği, şüphelinin “tamam abi bi yarım saat sonra şey yaparız döneriz sana” dediğinin tespit edilmesi üzerine bu husus sorulduğunda:
“Görüşme esnasında kendisinin yanında amcasının oğlu olan ve Siyami Yalçın’ın asker arkadaşı olan Selçuk Avar’ın yanında olduğu, Selçuk Avar ile birlikte Siyami YALÇIN’ın yanına gitmek istediklerini, Ancak o sırada başka bir yerde misafir olarak bulunduğunu ve kendilerini misafir olarak kabul edemeyeceğini söylediğini, Bununla ilgili görüşme olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 16.03.2008 günü saat 19.43 sıralarında A.E isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde şüphelinin “abi Yüksel’den konuştum”, “Yüksellen Yüksel pazartesi günü öğleden sonra bi şeyleri yapyor ..... Ayhan’dan da konuştum Ayhan da yarın akşam Yakup bun yanına dedi perşembe günü gelcem bi bakım Yakup ne diyor dedi ben dedi biraz daha .... bekleyim canım çok sıkındı Ahmet abiye karşı onları bu hafta biticek sen ne yapyorsun” dediğinin tespit edilmesi üzerine soru sorulduğda:
“Görüşmeyi babasının arkadaşı olan A.E ile yaptığını, Patronunun kardeşi olan Yakup Köseoğlu, A.E’den borç para alıp zamanında ödeyemediğini, Görüşmenin bununla ilgili olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye 23.03.2008 günü saat 19.11 sıralarında A.E isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde şüphelinin Ahmet’in “tamam ben orya bi gelim ondan sonra beraber bi görüşmemiz lazım senden” dediği, şüphelinin “tamam abi” dediği tespit edilmesi üzerine sorulan soruya:
“Görüşmede ismi geçen Deniz…?’in kendisinin kız arkadaşı oldğu, Yakup Köseoğlu ile ilgili yaptığı bir görüşme olduğu.” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye ikametinde yapılan aramalarda Murat Dikkaş ve Hakan Erdem isimlerine düzenlenmiş kartvizitler bulunması üzerine isimleri geçen şahısları tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise aralarında ne tür ilişki olduğu sorulduğunda:
“Murat DİKKAŞ’ın Erzurum Orduevi Müdürü iken geçen yıl Ankara’ya tayin olduğunu, Orduevine gittikleri için kendisiyle görüştünü, kendisinin gazeteci olduğu için aldığı kartvizitlerden birisi olduğu, Hakan ERDEM’in Ankara’da avukat olduğu ve ailece görüştüğü bir kişi olduğu” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye ikametinde yapılan aramalarda Ahmet Fatih Işık ve Ertan Karataş isimli şahıslara ait nüfus cüzdanı fotokopiler bulunması üzerine bu şahısları tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise aralarında ne tür bir ilişki olduğu sorulduğunda:
“Ahmet Fatih IŞIK’ın MSB Erzurum İç Tedarik Bölge Başkanlığında sivil memur olarak çalıştığı, Ertan KARATAŞ isimli şahısında aynı yerden emekli olduğunu, Her iki şahısında kışın palandöken Gondıl Life hizmetlerinden ücretsiz faydalanmak amacıyla ücretsiz kart çıkartması için kendisine kimlik fotokopilerini verdiklerini, Bu fotokopilerinde evinde bulunduğunu” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye ikametinde yapılan aramalarda 03.11.2004 tarihli DYP il merkezi Başkanlığı’na hitaben 12 Mart mesajı analiz gazetesi ibareli 25 milyon liralık fatura bulunması üzerine bu faturanın içeriği hakkındaki bilgisi sorulduğunda:
“Seçim döneminde çıkarılan Analiz Gazetesinde yayımlanmak üzere DYP’nin İl Başkanlığı seçim reklamı verdiğini, Bu ilanla ilgili fatura olduğu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye ikametinde yapılan aramalarda el yazısı ile yazılmış, isimler ve telefon numaraları bulunan A4 kağıdı bulunarak el konulması üzerine bu notta M. Şener ve Mit isimleri ve telefon numaralarının yazılı olduğunun görülmesi üzerine bu isimlerin kimler olduğu ve bu şahıslarla ne sıklıkla, ne tür konularda görüştüğü sorulduğunda:
“Mehmet ŞENER’in palandöken gazetesinin sahibi olduğu, kendiside gazeteci olduğu için Erzurum MİT Bölge Başkanlığının da numarasının yazılı olduğunu,” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheliye ikametinde yapılan aramalarda ele geçirilen ajanda içerisindeki bir sayfada incil dağıtılan Erzurum’daki merkez kültür sarayı, eks, esrar gibi uyuşturucu maddelerin Erzurum’daki dağılım yeri fasıl eğlence merkezi gibi notlar olduğunun tespit edilmesi üzerine kendisinin bu bilgileri nereden aldığı ve bu konuların içeriği konusundaki açıklayıcı ifadesi sorulduğunda:
“Haber değeri taşıyan ajandasına aldığı çok eski notlar olduğu, ” şeklinde cevap vermiştir.

Savcılık beyanında;
NERİMAN AYDIN ve KEMAL AYDIN'ı babasının tedavisi için ERCÜMENT OVALI denilen profesöre tedavi olmak amacıyla Erzurum'da AHMET ERDEM diye bir arkadaşının tavsiyesi ile gittiğini, daha sonra babasının öldüğünü, her hangi bir tedavi olmadığını, Erzurum'da Milletin Sesi isimli gazetenin muhabiri olduğunu, aynı zamanda da son olarak TRT'de işe başladığını, ancak gözaltına alındığını, şu anda gözaltında bulunan şüphelilerden SİYAMİ YALÇIN'ı tanıdığını, SİYAMİ YALÇIN’ın Erzurum'da önceleri ticaret yaptığını, iflas ettiğini, daha sonra mütahatlik yapmaya başladığını, Ankara'ya gittiklerinde NERİMAN AYDIN'ın yanına birlikte uğradıklarını, kendisi ile o zaman tanıştığını, SİYAMİ'yi NERİMAN AYDIN ile kendisinin tanıştırdığını, tanışma olayının geçen yıl bu aylarda olduğunu Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden kimse ile tanışmadığını, ancak şu anda KEMAL AYDIN, NERİMAN AYDIN, SİYAMİ YALÇIN ile tanışıyor olduğunu, ERCÜMENT OVALI ile tanışmadan babasının öldüğünü beyan etmiştir.
AHMET ERDEM’in Erzurum Kolordu Komutanlığında görevli yarbay olduğunu, kendisi ile bir yıldır tanıştıklarını, muhabir olduğu için akraditasyon işlemleri sırasında tanıştıklarını, zaman zaman görüşüyor olduklarını, ara sıra eşi ile beraber kendilerine yemeğe geldiklerini,
KÜRŞAT'ın soyadını bilmediğini, Ankara'da ikamet ettiğini, Bolu yolunda benzinliği olduğunu, kışın Palandöken dağlarına kayak kaymaya geldiğini, kendisi ile orada tanıştıklarını,
OĞUZHAN isimli şahıs Erzurum İl jandarma komutanlığında görevli, valiliğe haber bültenlerini getiren görevli şahıs olduğunu, kendisinden haber aldığını, kendisinden aldığı haberleri gazetelere verdiğini,
YÜKSEL ALTAŞ’ın MSB'de görevli iç tedarikçi subay olduğunu, gazetelerindeki stajerin amcası olduğunu, oradan tanıştıklarını, rütbesinin yarbay olduğunu,
ERDAL’ın Erzurum'da emlakçılık yapan birisi olduğunu, kendisinin "750 keleş" şeklindeki görüşmede keleş satan adamı haber yapmak için ERDAL denilen şahıs ile görüştüğünü, soyadını bilmediğini, gazeteye gelip gittiğini beyan etmiştir.
6985 numaralı tape sorulduğunda;
“Tapedeki 6-7 tirilyonluk ihale konusunun, bir yolsuzluk iddiasınun olduğu, kendisinin yanında arkadaşlarının olduğu telefonda konuşamayacağını söylediğini, gizli bir konunun olmadığı,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
6986 numaralı tape sorulduğunda;
"Bir şey sormada pazartesi günü kolordu komutanı bizde" şeklindeki sözlerin kendisine ait olduğunu, Niçin böyle söylediğini hatırlamadığını, Ancak kendisinin komutandan randevu aldığını, Onunla buluşmaya gideceğini, Arkadaşı olan SİYAMİ'ye öyle söylediğini, O kolordu komutanın adının NEJAT BEK olduğu, O kelimenin ağzından neden çıktığını bilemediğini, Burada başka birşeyin kastedilmediğini, kendisinin de kolordu komutanıyla bir tanışıklığının olmadığı,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
6987 numaralı tape sorulduğunda:
“TRT'de işe gireceğini, Onun ile alakalı olduğunu, görüşmedeki KÜRŞAT isimli şahsın Diyarbakır ve Elazığ'dan canlı hayvan aldığını, kendisine Tunceli Elmalı'da tanıdığının olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de tanıdık bulabileceğini söylediği, Bir tanıdığının gözaltına alındığını söylediği, YAŞAR diye birinden bahsettiğini, Neden alındığını sorduğu. Kendisinin de bunu öğrenip bildirdiğini, ALİ OSMAN KILIÇ'ı hatırlamadığını, kendisine damadın arkadaşı olduğunu söylemesini söylediğini, kendisinin de tamam dediğini, Ancak kimseyi aramadığı,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
6989 numaralı tape sorulduğunda;
“Bu telefonun AHMET KAVRUCUK isimli bir binbaşıya ait olduğunu, Ona sorduğunu, Onun da arayıp kendisine bilgi verdiği, “benim başım ile beraber” bu adamın bırakılması konusunda demi’den kasıt benim başımın üstünde, ben bu işi yaparım ilgilenirim demektir, görüşmenin devamında "ulan ordaki karakolda iki rütbeliyi, buna doğru düzgün talimat verebilir mi" şeklindeki konuşmasına "tabi canım tabi, endişe etme" diye cevap vererek bu konu ile ilgileneceğini söylediğini,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
6999 numaralı tape sorulduğunda;
“Bu görüşmeyi SAKIP GÜNEY isimli şahıs ile yaptığını, Konuşmada geçen illegal çuvaldan kasıtın kendisine Van'da şekerin ucuz olduğunu ve Ankara'da bunun 80–90 milyona satıldığını söylediğini, Van'dan Ankara'ya şeker götürülmesini teklif ettiğini, kendisinin de çok para lazım olacağını düşündüğünden kabul etmediğini,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sorgu beyanında;
Şüphelilerinden Kemal Aydın ile, muhabir olması sebebiyle tanıştığını Erzurum 9. Kolordu Komutanlığında çalışan Yarbay Ahmet Erdem vasıtasıyla tanıştığını, babasının kanser hastası olduğundan ümitsiz bir duruma gelince, bu konuya Ahmet Erdem'e açtığını, O da kendisine bir tanıdığı olan Kemal Aydın'ın tanıdığı Ercüment Ovalı diye bir profesörü tavsiye ettiğini, Ercüment Ovalı'ya ulaşmak için Kemal Aydın'la tanıştığını, ancak Ercüment Ovalı'nın bu konudaki bizden talep edeceği fiyat konusunu Kemal Aydın vasıtasıyla belirme aşamasında babasını kayıp ettiğini, bu arada Kemal Aydın’ın kendisine açıp başsağlığı dilediğini, ondan sonra samimiyetlerinin geliştiğini, daha sonra kendisi ile Ankara gittiğinde telefon açtığında görüştüğünü, bu arada samimiyetlerinin ilerlediğini, Siyami'yi de kendisinin tanıştırdığını savunmuştur.
b-Elde Edilen Dokümanlar,
1. Ev Aramasında Elde Edilen Dökümanlar:
Şüpheli Muhammed Murat AVAR’ın yakalanması amacı ile 01.07.2008 günü Saat: 07.00 Erzurum İli, Merkez, Aşağımumcu Mahallesi, Milli Egemenlik Caddesi Özdoğu Kent Yapı Koop. C4 63/1 Dadaşke nt adresine gelinmiş ve şüpheli yakalanarak gözaltına alınmış, şahsın ikametinde yapılan aramada;
-(1) adet yazarının Erdal ŞİMŞEK olduğu İSTİHBARAT Servislerinde Beyin Yıkama Operasyonları isimli -185- sayfalık kitap,
-(1) adet yazarının Aycan ALP olduğu MİSAKÇILAR isimli -239- sayfalık kitap,
-(1) adet Ertan KARATAŞ adına düzenlenmiş T 07 No:513715 seri numaralı nüfus cüzdanı fotokopisi,
-(1) adet Ahmet Fatih KARATAŞ adına düzenlenmiş Z09 No:372874 seri numaralı nüfus cüzdanı fotokopisi,
-(1) adet Murat DİKKAŞ İstihbarat Albayı adına düzenlenmiş kartvizit,
-(1) adet Hakan ERDEM Avukat adına düzenlenmiş kartvizit,
-(1) adet üzerinde Flexo ampul yazılı içeriğinde çeşitli haber yazılarının olduğu küçük ajanda,
-(1) adet 03/11/2004 tarihli üzerinde DYP merkez İlçe Başkanlığı ERZURUM, Malın cinsi bölümünde 12 Mart mesajı Analiz Gazetesi yazılı, bedeli 25 YTL olan fatura,
-(1) adet arkalı önlü toplam 46 adet çeşitli isim ve telefon listesinin olduğu A4 kağıdı,
-(1) adet üzerinde Ekbiç yazılı içeriğinde çeşitli isim, telefon numaralarının ve haberlerin bulunduğu kahverengi ajanda,
-(1) adet İnsan Hakları “Haksızlığa” Uğruyor başlıklı içeriğinde, Sırpların Bosnalılara uyguladıkları soykırımın olduğu 6 sayfalık metin ve metnin son sayfasının arka kısmında el yazısı ile yazılmış 29 adet isim ve telefon numaralarının olduğu,
-(1) adet M. Murat AVAR adına düzenlenmiş Erzurum Üçüncü noterliğinden alınmış 683313 sıra numaralı ve 14.16 YTL bedelli noterlik makbuzu,
-(1) adet M. Murat AVAR adına düzenlenmiş Erzurum Üçüncü noterliğinden alınmış 683312 sıra numaralı ve 15.12 YTL bedelli noterlik makbuzu,
-(9) adet kime ait olduğu belirlenemeyen vesikalık fotoğraf,
-(21) adet değişik kişi ve yerlere ait kartvizitler,
-(1) adet Azro ibareli içeriğinde paranın bize takas şekli ve silah ruhsatları içişleri bakanlığı yazılı küçük not kağıdı,
-(1) adet Jandarma-Mit-Kolordu yazıları bulunan not kâğıdı ele geçirilerek el konulmuştur.
Şüpheli Muhammed Murat AVAR’ın TWINMOS marka flash bellek içersinde, “ERZURUM RAPOR.doc” isimli word dosyası olduğu, bu dosya içeriğinde ise;
Söz konusu belgede;
“Bu çalışma değerli üyelerimizin isteği üzerine hazırlanmıştır. Algıladığım kadarıyla yeni arkadaşlarımıza fikir vermesi istenmektedir. Benim yaklaşık iki ay boyunca yaptığım çalışmaların özeti denebilir. İstenen raporlardan yirmi dört ile ilgili olanı da PPT formatında hazırlanarak bilginize sunulmuştur. Dünya barışına katkıda bulunması temennisi ile… Dr. ISU”
“Erzurum’a geleli birkaç ay oldu. Hem mesleğimin vermiş olduğu avantajlar, hem de IM’in ( İsa Mesih) yardımlarıyla güzel başlangıçlar yaptık, ve eminim bir çok kişiye daha mesajımızı ulaştıracağız.”
“Hemen Laleli’ye N.B. oglunun (nerim bitlislioğlu subay) maka... gittim. (Laleli askeri birlik) Mr. C.’un selamını söyledim. Beni çok iyi karşıladı. Mesaisinin bitmesine az kalmıştı. Kapıyı kapattı, sonra da telefonun fişini çekti. Güzel bir sohbet oldu. Ona IM’in mesajları ve bu kapsamda bize düşenlerin neler olması gerektiğini anlattım”
“Nalanlar da toplandık, küçük bir o kadarda sevimli ‘home-church’ daha yapılacak çok şey var. Burada iyi bir performans yakalayabilirsek hem asya hem de orta doğu’ya aktaracak önemli tecrübelerimiz olacak. Z. Hemşire de benim gibi erken gelmişti. İyi bir prtstn (PROTESTAN) olacak. Bana IM’yi tanıdıktan sonra içini nasıl bir huzurun kapladığını bunda da IM’nin büyük payı olduğunu söyledi.”
“Özdemir hocanın selamıyla bir öğrenci geldi. Pingollu, parlak, çalışkan biri. Babasını askerler vurmuş, hayatta yalnız kalmak onu çok etkilemiş, hiçbir şaya inancı kalmamış, tek isteği iyi bir hukukçu olmak. Kültür Sarayı (cumhuriyet caddesinde büyük bir kitap mağazası sahipleri, ermeni olduğu söylentileri bulunmaktadır)’na bir kartla gönderdim. Burs vereceğiz. Akşamda toplantımıza gelecek. Onun için bazı kitaplar hazırladım. Bakalım nasıl tepki verecek.”
“A. Malcok ile buluştuk çok ilginç biri, biraz çıkarcı. Beni tanıyınca ‘Ben sadece Afrika’ya Dr. gönderiyorlar sanıyordum’ dedi. Burada okuduğumu Hıristiyanlıkla sonradan tanıştığımı ve IM’nin mesajlarıyla bu noktaya kadar geldiğimi öğrenince daha da şaşırdı. Beni ilgi ile dinledi, sorular sordu, sanki sınavdaydım. Verdiğim CD’leri ve kitabı inceleyeceğini söyledi. Aslen göçmenmiş. Oda asıl dinine dönecek eminim.”
“Bugün çok yoruldum. IM’in verdiği güç olmasa ayakta duramam. 100’den fazla hasta bakmışımdır. Akşam Cem Bey’de (CEM ÇİL DR. CEMİL ÇİL’İN OĞLU. ESKİ TRT BÖLGE MÜDÜRÜ ADNAN VANGÖLÜ’NÜN DAMADI. ADNAN VANGÖLÜ ROTARY ÜYESİDİR)gelmişti. Ne zamandır görünmüyordu. Korkuyormuş. ‘Sen buranın yerlisisin. Sana atalarının öcünü alma fırsatı veriyoruz. Kıymetini bilmiyorsun’ diyince çok üzüldü. Elinden geleni yapacağını söyledi. Senedi için borç verdik. İşini büyütecek, yanında çalışacakları da biz seçiyoruz.”
“Bugün bende bir şey yok. Meryem beni çok rahatlattı. Bugün Cafe’de bir teğmen ile tanışmışlar. Teğmen çok acemi, daha ilk günden Meryem’e aşık olmuş. Öl dese ölecek. Bakalım onun gibi düşünmeye de başlayacak mı? Aşk ne büyük bir silah ve güç.Tanrı Meryem’i bu iş için yaratmış olmalı.”
“Günlerdir yazamıyorum. Fırsat olmuyor. Bizim aşıklar işi ilerletti, evlenmek istiyormuş, Meryem ile birlikte geldiler. Ona durumu açıkladım. Evlenirlerse işinden olabileceğini ona orada çok ihtiyacımız olduğunu ne zaman isterse Meryem’i görebileceğini söyledim. Delikanlı kararsız. Ama bizim avucumuzda onun sayesinde çok kişiyi de tanıma fırsatı bulduk. Herkesin ihtiyaçları farklı, beni iyi bir Milliyetçi olarak biliyorlar.”
“Bizim aşık sonunda sözünde durdu. Bugün bir üst devresini getirdi. Kurnaz biri. Pek güven vermedi. Ama biz yine de onu davet ettik. Doküman istedi. CD ler de istedi verdik. Ama bilgisayarı yokmuş, yarın için lap topumu istedi. Kıramadım, umarım CD ler işe yarar”
Şeklinde beyanların yer aldığı görülmüştür.
b. Siyami YALÇIN isimli şahsa ait, Kingston marka flaş bellek üzerinde yapılan incelemede “RAPOR. DOC” isimli dosya içeriği incelendiğinde Erzurum ili ve ilçeleri ile ilgili olarak detaylı bir şekilde rapor yazıldığı, yeraltı zenginlikleri, sosyal yapı ve arkeolojik alanların ifade edildiği,
Söz konusu belgede;
“Erzurum, konumu itibariyle, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Doğu’dan gelebilecek tehlikelere karşı savunma yapacağı tek ve en önemli merkezdir. Bu durumu en iyi bilen Almanlar, son yıllarda Erzurum’da önemli faaliyetlerin altına başkalarının ismiyle imzalarını atmaktadırlar. Bu isimlerin başında K. ailesi ve Y.K.’dır. Y.K. Erzurum’un tanınan simalarından olup korku ile birlikte saygı duyulan bir isimdir. Tahminlere göre 20 Milyon Dolarlık serveti bulunan aile Petrol, Gıda, Turizm ve inşaat sektöründe faaliyet gösteren ticaret ile uğraşmaktadır. Aynı zamanda Federal Almanya’nın Fahri Konsolosu olan Y.K., özellikle Erzurum’un İspir İlçesi başta olmak üzere bir çok yerde arazi satın almaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Erzurum’da Büyükelçiliği bulunan Almanya, Erzurum’u doğu’ya açılan pencere olarak yeniden görmeye başlamış durumdadır. Ticaret alanında Erzurum’a sürekli Almanya’dan birileri gelerek, belli kişilere seminer ve konferans vermektedirler. İklim bakımından Erzurum’da sanayinin gelişme olasılığının çok zor olduğunun bilinmesine karşın Y.K., Alman teknolojisi ve sanayisi sayesinde Erzurum’un kalkınacağı konusunda çalışmalar yapmaktadır. Nedir bu çalışmalar: Erzurum’da bulunan sanayi kuruluşları Almanlar tarafından gezdirilmekte ve öneriler verilmekte.
Y. K. 2005 yılından itibaren Türkiye’nin en kaliteli içme sularından olan, Askeri alan içerisinde yer alan PAŞAPINARI kaynak suyunun bulunduğu alanı satın almak için Genelkurmay Başkanlığı nezdinde girişimlerde bulundu. Yaklaşık 2 yıl boyunca vermiş olduğu mücadele kendi çıkarına sonuçlanmadığından, gözünü DUMLU BABA suyuna gözünü dikti. DUMLU BABA suyu Hıristiyan inancına göre de oldukça önemli bir yerde bulunmaktadır. Hıristiyanların Kutsal kitabı olan İncil’de FIRAT suyunun Cennet’ten çıktığı yazmaktadır. Fırat suyunun da çıkış noktası olarak DUMLU BABA suyunun bulunduğu yer, 3200 metre yüksekliğinde Erzurum’a 20 Km. uzaklıktadır. Yılmaz Kuşkay Almanlar ile birlikte temmuz ayında Erzurum İl Genel Meclisi’nden bu suyu işletmek için kiralamak istediğini bir dilekçe ile Erzurum Valiliği’ne başvurdu. İl Genel Meclislide bu suyun kiralanması konusunda karar aldı ve ihaleye çıkardı. Yurt içi ve yurt dışından toplam 7 firma teklif verdi. Y.K. Alman ortakları ile birlikte bu yeri 1 Milyon YTL karşılığında 49 yıllığına kiraladı.” Şeklinde bilgilerin yeraldığı,
c. “STRATEJİK NOKTALARA YABANCI AKINI AŞKALE” başlığı altında; “Yeraltı zenginlikleri bakımından çok zengin bir yer olan Aşkale, son yıllarda Yahudi sermayenin Doğu Anadolu Bölgesi’nde en uğrak yeri konumundadır. Denizli Menşeli İdea Enerji yaklaşık 30 Milyon dolarlık yatırımla Hidroelektrik santrali kuruyor. Yahudi asıllı Ukrayna Firması ise yaklaşık 40 Milyon dolarlık yatırımla Manyezit Madenini hizmete açıyor. Kod adı Onur olan bir kişi 300 Bin YTL değerindeki araziye nakit olarak 2.5 Milyon Dolar teklif ediyor. Yapılan araştırmalar da, bu kişi İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğunda çalıştığı öğrenildi. Konu ile ilgili detaylar MİT ve Dışişleri Bakanlığı’nda mevcuttur”,
CEMAATLER başlığı altında; Erzurum’da, güç tamamıyla cemaatlerin elindedir. Atatürk Üniversitesi, Emniyet Müdürlüğü, Belediyeler, Kamu kuruluşları ve özel sektörde söz cemaatlerdedir. Erzurum’da Nur Cemaati Fethullahçılar ve Kırkıncılar olarak iki guruptadır. Sağlıktan eğitime kadar, tüm alanlarda söz bu iki guruptadır. Bu gurupları Sağlık Bakanı R. A.’ında mensubu olduğu Nakşibendi Tarikatının Menzilciler gurubu izlemektedir. Fethullahçılara ait önde gelen kurumlar ise Özel Aziziye Koleji, Şifa Hastanesi, İstiklal Eğitim Kurumları, Düzgün Marketler Zinciri, Özdemir İnşaat ve Sadakat Ltd. bulunmaktadır. Sadece bu kurumların maddi değeri 100-200 Milyon Dolardır. Aslen Erzurumlu olmayan ve Arap olan Fethullah Gülen, cemaatine mensup 500’ün üzerinde öğretim görevlisi Atatürk Üniversitesinde görev yapmaktadır. Fethullahçılara ait yaklaşık 300 öğrenci evi ve yurt bulunmakta. Gücünü sonuna kadar hissettiren Gülen Cemaati Erzurum siyasetinde son derece etkilidir. Her partiden mutlaka en az 2 aday bu cemaatin üyesidir. Fethullahçılar son zamanlarda Pulur Köy Enstitüsüne ait Ilıca ilçesindeki 100 dönümlük araziyi almak için büyük uğraş vermektedir. Nur Cemaatine ait bir diğer gurup ise Mehmet Kırkıncı’nın liderliğindeki Kırkıncı Cemaati. Sayıları 80-100 binleri bulan taraftarı olan bu cemaat, ağırlıklı olarak eğitim ve ticaret alanlarında hizmet vermektedirler. Milletvekili M. G., Mehmet Kırkıncı sayesinde AKP MKYK üyesi olmuştur. Cemaatin Ankara’da tüm işlerini Milletvekili Gülyurt görmektedir.
Kırkıncı Cemaatinde son yıllarda Kürtlerin artışı görülmektedir. Mehmet Kırkıncı cemaatin liderliğinden edilmek istenmesi ise gündemdedir. Bu duruma en bariz önek ise Cemaate ait Kültür Eğitim Vakfının mütevelli heyetinde yaşanmıştır. Vakfa ait olan Özel Güneş İlköğretim Okulu’nun yönetim kadrosu oy birliği ile değiştirilip yerlerine Diyarbakır, Van ve muşlu kişiler getirilmiştir. Bu duruma Mehmet Kırkıncı bile dur diyememiştir. Mehmet Kırkıncı ülke genelindeki cemaat liderleri tarafından da artık benimsenmemektedir. Nur Cemaatinin diğer ilerdeki liderlerinin tamamı Kürt’tür. Erzurum’da bu cemaatin ilerdeki lideri olarak Hınıslı Fahrettin Hoca adı konuşulmaktadır. Atatürk Üniversitesinde Mehmet Kırkıncı Hoca’nın izni olmadan Prof olmak son derece güç. Son 10 yıla bakıldığında, yurt dışına gönderilen tüm öğretim görevlilerinin bu cemaate üye oldukları görülecektir.
Nakşibendî Tarikatının Erzurum ayağı Menzil gurubudur. Bu grubun başındaki kişi ise Baki Kültür ve Eğitim Vakfı Başkanı Hacı Hüseyin Efendi’dir. Sağlık Bakanı R. A.’ın da bu gurubun üyesi olması sebebiyle Erzurum’da önemli bir konuma gelmiş bulunmaktadırlar. Gerek Merkezi gerekse yerel yönetimlerde Menzilciler önemli yerlere getirildiler. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğüne F. Ö., Milletvekili İ. K., Emniyet Müdür yardımcılık görevlerine Bakan A. tarafından kendi cemaatine mensup kişiler getirildi. Büyükşehir Belediyesi ve alt kademe Belediyeler işlerini bu cemaate mensup kişilere yaptırmaktadırlar. Baki Kültür ve Eğitim Vakfı’nın tüm organizasyonlarına kamu kurumları destekleyici oluyorlar. Atatürk Üniversitesinde yaklaşık 250 öğretim görevlisi her akşam bir ayara gelerek yatsı namazından sonra hep birlikte hatme yapmaktadırlar. Erzurum’da yaklaşık 50 öğrenci evi bulunan Menzilciler muhakkak bir araya gelip Hatme yapmaktadırlar. Her evin bir Velisi olur ve ona itaat edilir. O velilerde her hafta başvekil Hüseyin Efendiye bilgi verirler.
İrili ufaklı Bir çok tarikat ve dergahın bulunduğu Erzurum’da kısacası Cemaatlerin izni olmadan kimse bir şey yapamaz. Gerek siyasi, gerekse ekonomik güçleri kendilerinden olmayanlara pek fazla yaşama şansı vermemektedirler. Bu Cemaat ve tarikatlara son yıllarda Kürtlerin katılığı yapılan çalışmalarla anlaşılmaktadır” yazdığı,
MESUT BARZANİ VE … AİLESİ İLİŞKİLERİ başlığı altında, Erzurum ilindeki B. aşireti ve F. soyisimli ailerle ilgili HUKUKA AYKIRI KİŞİSEL VERİLERİNİN kaydedildiği,
ROTARY VE LEONS ÜYELERİ başlığı altında, Erzurum ilindeki ROTARY kulübene üye bir barka müdürü Y.B, iş adamı S.E, iş adamı E.G. ve G soy isimli bir kişiyle ilgili bilgilerin olduğu,
BAHAİLER başlığı altında; M.A. ve ailesiyle ilgili bilgilerin olduğu,
PKK’YA DESTEK VEREN KİŞİ VE KURUMLAR başlığı altında; Erzurum ilindeki çok sayıda iş yeri ve bu işyeri sahipleri olan S.Y, A.Ş.A., Z.U, M.E.,S.K.,M.K.,S.D., M.C.,F.K.,N.A,H.C., isimli şahıslar hakkında HUKUKA AYKIRI OLARAK KİŞİSEL VE MALİ DURUMLARININ kaydedildiği,
VALİ C.G. başlığı altında, C.G ile ilgili HUKUKA AYKIRI OLARAK KİŞİSEL VERİLERİNİN kaydedildiği,
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI A. K. başlığı altında, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı A. K.’nin göreve gelir gelmez kendi ekibini kurduğu, Z. E.’nin, M.K.’nin, Z.D’nin ve S.A’nın Ermeni asıllı olduğu ve Büyükşehir Belediyesinin tüm işlerinin bu kişiler tarafından yapıldığı, büyük paralar kazanıldığı şeklinde istihbarı yazıların olduğu görülmüştür. (Bu dijitalin aynısı şüpheli Siyami YALÇIN’ dan el konulan KİNGSTON marka flas bellek içersinde bulunan “RAPOR.DOC” isimli word dosyasındada mevcuttur.)
c-Telefon Görüşmeleri;
Tape No:6953, 01.01.2008 tarihinde AYHAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ayhan’ın “dün daha bir sohbet etmiştik ki” “onlan ilgili olarak yayın yapmamız bir sakınca var mı” dediği, M.M. AVAR’ın “şu anda var” dediği, Ayhan’ın “o zaman ayrıntılı döküman istiyorum mesaj mail bekliyorum” dediği, M.M. AVAR’ın “ayrıntılı döküman abi bana gelip bana bugün yarın gelecek geldiği gibi sana veririm” dediği, Ayhan’ın “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu tür bilgilerin ifşa edilip halkın uyandırılmasını istiyorum” dediği, M.M. AVAR’ın “var devletin mevletin haberi var” dediği, Ayhan’ın “ifşa edilmesini istiyorum diyor ki halkı uyarın” dediği, M.M. AVAR’ın “o konuyla ilgili burada detaylı bir çalışma yapıyorum” dediği, Ayhan’ın “Türk silahlı kuvvetlerinin görevlerinden birisi de bu milletin dinini korumak bunu anlatamıyor ama kendisi ifade edemiyor” “Türkiye Cumhuriyeti devletinin milli güvenlik kurulundaki görevlerinden birisi de bu milletin Müslüman kimliğini korumak” “devletin görevi bunlardan birisi de bu ve diyor ki bu konularda uyarın diyor” dediği, M.M. AVAR’ın “o zaman dur bakayım CD’yi komple alayım sonra geleyim yanına” dediği,
Tape No:6954, 01.01.2008 tarihinde KÜRŞAT…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Kürşat’ın “özrün kabahatinden büyük lan” dediği, M.M. AVAR’ın “niye abi ne yaptım gene” dediği, Kürşat’ın “ne o mektup öyle” sizin “ne yapayım abi, artık bazı şeyler zoruma gidiyor onu yazmak zorundaydım sana” dediği tespit edilmiştir.
Tape No:6957, 15.01.2008 tarihinde A.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “akşam yemeğe gidilecek mi abi ona göre hazırlanayım” dediği, A.E. “gideriz tabi ya bizim işimiz bitti yarım saate kadar” dediği, M.M. AVAR’ın “tamam abi tamam haber bekliyorum senden” dediği,
Tape No:6959, 16.01.2008 tarihinde OĞUZHAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “komutanım bugün şey oldu işimiz düzeldi yarın şey yapıcaz haberi” dediği, Oğuzhan’ın “hee tamam” dediği, M.M. AVAR ‘ın “yarın geliriz tamam komutanım” dediği,
Tape No:6960, 18.01.2008 tarihinde A.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “haber yazıyorum” “bugün geldimde sen yerinde yoktun hakan abiden bi fotoğraflar vardı onları aldım” dediği, A.E.’nin “Murat akşamleyin bi çay içebilir miyiz bi yerde” dediği,
Tape No:6961, 21.01.2008 tarihinde AHMET…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “komutanım saygılar” “komutanım dün bi haber yaptık da bu cezaevindeki üç kişinin şeyi vardı ya açlık grevine başlamışlardı” “onu haber yaptık biraz önce DEHAP’tan aradılar bugün saat 1 de basın toplantısı varmış o konuyla ilgili herhangi bir bilginiz var mı diye rahatsız ettim sizi” dediği, Ahmet’in “DTP’nin mi” “var haberimiz var” “bi çayınızı içmeye gelecem ya öğleden sonra aklımdaydınız siz” dediği,
Tape No:6962, 21.01.2008 tarihinde A.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ahmet’in “albayımın bi iş varda” “Mersin il sağlık müdürü” “Mersin il sağlık müdürüne bi yeğenim var şeyi var böle bi oynatıp duruyorlar kızı ona bi şey adam arıyor var mı öle bi adamın” “Mersinde doktor” “onu yarın gelde bi Süreyya ablayla bi görüşelim” dediği,
Tape No:6996, 29.01.2008 tarihinde KÜRŞAT ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “ben şimdi burda Aşkale Horasan 4 tane kaymakamla aram çok iyi bir aydır bunlarla uğraşıyorum haberlerini falan yapıyorum geçen gün Horasan Erzurum’un büyük ilçelerinden birinin kaymakamı dedim ki Afşim abi burdan bana iş vereceksin dedi ki Muratçım sana şöyle bir kolaylık sağlarım inşaat firmanız falan ayarlaya bilirmisin ihalesiz ben sana burdan işte 600-700 milyarlık iş veririm” dediği, Kürşat’ın “köylere hizmet götürme birliğinin işlerini” “doğrudur ihalesiz” dediği, M.M. AVAR’ın “ihalesiz kaymakamın kendi elinde” “bunu nasıl yaparız” dediği, Kürşat’ın “nasıl mı yaparız” “600 milyarlık iş” “neymiş iş” dediği, M.M. AVAR’ın “abi bu bi bakım onarım işleri var bir ikincisi de bu şey şey varya su kay ne diyorlardı yolların kenarlarındaki şeyler” dediği, Kürşat’ın da “tamam ben sana yardımcı olurum bu konuda” dediği,
Tape No:6963, 29.01.2008 tarihinde SEMA…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “yarın gelde bana bak o gün konuştuğumuz konu vardıya kızla ilgili” “yurttaki yuvadaki” “onla ilgili bir gelişme var” dediği, Sema’nın “ne gelişmesi” dediği, M.M. AVAR’ ın “ya gelince anlatırım telefonda olmaz” dediği,
Tape No:6964, 29.01.2008 tarihinde SİYAMİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “ ihale konusundan bahsettiği ve daha sonra ihaleyle ilgili olarak “tamam o zaman yarın bi de o zaman sabah gidiyorum şeye polis okuluna” dediği, ihale konusu ile ilgili olarak Siyami’nin “5 milyon lirayada beyaz peynir var 15 milyon liraya da beyaz peynir var ne istir itoğlu itler yarım yağlimi tam yağlimi nasıl peynir” dediği M.M. AVAR’ın “reis sen nediysen bu havada” diyerek nerde olduğunu sorduğu, daha sonra şüphelinin “bu imamlan da konuşacamda 140 dolardan” diyerek telefon ticareti hakkında görüşmeye başladığı, M.M. AVAR’ın “bu sahte imam nerde” dediği, Siyami’nin de “sahte imam buralarda” dediği, M.M. AVAR’ın “buralarda onu dur bi arıyım onlan ben bir buluşıyım” dediği,
Tape No:6966, 01.02.2008 tarihinde SİYAMİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “Jandarmadan çıktım ne yapıyorsun” dediği, Siyami’nin de “ne ediysen sen jandarmada akşama kadar” dediği, M.M. AVAR’ın “abi bi iki ay sonrasına yatırım yapıyorum haber mabere yatırıyorum ondan sonra adamlarla diyaloğumu geliştiricem da uğramasan olmi hiç” “ben şimdi gidecem Cuma astsubayımla buluşmaya” dediği, Siyami’nin de “hadi bakda bana bi haber ver Murat” dediği tespit edilmiştir.
Tape No:6967, 02.02.2008 tarihinde X ŞAHIS ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; X şahsın “görüştün mü sen dün” dediği, M.M. AVAR’ın “he bizimkiyle görüştüm bi şeyler falan verdi” dediği,
Tape No:6969, 08.02.2008 tarihinde AHMET…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “abi yarın senle bi görüşebilirmiyiz bi çay içelim” “seni rahatsız edeyim ben yarın büyük ihtimalle sabahtan şeye dağa çıkacam” “he olmazsa senle bi sana göstermek istediğim bazı şeylerde var ilgini çekeceğini tahmin ediyorum dağda buluşalım istersen” dediği, Ahmet’in “orayla mı ilgili” dediği, M.M. AVAR “yok orayla ilgili değil genelle ilgili burda merkezde farklı bi durumlar varda” dediği,
Tape No:6968, 08.02.2008 tarihinde AYHAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “Palandöken Gazetesi benim dün bugün bizde çıkan manşet haberde benim imzamla kullanmışlar” “he bide senle görüşeceğim konu telefonla konuşulmayacak kadar çok önemli sabah bi haberdeydim” “bunu nasıl yaparız diye epey bi isim var bi çoğunu sen tanıyorsun bağlantılar falan derin akşama doğru özel bi vakit ayırda konuşalım onu” dediği, Ayhan’ın da “tamam onu o zaman pazartesi manşet yaparız eğer sağlam haberse” dediği,
Tape No:6972, 22.02.2008 tarihinde AHMET…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ahmet’in “sana bi bilgi ileticeklerde ilettiler mi” dediği, M.M. AVAR’ın “ilettiler onu yazdım abi şimdi” dediği, Ahmet’in “internete verebiliyor musun onu ya” dediği,M.M. AVAR’ın “internete nereye vereyim abi” dediği, Ahmet’in “nereye istersen yani ulusal medyada birilerinin göre bileceği bir yere” dediği, M.M. AVAR’ın “ben şimdi onu Zaman Gazetesi’ne ... atıyorum” “abi Bingöl kırsalında ölü elegeçirilen teröristlerden biri Abdurrahman Köyü’nde toprağa verildi cenazesine kimse katılmadı” dediği, Ahmet’in “tamam DTP’liler getirdi halk ilgi göstermedi” dediği, M.M. AVAR’ın “hiç onu yazmadım tamam abi” dediği, Ahmet’in “Erzurum halkı memleketine sahip çıktı gibi” “bütün ör provakasyona karşı halkın ilgi göstermediği diye yaz” dediği,
Tape No:6954, 27.02.2008 tarihinde KADİR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Kadir’in “Murat bu beden eğitimi üniverstede beden eğitimi varmış okulda” “abi şu anda bilmiyor tam olarak bilmiyo” dediği, M.M. AVAR’ın “beden eğitimi varmış” dediği, Kadir’in “var doğru” dediği, M.M. AVAR’ın “beden eğitiminde dördüncü sınıf bir öğrencisi bir çocuğu araştırman lazım” dediğiz, Kadir’in “ismini söyle abi” dediği, M.M. AVAR’ın “Enver” dediği, Kadir’in “soy isim” “Enver, dördüncü sınıf koyu yeşil bir jipi varmış” “adı soyadı sınıfı, nerde oturur, nerde kalkar, kimlerle oturur kimlerle kalkar” dediği, M.M. AVAR’ın “tamam abi bana Cumaya kadar müsade et yarın biriyle buluşcam ben sana dönim, cumaya bitirrim bunu” dediği, Kadir’in “ama bak başka bir şeye benzemesin bu önemli” dediği,
Tape No:6974, 01.03.2008 tarihinde MURAT…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Murat’ın “şimdi bugünkü toplandı yapanlar var ya” “yarın da onların gençleri toplanacak saat 12 de aynı o aynı o binada bi alt katta” “bunlara yarın girecek misiniz?” dediği, M.M. AVAR’ın “öyle bir haber gelmedi.” “o zaman biz bir kaç üniversiteli arkadaşla konuştukta” “bu yurt sever gençlik hareketine şey yapacaklar herhalde bunlar” “tamam ha ne yapalım diyorsunuz” dediği, Murat’ın da “yarın gitcek misiniz gitmiycek misiniz diye” dediği, M.M. AVAR’ın “biz çağrılmadık abi” “abi istiyorsan bir uğrarız” dediği, Murat’ın “bu günkü bu günkü o kız vardı ya deniz karayazılı” “yani o bence dikkat çekmez gibime geliyo ama” dediği, M.M. AVAR’ın “bilmiyom yarin deniz geliyor mi işe pazar ya” dediği, Murat’ın “yani yarın 12 de işte öyle bir şeyleri var aklında bulunsun da” dediği, M.M. AVAR’ın “şimdi bi de şey olarak yayın politikası olarak onların haberlerini girmiyoruz” dediği, Murat’ın “derneklere girmiyorsunuz yani” dediği, M.M. AVAR’ın “dernekte değil DEHAP’a girmiyoruz DTP’ye girmiyoruz DTP’ye olumlu haber girmiyoruz” “olduğu zaman abi fişleniyoruz ondan sonra” dediği, Murat’ın “bize lazım olduğu için çünkü orya gidenleri bir çoğu herhalde üniversiteli” “yarın da seçim olacak başkanı falan seçecekler” dediği, M.M. AVAR’ın “bi konuşalım ..... kamaraya bakalım ondan sonra kamerayı alır gideriz” dediği,
Tape No:6975, 04.03.2008 tarihinde AYHAN…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Ayhan’ın “ııı şey bak Genel Kurmay açıklama yaptı son dakka” “bu Genel Kurmaya yapılan şeyle ilgili onu indir yarın sür manşetten” “Genelkurmay anlamsız hazırlığı olarak hedef yapılyo diyo Genelkurmay hani bugünkü partileri martileri eleştiri ..” “onları ... eleştirmiş internette minternette .... son dakka verildi yarın onu manşetten ver.” “gasteyide şeye ver askeriye ye gönder” dediği,
Tape No:6976, 05.03.2008 tarihinde GÜRSEL ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Gürsel’in “bu Şişlide dalım sözleşmesi ile biz üç tene adam alacağızda” “kimseye söyleme bunu” “şimdi işler şey olacak bi yani alacağımız adamlar firma adına çalışacak” “sigortasına falan firma yapcak” “ama işte bizle çalışıcak” “şimdi senide yazdırıcam” dediği, M.M. AVAR’ın “abi şimdi haberci gastesine bakyorum haber yapyorum yani piyasadan kopmamak için Gürsel abi” “şimdi benim askeriyeyle aram iyi ya onlarla diyaloğum kesilmesin diye abi özel haber çalışyorum.” dediği,
Tape No:6978, 08.03.2008 tarihinde Y.A. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “ne zaman geliyorsun” dediği, Y.A.’nin “e oldu hayırdır Pazartesi gelcem” “ne oldu söyle söyle.. söyle” dediği, M.M. AVAR’ın “yok yok telefonda olmaz ben seni arayım biraz sonra” dediği, Y.A.’nın “üksel’in “ne hakkında” dediği, M.M. AVAR’ın “benimle ilgili” dediği,
Tape No:6979, 08.03.2008 tarihinde SİYAMİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Siyami’nin “bu or...şube PKK baglantısı var mı” “bu Balkanlar” dediği, M.M. AVAR’ın “var mı?” dediği, Siyami’nin “hemde nasıl” dediği, m.m. AVAR’ın “ha öyle birşey varsa ben bunu iptal ettirrim Yüksel’lede ..... .... gerek kalmaz” “şimdi ben seni yarın olmazsa seni biriyle tanıştıracam” “o iptal ettirecek uygunsuz diye yazı yazacak iptal edecek” “o zaman gündüz aklıma gelmedi Balkanları hiç duymamıştım da abi” “var emi” “varsa ben şimdi istihbarat şube müdürüyle görüşyorum yarın sabah” “konunun iptal edilmesi gerektiğini zaten benle arası çok iyi seni de ondan tanıştırım” dediği,
Tape No:6980, 09.03.2008 tarihinde ERDAL ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “musait misin abi sana birşey soracam” “abi hani bu bi petrol vardı ya” “göl...ya ben bu konuyla ilgili ....... başladım da erdal abi” “bi de sen geçenlerde şey demiştin ya mahalle başında bir silah ...” “.... bana bir iki isim verde müsaitsen de bir görüşek da” dediği, Erdal’ın “tamam onu bi yarın gelin konuşalım tamam” dediği, M.M. AVAR’ın “sana 750 milyona mı vermişlerdi keleşim fiyatını” dediği, Erdal’ın da “dur yarın gel bi konuşalım” dediği,
Tape No:6982, 11.03.2008 tarihinde SİYAMİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Siyami’nin “bi gelişme var mı?” dediği, M.M. AVAR’ın “abi şu an otobüsteyim üniverste kavşağından beni alıcaklar” dediği, Siyami’nin “tamam bir gelişme oldu mu bana bilgi aktarırsan sevinirim” dediği,
Tape No:6983, 11.03.2008 tarihinde SİYAMİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “bi abimle çay içmeye gelecez uygun” dediği, Siyami’nin “tamam başka bir yerlerde görüşek burası müsait değil” dediği, M.M. AVAR’ın “tamam abi bi yarım saat sonra şey yaparız döneriz sana” dediği,
Tape No:6984, 11.03.2008 tarihinde SİYAMİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “şimdi sen nerdesin” dediği, Siyami’nin “ben şu anda ofisteyim burda şeyler var ya başkan mütahitleri var onun için” dediği, M.M. AVAR’ın “ha başkan mütahitleri var orda” “akşam olursa olur mu” dediği, Siyami’nin “olur akşam rakı içireyim o zaman” “tamam bitir abimede söyle bir rakı içeriz olmazsa” dediği, M.M. AVAR’ın “tamam abi” dediği,
Tape No:6985, 15.03.2008 tarihinde Ahmet…. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; AHMET’ in “Sağol senle görüştüğümüz bir konu vardı” “Şu iki tane telefon numarası vardı da bir tanesi eksik vermiş” dediği, M.M.AVAR’ ın “Haa o sizinki ya abi Murat abi ara..” dediği, AHMET’ in “Şimdi haa” dediği, M.M.AVAR’ ın “Beni aradı” dediği, AHMET’ in “Kim aradı o mu” dediği, M.M.AVAR’ ın “yok sizin ki yav o gün dijital fotoğraflı olan kişi vardı ya sen göndermiştin o” “.... şimdi sana bir şey söyliycem müjde yani benim açımdan müjde ihaleyi iptal ettirdik” dediği, AHMET’ in “Hangi ihaleyi” dediği, M.M.AVAR’ ın “Ee burda kurumda vardı ya” dediği, AHMET’ in “28 yok 27 sinde yapılanı” dediği, M.M.AVAR’ ın “Bu büyük 6 tirilyonluk ihale” dediği, AHMET’ in “Yukarıyı diyorsun sen” “Bu iki tane asker vardı senin benimle konuştuğun bi askerlerin bi meseleleri vardı” “Şu fenerbahçeyle ilgilenen” “Fenerbahçe saati maati meseleleri vardı” “Şimdi o meseleyi” “İlgili en yüksek komtana kadar çıktı o” dediği, M.M.AVAR’ ın “Ee haberim var abi” dediği, AHMET’ in “Tamam mı şimdi seni şey bekliyor” “Randevu al Kurmay Başkanı” “Pazartesi günü bir randevu al” dediği, M.M.AVAR’ ın “İyide o sıkıntı yapar bana ahmet abi” “Bana sıkınca da ..... sen bana detaylı bilgi ver dedin ya” “Ben kişiyle görüştüm sen heralde müsait değildin o halen daha burda o sana gerekli belge melge vercek” “YAV MÜSAİTSEN YÜZ YÜZE GÖRÜŞEK TELEFON SIKINTI” dediği, AHMET’ in “Eee ya sıkıntı mı yaratır görüşmemiz” dediği, M.M.AVAR’ ın “Telefonda mı” dediği, M.M.AVAR’ ın “Hayır hayır o dediğim yerde” “O sıkıntı yaratır abi benim açımdan ya gene bi konuşalımda o karar verriz” “Hangi gün diyorsun abi yanlız bizim elemen sabahtan gidyor Ankara ya” “O dedim ya senle görüştürücem diye” dediği, AHMET’ in “Gitsin o acil değil gitsin işimize bakarız” “Tamam gitsin işimize bakarız en yüksek yer bakacak bu konuya” dediği, M.M.AVAR’ ın “Şimdi bi şey olursa abi deşifre olursa isimlerden” “Daha çok sıkıntı yaşarım” dediği, AHMET’ in “Olmaz hayır hayır tamam olmayacak tamam” dediği, M.M.AVAR’ ın “Onun garantisini veryosun demi” dediği, AHMET’ in” Tamam veryorum” “Tamam ben kendim hallederim onu ben ben görüşürüm ilgili yerle isim vermem” “En büyük yer bakacak ona” dediği,
Tape No:6986, 15.03.2008 tarihinde SİYAMİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “bi şey sorma da Pazartesi günü kolordu komutanı bizde” “bilmiyorum saati .... size bağlı öğleden sonra” dediği, Siyami’nin “iyi tamam” dediği, M.M. AVAR’ın “gelir misin” dediği, Siyami’nin “olur tabi canım tamam” dediği,
Tape No:6987, 15.03.2008 tarihinde Kürşat…. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.M.AVAR’ ın “İyiyim abi ne olsun işte geçen gün hafta telezondan aradılar beni” “Fenerbahçe sebilya maçında ismimi sen vermişsin, üç kişi alacaklarmış bu günlerde” “He üç kişi alacaklar biri sensin bunu kimseye bana söyleme dediler öyle bir kaç gün sonra başlıycaksın dediler halen daha bekliyorum” “Tabi abi sen nasıl uygun görürsen o olur tabi” dediği, KÜRŞAT’ ın “Tunceli Elmalıyı bilyormusun” dediği, M.M.AVAR’ ın “Bilyorum” dediği, KÜRŞAT’ ın “Elmalı Karakolunda kim var” dediği, M.M.AVAR’ ın “Elmalı Karakolunda kim var bilmem ama bulurum kimi birini, çünkü beni iki yıldan fazla oldu o bölgeye gitmiyeli” “Ama kim varsa onu bulurum” dediği, KÜRŞAT’ ın “Ali Osman KILIÇ diye birisini almışlar oraya” dediği, M.M.AVAR’ ın “Ali Osman KILIÇ Jandarma mı” dediği, KÜRŞAT’ın “Hayır hayır bu normal sivil vatandaşmış” dediği, M.M.AVAR’ın “Ha Ali Osman KILIÇ evet abi” dediği, KÜRŞAT’ ın “Tutuklaması varmış ama ben adamı tanımadığım için kendim direk ...... edip aramak istemedim” dediği, M.M.AVAR’ ın “Tamam abi ne yapmamızı istersin” dediği, KÜRŞAT’ ın “Bi bilgi alabilir miyiz neymiş ne değilmiş” “Ali Osman KILIÇ ben onun için müdahale etmedim de görelim bakalım neden almışlar ona göre müdahale ederiz” dediği,
Tape No:6988, 15.03.2008 tarihinde KÜRŞAT ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Kürşat’ın “Ömer Osman Kılıç’mış” dediği, M,M, AVAR’ın “Osman Kılıç abi şimdi jandarmadaki adamıma söylüyorum” “damadın adı Yaşar tamam mı?” dediği, Kürşat’ın “neyin adı Yaşar” dediği, M.M. AVAR’ın “damadının” dediği, Kürşat’ın “damadının adı Yaşar” “Yaşar’dan dolayı arıyor aramışlar damadı arkadaşım de tamam mı?” “bi öğren bakalım neymiş ona göre müdahale edelim” dediği,
Tape No:6989, 15.03.2008 tarihinde Ahmet…. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; AHMET’ in “Murat bu senin dediğin adamı Ömerli değil de Tunceli Mazgirt Elmalı Karakolu almış” dediği, AHMET’in “Adam yaralamak suçundan” “Birini yaralamış ordan ağabeycim” dediği, M.M.AVAR’ ın “Tamam abi, abicim çok teşekkür ediyorum abi” dediği,
Tape No:6990, 15.03.2008 tarihinde KÜRŞAT…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.M. AVAR’ın “abi bunu Tunceli Mazgirt Elmalı Karakolu almış adam yaralama suçundan” dediği, Kürşat’ın “kimden görüştün” dediği, M.M. AVAR’ın “Erzurum Jandarma İstihbarat Şube Müdürü” “ifadesine eğer o yönde birşey istiyorsan sabah erken kalkım benim Tunceli Bölge Komutanlığında tanıdığım iyi biri var” dediği, Kürşat’ın da “peki Murat’çım sen bu adamla ilgilenir misin?” dediği, M.M. AVAR’ın “benim başımla beraber bu adamın bırakılması konusunda demi” dediği,
Tape No:6991, 16.03.2008 tarihinde A.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.M. AVAR’ın “abi yükselden konuştum” “Yüksellen Yüksel Pazartesi günü öğleden sonra bi şeyleri yapyor ..... Ayhan’dan da konuştum Ayhan da yarın akşam Yakup bun yanına dedi perşembe günü gelcem bi bakım Yakup ne diyor dedi ben dedi biraz daha .... bekleyim canım çok sıkındı Ahmet abiye karşı onları bu hafta biticek sen ne yapyorsun” dediği,
Tape No:6994, 23.03.2008 tarihinde A.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;M.M. AVAR’ın “ha Deniz’le oturyoruz burada” dediği, Ahmet’in “tamam ben orya bi gelim ondan sonra beraber bi görüşmemiz lazım senden” dediği, M.M. AVAR’ın “tamam abi” dediği,
Tape No:6996, 27.03.2008 tarihinde SİYAMİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Siyami’nin “bana bak şey şu il jandarmayı bir arada nöbetçi bak kim” “Vezçi Çakmak ın bir şeyi varmış tutuklaması varmış,” dediği,
Tape No:6998, 27.03.2008 tarihinde A.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.M. AVAR’ın “abi sana çok önemli bir müjde verim mi?” “başlama yazısı geldi” “şimdi ordayım” “şimdi burda.... yanına gelyorum” dediği, Ahmet’in “iyi hadi bakalım hayırlısı olsun” dediği,
Tape No:6999, 10.06.2008 tarihinde SAKIP…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Sakıp’ın “ben van’dayım” dediği, M.M. AVAR’ın “he yeni mi gittin” dediği, Sakıp’ın “he dün geldim de bugün işte oturuyorum konuşuyorlar sohbet ediyorlar” dediği, M.M. AVAR’ın “abi yani telefonda çok açık konuşamıyorum biliyorsun” “netleştiriyoruz bi iki işinde problem çıkmış herhalde onlara yoğunlaşmış” “ben dedim ki abi bi işimiz var bunu halledersek hepimiz düzlüğe çıkacağız sana ihtiyacım var dedim” “ne dedi üstü kapalı olarak söyledi dedim ki abi bizim ordan Ankara, İstanbul’a legal olmayan yani legal olan bi çuvallar gidecek kamyonlan bunu nasıl ayarlarız dedi nerelerden geçmesi lazım dedi Erzurum’a kadar mı yoksa buraya kadar mı oraya kadar dedim dedi ki o konuyu halledecek şeyimiz var dedi durumumuz var” “önümüzdeki hafta abi bana haber verecek” dediği, Sakıp’ın “diğer mevzularla ilgili ne konuşmak istiyorsa otururlar kafa kafaya konuşurlar zaten” dediği, M.M. AVAR’ın “bu pazar gidebilme ihtimali var Pazar veya Pazartesi” “Pazar günü benim üniversite sınavım var” “Pazartesi hafta içi olduğu için Gürsel abi ile konuşacam” dediği,
d-Örgütsel İrtibatlar
Şüpheli Siyami YALÇIN emniyet beyanında: “Neriman AYDIN isimli şahsı 8-10 ay önce halen gözaltında bulunan Muhammed Murat AVAR vasıtasıyla tanıdığını, Belirttiği tarihte çocukluk arkadaşı olan ve memleketi Erzurum’da gazetecilik yapan Muhammed Murat AVAR ile Ankara’ya gittiklerini, Muhammed’in kendisine “Seni bir arkadaşımla tanıştıracağım” diyerek kendisini alıp Neriman AYDIN’nın evine götürdüğünü, Neriman AYDIN’ı ilk kez burada gördüğünü, Şahsın evinde 15 dakika oturup çay içtikten sonra kalktıklarını, Neriman AYDIN kendisine ne iş yaptığını söylemediği, sonradan Ziraat Bankasında çalıştığını duyduğunu, Neriman AYDIN ile yüz yüze bir daha görüşmediğini, ancak Erzurum’da yapılan ihalelerle ilgili kendisiyle telefon görüşmelerinin olduğu. Aralarında ticari ilişki ve husumetin olmadığını,
Kemal AYDIN isimli şahsı Neriman AYDIN’ın abisi olarak bildiğini, Neriman AYDIN’ın evine gittiğide bu şahısında evde bulunduğunu, Kemal AYDIN’ın emekli olduğunu bildiğini ancak nereden emekli olduğunu bilmediğini,
Muhammed Murat AVAR’ı memleketi olan Erzurum’dan çocukluğundan beri tanıdığını, Rahmetli babasını da tanıdığını, Erzurum’da gazetecilik yaptığını, kendisinin yaşça kendisinden küçük olduğunu, Kardeşlik ilişkilerinin olduğunu, bunun yanında tüm aile fertlerini de tanıdığını, ancak aralarında iş ortaklığının olmadığını” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Şüpheli Siyami Yalçın savcılık beyanında:
Muhammet Murat AVAR’ın çocukluğundan beri tanıdığı bir arkadaşı olduğunu, hatırladığı kadarıyla Erzurum'da yayınlanan "MİLLETİN SESİ" isimli yerel gazete muhabir olarak çalıştığını, Neriman AYDIN'ı arkadaşı Muhammet Murat AVAR aracılığıyla tanıdığını, yaklaşık 8 veya 10 ay önce Ankara'ya birlikte gidişlerinde kendisini bir tanıdığıyla tanıştıracağını söyleyerek Neriman AYDIN'ın evine götürdüğünü, burada sadece 15 dakika kadar kaldıklarını, hal hatır sormaktan öteye bir konuşma geçmediğini, sadece Neriman AYDIN’ın burada kendilerine Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir işiniz olursa beni arayın dediğini, o anda kendisinin ne iş yaptığını dahi bilmediğini, neden bu şekilde söylediğini ve ne bağlantısı olduğunu bilmediğini, bu ziyarette Neriman AYDIN'ın ağabeyisi Kemal AYDIN'ın da hazır bulunduğunu beyan etmiştir.

Şüpheli Kemal AYDIN’ın Savcılık Beyanında;
“Muhammed Murat Avar Erzurumlu olduğunu. Erzurum'da gazetecilik yaptığını 9. Kolorduda görevli Yarbay Ahmet Erdem’in kendisinin yanına gönderdiğini, Ankara'ya geldiğinde Kemal Abi ile tanış demiş o da gelip kendisini bulduğunu, Hakan Erdem'in bürosunda tanıştıkları” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Şüpheli Muhammed Murat AVAR’ ın telefonunda yapılan inceleme sonucunda;
Şüpheli Siyami YALÇIN ile 718 kez görüştüğü, şüpheli Kemal AYDIN ile 21 kez görüştüğü, şüpheli Neriman AYDIN ile 13 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
e-E. Delillerin ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
Ergenekon Silahlı Terör Örgütüsoruşturması kapsamında bu güne kadar yakalanan sanıklardan Veli Küçük ve Doğu Perinçek ile soruşturmasına devam edilen Tuncay Güney’de ele geçirilen “ERGENEKON” isimli dokümanın incelemesinde; dokümanın giriş bölümünde “Ergenekon yapılanmasının Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren bir oluşum olduğunun” yazdığı, ayrıca dokümanın içeriğinde,
-Naylon terör örgütü oluşturulması,
-Ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasilere suikast yapılması yada dez-enfermasyon yöntemlerinin kullanılması,
-Türkiye’de faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin kontrol altında tutulması,
-Medya kuruluşlarının kontrol altına alması ve kendi medya kuruluşlarını oluşturması,
-Resmi istihbarat kuruluşları ve legal-illegal örgütlenmelere karşı mücadele edilmesi gerektiği,
-Uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması, diğer taraftan da kimyasal silah üretimi,
-Örgüte gelir temin etmek için naylon şirketler kurulması ve uluslararası banka dolandırıcılığı yapılmasının gerektiği, bunların yanı sıra örgütün prensipleri ve organizasyon şemasının yazıldığı görülmüştür.
Aynı şekilde soruşturma kapsamında bu güne kadar yakalanan sanıklar Mehmet Zekeriya Öztürk, Muzaffer Tekin, Sevgi Erenerol, Oktay Yıldırım, Ümit Oğuztan, Doğu Perinçek, Erkut Ersoy gibi sanıklarda bulunarak el konulan “LOBİ” isimli dokümanın yapılan incelemesinde, giriş kısmında “Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon’a bağlı olarak sivil unsurların örgütlenmesi” yazdığı görülmüş, ayrıca dokümanın içeriğinde ise;
-Mafia gruplarının yeniden gözden geçirilmesi ve deneyimli mevcut grupların karşısında yeni ve güçlü grupların oluşturularak denetim ve kontrol altına alınmalarının sağlanması
-Ülke ekonomisini elinde tutan ve kişisel çıkarları adına ulusal çıkarları hiçe sayabilen, çok uluslu şirketlerle ortaklığı olan güçlü holdinglerin kontrol altında tutulması
-Güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanması gerektiği, bu çerçevede özel güvenlik şirketleri kurarak iş adamlarının güvenliklerinin alınması gerektiği
-Medya kuruluşları aracılığı ile faaliyetler ve amaçlar doğrultusunda kamuoyu oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün amaçları ve bunlara ulaşmak için seçtikleri yol ve yöntemlere yukarıdaki “iki belgeden” hareketle kısaca değindikten sonra şüphelide ele geçirilen delillerin ve şüphelinin hukuki durumunun değerlendirmesine geçecek olursak;
Ergenekon Terör örgütüne yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun bazı Harp okulu öğrencileri, subaylar, polisler ve bazı kamu görevlilerine bir takım evlerde gizlice toplanarak örgüt ideolojisi doğrultusunda devlete karşı kışkırttıkları, toplantılar tertip ettikleri ve illegal bir yapılanmaya giriştikleri tespit edilmiştir.
Şüpheli Muhammet Murat AVAR’ın diğer şüpheliler Siyami YALÇIN, Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile irtibatlarının bulunduğu şüphelilerin beyanlarından, kendi aralarında gerçekleştirdikleri telefon görüşmelerine ilişkin iletişim tespit tutanaklarından ve dijital incelemelerden anlaşılmaktadır.
Şüpheli Muhammet Murat Varol’un ve diğer şüpheli Siyami YALÇIN’ın hazırlık beyanlarında geçtiği üzere şüphelilerin birlikte Ankara’ya Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile toplantı yapmak üzere geldikleri bir sırada diğer şüpheli Neriman AYDIN’ın “Burada bize Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir işiniz olursa beni arayın.” demesi üzerine, şüpheli Siyami YALÇIN’ın Neriman AYDIN’a askeri ihalelerle alakalı olarak bilgi verdiği, Erzurum’da yapılan bazı ihalelerin şüpheli Siyami Yalçın tarafından kaybedilmesi üzerine Neriman Aydın vasıtasıyla iptal girişimlerinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar şüpheli hazırlık beyanlarında Ankara’ya Neriman ve Kemal Aydın’ın yanına babasının hastalığı dolayısıyla Ercüment Ovalı ile tanışmasına aracılık etmesi amacıyla arkadaşı olan 9. Kolorduda görevli Yarbay A. E. tarafından gönderildiğini beyan etmiş ise de, diğer şüphelilerin beyanlarında bu ve buna benzer bir konunun hiç geçmemesi karşısında şüphelinin beyanlarına itibar edilmemiş ve illegal yaptıkları toplantıları bir başka bahane ile meşru bir buluşma ve tanışma havasında takdim etme gayreti olarak değerlendirilmiştir.
Şüpheli Muhammed Murat AVAR’ın incelemeye konu olan bilgisayarında kayıtlı olan “murat prtstn araştırma.doc” isimli dosya içeriği incelendiğinde; Erzurum ve çevre illerde yapılan misyonerlik faaliyetleri ile ilgili alınan notların bulunduğu görülmüştür. Ayrıca söz konusu belgenin operasyon kapsamında gözaltına alınan şüpheli Siyami YALÇIN’da ele geçirilen Kingston marka flash bellekte de bulunduğu görülmüştür.
Şüpheli Muhammed Murat AVAR’ın incelemeye konu olan bilgisayarında kayıtlı olan “RAPOR. DOC” isimli dosya içeriği incelendiğinde Erzurum ili ve ilçeleri ile ilgili olarak detaylı bir şekilde rapor yazıldığı, yeraltı zenginlikleri, sosyal yapı ve arkeolojik alanların ifade edildiği, stratejik noktalara yabancıların nasıl akın ettiği, yabancı sermayenin nerelere ve hangi amaçla yaptırım yaptıkları, cemaatler başlığı altında; Kırkıncı Cemaati, Nakşibendi Tarikatı ve Menzil Gurubu hakkında bilgilerin yer aldığı, Bahailer başlığı altında; Bahailerin yapılanması ve Erzurum’daki temsilcisi hakkında bilgilerin yer aldığı, PKK’ya destek veren kişi ve kurumlar başlığı altında; Yardımcı Ticaret ve sahibi Sefa Yardımcı hakkında, Abdioğlu Kömürcülük ve sahibi Ali Şevki Abdioğlu hakkında, Uzan Ticaret ve Ercanlar Ltd. şirketi ve sahibi Ziya Uzan hakkında, Koç Ticaret ve sahibi Salih Koç hakkında, Küveloğlu ve sahibi Ayhan Küvel hakkında ve Suat Demircioğlu hakkında fişleme şeklinde bilgi notlarının bulunduğu ayrıca Vali Celalettin Güvenç, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler hakkında iddialarda bulunulduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca aynı belgenin diğer şüpheli Siyami YALÇIN isimli şahsa ait, Kingston marka flaş bellekte de bulunduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Muhammed Murat Avar’ın bilgisayarlarında ve diğer şüpheli Siyami Yalçın’da ele geçirilen Kingston marka flash bellekte de bulunan bir çok kişinin özel hayatlarının gizliliğine ilişkin, fişleme şeklinde bilgi notlarının bulunduğu, bu bilgi notlarının uzman bir istihbaratçının üstlerine yazdığı bilgi notları şeklinde olması da şüphelinin hiyerarşik yapıya bilerek dahil olup bu amaç doğrultusunda talimatlara göre hareket ettiği kanaatine varılmıştır.
Bu şekilde şüphelinin yasadışı Ergenekon Silahlı Terör Örgütüüyesi olduğu ve bu örgüt içinde bulunan Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile sürekli toplantılar yaptıkları ve telefon görüşmeleri ile irtibatlarını devam ettirdikleri, şüphelinin 01.01.2008 günü saat 10.30 sıralarında Ayhan Köseoğlu ile; 15.01.2008 günü saat 17.27 sıralarında A.E. ile; 16.01.2008 günü saat 18.16 sıralarında Oğuzhan isimli şahısla; 18.01.2008 günü saat 16.59 sıralarında A.E ile; 21.01.2008 günü saat 12.05 sıralarında Ahmet isimli şahısla; 22.02.2008 günü saat 13.14 sıralarında Ahmet isimli şahısla yaptığı telefon görüşmelerinden de anlaşılacağı üzere belli haberleri kamuoyu oluşturma amacıyla yayınladıkları ve sakıncası olacak haberleri yayınlamadıkları, ayrıca 01.02.2008 günü saat 12.18 sıralarında Siyami isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde geçen “abi bi iki ay sonrasına yatırım yapıyorum haber mabere yatırıyorum ondan sonra adamlarla diyaloğumu geliştiricem da uğramasan olmi hiç” “ben şimdi gidecem cuma astsubayımla buluşmaya” şeklindeki konuşmalardan, 04.03.2008 günü saat 21.13 sıralarında Ayhan isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinden ve 05.03.2008 günü saat 00.16 sıralarında Gürsel isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde “abi şimdi haberci gastesine bakyorum haber yapyorum yani piyasadan kopmamak için gürsel abi” “şimdi benim askeriyeyle aram iyi ya onlarla diyaloğum kesilmesin diye abi özel haber çalışyorum.” şeklindeki konuşmadan, çalıştığı medya aracını darbe yapılacağının bilgisiyle kullandığı, gündem oluşturmaya çalıştığı, darbe sonrası takınacağı tavır için de şimdiden zemin hazırladığı ve bu şekilde Ergenekon Terör Örgütünün hedefine ulaşmak amacı ile kullandığı metotlardan olan “Medya kuruluşlarının kontrol altına alınması ve kendi medya kuruluşlarını oluşturması” ile “Medya kuruluşları aracılığı ile faaliyetler ve amaçlar doğrultusunda kamuoyu oluşturulması” yönünde faaliyetlerde bulunduğunun tespit edilmesi karşısında,

Şüpheli Muhammet Murat AVAR’ın ERGENEKON Terör Örgütü’nün üyesi olduğu ve yukarıda “ERZURUM RAPOR. DOC” isimli dosyada sayılan kişileri bir suç işleme kararı kapsamında siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği anlaşıldığından; üzerine atılı eylemleri nedeniyle TCK’nun 314/2 ve TCK’nın 135/2-1, 43/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
55- Şüpheli Siyami YALÇIN
a-Savunmaları,
Emniyet beyanında;
2000 yılından sonra Erzurum’da müteahhitlik yapan tanıdıklarının yanında iş takipçiliği yaptığını, şu anda yanında sabit çalıştığı bir insan olmadığını ancak tanıdık müteahhitlerin ihale işlerini takip etmeye devam ettiğini, geçimini buradan kazandığı parayla sağladığını, resmi ya da gayri resmi herhangi bir şirket ya da işte ortaklığının bulunmadığını, sabıkasının bulunmadığını, bugüne kadar cezaevine girmediğini, pasaportunun olduğunu ancak bugüne kadar yurt dışına çıkmadığını,
Halen kullanmakta olduğu 0 532 208 86 02 numaralı telefonu yaklaşık 2 yıldır kullandığını, hattın eşinin üzerine kayıtlı olduğunu, bunun haricinde kullandığı kontörlü bir hattın daha olduğunu ancak numarasını hatırlamadığını,
01.07.2008 günü yapılan operasyonlarda yakalanan şahısları tanıyıp tanımadığı, tanıyorsa aralarında nasıl bir ilişki olduğu sorulduğunda; Neriman AYDIN isimli şahsı 8-10 ay önce Muhammed Murat AVAR vasıtasıyla tanıdığını, belirttiği tarihte çocukluk arkadaşı olan ve memleketi Erzurum’da gazetecilik yapan Muhammed Murat AVAR ile Ankara’ya gittiklerini, Siyami YALÇIN’ı Muhammed’in Neriman AYDIN’nın evine götürdüğü, Neriman AYDIN’ı ilk kez burada gördüğünü, şahsın evinde 15 dakika oturup çay içtikten sonra kalktıklarını, Neriman AYDIN’nın ne iş yaptığını söylemediğini, sonradan Ziraat Bankasında çalıştığını duyduğunu, Neriman AYDIN ile yüz yüze bir daha görüşmediklerini ancak Erzurum’da yapılan ihalelerle ilgili kendisiyle telefon görüşmelerinin olduğunu, aralarında ticari ilişki ve husumet olmadığını,
Kemal AYDIN isimli şahsı Neriman AYDIN’ın abisi olarak bildiğini, Neriman AYDIN’ın evine gittiğinde Kemal AYDIN’ın da evde bulunduğunu, Kemal AYDIN’ın emekli olduğunu bildiğini ancak nereden emekli olduğunu bilmediğini,
Muhammed Murat AVAR’ı memleketi Erzurum’dan çocukluğundan beri tanıdığını, Rahmetli babasını da tanıdığını, M. Murat AVAR’ın Erzurum’da gazetecilik yaptığını, Kardeşlik ilişkilerinin olduğunu, bunun yanında tüm aile fertlerini de tanıdığını ancak aralarında iş ortaklığı bulunmadığını,
Kamu ihalelerine ve özellikle Askeri birlik ya da tesislerle ilgili ihalelere girip girmediği, girdi ise kim ya da kimlerle hangi ihalelere, ne şekilde girdiği sorulduğunda;
Özgeçmişinde belirttiği gibi babasından kalan züccaciye işinde iflas ettikten sonra 2000 yılından itibaren ağırlıklı olarak TSK ihalelerine giren müteahhitlerin yanında çalıştığını, İhaleye giren müteahhitlerin kendisine bu konuda vekalet verdiklerini, kendisinin de ihalelere girip işleri takip ettiğini, 2000 yılından bugüne kadar Erzurum bölgesinde yapılan gıda, inşaat, kömür vb. ihalelerinin tama... müteahhitler adına iştirak ettiğini, Bunların sayısını hatırlamanın mümkün olmadığını, girdiği ihalelerin bazısından pay aldığını, bazı müteahhitlerden ise maaş aldığını,
Kamu ihalelerine girmek için ya da bu ihaleleri kazanabilmek için kimseden yardım alıp almadığı, aynı konu ile ilgili teşebbüslerinin olup olmadığı sorulduğunda:
Kendi adına şirketi olmadığını, Yalnızca yanında çalıştığı ya da işini takip ettiği kişinin talimatıyla hareket ettiğini,
Tape no:6733’de kayıtlı 07.03.2008 günü saat: 22:41’de Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde geçen “Erzurum ili İç Tedarik Bölge Başkanlığı’nın kömür ihalesi” ile ilgili olarak ihaleyi kazanan ve PKK’lı olduğunu ileri sürdüğü şahısların kimler olduğu, bu görüşmeyi yaptığı kişinin konumunun ne olduğu, ihaleye girme konusunda bu şahısta yardım talebinde bulunup bulunmadığı sorulduğunda: Erzurum İç Tedarik Bölge Başkanlığında yapılan kömür ihalesini PKK sempatizanı olduğunu öğrendiği Şırnak’lı kişilerin kazandığını, Bunun zoruna gittiğini, görüşme esnasında Neriman AYDIN’ın “Bizim işimiz TSK ile, bu konuda bir sıkıntın olursa bizimle paylaş” dediği için bu konuyu kendisine anlattığını, görüşmenin bu konuyla ilgili olduğunu, sonuçta ihale konusunda bir değişiklik olmadığını,
Şüpheliye 07.03.2008 günü saat: 22:41’de Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinin devamında geçen “ihaleyi alan firmaların isimlerini bilip bilmedikleri”, “ihalenin Türk Silahlı Kuvvetlerince iptal ettirilip ettirilemeyeceği”, “Diyarbakır’daki aynı konudaki ihaleyi kazanan ancak bu ihaleye sokturulmayan Vanlı bir işadamı” ve “Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir Kolordusunun ihaleye giren firmaları araştırması gerektiği” konuları ile ilgili olarak görüşmenin detayları sorulduğunda; Dertleşme mahiyetinde olan görüşmeler olduğu, Yukarıda belirttiği ihaleye giren kişilerden rahatsızlık duyduğunu, İhaleyi alan firma yetkililerinin ihaleye giren diğer firmaları da tehdit ettiği kanaatine vardığını, aynı ihalenin eşdeğerinin Diyarbakır’da yapıldığını, Diyarbakır’daki ihaleyi alan firmanın ihaleye gelip katılmamasını da buna bağladığı için rahatsızlık hissettiğini, bunu da vatanını seven her kişi gibi içine sindiremediğini,
Tape No:6979’da kayıtlı 08.03.2008 günü saat: 22:42’de Muhammet Murat AVAR ile yaptığı telefon görüşmesinde geçen ‘Yüksel’ isimli şahsın kim olduğu, ‘Balkanlar’ dedikleri kimselerin kimler oldukları, bunların PKK ile bağlarının bulunup bulunmadığı, görüşme yaptığı şahsın sorulan kişiler hakkındaki bu bilgileri nereden aldığı sorulduğunda: Erzurum İç Tedarik Bölge Başkanlığının tüm bölge için kömür ihalesi yaptığını, Şırnak’lı olup Erzurum’da kömür ihalelerine giren Öz Balkan isimli şirket sahiplerinin yasadışı PKK terör örgütü sempatizanı olduklarını duyduğunu, Bu şahısların ihale alması ağrına gittiğini, ihalenin iptal edilmesi için tanıdığı kişilere bir şeyler söylemeye başladığını, konuyla ilgili kimseyle görüşmediğini, belirttiği şirket sahiplerinin PKK terör örgütü sempatizanı olduklarını Şırnak bölgesinde yapılan ihalelerde duyduğu için bu bildiklerini görüştüğü şahsa anlattığını, Sonuçta ihaleye giren Öz Balkanlı şirket sahiplerinin ihaleyi kazanıp işlerini yaptıklarını,
14.03.2008 günü saat:11:54 de Neriman AYDIN ile yaptığı görüşmede özetle; şüphelinin: “….abla hiç şeyden bizim işimizden bir gelişme felan birşey var mı ablam?” dediği, Neriman’ın “Üzerinde çalışıyorlar henüz bana sonucunu bildirmediler” dediği, görüşme hatırlatılarak görüşme hakkında bilgi vermesi istendiğinde: Neriman AYDIN’a verdiği bilgiler doğrultusunda gelişme olup olmadığını, bir şey yapıp yapmadıklarını merak ettiği için sorduğunu,
17.03.2008 günü saat: 13:30’da Muhammet Murat AVAR ile yaptığı görüşmede geçen “her şey yolunda mı” diye sorduğu konunun ne olduğu, görüşme yaptığı şahsın “yazdığım her şey ben birinden duyarsam dedim o gün ben bombayı patlatırım hatta ...” demekle anlatmak istediği konu ile yaptığı görüşme hakkında bilgi vermesi istendiğinde: Yukarıda bahsi geçen kömür ihalesinin iptal edilip edilmemesiyle ilgili olduğunu, Muhammed Murat AVAR gazeteci kimliği ile Kolordu Komutanı ile görüşmeye çalıştığını, Görüşmesi halinde bu ihaleye giren Şırnak’lı kişiler hakkında bilgi vereceğini, ihalenin iptali konusunda teşebbüslerde bulunacağını söylediğini, ihalenin iptali konusunda Murat’ın çalıştığı gazetede yazı yazıp yazmadığını da bilmediğini,
27.03.2008 günü saat: 05:44’de Muhammet Murat AVAR ile yaptığı görüşmede geçen Vezçi ÇAKMAK isimli şahsın kim olduğu, bununla arasında nasıl bir ilişki bulunduğu şahıs hakkında bilgi öğrenme nedeninin ne olduğu ve görüşme yaptığı şahsın konumunun ne olduğu ve bu bilgilere nasıl ulaştığı sorulduğunda: Görüşme anında arkadaşı olan Fevzi ÇAKMAK ile birlikte Trabzon’da bulunduğunu, kaldığı otele Jandarma geldiğini, Fevzi ÇAKMAK’ı aranması olduğu iddiasıyla alıp İl Jandarma Komutanlığına götürdüklerini, Kendisinin de Murat’ı arayıp Jandarma’da tanıdığının olup olmadığını, arkadaşının hangi sebeple alındığını öğrenmesini istediğini,
27.03.2008 günü saat: 20:05’de Neriman AYDIN ile yaptığı görüşmede özetle; şüphelinin: “….Bizim bu sana bahsettiğim işten ne bir haber çıktı ne he dediler ne yok dediler ne beni arayan var nede soran var” dediği, Neriman’ın “Seni arayan soran olacak” “Sabır sabır göstereceksin” emin ellerde yani öyle eften püften şeyde değil bu” “Bak Kemal abin diyor ki devleti yönetmek devlet demek şirket demek değildir” Ben sana ayrıntılı sonuçlanınca ayrıntılı bilgi sana da ulaşmış olacak kardeşim” “O işin boyutları geçmişe yönelik olarak da incelendiği için ee sen oraya çok ciddi şeyler yazdın çünkü” Evet altında adın var dolayısıyla devlet bu konu üzerinde çok duruyor” dediğinin tespit edilmesi üzerine görüşmede ismi geçen Kemal…? İsimli şahsın kim olduğu ve aralarındaki ilişkinin ne olduğu sorulduğunda; Görüşmenin ihale konusu olduğunu, ihale sonrasındaki gelişmeleri merak ettiği için yaptığı bir görüşme olduğunu,
18.05.2008 günü saat: 20.46'da Hanifi..? isimli şahıs ile yaptığı görüşme içeriği sorulduğunda: görüşmeyi Erzurum’dan tanıdığı Hanifi isimli arkadaşıyla yaptığını, Hanefinin Kırklareli’nde asker olan oğlunun Güneydoğuya gönderileceğini, oğlunun askerlik yaptığı yerde kalması için tanıdık birisinin olup olmadığını sorduğunu, yıllardır TSK ne girip çıkan bir insan olduğu için birilerini bulmaya çalışacağını söylediğini, Kime söylediğini hatırlamadığını ancak Levazım birliklerinde görev yapan birilerini aradığını ancak olumlu bir netice alamadığını, sonuçta asker olan şahsın dağıtımının Siirt’e yapıldığını sonradan duyduğunu,
19.05.2008 günü saat:10.12'de Ramazan..? isimli şahıs ile yaptığı görüşme içeriği sorulduğunda: Ramazan…? isimli şahısın kendisi gibi müteahhitlerin yanında iş takibi yapan birisi olduğunu, Levazım camiasında kendisinin tanımadığm, Ramazanın tanıdığı kişi arayışına girdiği için bu görüşmeyi yaptığını, Kırklareli’ Bahçede dediğini hatırlamadığını, bunun ne anlama geldiğini de bilmediğini,
19.05.2008 günü saat: 10.43'te Erol..? ile yaptığı görüşmenin içeriği sorulduğunda:
Görüşmeyi daha önce Patnos’da görev yapan, halen Ankara’da görevli Erol…? İsimli Astsubay Başçavuş ile yaptığını, yukarda bahsi geçen asker ile ilgili görüşme olduğunu,
25.06.2008 günü saat:12.51'de Murat AVAR ile yaptığı görüşmede geçen “özel harekat” bölümünün neresi olduğu, bu bölümle olan alakası sorulduğunda:
Erzurum’da eczacılık yapan Nuray MERTTÜRK isimli arkadaşının dükkan sahibi ile yaptıkları kira kontratı tahliye taahhütnamesinde değişiklik yapıldığını, konuyla ilgili mahkemelik olduklarını, evrakın da incelenmek üzere Kriminale gittiğini söylediğini, bunun üzerine Murat’ı arayıp tanıdığı olup olmadığını sorduğunu, Sormasının sebebinin de evrakın bir an önce çıkmasını istemesi olduğunu,
Erzurum’daki Kriminal Polis Laboratuarının Özel Harekat binası içerisinde olduğu için Özel hareket kelimesini kullandığını, Özel Hareket demekle polis Özel harekatını kast etmediğini,
Şüphelinin ikametinde yapılan aramada ele geçirilen ruhsatsız tabanca, tabancaya takılı şarjör, şarjör içindeki 8 adet fişek, kurusıkı tabanca tabancaya takılı (1) adet şarjör, dolu kuru sıkı mermisi, (25) adet tabanca fişeği, (25) adet tabanca fişeği (1) adet pompalı av tüfeği, tüfek kütüklüğü ve 12mm çaplı 30 adet fişek ile ilgileri olarak; tabanca, fişekler ve pompalı av tüfeğini kime ait olduğu ve bunları bulundurma sebebi sorulduğunda:
“Evinde bulunan ruhsatsız tabancanın kendisine ait olduğunu, bu tabancayı 2001 yılında rahmetli olan amcası Halil İbrahim YALÇIN’ın ölümüne yakın kendisine verdiğini, silahı evimde bulunan kasanın içerisinde bulundurduğunu, silahı bugüne kadar herhangi bir olayda kullanmadığını, silahı aldığından beri emanet olarak kimseye vermediğini,
Evinde bulunan tabanca fişeklerini de amcasının silahla birlikte verdiğini,
Evinde bulunan pompalı tüfek ve kuru sıkı tabancanın kendisine ait olduğunu, pompalı tüfeğin ruhsatının olduğunu ancak kaybettiğini, ruhsatı bulamadığını, tüfeği kullanmadığı için yeniden ruhsat çıkartmadığını, bu tüfek ve kuru sıkı tabancayı Erzurum’da bulunan Akbulut Ticaret isimli yerden satın aldığını,
Şüpheliye evinde yapılan aramada ele geçirilen bilgisayar, ekipman ve 1 adet “önemli açılmasın” yazısı bulunan zarf sorulduğunda:
Evinde bulunan bilgisayar, CD ve flash diskler’in kendisine ati olduğunu kendisi ve aile fertleri tarafından kullanıldıklarını, içeriklerinde suç unsuru olmadığını,
Üzerinde “Önemli açılmasın” diye yazdığı zarf içerisinde 1 adet çek bulunduğunu, Evde bulunan çocukları karıştırmasın diye üzerine bu şekilde not düştüğünü,
Evinde bulunan çek koçanının arkadaşı olan Seyfettin ÇAKMAK’a ait olduğunu, İşlerini takip ettiği bir kişi olduğunu, çek keşide etmeye vekâletnamesi olduğunu, bu nedenle çek karnesinin kendisinde bulunduğunu,
“İşi gereği askeri birliklere sık sık gittiği için tanıdığının çok olduğunu tanıdıklarının askerlik yapan çocuklarını ziyaret etmek için aldığı kayıtlar olduğunu,
Şüphelide ele geçirilen CD ve dijital veriler incelendiğinde birçok askeri ihaleye girmekten çok iş takipçiliği yaptığının tespit edilmesi üzerine; bu güne kadar girdiği ihalelerin hangileri olduğu, kamu ihalelerinde iş takipçiliği yapıp yapmadığı, bunu yaparken bazı kişilerin nüfuzunu kullanıp kullanmadığı sorulduğunda:
Halen ihale takip işleri yaptığını, bu işleri yaparken noterden aldığı vekaletnameler ile, yasalar çerçevesinde işini yaptığını, bunları yaparken kimsenin nüfuzunu kullanmadığını,

Savcılık beyanında;
Erzurum ilinde ikamet ettiğini, 0532 208 86 02 numaralı telefon hattını kullandığını, serbest ticaretle uğraştığını, Erzurum ili ve çevresinde resmi ihalelere katılan iş adamlarının yanında iş takipçiliği yaptığını, iş takipçiliğinde bu kişilerden aldığı noter vekaleti çerçevesinde resmi olarak yaptığını, bu işadamlarının çoğunun da Askeri İhalelere giren kişiler olduğunu, daha önce kendisine ait bir işyerinin olduğunu, ancak iflas ettiğini, sonra da iş takipçiliği işine başladığını, bu şekilde geçimini temin ettiğini,
Muhammet Murat AVAR’ın çocukluğundan beri tanıdığı bir arkadaşı olduğunu, hatırladığı kadarıyla Erzurum'da yayınlanan "MİLLETİN SESİ" isimli yerel gazete muhabir olarak çalıştığını, Neriman AYDIN'ı arkadaşı Muhammet Murat AVAR aracılığıyla tanıdığını, yaklaşık 8 veya 10 ay önce Ankara'ya birlikte gidişlerinde kendisini bir tanıdığıyla tanıştıracağını, söyleyerek Neriman AYDIN'ın evine götürdüğünü, burada sadece 15 dakika kadar kaldıklarını, hal hatır sormaktan öteye bir konuşma geçmediğini, sadece Neriman AYDIN’ın burada kendilerine Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir işiniz olursa beni arayın dediğini, o anda kendisinin ne iş yaptığını dahi bilmediğini, neden bu şekilde söylediğini ve ne bağlantısı olduğunu bilmediğini, bu ziyarette Neriman AYDIN'ın ağabeyisi Kemal AYDIN'ın da hazır bulunduğunu,
Şüpheliye 01.02.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda: Muhammed Murat AVAR’ın gazete de olduğu için haber alabilirim düşüncesiyle Jandarma Komutanlığına gittiğini, bu nedenle ilişkilerini sıcak tuttuğunu anlattığını, Görüşmede geçen Cuma Subay isimli kişiyi ve Muhammed'le bağlantısını bilmediğini,
08.02.2008 günlü Muhammed Murat AVAR'la yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda: Görüşmeyi Muhammed Murat AVAR' la yaptığını, o tarihlerde Erzurum'da yapılan bir askeri kömür ihalesine PKK bağlantılı bir şirketin kazandığını, bundan rahatsızlık duyduğunu, bu nedenle o tarihlerde daha önceden TSK içerisinde işi olursa yardımcı olacağını söyleyen Neriman AYDIN ile görüşmüş olabileceğini, bu nedenle ihalenin iptal edilebileceğini, söylediğini, görüşmede geçen YÜKSEL isimli kişi’nin Erzurum İç Tedarik Bölge Komutanlığı Satın Alma Komisyonunda görevli bir yarbay olduğunu, Muhammed’in gazeteci kimliğiyle bu kişiyle tanıştığını, kendisini de tanıştırabileceğini, ihale konusunu ona söyleyebileceğini anlattığını,
15.03.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda: Görüşmenin aynı ihale konusuyla ilgili olduğunu, Muhammed’in gazeteci kimliğiyle Erzurum'daki kolordu komutanıyla tanıştığını, kendisini de tanıştıracağını ihale konusunu anlatabileceğini söylemek istediğini, O tarihlerde kolordu komutanının Erzurum dışında olduğunu, Erzurum'a geleceğini kastetmek istemiş olabileceğini, Yoksa Muhammed'in yanına gitmesinin söz konusu olmadığını,
17.03.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda: Kömür ihalesinin birçok ilde yakın zamanda yapıldığını, Erzurum'daki ihalenin PKK yandaşlarınca alındığını daha önce Ankara İç Tedarik Daire Başkanlığını aradığını, oradan Erzurum ihalesinin büyük ihtimale iptal edileceğini söylediklerini, görüşmede bu haberi Muhammed'e verdiğini, onun da bu konuda gazete de bir haber yapabileceğini söylediğini, isminin geçmemesi kaydıyla haber yapabileceğini söylediğini,
27.03.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda: O tarihte Fevzi ÇAKMAK isimli arkadaşıyla Trabzon'da bulunduklarını, Fevzi ÇAKMAK’ın araması olduğundan bahisle jandarma tarafından yakalandığını, kendisinin de Erzurum Jandarması'yla iyi ilişkileri olduğunu bildiği Muhammed'e telefon açıp, durumu öğrenmesini, neden yakalandığını anlamasını rica ettiğini,
27.03.2008 günlü 05.49 saatindeki telefon görüşmesi okunup sorulduğunda: Yukarıdaki görüşmenin devamı olduğunu, Muhammedin öğrendiği hususları kendisine aktardığını, söylediği şeyler konusunda detaylı bilgi sahibi olmadığını,
07.03.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda: Aynı ihale konusuyla ilgili olduğunu, ilk tanışmamızda TSK içerisinde işi olursa aramasını söyleyen Neriman AYDIN'ı arayarak, durumu anlattığını, onun da Erzurum kolordudaki istihbarat subayı Ahmet Yarbay'a konuyu anlatmasını söylediği, zaten bu kişiyi tanıdığını, onun ihale konusunda fazla bir yardımı olamayacağını söylediğini,
14.03.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda:
Aynı ihale konusu olduğunu, daha önceden kendisini söylediğinden Neriman AYDIN'ı arayıp, sonucunu sorduğunu, onun da konunun araştırıldığını söylediğini, görüşmede geçen BİRBUÇUK tabirinin saat belirtmek amacıyla olabileceğini,
27.03.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda:
İhale konusunda bilgi verileceğini söylediği için daha bilgi verilmediğini NERİMAN AYDIN'a söylediğini, O da işin devlet işi olduğunu, daha önce kendisine gönderdiği kömür ihalesini alan PKK yandaşı şirket bilgilerinin incelendiğini, gönderdiği e-mailde açıkça ismini yazdığı için de dikkate alındığını söylediğini,
18.05.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda:
“Görüşmeyi HANİFİ CİGAL isimli arkadaşı ile yaptığını, oğlunun askere gittiğini, dağıtımda yardımcı olmasını söylediğini,
19.05.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda:
Görüşmeyi yaptığı RAMAZAN BAYRAM isimli arkadaşının kendisi gibi ihale takipçiliği yaptığını, Kırklareli'nde bize yardımcı olabilecek kimse olup olmadığını öğrenmek istediğini, Görüşmede geçen bahçe kelimesinin yanlış telaffuz edilmiş olduğunu,
19.05.2008 günlü 10:43 saatli telefon görüşmesi okunup sorulduğunda:
Görüşmeyi yaptığı kişinin daha önce Ağrı Patnos'da görevli EROL isimli astsubay olduğunu, görüşme tarihinde ise Erol’un Ankara'da bulunduğunu, Yukarıda bahsedilen askerin dağıtımı konusunu sorduğunu, kendisi de levazım sınıfından olduğu için Kırklareli'nde tanıdığı kimse olup olmadığını kendisinden öğrenmek istediğini,
25.06.2008 günlü telefon görüşmesi okunup sorulduğunda:
Görüşmeyi yaptığı kişinin MUHAMMED MURAT AVAR olduğunu, Eczacı arkadaşı olan NURAY MERTTÜRK'ün iş yeri sahibi ile kira kontratı üzerindeki tahliye tarihi konusunda bir anlaşmazlığı olduğunu, bu konunun mahkemeye intikal ettiğini, Kontrat’ın Polis Kriminale gönderildiğini, iş yeri sahipleri nüfuzlu kişiler oldukları için MUHAMMED'i arayarak Kıriminalde tanıdığı olup olmadığını ve iş yeri sahibi lehine bir iltimas yapılmamasını söylediğini,
Şüpheliye evinde yapılan aramalarda ele geçirilen silahlar sorulduğunda:
Evinde yapılan aramada bulunan ruhsatsız tabanca ve fişekler rahmetli olan amcasından kaldığını, Ölmeden önce kendisine verdiğini, Bu nedenle bulundurduğunu, ruhsatsız pompalı tüfeği çok eskiden aldığını, ruhsatı’nın kaybolduğunu, Yine yapılan aramalarda elde edelin yazılar, bilgilar, cd, flash bellek ve diğer eşyalar’ın kendisine ait olduğunu, Kendi özel eşyaları olduğunu, Hiç birisinde suç unsuru bir şey olmadığını,
Sorgu beyanında;
Şüphelilerinden Kemal Aydın’ı Murat sayesinde tanıdığını, Murat'ı ailecek tanıdığını, kendisinin iş takipçiliği yaptığını, bu anlamda Murat’ın çevresinden de yararlandığını, konuştuğu telefonların günlük hayatla ilgili olduğunu,
b-Elde Edilen Dokümanlar,
Şüphelinin yanında bulunan dizüstü bilgisayar çantasında yapılan aramada;
-(1) Adet Türk Ekonomi Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi S.Çakmak’a ait Hesap No:0000015088 vergi No:38614271226, Cek No :6950028 ve 6950041 serinolu 14 sayfadan oluşan Çek defteri,
Şüphelinin Erzurum ili Osman Bektaş mahallesi Öz Zambak Yapı Koop.A Blok 1/1 sayılı ikametinde yapılan aramada;
-(1) Adet Siyah rekte Pietro Parabellum police madein germay, namlusuda 54104 9mm numaralı gövde kısmında 80601 numaralı tabanca,-(1) Adet Tabancaya takılı şarjör,
-(8) Adet Şarjör içinde dolu MKE yapımı fişek,
-(1) Adet Siyah renkte BRNUI MOD. 92.CAL 8mm K-Madein İTALY 617930 numaralı kurısıkı tabanca,-(1) Adet tabancaya talkılı şarjör,
-(10 Adet Şarjör içerisinde TWISTER ibareli dolu kuru sıkı mermi,-(25) Adet MKE yapımı 9x19 mm parabellum tabanca fişeği,
-(50) Adet Beyaz kutu içerisinde MKE yapımı tabanca fişeği, Siyah renkli koltuk altı tabanca kılıfı
-(10) Adet üzerinde Osman yuka, Cevdet, Hüseyin YAVUZ, Birkan, karışık, kotaş 1, kotaş 2, kotaş 3 birkan Cevdet fatura, Birkan yazılı Memoreks ibareli CD,
-(1) Adet Önemli açılmasın yazısı bulunan beyaz renkli kapalı davetiye zarfı,-(1) Adet Gri renkli smart disk 2 GB Portable hard disk model no PH02B,
-(1) Adet siyah renkli namlusunda IMPERATOR-KAL-12/76 –WISCHOKG-WEST GERMAY ibareli ayrıca namlusunda SN:281089 yazılı gövde üzerinde 950591 numarası bulunan mekanizması arızalı pompalı av tüfeği,
-(30) Adet kavverengi tüfek kütüklüğü ve beyaz poşet içerisinde 12mm çaplı fişek, -(5) Adet siyah renkli songlin marka laptop bilgisayar çantası içerisinde cd üzerinde İş bankası teminat, iş. tem. D. 2006, telefon rehber Türcell –Telsim, Raxsumedin marka üzeri yazısız cd,
-(1) Adet üzerinde selçük ile başlayan ücreti alındı ile biten not kağıdı,
-(5) Adet üzerinde xxx2cd -2,xxx2 cd -1, versati ile, yaşar-masal, üzerinde resim olan cd 3 cd,-(1) Adet üzerinde 0 242 2487041 topkapı–cafe @ Hotmail.com.kerim-uzun yazılı not kağıdı,-(59) Adet çeşitti markalarda cd,
-(1) Adet gri renkli fujitsu computers sıemens marka Seri No:YSLB006064 laptop bilgisayar, -(1) Adet delukx world marka seri no 8697671406600 bilgisayar kasası,
-(1) Adet toshiba marka 4 CB seri no: 740IJ910IIIHM8H Flash bellek,
Şüpheli Siyami YALÇIN’ ın KİNGSTON marka flash bellek içersinde, “RAPOR.doc” isimli ms word dosyası olduğu, bu dosya içeriğinde ise;
Söz konusu belgede;
“Bu çalışma değerli üyelerimizin isteği üzerine hazırlanmıştır. Algıladığım kadarıyla yeni arkadaşlarımıza fikir vermesi istenmektedir. Benim yaklaşık iki ay boyunca yaptığım çalışmaların özeti denebilir. İstenen raporlardan yirmi dört ile ilgili olanı da PPT formatında hazırlanarak bilginize sunulmuştur. Dünya barışına katkıda bulunması temennisi ile… Dr. ISU”

Hiç yorum yok: